Pervin Buldan: HDP Şamar Oğlanı Ve Hiçbir Masanın Yandaşı Değil

HDP Eş Genel Başkanı Buldan, “Valla kimse kusura bakmasın; HDP şamar oğlanı değildir ve hiçbir masanın yandaşı da değildir, olmayacaktır. Biz ittifaklarımızla, bileşenlerimizle, kendi özgücümüzle, halkımızın desteği ve talebiyle kendi adayımızı çıkaracağız ve kendi adayımızın ikinci tura kalması için de büyük bir seferberlikle çalışacağız.” dedi ve ekledi:

“Bunu buradan bir kez daha ilan ediyorum. Maç daha yeni başladı ve 90 dakika. Ve 90 dakikada bitecek bu maçta, Emek ve Özgürlük İttifakı diğer iki ittifakın karşısında kendisine güveniyle, halkına güveniyle ve özgücüyle bu seçimlerden en başarılı bir şekilde çıkacak. Bundan hiç kimsenin kuşkusu ve kaygısı olmasın. En kısa zamanda da bir takvim belirleyerek adayımızı kamuoyu ile paylaşacağız. Bu takvimi önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağız.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partinin STK ve Siyasi Partilerle İlişkiler Komisyonunun dün İstanbul’da yöre dernekleriyle organize ettiği buluşmada konuştu. Buldan, yerel temsilcilerin önerilerini, öngörülerini, seçimin nasıl kazanılacağına dair fikirlerini dinleyeceklerini söyledi.

“Şimdi önümüzde bir seçim süreci var” diyen Buldan, konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

Bu seçimin tarihi bir seçim olduğunu, bu seçimde Türkiye halklarının önemli bir karar vereceğini, aydınlıktan ya da karanlıktan yana bir tercih yapacağını, özgürlüklerden ya da faşizmden yana bir tercih yapacağını çok iyi biliyoruz.

Ancak bugün geldiğimiz noktada bakıyoruz ki Türkiye halkları kararını çoktan vermiş. Türkiye halkları AKP-MHP iktidarını göndermek için seçimlerin bir an önce gelmesini istiyor, bu seçimlerde önemli bir tercih yapmaktan yana olduklarını her fırsatta gösteriyor.

İki ayrı kutbun olduğunu hepimiz biliyoruz. Bir tarafta Cumhur İttifakı diğer tarafta ise Millet İttifakı. Ancak Türkiye halkları bu iki kutba da ne mahkum ne de mecburdur.

“Büyük bir seferberlikle çalışacağız”

Türkiye’de adaletin, demokrasinin, barışın, özgürlüğün kırıntısının bile kalmadığı bir dönemde, herkesin gözlerinin HDP oylarında olduğu bir dönemde, Kürtlerin kime oy vereceğini merak ettiği bir dönemde çıktık, ‘Emek ve Özgürlük İttifakı kendi adayıyla vardır, buradadır, burada olmaya devam edecektir’ dedik. Bunu dedik diye bir sürü tartışma yaşandı.

Valla kimse kusura bakmasın; HDP şamar oğlanı değildir ve hiçbir masanın yandaşı da değildir, olmayacaktır. Biz ittifaklarımızla, bileşenlerimizle, kendi özgücümüzle, halkımızın desteği ve talebiyle kendi adayımızı çıkaracağız ve kendi adayımızın ikinci tura kalması için de büyük bir seferberlikle çalışacağız.

Bunu buradan bir kez daha ilan ediyorum. Maç daha yeni başladı ve 90 dakika. Ve 90 dakikada bitecek bu maçta, Emek ve Özgürlük İttifakı diğer iki ittifakın karşısında kendisine güveniyle, halkına güveniyle ve özgücüyle bu seçimlerden en başarılı bir şekilde çıkacak. Bundan hiç kimsenin kuşkusu ve kaygısı olmasın. En kısa zamanda da bir takvim belirleyerek adayımızı kamuoyu ile paylaşacağız. Bu takvimi önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağız.”

Paylaşın

Demirtaş’tan “Akşener” Göndermesi: HDP Oylarıyla Başbakan Mı Yapacağız?

Gazeteci Nevşin Mengü’nün sorularını yanıtlayan Demirtaş, “Erdoğan-Bahçeli iktidarından en fazla kurtulmak isteyenler elbette HDP tabanı olsa gerek. Ama bunu yaparken yeni bir Erdoğan seçmekten korkuyorlar, tedirgin oluyorlar” dedi ve ekledi:

“Hiçbir HDP’li, Süleyman Soylu’nun yerine Yavuz Ağıralioğlu’nu kendi oylarıyla getirmek istemez. “HDP kapatılmalıdır” diyen Uğur Poyraz’ı, Bekir Bozdağ’ın yerine HDP’liler oylarıyla seçmez, seçemez. HDP’ye bakanlık vatana ihanettir mealinde konuşan Müsavat Dervişoğlu kardeşi gibi MİT’in başkan yardımcılığına HDP oylarıyla gelemez.

Daha fazla uzatmayayım “HDP masada olursa biz kalkarız” diyeni HDP oylarıyla başbakan mı yapacağız? İşte bunları ve birçok ilkesel çözüm başlıklarını oturup HDP ile konuşmaları gerekir.”

Selahattin Demirtaş, “Altılı Masa kurulduktan sonra masa adına tek kelime konuşulmasaydı hiç toplantı yapmasalardı şimdi oyları, yüzde 60’ı geçmiş olurdu” dedi.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Gazeteci Nevşin Mengü’nün sorularını yanıtladı.

Demirtaş, HDP’nin aday çıkarması konusunda gelen eleştirilere yanıt verirken,“’HDP masada olursa biz kalkarız’ diyeni, HDP oylarıyla başbakan mı yapacağız? Peki biz niye bu kadar mücadele ettik, ağır bedeller ödedik? Erdoğan’ın yerine yeni Erdoğanlar seçmek için mi” dedi.

“HDP bir buçuk yıldır herkese ama özellikle Altılı Masa’ya ‘Ortak aday çıkarmaya hazırız’ diyor.” şeklinde konuşan Demirtaş “Fakat bu çağrıların muhataplarından ‘Biz de ortak adaya hazırız’ gibi tek cümlelik bir cevap bile gelmiyor. Bildiğim kadarıyla HDP ile Altılı Masa’nın dört partisi arasında yapılmış görüşmelerde de ortak adaya açık olunduğu şeklinde net bir mesaj verilmiyor. Hal böyle olunca HDP seçime adaysız gitmemek için mecburen hazırlıklarını yapıyor ve bunu da açıklıyor. Şimdi zannedersiniz ki, HDP ile Altılı Masa arasında ortak aday çıkarma konusunda bir anlaşma, uzlaşma veya protokol vardı da HDP durup dururken bunu bozdu ve bu nedenle bazı dostlarımız HDP’ye çok kızıyor” diye devam etti.

“Bu kızgınlığın nedenini de anladığını” belirten Demirtaş şöyle devam etti:

“Çünkü ne pahasına olursa olsun bu iktidardan kurtulup nefes almak isteyen on milyonlarca insan, partilerin kendi aralarındaki anlaşmazlıklara, tartışmalara, gerilimlere inanamıyor. Bunları çok saçma ve gereksiz kaprisler, küçük hesaplar olarak görüp öfkeleniyorlar. Haksız mı bu milyonlarca insan? Değiller elbette.

“Özgürlüğe susamış insanlara değişimin önünü açacak birlikteliği sunmak muhalefetin görevidir. Öte taraftan bu zulüm yıllarında en fazla acı çeken HDP tabanı ise kendi partisinin ayrı aday çıkaracak olmasından büyük bir mutluluk duyuyor. Onlar da haklılar.

‘Yeni bir Erdoğan seçmekten korkuyorlar’

“Erdoğan-Bahçeli iktidarından en fazla kurtulmak isteyenler elbette HDP tabanı olsa gerek. Ama bunu yaparken yeni bir Erdoğan seçmekten korkuyorlar, tedirgin oluyorlar. Hiçbir HDP’li, Süleyman Soylu’nun yerine Yavuz Ağıralioğlu’nu kendi oylarıyla getirmek istemez.

“HDP masada olursa biz kalkarız” diyeni HDP oylarıyla başbakan mı yapacağız? İşte bunları ve birçok ilkesel çözüm başlıklarını oturup HDP ile konuşmaları gerekir.

“Ben bu isimleri örnek olsun diye belirttim. Yoksa mesele isimler değil. İlkelerde, programda uzlaşma olursa bütün isimler her yerde olabilir, bu bizi çok da ilgilendirmez. Ama hem HDP’ye hakaret edip hem HDP’yi yok sayıp hem de “Çaktırmadan oy verin” demek bizim açımızdan şu sorgulamayı beraberinde getiriyor; peki biz niye bu kadar mücadele ettik, ağır bedeller ödedik? Erdoğan’ın yerine yeni Erdoğanlar seçmek için mi?

Paylaşın

HDP Sözcüsü Ebru Günay’dan Muhalefete “Seçim Güvenliği” Çağrısı

Partisinin genel merkezinde açıklamalarda bulunan HDP Sözcüsü Ebru Günay, “Önümüzdeki seçim süreci hiç olmadığı kadar adaletsiz bir yarış olacak, adaletsiz bir ortamda gerçekleşecek. Bir tarafta vergilerimizle fonlanan, devletin tüm imkanlarını kendi çıkarlarına kullanacak bir Cumhur İttifakı, diğer tarafta seçim kampanyalarını sürekli engellemeler, yalan haberler ve manipülasyonlar ve çeşitli hilelerle mücadele etmek zorunda kalacak muhalefet partileri olacak.” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bu nedenle muhalefet partilerine tekrar çağrıda bulunuyoruz. En azından “seçim güvenliği” ve manipülasyonlarla mücadele temelinde tüm muhalefet partileri olarak bir araya gelmeli ve seçmenlerimizin sandığa gitme ve oylarını güven içerisinde kullanmalarını sağlayacak bir işbirliğini sergilemeliyiz.

Muhafazakar veya seküler, sağcı ya da solcu ayırt etmeksizin seçmenlerimize karşı sorumluluğumuzun bir gereği olarak, seçimlere katılacak olan tüm muhalif partilerin ortak bir seçim güvenliği platformunu oluşturmasını elbette zaruri görüyoruz, zira iktidarın oyunlarının sandık oyunlarıyla da devam ettiğini geçmiş deneyimlerimizden biliyoruz.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partinin Genel Merkezinde haftalık olağan basın toplantısı düzenledi. Günay’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

Bu süreç ilk gününden bugüne hukuksuzluk ve Anayasa ihlali ile gerçekleşti. Son olarak hesaplarının bloke edilmesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca sözlü savunma yapması, bir kez daha gözleri ihlallere ve AKP’nin hukuku çiğnemesine çevirdi. Türkiye’nin saygın hukukçuları da bizler de hesaplarımızın bloke edilmesini hem de kapatma davasıyla ilgili kararın hukuki olmadığını açıkladık. Başta kamuoyu olmak üzere gerçekten bu ülkenin gerçek hukukçuları meselenin hukuk meselesi olmadığını, siyasi olduğunu çok iyi biliyorlar. Bu karar Saray’ın karanlık dehlizlerinde alınmış bir karardır.

Partinin kapatma davası henüz neticelenmemişken, bu davadaki rolü Saray’ın katipliğini yapmaktan ibaret olan savcı hızını alamamış; sözlü mütalaadan sonra basına açıklama yapıyor. Nerede görülmüştür bir başsavcının basına demeç verdiği! Basına Saray’ın, Saray danışmanlarının sayıklamalarını üstelik gülerek ve sevinç içinde açıklıyor. Öyle bir konuşuyor ki sanırsınız konuşan savcı değil, her fırsatta HDP’yi hedef alan iktidarın sözcüsü Devlet Bahçeli.

“Tüm bunlar önce HDP’ye uygulanıyor, sonra da tüm muhalefete”

Kısacık tarihimiz gösterdi ki AKP-MHP ittifakı muhalefeti susturmak için önce HDP’den başlıyor. Partimizi şeytanlaştırma, düşmanlaştırma, belediyelerine kayyım atama, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması, gözaltı, tutuklama ve cezaevi… Tüm bunlar önce HDP’ye uygulanıyor, sonra da tüm muhalefete uygulanıyor. Bu ülkenin geleceğine talip olduğunu söyleyen 6’lı masa bileşenleri, bu tarihsel sorumluluktan oldukça uzak görünüyor. Bizler elbette kimseden demokrasi dilenecek değiliz ancak bir siyasi parti olarak, bizim hakkımızda kuracağınız her cümle, aynı zamanda seçmenlerimiz için ileriye dönük bir gösterge olacaktır. Tercihlerini belirleyecektir.

Önümüzdeki seçim süreci hiç olmadığı kadar adaletsiz bir yarış olacak, adaletsiz bir ortamda gerçekleşecek. Bir tarafta vergilerimizle fonlanan, devletin tüm imkanlarını kendi çıkarlarına kullanacak bir Cumhur İttifakı, diğer tarafta seçim kampanyalarını sürekli engellemeler, yalan haberler ve manipülasyonlar ve çeşitli hilelerle mücadele etmek zorunda kalacak muhalefet partileri olacak.

“Geçmiş deneyimlerimizden biliyoruz”

Bu nedenle muhalefet partilerine tekrar çağrıda bulunuyoruz. En azından “seçim güvenliği” ve manipülasyonlarla mücadele temelinde tüm muhalefet partileri olarak bir araya gelmeli ve seçmenlerimizin sandığa gitme ve oylarını güven içerisinde kullanmalarını sağlayacak bir işbirliğini sergilemeliyiz. Muhafazakar veya seküler, sağcı ya da solcu ayırt etmeksizin seçmenlerimize karşı sorumluluğumuzun bir gereği olarak, seçimlere katılacak olan tüm muhalif partilerin ortak bir seçim güvenliği platformunu oluşturmasını elbette zaruri görüyoruz, zira iktidarın oyunlarının sandık oyunlarıyla da devam ettiğini geçmiş deneyimlerimizden biliyoruz.

Bizim, AKP’nin Anayasa değişikliği teklifi görüşmelerini reddetmemiz, halen kamuoyunda tartışılan önemli bir mesele olmaya devam ediyor. Tavrımız esasen iki önemli nedene dayanıyor. Birincisi: Özgürlüklerin olabildiğine kısıtlandığı, baskı ve zorun gün be gün arttığı, demokratik kazanımların her gün tırpanlandığı bir zamanda başörtüsü ile ilgili getirilen teklif, ülkenin özgürlükler ve demokrasi sorunlarına yanıt üretmenin çok çok uzağındadır.

Görüşmeyi reddetmemizin ikinci sebebine gelirsek; iktidar ve küçük ortağının doğrudan yargıya müdahalesi sonucu yürütülen Kobanî Kumpas Davasındaki hukuksuzluklar, bunların parti kapatma davasına delil olacak şekilde yetiştirilme çabası, kapatma davasının hız kesmeden devam etmesi, son olarak da partimizin anayasal hakkı olan hazine yardımının iktidar blokunun baskısı sonucu bloke edilmesi, bizim bu “demokrasicilik oyunu”nu oynamama kararı almamıza neden olmuştur.

Bu coğrafyanın ezilenlerinin, yoksullarının, kadınlarının, gençlerinin, yaşam alanı savunucularının, yok sayılanlarının haklarını savunmak ve egemen iktidar bloklarına karşı halkların asıl birliğini temsil eden Emek ve Özgürlük İttifakımız, güçlenerek yoluna devam ediyor. Sadece bir seçim ittifakı değil, özgürlüğün, demokrasinin, eşitliğin ve adaletin yolunun mücadeleden, sokaktan geçtiğini bilerek yoluna devam ediyor. Tam da bu çerçevede; yoksulluğa, baskıya, sömürüye, tecride, faşizme ve asimilasyona karşı en büyük cevabı, Emek ve Özgürlük İttifakı olarak 15 Ocak’ta İstanbul Kartal Meydanı’nda bir kez daha vereceğiz. “

Paylaşın

Demirtaş: Bu Zulüm İktidarından Hep Birlikte Kurtulacağız

Sosyal medya hesabından bir dizi paylaşım yapan Demirtaş, “Oy pusulasında hangi seçeneklerin önümüze çıkacağını, son günlerdeki tartışmalar belirleyecek. Şu anda kesinleşmiş tek şey şu: Bu zulüm iktidarından hep birlikte kurtulacağız, işte bunu kimse değiştiremeyecek” dedi.

Haber Merkezi / Selahattin Demirtaş, “Neden mi?” sorusunu sorarak şunları kaydetti: Çünkü halk kararını vermiş, bitmiş bu mesele. Oynadığın bütün kirli oyunların, kurduğun bütün tuzakların farkındayız Erdoğan. Ama bir dönem daha halkımıza işkence etmene izin vermeyeceğiz.

Demirtaş, “Nasıl mı?” diye sorarak, “Çünkü halk seni çizmiş, bütün mesele bu. To be or not to be Erdoğan. Yani kürsüye gel ki görem” ifadesini kullandı.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutulan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medya paylaşımlarına devam ediyor. Demirtaş’ın son paylaşımları şöyle:

Demirtaş’ın paylaşımı şöyle:

“Oy pusulasında hangi seçeneklerin önümüze çıkacağını, son günlerdeki tartışmalar belirleyecek. Şu anda kesinleşmiş tek şey şu: Bu zulüm iktidarından hep birlikte kurtulacağız, işte bunu kimse değiştiremeyecek. Neden mi? Çünkü halk kararını vermiş, bitmiş bu mesele.

Oynadığın bütün kirli oyunların, kurduğun bütün tuzakların farkındayız Erdoğan. Ama bir dönem daha halkımıza işkence etmene izin vermeyeceğiz. Nasıl mı? Çünkü halk seni çizmiş, bütün mesele bu. To be or not to be* Erdoğan. Yani kürsüye gel ki görem.”

Paylaşın

HDP, Seçim Öncesi Kapatılırsa Hangi Adımları Atacak?

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) seçimden önce kapatma kararı vermesi durumunda ise bu kararın verildiği tarih oldukça önemli. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) takvimine göre “listelerin sunulma,” “listelere itiraz” ve “listelerin kesinleşmesi” süreçlerine göre farklı durumlar ortaya çıkacak.

Eğer listelerin sunulma aşaması öncesi kapatma kararı çıkarsa HDP’den siyasi yasak almayan isimler başka partilerden aday olabilecek. Ancak YSK’nin milletvekili aday listelerini kesinleştirdikten sonra parti kapatma kararı verilirse HDP listesindeki tüm isimlerin adaylıkları düşecek ve seçime giremeyecek.

Bu durumda HDP’nin seçmene, seçime giren bir partiye oy verilmesi çağrısı yapması bekleniyor. Olası bu partinin de Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenlerinden biri olabileceği gibi Demokratik Bölgeler Partisi ve Yeşil Sol Parti gibi seçenekler olduğuna da dikkat çekildi.

Türkiye’de yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin resmi tarihi 18 Haziran 2023 tarihi. Ancak hükümet ve AK Parti kanadından gelen açıklamalara göre seçimler öne çekilecek. Henüz bir karar alınma da olası tarihler olarak 30 Nisan ile 14 Mayıs öne çıkıyor.

Seçime giden süreci etkileyecek önemli davaların başında HDP’ye yönelik Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) devam eden kapatma davası geliyor. 2018 seçimlerinde yaklaşık 6 milyon kişiden destek alarak yüzde 11,7 oy oranına ulaşan HDP’nin seçime girip girmemesi ya da kapatma kararı çıkması durumu da 2023 seçimlerini etkileyecek önemli faktörlerin başında.

HDP “seçim sonrası” dedi

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar,  katıldığı Habertürk televizyonunun yayınında, AYM’ye işaret ederek “Son ana kadar kendilerinin hukuka ve vicdana uygun karar verecek olan inancımı korumak istediğimi belirttim ama Türkiye’de yargının durumu ortada. Sadece mahkeme salonunda karara bağlanacak bir davadan söz etmek naiflik olur.

Biz de naif değiliz. İktidarın bu kararların herhangi birinde etkisi olacağı açık. Bu kararlardan hangisinin ne zaman çıkacağı önemlidir. Seçim sürecinin öncesinde çıkması önemlidir. Seçim sonrasına bırakılması hukuka ve vicdanlara en uygunu olandır. Biz AYM’den böyle bir talepte bulunacağız” açıklaması yaptı.

Serhat Eren: Yargı siyasete yön vermiş olacak

DW Türkçe’den Kıvanç El, Sancar’ın açıklamaları sonrası hem bu başvuru sürecinin nasıl işleyeceğini hem de olası kapatma kararlarına karşın HDP’nin yol haritasını araştırdı.

HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve kapatma davası avukatlarından Serhat Eren, başvuruya dair çalışmaların sürdüğünü ve henüz olgunlaşmadığını söyledi. Serhat Eren, “Seçimin hemen öncesinde AYM’nin vereceği bir karar yargının siyasete yön vermesi olacaktır. Böyle olmayacağını umuyoruz ancak biz kararın seçim sonrasını bırakılmasını da resmen talep edeceğiz” değerlendirmesi yaptı.

Başvuru 4 Şubat’a kadar yapılacak

“Tam seçime giderken adil bir seçim kampanyası yapılması gerekiyor ama kapatma davası bunu engelleyen bir süreç oldu” ifadelerini kullanan Serhat Eren, başvuruyu hangi çerçevede ve ne zaman yapacaklarına dair soruya da şu yanıtı verdi:

“AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararları çerçevesinde öngörülebilirlik ilkesi gereği kanunlardan doğacak sonuçların önceden kestirilebilir olması gerekir. Şu an böyle bir süreç yok. Biz HDP olarak öngörülebilirlik ilkesi çerçevesinde AYM’ye 4 Şubat’a kadar başvurumuzu yaparak kararın seçim sonrasına ertelenmesini isteyeceğiz.

AYM, Hazine yardımına ilişkin tedbir kararını 4 Şubat’ta değerlendirecek ve buna dair savunma için bir ay süre vermişti. Biz de 4 Şubat’a kadar bu başvurumuzu yaparak kapatma davasının seçim sonrasına bırakılmasını isteyeceğiz. Daha sonra da kararı bekleyeceğiz.”

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki de, “Seçim arifesinde verilecek karar kesinlikle siyaseti dizayn etme kararı olacaktır” dedi. Tiryaki, “Seçim sonrası oluşabilecek olası tabloya göre AYM kararını değiştirme ihtimali görüp görmediğine” dair soruya da “Bu talebimiz kapatma tehdidini ortadan kaldıran bir durum değil. Sadece AYM’ye seçimler geçsin, kararını öyle ver seçime müdahale etme diyeceğiz” yanıtını verdi.

HDP kararı neden seçim sonrasında istiyor?

Peki HDP hakkında olası kapatma kararına karşın nasıl bir yol haritası izleyecek? Edinilen bilgilere göre HDP, çok sayıda çeşitli senaryolara göre hazırlık yapılıyor.

Seçim sonrası Anayasa Mahkemesi’nden olası bir kapatma kararı çıkması durumunda seçilecek milletvekilleri siyasi yasak kapsamına alınsa dahi milletvekillikleri düşmüyor. Ancak bir partiye üye olamıyor. Bu süreçte yeni bir parti kurulsa dahi siyasi yasak gelen isimler bu partiye katılamayacak, üye olamayacak. Ancak siyasi yasak, bağımsız olarak siyaset yapmaya engel değil.

Bu durumda Meclis’te siyasi yasak kapsamında olmayan 20’den fazla isim bulunması halinde siyasi parti grubu kurulabilecek. HDP’nin listelerini yaparken en az 20 ismi buna göre siyasi yasak almayacak isimler içerisinden belirlemesi planlanıyor.

Seçim öncesi HDP kapatılırsa ne adım atacak?

Anayasa Mahkemesi’nin seçimden önce kapatma kararı vermesi durumunda ise bu kararın verildiği tarih oldukça önemli. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) takvimine göre “listelerin sunulma,” “listelere itiraz” ve “listelerin kesinleşmesi” süreçlerine göre farklı durumlar ortaya çıkacak.

Eğer listelerin sunulma aşaması öncesi kapatma kararı çıkarsa HDP’den siyasi yasak almayan isimler başka partilerden aday olabilecek. Ancak YSK’nin milletvekili aday listelerini kesinleştirdikten sonra parti kapatma kararı verilirse HDP listesindeki tüm isimlerin adaylıkları düşecek ve seçime giremeyecek.

Bu durumda HDP’nin seçmene, seçime giren bir partiye oy verilmesi çağrısı yapması bekleniyor. Olası bu partinin de Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenlerinden biri olabileceği gibi Demokratik Bölgeler Partisi ve Yeşil Sol Parti gibi seçenekler olduğuna da dikkat çekildi.

HDP’li Eren: Seçeneksiz değiliz

HDP’de olası bu süreçlere dair görüşmeler ve liste hazırlıkları da sürerken henüz kesin alınmış bir karar bulunmadığına da dikkat çekiliyor.

HDP’li Serhat Eren, “HDP seçmeni hiçbir zaman seçeneksiz kalmaz. Geçmişte de benzeri gelişmeler oldu seçeneksiz kalmadı. Belki hemen yeni bir parti kurmak mümkün olmayacak ancak bizimle birlikte mücadele eden çok sayıda parti var. Bu partiden birkaçı seçime girebilecek durumda. Seçeneksiz değiliz” değerlendirmesi yaptı.

Kapatma davası süreci

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Anayasa Mahkemesi’ne sözlü mütalaasını sundu. Böylece sözlü aşamada başlamış oldu. HDP’ye savunma için süre verilecek ve ardından savunmadan sonra Anayasa Mahkemesi Başkanı dosyayı raportöre iletecek.

AYM Genel Kurulu ise son kararını verecek. Partiyi kapatma, kapatmama ve Hazine yardımından men etme gibi karar seçenekleri bulunuyor. Kararlar üçte iki çoğunluk ile alınıyor. Bu durumda 15 üyeden 10’unun kapatma yönünde oy kullanması gerekiyor. Bu süreçte kapatma ile birlikte “siyasi yasak” kararı da verilebiliyor.

Paylaşın

“Aday Olur Musunuz?” Sorusuna Demirtaş’tan Yanıt: Görevden Kaçmam

Eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş “HDP dile getirdiği “açık müzakere” çağrısına yanıt alamazsa, kendi adayı ile devam edecek. Peki sizin aday olmanız istenirse aday olur musunuz?” sorusuna verdiği yanıtta, “Bu konuda yetkili kurullarımız geniş çerçevede bir tartışma yürütüyor, bu tartışmalar sonuçlanmış değil henüz” dedi ve ekledi:

“Ben görevden kaçmam elbette ancak partimizle ortak alacağımız karar sonucu hangi arkadaşımız bu sorumluluğu üslenirse tartışmasız şekilde, onun başarısı için çalışacağız. Bizim açımızdan görev tartışmasıdır bu, ötesi bir yaklaşım bizim partimizde olmaz. Partimiz bu görevi bana vermiş ya da başka bir arkadaşımıza, hepimiz aynı moralle ve aynı sorumluluk bilinciyle başarıya odaklanıp çalışırız.”

Altı yılı aşkındır Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin kendi adayıyla seçime girme kararını, parti kapatma ve hesaplara bloke koyulması gibi HDP üzerindeki baskılar karşısında muhalefetin tutumunu ve Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı hakkında birçok soruya yanıt verdi.

Demirtaş, HDP adayına yönelik gelen eleştirilere “Ulusalcı, milliyetçi muhalif kanat başta olmak üzere muhalefetin bir bölümü HDP’ye yapılanların örtülü destekçisidir” diyerek cevap verdi.

“Ben görevden kaçmam elbette”

Demirtaş “HDP dile getirdiği “açık müzakere” çağrısına yanıt alamazsa, kendi adayı ile devam edecek. Peki sizin aday olmanız istenirse aday olur musunuz?” sorusuna şöyle yanıt verdi:

“Bu konuda yetkili kurullarımız geniş çerçevede bir tartışma yürütüyor, bu tartışmalar sonuçlanmış değil henüz. Ben görevden kaçmam elbette ancak partimizle ortak alacağımız karar sonucu hangi arkadaşımız bu sorumluluğu üslenirse tartışmasız şekilde, onun başarısı için çalışacağız. Bizim açımızdan görev tartışmasıdır bu, ötesi bir yaklaşım bizim partimizde olmaz. Partimiz bu görevi bana vermiş ya da başka bir arkadaşımıza, hepimiz aynı moralle ve aynı sorumluluk bilinciyle başarıya odaklanıp çalışırız.”

“AKP’ye kazandırmak gibi bir politika HDP ile birlikte anılamaz”

ARTI TV ve ARTI Gerçek’in sorularını yanıtlayan Demirtaş, aday kararının partisinin resmi politikası olduğunu belirtti ve şu öneride bulundu:

“Pervin Hanım, partimizin uzun süredir tartışılan ve herkesin bildiği resmi politikasını dile getiriyor, bunda bir tuhaflık yok. Eş Genel Başkan, kişisel görüşünü veya bir dileğini açıklamıyor, hepimizin ortaklaştığı yaklaşımı ifade ediyor. Ben de genel merkezimiz de hem eleştirileri hem de destek açıklamalarını yakından izliyoruz, izlemeye devam edeceğiz. Fakat AKP’ye kazandırmak gibi bir politika HDP ile birlikte anılamaz. Bunu söyleyenleri azıcık insaflı, vicdanlı olmaya ve HDP’ye yapılanlara rağmen milyonlarca HDP’linin adeta kahramanca nasıl direndiğine bakmalarını tavsiye ederim.”

“Çağrıyı HDP’ye değil Altılı Masa’ya yapın”

Partisinin politikalarının arkasında duracağını vurgulaya Demirtaş, adaylık konusunda HDP’ye yapılan eleştirilere de şu yanıtı verdi:

“HDP’nin kendi adayını çıkarması iyi olmaz, ortak adaya destek vermeli’ diyenler HDP’ye baskı uygulamak yerine Altılı Masaya çağrı yapmalı ve adayları açıklamadan önce de sonra da HDP’yi ziyaret ederek açık bir müzakere yürütmesini istemeliler. Bunda anormal ne olabilir ki? Altılı Masa HÜDA PAR ile de görüşüyor, açık müzakere yapıyor ki toplam oyları birkaç yüz bini geçmiyor. Genel merkezimiz tüm eleştirileri saygıyla karşılayacaktır bundan eminim. Ancak bana kalırsa çağrıyı HDP’ye değil Altılı Masa’ya yapmaları daha doğru, daha sonuç alıcı olur. Biz sonuna kadar, partimizin politikasının arkasında duracağız.”

“Seçmen kararsız değil”

Selahattin Demirtaş Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine ilişkin gerek parlamento gerekse cumhurbaşkanlığı seçimlerinde seçmenin kararsız olmadığını vurguladı:

“Bu konuda da cezaevinde neredeyse her gün çağrı yapıyorum, zaten bu aşamada temel amacımız kararsız ve ilgisiz seçmeni seçime karşı duyarlı hale getirmektir. Kararsız olmak demek “Benim kendi geleceğime ilişkin bir düşüncem, görüşüm, ilgim yok” demektir. Ben bu seçimin en yüksek katılımlı seçimlerden biri olacağına inanıyorum, kararsız seçmen oranı her gün azalarak sandık gününe kadar en az orana inecektir diye öngörüyorum.”

“Yapılan gasptır”

Demirtaş, Anayasa Mahkemesinin HDP’nin hazine yardımı alan hesapları bloke etmesini siyasi bir karar olarak değerlendirdi. Kararı ‘gasp’ olarak nitelendiren Demirtaş ve şöyle konuştu:

“Aslında Anayasa Mahkemesinin kararı demek yerine, AKP’nin kararı demek daha doğru olur. Herkesin gözünün önünde açıkça siyasi bir karar alan Anayasa Mahkemesine bağımsız mahkeme demek mümkün değildir. Bir şeye de dikkat çekmek istiyorum; adı Hazine yardımı olan şey, aslında HDP seçmeninin vergilerinden, HDP’nin payına düşen miktardır. Yani partimize devlet, AKP, MHP falan yardım etmiyor. Yüzde üçü geçebilen her parti, aldığı oy oranında, seçmeninin vergilerinden pay alıyor. Bloke edilen para o paydır. Yani Anayasa Mahkemesinin bloke ettiği para, HDP seçmeninin parasıdır, başka kimsenin değil. Özetle bu para HDP’ye lütufla verilmiyor, zaten bizim paramızdır. Tam da bu nedenle yapılan gasptır diyoruz.”

“Temel amaç HDP’yi seçimlerde etkisiz kılmak”

Demirtaş geçmiş seçimlerden örnek vererek, “İktidar, paramıza el koyarak siyasi çalışma yürütmemizi engelleyebileceğini mi sanıyor? Şayet öyleyse bizi halen tanımayacak kadar aptallar demektir. Pek çok seçimde kendimizi tanıtmıştık da oysa. Halkımız, kendi parasına el koyanlara en güzel cevabı seçim günü verecekler. O güne fazla kalmadı. Temel amaç HDP’yi seçimlerde etkisiz kılmak, tasfiye etmek çabasıdır. Boş çabadır. HDP’yi tasfiye etmek isteyenlerin kendisi tasfiye olur. Çünkü HDP halktır ve hiç kimse halkı tasfiye edemez” ifadelerini kullandı.

Muhalefet eleştirisi

Selahattin Demirtaş, muhalefet içerisinde HDP ve Kürtlere yönelik bakış açısını da eleştirdi:

“Ne yazık ki muhalefetin bir kısmının demokrasi anlayışında HDP’ye, HDP seçmenine, daha açık ifadeyle Kürt’e yer yok ‘AKP ile HDP arasında tercih yapın’ derseniz AKP’yi gönül rahatlığıyla seçecek bir muhalif kesimin olduğunu da bu süreçte daha net görmüş olduk. Cezaevinde iktidar yanlısı olmayan bazı gazetelere de her gün göz atıyorum; bazısı ulusalcı, bazısı muhafazakar gazeteler bunlar. Bu gazetelerde her gün mutlaka boy boy AKP-MHP haberleri görebilirsiniz ama HDP haberlerini mercekle arasanız derman niyetine bir tane bulmakta zorlanırsınız.” .

“Ulusalcı, milliyetçi muhalefet kanadı saldırıların destekçisi”

Demirtaş, çok etkilendiği ve çok bariz bir ayrımcılık olarak aklımda kalan bir örneği de paylaştı:

“İzmir HDP il binamızda özel bir tetikçi faşist tarafından Deniz Poyraz yoldaşımız barbarca katledildikten bir gün sonraki Sözcü gazetesinde bu habere de yer verilmişti ama tüm partilerin temsilcilerinin suikasta dair demeçlerine yer veren Sözcü gazetesi, il binası basılıp çalışanı katledilen partinin yani HDP’nin ne eş genel başkanlarının ne de başka bir sözcüsünün demecine yer vermemişti. Bu örnek bir zihniyet yansımasının çok net bir örneğidir.

Yayın politikalarını kendileri belirler, biz bir şey diyemeyiz elbette ama kendine ulusalcı muhalif diyenlerin yaklaşımı buysa onların AKP-MHP’den bizim açımızdan ne farkı olabilir? Dolayısıyla ulusalcı, milliyetçi muhalif kanat başta olmak üzere muhalefetin bir bölümü HDP’ye yapılanların örtülü destekçisidir. Bunu çok da gizlemiyorlar zaten. Üzücü ama gerçek bu, ne yazık ki…”

Paylaşın

HDP’li Sancar’dan Sert Açıklama: Bize Saldıranlara Büyük Kaybettireceğiz

Partisinin Meclis’teki grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sancar, “Bu kapatma davasıyla kendilerince bizleri nihai olarak tasfiye edecekler, susturacaklar. Nafile bir çaba. Bize ağır saldıranlara büyük kaybettireceğiz” dedi.

HDP’li Sancar, partisine yönelik “operasyonların” uzunca bir süredir “kesintisiiz devam ettiğini” söyledi ancak bunların HDP’yi yolundan alıkoyamayacağını belirtti ve “AYM salonlarında oy çokluğu değil sandıkta milyonların oy birliği belirleyecektir bu ülkenin geleceğini, bunu herkes bilsin.” diye ekledi.

Mithat Sancar, “Otoriter, tekçi, sömürücü, talancı sistemin kalıcı hale getirilmesinin önündeki en büyük engel HDP’dir. O yüzden birbirinin boğazına sarılmak için geçmişte fırsat arayan güçler birleşti. Kürt düşmanlığında ortak, yeni bir devlet koalisyonu kurdular.” diye ekledi.

Sancar şu ifadeleri kullandı: “Parti kapatılacakmış kapatılmayacakmış bunların hiçbirine kulak asmayacağız. Halktan ve hakikateten aldığımız bu gücü toplumsal mücadelenin her alanında olduğu gibi seçimlerde de mutlaka ortaya koyacağız. Bu gücü seçimlerin sonucuna mutlaka yansıtacağız.

“İktidar varlık yokluk korkusuyla her yolu deniyor. Bize karşı yürütülen hukuksuzluklar, Türkiye demokrasi güçlerini bölmek, seçim sürecini kendi emellerine uygun şekillendirmek içindir. Bu operasyonları boşa çıkarmanın yolu hep birlikte kararlı bir duruş sergilemektir.”

HDP Eş Genel Başkanı, AKP’nin anayasa değişikliği önerisiyle ilgili, “İktidarın seçimlere dayalı bir hesapla başörtüsünü istismar etmesine izin vermeyeceğiz. Bu yolu kapattık ve şimdi muhalefet bu yolda devam ediyor. Söz veriyoruz. Bütün inançların eşit olduğu, bütün halkların özgür yaşadığı geleceği bizler kuracağız.” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Meclis grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Sancar’ın açıklamasından satır başları şöyle:

“Partimize yönelik kumpas, operasyon, dava süreci… Bugün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın sözlü mütalaası vardı kapatma davası kapsamında. Hazine yardımı hesaplarına da bloke konmuştu. Bu gelişmeler HDP’ye yönelik baskılar olarak algılandıkça büyük tahribatlar ortaya çıkıyor. Türkiye’nin geleceğiyle çok yakından ilişkili bu gelişmeler.

11 yıl önce HDP’yi ortaya çıkaran fikriyat bu ülkedeki bütün kimlik ve inançları, ötekileştirilenleri, emekçileri, kadınları gençleri eşit yurttaşlıkta buluşturmaktı.

HDP kimseyi ötekileştirmedi, genişlemeyi hedef aldı. Sesi kesilmek istenenlerin sesi oldu. Boğazı sıkılan toplumun nefesi oldu. HDP yeni yollar yarattı.

7 Haziran’da AKP’ye yaşatılan yenilgi, Türkiye halklarına yeni bir düzenin mümkün olduğunu gösterdi. Saray’ın, yalanın, savaşın karşısında durup hakikatin mücadelesini yürüttük. İktidarın özgüveni çöktü. Geleceği belirleme konusunda hazırladığı planlar bozuldu. bunu başaran güç HDP’dir.

Birbiriyle benzemez olan, birbirinin boğazına sarılmak için geçmişte fırsat arayan güçler birleştiler. Yeni bir devlet koalisyonu kurdular. Temel harcını Kürt karşıtlığından kardılar. HDP’yi halkların ortak mücadelesinin en güçlü adresi olarak gördükleri için de HDP’ye saldırdılar. Komplo kurdular, dokunulmazlıkları kaldırdılar, 4 Kasım siyasi darbesiyle vekil arkadaşlarımızı, yöneticilerimizi tutukladılar, kurmaca davalarla yargılamaya çalıştılar. Operasyonlar kesintisiz devam etti.

“Bize ağır saldıranlara büyük kaybettireceğiz!”

Şimdi de bu kapatma davasıyla kendilerince bizleri tasfiye edecekler, susturacaklar, nafile bir çaba. Bize ağır saldıranlara büyük kaybettireceğiz!

HDP, siyasette kutup yıldızı olma işlevini sürdürüyor. İktidarın seçim sürecini, siyaseti dizayn etme çabalarına karşı ilkeli tutumunda, kararlı duruşunu ortaya koyuyor.

Bütün muhalefete ve toplumsal demokrasi güçlerine yol gösteriyor. HDP, bu toplumun demokrasiye giden yolunda kutup yıldızıdır!

İktidarın seçime endeksli bir hesapla başörtüsü meselesini istismar etmesine izin vermedik, ve bu yolu kapattık. Şimdi de muhalefet buradan devam ediyor.

Bütün inançların eşit olduğu geleceği bizler kuracağız, sizin gibi samimiyetsiz küçük hesaplara dayalı hamleler ve planlarla değil, halkın en geniş katılımı ile ve halkın gücü ile inşa edeceğiz o özgürlük düzenini. Kimse yasağa, baskıya uğramayacak. Siyaseti dizayn etme amaçlı ucuz hesaplara prim vermeyeceğiz, vermedik.

AYM geçen hafta bir karar aldı. HDP’nin anayasal hakkı olan Hazine yardımını gasp etmeye yönelik… Kapatma davası MHP’nin ve çeşitli karanlık güçlerin kampanyası ve siyasi baskısı sonucu açılmıştır. 17 Mart’ta açıldı dava, 18 Mart’ta MHP’nin kongresi vardı. Büyük ortak, küçük ortaya kongre hediyesi verdi.

AYM, iddianamenin çöp olduğu anlamına gelen gerekçelerle bunu iade etti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı yeniden bir iddianame hazırladığını iddia ederek 7 Haziran’da yine bir metin verdi. Hepsi bir tesadüf olabilir mi? Bu, kuyruk acısı. HDP’yi siyasetle yenemeyen, HDP’ye baskılarla, zulümlerle baş eğdiremeyenlerin bir siyasi kumpasıdır.

“MHP çıktı, Hazine yardımı kesilsin diye tehdit etti” 

Aynı şey Hazine yardımı hesaplarına bloke konulması öncesinde de yaşandı. MHP çıktı, tehditlerle HDP’ye verilecek Hazine yardımının durdurulması kampanyasını yürüttü. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu taleple AYM’ye başvurdu. Oysa daha önce bu talebi iki kez dile getirmişti. Her ikisi de reddedilmişti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu talebini AYM’ye iletiyor, AYM bize bilgi vermiyor, biz basından öğreniyoruz.

Kanun devletinin zerresinin olduğu bir sistemde böyle bir işlem mümkün değil. Sonuca baktığınızda AYM’nin yedi üyesinin de vicdanını sızlatan bir durum ortaya çıktığını görüyorsunuz. Bize bilgi verilmiyor, biz başvuruyoruz. 13 Aralık’ta başvurmuş. Bize savunma için de hak tanımıyorlar.

Saray’dan gelen emri uygulayan üyelerle, bizim hakkımız olan Hazine yardımına bloke koyma kararını alıyorlar. Bütün bunların bir siyasi operasyon olduğu açıktır. Türkiye’yi anayasayı ayaklar altına alan uygulamalar gibi bu da aykırılıktır. Şaşırmıyoruz. Bu sistem hiçbir kural tanımadan ancak varlığını sürdürebileceğini görüyor. Ne hukuk ne ahlak tanıyor. Ne vicdanı ne insafı var.

Tek derdi var kendi varlığını sürdürmek. Kendi varlığını sürdürmek için bu iktidar her yola başvurmayı kendine hak sayıyor. Her yolu bu uğurda mübah görüyor. Bu da toplumda çürümeye, siyasette çöküşe yol açıyor. Biz bu savunmalarımızı, siyasette çökertme ve toplumu çürütme operasyonlarına karşı tarihsel sorumluluk olarak görüyoruz. HDP’yi savunurken, bu toplumu savunuyoruz.

“Bizim hazinemiz, fikrimizdir, halkımızın gönlüdür”

Bu karar bizim için yok hükmündedir. Bizim hazinemiz, fikrimizdir, halkımızın gönlüdür.

AKP’ye en ağır yenilgiyi yaşattığımız 7 Haziran seçimlerine girerken 1 kuruş Hazine yardımı almış değildik, milyonların gönlünü almıştık! Yine oradan yürüyeceğiz, yine oradan başaracağız!

Buradaki operasyon HDP’yi hedef almakla sınırlı değil. Türkiye, tarihinin en kritik seçimine gidiyor. Bu kritik seçimde iktidar bloğu kendi korkusuyla, varlık-yokluk korkusuyla her yolu deniyor. Bize karşı olan bu hukuksuzluklar, bu süreci dizayn etmek için. Türkiye’de demokrasi güçlerini bölmek ve dağıtmak içindir. Seçim sürecini kendi emellerine uygun şekilde şekillendirmek içindir. Onun için yapıyorlar bunu. Ses çıkarın demokrasi isteyenler, adaleti savunanlar, karanlığı istemediklerini ve gelecek aydınlık günleri aydınladıklarını söyleyenler… Hepinize yönelik bir operasyon var. Bu operasyonları boşa çıkarmanın yolu da kararlı bir duruş sergilemektir. HDP bunu yapmaya devam edecek.

“İki seçeneğe mahkûm değilsiniz”

Şimdi yaratılan hava, bu ülkede yaşayanların iki seçeneğe mahkûm olduğu şeklindeydi. İki seçeneğe mahkûm değilsiniz, biz varız, demokrasi güçleri var, üçüncü yol var! Karanlığı dağıtmaya geliyoruz!

Siyasetimizle de mücadelemizle de bu yolun nasıl yürünmesi gerektiğini gösteriyoruz. Bu yol, bu ilkelerle, bu kararlılıkla yürünür.

Cumhuriyetin 100. yılı bitmek üzereyken yapılacak seçimlerin ne kadar önemli olduğunu söyledim. Hakikatleri yok sayarak, etrafında dolanarak değişimi sağlayamazsınız.

Yarım ağızla reform vaatleri bu ülke için çare değil. Bu ülkenin en büyük hakikati, büyük tarihsel mücadele mirası üzerinden geleceği inşa etmek isteyen, HDP, Emek ve Özgürlük İttifakı ve en geniş demokrasi bloğudur. Bu hakikati görmeden, tanımadan, bu ülkede karanlığı sona erdirmenin de, yalan, talan, sömürü düzenini de değiştirmek mümkün olmayacaktır. Kendimizi kandırmayalım. Yalancı masallar üreterek geleceği demokratik bir temelde kurabileceğimiz rüyasında uyanalım. HDP ne yaptığını bilen bir partidir.

“Kısır döngü on yıllardır sürüyor”

Kimse, bizim belirlediğimiz politikalar üzerinden ucuz spekülasyonlar yapmasın. Tam tersine, bizim her adımımız bu ülkede gerçek değişimi, demokrasiyi, barışı getirme özlemi duyan her kesime hakikatlerle yüzleşme imkanı sağlamaktır. Bu hakikatlerle yürünecektir. Yoksa kısa süreli hafif değişimin bu ülke için nefes almaya yeteceği gibi vaatlerin karşılığı olmayacaktır.

Kısır döngü on yıllardır sürüyor. Bu ülkede en önemli hakikati, Kürt sorununu savaş politikalarıyla imha ve inkâr anlayışıyla ele alan zihniyetin yarattığı kısır döngünün iki çarpıcı özelliği var: Kan ve kir… Biz bu ülkeyi kandan, şiddetten, kirden, çürümeden kurtarmak için demokratik çözümün yolunu gösteriyoruz. O yolda yürüyerek başarabileceğimiz söylüyoruz.

HDP üzerinden boş polemiklere girmenin bu ülkede demokrasi mücadelesine katkısı olmayacaktır. Bizler bedeller ödemeyi göze alıyoruz. Korunaklı köşelerimizden, yuvarlak sözlerle mücadele yürütüyor değiliz. Hakikatlere gözlerimizi yummuyoruz. Hakikatin her yanını bütün gücümüzle çalışarak görme uğraşındayız. Görerek ilerlemeye çalışıyoruz, hakiki çözümün hakikatlerle yüzleşmekten geçtiğini söylüyoruz. Hakiki çözüm, hakikatlerle yüzleşmeden olmaz.

“Bizler yolumuzu şeffaf, açık şekilde dürüst tavırlarla ortaya koyuyoruz” 

Bizler yolumuzu şeffaf, açık şekilde dürüst tavırlarla ortaya koyuyoruz. Eylül 2021’de deklarasyon yayımladık. İlan ettiğimiz hedef ve ilkeleri somutlaştırarak ilerliyoruz, çalışarak yolumuza devam ediyoruz, büyüyerek geliyoruz. Aldığımız kararları da bu çerçevede değerlendirsin herkes. Hakikatle yüzleşerek, hakiki çözümler üretiyoruz. Hakiki yöntemler öneriyoruz herkese.

Bu ülkenin geleceğini inşa etmede merkezi güç olma iddiamızı her geçen gün daha da sağlamlaştırıyoruz.

Saray’ın danışmanları ahkam keserek AYM’ye talimatlar yağdırarak bu yolu engelleyeceklerini sanıyorlar. Hangi oy çokluğunu AYM’den çıkartmaya çalışırsanız çalışın, belirleyici olan sandıkta milyonların oy birliğidir. Bunu sağlamak da bizim asli görevimizdir.

Biz yolumuzda yürümeye devam edeceğiz. Parti kapatılırmış, kapatılmazmış bunlara kulak asmayacağız. İlk günden seçenekler ürettik, yollar vardır. Hakikatten aldığımız bu gücü, seçimlerde de mutlaka ortaya koyacağız. Seçimlerin sonucuna bunu yansıtacağız. İktidar bloğu, oyunlarla bu gerçeği değiştirmeyeceksiniz; HDP geliyor, büyük kaybedeceksiniz, biz hepimiz birlikte büyük kazanacağız!”

Paylaşın

HDP Kapatma Davası: Yargıtay Başsavcısı Sözlü Açıklama Yaptı

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) açılan davada, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, AYM heyetine yaklaşık 45 dakika süren sözlü açıklama yaptı.

Haber Merkezi / Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Şahin, buradan ayrılırken gazetecilere de değerlendirmede bulundu.

Şahin, gazetecilere AYM heyetine 7 Haziran 2021 tarihli iddianameyi, 29 Kasım 2021 tarihli esasa ilişkin görüşlerini ve 3 Ocak’ta hesaplara bloke konulmasına ilişkin yazılı taleplerindeki hususları aynen tekrar ettiğini belirterek “HDP’nin terör örgütü ile alan bağının milletçe bilinen bir gerçek olduğunu” savundu.

“Neredeyse 85 milyon da davalı partinin PKK’nın güdümünde bir organ olduğunu kabul ediyor” ifadelerini kullanan Şahin, davalı partililerden kimsenin PKK’yı kınadığına ilişkin duyumuna rastlamadığını ifade etti.

Parti yöneticilerinin “PKK’yı terör örgütü olarak görmeyip silahlı halk örgütü olarak tanıdıklarını açıkça kendilerinin söylediğini” belirten Şahin, Diyarbakır Anneleri eylemini örnek gösterdi.

Diyarbakır Anneleri eylemini örnek gösterdi

“Davalı parti terör örgütünün sözde asker alma dairesi gibi faaliyet göstermektedir” diyen Şahin, “bunun en önemli delilinin zorla ya da kandırılarak örgüte götürülen çocuklar ve gençlerin annelerinin Diyarbakır il binası önünde üç yıldır devam eden eyleminin olduğunu” kaydetti.

Şahin, “Dava açıldıktan sonra da eylemlere devam ettiklerinin en büyük delili; 287 aile daha bu nöbete katılmıştır. Bu durum davalı partinin terör örgütü ile bağını koparmadığının bir ispatıdır” dedi.

Şahin, kapatma davası sürecinin seçime kadar tamamlanıp tamamlanmayacağı sorusuna ise “O yüksek mahkemenin takdiri. Bizim görevimiz bugün itibarı ile bitti. Biz tüm delillerimizi ortaya koyduk, dosyayı da sunduk. Bizim açımızdan süreç tamamlandı” yanıtını verdi.

Bundan sonra ne olacak?

Başsavcı Şahin’in sözlü açıklamasının ardından HDP yetkilileri, belirlenen bir tarihte sözlü savunma yapacak ve partinin Hazine yardımına bloke konulmasına ilişkin savunmasını da vermesinin ardından davaya ilişkin bilgi, belgeleri toplayacak raportör, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak.

Raporun, Yüksek Mahkeme üyelerine dağıtılmasının ardından Başkan Zühtü Arslan toplantı için bir gün belirleyecek, üyeler belirlenen günde bir araya gelerek kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak.

HDP hakkındaki kapatma davasını 15 kişiden oluşan AYM heyeti karara bağlayacak. Anayasa’nın 69. maddesinde sayılan hallerden ötürü partinin kapatılmasına veya dava konusu fiillerin ağırlığına göre devlet yardımından kısmen ya da tamamen yoksun bırakılmasına, toplantıya katılan üyelerin 3’te 2 oy çokluğuyla, yani 15 üyenin 10’unun oyuyla karar verilebilecek.

Paylaşın

HDP’li Buldan’ın ‘Aday’ Açıklaması Taktik mi Stratejik Karar Mı?

HDP Eş Genel Başkanı Buldan, partisinin Kars il kongresinde yaptığı konuşmada, “Şimdi herkesin dört gözle beklediği cumhurbaşkanı adayının kim olacağı meselesi. Biz HDP olarak en kısa zamanda kendi cumhurbaşkanı adayımızı Türkiye halklarıyla paylaşacağız. HDP kendi adayını çıkaracak, kendi adayını gösterecek ve seçimlere kendi adayıyla gidecek” demiş ve eklemişti:

“Bizim ne Cumhur İttifakıyla ne Millet İttifakıyla herhangi bir ortaklığımız yok. Ancak ilkesel yaklaşımlarımız var. Bunları zamanı geldiğinde oturup konuşabiliriz, müzakere edebiliriz, diyalog içinde olabiliriz. Ama HDP’nin şu anki kararı kendi adayıyla seçimlere girmektir.”

Buldan konuşmasının devamında, “Hiç kimse HDP’yi a ya da b partisine bağlamasın. HDP, Türkiye’de bir iradedir, büyük bir güçtür. Ve seçimlerde büyük bir oy oranıyla çıkmayı hedefleyen bir siyasi partidir.” ifadelerini kullanmıştı:

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın adaylık açıklaması gündemdeki yerini koruyor.

Halkların Demokratik Partisi’nin de içinde olduğu Emek ve Demokrasi İttifakı geçen Cuma yayınladığı ortak deklarasyonda Türkiye’nin “tek adam rejiminden kurtulması” için Cumhurbaşkanlığı seçiminde mutabakatla belirlenmiş ortak aday seçeneğine daha yakın olduğunu ilan etti.

Ancak bu açıklamanın üzerinden 24 saat geçmeden HDP Eş Başkanı Pervin Buldan, partisinin il kongresinde cumhurbaşkanlığı seçimlerine kendi adaylarıyla gireceklerini açıkladı.

Buldan isim telaffuz etmese de bir süredir kulislerde HDP’nin kendi adayıyla cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılması halinde o ismin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı iken tutuklanan ve yaklaşık 6,5 yıldır cezaevinde olan Gültan Kışanak olacağı görüşü dile getiriliyor.

Bugün İstanbul’da gazetecilerle bir araya gelen Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, 5 Ocak’ta tüm bileşenlerin genel başkan düzeyinde katıldığı toplantıda isim konuşulmadığını söyledi.

TİP: “Eğilimimiz ortak adaydan yana hedefimiz tek adam rejimini yıkmak”

HDP’nin kendi kurullarında cumhurbaşkanlığı adayıyla ilgili bir karar almasının meşru olduğunu belirten Baş, kendilerinin sözkonusu toplantıdan sonra yayınlanan deklarasyondaki “ortak aday” vurgusundan ayrılmadıklarını dile getirdi.

Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı, “Toplantıda cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, kendi adayımızı çıkartma ihtimalini de gözettiğimizi ama ağırlığın, eğilimimizin ortak adaydan yana olduğunu söyledik. Bu, masada ortaklaştığımız görüştür. Tam olarak böyle yazıldı metinde. Şimdi daha sonraki gelişmeler, bizim açımızdan meşrudur. Kars’taki kongrede Pervin Hanım bir açıklama yaptı. Yapabilir, parti kararıdır, meşrudur. Bizim yorumumuz şu. Ortada bir cümle var. Halkı çaresiz bırakmamak üzere ortak adaydan yana ağırlık oluşturan bir görüşümüz var. Pervin Hanım, cümlenin ikinci bölümünün altını çizmiş. Doğru olan ortak adaydır ama seçime sayılı günler kala henüz bir görüşme yapılmamışken, henüz bize bir aday önerilmemişken, olası bir kötü senaryoda çaresiz kalmamız da kabul edilebilir bir şey değildir” ifadelerini kullandı.

“Tek adam rejimine son vereceğiz ve Cumhur İttifakı’nı parlamentoda azınlığa düşüreceğiz” diyen Erkan Baş, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın en önemli önceliğinin 15 Ocak’ta İstanbul Kartal’da düzenlenecek ilk açık hava toplantısında büyük bir kitleselliğe ulaşmak olduğunu belirtti.

Emek ve Özgürlük İttifakı’nda HDP ve TİP ile birlikte Emekçi Hareket Partisi (EHP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) ve Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) ve Emek Partisi (EMEP) de yer alıyor.

EMEP: “İttifak olarak alınmış bir karar yok, 20 Ocak’taki başkanları toplantısında konuşacağız”

Türkiye İşçi Partisi gibi seçimlere bağımsız olarak da katılma hakkı bulunan EMEP de şu an için ortak adaya daha yakın ama son kararını 17-18 Ocak’ta toplanacak Genel Yönetim Kurulu toplantısında verecek.

Buldan’ın çıkışıyla ilgili VOA Türkçe’den Hilmi Hacaloğlu’na konuşan üst düzey EMEP yetkilisi, “5 Ocak’ta toplantı yaptık. Sonuç bildirgesi var. Ne demişiz? Sorumluluklarımızın farkındayız, en geniş toplumsal mutabakatla aday belirleme konusunda daha yakınız.’ HDP’nin açıklaması, parti olarak kendisini bağlar. Bu konuyu 20 Ocak’ta Emek ve Özgürlük İttifakı genel başkanlar toplantısında konuşacağız. Beklense daha iyi olurdu. Ana görüşümüz, tek adamı geçersiz kılacak bir aday belirlemekti. Bu olmadığı takdirde birinci turda aday çıkarmaktı. Aday isimleri, süreç, müzakere süreci bir sonraki toplantıda konuşulacaktı. Dediğim gibi, bu şimdilik HDP’nin kararı. İttifak olarak alınmış bir karar yok” dedi.

Derya Kömürcü: “Herkesin kendi adayını çıkardığı senaryo muhalefet bileşenleri için kabus olur”

Türkiye İşçi Partisi ve Emek Partisi için çok da beklenmedik olan bu çıkış, HDP’nin Altılı Masa’ya kapıları tamamen kapatması anlamına mı geliyor? Kimi yorumcular bu çıkışı taktik olarak değerlendirirken stratejik bir hamle olarak görenler de az değil.HDP’nin çıkışını Altılı Masa’nın doğru okuması halinde seçimin muhalefete döneceğini vurgulayan Yöneylem Araştırma Genel Koordinatörü Derya Kömürcü, aksi halde muhalefetin büyük bir hayal kırıklığına uğrayabileceği görüşünde.

Derya Kömürcü ise, “2019 yerel seçimlerinde HDP aday çıkarmadı, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere birçok önemli belediyeyi Millet İttifakı’nın kazanmasında pay sahibi oldu. Ancak bu stratejik katkı seçimden hemen sonra unutuldu hatta hiç yaşanmamış gibi bir tutum sergilendi. Şimdi Altılı Masa, HDP’nin ‘kendi adayımızı çıkaracağız ama seçimlere kadar da müzakereye açığız’ mesajını alırsa süreç bambaşka bir şekilde değişir. Altılı Masa’nın adayı HDP seçmeninin pozitif baktığı bir kişi olursa, HDP adayı son düzlükte Altılı Masa adayı lehine adaylıktan çekildiğini açıklayabilir. Bu hamlenin yaratacağı siyasal ve psikolojik üstünlük geride kalan tek muhalefet adayının kazanmasını sağlayabilir. Bu da HDP’yi Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının ana aktörlerinden biri haline dönüştürür. Herkesin kendi adayını çıkardığı, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kaldığı bir senaryo, tüm muhalefet bileşenleri için kabus olur” dedi.

Yüksel Genç: “HDP’nin seçime kendi adayıyla gitmesinin seçmeninde güçlü bir karşılığı var”

Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi adlı araştırma kuruluşunun bugün yayınladığı rapora göre, HDP seçmeninin yüzde 76’sı kendi adayıyla seçimlere katılmak istiyor.

Bu çalışmanın Buldan’ın çıkışından kısa süre önce tamamlandığını söyleyen Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, bu kararın HDP seçmenini seçime daha da motive edeceğini düşünüyor.

Genç, “Ben çıkışın taktik mi stratejik mi olduğunun değerlendirmesini henüz yapamam ama HDP’nin seçime kendi adayıyla gitmesinin seçmeninde güçlü bir karşılığı var. Bu karar o seçmenin daha çok seçimi hissetmesini sağlayacak. Seçim sürecinde bir özne olmak istiyorlardı, bu duygu daha da kuvvetlenecek. Şunu da unutmayın HDP seçmeni Millet İttifakı’ndan beklediği değeri görmediğini düşünüyor ve ‘çantada keklik’ olarak algılanmaktan rahatsız oluyordu. Bu kararla üçüncü bir güç olarak seçim sürecinde ‘biz de varız’ deme fırsatını yakaladılar. Artık her iki ittifak da HDP ve Kürtler’i daha fazla dikkate almak durumunda olacak” dedi.

Paylaşın

Demirtaş’tan Altılı Masa’ya Eleştiri: HDP Ne Yapsın?

Eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, “Altılı Masanın tüm liderlerine çağrı yapıyorum: Hukuksuz bir şekilde kapatma tehdidiyle karşı karşıya olan HDP’yi ziyaret etmeli, demokrasi adına dayanışmanızı sunmaktan çekinmemelisiniz” dedi ve ekledi:

“HDP Genel Merkezi tüm misafirlerini saygıyla, büyük bir misafirperverlikle karşılayacaktır. İşte sadece bu bile diyalog, müzakere iş birliği için bir zemin yaratabilir. Zaten HDP yetkilileri tüm açıklamalarında, kapılarının açık olduğunu belirtiyorlar. Birileri gelip de o kapıdan girmeyecekse HDP ne yapsın? Kapıyı söküp Altılı Masaya mı götürsün?”

Edirne Cezaevi’nde Kasım 2016’dan beri tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Halk TV’den Sözüm Var programında gazeteci Şirin Payzın’ın sorularını yanıtladı.

Payzın’ın soruları ve Demirtaş’ın yanıtları şöyle:

“Emek ve Özgürlük İttifakının aday çıkarması, cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura bırakır.” şeklinde bir görüş var. Bu durumda risk büyüyor muhalefet için. Aday çıkarmak çok tehlikeli bir strateji değil mi? Soruyu biraz da empati yapmak açısından şöyle soralım:

Emek Özgürlük İttifakı kendi adayını açıklama kararı almışken Altılı Masanın ayrı aday çıkarması seçimi ikinci tura bırakmaz mı? Acaba Altılı Masa, Emek Özgürlük İttifakının adayını destekleme kararı alsa ve kendi adayını çıkarmasa bu risk ortadan kalkmaz mı? Sadece empati yapılsın diye soruyorum bu soruları, yoksa resmi bir öneri amacıyla değil.

HDP bir buçuk yıldır belki de yüzden fazla kez Altılı Masaya çağrı yaptı. “Gelin konuşalım, tartışalım, ilkeler üzerinde anlaşalım” dedi. Peki Altılı Masadan bu çağrılara tek bir resmi yanıt geldi mi? Maalesef hayır.

Altılı Masa’nın son toplantısının sonuç bildirgesinde HDP hakkında hazine yardımına bloke konulması kararına dair tek cümle yer aldı mı? Ne yazık ki hayır.

Altılı Masa bileşenleri çeşitli partilerle, küçük tarikatın partisiyle bile resmi görüşmeler yapabiliyor ama iş HDP’ye gelince üç maymunu oynuyorlar. Bu yaklaşım tabanımızda, bizde ötekileştirme, hakaret gibi algılanıyor haklı olarak.

HDP ortak adaydan kaçmadı, ki halen de kaçmıyor. Ortak adaydan kaçan, kaçınan Altılı Masadır. TBMM’nin üçüncü büyük partisiyle konuşmaktan çekinen veya buna tenezzül bile etmeyen bir muhalefet, Türkiye’ye nasıl demokrasi getirebilir ki? Bence sorun budur ve çözümü de bellidir.

“Altılı Masa liderlerini HDP’yi ziyarete çağırıyorum”

HDP’nin talebi atla deve değil, demokrasi ve barış istiyor HDP.

Ben buradan Altılı Masanın tüm liderlerine çağrı yapıyorum: Hukuksuz bir şekilde kapatma tehdidiyle karşı karşıya olan HDP’yi ziyaret etmeli, demokrasi adına dayanışmanızı sunmaktan çekinmemelisiniz. HDP Genel Merkezi tüm misafirlerini saygıyla, büyük bir misafirperverlikle karşılayacaktır. İşte sadece bu bile diyalog, müzakere iş birliği için bir zemin yaratabilir.

Zaten HDP yetkilileri tüm açıklamalarında, kapılarının açık olduğunu belirtiyorlar. Birileri gelip de o kapıdan girmeyecekse HDP ne yapsın? Kapıyı söküp Altılı Masaya mı götürsün?

Aday siz misiniz ya da kim?

Aday tartışmaları tüm yetkili kurullarımızda halen sürüyor. Adayın kim olacağına, bu tartışmalar sonucunda karar verilecek. Adayımız, Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı olacak diyeyim ben de. Herkes öyle söylüyor, bizim neyimiz eksik ki?

“Sizin oy eksiğiniz var” diyebilirsiniz, haklısınız. Ama bu eksiklik şu anda tüm adaylar için geçerli. HDP bu nedenle ortak aday için müzakere ve iş birliği istiyor zaten.”

Paylaşın