Eski HDP Milletvekili Abdullah Zeydan Hakkında Tahliye Kararı

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) 26. Dönem Hakkari Milletvekili Abdullah Zeydan hakkında Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tahliye kararı çıktı. Zeydan, 62 aydır Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunmaktaydı.

Haber Merkezi / Tahliye kararına ilişkin BBC Türkçe’ye konuşan avukatı Mahsuni Karaman, Zeydan’ın bugün akşam saatlerinde tahliye edilmesini beklediklerini söyledi. Zeydan’ın yargılama için Edirne Cezaevi’nden Elazığ’a getirildiğini söyleyen Karaman, tahliye işleminin de Elazığ’dan yapılacağını ifade etti.

Zeydan hakkında “örgüte yardım etmek” suçlamasından 5 yıl ve “örgüt propagandası yapmak” suçlamasından da 1 yıl 15 gün hapis cezası verilmişti. Zeydan, HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile birlikte Kasım 2016’dan beri Edirne Cezaevi’nde bulunuyordu.

Avukat Karaman, “Zeydan’ın cezaevinde geçirdiği sürenin göz önüne alınarak tahliye kararının verildiğini ve hatta aldığı cezanın infazınının da neredeyse gerçekleştirildiğini” söyledi.

Bundan sonraki süreç hakkında da bilgi veren Karaman, infaz kararının bozulması için Yargıtay’da temyize gideceklerini belirtti ve şöyle konuştu: Yargıtay, esasa ilişkin bir inceleme yapmış değil. Temyize gideceğiz. Verilen ceza haksız bir ceza. Örgüte isteyerek yardım etmek gibi bir suçlama yapılmışsa bile biz Yargıtay’ın bu adli hatayı da düzelteceğini umuyoruz.

Ne olmuştu?

Zeydan, HDP eş genel başkanları ve milletvekillerine yönelik 4 Kasım 2016’da yapılan eş zamanlı operasyonlarda 12 kişiyle birlikte gözaltına alınıp, sonrasında ise tutuklandı.

Zeydan, ‘Örgüt propagandası’, ‘suçu ve suçluyu övmek’, ‘kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemek’ ve ‘örgüte üye olmakla’ suçlandı. Hazırlanan iddianamede Zeydan’ın 20 yıla kadar hapsi istendi.

Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılamada heyet, eyleme katıldığı için Zeydan’a ‘örgüte yardım’dan 5 yıl, “PKK sizi tükürüğünde boğar” sözleri nedeniyle de ‘örgüt propagandası yapmak’tan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verdi. Toplamda 8 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Söz konusu cezayı Yargıtay 16. Ceza Dairesi 26 Mayıs 2021’de bozdu ve Zeydan yeniden yargılanmaya başladı.

Abdullah Zeydan hakkında

13 Mart 1972 Yüksekova doğumlu. Babası Mustafa Zeydan eski AK Parti milletvekiliydi. Uluslararası Amerikan Üniversitesi Mimarlık Fakültesini bitirdi. Mimar, şantiye şefi, müteahhit olarak çalıştı. 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde kardeşi Rüstem Zeydan AK Parti’den, kendisi ise HDP’den milletvekili seçildi.

Paylaşın

HDP’den Dikkat Çeken ‘Seçim Önergesi’ Çağrısı

HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, “Ekonomik kriz, yönetememe sorununun sonucu olduğu için iktidarın istifa etmesi ve erken seçime gitmesi gerekiyor. Muhalefetin bu konuda bu ortak önerge ile tavrını ortaya koyması gerekiyor. Bu konuda üzerimize düşeni yapacağımızı söylemiştik.” dedi.

Haber Merkezi / Günay, “Türkiye’de yönetememe krizinin sonucu olarak ekonomik kriz can yakıyor. Türkiye yeni yıla zamlarla girdi. Asgari ücrete yüzde 50 zam yaptık diye övünenler elektriğe bir gecede yüzde 50-127 arasında zam yaptı. Doğalgaza, akaryakıta yaptıkları zamlarla asgari ücrete yapılan zammı anlamsızlaştırdılar. Türkiye halklarını açlıkla, sefaletle ve yoksullukla yüz yüze bıraktılar.” ifadelerini kullandı.

Ebur Günay, “Kendileri saraylarda ışıltılar içinde yaşamaya devam ederken, Türkiye halklarına karanlık bir gelecek, ödenemeyen faturalar, zam dolu bir gelecek bıraktılar. TMMOB’u verilerine göre temel ihtiyaç fatura bedelleri 997 TL, Ankara’da ise 1025 TL. Bu birçok şeyi ifade ediyor. Bu yoksulun, işçinin cebine, sofrasına yansıması ve açlıkla yüz yüze kalmasını ifade ediyor.” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Sözcüsü Ebru Günay, partinin genel merkezinde düzenlenen haftalık basın toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Günay’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

“Kadın özgürlük mücadelesinin önemli temsilcileri ve öncülerini yitirişimizin yıl dönümündeyiz. Sakine Cansız, Leyla Şaylemez, Pakize Nayır, Sêvê Demir, Fatma Uyar, ve Fidan Doğan’ın katledilişlerinin yıl dönümündeyiz. Bir kez daha yürüttükleri kadın mücadelesi ve anıları önünde saygıyla eğiliyorum. Katledilişlerinin yıl dönümünde her birini minnetle anıyoruz. Bizlere büyük bir direniş mirası bıraktılar ama maalesef bütün kadın cinayetlerinde olduğu gibi dosyaları cezasızlıkla yüz yüze bırakıldı, failler korundu. Ama bizler her bir fail ortaya çıkıncaya, her bir kadın cinayeti aydınlatılıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğimizin bir kez daha sözünü veriyoruz.

“Partimize saldıranlar eğitilmiş ve azmettirilmiş kişiler”

Bizler yeni yıla partimize yönelik saldırılarla girdik. Deniz Poyraz Davasının görüldüğü günden bir gün önce Bahçelievler ilçe binamıza bir saldırı gerçekleştirildi. Bir kez daha fail korundu ve daha sonra serbest bırakıldı. Partimize yönelik yapılan bütün saldırılarda saldırganlar eğitilmiş, azmettirilmiş saldırganlardır. Biz hiçbir saldırıyı tekil, serserinin tekinin saldırısı olarak asla kabul etmiyoruz, bütün saldırılar örgütlü, planlanmış ve taammüden hazırlanmış saldırılardır. Partimize yönelik düşmanlık politikaları, yapılan saldırılar ve iktidarın sürekli partimizi hedef göstermesi partimizi hedef haline getiriyor. Bu saldırılar azmettirici olarak iktidarı ve ortağını gösteriyor. Bir tweet attığı için insanları günlerce gözaltına alınan yargı, partimize silahla girenlere ve arkadaşlarımızı katletme girişimine rağmen herhangi bir etkin soruşturma yürütmeden, arkalarındaki gizli güçleri ortaya çıkarmadan onları serbest bırakıyor. Bu yargının da failleri koruduğu ve cezasızlık politikası uygulandığının göstergesi.

“Partimize yönelik saldırılardaki karanlık güçleri tanıyoruz”

Bizler Deniz Poyraz dosyasında da katilin ne kadar profesyonel ve eğitilmiş olduğunu duruşma salonundaki aymazlığı, pişkinliği ve soğukkanlılığı ile gördük. Her bir saldırı örgütlüdür, partimizi güçlendirerek o katillerin arkasındaki karanlık güçleri açığa çıkaracağız. Bizler o karanlık güçleri tanıyoruz, Hrant Dink cinayetinden tanıyoruz, Hatun Tuğluk’un cenazesine yönelik saldırılardan tanıyoruz. Bizler onlara karşı mücadele etmeye, kirli yüzlerini her yerde Türkiye toplumuna anlatmaya devam edeceğiz. HDP geleneği direnişten gücünü alır, asla korkularla yılmaz ve geri atmaz, mücadele etmeye ve dimdik ayakta durmaya devam eder.

