DEM Partili Meral Danış Beştaş: Bekle Bizi İstanbul

DEM Parti’nin seçimlerde İstanbul eşbaşkan adayı Meral Danış Beştaş, “Kadınların iradesiyle, gençliğin coşkusuyla, halklarımızın gücüyle büyüyeceğiz. Haydi hep birlikte halayla, horonla, zeybekle kucaklaşmaya. Başlıyoruz, bekle bizi İstanbul!” dedi.

Haber Merkezi / Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkan adayı Meral Danış Beştaş, adaylığının açıklanmasından sonra ilk sosyal medya paylaşımını yaptı.

Türkçe ve Kürtçe olarak yaptığı paylaşımda Meral Danış Beştaş, “Bekle bizi İstanbul” dedi.

“İstanbul Serhat’tır, İstanbul Çukurova’dır, İstanbul Trakya’dır, İstanbul Botan’dır, İstanbul Amed’dir, İstanbul Karadeniz’dir, İstanbul Ege’dir, İstanbul Anadolu’dur… Merhaba İstanbul.

İstanbul’u eşitliğin, hoşgörünün, barışın merkezi yapacağız. Cami’lerimizle, Cemevleri’mizle, Kilise ve Sinagog’larımızla zenginleşeceğiz.

Kadınların iradesiyle, gençliğin coşkusuyla, halklarımızın gücüyle büyüyeceğiz. Haydi hep birlikte halayla, horonla, zeybekle kucaklaşmaya. Başlıyoruz, bekle bizi İstanbul!”

Meral Danış Beştaş kimdir?

5 Nisan 1967 yılında Mardin Mazıdağı’nda dünyaya gelen Meral Danış Beştaş, İnsan Hakları Derneği’nde üç dönem yöneticilik yaptı.

Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulunda iki dönem yöneticilik ve baro başkan vekilliği görevini yürüten Meral Danış Beştaş, Diyarbakır Barosunun Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezinde başkanlık yaptı.

1999 yılında Almanya/Weimar İnsan Hakları Ödülü’nü alan Meral Danış Beştaş,, birçok ulusal ve uluslararası platformda kadın hakları, insan hakları, adil yargılanma hakkı, geçmişle yüzleşme ve hakikatlerin ortaya çıkarılması konularında tebliğler sundu.

Meral Danış Beştaş, 25 ve 26. Dönemlerde Adana, 27. Dönemde Siirt Milletvekili seçildi. Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkan Yardımcılığı ve HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Başkanlığı görevlerini yürüttü.

TBMM’de kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu Üyeliği görevini ifa eten Meral Danış Beştaş, Anayasa Komisyonu ve İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi ve Çocuk Hakları Alt Komisyonu Kâtip Üyesi olarak görev yaptı. HDP Grup Başkan Vekilliği görevini yürüttü.

Meral Danış Beştaş, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkan Vekilidir.

Paylaşın

DEM Parti, İstanbul Yarışına Meral Danış Beştaş Ve Murat Çepni İle Katılıyor

DEM Parti, 31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimlerde sonucu en çok merak edilen İstanbul’da adaylarının Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni olduğunu açıkladı. Açıklama parti sözcüsü Ayşegül Doğan tarafından yapıldı.

Haber Merkezi / İstanbul’da mevcut belediye başkanı ve CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu ile AK Parti’nin adayı Murat Kurum’un adı öne çıkıyor.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin seçim hazırlıklarına ilişkin bilgi verdi ve güncel gelişmeleri değerlendirdi. Doğan şunları söyledi:

“Kıymetli ilgilerini ve dikkatlerini bize çevirenleri, DEM Parti adına tek tek sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Cizre’den geliyorum, ayağımın tozuyla karşınızdayım. 1 Şubat’tan bu yana Kars ve Van’dan başlayarak ilerleyen Özgürlük Yürüyüşü bugün 9’uncu gününde. Yeni duraklarda devam ediyor, çok coşkulu ve heyecanlı buluşmalar ve karşılamalarla devam ediyor. Özgürlük Yürüyüşü eşitlik, özgürlük, adalet ve barış talebi ile 15 Şubat’a kadar devam edecek. Buradan Özgürlük Yürüyüşçülerine azimleri, kararlılıkları ve yarattıkları umut için DEM Parti adına en sıcak selamlarımızı gönderiyorum.

Tecrit sadece İmralı Adası’nda veya hapishanelerde değil; ne yazık ki çoğumuzun hayatında. İşte bu yüzden tecrit her yerde diyoruz. İtiraz hakkımız, adalet talebimiz, ifade ve düşünce özgürlüğümüz kuşatılmış vaziyette. Bu yüzden tecrit her yerde. Tecrit bir kartopu gibi büyüyerek ne yazık ki Türkiye’yi rehin alıyor. Kartopu büyüyor, çünkü ülkenin her bireyine tek tek yeni bir yaşam biçimi ve formu dayatıyor. İşte buna karşı yürüyen Özgürlük Yürüyüşçülerine buradan selam olsun.

“Hesap soracağız, helalleşmeyeceğiz”

Hatay’da, Adıyaman’da, Maraş’ta büyük yıkımın yarattığı acılara rağmen itirazlarını, isyanlarını ve seslerini yükselten herkese, tüm acılı depremzedelere bir kez de yalnız olmadıklarını söylüyoruz. Yaşananlar, bizlere bu acıları reva görenler, gördürmeye devam edenler unutulmayacak, unutturulmayacak. Mutlaka takipçisi olacağız. Hesap soracağız, helalleşmeyeceğiz. Bunun da ayrıca bilinmesini istiyoruz. Toplumsal talepleri, önerileri, itiraz ve isyanları en çok duyan parti olarak birlikte hesap soracağız, birlikte affetmeyeceğiz ve birlikte helalleşmeyeceğiz. Türkiye’de hangi koşullarda ve nasıl yerel seçimlere hazırlandığımızı, işte bu acı olayları da yaşananları da her açıklamamızda hatırlatarak başlıyoruz. Basın toplantımızın bir gündemi de yerel seçimler.

Geçen hafta toplanan Merkez Yürütme Kurulumuz sonrası aldığımız kararları da sizlerle paylaşmıştım. O gün de hatırlamıştım, bugün de hatırlatmak istiyorum. Parti olarak aldığımız tüm kararlarda, Türkiye’nin çok çeşitli yerlerinde yaptığımız çeşitli buluşmalar, halk buluşmaları ve toplantılardaki talepler, eleştiriler ve öneriler belirleyici oldu.

Merkezi Seçim Koordinasyonu çalışmalarımız netleştikçe aşama aşama sizlerle paylaşıyoruz, paylaşmaya da devam edeceğiz. Yeni bir aşamadayız bugün itibariyle. Gelinen aşamada ön seçim, eğilim yoklaması ve kent uzlaşısı kapsamında belirlenen seçim bölgelerini ve adaylarımızı açıklamaya devam ediyoruz. Kent uzlaşısı hem ön seçimi hem eğilim yoklamasını hem de çeşitli yan yana gelişleri kapsayan ve bizim 2024 31 Martı’na hazırlanırken hazırlıklarımızı sürdürdüğümüz bir çerçeve. Adaylarımız il il şöyle:

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Ayşe Serra Bucak Küçük – Doğan Hatun
Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Devrim Demir – Ahmet Türk
Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Neslihan Şedal – Abdullah Zeydan

Bursa Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Kasım Yıldırım – Bilmez Erboğa
Antalya Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Kemal Bülbül – Nesibe Bahadır
Eskişehir Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Gamze Toprak – Suat Başaraner
Denizli Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Cevahir Kayar – Hanifi Yıldırım
Sakarya Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Engin Güleser – Emine Melis Tantan

Konya Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Gülbahar Gündüz – Bülent Kılıç
Samsun Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: İnci Aydın – Hasan İlten
Ordu Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Zeynep Toptaş Yılmaz – Necmettin Durmuş
Trabzon Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Leyla Üzüm – Samedin Gündoğan
Kayseri Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı: Remziye Erener – İhsan Sarıyar

Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Fatma Şıkyürek – Ali Ardıç
Malatya Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Sevim Şimşek Bayram – Abdulvahap Ekim
Ağrı Belediye Eşbaşkan adayları: Hazal Aras – Memet Akkuş
Batman Belediye Eşbaşkan adayları: Gülüstan Sönük – Mehdi Öztüzün
Bitlis Belediye Eşbaşkan adayları: Sümeye Kızıltepe – Enver Barin

Hakkari Belediye Eşbaşkan adayları: Viyan Tekce – Mehmet Sıddık Akış
Iğdır Belediye Eşbaşkan adayları: Nejla Kum – Mehmet Nuri Güneş
Kars Belediye Eşbaşkan adayları: Arzu Savaş Derman – Kenan Karahancı
Siirt Belediye Eşbaşkan adayları: Safiye Alağaş – Mehmet Kaysi
Bolu Belediye Eşbaşkan adayları: Birsen Baş – Veli Saçılık

Yalova Belediye Eşbaşkan adayları: Songül Hacıoğlu Dağ – Cengiz Topbaşlı
Çanakkale Belediye Eşbaşkan adayları: Canan Aytaç – Çetin Avcı
Sivas Belediye Eşbaşkan adayları: Semiha Şahin – Cemal Pir
Erzincan Belediye Eşbaşkan adayları: Elmast Tolmaç – Birhat Onuk
Uşak Belediye Eşbaşkan adayları: Azize Karadağ – Ahmet Ak

