Depremlerden Etkilenen 11 İl İçin “Erken Evlilik” Uyarısı

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin büyük yıkıma neden olduğu, Adıyaman, Hatay, Adana, Kilis, Malatya, Hatay, Osmaniye, Kaharmanmaraş, Diyarbakır, Osmaniye ve Şanlıurfa için çocuk yaşta evlilik uyarısı geldi:

“Deprem bölgesinde çocuk yaşta evlilikler konusunda bölgede ciddi bir artış beklendiği tespit edildi maalesef. 11 ilde, etkilenen 11 ilde gerçekleştirilen araştırmaya göre, bu konuda erken ve zorla evliliklerin artacağına dair bir risk tespit edildi. Afet ve acil durumlarda çok fazla konuşulmayan ama aynı derecede risk taşıyan bir başka konu insani yardım koşullarında gerçekleşen cinsel istismar ve sömürü olayları”

TBMM Çocuk İstismarının Araştırılması Komisyonu UNICEF temsilcileri ile akademisyenleri dinledi.

DW Türkçe’den Kıvanç El’in aktardığına göre, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Çocuk Koruma Uzmanı Pınar Öktem Arıkan, çocuk yaşta erken ve zorla evliliklere dair tespitlerini paylaşarak, “Suriyeli sığınmacılar arasında yüzde 44’lere kadar çıkan, Türkiye vatandaşları arasında yüzde 14,7 olarak görülen bir yaygınlık söz konusu. Hem çocuğun ev işlerinde ya da bakım hizmetlerinde ya da tarımda çalıştırılmak üzere evlendirilmesi hem namus algısı ya da yoksulluk dolayısıyla evlendirilmesi söz konusu ama aileler çocuğu eğer evde şiddet ortamı varsa ‘korumak’ için de evlendirdiklerini ifade edebiliyorlar” dedi.

Tüm dünyada afet ve acil durumlar sonrasında cinsel istismar vakalarında artış olduğunu söyleyen Arıkan, “Dünyada, bizim de ülkemizde maalesef yaşamış̧ olduğumuz depreme benzer başka afetlerin, depremlerin yaşandığı Haiti 2021, Nepal 2015 ve 2022 depremlerinin ardından yapılan araştırmalar kadına yönelik şiddetin ve cinsel şiddetin afetlerden sonra arttığını göstermekte” dedi.

Depremler sonrasında BM örgütlerinin 11 ilde 120 ilçede 466 “kilit bilgi sağlayıcı” ile bir araştırma gerçekleştirdiğini kaydeden Arıkan, “Deprem bölgesinde çocuk yaşta evlilikler konusunda bölgede ciddi bir artış beklendiği tespit edildi maalesef. 11 ilde, etkilenen 11 ilde gerçekleştirilen araştırmaya göre, bu konuda erken ve zorla evliliklerin artacağına dair bir risk tespit edildi. Afet ve acil durumlarda çok fazla konuşulmayan ama aynı derecede risk taşıyan bir başka konu insani yardım koşullarında gerçekleşen cinsel istismar ve sömürü olayları” değerlendirmesi yaptı.

“Bilinçlendirme şart”

Pınar Öktem Arıkan çocuk istismarı konusunun sadece “psikopatolojik bir davranış,” “alkol kullanımı,” “çocuğun savunmasız oluşu” gibi sebeplerle açıklanamayacağını vurgulayarak, “Daha kurumsal ve sosyal normlar düzeyinde bir perspektifle konuya yaklaşmak isteriz. Tekil sebeple açıklamalar çok yardımcı olmuyor, aksine konunun arka planındaki sosyal normların konuşulmasını biraz engelliyor” dedi.

Aile içi şiddetin engellenmesi için çalışmalara vurgu yapan Arıkan, “UN Women’ın yaptırmış olduğu araştırma çok önemli sonuçlar veriyor. Araştırmaya katılan erkeklerin yüzde 25’i 15 yaşından sonra bir kız çocuğunun artık çocuk olarak değerlendirilmeyeceğini ifade etmiş, yüzde 10’u bir kız çocuğunun adet görmeye başladıktan sonra evliliğe hazır olduğunu değerlendirmiş, dolayısıyla hem çocukluğun tanımı, çocuğun kim olduğu, çocuğun hakları ve bununla ilgili normlar konusunda bir genel bilgilendirme ve bilinç çalışması yapılması gerekliliği aşikârdır” dedi.

Arıkan, acil acil çalışmayı da komisyona önererek, “Çocuk Koruma Kanunu’nun hem çocuk koruma hem de adli alandaki etkisinin kapsamlı şekilde analiz edilmesi gerekiyor. İkincisi, dünyadaki iyi uygulamalar örneklerine uygun şekilde Çocuk Koruma Kanunu içerisinde tüm kurumların rol ve sorumluluklarının önleme, tespit, erişim, erken uyarı, yüksek yarar değerlendirmesi, yönlendirme, yönlendirmede kullanacak usuller, formlar dâhil olmak üzere ve hatta sivil toplum kuruluşlarının görev ve sorumlulukları da dâhil olmak üzere yetki alanları açıkça belirlenmesi gerekiyor” dedi.

“Devlet sorumludur”

TBMM’de komisyona bilgi veren UNICEF Çocuk Koruma Uzmanı Ekin Bozkurt da, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını hatırlatarak, “Kararda özel kişiler arasında gerçekleşen hak ihlalleri eğer sistematik hâle geldiyse bundan devlet sorumludur yani sistematik gerçekleşen ihlallerden ve onların önlenmesinden devlet sorumludur. Önleme, koruma, soruşturma, kovuşturma, cezalandırma ve politika alanlarında devletin tüm kaynaklarıyla gerekeni yapması gerekir” değerlendirmesi yaptı.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı anabilim dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Betül Ulukol, deprem ve afet bölgelerinde çocukların daha fazla istismar edilebileceğini ifade ederek, “Şimdi, bu çocukların bir kısmı bir de anadan babadan uzaktalar artık. Eskiden evi vardı, odası vardı, kendi yatağı vardı, kapısını kapatabiliyordu. Şimdi artık ya çadırda kalıyor ya konteynerlerde kalıyorlar ve ortalıkta bile olmayabiliyorlar. Misal, birisi yardım için geldiğini söyledi, ‘telefonun yok, iletişim problemin var, al sana bu telefon. Bak, bunu sana yalnızca yardım için veriyorum’ dediğinde benim içim kaynıyor yani böyle bir şey olamaz” dedi.

“Yardım etmek de istismar mı?” sorusu üzerine Ulukol, “Yardım vermenin amacı eğer çocuğa yardım etmekse bu doğrudan çocuk üzerinden olmamalı; anasına, babasına, bulunduğu topluma verirsiniz, o da çocuğuna bunu verir. Ama çocuğun eline verdiğiniz zaman onun o çocuktan bir beklentisi olacağını düşünmemiz lazım ve çocukları gözümüzün önünde çok tutmamız lazım” yanıtını verdi.

