İskoçya’da İngiltere’den Ayrılmak İçin 2. Referandum Kampanyası

İskoçya Bölgesel Hükümeti Başbakanı Nicola Sturgeon, İskoçya’nın İngiltere’den bağımsızlığını kazanması için ikinci bir bağımsızlık referandumu kampanyası başlattıklarını duyurdu.

Euronews Türkçe’de yer alan habere göre; Sturgeon, İskoçya’nın başkenti Edinburgh’da ikinci bağımsızlık referandumuna ilişkin düzenlediği basın toplantısında, hükümetin bağımsızlık savunmasını içeren “Daha Zengin, Daha Mutlu, Daha Adil: Neden İskoçya Değil?” başlıklı belgeyi yayınladı.

Sturgeon, konuşmasında, İskoçya’nın büyük avantajları ve muazzam potansiyeli olduğunu, bağımsızlık davasının, İskoçya’nın zorluklarla başa çıkmak ve potansiyelini gerçekleştirmek için kendisini nasıl donattığıyla ilgili olduğunu söyledi.

“Brexit, İskoçya’yı AB’den ve Tek Pazardan kendi isteğimiz dışında söküp attı”

İskoç halkının, artan yaşam maliyeti ve eşitsizliğin yanı sıra Brexit’in birçok etkisinden muzdarip olduğuna işaret eden Sturgeon, “Brexit, ticarete, yaşam standartlarına ve kamu hizmetlerine büyük zarar vererek, bizi Avrupa Birliği’nden (AB) ve Tek Pazardan kendi isteğimiz dışında söküp attı.” değerlendirmesinde bulundu.

İskoçya’nın bugün “bağımsızlığa daha da hazır” olduğunu söyleyen Sturgeon, “Bizi AB dışında daha iyi olmayan hatta daha da kötüleşme olasılığı olan nispeten zayıf ekonomik ve sosyal sonuçlara götüren bir İngiliz ekonomi modeline bağlı mı kalacağız, yoksa bunun yerine gözlerimizi umut ve iyimserlikle kaldırıp ilham mı alacağız?” dedi.

İkinci bir bağımsızlık referandumunun yasal şekilde yapılması gerekliliğine dikkati çeken Sturgeon, İngiliz hükümetinin izni olmadan bunun nasıl yapılabileceğine ilişkin stratejisini çok yakında parlamentoya sunacağını kaydetti.

Sturgeon, 13 Eylül 2021’de lideri olduğu İskoç Ulusal Partisinin (SNP) sonbahar konferansının kapanış konuşmasında, 2023 sonunda bağımsızlık referandumuna gitmeyi planladıklarını söylemişti.

2014 referandumunda bağımsızlık reddedilmişti

İskoç Ulusal Partisi, 18 Eylül 2014’te yapılan referandumda İskoçlar yüzde 55’le bağımsızlığı reddetmiş olsalar da Brexit’in durumu değiştirdiğini ve yeni bir referanduma ihtiyaç olduğunu savunuyor.

Brexit referandumunda İngilizlerin aksine yüzde 62 ile karşı oy kullanan İskoçlar, istemedikleri halde AB’den çıkarıldıklarını belirtiyor.

Ancak, yeni bir bağımsızlık referandumu düzenlemek için İngiliz Parlamentosundan izin almak gerekiyor. Johnson liderliğindeki Muhafazakar Partinin çoğunluğu elinde bulundurduğu 650 üyeli parlamentodan böyle bir iznin çıkması imkansız görülüyor.

Bu nedenle bağımsızlık yanlılarının alternatif yollar deneyebileceği değerlendiriliyor. Bu seçeneklerden birini, İngiliz Parlamentosundan izin alınmasını zorunlu kılan yasaya karşı mahkemeye gitmek oluşturuyor.

Diğer bir yol ise merkezi hükümete rağmen referanduma gitmek ve olumlu sonuç çıkması halinde tek taraflı bağımsızlık ilan etmek.

Ancak bunun, Katalonya’da olduğu gibi gerginliğe ve merkezi hükûmetin sert tepkisine yol açabileceği belirtiliyor. Aynı zamanda bu durumun, Katalanlar gibi İskoçların da AB’nin desteğini kaybetmesine neden olabileceği ifade ediliyor.

İskoçya ve Kuzey İrlanda halkları Brexit’e karşı oy kullanmıştı

İngiltere, Galler, Kuzey İrlanda ve İskoçya’dan oluşan Birleşik Krallık’ta, Haziran 2016’da yapılan AB referandumunda yüzde 48’e karşı yüzde 52 ile Brexit kararı alınmıştı. Referandumda İngiltere ve Galler “evet”, İskoçya ve Kuzey İrlanda ise “hayır” oyu vermişti.

İngiltere’nin AB ile vardığı Brexit anlaşmasıyla Kuzey İrlanda’ya ayrıcalıklı bir konum verilerek, fiili AB üyesi olarak kalmasına yol açan düzenleme yapılmış fakat İskoçya, İngiltere ile aynı koşullarda 31 Ocak’ta AB’den resmen ayrılmıştı..