Artvin Belediye Eşbaşkan adayları: Fatma Biçer – Levent Serhan
Edirne Belediye Eşbaşkan adayları: Aylin Hacaloğlu – Mevlüt Aykoç
Giresun Belediye Eşbaşkan adayları: Feride Kızgit – Ümit Bozan
Kırıkkale Belediye Eşbaşkan adayları: Şehmiran Güneş – Razi Taşkın
Kırklareli Belediye Eşbaşkan adayları: Arzu Fırat – Adnan Aydın

Kırşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Kadriye Turan – Cemil Akkaş
Yozgat Belediye Eşbaşkan adayları: Merve Eylül Bütün – Bager Aşkın
Zonguldak Belediye Eşbaşkan adayları: Çağla Özgençtürk – İbrahim Nebioğlu
Tokat Belediye Eşbaşkan adayları: Dilber Demir – Reşat Yıldız
Sinop Belediye Eşbaşkan adayları: Filiz Yalçın – Erol Aydemir

Rize Belediye Eşbaşkan adayları: Nurettin Aydın – Semanur Akar
Niğde Belediye Eşbaşkan adayları: Başak Caner Aktaş – Hacı Zırığ
Nevşehir Belediye Eşbaşkan adayları: Helin Elif Geyik – Erdem Eren Bektaş
Kütahya Belediye Eşbaşkan adayları: Sibel Temel – Hakan Etemoğlu
Kastamonu Belediye Eşbaşkan adayları: Hatice Uçar – Yakup Akyol

Gümüşhane Belediye Eşbaşkan adayları: Gülşen Işık – Abdulsamed Gültekin
Çankırı Belediye Eşbaşkan adayları: Azize Akoğlu – Veysel Yıldırım
Burdur Belediye Eşbaşkan adayları: Fatma Arslan – Tamer Kaş
Bayburt Belediye Eşbaşkan adayları: Tülay Kılınç – Recep Özmen
Bartın Belediye Eşbaşkan adayları: Leyla Danış – Kemal Eroğlu

Bilecik Belediye Eşbaşkan adayları: Züleyha Çengel – Ömer Ege
Karabük Belediye Eşbaşkan adayları: Emine Kaya – Adnan Aksu
Isparta Belediye Eşbaşkan adayları: Meral Karakuş – Nizam Aktepe
Afyonkarahisar Belediye Eşbaşkan adayları: Zehra Yalçın – Sezer Erikli
Amasya Belediye Eşbaşkan adayları: Güvercin Ünaldı – Reşit Güneç

Düzce Belediye Eşbaşkan adayları: Ayfer Fatma Çelik – Zabit Vurdu
Aksaray Belediye Eşbaşkan adayları: Hanife Gedik Başer – Azad Demirağ
Akdeniz Belediye Eşbaşkan adayları: Hoşyar Sarıyıldız – Nuriye Arslan
Cihanbeyli Belediye Eşbaşkan adayları: Eylül Yaylacı – Hasan Ateşci
Kulu Belediye Eşbaşkan adayları: Ayşe Özdemir – Bekir Karakurt

Vakit geldi, İstanbul diyorsunuz bekliyorsunuz. İstanbul’u açıklamadan önce parti olarak bazı açıklamalar yapmak istiyoruz. Tüm bu kararları halk oylamaları, ön seçim ve eğilim yoklamasıyla aldık dedik. Ama bizi bu sürece getiren bazı hatırlatmalar da yaptık. Yüzlerce halk buluşması dedik. Alanlardayız, meydanlardayız dedik. DEM Parti çatısı altında yan yana gelen demokrasi güçleriyle birlikte alıyoruz bu kararları dedik. Amacımız o güçleri çoğaltmak, bu sesleri ve yan yana gelişleri daha da büyütmek dedik en başından beri.

İstanbul’u açıklamadan önce size yine bir hatırlatma yapmak istiyorum. 4 Aralık’ta burada MYK’da çıkan eğilimi açıkladığımızda; yani Türkiye’nin her yerinde seçime kendi adaylarımızla girme eğilimini açıkladığımızda bunu Parti Meclisine götüreceğimizi açıklamıştık. PM’de bu öneriler değerlendildi, ardından bir yazılı açıklama yapıldı. DEM Parti olarak bu açıklamadan sonraki tartışmaları, analizleri, yorumları, değerlendirmeleri bizler de izliyoruz. Gelinen aşamada bu açıklamadan bazı hatırlatmalar yapma ihtiyacı hissettik. O gün vereceğimiz kararlar ve kuracağımız stratejik denklemlerle bütün Türkiye halklarımıza kazandıracağız dedik.

Parti Meclisi toplantısından sonra, yerel seçimlere ilişkin stratejimizin ve bu kapsamda neler yapacağımızın maddelendirildiği bir metin paylaşıldı kamuoyuyla. Metni hatırlamayanlar için tekrar ben metinden bazı hatırlatmalar yapmak istiyorum geldiğimiz aşamanın daha net ve anlaşılır olması için.

“Her bağımsız siyasi partinin yapacağı gibi yerel yönetim seçimlerinde kendi adaylarımız ve listelerimizle kent yönetimlerinde yer alma eğilimimiz, Parti Meclisi toplantımızda yapılan tartışmalarla daha fazla güçlenmiştir. Parti Meclisimiz partimizin tüm kurullarıyla kapsayıcı, katılımcı, şeffaf ve demokratik aday olma süreçlerini yerel seçimlerin hazırlık çalışmalarının önemli bir aşaması olduğunu vurgulamış ve sürecin bir demokrasi şölenine dönüşmesinin önemine vurgu yapmıştır. (Aynen bunu uygulamaya çalıştık.) Ayrıca PM’de ortaya çıkan irade önümüzdeki seçimlerde sadece bir başarıyı değil büyük bir zaferi getirecektir. Biz kazanınca bu ülkenin emekçileri, ezilenleri, dışlananları, yok sayılanları kazanacak, kentler kazanacak.”

Yine metinde kadın özgürlükçü, halkçı, demokratik yerel yerel yönetimler anlayışımızın özellikle altı çizilmiş oldu. Çok önem verdiğimiz bir başka açıklamayı hatırlatmak istiyorum. İdeolojik, politik, siyasi duruşumuz ve dilimizle ne statükocu ne de restorasyoncu çizgiye benziyoruz.

Yol temel stratejik hattımızdır

Demokrasi, barış, özgürlük ve adalet değerlerini üretecek 3. Yol stratejisi temel hattımızdır. DEM Parti kendisini mücadele ve müzakere partisi olarak görmektedir. Bu yol sadece seçimde kazanım elde etme yolu değildir; bu yol aynı zamanda Kürt sorununun demokratik çözümünün yoludur. Bu yol kayyım gasplarına karşı halk iradesine sahip çıkma, yolsuzluk ve çürümüşlüğe karış halkın aşına, yaşamına ve özgürlüğüne sahip çıkma yoludur. Bunu bugün neden hatırlatma ihtiyacı hissettik? Çünkü tartışmalar bazen dünden, olanlardan, bugüne kadar kat edilen yollardan bağımsız ele alınabiliyor. Küçük bir katkımız olsun istedik böyle bir hatırlatmayla.

İstanbul Büyükşehir Belediye Eş Başkan Adaylarımız Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni. Kendilerine başarılar diliyoruz. Diğer tüm belediye eş başkan adaylarımıza, il ve ilçe örgütlerimize, bizimle yol büyüyen yürümeye devam eden herkese teşekkürler. İstanbul’a DEM geliyor, artık tam zamanıdır diyoruz.

DEM Partililer, halklar demokrasi ve özgürlükler için birlikte yan yana, el ele ve omuz omuza mücadele ediyor. Sorumluluğumuzun farkındayız. Çabamız buna layık olmak içindir. Sürecin başından bu yana kararlı ve ısrarlı bir biçimde, hiçbir gelgit yaşamadan bu ülke yurttaşlarının yani hepimizin kazanacağı tüm seçenekler değerlendirildi. İddialıyız; DEM gelir, devran döner diyoruz. Kaybettirmek ya da kazandırmak için değil kazanmak için iddialıyız. Kaybettirmek ya da kazandırmak seçeneklerine sıkıştırılamayacak kadar tecrübeli ve güçlü bir siyasal hareketiz. Dün de öyleydik, bugün de öyleyiz. Kararlarımızı kimilerine rest ya da kimilerine jest olsun diye almıyoruz.

Dolayısıyla kimseye rest çekmiyor, kimseye de jest yapmıyoruz. Her şey oldukça açık ve son derece ilkeli ve şeffaf bir biçimde ortaya konuyor. Mücadele ve müzakere partisi olduğumuz gerçeğini hatırlatıyoruz. Siyaset halklar için eşitlik, adalet, özgürlük, refah ve daha iyi koşulların oluşması amacıyla yapılır. Diğer partiler kendilerine daha iyi hissetsin diye ya da daha kötü hissetsin diye değil. Bizim amacımız bu değil. Biz algı operasyonları ile yönlendirilebilecek bir parti değiliz. Gözü kulağı, gönlü bizimle olanlarla olmayanları ayırt edecek kadar büyük bir deneyimden ve ağır bedellerden süzülüp gelen bir hareketiz. Bunları ayırt edecek gücümüzün olduğunun bilinmesini isterim.”