“Nefret dilinden başka söyleyecek sözü olmayanlar çareyi HDP’ye saldırmakta buluyor”

İktidarın küçük ortağı bir kez daha partimizi hedef gösterdi. Bir kez daha sağa sola talimatlar buyurdu. Türkiye’deki sorunlarına dair Türkiye toplumunun yaşadığı sorunlara dair söyleyecek tek bir sözü olmayanlar partimize saldırıyor. Sorunlara çözüm önerisi olmayanlar, halkın taleplerine kulak tıkayanlar, çözümü olmayanlar partimize saldırmaya çalışıyor. HDP sizin geliştirmeye çalıştığınız faşizminiz önündeki en büyük engeldir. HDP bu topraklarda direniş ve hakikattir, demokrasinin teminatı, kadınların ve gençlerin teminatıdır. İşçinin, yoksulun geleceğidir. Bu nedenledir ki HDP ayakta ve siz HDP’den korkuyorsunuz. HDP hakikatleri yüzünüze söylemeye devam edecek. HDP’nin haykırdığı hakikatler Türkiye toplumunda karşılık buluyor. Halkımız cevabını size sandıkta verecektir. Bunun korkusuyla partimize saldırıyorlar, gittiklerinin ve gideceklerinin farkındalar. Türkiye toplumuna söyleyecek sözü olmayanlar, nefret dilinden başka söyleyecek sözü olmayanlar, çareyi HDP’ye saldırmakta, HDP kapatılsın demekte buluyorlar. Bu yüzden HDP her gün büyüyerek bugüne geldi. Türkiye’nin demokratikleşmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bizler gücümüzü hakikatten, bize miras kalan direnişten alıyoruz. Biz bu mirası asla yere bırakmayacağız. Bu ülkeye barış, kardeşlik ve demokrasi gelene kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Bizler HDP olarak sizlerin korkulu rüyanız olmaya devam edeceğiz, sizlerin önünde engel olmaya devam edeceğiz. Bunu bu ülkenin haklarına sözümüz olarak yineleyelim.

“Cezaevleri ölüm evlerine dönmesin”

Türkiye’nin kangrenleşmiş sorunları devam ediyor. Cezaevleri, Türkiye’nin aynası olarak can yakıcı biçimde çözüm bekliyor. Önceki gün grup toplantımıza çocukları cezaevinde olan anneler Türkiye’nin dört bir tarafından gelip taleplerini dile getirdiler. Cezaevlerinin ölüm evlerine dönmesinden kaynaklı kaygılarına çözüm bulmanın muhatabını arayıp durdular ama Adalet Bakanı ve iktidar anneleri dinleme gereği bile duymadılar. Ama anneler buna rağmen STK’larla ve siyasi partilerle görüştüler. Bu ülkenin vicdanı olan kesimlerle görüştüler ve seslerini duyurdular. Anneler çocuklarının infazlarının ertelenmesini istemiyor, hasta çocuklarının tahliye edilmesini, cezaevlerinin ölüm evlerine dönüşmesini istemiyor. Bu konuda bir açıklama dahi yapmayan Adalet Bakanı kaygılı anneleri dinlemedi, anneleri polisin şiddeti ile karşı karşıya bıraktı. Bu aynı zamanda sorunlara yaklaşımın göstergesiydi. Ama cezaevlerinde yaşananlar ve annelerin haykırışları bir hakikat ve iktidarı rahatsız etmeye devam edecek.

“Ekonomik kriz yönetememe sorununun sonucudur, iktidar istifa etmelidir”

Bütün bunlar yaşanırken Türkiye’de yönetememe krizinin sonucu olarak ekonomik kriz can yakıyor. Türkiye yeni yıla zamlarla girdi. Asgari ücrete yüzde 50 zam yaptık diye övünenler elektriğe bir gecede  yüzde 50-127 arasında zam yaptı. Doğalgaza, akaryakıta yaptıkları zamlarla asgari ücrete yapılan zammı anlamsızlaştırdılar. Türkiye halklarını açlıkla, sefaletle ve yoksullukla yüz yüze bıraktılar. Kendileri saraylarda ışıltılar içinde yaşamaya devam ederken, Türkiye halklarına karanlık bir gelecek, ödenemeyen faturalar, zam dolu bir gelecek bıraktılar. TMMOB’u verilerine göre temel ihtiyaç fatura bedelleri 997 TL, Ankara’da ise 1025 TL. Bu bir çok şeyi ifade ediyor. Bu yoksulun, işçinin cebine, sofrasına yansıması ve açlıkla yüz yüze kalmasını ifade ediyor. Bu konuda çözüm önerilerimizi defalarca ifade etmiştik, bir kez daha ifade edelim. Temel ihtiyaç faturalarının hane başına düşen ihtiyaç sınırına kadar ücretsiz karşılanması, en düşük emekli maaşının asgari ücret sınırına getirilmesi, öğrenci burslarına zam yapılması gibi temel, toplumu rahatlatacak ihtiyaçlar söz konusu. Ekonomik kriz, yönetememe sorununun sonucu olduğu için iktidarın istifa etmesi ve erken seçime gitmesi gerekiyor. Muhalefetin bu konuda bu ortak önerge ile tavrını ortaya koyması gerekiyor. Bu konuda üzerimize düşeni yapacağımızı söylemiştik.

“Türkiye içeride ve dışarıda savaş politikalarına son versin”

Bizler HDP olarak Türkiye’nin içerde ve dışarda bir savaş hükümetine dönüştüğünü, buradan beslenerek güç yaratmaya çalıştığını bir çok kez ifade ettik. Bu politikalara karşı bulunduğumuz her zeminde tavır aldık. Barış siyasetinden yana tavrımızı ortaya koyduk. Hükümetin meclise getirildiği savaş tezkerelerine hayır dedik. Kuzeydoğru Suriye’de işlenen savaş suçlarını yüksek sesle ifade ettik. Bu konudaki en çarpıcı gelişme James Jeffrey’in yaptığı itiraftı. 20019 yılında Türkiye’nin Girê Spî ve Serakaniye’de düzenlediği askeri operasyonlarda Türkiye ile birlikte hareket eden silahlı grupların savaş suçu işlediğini itiraf etti. Bunu defalarca söylemiştik. Türkiye dış politika siyaseti ile savaş suçu işliyor, halklar lehine sonuçlar yaratmıyor. Bunun NATO üyesi bir ülkenin yetkilisi tarafından itiraf edilmesi önemlidir, hakikati dile getiriyor. Türkiye yöneticilerine sesleniyoruz; Kuzeydoğu Suriye halklarına karşı savaşa son verin ve Kuzeydoğu Suriye halklarının taleplerine kulak verin, barışçıl bir politika yürütün. Aksi halde yürüteceğiniz politika çetelere, IŞİD’e, ÖSO’ya yarayacak, kadınlar, gençler ve çocuklar için ölüm ve gözyaşından başka bir şey ifade etmiyor.”

Paylaşın

Selahattin Demirtaş: MHP, AKP’yi Adım Adım Bitiriyor

Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Sanırım MHP, son derece akıllıca bir muhalefet taktiğiyle AKP’yi adım adım bitiriyor. Bu arada kendileri de bitiyor ama olsun, Türkiye bu fedakarlığı asla (yani bir ay falan) unutmayacak.” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, avukatları aracılığıyla kullandı sosyal medya hesabından bu sabah bir açıklama yaptı.

Demirtaş, açıklamasında, “Sanırım MHP, son derece akıllıca bir muhalefet taktiğiyle AKP’yi adım adım bitiriyor. Bu arada kendileri de bitiyor ama olsun, Türkiye bu fedakarlığı asla (yani bir ay falan) unutmayacak.” ifadelerini kullandı.

Selahattin Demirtaş, daha önce yaptığı açıklamalarda erken seçime dair talebini de birçok kez dile getirmişti.

Selahattin Demirtaş hakkında

Siyasetçi, avukat, yazar, şair, ressam, çizer.

10 Nisan 1973’te Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesinin Suriçi semtinde doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 2004’te İHD Diyarbakır Şube Başkanı oldu. 2007 seçimlerinde Diyarbakır milletvekili seçildi.

2014’te Figen Yüksekdağ ile birlikte, çeşitli partilerin ve siyasi oluşumların bir araya gelerek kurduğu Halkların Demokrasi Partisinin (HDP) eş genel başkanlığına seçildi.

Bu görevini sürdürürken ve İstanbul milletvekiliyken 4 Kasım 2016 gecesi, HDP’li 10 milletvekili ile birlikte gözaltına alındı, ardından tutuklandı.

Hapishanede yazdığı Seher (2017) ve Devran (2019) adlarında iki öykü kitabı ile Leylan (2020) ve Efsun (2021) adlarında iki romanı yayımlandı. Bunların yanı sıra, yaptığı şarkılar çeşitli sanatçılar tarafından seslendirildi. Ayrıca yayımlanmış resim, kara kalem ve karikatür çalışmaları da bulunuyor.

Halen, Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevinde tutuluyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) “serbest bırakılsın” kararına rağmen serbest bırakılmıyor.

Paylaşın

Pervin Buldan: 31 Mart Başlangıçtı, Devamı Gelecek

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Meclis’teki grup toplantısında yaptığı konuşmada, “İktidar 2021 yılını kendi lehine dönüştüremedi; demokrasi mücadelesini, demokratik siyaseti ve toplumsal muhalefeti çökertemedi, kendi siyaseti çöktü” dedi.

