Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, sanayicinin enflasyonun düşürülmesi ve belirsizliklerin giderilmesi için faiz artışına razı olduğunu, ancak gelinen noktada enflasyon düşmediği gibi, yabancı sermayenin de gelmediğini söyledi.
Ankara Sanayi Odası (ASO) Meclis toplantısında konuşan Seyit Ardıç, krediye erişim zorluğu sürerken, ticari kredi kartı limitlerinin sınırlandırılmasının sanayiciyi zor durumda bıraktığını da kaydetti.
Bursa Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (BUSİAD) Başkanı Buğra Küçükkayalar, seçim sonrasında belirsizliğin ortadan kalkmadığını gözlemlediklerini belirterek, “Öngörülemezlik; üretim ve hizmet sektöründeki üyelerimizin ortak kaygıları olarak ortaya çıkıyor” dedi.
Türkiye, son açıklanan Mart 2024 verilerine göre yüzde 68,5’lik tüketici enflasyonu ile dünyada en yüksek enflasyona sahip dördüncü ülke konumunda bulunuyor. Enflasyonda Türkiye’yi geçen ülkeler ise Arjantin, Suriye ve Lübnan olarak sıralanıyor. Eylül 2021’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “faiz indirimi” ısrarı ile yükselişe geçen enflasyon, Türkiye toplumunun son 2,5 yılda en çok şikayet ettiği konu oldu, olmaya da devam ediyor.
28 Mayıs Cumhurbaşkanı seçimini Erdoğan’ın az farkla kazanması sonrasında ekonominin başına getirdiği Mehmet Şimşek’in başta Merkez Bankası olmak üzere ekonomi bürokrasisinde yaptığı değişiklikler ve “rasyonele dönüş” söylemi, faiz artırımı politikasına geri dönüşün de önünü açtı.
Haziran 2023’te tekrar başlayan faiz artırımları ile, son 11 ayda TCMB’nin politika faizi yüzde 8,5’ten yüzde 50’ye çıkarıldı. Aynı dönemde tüketici enflasyonu ise yüzde 38,2’den yüzde 68,5’e yükseldi. Dolayısıyla aradan geçen 11 ayda hala enflasyonda bir gerileme ve Türkiye’ye olan yabancı sermaye girişlerinde artış beklentisi karşılanmış değil.
Kulislere göre hem AKP içinde hem Saray danışmanları içerisinde Şimşek’in politikalarına ilişkin rahatsızlıklar giderek artıyor. Bununla birlikte son günlerde iş dünyasından da “faiz artışlarının işe yaramadığı” yönünde eleştiriler yapılmaya başlanması dikkat çekiyor.
DW Türkçe’den Aram Ekin Duran‘a konuşan ekonomistlere göre, Mehmet Şimşek’in ‘rasyonel’ ekonomi politikalarının bekleneni verememesi halinde, Şimşek üzerindeki baskılar da artacak. Özellikle Mayıs ve Haziran aylarında enflasyonda kalıcı etki yapacak bir gerileme olmazsa, Şimşek politikalarına olan eleştirilerin artması bekleniyor.
TCMB, 31 Mart yerel seçimleri öncesinde politika faizini 500 baz puan artırarak yüzde 50’ye çıkarmıştı. TCMB’nin seçimden hemen önceki bu hamlesi piyasa oyuncularını hem şaşırttı hem de Fatih Karahan başkanlığındaki TCMB’nin kredibilitesine olumlu katkı yaptı. TCMB, Şubat 2024’te ise faizi sabit tutmuştu.
Nisan ayında da faizin sabit tutulmasıyla TCMB yine “bekle-gör” dönemine girmiş oldu. Artık önümüzdeki 2 ay, yani Mayıs ve Haziranda mevcut sıkılaştırma ve tedbirlerin enflasyon üzerindeki etkisi izlenecek. Dolayısıyla bu önümüzdeki 2 ayda, dezenflasyon süreci için ortaya konan ‘rasyonel’ politikalar açısından da bir test dönemi olacak.
TCMB’nin Nisan 2024 toplantısında politika faizini sabit bırakmasını değerlendiren Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ege Yazgan’a göre, bu ‘bekle-gör’ döneminde enflasyonda bir iyileşme görülmezse, Haziran sonrasında mutlaka yeni bir faiz artışına ihtiyaç olacak.
Mevcut ekonomi yönetiminin de yaz ortasında bir faiz artışı yapmaya bu şartlarda sıcak baktığını ifade eden Prof. Yazgan, son 11 aydır yürütülen enflasyonla mücadele programının işe yarayıp yaramadığının önümüzdeki 2 ayda ciddi bir teste tabi tutulacağı görüşünde. “Önümüzdeki 1 -2 aylık dönem, hem Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ‘rasyonel’ politikaları hem de TCMB yönetimi için kritik önemde” diyen Yazgan, baz etkisi dışında enflasyon dinamiklerinde kayda değer bir gerileme gözlemlenmezse, Şimşek politikalarına karşı hem iktidar içerisinde hem de iş dünyasında güçlü bir itirazın yükselebileceğini ifade ediyor.