Paylaşın

Ahmet Türk: CHP, Kürt Sorununu Çözecek Kabiliyette Değil

DEM Parti’nin Mardin Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ahmet Türk, CHP’nin 14 Mayıs seçimleri sürecinde kendileri ile açık görüşme yapılmadığını hatırlatarak, “CHP bu kadar muazzam bir sorunu çözecek kabiliyette değil” dedi ve şöyle konuştu:

“Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir araya gelmenin ve güçlü iki adaydan birinin etrafında toplanmanın doğru olduğuna inanıyorum. Çok farklı ideolojilerde olan partilerin bir araya gelmesiyle altılı masanın güçlü bir mesaj veremeyeceği inancı da bende vardı. Sayın Kılıçdaroğlu bir taraftan, açık açık bir görüşmenin içine girmediler bizle, çünkü biz cüzzamlı olarak görülüyoruz herkes uzaktan mesaj göndererek temas kurmaya çalışıyor, bu yanlıştır.

Ahmet Türk, açıklamasının devamında, “Buna rağmen bütün gücümüzle Kürdistan’da Kılıçdaroğlu’na destek verdiğimiz ortaya çıkıyor. Ancak Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorununu çözeceğine inancımız yoktu. Bugün de yok. CHP bu kadar muazzam bir sorunu çözecek kabiliyette değil. Bugün bir lider yok orada. Sayın Özgür Özel demokratik bir insan ama parti içinde Kürtleri kucaklayacak, hak ve özgürlüklerini sahiplenecek bir yapının CHP’de olduğunu düşünmüyorum.

Kürtlerin inkarı üzerinden bir siyaset yürütülmüş, bugün Kürtler CHP’den uzak durmuşsa bunun tarihi nedenleri var. Bugün bütün kurumlar Erdoğan’ın kontrolü altında. CHP’nin Kürt sorununu çözme gibi bir anlayışla ortaya çıkması halinde bunu çözebilecek bir güce sahip olmadığını ifade etmeye çalıştım. Bugün Kürtler üzerinde en büyük zulmü yürüten bugünkü iktidardır” ifadelerini kullandı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, KRT’de katıldığı programda gündemi değerlendirdi.

Çözüm sürecinin yeniden başlamasının kolay olmadığını belirten Türk, “Yeniden toplumu ortaklaştıracak bir siyasetin ortaya çıkmasıdır çabamız. Bugün milliyetçilik üzerinden apolitik kesimi kendi elinde tutmaya çalışan bir anlayış var. Kürtlerle ilgili düşmanca söylemler ortaya çıkıyor. Şu anda bir çözüm sürecinin başlayacağı konusunda da bir inanca sahip değilim” diye konuştu.

“Mardin’de büyük bir coşku ve partiyi sahiplenecek tutum var” diyen Ahmet Türk, kayyım konusunda ise görüşlerini şöyle dile getirdi:

“Bizim üzerinde durduğumuz halk iradesinin ortaya çıkmasıdır. İki dönemdir halk iradesi yok sayıldı. Bizim mücadelemiz bir demokrasi mücadelesidir. Türkiye’de adaletin, eşitliğin, barışın olduğu bir süreci yakalamaktır. Halka hizmet önemli ama bu ülkede demokrasinin kalıcı hale gelmesi için de mücadele ediyoruz. Kayyum atayabilirler ama bizim için önemli olan halkımızın buna rızasının olmadığını ortaya koymak. Elbette halkımıza hizmet etmek isteriz, yerel yönetimleri önemseriz. Bugün hukukun, adaletin olmadığı bir ülkede her şey olabilir.”

Başak Demirtaş’ın adaylık başvurusunda bulunması ardından da adaylığını çekmesi konusunda Demirtaş’a hak verdiğini söyleyen Ahmet Türk, şöyle konuştu:

“Başak Demirtaş’ın tutumu bence doğruydu. Partiyi sahiplenecek bir tavır gösterdi. Burada önemli olan Türkiye’nin her yerinden aday çıkarılması konusunda bir mesajdı. Bizim mücadelemiz bir demokrasi mücadelesidir. Kürt halkının sindirilme politikasına karşı demokrasiyi kalıcı hale getirmek için mücadele ediyoruz. ‘Zayıf’ aday ‘güçlü’ aday tartışması yürütüldü. Bizim siyasetimiz belli. Bugüne kadar inkar edilen bir halkın mücadelesini verdiğimiz için tabanımız niçin mücadele ettiğimizi çok iyi görüyor ve anlıyordur diye düşünüyorum.

Çözüm sürecinin yeniden başlayıp başlamayacağı konusunda görüşü sorulan Ahmet Türk, “Şu anda bir çözüm sürecinin başlayacağı konusunda da bir inanca sahip değilim” dedi. Türk, şöyle konuştu:

“Elbette ki mücadelemiz bir çözümün ortaya çıkması için, bunun mücadelesini veriyoruz. Kürtlere karşı yürütülen acımasız bir siyasetin sonuç almayacağını kendisi de görmek durumundadır. Cumhurbaşkanının kendi deyimiyle nasıl Filistinliler bitmezse Kürtler de bitmez.

Yeniden toplumu ortaklaştıracak bir siyasetin ortaya çıkmasıdır çabamız. Bugün milliyetçilik üzerinden apolitik kesimi kendi elinde tutmaya çalışan bir anlayış var. Kürtlerle ilgili düşmanca söylemler ortaya çıkıyor.

Şu anda bir çözüm sürecinin başlayacağı konusunda da bir inanca sahip değilim. Kobanê davası boş bir dava, bir kumpas davası. Kim ne derse desin sayın Öcalan’ın söylemlerinin Kürtler üzerinde bir etkisi var. Avukatlarıyla görüşeceği yeni bir sürecin başlamasının mesajını verecek bir süreci zorunlu görüyoruz.

‘Kürtler potansiyel tehlikedir, Türkiye’yi bölmeye çalışıyor’ mesajlarıyla ırkçı kesimleri Kürtlere karşı bir yere getiriyor. Bizim başından beri söylediğimiz halkların ortak demokratik değerler etrafında buluşmasıdır. Cumhuriyet’ten bugüne kadar Kürtleri susturmaya, sindirmeye çalışan bir mantıkla karşı karşıya kaldık. Bu mantık ne Türklere ne Kürtlere bir şey getirir.

Biz bir siyasi partiyiz, kimsenin arka bahçesi değiliz. Demokrasiyi içselleştiren kesimi kucaklayan bir siyasetimiz de var. Bizim tabanımız politize olmuş bir taban, ne yapacağını gayet iyi biliyor.”

“Bir sorunu çözmeniz için bir hakkı, hukuku içselleştirmeniz gerekiyor”

Çözüm sürecinin sona ermesi konusunda ise Erdoğan’ı işaret eden Türk, şunları söyledi: “Erdoğan’ın kontrolü dışında bir geliştiğine inanmıyorum. 7 Haziran seçimlerinde partimiz yüzde 13’lere çıktı. Erdoğan, Kürtlerin kendisine destek vereceğini düşünürken partimize destek verdi. Bir sorunu çözmeniz için bir hakkı, hukuku içselleştirmeniz gerekiyor. Kürtlerin bir halk olduğunu bir dilinin, kültürünün olduğunu içselleştireceksiniz. Televizyon karşısında bir araya gelerek bir sorun çözülmez.

CHP’nin tutumu da eleştiren Ahmet Türk, 14 Mayıs seçimleri sürecinde kendileri ile açık görüşme yapılmadığını hatırlatarak “CHP bu kadar muazzam bir sorunu çözecek kabiliyette değil” dedi ve şöyle konuştu:

“Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir araya gelmenin ve güçlü iki adaydan birinin etrafında toplanmanın doğru olduğuna inanıyorum. Çok farklı ideolojilerde olan partilerin bir araya gelmesiyle altılı masanın güçlü bir mesaj veremeyeceği inancı da bende vardı. Sayın Kılıçdaroğlu bir taraftan, açık açık bir görüşmenin içine girmediler bizle, çünkü biz cüzzamlı olarak görülüyoruz herkes uzaktan mesaj göndererek temas kurmaya çalışıyor, bu yanlıştır.

Buna rağmen bütün gücümüzle Kürdistan’da Kılıçdaroğlu’na destek verdiğimiz ortaya çıkıyor. Ancak Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorununu çözeceğine inancımız yoktu. Bugün de yok. CHP bu kadar muazzam bir sorunu çözecek kabiliyette değil. Bugün bir lider yok orada. Sayın Özgür Özel demokratik bir insan ama parti içinde Kürtleri kucaklayacak, hak ve özgürlüklerini sahiplenecek bir yapının CHP’de olduğunu düşünmüyorum. Kürtlerin inkarı üzerinden bir siyaset yürütülmüş, bugün Kürtler CHP’den uzak durmuşsa bunun tarihi nedenleri var. Bugün bütün kurumlar Erdoğan’ın kontrolü altında. CHP’nin Kürt sorununu çözme gibi bir anlayışla ortaya çıkması halinde bunu çözebilecek bir güce sahip olmadığını ifade etmeye çalıştım. Bugün Kürtler üzerinde en büyük zulmü yürüten bugünkü iktidardır.”

“İlkeli bir siyaseti esas almak lazım”

Ahmet Türk’ün açıklamalarından bazı satırbaşları ise şöyle: “Doğru bir rota izlediğinizde toplum sizi anlar ama bakıyoruz sol siyaset çok güçsüz. O zaman hem sosyalistler, devrimciler hem de demokrasi mücadelesi verenler kendilerini gözden geçirmelidirler. İlkeli bir siyaseti esas almak lazım.

Geçmişteki gibi bir akademisyen üzerinden verilecek bir mesajın anlamı yok. Sayın Öcalan’ın avukatları vardır, üç yıldır görüşmüyor. İstediği mesajı verme zemini ortada yok. Avukatlarıyla görüşürse, bazı mesajlar verilirse halk üzerinde bir karşılığı olacağını kabul etmek gerekiyor. Kürtler üzerinde elbette önemli bir etkisi var.

Paylaşın

Başak Demirtaş, İstanbul İçin Aday Olmayacağını Duyurdu

Başak Demirtaş, 31 Mart’ta yapılması planlanan yerel seçimlerde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nden (DEM Parti) İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı için adayı olmayacağını duyurdu.

Haber Merkezi / DEM Parti de daha sonra bir açıklama yaparak Başak Demirtaş’a sürece katkılarından dolayı teşekkür etti.

Partiden yapılan açıklamada, “Yetkili kurullarımız gelinen aşamada tüm seçenekleri masaya yatırarak gelişmeleri değerlendirmiş ve Başak Hanım’la bir araya gelerek tam bir uyum ve koordinasyon halinde ortaklaşarak aday olmaması görüşüne varılmıştır” denildi.

Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) başkanlığı için aday olmayacağını duyurdu.

Yazılı açıklama yapan Demirtaş “Gelinen aşamada benim adaylık beyanımın bir başvuruya dönüşmemesi konusunda da partimizle ortak görüş birliğine varmış bulunmaktayız” dedi. Demirtaş’ın yaptığı yazılı açıklama şöyle:

“Partimizin büyük bir titizlikle sürdürdüğü yerel seçim politikasına güçlü bir destek vermek amacıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan adaylığı için sorumluluk almaya hazır olduğumu ifade etmiştim.

5 Şubat 2024 Pazartesi tarihinde Partimizi temsilen bir heyetle bir araya gelerek tüm gelişmeler hakkında bilgilendirildim. Karşılıklı yürüttüğümüz istişareler sonucunda Partimiz, bu irade beyanından güç aldıklarını belirterek bizleri onurlandırmıştır. Adaylık tartışmalarında bize eksiksiz desteğini sunan ve güven duyan DEM Parti Genel Merkezine ve saygıdeğer halkımıza sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Bununla birlikte gelinen aşamada benim İstanbul Büyükşehir Belediyesi adaylık beyanımın bir başvuruya dönüşmemesi konusunda da Partimizle ortak görüş birliğine varmış bulunmaktayız. Tüm halkımız ve partililerimiz bilmeli ki bütün kararlar Partimizle tam bir uyum ve koordinasyon içerisinde alınmıştır.

Önümüzdeki günlerde Partimizin ilan edeceği adaylar hepimizin adayları olacak ve tüm gücümüzle bu kıymetli arkadaşlarımızın arkasında duracak, Partimizin başarısı için çalışacağız.

Partimizin resmi açıklamaları dışındaki hiçbir açıklamaya itibar edilmemesini, hiçbir spekülasyona prim verilmemesini özellikle rica ediyoruz. Hep birlikte başaracağız, ne olursa olsun temel demokrasi ilkelerimizden; adalet, eşitlik ve barış arayışımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Ve mutlaka kazanacağız. Dem dema me ye!”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nden (DEM Parti) yapılan yazılı açıklamada ise şu ifadelere yer verildi:

“Partimiz, yerel seçim çalışmaları kapsamında kent uzlaşısının sağlanamadığı Türkiye’nin her yerinde kendi adaylarıyla halkın huzuruna çıkma kararı almış ve bunu kamuoyuyla paylaşmıştır.

Tüm seçim bölgeleri arasında doğal olarak en fazla tartışılan yer İstanbul Büyükşehir Belediyesi’dir. Bu çerçevede partimiz de İstanbul’u özel olarak ele almış ve yetkili kurullarımızda kapsamlı tartışmalar yürütülmüştür.

İstanbul için aday adayı olarak ismi geçen tüm kıymetli arkadaşlarımızın varlığı ve irade beyanı partimize, tabanımıza güç ve moral vermiştir. Bu isimler arasında kamuoyunda en çok yol arkadaşımız Sevgili Başak Demirtaş’ın ismi öne çıkmıştır. Yoldaşımız Başak Demirtaş’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi adaylığı konusunda partimize verdiği destek hiç kuşkusuz bize büyük bir güç katmıştır.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi adaylığı için yaptığı irade beyanıyla partimizin seçim politikalarını destekleyerek bizleri daha da güçlendiren Başak Hanım’la sürecin başından itibaren istişare halindeyiz.

Yetkili kurullarımız gelinen aşamada tüm seçenekleri masaya yatırarak gelişmeleri değerlendirmiş ve Başak Hanım’la bir araya gelerek tam bir uyum ve koordinasyon halinde ortaklaşarak aday olmaması görüşüne varılmıştır.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi için aday isimlerimiz ise önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşılacaktır.

Sevgili Başak Demirtaş’a katkılarından ötürü olanca güvenimizle teşekkür ediyor, sürecin bundan sonraki kısmında da destek sunmaya devam edeceğini biliyoruz.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi adaylığı konusunda partimizin resmi açıklamaları dışında cereyan eden hiçbir açıklamaya itibar edilmemesini ve hiçbir spekülasyona zemin sunulmamasını özellikle rica ediyoruz. Demokrasi mücadelesinden taviz vermeden, cezaevlerindeki ve sürgündeki tüm yoldaşlarımızla omuz omuza yürümeye devam edeceğiz.”

Paylaşın

DEM Parti’den “AK Parti İle Örtülü İşbirliği’ İddialarına Yanıt

DEM Parti’nin AK Parti ile örtülü iş birliği yaptığı iddiaları ortaya atılırken, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Sezai Temelli, bu iddiaları siyasi nezaketsizlik olarak niteledi.

Sezai Temelli, “Murat Kurum da, Ekrem İmamoğlu da seçimi kaybederse kendi stratejisi nedeniyle kaybeder. AKP’si, CHP’si kendi başarısızlıkları ya da yaratamamış oldukları ittifak politikaları sebebiyle sürüklendikleri yer için partimizi sorumlu görmeleri, partimiz üstünden kendi başarısızlıklarını örtmeye çalışmaları kabul edilebilir değil” dedi.

31 Mart 2024 yerel seçimlerine kısa bir süre kala aday belirleme süreçlerinde sona geliniyor. DEM Parti’nin İstanbul’da aday çıkaracağını açıklaması ve cezaevinde bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’ın isminin öne çıkması başka bir tartışma sebebi oldu.

CHP’ye yakın isimlerden “Başak Demirtaş AKP’nin adayı, Murat Kurum’a seçimi kazandıracaklar, Selahattin Demirtaş da dışarı çıkacak, Başak Demirtaş kayyum atanmaması karşılığında aday oldu” gibi eleştiriler gelirken, DEM Parti’nin AKP ile örtülü iş birliği yaptığı iddiaları ortaya atıldı.

10Haber’e konuşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Sezai Temelli bu iddiaları siyasi nezaketsizlik olarak niteledi.

Temelli, “Biz pazar günü İstanbul’da aday çıkaracağımızı açıkladık. 9 Şubat’a kadar aday çalışmaları sürecek. İstanbul başta olmak üzere aday çıkarabildiğimiz – eğer bir güç birliği, kent uzlaşısı yoksa- yerlerde de adaylarımızı açıklayacağız. Başak Demirtaş ile ilgili gelen soruya da ‘aday havuzumuzda’ dedik.

O günden beri sosyal medyada çok kirli bir dille, adeta nefret söylemiyle aday çıkarmakla ilgili ve başka konularda suçlamalar var. ‘AKP’nin adayı’ demek, pazarlık yapıldığını öne sürmek sosyal medya kirliliğinin klasik hali. Bu ithamlar ne siyasi nezakete sığar, ne de güç birliği görüşmelerinin içinde yeri olabilir. Güç birliği olsa olurdu. Olmuyorsa CHP’nin kendisine bakması gerekiyor.

Biz kendi siyasi kararımızla yol alıyoruz. Murat Kurum da, Ekrem İmamoğlu da seçimi kaybederse kendi stratejisi nedeniyle kaybeder. AKP’si, CHP’si kendi başarısızlıkları ya da yaratamamış oldukları ittifak politikaları sebebiyle sürüklendikleri yer için partimizi sorumlu görmeleri, partimiz üstünden kendi başarısızlıklarını örtmeye çalışmaları kabul edilebilir değil” dedi.

