Birleşmiş Milletler, 2023 Yılı Ortasında Hindistan’ın Nüfusu Çin’i Geçecek

Dünya nüfusunun yaklaşık beşte birini barındıran Hindistan’ın Haziran ayı sonunda Çin’i geride bırakarak dünyanın en kalabalık ülkesi olması bekleniyor. Hindistan’ın nüfusu Avrupa, Afrika ya da Amerika kıtası ülkelerinin toplam nüfusundan daha fazla.

Nüfusunun yarısı 30 yaşın altında olan Hindistan, önümüzdeki yıllarda dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olmaya aday. Hindistan’da tarımla uğraşanların sayısı giderek azalıyor.

İşgücüne katılan milyonlarca insana istihdam yaratma ihtiyacı, hükümetin en önemli sorunlardan biri.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun (UNFPA) “8 Milyar Yaşam, Sonsuz Olasılıklar: Haklar ve Tercihler Meselesi” başlıklı “2023 Dünya Nüfusu Durum Raporu” bugün yayımlandı.

UNFPA, Hindistan’ın bu yıl ortasında nüfusunun 1 milyar 428 milyon 600 bin, Çin’in nüfusunun ise 1 milyar 425 milyon 700 bin civarında olacağı tahmininde bulundu.

Dünyanın üçüncü kalabalık ülkesi ABD’nin nüfusunun ise şubat ayı verilerine göre 340 milyona ulaştığı bildirildi.

Çin’in nüfusu 2050’de 1 milyar 317 milyona gerilemesi bekleniyor. Çin Ulusal İstatistik Bürosu, ülke nüfusunun 62 yıl sonra ilk kez 2022’de 850 bin azaldığını açıklamıştı.

Çin’de 2022’de 1000 kişi başına düşen doğum sayısı 6,77’de kalarak, 1961’den bu yana en düşük düzeye geriledi. Bu sayı önceki yıl 7,52’ydi.

UNFPA tarafından 2023 raporu için yaptırılan bir kamuoyu araştırması, Hindistan’ın yanı sıra Brezilya, Mısır ve Nijerya gibi ülkelerde nüfusun “çok büyük ve doğurganlık oranlarının çok yüksek” olduğu yönünde yaygın bir görüşün olduğunu ortaya koydu.

Bu arada bugün yayımlanan UNFPA raporunda, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Mısır, Etiyopya, Hindistan, Nijerya, Pakistan, Filipinler ve Tanzanya olmak üzere toplam 8 ülkenin 2050’ye kadar öngörülen küresel nüfus artışının yarısını oluşturacağı aktarıldı.

Paylaşın

“Dünyanın En Kalabalık Ülkesi” Ne Zaman Hindistan Olacak?

Anketler ve doğum ve ölüm raporları gibi verilerden elde edilen matematiksel hesaplamalar, Hindistan’ın bu ayın ortasında Çin’i geçerek dünyanın en kalabalık ülkesi olacağını öngörüyor.

Ancak demografi uzmanları, verilerin belirsiz olduğu ve güncellenebileceği uyarısında bulunuyor. Birleşmiş Milletler nüfus tahminleri sorumlusu Patrick Gerland, “Bu kaba bir tahmin” diyor.

Demografi uzmanları, Hindistan’ın dünyanın en kalabalık ülkesi olarak Çin’i ne zaman geçeceğini tam olarak bilmiyor. Bunun nedeni, uzmanların bu değerlendirmeyi yapmak için tahminlerden dayanak alması. Ancak Hindistan’ın çok yakında artık dünyanın en kalabalık ülkesi olacağına kesin gözüyle bakıyor ya da hatta belki de çoktan bu unvanı ele geçirdiğini düşünüyor.

Çin, Birleşmiş Milletler nüfus verilerinin tutulmaya başlandığı yıl olan 1950’den bu yana dünyanın en kalabalık ülkesi olarak biliniyor. Hem Çin hem de Hindistan, 1 milyar 400 milyondan fazla nüfusa sahip. Bu iki ülkenin toplam nüfusu, dünyadaki 8 milyar kişinin üçte birinden fazlasını oluşturuyor.

Belçika’daki Louvain Katolik Üniversitesi’nden demografi uzmanı Bruno Schoumaker, “Hindistan’ın dünyanın en kalabalık ülkesi olarak Çin’i ne zaman geçeceğini tam olarak bilmemiz imkansız. Sadece Hindistan’ın değil, Çin’in nüfusuyla ilgili belirsizlik var” dedi.

Anketler ve doğum ve ölüm raporları gibi verilerden elde edilen matematiksel hesaplamalar,, Hindistan’ın bu ayın ortasında Çin’i geçerek dünyanın en kalabalık ülkesi olacağını öngörüyor. Ancak demografi uzmanları, verilerin belirsiz olduğu ve güncellenebileceği uyarısında bulunuyor. Birleşmiş Milletler nüfus tahminleri sorumlusu Patrick Gerland, “Bu kaba bir tahmin” diyor.

