Anadolu’nun ilk camisi: Habib-i Neccar Camii

Habib-i Neccar Cami; Hatay’ın Antakya İlçesi, Habib-i Neccar Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

Camiye, şehir içi ulaşım araçları ile ulaşım sağlanmaktadır.

Anadolu’da yapılan ilk cami olarak bilinir. Cami Roma dönemine ait bir pagan tapınağının üzerine inşa edilmiştir.

Günümüzdeki cami Osmanlı dönemi eseridir, etrafı medrese odaları ile çevrilidir. Avlusunda 19.yy eseri bir şadırvan bulunur.

Caminin kuzeydoğu köşesinde İsa’nın havarilerinden Yunus (Yuhanna) ve Yahya (Pavlos) ile onlara ilk inanan ve şehit edilen ilk kişi olan Antakyalı Habib-i Neccar’ın türbesi bulunur.

Paylaşın

Hatay tarihine yolculuk: Hatay Evleri

Hatay Tarihi Evleri; Hatay’ın Antakya İlçesi, Zenginler Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Evler, bölgeye özgü sarımtırak beyaz kalker taşı ile kerpiçten yapılmıştır.

Antik kentin tüm karakteristik özelliklerini yansıtan Hatay evleri, bölgeye özgü sarımtırak beyaz kalker taşı ile kerpiçten yapılır.

Yüksek taş duvarlı, içerisindeki avlu etrafında odaların sıralandığı genellikle tek katlı veya iki katlı mimarisi ile Hatay evleri halkın yaşayış biçimini, gelenek ve göreneklerini yansıtmaktadır.

Ev sahiplerinin maddi durumuna göre ufak tefek ayrıntılar sergilemeleri dışında evlerin tümünde aynı plan düzeni görülmektedir.

Eski Hatay evlerinin yer aldığı antik kent sokakları birbirlerini dik olarak kestikleri için kendilerine özgü bir karmaşık düzen oluştururlar.

Genellikle dar ve ortasından su kanallarının geçtiği taş döşeli bu sokaklar aynı zamanda rüzgarları kesmeyi ve su baskınlarını önlemeyi amaçlamaktadır. Sokaklarda “zokmak” denilen çıkmazlara da yer yer rastlanmaktadır.

Paylaşın

Hatay: Erzin, Başlamış Kaplıcaları

Başlamış Kaplıcaları; Hatay’ın Erzin İlçesi, Başlamış Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Erzin İlçe merkezine 3 kilometrelik bir mesafededir.

Kaplıcalar ve içmeler, özellikle yaz aylarında şehrin turizmini hareketlendirmektedir.

Başlamış Kaplıcaları, Amanos Dağı’nın eteklerinde, sıcak suyuyla, suyundaki minerallerle turistlerin ilgi odağı. Erzin’deki içme sularının içerisinde sülfat, bikarbonat, magnezyum ve karbondioksit bulunmaktadır.

Genellikle idrar yolları, metabolizma ve sindirim sistemine iyi geldiği bilinmektedir. Erzin Kaplıcaları’ndan yararlanmak isteyen turistler için belediyeye ait bir motel bulunmaktadır.

Motelin yatak kapasitesi 150 yataklıdır. Erzin Başlamış Kaplıcaları Hatay yolculuğunuzdaki duraklarınızdan biri olabilir.

Paylaşın

Hatay: Darb-ı Sak Kalesi

Darb-ı Sak Kalesi; Hatay’ın Kırıkhan ile Hassa ilçesi yolu üzerinde yer almaktadır. Günümüzde şehrin ziyaret duraklarından biridir.

Hatay’ın geçmişinden günümüze kadar gelebilen Darb-ı Sak Kalesi, yüksek bir tepede konuşlanmış, harika bir manzaraya sahiptir.

Kale, üçgene yakın şekilde olan bir taş duvarla çevrilidir. Kale, askeri amaçlarla kullanılmış olup, Kahramanmaraş-Gaziantep tarafından Antalya’ya giden yol ile Halep yolunun güvenliğini sağlamak amacıyla yapılmıştır.