“Batıda kent uzlaşısıyla yol aldığımız ilçeler, iller var”

Mayıs seçimlerinin ardından yerel seçimlerde ‘kent uzlaşısı’ ile hareket etmeye karar verdiklerini belirten Temelli “Her kentin yerel özelliklerini dikkate alacağız. Kürt illerinde adaylarımızı halk oylamalarıyla belirledik. Batıda kent uzlaşısıyla yol aldığımız ilçeler, iller var. Bu kent uzlaşısının içinde birçok parti var. Güç birliği olan yerler var. İstanbul’da bu şu ana kadar olmadı” dedi.

Ortak aday görüşmelerinin sürdüğüne dikkat çeken Temelli, “CHP adayları üstünde netleşmiş bir yer yok ama kentin dinamikleriyle ortak aday çıkarma eğilimi olan yerlerde çalışma sürüyor. Bu ayın dokuzuna kadar onları da netleştirmeye çalışıyoruz. Belli yerlerde ortak aday çıkabilir. Bu ortak adaylarla seçime gidilebilir.

Her yerde adayımızla gideceğimizi ama kent uzlaşısını da dikkate alacağımızı defalarca belirtmemize rağmen maalesef yine pazarlık aklına sıkışan belli şeyler yaşanıyor. İthamların bir kaynağı da bu tabii. Aslı astarı olmayan ithamlar. Her şeyden önce insanları hedef alan, kirli bir dille saldıran tavrı kabul etmemiz mümkün değil” diye konuştu.

Paylaşın

DEM Parti’den Anayasa Mahkemesi’ne Can Atalay Başvurusu

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), vekilliği düşürülen Can Atalay için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. Bir milletvekilinin vekilliğinin düşürülebilmesi için kesin mahkumiyet kararının olması gerektiği belirtilen başvuruda, ancak Atalay hakkında kesin hükmün bulunmadığı hatırlatıldı.

AYM’nin ihlal ve yargılamanın yeniden yapılması kararı verdiği ifade edilen başvuruda, bu sebeple Yargıtay’ın verdiği mahkumiyet kararının ortadan kalktığı kaydedildi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) sonra Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’de (DEM Parti), milletvekilliği düşürülen Can Atalay için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. Başvuruda, AYM’nin ve Yargıtay’ın yanı sıra Meclis sürecinde yaşananlara yer verildi.

Artı Gerçek’te yer alan habere göre, Bir milletvekilinin vekilliğinin düşürülebilmesi için kesin mahkumiyet kararının olması gerektiği belirtilen başvuruda, ancak Atalay hakkında kesin hükmün bulunmadığı hatırlatıldı. AYM’nin ihlal ve yargılamanın yeniden yapılması kararı verdiği ifade edilen başvuruda, bu sebeple Yargıtay’ın verdiği mahkumiyet kararının ortadan kalktığı kaydedildi.

Başvuruda, “Ortada kesin hüküm olmadığı halde kesin hüküm varmış gibi işlem yapılarak, muvazaa yapılmıştır. Bu nedenle yapılan işlemin yok hükmünde olduğu tespiti yapılmalıdır. Anayasa’nın 153. Maddesi’nde Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmak zorunda olduğu düzenlenmiştir. Bu durumda Anayasa Mahkemesi kararı ile hak ihlali verilen ve yeniden yargılama yapılması gereken bir milletvekilinin vekilliğinin Anayasaya aykırı olacak şekilde düşürülmesinin tespit ve iptal davası konusu olması gerekmektedir” denildi.

Yetkisizlik tartışmasının yapılmaması gerektiği ve uyuşmazlığın esasına girerek karar verilmesi gerektiği belirtilen başvuruda, ayrıca Meclis’te Yargıtay’ın kararının okunduğu ve Anayasa’nın aradığı karar olmadığı ifade edilerek, kararın iptal edilmesi istendi.

CHP ve TİP de başvurmuştu

CHP de hukuk dışı şekilde milletvekilliği düşürülen Atalay’a ilişkin kararın ‘yok hükmünde’ olduğunun tespit edilmesi talebiyle AYM’ye başvurmuştu. CHP’li Gökhan Günaydın, “Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi yok hükmündedir. Tespitini talep ediyoruz” demişti.

Yine Türkiye İşçi Partisi, Hatay Milletvekili Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesinin iptal edilmesi talebiyle Can Atalay ve TİP Genel Başkanı Erkan Baş adına avukatları aracılığıyla Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunmuştu.

Ne olmuştu?

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Can Atalay hakkında “seçilme hakkı” ve “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı” yönlerinden verilen hak ihlali kararına uyulmaması nedeniyle yapılan iki başvuruda da hak ‘hak ihlali’ kararı vermişti.

21 Aralık’ta İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne ulaşan ikinci karar mahkeme tarafından bir önceki kararda olduğu gibi Yargıtay’a gönderilmişti.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Şerafettin Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesince verilen ikinci ihlal kararının hukuki değeri olmadığını, bu bağlamda Anayasa’nın 153/6. Maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın var olmadığını belirterek Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyulmamasına karar vermişti.

Tartışmalar devam ederken Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkındaki Yargıtay 13. Hukuk Dairesi kararı, TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ’ın yönettiği TBMM oturumunda okundu, Gezi Davası kapsamında halen Silivri Cezaevi’nde tutulan Can Atalay’ın vekilliği hukuka aykırı bir biçimde düşürülürken muhalefet milletvekilleri kürsü önünde protestoda bulundu.

TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ kararı okuduğu sırada bazı milletvekilleri başkanlık divanını işgal etti ve ıslıklarla protesto etti. Bozdağ’ın önüne ‘Can Atalay’a özgürlük’ yazılı dövizler fırlatılırken bir milletvekili Bozdağ’a anayasa kitapçığı fırlattı.

Paylaşın

Depremin Birinci Yıl Dönümü; DEM Parti’den 100 Soruluk Önerge

DEM Parti, 53 bin 537 kişi hayatını kaybettiği, 107 bin 213 kişi yaralandığı Kahramanmaraş merkezli depremin birinci yıl dönümünde, Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın cevaplaması talebiyle Meclis’e 100 soruluk önerge sundu.

100 soruluk önergede, eski Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un 130 bin kişinin yaşamını yitirdiğine dair ifadelere vurgu yapıldı ve “Şüphesiz gerçek rakamların, açıklanan resmi rakamların çok daha üzerinde olduğu, uzun süredir kamuoyunun malumudur” denildi.

“Ölümlerin devlet kurumlarının bölgeye geç gitmesinden kaynaklı artığına” dikkat çekilen önergede, depremden kaynaklı ortaya çıkan sorunların hâlâ çözülmediği belirtildi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekilleri Gülüstan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli, 6 Şubat 2023’te yaşanan 11 ili etkileyen Maraş merkezli depremin birinci yıl dönümüne ilişkin Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın cevaplaması talebiyle soru önergesi verildi.

DEM Parti Grup Başkanvekillerinin yönelttiği sorular şöyle:

1- DEM Parti, önergede deprem, sonuçları ve hala çözülemeyen sorunlara ilişkin yüz soru da sordu. Söz konusu sorular şöyle; “1-6 Şubat 2023 günü meydana gelen depremlere neden geç müdahale edilmiştir?

2- İHA-SİHA’lardan görüntü alınamamış mıdır?

3- Uluslararası yardım çağrısı ne zaman yapılmıştır?

4- Hangi ülkelerden arama- kurtarma ekipleri ve yardımlar gelmiştir?

5- Yapılan  yardımlar esnasında neden kaos oluşmuştur? Kaos neden engellenmemiş ve yardımların bir düzen çerçevesinde yapılması sağlanmamıştır?

6- GMS şirketleri neden hizmet verememiş; iletişim neden sağlanamamıştır?

7- AFAD’ın 2020 tarihli Maraş İl Afet Risk Azaltma Planı’nda hangi uyarılar yapılmıştır?

8- 2020 tarihli Maraş İl Afet Risk Azaltma Planı’nda yer alan hususlara dair çalışmalar neden 3 yıl boyunca yapılmamıştır?

9- Enkaz altında kalan insanların yaşama şanslarının sağlanması adına neden teknik ekipler görevlendirilmemiş, neden ölümlerin artmasına göz yumulmuştur?

10- Deprem sonrası ilan edilen OHAL kararı depremin etkilerinin azaltılması noktasında faydalı olmuş mudur? OHAL ilanı ile umulan fayda sağlanmış mıdır?

11- Depremler neticesinde meydana gelen toplam can kaybı nedir? Gerçekçi verilere ulaşılmasına dönük çalışmalar yürütülmüş müdür?

12- Önceki dönem Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olan Murat Kurum’un can kaybına dair ifade ettiği 130 bin can kaybı ifadesi doğru mudur?

13- Deprem gerçeğini görmezden gelen planlamalar, usulsüz imar ve yapı denetim izinlerinin yarattığı etki nedeniyle yıkılmış bina sayısı kaçtır?

14- Deprem illerinin hepsini kapsayacak şekilde yıkılan ve yıkılması kararlaştırılan bina sayısı kaçtır?

15- Tespit edilen az, orta ve yüksek hasarlı yapı sayısı kaçtır? Şu ana kadar hasar durumu değiştirilen bina sayısı kaçtır? Ağır hasarlı olarak tespit edilen yapıların yıkım süreçlerine dair güncel veri nedir?