Paylaşın

Erdoğan, Depremin Vurduğu Hatay’da: Bize Düşen Helallik İstemektir

Hatay’da Kırıkhan Stadyumu yanına kurulan çadır kenti ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, “Her türlü gayreti göstermemize rağmen eğer sıkıntılar yaşadıysanız bize düşen helallik istemektir” dedi.

Haber Merkezi / Erdoğan, konuşmasında, u ana kadar deprem bölgesinde 426 bin çadır kurduklarını, 2 ay içerisinde 100 bin konteyneri de faaliyete geçirmeyi planladıklarını açıkladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kamu görevlileri, sivil toplum kuruluşları, gönüllüler, ferdi olarak yardıma gelenlerle neredeyse yarım milyon insan deprem bölgesinde vazife üstlendi” dedi.

Yeni konutları inşası için gereken hazırlıkları süratle yürüttüklerini belirten Erdoğan, “Hasar tespit çalışmaları bitince netleşecek olmakla birlikte mevcut duruma göre Hatay’da 183 bin konut ve 15 bin köy evi yapmayı planlıyoruz” diye konuştu.

Erdoğan ayrıca böylesi bir felakette “kimi aksaklıkların yaşanmamasının mümkün olmadığını” vurguladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından incelemelerde bulunmak üzere, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile Hatay’ın Kırıkhan ilçesini ziyaret etti.

Kırıkhan Stadyumu yanında kurulan çadır kenti ziyaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, incelemelerinin ardından yaptığı açıklamada, Türkiye’de 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin, son asırda maruz kalınan en büyük felaket olarak tarihe geçtiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diledi. Aynı gün art arda yaşanan iki büyük deprem ve onları izleyen binlerce artçı sarsıntının 21 ile ulaşan geniş bir alanda hissedildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu deprem sonucu, 11 ilin 62 ilçesinde, herkesi yasa boğan can kayıplarının ve yıkımların yaşandığını anlattı ve vefat edenler için “Fatiha” duası okudu.

Deprem günü ve takip eden birkaç gün Türkiye’de ağır kış şartlarının hâkim olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

“Deprem, ulaşım ve haberleşme altyapısına ciddi zarar vermişti. Buna rağmen devlet olarak tüm gücümüz ve personelimizle bir an önce depremzede vatandaşlarımızın yardımına koştuk. Yıkıntıların altında kalanlara ulaşmak için arama kurtarma ekiplerini seferber ettik. Acil gıda ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak için, ülkemizin dört bir yanından binlerce tır malzemeyi bölgeye gönderdik. Gelen yardımları ve tahliye olan insanlarımızı organize etmek için bakanlarımızla, valilerimizle, milletvekillerimizle gece gündüz depremzede vatandaşlarımızla bütünleşerek, bunun altından kalktık, kalkıyoruz.

Devlet ve millet hep beraber, tek yürek, tek bilek olarak deprem bölgesine doğru adeta sel olup aktık. Kamu görevlileriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, gönüllüleriyle, ferdi olarak yardıma gelenlerle birlikte, neredeyse yarım milyon insan deprem bölgesinde vazife üstlendi. Askeriyle, polisiyle, jandarmasıyla, sağlıkçısıyla, diğer kurumlarımızın ekipleriyle devletimiz sahadaydı. Belediyelerimiz, başkanları, personelleri, araç gereçleriyle ilk günden itibaren buradaydı.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin dört bir ucundaki ihtiyaç duyulabilecek her türlü ekibi, iş makinasını, malzemeyi bölgeye yönlendirdiklerini kaydetti. Depremde zarar gören Hatay Havalimanı’nı bir hafta içinde yeniden işler hâle getirerek, çalışmaların kolaylaşmasını sağladıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama gel gör ki ana muhalefet ‘havalimanını biz onardık’ yalanını ortaya koydu. ‘Oranın hafriyatını biz taşıdık’ yalanını ortaya attı. Yaptıkları böyle bir şey yok” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Serinyol’a geldiğinde, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım’a, “Hemen arkadaşlarımızla beraber geçin havalimanına, burada, havalimanının yapımında emeğin var, orada basın toplantısını da yap ve bunların yalanını ortaya koy” dediğini aktardı.

Yaptıkları uluslararası çağrıya cevap veren 100 ülkenin 90’ından gelen arama kurtarma ve yardım ekiplerinin de çok faydalı çalışmalar yürüttüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin bu zor gününde, bizimle dayanışma sağlayan herkese, yurt içi ve yurt dışındaki tüm gönül dostlarımıza bir kez daha milletim adına, şahsım olarak şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.

“İnşallah Hatay’ı asla yalnız bırakmayacağız”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremden sonra 8 Şubat’ta, müteakiben 20 Şubat’ta Hatay’a geldiklerini hatırlatarak, burada hem depremzede vatandaşlara geçmiş olsun ve taziye dileklerini sunduklarını hem de çalışmaları yerinde inceleyerek gereken talimatları verdiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün üçüncü kez Hatay’a geldiğini belirterek, “Cumhur ittifakı olarak da buradayız. Geçen sefer olduğu gibi MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ile birlikte bu ziyaretleri yaptık. İnşallah Hatay’ı asla yalnız bırakmayacağız” dedi.

Deprem gününden itibaren koordinatör bakanlar, Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın hep bölgede olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer bakanların da kendi alanları ile ilgili konuları takip etmek üzere defalarca Hatay’a geldiğini kaydetti.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin sürekli bölgeye geldiğini, milletvekillerinin vatandaşlarla olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bazıları, kendi yakınlarından pek çok kişi kaybetmiş olmalarına rağmen, başta Hüseyin Yayman kardeşim, acılarını yüreklerine gömüp, şehirleri için canla başla çalıştılar. Diğer yerlerden arkadaşlarımız da sizlere destek vermek, faydalı olmak için Hatay’ı yol yaptı. Biz de önümüzdeki dönemde her fırsatta şehrimize gelerek sizlerle dertleşecek, yapılan çalışmaları bizzat denetleyeceğiz. Başbakanlığımdan bugüne Hatay’a yaptığımız altyapı ve üstyapı yatırımlarındaki emeğimizi Hataylı kardeşlerim çok iyi bilir. Bizim burada emeğimiz var, dertliyiz. Bundan sonra da emeğimiz olacak.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremin ilk günlerindeki öncelik olan arama kurtarma çalışmalarının bitmesiyle, enkaz kaldırma faaliyetlerini hızlandırdıklarını belirterek, “Sırf enkaz kaldırma çalışmasının bile ne kadar büyük ve meşakkatli bir iş olduğunu en iyi siz görüyor ve siz biliyorsunuz” diye konuştu.