Paylaşın

1700 Yıllık Oyma Taştan Penis Resmi Ve Küfür Çıktı

Ünlü Hadrian Duvarı’nın yakınında taşa oyulmuş antik Roma grafitilerini deşifre eden tarihçiler gördükleri karşısında şaşkınlığa uğradı. 1700 yıl önce oyulan bir taşta penis resmi ve bir Roma askerini hedef alan aşağılayıcı sözler tespit edildi.

Roma Duvarı diye de bilinen Hadrian Duvarı, İngiltere’yi doğu-batı doğrultusunda ikiye ayıran, Roma İmparatorluğu zamanında taştan yapılmış bir set.

Söz konusu oyma taş İngiltere’nin kuzeyindeki Northumberland bölgesinde biyokimyager Dylan Herbert tarafından keşfedildi. 40 cm genişliğinde ve 15 cm yüksekliğindeki taşa çizilen penis resmi ilk bakışta göze çarpıyor.

Uzmanlar Roma döneminde bu sembolün genellikle iyi şans veya doğurganlığın sembolü olarak kullanıldığını ifade ediyor. Hadrian Duvarı’nda penis resimlerine daha önce de rastlanmıştı. Arkeolojik alanda şimdiye dek bu türden 13 sembol gün yüzüne çıkarılmıştı.

Öte yandan yeni keşfedilen taştaki çizimin hemen yanında Secundinus adlı bir askere yönelik hakaret içerikli bir yazı yer alıyor. Tarihçiler yazıyı, “g*t Secundinus” diye deşifre etti.

Araştırmacılara göre bu durum, taşı oyan kişinin penis sembolünü “kendi amaçları doğrultusunda” kullandığını gösteriyor.

19 Mayıs’ta başlayan kazılara gönüllü katılan Herbert , “Bütün hafta boyunca çok fazla moloz kaldırıyordum ve doğrusu bu taş hep yoluma çıkıyordu” diye konuştu.

“Taşın arka yüzü, tıpkı diğerleri gibi görünüyordu. Çok sıradan bir taş sandım. Ama ters çevirdiğimde bazı harfler görünce irkildim” diyen Herbert, sözlerine şöyle devam etti: Çamurları temizledikten sonra, ortaya çıkardığım şeyin değerini anladım ve kesinlikle çok memnun oldum.

Saha çalışmasını yürüten Vindolanda Trust’ın kazı müdürü ve CEO’su Dr. Andrew Birley de, “Yazarın Secundinus’la büyük bir sorunu olduğu açıktı ve düşüncelerini bir taş üzerinde herkese açıklayacak kadar kendinden emindi” yorumunda bulundu: Hiç şüphem yok, 1700 yıl önce Secundinus bölgede dolaşırken bunu görünce bu kadar eğlenmemiştir.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Avrupa’nın Beş Büyük Futbol Liginde Şampiyonlar Belli Oldu

Trabzonspor, Süper Lig’in bitimine 3 hafta kala kupayı kaldırmaya hak kazanırken, Avrupa’nın beş büyük futbol ligi olan İspanya, İtalya, İngiltere, Almanya ve Fransa’da da ligin en büyüğü belli oldu.

İspanya’da La Liga’da şampiyonluk, sezonun bitimine 4 maç kala 35. defa Real Madrid’in oldu. Şampiyonluğunu ilan etmek için sadece beraberliğe ihtiyacı olan Real, Espanyol Barcelona’yı 4 golle geçerek müzesine götürdüğü kupa sayısında rekor kırdı. Ezeli rakibi Barcelona’nın ise 15 puan önünde ipi göğüslemeyi başardı.

Bundesliga’da şampiyonluğu art arda 10. defa kazanmayı başaran takım Bayern Munih oldu. Bavyera kulübü bu başarıyı ligin bitimine 3 hafta kala 23 Nisan’daki Borussia Dortmund maçındaki 3-1’lik galibiyetinin ardından ilan etti. İkinci sıradaki ezeli rakibini 12 puan fark atan Bayern, tarihinde 32. defa lig kupasını kaldırma başarısını gösterdi.

Bayern ayrıca Dortmund’u arka arkaya 8 karşılaşmada devirmiş oldu. 2019’dan beri Bavyera takımı Dortmund’a karşı kaybetmedi.

Manchester City’ye kupayı getiren isim İlkay Gündoğan

İngiltere’de ise bu yıl gülen takım son maçta belli oldu. Son beş yılda dört defa lig kupasını müzesine götürmeyi başaran Manchester City, böylece kulüp tarihinde 8. defa şampiyonluk tattı. Premier Lig’in son haftasında 2-0 geriye düştüğü maçta Aston Villa’yı 3-2 yenen Manchester City, Liverpool’un sadece 1 puan önünde şampiyonluğa ulaştı.

Bu başarıda oyuna 68. dakikada giren Türk asıllı Alman milli futbolcu İlkay Gündoğan baş rolü oynadı. İlkay ile 76. dakikada umutlanan Manchester City, 2 dakika sonra Rodri’nin kaydettiği golle skoru eşitledi, ardından yeniden sahneye çıkan İlkay, Manchester City’nin sahadan 3-2 galip ve lig şampiyonu olarak ayrılmasını sağladı.

