Türkiye’nin Brüt Dış Borcu 515,5 Milyar Dolar

31 Aralık 2024 tarihi itibarıyla Türkiye’nin brüt dış borç stoku 515,5 milyar dolar olarak kayıtlara geçti. Dış borç stokunun milli gelire oranı ise yüzde 39,0 oldu.

Haber Merkezi / Aynı tarihte, Türkiye’nin net dış borç stoku ise 261,1 milyar doları olarak gerçekleşti. Net dış borç stokunun milli gelire oranı yüzde 19,7 oldu.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, 31 Aralık 2024 itibarıyla Türkiye’nin dış borç stoku verilerini açıkladı.

Buna göre; 31 Aralık 2024 tarihi itibarıyla Türkiye’nin brüt dış borç stoku 515,5 milyar dolar olarak kayıtlara geçti. Dış borç stokunun milli gelire oranı ise yüzde 39,0 oldu.

Aynı tarihte, Türkiye’nin net dış borç stoku ise 261,1 milyar doları olarak gerçekleşti. Net dış borç stokunun milli gelire oranı yüzde 19,7 oldu.

Öte yandan, Hazine garantili dış borç stoku 31 Aralık 2024 tarihi itibarıyla 16,4 milyar dolar olarak kayıtlara geçti.

Aynı tarih itibarıyla Avrupa Birliği (AB) tanımlı genel yönetim borç stoku 10.720 milyar TL olarak gerçekleşmiş olup stokun milli gelire oranı yüzde 24,7 oldu.

Aynı tarihte, kamu net borç stoku ise 7.156 milyar TL olarak gerçekleşmiş olup stokun milli gelire oranı yüzde 16,5 oldu.

Paylaşın

Mehmet Şimşek, “Adli Konulara” İlişkin Yorum Yapmaktan Kaçındı

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in son iki haftadır ülke gündeminin üst sıralarında yer alan “adli konulara” ilişkin yorum yapmaktan kaçındığı iddia edildi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, Salı günü yabancı yatırımcılarla toplantı düzenledi.

Burada, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi rakibi ve ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla birlikte piyasalardaki dalgalanmayı yatıştırmak için “gereken her şeyin yapılacağı” teminatı verildi.

İmamoğlu, 18 Mart’ta İstanbul Üniversitesi’nden aldığı diplomanın iptal edilmesinden bir gün sonra gözaltına alınmış daha sonra da 23 Mart’ta ‘yolsuzluk’ soruşturmasından tutuklanmıştı.

İngiliz haber ajansı Reuters’ın aktarımına göre, toplantıda yer alan iki kaynak, Şimşek’in son iki haftadır ülke gündeminin üst sıralarında yer alan “adli konulara” ilişkin yorum yapmaktan kaçındığını, fakat “bu durumun” ülke ekonomisindeki etkilerinin “kalıcı olmayacağının” altını çizdiğini iddia ettiler.

Bakan Şimşek ayrıca, yabancı yatırımcılara “görevde kalmaya devam edeceğini” iletti. Mehmet Şimşek ayrıca, 2023 yılı ortalarında tanıtımını gerçekleştirdiği ekonomik programa olan bağlılığını yineledi.

Haberde, görüşmeye katılan bir başka kaynağın, iki üst düzey yetkilinin “siyasi krizden neredeyse tamamen uzak durduklarına” dair yorumuna yer verildi.

Arka plan

İmamoğlu, tutuklanmasıyla aynı gün 15 milyona yakın oyla CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edildi. Ardından İçişleri Bakanlığı kararıyla İBB Başkanlığı görevinden uzaklaştırıldı.

İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve sonrasında tutuklanmasıyla tetiklenen kitlesel protestolar, Türkiye’de on yıldan uzun süredir görülen en büyük gösterilere dönüştü. Polis, protestolara karşı biber gazı, göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su ile karşılık verdi. İstanbul başta olmak üzere ülkenin birçok büyük şehrinde güvenlik güçleri göstericilere sert müdahalelerde bulunuyor.

Yetkililer aralarında gazetecilerin de olduğu 1.100’den fazla kişiyi gözaltına aldı. Aynı zamanda sosyal medya platformu X’e yüzlerce hesap engelledi. Erdoğan ise Ankara’daki kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada protestoları ‘şiddet hareketi’ olarak nitelendirdi.

Ekonomistler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) geçen hafta lirayı desteklemek için üç gün içinde 25 milyar dolara kadar müdahalede bulunduğunu tahmin ediyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Hazine’nin Borcu 10 Trilyon Liraya Dayandı

Merkezi yönetim brüt borç stoku, şubat sonu itibarıyla 9,9 trilyon lira seviyesinde oldu. Borç stokunun 4.4 trilyon lira tutarındaki kısmı TL, 5.4 trilyon lira tutarındaki bölümü ise döviz cinsiden oluştu.

