Yargıtay Başsavcılığı’nın HDP Talebi Ne Anlama Geliyor?

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, HDP’nin hazine yardımı bulunan hesaplarına “ivedilikle” bloke konulması talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Talebin gerekçesinde “HDP’nin PKK ile organik bağının dava sürecinde de sürdüğü” savunuldu.

AYM’nin bu talebi 10 Ocak’taki sözlü yargılama duruşmasında karara bağlaması bekleniyor. Anayasa Mahkemesi, geçen yıl Haziran ayında Yargıtay Başsavcılığı’nın bu yöndeki benzer talebini reddetmişti.

Anayasa Mahkemesi, talebi kabul ederse HDP’nin banka hesaplarına bloke konulacak. Talebin kabul edilmesi halinde HDP, 2023 seçimlerinde hazineden gelecek olan ve mevcut hesaplarında bulunan paraları kullanamayacak.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP kapatma davası kapsamında partinin hazine yardımlarının bulunduğu banka hesaplarına bloke konulması talebi tartışma yarattı. Anayasa Mahkemesi (AYM), talebi olumlu karşılarsa HDP, 2023 yılında alacağı 539 milyon TL’yi kullanamayacak.

DW Türkçe’den Alican Uludağ’a konuşan HDP’nin hukukçu milletvekillerinden Batman Milletvekili Mehmet Tiryaki ile Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonları’ndan sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Serhat Eren Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu talebine tepki gösterdi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, HDP’nin hazine yardımı bulunan hesaplarına “ivedilikle” bloke konulması talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Talebin gerekçesinde “HDP’nin PKK ile organik bağının dava sürecinde de sürdüğü” savunuldu. AYM’nin bu talebi 10 Ocak’taki sözlü yargılama duruşmasında karara bağlaması bekleniyor. Anayasa Mahkemesi, geçen yıl Haziran ayında Yargıtay Başsavcılığı’nın bu yöndeki benzer talebini reddetmişti.

HDP 2023’te 539 milyon TL yardım alacak

HDP, 2022 yılında hazineden 77 milyon TL yardım almıştı. 2023’te ise seçimlerin yapılacak olması nedeniyle partilere hazine yardımında ciddi artış yapıldı. TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen Bütçe Kanunu kapsamında HDP’ye 2023 yılında hazineden 539 milyon TL ödenmesi kararlaştırıldı. Bu paranın ilk bölümünün, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından Ocak ayının ilk 10 gününde parti hesaplarına yatırılması bekleniyor.

Talep ne anlama geliyor?

Anayasa Mahkemesi, talebi kabul ederse HDP’nin banka hesaplarına bloke konulacak. Talebin kabul edilmesi halinde HDP, 2023 seçimlerinde hazineden gelecek olan ve mevcut hesaplarında bulunan paraları kullanamayacak.

HDP cephesi ne diyor?

HDP Batman Milletvekili ve Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Temsilcisi Mehmet Tiryaki, kapatma davasının MHP’nin çağrısının ardından açıldığını anımsatarak, “Tıpkı kapatma davasının MHP’nin yürüttüğü kampanya sonucu açılması gibi partinin hesaplarına bloke talebinin de MHP’nin çağrısından sonra gelmesi, davanın siyasi olduğunu gösteriyor. Yargıtay Başsavcısı, MHP’nin temsilcisi gibi hareket etmektedir” dedi.

Tiryaki: HDP seçim kampanyası yürütemez

Bu yıl seçimler nedeniyle partilere hazine yardımının üç katı oranından arttırıldığını belirten Tiryaki, “Eğer bloke kararı verilirse HDP seçim kampanyaları yürütemez. HDP seçim kampanyası yürütmesin, AKP istediği gibi at koştursun diye bu talepte bulunulmuştur” ifadesini kullandı.

Eren: AYM talebi reddetmeli

HDP’de Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonları’ndan sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Serhat Eren, AYM’nin talebi kabul etmesinin; mahkemenin kapatma davasında vereceği kararın rengini ortaya koyacağını, bunun ihsas-ı rey anlamına geleceğini söyledi.

AYM’nin talebi reddedeceğini düşündüklerini kaydeden Eren, “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bu talebini haklı kılacak, hukuksal hiçbir gerekçe yok. Çünkü dosyada bu süre zarfında hiçbir şey değişmedi” dedi.

Talebin seçimler öncesinde HDP’yi ekonomik olarak zor durumda bırakma amacı taşıdığını belirten Eren, şöyle devam etti:

“Seçim öncesi, siyasal alanda partimize dönük Meclis’ten tutun sokağa kadar her alanda engelleme, partimizi tasfiye etme, partimizi yargı sopasıyla durdurma ve mücadele edemez hale getirmek istiyorlar. Bu talep de bunun bir parçasıdır. Seçim öncesinde afişlerden, bayraklardan tutun da birçok alanda yapılması gereken çalışmaların yapılmaması sağlamak istiyorlar.”

Bağışlar da etkilenecek mi?

Serhat Eren, hesapların bloke edilmesi kararının seçim takvimi öncesinde çıkmasının HDP’yi olumsuz etkileyeceğini belirterek, “Anayasa Mahkemesi’nin vereceği karar, seçime yakın veya seçim takviminin kesinleştiği tarihe yakın gelirse kuşkusuz büyük oranda etkilenecek. Bu da partimizin aslında resmi ve fiili olarak seçime girmesini engelleyici bir karar olmuş olacak. Yani siyasi partiler arasında bir eşitsizlik yaratacak” değerlendirmesinde bulundu.

Peki, olası bir bloke kararından HDP’nin seçim sürecinde toplayacağı bağışlar da etkilenecek mi?

Bir dönem Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nda Siyasi Partiler Masası’nda görev yapan emekli yargıç Ömer Faruk Eminağaoğlu, Yargıtay Başsavcılığı’nın talebinde, “devlet yardımlarının bulunduğu banka hesabı” denildiğine işaret ederek, bloke konulması halinde bu hesaplarda toplanan bağışların da etkileneceğini kaydetti. Eminağaoğlu, talebin HDP’nin seçim kampanyası yapmasını olumsuz etkileyeceğini kaydetti. Ancak AYM’nin taleple bağlı olmadığını belirten Eminağaoğlu, bu durumun tamamen AYM’nin alacağı karara bağlı olduğunu kaydetti.

HDP kapatma davası ne aşamada?

Bu talebin ardından gözler şimdi HDP kapatma davasına çevrildi. Yargıtay Başsavcısı Başsavcı Bekir Şahin, 10 Ocak’ta sözlü açıklama yapacak. Bunun ardından HDP’ye bir ay süre verilecek ve bu süre sonunda sözlü savunmada bulunacak. Taraflar dinlendikten sonra AYM raportörü davaya ilişkin esas hakkındaki raporunu hazırlayarak üyelere sunacak. AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın belirleyeceği bir günde heyet toplanarak, kapatma istemini esastan karara sağlayacak. Kapatma kararı için 15 üyeden en az 10’nun oyu gerekiyor.

Paylaşın

HDP Eş Genel Başkanı Sancar: İktidar, Bizlerin Kararlılığından Korkuyor

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sancar, “Pazar günü bizim İstanbul İl Eş Başkanımız ve Şırnak eksi vekilimiz Ferhat Encü’ye tokatla saldırıldı. Hasta mahpusların adalet nöbetine saldırıldı, gençlere saldırıldı. Bu saldırıların amacını biliyoruz. Bu iktidar şiddet, savaş, gerilim ve nefret politikaları ile ayakta kalmaya çalışıyor” dedi ve ekledi;

Haber Merkezi / “HDP’nin bu iktidara kaybettirme gücünün farkındalar. O nedenle saldırılar pervasızlaşıyor ve sürekli yeni boyutlar kazanarak devam ediyor. Biz bu saldırıyı protesto etmek ve açıklama yapmak için İstanbul Kadıköy ilçe binamızın önünde bir araya gelmeyi kararlaştırmıştık. Ben ve Buldan; vekillerimiz, bileşen partilerimiz, ittifak güçlerimiz orada buluşacaktı.

Oraya gitmeye kalkıştığımızda gördük ki bütün yollar abluka altında, bütün yollar kesilmiş, binlerce polis yığılmış… Gerçek bir abluka yaratmışlar. Bu abluka, bu düzenin sembolüdür. Topluma, siyasete, adalete, hakikate abluka… İktidar korkuyor. Bizlerin kararlılığından korkuyor. Bu rejimin inşasını durduracak olma irademizden korkuyor; geleceği, demokrasi adalet ve barış üzerine kurma ısrarımızdan korkuyor. Yürüyüşümüz büyüyerek devam ediyor bu da iktidara her alanda korku salıyor”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, haftalık Meclis grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi:

“İstanbul İl Eşbaşkanımız ve eski Şırnak Milletvekilimiz Ferhat Encü’ye tokatla saldırıldı. Hasta mahpusların ailelerinin adalet nöbetine, annelere saldırıldı. Onlarla dayanışma içinde orada olan gençlere saldırıldı. Bütün bu saldırıların amacını biliyoruz. Bu iktidar şiddet ve savaş politikalarıyla, gerilim ve nefret politikalarıyla ayakta kalmaya çalışıyor. Önünde en büyük engel olarak gördüğü demokratik mücadele kararlılığına da en sert şekilde saldırmayı ayakta kalmanın bir çaresi ve yolu olarak görüyor. HDP’nin bu iktidara kaybettirme gücünün farkındalar. O nedenle saldırılar pervasızlaşıyor ve sürekli yeni boyutlar kazanarak devam ediyor.

“Bu abluka, bu düzenin bizatihi sembolüdür”

Saldırıyı protesto etmek ve buna dair bir açıklama yapmak için dün Kadıköy ilçe binamızın önünde bir araya gelmeyi kararlaştırmıştık. Eş Genel Başkanlar olarak ben ve Pervin Buldan, milletvekillerimiz, bileşen partilerimiz, ittifak güçlerimiz ve demokrasi çevrelerinin temsilcileri orada buluşacaktık. Oraya gitmeye kalktığımızda gördük ki bütün yollar abluka altında, bütün yollar kesilmiş. Binlerce polis yığılmış. Panzerler, çeşitli polis araçları orada gerçek bir abluka yaratmış. Bu abluka, bu düzenin bizatihi sembolüdür.

İktidar, bizlerin kararlılığından korkuyor. Demokratik siyasette ısrarımızın yarattığı büyük güçten korkuyor. Bu rejimin inşasını durduracak olma irademizden korkuyor. Geleceği demokrasi, adalet ve barış üzerine kurma kararlılığımızdan, ısrarımızdan korkuyor.

Kürt düşmanlığı üzerine kurulan bütün iktidarlar kaybetti, bu iktidar da kaybedecek. O nedenle uğraşmaları boşuna, kazanamayacaklar. Karşılarında mücadele birikimi ve kararlılığı defalarca sınanmış, her seferinde de bu sınavdan yüzünün akıyla çıkmış Kürt halkının direnci var, Kürt halkının Türkiye’deki bütün halklarla ortak mücadele kararı var. Bu nedenle kazanamayacaklar. Bu nedenle kaybedecekler.

İmralı’da Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan ağır ve mutlak tecrit, Kürt sorununda çözümsüzlük ve savaş politikaları ile doğrudan bağlantılıdır. Ortada ağır bir hukuksuzluk var. Bu hem iç hukuk hem de uluslararası hukuk açısından böyledir. Savaş politikalarının ve çözümsüzlüğün derinleşmesi ile tecrit arasında doğrudan bir bağlantı vardır. Bu ağır hukuksuzluğa son verin. Türkiye’deki bütün demokrasi güçlerine, çözüm ve barış isteyen bütün çevrelere de çağrımız şudur: Bu ağır tecride ortak bir sesle karşı çıkalım.

“Başka bir Türkiye mümkün”

Demokrasi ittifakını oluşturmak kongre kararımızdı. Bu yönde çalışmalarımızı sürdürdük ve bu çalışmaların somut sonucu olarak Emek ve Özgürlük İttifakı’nı kurduk. Şimdi bu ittifakı büyütmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Bu ülkeyi seçeneksiz bırakmamak konusunda kararlıyız. Ne mevcut rejime ne de eski sistemi rötuşlarla devreye sokmak isteyen restorasyoncu yaklaşımlara mahkumuz. Hayır, bir başka seçenek var. Başka bir Türkiye mümkün, başka bir hayat mümkün; o da bizim kurduğumuz 3’üncü yoldur.

Bütçe görüşmelerini izlediniz. Bu iktidarın getirdiği bütçenin bir sömürü talan ve savaş bütçesi olduğunu; Saray ve yandaşa rant bütçesi olduğunu gördünüz. Bizler ise buna karşı her alanda güçlü öneriler sunduk. Milletvekillerimiz Komisyonda ve Genel Kurulda hem bu savaş, sömürü ve talan bütçesini teşhir ettiler hem de HDP’nin geleceğe nasıl bir vaat ile yürüdüğünü her alanda örneklerle, somut önerilerle ortaya koydular. Bizler Türkiye’de en güçlü programa, fikriyata ve mücadeleye sahip olan partiyiz. Fikriyatımız güçlü, mücadelemiz güçlü, irademiz güçlü. O nedenle gelecek dönemi de kuracak olan asıl merkez biziz, bizlerin kuracağı büyük demokrasi ittifakıdır. Türkiye’nin içinde bulunduğu krizden çıkışının tek formülü de ilan ettiğimiz bu programlardır.

Paylaşın

Selahattin Demirtaş: Siz Daha Tokat Görmemişsiniz

Polisin, HDP İstanbul İl Eş Başkanı Ferhat Encü’ye tokat atmasına tepki gösteren Selahattin Demirtaş, Kürtler kesinlikle unutmayacak. Siz daha tokat görmemişsiniz. Sandığı bekleyin, göstereceğiz!” ifadelerini kullandı.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hasta ve infazı yakılan tutuklu yakınlarının İstanbul’un Kadıköy ilçesinde yaptığı yürüyüşte polisin HDP İstanbul İl Eş Başkanı Ferhat Encü’ye tokat atmasına tepki gösterdi.

Demirtaş, sosyal medya paylaşımında şu ifadeleri kullandı: “Gırtlağına kadar pisliğe, suça bulaşmış bu iktidar haddini aşalı çok oldu. Analarımıza yapılan bu saldırıyı ve Ferhat Encü’ye atılan tokadı Kürtler kesinlikle unutmayacak. Siz daha tokat görmemişsiniz. Sandığı bekleyin, göstereceğiz!”

Ne olmuştu?

Kadıköy’de hasta ve infazı yakılan mahpusların serbest bırakılması için yapılan eylemde polis, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski milletvekili ve İstanbul İl Eşbaşkanı Ferhat Encü’ye tokat atmıştı.

Polisin Encü’ye tokat atarken görüntüleri de kaydedildi. O anları kayıt altına alan Artı TV kameramanı Mehmet Zeki gözaltına alınmıştı.

Artı TV muhabiri Meral Danyıldız, sosyal medya hesabından “Görüntüleri çektiği için Zeki’yi gözaltına aldılar. Artı TV muhabiri Umut Taşdağ’ı da darp ettiler. Umut yere düştü. Şimdi hastaneye gitti. Darp raporunu alacak. Zeki’yi de bırakmıyorlar. Tüm ısrarlarımıza rağmen polis bırakmıyor” demişti.

Polis, milletvekili Eksik’in de bacağını kırmıştı

9 Ekim’de Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yapılan yürüyüşte ise; polis HDP milletvekilleri Habip Eksik’e sert müdahalede bulunmuştu. Eksik’in bacağı kırıldı ve ameliyat edilmişti.

Eksik, o gün yaşananları şöyle anlatmıştı: “Müzakereler sürerken Emniyet Müdürünün talimatıyla saldırıya geçtiler. Hakkari Milletvekilimiz Sait Dede de saldırıya uğradı. Hatta onun da bacağını kırmaya yönelik tekmelerle vurdular.

“Ağırlık olarak bana göre daha zayıf olduğu için o tekmenin karşısında savruldu ve onun bacağı kırılmadı. Ayağını kırın, bir yerlerini kırın talimatını gerçekleştirdiklerinin göstergesidir. Gaz ve gaz bombalarıyla oradaki kitleyi dağıttılar ve bizim etrafımızı bilinçli bir şekilde boşalttılar.”

Paylaşın

Başörtüsü Teklifi: HDP’den ‘Referandum’ Ayarı

Halkların Demokratik Partisi (HDP) henüz başörtüsü teklifiyle ilgili tutumunu netleştirmiş değil. Parti kaynakları teklifle ilgili alınacak tutuma dair farklı görüşler olduğunu, bunların yetkili kurullarda tartışılacağını belirtirken, “Net olduğumuz konu teklifin referanduma gitmesine izin vermeyecek bir tutum almak olacak” dedi.

Temel hakların referanduma sunulamayacağını söyleyen HDP’li yetkililer, bu konuda Altılı Masa’nın alacağı ortak tutumun da önemli olacağına işaret etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkmenistan ziyareti dönüşü AK Parti’nin Meclis’e sunduğu Anayasa değişiklik teklifine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Başörtüsü teklifinin Meclis’ten geçmesi konusunda olumlu gelişmeler beklediğini söyleyen Erdoğan, “Olay 336 imzayla gitti ama Meclis’te başta İYİ Parti olmak üzere buraya destekler gelecek diye düşünüyorum. Eğer HDP’den destek gelirse, buna da şaşmayın. Oradan da yeşil ışıklar yanıyor” dedi.

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın aktardığına göre, Erdoğan’ın “yeşil ışıklar yanıyor” açıklamasına karşın HDP henüz teklifle ilgili tutumunu netleştirmiş değil. Parti kaynakları teklifle ilgili alınacak tutuma dair farklı görüşler olduğunu, bunların yetkili kurullarda tartışılacağını belirtirken, “Net olduğumuz konu teklifin referanduma gitmesine izin vermeyecek bir tutum almak olacak” dedi. Temel hakların referanduma sunulamayacağını söyleyen HDP’li yetkililer, bu konuda Altılı Masa’nın alacağı ortak tutumun da önemli olacağına işaret etti.

HDP’de farklı görüşler hakim

Başörtüsü teklifine dair HDP içinde farklı görüşler var. Partinin bazı temsilcileri, başörtüsü düzenlemesinin özgürlüklerle ilgili olması ve referandum ihtimalini beraberinde getirmesi sebebiyle desteklenmesi gerektiği görüşünde. Ancak bazı parti yöneticileri, özellikle de kadın yönetici ve milletvekilleri ilkesel olarak reddedilmesi gerektiğini düşünüyor. Kadın yönetici ve milletvekilleri, Anayasa teklifinin kabulü halinde LGBTİ+’ların haklarının ihlal edileceğini düşünüyor ve bu sebeple teklifin tümüne ilkesel olarak karşı çıkılması gerektiğini savunuyor.

HDP, kararını Eş Genel Başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar’ın Grup Yönetimi ve partinin kurullarıyla yapacağı değerlendirmelerin ardından verecek. Kararın bu hafta şekillenmesi bekleniyor.

Paylaşın

Demirtaş’tan ‘İmamoğlu’ Yorumu: Sarı Öküzü Vermeyecektiniz

İmamoğlu’na hapis cezası ve siyasi yasak kararı verilmesiyle ilgili değerlendirmede bulunan Demirtaş, “Üzgünüm ama sarı öküzü vermeyecektiniz. Yine de geç değil. Şimdi hep birlikte direnme ve hep birlikte kazanma zamanıdır.” dedi.

Haber Merkezi / Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezası ve siyasi yasak kararı ile ilgili sosyal medya hesabı üzerinden değerlendirmede bulundu.

Mesajında, “üzgünüm ama sarı öküzü vermeyecektiniz” diyen Demirtaş, su ifadeleri kullandı:

“Bana verilen ceza üst mahkemede, Saray’ın açık talimatıyla 41 günde, Diyarbakır Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’ya verilen ceza ise 35 günde onaylandı.

Üzgünüm ama sarı öküzü vermeyecektiniz.

Yine de geç değil. Şimdi hep birlikte direnme ve hep birlikte kazanma zamanıdır.”

Demirtaş, kararın verildiği günde yaptığı açıklamada, “Halkın iradesine bu kaçıncı “yargı” darbesi. Bütün hukuksuzluklar er geç halkın kararına çarpıp döner. Oldu olacak, Ekrem Bey’i Pınarhisar Cezaevine de koyun ki akıbeti aynı olsun” demişti.

Ne olmuştu?

Ekrem İmamoğlu hakkında, 4 Kasım 2019’da yaptığı bir basın açıklamasında Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine “ahmak” diyerek hakaret ettiği gerekçesiyle iddianame hazırlandı. İddianamede YSK Başkanı Sadi Güven ile 10 kurul üyesi ‘mağdur’ sıfatıyla yer aldı.

Ancak İmamoğlu soruşturma kapsamında yazılı olarak alınan ifadesinde YSK üyelerine “ahmak” şeklinde bir söylemi olmadığı, bu söylemin kimse tarafından YSK üyelerine yönelik algılanmadığı, söylemin belli bir şahsı hedef almadığı, siyasi bir söylem olup sert bir eleştiri olduğu, somut olarak bir kimseye yöneltilmemiş olduğunu söyledi.

İddianamede Ekrem İmamoğlu’nun 1 yıl 3 ay 15 günden 4 yıl 1 aya kadar hapisle cezalandırılması istendi. Davada İmamoğlu 2 yıl 7 ay 15 gün hapse mahkum edildi. Siyasi yasak konuldu.

Paylaşın

25 Vekile Ait 34 Dokunulmazlık Fezlekesi Meclis’te

Aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ın da bulunduğu 25 milletvekilina ait toplamda 34 dokunulmazlık dosyası TBMM’de.

Haber Merkezi / Meclis Başkanlığı’na, “Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi” sunulan 25 milletvekilinin isimleri şu şekilde:

DBP Eş Genel Başkanı ve Diyarbakır Milletvekili Saliha Aydeniz, HDP Grup Başkanvekili ve Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, HDP Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir, HDP Ağrı Milletvekili Abdullah Koç, HDP Iğdır Milletvekili Habip Eksik, HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, HDP Van Milletvekili Murat Sarısaç, HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, HDP Van Milletvekili Sezai Temelli,

HDP Batman Milletvekili Feleknas Uca, HDP Ağrı Milletvekili Berdan Öztürk, HDP Tunceli Milletvekili Alican Önlü, HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, HDP Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan, HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, HDP Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ, HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, HDP Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan, HDP Mardin Milletvekili Ebru Günay, HDP Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun, TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık.

Ayrıca, Saliha Aydeniz ve Gülistan Kılıç Koçyiğit hakkında 3’er; Feleknas Uca, Berdan Öztürk, Alican Önlü, Murat Çepni ve Ayşe Acar Başaran hakkında 2’şer dosya bulunduğu aktarıldı.

Süreç nasıl işliyor?

Hakkında suç isnadı bulunan milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılıp kaldırılmamasına ilişkin talepler, Adalet Bakanlığına sunuluyor. Bakanlık, talebi gerekçeli bir yazıyla Cumhurbaşkanlığına, Cumhurbaşkanlığı ise TBMM Başkanlığına iletiyor.

Meclis Başkanlığına gelen fezlekelerin gündeme alınmasındaki süreç, İçtüzüğe göre işliyor. Milletvekili dokunulmazlığı, İçtüzüğün “Yasama Dokunulmazlığı ve Üyeliğin Düşmesi” başlıklı dokuzuncu kısmının “yasama dokunulmazlığı” alt başlıklı birinci bölümünde düzenleniyor.

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması hakkındaki istemler, TBMM Başkanlığınca “Gelen Kağıtlar” listesinde yayınlanarak Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona havale ediliyor.

Söz konusu fezleke ile Meclis’teki mevcut fezlekeler, sevk edildikleri Karma Komisyonda bekletilebiliyor ya da komisyonda gündeme alınabiliyor. Fezlekelerin gündeme alınması halinde süreç başlıyor. Karma Komisyon toplanıyor ve hangi fezlekeye ait dosyayı değerlendireceğine karar veriyor.

Hazırlık Komisyonu kuruluyor

Hazırlık Komisyonu, kurulduğu andan itibaren en geç 1 ay içinde dosyayı inceleyerek raporunu hazırlıyor. Bu komisyon bütün kağıtları inceleyip gerekirse o milletvekilini dinliyor ancak tanık dinleyemiyor.

Hazırlık Komisyonu, yasama dokunulmazlığının kaldırılması yönünde karar alırsa dosya Karma Komisyona havale ediliyor. Karma Komisyon da 1 ay içinde Hazırlık Komisyonu raporunu ve eklerini görüşerek sonuçlandırıyor.

Karma Komisyon, dokunulmazlığın kaldırılmasına veya kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar veriyor.

Karma Komisyon kovuşturmanın ertelenmesini kararlaştırmışsa bu yöndeki raporu Genel Kurulda okunarak bilgiye sunuluyor. Bu rapora milletvekilleri tarafından 10 gün içinde itiraz edilmezse kesinleşiyor, itiraz edilmesi halinde ise rapor Genel Kurul gündemine alınıyor. İtiraz edilmeyen dosyalar Cumhurbaşkanlığına gönderiliyor.

Dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki Karma Komisyon raporları, doğrudan Genel Kurul gündemine giriyor. Genel Kurul, raporu kabul ederek dokunulmazlığın kaldırılmasını kararlaştırabileceği gibi, raporu reddederek yargılamanın dönem sonuna ertelenmesine de karar verebiliyor.

Kovuşturma ertelenmiş ve bu karar Genel Kurulca kaldırılmamış ise dönem yenilenmiş olsa bile milletvekilliği sıfatı devam ettiği sürece ilgili hakkında kovuşturma yapılamıyor.

Genel Kurul aşaması

Milletvekillerine dağıtılan Karma Komisyon raporu, Genel Kurulda okunarak görüşülüyor. Biri lehte diğeri de aleyhte olmak üzere, iki milletvekili rapor üzerinde konuşma yapıyor.

Fezlekesi olan milletvekili isterse Hazırlık Komisyonunda, Karma Komisyonda veya Genel Kurulda kendi savunmasını yapabiliyor ya da başka bir milletvekili arkadaşına savunma yapması için bu hakkını verebiliyor.

Söz ve savunma talebi yoksa görüşmeler tamamlanıyor. Daha sonra Karma Komisyonun yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair raporu oylamaya sunuluyor. Genel uygulamaya göre açık oylama yapılıyor. Genel Kurulda dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin oylamada, karar yeter sayısı (151) yeterli oluyor.

Her dosya için ayrı oylama yapılıyor

Genel Kuruldaki oylamada, her milletvekili ve fezleke için ayrı oylama yapılıyor. Bir milletvekili hakkında iki dosya varsa iki dosya ayrı ayrı oylanıp karara bağlanıyor. Dokunulmazlık hangi dosya hakkında kaldırıldıysa yalnızca o fezleke hakkında yargılama yapılabiliyor. Milletvekilinin dönem sonuna bırakılan dosyası hakkındaki dokunulmazlığı devam ediyor.

Genel Kurul kararından sonra milletvekilinin dokunulmazlığı, söz konusu dosya için kaldırılmış oluyor.

Meclis Başkanlığı, dosyayı Cumhurbaşkanlığı aracılığıyla Adalet Bakanlığına gönderiyor. Bakanlık da dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili hakkında gereğinin yapılması için dosyası ilgili savcılığa havale ediyor.

Savcılık da dosyanın ulaşmasının ardından soruşturmaya kaldığı yerden devam ediyor, söz konusu milletvekilini tutuklanması talebiyle mahkemeye de sevk edebiliyor ya da tutuksuz olarak yargılanmasına da devam edebiliyor.

Dokunulmazlık kalkıyor, vekillik devam ediyor

Bir milletvekilinin dokunulmazlığının kalkmasıyla milletvekilliği düşmüyor, devam ediyor. Milletvekili maaşını alıyor ve diğer sosyal haklarından yararlanıyor. Tutuklanmamışsa Meclise gelerek yasama çalışmalarına da katılabiliyor.

Ancak milletvekili hakkındaki ceza kesinleştikten sonra Genel Kurulda okunuyor ve o zaman milletvekilliği düşürülüyor.

Milletvekilinin yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine karar verilmesi halinde, Genel Kurul kararının alındığı tarihten itibaren 7 gün içinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptal için Anayasa Mahkemesine başvurabiliyor. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini 15 gün içinde kesin karara bağlıyor.

Paylaşın

Başörtüsü İçin Anayasa Değişikliği Teklifi: Muhalefet Ortak Tutum Arayışında

Cumhur İttifakı ortakları AK Parti, MHP ve BBP, başörtüsü ile ilgili anayasa değişikliği teklifini 336 milletvekilinin imzasıyla, geçen cuma günü TBMM Başkanlığı’na sunmuştu. Muhalefet partilerinin öneri ile ilgili nasıl bir tutum alacakları merak ediliyor.

CHP’nin bugün yapacağı Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında konu ve sunulan teklif tüm detayları ile siyasi ve hukuki açılardan masaya yatırılacak. İYİ Parti’nin de yine bugün yapacağı Genel İdare Kurulu toplantısında konunun ele alınması bekleniyor.

Teklife ilişkin Meclis’te geniş bir grubu bulunan HDP’nin nasıl tavır alacağı da önemli olacak. HDP şimdiye kadar yaptığı açıklamalarda inanç özgürlüğünün sadece başörtüsü ile ilgili alınmasından rahatsız olduğunu belirterek, AK Parti’nin hamlesinin seçime yönelik olduğunu kaydetmişti.

AK Parti’nin başörtüsü ile ilgili anayasa değişikliğini TBMM’ye sunmasının ardından muhalefetin nasıl bir tavır alacağına ilişkin parti içi toplantılar devam ederken önümüzdeki günlerde Altılı Masa üyelerinin konuyu istişare için çeşitli görüşmeler yapabileceği belirtiliyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü ile ilgili yasa değişikliği teklifi önerisini getirmesinin ardından iktidarın gündeme getirdiği “başörtüsüne anayasal güvence ve ailenin korunması” ile ilgili anayasa değişikliği önerisi, Cumhur İttifakı ortakları MHP ve BBP ile birlikte 336 milletvekilinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na geçen Cuma günü sunulmuştu.

Şimdi muhalefet partilerinin öneri ile ilgili nasıl bir tutum alacakları merak ediliyor. CHP’nin bugün yapacağı MYK toplantısında konu ve sunulan teklif tüm detayları ile siyasi ve hukuki açılardan masaya yatırılacak. İYİ Parti’nin de yine bugün yapacağı Genel İdare Kurulu toplantısında konunun ele alınması bekleniyor.

DW Türkçe’den Gülsen Solaker’in muhalefet kulislerinden edindiği bilgiye göre, her ne kadar şu ana kadar partilerin kesin görüşleri oluşmasa da altılı masa üyeleri arasında bu konuda eşgüdümün sağlanacağı genel bir beklenti. Bu amaçla parti liderlerinin bu ay sonu yapılacak altılı masa toplantısı öncesinde belki telefonla ya da yüz yüze konuşabilecekleri belirtiliyor.

400 milletvekili bulunamazsa referandum gerekecek

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da hafta sonu Samsun’da başörtüsüyle ilgili anayasa değişikliği teklifine ilişkin olarak, “Bunlar parlamentoda işi çözmezse çözüm yeri millet, gideriz millete. Ülkede artık böyle bir sorun olmaması lazım” diye konuşmuştu.

Cumhur İttifakı’nın oy kullanamayan TBMM Başkanı Mustafa Şentop haricinde toplam 334 sandalyesi bulunuyor. Referanduma gidilebilmesi için 360 milletvekili gerekiyor ve bu sayıya ulaşmak için muhalefetten herhangi bir partinin teklife “evet” demesi ya da AK Parti’nin en az 26 milletvekili bulması gerekiyor. AK Parti ile MHP’nin 400 milletvekilini bulabilmesi durumunda ise referanduma gerek kalmadan anayasa değişikliği geçebiliyor.

Teklif şu anda komisyonda beklemede. AK Parti, komisyon görüşmelerinin Ocak sonu ya da Şubat ayında yapılmasını, Genel Kurul’a ise yine Şubat’ta gelmesini planladığını belirtmişti.

Teklife ilişkin Meclis’te geniş bir grubu bulunan HDP’nin nasıl tavır alacağı da önemli olacak. HDP şimdiye kadar yaptığı açıklamalarda inanç özgürlüğünün sadece başörtüsü ile ilgili alınmasından rahatsız olduğunu belirterek, AK Parti’nin hamlesinin seçime yönelik olduğunu kaydetmişti.

Oylamada AK Parti nasıl davranır?

Muhalefet aralarında eşgüdümü teklifin matematiği açısından da sağlamaya gerek görüyor. Çünkü iktidarın bu konuyu referandum sandığı ile Macaristan’dakine benzer bir şekilde halkın önüne koyarak yeni bir kutuplaşma malzemesi olarak kullanmak istediğini düşünen muhalefet, bu nedenle istişare halinde giderek ortak bir tutum almak için çalışacak.

Muhalefet partilerinin Genel Kurul aşamasındaki bir çekincesi ise siyasi strateji olarak referanduma gitmek isteyen AK Parti’nin oylama sırasında bazı AK Partili milletvekillerine boş oy attırabileceği ve ardından da 360-400 oy arasında kalan teklif için muhalefeti suçlayarak, referandumda bunu kullanmak isteyebileceği.

Anayasa değişikliği tekliflerinde Genel Kurul’da, iki ayrı madde için iki tur oylama düzenleniyor. Milletvekillerinin oylarını gizli kullandığı oylamada maddeler ayrı ayrı oylanıyor.

CHP’nin tutumu hemen netleşmeyebilir

Bu arada anayasa değişikliği ile ilgili Kılıçdaroğlu’nun yaptığı son açıklamanın “Acaba CHP evet mi diyecek?” sorularına da yol açmasının ardından parti yetkililerine göre konu bugünkü MYK’da ele alınacak ancak net bir karar bugün çıkmayabilir. Altılı masa liderlerinin istişare edebileceğini belirten yetkililer, CHP’nin temel görüşünün “anayasayı sürekli çiğneyen bir iktidar ile anayasa değişikliği yapılamayacağı” olduğuna işaret ediyorlar.

CHP’li kurmaylara göre anayasalarda iktidarın teklifinde yer verdiği şekilde bazı konularda bu kadar detaylı hükümlerin bulunması anayasanın ruhuna aykırı. Anayasaların genel ve özgürlükçü maddeler içermesi gerektiğini belirten yetkililer, zaten Türkiye’de yargıda çıkan sıkıntıların anayasadan kaynaklanmadığını ve uygulamanın yanlış gittiğini belirtiyor.

Buna örnek olarak basın ile ilgili anayasa maddesini, yani “Basın hürdür ve sansür edilemez” hükmünü örnek gösteren CHP’li bir yetkili, buna rağmen basınla ilgili uygulamadaki örneklerin bu maddeye aykırı olduğunu, her konu başlığının detaylı bir şekilde anayasalarda yer almasının söz konusu olamayacağını belirtiyor.

Paylaşın

HDP Eş Genel Başkanı Sancar: Demirtaş’la Fikir Ayrılığımız Yok

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş’la HDP yönetimi arasında fikir ayrılıkları olduğu yönündeki tartışmalara ilişkin konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sancar, “Aslında fikir farklılıkları normaldir, olabilir ancak kamuoyunda varsayıldığı gibi bir farklılık yok” dedi ve ekledi:

“Daha doğrusu farklılıklar olduğu yönündeki bazı tartışmaların da dönem dönem iletişim aksamalarından yani bizimle Demirtaş arkadaşımız arasındaki iletişim aksamalarından kaynaklandığını bilinmesini isteriz.

Kendisiyle ve şu anda içeride siyasi rehine olarak tutulan, geçmiş dönem eş başkanlarımızla istişarelerimiz devam ediyor. En çok da Selahattin Demirtaş arkadaşımızla yürüyor bu süreç. Şartların elverdiği ölçüde düzenli bir iletişim içindeyiz.

Böyle baktığımızda aramızda politikalarımızın esasına ilişkin fikir farklılıkları yok. Ayrılık da yok. Kendisinin esas amacının da parti politikalarına, partinin kurumsal politikalarına destek vermek olduğunu biliyoruz. Ve iletişimimiz de bu çerçevede devam ediyor.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, BBC Türkçeden Ayşe Sayın‘ın sorularını yanıtladı.

“Barış önünün açılmasında Öcalan rol oynayabilir”

Sancar, “Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan’la görüşmek için başvuruda bulundu. Sizin de eş genel başkanlar olarak başvurunuz vardı. Demirtaş’ın daha önceki başvurusuna genel merkez olarak izin vermediğiniz yönünde haberler yansıdı kamuoyuna. Ne söylemek istersiniz bu konuda?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Birincisi şunu söyleyeyim, evet biz Öcalan’la görüşmek için başvuruda bulunduk. Nedeni de söyleyeyim, savaş politikalarının bu kadar yoğunlaştığı bir dönemde çatışmanın sonlanması, barışın ve çözümün önünün açılması konusunda Öcalan’ın bir rol oynayabileceğini herkes biliyor.

Diğer nedeni iktidarın sürekli İmralı üzerinden manipülasyon hevesinde olduğunu görüyoruz. Çeşitli söylentiler, tevatürler yayılıyor. Biz bu manipülasyonların önüne geçmenin en etkili yolunun kendisiyle doğrudan görüşmek olduğunu söylüyoruz.

“Demirtaş’a izin vermediğimizin aslı yok”

Üçüncüsü, iktidarın başvurduğu bu manipülasyonlar başka çevrelerde de biraz önce söylediğiniz türden spekülasyonlara yol açıyor. Dördüncüsü de kendisiyle, telefon görüşmesi ve aile görüşmesine izin verilmemesi, ağır bir tecrit ve hukuksuzluktur. Buna da tekrar dikkat çekmek. Selahattin Demirtaş arkadaşımızın görüşmek için başvurusuna bizim izin vermediğimiz şeklindeki bütün o söylentilerin de aslı yoktur.

Daha sonra başvurması da partinin bilgisi dahilindedir. Bizim parti olarak kendisine bunu yapma şunu yapma deme gibi bir yaklaşımımz yok ama zaten iletişim halindeyiz ve istişare ederek, ortak hareket etme gibi bir amaçla davranıyoruz. Son başvurusu parti yönetiminin bilgisi dahilindedir.”

“Süreç Demirtaş ile yürüyor”

“Son dönemde Demirtaş’la parti yönetimi arasında görüş ayrılıkları yaşandığı da çok konuşuluyor…Kendisiyle belli konularda fikir farklılıkları olduğu yönünde yorumlar yapılıyor. Aslında fikir farklılıkları normaldir, olabilir ancak kamuoyunda varsayıldığı gibi bir farklılık yok. Daha doğrusu farklılıklar olduğu yönündeki bazı tartışmaların da dönem dönem iletişim aksamalarından yani bizimle Demirtaş arkadaşımız arasındaki iletişim aksamalarından kaynaklandığını bilinmesini isteriz.

Kendisiyle ve şu anda içeride siyasi rehine olarak tutulan, geçmiş dönem eş başkanlarımızla istişarelerimiz devam ediyor. En çok da Selahattin Demirtaş arkadaşımızla yürüyor bu süreç. Şartların elverdiği ölçüde düzenli bir iletişim içindeyiz.

Böyle baktığımızda aramızda politikalarımızın esasına ilişkin fikir farklılıkları yok. Ayrılık da yok. Kendisinin esas amacının da parti politikalarına, partinin kurumsal politikalarına destek vermek olduğunu biliyoruz. Ve iletişimimiz de bu çerçevede devam ediyor.”

Paylaşın

Altılı Masa, HDP’yle Uzlaşırsa Yüzde 55-60 Potansiyeli Var

2023’te yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerine sayılı günler kala, ‘millet’ ve ‘cumhur’ ittifaklarının oy oranları arasında uçurum olmadığı anketlere yansıyor. Birçok ankette partiler ve ittifakların oy oranı başa başa çıkıyor.

T24’ten Murat Sabuncu‘ya konuşan Bekir Ağırdır, oy oranları yüzde 31 ila 37-38 arasında değişse bile AKP’nin halen birinci olduğunu, CHP’nin araştırmalara bağlı olarak yüzde 22 ila 26-27 arasında değiştiğini kaydetti.

Ağırdır, AKP’ye oy verenlerin bir kısmının yaşam tarzları, dini inançları veya Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a duygusal bağları nedeniyle oy verdiğini, hataları gördüklerini ama güvenin ağır bastığını ifade etti. Ağırdır, AKP’ye oy veren diğer kesimlerin gerekçelerini sayarak oyların belirli bir seviyede tutulduğunu ancak daha fazla gerilemeyeceği anlamına gelmediğini kaydetti.

‘AKP – MHP yüzde 51 zor’

Ağırdır şöyle devam etti: “Öbür tarafın ne yapacağına bakıyorlar ama sonuçta MHP ile beraber baktığımız zaman AK Parti’ye işte 40-42 bandında bunu çok zorlasa bile 45 yapabilir ama 51 yapma ihtimali neredeyse yok. Çünkü o kopan insanlar yani AK Parti dediği 50’lerden hatta bir dönem tek başına 56’lara ulaştığı zamandan bugün 30’lara geldiyse kaybetmemiş değil yarı yarıya neredeyse kaybetmiş durumda. O kaybettiklerini de sadece fevri bir duyguyla kaybetmiş değil.”

‘Altılı masanın bir özelliği var’

Ağırdır, altılı masanın sosyal demokrat ve İslamcı gelenekten partilerin bulunduğunu ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “6’lı Masa’da bir sosyal demokrat parti var. İslamcı gelenekten gelen ama daha sonra dünyevileşmiş kesimleri temsil eden Deva, Gelecek gibiler var. Dindarları temsil eden ama dinin bu kadar siyasete araç edilmesine ya da yolsuzluğa itirazı olan Saadet Partisi gibi birisi var.

İyi Parti gibi daha geleneksel, daha milliyetçi ya da Atatürkçü değerlere yaslandığını iddia eden sol fikriyatla mesafeli olan ama kentli, metropollü başka bir sosyolojik kümenin partisi var. Dolayısıyla bir bakıma bu 6 partinin bir arada oluşu anlamlı ama eksik yani bakarsan 3 Türkiye analizine geri dönersek üçünü de temsil etmiyor. Kürtler yok orada. Problem orada.

‘HDP’yle uzlaşılırsa yüzde 55 – 60 potansiyeli var’

Dolayısıyla da bu itirazlardan ve gerçek hayatın sorunlarından iktidarın yorgunluklarından, hatalarından sonuç olarak 6’lı Masa’da işte 42-45 bandında ama AK Parti, MHP ortaklığının 51’e ulaşma şansı zor görünse de 6’lı Masa’nın eğer HDP ile ya da Kürtlerle bir uzlaşma dili yakalayabilirse, HDP ile konuşarak, uzlaşarak, ittifak yaparak, Kürtlerin ihtiyaç ve talepleri üzerinden yeni bir siyaset inşa ederek 55-60’a kadar çıkabilecek de bir potansiyeli var.

Çünkü bütün bu tartışmanın, bu sosyolojik analizlerin dışından baktığımızda gidişata memnuniyet ya da gidişattan rahatsızlık diye baktığımızda ama yönetim düzenine ama ekonomik gidişata ama ülkenin etrafındaki risklere, fırsatlara bakarak insanların kanaatlerine, toplumun kanaatlerine baktığımızda toplumun 3’te 2’si iktidarın karşısında ve gidişata itirazı var, 3’te 1’i de iktidarın yanında her şeye karşın.

‘AKP – MHP’nin oy potansiyeli…’

Demek ki 6’lı Masa’nın ve HDP’nin meselesi nasıl oy alırlar da da bu 3’te 2 potansiyeli bir araya getirecek doğru siyaseti örebilirler meselesi. Ama AK Parti, MHP açısından bakarsak onların böyle bir tercihi yok. Onlar zaten Kürtleri neredeyse gözden çıkarmış durumdalar. Gençleri zaten neredeyse gözden çıkarmış durumdalar.

Dolayısıyla diyelim maksimumda 50-51 gibi olan bir maksimum potansiyellerinin ne kadarını gerçek hayata sayıya çevirebilecekleri peşindeler. Halbuki muhalefet 65’lere yakın bir potansiyeli nasıl sayıya ve seçimde bir sonuca çevirebileceğinin yolunu bulmak durumunda. İkisi de aynı potansiyelden başlamıyor. O nedenle 6’lı Masa’ya daha çok odaklanıyoruz. HDP’nin söylediklerine daha yakından bakıyoruz. Çünkü oyunun gidişatını muhalefetin yaptıkları belirleyecek iktidarın yaptıkları değil.”

Paylaşın

Selahattin Demirtaş’ın ‘Leylan’ Kitabı Sürgün Gerekçesi

Edirne F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Leylan kitabını çekmecesinde bulunduran Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) çalışanının sürgün edildiği öne sürüldü.

Halk TV yazarı İsmail Saymaz köşesinde, İzmir’den Malatya’ya sürülen İ.K.’nin amiri E.K ile arasında gerginlik olduğu ve İ.K’nın Alsancak Polis Merkezi’ne gittikten sonra amiri tarafından çekmecesi açıldığını söyledi. Çekmeceyi açan amir, TCDD’nin özel güvenlik görevlisi Ö.K.’yi odaya çağırdığı ve İ.K.’nin çekmecesini göstererek, “Bak burada Demirtaş’ın kitabı var” dediği belirtildi.

Saymaz’a göre Ö.K verdiği ifadede, “Kişisel alanı karıştırmak suç. Bu kadarına gerek var mı? Ben suça karışmak istemiyorum’ dedim” dediğini ifade etti. Saymaz’ın söz konusu iddia ettiği yazısının ilgili kısmı şöyle:

“E.K., kitabı eline alarak, Personel ve Mali İşler Servis Müdürü E.U.’nın odasına koştu ve “Çekmecesinde buldum” dedi ve yasaklı yayın ele geçirdiğini ‘ihbar’ etti.

Beş kişi çekmecede Demirtaş’ın kitabının bulunduğu yönünde tutanak tutup imzaladı. Ardından E.K., Terörle Mücadele Şubesi’ni aradı ve polisi ofise çağırdı.

İ.K., olan bitenden habersiz, Alsancak Polis Merkezi’nde E.K. hakkında şikayette bulunmaktaydı. İfadesi alınırken, cep telefonu çaldı. Ofisten aranıyordu. Fakat telefondaki görevli, Terörle Mücadele Şubesi’nden olduklarını söyledi. Polis “Sizinle görüşmek istiyoruz” dedi.

İ.K., Alsancak Polis Merkezi’de olduğunu söyledi.

Polisler karakola geldi.

İ.K.:

“Çekmecemde terör suçunu barındıran kitaplar olduğuna dair ihbar aldıklarını ve aslı olup olmadığını sordular. Asılsız olduğunu belirttim.”

Üç yıl önce çıkan ‘Leylan’ hakkında toplatma kararı olmadığı için polisler bir işlem yapmadan geri döndü. Savcılık soruşturmaya açmaya gerek görmedi. İ.K., hakaret ve iftiranın yanı sıra kişisel verileri hukuka aykırı şekilde ele geçirmekten de şikayetçi oldu.

E.K., ifadesinde, ‘çekmece operasyonu’nu bütün ayrıntılarıyla anlatıyor. “Bu kitabı günler öncesinden birkaç kere ve tekerrürle okuduğunu bizzat gördüm” diyor.

Şöyle devam ediyor:

“Memur olduğunu, siyasi propaganda içerebilecek kitapları ve yayınları getirmemesi gerektiğini, kendisiyle aynı odayı paylaştığımdan tarafımı ve kurumumuzu zan altında bırakacağını belirttim. Bir daha getirmeyeceğini söyleyerek, ‘Şimdilik üst çekmecemde bulunsun, öğle arası evime götüreceğim, lütfen tutanak tutma’ dedi.”

E.K., tartışmanın çıktığı gün İ.K.’nin odasının değiştirilmesi ve eşyalarının taşınması talimatının verildiğini kaydederek, “Taşınma sırasında şahsa ait kitap tarafımca fark edilmiştir. Uyarmama rağmen kitabı götürmediği ve açık alanda bıraktığı sabittir” diyor.

İ.K. baroya şikayet etti

İ.K. ayrıca İzmir Barosu’na başvurarak, E.K.’ye disiplin cezası verilmesini istedi. Dilekçesinde, “E.K.’nin arama ve tutanak eylemi gerçekleştirmesini izlediği polis dizilerine bağlamaktayım. Suç işlemiş, tutanak tutarak bu durumu tescillemiştir” diyor.

İ.K., kitabın kendisine ait olmadığını savunuyor. Ekliyor:

“Leylan’ yasaklı kitaplar arasında değildir. Nesinin suç olduğunu anlayabilmiş değilim. E.K.’nin düşünce ve ifade özgürlüğü kavramını fakülte ve meslek hayatında öğrenmediği kanaatindeyim.”

İ.K., iki ayrı suçtan şikayetçi olurken, E.K de genç meslektaşını kuruma şikayet etti. TCDD, idari soruşturma çerçevesinde, “hukuk müşavirliğinin önerisi ve hizmet gereği” dün İ.K.’yi Malatya’ya sürdü.”

Paylaşın