Hereke Halı ve İpekli Dokuma Fabrikası; Kacaeli’nin Körfez İlçesi, Hacı Akif Mahallesi, Hereke Cumhuriyet Sokak üzerinde yer alır. 1843 yılında kurulan Hereke Fabrikası, 1845’de yeni yapılmakta olan sarayların döşemelik ve perdelik ihtiyacını karşılamak üzere Hereke Fabrika-i Hümâyûnu adıyla üretime geçmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun o tarihe kadar ipekli dokuma alanında kurduğu en kapsamlı fabrika olan Hereke Fabrikası için Fransa’dan jakar tezgâhları ve tasarımcılar getirilerek üretim başlatılmıştır.
Geleneksel Osmanlı halıcılığında bir dönüm noktası sayılabilecek 1891 yılında, Hereke Fabrika-i Hümâyûnu, kuruluşundan yaklaşık yarım asır sonra, yüz adet yeni tezgâhla halı üretimine başlamıştır. Sultan II. Abdülhamid’in (1876-1909) himayesinde, Sivas, Ladik ve Manisa’dan getirilen ustalarla başlanan bu üretimde, ustalara önce saray tarafından verilen desen örnekleri dokutturulmuş ve bu desenler daha sonra geliştirilerek özgün bir Hereke üslubu yaratılmaya çalışılmıştır.
Böylece, saraylar için ipekli döşemelik ve perdelik üreten Hereke Fabrikası’na halı dokuma birimleri eklenmiş ve dünyaca tanınan Hereke halıcılığının temelleri atılmıştır. O dönemde Dolmabahçe Sarayı içinde de Hereke Dokumahânesi adıyla bilinen ve fabrikaya bağlı olarak çalışan bir dokuma atölyesi bulunduğu bilinmektedir.
Hereke Fabrikası’nın en seçkin ürünleri; Osmanlı sanayisinin bir vitrini niteliğindeki saray, köşk ve kasırların dekorasyonunda kullanıldığı gibi, yabancı hanedan mensuplarına verilen hediyeler yoluyla Avrupa saraylarında da kendilerine yer buluyordu.
Kurulduğu 1843 yılından beri, Osmanlı dokuma sanayisinin en önemli kurumu olarak faaliyet gösteren ve ürünleriyle imparatorluk yaşantısının son dönemini belirleyen Hereke Fabrika-i Hümâyûnu, özellikle kuruluşundan kısa bir süre sonra Avrupa’da da prestij bir markaya dönüşmüştür. Fabrika 1855 Paris Uluslararası Sergisi’nde kurdele ve şeritler için mansiyon, 1862 Londra II. Uluslararası Sergisi’nde ipekli dokumalar için madalya, 1892 Viyana, 1894 Lyon, 1910 Brüksel ve 1911 Torino sergilerinde de büyük ödüle layık görülmüştür.
Sultan V. Mehmed Reşad’ın (1909-1918) saltanatının son yıllarında, Hereke Fabrika-i Hümâyûnu, giderek bir yünlü dokuma fabrikasına dönüşmüş, Çuha, Şayak ve İplik Dairesi’nin tezgâh sayısı yirmiden 52’ye çıkarılarak, yüksek kapasitede üretime geçilmiştir.
Cumhuriyet döneminde Sümerbank çatısı altında çalışmasını sürdüren Hereke İpekli Dokuma ve Halı Fabrikası; 1995 yılında özelleştirme yasası kapsamında Milli Saraylar’a bağlanmıştır. Günümüzde bir müze-fabrika olarak üretimini sürdürmekte olan fabrikada Milli Saraylar araştırmacıları ile birlikte yürütülen ortak çalışmalar sonucunda özgün Hereke kumaş desenleri tespit edilerek, kaybolmuş desenlerin yeniden üretimleri sağlanmakta ve bu yolla Milli Saraylarda özgün desenli kumaşların kullanımı mümkün olmaktadır.
Fabrikanın yanında bulunan ahşap köşk, Alman İmparatoru II. Wilhelm’in ziyareti için Yıldız Sarayı’nda hazırlanmış prefabrik bir yapıdır. Bu yapı deniz ve kara tarafına açılan salonlarıyla müze-köşk olarak ziyarete açılmıştır.
Kocaeli’nin kısa tarihi
Asya ile Avrupa kıtaları arasında önemli kara ve demiryolu güzergâhlarının kesiştiği bir yerde kurulan Kocaeli, bugün Marmara Bölgesi’nin ve yurdumuzun en önemli endüstri ve sanayi yerleşimlerinden biridir. Kocaeli’nin tarihi çok daha eski çağlara uzanır. İlk çağlarda, Bithynia adı verilen bölgede kurulan kentler, sırasıyla, Olbia, Astakos, Nicomedia, İznikmid, İzmid ve Kocaeli adlarını almıştır.