Haber Merkezi / Ayrıca, hazine alacakları, şubat sonu itibarıyla 28,8 milyar lira oldu. Alacak stoku içindeki en yüksek payı 10,2 milyar lirayla mahalli idareler oluşturdu.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, 28 Şubat itibarıyla merkezi yönetim brüt borç stoku verilerini açıkladı. Bakanlıktan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“Merkezi yönetim borç stoku 28 Şubat 2025 tarihi itibarıyla 9.909,6 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Borç stokunun 4.485,5 milyar TL tutarındaki kısmı Türk Lirası cinsi, 5.424,1 milyar TL tutarındaki kısmı döviz cinsi borçlardan oluşmaktadır.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, 30 Eylül itibarıyla Hazine alacaklarına ilişkin verileri de açıkladı. Bakanlıktan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“Hazine Alacak stoku 28 Şubat 2025 tarihi itibarıyla 28,8 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. Hazine alacak stoku içerisinde en yüksek pay 10,2 milyar TL ile mahalli idarelere aittir. 2025 Şubat ayı sonu itibarıyla Hazine alacaklarından toplam 283 milyon TL tahsilat gerçekleştirilmiştir.”

Paylaşın

Bütçe, İki Ayda 450 Milyar Lira Açık Verdi

2025 yılının ilk aylık döneminde, merkezi yönetim bütçe giderleri 2 trilyon 89,9 milyar lira, bütçe gelirleri 1 trilyon 640,5 milyar lira, bütçe açığı ise 449,4 milyar lira oldu.

Haber Merkezi / Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ocak – Şubat ve Şubat ayına ilişkin bütçe verilerini açıkladı.

Buna öre; Şubat ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 1 trilyon 33,5 milyar lira, bütçe gelirleri 723,4 milyar lira ve bütçe açığı 310,1 milyar lira olarak gerçekleşti. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 893,8 milyar lira ve faiz dışı açık ise 170,4 milyar lira olarak gerçekleşti.

Ocak – Şubat döneminde merkezi yönetim bütçe giderleri 2 trilyon 89,9 milyar lira, bütçe gelirleri 1 trilyon 640,5 milyar lira ve bütçe açığı 449,4 milyar lira oldu. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 1 trilyon 787,2 milyar lira ve faiz dışı açık ise 146,6 milyar lira oldu.

Paylaşın

Bütçe, 2025 Yılına 140 Milyar Açıkla Başladı

2025 yılı ocak ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 1 trilyon 56,3 milyar lira, bütçe gelirleri 917,1 milyar lira oldu. Başka bir ifadeyle, ocak ayında bütçe açığı 139,3 milyar lira oldu.

Haber Merkezi / Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ocak 2025 Merkezi Yönetim Bütçe Gerçekleşmeleri Raporu’nu yayınladı.

Buna göre; 2025 yılı Ocak ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 1 trilyon 56,3 milyar TL, bütçe gelirleri 917,1 milyar TL ve bütçe açığı 139,3 milyar TL oldu. Ayrıca, faiz dışı bütçe giderleri 893,3 milyar TL ve faiz dışı fazla ise 23,8 milyar TL oldu.

Merkezi yönetim bütçesi 2024 yılı Ocak ayında 150 milyar 719 milyon TL açık verirken 2025 yılı Ocak ayında 139 milyar 259 milyon TL açık verdi. 2024 yılı Ocak ayında 29 milyar 626 milyon TL faiz dışı açık verirken 2025 yılı Ocak ayında 23 milyar 759 milyon TL faiz dışı fazla verdi.

Merkezi yönetim bütçe giderleri Ocak ayı itibarıyla 1 trilyon 56 milyar 342 milyon TL oldu. Faiz harcamaları 163 milyar 18 milyon TL, faiz hariç harcamalar ise 893 milyar 324 milyon TL oldu.

2025 yılında merkezi yönetim bütçe giderleri için öngörülen 14 trilyon 731 milyar 14 milyon TL ödenekten Ocak ayında 1 trilyon 56 milyar 342 milyon TL gider gerçekleşti. Geçen yılın aynı ayında ise 767 milyar 968 milyon TL harcama yapıldı.

Ocak ayı bütçe giderleri geçen yılın aynı ayına göre yüzde 37,6 oranında arttı. Giderlerin bütçe ödeneklerine göre gerçekleşme oranı ise 2024 yılında yüzde 6,9 iken 2025 yılında yüzde 7,2 oldu.

Faiz hariç bütçe giderleri geçen yılın aynı ayına göre yüzde 38,1 oranında artarak 893 milyar 324 milyon TL oldu. Faiz hariç giderlerin bütçe ödeneklerine göre gerçekleşme oranı ise 2024 yılında yüzde 6,6 iken 2025 yılında yüzde 7 oldu.