16- Yıkımların kontrolsüz olduğu, yönetmeliklerde yer alan tedbirlerin alınmadığı, sulamanın yapılmadığı çokça kez basına yansımıştır. Yıkımla ilgili kimlere yetki verilmiştir? Bu yetkiden hareketle faaliyet yürütenler halk ve çevre sağlığını gözetmeden gerçekleştirdikleri yıkımlardan mesul tutulmuş mudur? Yıkımların denetimi nasıl sağlanmaktadır?

17- Deprem illerindeki hava ölçümlerinin durdurulduğu bilinmektedir. Ölçümlerin durdurulma nedenleri nelerdir? Güncel olarak ölçümler yapılmakta mıdır? Deprem illerindeki sonuçlar nelerdir? Asbest dahil olmak üzere havada bulunan ince partiküllerin oranları nelerdir?

18- Sağlıktan gıdaya geniş bir spektrumda olumsuz etkileri bulunan asbeste dair alınan önlemler nelerdir?

19- Geçici barınma alanlarının insani gereksinimleri karşılamadaki yetersizlikleri nelerdir?

20- Kış aylarında sıkça karşılaşılan sel, taşkın, yangın vb. problemleri depremzedelerin zorlu yaşamlarını olumsuz etkilemiştir. Geçici barınma merkezleri oluşturulurken iklim, sosyo-ekonomik, ve kültürel koşullar neden dikkate alınmamıştır?

21- TMMOB gibi meslek örgütleri ve STK’lar yeniden yapılaşmanın seçildiği bölgelerin mera alanları, tarım alanları, sulak alanlar ve ormanlık alan olduğuna dair tespitlerde bulunmuştur. Bu tür alanlar toprak yapısı itibariyle ciddi riskler teşkil ettiği halde neden bu bölgelerde yapılaşmaya gidilmektedir?

22- Depremin 18. gününde yayınlanan ve yeniden yapılaşma ihalelerinin aktarımını yapan Afet Bölgesi Tasarım Alanları Rehberi oluşturulmadan önce uzman görüşleri alınmış mıdır?

23- Bu ihaleler kimlere verilmiştir? İhale prosedürleri ne şekilde işletilmiştir? İhaleyi alan şirketlerin çalışmalarına dair güncel veriler nelerdir?

24- Deprem bölgelerinde tarımsal üretimde karşılaşılan sorunlar nelerdir?

25- Depremin zorlayıcı sonuçları itibariyle tarımsal üretimi bırakmak zorunda kalan çiftçi sayısı kaçtır?

26- Deprem sonrasında diğer illere göçler nasıl gerçekleşmiştir?

27- Deprem nedeniyle başka kentlere göç etmek zorunda kalan kişiler için bir destek çalışması yürütülmüş müdür?

28- Deprem sonrasında işini, evini, yakınlarını kaybeden yurttaşlar için hangi çalışmalar yürütülmüştür?

29- Deprem sonrası işgücü kaybı olan yurttaşlar için bir çalışma yürütülmüş ve  hayatlarını idame ettirmelerine dönük çalışmalar yürütülmüş müdür?

30- Deprem anında ve sonrasında kaç kadın doğum yapmıştır? Kaçı yaşama şansı bulmuştur?

31- Kadınların doğum yahut düşük nedeniyle tedaviye erişim olanakları sağlanmış mıdır? Deprem anında ve sonrasında kaç bebek ölümü gerçekleşmiştir?

32- Kadınların depremler sırasında ve sonrasında bakım emeği başta olmak üzere maruz kaldıkları mağduriyetlerin giderilmesi adına hangi çalışmalar yürütülmüştür?

33- Depremde hayatını kaybeden çocuk sayısı kaçtır? Kaçının kimliği tespit edilmiştir? Kimliği tespit edilen çocuklarım cenazeleri yakınlarına teslim edilmiş midir?

34- Depremde yakınlarını kaybeden, ebeveynsiz kalan çocuk sayısı kaçtır? Bu çocuklar nerededir?

35- Depremde kaybolan çocuk sayısı kaçtır? Kaybolan çocuklara ilişkin yapılan çalışmalar nelerdir?

36- Deprem nedeniyle göç eden çocuk sayısı kaçtır? Göç hangi kentlere yapılmıştır? Çocukların göç ettiği yerlerde yaşam koşullarına ilişkin devlete bağlı kurumların yaptığı herhangi bir çalışma var mıdır?

37- Deprem bölgelerinde henüz yeni doğmuş ve yine bebeklik döneminde olan çocukların çocukluk aşıları yapılmış mıdır? Çocukların aşı durumu ve gelişimlerine dair çalışmalar yapılmış mıdır?

38- Deprem nedeniyle okullar yıkıldığı için eğitime devam edemeyen çocuk sayısı kaçtır?

39- Deprem bölgesinde çocuk yoksulluğuna dair veriler nelerdir? Herhangi bir çalışma yapılmış mıdır?

40- Deprem bölgesinde yaşayan çocukların halihazırda barınma, sağlık, eğitim gibi alanlarda yaşadıkları temel sorunlar nelerdir?

41- Deprem nedeniyle engelli hale gelen çocuk sayısı kaçtır? Engelli çocuklar için ne gibi çalışmalar yapılmaktadır?

42-  Deprem bölgesinde nöroçeşitlilik, etnik, inanç ve cinsiyet kimliğinden dolayı çocukların yaşadığı sorunlar nelerdir? Bu sorunların çözüm bulması için ne gibi çalışmalar yapmaktadır?

43-  Deprem sonrası çocuklara hukuki destek vermek açısından oluşturulan birimler var mıdır? Bunlar hangileridir?

44-  Deprem sonrası devlet bütçesinden deprem bölgesindeki çocuklar için ayrılan ve harcanan resmi kaynak ne kadardır?

45-  Bakanlıklar ve devlete bağlı kurumlar deprem sonrası çocukların sorunlarını çözmek için çocuklarla çalışan kaç sivil toplum kuruluşuyla protokol imzalamıştır? Bu kurumlar hangileridir? Bu protokoller için ayrılan devlet bütçesi ne kadardır?

46-  Depremde hayatını kaybeden engelli yurttaşlara ilişkin herhangi bir tespit yapılmış mıdır? Hayatını kaybeden engelli sayısı kaçtır?

47-  Deprem sonrası engelli kalan yurttaş sayısı kaçtır?

48-  Deprem sonrası barınma ihtiyacı karşılanırken engellilerin özgün durumları gözetilmiş midir? Ortak kullanım alanları, tuvalet, banyo vb. engelli yararına ve önceliklerine uygun mudur?

49-  Engelli yurttaşlara sağlanan ekonomik, sosyal, psikolojik destekler nelerdir? Bu destekler hangi periyotlarla sağlanmıştır ve güncel durumları nedir?

50-  Engelli bireylerle yaşayan yurttaşlar için yapılan herhangi bir çalışma söz konusu mudur? Bu bireylere veya ailelere ekonomik, sosyal, psikolojik bir destek sağlanmış mıdır?

51-  İşitme cihazı, tekerlekli sandalye, beyaz baston, protez gibi yardımcı cihazlarına erişimlerini kaybeden engellilerin ihtiyaçlarını karşılamaya dönük bir çalışma yapılmış mıdır?

52-  Tedavi ve düzenli kullanım gerektiren medikal malzemelere erişimde yaşanan zorluklara dair ne tür çözümler üretilmiştir?

53-  Deprem sebebiyle yurdunu terk etmek zorunda kalan engellilere maddi ve lojistik destek sağlanmış mıdır?

54-  Engelli depremzedelerin sorunlarına çözüm üretmek adına hangi kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütleri ile çalışma yürütülmüştür?

55-  Adıyaman’da deprem sonrası açığa çıkan ihtiyaçları dayanışma ile onarmaya çalışan Rosa Kadın Derneği, Rengarenk Umutlar Derneği, Çocuk Çalışmaları Derneği, Ferat Dil ve Kültür Çalışmaları Derneği (Ferat/Der) ve Afet Yönetimi ve Dayanışma Derneği’nin kira sözleşmesi ve temsilcilik izni gibi resmi prosedürleri tamamlamış olmalarına rağmen 14 Aralık 2023’te konteynır dahil bütün malzemelerine el konulmasının gerekçesi nedir? El konulan malzemeler nerededir?

56-  Deprem sonrasında enkaz kaldırma çalışmaları esnasında kaç savcı ve hakim görevlendirilmiştir?

57-  Depremler sonrasında enkaz kaldırma çalışmaları esnasında kaç kişiden DNA örneği alınmıştır?

58-  Deprem sonrasında enkazlardan çıkarılan herkesten DNA örneği alınmama gerekçesi nedir?

59-  Depremlerde yaşamını yitirenlerin definleri gerçekleştirilirken kaç savcı görev almıştır?

60- Depremlerde yapılan definlerin tamamından DNA örneği alınmış mıdır?

61-  Kimsesizler mezarlığına yapılan definlerde, kimlik tespit çalışmaları ve eşleştirmeler neden eksik yapılmıştır?

62-  Depremler sonrasında vücut bütünlüğünü yitiren cenazelerden DNA örneği alınmış mıdır? Vücut bütünlüğü bozulan kimselerden DNA örneği alınmama gerekçesi nedir?