Fransa Birinci Lig’de şampiyonun ismi sezonun bitimine haftalar kala belli oldu. Başkent takımı Paris St. Germain (PSG) kupayı 10. defa kaldırmayı başardı. İkinci sıra için ise Monaco ve Marsilya arasındaki kıyasıya mücadele son maça kadar devam etti. Strasbourg’a karşı sezonun son maçını 4-0 gibi bir farkla kazanan Marsilya Monaco’dan gelecek habere kulak kesti.

Son haftaya ikini sırada giren prenslik ise Lens deplasmanından 2-2’lik eşitlikle bir puan ile dönünce Marsilya’nın gerisinde kalmaktan kurtulamadı. Bu sayede PSG ve Marsilya ön eleme maçları oynamadan Şampiyonlar Ligi’ne katılmaya hak kazandı.

İtalya futbol ligi de şampiyonluk heyecanı son maça kadar devam edenlerden oldu. Milano’nun iki takımının kıyasıya mücadelesinde son gülen AC Milan olurken Inter Milan ise averajla ikinci sırada kaldı. Şampiyonluk için beraberliğin yetmesine rağmen Milan, Sassuolo deplasmanında ilk yarıda 3 gol bularak Inter Milan’ın umutlarını yıktı.

Bu zaferde Fransız golcü Olivier Giroud attığı iki golle önemli rol oynadı ve 2011’den beri yaşanan hasrete son vererek İtalya Lig Kupası Scudetto’nun Milan tarafından 19. defa kaldırılmasını sağladı.

Aynı anda Sampdoria ile karşılaşan Inter Milan, 90 dakikayı 3-0’lık bir galibiyetle kapatsa da aradaki iki puanın kapanmasını engelleyemedi. Gelecek sene Şampiyonlar Ligi’ne iki Milan takımının yanı sıra Napoli ve Juventus da gitmeye hak kazandı.

Paylaşın

G7’den Rusya’ya Yönelik Yeni Yaptırımlar

Aralarında ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkelerin bulunduğu G7 ülkeleri, Rusya’ya yönelik yeni yaptırım paketi kapsamında Rusya’dan petrol ithalatını kademeli olarak bitireceklerini ya da tamamen keseceklerini duyurdu.

Sanayileşmiş 7 ülkenin lideri video konferans aracılığıyla yaptıkları zirveye Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski de katıldı. Liderlerin zirvesi yaklaşık bir saat sürdü. Zirvede Rusya’dan ithal edilen petrole ambargo uygulanması konusunda bağlılık dile getirilirken, Amerika’dan Moskova’ya yönelik yeni yaptırım kararları geldi.

Zirve sonunda yapılan açıklamada, “Rus enerjisine bağımlılığı aşamalı olarak sonlandırmaya bağlılığımızı taahhüt ederiz. Buna Rus petrolünün ithalatı da dahil. Bunu zamanında ve düzenli bir şekilde yerine getireceğiz. Tüketiciler için karşılanabilir fiyatlar sağlanmasıyla düzenli, sürdürülebilir küresel enerji tedariki için birlikte ve ortaklarımızla çalışacağız” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, Rus petrolünün kesilmesinin Putin’in ekonomisini sert vuracağı ve Ukrayna savaşına kaynak sağlamak için ihtiyaç duyduğu gelirden alıkoyacağı belirtildi. Açıklamada ayrıca İkinci Dünya Savaşı’nda özgürlük için savaşanların hatıralarına bugün için, Ukrayna halkı için, Avrupa ve küresel toplum için savaşmaya devam etmenin borç olduğu kaydedildi.

ABD’den Rusya’ya yönelik yeni yaptırımlar da geldi. Buna göre Batı dünyasından Rusya’nın en büyük üç televizyon kanalına reklamlar kesiliyor. ABD danışma ve muhasebe şirketlerinin herhangi bir Rus vatandaşına hizmet vermesi yasaklanıyor.

Rus sanayi sektörüne ek kısıtlamalar geliyor ki buna Moskova’yı odun üretimi, sanayi motorları üretimi, buldozer, kazan üretiminden çıkarmak da dahil. ABD Dışişleri Bakanlığı da Rus askeri yetkilileriyle Rus destekli güçlere yönelik yeni vize kısıtlamaları açıkladı.

Bu arada G-7 toplantısı öncesinde İngiltere Ukrayna’ya ek 1,6 milyar dolar değerinde ek askeri yardım sağlayacağını açıkladı. Bu malzemeler arasında radarların ve geri görüş aygıtlarının da olduğu belirtiliyor.

Suudi Arabistan Asya ve Avrupalı müşterileri için petrol satışında indirime gitti

Bu arada Suudi Arabistan’ın, Asya’da müşterileri için petrol satışında indirime gideceği açıklandı. Suudi Arabistan’ın milli petrol şirketi Saudi Aramco’nun yayınladığı bir belgeye göre, Asya ve Avrupa’da hafif ham petrol satışı haziran ayında varil başına 5 dolar indirimli olacak.

Petrol piyasalarında Rusya-Ukrayna savaşının yarattığı belirsizlik sürerken ve dünyanın en büyük petrol ithalatçısı Çin’de salgın önlemlerinin etkisi hissedilmeye devam ederken, Suudi Arabistan şirketi şirketi son dört ayda ilk kez fiyatlarda indirim kararı aldı.

