Karar gazetesi yazarı İbrahim Kahveci, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir yandan Ukrayna tahıl koridoru için aracı olurken diğer yandan Vladimir Putin’le Soçi’de mutabakat arayışlarını değerlendirdi.
Rusya ile ticari ilişkilerin gelişmesi, Kaşıkçı dosyasının Suudi Arabistan’a verilmesi, Akkuyu nükleer santralinde tüm kontrolün Ruslara geçmesi gibi gelişmelerin Türkiye’ye kaynak aktarımı ile bağlantısına değinen Kahveci, Erdoğan’ın seçim kazanmak için attığı bu adımlar karşısında “insan hayret ediyor” diye yazdı.
İbrahim Kahveci’nin Putin AK Parti’ye zafere taşır mı? başlıklı yazısı şöyle:
“Şimdi sormamız gereken soru şu: Acaba oyun kurucu bir rolde miyiz yoksa parasızlıktan oyun mu oynuyoruz?
Soçi zirvesi sonrası tartışmalar daha da artıyor. Ukrayna’ya saldıran işgalci Putin ile anlaşıp yaptırımlar mı deliniyor?
Yoksa bir tarafta Ukrayna ile diğer tarafta Rusya ile çıkarlarımızı korumak için mi çalışılıyor?
Mesela iki ülke ile Türkiye masasında yapılan ‘Tahıl Koridoru’ anlaşması küresel gıda tedarikinde önemli bir adımdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan bir bakıma küresel gıda krizine önemli bir katkı sunmuş oldu.
Lakin ‘Tahıl Koridoru’ anlaşması doğrudan Türkiye için bir gıda ucuzluğu anlamına gelmiyor. Gelen gemiler Boğazlardan geçip gidiyor…
***
Tahıl Koridoru anlaşması ile oluşan küresel sempati Soçi Zirvesinde varılan mutabakatları da hoş gördürür mü?
Çin ve İran’ın bile temkinli yaklaştığı Rusya ile ticarette bu kadar geniş açılımlarımız bizim için ne ifade ediyor?
Uğur Gürses T24’deki yazısında Merkez Bankası rezervlerinin 26 Temmuz-05 Ağustos arasında 98 milyar 984 milyon dolardan 110 milyar 340 milyon dolara yükselişine dikkat çekiyor. Ortada 11 milyar 356 milyon dolarlık bir rezerv artışı gerçeği var.
Bu paranın nereden gelmiş olabileceği konusunda da tek adres olarak Rusya’ya işaret ediyor.
***
Mersin Akkuyu Nükleer Santralinde ilginç gelişmeler yaşanıyor. Türkiye’nin yüzde 49 hissedarlığı yıllar geçmesine rağmen gerçekleşmiyor. Hatta Rusya tarafı inşaat aşamasındaki Türk şirketinin de işine son verdi.
Basında yer alan haberlere göre Rusya Akkuyu bahanesi ile Türkiye’ye 15 milyar dolar gibi bir kaynak aktaracakmış.
Şimdi durduk yere bu paranın gelmesi ne ifade ediyor?
***
Daha düne kadar şer güç dediğimiz birçok ülke ile sıcak ilişkiler kurmaya başladık. Bu konuda en somut örnek BAE ve S. Arabistan gösterilebilir.
15 Temmuz’un finansörü dediğimiz BAE ve Cemal Kaşıkçı’yı ülkemizde katleden S. Arabistan… Bu can bu bedende olduğu sürece dediğimiz S Arabistan ile karşılıklı ziyaretler gerçekleştirdik.
Hatta yetmedi Kaşıkçı davasını da bir bakıma egemenlik hakkımızdan feragat ederek S Arabistan’a devretmiş olduk.
Gelen haberlere göre SWAP da gelecekmiş.
Sanırım Rusya’dan gelen dövizler gibi…
***
15 Temmuz 2016 hain FETÖ darbe girişimi ardından ilk hamlelerimizden olan “Varlık Barışı” işinde yeni düzenlemeler dün aklımıza geldi.
İnsan hayret ediyor tabii…
Hayret edecek o kadar çok şey var ki aslında… Mesela 2018-2020 döneminde Çin’den 40 milyar dolar gelecek beklentisi ile Uygur Türklerine karşı tavrımız da hayret verici… Ya da bu can bu bedende dedikten sonra S. Arabistan ile Kaşıkçı dosyasına da hayret edebiliriz.
***
Şimdi sormamız gereken soru şu: Acaba oyun kurucu bir rolde miyiz yoksa parasızlıktan oyun mu oynuyoruz?
Rusya ilişkileri de bu çerçevede mi gelişiyor?
***
Döviz durumumuz belli. Ne olduğu belli olmayan bir para politikası düşüncesi ile ülkede ne kadar döviz varsa satıldı. Aslında kasada döviz falan yok. Olanlar tefeci parası gibi düşüneceğimiz swaplar. Bir de milletin bankalardaki dövizinin yüzde 25’i olan karşılık parası.
Sadece swaplar düşülse eksi bakiyedeyiz ama öyle az bir eksi de değil bu.
Dolar son bir yılda 8 liradan 18 liraya geldi. KKM’ye rağmen döviz durmuyor.
KKM ise ayrı bir bela… Sadece bu yıl bu gidişle KKM’ye en az 200 milyar lira ödemede bulunacağız.
Merkez Bankası tarafını da işin içine aldığımızda bu tutar 300 milyar lirayı da geçebilir.
Kısaca acil ama çok acil dövize ihtiyacımız var. Bu ihtiyacımız da öyle az bir döviz değil. En azından seçimleri çıkartmak için 40-50 milyar dolar kaynak bulmamız gerekiyor.
Acaba İşgalci Putin ile giriştiğimiz bu hamleler önümüzdeki seçimde AK Parti’yi kurtarmaya yetecek mi?
Gerçekten çok enteresan bir süreç yaşıyoruz. İzleyip göreceğiz…”