Bölgede yeni konutların inşası için gereken hazırlıkları da süratle yürüttüklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

“Hasar tespit çalışmaları bitince netleşecek olmakla birlikte, mevcut duruma göre Hatay’da 183 bin konut ve 15 bin köy evi yapmayı planlıyoruz. Kırıkhan’da inşa edileceğimiz konut sayısı ise 15 bin 785’tir. Bölge genelinde inşa edeceğimiz mesken ve köy evi sayısı 650 bini buluyor. Yer seçimi yapılan, zemin ve etüt çalışmaları biten her safhada, hemen inşaata başlıyoruz. Amacımız ilk etapta bir yıl içinde 319 bin konut ve köy evini tamamlayıp, sahiplerine teslim etmektir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önceki afetlerde şehirleri adeta sıfırdan inşa ettikleri gibi bu depremlerin ardından da hiç kimseyi mağdur etmeyeceklerini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hak sahibi herkesin, zemin artı 3 veya 4 katı geçmeyen binalarda, üç oda bir salondan oluşan evlerde güvenli, huzurlu, müreffeh şekilde hayatını sürdürmesini sağlayana kadar mücadeleyi devam ettireceklerini belirtti.

Yeni konutların teslimine kadar geçici barınma merkezlerine ihtiyaç olduğunu bildiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İlk anda mecburen çadır kentlerle attığımız adımları, inşallah şimdi konteyner kentlerle devam ettiriyoruz. Şu ana kadar deprem bölgesinde 426 bin çadır kurduk, 2 ay içinde 100 bin konteyneri de faaliyete geçirmeyi planlıyoruz. Şimdiden neredeyse her gün 1000 konteynerin kurulumunu tamamlayıp yaşamaya hazır hâle getirecek kapasiteye ulaştık” bilgisini verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar’dan gelen yüksek standartlı konteynerlerde de önceliği Hatay’a verdiklerini dile getirerek, “Sadece Hatay’da 30 bin konteyneri depremzedelerimizin hizmetine sunuyoruz. Yine Hatay’da Türk Silahlı Kuvvetlerimizin iki gemisini hastane olarak değerlendiriyor, Enerji Bakanlığımızın temin ettiği gemileri de barınma amaçlı olarak kullanıyoruz. Ambalajlı içme suyunun tedarik ve dağıtımında sorun olmamakla birlikte kullanma suyundaki sıkıntının henüz tamamen çözülemediğini biliyoruz. Yeni kuyuların devreye alınması ve arıtma tesislerinin aktif hâle gelmesiyle inşallah bu mesele de kati olarak çözülecektir” diye konuştu.

“Hayatını kaybedenlerin yakınlarına 100’er bin lira ödeniyor”

Seyyar tuvalet ve duş sistemlerinin yaygınlaştırılmasıyla bu konudaki ihtiyacın da karşılanmaya başlandığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Merkezde ve ilçelerimizde kurulmaya başlanan 2 bin 640 geçici iş yeriyle esnafımızın faaliyetlerini yürütebilmesini temin ediyoruz. Depremde her seviyede zarar gören hanelerimize yapılan 10’ar bin liralık ödemeler tamamlanmak üzeredir. Hayatını kaybedenlerin yakınlarına 100’er bin lira ödeniyor. Şartları karşılayan haneler için 15’er bin lira taşınma, 3 ila 5 bin lira arasında kira destekleri de başlamıştır” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çiftçilere, destekleme ödemelerinin peşin yapılmasından, hayvan ve yem hibesine kadar pek çok kalemde destek verdiklerini belirterek, şöyle konuştu:

“Ama akşam yalan, sabah yalan… Maalesef bu ana muhalefetin başındaki zat, çiftçilerimize destek verilmediğinden bahsediyor, yem verilmediğinden bahsediyor. İşi gücü yalan, başka sermayesi yok. Böylesine büyük bir afette, biz can derdindeyiz, o ise yalan derdinde. İnsan iradesini aşan hususların olmaması, kimi aksaklıkların yaşanmaması mümkün değildir ama böyle büyük bir felaketi yaşıyoruz, böyle büyük bir felaketi yaşadığımız dönemde akşam yalan, sabah yalan, böyle bir iftira içerisine girilir mi?

Düşünebiliyor musunuz, şahsımın buraya gelmediğini söyleyecek kadar yalancı. Sen buralara ne zaman geldin? 3 kez kendim geldim, arkadaşlarımla beraber buralarda oldum. Tüm heyetim, bakanlarım daha anında, ilk gün kendilerini buralara gönderdim. Milletimizin de şahit olduğu gibi her türlü gayreti göstermemize rağmen eğer sıkıntılar yaşadıysanız, bize düşen sizlerden helallik istemektir.”

“İnşallah bu mücadeleyi beraber yürütecek, beraber yeni bir geleceği inşa edeceğiz”

Hayatını kaybedenlerin acılarının, hayat boyu yüreklerini yakmayı sürdüreceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

“Geride kalanların hayatlarını eviyle, eşyasıyla, işiyle, sağlığıyla, eğitimiyle yeniden düzene koymak için mücadele ediyoruz. Bunun için sizlerden şehrinize ve hayatınıza sahip çıkmanızı istiyorum. Tek bir vatandaşımın bile deprem yüzünden doğduğu, büyüdüğü, yaşadığı şehrini terk etmesine gönlümüz razı değil. Ne yapacaksak burada yapacağız, neyi başaracaksak burada başaracağız. İnşallah bu mücadeleyi beraber yürütecek, beraber yeni bir geleceği inşa edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni bir Kırıkhan kurmaya var mıyız?” diye sormasının ardından kalabalığın “Evet” yanıtını vermesi üzerine, “85 milyon olarak sırt sırta vererek asrın felaketinin üstesinden, asrın dayanışmasıyla geleceğiz. Rabb’im ülkemizi daha büyük felaketlerden korusun” dedi.

Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli ile beraberindekiler, stadın yanında kurulan çadır kentte barınan vatandaşları ziyaret etti.

Paylaşın

Depremlerin Sigorta Şirketlerine Maliyeti 4 Milyar Dolar

11 ilde büyük yıkıma ve 45 binin üzerinde can kaybına neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin depremlerin sigorta şirketlerine maliyeti 3,5 ila 4 milyar doları bulacak.

DW Türkçe’de yer alan habere göre, Talanx Sigorta Grubu’ndan yapılan açıklamada Türkiye ve Suriye’de meydana gelen depremlerin holdinge 250 milyon euroluk ek maliyet getirmesinin hesaplandığı belirtildi.

Dünyanın en büyük üçüncü reasürans şirketi, Talanx iştiraki Hannover Rück’ün Yönetim Kurulu Üyesi Michael Pickel Perşembe günü Hannover’de şirketin yıllık bilançosunu sunarken yaptığı açıklamada söz konusu meblağın yaklaşık 200 milyon euroluk kısmını kendilerinin karşılayacağını belirtti.

Reasürans terimi, sigorta şirketleri tarafından teminat altına alınarak sigortalanmış bir riskin tekrar sigortalanarak başka sigorta şirketlerine devredilmesini ifade ediyor.

Ana şirketin, HDI sigorta iştiraki tarafından gerçekleştirilen birincil sigortalardan kaynaklanan zararları da üsteleneceği kaydedildi. Bir şirket sözcüsünün tahminine göre söz konusu zarar 50 milyon euro civarında hesaplanıyor.

Bu meblağlara iki şirketin diğer reasürans şirketlerine devrettiği ya da sermaye piyasasındaki yatırımcılara aktardığı zararlar ise dahil değil.