Haber Merkezi / Pervin Buldan, konuşmasının devamında, “Nefret siyasetiyle kamplaşma ve kutuplaşmayı büyütmek istediler ama halklarımız bu oyuna gelmedi, toplumsal dayanışmayı ve mücadele ortaklığını büyüttü. Bu iktidar 2021’de başaramadı, 2022’de de başaramayacak ve çok büyük kaybedecektir.” ifadelerini kullandı.

“En son İstanbul Büyükşehir Belediyesi üzerinden bir kumpas başlattılar. 31 Mart’ın intikamını almaya çalışıyorlar ve bunun için büyük bir çaba sarf ediyorlar. İstanbul üzerinden tüm demokrasiyi ve demokrasi güçlerini tehdit ediyorlar.” diyen Buldan ayrıca cezaevlerindeki ölümlere de değinerek sadece Aralık ayında 6 tutuklunun yaşamını yitirdiğini söyledi ve Adalet Bakanlığına “başta Aysel Tuğluk olmak üzere tüm hasta tutsakları acilen tahliye edin” çağrısı yaptı.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, konuşmasında şunları söyledi:

Hun bi xêr hatine serseran serçavan hatine. 2022 yılının ilk grup toplantısını gerçekleştiriyoruz. Bu vesileyle başta cezaevlerindeki arkadaşlarımız olmak üzere sizlerin ve tüm Türkiye halklarının yeni mücadele yılını kutluyor, 2022’nin demokrasi, barış, özgürlük ve adalete vesile olmasını yürekten temenni ediyorum.

Eski bir siyasetçimiz, mücadele arkadaşımız Sevgili Murat Bozlak’ın 7’inci ölüm yıl dönümü. Kendisini saygıyla ve minnetle anıyorum. Ömrünü demokrasi ve barış mücadelesine adayan Murat Bozlak’ın bizlere bıraktığı büyük mücadele mirası yolumuzu aydınlatmaya her daim devam edecektir. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Ailesine, yakınlarına ve halkımıza bir kez daha başsağlığı diliyorum.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Krizi Sisteminin yaşattığı kara bir yılı geride bıraktık. 2021, iktidarın politikaları nedeniyle siyasal, toplumsal, ekonomik ve sosyal yıkımların peş peşe yaşandığı bir yıl oldu. Hukuksuzluğun, keyfiyetin, yalanın, talanın, soygunun, yolsuzluğun, kumpasların yılı oldu. Kadınların, gençlerin, emekçilerin, tüm toplumsal kesimlerin, inançların ve kimliklerin ağır saldırı altında olduğu bir yıl oldu. Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye’nin temel sorunlarına çözüm üreten değil toplumla mücadele eden, sorun üreten, eşitsizliği büyüten bir iktidar gördük.

Gözaltı-tutuklamalar, cezaevlerinde işlenen insanlık suçları, kumpas davaları, demokratik siyaseti engelleme çabaları, tecrit, Kürtçeye yönelik tahammülsüzlükler, göçmenlere kadar uzanan ırkçı linç saldırıları ve Kürt düşmanlığı iktidarın 2021 yılı karnesi oldu.

“Tutsaklara fiili idam cezası uygulanıyor”

Bugün tutuklu aileleri de seslerini duyurmak için burada, aramızdalar. Kendilerine hoş geldiniz diyorum. Xêr hatine serseran serçavan hatine. Evet, cezaevleri güncel ve yakıcı bir gündem olmaya devam etmektedir. Özellikle ağır hasta tutsaklar, ağır hastalıkları ve cezaevinde kalamaz raporlarına rağmen işkenceli bir ölüm sürecine terk edilmektedir. Bu yüzden sadece Aralık ayı içerisinde 6 tutsak yaşamını yitirdi. Cezaevine sağ giren tutukluların ne yazık ki cezaevlerinden tabutları çıkıyor. Bugün tutsaklara adeta fiili bir idam cezası dayatılmaktadır. Yine cezaevlerinde keyfi aramalar, görüş yasakları, darp, işkence, taciz ve tahliyelerin keyfi disiplin cezalarıyla engellenmesi yaygın bir uygulama halini geldi.

İnfaz yakmalar tam bir hukuk dışılıktır, rehine politikasıdır. Elbette bu yaşananlar İmralı’da sürdürülen ağır tecrit politikasından bağımsız değildir. Cezaevlerini ve tüm ülkeyi, toplumu, kurumları, siyaseti ve yaşamın her alanını kuşatma altına almak isteyen kapsamlı bir tecrit politikasıyla bugün Türkiye karşı karşıyadır. Cezaevlerini bir toplama kampına çeviren bu iktidar, haksız ve hukuksuz tutuklamalarla ülkeyi de yarı açık cezaevine dönüştürmüştür.

Cezaevlerinde asıl mahkûm edilen vicdanlardır, adalet duygusudur. Elbette biz bu hukuksuzlukların peşini asla bırakmayacağız. İntihar adı altında işlenen cinayetlerin de ölüme terk edilen hasta tutukluların da infaz yakmaların da takipçisi olmaya devam edeceğiz. Adalet mücadelesini devam ettireceğiz. Buradan ailelerimize ve halkımıza sözümüz olsun. Bugünkü iktidarın gücüne güvenen tüm bürokratlara ve yöneticilere tekrar sesleniyorum: Cezasızlık zırhına güvenerek sürdürdüğünüz hukuk dışı, insanlık dışı uygulamalardan biran önce vazgeçin! Bu iktidar mutlaka gidecektir. İşte o zaman cezasızlık zırhınız da ortadan kalkacak ve işlediğiniz bütün hukuksuzluklar adalet önünde bir bir karşınıza çıkacaktır. İnsanlık suçlarında zaman aşımı yoktur. Bunu böyle bilin!

“Başta Aysel Tuğluk olmak üzere tüm hasta tutukluları tahliye edin”

Ailelerimiz asla yalnız değildir. HDP olarak sizin yanınızdayız. Sizin sesiniz bizim sesimizdir bundan hiçbir kuşkunuz olmasın. Buradan Adalet Bakanlığına tekrar çağrı yapıyorum: Ailelerin feryadına kulak verin, cezaevlerindeki insanlık dışı uygulamalara derhal son verin, fiili idam cezasını durdurun. Yarın çok geç olmadan başta Aysel Tuğluk olmak üzere tüm hasta tutsakları acilen tahliye edin. Çünkü onların dışarıda olmaya ihtiyaçları var, son günlerini ailelerinin yanında geçirmeye ihtiyaçları var. Bu bir insanlık ve vicdan sorunudur. Düşmanlık hukuku Türkiye’ye bir şey kazandırmaz. Bundan vazgeçin! İktidarın cezaevlerindeki tabut siyasetine karşı yaşam siyasetini güçlü bir biçimde yürütmeye devam edeceğiz. Demokratik kamuoyunu ve siyasal muhalefeti yaşam siyasetini sahiplenmeye buradan davet ediyor ve çağrımı yineliyorum.

AKP-MHP iktidarının yaratmak istediği karanlık Türkiye tablosunun karşısında umudu ayakta tutan, cesareti örgütleyen bir de başka bir fotoğraf vardır. O da, 2021 yılına damgasını vuran büyük demokrasi mücadelesidir. Evet, AKP-MHP iktidarı akla gelebilecek her zulmü, her hukuksuzluğu yaptı, yapmaya da devam ediyor. Ama Türkiye halkları ne barış talebinden vazgeçti ne de demokratik bir gelecek özleminden. Ne adalet mücadelesinden vazgeçtik ne de özgürlüklerden. İktidar ülkenin her santimine yaymaya çalıştığı faşizm karşısında, büyük demokrasi direnişini gördü, adalet mücadelesini gördü; korkutamadığı, diz çöktüremediği halkları ve bizleri gördü. Kadınların eşitlik talebini yok sayan erkek düzen, karşısında kadınların tüm zamanların en büyük eşitlik ve özgürlük mücadelesini gördü.

Savaş politikasını her yere yaymaya çalışan savaş makinesi, karşısında Türkiye halklarının büyük barış iradesini gördü, savaş ve tezkere karşıtı bloku gördü. Rant uğruna doğayı talan eden beton zihniyeti, Karadeniz halkı başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir tarafında büyüyen ekoloji mücadelesini gördü. Gençlerin umudunu çalarak onları geleceksiz bırakmak isteyen iktidar, gençlerin özgürlük ısrarını gördü. Alın terini sömüren yolsuzluk sistemi karşısında işçinin ve emekçinin emek mücadelesini gördü. Ülkeyi adaletsizlik karanlığına boğmak isteyen vicdansız zihniyet, karşısında Emine Şenyaşarların, Çorlu, Soma ve Roboski ailelerinin, Cumartesi Annelerinin, Barış Annelerinin ve toplumun her kesiminin büyük adalet ve hakikat mücadelesini gördü. Bu hakikat mücadelesi elbette devam edecek ta ki sonuç alıncaya kadar. Başta Emine Şenyaşar olmak üzere bütün annelerimizi sevgiyle, saygıyla anıyoruz ve yanlarındayız.