Suudi Arabistan, Ukrayna’nını işgalinin ardından petrol fiyatların varil başına 100 doların üzerine çıkmasından sonra geçen iki ayda ham petrol fiyatlarını rekor seviyelere çıkarmıştı.

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubu, geçen hafta haziranda günlük yaklaşık 432 bin varil üretim artışına gitme kararı almıştı.

Kovid 19 salgınına paralel talep düşüşü nedeniyle Nisan 2020’de günlük ham petrol üretiminde yaklaşık 10 milyon varillik kesintiye giden Grup, talebin toparlanma sürecine girmesiyle üretim kesintilerini Nisan 2021’den bu yana belirli aralıklarla hafifletmeye başladı.

OPEC+ grubu, 19. Bakanlar Toplantısı’nda aldığı karar doğrultusunda ağustostan bu yana günlük ham petrol üretimini kademeli olarak her ay yaklaşık 400 bin varil artırıyor.

Paylaşın

Asla Girilmemesi Gereken 5 Nehir!

Nehirler, doğanın en iyi armağanlarından biridir. Ancak dünyada bilinmeyen tehditlere sahip, tehlikeli kabul edilen birkaç nehir var. Bu nehirler, vahşi hayvanlar, bilinmeyen derinlikler ve öngörülemeyen akıntılardan kaynaklanan tehditler barındırmakta.

Haber Merkezi / Burada, asla girilmemesi gereken dünyanın en tehlikeli nehirlerini sizler için derledik…

Kongo Nehri (Afrika)

Bilmeyenler için Kongo nehri dünyanın en derin nehridir. O kadar derindir ki ışık bile derinliğine nüfuz edemez. Nehrin üst kısmı oldukça tehlikelidir ve akarsularla doludur, alt kısmı ise birçok boğaz ve şelaleye sahiptir.

Shanay-Timpishka (Kaynayan Nehir) (Peru)

Kaynayan nehir, Amazon nehrinin bir koludur. Kaynayan nehrin dünyada kaynayan tek nehir olduğunu öğrenince şaşıracaksınız! Aynı zamanda La Bomba olarak da bilinen nehir, 6,4 km uzunluğuna sahiptir. 45 dereceden yaklaşık 100 dereceye kadar değişen su sıcaklıklarıyla bilinir.

Mississippi Nehri (ABD)

Kuzey Amerika’daki en uzun nehirdir. Bu nehrinde yüzme tavsiye edilmez. Nehir yırtıcı bir kaç türe ev sahipliği yaparken, aynı zamanda, çoğunlukla öngörülemeyen ve bir yüzücüyü derinliklere çekebilen alt akıntılara sahiptir.

Nil (Mısır)

Dünyanın en uzun nehri olan Nil, çok sayıda yırtıcı hayvana ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca ölümcül hastalıklar taşıyan sivrisinekler için bir çekim merkezidir. Nehir, her yıl ortalama 200 kişiyi öldüren timsahlarıyla ünlüdür.

River Wharfe (İngiltere)

Bu pitoresk nehrin büyüsüne kapılmayın çünkü, insanları içine çekebilecek sayısız gizli tünele ev sahipliği yapmaktadır! Yorkshire’da yer alan nehir, sularına giren herkesin hayatını almakla ünlüdür. Korkunç, değil mi?

Paylaşın

ABD Ve İngiltere’den Rusya’ya Petrol Ambargosu

ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’yı işgal eden Rusya’dan tüm enerji, petrol ve gaz ithalatını yasakladıklarını duyurdu. Biden’in açıklamalarının ardından İngiltere de benzer bir adım attı. Biden, Beyaz Saray’da yaptığı konuşmada, Rusya ekonomisinin atardamarlarından birini hedef aldıklarını söyledi.

Biden, “Rus petrolü, gazı ve enerjisinin ithalatını yasaklıyoruz. Rus petrolü artık ABD limanlarında kabul edilmeyecek.” dedi. Biden, bu adıma ABD Kongresi ve halkından çok büyük destek olduğuna işaret ederek, “Biz bu adımı atarken Avrupalı ortaklarımızın ve müttefiklerimizin bizimle aynı pozisyonda olmamasını anlıyoruz. ABD, Avrupa’nın tamamından daha çok petrolü kendi ülkesinde üretiyor” diye konuştu.

Rusya’ya uygulanan yaptırımların ABD’de de petrol fiyatlarını artıracağını söyleyen Biden, “Putin Ukrayna sınırına asker yığmaya başladığından bu yana ABD’de petrol fiyatları ortalama 75 sent arttı ve daha da artıyor. Bunun ülke içinde en az şekilde azalması için her şeyi yapacağım.” dedi.

Biden, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarını yoğunlaştırdığına ve ABD ile Batı ülkelerinin de Rusya’ya baskıyı artırdığına işaret ederek, “Uyguladığımız yaptırımlar, Rusya ekonomisinde daha şimdiden çok büyük zararlara yol açtı. Rus rublesi Putin savaş ilan ettiğinden bu yana yüzde 50 azaldı. 1 ruble şu anda 1 Amerikan sentinden daha az” ifadesini kullandı.

Biden’in ardından da İngiltere Çalışma, Enerji ve Endüstriyel Strateji Bakanı Kwasi Kwarteng’ten de “İngiltere, 2022 sonuna kadar Rus petrol ve petrol ürünlerinin ithalatını aşamalı olarak durduracak” açıklaması geldi.