Hindistan’ın bu on yılın sonlarına kadar dünyanın en kalabalık ülkesi olacağı tahmin edilmiyordu. Ancak Çin’in doğurganlık oranındaki düşüş, Hindistan’ın dünyanın en kalabalık ülkesi olma yolundaki zamanlamayı hızlandırdı.

Hesaplamalar nasıl yapılıyor?

BM Nüfus Bölümü’nden demografi uzmanları, en güncel olduğuna inandıkları nüfus sayılarını elde etmek için, geniş kapsamlı veri kaynaklarına dayanan tahminler yürütüyor. Bu hesaplamalar için kullanılan verilerin son güncellemesi hem Hindistan hem de Çin için 2022 yılı Temmuz ayına ait.

Abu Dabi’deki Halife Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden Profesör Stuart Gietel-Basten, nüfus uzmanlarının daha sonra Hindistan nüfusunun Çin nüfusunu ne zaman geçtiği sonucuna varmak için Stuart Gietel-Basten, “Elbette gerçek olan, bunların sadece birer tahmin olmasıdır. Ama en azından görece somut ve tutarlı metodolojiye dayanıyor” dedi.

Hem Hindistan hem de Çin’in nüfus verilerinin temelinde, her on yılda bir yapılan nüfus sayımları yatıyor. Çin’de son nüfus sayımı 2020 yılında yapıldı. Nüfus uzmanları, 2020’den bu yana Çin nüfusundaki artışı hesaplamak için doğum ve ölüm raporlarıyla diğer idari verileri kullandı.

Hindistan’daysa son nüfus sayımı 2011’de yapıldı. Ülkede 2021’de yapılması öngörülen son sayım, COVID-19 pandemisi nedeniyle ertelenmişti. Merkezi Yeni Delhi’de bulunan Hindistan Nüfus Vakfı’ndan Alok Vajpeyi, kapıdan kapıya sayımın on yıldan uzun süredir yapılmamış olduğunu, bunun yerine anketlerin boşluğu doldurması için devreye girdiğini söyledi.

Bu anketlerin en önemlisi, Hindistan’da doğum, ölüm, doğurganlık ve diğer verileri içeren geniş kapsamlı nüfus anketi olan Örnek Kayıt Sistemi.

BM Nüfus Fonu’nun Hindistan temsilcisi Andrea Wojnar, anketteki sayıların doğruluğundan emin olduklarını “çünkü anketin çok sağlam bir metodoloji kullandığını” kaydetti.

Hindistan neden öne geçiyor?

Çin hükümetinin yedi yıl önce tek çocuk politikasından geri adım atmasına rağmen ülke nüfusu yaşlanıyor ve nüfus büyümesinde durgunluk yaşanıyor. Hükümet, iki yıl önce de çiftlerin üç çocuk sahibi olabileceğini açıklamıştı.

Hindistan ise son 30 yıldır daha genç nüfusa ve daha yüksek doğurganlık oranına sahip. Ülkedeki bebek ölümleri oranıysa geriliyor.

Hindistan’da her yıl doğan bebek sayısı tüm ülkelerden daha fazla. Texas A&M Üniversitesi’nden sosyoloji profesörü Dudley Poston, Jr., Çin’deki demografik eğilimin ise her yıl ölenlerin sayısının doğanların sayısından fazla olduğu Avrupa ülkeleriyle benzerlik gösterdiğini söylüyor.

Dünyanın en kalabalık ülkesi olmak, bazı sosyal ve ekonomik sonuçları da beraberinde getiriyor. Hindistan için bu, ekonomik faaliyetleri körükleyen büyüyen bir işgücü anlamına geliyor. Çin içinse bu, yaşlanan nüfusu destekleyecek çalışma yaşındaki yetişkin sayısının azalması demek.

Washington’daki Nüfus Referans Bürosu’ndan Toshiko Kaneda’ya göre bir ülkede düşük doğum oranı kaydedildiğinde hükümetin daha fazla doğumu teşvik edici uygulamalara gitmesine rağmen nüfus büyümesini yeniden sağlamak genellikle zor oluyor.

Halife Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden Profesör Stuart Gietel-Basten, “Psikolojik olarak Hindistan’la diğer alanlardaki rekabet de göz önünde bulundurulduğunda dünyanın en kalabalık ikinci ülkesi olmak, Çin için zor olacak. Dünyanın en kalabalık ülkesi unvanının Hindistan’a geçmesi, insanlık tarihi açısından önemli bir dönüm noktası” dedi.

(Kaynak: Eurnews Türkçe)

Paylaşın

Dehşet: 10 Yaşındaki Çocuk Kurban Ritüelinde Akrabaları Tarafından Katledildi

Hindistan’ın kuzeyindeki Uttar Pradeş eyaletine bağlı Bahreyç’te 10 yaşındaki bir çocuğun kurban ritüelinde akrabaları tarafından katledildiği düşünülüyor. Olaya ilişkin tutuklanan üç zanlı cinayetle suçlanıyor.

Hindistan’da insan kurban etme Narabali diye biliniyor. Hinduizm’de zaman ve kıyametin tanrıçası olduğuna inanılan Kali’ye tapan Thugge tarikatı, Hint Yarımadası’nda yüzyıllar boyunca ilmikle yakaladıkları insanları soymuş ve cesetlerini gömmüştü.