Merkezi yönetim bütçe gelirleri Ocak ayı itibarıyla 917 milyar 83 milyon TL oldu. Vergi gelirleri 792 milyar 667 milyon TL, genel bütçe vergi dışı gelirleri ise 104 milyar 29 milyon TL oldu.

2024 yılı Ocak ayında bütçe gelirleri 617 milyar 249 milyon TL iken 2025 yılının aynı ayında yüzde 48,6 oranında artarak 917 milyar 83 milyon TL oldu. Bütçe tahminine göre bütçe gelirlerinin Ocak ayı gerçekleşme oranı 2024 yılında yüzde 7,3 iken 2025 yılında yüzde 7,2 oldu.

2025 yılı Ocak ayı vergi gelirleri tahsilatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 53,3 oranında artarak 792 milyar 667 milyon TL oldu. Vergi gelirlerinin bütçe tahminine göre gerçekleşme oranı ise 2024 yılında yüzde 7 iken 2025 yılında yüzde 7,1 oldu.

Paylaşın

Mehmet Şimşek, Hayat Pahalılığının Nedenini Buldu: Kiralar

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, hayat pahalılığına dikkat çekerek, “Nüfusumuzun yaklaşık yüzde 82.7’si şehirlerde yaşıyor. Bence en önemli hayat pahalılığı bileşeni kiralar burada. Ev sahipliği oranı yüzde 56’larda. Son yıllarda gerek konut fiyatlarının hızlı yükselmesi, gerekse kiraların hızlı yükselmesiyle vatandaşımızın hayat pahalılığından kastı kira oluyor” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, tv100’de katıldığı programda soruları yanıtladı. Hayat pahalılığına dikkat çeken Şimşek, kira artış oranının bunun en önemli nedeni olduğunu söyledi. Şimşek, şu ifadeleri kullandı:

“Hayat pahalılığı Türkiye’nin şuanda karşı karşıya olduğu en önemli ekonomik sorun. Nüfusumuzun yaklaşık yüzde 82.7’si şehirlerde yaşıyor. Bence en önemli hayat pahalılığı bileşeni kiralar burada. Ev sahipliği oranı yüzde 56’larda. Son yıllarda gerek konut fiyatlarının hızlı yükselmesi, gerekse kiraların hızlı yükselmesiyle vatandaşımızın hayat pahalılığından kastı kira oluyor. Burada konut arzını artıracak ciddi bir çaba içindeyiz. Bir taraftan deprem bölgesinde bir inşa çalışması var. Bunun da dışında sosyal konutlar, yerinde dönüşüm, kentsel dönüşüm, tüm bu konularda bütçeden çok ciddi bir destek veriyoruz. Ben inanıyorum ki birkaç yıl içinde çok ciddi bir sosyal konut seferberliğine gireceğiz. Devletimizin desteklediği ve vatandaşımızın çok rahat erişebileceği konutlardan bahsediyoruz.

Bu enflasyonla mücadelede en önemli başlıklarımızdan. Diğer bir başlık ise gıda arzı. Türkiye’de tarımsal üretimde iyiyiz ama tarladan nihai tüketiciye ürün giderken abartılı fiyat artışları var. Bir sürü aracı şirket kurulup fiyatları katlıyorlar. Olay sadece lojistik meselesi ve fire meselesi değil. Konu tarladan markete ulaşana kadar bir sürü aracının olması ve bunların bir kısmının da suni yani fiyatların şişirilmesi için bunların yapılması.”

Bakan Şimşek, “Vatandaşımız müsterih olsun, köklü çözümün peşindeyiz” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: Enflasyon adaletsiz bir vergi gibidir. Özellikle sabit ve dar gelirlileri vurur. Enflasyon en büyük kötülüktür. Mutlaka enflasyonla mücadele edilmelidir. Vatandaşımız müsterih olsun, köklü bir çözüm peşindeyiz. Bütün dünyada mücadele bir zaman alıyor. Pandemi sonrası Avrupa ve Amerika’da da enflasyonda artış görüldü. Yüzde 9-10’lara çıkan enflasyonu 2-3’e düşürmeleri 3 yıldan fazla süre aldı. Bizim dezenflasyon programımız 2023’ün 2. yarısında başladı ve daha 2 yılını doldurmadı. Enflasyondaki düşüş sürecek.”

Ekonomideki kayıtdışılığa dikkat çeken Şimşek, şu vurguları yaptı: “Kayıt dışılık Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri. Sadece bu bir gelir kaybı meselesi değil. Türkiye’de vergi oranlarını artırmaktansa artık tamamen kayıt dışı çalışan işletmeleri kayıt altına alarak bütçe açığını azaltmak istiyoruz. 2025’te kapısını çalmayacağımız hiçbir mükellefin olmayacağını ilan etmek istiyorum. Bu dönemin en önemli özelliği sürekli sahada olacağız. Denetimlerimizi ölçek gözetmeksizin gerçekleştiriyoruz.

