Arkeologlar, 1940’lı yıllarda, Sibirya’nın güneyinde yer alan görkemli Altay – Sayan Dağları’nda bulunan ve tarihi binlerce yıl öncesine dayanan Abakan şehri yakınlarında beklenmedik bir şey buldular: Çin’deki Han Hanedanlığına özgü 2 bin yıllık bir Çin sarayının kalıntıları.
Haber Merkezi / Bu keşfin dışı yanı, sarayın sadece Han İmparatorluğu’nun yüzlerce kilometre uzakta olması değil, aynı zamanda Han İmparatorluğu’nun baş düşmanları olan Hun İmparatorluğu ait topraklarda yer almasıydı. Hun İmparatorluğu, MÖ 3. yüzyıldan MS 2. yüzyıla kadar Orta Asya’nın büyük bir bölümüne hakim olan göçebe bir halktı.
Saray, ilk olarak 1941 yılında Abakan’da bir yol inşaatı sırasında inşaat işçileri tarafından bulundu. Ardından sarayın kalıntıları arkeologlar tarafından ortaya çıkarıldı. Sarayın uzunluğu 45 metre, genişliği ise 35 metre idi. Sarayın merkezinde 12 x 12 metre boyutlarında büyük bir kare oda bulunuyordu.
Saray yirmi oda ve bir salondan oluşuyordu. Sarayın zemini ve duvarları çamurdan yapılmıştı. Orta kısımda duvarlar 2,2 metreye kadar kalınlığa ulaşırken, yan odaların duvarları biraz daha inceydi. Binanın bir diğer özelliği de odaların zemininin altında bulunan ısıtma sistemiydi.
Sarayda yapılan kazılarda yeşim vazo parçaları, altın küpeler, bronz eşyalar, çanak çömlek, bıçaklar, kemer tokaları, saban ipleri, fil ve hayvan başlarının taş oymaları ve yapımında kullanılmış olabilecek bir dizi alet bulundu. Bu eserlerin şu anda nerede olduğu ise bilinmiyor.
Sarayın keşfi, tarihsel bir tartışmayı da beraberinde getirdi. SV Kiselev ve LR Kyzlasov gibi Rus bilginler, sarayın Hun İmparatorluğu tarafından yenilmiş ve muhtemelen bunun sonucunda onlara sığınmış olan Çin Generali Li Ling’e ait olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Li Ling, MÖ 99’da Hun İmparatorluğu akıncılarına karşı 30 bin Han savaşçısından oluşan bir kuvvete liderlik etmiş ve ordusunun tamamen yok olmasına yol açmıştır. Li Ling’in ordusundan sadece 400’ü Han topraklarına sağ salim dönebilmiştir.
Teoriye göre; Başlangıçta Li Ling’in savaş meydanında öldüğüne inanılıyordu, ancak daha sonra Li Ling’in Hun İmparatorluğu’na teslim olduğu ortaya çıktı. Bu iddiayı destekleyecek çok az tarihsel kanıt var. Li Ling’in yaşadığı ve Hun İmparatorluğu’na teslim olduğu bilgisi Han Hanedanlığı İmparatoru Wu’ya ulaştığında, İmparator, Li ailesinin ağır şekilde cezalandırılmasını istedi.
Ailesine yönelik sert muamele haberi hapse atılan Li Ling’e ulaştığında, o da İmparator’a karşı bir intikam olarak Hun İmparatorluğu savaşçılarına Han savaş teknikleri konusunda eğitim vermeye başladı. Muhtemelen, Li Ling sonunda Hun İmparatorluğu yönetimi tarafından kabul edildi ve sarayını inşa etmesine izin verildi.
Bu görüş popülerliğini korurken, saraya ilişkin başka görüşler de dile getirilmekte. Örneğin, AA Kovalyov, sarayın MS 1. yüzyılda Guangwu döneminde Han tahtına talip olan Lu Fang’ın ikametgahı olduğunu iddia etmiştir. Kayıtlara göre; Han İmparatoru’nun soyundan geldiğini iddia eden Lu Fang, imparator olmak için isyan etti, ancak başarılı olamadı. Lu Fang, isyandan sonra Hun İmparatorluğu’na sığındı.
Fan Ye (MS 5. yüzyıl) tarafından derlenen Geç Han Hanedanlığının resmi kayıtları olan Hou Han Shu’da, Lu Fang’ın ölümüne kadar ailesiyle birlikte Hun İmparatorluğu’nda yaşadı ifade edilmekte. Bu teori, Çinli bilgin Chen Zhi tarafından da desteklenmekte.
Her iki teori de oldukça makul görünse de, Çin mimarisiyle yapılmış sarayının kime ait olduğu ve Hun İmparatorluğu topraklarında ne işe yaradığı hala gizemini koruyor.