“2021’de iktidar kaybetti, 2022’de çok büyük kaybedecektir”

Partimizi yargı kumpaslarıyla, gözaltı ve tutuklamalarla, katliamlarla durdurabileceğini sanan korkak zihniyet, karşısında büyüyen ve yükselen, siyasetin kilit gücü haline gelen, umudu dimdik ayakta tutmayı başaran HDP’yi gördü. Görmeye de devam edecektir. Evet, iktidar 2021’i kazanamadı, 2021 yılında iktidar kaybetti kaybetmeye de devam edecek bundan kimsenin şüphesi olmasın. İktidar 2021 yılını kendi lehine dönüştüremedi; demokrasi mücadelesini, demokratik siyaseti ve toplumsal muhalefeti çökertemedi, kendi siyaseti çöktü.  Halklarımızın iradesini ve umudunu kıramadı, kendi politikaları kırılma yaşadı. Bunu her gün görüyoruz. Her türlü kumpası sahnelediler ama tutmadı. Kumpasları bir bir boşa çıkarıldı. Nefret siyasetiyle kamplaşma ve kutuplaşmayı büyütmek istediler ama halklarımız bu oyuna gelmedi, toplumsal dayanışmayı ve mücadele ortaklığını büyüttü. Bu iktidar 2021’de başaramadı. 2022’de de başaramayacak ve çok büyük kaybedecektir.

Saldırıların artması başaramayacaklarının en açık kanıtıdır. Biliyorsunuz, 28 Aralık’ta partimizin Bahçelievler ilçe binasında İzmir’deki katliamın bir benzeri yaşatmaya çalışıldı. Bu saldırıların bir ayağında Saray’dan yönetilen yargı kumpasları var. Kobanî ve kapatma kumpas davaları gibi. Diğer ayağında ise İzmir ve Bahçelievler’de olduğu gibi fiziki saldırılar var. Bütün bunlar örgütlüdür, planlıdır, organizedir. Birbiriyle bağlantılıdır. Elinde silah, belinde bıçakla ilçe binamıza katliam yapmaya gelen tetikçi, bu iktidarın nefret siyasetinden ve Kürt düşmanlığından cesaret alarak hareket etmiştir. Dün bu saldırganı serbest bıraktılar, bizim için şaşırtıcı olmadı tabii. Ağzını açan vekilimiz hakkında fezleke yollayarak dokunulmazlığının kaldırılması için uğraşan AKP yargısı, katillere, tetikçilere dokunulmazlık ve cezasızlık zırhı kazandırmaktadır.

“Katil ve tetikçilerinizle HDP’yi durduramayacaksınız!”

Bu saldırganı serbest bırakmak “sen HDP ‘ye saldırmaya devam et biz arkanda durmaya devam edeceğiz” mesajından başka bir şey değildir. Bir kez daha vurguluyorum; bu tür saldırı ve tehditlerle HDP’yi ve halkımızı korkutacaklarını sanan korkaklar ve arkasındaki ağababaları asla amaçlarına ulaşamayacaktır! HDP’nin mücadele geleneğine bakanlar cesareti ve kararlılığı görür. Katil ve tetikçilerinizle HDP’yi durduramayacaksınız, susturamayacaksınız, yıldırmayacaksınız!

Biliyorsunuz 29 Aralık’ta Deniz Poyraz davası görüldü. Bizler de o salondaydık. Katilin mahkemede kolluk güçleriyle rahat diyaloğu, rahatlığı tıpkı Hrant Dink’i öldüren tetikçinin rahatlığıydı. Katilin bağlantılarıyla ilgili birçok delil orta yerde dururken siz hala katilleri, azmettiricileri koruyorsunuz ve katile katil gibi davranın dediğimiz için bizi yargılamaya çalışıyorsunuz ve hakkımızda soruşturma başlatıyorsunuz. İstedikleri soruşturmayı başlatsınlar, susmayacağımızı, katile katil demekten asla vazgeçmeyeciğimizi buradan bir kez daha ilan ediyoruz. Katil, katildir. Eline silah alan ve insanlarımızı katledenlere katil demekten asla geri adım atmayacağız.

Bir söz var: “Suçu açığa çıkarmak suç olarak kabul ediliyorsa, suçlular tarafından yönetiliyorsunuz demektir.” Evet, bu sözler tam da bugünkü Türkiye için söylenmiştir .Kobanî Kumpas Davasında, olaylarla hiçbir ilgisinin olmadığı defalarca kanıtlanmasına rağmen 14 yaşındaki Mazlum’a kumpas kurarak 124 yıl ceza veren zihniyet, Deniz Poyraz’ın ailesine duruşma salonunda hakaretler yağdıran katile iltimas geçmekte ve suç bağlantılarının açığa çıkarılmasını tamamıyla engellemektedir. İşte bu iki örnek bile Türkiye’nin suçlular ittifakı tarafından yönetildiğinin bariz bir kanıtıdır. Bu ittifak İzmir katliamında suçüstü yakalanmıştır. Bu suçlular ittifakı biliyorsunuz bugünlerde başka bir kumpas peşinde; siyaseten yenemedikleri, baş edemedikleri siyasi rakiplerini yalan ve iftiralarla, kumpaslarla, kayyım tehdidiyle engelleme gayreti içerisindedir.

“İstanbul üzerinden tüm demokrasiyi ve demokrasi güçlerini tehdit ediyorlar”

En son İstanbul Büyükşehir Belediyesi üzerinden bir kumpas başlattılar. 31 Mart’ın intikamını almaya çalışıyorlar ve bunun için büyük bir çaba sarf ediyorlar. İstanbul üzerinden tüm demokrasiyi ve demokrasi güçlerini tehdit ediyorlar. Yandaşları İstanbul’dan geçiniyordu bunu biliyoruz. Bu belediyeyi kaybedince rant muslukları da kapandığı için bu kadar saldırgan oldular. Yaralarının çok büyük olduğunu biliyoruz. 12 yıldır faaliyette olan İstanbul’da 9 mescidi bulunan DİAYDER üyesi 3 din görevlisinin, yasal prosedürden geçerek belediyede işe girmesi suçmuş gibi toplumun önüne koydular. Bakın şimdi neredeyse bütün kumpas davalarında boy gösteren bir hâkimin önüne içinde sadece ramazan kolisi, namaz kılma fotoğrafları ve Kürtçe kelimelerin suç sayıldığı bir iddianame düzenleyip göndermişler.

Saray’ın yargısı, Kürtçe barış olan Aşitî’yi, eşitlik olan Wekhevî’yi, yaşam anlamına gelen Jîyan’ı ve onur manasına gelen Rûmet kelimesini suç olarak iddianameye yazmıştır. Bunlar çukurun da çukurudur, kKendilerinde olmayan ne varsa suç saymışlar! Kendi zinhiyetlerinde barış, eşitlik, onur yok. Bunlar Kürtçe yazıldığı için bu iddianame içine koymayı önlerine bir görev koymuşlar. Bu kelimeleri suç olarak görenlere sesleniyoruz: Bu kavramlardan mahrum olduğunuzu, bu kelimelerden korktuğunuzu çok iyi biliyoruz. Onun için o kelimelerin yanına bir kelime daha ekleyin diyoruz: “Qedîya” yani bitti. Bitti bitiyor, gitti gidiyorsunuz. Bunu da ekleyin!

“31 Mart başlangıçtı, devamı gelecek”

Yolsuzluk, hırsızlık, yalan, talan döneminizi tümden bitirecek bir halk var karşınızda. 31 Mart bir başlangıçtı arkası daha büyük gelecek. Hiç merak etmeyin! Çifte yenilgi aldığınız İstanbul halkları, büyük demokrasi ittifakıyla sizi tarihin çöplüğüne gönderecektir. İstanbul, faşizminize de demokrasiye kumpaslarınıza da asla geçit vermeyecektir. Bir de tavsiyede bulunmak istiyorum: Suçlu arıyorsanız uzağa gitmenize gerek yoktur. Suçlularla fotoğraf albümünüze ve aynaya bakarsanız asıl suçluları orada göreceksiniz, kendinizi göreceksiniz.

Bu suçlular koalisyonunun en büyük suçlarından biri de ekonomik suçlardır. Bunlar halkın ekonomisine de kumpas kurdular. 20 Aralık akşamı yurttaşa büyük bir tuzak kurdular, büyük bir dolar vurgunu yaptılar. Merkez Bankası bir gecede yaklaşık 8 Milyar dolar sattı. Bir de utanmadan, sıkılmadan halkın dövizlerini bozdurduğunu söylediler. Bir kez daha yalan söylediler. Doları yüksekten satan ve düşük fiyattan toplayan yine kendi vurguncuları oldu. Bunların dertleri doları, enflasyonu düşürmek değildir; tek dertleri iktidarlarının düşmesini engellemektir. Bunun için de kamu kaynaklarını hukuksuzca kullanarak suç işlemekten geri durmuyorlar. Zaten halktan umudunu kesen bir iktidar var. Tek umutları Merkez Bankası olarak kaldı!