2024’te başladık buna. 1.2 milyon denetim uygulaması yaptık. Sonuç da almaya başladık. Bu yıl bunu katlamak istiyoruz. Özellikle Maliye’de bazı birimleri kapatıp oradaki elemanlarımızı kurslara tabi tutup sahada kullanacağız. Tüm OSB’lerin, hallerin, sanayilerin giriş çıkışlarına çadır kuracağız tabiri caizse. Her sektörde istisnasız kayıt dışılık görüyoruz.”

“Enflasyondaki düşüş sürecek”

Bakan Şimşek, enflasyonla mücadele konusunda ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Üç aşağı beş yukarı 3,5-4’lük bir enflasyon bekleniyordu. Burada tek seferlik denilebilecek rakamlar var. TÜİK burada sepet ağırlıklarını değiştirdi ve buradan bir ilave enflasyon geldi. Yine geçtiğimiz yılın son çeyreğinde üzerinde çalışılan sağlıkta birkaç yıldır muayene fiyatlarında bir değişiklik olmamıştı, buradaki değişikliklerin de 0,6’lık bir etkisi oldu. Belediyelerin şebeke suyuna yaptığı zammın etkisi var 0,4 puanlık. Bütün bunlar dikkate alındığında enflasyonun ana hedefteki düşüşünde bir değişiklik yok. Yani 2023’ün sonunda yüzde 65 olan enflasyon, geçen sene yüzde 44’e, bu yıl ise yüzde 24’e düşmesini öngörüyoruz.

Enflasyondaki düşüş fiyatların düşüşü olarak algılanmamalı ama. Fiyatların artış hızının yavaşlaması olarak okunmalı.  Temel mallara bakıldığında yüzde 24, gıdayı da katarsanız mal enflasyonu yüzde 33.6. Burada yüksek olan hizmet enflasyonu. Genelde tüm ülkelerde hizmet enflasyonu gecikmeli düşüyor. Çünkü hep geçmiş enflasyon baz alınıyor.  Ocak ayında kira artışına bakıldığında yıllık yüzde 100’ün üzerinde, eğitimde de keza böyle. Bu kalemler yüksek çünkü geçmiş enflasyonu baz alıyor. Bunun için önümüzdeki dönemde kararlı bir şekilde programımızı uygulayarak bu sene enflasyonu yüzde 30’un altına çekmeyi ve gelecek sene ise tek hanelere doğru yaklaşmayı planlıyoruz. Enflasyondaki düşüş sürecek. Ocak ayı enflasyonu, enflasyonla mücadeleye ilişkin kurgumuzu etkilemedi.”

Paylaşın

Mehmet Şimşek Net Konuştu: Enflasyon Düşecek

Ekonomi alanındaki gelişmelere ilişkin konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, birincil önceliklerinin enflasyonu aşağıya çekmek olduğunu söylerken, belirlenen hedefleri tutturacaklarını söyledi.

Merkez Bankası ekibine güveninin tam olduğunu yineleyen Mehmet Şimşek, bankanın tüketici kredileri konusunda sıkı duruşunu sürdürmesi gerektiğini ifade etti.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İstanbul’da düzenlenen Bloomberg Future of Finance etkinliğinde konuştu.

Şimşek ABD’nin ek gümrük tarifelerinin hedefi olup olmayacağı sorusuna “Biz zaten yüksek tarife standardındayız. Bu yüzden ABD’nin gümrük vergisi hedefi olacağımızı düşünmüyoruz” yanıtını verdi.

Şimşek ekonominin şu anda trendin altında büyüdüğünü, ancak “sürdürülebilir yüksek büyüme yörüngesine geçmek için muhtemelen bunun gerekli olduğunu” söyledi.

Şimşek, “enflasyon düşecek ama piyasadaki şüpheleri anlıyorum” dedi.

Merkez Bankası ekibine güveninin tam olduğunu yineleyen Şimşek, bankanın tüketici kredileri konusunda sıkı duruşunu sürdürmesi gerektiğini söyledi.

ABD’nin açıkladığı yeni gümrük tarifileri konusundaki bir soru üzerine Şimşek, Türkiye’nin hedef alınan ülkelerden olmasını beklemediğini ifade etti.

Şimşek, TL’nin değerlenmesiyle ilgili soru üzerine de “Türk Lirası’nın değerlenmesini tartışmayacağım” dedi ve Türkiye’nin bir kur hedefinin olmadığı mesajını yineledi. TL’deki hareketlerden şu anda yapısal olarak çok büyük bir sıkıntı yaşamadıklarını belirten Şimşek, “Mevcut ekonomi programı uygulandığı sürece Türk lirasında reel değerlenmenin süreceğine güvenebilirsiniz” diye konuştu.