Rusya’nın petrol ihracatının yüzde 2,8’i etkilenecek

Enerji Enformasyon İdaresi (EIA) verilerine göre, ABD geçen yıl petrol ve petrol ürünleri ithalatının çoğunu Kanada’dan gerçekleştirdi. Kanada’yı Meksika takip ederken, Rusya ABD’nin geçen yıl en çok petrol ve petrol ürünleri ithal ettiği 3’üncü ülke konumunda yer aldı.

ABD’nin 2021’de Rusya’dan petrol ve petrol ürünleri ithalatı günlük 672 bin varili buldu. ABD’nin petrol ve petrol ürünleri ithalatının yaklaşık yüzde 8’i Rusya’dan karşılandı. Ayrıca ABD ve Birleşik Krallık’ın ambargo kararı Rus ham petrol ve petrol ürünleri ihracatının yaklaşık yüzde 3’ünü etkileyecek.

Yine  IEA’nın verilerine göre, ABD ve Suudi Arabistan’dan sonra dünyanın en büyük petrol üreticisi konumunda bulunan Rusya’nın ham petrol ve petrol ürünleri ihracatı günlük 10,5 milyon varil seviyesinde bulunuyor. Bu miktarın 7,8 milyon varilini ham petrol oluşturuyor.

Geçen yıl ham petrol ve petrol ürünleri ihracatından yaklaşık 180 milyar dolar gelir elde eden Rusya, toplam ham petrol ve petrol ürünleri ihracatının yüzde 1,5’ini Birleşik Krallık’a, yüzde 1,3’ünü ise ABD’ye yapıyor.

Böylece, ABD ve Birleşik Krallık’ın açıkladığı ambargo kararı, Rus ham petrol ve petrol ürünleri ihracatının yüzde 2,8’ini kapsayacak. Bu nedenle ambargo kararının petrol fiyatlarındaki etkisinin sınırlı kalabileceği öngörülüyor. Avrupa’nın da petrol ambargosu uygulaması durumunda petrol fiyatlarının tırmanacağı tahmin ediliyor.

Brent petrolün varil fiyatı Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başladığı 24 Şubat’tan 8 Mart’a kadar 96,6 dolar seviyesinden yüzde 37,6 artışla yüzde 133 doları gördü. Rusya toplam ham petrol ve petrol ürünleri ihracatının yaklaşık yüzde 40’ını Avrupa’ya yapıyor.

ABD’nin petrol ürünleri ithalatının yüzde 9’u Rusya’dan

ABD’nin toplam ham petrol ve petrol ürünleri ithalatında Rusya’nın payı yüzde 9, Birleşik Krallık’ın ithalatında ise yüzde 19 seviyesinde bulunuyor. TankerTrackers.com verilerine göre, ABD’nin Rusya’dan en son sipariş ettiği petrol kargolarının değeri 600 milyon dolar seviyesindeydi.

ABD, Ukrayna saldırısının başladığı 24 Şubat’tan itibaren Rusya’dan petrol ithalatını sıfırladı. ABD, Rus petrolüne ambargo ihtimalini gündeme getirmesinden bu yana hali hazırda yaptırım uyguladığı Venezuela ile uzun bir aradan sonra resmi temasları başlattı.

Öte yandan, Rus petrolüne yönelik yasağın, ABD’de galon başına 4 doların üzerine çıkan benzin fiyatlarını daha da yukarıya taşıyabileceği yönelik eleştiriler de dile getiriliyor. Dünyanın en büyük petrol üreticisi konumunda bulunan ABD’nin Rus petrolünü ilk etapta farklı ülkelerden tedarik edebileceği, orta vadede ise üretimiyle ikame edebileceği öngörülüyor.

Paylaşın

ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere’den Rusya’ya: Birliklerini Geri Çek

ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere, Rusya’ya Ukrayna’dan derhal birliklerini çekme çağrısını yineledi. ABD Başkanı Joe Biden, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson bugün video konferans aracılığıyla yaptıkları görüşmede Ukrayna konusunu ele aldı.

Alman hükümet sözcüsü Steffen Hebestreit görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, liderlerin “sivil halkın korunmasının öncelikli olması, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik uluslararası hukuka aykırı saldırılarına hemen son vermesi ve birliklerini tamamen geri çekmesi gerektiği” konularında aynı görüşü paylaştığını söyledi. Liderlerin Ukrayna’ya yönelik insani yardımların sürdürülmesi imkanlarını ele aldığını ifade eden Hebestreit, krizin aşılması için diplomatik çabaların desteklenmesi gerektiğini konusunda da görüş birliği olduğunu belirtti.

Ukrayna-Rusya arasındaki müzakereler sona erdi

Öte yandan Rusya ve Ukrayna heyetleri arasında yapılan müzakerelerin üçüncü turu da sonuçsuz kaldı. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin danışmanı Mıkhailo Podolyak, sivillerin tahliyesi için gereken lojistik konusunda “olumlu küçük gelişmeler” sağlandığını belirtti. Ancak genel durumun belirgin olarak iyileşmesini sağlayacak şekilde görüş birliğine varılmadığını söyleyen Podolyak, ancak geçici ateşkes için görüşmelerin süreceğini sözlerine ekledi.