Yurttaşlara yönelik ikinci büyük pusuyu da 31 Aralık gecesi kurdular. AKP’nin 17-25 Aralık geleneğinin yeni adı artık 20-31 Aralık vurgunları olmuştur. Türkiye halkları bunu görmelidir. “Bir gece ansızın geliriz” diye savaş naraları atan iktidar, evet 31 Aralık gecesi ansızın yaptığı büyük zamlarla halkın geçimine, cebine ve sofrasına en büyük darbeyi vurmuştur. Elektriğe yüzde 52 ile yüzde 130 arası zam, doğalgaza yüzde 25 zam, vergilere, harçlara, ulaşım bedellerine yüzde 36 zam, köprü, otoyol geçişlerine zam, akaryakıta zam. Her şeye zam, zam, zam…

“AKP’nin ampulü sebeptir, elektrik zammı sonuçtur”

Bir yıl içerisinde iğneden ipliğe her şeye yüzde 100 zam yapıldı. AKP’nin ampulü sebeptir, elektrik zammı sonuçtur. Bu iktidar halkın ekonomisine çöken, sadece vergi ve zam üreten bir canavara dönüşmüştür. Saray’ın yalan makinesi olan TÜİK, dün yıllık enflasyonu yüzde 36,08 olarak açıkladı. Bu rakam tabii ki gerçek enflasyonu yansıtmamaktadır. TÜİK, rakamlarda sahtecilik suçunu işlemeye devam etmektedir.

ENAG yıllık gerçek enflasyonu açıkladı; yüzde 82. Mutfaktaki gerçek enflasyon işte budur. Yüzde 82’lik enflasyon 84 milyonu vurmaktadır. AKP Genel Başkanı dün müjde veriyor, en düşük emekli maaşını 2 bin 500 lira olarak açıkladı. 4 kişilik ailenin açlık sınırı 4 bin lira, yoksulluk sınırı ise 13 bin lira. Açlık sınırının altında bir emekli maaşıyla emekliler nasıl yaşayacak? Buradan iktidara bunu hatırlatmak isteriz. Emekliye, dar gelirliye ölümü dayatıyorlar. En düşük emekli maaşı asgari ücretle eşitlensin, 4 bin 250 TL olsun dedik ama AKP-MHP koalisyonu bunu Genel Kurul’da reddetti.

“Çözüm üretmesi gereken Meclis’i sorun üreten bir yere çevirdiler”

Yine sağlıkçıların ücretlerinde artış getiren bir düzenleme vardı. Meclis’e getirdiler aynı gün geri çektiler, ellerine yüzlerine bulaştırdılar. HDP’nin, muhalefetin önerilerini dikkate almadılar. Sorunlara çözüm üretmesi gereken Meclis’i sorun üreten bir yere çevirdiler. 3 Y ile mücadele etmek için geldiklerini söyleyenler, bugün tek bir Y ile Türkiye’yi yoklukla baş başa bıraktılar. Daha geçtiğimiz günlerde acı olaylar yaşandı. 6 çocuk doğal gazları kesik evlerinde ısınmak için kullandıkları sobadan dolayı hayatını kaybetti. 2 yaşındaki bronşit hastası bir çocuk elektrikler kesik olduğu için oksijen alamadığından hayatını kaybetti. Son 10 günde 7 çocuk yaşamını yitirdi. Çocukları öldüren bu zam ve zulüm, yolsuzluk ve yoksulluk düzenidir.

Bu kötülük düzeni Türkiye’yi bir çukura dönüştürmekle kalmadı, şimdi o çukurdan sadece kendisinin canlı çıkması için her şeyi yapmaktadır. 5’li çetesine rant garantisi sağlayan bu iktidar düzeni, halka ise yoksulluğu garanti etmektedir. Kur garantili sistem getiriyoruz diyerek Hazine’yi, AKP-MHP’nin para kasasına çevirdiler. Rant ekonomilerini garanti altına aldılar. “Bizden önce Türkiye’de buzdolabı yoktu” diyorlardı. Bugün o buzdolabı var da onu çalıştırabilecek elektrik yok, buzluğunda et yok, yiyecek peynir yok, zeytin yok, tereyağı yok.

“AKP-MHP’nin iktidarda kaldığı her bir gün bu ülkeye zarar ve ziyandır!”

İddia ettikleri gibi ekonomi büyümüyor, Türkiye tüketiliyor! Çoklu maaşlarla, sermayeye verilen teşviklerle, devasa borçlarla, faiz ödemeleriyle, rekor kıracak enflasyonla, işsizlikle, yoksullukla, açlıkla Türkiye AKP-MHP eliyle yok edilmektedir. Hep söylüyorum: AKP-MHP’nin iktidarda kaldığı her bir gün bu ülkeye zarar ve ziyandır! Halkın da siyasetin de en büyük felaketi bu iktidardır. Tek adamın iktidarda kalabilmesi için halka ağır bir maliyet ödeten bu iktidar bilmelidir ki, halk artık isyan etmektedir ve tek adam için bedel ödemeyecektir. Evet, elbirliğiyle bu siyasal felaketten kurtulmanın zamanı gelmiştir. Bıçak artık kemiğe dayanmıştır.

Zamları durdurmanın tek bir yolu vardır, o da bu iktidarı ülkenin başından def etmektir. Küçük ortak bugün yine açıklamasında HDP’yi hedef aldı, HDP’nin Türkiye’nin yüz karası olduğunu ifade eden sözler sarf etti. Türkiye’nin yüz akı olan HDP’ye kimsenin laf söylemeye hakkı da haddi de yoktur. HDP, bu ülkenin halklarının da demokrasinin de yüz akıdır. Bu ülkede yüz karası varsa o da sizin zihniyetiniz ve bakış açınızdır. O çok korktukları, kaçtıkları sandık yakında kurulacaktır. Bu seçimler, kendilerine iktidar garantili bir seçim asla olmayacaktır. Buradan söylüyoruz: Bu seçimler AKP ve ortağı için kaybetme garantili bir seçim olacaktır. Yüksek elektrik ve doğalgaz faturasının AKP’ye faturası çok büyük olacaktır. O zam yağmurlarınızın, yolsuzluklarınızın, ekmek kuyruklarının, ülke kaynaklarını babanızın çiftliği gibi kullanma döneminizin sona ereceği günler çok yakındır. Gidiyorsunuz, gitmekten kurtulamayacaksınız. Türkiye halkları sizi göndermek için sandıkları ve seçimleri bekliyor. Bunu biz başaracağız, geçinemiyoruz diyen milyonlarca emekçi yoksul halk başaracak,. Demokrasi güçleri başaracak. Kadınlar ve gençler başaracaktır. Edi bese diyen analarımız halkımız başaracaktır.

“2021’ye damgasını vuran kadınların mücadelesi olmuştur”

Sevgili kadınlar, kadın yoldaşlarım. Hepinizin mücadele ve kazanım yılı olan yeni yılınızı kutluyorum! Sevgili kadınlar, 2021 yılının kadınlar açısından nasıl geçtiğini uzun uzun anlatmaya elbette gerek yoktur. Kadınların mücadelesi büyüdükçe İstanbul Sözleşmesinden çekilme başta olmak üzere kadınların tüm kazanımlarına yönelik saldırıların da erkek şiddetinin de eşitsizliğin de arttığı bir yılı geride bıraktık. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, 2021 yılına asıl damgasını vuran kadınların giderek büyüttüğü hak ve eşitlik mücadelesi olmuştur. Erkek düzeni, kadınların mücadelesi ve direnişi karşısında başaramamıştır.

Milyonlarca kadın “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” diyerek alanlarda sözleşmeyi savundu, savunmaya da devam edecek. Kadınlar yılmadan mücadele ederek eşit temsiliyeti siyasetin ve siyasal muhalefetin gündemine sokmayı başarmıştır. Bütün saldırılara karşı Türkiye kadın hareketi son yıllarda hiç olmadığı kadar kitlesel bir örgütlülükle cevap verdi, vermeye devam edecek. Rize İkizdere başta olmak üzere maden ocakları ve HES’lere karşı her yerde yükselen direniş ve mücadelede tabii ki kadınlar en ön saflarda yer aldılar.

“Her yerde kadınlarla birlikte olup adaletsizlik ve yoksulluğa karşı haykırdık”

HDP Kadın Meclisi olarak bizler de 2021 yılında “Kadınlar İçin Adalet” ve “Kadın Yoksulluğuna Hayır” diyerek çok güçlü kampanyalar yürüttük. Bu kampanyalarımızla meydanlarda, adliyelerde, cezaevleri önünde, fabrikalarda, tarlalarda, her yerde kadınlarla birlikte olduk. Hem adaletsizliğe hem de yoksulluğa karşı hep birlikte haykırdık. Meydanları erkek iktidara bırakmadık. Kadınların en güçlü sesi olduk, olmaya da devam edeceğiz. AKP-MHP erkek ittifakının hazırladığı erkek bütçeye karşı kadınlar nasıl bir bütçe istiyor diyerek, farklı kadın yapıları ile buluştuk. Meclis’te grup toplantılarımızda, sunduğumuz araştırma ve soru önergelerimizde, Genel Kurul konuşmalarımızda kadınların sesini her yerde duyurmaya çalıştık.

Tüm bu buluşmalar bizlere bir kez daha gösterdi ki; kadınlar, üretim alanlarının tamamında yer almak ve kendi üretim alanlarını oluşturmak için mücadele etmekte kararlıdır. Geçtiğimiz hafta İstanbul Beşiktaş’ta kadınlar yoksulluğa karşı bir araya geldi ve “yoksulluğa karşı feminist isyan” dedi. “Bu sistemin krizlerinin faturasını ödemek zorunda bırakılmaya isyanımız var” dedi. Milyonlarca kadının sesini Beşiktaş’ta haykıran kadınları buradan selamlıyorum. Kadınların mücadelesi HDP’ye güç veriyor. Bu ülkeye refahı da demokratik bir iktidarı da kadınlar getirecektir, 2022 yılı kadınların yılı olacaktır. Kadınların büyük başaracağı bir yıl olacaktır. Bir kadın partisi olan HDP’nin ülkemize sözüdür; bu ülkede cinsiyetçiliğe son vereceğiz. Erkek rejime biz kadınlar son vereceğiz! Demokratik, eşitlikçi ve kadın özgürlükçü bir yaşamı halklarımıza armağan edeceğiz!

“Şimdi başarma zamanıdır, şimdi HDP zamanıdır!”

Yaşadığımız bu kaotik ortam hiç kimseyi asla karamsarlığa sürüklememelidir. Bu ceberut düzen karşısında mücadele üstünlüğü demokrasiden, barıştan, adaletten ve halklardan yanadır. Değişim rüzgârı bizden, milyonlardan yanadır. Karanlığın karşısında umudu en fazla büyüten tabii ki HDP oldu, olmaya da devam edecektir. Evet, geride bıraktığımız yıl özellikle HDP açısından önemli bir mücadele ve direniş yılı oldu. Şimdi başarma zamanıdır, şimdi HDP zamanıdır. Bu coşku ve heyecanı Türkiye toplumuna, halklarına yaymanın mücadelesi içinde olacağımıza bir kez daha söz veriyoruz.

Siyasette kurucu seçenekler yaratmaya, Türkiye halklarını zamlardan, hukuksuzluklardan ve zulümlerden kurtaracak denklemleri var etmeye HDP olarak devam edeceğiz. Sofrasında yokluk, kesesinde yangın olan herkesin beklediği huzur ve adil paylaşım döneminin kapılarının açılması için mücadele edeceğiz ve bu kapıyı mutlaka açacağız. 2022 yılını AKP-MHP zulüm ittifakından kurtulmanın yılı haline getireceğiz. AKP sonrasının hazırlıklarının hızlandığı büyük değişimi mutlaka başaracağız. Sırf iktidarda kalabilmek için Türkiye halklarına çok ağır bedel ödettiren bu iktidar düzenine mutlaka son vereceğiz.

“Büyük hikâyeyi hep birlikte hayata geçireceğiz”

Mücadele ortaklığımızı daha da büyüterek, demokrasi blokunu daha genişleterek 2022 yılını birlikte üretip birlikte eşitçe paylaştığımız, demokrasi ve barış içerisinde yaşadığımız bir yıla mutlaka dönüştüreceğiz. Ekmeğin de adaletin de barışın da ortak yaşamın da eşitliğin de güvence altında olduğu büyük hikâyeyi hep birlikte hayata geçireceğiz! 2002 yılında hepinize başarılar diliyorum. Yolunuz ve yolumuz açık olsun. Hızır yardımcımız olsun. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.”

Paylaşın

Selahattin Demirtaş’tan ‘Erken Seçim’ Çağrısı

“Halkın olup biteni anlamadığını zannedip halkı küçümseyenler siyaset sahnesinden silinip gidecekler” diyen Selahattin Demirtaş, “Zam var, zulüm var ama umut da var, çözüm de var. Hemen seçim derhal seçim” dedi.

Haber Merkezi / Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabından Fox TV’de yayınlanan Çalar Saat programı sunucusu İsmail Küçükkaya’yı etiketleyerek bir paylaşımda bulundu.

Selahattin Demirtaş, yaptığı paylaşımda, “Günaydın değerli İsmail Küçükkaya. Fox ailesine ve tüm izleyicilere selamlar. Halkın olup biteni anlamadığını zannedip halkı küçümseyenler siyaset sahnesinden silinip gidecekler. Hele ki bir halk, aydınlık yarınları için el ele vermeyi başarmışsa o halkı kimse durduramaz. Zam var, zulüm var ama umut da var, çözüm de var. Hemen seçim derhal seçim” dedi.

HDP eski Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın bu mesajı Fox TV’deki programda da okundu.

Paylaşın

HDP’li Oluç: Faiz Takıntısı Sebep, Enflasyon Sonuç

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, gazetecilere yaptığı açıklamada, Yanlış ekonomi politikaları, yanlış tercihler ve faiz takıntısı. Hani faiz sebep enflasyon sonuç diyorlardı ya öyle değil. Faiz takıntısı sebep enflasyon sonuç. Durum karşımızda.” dedi.

HDP’li Oluç, açıklamasının devamında, “2021 yılının son günü elektrikten doğalgaza temel ihtiyaç maddelerinin tamamına yüzde 100’ün üzerinde zam yapıldı. Vahim bir tablo ile karşı karşıyayız.” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında enflasyon, son zamlar ve gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.

Konuşmasına “Huzurlu bir yıl diliyorum ama huzur bırakmadı bu iktidar halkta” diye başlayan Oluç, TÜİK’in verilerinin gerçeği yansıtmamasına rağmen vahim olduğunu ifade etti:

“TÜİK aylık enflasyonu yüzde 13.58 olarak açıklandı. Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise Aralık 2021 enflasyon verilerini yüzde 19,35 olarak açıkladı. TÜİK’ten 6 puan fazla.

TÜİK yıllık enflasyonu yüzde 36 olarak açıkladı. ENAG ise yıllık enflasyonu yüzde 82,81 olarak açıkladı. Yıllık enflasyon bazında TÜİK’in yalanının boyutu yüzde 50’ye varıyor.”

Oluç ekonomiye dair şunları söyledi:

“ÜFE’ye baktığımızda Aralık’ta yüzde 19,08’lik bir artış, 2021 yıllık artışı ise yüzde 79,89 yani yüzde 80’e varmış vaziyette. Enflasyon TÜİK’in üzerinde oynanmış verilerine rağmen bile 19 yıllık bir rekor kırdı.

En son Mayıs 2003’te TÜFE yüzde 30’un üzerinde çıkmıştı. Şimdi 19 yıl sonra, Mayıs 2003’ten bugüne yeni bir rekor kırılmış olmuş oldu.

Nisan 2001’de ise ilk kez aylık TÜFE yüzde 10’u aştı. Nisan 2001’den bu yana ilk kez aylık TÜFE yüzde 10’u aştı. Bu neden kaynaklanıyor?

Yanlış ekonomi politikaları, yanlış tercihler ve faiz takıntısı. Hani faiz sebep enflasyon sonuç diyorlardı ya öyle değil. Faiz takıntısı sebep enflasyon sonuç. Durum karşımızda.”

“Ekmek fiyatı yüzde 150 arttı”

2021 yılının son günü elektrikten doğalgaza temel ihtiyaç maddelerinin tamamına yüzde 100’ün üzerinde zam yapıldı. Vahim bir tablo ile karşı karşıyayız.

Bu kadar yüksek zamlar yapılmışken TÜİK yüzde 36’dan bahsediyor. Bu gerçek değil tabii ki biliyorsunuz.

TÜİK diyor ki Aralık’ta bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 53,66 ile ulaştırma, yüzde 43 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 40 ile ev eşyası fiyatları artmış. Ancak yıllık enflasyona yüzde 36 diyor.