Avrupa’daki büyümeye bağlı olduklarını kaydeden Şimşek “oradaki yapısal sorunların çözülmesini umuyoruz. Avrupa’da pazar payımızı artırmamız gerekiyor.” yorumunu yaptı.

(Kaynak: BloomberHT)

Paylaşın

Şimşek’ten “Enflasyon” Açıklaması: Düşüş Devam Edecek

2025 yılının yol haritasını anlatan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “2025 yılında; kalıcı fiyat istikrarını sağlamayı ve ekonomide yapısal dönüşümü hızlandırmayı hedefliyoruz” dedi ve ekledi:

“Enflasyonun düşmeye devam edeceği bu dönemde, para politikasını desteklemek için mali disiplini güçlendirecek ve arz yönlü politikaları devreye alacağız. Sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil bir gelir dağılımı için, verimliliği ve rekabet gücümüzü artıracak yapısal reformları hayata geçirerek ülkemizi yüksek gelirli ülkeler arasında konumlandıracağız.”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ekonomi Muhabirleri Derneği’nin yayını Ekonom’a 2025 yılının yol haritasını anlattı. Şimşek, 2023 yılı mayıs ayından itibaren uyguladıkları programın olumlu sonuçlarını aldıklarını savunarak 2024 yılının; dış kırılganlıkların azaltıldığı, dayanıklılığın artırıldığı, makrofinansal istikrarın güçlendirildiği bir yıl olduğunu söyledi.

Programı başarıyla uyguladıklarını savunan Şimşek, ödemeler dengesi riski ve enflasyonun kontrolden çıkma riskini ortadan kaldırdıklarını söyledi. Şimşek, “2025 yılında ise; kalıcı fiyat istikrarını sağlamayı ve ekonomide yapısal dönüşümü hızlandırmayı hedefliyoruz. Enflasyonun düşmeye devam edeceği bu dönemde, para politikasını desteklemek için mali disiplini güçlendirecek ve arz yönlü politikaları devreye alacağız. Sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil bir gelir dağılımı için, verimliliği ve rekabet gücümüzü artıracak yapısal reformları hayata geçirerek ülkemizi yüksek gelirli ülkeler arasında konumlandıracağız” diye konuştu.

Bakan Şimşek, enflasyondaki düşüşün devam edeceğini belirterek, 2025’te dezenflasyonda dört temel hususun belirleyici olacağını söyledi.

Şimşek, şöyle devam etti: “Birincisi, para politikasının enflasyona gecikmeli etkisi zamanla daha net görülecek. İkincisi, 2025 yılında bütçe açığının milli gelire oranının azalması negatif mali etki yaratacak. Üçüncüsü, bütçe imkânlarının elverdiği ölçüde, yönetilen ve yönlendirilen fiyatları enflasyon hedefiyle uyumlu olarak belirleyeceğiz. Örneğin, enflasyonu etkileyen kalemlerde yeniden değerleme oranını uygulamadık. 2025’te akaryakıt ürünlerinde yapılacak ÖTV artış oranını yüzde 6 ile sınırlandırdık ve 12 milyar liralık vergi gelirinden vazgeçtik.

Dördüncüsü, dezenflasyonu sadece talep yönlü politikalarla değil, gıda, konut ve enerji gibi birçok alanda arz yönlü tedbirlerle de destekleyecek; bu alandaki reformlara hız kazandıracağız. Gıda arzını artırmak amacıyla sulama projeleri, arazi toplulaştırması, gıda lojistiği ve gıda ihtisas bölgelerinin kurulmasına yönelik desteklerimizi sürdüreceğiz. Sosyal konut arzının artırılması da arz yönlü politikaların temel unsurlarından biri olacak. Enerji dönüşümünü ise hem yerli hem de yenilenebilir kaynakları önceliklendirerek gerçekleştireceğiz”

“Bütçe açığını düşürmeye devam edeceğiz”

2025 yılında maliye politikasının daha sıkı olacağını vurgulayan Şimşek, “2025 yılı, yeni vergi düzenlemelerinden daha çok kayıt dışılıkla mücadele ve harcama disiplini dönemi olacak. Deprem dışındaki alanlarda harcama disiplinine devam edeceğiz. Yeni ihdas edilen asgari kurumlar vergisi başta olmak üzere alınan gelir tedbirleri, vergilemede gönüllü uyumu güçlendirecek çalışmalar, etkin tahsilat ve denetim performansıyla bütçe açığını düşürmeye devam edeceğiz” dedi.

