Altılı Masa’dan ‘Yeni Anayasa’ Çıkarması

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti (DP), Gelecek Partisi ve Demokrasi Ve Atılım (DEVA) Partisi bugün yeni anayasa önerisini kamuoyuna açıklayacak. Açıklama sonrası Anadolu çıkarması yapılarak, yeni anayasayı halka anlatılacak.

Liderler Bilkent Otelde bugün hazırlanan yeni anayasa teklifinin kamuoyuna açıklanmasının ardından saat 14.00’de DP’nin ev sahipliğinde bir araya gelerek gündemdeki konuları görüşmeye devam edecekler.

Kısa Dalga’dan Mahmut Aydın’ın aktardığına göre, liderlerin talimatıyla 6’lı masayı oluşturan partilerin yetkili kurulları da hazırlığı tamamlanan anayasa değişikliği teklifini ele alarak, Anadolu ziyaretlerinin 2023 yılı merkezi yönetim bütçesinin TBMM’de kabul edilmesinden sonra yapılmasında mutabık kaldı.

Partilerin anayasayı anlatırken kullanacakları argümanlar da yine 6’lı masa kararıyla kurulan İletişim Komisyonu tarafından belirlendi. Buna göre, başta ekonomik kriz olmak olmak üzere yaşanan pek çok sıkıntının anayasadan kaynaklandığı belirtilerek, “demokratik, kapsayıcı, kuvvetler ayrılığını pekiştiren, yargı bağımsızlığını güvence altına alan, Merkez Bankasının bağımsızlığını sağlayan yeni bir anayasanın ekonomik krizin de çözümü olacağı” anlatılacak. Yeni anayasa ile yabancı yatırımcıların Türkiye’ye gelmesinin önündeki engellerin kaldırılacağı, ayrıca ifade ve inanç özgürlüğü ile temel insan hakları alanındaki eksiklerin de giderileceği vurgusu yapılacak.

Sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, üniversiteler ve meslek örgütlerinin de yeni anayasa konusunda görüşleri alınacak.

Liderlerin gündemi

6’lı masayı oluşturan partilerin Genel Başkanları bugün saat 10.30’da Bilkent Otel’de “Şimdi Demokrasi Zamanı” başlığı ile güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişi düzenleyen anayasa değişikliği önerisinin tanıtımına katıldıktan sonra saat 14.00’de DP Genel Merkezinde bir araya gelecek.

Toplantıda, Temel Politikalar Komisyonu’nun hazırlıklarını görüşecek. 6’lı masanın “yol haritası” olarak bilinen çalışmalar aynı zamanda Hükümet Programının altyapısını oluşturuyor. Toplantıda cumhurbaşkanı adaylığı süreci ile seçimden sonra oluşacak Meclisin olası sandalye dağılımı senaryoları da ele alınacak.

Ayrıca yol haritası kapsamında belirlenecek cumhurbaşkanı adayının ülkeyi nasıl yöneteceğine ilişkin “protokol”ün içeriği de liderlerin görüşüne sunulacak. Liderler, il il milletvekili sayıları ile çeşitli olasılıkları da tartışacak. Hangi illerde işbirliği yapılacağı ve tek liste ile seçime gidileceği konusunun da karara bağlanması bekleniyor.

Liderlerin toplantısında, terör saldırıları, göçmenler ve başta Suriye’ye yapılması olası kara harekatı olmak üzere sıcak dış politika konuları da gündeme gelecek.

Kılıçdaroğlu aday

Ankara kulislerine göre 6’lı masanın cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olacak. İYİ Parti’li Yavuz Ağıralioğlu’nun çıkışları “bireysel” ve “İYİ Parti’den ayrılmak için gerekçe yaratmak” olarak niteleniyor. İYİ Parti’nin seçimden sonra olası yeni hükümette “daha fazla bakanlık ve bürokratik kadro” talep etmek için el yükselttiğini ifade eden kaynaklar, “bu durumda anormallik yok. Sonuçta 6’lı masanın iki büyük partisinden birisi” yorumunu yaptı.

Gelecek ve DEVA Partisi

Gelecek Partisi ile DEVA Partisi’nin 2023 seçimlerinde CHP listelerinde yer almayacakları kesinleşirken iki partinin kendi logoları ile seçime katılacakları bildirildi. Saadet Partisi ile DP’nin ise CHP listelerinden seçime gireceklerine kesin gözüyle bakılıyor.

Adayla birlikte kabine de açıklanacak

6’lı masanın cumhurbaşkanı adayı ile birlikte cumhurbaşkanı yardımcıları bakanlar ve bazı üst düzey bürokratik atamaları açıklayacağı, liderlerin bugünkü toplantısında konunun gündemde olduğu ifade edildi.

CHP Kurultayı

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olması halinde partiden istifa etmeyeceği yerine bir vekil tayin edeceği bildirildi. Buna göre, genel beklenti, parti içinde liderlik yarışının önlenmesi için “hukukçu yeni bir ismin” genel başkan yardımcısı olarak atanması ve genel başkanın vekaleti ona bırakması.

Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı seçilmesi halinde CHP’den istifa edecek, parti 2023 kurultayında yeni bir genel başkan belirleyecek.

Paylaşın

Altılı Masa, ‘Cumhurbaşkanı Adayı’ İçin HDP İle Görüşecek Mi?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), Demokrat Parti, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan Altılı Masa, geçiş süreci ve temel politikalarda anlaşmanın sağlanması durumunda gelecek yılın ilk aylarında ortak cumhurbaşkanı adayını belirleme sürecini başlatacak.

Belirlenecek adayın Altılı Masa’da olmayan diğer siyasi partilerden de destek arayışına girmesi bekleniyor. Bu süreçte ortak Cumhurbaşkanı adayını müzakere etmek istediğini söyleyen HDP ile görüşme, oy oranı düşünüldüğünde ayrıca önem taşıyor. Cumhurbaşkanı adayı şubat ya da mart ayında belli olursa diğer partilerle temas trafiği de başlayacak.

Peki “ortak yönetim” vaadinde bulunan, bunun nasıl olacağıyla ilgili “Geçiş Süreci Yol Haritası” çalışması yürüten Altılı Masa, belirleyecekleri Cumhurbaşkanı adayının HDP’nin desteğini alması durumunda ortak yönetime HDP’yi de dahil edecek mi? Altılı Masa’daki partilerin temsilcileri bu soruya “hayır” yanıtını veriyor.

Gazete Duvar‘ın aktardığına göre, HDP’nin, ortak cumhurbaşkanı adayını desteklemek için şartlarını içeren Tutum Belgesi’ndeki taleplerin karşılanmasının önem taşıdığına dikkat çeken bir yetkili, “HDP’nin Tutum Belgesi büyük oranda desteklenebilir bir belge. Onlar da bu talepler kapsamında adımlar atılmasını istiyor. Cumhurbaşkanı adayı bunları değerlendirecektir. Eğer HDP ortak adayı destekleme kararı verirse seçimin kazanılması durumunda oluşturulacak ortak yönetimde yer almaz. Bakanlık verilmez. Cumhur İttifakı’ndaki MHP gibi olur. MHP’nin bakanı yok, yürütme organında bir mekanizma içinde bulunmuyor ama siyasi karar alma süreçlerinde görüşlerine başvuruluyor” değerlendirmesi yaptı.

Kapatma davasında hazine yardımı

Öte yandan Meclis’in üçüncü büyük partisi HDP hakkında açılan kapatma davasında 17 ay geride kaldı. Geçtiğimiz hafta ek savunmasını Anayasa Mahkemesi’ne sunan HDP’de şimdi sözlü savunma için hazırlıklar başladı. Yüksek Mahkeme sözlü savunmayı da aldıktan sonra raportörün raporunu bekleyecek. Bu raporun ardından dava Anayasa Mahkemesi gündemine alınacak.

Üyeler toplanıp bir karara varacak. Hukukçular tüm bu sürecin şubat ayını bulabileceğini söylüyor. HDP’nin kapatılması yönünde çağrılarını sürdüren MHP yetkilileri mahkemeyi daha fazla gecikmeye meydan bırakmadan kapatma kararı vermeye çağırıyor. MHP’nin arka arkaya sürecin hızlandırılması çağrısında bir etken de partilere yapılacak Hazine yardımı. 2023 yılı bütçesi kapsamında yapılacak bu yardım, ocak ayının 10’unda hesaplara yatırılmış olacak.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız bu durumu bütçe görüşmelerinde gündeme getirdi, davada Hazine yardımından yoksun bırakma ya da kapatma gibi bir karar çıkarsa 540 milyon TL’lik Hazine yardımı iadesinin nasıl olacağını sordu. Yıldız, “Bunu bir kasıtla falan söylemiyorum. Mahkeme öyle ya da böyle hukuka, akla, vicdani kanaatine göre bir an önce karar vermelidir” dedi.

Paylaşın

HDP’li Tuncer Bakırhan: Kimse Bizi Zorlamasın…

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin açıklamalarda bulunan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan, “Üç adaylı çıkıldığı durumda, muhalefetin adayı ikinci tura kalırsa HDP açısından tavır bir ehven-i şer tercihi mi olacak yoksa ikisine de destek vermemek mi?” sorusuna verdiği yanıtta şu ifadeleri kullandı:

“Ehven-i şer bizde asla olmaz. Millet ittifakı noktaya getirmesin bizi. Bu olmasın diye uğraşıyoruz. Demokrasi adına dünya kadar bedel ödeyelim sonra kötüler arasında bir seçim mi yapalım? Kimse bizi zorlamasın yanlış yapar. Sizin aracılığınızla da bunu tekrar söyleyelim, kesinlikle HDP’yi ehven-i şer noktasına getirecek bir tutum içerisine girmesinler.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan, cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Altılı Masa’nın çıkaracağı ortak adayla ilgili konuşan Bakırhan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın aday olması durumunda muhalefete asla destek vermeyeceklerini belirtti.

BirGün’e konuşan Bakırhan, “Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili henüz Emek ve Özgürlük İttifakı içerisinde bir tartışmaya girmedik. Ama neden sol, sosyalist, demokrat çevreler iki kötü arasında seçim yapmak zorunda kalsın? Kendi adayımızı çıkarırız. Ankara Belediye Başkanı’nın ismi tartışılıyor. Asla ve kat’a ilkelerimizle ters düşen bir adaya oy vermeyiz. Erdoğan’dan ne farkı var? Nasıl bir niteliğe sahiptir. Türkiye’nin temel sorunlarını çözmeye ilişkin bir inanca iradeye sahip midir? Cumhurbaşkanlığı niteliği taşıyor mu? Neden kötüler arasında seçim yapsın Türkiye?” ifadelerini kullandı.

“Asla taraf olmayız”

“Bu durumda asla taraf olmayız. Kendi adayımızı çıkarırız. Ortaklaşabilirsek demokratik sosyalist çevrelerle bir aday çıkarırız. Brezilya’da Kolombiya’da oluyor burada niye olmasın” diyen Bakırhan, şöyle devam etti:

“İki bloğa mahkum değiliz. Kürtlerin, muhalefetin oyunu alabilecek bir aday çıkarmak durumundadır muhalefet. Peşinen söylüyorum, böyle bir tartışmamız yok henüz ama Mansur Yavaş veya ona benzeyen bir adaya asla ve kat’a oy vermeyiz. Biz Türkiye halkları için iyi şeyler yapma arayışında bir siyasi parti olarak niye sicili olumsuz tartışılan birini tercih edelim? Türkiye’nin devrimci demokrat bir geçmiş var, neden bu ilkelere uygun bir adayı hep beraber çıkarmayalım?”

“Kimse bizi zorlamasın yanlış yapar”

“Üç adaylı çıkıldığı durumda, muhalefetin adayı ikinci tura kalırsa HDP açısından tavır bir ehven-i şer tercihi mi olacak yoksa ikisine de destek vermemek mi?” sorsunu da yanıtlayan Bakırhan, şunları kaydetti:

“Ehven-i şer bizde asla olmaz. Millet ittifakı noktaya getirmesin bizi. Bu olmasın diye uğraşıyoruz. Demokrasi adına dünya kadar bedel ödeyelim sonra kötüler arasında bir seçim mi yapalım? Kimse bizi zorlamasın yanlış yapar. Sizin aracılığınızla da bunu tekrar söyleyelim, kesinlikle HDP’yi ehven-i şer noktasına getirecek bir tutum içerisine girmesinler.”

Paylaşın

HDP, Ek Savunmasını Anayasa Mahkemesi’ne Teslim Etti

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) görülen kapatma davasına dair ek savunmasını tamamladı ve tanınan süreden bir gün önce AYM’ye teslim etti. Ek savunmada, bir flaş bellek üzerinden PKK ile HDP arasında kurulan ilişkiye karşı çıkılıyor.

BBC Türkçe’den Hatice Kamer’in aktardığına göre, söz konusu kayıtların HDP’nin kuruluşundan önceye uzandığı savunuluyor.

Anayasa Mahkemesi, HDP’nin kapatılması davası kapsamında yapılan başvuruda yer alan ve delil olarak değerlendirilen beş klasördeki Kürtçe metinlerin Türkçe’ye çevrilmiş halini 27 Eylül’de HDP’ye göndermişti.

Delil olduğu iddia edilen metinler, bir PKK’lı üzerinden çıkan flaş belleğe dayanıyor.

Mahkeme, HDP’den içeriğe dair itirazlarını 26 Kasım tarihine kadar bildirmelerini istemişti.

HDP Hukuk Komisyonu’ndan Avukat Serhat Eren, bu metinlerin ses kayıtlarından metne geçirildiğini ve çevirilerin doğru olup olmadığını tespit etmeleri için ek süreye ihtiyaçlarının olduğunu, 11 Ekim tarihinde mahkemeye başvurarak ek süre talebinde bulunduklarını söyledi.

BBC Türkçe’ye konuşan Eren, HDP’nin kapatılması için delil olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın Anayasa Mahkemesine gönderdiği belgelerin yer, zaman, kişi, fiil olarak partilerinin kapatılma davası ile ilişkili olmadığını savundu:

“Kürtçe’ye çevrilerek kaydedilen bu ses notları 1996-97 yıllarına ait. O dönemde HDP bile yoktu ve partimizin kapatılması için delil olarak değerlendirilecek bir yönünün olmadığını ifade ederek itirazımızı sunduk. Bundan sonraki süreç Anayasa Mahkemesi’nin takvimine göre işleyecek. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını, sözlü mütalaasını sunmak üzere ne zaman davet edecek, bizi ne zaman davet edecek bu tamamen mahkemenin insiyatifine kalmış’’

Eren, bu sürecin seçimlerden önce de olabileceğini ama seçim sathı mailine girilen bu zamanda, seçim sonuçlarına doğrudan etki edebilecek bir kararı vermek için mahkemenin acele etmeyeceğine inanmak istediklerini ifade etti.

Beş klasörden oluşan Kürtçe belgelerde neler var?

Avukat Serhat Eren, Kürtçe metinlerin 1996 – 97 yıllarında, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın eğitimler sırasında verdiği ders notlarının ses kayıtlarının Kürtçe metinler halinde kaydedilmiş hallerinden oluştuğunu söyledi.

Bu eğitim çalışmalarının, Türkçe yapıldığı ancak daha sonra Kürtçe’ye çevrilerek, PKK üyelerinin eğitim çalışmalarında materyal olarak kullanıldığı belirtiliyor.

Eğitim notları olarak tanımlanan bu Kürtçe metinlerin, 2017 yılında Adıyaman bölgesinde bir çatışmada öldürülen bir PKK militanının üzerinde bulunan flaş bellekten çıktığı kaydediliyor.

Bu PKK’lı, HDP Diyarbakır milletvekili Semra Güzel’in sözlüsü olarak adını duyduğu Volkan Bora.

Avukat Serhat Eren, PKK’lı Bora’nın üzerinde çıkan flaş bellekteki bu notların, Semra Güzel’in dosyasına eklendiğini belirtti:

“Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı da o notları HDP ile ilişkilendirmek için o notları alıp Anayasa Mahkemesine gönderdi. Anayasa Mahkemesi de bu notların davayla ilişkisi var mı, yok mu diye tercümesini yaptırmış. 1996-97 tarihli bu belgeler, PKK’nin kendi eğitim çalışmalarında kullandığı notlarmış.

İçinde tek bir kelime HDP ya da Semra Güzel geçmiyor ama Semra Güzel’in sözlüsü üzerinden PKK-HDP ilişkisi kurmak gibi bir çabaya girdikleri anlaşılıyor ve bunun da kamuoyunda bir algı oluşturmaya dönük bir hamle olduğu anlaşılıyor”

Paylaşın

‘HDP Kapatma Davası’nda Sözlü Savunma Süreci Başlıyor

HDP’nin hukukçu milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, geçmişte HDP’yi doğrudan hedef gösteren Muhterem İnce’nin bugün kapatma davası için oy kullanacak olmasının mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesine aykırı olduğunu kaydetti.

HDP daha önce de eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan hakkında AYM’ye reddi hâkim talebinde bulunmuştu. Dilekçede, hakkında siyasi yasak istenenlerle ilgili 26 soruşturmada Fidan’ın imzası olduğu belirtilmişti. Ancak AYM heyeti, talebi reddetmişti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) hakkında açılan kapatma davasında kritik bir sürece girildi. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), partiye verdiği ek savunma süresi 25 Kasım’da dolacak. AYM, artık “sözlü savunma” aşamasına geçecek.

Ancak bu süreçte Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen eski İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce’nin HDP’yi terörle ilişkilendiren paylaşımları ortaya çıktı. HDP, bu nedenle İnce hakkında “reddi hâkim” talebinde bulunup bulunmamayı değerlendirmeye aldı.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP hakkında açtığı kapatma davasında yargılama, iddianamenin 21 Haziran 2021’de Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilmesiyle başlamıştı. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Başsavcılığı tarafından dava dosyasına sunulan ek delillere ilişkin partiye savunma için 26 Ekim’de 30 gün ek süre vermişti. Bu sürenin dolacağı 25 Kasım’da HDP’nin ek savunmayı AYM’ye sunacağı öğrenildi.

Sözlü savunma süreci başlıyor

Böylece HDP kapatma davasındaki “ön savunma” aşaması tamamlanarak, sözlü yargılama aşamasına geçilecek. AYM tarafından belirlenecek bir tarihte yapılacak duruşmada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin iddialarını bu kez sözlü olarak dile getirecek. HDP yöneticileri ile siyasi yasak istenen partinin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş gibi isimler ise sözlü savunma yapacak.

Sözlü savunmadan sonra kapatma talebi görüşülecek

Bütün sürecin ardından AYM Başraportörü, davaya ilişkin bilgi ve belgeleri inceleyerek esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Raporun, Yüksek Mahkeme üyelerine dağıtılmasının ardından Başkan Zühtü Arslan toplantı için bir gün belirleyecek. Üyeler belirlenen günde bir araya gelerek kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak.

AYM üyesi İnce’den tartışmalı HDP paylaşımları

HDP için kapatma kararı çıkması için 15 üyeden 10’nun oyu yetecek. Bu nedenle AYM’deki dengeler belirleyici olacak. AYM’de Başkan Zühtü Arslan’ın arasında bulunduğu 5 üyenin “muhalif” olduğu biliniyor. İrfan Fidan’ın arasında bulunduğu 9 üye ise genellikle hak ihlali karşıtı kararlara imza atıyor.

İçişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yaparken Sayıştay Üyeliği’ne seçilen ve kısa sürede buradan TBMM tarafından AYM üyeliğine atanan Muhterem İnce’nin ise henüz AYM kararlarındaki duruşu netleşmedi. Bu nedenle İnce’nin HDP kapatma davasındaki oy tercihi sonuca etkili olacak.

Ancak Muhterem İnce’nin geçmişte HDP aleyhinde bazı paylaşımları ortaya çıktı. İçişleri Bakan Yardımcılığı yaptığı dönemde Süleyman Soylu’nun bir konuşmasını Twitter’da paylaşan Muhterem İnce, 21 Şubat 2021 tarihinde HDP’yi “terörist kargoculuğu yayıp, dağa adam kaçırmakla” suçladı. İnce, “Terörist kargoculuğu yapıp dağa adam kaçıran HDP milletvekili ve yardakçıları zarar ve ziyandan öte geçemeyen zavallılardır. Diyarbakır Annelerinin acılarının sorumlusu işte bunlardır” diye yazdı.

İnce’nin bir diğer paylaşımı ise HDP’li belediyelerin “terörden arındırıldığı” şeklinde oldu. 18 Kasım 2020’de kayyım tarafından yönetilen Batman Belediyesi’ni ziyaret eden Muhterem İnce, buna ilişkin “Terörden arındırılan belediyeler. 1 yıl görevde kalan HDP’li Batman Belediye Başkanı 150 Milyon TL ilave borç bıraktı. Bu süreçte vatandaşa sunduğu hizmet sayısı: 0. 7 aydır görevde olan Belediye Başkan Vekilimiz hem borç ödedi hem de hizmet üretti. Teröre değil millete hizmet” paylaşımını yaptı.

İhsas-ı rey tartışması

İnce’nin HDP’yi terörle ilişkilendiren paylaşımları ise bir davada tarafını önceden belli etme anlamına gelen “ihsas-ı rey” tartışmasına neden oldu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede HDP, PKK’nın siyasi uzantısı olmakla suçlanıyordu. HDP’nin “PKK’yı açıkça desteklemekten öteye geçerek onun bir organı gibi faaliyette bulunduğu” öne sürülen iddianamede, “Aslında HDP ile PKK-KCK arasında bir fark yoktur” denilmişti.

HDP reddi hâkim talebini değerlendirecek

Alınan bilgiye göre HDP, Muhterem İnce hakkında reddi hâkim talebinde bulunmak için söz konusu paylaşımları gündemine aldı. Anayasa Mahkemesi üyeleri, olası bir başvuruda talebi kabul ederse, Muhterem İnce oymalara katılamayacak.

DW Türkçe’den Alican Uludağ’a konuşan HDP’nin hukukçu milletvekili Mehmet Rüştü Tiryaki, geçmişte HDP’yi doğrudan hedef gösteren bir kişinin bugün kapatma davası için oy kullanacak olmasının mahkemelerin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesine aykırı olduğunu kaydetti.

HDP daha önce de eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan hakkında AYM’ye reddi hâkim talebinde bulunmuştu. Dilekçede, hakkında siyasi yasak istenenlerle ilgili 26 soruşturmada Fidan’ın imzası olduğu belirtilmişti. Ancak AYM heyeti, talebi reddetmişti.

Paylaşın

HDP’li Pervin Buldan: Sorunların Çözümü Diyalog Ve Müzakerelerdir

“Kaybedeceğini gören AKP-MHP ittifakı siyasi ömrünü uzatmak için seçim kampanyasını savaş politikalarıyla başlatmış durumda” ifadelerini kullanan Buldan, “Bu savaş politikalarına derhal son verin. Sorunların çözümü diyalog ve müzakerelerdir” dedi ve ekledi:

“Demokratik ve barışçıl adımlardadır. Çatışma ve şiddet politikasıyla bugüne değin çözülebilen tek bir sorun olmadığını biliyoruz. Bu yanlıştan bir an önce vazgeçilmelidir”.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında konuştu. Buldan’ın açıklamasından satırbaşları şöyle:

“Ne yazık ki savaş can almaya devam ediyor. Antep’in Karkamış ilçesini başta olmak üzere hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı ve sabır diliyorum. Yaralılar için acil şifalar diliyorum. Tüm kayıpların acısını yüreğimizde en derinden hissettiğimizi özellikle ifade etmek istiyorum.

Her zaman söylediğimiz gibi; savaş, en büyük yıkımdır, en büyük felakettir ve acıların en talihsizi savaşlarda yaşanır.

İktidarların bekası için canları ve yaşamı hiçe sayan AKP-MHP savaş zihniyetini herkes görmelidir. Kaybedeceğini gören AKP-MHP ittifakı siyasi ömrünü uzatmak için seçim kampanyasını savaş politikalarıyla başlatmış durumda.

Kuzey ve doğu Suriye sivil yerleşim bölgelerine yönelik olarak gerçekleştirilen hava operasyonu ve saldırıların hemen öncesinde Taksim’de yaşanan karanlık patlama kesinlikle tesadüf değildir. Ortada elbette ki aydınlatılması gereken yığınla soru işareti vardır ve bu karanlığı açıklığa kavuşturmak yerine savaş siyasetine sarılan iktidara çok net bir şekilde söylemek isterim ki oyunlar tutmayacaktır.

AKP-MHP iktidarı iddia ettiği gibi Kuzeydoğu Suriye’deki demokratik yönetim modeli Türkiye için bir tehdit değildir. Halkların ortak geleceği açısından asıl tehlike AKP-MHP’nin dayattığı savaş politikalarıdır. Buradan açık bir şekilde söylemek istiyorum; kuzey ve doğu Suriye halklarına, Kürt halkına, kadınlara yaşattığınız bu savaştan ve yıkımdan size asla bir iktidar çıkmayacaktır.

Bu savaş politikalarına derhal son verin. Sorunların çözümü diyalog ve müzakerelerdir. Demokratik ve barışçıl adımlardadır. Çatışma ve şiddet politikasıyla bugüne değin çözülebilen tek bir sorun olmadığını biliyoruz. Bu yanlıştan bir an önce vazgeçilmelidir.

Suriye halkları üzerinden elinizi çekin, Kuzeydoğu Suriye’den elinizi çekin.

Buradan savaş politikalarına sessiz kalanlara ve de alkış tutanlara diyorum ki seçim öncesi sahneye konulan bu büyük oyunu hepinizin görmesi gerekiyor. Bu oyunun bir parçası değil, hep birlikte karşısında olalım.

Demokratik, ortak bir geleceğin inşası için gücümüzü ve irademizi mutlaka ama mutlaka birleştirelim. HDP; savaşlar, çatışmalar ve şiddetler karşısında üzerine düşeni yerine getirmeye hazırdır.

“Ortak bir kadın mücadelesi var”

Sokaklardan cezaevilerine varıncaya kadar siyasi şiddetin en ağır hali uygulanmaktadır. İstanbul Sözleşmesi’ni kaldıran da, kadın kurumlarını kapatan da, kadın katillerini serbest bırakan da bu iktidardır.

Çok uluslu erkek rejimlerin küresel tahribatına karşı sistemlere meydan okuyan ortak bir kadın mücadelesi var. Arjantin, Meksika, Tunus, Afganistan, Türkiye, İran’da kadınlar, kadın düşmanı bu yönetimlere karşı mücadele etmektedir ve yeni yaşamın kapısını aralamaktadır.

Bütçe görüşmelerinde içinde kadının adı dahi geçmiyor, şerhimizi koyacağız. Erkeklerin savaş bütçesine karşı, toplumsal cinsiyete duyarlı bir bütçe istediğimizi ifade edeceğiz. Savaşa kepçeyle yatırım yapanlar, topluma, en çok da kadına bir damlayı reva görmektedir. Yüz kadından sadece 18’i kayıtlı ve tam zamanlı çalışıyor.

Tarımdaki kadınların neredeyse tamamı kayıt dışı ve güvencesiz çalışıyor. Güvencesizlik kadınlar için bir rejim haline getirilmiştir. Farklı cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine sahip olanlar da yaşamın her alanında şiddete maruz kalıyorlar. Hiçbir kesimin hakları, bu iktidarın insafına tabi değildir. Kimsenin yaşam biçimini tehdit edemezler, biz buna izin vermeyeceğiz.

“2023 seçimlerine kadınlar damga vuracak”

Bu ülkenin ekonomik düzeyini yalan kurumunuz olan TÜİK’inizin sahte milli gelir rakamları değil, kişi başına düşen sefalet belirler. Bir ülke, yurttaşının insan onuruna yaraşır gelir dağılımını sağladığında sosyal devlet niteliğine sahip olur. Gerisi halkın cebinden yapılan soygundur. Bu kara tablo sizi endişelendirmesin, çıkış yolu mümkündür.

Bütçe çalışmalarımızda ortaya koyduğumuz ekonomi politikalarımız, seçimden sonra yaşama geçsin diye mücadele edeceğiz. Bütün yurttaşların temel ekonomik ihtiyaçları güvence altına alınacak. Eşit işe eşit ücret sağlayacağız. Kadının görünmeyen emeğini güvence altına alacağız. Kadın yoksulluğunu ve yoksunluğunu sonlandıracak ekonomik tedbirleri HDP olarak alacağız. Sağlık, eğitim, barınma, ulaşım her alanda kadınlar için pozitif ayrımcı bir ekonomik programı hayata geçireceğiz.

2023 seçimlerine damgayı biz kadınlar vuracağız. Biz kadınlar, kendimizi seçeceğiz. Biz kadınlar, bizi yönetecek olanları seçecek.”

Paylaşın

İYİ Parti Ve HDP Arasında Sular Durulmuyor: Karşılıklı Suçlamalar

Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile İYİ Parti arasında, altılı masa kurulduğu günden beri sık sık baş gösteren gerilim, bir kez daha gündemde. Tartışmalar bu kez AKP’li bir heyetin, başörtüsü konusunda hazırlanacak anayasa değişikliği için HDP grubunu ziyaret etmesiyle başladı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, grup konuşmasında ziyareti “Açılımcılar kumpanyası yeniden seyircisiyle buluşuyor” sözleriyle eleştirdi. 2013’te Kürt sorununun çözümü için yürütülen çözüm sürecine atıfta bulunan Akşener, HDP’yi de “HDP vekilleri de genel başkanlarını tutukladığı, belediyelerine kayyum atadığı için sabah akşam eleştirdikleri, AK Parti ile, aynı masaya oturmaktan zerre utanmadılar” sözleriyle eleştirdi. Akşener’in bu sözleri iki parti arasında son zamanların en şiddetli tartışmasını başlattı.

Akşener’e, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, halk buluşması için geldiği Ardahan’dan yanıt verdi. Buldan, Akşener’i Kürtlere hakaret etmeyi kendisine görev edinmekle suçlayarak Akşener’in, Kürt düşmanı olduğunu iddia etti. Susurluk kazasına göndermede bulunan Buldan, “Bize kumpanya kuruyor diye de iftira attılar. Oysa HDP’liler kumpanya bilmezler, HDP’lilerin kumpanya bilmediğini cezaevlerinin HDP’lilerle dolu olduğunu göstererek ispat ederiz. Ancak onlar kumpanyanın ne demek olduğunu Susurluk’tan bilirler, onlar kumpanyanın ne demek olduğunu 28 Şubat’tan bilirler” dedi.

İYİ Parti’den yanıt

Buldan’ın bu açıklamasına İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, yazılı açıklamayla yanıt verdi. Zorlu, “Bir siyasi partinin eş genel başkanı” olarak nitelendirdiği Buldan’ın, asılsız suçlamalar ve hakaretlere başvurma yolunu tercih ettiğin öne sürdü. Ayrımcılığı red ettiklerini savunan Zorlu şöyle konuştu:

“Kürtler bu ülkenin, bu vatanın, asli ve şerefli vatandaşlarıdır. Bu çerçevede, her türlü ayrımcılığı reddediyoruz. Ayrıca, yürüttükleri siyasetteki tutarsızlıkları örtmek için yalan ve hamasete başvuranların, son dönemde düştükleri zor durumu anlamakla birlikte her sıkışan parti liderinin, partimize ve Genel Başkanımıza saldırmasını asla kabul etmiyoruz. Siyaset adı altında ilkesiz, seviyesiz yapılan bu gölge oyununu milletimizin takdirine havale ediyoruz”

Akşener yerine Altılı Masa vurgusu

Ancak taraflar arasındaki atışmalar bu açıklamayla da son bulmadı. HDP Eş Genel Başkanı Buldan, Erzurum’un Karayazı ilçesinde düzenlenen halk toplantısında, Akşener’e yanıt vermeyi sürdürdü.

1990’lardaki faili meçhul cinayetlere vurgu yapan Buldan, “Kimse 90’lı yılların kabadayılığını yapmasın, Türkiye’nin 90’lı yılları yaşamasına asla izin vermeyeceğiz” dedi. Akşener yerine altılı masaya dikkat çeken Buldan, “Altılı masada da bize saldıranlar var. Dün bir açıklama yaptım Ardahan’da, bunun üzerine bana bir cevap yazdılar. Söylemeye devam edeceğiz. Bu ülke faili meçhulleri unutmadı, unutmayacak. Bu ülke köy yakmaları yıkmaları unutmadı, unutmayacak.

Bu ülke 12 Eylül dönemlerinde işkence tezgahlarında Kürtlere uygulanan zulmü unutmadı, unutmayacak. Kürtlere dışkı yedirildiğini unutmadı, unutmayacak. Hiç kimse 90’lı yılların kabadayılığına soyunmasın, 90’lıların ve geçmişin unutulmasına izin vermeyeceğiz. Onlar da bu kurnazlığı yapmasınlar. Kürtler her zaman geçmişi hatırlar. Bundan sonra da hatırlayacak. Biz artık 90’lı yılları yaşamak istemiyoruz. Biz 90’lardaki faili meçhullerin tekrardan bu ülkeye gelmesine asla izin vermeyeceğiz” diye konuştu.

Millet ve Cumhur ittifaklarının ülkenin sorununu çözemeyeceğini savunan Buldan, HDP’nin kurduğu Emek ve Özgürlük ittifakına destek istedi.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

HDP’li Buldan: Bizim Üçüncü Yolumuz Var

Erzurum Karayazı’da düzenlenen halk buluşmasında konuşan HDP’li Buldan “Somut projelerini ortaya koymuyorlar. Dolayısıyla Türkiye halkları başta Kürtler, ezilenler, ötekileştirilenler, yok sayılanlar olmak üzere, bu her iki kutba de ne mahkûm ne de mecburdur. Bizim Üçüncü Yolumuz var. Emek ve Özgürlük İttifakımız var” dedi ve ekledi:

“Sizlerin birer eşbaşkan olarak, milletvekili olarak, birer yönetici olarak girmediğiniz ev, dokunmadığınız yürek, sıkmadığınız el asla kalmasın. Durmak yok, seçimlere kadar çalışacağız. Kazanacağız, büyük kazanacağız büyük başaracağız.

Buldan, konuşmasının devamında, “Bir dahaki yerel seçimlerde kayyımlar arabayla değil yürüyerek Ankara’ya gidecek. Gidip sarayda kendilerine yer arasınlar. Gidip sarayda kendilerine koltuk bulsunlar.” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Erzurum Karayazı’da düzenlenen halk buluşmasında konuştu.

Yaklaşan seçimleri hatırlatan Buldan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

“Bir seçim sürecine yaklaşıyoruz. Bu seçim süreci Türkiye tarihini değiştirecek olan bir süreç. Seçimler Türkiye açısından kritik. Seçilecek olan başkan ve milletvekilleri de Türkiye’nin geleceğini belirleyecek olan insanlar olacak.

O yüzden bizler HDP olarak yollardayız. Edirne’den Hakkari’ye, Ağrı’dan Kars’a, İstanbul’dan Karayazı’ya kadar her yerdeyiz, her yerde olmaya devam edeceğiz. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

“Hırsızlıkla geçiniyorlar”

AKP ve küçük ortağı MHP’nin tam 7 yıldır acımasızca HDP’ye karşı bir müdahalesi var. Baskısı var. Engellemesi var. Ve her türlü zorbalığı, her türlü zalimliği HDP üzerinde uygulayan bir yönetim anlayışı var. AKP hükümeti bugün bütün bu uyguladığı haksızlık ve hukuksuzlukları HDP’nin siyasetinden rahatsız olduğu için yapıyor.

Bu kadar zalimliği, zorbalığı demokratik siyaset yürüten bir partiden rahatsızlık duyduğu için yapıyor. Çünkü onlar karanlıktan, talandan, yolsuzluktan besleniyorlar. Onlar hırsızlıkla geçiniyorlar. Bu ülkenin bütün kaynaklarını 5’li çetelere aktarmakla geçiniyorlar. Kendi geleceklerini garanti altına almaya çalışıyorlar. Ama Türkiye’yi açlıktan, yoksulluktan, sefaletten ve ekonomik krizin içerisine sürüklemekten geri durmuyorlar.

“Köy yakmalarını unutmadık”

Ancak 6’lı Masada da bize saldıranlar var. Dün bir açıklama yaptım Ardahan’da bunun üzerine bana bir cevap yazdılar. Söylemeye devam edeceğiz. Bu ülke faili meçhulleri unutmadı, unutmayacak. Bu ülke köy yakmaları yıkmaları unutmadı, unutmayacak.

Bu ülke 12 Eylül dönemlerinde işkence tezgahlarında Kürtlere uygulanan zulmü unutmadı, unutmayacak. Kürtlere dışkı yedirildiğini unutmadı, unutmayacak. Hiç kimse 90’lı yılların kabadayılığına soyunmasın, 90’lıların ve geçmişin unutulmasına izin vermeyeceğiz. Onlar da bu kurnazlığı yapmasınlar.

İki tane ittifak var biliyorsunuz. Bu her iki ittifakın da başta Kürt sorunu olmak üzere bu ülkenin sorunlarını asla çözecek yerden baktıklarını görmüyoruz. Her iki kutup da Alevi sorununa, Kürt sorununa, demokrasi sorununa, kadınların sorununa, gençlerin geleceğine dair hiçbir somut adım atmadılar.

“Bizim Üçüncü Yolumuz var”

“Somut projelerini ortaya koymuyorlar. Dolayısıyla Türkiye halkları başta Kürtler, ezilenler, ötekileştirilenler, yok sayılanlar olmak üzere, bu her iki kutba de ne mahkûm ne de mecburdur. Bizim Üçüncü Yolumuz var. Emek ve Özgürlük İttifakımız var.

Sizlerin birer eşbaşkan olarak, milletvekili olarak, birer yönetici olarak girmediğiniz ev, dokunmadığınız yürek, sıkmadığınız el asla kalmasın. Durmak yok, seçimlere kadar çalışacağız. Kazanacağız, büyük kazanacağız büyük başaracağız.

Bir dahaki yerel seçimlerde kayyımlar arabayla değil yürüyerek Ankara’ya gidecek. Gidip sarayda kendilerine yer arasınlar. Gidip sarayda kendilerine koltuk bulsunlar.”

Paylaşın

HDP’li Semra Güzel’in Dokunulmazlığı İkinci Kez ‘Devamsızlık’tan Kaldırılıyor

Meclis Hazırlık Komisyonu, tutuklu bulunan HDP Milletvekili Semra Güzel’in devamsızlıktan dolayı milletvekilliğinin düşürülmesi yönündeki Başkanlık Divanı kararını uygun buldu. Süreç Karma Komisyon’da görüşülecek. Güzel’in “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 15 yıla kadar hapsi isteniyor.

Haber Merkezi / Halkların Demokratik Partisi (HDP) tutuklu Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel hakkında yasama faaliyetlerine katılmadığı gerekçesiyle dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle oluşturulan Meclis Hazırlık Komisyonu, bugünkü toplantısında tavsiye kararını açıkladı.

Tutuklu Semra Güzel’in ve Komisyon’un HDP’li üyesi İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm’ün sağlık sorunları nedeniyle katılamadıkları toplantıda, komisyonun diğer üyeleri oy birliğiyle Güzel’in dokunulmazlığının kaldırılmasını tavsiye kararına vardılar.

Ne olmuştu?

HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in, 2017’de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin düzenlediği hava operasyonunda öldürülen PKK’lı Volkan Bora’yla birlikte görüntüleri kamuoyuna yansımış, Güzel’in dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke hazırlanıp TBMM’ye gönderilmişti. Güzel’in dokunulmazlığı TBMM Karma Komisyonu’nun ardından Genel Kurul’da da görüşülerek 1 Mart’ta kaldırılmıştı.

HDP’li Güzel’in “devamsızlığı” gerekçesiyle bir kez daha dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle kurulan hazırlık komisyonu ilk toplantısını 22 Ekim’de gerçekleştirmişti. O toplantıya katılarak söz alan HDP Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş, Semra Güzel’in dokunulmazlığının kaldırılması konusunda komisyonun karar vermeyeceğini söylemiş ve eklemişti:

“Semra Güzel vekilimizin vekilliğinin düşürülmesine bu komisyon karar vermeyecek. Semra Güzel’in fotoğraflarını dört yıl dosyada tutup, hiçbir işlem yapmayıp, zamanı kendilerince geldiğinde bir düğmeye basıp kamuoyuna servis eden akıl ve iktidar aslında o gün Semra Güzel ile ilgili linç kampanyası ve saldırı kararını vermiştir. Bu bir sır değil. Aslında Meclis de gayet iyi biliyor, burada bulunan milletvekilleri de gayet iyi biliyor.”

Beştaş “devamsızlık” iddialarına karşı “Semra vekilimiz linç edildi, aylarca Meclis’e gelemedi. Çünkü bütün basın yayın organları, fotoğrafları günlerce işleyerek milletvekilliği yapmasına engel oldu. Hakkında bir yakalama, tutuklama kararı yoktu.” diyerek yanıt vermişti.

Paylaşın

AK Parti, Seçim Öncesi Yeni Bir Çözüm Süreci Mi Başlatmak İstiyor?

AK Parti’nin HDP ziyaretinin Türkiye’nin mevcut siyasi iklimine bakıldığında ‘doğal bir ziyaret olmadığı’ görüşünde olan Öğretim Üyesi Dr. Vahap Coşkun, ‘Ülkede bir anayasa yapılıyor, normal siyasi iklimde hükümetin diğer partileri ziyaret etmesi gayet doğal” dedi ve ekledi:

“Fakat Türkiye’nin son dört, beş yılına bakıldığında ve de AK Parti’nin izlediği siyasete bakıldığında normal olarak düşünülemez. Çünkü AK Parti, sadece HDP’yi değil, onunla ilişki içinde olanı terörize etti. HDP’ye selam vermek bile günah haline gelmişti. Bu nedenle muhalefet de HDP ile normal bir ilişki kuramadı. Kaçak göçek, mahçup bir ilişki kurdu. Tüm bunlar varken, AK Parti’nin gidip HDP ile görüşmesi üzerinde düşünülmesi gereken bir husus.”

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) başörtüsü teklifi üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Anayasa teklifi’ çağrısı siyasetin tartışılan gündemi.

Geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanı Bekir Bozdağ başkanlığındaki AK Parti heyeti, başörtüsü konusunda hazırlanacak anayasa değişikliği için MHP, CHP, HDP ve İYİ Parti gruplarını ziyaret etmişti.

AK Parti’nin, bu ziyareti kendi içinde de eleştirilere neden olurken gözler Milliyetçi Hareket Partisi’nin tutumuna çevrilmişti.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında ittifakı AK Parti’nin HDP ziyareti ile ilgili yapılan eleştirilere yanıt vererek “AK Parti’nin HDP ziyareti son derece doğal. Biz, görüşüldüğüne değil makul ve demokratik çözümün nasıl olacağına bakıyoruz’” dedi.

Peki AK Parti’nin HDP ziyareti, Bahçeli’nin bu ziyarete desteği ve de ‘demokratik çözüm’ açıklaması ne anlama geliyor ?

Euronews Türkçe’den Dilek Gül’e konuşan Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Vahap Coşkun, AK Parti’nin ziyaretinin Türkiye’nin mevcut siyasi iklimine bakıldığında ‘doğal bir ziyaret olmadığı’ görüşünde.

”Ülkede bir anayasa yapılıyor, normal siyasi iklimde hükümetin diğer partileri ziyaret etmesi gayet doğal. Fakat Türkiye’nin son dört, beş yılına bakıldığında ve de AK Parti’nin izlediği siyasete bakıldığında normal olarak düşünülemez. Çünkü AK Parti, sadece HDP’yi değil, onunla ilişki içinde olanı terörize etti. HDP’ye selam vermek bile günah haline gelmişti. Bu nedenle muhalefet de HDP ile normal bir ilişki kuramadı. Kaçak göçek, mahçup bir ilişki kurdu. Tüm bunlar varken, AK Parti’nin gidip HDP ile görüşmesi üzerinde düşünülmesi gereken bir husus.”

Muhalefet partilerini ‘AK Parti’nin çizdiği sınırlar dahilinde siyaset izlemekle’ eleştiren Coşkun, muhalefetin bu şekilde kurucu bir siyaset inşa edemeyeceğini düşünüyor.

AK Parti’nin tavrında görülen değişimi Kürt seçmenin seçimlerde oynayacağı belirleyici rolüne bağlayan Vahap Coşkun, HDP’ye yönelik yumuşamanın emarelerinin bir süredir olduğunu dile getiriyor:

”HDP seçmenini etkileyemezse bile en azından AK Parti ile arasına mesafe koymuş olan muhafazakar Kürt seçmen üzerinde bir etki yaratmak için bu tür adımlar attığını düşünüyorum. Bu genel siyasi bir hesap ama HDP ile iktidarın kurduğu ilişki Türkiye’de siyasetin normalleşmesi açısından da daha doğal olacaktır. Şimdi en azından muhalafet HDP ile açıktan görüşebilir herhalde, görüşmek bir terör meselesi olmayacaktır. AK Parti görüştü, MHP bunu doğru bulmuştur diyebilir.”

Dr. Vahap Coşkun, MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin açıklamalarını ise ”MHP için önemli olan iktidarını korumak ve sürdürmektir” olarak değerlendiriyor.

Bahçeli’nin ‘demokratik çözüm’ ifadeleri için ‘alışık olmadığımız bir söylem’ diyen Coşkun, bu sözlerden büyük bir anlam çıkarmak için erken olduğu görüşünde.

Coşkun, Kürt sorununun siyasetin gündemine en nihayetinde geleceğini fakat halihazırda atılan adımları “yeni bir sürecin başlangıcı” şeklinde yorumlamanın zor olduğunu ifade ediyor.

Genelkurmay eski İstihbarat Başkanı, emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin ise daha önceki gibi olmasa da yeni bir çözüm sürecinin kapıda olduğunu söylüyor.

Son dönemde gerçekleşen ziyaretin ve de Bahçeli’nin açıklamalarının altında yatan nedeni Cumhur İttifakı’nın oy ihtiyacına bağlayan İsmail Hakkı Pekin, bu kez meseleye MHP’nin de dahil olmasının süreci başarılı kılabileceği görüşünde:

”AK Parti’nin HDP ziyareti, Bahçeli’nin açıklamalarına bakıldığında sanki bir ‘yumuşama’ya gelindiğini gösteriyor. Yeni bir çözüm süreci olarak görüyorum. Bu sürece bu kez MHP’nin dahil olması süreci başarılı kılabilir. HDP ya da Kürt vatandaşlarımızın oylarının seçimi etkileyeceğinin farkındalar ve bu nedenle Kürt seçmeninin oylarının bir kısmının Cumhur İttifakı’na dönmesi gerekiyor. O zaman Kürt vatandaşlarımız ve HDP ile ilgili konularda yeniden bir karar sürecinde olduklarını görüyorum. Bu yumuşama yeni bir demokratik çözümü başlatabilir. Bu süreçte İmralı devrede olur. Geçmişte olduğu gibi değil de daha farklı bir denklemde yürütülür bu süreç. Cumhur İttifakı’nın da Millet İttifakı’nın da Kürt vatandaşlarının oylarına ihtiyacı var. AKP de bu işi gördü ve karşı tarafa kaptırmak istemiyor.”

İsmail Hakkı Pekin, yeni çözüm süreci nereden başlar sorusuna ise ”Öcalan ile görüşmeler devam ediyordur. Büyük ihtimalle yakın zamanda Öcalan’ın bazı mesajları ile karşılaşabiliriz” yanıtını veriyor.

”Kandil devre dışı bıraktırılabilir, daha yumuşak bir geçiş olabilir. Öcalan’a adada bir ev mi yoksa dışarıda bir ev hapsi mi sorusu gündeme gelebilir.” diyen Pekin, “Bu, Öcalan’ı Mandela seviyesine de getirebilir. Ziyaretler, görüşmeler gerçekleşir çünkü. Eğer bunu yapmazlarsa Demirtaş’ı da engelleyemezler. Onun da etkisini kırmaya çalışıyorlar. Ve Öcalan’ın devreye girmesi gerekiyor. Kandil de operasyonlardan dolayı sıkışmış durumda. Özcesi bu işin demokratik yollarla çözülmesi hakların verilmesi, Öcalan’ın ev hapsine çıkarılmasıyla olacak. Yavaş yavaş o tarafa gidiyoruz. Bu dünya için de önemli, böylece bazı yerlerde YPG’nin ABD tarafından devlet kurmasının da önüne geçilebilir.” diyor.

”HDP üzerindeki uzun süreden beri süren sert söylemine baktığımızda ise bu görüşme olağan değil”

Son dönemde siyasetin dilinde görülen değişimi euronews Türkçe’ye değerlendiren gazeteci-yazar Dr. Ecevit Kılıç’a göre ise AK Parti’nin HDP’yle görüşmesi şaşırtıcı değil.

Ecevit Kılıç_,”Bir taraftan mevcut anayasal sistemi korumakla görevli olan Anayasa Mahkemesi, HDP’ye kapatma davasını görürken diğer taraftan, deyim yerindeyse, kapatma davasının arkasında duran, davayı destekleyen iktidar, aynı partiyle anayasa değişikliği için görüşüyor.” diyor._

“Bu büyük büyük bir paradoks.” diyen Kılıç, “Ama diğer taraftan daha demokratik ve özgürlükçü yeni bir anayasa hazırlığından bahsediliyor. Tartışma noktası başörtüsü de olsa anayasal düzeyde hak ve özgürlüklerden bahsedildiğinde Kürtleri bir tarafa bırakmak pek mümkün değil. Bu nedenle AK Parti’nin HDP’yle görüşmesi şaşırtıcı gelmiyor.” ifadelerini kullanıyor.

HDP’nin devre dışı bırakıldığında demokratik ve özgürlükçü anayasa söyleminin kadük kalacağını belirten Kılıç_, HDP’ye yönelik tutum değişikliğini “sıra dışı” olarak yorumluyor._

Kürt sorunu üzerine akademik çalışmalar yürüten Kılıç, güvenlik konseptinin hala devrede olduğunu ve iktidarın yeni bir çözüm süreci niyetinde olmadığını dile getiriyor:

“Seçimlere yönelik siyaset stratejisinin bir parçası sanki bu adımlar. Seçim gününe kadar bu yumuşama adımları sürebilir. Çünkü güvenlik konsepti topyekun devrede. Hem içeride hem de dışarıda. Bu güvenlik konseptinde yumuşama yok.”

Ecevit Kılıç, Kürt siyasal hareketinden gelebilecek “silah bırakma” ve “kalıcı çözüm” çağrısının bazı şeyleri de kolaylaştırabileceğini sözlerine ekliyor:

”Bu çağrıyı da sadece Öcalan yapabilir. O zaman Bahçeli de daha fazlasını yapabilir veya MHP de devletin bekası söylemi üzerinden bu rolü üstlenebilir. Ve doğal olarak MHP’nin içinde olacağı bir yeni süreç eski arayışlara göre daha başarılı olur. Kalıcı olma şansı bile var.”

Paylaşın