63-  Yıkılan binalardan tüm cenazelerin çıkarılması beklenmeden enkaz kaldırma çalışmalarının yürütülme gerekçesi nedir?

64-  Yıkılan binalardan tüm kişiler çıkarılmadan enkaz kaldırma çalışması yapılması sonucu kaç kişi yaşamını yitirmiştir? Kaç kişinin vücut bütünlüğünün bozulmuş olduğu tespit edilmiştir?

65-  Tüm cenazeler çıkarılmaksızın enkaz kaldırma çalışmalarının ağır iş makineleriyle yürütülmesinin, cenazelere zarar vereceği neden değerlendirilmemiştir?

66-  Enkaz kaldırma çalışmalarının, ölüye saygı çerçevesinde yürütülmeme gerekçesi nedir?

67-  Ağır yaralı olanların derhal ambulanslara bindirildiği ve diğer kentlerdeki hastanelere sevk edildiği esnada kimlik belirleme çalışmaları neden yapılmamıştır? Hangi hastaneye hangi şehirden kaç kişinin sevk edildiği bilgileri neden kayıt altına alınmamıştır?

68-  Bilhassa çocukların insan ticareti yaptığı bilinen kişiler eliyle kaçırıldıkları yönündeki iddialar değerlendirilmiş midir? Yapılan kayıp başvuruları bu çerçevede değerlendirilmiş midir? İnsan kaçakçıları tarafından kaçırılma iddiaları bağlamında bir çalışma yürütülmesi gündeminizde olacak mıdır?

69-  Aile Bakanlığı tarafından kaç çocuğun evlatlık olarak verildiği bilgisi bakanlık verilerinizde mevcut mudur? Bu sayı kaçtır?

70-  Yakınlarının bulunması amacı ile kaç kişi feth-i kabir talebinde bulunmuştur? Bu taleplerin kaçına yanıt verilerek kaç mezar yeniden açılarak DNA eşleştirme çalışması yürütülmüştür?

71-  6 Şubat depremleri olağanüstü haller kapsamında olup tüm mezarlıkların açılarak kimlik tespiti çalışmalarının yürütülmesi söz konusu olacak mıdır?

72-  Kayıp yakınlarının mağduriyetlerinin giderilmesi adına kayıpların bulunmasına dönük bir çalışma yürütülecek midir?

73-  Halihazırda afet bölgesi ilan edilen illerde kaç okul eğitim-öğretim dönemine eksiksiz başlayabilmiştir?

74-  Afet bölgesi ilan edilen illerde yaşayan ve eğitim-öğretime ara vermek zorunda kalan çocukların eksik dönemlerinin telafisi sağlanmış mıdır? Öğrencilerin müfredatta eksik kaldığı kısımların telafisi için hangi çalışmalar yapılmıştır/yapılacaktır?

75-  Afet bölgesi ilan edilen illerden diğer illerdeki eğitim kurumlarına nakil sayıları illere ve okul türlerine göre ne şekilde dağılmıştır?

76-  Türkiye genelinde tüm okulların depreme dayanıklılık tespiti yapılmış mıdır? Şayet hepsi tamamlanmadıysa dahi, kaçı tamamlanmış ve kaç okulun depreme dayanıklı olmadığı tespit edilmiştir?

77-  Halihazırda depreme dayanıklı olmadığı tespit edilen kaç okul için yıkım kararı alınmıştır? Kaç okulun güçlendirilmesine karar verilmiştir?

78-  Yıkım kararı alınan okul binaları kaç yıllıktır? Güçlendirme kararı alınan okullar, Deprem Yönetmeliği öncesinde mi sonrasında mı inşa edilmiştir?

79-  Yıkım kararı alınan okulların yerine yeni kurumlar inşa edilecek midir? Bunun için ne kadarlık süre öngörülmektedir?

80- Güçlendirme çalışması yapılacak okullardaki bu çalışmalar ne zaman başlatılmıştır? Ne zaman bitirilmesi planlanmaktadır?

81-  Yıkım yahut güçlendirme çalışması yapılacak olan okulların bu tadilat ve yıkım işleri hangi şirketlere ihale edilmiştir? Bunun için Bakanlığınız bütçesinden ne kadar harcama yapılması öngörülmektedir?

82-  Okulları yıkılacak yahut tadilattan geçirilecek olan öğrencilerin, geçici bir süre farklı eğitim kurumlarında okullarına devam etmeleri yönündeki karar hangi kriterlere göre alınmıştır?

83-  Deprem bölgesi ilan edilen illerde toplam kaç kişiye elektrik ve su faturası gönderilmiştir? Deprem bölgesinde kalan yurttaşlara gönderilen elektrik ve su faturalarının toplam tutarı nedir?

84-  Evlerinin hasarlı olmasından mütevellit çadırlarda ikamet eden yurttaşların evlerine yüklü miktarlarda fatura gönderilmesinin izahı nedir?

85-  Ağır hasarlı olduğu için hiç kullanılmayan evlerden yapıldığı iddia edilen enerji sarfiyatının kaynağı nedir? Bu yüklü faturalara eş değer ölçekte elektrik kullanılmış mıdır? Kullanıldıysa, evlerde kimsenin yaşamadığı nazara alındığında, kim tarafından hangi amaçla kullanıldığı belli midir?

86-  Depremzedelerin bu faturaları ödemesi beklenmekte midir? Evleri, işleri olmayan ve hala yaralarını saramamış olan binlerce yurttaş bu faturaları nasıl ödeyecektir?

87-  Deprem bölgelerindeki yurttaşlara yüklü miktarlarda fatura gönderen enerji şirketleri araştırılacak mıdır? Şirketler hakkında inceleme başlatılması ve yaptırım uygulanması gündeminizde olacak mıdır?

88-  6 Şubat depremlerinde yıkılan binaların depreme dayanıklı olmaması noktasında sorumluluğu bulunan kaç kişi tespit edilmiştir? Tespitlerin il ve ilçe bazındaki sayısal verileri ne şekildedir?

89-  Halihazırda kaç kişi hakkında kaç dava açılmıştır? Davalar hangi aşamadadır?

90- Yıkılan binaların yapı iznini veren, ruhsat veren kişiler tespit edilmiş midir? Yapı izni, ruhsat veren, inşaatlarda gerekli denetimleri yapmayan kaç kişi hakkında soruşturma ve dava açılmıştır?

91-  Depremlerde binaların depreme dayanıklı olmaması noktasında sorumluluğu bulunan kaç kişi tutuklanmış, kaç kişi tahliye edilmiştir? Tahliye gerekçeleri neler olmuştur?

92-  Depremlerde binaların depreme dayanıklı olmaması noktasında sorumluluğu bulunanların hepsi tespit edilebilmiş midir? Hakkında arama ve yakalama kararı bulunan kaç kişi vardır?

93-  Dosyaların kaçında bilirkişi raporları tamamlanmıştır? Bilirkişi raporları ne yöndedir?

94-  Sorumluları ‘tali kusurlu’ olarak gören kaç bilirkişi raporu vardır? Bu raporların yenilenmesi gündemde midir?

95-  Yıkılan binaların müteahhitleri oldukları bilinen kişiler hakkında henüz yargılama aşamasına geçilmeme gerekçesi nedir?

96-  Binlerce insanın ölümünde sorumluluğu bulunanların tahliyesi, olası doğal afetlerde yeni kayıpların yaşanması riskini barındırmıyor mu? Cezasızlık politikası inşaat sektörünün bundan sonra da önlem almaması için meşruiyet oluşturmayacak mıdır?

97-  Cezasızlık politikasının sonlandırılması adına bir çalışma yapılması gündeminizde olacak mıdır?

98-  Cumhurbaşkanlığı deprem anından bugüne değin hangi bakanlıklarla hangi çalışmaları yürütmüştür?

99-  Cumhurbaşkanlığı, depremler öncesinde ve sonrasında eksik ve hatalı çalışmalar yürüten, deprem nedeniyle oluşan zararlarda sorumluluğu bulunan bakanlıklar tespit edilmiş midir?

100- Depremlerin etkisiyle yaşanan felakette sorumluluğu bulunanların kamuoyuna açıklanması ve sorumluların cezalandırılması sağlanacak mıdır?

Paylaşın

DEM Parti’den İstanbul Kararı: Kendi Adayıyla Seçime Girecek

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, “DEM Parti olarak kazanmak için İstanbul seçimlerine kendi adaylarımızla girmeye karar verdik” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bugün aslında bu kararı sizlerle paylaşmak için burada toplandık. İlgili kurullarımız aday belirleme çalışmalarına başladı. Yakın zamanda 9 Şubat’a kadar hem İstanbul adaylarımızı hem de diğer kentlerde aday göstereceğimiz yerleri ve adayların isimlerini de sizlerle paylaşacağız.”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında çıkan kararlara dair partinin Ankara’daki genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Doğan, şunları söyledi:

“Merhabalar hepiniz hoş geldiniz, sevgili arkadaşlar, değerli halklarımız, ekranları başlarında bizi izleyen herkesi DEM Parti adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Tartışmalar, değerlendirmeler, yorumlar derken artık yerel seçim sahası iyiden iyiye ısınıyor. Saha bizim için partimiz için her zaman sıcak. Çünkü gözümüz, kulağımız hep alanda. Kendi de alanlarda ve meydanlarda olan bir parti için, kulağı da açık olan bir parti için sahalar hep sıcak.