Ekmek fiyatlarındaki bir yıllık değişime baktığımızda ortaya çıkan nedir biliyor musunuz, Ocak 2021’den bu yana yüzde 150 artış olmuş ekmek fiyatlarında. Un fiyatlarında yüzde 162 artış olmuş. Şeker fiyatlarında yüzde 95, sütte yüzde 25, kuru fasulyede yüzde 100, mercimekte yüzde 140, deterjanda yüzde 150, tuvalet kağıdında yüzde 128. Bütün bunlar bir yıllık artış fiyatları.

TÜİK ne diyor? Yüzde 36 arttı diyor. Yani hayali rakamlarla gerçekleri ters yüz etme peşindeler. Bu iktidar sonunda yanan ocakları söndürdü, kaynayan tencerelerin altını kıstı, ısınan hane bırakmadı, çocuklar yataklarına aç girmeye başladılar.”

“Elektrik yüzde 400, doğalgaz yüzde 147 arttı”

Enflasyon en adaletsiz vergidir, bunu biliyoruz. Asgari ücret zammı daha işçilerin emekçilerin eline geçmeden eridi bitti.

2018’den yani tek adam rejiminin başladığı günden bugüne kadar elektrik fiyatları yüzde 400, doğalgaz yüzde 147 artmış. Son zamlar bunlara dahil değil. En insafsızı son zamlar oldu. Artık elektrik ve doğalgaz lüks tüketim haline geldi. Tek adam yönetiminin maliyeti açlık yoksulluk ve adaletsizlik olarak ortaya çıktı.”

(Kaynak: bianet)

Paylaşın

Polisin ‘Yanlış Eve Baskını’ TBMM’ye Taşındı

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mersin Milletvekili Dr. Rıdvan Turan, Mersin’de Yolgın ailesine şiddet uygulayan polislerle ilgili hem önerge verdi hem de İnsan Hakları Komisyonu’na başvuru yaptı.

Dr. Turan, konuyla ilgili önergesinde, polisin düzenlediği ev baskınındaki arama sırasında aile üyelerinin şiddete maruz kaldığını ifade etti:

“Mersin’in Akdeniz ilçesine bağlı Çilek Mahallesi’nde ikamet eden Yolgın ailesinin evine 29 Aralık 2021’de Mersin Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Narkotik Şube tarafından baskın düzenlendi. Yolgın ailesi, evde arama yapan Narkotik Şube polislerini yanlış eve baskın yaptıkları konusunda uyarmalarına rağmen polisler tarafından fiziksel şiddete maruz kaldı.

“Evin araması sırasında polis memurlarının yanlış eve baskın yaptığını söyleyen İsmail ve Serhat Yolgın adlı kişiler, polislerce darp edilerek gözaltına alındılar ve hem polis aracında hem de götürüldükleri Emniyette polisin şiddetine maruz kaldı.”

NOT: TİHV 2020 Yılı Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezleri Raporu’na göre geçen yıl işkence ve kötü muamele gördüğü için TİHV’e başvuranların yaşı 5’ten başlıyor, 70’e ulaşıyor.

Savcılığa suç duyurusu yaptılar

Önergede, “Vücutlarının farklı yerlerinden yaralanan İsmail ve Serhat Yolgın’nın darp raporu aldığı ve polisler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduğu” belirtildi.

Rıdvan Turan, “Yorgun ailesine yanlışlıkla baskın yapan, şiddet uygulayıp işkence eden Mersin Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Narkotik Şubesi’nde çalışan polisler hakkında ivedilikle soruşturma açılmalıdır” talebini dile getirdi.

İşkenceyi önlemek için hangi önlemler alınıyor?

Önergede, İçişleri Bakanı Süleyman Soyludan şu soruları yanıtlaması istendi:

Bakanlığınız tarafından Yolgın ailesine uygulanan şiddete ve işkenceye ilişkin herhangi bir soruşturma açılacak mıdır?

Mersin Narkotik Şu Müdürlüğü örneğinde olduğu gibi yurttaşlara işkenceyi önlemek amacıyla hangi önlemler alınmaktadır?

Bakanlığınızın, emniyet mensupları tarafından yurttaşlara uygulanan şiddet ve işkence hakkında herhangi bir araştırması veya raporu var mıdır?

Polisler hakkında soruşturma talebi

Dr. Rıdvan Turan konuyla ilgili TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığına da dilekçe verdi.

Dilekçesinde, İsmail ve Serhat Yalgın’a ev baskınında, polis aracının içinde ve emniyette şiddet uygulayan, başta Mersin Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube Müdürlüğü’nde görevli komiser Ü.A. olmak üzere tüm polisler hakkında ivedilikle soruşturma açılması için gerekli çalışmaların yürütülmesini talep etti.

Paylaşın

Selahattin Demirtaş: AKP’siz Bir Yıl Diliyorum

Avukatları aracılığıyla kullandığı sosyal medya hesabından yeni yıl mesajı yayınlayan  Selahattin Demirtaş, mesajında, “Hepimize zulümsüz, zamsız, soygunsuz ve AKP’siz bir yıl diliyorum” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Lafı hiç dolandırmayayım. Hepimize zulümsüz, zamsız, soygunsuz ve AKP’siz bir yıl diliyorum. Zaten öyle bir yıl, doğal olarak iyi bir yıl oluyor. O halde, iyi yıllar. Sersala we pîroz be. Sersereyê şima bimbarek bo” dedi.

Türkiye 2022’ye girmeye hazırlanırken, siyasetçiler de yeni yıl mesajlarını yayımladı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yayımladığı yeni yıl mesajında demokrasi vurgusu yaptı, “Gecenin en karanlık anındayız, yani şafak sökmek üzere” dedi:

“Bu yıl ekonomimiz gibi demokrasimiz de her gün yeni bir darbe aldı. Boğaziçi Üniversitesi’nin demir kapısına kelepçe vurulması ile “Merhaba” dediğimiz 2021 yılını, Milli Eğitim Bakanlığı kapısına takılan asma kilit ile uğurluyoruz. Ancak milletimiz unutmasın ki, gecenin en karanlık anındayız, yani şafak sökmek üzere…”

Kılıçdaroğlu, kendisini “siyasi eşkiyalık” yapmakla suçlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da yeni yıl mesajı ile yanıt verdi. Kılıçdaroğlu, “Hepsi geçecek. Güzelce dinlen, ilaçlarını sakın ihmal etme. Üzmesinler seni. İyi yıllar” dedi.

HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar yeni yıl dileklerini paylaşırken, “felakete dönüşen iktidar anlayışından kurtulacağımız umuduyla” dedi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, yeni yıl mesajında “2022 için söz veremem ama 2023 hepimize DEVA olacak” ifadelerini kullandı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “2022 yılı ufukta göründü. Hiç kimse tereddüt etmesin, hiç kimse karamsarlığa kapılmasın. Ülkemizin ve insanlığın ufkunda parlayacak Gelecek Güneşi hepimizin yüreğini ısıtacak. Sağlıklı, huzurlu, mutlu, hayırlı bir yıl diliyorum” mesajını verdi.

Paylaşın

HDP Eş Genel Başkanları Buldan Ve Sancar: 2022’yi Güzelleştireceğiz

Yeni yıla ilişkin yazılı bir mesaj paylaşan HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, “2022 yılının, tüm halkların ve inançların, emekçilerin, ezilenlerin, kadınların, gençlerin ve çocukların yılı olmasını diliyor, tüm dünya halklarının ve Türkiye toplumunun yeni yılını kutluyoruz. Tarihsel mücadele geleneğimizin gücüyle 2022 yılını güzelleştireceğiz. Umutluyuz, kararlıyız.” ifadelerini kullandılar.

Haber Merkezi / Zulme karşı direnişle geçen bir yılın daha geride bırakıldığına vurgu yapılan mesajda, “2021 yılı maalesef ülkemizde baskı, sömürü ve yoksulluk, işsizlik, pandemi ve insan hakları ihlallerinin dört bir yanda kol gezdiği bir yıl oldu” denildi. “AKP-MHP iktidarına karşı ortak demokratik mücadelenin güçlü bir şekilde inşası ve büyütülmesi gerektiğinin bilinciyle hareket edecek ve 2022 yılını bu temelde verilecek ortak mücadele ile iktidar blokundan kurtuluşun yılı haline getireceğiz” ifadelerine yer verilen Buldan ve Sancar’ın yeni yıl mesajı şöyle:

“Zulme karşı direnişle geçen bir yılı daha geride bırakıyoruz. 2021 yılı maalesef ülkemizde baskı, sömürü ve yoksulluk, işsizlik, pandemi ve insan hakları ihlallerinin dört bir yanda kol gezdiği bir yıl oldu. Yoksulluktan intihar edenler, Meclis’in önünde kendini yakanlar oldu. En güzellerimizi, en değerli ve iyi insanlarımızı yitirdik. Arkadaşlarımız, yoldaşlarımız bir yılı daha ağır cezaevi koşulları altında mahpusluk içinde geçirdi. Tüm hukuksuzluklarla birlikte tecrit bir siyasal sistem halini alarak ağırlaştırıldı. Kumpas davaları ile HDP’yi sindirmeye çalıştılar, ülkeyi bir karanlığın içine sürüklemek istediler. Türkiye’ye tarihinin en derin ekonomik, toplumsal ve siyasal krizlerini yaşatan AKP-MHP iktidarı, 2021 yılında ülkenin felaketi haline geldi.