1822 ile 1891 arasında yaşayan tarihçi Rajendralal Mitra insan kurban etmenin Vedalalar’a kadar uzanan geleneklerin bir devamı olduğunu yazmıştı. Hinduizm’in kutsal metinleri olan Vedalar’ın tarihi milattan önce 1500’e kadar ulaşıyor.

Yetkililer Vivek Verma adlı çocuğun kaybolduğu ihbarının 23 Mart’ta polise ulaştığını bildirdi. Aynı gece çocuğun cansız bedeni boğazı kesilmiş halde bir tarlada bulundu.

Başlatılan soruşturmanın ardından ipuçları, Verma’nın kuzeni Anoop Verma’yı gösterdi. Yetkililer, Anoop Verma’nın 2,5 yaşındaki oğlunun hasta olduğunu ve hiçbir tedaviye yanıt vermediğini kaydetti. Anoop Verma’nın bunun ardından yakınlardaki bir büyücüye danıştığı belirlendi.

Yetkililer, büyücünün adama bir insan kurban etmesi gerektiğini söylediğini ve Anoop Verma’nın, Vivek Verma’nın amcası Chintaram Vivek’le saldırıyı planladığını belirtti. Polisler, Chintaram Vivek’in yeğenini bir kürekle öldürdüğünü düşünüyor.

Hindistan Ulusal Suç Kayıtları Bürosu verilerine göre 2014’le 2021 arasında kurban ritüellerinde 103 kişi öldürüldü. Bunların çoğu para, çocuk sahibi olmak ve iyileşmek için yapıldı.

Ülkede batıl inançlara karşı çalışmalar yürüten aktivist Sanal Edamaruku ise gerçek sayının çok daha fazla olduğunu savundu: Bu sayı çok eksik sayılıyor. Asıl sayının bunun 10 hatta 20 katı olabileceğini düşünüyorum.

Edamaruku kolluk kuvvetlerinin bu tür olaylara karşı daha dikkatli olması gerektiğini ifade etti: Bu inançla ilgili değil. Bu tehlikeli bir suç.

Paylaşın

Hindistan’daki G-20 Toplantısı’nda Ukrayna Çatlağı

Hindistan’ın dönem başkanlığı kapsamında Yeni Delhi’de gerçekleştirilen G20 dışişleri bakanları toplantısı, üye ülkeler arasında Ukrayna savaşı konusunda ortak bir uzlaşıya varılamadan sona erdi.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin yıl dönümünde gerçekleşen G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısı’nda yapılacak ortak açıklamada Ukrayna konusunda uzlaşı sağlanamamıştı.

Hindistan’ın Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar toplantı sonunda yaptığı açıklamada, Ukrayna’daki savaş konusunda “tarafların farklı görüşlere sahip olması nedeniyle ortak bir uzlaşı sağlanamadığını” söyledi.

Özellikle Ukrayna krizi konusundaki görüş ayrılıkları yüzünden ortak bir bildiri yayımlama kararı almadıklarını kaydeden Hintli bakan, “Tüm konularda mükemmel bir fikir birliğine varsaydık, toplu bir açıklama yapılırdı.” dedi.

Jaishankar, bununla birlikte üye ülkelerin çok taraflılığın güçlendirilmesi, gıda ve enerji güvenliğinin teşvik edilmesi, iklim değişikliği, cinsiyet sorunları ve terörle mücadele gibi az gelişmiş ulusların endişelerini içeren çoğu konuda anlaştıklarını da sözlerine ekledi.

Bu arada Hindistan Başbakanı Narendra Modi, dünyanın önde gelen ekonomilerine Ukrayna’daki savaş nedeniyle oluşan ayrımların ötesine geçerek az gelişmiş ülkelerin yaşadığı krizlerin çözümü noktasında uzlaşı çağrısı yaptı.

G20 dışişleri bakanları toplantısına video konferans ile katılan Modi, toplantının, Ukrayna savaşı nedeniyle “derin küresel ayrılıkların” yaşandığı bir dönemde yapıldığına dikkati çekerek, mevcut gerilimlerin grubun gıda, enerji güvenliği, iklim değişikliği ve borç krizi gibi konularda anlaşmaya varmasının önüne geçmemesi gerektiğini vurguladı.

“Küresel yönetişim başarısız oldu”

Modi, İkinci Dünya Savaşı sonrası inşa edilen dünya düzeninin iki temel hedefinin, çatışmaların önlenmesi ve işbirliğinin teşviki olduğunu ancak finansal krizler, salgın, terör ve savaşın çerçevelediği son iki yıllık tecrübenin, “küresel yönetişimin bu hedefleri yerine getirmede açıkça başarısız olduğunu” gösterdiğini söyledi. Modi, “Çok taraflılığın krizde olduğunu kabul etmemiz gerekir.” dedi.