Rus heyetin başkanı Vladimir Medinski ise sivillerin tahliyesi için Salı günü yeniden insani koridor oluşturulacağını söyledi. Genel olarak görüşmeden hayal kırıklığına uğradığını ifade eden Medinski, “Beklentilerimiz karşılanmadı” dedi. Rus tarafının müzakerelere daha önce hazırlanan belgelerle geldiğini belirten Medinski, ancak Ukrayna tarafının hiçbir belgeyi imzalamadığını, belgeleri öncelikle incelemek istediklerini kaydetti. Medinski, varılan uzlaşmanın yazılı olarak kaydedilebileceği bir görüşme daha planlandığını da söyledi.

Rusya, Ukrayna’ya silah sevkiyatı konusunda Batı’yı uyardı

Rusya Dışişleri Bakanlığı, Batı ülkelerinden Ukrayna’ya silah sevkiyatını eleştirerek, NATO için sonuçları olabileceği konusunda uyarıda bulundu. Rus haber ajansı Tass’ın aktardığına göre, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova, Ukrayna’ya silah veya uçak ya da paralı savaşçı gönderilmesinin ülkedeki insani durumu düzeltmeyeceğini söyledi.

Zakharova, tam tersine bunun sadece Ukrayna’da değil, NATO ülkelerinde de durumun “felakete” dönüşmesine yol açabilecek gelişmeleri provoke edeceğini ifade etti. Zakharova, Batı tarafından gönderilen silahların savaşanların eline geçmesi durumunda “küresel çöküş” yaşanacağı uyarısında bulundu.

Putin’den AB’ye: Kiev’e insan haklarına saygı için baskı yap

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel ile bir telefon görüşmesi yaptı. Kremlin’den yapılan açıklamada, görüşmede Putin’in insan hakları hukukuna saygı göstermesi için Kiev’e baskı yapması konusunda AB’ye çağrıda bulunduğu belirtildi. Açıklamada, görüşmede Ukrayna’daki durumun insani boyutlarının ele alındığı, ayrıca Putin’in Michel’e Rusya’nın Ukrayna ile yaptığı müzakerelere ilişkin bilgi verdiği kaydedildi.

ABD’den Baltık ülkelerine güvenlik garantisi

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Litvanya’ya gerçekleştirdiği ziyarette NATO’nun 5’inci maddesine vurgu yaparak, ABD için müttefiklerin savunmasının kutsal bir öneme sahip olduğunu söyledi. Üç Baltık ülkesi Litvanya, Letonya ve Estonya’yı kapsayan temaslarına başlayan Blinken, “Saldırıya uğraması durumunda NATO’nun her karış toprağını savunmaya hazırlıklıyız. Hiç kimse kararlılığımızı sınamaya kalkmasın” diye konuştu. NATO üyesi üç Baltık ülkesi, Rusya’nın askeri harekatını Baltık ülkelerine genişletmesinden endişe duyuyor.

Paylaşın

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg: Rusya’nın İki Seçeneği Var

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Brüksel’deki NATO karargahında yaptıkları görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Stoltenberg, Rusya’nın Ukrayna sınırında 100 binden fazla asker ve ağır silah sistemleri bulundurmasını ayrıca Belarus’taki askeri mevcudiyetini yakından takip ettiklerini belirtti, “Bunlar Avrupa’nın güvenliği için tehlikeli zamanlar. Rus kuvvetlerinin sayısı artıyor, olası bir saldırı için uyarı süresi ise azalıyor” dedi.

NATO’nun Rusya’ya tehdit olmadığını ama anlaşmazlıklara siyasi çözüm bulunması isteklerinin yanında en kötüsüne de hazırlıklı olmaları gerektiğini ifade etti.

“NATO, ana ilkelerden taviz vermeyecek”

Stoltenberg, Rusya’nın gerginliği düşürmesi için diplomasiyi çalıştırdıklarını dile getirerek şöyle devam etti:

“Bu sabah Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’a mektup göndererek sorunlara diplomatik yol bulunması amacıyla NATO-Rusya Konseyinde bir dizi toplantıyla diyaloğumuzu devam ettirmek üzere Rusya’ya davetimi yineledim. Rusya’nın endişelerini dinlemeye hazırız. Aynı zamanda hepimizin altına imza attığı Avrupa güvenliğinin temel ilkelerini koruma ve güçlendirme yollarını tartışmaya da hazırız.”

Rusya’ya tatbikatlar ve nükleer politikalarla ilgili karşılıklı brifingler, askeri faaliyetlerde şeffaflığı artırma, riskleri düşürme yollarını, özellikle nükleer varlıklar ve füzeler dahil silahların kontrolü konusunda ciddi bir diyalog önerdiklerini hatırlatan Stoltenberg, “Ancak NATO, ana ilkelerden taviz vermeyecektir. Bu da her ülkenin kendi yolunu seçme, NATO’nun müttefikleri koruma ve savunma kabiliyetidir” diye konuştu.

Avrupa’nın doğusuna ek birlikler

Stoltenberg ayrıca NATO savunma bakanlarının gelecek hafta Brüksel’de yapacakları toplantıda ittifakın güneydoğu kanadında ilave muharip birlikler konuşlandırılması ihtimalini değerlendireceklerini söyledi.