Şimşek, bu kapsamda bütçe açığının milli gelire oranının 2025’te yüzde 3.1’e ve sonraki yıllarda yüzde 3’ün altına gerilemesini beklediklerini ifade ederek, böylece kamu maliyesiyle de enflasyonla mücadeleye çok güçlü bir destek sağlayacaklarını anlattı.

Uygulanan ekonomi programı sayesinde gelir dağılımındaki bozulmayı giderdiklerini iddia eden Şimşek, “Gelir dağılımı eşitsizliğini gösteren Gini Katsayısı 2022 yılında, 2005 yılından sonra en kötü seviyesini görmüştü. Ancak 2023 yılında bu eğilim tersine döndü, gelir dağılımında adalet yeniden sağlanmaya başladı. Çalışanlarımızın milli gelirden aldığı pay son 26 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Enflasyondaki düşüşün devamıyla, vatandaşlarımızın alım gücü daha da artacak ve gelir dağılımındaki bozulma düzelmeye devam edecek” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Mehmet Şimşek’ten Sektör Temsilcilerine “Maliyet” Ayarı

Mehmet Şimşek’in, sektörü temsilcileri ile yaptığı toplantıda, faizdeki düşüş ile mazot, elektrik fiyatlarını örnek vererek, “Maliyetler artıyor bahanesiyle gelmeyin” mesajı verdiği öğrenildi.

Ekonomi yönetimindeki bakanlar, Ramazan ayı öncesi fahiş fiyat artışlarına karşı sektör temsilcileriyle bir araya geldi. Ticaret, gıda, perakende sektörü temsilcileriyle yapılan toplantıya, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı katıldı.

CNBC-e’den Hazal Ateş’in haberine göre; Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, fiyat artışlarına “kira, navlun, nakliye maliyetleri, personel giderlerini” gerekçe gösteren temsilcilere maliyet hesabıyla yanıt verdi. Şimşek’in, faizdeki düşüş ile mazot, elektrik fiyatlarını örnek vererek, “Maliyetler artıyor bahanesiyle gelmeyin” mesajı verdiği öğrenildi.

Bakanlarla TOBB, TESK başkanlarının da katıldığı toplantıda, İstanbul, Ankara ve İzmir Ticaret Borsaları Başkanları, perakende, yumurta, gıda ve ihtiyaç maddeleri, kırmızı et, kanatlı hayvancılık, un, makarna, yağ, süt, ambalajlı su, toptancı haller ile bakliyat sektörü temsilcileri yer aldı. Toplantı 3 saat sürdü.

Sektör temsilcileri toplantıda fiyat artışlarına neden olarak gösterdikleri kira, navlun, nakliye, personel giderlerine ilişkin maliyetleri paylaştı. Bakan Şimşek de sektör temsilcilerine mazot, elektrik maliyet hesabı çıkararak, “Bahane edeceğiniz bir şey yok” yanıtını verdiği öğrenildi.

Toplantıya katılan bakanların, “Ramazan ayından önce fiyat artışları içtihat haline gelmiş durumda. Artık bu imaj kalkacak. Fiyat artışlarını vatandaşa yansıtmayın. Denetimler artacak. Kayıt dışılığa izin verilmeyecek. Vatandaşın gıdaya erişiminin önündeki bütün engeller kalkacak. Vatandaşı Ramazan’da fiyat artışlarından kurtaracağız” değerlendirmesini yaptıkları belirtildi.

TESK Başkanı Bendevi Palandöken de fiyat artışlarında zincir marketlerin rekabeti engelleyen tutumlarının da etken olduğunu söyledi. Palandöken, konuya ilişkin değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı:

“Marketler kozmetik üründen züccaciye ürünlerine kadar her şeyi satıyor. Bu da haliyle rekabete zarar veriyor. Bakanlarımız toplantıda sektör temsilcilerini net bir dille uyardı. Sayın Şimşek, maliyet artışının bahane edilmemesi gerektiğini rakamlarla, tablolarla anlattı. Mazot, elektrikte bir artış olmadığını anlattı. Ticaret Bakanımız da cezaların ağırlaştırılacağını söyledi.”

Paylaşın

Bakan Şimşek’e Göre “Enflasyon” Düşüyor

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Enflasyon, 2022 yılı sonunda yüzde 64 civarındaydı, 2023 yılında ise yüzde 65 civarında gerçekleşti. Merkez Bankamızın tahminine göre, yılı yüzde 44-45 aralığında kapatmayı öngörüyoruz. Dolayısıyla enflasyonda düşüş eğilimi devam ediyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında Şanlıurfa’da düzenlenen Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantısında, ekonomi gündemi ve enflasyonla mücadele stratejileri ele alındı. Toplantının ardından Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Karar Gazetesi’nin aktardığına göre; Mehmet Şimşek’in açıklamaları şöyle: “Bir kere her şeyden önce enflasyonu düşürmede kararlıyız, enflasyon düşüyor. 2022 yılı sonunda yüzde 64 civarıydı, 2023’te yüzde 65 civarı, muhtemelen yılı yüzde 44-45 aralığında kapatacağız diye Merkez Bankamızın bir tahmini var, dolayısıyla enflasyon düşüyor, 2025 yılında da enflasyon 4 sebepten dolayı düşmeye devam edecek.