G20 maliye bakanları toplantısı

Hindistan’ın teknoloji merkezi Bengaluru’da geçen hafta düzenlenen G20 maliye bakanları ve merkez bankası başkanları toplantısı da, Rusya ile Çin’in, Ukrayna’daki savaşın nihai bir belgede tanımlanmasına itiraz etmesiyle konsensüs sağlanamadan sona ermişti.

Toplantının sonunda yayınlanan nihai belgede Ukrayna’daki savaş konusunda herhangi bir anlaşmaya varılamadığı belirtilmişti. Bu sonuç bildirgesi, önde gelen yedi sanayi ülkesinden oluşan G7’nin yine geçen hafta Rusya’ya karşı yeni yaptırımlar açıklaması ardından gelmişti.

Paylaşın

Hindistan’daki G-20 Toplantısı Sonuç Bildirgesi’nde Ukrayna Çatlağı

Hindistan’ın ev sahipliğinde yapılan ve ilk günü Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin yıl dönümünde gerçekleşen G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısı’nda yapılacak ortak açıklamada Ukrayna konusunda uzlaşı sağlanamadı.

Kasım ayında Endonezya’nın Bali kentinde yapılan son büyük G-20 toplantısında liderler, Ukrayna’daki savaşın dünya ekonomisindeki kırılganlıkları artırdığı uyarısında bulunarak savaşı şiddetle kınamıştı.

Hindistan’ın G20 dönem başkanlığı 1 Aralık 2022’de başlamıştı. Yeni Delhi, 9-10 Eylül’de gerçekleştirilecek 18’inci G20 Liderler Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak.

ABD ve müttefikleri olan G7 ülkeleri maliye bakanları Rusya’nın komşu ülke Ukrayna’ya saldırımasının ortak açıklamada mutlaka kınanmasını isterken bu öneriye Rusya ve Çin delegasyonları karşı çıktı. Bunun üzerine bir uzlaşı sağlanamadı.

G20 üyesi ülkelerden biri olan Rusya, kendisinin özel askeri operasyon olarak nitelendirdiği Ukrayna saldırılarının, savaş ya da işgal olarak nitelendirilmesine karşı çıktı.

Reuters haber ajansına değerlendirmede bulunan bazı diplomatlar ev sahibi ülke Hindistan’ın da sonuç bildirgesinden “savaş” kelimesinin geçmesinden yana olmadığını belirttiler.

G20’nin dönem başkanı konumundaki Hindistan, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırıları konusundan da başında bu yana tarafsız bir tavır almak ve diplomatik çözüm konusunda arayış içerisinde olmaya çalışıyor.

Ancak öte yandan Hindistan’ın son dönemde Rusya’dan aldığı petrol miktarını ciddi şekilde arttırması da dikkat çekiyor.

Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Marie de yaptığı değerlendirmede bu aşamada G20’nin, geçen yıl Kasım ayında Bali’de düzenlenen zirvede yaptığı ve üyelerinin çoğunluğunun Ukrayna’daki savaşı kınadığı açıklamasından geri adım atılmasının mümkün olmadığı değerlendirmesini yaptı. Ancak Fransız bakan bazı ülkelerin duruma farklı yaklaştıklarına da dikkat çekti.

Le Marie, “Ya aynı dili konuşuruz ya da nihai bildiriye imza atmayız” ifadelerini kullandı.

Almanya Finans Bakanı Christian Lindner de zirve esnasında gazetecilere yaptığı açıklamada, G20’nin Rusya’nın Ukrayna saldırıları konusunda daha önceki açıklamasının gerisine düşmemek zorunda olduğunu söyledi.

Yetkililer şu aşamada, Rusya ve Çin’in itirazları nedeniyle sonuç bildirgesinde üzerinde uzlaşı sağlamanın zor göründüğünü söylüyorlar.

Bir yetkili de sonuç bildirgesi üzerinde uzlaşı sağlanamaması nedeniyle yayımlanmaması durumunda kapanış bildirgesi olarak dönem başkanı sıfatıyla Hindistan’ın bir açıklama yapabileceğini belirtti.

Paylaşın

Çin “En Kalabalık Ülke” Tahtını Hindistan’a Kaptırdı

Çin ile Hindistan arasındaki nüfus yarışı kazanan Hindistan oldu. Hindistan nüfus bakımından dünyanın en kalabalık ülkesi durumuna geldi. 2100 yılı nüfus tahminlerine göre ise Hindistan hala bir milyardan fazla nüfusa sahip olacak, Çin ise 730 milyon nüfusla Nijerya’nın 750 milyon nüfusuna karşılık üçüncü sıraya gerileyecek.

Gazete Oksijen’de yer alan habere göre, Hindistan şu anda nüfus bakımından dünyanın en büyük ülkesi ya da en azından bu yıl öyle olacak. Bu değişimin gerçekleşmesi uzun zaman almış olsa da, Çin’in nüfusu tahminlerden önce azalmaya başladığı için herkesin beklediğinden daha erken gerçekleşti.

