Hulki Aktunç Kimdir? Hayatı, Eserleri

27 Ocak 1949 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Hulki Aktunç, 29 Haziran 2011’de İstanbul’da hayatını kaybetti. Tam adı Şükrü Hulki Aktunç’tur. 1955-60 yılları arasında Moda İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. Selimiye Askeri Ortaokulu (1960-1963), Erzincan Askeri Lisesi (1963-1966) ve Haydarpaşa Lisesi’nde(1967) okudu.

Haber Merkezi / İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne 1968’de başlayan Hulki Aktunç, bu yıllarda Meydan Larousse’da önce düzeltmen, sonra redaktör olarak çalıştı..1971’de felsefe öğretmeni ve yazar Semra Dedeoğlu (Aktunç)’yla evlendi. Hukuk fakültesindeki öğrenimini yarıda bırakarak reklam sektörüne yöneldi,1973’te düzeltmen olarak girdiği Manajans’ta yönetici konumuna kadar yükseldi. Manajans’tan 1979’da ayrılarak Zühtü Sezer’le birlikte Yaratım Reklam Ajansı’nı kurdu. (1980). Reklamcılar Derneği Başkanlığı yaptı (1998-1999),2008’de reklamcılıktan emekliye ayrıldı.

Hulki Aktunç’un ilk yazısı Yeni Ufuklar’da (“Mektuplardan Yansıyan,” Nisan 1968), ilk öyküsü Soyut’ta (“Deredeki,” Eylül 1969) yayımlandı. İlk sayısı 1971 Nisan’ında yayımlanan ancak 12 Mart Askeri Darbesi dolayısıyla kesintiye uğrayan Türkiye Defteri dergisini 1973-1975 yılları arasında Taylan Altuğ ve Naci Çelik’le beraber çıkardı. İlk dönem öykü, eleştiri ve şiirlerini Papirüs, Yeni Edebiyat, Yeni Dergi, Yansıma ve Türkiye Defteri’nde yayımladı. İlk öykü kitabı Gidenler Dönmeyenler’le (1976) 1977 TDK Öykü Ödülü’nü kazandı.

Aktunç, edebiyata öyküyle başarılı bir giriş yapmış, roman, şiir, deneme türlerinde de ürün vermış ve bir sözlük hazırlamıştır. Bir Çağ Yangını romanı 1981 Abdi İpekçi Roman Ödülü’ne değer görülmüştür. İkinci ve son romanı Son İki Eylül, avangardromanın Türk edebiyatındaki az sayıda örneğinden biridir. İlk şiirlerini Ali Devran takma adıyla Türkiye Defteri’nde yayımlamasına rağmen uzun yıllar süren şiir çalışmalarının ilk verimleri Sır Kâtibi ve Islıkla Tarihçe adlarıyla 1989’da kitaplaşmıştır. Yaklaşık yirmi yıl üzerinde çalıştığı Tanıklarıyla Türkçenin Büyük Argo Sözlüğü’nü (1990) Divân-ı Lügatit Türk’ten mizah dergisi Limon’a kadar farklı nitelikteki kaynakları tarayarak oluşturmuştur. Dilbilim çevrelerinde övgüyle karşılanan sözlük, yazarın argoyla ilgili teorik yazılarını da içerdiğinden bir referans kitabıdır. Sözlüğün sonraki yıllarda da genişletilmiş baskıları yapılmıştır.

Aktunç, ilk öykü kitapları Gidenler Dönmeyenler (1976) ve Kurtarılmış Haziran’da (1977) emek-sömürü düzenini konu alır. Kişilerini işçilerden, emekçilerden ve küçük esnaftan seçerken toplumsal olaylara bireyin ekseninden bakar. Sabahattin Ali’nin toplumculuğuyla Sait Faik’in avangardizmini birleştirmeye çalışır. Sonraki kitapları Ten ve Gölge’de (1985) Bir Yer Göstericinin Hayatı’nda (1989) toplumsaldan kopmamakla beraber bunu daha örtük bir biçimde işler. Son öykü kitabı Güz Her Şeyi Bilir’de (1998) neredeyse kendi öykü anlayışının poetikasını ifade eder. İlk öykülerinden itibaren yeni ve özgün bir öykü dilinin peşine düşen Aktunç, imge ve çağrışımlardan yararlanır. Şiirleri de öykü ve romanlarından tanıdığımız bir dünyanın izlerini taşır. Türkçe şiir geleneğinin içinden süzüp getirdiği bu şiirlerde özgün ve sağlam bir yapı kurar, dizeye hâkimdir, sesin ritim ve ahenk gücünü başarıyla kullanır.

Aktunç, yapıtlarında çoğunlukla İstanbul’u, kentin kaybolan insan dokusunu, tarihi, belleği, toplumsal bağlamda cinselliği işler. Dil, zaman içinde, edebiyatının merkezine yerleşir. Öyküde, romanda, şiirde Türkçenin olanaklarını zorlar. Öncü denemelerden kaçınmaz. Edebiyatının köklerini geleneksel anlatı sanatlarımızda halk hikâyelerinde, meddah ve Karagöz’de arar. Gelenekselle modernin yenilikçi bir bileşimine gider. (Kaynak: teis.yesevi.edu.tr)

Paylaşın