Stoltenberg, “Rusya’nın artan saldırganlığı NATO’nun daha az değil, daha fazla mevcudiyetine sebep olacaktır” ifadesini kullandı.

Rusya’nın saldırgan tavır sergilemesi halinde ağır bedel ödeyeceğini yineleyen Stoltenberg, “Rusya’nın iki seçeneği var. Ya diplomatik çözümü seçecekler, ki biz oturup konuşmaya hazırız ya da çatışmayı seçmeleri halinde ağır bir bedel ödeyecekler” dedi.

Stoltenberg, Rusya’ya ekonomik yaptırımlar uygulanacağını, Avrupa’nın doğusunda NATO mevcudiyetinin artırılacağını vurguladı.

Johnson: Çok tehlikeli bir durum

AA’nın aktardığına göre İngiltere Başbakanı Boris Johnson da “Bugün Genel Sekreter ile NATO’yu kuzeyden güneye savunmak için birlikler, uçaklar ve gemiler göndererek ortak güvenliğimizi daha da güçlendirmek için bir destek paketi üzerinde anlaştım” diye konuştu.

Johnson, “Rusya’nın Avrupa’nın güvenliğine yönelttiği tehdide karşı güçlü caydırıcılık ve sabırlı diplomasinin birleştirilmesi halinde çıkış yolu bulunabileceğini ancak çok tehlikeli bir durumdan geçildiğini” belirtti.

Bir soru üzerine “Dürüst olmak gerekirse, (Rusya’da) henüz bir karar alındığını düşünmüyorum. Ancak bu, çok yakında feci bir şeyin gerçekleşmesinin imkansız olduğu anlamına da gelmez” yorumunu yaptı.

Boris Johnson, Almanya’yı Kuzey Akım konusunda daha katı bir tavır takındığı için tebrik ettiğini söyledi ve Avrupa’nın on yıllardır karşılaştığı en büyük güvenlik krizinin çözülmesi gerektiğini ifade etti.

İngiltere Başbakanı, olası insani krizle mücadele için hazırlık yaptıklarını ve NATO’nun doğu kanadını güçlendirdiklerini belirterek “Hazırlanıyoruz. Askeri hazırlıklar yapıyoruz. Ekonomik yaptırımlara hazırlanıyoruz ama aynı zamanda konuşmaya da hazırız” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Dünyanın En Eski Soy Ağacı Ortaya Çıkarıldı

İngiltere’de bilim insanları 5 bin 700 yıllık bir anıt mezardaki insan kemiklerini inceleyerek dünyanın en eski soy ağacını keşfetti. Cotswolds şehrindeki anıt mezarda bulunan kalıntıların DNA analizi, gömülen insanların aynı aileden beş farklı kuşağa ait olduğunu ortaya koydu.

BBC Türkçe’de yer alan habere göre; Cilalı Taş Devri’ne ait anıt mezardaki insanların çoğu, aynı adamdan çocukları olan dört farklı kadının soyundan geliyor. Bu insanlar, bağlı oldukları anaerkil birinci kuşağa göre, mezarın farklı kısımlarına gömülmüş.

Araştırmacılara göre bu buluş, birinci kuşak kadınların bu topluluğun gözünde önemli bir sosyal konuma sahip olduğunu ortaya koydu.

Gloucestershire’da tarihi Hazleton North bölgesinde yer alan anıt mezar, bir ucu kuzeye bir ucu da güneye bakan L şeklinde iki kısımdan oluşuyor. İki kadın ve çocuklarının yanı sıra, o çocukların beşinci kuşağa kadar uzanan kendi çocukları da, mezarın güney kısmına gömülmüş.

ABD’deki Harvard Tıp Okulu’ndan Prof. David Reich, “Diğer iki kadın ve onların çocukları kuzeye bakan kısıma gömülmüş ancak bazılarının kalıntıları daha sonraki zamanlarda güney kısma alınmış gibi görünüyor. Bunun nedeni, kuzeydeki kısmın bir süre sonra çökmesi ve başka bir aile bireyini gömmenin artık imkansız hâle gelmiş olması olabilir” şeklinde açıklıyor.

DNA araştırmasına liderlik eden ekipteki Newcastle Üniversitesi’nden Dr. Chris Fowler’a göre, bu buluşun önemi büyük. Fowler, Cilalı Taş Devri’nden kalan diğer mezarlardaki mimari yapıyı da inceleyerek aile bireylerinin bu mezarlara ne şekillerde gömüldüğü ile ilgili daha fazla bilgi sahibi olabileceklerini söylüyor.

Anıt mezarın ait olduğu tarihsel dönem de önemli. Mezarın yapıldığı çağda İngilizler, binlerce yıl önce ataları Anadolu ve Ege’den Avrupa’ya göç etmiş olan topluluklar sayesinde çiftçilikle tanışmıştı.

Araştırmacılar, anıt mezarlardaki kalıntıları inceleyerek, Taş Devri’nde yaşamış olan bu insanların aile dinamiklerini ve kültürlerini daha yakından tanımayı da başarabilir.