Hindistan bölünmeden önce Çin ile birlikte tarih boyunca nüfus tacı için yarıştı. Hindistan’ın 1947’de bölünmesi, Çin’i sayı oyununda kalıcı olarak öne geçirmiş gibi gözüktü. Ancak Hindistan’ın yeni konumu muhtemelen yüzyılın ortalarına ve sonrasına kadar sürecek. The Lancet’in 2100 yılı nüfus tahminlerine göre Hindistan hala bir milyardan fazla nüfusa sahip olacak, Çin ise 730 milyon nüfusla Nijerya’nın 750 milyon nüfusuna karşılık üçüncü sıraya gerileyecek.

Çin demografisi değişecek

Dahası, demografik ağırlık Doğu ve Kuzeydoğu Asya’dan güneye kayacak. Bir BM raporu, 1980 yılında Asyalıların yüzde 42’sinin Doğu Asya’da yaşadığına işaret ediyor. Bu oran 2050 yılında üçte birin altına düşecek. Gerçekten de o tarihe kadar Asyalıların neredeyse yarısı Güney ve Güneybatı Asyalı olacak. Dolayısıyla bugünden 2050’ye kadar Güney Asya’nın, hızla artan çalışma çağındaki nüfusla desteklenen kıskanılacak bir demografik kazanımdan yararlanması bekleniyor. Güney Kore gibi eski Asya Kaplanları ( Asia Tigers: Tayvan, Singapur, Hong Kong ve Güney Kore) zengin ülke statüsüne geçmek için aynı anı çok etkili bir şekilde kullandı.

Ancak Güney Asya ülkelerinin, nüfuslarını bu göreve hazırlamadıkları için bu demografik fırsattan tam olarak yararlanamayacakları uzun zamandır biliniyor. İşgücünün sağlık ve eğitim göstergeleri çok düşük. Eğer dünya, Kaplanlar’ın ortaya çıktığı döneme kıyasla ticarete daha az açıksa, Güney Asya hükümetlerinin birçoğu da ticareti, yatırımı ve işçi refahını desteklemedikleri için kendi paylarına düşen suçu kabul etmeli. Bu anı heba etme olasılığı yeterince kötü. Daha da kötüsü, toplumlar yaşlanmaya başladığında ne olacağını şimdiden düşünmeyerek hatayı daha da derinleştirmek olacak. Bu ihtimal gülünç derecede uzak bir gelecekte yatıyor gibi görünebilir. Örneğin Avrupa’dan Güney veya Güneybatı Asya’ya gelen biri için, etrafının gençlerle çevrili olduğu duygusu çok baskındır. Çin’deki 38 ya da Almanya’daki 47 yaş ortalamasına kıyasla Hindistan’ın yaş ortalaması hala 28 civarında.

Ancak, Çin’de görüldüğü gibi, bu rakamlar beklenenden daha hızlı değişebilir. Başlangıçta Birleşmiş Milletler de Pekin de Çin’in nüfusunun 2030’lara kadar azalmaya başlamasını beklemiyordu. Bu geçen yıl ve belki de daha önce herkesi şaşırtma eğilimindedir.

Hindistan’ın doğum oranı düşüşte

Hindistan’da bu dönüşün birkaç yıl önce öngörülenden daha erken gerçekleşeceğine dair işaretler var. Ülkenin toplam doğurganlık oranı şu anda genel olarak ikame seviyesinin altına düşmüş durumda. Üstelik bu rakam bölgeler arasındaki büyük farklılıkları gizliyor. Nüfus artışı birkaç kuzey ve orta eyalette yoğunlaşırken, özellikle doğu ve güneydeki diğer birçok eyalette doğurganlık oranları daha çok Japonya veya Rusya’nınkine benziyor.

Göç nadiren tercih ediliyor

Bir ülke içinde böylesine dengesiz demografik eğilimler görülmemiş bir şey değil. Ne yazık ki Hindistan’ın durumunda, normalde dengeleyici bir faktör olarak işlev görecek olan bölgeler arası göç, başka yerlerdeki kadar kolay değil. Hindistan çok heterojen bir yapıya sahip. Etnik ve alt-ulusal politikalar, Çin’de olduğu gibi iç göçün bir hak olmasına rağmen nadiren bir tercih olduğu anlamına geliyor.

Askeri ve emeklilik maaşları felakete sürükleyebilir

Genişleyen çalışma çağındaki nüfus için tasarlanan haklar ve devlet hizmetleri, beklenenden daha fazla emeklisi olan ülkeler için karşılanamaz hale gelebilir. Amerika Birleşik Devletleri, Sosyal Güvenlik ve Medicare’in finansmanı konusunda haklı olarak sürekli endişe duyuyor. Hindistan’ın askeri ve emeklilik maaşları, demografik yapısı biraz değiştiğinde ülkeyi mali felakete sürüklemeye yetecektir. Eyalet hükümetleri için emekli maaşlarının ödenmesi halihazırda vergi gelirlerinin neredeyse yüzde 30’unu alıyor.

Son yirmi yılda mali açıdan daha sorumlu hak sahipliği programlarına geçiş için girişimlerde bulunuldu. Ancak tüm bunlar emekli askerlerden ya da kamu çalışanlarından oy almak isteyen politikacılar tarafından geri alınmaya devam ediyor.