Birincisi, tabi ki para politikası gecikmeli etkide buluyor, para politikasının dezenflasyonist sürece katkı vermesi bundan sonraki süreçte de devam edecek, gecikmeli etki 18 ay boyunca söz konusu olacak. İkinci olarak, 2025 yılında biz bütçe açığını yaklaşık yüzde 5 civarından yüzde 3 civarına düşürmeyi hedefliyoruz, dolayısıyla bütçe açığındaki azalmanın dezenflasyonist etkisi de çok net bir şekilde görülecek.

Üçüncü olarak, tabi yönetilen yönlendirilen fiyatlar konusunda da aslında maksimum hassasiyeti gösteriyoruz. Örneğin 2024 yılında doğal gaz, elektrik fiyat artışları yüzde 38 civarı oldu, yani Merkez Bankası’nın orijinal hedefine paralel gitti, 2025’te de benzer yaklaşım içinde olacağız.

Burada önemli olan birkaç faktör var, yani elektrik ve doğal gazı bir kenara bırakacak olursak, akaryakıt ÖTV’si ve tütün ürünlerinin ÖTV’si, bu iki konuda da enflasyon hedefini tehlikeye atmayacak bir yaklaşım içerisinde olacağız. Zaten yurt içi ÜFE kadar, daha doğrusu son 6 aylık yurt içi ÜFE oranında normal şartlar altında ÖTV’de bir artış söz konusu olacakken, ki bu oran oldukça düşük, yani enflasyon yılsonu açıklanmadığı için tam bir rakam vermem doğru olmaz, ama göreceksiniz ki 2025 enflasyonu tehlikeye atmayacak şekilde olacak.

Burada belki akaryakıtta bir değerlendirmeye gidebiliriz, yani sınırlama anlamında, yeniden değerleme oranıyla artan diğer birçok harç ve ücret zaten enflasyon sepetinde yok, çünkü pasaport sürekli aldığınız bir şey değil, kimlik sürekli aldığınız bir şey değil, onlar o nedenle hane halkının ihtiyaca binaen dönemsel olarak aldığı hizmetler karşılığında verilen hizmetler.

Dolayısıyla burada önümüzde enerji fiyat ayarlamaları çok kritik. Yönetilen yönlendirilen fiyatlarda, akaryakıt ÖTV’si önemli, bir de tütün ürünlerindeki ÖTV, diğerlerinin enflasyon üzerindeki etkisi olmadığı veya çok sınırlı olduğu için onları ayrı bir çerçevede değerlendiriyoruz. Bütçede gelir ayağı perspektifiyle bakıyoruz, ama diğer yönetilen yönlendirilen fiyatlarda Merkez Bankası’nın 2025 hedefini ciddi bir şekilde dikkate alacağız.

Tabi bir de esas sorulan soru şuydu: Reformlar. Burada aslıda kastedilen arz yönlü dezenflasyon politikası. Orada az önce değerli bakanlarımız da değindiler, bizim önceliğimiz tabi ki gıda arzını artırmak, o nedenle de Tarım Bakanlığımızın sulama, toplulaştırma, gıda lojistiği, gıda ihtisas bölgelerinin kurulması gibi hususlarda biz çok güçlü bir şekilde destek vermeye devam edeceğiz.

Yani bütçede gıda arzını önceliklendireceğiz, bu arz yönlü dezenflasyon için önemli bir adım. İkinci olarak, tabi sosyal konut, çünkü kiralar şu anda önemli bir tabi ki husus ve sosyal konut arzının artırılması da yine bizim arz yönlü politikaların önemli bir birleşeni.

Enerjide dönüşüm tabi ki değinildi, o da çok kritik, çünkü cari açık üzerinden dolaylı olarak dezenflasyonu destekleyecek. Son 21 yıla baktığınız zaman, Türkiye’nin enerji ithalatı Türkiye’nin cari açığının 1,5 katı, yani 948 milyar dolar, dolayısıyla burada Enerji Bakanlığımızın yaptığı güzel çalışmalar sayesinde enerjide dışa bağımlılık azaldıkça cari açık üzerinden, kur üzerinden enflasyonist baskılar da daha yönetilebilir olacak.