Trakya’dan gelen Megaralılar M.Ö. 712’de İzmit Körfezi’nin güneyindeki Başiskele yöresine yerleşerek Astakos adı verilen bir kent kurdular. Astakos halkı M.Ö. 262 yılında, bugünkü İzmit’in bulunduğu alanda kurulan bölgeye yerleşmiştir. Bitinya Krallığı’nın yıkılıncaya kadar başkenti kalacak bu kente, kurucusundan dolayı Nicomedia adı verilir.
Roma İmparatoru Diocletian, 284 yılında Nicomedia’yı işgal ederek Roma İmparatorluğu’nun başkenti yaptı. Bu dönemde şehir, Roma, Antakya ve İskenderiye’den sonra dünyanın dördüncü büyük kenti haline geldi. Fakat Büyük Konstantin tarafından İstanbul’un imparatorluğun merkezi yapılması ve İmparator Jüstinyen’in de Kadıköy-İzmit arasındaki yolu askeri nedenlerle kapatarak ulaşımı İznik üzerinden sağlamasıyla Nicomedia, eski önemini kaybetti.
Kocaeli Türk egemenliğine ilk olarak 11. yüzyılın sonlarında Selçuklular zamanında (1078) geçti. İznik’in Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti olmasıyla birlikte kentin önemi iyice arttı. Ancak Haçlı Seferleri sırasında kısa bir süre Haçlı Ordusu komutanı Aleksios Komnenos tarafından işgal edilen kentin, Türk egemenliğine kesin olarak geçişi ise Orhan Bey döneminde oldu.Selçuklu döneminden günümüze Haçlı Seferleri’nde yağmalanması nedeniyle kalan eser sayısı oldukça azdır.
Kocaeli, Osman Bey ve oğlu Orhan Bey’in uç beylerinden Akçakoca tarafından 1337 yılında Osmanlı topraklarına katıldı. Nikomedya Osmanlı egemenliğine geçtikten sonra, önce İznikmid, daha sonra İzmid (İzmit) adını almıştır. Şehir en parlak dönemine Kanuni Sultan Süleyman zamanında ulaştı.
19. yüzyılda İstanbul-İzmit arasında işleyen ve 1873 yılından itibaren de Haydarpaşa-Ankara güzergâhında faaliyet gösteren demiryolunun kente ulaşmasından sonra Kocaeli’nin ticari ve sosyal yaşamı canlanmaya başladı. Kent, 1888 yılında bağımsız sancak oldu ve ismi İzmit olarak değiştirildi. Daha sonra bölgeye fatihi Akçakoca’dan dolayı Akçakoca’nın yurdu manâsına gelen ‘Kocaeli’ adı verildi.
I. Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkımlar sonucu önemini bir süre yitiren ve sırasıyla önce İngilizler (6 Temmuz 1920) ardından Yunanlılar (28 Nisan 1921) tarafından işgal edilen Kocaeli, 28 Haziran 1921 de Türk Orduları tarafından işgalden kurtarıldı.
Kocaeli’nin Başiskele, Darıca, Dilovası, Çayırova, İzmit, Derince, Gebze, Gölcük, Karamürsel, Kandıra, Kartepe ve Körfez olmak üzere toplam on iki ilçesi bulunmaktadır. Kocaeli, Cumhuriyetle birlikte özellikle sanayileşme alanında en hızlı gelişen illerimizden birisi olmuştur. Bunun başlıca nedeni İstanbul’a yakınlığı ve ulaşım imkânlarının çeşitliliğidir. 1934 yılında İzmit’te ilk kağıt üretim tesisi olan İzmit Kağıt Fabrikası açılırken, bunu 1944’te ikinci selüloz ve Kağıt Fabrikası takip etmiş, SEKA tesisleri 1954, 1957 ve 1959’da genişletilmiştir.
Böylece günümüze kadar devam eden hızlı bir sanayileşme ile Kocaeli, Türkiye’nin ileri düzeyde sanayi bölgesi durumuna gelmiştir. Ayrıca Kocaeli ile ilgili önemli bir bilgi de, 30 derece meridyeni Köseköy’deki otoyol kavşağı köprüsünün bulunduğu yerde olduğundan tüm Türkiye saatlerini Kocaeli’ne göre ayarlamaktadır.