Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ikinci kez “ihlal kararı” verdi. AYM, ilk ihlal kararını 5’e karşı 9 oyla almıştı. İkinci ihlal kararında ise bu rakam 3’e 11 oldu.
Can Atalay’ın avukatları Fikret İlkiz, Deniz Özen, Evren İşler ve Akçay Taşçı, kararın gönderildiği 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dilekçe sundu. Avukatlar, dilekçede AYM’nin “kısa kararının” saat 15.05’te mahkemeye gönderildiğini belirttiler.
Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) ilk “ihlal kararını” uygulamayarak Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderen birinci derece mahkemesinin şimdi ne karar vereceği ise merakla bekleniyor.
Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, Gezi Parkı Davası’nda 18 yıl hapis cezası verilen Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ikinci kez “ihlal kararı” verdi. Genel Kurul üyeleri, Atalay’ın, Anayasa’nın 67. maddesinde güvence altına alınan “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ve Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine” oyçokluğuyla karar verdi.
Genel Kurul, ihlal kararının 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine ve ihlalin giderilmesine ilişkin karara ise oybirliğiyle karar verdi. AYM Genel Kurulu üyeleri birinci derece mahkemesinin kararı uygulamasına hükmetti:
“Kararın bir örneğinin icra edilmemiş olan Anayasa Mahkemesinin Şerafettin Can Atalay (2) kararı ile eldeki başvuruya ilişkin Şerafettin Can Atalay (3) kararında tespit edilen hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince başvurucunun yeniden yargılanmasına başlanması, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması, ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi şeklindeki işlemlerin yerine getirilmesi için anılan mahkemeye gönderilmesine…”
Ayrıca Can Atalay’a 100 bin TL tazminat verilmesine hükmetti. AYM, bir önceki ihlal kararında 50 bin TL tazminat ödenmesine karar vermişti.
AYM, ilk ihlal kararını 5’e karşı 9 oyla almıştı. İkinci ihlal kararında ise bu rakam 3’e 11 oldu. AYM Genel Kurulu’nun bir önceki kararında AYM Başkanı Zühtü Arslan ve başkanvekilleri Hasan Tahsin Gökcan ve Kadir Özkaya, üyeler Engin Yıldırım, Muhammed Emin Kuz, Rıdvan Güleç, Kenan Yaşar, Selahaddin Menteş ve Yusuf Şevki Hakyemez ‘ihlal’ vermişti.
Üyeler İrfan Fidan, Muhterem İnce, Muammer Topal, Yıldız Seferinoğlu ve Basri Bağcı “ihlal” olmadığını belirtmiş ve karşı oy kullanmıştı. Üye Recai Akyel ise oturuma katılmamıştı.
Can Atalay’ın avukatları Fikret İlkiz, Deniz Özen, Evren İşler ve Akçay Taşçı, kararın gönderildiği 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dilekçe sundu. Avukatlar, dilekçede AYM’nin “kısa kararının” saat 15.05’te mahkemeye gönderildiğini belirttiler.
AYM kararının yerine getirilmesi talep edilen dilekçede özetle şöyle denildi: “Tespit edilen hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince başvurucunun yeniden yargılanmasına başlanması, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması, ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi’ hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmasına ve Şerafettin Can Atalay hakkındaki mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulmasına, bulunduğu Marmara Kapalı Cezaevinden tahliyesini ve yeniden yapılacak yargılama ile ‘durma’ kararı verilmesini talep ederiz.”
Erinç Sağkan: İlk karardan farklı ve önemli
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan kararı ve ihtimalleri bianet’e değerlendirdi. Sağkan, “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ve “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının” ihlal edildiğine dair karşı oy kullanan üyelerin “bireysel başvuru hakkının” ihlal edildiğine onaylamalarının önemli olduğunu söyledi.
AYM’nin ikinci kararını önemli bulduğunu söyleyen Sağkan, “Karşı oy kullanan üyeler ‘yasama dokunulmazlığının ihlal edildiğini düşünmüyoruz ancak ne olursa olsun Anayasa Mahkemesi kararının yargı mercileri tarafından uygulanmaması bir hak ihlalidir ve kabul edilemez’ diyorlar. Bu anlamda karar ilk karardan farklı ve önemli diye düşünüyorum” dedi.
Sağkan, “Şimdi ne olacak?” sorusuna ise şu yanıtını verdi: “Anayasa Mahkemesi ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın ilgili mahkemesine gönderilmesine ve Can Atalay’a 100 bin TL tazminat ödenmesine hükmetti. İlgili 13 Ağır Ceza Mahkemesi, umut ediyorum ki ilk kararda yaptıkları hatayı tekrarlayarak ‘bizim yetkimiz yok, Yargıtay’a gönderiyoruz’ demezler. Çünkü bu yine içinden çıkılamayacak bir hukuksuzluk sarmalına dönmemize vesile olur.
Yetkili mahkeme 13. Ağır Ceza Mahkemesi’dir. Mahkemenin AYM kararını aldıktan sonra yeniden yargılama usulünü başlatması, Can Atalay’ı tahliye etmesi ve milletvekili olması sebebiyle de yeniden yapılacak yargılamada durma kararı tesis etmesi gerekiyor. Yargının kendi kendine attığı bu düğümün çözümü için önüne çıkan bu fırsatı değerlendirmesi gerekiyor. Mahkemenin aksi bir karar vermesi bizim anayasal bir hukuk devleti olmadığımızın açıkça ilanı demektir, hukuki mecrada yürütebileceğiniz mücadele yöntemleri elinizden alınması anlamına gelir.”
Peki şimdi ne olacak?
Gözler şimdi Gezi davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne çevrildi. AYM kararına göre, ihlali 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin gidermesi gerekiyor. AYM’nin, Atalay için yeniden yargılama kararı vermesini istediği yerel mahkeme, Atalay’ın infazını durdurup tahliyesine karar vermesine gerekiyor.
Ancak mahkemenin, ilk ihlal kararında olduğu gibi kararı uygulamayarak topu Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne atıp atmayacağı bilinmiyor. Yerel mahkeme ihlal kararını Yargıtay’a gönderirse, bu kez gözler 3. Ceza Dairesi’ne çevrilecek.
Ne olmuştu?
AYM Genel Kurulu, 25 Ekim’de Can Atalay’ın seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar vermişti. Kararın gerekçesinde, milletvekillerinin yasama dokunulmazlığına istisna getiren “Anayasa’nın 14. Maddesindeki durumlar” ifadesinin öngörülebilir ve belirli olmadığını, bunu yargının belirleyemeyeceğini kaydetti.
Yüksek Mahkeme, ihlalin giderilmesi, yargılamada durma kararı verilmesi ve Atalay’ın tahliye edilmesi için kararı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti. Ancak bu mahkeme, ihlalin Yargıtay kararından kaynaklandığını savunarak, kararı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne göndermişti.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay’a ilişkin verdiği hak ihlali kararına 8 Kasım’da “uyulmamasına” karar vermişti. Atalay hakkındaki mahkûmiyet hükmünün kesinleştiğini belirten Yargıtay, kararı Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi işlemlerine başlanması için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na göndermişti.
3. Ceza Dairesi, ayrıca Anayasa hükümlerini ihlal ettiği ve kendisine verilen yetki sınırlarını yasal olmayacak şekilde aştığı iddiasıyla “hak ihlali kararı veren AYM üyeleri” hakkında için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu.
Bu kararın uygulanmaması nedeniyle Can Atalay’ın avukatları, AYM’ye yeniden bireysel başvuruda bulundu. AYM Birinci Bölüm, 13 Aralık’ta görüştüğü başvurunun Genel Kurul’a sevkine karar verdi.
Gezi Davası
Kamuoyunda “Gezi Davası” olarak bilinen yargılama İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapıldı. Mahkeme 25 Nisan 2022’de görülen son celsede sekiz sanık hakkında hapis cezasına hükmetti. Osman Kavala ağırlaştırılmış müebbet, Can Atalay ile birlikte Tayfun Mater, Mücella Yapıcı, Ali Hakan Altınay, Yiğit Ekmekçi, Çiğdem Mater, Mine Özerden 18 yıl hapse mahkûm edildi.
Can Atalay 14 Mayıs seçimlerinde Hatay’dan milletvekili seçildiğinde hakkında verilen hapis hükmü, üst derece mahkeme olan Yargıtay’da temyiz aşamasındaydı ve kesinleşmemişti.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 28 Eylül’de 2023’te Osman Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis ile Türkiye İşçi Partisi milletvekili seçilen Can Atalay, eski Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman, sinemacı Çiğdem Mater’e verilen 18’er yıl hapis cezalarını onadı. 3. Ceza Dairesi Ali Hakan Altınay, Mücella Yapıcı ve Yiğit Ekmekçi hakkındaki cezaları ise bozdu.
(Kaynak: Bianet ve DW Türkçe)