Paylaşın

Hatay: Seleucia Pierra Antik Kenti

Seleucia Pierra Antik Kenti; Hatay’ın Samandağ İlçesi, Çevlik Mevkiinde yer almaktadır. Samandağ İlçesine 5 km., Hatay merkeze ise 35 km. mesafede yer almaktadır.

Bu bölgede ilk iskânının Merdivenli mağara ve Üç ağızlı mağarasında yapılan kazılar sonucu üst Paleolitike dek uzandığını ortaya çıkartmıştır. Bütün dünyaca bilinen tarihi Seleukoslar ile başlar.

Büyük İskenderin ölümünden sonra generalleri arasında paylaşılan ve burayı da içine alan topraklar generallerinden Seleukosa kalır. Seleukoslar merkezleri Babil olmasına rağmen buradan Akdenize hükmetmek istiyorlardı. Bunun güçlüğünü anlayan imparator önce burayı devletinin başkenti yapmayı düşündü.

Ancak her an denizden saldırıya uğraması mümkün ve savunması güç olan bu şehri başkent yapmaktan vazgeçerek Antakyaya yöneldi. Roma egemenliğine geçtiğinde de önemi daha da artmıştır. Daha sonra Bizans hâkimiyetine geçmiştir. Biz bu dönemde limanın eski önemini kaybettiğini görüyoruz.

Seleucia Pierra şehri aşağı ve yukarı şehir olmak üzere iki kısımdan kurulmuştur. Yukarı şehir deniz seviyesinden 300 metredir. Burada büyük malikâneler, mabetler ve resmi binalar bulunmaktadır.

Aşağı şehir liman ve çevresinde kurulmuştur. Aynı zamanda burada büyük bir hamam ve küçük bir tiyatro bulunmaktadır. Şehrin Çarşı ve El-Mina ismini taşıyan iki kapısı bulunmaktadır. Şehrin tamamı bir surla çevrilidir.

Paylaşın

Hatay: Bayezıd-i Bistami Türbesi

Bayezıd-i Bistami Türbesi; Hatay’ın Kırıkhan İlçesine bağlı Alaybeyli Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır.

Anadolu erenlerinden olan Bayezıd-i Bistami (Bestami) Hazretleri 800’lü yıllarda Horasan yakınlarında Bistam şehrinde doğmuş olup hayatının büyük bir bölümünü Kırıkhan İlçesine bağlı Alaybeyli Köyünde bulunan Darb-ı Sak Kalesi üzerindeki Çilehanede geçirmiştir.

Burada vefat eden Bayezıd-i Bistami (Bestami) Hazretleri’nin mezarı aynı yerde bulunan cami içerisindeki türbede bulunmaktadır. İlçemiz Beyazıt-ı Bestami Türbesinin bulunduğu Helenistik dönemden kalma kale kalıntısı ve su kemerleri özellikle iç turizmin ilgisini çeken bölgelerimizden birisidir.

Beyazıt-ı Bestami Türbesi, Batıda kayaların tıraşlanması ile oluşturulan, kuzeyde de sur duvarı ile sınırlanmış bir alanda, birbirine birer kapı ile bağlanan dikdörtgen planlı, beşik tonozlu dört mekandan ibarettir.

Paylaşın

Hatay: Beşikli Mağara

Beşikli Mağara; Hatay’ın Samandağ İlçesi, Çevlik Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır.

Deniz kenarında 300 hektarlık bir alana yayılan Seleukeia Pieria (Pieria’daki Seleukeia) antik kentinin en önemli kalıntılarından birisi olan Beşikli Mağara tamamen kayaya oyulmuş bir mezar kompleksidir.

Yöre halkı tarafından, mezar adasının içinde yan yana aynı boyutlarda işlenerek biçimlendirilmiş üzeri düz çatılı iki taş sandukalı mezardan ötürü ‘Beşikli Mağara’ olarak adlandırılmıştır.

18. ve 19. yüzyıl seyyahları seyahat kitaplarında burayı Krallar Mezarı olarak tanımlanmış ve W.Bartlett gravürlerini çizmiştir.

Paylaşın

Hatay: Batıayaz Yaylası

Batıayaz Yaylası; Hatay’ın Samandağı İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Hatay merkeze 15 kilometre, İskenderun’a ise 14 kilometrelik bir mesafede yer alır.

Doğasına ve tertemiz havasına doyum olmayan Batıayaz Yaylası, Hatay gezinize mutlaka dahil olmalı.

Doğal su kaynaklarıyla ünlü bir bölge günümüzde yöre halkı tarafından piknik yeri olarak kullanılan yayla, son yıllarda turistlerin de yoğun ilgisini görmektedir. Bölge aynı zamanda bir yerleşim alanıdır.

Paylaşın

Hatay: Barlaam Manastırı

Barlaam Manastırı; Hatay’ın Yayladağı İlçesi sınırları içerisinde yer alan Keldağı üzerindedir.

Keldağ hem Selevukos döneminde, hem de Roma döneminde kutsal yerlerden biriydi. O dönemlerde burada bir Dorik tapınak vardı. (M.Ö. 3. yy) M.S. 4. yüzyılda St. Barlaam buraya gelerek Zeus heykelini yıkmış ve bir keşişler topluluğu oluşturmuştur.

6. yüzyılda manastırın güneydoğu köşesinde bir kilise yapılmış, 526 yılındaki depremde bu kilise yıkılmıştır. 950-1050 arasında yeniden yapılan manastır, 1268 yılına kadar faaliyetin sürdürmüş, daha sonra da terk edilmiştir.

Paylaşın

Hatay: Bakras Kalesi

Bakras Kalesi; Hatay’ın Belen İlçesi, Ötençay Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Helenistik Dönemde Anadolu – Suriye – Mısır yolunu kontrol etmek amacıyla yapılmıştır. Sonraki dönemlerde ise Romalılar, Bizanslılar ve Haçlılar tarafından onarılarak kullanılmıştır.

Bakras kalesinin tarihi çok eski olup ilkçağlara kadar dayanmaktadır. Hakkında çeşitli rivayetler ileri sürülmüştür. Bunlarda biride Ammuri Kralı Dakianus’un bu kaleyi inşa ettirdiğidir. Dakianus yaz mevsimi İskenderun – Arsuz arasında bulunan Gülcihan sayfiyesinde geçirdikten sonra, Suriye’ye dönerken sarp geçitlerden geçerek şimdiki Bakras Kalesinin bulunduğu yerde atından düşüp uçuruma yuvarlanan çok sevdiği karısı Bağrez’in hatırasına bu kaleyi inşa ettirmiştir.

Bu kale 26 Eylül 1183 tarihinde Salahaddin Eyyübi’ye Haçlılar tarafından teslim edilmiştir. Salahaddin’in kumandanı Alemüddin Süleyman bin Candar, kaleyi 1191 yılında yıktırınca, Ermeniler bir süre sonra bu bölgeyi ele geçirdiler ve kaleyi yeniden inşa ederek müstahkem bir mevki haline getirdiler. Osmanlılar ve Memluklular arasında da çekişmelere sahne olan kale, Yavuz Sultan Selim tarafından 1516 yılında kesin olarak zapt edildi. Ancak bu tarihten sonra hudutlardan uzak bir iç kale haline geldiği için, fazla bir siyasi rolü kalmamıştır.

Kale iki tarafı derin vadilerle ayrılan, çok sarp bir tepe üzerinde inşa edilmiştir. Kalenin hemen altında Bakras Köyü bulunmaktadır.Kaleye, köyün güney tarafından stabilize bir yol ile çıkılmaktadır. Kalenin doğu cephesinde olan giriş kapısına ise patika bir yol ile ulaşılmaktadır. Kalenin başka cephelerinden girişi yoktur.Kale; kare bir plan arz etmekte ise de, doğu ve güney cephesi çok az bir şekilde belirlenen bir yay çizmektedir. Güney ve batı kısmında dar bir koridorla çevrelenmiş olan kalenin kuzey tarafı çok derin bir uçurumdur.

Kalenin girişi bugün tamamen yıkılmış ve belirsiz bir vaziyet almıştır. Kemerli geniş bir kapısı olduğu rivayet edilen girişten sonra, sola doğru uzanan koridor, kaleyi kuzey – batı köşesine kadar çevrelemektedir. Bu galeride iç tarafa açılmış hücreler bulunmaktadır.

Dışa ise, çok küçük mazgal gözetleme pencereleri açılmıştır. Girişi takiben orta alana ulaşmadan, sağda ve solda geniş odalar yer almaktadır.Tonoz bir kubbe ile örtülü mekandan sonra girilen bahçe kısmı, bugün taş yığınları ile dolu bir vaziyettedir. Evliya Çelebi’nin haber verdiği ve yakın zamana kadar görülebilen şadırvan ve su haznesinden bugün bir iz kalmamıştır. Orta alanın kuzeyinde ve güneyinde üzeri hala örtülü olan dikdörtgen planlı iki salon bulunmaktadır. Kuzeydeki salonun kuzeydoğu köşesinde bir şömine ve kuzey duvarı ile güney duvarında pencereler bulunmaktadır.

Burasının kale komutanının odası olduğu tahmin edilebilir. Salondan doğu kısmında bulunan ve üç tarafı açık olan mekana bir çıkış vardır. Burası gayet manzaralı ve serin bir yer olup kalenin balkonu mesafesindedir. Salondan, batı tarafta bulunan kuzeyi tamamen açık tonoz kubbeli bir mekana geçiş vardır. Burası, batı kısmını çevreleyen koridorla ve orta alan ile bağlantılıdır. Güneyde bulunan dikdörtgen salona da geçilen bu kısmın batı cephesindeki üst odaların sahanlığı olduğu tahmin edilebilir. Güneyde bulunan ikinci salon, daha önce kilise olarak kullanılmıştır. Evliya Çelebi’de kaydedilen yer burası olmalıdır.

Ancak bugün mihrap veya cami herhangi bir unsuru ile ilgili bütün özellikleri silinmiştir. Bu salon, kumandanın odasından ve orta alandan iki metre kadar daha yüksektir Bu kısımların dışında kalenin hemen tamamı tanınmayacak kadar harap olmuş ve taş yığını haline gelmiştir. Çok müstahkem bir kale olan Bakras kalesi, çoğunlukla kesme taştan inşa edilmiştir.

Ancak bazı kaba duvarlarında yığma taş da kullanılmıştır. Kalenin suyunu taşıyan üzeri örtülü su kanallarının izleri, güney tarafındaki vadide görülmektedir. Ancak bu izler bugün çok belirsizleşmiştir. İnsanlık tarihi içerisinde bir çok olaya tanıklık etmiş, özellikle de bölgemizin tarihi geçmişinde çok önemli bir yeri ve başrolü bulunan ve de hepsinden önemlisi en önemli tarihi eserlerinden birisi olan Bakras Kalesi maalesef günümüzde tanınmayacak bir hale gelmektedir. Tarih ve kültür mirasımıza verdiğimiz önemsizliğin bir göstergesi olarak, tüm unutulmuşluğuna, yağmalanmışlığına, bakımsızlığına rağmen, belki de bizleri utandırmak için inatla ayakta kalmaya çabalayan Bakras Kalesi, doğaya karşı verdiği amansız yaşam savaşında eğer el atılmazsa ne yazık ki yenilmeye muhtaç bir tarihi eserimiz olarak yakın bir tarihte, Üzerinde taşıdığı tüm tarihin izlerini silerek bir gün yok olup gidecek. Tarihin karanlığında eriyip giden diğerleri gibi…

Paylaşın