Hindistan, Çin’in hatalarını yapmamalı

Hintli yetkililer gelecek hafta yeni bütçeyi sunmaya hazırlanırken, ülkenin dünyanın en büyüğü olma statüsü akıllarında olmalı. Daha az vergi ödeyen bir Hindistan için hazırlık yapılması gerekiyor. Güney Asya, büyüyen bir işgücüne sahip olduğu yıllar için hazırlık yapmamış olabilir. İşgücünün azalacağı tehlikeli yıllar söz konusu olduğunda bu hatayı tekrarlamamalı.

Paylaşın

Hindistan’da Köprü Çöktü: En Az 141 Can Kaybı

Hindistan’ın batısındaki Gujarat eyaletinde nehir üzerindeki yaya köprüsünün çökmesi sonucu en az 141 kişi hayatını kaybetti. Onlarca kişinin de enkazın altında kaldığından endişe edilirken, kurtarma çalışmaları devam ediyor.

Haber Merkezi / Morbi kentindeki asma köprünün çöküş nedeni henüz belirlenemezken, yerel basına göre çöktüğü sırada köprüde yaklaşık 400 kişi bulunuyordu.

Gujarat eyaleti bakanı Brijesh Merja köprüdeki yüzlerce kişinin Macchu Nehri’ne düştüğünü, arama kurtarma çalışmalarının sürdüğünü ve kayıp kişi sayısının henüz tespit edilemediğini aktardı.

Gujarat Emniyet Müdürü Ashish Bhatia ise çok sayıda kişinin kurtarıldığını ancak ölü sayısının artabileceğini açıkladı.

Morbi belediyesinin üst düzey yetkilisi Sandeepsinh Zala, yüzyıldan daha yalı köprünün martta kapatıldığını ve Oreva isimli özel bir firmanın 7 ay süren onarım çalışmalarının ardından sadece 4 gün önce yeniden açıldığını, ancak şirketin köprüyü açarken belediyeden uygunluk ruhsatı almadığını söyledi.

230 metre uzunluğundaki köprü 1800’lerde, İngiliz sömürgesi döneminde yapılmıştı.

Olay Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin, memleketi olan Gujarat’a düzenlediği üç günlük gezi sırasında gerçekleşti.

Modi, “bu trajedi nedeniyle son derece üzgün olduğunu” söyledi. Modi, yakınlarını kaybedenlere ve yaralananlara tazminat ödeneceğini de ekledi.

Köprüden düştükten sonra nehir kıyısına yüzerek kurtulan Prateek Vasava, yerel bir haber kanalına çok sayıda çocuğun nehre düştüğüne tanık olduğunu söyledi.

“Bazılarını yanımda götürmek istedim ama ya boğuldular ya da sürüklendiler” diyen Vasava, köprünün birkaç saniye içinde çöktüğünü ifade etti.

Eyalet yönetimi, felaketle ilgili soruşturma yürütmek için beş kişilik özel bir soruşturma ekibi kurdu.

Hindistan haber ajansı Press Trust, köprünün üzerindeki kalabalığı kaldıramadığı için çöktüğünü bildirdi.

Morbi, dünyadaki seramik üretiminin en önemli alanlarından biridir ve Hindistan’ın seramik üretiminin %80’inden fazlasını oluşturmaktadır.

Hindistan’da köprüler de dahil olmak üzere eski ve bakımsız altyapıdan kaynaklanan kazalar oldukça yaygın yaşanmakta.

2016 yılında Kalküta kentinde işlek bir caddede yer alan bir üst geçidin çökmesi sonucu 26 kişi hayatını kaybetmişti.

Bir haftadan kısa bir süre sonra Arunaçal Pradeş eyaletinde bir nehir üzerindeki bir yaya köprüsü çökmesi sonucu 30 kişi yaşamını yitirmişti.

2006’da Bihar eyaletindeki tren istasyonunda 150 yıllık bir köprünün bir yolcu treninin üzerine çökmesi sonucu en az 34 kişi hayatını kaybetmişti.

Paylaşın

Hint Avukat, 25 Cent İçin Açtığı Davayı 22 Yıl Sonra Kazandı

Hindistan’da avukat Tungnath Chaturvedi, iki tren biletine fazladan ödediği 25 centi geri almak için giriştiği 22 yıllık hukuk mücadelesini kazandı. Chaturvedi, “Mesele para değil. Bu hep adalet ve yolsuzlukla mücadele için bir savaş oldu. Dolayısıyla değdi” dedi.

Tungnath Chaturvedi, 1999 yılında aldığı iki bilete 20 rupi (25 cent) fazla para ödedi. Olay ülkenin kuzeyindeki Uttar Pradesh eyaletinde bulunan Mathura tren istasyonunda yaşanmıştı.

22 yıl süren davadan sonra tüketici mahkemesi Chaturvedi’nin lehine karar verdi ve fazladan ödediği paranın faiziyle geri ödenmesine hükmetti.

BBC’ye konuşan 66 yaşındaki Chatuverdi, davada 100’den fazla duruşmaya katıldığını söyledi ve “Bu davada kaybettiğim zaman ve enerjinin bedeli yok” dedi.