Aile mezarını inceleyen araştırmacılar, “üvey oğul” kavramının da bu aile yapılarına girdiğine dair işaretler olduğunu söylüyor. Bazı erkeklerin anneleri mezarda olsa da, biyolojik babalarının mezarda olmadığı dikkat çekti.

Kayıp kadınlar

Kazılar sırasında araştırmacılar erken yaşta ölmüş iki kız çocuğun kalıntılarını buldular ancak bazı kadınların aynı mezara gömülmediğini fark ettiler.

“Bazı kadınların kayıp olduğuna” dikkat çeken Prof. Reich, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Erkekler ve kadınların doğum oranları aynıydı, dolayısıyla bu kadınların nerede olduğu bir sır. Bir sonraki anıt mezarda da değiller ve bütün bu insan topluluğu arasında da kayıplar. Yoksa ölen insanlar yakılıyor muydu? Ölülerin bazı topluluklarda yakıldığını biliyoruz. Yoksa sadece belli bir sosyal statüsü olan insanları mı bulabildik?”

Anıt mezarlar, çokeşliliğin erkeklerle sınırlı olmadığı bir aile düzenine işaret ediyor. Erkeklerin birden fazla kadından çocuk sahibi olduğu gibi, kadınların da birden fazla erkekten çocuk sahibi olduğu anlaşılıyor.

Aynı erkekten çocuk sahibi olan farklı kadınların genel olarak birbiri ile akraba olmadığı görülüyor. Ancak kadınların, birbiri ile yakın akraba olan birden fazla erkekten çocuk sahibi olduğu örnekler de var.

Araştırma raporunun yazarları arasındaki , İspanya’daki Bask Bölgesi Üniversitesi’nden genetik uzmanı Iñigo Olalde, son teknolojilerin ve anıt mezardaki DNA’nın iyi korunmuş olmasının da yardımıyla, hem dünyanın en eski soy ağacını keşfedebildiklerini, hem de eski toplulukların sosyal yapıları hakkında daha fazla bilgi sahibi olma şansı yakaladıklarını ifade etti.

Paylaşın

G7’den Rusya Ve İran’a Uyarı

Dünyanın en zengin ülkelerinden olan ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Japonya, İtalya ve Kanada’nın dışişleri bakanlarının Liverpool’daki toplantısından Rusya ve İran’a uyarı çıktı.

İngiltere’nin Liverpool kentinde iki gün süren G7 toplantılarının ardından yayımlanan bildiride, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması hâlinde bunun “ciddi sonuçları” olacağı ifade edildi. G7 ülkeleri ayrıca “Ukrayna’nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne bağlılığını” yinelediğini duyurdu.

Rusya’nın Ukrayna sınırında askeri yığınak yapmasını kınayan G7 ülkelerinin delegeleri, Moskova’ya tansiyonu düşürmesi için çağrıda bulundu. ABD istihbaratı, Rusya’nın önümüzdeki aylarda Ukrayna’ya 175 bin askerin katıldığı çok cepheli bir saldırı düzenleme hazırlığında olabileceği değerlendirmesinde bulunuyor. Kremlin ise Ukrayna’yı işgal etmeye yönelik planları olduğuna dair iddiaları yalanlıyor.

İran’a “son şans” uyarısı

G7 toplantılarına ev sahipliği yapan İngiltere, İran’ı ise Viyana’da yeniden başlayan nükleer görüşmelerle ilgili olarak uyardı. Avusturya’daki görüşmelerin Tahran’ın “ciddi bir çözümle müzakere masasına gelmek için son şansı” olduğunu belirten İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss, “İran’ın gelip bu anlaşmayı kabul etmesi için hâlen zaman var” dedi. Truss, İran’ın nükleer bomba yapmasına izin verilmeyeceğini sözlerine ekledi.

Dünyanın önde gelen ülkeleriyle İran arasında 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması için yürütülen Viyana görüşmeleri, geçen Perşembe günü tekrar başlamıştı.

Viyana’daki görüşmeler, ABD’nin yeniden anlaşmaya dâhil olmasını ve İran’ın da bu mutabakat doğrultusundaki taahhütlerine bağlılığını yinelemesini amaçlıyor. ABD, Tahran’ın nükleer programında kısıtlamaya gitmesine karşılık İran’a yönelik yaptırımların hafifletilmesini öngören anlaşmadan 2018’de Trump yönetiminin kararıyla tek taraflı olarak çekilmişti.

ABD Başkanı Joe Biden, anlaşmaya geri dönmeye hazır olduklarını duyurmuştu. İranlı yetkililer de bir çözüm sağlanabileceğine dair ciddi inançla görüşmelere yeniden başladıklarını belirtiyor. Ancak Batılı ülkeler, Tahran’ı görüşmelerde sağlanan ilerlemenin kaybedilmesine neden olmakla ve zamana oynamakla suçluyor.

Truss’ın açıklamaları, 2015’teki anlaşmaya taraf ülkelerden birinin nükleer görüşmelerle ilgili verdiği ilk ültimatom olması açısından önem taşıyor. Almanya’nın G7 toplantılarına katılan yeni dışişleri bakanı Annalena Baerbock da İran’ı müzakereleri geciktirmek ve sürece olan güveni kaybettirmekle suçladı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın