Kobani Davası: Yüksekdağ Ve Demirtaş’a Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Talebi

Esas hakkında mütalaası açıklanan Kobani Davası’nda aralarında eski HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ında bulunduğu 36 kişiye en az bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi istendi.

Mezopotamya’nın haberine göre, 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleştirilen protestolar gerekçe gösterilerek eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş başta olmak üzere HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 17’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobani Davası’nın 24’üncü duruşmasının 3’üncü oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü.

Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına, siyasi parti ve sivil toplum örgütleri temsilcileri katıldı.

Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde bulunan siyasetçilerin bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı cezaevinde bulunan siyasetçiler, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Duruşma, mahkemenin 2’nci periyotunda verilen ara kararın okunması ile başladı. İddia makamı esas hakkındaki mütalaasını okumaya başlarken, tutuklu siyasetçiler ise savunma yapmak istediklerini dile getirdi, mütalaanın okunmasına devam edildi.

Bu esnada tutuklu siyasetçiler ayağa kalkıp alkışlayarak söz konusu kararı protesto etti. Protestolar sürerken, iddia makamı mütalaasını okudu. Mahkeme başkanının “Dinlemek istemeyen gidebilir” demesi üzerine salonda bulunan tutuklu siyasetçiler, alkış, zılgıt ve “Jin, jiyan azadî”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Direne direne kazanacağız” sloganları ile salonu terk etti. SEGBİS’ten katılım sağlayan tutuklu siyasetçiler de bulundukları odayı “Jin, Jiyan, Azadî” sloganı ile terk etti.

Salonda bulunan katılımcılar ve avukatlar ise söz konusu durumu ayakta alkışlayarak protesto etti. HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüsü Avukat Nuray Özdoğan, “Buyurun, seçim beyannamenizi verin.” derken, avukat ve katılımcılar salonu terk etti. Tutukluların salonu terk etmesinin ardından mahkeme salonunun alt katında tutuklu siyasetçilerin slogan ve zılgıt sesleri duyulmaya devam etti.

Savcı Cemalettin Şimşek, 13 bölümden oluşan mütalaasını boş salona okudu. Savcı Şimşek mütalaasında, HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın arasında bulunduğu 36 ismin en az bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapsini istedi.

Savcı, Ayhan Bilgen, Bircan Yorulmaz, Emine Ayna, Emine Beyza Üstün, Gülfer Akkaya, Gülser Yıldırım, İbrahim Binici, Mesut Bağcık, Pervin Oducu, Nezir Çakan, Sırrı Süreyya Önder, Sibel Akdeniz hakkında TMK kapsamında tutuklamaya yönelik yakalama emri çıkarılması, tutuklu bulunan siyasetçilerin ise tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi. Savcı, hakkında yakalama emri çıkarılan Cihan Erdal, Zeki Çelik’in de yakalanma kararının devam  etmesini talep etti.

Mütalaada demans hastası Aysel Tuğluk ve Ahmet Türk’ün yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle CMK 109 kapsamında adli kontrol şartıyla tahliyelerinin devamı talep edildi.

Paylaşın

Halk TV’ye Verilen “Demirtaş” Cezasına Mahkemeden Yürütmeyi Durdurma Kararı

Mahkeme, Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Dad kitabının gösterilmesini gerekçe gösterilerek Halk TV’ye verilen cezada yürütmeyi durdurma kararı verdi.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK), Halk TV’de Serhan Asker’in programında Selahattin Demirtaş’ın Dad isimli kitabının gösterilmesinin ardından kanala ceza vermişti.

RTÜK Üyesi İlhan Taşçı, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Demirtaş’ın kitabı gerekçe gösterilerek verilen cezaya dair, “RTÜK, Selahattin Demirtaş’ın öykü kitabı Dad’ın tanıtıldığı Halk TV’ye suçluyu övmekten yüzde 5 para 5 kez de program durdurma cezası verdi. ‘Bazı kitaplar vardır ki bombadan daha tesirli’ olmaya devam ediyor! Kitaptan korkanlar ülkesi. Terör örgütüne üyelik ne oldu?” ifadeleriyle cezayı duyurmuştu.

Ayşenur Arslan ile Medya Mahallesi programına katılan Halk TV Ankara Grup Temsilcisi Serhan Asker, Bölge İdare Mahkemesi’nin aldığı yeni kararı açıkladı. Asker şunları söyledi:

“Mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi. O karar mahkemede tartışılacak” dedi. Halk TV’nin bölgedeki yayınlarının iktidarı kızdırdığını söyleyen Serhan Asker, “Biz bir algı yapmaya gitmiyoruz. Halk bunları anlattığı için, bize beş yayın durdurma ve para cezası verdiler. Ama Ankara’da hakimler var; ‘dur’ dediler şimdilik.”

Paylaşın

HDP’li Meral Danış Beştaş, Trafik Kazası Geçirdi: Durumu Ağır

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Adana Milletvekili ve Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, seçim çalışmaları kapsamında bulunduğu Erzurum’un Karayazı ilçesinde trafik kazası geçirdi. Hastaneye kaldırılan Beştaş’ın durumun ağır olduğu bildirildi.

Mezopotamya Ajansı’nın aktardığına göre; Meral Danış Beştaş ile şoförü Mehmet Vefa ve parti yöneticisi Mehtap Demirkaya, seçim çalışmaları kapsamında gittiği Erzurum’un Karayazı ilçesinde trafik kazası geçirdi.

Araçta sıkışan Beştaş, olay yerine gelen itfaiye ekiplerinin çalışmaları sonucu araçtan çıkarıldı. Sağlık durumu ağır olduğu öğrenilen Beştaş, ambulansla Erzurum Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

Hayati riskinin olmadığı öğrenilen Mehmet Vefa ve parti yöneticisi Mehtap Demirkaya da hastaneye kaldırıldı. Beştaş ve partili Demirkaya, Sağlık Bakanlığı’na ait ambulans uçak ile Ankara’ya götürüldü.

Beştaş da hastaneden havalimanına nakli sırasında durumunu soran gazetecilere, seçim çalışmaları sırasında trafik kazası geçirdiğini anlatarak,”İlgi gösteren, dayanışma gösteren herkese çok teşekkür ediyorum. Bütün Erzurumlulara en içten sevgilerimi, saygılarımı iletiyorum. Birlikte iyileşeceğiz, ben de iyileşeceğim” ifadelerini kullandı.

Beştaş’ın yapılacak tetkikler sonucunda ameliyata alınacağı bilgisini veren HDP İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu kazaya ilişkin olarak şunları söyledi:

“Anladığım kadarıyla omurga kemiğinde ve ayaklarında kırık var. Burada MR çekecekler. Buna göre ortopedistler karar verecekler. Muhtemelen ameliyata alınacak. Kar başlamış ve yol kayganken şoför dönemeci alamamış.

90 kilometre hızla gidiyormuş. Çok süratli değilmiş. Fakat kaza işte, iki arkadaşımızın böyle bir sorunu oldu. Buraya aldılar doçent bir arkadaş bakacak. Umuyoruz ki ameliyatsız bir şekilde çözülsün. Meral hanım Erzurum 1’inci sırada adaydı. Seçim çalışmaları için gitmişti. Maalesef böyle bir kaza oldu. Umuyoruz ki çabuk atlatır.”

Meral Danış Beştaş Kimdir?

1967 yılında Diyarbakır’da dünyaya gelen Meral Danış Beştaş, 1990 yılında Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.

Diyarbakır Barosu’na bağlı olarak serbest avukatlık yaptı. Baro yönetiminde görev aldı, kadın hakları ve insan hakları alanlarında uzmanlaştı. AİHM’e götürülen hak ihlalleri davalarında avukatlık yaptı.

Aile içi şiddet konusunda Türkiye’nin mahkum edildiği ilk davanın (Opuz davası) başvurucu avukatı olarak yer aldı.

Barış ve Demokrasi Partisi Eş Başkan Yardımcılığı yaptı, hukuk komisyonunda yer aldı.

HDP Hukuk ve İnsan Haklarından Sorumlu Eş Başkan Yardımcılığı da yapan Danış-Beştaş 7 Haziran ve 1 Kasım Seçimleri’nde milletvekili seçildi.

Evli olan Danış-Beştaş’ın iki çocuğu var.

Paylaşın

Demirtaş’tan ‘PKK’ Açıklaması: Silah Bırakması İçin Elimizden Geleni Yapacağız

PKK’nın silah bırakması için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyen Demirtaş, “Halkımıza sözümüz olsun, çatışmadan beslenen Erdoğan rejimi sonrasında PKK’nin Türkiye’de tümüyle silah bırakması için elimizden geleni yapacağız ve mutlaka başaracağız” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “TBMM’de usulünce, hukuk çerçevesinde sorunlarımızı çözüp büyük toplumsal barışı kesinlikle sağlayacağız.”

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 14 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden seçilmemesi halinde PKK’nın silah bırakması için ellerinden geleni yapacaklarının sözünü verdi.

Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Halkımıza sözümüz olsun, çatışmadan beslenen Erdoğan rejimi sonrasında PKK’nin Türkiye’de tümüyle silah bırakması için elimizden geleni yapacağız ve mutlaka başaracağız.

TBMM’de usulünce, hukuk çerçevesinde sorunlarımızı çözüp büyük toplumsal barışı kesinlikle sağlayacağız.

Bunları çoktan yapabilirdik ama; Erdoğan barışı isteyenleri içeri attı, tecride aldı, partilerini kapatmaya çalıştı, belediyelerine kayyım atadı, provokasyonlarla çatışmayı körükleyip “terör” söylemi üzerinden halkı korkutup oy toplamaya çalıştı. Halen de bunu yapıyor.

Sahtekarlara inanmayın, barış ve huzur mümkündür. PKK eylemsizlik kararı alıp çözüme kapı araladı. Ama ısrarla provokasyonlar yapılıyor. Allah korusun, seçimi etkilemek için birileri kan dökmeye de kalkabilir. Hep birlikte dikkatli olacağız, oyuna da gelmeyeceğiz.

Lütfen unutmayın, biz barış ve demokrasi istiyoruz. Birlikte eşit ve kardeşçe yaşamak istiyoruz. Yeşil Sol Parti en çok da bunun için çalışacak. Oy için halkı kışkırtan yalancılara değil, sahtekarlara değil, bize güvenin. Hep birlikte ve mutlaka kazanacağız.” dedi.

Paylaşın

HDP’li Demirbaş, Papa’dan Kürt Sorununun Barışçıl Çözümü İçin Dua Etmesini İstedi

Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinin eski Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, Vatikan’da görüştüğü Katolik Hristiyanların ruhani lideri Papa Françesko’dan Kürt sorununun barışçıl çözümü için dua etmesini istedi.

Demirbaş, görüşme sırasında Papa’ya Kürt Edebiyatçı Ahmed-i Hani’nin yazdığı ve Yazar Mehmet Emin Bozarslan’ın 1990 yılında Latin harfleriyle günümüz Kürtçesine çevirdiği Mem û Zin isimli eseri hediye etti.

Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinde 2004 ve 2009 olmak üzere iki dönem belediye başkanlığı yapan, ancak hakkındaki siyasi davalar nedeniyle şu anda Avrupa’da yaşayan Kürt siyasetçi Abdullah Demirbaş, Katolik Hristiyanların ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Françesko ile görüştü. Vatikan’da gerçekleşen görüşmenin Demirbaş’ın randevu talebinde bulunması üzerine gerçekleştiği öğrenildi. Demirbaş, görüşme sırasında Papa Françesko’dan Kürt sorununun barışçıl çözümü için dua etmesini istedi. Demirbaş, görüşme sırasında Papa’ya Kürt Edebiyatçı Ahmed-i Hani’nin yazdığı ve Yazar Mehmet Emin Bozarslan’ın 1990 yılında Latin harfleriyle günümüz Kürtçesine çevirdiği Mem û Zin isimli eseri hediye etti. Demirbaş ayrıca Papa’ya bir mektup ile İran’dan gelen ve üzerinde Kürt kadın motifi bulunan halı hediye etti.

Görüşmeye ilişkin DW Türkçe’den Felat Bozarslan’ın sorularını yanıtlayan Sur Belediyesi’nin eski Başkanı Abdullah Demirbaş, Papa’nın kendisini çok sıcak karşıladığını ifade etti. Daha önce de Papa ile görüştüklerini belirten Demirbaş, görüşmeyi Sur Belediyesi’nin eski Başkanı ve Kırklar Meclisi üyesi olarak yaptığını söyledi:

“Bu topraklarda barış ve bir arada yaşamın gerçekleşmesi, Kürtlerin sorunlarının ve statüsüzlüğünün bitmesi için dua etmesini istedik. ‘Seve seve dua edeceğim’ şeklinde yanıt verdi. Kürt dili ve kültürü açısından Mem û Zin kitabını verdik. Bir de İran’dan gelen bir halı takdim ettik. Kürt kadın motifi işlenmiş bu halı, Kürt kadınların fundamentalist İslamcılara karşı yaklaşımını gösteren bir mesajdı. Kitabın Kürtçe olup olmadığını sordu. Ben de ‘Evet’ dedim. Çok pozitif yaklaştı. 100 bin kişilik bir seremoni sırasında kabul edilen altı kişiden biriydik” dedi.

“Kürtler tarihsel süreç boyunca çeşitli acılara katlandı”

Kürt siyasetçi Demirbaş görüşme sırasında Papa Françesko’ya üç sayfalık bir mektup da verdi. Mektupta, dört ayrı ülkenin boyunduruğu altında yaşayan Kürt halkının tarih boyunca çeşitli acılara maruz kaldığı belirtilerek, “Hazreti İsa nasıl Tanrı tarafından kendisine bahşedilen yüksek mertebenin misyonunu yayma uğruna çarmıha gerilmeyi göze aldıysa, Kürt halkı da kendisine Tanrı tarafından bahşedilen bir kimlik ve bu kimliğin bir sonucu olarak kendi diline ve kültürüne sahip çıkmak uğruna tarihsel süreç boyunca çeşitli acılara katlanmıştır” ifadeleri kullanıldı.

Mektubunda Diyarbakır’dan ve Sur Belediyesi bünyesinde dinler arası hoşgörü için atılan adımlardan bahseden Demirbaş, bu amaçla kurulan Kırklar Meclisi’nin bütün inanç ve kültürler için bir barış köprüsü modeli olduğunu belirtti. Son yıllarda Kürtler üzerinde sistematik taarruzların olduğunu ifade eden Demirbaş, bunlardan birinin de IŞİD’in dini azınlıklar, özellikle de Ezidilere yönelik saldırıları olduğuna dikkat çekti:

“İnsanlık tarihinin gördüğü en büyük vahşetlerden olan bu vahşet, Irak ve Suriye’de barış ve demokrasi isteyen halklar ve inançların dik duruşu sayesinde durduruldu. Özellikle Kuzeydoğu Suriye’de gösterilen direniş DAEŞ’in durdurulmasında büyük bir katkı yaptı. İnançlar ve kimliklerin korunmasında diyalog kanallarının ve hoşgörü kültürünün geliştirilmesinde zatıâlinizin rol alması bizlere büyük bir umut ışığı olacaktır.”

Abdullah Demirbaş kimdir?

Halen hakkındaki siyasi davalar nedeniyle 300 yıla yakın hapis cezası istemiyle yargılanan Kürt siyasetçi Abdullah Demirbaş, 2004 yerel seçimlerde Diyarbakır’ın Sur ilçe Belediye Başkanı seçildi.

Belediye hizmetlerinde çok dilli belediyecilik kararı aldığı için 2007 yılında görevden alınan ve yerine kayyum atanan Demirbaş, 2009 yılındaki KCK operasyonları kapsamında cezaevine girdi. Daha sonra sağlık sorunları nedeniyle serbest bırakılan Demirbaş 2015 yılında farklı bir soruşturmadan bir kez daha tutuklandı.

Bu kez 4,5 ay cezaevine kalan Demirbaş, sağlık sebebiyle yeniden tahliye edildi. Bir süre İstanbul’da öğretmenlik yapan Demirbaş hakkında açılan davalar nedeniyle 2019’da yurt dışına çıktı. O günden beri bir Avrupa ülkesinde yaşayan Demirbaş halen 300 yıla yakın hapis cezası istemiyle çok sayıda davada yargılanıyor.

Demirbaş, 2014 yılında Ermeni, Süryani, Müslüman, Ezidi ve Alevi temsilcilerle birlikte Vatikan’da Papa’yı ziyaret etti. Demirbaş, 2015 yılında Türkiye’ye gelen Papa’nın Fener Rum Patriği Bartholomeos’u ziyaret törenine de davet edildi ve burada da Vatikan Devlet Başkanı ile görüştü. Demirbaş, 2015 yılında Chobani yoğurtlarının sahibi olan Kürt iş insanı Hamdi Ulukaya ile birlikte bir kez daha Papa’yı ziyaret etmişti.

Paylaşın

Demirtaş: Halkımızı Sandıkta Bu Faşist İktidarı Gömmeye Davet Ediyoruz

Kobani Davası’nın 24’üncü duruşmasında savunma yapan Demirtaş, “Siz bizi burada tutarak suç işlediniz. Diktatörlüğü inşa ettiniz. Referanduma, seçimlere müdahale ettiniz. Yaptığınız şey yargıç gibi davranmak. Seçime 33 gün kala o kürsüden seçime müdahale etmenize sessiz kalmayacağız. Siz kumpasçısınız. Dosyaya sahte delil koydunuz” dedi ve ekledi:

“Cumhurbaşkanlığı seçimlere müdahale eden, açıkça darbe yapan insanlarsınız. Sizin bizi suçlamaya hakkınız yok. Siz suçlusunuz. Fahrettin Altun’dan, Erdoğan’dan, Bekir Bozdağ’dan talimat aldığınız için. Mütalaayı bugün alıp almamanız umurumda değil. 150 yıl vermezseniz hatırım kalır. Ama sizinle bağımsız mahkemelerde çatır çatır hesaplaşacağız. Biz halkımızı sandıkta bu faşist iktidarı gömmeye davet ediyoruz. Çalışmaya davet ediyoruz.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında olduğu 17’si tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobanî davasında 24’üncü duruşmasının 1’nci oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü duruşma salonunda görüldü.

MA’da yer alan habere göre, Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasını, Yeşil Sol Parti milletvekili adayları, HDP’li milletvekilleri ile yöneticiler İHD ve ÖHD üyesi avukatlar izledi. Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde bulunun siyasetçilerin bir kısmı duruşmaya gelirken, farklı cezaevinde bulunan siyasetçiler duruşmaya SEGBİS aracılılığıyla katıldı.

Demirtaş: Sorgu aşaması bitmedi

Duruşmada söz alan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, dosyaya eklenen belgelere ilişkin savunma yaptı. Demirtaş, Ayhan Bilgen hakkındaki iddialara takipsizlik kararı verildiğini hatırlatırken, mahkeme hakimi “Takipsizlik kararının bizim için bir delil mahiyeti yok” dedi.

Demirtaş, takipsizlik kararı verilen beyanların delil olarak dosyaya eklendiğine dikkat çekerek, şunları söyledi: “Takipsizlik kararı bu dosyaya gönderildi ama bu dosyada bu okunmuyor. Gelen evrakları kabul etmiyoruz. Şu ana kadar sorgumuz yapılmadı. Bir önceki periyotta mütalaayı hazırlamak üzere karar verdiniz. Ama biz sorgumuzun yapılması üzerine ısrarımızı sürdürüyoruz. Bizim sorgu aşamamız bitmeden yapılan bir mütalaa hukuka aykırıdır ve eksiktir. Niye bizim ne söyleyeceklerimiz önemsenmeden mütalaa okunacak ki. Bunu ne ile açıklayabiliriz.”

“Erdoğan yargıya açıktan müdahale ediyor”

Mütalaanın seçim ayarlı olduğunu dile getiren Demirtaş savunmasının devamında şunları söyledi: “14 Mayıs’ta seçim yapılacak. HDP Kapatma davası da Kobanê Kumpas davasında da mütalaa seçime göre ayarlandı. Erdoğan grup toplantısında şöyle diyor: ‘Ana muhalefet, ‘Demirtaş’ın suçu ne ki! Benim milletim üzerimdeki sorumluluğum çok büyük ve 14 Mayıs bu bakımdan büyük önem arz ediyor’ diyor.

Astığım estik, kestiğim kestik, çaldığım düdük bir otorite ve yönetim biçimi, yargıya açıktan müdahale ediyor ve bunu pratikte gösteriyor. Bu zat ’14 Mayıs bu bakımdan önem arz ediyor ve milletime çağrı yapıyorum. Bunların bırakılmaması için 14 Mayıs’ta bize oy vermeniz gerekiyor’ diyor. Bunu yargıya müdahale olarak alacak mıyız?

“Erdoğan mahkemenizi arayıp neler söylemez ki”

Erdoğan, AYM üyelerini bizzat arayarak ‘Siz HDP’nin hazine yardımı bloke kararını nasıl kaldırırsınız’ diye azarlamış. AYM üyelerinin birçoğu bizzat Erdoğan tarafından arandıklarını ifade etti. Fakat mahkemeler hiyerarşisinde de en yetkili AYM’nin üyelerini bir fiil arayarak azarlıyor, ‘Siz HDP davasında niye bu kararı verdiniz’ diyor.

AYM’yi arayıp azarlayan bir siyasetçi, Ankara 22’nci Ağır Cezayı arayıp neler söylemez ki. ‘Demirtaş, giymesi gerekenden hükmü almadı’ diyor. Bu dosyayı kast ediyor. Yani şu an karşımızda bulunan 3 yargıçtan beklentisini anlatıyor. Nasıl ki AYM üyelerini arayıp fırça attıysa, bu mahkeme ile ilgili süreç de devam ediyor, ‘Şu anda bunun takipçisiyiz’ diyor. Erdoğan’ın bunun şu anda takipçisi olduğuna emin olabiliriz.”

‘AKP-MHP faaliyeti yürütüyorsunuz”

Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Baştan beri diyoruz, verebileceğiniz en büyük cezayı verin. Eğer hesap bizi suçlu diye göstererek muhalefete oy verilmesini engellemekse, bu celsede cezayı verin. İddia ediyoruz, bu mahkemede verilecek her karar politikaya hizmet edecektir. Zaten CMK’ya göre çalışmıyorsunuz. Bariz AKP-MHP faaliyeti yürütüyorsunuz. Bugünden sonra vereceğiniz hiçbir kararı tanımıyoruz.

Siz yargıç değilsiniz, burası mahkeme değil. Cübbe giymiş olmanız durumu değiştirmez. AKP’nin siyasi heyetine karşı verecek savunmamız yoktur. Sandıktan ne karar çıkarsa çıksın, siz de bu kumpas suçunu işleyenler de bağımsız yargı önünde hesap vermekten kurtulmayacak. Biz halkımız için 6 buçuk milyon yıl da yatarız ama hesabını da sorarız.

“Seçime müdahaleye müsaade etmeyeceğiz”

AYM üyeleri, bu dosyadaki kumpasa müdahale etmeyen HSK üyeleri kumpas yoluyla örgüt kurarak seçimlere müdahale etmektedir. Gününü bekliyoruz. Dünya Sultan Süleyman’a kalmış mı Tayyip Erdoğan’a kalacak? Size söz olsun, sanık sandalyesine siz oturacaksınız. Tutanaklara geçsin diye söylüyorum. Vasiyetimi tutanağa geçiriyorum, suç duyurumu tutanağa geçiriyorum. Siz bizi burada tutarak suç işlediniz. Diktatörlüğü inşa ettiniz. Referanduma, seçimlere müdahale ettiniz. Yaptığınız şey yargıç gibi davranmak.

Seçime 33 gün kala o kürsüden seçime müdahale etmenize sessiz kalmayacağız. Siz kumpasçısınız. Dosyaya sahte delil koydunuz. Cumhurbaşkanlığı seçimlere müdahale eden, açıkça darbe yapan insanlarsınız. Sizin bizi suçlamaya hakkınız yok. Siz suçlusunuz. Fahrettin Altun’dan, Erdoğan’dan, Bekir Bozdağ’dan talimat aldığınız için. Mütalaayı bugün alıp almamanız umurumda değil. 150 yıl vermezseniz hatırım kalır. Ama sizinle bağımsız mahkemelerde çatır çatır hesaplaşacağız. Biz halkımızı sandıkta bu faşist iktidarı gömmeye davet ediyoruz. Çalışmaya davet ediyoruz.”

Paylaşın

Yeşil Sol Parti Sandık Kurullarında Yer Alabilecek Mi?

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine haftalar kaldı. Peki seçim güvenliğinin çok önemli olduğu göz önünde bulundurulduğunda, HDP adaylarının da yer aldığı Yeşil Sol Parti sandık kurullarında görev alabilecek mi?

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Temsilcisi Mehmet Rüştü Tiryaki, YSP’nin bazı yerlerde sandık kurullarında yer almasının mümkün olduğunu belirterek, bunu şöyle açıkladı:

“YSP son seçimlere girmediği için sandık kurulu üyesi olamıyor. Ama son seçimlerde en çok oy almış beş parti üye veriyor ya, diyelim ki biz sandık kuruluna girmedik, bizden sonraki parti kurula giriyor. Ama o ilçede eğer örgütü olan başka bir parti yoksa o zaman seçime giren partilere bakıyorlar. O parti seçime giriyorsa, ki giriyor ve ilçede teşkilat varsa, ki çoğunda var, o zaman bazı ilçelerde sandık kurulu üyesi verebiliyor.”

Bunun örneğinin 24 Haziran 2018 seçimlerinde yaşandığını söyleyen Tiryaki, İYİ Parti’nin o dönemde henüz bir seçime girmediği halde bazı sandık kurullarına üye verdiğini hatırlattı.

Anayasa Mahkemesi’nde devam eden kapatma davası nedeniyle Yeşil Sol Parti (YSP) listesinden seçime girecek olan Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve diğer bileşenler adaylarını geniş bir organizasyonla tanıtırken, Yeşil Sol Parti’nin bazı ilçelerde sandık kurullarında yer alabileceği belirtiliyor.

TBMM’nin üçüncü büyük partisi olan HDP, hakkındaki kapatma davasında tam seçim öncesi bir karar alınabileceği riskini düşünerek seçime Emek ve Özgürlük İttifakı çatısında yer alan Yeşil Sol Parti’nin listesinden girmeye karar vermişti.

Cumhur ve Millet ittifaklarına alternatif olan Emek ve Özgürlük İttifakı; HDP, Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) ve Sosyalist Meclisler Federasyonu’ndan (SMF) oluşuyor.

İttifak içinde uzun süren görüşmelerin ardından HDP, EHP, EMEP, Sosyalist Meclisler Federasyonu ve TÖP seçimlere 81 ilde Yeşil ve Sol Parti çatısından ortak listelerle katılmaya karar vermişti. İttifak içinde yer alan TİP ise seçimlere 49 il ve 52 seçim çevresinde kendi listeleriyle girerken, diğer tüm il ve seçim bölgelerinde Yeşil ve Sol Parti’yi destekleyecek.

Ankara’da bugün düzenlenen geniş katılımlı bir toplantıyla YSP adaylarını tanıttı.

Adaylar arasında iki dönem kuralının esnetildiği HDP Eş Genel Başkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan ile DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk, Meral Danış Beştaş, Sezai Temelli ve Saruhan Oluç gibi bazı isimler bulunuyor. HDP’li 33 HDP milletvekili ise iki dönem kuralı nedeniyle bu seçimde aday olmadı.

HDP’nin kapatılması durumunda ise şu anda aday gösterilen Saruhan Oluç ve Meral Danış Beştaş gibi bazı isimlerin durumları tehlikeye girebilir. Bu durumda bu isimden sonra gelen adayın seçime girmesi söz konusu olacak. Kapatma davası kapsamında HDP’li 53 milletvekili için siyasi yasak isteniyor.

Bu arada iki tecrübeli gazeteci Hasan Cemal ve Cengiz Çandar seçilecek yerlerden aday olurken, çözüm sürecinin aktif isimlerinden Sırrı Süreyya Önder, barış akademisyeni Sevilay Çelenk, hukukçu Mehmet Emin Aktar, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, babası ve iki abisi AKP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve akrabaları tarafından öldürülen Ferit Şenyaşar gibi isimler de adaylar arasında.

Aday tanıtım toplantısının yanı sıra Yüksek Seçim Kurulu’nun yurt dışı seçim bölgesi ile ilgili aldığı son karar da gündemin önemli konularından biri.

YSK’nın 14 Mayıs seçimindeki sandık kurullarına ilişkin aldığı son kararla seçimlere Yeşil Sol Partisi listelerinden girme kararı alan HDP’nin sandık kurullarında temsilci hakkı bulunduramayacağına hükmettiği basına yansımıştı. Bu kararın MHP’nin başvurusu üzerine yapıldığı da belirtilmişti.

DW Türkçe’den Gülsen Solaker’in aday tanıtım toplantısında konuştuğu HDP’nin YSK Temsilcisi Mehmet Rüştü Tiryaki, konunun basına yansıdığından biraz daha farklı olduğunu belirterek, son durumu ve genel yasa hükmünü şöyle aktardı:

“YSK’ya biz başvurduk. Çünkü yurt içindeki sandık kurulu üyelerinin oluşumuna dair şöyle bir hüküm var; eğer son seçimlerde ilk beş parti içinde yer alıyorsa ve o ilçede teşkilatı varsa sandık kuruluna o parti üye verebiliyor. Ama parti seçime girmezse eğer, sandık kuruluna üye verme hakkını da kaybediyor.”

Tiryaki, seçimden çekilen partinin aynı şekilde ilçe seçim kurulu üyeliği hakkının da sona ereceğini ve yasada bu konularda açık hüküm bulunduğunu belirterek, yurt dışı seçim bölgesi ile ilgili farklılığı ise şöyle açıkladı:

“Ancak yurt dışındaki sandık kurulları için böyle kesin bir hüküm yok, genel kural son seçimlerde en çok oy almış üç siyasi partinin yurt dışı sandık kurullarına üye vermesi şeklinde. Yurt dışı için üç partiden birisi seçime girmezse sandık kurulu üyeliğinin düşüp düşmeyeceğine ilişkin açık hüküm yok. Biz de yasa koyucu yurt içi hakkında açık hüküm koyarken yurt dışı için koymamış diyerek YSK’ya başvurup sandık kuruluna üye vermek istediğimizi belirttik.”

YSK’nın HDP’nin bu başvurusu ile birlikte aynı anda başvuran MHP’nin başvurusunu da değerlendirdiğini aktaran Tiryaki, “YSK bu iki başvuruyu birlikte değerlendirdi ve yurt içindeki sisteme paralel olarak yurt dışı için de bir parti seçime girmiyorsa sandık kuruluna üye veremeyeceğine hükmetti” diye konuştu.

Yeni Sol Parti sandık kurullarında yer alabilecek mi?

Peki seçim güvenliğinin çok önemli olduğu göz önünde bulundurulduğunda, HDP adaylarının da yer aldığı Yeşil Sol Parti sandık kurullarında görev alabilecek mi?

Tiryaki YSP’nin bazı yerlerde sandık kurullarında yer almasının mümkün olduğunu belirterek, bunu şöyle açıkladı:

“YSP son seçimlere girmediği için sandık kurulu üyesi olamıyor. Ama son seçimlerde en çok oy almış beş parti üye veriyor ya, diyelim ki biz sandık kuruluna girmedik, bizden sonraki parti kurula giriyor. Ama o ilçede eğer örgütü olan başka bir parti yoksa o zaman seçime giren partilere bakıyorlar. O parti seçime giriyorsa, ki giriyor ve ilçede teşkilat varsa, ki çoğunda var, o zaman bazı ilçelerde sandık kurulu üyesi verebiliyor.”

Bunun örneğinin 24 Haziran 2018 seçimlerinde yaşandığını söyleyen Tiryaki, İYİ Parti’nin o dönemde henüz bir seçime girmediği halde bazı sandık kurullarına üye verdiğini hatırlattı.

Paylaşın

Kapatma Davası: AYM’den HDP Kararı

Anayasa Mahkemesi (AYM) kapatma davasında Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) “sözlü savunmasını” dinlemek üzere toplandı. AYM, partinin sözlü savunma yapmama kararını tutanak altına aldı.

Haber Merkezi / HDP, seçim yoğunluğunu gerekçe göstererek sözlü savunma yapmayacağını bildirmiş, ve Yüksek Mahkeme’ye dilekçe sunmuştu.

Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, partinin dilekçesinde belirttiği hususları yerinde görmeyerek, davanın esası hakkındaki raporu düzenlemek üzere dosyanın Anayasa Mahkemesi raportörüne verilmesini kararlaştırdı.

Hazırlanacak raporun Yüksek Mahkeme üyelerine dağıtılmasının ardından AYM Başkanı Zühtü Arslan, toplantı için bir gün belirleyecek ve kapatma istemi esastan görüşülmeye başlanacak.

Yüksek Mahkeme heyetinin, karar verene kadar aralıksız her gün bir araya gelmesi ve çalışmalarını sürdürmesi bekleniyor. HDP hakkındaki kapatma davasını, 15 kişiden oluşan AYM heyeti karara bağlayacak.

HDP kapatma davasında süreç nasıl başladı, parti neyle suçlanıyor, hangi isimlere siyaset yasağı isteniyor?

Bahçeli konuştu, başsavcılık harekete geçti

HDP hakkında açılan kapatma davasında süreç, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrılarla başladı. 11 Aralık 2020 ve 11 Ocak 2021’de iki çağrıda bulunan Bahçeli, 16 Şubat 2021’de de “Bahçeli, “HDP’yle hesaplaşmadan ‘PKK’yı bitirdik, yok ettik, mahvettik.’ diyemeyiz. Bu itibarla HDP’nin kapatılması elzemdir, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı inanıyorum ki gereğini yapacaktır” şeklinde ifadelerini sürdürdü. 2 Mart 2021’de de konuşan Bahçeli, HDP’nin “kapatılmasının acil bir gereklilik olduğunu” söylerken “Başka bir isimle tekrardan faaliyette bulunmasına izin verilmemelidir” dedi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 2 Mart 2021’de HDP hakkında inceleme başlatarak, Ankara Başsavcılığı’ndan HDP’li üst düzey yöneticilerin de arasında bulunduğu 108 sanıklı Kobani İddianamesi ile HDP’liler hakkında düzenlenen fezlekelerin birer örneğini istedi.

Başsavcı 4’üncü sıradan seçilmişti

Bu işlemleri yapan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 4 Haziran 2020 tarihinde bu görev atanmıştı. Şahin, Yargıtay Genel Kurulu’nda yapılan seçimlerde en fazla oy alan 5 kişi arasında 4’üncü sırada yer almıştı.

İlk iddianame iade edildi

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturmayı kısa sürede tamamlayarak 17 Mart 2021’de HDP’nin kapatılması talebiyle iddianame hazırlayarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. İddianamede, HDP’nin temelli kapatılmasının yanı sıra Hazine yardımına el konulması istendi. Ayrıca partinin Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile tutuklu eski yöneticileri Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın arasında bulunduğu 687 HDP’li hakkında siyasi yasak istendi.

Ancak Anayasa Mahkemesi, 31 Mart 2021’de iddianamenin Yargıtay Başsavcılığı’na iade edilmesine karar verdi. AYM’nin iade gerekçesinde, “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne” aykırı olduğu ileri sürülen, ancak soruşturma ve kovuşturma konusu olması dışında bir gerekçeye yer verilmeyen eylemler ile partinin bu eylemlerin odağı haline gelmesi arasındaki ilişkinin kurulmadığı belirtildi.

451 kişiye siyasi yasak istendi

Yargıtay Başsavcısı Şahin, eksikleri tamamlayarak 7 Haziran 2021’de iddianameyi bir kez daha AYM’ye gönderdi. 843 sayfalık iddianamede, 451 HDP’li hakkında 5 yıl süreyle siyasi yasak istendi. İddianamede, partinin “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline geldiği” savunuldu.

İmralı görüşmeleri de delil

Yargıtay Başsavcısı’nın kapatma davasına delil olarak gösterdiği olaylar arasında “Kobani” ile “Hendek” olayları, Diyarbakır Anneleri’nin eylemleri yer aldı. 2013 yılında çözüm süreci kapsamında İmralı Adası’na giden Pervin Buldan, Selahattin Demirtaş, Sırrı Süreyya Önder ve İdris Baluken’in Abdullah Öcalan ile yaptığı konuşma içerikleri de iddianamede suçlama konusu yapıldı. İddianamede, şöyle denildi:

“Davalı Partinin silahlı terör örgütü PKK/KCK/PYD ile süreklilik ve çeşitlilik arzeden eylemleri itibariyle organik bir bağ içinde bulunduğunun anlaşıldığı, silahlı terör örgütü ile aynı saikle gerçekleştirdiği eylemler itibariyle yakın ve açık tehlike halinin var olduğu, bu bağlamda kapatma yaptırımının demokratik toplum gereklerine uygun olduğu, orantılılık koşuluna haiz bulunduğu değerlendirilmiştir.”

Kapatma davası 21 Haziran 2021’de başladı

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, 21 Haziran 2021’de iddianameyi kabul etti ve resmen kapatma davası açılmış oldu. HDP’nin hazine yardımlarının bulunduğu banka hesabına bloke konulması yönündeki tedbir talebinin bu aşamada reddine hükmedildi. İddianame, 9 Temmuz’da HDP’ye 70 ek klasör ve flaş bellekler içinde resmi olarak gönderildi.

HDP, davaya ilişkin 173 sayfalık ön savunmasını 5 Kasım 2021’de AYM’ye sundu. 29 Kasım 2021’de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, davaya ilişkin esas hakkındaki mütalaasını Anayasa Mahkemesi’ne verdi. Partinin kapatılmasında ısrarcı olan başsavcılık, davalı partinin ön savunmasında belirtilen itiraz ve taleplerin reddini istedi.

20 Ocak 2022’ye gelindiğinde mahkeme, başsavcılığın mütalaasını göndererek, buna karşı savunma yapmasını istedi. Ayrıca, İrfan Fidan’a yönelik reddi-hakim talebi de kabul edilmedi. HDP, 19 Nisan 2022’de davaya ilişkin yazılı savunmasını AYM’ye verdi. Savunmada, başsavcının iddialarına tek tek yanıtlar verilirken, davanın “HDP’yi demokratik siyasetin dışına itme operasyonu” olduğu iddia edildi.

Semra Güzel’in davası da dosyaya girdi

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 12 Nisan 2022’de ise “ek deliller” içeren bir dosyayı AYM’ye verdi. Bu ek deliller arasında “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla eski HDP Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım’ın davası ve öldürülen bir PKK üyesiyle fotoğrafları ortaya çıkan, bu nedenle dokunulmazlığı kaldırılan HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in dosyası yer aldı.

Hazine hesaplarına bloke konuldu

Seçimlerin yapılacağı 2023 yılına girilmesiyle birlikte ise davada hareketlilik yaşandı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, AYM’ye başvurarak “terör örgütü ile organik bağının devam ettiği, Hazine kaynaklarının terör örgütüne aktarıldığı” gerekçesiyle HDP’nin Hazine yardımı bulunan hesaplarına bloke konulmasını istedi. AYM, 5 Ocak 2023’te toplanarak 7’ye karşılık 8 oyla HDP’nin buna ilişkin savunması alınıncaya kadar hesaplarına bloke konulmasına karar verdi.

Başsavcı Bekir Şahin, 10 Ocak’ta ise bu kez AYM üyelerinin önünde HDP kapatma davasına ilişkin sözlü beyanda bulundu. 45 dakikalık sözlü beyanda bulunan Şahin, çıkışta gazetecilere “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline geldiğini delillerle ortaya koyduğumuzu bildirdik” dedi.

Bloke kararı kaldırıldı, dava seçim sonrasına bırakılmadı

Anayasa Mahkemesi, HDP’nin kapatma davasının görüşülmesinin seçim sonrasına bırakılması talebini ise 26 Ocak’ta reddetti. Anayasa Mahkemesi, 9 Mart’ta ise sürpriz bir karar alarak HDP’nin Hazine hesaplarına konulan blokenin kaldırılmasına karar verdi. Karar, 7’ye karşılık 8 oyla alındı.

Kararda, daha önce bloke kararının altında imzası bulunan üye Rıdvan Güleç’in görüşünü değiştirmesi etkili oldu. Ayrıca HDP’nin 14 Mart’ta yapacağı sözlü savunma ise Kahramanmaraş depremleri gerekçe gösterilerek 11 Nisan’a ertelendi. HDP’nin sözlü savunma yapmayacağını bildirmesinin ardından AYM’nin vereceği karar bekleniyor.

Paylaşın

Yurt Dışı Sandık Kurullarında, HDP Yerine MHP Temsilci Bulunduracak

Yurt dışı sandık kurullarında, HDP yerine MHP temsilci bulunduracak. Yurtdışı Seçim Kurulu ise tek seçim çevresi olarak kabul ediliyor. Ülke genelinde son seçimde ilk üçü paylaşan siyasi partiler yurtdışı sandık kurullarında görev alabiliyordu.

24 Haziran 2018 Genel Seçimlerinde, ülke genelinde AK Parti, CHP ve HDP ilk üç sırayı paylaşmaları dolayısıyla yurtdışı sandık kurullarında, 14 Mayıs seçimleri için üye bulundurma hakkı elde etmişti.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) , hakkındaki kapatma davası nedeniyle 14 Mayıs seçimlerine katılmayan Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) sandık kurullarında temsilci bulunduramayacağına karar verdi.

Siyasi Partiler Yasası’na göre son genel seçimde oy oranına göre ilk beş sırada bulunan siyasi partilerin temsilcileri sandık kurullarında görev alabiliyor. Bu kararla yurt dışı sandık kurullarında, HDP yerine MHP temsilci bulunduracak.

Habertürk’ten Fevzi Çakır’ın haberine göre HDP, Anayasa Mahkemesi’nde süren kapatma davası nedeniyle seçimlere Yeşil Sol Parti listelerinden girme kararı almıştı. Bu karar sonrası bir önceki seçimde ülke genelinde üçüncü parti konumunda bulunan HDP’nin sandık kurulundaki varlığı tartışılmaya başlandı. Söz konusu tartışmaların ardından MHP harekete geçti.

MHP YSK Temsilcisi Avukat Kürşat Türker Ercan, Yüksek Seçim Kurulu’na başvurdu. Ercan, HDP’nin seçimlere katılmama durumunun aday listesi teslim edilmemesi nedeniyle kesinleştiğini belirtti. Bu nedenle; HDP’nin 14 Mayıs seçimlerinde sandık kurullarında bulunamayacağını vurguladı. HDP de YSK’ya sandık kurullarındaki durumlarına ilişkin görüş sordu.

Kurul, seçime girmeme kararı kesinleşen HDP’nin sandık kurullarında görev alamayacağına hükmetti. Bu durumda, HDP temsilcileri 14 Mayıs’ta sandık kurullarında görev yapamayacak.

Siyasi Partiler Yasasına göre; son genel seçimde ilk beş sırada bulunan siyasi partilerin temsilcileri sandık kurullarında görev alabiliyor. İlk beş her seçim çevresinde ayrı olarak belirleniyor. Yani sandık kurullarında görev alacak partiler seçim çevrelerine göre farklılık gösterebiliyor.

HDP yerine MHP temsilci bulunduracak

Yurtdışı Seçim Kurulu ise tek seçim çevresi olarak kabul ediliyor. Ülke genelinde son seçimde ilk üçü paylaşan siyasi partiler yurtdışı sandık kurullarında görev alabiliyordu. 24 Haziran 2018 Genel Seçimlerinde, ülke genelinde AK Parti, CHP ve HDP ilk üç sırayı paylaşmaları dolayısıyla yurtdışı sandık kurullarında, 14 Mayıs seçimleri için üye bulundurma hakkı elde etmişti.

Ancak; YSK’nın son kararı sonrası HDP sandık kurullarında bulunamayacak. Yurtiçinde HDP’yi takip eden partiler sandık kurullarına girecek.

Yurtdışı sandık kurullarında ise HDP’nin yerine 2018 seçimlerinde ülke genelinde dördüncü parti konumunda bulunan MHP temsilcileri görev yapacak.

Paylaşın

Kapatma Davası: AYM, HDP’nin Sözlü Savunma Yapmama Kararını Ele Alacak

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, HDP’nin kapatılması istemiyle hazırlanan iddianamenin 21 Haziran 2021’de kabul edilmesiyle başlayan yargılama sürecinde, Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, Halkların Demokratik Partisinin (HDP) kapatılması istemli davada, partinin sözlü savunma yapmama kararını yarın ele alacak.

Genel Kurul, partinin sözlü savunmadan feragat ettiğine karar verirse, dosya esas hakkındaki raporunu hazırlaması için Anayasa Mahkemesi raportörüne verilecek.

Raporun, Yüksek Mahkeme üyelerine dağıtılmasının ardından Başkan Zühtü Arslan toplantı için bir gün belirleyecek ve kapatma istemi esastan görüşülmeye başlanacak.

Yüksek Mahkeme Heyetinin, karar verene kadar aralıksız her gün bir araya gelerek ve çalışmalarını sürdürmesi bekleniyor. Raportörünün raporunun, Anayasa Mahkemesi heyetini bağlayıcılığı bulunmuyor.

Türkiye 14 Mayıs seçimlerine giderken HDP hakkında açılan kapatma davasındaki takvim işliyor.

Anayasa Mahkemesi (AYM) kapatma davasında HDP’nin “sözlü savunmasını” dinlemek üzere 11 Nisan Salı günü toplanacak.

11 Nisan’da HDP’nin sözlü savunma yapması öngörülüyordu. Ancak HDP 6 Nisan’da yaptığı açıklamada, seçim yoğunluğunu gerekçe göstererek sözlü savunma yapmayacağını bildirdi.

Açıklamada, bunun gerekçesi olarak “siyasi çalışmaların yarattığı yoğunluk” gösterildi. “Serbest ve adil seçimlere müdahale anlamına gelen AYM’nin bu tutumuna karşı partimiz 11 Nisan’da sözlü savunma vermeyecektir” denildi.

Peki şimdi AYM ne yapabilir?

11 Nisan’da toplanacak olan Anayasa Mahkemesi normal bir ceza yargılaması gibi HDP’nin savunma yapmama kararını “susma hakkını” kullanma olarak değerlendirebilecek. Bu durumda dosya, esas hakkındaki raporunu hazırlaması için AYM raportörüne gönderilecek. Mahkeme, bunu yapmayarak HDP’ye savunma yapması için son kez ihtarda bulunup süre de verebilir.

Eğer dosya raportöre giderse, yaklaşık bir aylık sürede bu raporun hazırlanması bekleniyor. Bu işlemin ardından hazırlanacak rapor üyelere dağıtılacak. AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın belirleyeceği bir günde de kapatma davası esastan görüşülecek. Bu görüşme tarihinin seçim öncesinde veya sonrasında olup olmayacağına ise heyet karar verecek.

Kapatma kararı için 15 üyenin 10’unun oyu gerekiyor. Ancak bugüne kadar AYM’de HDP aleyhinde alınan kararlarda 10 kişinin bulunmaması, kapatma kararının kolay çıkmayacağı yorumlarına neden oldu.

Siyasi yasak istenen isimler yeniden aday

Bu arada HDP de 14 Mayıs seçimlerine ilişkin milletvekili aday listelerini Yüksek Seçim Kurulu’na teslim etti. Yeşil Sol Parti adı altında seçimlere girecek HDP’nin adayları arasında, kapatma davası kapsamında hakkında siyasi yasak istenen en az 17 isim de yer aldı: Pervin Buldan, Mithat Sancar, Sezai Temelli, Mehmet Rüştü Tiryaki, Saliha Aydeniz, Ömer Öcalan, Habip Eksik, Berdan Öztürk, Dilşat Canbaz Kaya, Muazzez Orhan ışık, Necdet İpekyüz, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Murat Sarısaç, Saruhan Oluç, Meral Danış Beştaş, Gülüstan Koçyiğit Kılıç, Sırrı Süreyya Önder.

Kapatma kararında bağımsız vekil olabilirler

Bir dönem Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nda Siyasi Partiler Masası’nda savcı olarak görev yapan emekli yargıç Ömer Faruk Eminağaoğlu, kapatma kararı çıkması durumunda siyasi yasak kararı verilen bu isimlerin partileriyle ilişiğinin kesileceğini kaydetti. Bu vekillerin bağımsız milletvekili olacağını belirten Eminağaoğlu, “Ayrıca haklarında yürütülen terör soruşturmaları yönünden de dokunulmazlıkları olmayacak ve soruşturmaları veya davaları devam edecek” değerlendirmesini yaptı.

Peki, HDP kapatma davasında süreç nasıl başladı, parti neyle suçlanıyor, hangi isimlere siyaset yasağı isteniyor?

DW Türkçe’den Alican Uludağ, HDP kapatma davasına mercek tuttu.

Bahçeli konuştu, başsavcılık harekete geçti

HDP hakkında açılan kapatma davasında süreç, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrılarla başladı. 11 Aralık 2020 ve 11 Ocak 2021’de iki çağrıda bulunan Bahçeli, 16 Şubat 2021’de de “Bahçeli, “HDP’yle hesaplaşmadan ‘PKK’yı bitirdik, yok ettik, mahvettik.’ diyemeyiz. Bu itibarla HDP’nin kapatılması elzemdir, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı inanıyorum ki gereğini yapacaktır” şeklinde ifadelerini sürdürdü. 2 Mart 2021’de de konuşan Bahçeli, HDP’nin “kapatılmasının acil bir gereklilik olduğunu” söylerken “Başka bir isimle tekrardan faaliyette bulunmasına izin verilmemelidir” dedi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 2 Mart 2021’de HDP hakkında inceleme başlatarak, Ankara Başsavcılığı’ndan HDP’li üst düzey yöneticilerin de arasında bulunduğu 108 sanıklı Kobani İddianamesi ile HDP’liler hakkında düzenlenen fezlekelerin birer örneğini istedi.

Başsavcı 4’üncü sıradan seçilmişti

Bu işlemleri yapan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 4 Haziran 2020 tarihinde bu görev atanmıştı. Şahin, Yargıtay Genel Kurulu’nda yapılan seçimlerde en fazla oy alan 5 kişi arasında 4’üncü sırada yer almıştı.

İlk iddianame iade edildi

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturmayı kısa sürede tamamlayarak 17 Mart 2021’de HDP’nin kapatılması talebiyle iddianame hazırlayarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. İddianamede, HDP’nin temelli kapatılmasının yanı sıra Hazine yardımına el konulması istendi. Ayrıca partinin Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile tutuklu eski yöneticileri Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın arasında bulunduğu 687 HDP’li hakkında siyasi yasak istendi.

Ancak Anayasa Mahkemesi, 31 Mart 2021’de iddianamenin Yargıtay Başsavcılığı’na iade edilmesine karar verdi. AYM’nin iade gerekçesinde, “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne” aykırı olduğu ileri sürülen, ancak soruşturma ve kovuşturma konusu olması dışında bir gerekçeye yer verilmeyen eylemler ile partinin bu eylemlerin odağı haline gelmesi arasındaki ilişkinin kurulmadığı belirtildi.

451 kişiye siyasi yasak istendi

Yargıtay Başsavcısı Şahin, eksikleri tamamlayarak 7 Haziran 2021’de iddianameyi bir kez daha AYM’ye gönderdi. 843 sayfalık iddianamede, 451 HDP’li hakkında 5 yıl süreyle siyasi yasak istendi.

İddianamede, partinin “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline geldiği” savunuldu.

İmralı görüşmeleri de delil

Yargıtay Başsavcısı’nın kapatma davasına delil olarak gösterdiği olaylar arasında “Kobani” ile “Hendek” olayları, Diyarbakır Anneleri’nin eylemleri yer aldı. 2013 yılında çözüm süreci kapsamında İmralı Adası’na giden Pervin Buldan, Selahattin Demirtaş, Sırrı Süreyya Önder ve İdris Baluken’in Abdullah Öcalan ile yaptığı konuşma içerikleri de iddianamede suçlama konusu yapıldı. İddianamede, şöyle denildi:

“Davalı Partinin silahlı terör örgütü PKK/KCK/PYD ile süreklilik ve çeşitlilik arzeden eylemleri itibariyle organik bir bağ içinde bulunduğunun anlaşıldığı, silahlı terör örgütü ile aynı saikle gerçekleştirdiği eylemler itibariyle yakın ve açık tehlike halinin var olduğu, bu bağlamda kapatma yaptırımının demokratik toplum gereklerine uygun olduğu, orantılılık koşuluna haiz bulunduğu değerlendirilmiştir.”

Kapatma davası 21 Haziran 2021’de başladı

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, 21 Haziran 2021’de iddianameyi kabul etti ve resmen kapatma davası açılmış oldu. HDP’nin hazine yardımlarının bulunduğu banka hesabına bloke konulması yönündeki tedbir talebinin bu aşamada reddine hükmedildi. İddianame, 9 Temmuz’da HDP’ye 70 ek klasör ve flaş bellekler içinde resmi olarak gönderildi.

HDP, davaya ilişkin 173 sayfalık ön savunmasını 5 Kasım 2021’de AYM’ye sundu. 29 Kasım 2021’de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, davaya ilişkin esas hakkındaki mütalaasını Anayasa Mahkemesi’ne verdi. Partinin kapatılmasında ısrarcı olan başsavcılık, davalı partinin ön savunmasında belirtilen itiraz ve taleplerin reddini istedi.

20 Ocak 2022’ye gelindiğinde mahkeme, başsavcılığın mütalaasını göndererek, buna karşı savunma yapmasını istedi. Ayrıca, İrfan Fidan’a yönelik reddi-hakim talebi de kabul edilmedi. HDP, 19 Nisan 2022’de davaya ilişkin yazılı savunmasını AYM’ye verdi. Savunmada, başsavcının iddialarına tek tek yanıtlar verilirken, davanın “HDP’yi demokratik siyasetin dışına itme operasyonu” olduğu iddia edildi.

Semra Güzel’in davası da dosyaya girdi

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 12 Nisan 2022’de ise “ek deliller” içeren bir dosyayı AYM’ye verdi. Bu ek deliller arasında “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla eski HDP Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım’ın davası ve öldürülen bir PKK üyesiyle fotoğrafları ortaya çıkan, bu nedenle dokunulmazlığı kaldırılan HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in dosyası yer aldı.

Hazine hesaplarına bloke konuldu

Seçimlerin yapılacağı 2023 yılına girilmesiyle birlikte ise davada hareketlilik yaşandı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, AYM’ye başvurarak “terör örgütü ile organik bağının devam ettiği, Hazine kaynaklarının terör örgütüne aktarıldığı” gerekçesiyle HDP’nin Hazine yardımı bulunan hesaplarına bloke konulmasını istedi. AYM, 5 Ocak 2023’te toplanarak 7’ye karşılık 8 oyla HDP’nin buna ilişkin savunması alınıncaya kadar hesaplarına bloke konulmasına karar verdi.

Başsavcı Bekir Şahin, 10 Ocak’ta ise bu kez AYM üyelerinin önünde HDP kapatma davasına ilişkin sözlü beyanda bulundu. 45 dakikalık sözlü beyanda bulunan Şahin, çıkışta gazetecilere “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline geldiğini delillerle ortaya koyduğumuzu bildirdik” dedi.

Bloke kararı kaldırıldı, dava seçim sonrasına bırakılmadı

Anayasa Mahkemesi, HDP’nin kapatma davasının görüşülmesinin seçim sonrasına bırakılması talebini ise 26 Ocak’ta reddetti. Anayasa Mahkemesi, 9 Mart’ta ise sürpriz bir karar alarak HDP’nin Hazine hesaplarına konulan blokenin kaldırılmasına karar verdi. Karar, 7’ye karşılık 8 oyla alındı. Kararda, daha önce bloke kararının altında imzası bulunan üye Rıdvan Güleç’in görüşünü değiştirmesi etkili oldu. Ayrıca HDP’nin 14 Mart’ta yapacağı sözlü savunma ise Kahramanmaraş depremleri gerekçe gösterilerek 11 Nisan’a ertelendi. HDP’nin sözlü savunma yapmayacağını bildirmesinin ardından AYM’nin vereceği karar bekleniyor.

Paylaşın