Yazgan, olası itirazlara rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu aşamada Mehmet Şimşek’i görevden almasının ise “en olumsuz ve gerçekleşmesi en uzak senaryo” olacağını kaydediyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) tarafından düzenlenen Küresel Görünüm Forumu’nda Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulunmuş ve “Piyasalar ve yatırımcılar genel olarak enflasyonun düşeceği ve Orta Vadeli Program’ın (OVP) sonuç vereceğine inanmaya başladı” ifadesini kullanmıştı.
Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü (PIIE) ve Dış İlişkiler Konseyi (CFR) tarafından düzenlenen “Gelişmekte Olan Piyasalarda Merkez Bankası Yönetimi” başlıklı etkinlikte konuşan TCMB Başkanı Fatih Karahan da, “Ne gerekiyorsa yapacağımızın sinyalini her zaman verdik. Piyasaların beklediğinden çok daha fazla miktarda sıkılaştırma yaptık ve dezenflasyon konusunda ne kadar ciddi olduğumuzu gösterdik” diye konuşmuştu.
Ancak aynı günlerde iş dünyasından ise mevcut para politikasının beklenen düzeyde işe yaramadığına dair eleştiriler ortaya çıktı.
Önce Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Seyit Ardıç, parasal sıkılaştırmadan beklenen sonucun alınamadığını savunan bir açıklama yaptı. ASO Meclis toplantısında konuşan Ardıç, sanayicinin enflasyonun düşürülmesi ve belirsizliklerin giderilmesi için faiz artışına razı olduğunu, ancak gelinen noktada enflasyon düşmediği gibi, yabancı sermayenin de gelmediğini söyledi.
ASO Meclis toplantısında konuşan Ardıç, krediye erişim zorluğu sürerken, ticari kredi kartı limitlerinin sınırlandırılmasının sanayiciyi zor durumda bıraktığını da kaydetti.
Türkiye’nin bir diğer sanayi merkezi olan Bursa’dan da uyarı niteliğinde bir araştırma yayınlandı. Bursa Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (BUSİAD), üyeleri nezdinde Nisan 2024’te gerçekleştirdiği, BUSİAD İktisadi Yönelim Anketi’nin sonuçlarını değerlendiren BUSİAD Başkanı Buğra Küçükkayalar, seçim sonrasında belirsizliğin ortadan kalkmadığını gözlemlediklerini belirterek, “Öngörülemezlik; üretim ve hizmet sektöründeki üyelerimizin ortak kaygıları olarak ortaya çıkıyor” dedi.
Enflasyonda gerileme olacak mı?
Kırklareli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın’a göre, ekonomi yönetimi gerçekleşmesi çok zor olsa da, yıl sonu için yüzde 36’lık enflasyon hedefini korumaya devam ediyor.
Önümüzdeki birkaç ayda faiz artışı yapılmasa bile, son dönemde ‘parasal sıkılaşma’ya dönük mesajların giderek güçlendiğine işaret eden Prof. Alçın, “Ancak Haziran ayına gelindiğinde geçen ayki raporda olduğu gibi bu ayki raporda da yazan dezenflasyon sürecinin istenen seviyede gerçekleşmemesi olası. Mart ayı enflasyonunun da beklentinin üstünde geldiğini görüyoruz. Nisan ve Mayıs aylarında da enflasyonun geriye dönme ihtimali zayıf. Her ay beklenen üzerinde enflasyon olduğuna göre, burada jeopolitik riskler, güçlü iç talep, hizmet enflasyonu ve gıda enflasyonunun etkisi sürüyor” değerlendirmesi yapıyor.
Ekonomi yönetiminin enflasyonda istenen gerileme sağlanamazsa yapacağı yeni bir faiz artışı ile birlikte, yılsonu enflasyon hedefini de yukarı yönlü revize etmesi gerektiğini dile getiren Prof. Sinan Alçın, Mehmet Şimşek’in politikalarının geleceğine ilişkin ise şu görüşleri dile getiriyor:
“Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Merkez Bankası, Mehmet Şimşek ‘in yönetim ve yönlendirmesi altında. Ama onun üzerinde Ekonomi Koordinasyon Kurulu var, Ekonomiden Sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz var ve tabi en tepede Cumhurbaşkanı Erdoğan var. Son 11 ayda enflasyonda ve rezervlerde pek olumlu gelişmeler sağlanamadı. Bu nedenle Haziran ayı sonrasında, Şimşek’in yönettiği ve yönlendirdiği Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Merkez Bankası politikalarının Cumhurbaşkanlığı tarafından gözden geçirilebileceğini düşünüyorum.”