Sigorta sektörüne maliyeti 3,5 – 4 milyar euro

Hannover Rück’ün tahminlerine göre, depremin yol açtığı yıkımın sigorta sektörüne yaklaşık 3,5 ila 4 milyar dolara mal olması muhtemel. Ancak makroekonomik kayıpların bundan çok daha büyük olması da ihtimal dahilinde görülüyor.

BM Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye temsilcisi Louisa Vinton ise Salı günü yaptığı açıklamada sadece Türkiye’deki hasarın 100 milyar ABD dolarının (yaklaşık 95 milyar euro) üzerinde olduğununun tehmin edildiğini belirtmişti.

Dünya Bankası da kısa bir süre önce Türkiye’deki maddi hasarı 34 milyar dolar, Suriye’deki hasarı ise 5 milyar dolar olarak tahmin etmişti.

Münih merkezli reasürans şirketi Munich Re’nin tahminine göre ise depremin şirketlerine getireceği ek yük üç haneli milyon euro aralığında olacak.

Öte yandan Hannover Rück geçen yılı rekor bir kâr ile kapatmıştı. Perşembe günü verilen bilgiye göre, geçen yıl elde edilen kâr nedeniyle temettü hisseleri 5.75 eurodan 6 euroya yükselecek.

Hannover Rück’ün, 2022 yılında Almanya’da etkili olan İan Kasırgası, Ukrayna savaşı ve korona salgını gibi olumsuzlukların yükünü, yatırımlardan elde ettiği yüksek kâr ile hayat ve sağlık reasüransındaki kâr artışı ile dengelemişti. Grup, bir önceki yıla göre yüzde 14 artışla 2022 yılında 1,4 milyar Euro kazanç elde etmişti.

Paylaşın

Bakan Soylu Açıkladı: Depremlerde Can Kaybı 45 Bin 968’e Yükseldi

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerde can kaybı 45 bin 968’e yükseldi. Depremlerde yaşamını yitirenlerden 4 bin 267’si Suriye vatandaşı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Hatay AFAD İl Koordinasyon Merkezi’nde açıklamalarda bulundu. Bakan Soylu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

“Sahaya giden, eksiklikleri buraya gönderen tüm saha eksikliklerini, WC’den duşa, çamaşırdan herhangi sürecin eksikliğine kadar tüm eksikliklerimizi paylaşan birçok arkadaşımız var. Alt birimler de aynı şekilde Sağlık Bakan Yardımcımız, İçişleri Bakan Yardımcımız, Valimiz tüm sürecin tamamını takip edip, kurumları bir araya getiren anlayışı sürdürmektedir.

Sadece Hatay’da 233 sivil toplum kuruluşu görev yapıyor. Bunun 23’ü uluslararası STK. Buradan muradım şu; yerkürenin en büyük depremlerinden 400 kilometrelik bir yırtıktan bahsediyoruz. Bizim açımızdan önemli bir sonuç doğurdu. Bir sözü ifade etmem gerekir; büyük acılar ve büyük zaferler milletleri birleştirir.

Milletimiz bu acı karşısında büyük bir birliktelik gerçekleştirdi. Allah razı olsun. Bu acının onarılması için herkes seferber oldu. Şu ana kadar 13 bin 72 artçı sarsıntı meydana geldi. Bu çok olağan bir şey. Depremin art arda gelmesi kadar olağan bir süreç. Toplam 26 bin 32 enkazda arama kurtarma yapıldı. 28 in 300 enkaz var. Hatay’da 6 in 832 acil yıkılacak bina var.

Acil yıkılacak binalarda vatandaşımızı çağırıyoruz. Süreç itinalı şekilde devam etmektedir. Tüm deprem bölgesinden 332 çadır kent alanı oluşturuldu. Hatay’da ise 80. 370 binin üzerinde sadece bizim kurdurduğumuz çadırlar. 370 bin 482. 101 bin 168 çadır da sadece Hatay’ta kuruldu.

Toplam 1,5 milyon afetzede çadırda konaklanmaktadır. Toplam 209, 10 ilde konteyner alanı oluşturuldu. Hatay’da 21 bin 895 konteyner planlandı. Orta hasarlı, ağır hasarlı, evi yıkık, acil yıkılacak olan ev sahipliği ve kiracılara yerleşebilecekler, ayrıca kira ve taşınma paraları da yatırılmaktadır. Hatay’da 2 bin 482 tuvalet, 1281 duş konteyner, 400’e yakın çamaşır makinası çadır kentlere kurulmuştur.

Bir taraftan barınma ihtiyacını gideriyoruz, bir taraftan da halk sağlığıyla ilgili en ince tedbirlerini almaya devam ediyor arkadaşlarımız. Özellikle 10 bini aşkın bütün bölgede tuvalet, ki bunların temizliğine teker teker dikkat edilmektedir. Hijyen ve temizlik bizim en temel önceliğimizdir.

“Ne rakam varsa burada paylaşıyoruz”

Bugüne kadar gerek enkazlarda gerek hastanelerde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı ise 45 bin 968. Allah rahmet eylesin. 4 bin 267 Suriyeli kardeşlerimiz var bunların içerisinde. Bunların 44 bin 235’i şu anda nüfus artı göçe tescil edildi. Yani Suriyeli kardeşimizin tescilini göç yapıyor, diğerlerini nüfus yapıyor.

Burada hayatını kaybeden her bir vatandaşımızın tek tek, defin, kimliklendirme dahil, aynı zamanda savcılık raporları, eğer kırsalda hayatını kaybedip defnedilmişse muhtarlık, jandarma ile kayıtları gerçekleştirmektedir. Ne rakam varsa burada paylaşıyoruz.

Burada her biri kendisi hukukun parçasıdır. Onun için burada tek tek bunların üzerinde bütün arkadaşlarımız gerek nüfus, gerek savcılıktan, kriminalden ek görevlendirilmeler yapıldı. Bazen birkaç kez fethi kabir yapılmaktadır.”

Paylaşın

AFAD Açıkladı: Depremlerde Can Kaybı 45 Bin 89’a Yükseldi

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremler ve ardından yaşanan artçı sarsıntılarda hayatını kaybedenlerin sayısının 45 bin 89’a yükseldiği açıklandı.

Haber Merkezi / 358 bin çadırın kurulduğu, 11 ilde 332 noktada çadır kentler oluşturulduğu, 10 il ve 162 noktada ise konteyner kent kurulumunun devam ettiği duyuruldu.

Depremlerden etkilenen illerden kendi imkanlarıyla ayrılan veya devlet tarafından tahliye edildikten sonra gittikleri illerde kayıt yaptıranların sayısının ise 1 milyon 971 bin olduğu bildirildi.

İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Kahramanmaraş merkezli depremler ve ardından gerçekleşen artçı sarsıntılarda hayatını kaybedenlerin sayısının 45 bin 89’a yükseldiğini açıkladı.

Depremden etkilenen illerden kendi imkanlarıyla ayrılan veya devlet tarafından tahliye edildikten sonra gittikleri illerde kayıt yaptıranların sayısı ise 1 milyon 971 bin oldu.