“Umutluyuz, kararlıyız”

Tüm bunlara rağmen 2021 yılı aynı zamanda mücadelenin ve direnişin sürdüğü bir yıl da oldu. Umudu asla elden bırakmadan, bir an bile baş eğmeden ve diz çökmeden büyüttük mücadelemizi. Yeni yıla değişim rüzgarları ve umutla giriyoruz. Demokrasi, barış ve özgürlüğün egemen olduğu Demokratik Cumhuriyeti inşa edecek olmanın kararlılığı içindeyiz. 2022 yılında demokrasi, barış, emek, özgürlük ve eşitlik güçlerinin birlikteliğini büyütecek, ezilenlerin ve halkların özgürlük ve adalet taleplerini gerçekleştirmek için azimle çalışmaya devam edeceğiz. Ülkeyi uçuruma sürükleyen AKP-MHP iktidarına karşı ortak demokratik mücadelenin güçlü bir şekilde inşası ve büyütülmesi gerektiğinin bilinciyle hareket edecek ve 2022 yılını bu temelde verilecek ortak mücadele ile iktidar blokundan kurtuluşun yılı haline getireceğiz.

2022 yılının, tüm halkların ve inançların, emekçilerin, ezilenlerin, kadınların, gençlerin ve çocukların yılı olmasını diliyor, tüm dünya halklarının ve Türkiye toplumunun yeni yılını kutluyoruz. Tarihsel mücadele geleneğimizin gücüyle 2022 yılını güzelleştireceğiz. Umutluyuz, kararlıyız.”

Paylaşın

Pervin Buldan: Bizi Asla Yenemeyecekler

Saldırıya maruz kalan HDP Bahçelievler ilçe binasını ziyaret eden Pervin Buldan, burada yaptığı açıklamada, “Meydanı korkaklara bırakmayacağımızı herkes bilmelidir. Bizleri siyaseten yenemeyen, sandıkta yenemeyen bu kesimler, kanlı eylemleri ve saldırılarıyla bizi yenmek isteseler de asla yenemeyeceklerdir” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Bu güçlerin açığa çıkarılması için mücadelemize devam edeceğiz. Saldırgan elbette tek başına gelmedi. Onu buraya gönderdiler; eline silah, bıçak verdiler” dedi. Buldan, “Bu saldırılar karşısında dayanışmanın ne kadar kıymetli olduğunu her geçen gün biraz daha anlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, iki gün önce saldırıya uğrayan Bahçelievler ilçe binasını ziyaret etti. Buldan, şunları söyledi:

“Öncelikle Bahçelievler İlçe Örgütümüze geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Bu saldırılar karşısında dayanışmanın ne kadar kıymetli olduğunu her geçen gün biraz daha anlıyoruz. Bizleri büyütecek ve ayakta tutacak olan elbette ki dayanışmadır. Aynı zamanda bu provokasyonu ve saldırıları yapmaya çalışanlara karşı da dimdik ayakta olduğumuzu göstermektir. Saldırı akşamı Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar buradaydı. Bu saldırıyı kınamak, lanetlemek adına burada bulunan halkımızın yanında olmaya çalıştık. Bundan sonra da bunun böyle devam edeceğini herkesin bilmesi gerekiyor. Saldırının olduğu tarih manidar bir tarihti. Tam da Roboski Katliamının 10. yıl dönümüne denk gelen bir saldırıyla karşı karşıya kaldık.

Ülkemiz acılar ülkesidir. Ülkemizin tarihi katliamlarla dolu bir tarihtir. Roboski asla unutulacak bir katliam değildir. Roboski’ye benzer onlarca acının yaşandığını bu ülke ve bu coğrafyada yaşayan halklar çok iyi bilirler. En fazla da bunun bilincinde olanlar bizleriz, biz Kürtleriz. Kürtler tarihi boyunca hep acılarla, katliamlarla karşı karşıya kaldı. Hiçbir zaman bu acıları ne unuttu ne unutturdu ne de bu zalimler karşısında diz çöktü, boyun eğdi. Biz saldırıların arkasındaki güçleri, emir verenleri, tetik çektirmek isteyenleri çok iyi tanıyor ve tarihten biliyoruz. Tam da Deniz Poyraz’ın duruşmasına bir gün kala yapılan saldırı ile Kürtlere bir kez daha acı yaşatmak istediğini ve bu ülkeyi yönetenlerin HDP’ye ve Kürtlere bir mesaj verdiğini biliyoruz.

“Meydanı korkaklara bırakmayacağımızı herkes bilmelidir”

Biz Roboski Katliamının açığa çıkarılmaması üzerine, Deniz Poyraz, Ankara Gar, Suruç katliamlarının açığa çıkarılmaması üzerine bazı güçlerin harekete geçtiğini çok iyi biliyoruz. Emir veren, tetiği çeken, saldırıyı yapmak isteyenler bellidir. Kanlı bir kaosu yaratmaya çalışanlar bilsin ki; HDP bu saldırılar karşısında kendi güçlü mücadelesinden, inancından ve iradesinden asla taviz vermeyecektir. Meydanı korkaklara bırakmayacağımızı herkes bilmelidir. Bizleri siyaseten yenemeyen, sandıkta yenemeyen bu kesimler, kanlı eylemleri ve saldırılarıyla bizi yenmek isteseler de asla yenemeyeceklerdir.

Bahçelievler İlçe Örgütümüze yapılan saldırıda kimsenin hayatını kaybetmemiş olması bizler için güzel bir haber ama bu saldırıyı gerçekleştirenler bir an önce yargılanmalıdır. Bu güçlerin açığa çıkarılması için mücadelemize devam edeceğiz. Saldırgan elbette tek başına gelmedi. Onu buraya gönderdiler; eline silah, bıçak verdiler. “HDP’ye git, kanlı bir eylem gerçekleştir” dediler. Kanlı eylemlerle kaosla, saldırılarla, katliamlarla Türkiye’nin bir yere varamayacağını artık herkes bilmelidir. HDP bugün Türkiye’de milyonların oyunu almış bir partidir. Parlamentonun 3’üncü büyük partisidir. Her gün partimizi hedef göstermeye ve kriminalize etmeye çalışanlar, hakaret edenler, bugün tek başına parlamentoya giremeyenler bu söylemleri, tavırları ve tutumlarıyla saldırganları güçlendirdiklerini çok iyi bilsinler. Kendileri yüzde 10 seçim barajını aşamayacak kadar küçük partiler, Türkiye’nin 3. büyük partisine hakaret etme hakkına sahip değildir. Haklılığımızı, irademizi, başarımızı hazmedemeyenler partimize saldırganları göndererek buradan bir şey çıkar mı umudu taşıyorlar, ancak bunun boşa çıktığını gördüler ve görmeye devam edecekler.

“Bu zalimler karşısında mutlaka bizler kazanacağız”

Dün Deniz Poyraz’ın duruşmasında mahkeme heyetinin tavrını açık bir şekilde gördük. Katilin nasıl korunduğunu ve kullanıldığını gördük. Dün itirazımız katile katil gibi davranılmamasınaydı. Ancak katile katil dediğimiz için hakkımızda soruşturma açtılar. Soruşturmaları vız gelir tırıs gider. İstedikleri kadar soruşturma açsınlar, fezleke hazırlasınlar, biz katile katil demekten vazgeçmeyeceğiz. Arkasındaki güçleri ortaya çıkarmak için sözümüzü her yerde söylemeye devam edeceğiz. Eğer bir katil tetiği çekmiş ve bir kadını vahşice katletmişse onun adı katildir. İsteğimiz sadece bu tetiği çekenlerin değil arkasındaki güçlerin sorgulanması ve yargılanmasıdır. Hiç kimse kaygıya kapılmasın, milyonlar mutlaka kazanacaktır. Bu zalimler karşısında, bu faşizm anlayışı karşısında bizler mutlaka kazanacağız. Yeter ki dayanışmamızı, mücadelemizi, irademizi ve kararlı duruşumuzu kaybetmeyelim, bundan ödün vermeyelim. Ben ilçe örgütümüze bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum, yaralanan arkadaşlara acil şifalar diliyorum. Dayanışma içinde olanlara başta Barış Anneleri olmak üzere herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Hepimizin yolu açık olsun.

Paylaşın