İhsan Fikret Biçici Kimdir? Hayatı, Eserleri

1934 yılında Diyarbakır’da dünyaya gelen İhsan Fikret Biçici, 29 Kasım 2013 tarihinde Diyarbakır’da vefat etti ve Yeniköy Mezarlığında toprağa verildi. Aynı şehirde Cumhuriyet İlkokulunu (1945) ve Ziya Gökalp Lisesini (1953) bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde başladığı eğitimini 1960’ta tamamladı.

Haber Merkezi / İlk gençliğinden beri ülkemizde çıkan edebiyat ve sanat dergilerinin birçoğunda şiirleri yayımlandı. Daha öğrencilik yıllarında Lise (1952-1953) ve Koza (1956) adlı dergilerini, sonraki yıllarda Diyarbakır’da arkadaşlarıyla birlikte Yaratım dergisini çıkardı. Üniversiteden sonra bir süre Ankara’daki Öncü, Vatan, Son Baskı gazetelerinde ve Ülkü dergisinde çalıştı. 1966 yılından itibaren Diyarbakır’da avukatlık yaptı.

Diyarbakırlı şairler arasında öne çıkan isimlerden olan İhsan Fikret Biçici, Diyarbakır temalı şiirleri anılmaktadır. Ancak o sadece Diyarbakır temalı şiirleriyle değil, insana ve topluma değen her temadaki şiirleriyle de edebiyat tarihimizde kendisine bir yer edinmiştir. Diyarbakır üstüne yazdığı özellikle “Delilo” ve “Vay Limin” adlı şiirleri yıllardan beri çok kişi tarafından çeşitli şiir ve edebiyat meclisinde ezbere okunmaktadır.

Eserleri;

Şiir;

Şıpka’ya Mektuplar (1997)
Vay Limin (1997)
Adınla Vurulup Ölmek (2004)
Bütün Şiirleri (Toplu şiirleri, 2009)

“Buz tutmuş bir şafaktı” 

Adına ağıtlar yüklenen şehir
Katli vacip sayıldı çok dönemde
Hep sırtından hançerlendi Diyarbekir
Aktıkça kan ağladı Dicle
Püskürdü öfkesini Karacadağ
Her gelen hükümdar kavlince
Yasalar, yarasalar gece karanlığında
Yine de güller yeşerir ki hiçbir güle benzemez
Toprakla tohum baş başa kaldığında
Sesin ağlamaklı ama kâr etmez.
Kaç dîne inansan ve kaç dili konuşsan
İmana da inkara da hiç biri yetmez…
Bu şiirin sonunu da “kalma” adına şöyle bitiriyor:
“Yaşayacak ne kadar ömrü kısa olsa da
Ucuz karanlıklara alışıktır geceler
Bir şeyler kalır elbet sesleri kaybolsa da

“Çoğunu ezbere bildiğim kızlar”

sevdalar geçit vermez gözbebekleri
akşam bir esmerliğe doğru yol alırken
pencere pervazlarına otururlar

Çoğunu ezbere bildiğim kızlar
niteliksiz bir hüznün ortasında
yerli yerine oturmamış bir gece vakti
kurutulup saklanan bir acı kuşanırlar

Çoğunu ezbere bildiğim kızlar
çıkmaz bir sokakta yürekleri
tahta bir merdivene benzer ki
her basamağı ayrı sesle gıcırdar

Paylaşın