AFAD bugüne kadar 358 bin çadırın kurulduğunu, 11 ilde 332 noktada çadır kentler oluşturulduğunu, 10 il ve 162 noktada ise konteyner kent kurulumunun devam ettiğini duyurdu.

Çadır, konteyner, otel, yurt ve kamu misafirhaneleri gibi yerlerde barındırılan kişilerin sayısı ise 1 milyon 915 bin olarak açıklandı.

Paylaşın

Kahramanmaraş Merkezli Depremlerin Maliyeti 58 Milyar Dolar

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin ülke ekonomisine maliyetinin 58 milyar dolar olacağı öne sürüldü.

Ekonomist Ercan Türkan’ın afet bölgesi ilan edilen 11 ilin başlıca göstergelerini ele alarak yaptığı hesaplamaya göre, bu maliyetin 31 milyar dolarını kamu sektörü, 27 milyar dolarını hane halkı ve firmalar üstlenecek.

Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş, “Depremin maliyeti 58 milyar dolar” başlıklı yazısında, maliyetleri “akım maliyetleri” ve “birikim maliyetleri” olarak iki kalemde ele alan Türkan’ın hesaplamalarını şöyle aktardı:

“Akım maliyetler 10.8 milyar dolar düzeyinde. Bir de birikim kayıpları var, onun tutarı da 47.4 milyar dolar.

Böylece toplam maliyet 58.2 milyar dolara ulaşıyor. Ercan Türkan depremzedelere yapılan yardımları 1.2 milyar dolar olarak tahmin ediyor. Bu tutar düşüldükten sonra toplam maliyet 57 milyar dolar düzeyinde oluşuyor.

İktisatçı Türkan hangi kalemden ne kadar bir maliyet geleceğini hesaplarken kullandığı varsayımları da tek tek açıklıyor.

Akım maliyetler neler?

Ercan Türkan akım maliyetleri katma değer ve işgücü kayıpları ile birlikte, felaketin sonuçlarını hafifletmek ve acil ihtiyaçları gidermek amacıyla yapılan yardım ve alınan mali önlemlerin maliyeti olarak tanımlıyor.

Bu grup içinde en büyük maliyet kalemi yaklaşık 6 milyar dolarla beş aylık GSYH kaybı. Depremzedelere yapılmakta olan nakdi destek ödemeleri, taşınma yardımı, vefat edenlerin yakınlarına yapılan yardım, SGK’nın prim kaybı ile vergi ve vergi erteleme ve silinmesi de diğer akım maliyet kalemleri.

Birikim kaybı çok büyük

İktisatçı Ercan Türkan, sermaye birikimi kaybında bina stokunun, şehirlerin altyapısının ve kamusal binaların hasar görmesinden kaynaklanan kayıpların başta geldiğini vurguluyor.

Yapılarda oluşan orta ve az hasarların onarılarak bu yapıların tekrar kullanılabilir hale getirilmesi için yapılacak onarım giderlerini de bu kapsamda sınıflandıran Türkan, motorlu kara taşıtlarında, hayvan varlığında, beyaz eşya ve mobilyada yaşanan kayıpları da bu maliyet başlığı altında topluyor.

Birikim kayıpları başlığı altında yer alan bu kayıplar içinde en büyük tutar hiç kuşku yok ki yıkım ve ağır hasar nedeniyle yapı stokunda ortaya çıkan kayıp. Ercan Türkan bu kalemdeki kaybın büyüklüğünü 26.2 milyar dolar olarak hesaplıyor. Bu tutarın 2.1 milyar dolarının DASK tarafından karşılanacağı varsayılıyor.

Ercan Türkan, tamamen yenilenmesi gereken binaların altyapısının 6.5 milyar, şehir altyapısı ve kamusal binaların onarımının 2.8 milyar, az hasarlı binaların onarımının 2 milyar, otomobil hasarının da 4.2 milyar dolar kayba yol açacağını hesaplıyor.

Bu maliyeti kim üstlenecek?

İktisatçı Ercan Türkan, deprem felaketinin maliyetini ortaya koyan bu çalışmasında ayrıca bu maliyeti hangi kesimlerin ödeyeceği üzerinde de duruyor. Türkan çalışmasında bu konuda şu görüşleri dile getiriyor:

‘Maliyetlerin toplam boyutunu bilmek kadar, bu maliyetin hangi kesimler tarafından üstlenildiğini bilmek de önemlidir. Birincil dağılım esas alındığında kamunun 31 milyar dolar, hanehalkı ve firmaların ise 27 milyar dolarlık bir maliyetle karşı karşıya kaldığını ifade etmek mümkündür.’

(…)

Burada toplumun tamamı tarafından cevaplandırılması gereken soru, ‘Biz bu maliyeti bugün tek taksitte ödemek yerine, Marmara depreminden bu yana geçmiş yıllara yayarak bugüne kadar ödeyebilseydik, organizasyonel yapımızı dinamik ve kendiliğinden işleyen bir hale getirebilseydik, bu üzüntü ve hasarın ne kadarını telafi edebilirdik’ sorusu olmalıdır.”

Paylaşın

AFAD Açıkladı: Depremlerde Can Kaybı 44 Bin 218’e Yükseldi

Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ’da büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 merkezli depremlerde can kaybı 44 bin 218’e yükseldi.

Haber Merkezi / İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), depremlere ilişkin son bilgileri paylaştı. AFAD tarafından yapılan açıklama şöyle:

“06.02.2023 tarihinde Kahramanmaraş ili Pazarcık merkezli 7.7 büyüklüğünde ve Elbistan Merkezli 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana gelmiştir. Depremlerin ardından 9.136 artçı deprem meydana gelmiştir.

Alınan son bilgilere göre Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ illerinde toplam 44.218 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir.

Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ’dan toplam 528.146 vatandaşımız tahliye edilmiştir.

Bölgede AFAD, PAK, JAK, JÖAK, DİSAK, Sahil Güvenlik, DAK, Güven, İtfaiye, Tahlisiye, MEB, STK’lar ve uluslararası arama kurtarma personelinden oluşan toplam 11.424 arama kurtarma personeli görev yapmaktadır.

Ayrıca AFAD, Emniyet, Jandarma, MSB, UMKE, Ambulans Ekipleri, Yerel Güvenlik, Yerel Destek Ekipleri ve 3.455 gönüllü dahil olmak üzere, sahada görevlendirilen saha personel sayısı ile birlikte bölgede görev yapan toplam personel sayısı 239.977’dir.

Afet bölgesine başta ekskavatör, çekici, vinç, dozer, kamyon, arazöz, treyler, greyder, vidanjör vb. iş makineleri olmak üzere toplam 13.224 aracın görevi devam etmektedir.

Afet bölgelerine 38 Vali, 160 Mülki İdare Amiri, 19 AFAD üst yöneticisi ile 68 il müdürü görevlendirilmiştir. Ayrıca, uluslararası yardımların koordinasyonu için 29 Dışişleri Bakanlığı personeli bölgede görevlendirilmiştir.

Bölgeye, personel ve malzeme sevkiyatı için hava köprüsü kurulmuştur. Hava Kuvvetleri, Kara Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü’ne bağlı 116 helikopter ve 78 uçak görev yapmaktadır. Bugüne kadar 13.177 sorti yapılmıştır.

Bölgeye personel, malzeme sevkiyatı ve tahliye amacıyla Milli Savunma Bakanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından toplam 38 gemi görev yapmaktadır.

Afet Barınma Grubu

Bakanlıklar, ilgili kurum ve kuruluşlar ile uluslararası ülke ve kuruluşlar tarafından sevk dilen 335.382 çadırın kurulumu gerçekleştirilmiştir. 10 il ve 130 noktada konteyner kent kurulumları devam etmektedir.

Afet bölgesinde ve afet bölgesi dışında; çadır, konteyner, GSB yurtları, oteller, kamu misafirhaneleri, MEB tesisleri ve diğer tesislerde barınma hizmeti sunulan kişi sayısı 1.914.292’dir

Afet Beslenme Grubu

Türk Kızılay, AFAD, MSB, Jandarma ve Sivil Toplum Kuruluşlarından bölgeye toplam 370 mobil mutfak bölgeye sevk edilmiştir.

Afet bölgesinde 72.665.488 sıcak yemek, 11.117.619 çorba, 14.359.253 kumanya ve paketli gıda, 30.769.431 su, 79.428.296 ekmek, 4.183.160 içecek dağıtımı yapılmıştır.

Afet Psikososyal Destek Grubu

4 Mobil Sosyal Hizmet merkezi, Kahramanmaraş, Hatay, Osmaniye ve Malatya illerine gönderilmiştir. Bölgeye deprem bölgesine sevk edilen personel sayısı 3.410, deprem bölgesi dışında 3.585 personel ve 1.565 araç sevk edilmiştir.

Deprem bölgesinde 614.993, deprem bölgesi dışında 296.949 olmak üzere toplam 911.942 kişiye psikososyal destek verilmiştir.”

Paylaşın

Kahramanmaraş Depremlerinin Jeopolitik Sonuçları Ne Olur?

Türkiye’nin güneyinde yer alan 11 ilde ve Suriye’nin kuzey bölümünde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin ardından Türkiye ve Suriye yaralarını sarmaya çalışıyor.

Türkiye’de 40 binden fazla Suriye’de 5 binden fazla can kaybına sebep olan afetlerin uzun vadeli olası sonuçlarının ne olacağı konusu yavaş yavaş siyasilerin, siyaset bilimcilerin gündemine giriyor.

“Seçim arifesindeki Türkiye’nin yaşadığı ağır deprem felaketi, iç siyaseti nasıl etkileyecek? Türkiye ve Suriye’de meydana gelen depremler, bölgenin “jeopolitik fay hattını” daha kırılgan hale getirecek mi? Deprem sonrası yaşanan uluslararası dayanışma ve dostluk devam edecek mi? Yoksa yaraların hafiflemeye başlamasıyla, jeopolitik dengeler de yeniden eski haline dönecek mi? Bu enkazdan, uluslararası düzeyde olumlu bir tablo çıkması olasılığı var mı?” gibi sorular depremin Türkiye için jeopolitik sonuçlarına odaklanıyor.

Tüm dünyanın depremzedeler için seferber olması, kurtarma ekiplerinin hızla bölgeye ulaşması, dünya çapında yardım kampanyalarının başlaması, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ile Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan’ın bizzat geçmiş olsun ziyareti için Türkiye’ye gitmesi, Türkiye’nin aylardır NATO üyeliğini veto ettiği İsveç’in dönem başkanı olduğu AB yönetiminin Türkiye’nin yardımına tüm kurumlardan önce koşması ve uluslararası bağış kampanyası açması, NATO Genel Sekreteri, ABD Dışişleri Bakanı, AB komiserlerinin deprem bölgesine ziyaretleri de yaraların sarılması için desteği ortaya koydu. Peki ortaya konulan bu destek uzun soluklu hale gelip jeopolitik fay hatlarını sağlamlaştıracak bir zemin oluşturacak mı?

Fransa’nın önemli araştırmacı yazarlarından, Ortadoğu ve Akdeniz Kürsüsü Başkanı Gilles Kepel, Le Figaro gazetesine yaptığı analizinde, Suriye ve Türkiye’deki depremlerin korkunç can kayıplarının yanısıra, ciddi jeopolitik yansımaları olacağını öne sürüyor.

Kepel, depremlerin Türkiye ve Suriye’de büyük bir travma, Avrupa Birliği’nde ise “korku yarattığını” dile getirerek, “bu depremin Türkiye’deki seçim kampanyasını etkileyeceğini” savunuyor.

İslamolog Kepel, “Binaların iskambil kağıtları gibi yerle bir olması ve yardım faaliyetlerinin göze batan eksikleri nedeniyle deprem kurbanlarının dondurucu soğuklarda donarak ölmesinin, hükümete sırtını dönme riski taşıdığını” belirtiyor.

Kepel depremin, “İsveç ve Yunanistan ile derin çatışma yaşayan ve yabancı düşmanı ifadeleri seçim kampanyasını merkezine koymaya hazırlanan Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip) Erdoğan’ın, 14 Mayıs seçimleri öncesi bu ifadelere son vermesine yol açacağını” dile getiriyor.

Suriye’yi de vuran depremin, Suriye rejimi açısından da riskler taşıdığını belirten Kepel, ”İnsani felaketin yeniden gerilim ve şiddete yol açmasının beklendiği bir ortamda, IŞİD mahkumlarının hapishane binalarının yıkılmasından yararlanarak ya da Kürt bölgelerinde bulunan kamplarından kaçması nedeniyle Avrupa kırmızı alarmda. Çünkü şiddet ve güvensizlik riski otomatik olarak Avrupa’ya giden mülteci akışında bir artışa dönüşüyor ve bu durum AB’nin doğu sınırlarına yeni bir baskı ortaya koyuyor” ifadelerini kullanıyor.

Gilles Kepel, hem Türkiye’de hem de Suriye’de meydana gelen bu depremlerin, Filistin-İsrail geriliminin de arttığı bir dönemde, milyonlarca Yahudi ve Müslüman’ın yaşadığı Avrupa’da yankısı olacağını belirtiyor ve bu nedenle gelişmelerin AB tarafından dikkatle izlendiğini belirtiyor.

“Deprem diplomasisi orta vadede etki yaratmaz”

Fransa Uluslararası İlişkiler ve Strateji Enstitüsü (IRIS) Başkan Yardımcısı, Türkiye uzmanı Didier Billion, VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, depremin ilk başlardaki dayanışma ve yardımlaşmayı öne çıkaran duygusal bölümüne “deprem diplomasisi” adını veriyor ve bunun jeopolitik güç dengelerini değiştirmeye yeterli olmayacağını savunuyor.

Deprem felaketinin, boyutu ve yarattığı acı çok derin olsa da yaşanan depremin gerçekleri değiştirmeyeceğini dile getiren Billion, “Bir yakınlaşma ve dayanışma var, bu açık. Ermenistan, Yunanistan Dışişleri bakanları Türkiye’ye gidiyor. Ermenistan ile Türkiye arasındaki sınır 30 yıl sonra yardım için açılıyor. Bütün bunların kısa vadede elbette olumlu etkisi olacaktır. Ancak orta vadede çok önemli bir değişim yaratmaz” diyor.

Billion, 1999’daki deprem sonrasında yaşanan yakınlaşmanın yerini, çok kısa süre içinde jeopolitik çatışmaların aldığını hatırlatarak, “Elbette karamsar olmaya gerek yok, ancak duygusal diplomasinin çok uzun sürmediği bilinir. Belki bir süre, birkaç yıl olumlu, dostane adımlar göreceğiz. Ancak bu deprem, bir kaç gündür iddia edildiği gibi Suriye’nin kurumsal olarak uluslararası topluma entegre olmasını sağlamayacak; Avrupa Birliği Türkiye ya da Suriye ilişkilerindeki gerçeklere geri dönülecek. Çünkü temel konular değişmedi. Deprem Türkiye’de seçim arefesinde kartları yeniden dağıttı ama hangi yönde dağıttı henüz bilinmiyor. O bölgede sorunların çözümü için bu duygusal yaklaşımın çok ötesinde adımlar atılması gerekiyor” yorumunda bulunuyor.

“Jeopolitik olarak oynanabilecek tek kart yakınlaşma”

Strazburg Üniversitesi Öğretim Üyesi tarihçi ve siyaset bilimci Prof. Dr. Samim Akgönül de, depremde yaşanan uluslararası dayanışmanın önemli olduğunu savunuyor. Akgönül, daha olumlu bir analiz yaparak, “Türkiye’nin gerilimi çok severek arttırdığı İsrail, Yunanistan, İsveç, Ukrayna ve Rusya yardım gönderdi. Gerçek bir uluslararası dayanışma yaşandı. Ermenistan ile 30 yıldır ilk kez sınırlar açıldı. Seçime giderken Türkiye’nin iç politikası için dış düşman olarak tanımlanmaya hazırlanılan ülkeler bunlar… 1999 depremi olduğu zaman, Türkiye-Yunanistan ilişkileri en kötü dönemini yaşıyordu. O zaman bir kırılma oldu, sivil toplum örgütleri daha görülür oldu. Aynı kırılma bu deprem sonrasında da yaşanabilir” diyor.

VOA Türkçe’den Arzu Çakır’a konuşan Samim Akgönül, “Özetle, birinci sonuç olarak, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin dış politikayı, iç politikaya yem etme eğilimi var. Deprem sonrası yaşanan dayanışmanın bunu zorlaştıracağını düşünüyorum. İkinci önemli sonuç, Suriye’deki depremzedelere Türkiye’dekiler kadar yardım gitmiyor. Suriye’nin kuzey batısı çerçevelenmiş bir yer. Arada izole kalmış bir nokta. Bence burada Türkiye’nin oynayacağı bir rol var. Türkiye elbette kendi yaralarını sararken, sınır komşusunun yaralarına da el atması çok önemli bir jest olur. Başar Esad ile bir yeniden konuşma süreci başlatılabilir” görüşünü savunuyor.

Bu depremin üçüncü olumlu jeopolitik değişiminin ise AB ve Avrupa Konseyi ile ilişkilerde yaratılabileceğine dikkat çeken Prof. Akgönül, ilişkilerin yeniden canlandırılması için bu felaketin olumlu bir gelişmeye evrilebileceğine vurgu yaparak, “İsveç, Almanya, Avusturya, Fransa, gerçekten çok etkin ve başarılı şekilde davrandılar. Çok etkin rol alıp, hayat kurtararak önemli yardımlar yaptılar. Şu anda tabi duygusal, derin acıların yaşandığı zor bir dönemden geçiyoruz. Devletin halkıyla kurduğu ilişkilerde, yardım organizasyonunda büyük hatalar var. Bunun da etkileri olacaktır. Ama bana göre eğer bu depremden sonra biraz kuyruğu dik tutma fırsatı varsa o da jeopolitik alanda yatıyor. Suriye ile İsrail ile, ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ dedikleri Yunanistan ile, Ermenistan’ın Karabağ meselesinde önemli ilerleme var. Rusya’nın da katkılarıyla, belki bunu da fırsat görerek Ermenistan ile tekrar yakınlaşma olabilir. AB ile İsveç ile, Finlandiya ile yeniden iletişim kurulabilir. Bana göre şu ortamda jeopolitik olarak oynanabilecek tek kart budur” dedi.

Paylaşın

Kahramanmaraş Merkezli Depremler: 1,5 Milyon Kişi Evsiz Kaldı

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan Merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler sonrası 1,5 milyon kişinin evsiz kaldığı belirtildi. Yıkım karşısında barınma ihtiyacının karşılanabilmesi için en az 500 bin yeni konutun inşa edilmesi gerektiği kaydedildi.

Son resmi verilere göre, şu ana kadar hasar tespit çalışması tamamlanan 830 bin 783 binadan 105 bin 794’ünde, toplamda “384 bin 545 bağımsız birimin acil yıkılması gereken, ağır hasarlı ve yıkık olduğu” tespit edildi.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) uzmanları, depremlerin ardından Türkiye’de 1,5 milyon kişinin evsiz kaldığını belirtti. UNDP uzmanları ayrıca, karşılaşılan yıkım karşısında barınma ihtiyacının karşılanabilmesi için en az 500 bin yeni konut inşa edilmesi gerektiğini kaydetti.

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremleri Türkiye’de 10 ilde büyük yıkıma neden oldu. Can kaybının 42 bini aştığı afette Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından açıklanan son resmi verilere göre, şu ana kadar hasar tespit çalışması tamamlanan 830 bin 783 binadan 105 bin 794’ünde, toplamda “384 bin 545 bağımsız birimin acil yıkılması gereken, ağır hasarlı ve yıkık olduğu” tespit edildi.

Hatay’da 20 Şubat akşamı meydana gelen ve 6 kişinin hayatını kaybetmesine, 18’i ağır durumda yaklaşık 300 kişinin yaralanmasına neden olan 6,4 büyüklüğündeki deprem ve birkaç dakika sonra yaşanan şiddetli onlarca artçı sarsıntı da önceki depremlerde hasar gören bazı binaların yıkılmasına neden oldu.

Sınır komşusu Suriye’nin yanısıra Mısır ve Lübnan’da da hissedilen şiddetli depremlerin Türkiye’nin güney ve güneydoğusunda yarattığı hasarın boyutuna dikkat çeken UNDP Türkiye Temsilcisi Louisa Vinton, deprem bölgelerinden 116 ila 210 milyon ton enkaz çıkarılması gerektiğinin altını çizdi.

Vinton, dün yaptığı açıklamada, 17 binin üzerinde can kaybı yaşanan 1999 depremini hatırlatarak, Kahramanmaraş depremlerinin yarattığı yıkımın 1999’da yaşanan kayıp ve yıkımların çok daha ötesine ulaştığına, bu nedenle de yeniden inşa sürecinde zorlukların yaşanabileceğine vurgu yaptı.

UNDP’nin geçmişte Nepal, Haiti, Lübnan ve Ukrayna’da doğal afet ve savaşların ardından da enkaz kaldırma çalışmalarına destek sağladığını hatırlatan Vinton, enkaz parçalarının “geri dönüşüm ve ayrıca kısa vadede gelir kaynağı sağlamak için” kullanılabileceğini de söyledi.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Bakan Soylu Açıkladı: Depremlerde Can Kaybı 43 Bin 556’ya Yükseldi

Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ’da büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerde can kaybı  43 bin 556’ya yükseldi. 

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, TRT Haber’de merkez üssü Kahramanmaraş olan depremlerle ilgili açıklamalarda bulundu. Soylu’nun açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:

“Sabah 04.19 veya 20’ydi AFAD Başkanı aradı ve Maraş-Osmaniye hattında deprem olduğunu söyledi. Tabi 7’nin üzerinde bir deprem olduğu bilgisi gelince elbette ülkemiz açısından ciddi bir sonuca yol açacağı hissi kapladı. Alanın bu kadar yaygın olabileceğini düşünmedim. Sonra da Cumhurbaşkanımızı aradım, bilgi verdim. Genel tabloyu alınca epey bir yaygın hale döndü.

İnsanlarımız hayatını kaybettiler, bir taraftan da medeniyetimizin en önemli sütunları devrildi ve yerle yeksan oldu. Deprem olarak değerlendirmek örtüşmüyor zihnimde. Hatay ters dönmüş. Özellikle Hatay’ın içerisinde gezerken binaların birbirine girdiğini gördüm. Bizim neslimiz bunu gördü, bundan sonraki nesiller görmesin.

Burada bir devletin milletiyle bir bütünlük içinde olduğunu gördük. Depremin o günkü şartlarında yollar kapalı, havalimanları kapalı, telefonlar, elektrik, su hiçbir şey söz konusu değil. Arama kurtarmaya odaklandık. 11 il ve 26 bin enkaz, yıkılmış bina ve bunun her birinde aynı anda arama kurtarma çalışması yapılması lazım.

17. günde geldiğimiz nokta şurası: Sadece Hatay’da 2 bina var, altında cenaze olduğunu düşündüğümüz, değerlendirdiğimiz. Bir ihbar sonucu çalışmaya başladık. Diğer tarafların tamamında arama kurtarma çalışmaları sona erdi. Yaklaşık 313 bin çadır bütün bölgeye dağıtıldı, çadır kentler kuruldu, konteynerler kurulmaya başlandı.

Konteynerlerin altyapısının bir kısmı oluşturuldu, bir kısmı oluşturuluyor. Bütün hastaneler işlevselliğini devam ettiriyor. Kamunun bütün gücü sahada. Bütün bunların yanı sıra da köylere kadar ulaşıldı. Birinci, ikinci ve üçüncü gün gidilemeyen köylerin tamamına helikopterlerle sortiler yapıldı, off-road araçları geldi onlar yönlendirildi. Her tarafa mümkün olduğu ölçüler içerisinde herkese ve her şeyle ulaşıldı.

Bu depremde, son vefat sayımız 43 bin 556. Bu az bir rakam değil. Her bir insanımızın kendine ait bir değeri, yaşanmışlığı vardır. Ve biz bu insanlara, vefat eden vatandaşlarımıza karşı da sorumluyuz. Bu travma ancak büyük bir birlik ve beraberlikle atlatılır. Bu işin içinde daha güçlü bir şekilde çıkacağız.

Bakan Kurum: 156 bin bina yıkık, acil yıkılacak ya da ağır hasarlı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından 156 bin binanın yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olduğunun tespit edildiğini bildirdi.

“Bakanlık olarak; 200 bin konutumuzun, tüm mikro- bölgeleme, jeolojik ve zemin etütlerini tamamladığımız ve buna göre yer seçimini yaptığımız alanlarda, ilk konutlarımızın sözleşmelerimizi imzaladık” diyen Bakan Kurum, şu bilgileri verdi:

“Bu kapsamda; Gaziantep Nurdağı’nda 456, İslahiye’de 399, Adıyaman Kâhta’da 297, Kilis Merkez’de 645 olmak üzere toplam 1797 yeni yuvamızın sözleşmelerini imzaladık, inşa sürecine başladık.”

Depremde yıkılan binalar nedeniyle tutuklananların sayısı 160’a yükseldi

Anadolu Ajansı, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından açılan soruşturmalarda tutuklananların sayısının 160’a yükseldiğini yazdı. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre soruşturmalarda 564 şüpheli bulunuyor.

Bunların 175’i adli kontrolle serbest bırakılırken 18 kişi hâlâ gözaltında. 62 şüpheli gözaltı işleminin ardından serbest bırakılırken altı zanlının da yurt dışında olduğu tespit edildi. AA, hırsızlıklara dair açılan soruşturmalarda ise 282 şüpheliden 181’inin tutuklandığını aktardı.

Bakan Yanık: Sitemizde refakatsiz çocuklar için yeni sorgu ekranı açtık

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, deprem sonrası aileleri tespit edilemeyen ve refakatçisi olmayan çocuklara dair, bakanlığın internet sitesinde yeni bir sorgu ekranı açtıklarını duyurdu.

Yazılı bir açıklama yapan Yanık, TÜBİTAK’ın da yüz tanıma ve eşleştirme sistemiyle çocukların kimliğini tespit etmeye yardımcı olduğunu, DerinGÖRÜ adı verilen uygulama sayesinde 206 çocuğun eşleştirmesinin yapıldığını ve 105 çocuğun ailelerinin tespit edildiğini belirtti.

Yanık deprem bölgesinde refakatçisi olmayan bir şekilde bulunan 1.858 çocuktan 1.314’ünün ailelerine teslim edildiğini, geri kalan 451 çocuğun hastanelerde, 93 çocuğun ise bakanlığa bağlı çocuk kuruluşlarında bulunduğunu ekledi.

Bakan Koca hasar alan ve tahliye edilen hastaneler hakkında bilgi paylaştı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, depremden etkilenen bölgelerdeki hastanelere dair son bilgileri paylaştı.

“Reyhanlı, İskenderun B Bloğu, Kırıkhan Devlet Hastaneleri yapılan taramada hafif hasarlı ve kullanılabilir durumdadır. Buna rağmen tahliye edilmiştir” diyen Koca, bu hastanelerdeki 95 yoğun bakım hastasının Ankara, Adana ve Dörtyol hastanelerine tahliye edildiğini söyledi.

Koca “Adana Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi’nde orta düzeyli hasar tespit edilmiştir. Vakit kaybetmeden hastaları diğer hastanelere gönderdik” dedi.

Bölgeye kurulan sahra hastanelerinde tomografi cihazı dahil her türlü ekipmanın olduğunu vurgulayan Koca, “Bu ülkenin işinde en iyi doktorları, hastanın dilinden en iyi hemşireleri burada. Bugüne kadar 212 bin 45 muayene yaptık. Sağlık hizmetimiz ihtiyaçlara cevap verecek şekilde devam ediyor” ifadelerini kullandı.

Paylaşın