Yani hem gıda arzı, hem enerji arzı, hem sosyal konut arzı, dolayısıyla bütün bunlar etkili olacak. Yine Sanayi Teknoloji Bakanlığımızın aldığı çok önemli inisiyatifler var, özellikle üretimin artırılmasına yönelik, yatırımların artırılmasına yönelik, cari açığın azaltılmasına yönelik, bütün bunlar asında orta-uzun vade dezenflasyonu destekliyor, o nedenle zaten YTAK üzerinden bu alanlar destekleniyor.

Ama en kritik alanlardan bir tanesi tabi ki hiçbir sektörde bir konsantrasyona izin vermemek, yani halk diliyle tekelleşmeye sektörel veya ürün bazında izin verilmemesi. Burada en kritik konu, bütün ürünlerde, sektörlerde piyasaya girişin-çıkışın kolaylaştırılması, küresel entegrasyonun güçlü bir şekilde devam ettirilmesi. Çünkü rekabetin olduğu ortamda verimlilik vardır, inovasyon vardır, o da tabi ki dezenflasyonisttir.

O nedenle Avrupa Birliği’yle Gümrük Birliği’nin güncellenmesi değerlidir, oraya özellikle tarımın, işte hizmetlerin, kamu alımlarının eklenmesi önemlidir. Kamu alımları demişken, kamu ihale reformu da bu bağlamda önemli bir reformdur. Dolayısıyla biz küresel entegrasyonu da aslında bir anlamda dezenflasyonist sürecin bir parçası olarak görüyoruz.

Bütün bu çerçevede baktığımız zaman, az önce de söyledim, para politikasının gecikmeli etkisi, özellikle maliye politikasındaki 2025’e ilişkin öngörülerimiz, yönetilen, yönlendirilen fiyatlar ve yapısal dönüşüm, yapısal reformlar dezenflasyonu kalıcı olarak destekleyecek, dolayısıyla bizim o konuda bir tereddüdümüz yok.

Merkez Bankası, dezenflasyon için para politikasında gerekli çerçeveyi arkadaşlar oluşturdular ve bu çerçeve güçlü bir şekilde tabi ki devam edecek. KKM konusuna gelince, bizim için tabi ki bir hedef, ama biz daha önce de söyledik, piyasalarda herhangi bir oynaklığa, herhangi bir, yani piyasaları tabiri caizse bozmadan çıkış süreci devam edecek.

“KKM 30-35 milyar dolar aralığına inmiş durumda”

Şu ana kadar bu süreç çok iyi yönetildi, yani geçen sene Ağustos ayında 144 milyar dolarla zirveye çıkan KKM bakiyesi şu anda 30-35 milyar dolar aralığına inmiş durumda, bunun yaklaşık 3’te biri tüzel kişilere ait, geriye kalanı şahıslara ait mevduatlardan oluşuyor.

Biz zaten tüzel kişilerin Kurumlar Vergisi istisnasını kaldırmıştık, daha az cazip hale getirdik. Bireylere ilişkin de stopaj getirdik, dolayısıyla önümüzdeki dönemde KKM’yi daha da az cazip hale getirecek adımları atmaya devam edeceğiz. Nitekim Merkez Bankamız zaten yakın dönemde bir-iki düzenleme yaptı o çerçevede.

Onun dışında kredilere ilişkin bir soru vardı. Tabi biz tarım, ihracat, yatırım, esnaf gibi alanlarda bir kredi sınırlamamız yok, hatta bu alanlarda bizim bütçe üzerinden faiz sübvansiyonumuz var. Dolayısıyla bakın ihracatta reeskont kredisi veriyoruz, böyle az bir rakam falan da değil, son 1 yıl içerisinde 531 milyar liralık reeskont kredisinden bahsediyoruz.

Oradaki diğer destekler ve kalemleri de hesaba kattığımızda ilave 150-160 milyar lira daha söz konusu. Yine çiftçimize gelecek sene için faiz sübvansiyonu olarak 160 milyar lira destek vereceğiz, benzer şekilde esnafımıza, yani esnaflarımızın kullandığı kredilerin faizinin yüzde 50’sini devlet olarak karşılamaya devam edeceğiz.

Dolayısıyla gördüğünüz gibi tarımda, ihracatta, esnaf kredilerinde zaten biz sübvansiyon sağlıyoruz. Yatırımlarda da YTAK üzerinden, bir de verilen teşviklerdeki faiz desteği üzerinden yatırımlara da ciddi bir faiz desteğimiz var, yeni teşvik sistemiyle de bu çok daha net bir şekilde ortaya konulacak. Ama biz tüketici kredilerini sübvanse etmiyoruz, etmeyeceğiz.

Enflasyon düşüyor, dolayısıyla önümüzdeki dönemde muhtemelen finansmana erişim bütün kesimler için daha da iyileşecek, koşullar daha elverişli hale gelecek. Nitekim küresel koşullar da daha destekleyici hale geliyor. Anladığım kadarıyla bana gelen sorular bunlardı.”

Paylaşın