Hindistan’daki tüketici mahkemelerinin iş yükleri çok yoğun ve basit davaların bile sonuca bağlanması yıllar alabiliyor.

Uttar Pradesh eyaletinde yaşayan Chaturvedi, gişe görevlisi kendisine yüksek fiyatlı iki bileti sattığında Mathura’dan Moradabad’a gidiyordu.

Bilet fiyatının 35 rupi olmasına rağmen, gişe görevlisi toplam fiyatın 70 rupi olmasına karşın, 100 rupi veren avukata 10 rupi geri verdi.

Gişe görevlisine fazla ücret ödediğini söylemesine karşın, görevli farkı geri vermedi. Chaturvedi daha sonra demiryolu şirketi ve Mathura’daki gişe görevlisine dava açtı.

Davanın, Hindistan’da adaletin yavaş ilerlemesi nedeniyle yıllar aldığını söyleyen avukat “Demiryolları davanın düşürülmesi için uğraştı. Demiryollarıyla ilgili şikayetlerin tüketici mahkemesinde değil, demiryolu mahkemesinde görülmesi gerektiğini savundular” dedi. Demiryolları tazminat mahkemesi, demiryollarıyla seyahatle ilgili şikayetlerin ele alındığı bir yapı.

Chaturvedi “Ancak 2021’de Yüksek Mahkeme’nin aldığı bir kararı emsal gösterdik” dedi. Avukat, davanın uzamasının diğer nedenlerinin de hakimlerin tatile gitmesi ya da yas izinlerine ayrılmaları olduğunu belirtti.

Uzun hukuk mücadelesinden sonra mahkeme demiryolu şirketinin 15 bin rupi (188 dolar) para cezası verdi. Ayrıca 20 rupinin de yıllık yüzde 12’lik faizle geri ödenmesine karar verildi.

Chatuverdi, aldığı tazminatın çok düşük olduğunu ve yaşadığı ruhsal ızdırabı karşılamadığını belirtti. Ailesi, avukatı birkaç kez davadan vazgeçmeye ikna etmeye çalışsa da, avukat mücadeleye devam etti.

Chaturvedi “Mesele para değil. Bu hep adalet ve yolsuzlukla mücadele için bir savaş oldu. Dolayısıyla değdi. Ayrıca ben kendim avukat olduğumdan avukatlık ücreti ödemem gerekmedi. Bu gerçekten pahalıya patlayabilirdi” dedi.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Öldürdüğü Adamı Nehrin Derinliklerine Çeken Timsahın Videosu Viral Oldu

Hindistan’ın batısındaki Gucerat eyaletinde bir timsah, nehre düştüğü bildirilen bir adamı öldürdü. Viral olan videodaysa sürüngenin daha sonra adamı suyun derinliklerine çektiği görülebiliyor.

Adının Imran Diwan olduğu belirtilen adamın cesedine, yetkililerin pazartesi günü nehri boydan boya saatlerce aramasından sonra ulaşıldı.

Hindistan basınında yer alan haberlere göre, 30 yaşındaki adamın pazar günü öğleden sonra Vadodara kentine yaklaşık 15 kilometre uzaklıktaki Padra bölgesi yakınlarındaki Sokhdaraghu köyündeki Dhadar nehrinin suyuna çekildiğini, yardımcı orman koruma memuru Ravirajsinh Rathod açıkladı.

Bölge halkının kaydettiği bir videoda, timsahın yüzerek uzaklaştığı ve adamın cesedini nehre çektikten sonra kaybolduğu görülüyor.

Bildirilenlere göre adam kendisini timsahtan kurtarmaya çalışmış.

Rathod, orman yetkililerine saldırıyla ilgili bilgi verildiğini ve bunun ardından yerel yönetimin yardımıyla bir arama operasyonu başlattıklarını söyledi.

Diwan’ın cesedine 22:00 sularında ulaşıldığını da ekledi.

Yetkili, ceset bulunduktan sonra yaptığı açıklamada, cesedin omuzlarının timsah tarafından parçalanmış olduğunu söyledi. Yetkililer adamın nehre nasıl düştüğü hakkında net bir fikre sahip değil.

Rathod, “Yerel halk saldırıya ancak kurban suya girdikten sonra tanık olduğundan, kurbanın nehre nasıl düştüğünü bulmaya çalışıyoruz” dedi.

Kurbanın akrabasına göre, Diwan nehir kıyısının yakınındaki bir mabede gitmişti.

Kurbanın kardeşi Javed Diwan, The Times of India gazetesine “Bence dergahın korkuluklarından kayıp nehre düşmüş olmalı. Sürüngen onu yakaladı ve sürükleyerek götürdü” diye konuştu.

Fakat yerel halktan birkaç kişi, adamın düzinelerce timsahın yüzdüğü nehre girip karşı kıyıya geçmeye çalışmış olabileceğini ve bu yüzden saldırıya uğradığını iddia etti.

Bildirilenlere göre Diwan, ardında karısını bıraktı.

Yerel halk, bölgenin ölümcül sürüngen saldırılarına açık olduğunu iddia etti ve geçmişte bölgede yaşanmış benzer birkaç olay bildirildi.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Üç Kıtada Aşırı Yağış Ve Sel: Yüzlerce Can Kaybı

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Kentucky eyaletindeki selde ölü sayısı 37’ye yükseldi. İran’daki selde ölü sayısı 76 olurken Pakistan’da Haziran’dan bu yana 457 kişi öldü. Uganda’da da sel sonucu 24 kişi hayatını kaybetti.

ABD güneydoğusundaki Kentucky eyaletinin valisi Andy Beshear, 29 Temmuz’dan bu yana etkili olan aşırı yağış ve sellerde ölü sayısının 37’ye yükseldiğini açıkladı.

Konuyla ilgili dün akşam bir açıklama yapan Vali Beshear, arama ve kurtarma ekiplerinin kayıp yüzlerce kişiyi bulmak için çalışmalarına devam ettiğini, yıkılan köprüler ve sular altında kalan bölgeler sebebiyle bazı alanlara erişimin sağlanamadığını söyledi.

Sosyal medyadan paylaştığı mesajında, “Günü, Doğu Kentucky’den daha fazla yürek burkan haberlerle bitiriyoruz” diyen Andy Beshear, “Ölü sayısının 37’ye yükseldiğini doğrulayabiliyoruz; çok daha fazla sayıda kişi ise halen kayıp” açıklamasında bulundu.

Beshear, gün içinde yaptığı başla bir basın açıklamasında da en az “yüzlerce insandan haber alınamadığını” söylemişti.

Ülkenin batısında orman yangınları

ABD’nin batı kıyılarındaki California eyaleti ise 29 Temmuz’dan bu yana söndürülemeyen orman yangınları ile karşı karşıya.

CNN International’ın aktardığına göre, Kuzey California’daki “McKinney Yangını”nda şimdiye kadar iki kişi yaşamını yitirdi.

Siskiyou County Şerif Ofisi’nden yapılan açıklamada, yangının güzergahı üzerinde bulunan bir araçta iki kişinin ölü bulunduğu belirtildi.

California Orman ve Yangın Koruma Kurumu’ndan bir gün önce yapılan açıklamaya göre, yerel saatle 28 Temmuz akşamı California-Oregon eyalet sınırına yakın Klamath Ulusal Ormanı’nda başlayan McKinney yangını, eyaletin bu sene gördüğü en büyük yangın olma özelliği taşıyor.

Dört gündür devam eden “McKinney Yangını” sebebiyle yaklaşık 21 bin hektar ormanlık alan zarar görürken 2 bin kişi bölgeden tahliye edildi.

Pakistan’da Haziran’dan bu yana 457 ölü

Öte yandan, muson yağmurlarının etkili olduğu Güney Asya ülkesi Pakistan’da da son bir gün içinde 22 kişi hayatını kaybetti.

Anadolu Ajansı’nın (AA) ulusal basından aktardığına göre, Azad Cammu Keşmir bölgesinde bir evin çatısının çökmesi sonucu 10 kişi öldü.

Hayber Pahtunhva eyaletinin çeşitli bölgelerinde şiddetli yağışların yol açtığı kazalarda da 12 kişi hayatını kaybetti.

Şiddetli yağışlardan en çok etkilenen yer Belucistan eyaleti olurken eyalet genelinde 10 bin 129 ev hasar gördü, 3 bin 406 ev tamamen yıkıldı.

Yağışlar sebebiyle 16 köprü ve 640 kilometre karayolu zarar gördü, 20 binin üzerinde çiftlik hayvanı hayatını kaybetti.

Ülkede Haziran 2022’den bu yana etkili olan yağışlarda hayatını kaybedenlerin sayısı, 1 Ağustos itibariyle 457’ye yükseldi.

İran’da ölü sayısı 76’ya yükseldi

Aşırı yağış ve sellerin bir haftayı aşkın süredir devam ettiği İran’da da hayatını kaybedenlerin sayısı artıyor.

İran Kriz Yönetimi Teşkilatı Başkanı Muhammed Hüseyin Nami, İran’ın resmi ajansı İRNA’ya yaptığı açıklamada, kayıp olan yedi kişinin daha cesedinin bulunduğunu, son bir haftada yaşanan sellerde hayatını kaybedenlerin sayısının 76’ya yükseldiğini söyledi. 16 kişi ise halen kayıp.

Uganda’da 24 kişi yaşamını yitirdi

Afrika’nın doğusundaki Uganda’da da sağanak yağışların yol açtığı sel ve heyelanlarda yaşamını yitirenlerin sayısı 24’e yükseldi.

Uganda’da Kızılhaç’tan yapılan açıklamada, ülkenin doğusundaki iki bölgede 14 kişinin daha cesedine ulaşıldığı açıklandı.

Açıklamaya göre, “Mbale ilçesindeki Nabiyonga nehrinden 11 ceset ve Kapchorwa ilçesinde üç ceset daha bulundu.” 14 kişinin daha cesedine ulaşılmasıyla hayatını kaybedenlerin sayısı 24’e ulaştı.

Paylaşın