Dün toplanan Merkez Yürütme Kurulu’muzun bazı kararlarını paylaşacağım bugün sizinle. Biliyorsunuz periyodik bir biçimde yol katettikçe sizlerle yeni bilgileri olduğu gibi paylaşıyoruz. İşte bugün de o günlerden biri. Bunu paylaşmaya geçmeden önce bir hatırlatma yapmak isterim. Başlangıç noktasına dönmek ve sizi de götürmek isterim.

Saatler süren bir MYK tartışmasında çıkan bazı kararları paylaşacağım sizinle. Başlangıç noktamız neydi? Parti olarak aldığımız bütün kararlarda Balıkesir’den Van’a, Ankara’dan Diyarbakır’a onlarca il ve ilçede yaptığımız halk toplantıları ve halk buluşmalarında dile gelen talepler öneriler ve eleştiriler belirleyici oldu.

“İstanbul seçimlerine kendi adaylarımızla girmeye karar verdik”

Öncelikle bunu hatırlatmak isterim. 4 Aralık günü yine burada yaptığımız bir basın toplantısında MYK’dan çıkan bir eğilimi paylaşmıştık sizlerle. O günkü eğilim neydi? Türkiye’nin her yerinde kendi adaylarımızla girme eğilimimizi paylaşmıştık 4 Aralık günü. Bunun için hazırlandığımızı ve kazanacağımızı söylemiştik.

Ardından seçim komisyonumuzun ve ilgili kurullarımızın yaptığı bütün tartışmalardan çıkan kararları sizlerle paylaştık. Şimdi artık İstanbul için DEM geldi. En merak edilen yerle başlamak istiyorum. Aylardır partimizin gündeminde güçlü bir seçenek olarak duran, en güçlü seçenek olarak duran hatta kaybettirmek ya da kazandırmak için değil Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi DEM Parti olarak kazanmak için İstanbul seçimlerine kendi adaylarımızla girmeye karar verdik.

Bugün aslında bu kararı sizlerle paylaşmak için burada toplandık. İlgili kurullarımız aday belirleme çalışmalarına başladı. Yakın zamanda 9 Şubat’a kadar hem İstanbul adaylarımızı hem de diğer kentlerde aday göstereceğimiz yerleri ve adayların isimlerini de sizlerle paylaşacağız.

Diyoruz ki; İstanbul için şimdi DEM zamanı, artık vakit geldi. Türkiye için DEM zamanı. DEM zamanı derken bizim için eşitlik, özgürlük, adalet ve barış vurguları içeren bir zamandan bahsediyoruz. O yüzden bu kararımızı hiç bekletmeden MYK’dan çıktığı andan saatler süren tartışmalardan sonra sizlerle paylaşmak istedik.”

Soru: İstanbul’da aday göstermeniz kadar merak edilen bir konu da kimi aday göstereceğiniz. DEM Parti 31 Mart Seçimlerine İstanbul’da Başak Demirtaş ile mi girecek?

9 Şubat’a kadar İstanbul dahil olmak üzere aday göstereceğimiz diğer kentlerdeki adaylarımızın isimlerini kamuoyuyla paylaşacağız. Tabi ki sevgili Başak Demirtaş da aday havuzumuzda, birbirinden değerli isimler var havuzumuzda. Bütün bunları 9 Şubat’a kadar belirlemiş olacağız. Kamuoyuna yansıyan pek çok ismin havuzumuzda olduğunun, değerlendirildiğinin ve istişareler yapıldığının bilinmesini isterim.

Paylaşın

“DEM Parti İstanbul’da Aday Çıkarma Kararı Aldı” İddiası

Eş Genel Başkanlar Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan başkanlığında toplanan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), İstanbul başta olmak üzere batıdaki pek çok il ve ilçede aday çıkarıp çıkarmamayı masaya yatırdı.

Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, toplantıda uzun süren tartışmalar sonucunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi için aday çıkarma kararı alındı. Bu konuda olası isimler üzerinde durulsa da net bir karar çıkmadı.

DEM Parti’de İstanbul’da aday çıkarma yönünde bir karar alınması halinde, Başak Demirtaş’ın partinin İBB Eş Başkan Adayı olmasına kesin gözüyle bakılıyor.

Başak Demirtaş, “Bana bir görev düşerse bu konuda hazırım. Barış ve demokrasinin önünü açacağına inanırsak ve bunun için bir sorumluluk düşerse hazırım” mesajı vermişti.

DEM Parti kaynakları, Selahattin Demirtaş’ın İstanbul’da partinin kendi adayıyla yarışması fikrini parti yönetimine ilettiğini aktarmıştı.

CHP kurmayları, İmamoğlu’nun İYİ Parti’inin yanı sıra DEM Parti seçmeninin de tercihinin İmamoğlu olabileceği görüşünü dile getiriyorlar.

Toplantıda Bolu Belediye Başkanlığı’na da aday gösterme kararı alındı. Karara göre DEM Parti’nin Bolu adayı Veli Saçılık olacak.

DEM Parti MYK’si Antalya’da da aday çıkarma kararı aldı. Ancak buradan gösterilecek adayın ismi netleşmedi. Bu konuda daha önce kentte milletvekilliği de yapan siyasetçi Kemal Bülbül’ün ismi öne çıktığı öğrenildi.

Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan yarın yapacağı basın toplantısında birçok kentin adaylarının isimlerini açıklayacağı belirtildi.

Paylaşın

DEM Parti’den Erdoğan’a Yanıt: Kayyımları Uzaylılar Mı Atadı?

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Erdoğan’ın ‘İktidarımızda belediyeleri siyasi rengine göre ayırmadık…’ sözlerine verdiği yanıtta, “Bizi siyasi rengimize göre ayırmamış. Ben AKP Genel Başkanına sesleniyorum; kayyımları uzaylılar mı atadı?” dedi ve ekledi:

“Belediyelerimize kayyım atayan onlar değilmiş gibi konuşuyorlar. Halkın siyasi tercihlerine saygı duymayan onlar. Yalan söyledikleri zaman yüzleri de kızarmıyor. Çünkü bu onları gerçek yüzü. Merak etmeyin.  Sandıktan çıkan HDP’nin rengine tahammülü olmayanlara karşı 31 Mart’ta kazanacağımız büyük zafer ile onlara yanıt olacağız. Onların yalanları 31 Mart’ta sandıklardan geri dönecek. Yaptıkları bütün siyasi ayrımcılığın, gaspın kayyım yolsuzluklarının hepsini bizler sandıklardan geri çevireceğiz.”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin Meclis Kadın Grubu toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. MA’nın aktardığına göre; Hatimoğulları, Santa Maria Katolik Kilisesi’ne dönük saldırıyı kınayarak, “Size atılan bir kurşun, bir fiskeyi bize atılmış sayarız. Hiçbir şekilde biz burada bulunan farklı halklardan, inançlarda yoldaşlarımızın IŞİD gibi karanlık güçler tarafından hedef haline getirilmesine müsaade etmeyeceğiz. Katolik halkımızın ve Hristiyan halkımızın yanındayız” dedi.

Türkiye’nin en temel sorunun Kürt sorunu olduğunu ve bu sorunun demokratik ve barışçıl yöntemler ile çözülmesi gerektiği dile getiren Hatimoğulları, annelerin bu nedenle Adalet Nöbeti’ne girdiğini söyledi. Hatimoğulları, “İktidar, Kürt halkının onurlu ve barış talebine ne yazık ki silahla, tankla, topla, SİHA’larla, İHA’larla cevap veriyor. Oysa Kürt halkının talebi onurlu bir barıştır. Sayın Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit yıllardır devam etmektedir. Bu durumu protesto etmek için cezaevlerinde siyasi tutsaklar açlık grevi başlattı.

Bu açlık grevini desteklemek üzere dışarıda Türkiye ve Kürdistan’ın dört bir yanında analar adalet nöbetinde. Bir yandan açlık grevleri sürdürüyor, analar dışarıda bir yandan adalet nöbetini beraber sürdürüyorlar. Onların talepleri tıpkı cezaevinde esir tutulan, siyasi rehine tutulan çocukları ve yoldaşları gibi Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi ağırlaştırılmış tecridin kalkması ve Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşmasıdır” diye konuştu.

Hatimoğulları, siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin İmralı tecridinin kaldırılması ve Kürt sorununun çözümü için Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünün sağlanması talepleriyle 1-15 Şubat tarihleri arasında yapılacak “Büyük Özgürlük Yürüyüşü”ne değindi. Hatimoğulları, “1 Şubat’ta Kars ve Van’dan iki kol şeklinde başlayacak olan büyük özgürlük yürüyüşü, 15 Şubat’a kadar devam edecek. Peki bu yürüyüşün amacı nedir? Bu yürüyüşün amacı cezaevlerinde başlayan açlık grevlerinin ve adalet nöbeti ile aynı amacı taşımaktadır.

İmralı tecridinin ortadan kalkması ve Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi. Ve elbette ki bu yürüyüşteki her uğrak alanlarımızda çeşitli yerlerde kadınlarla, işçilerle, emekçilerle buluşmalar. Türkiye’de yaşanan bütün sorunların Kürt sorunuyla bağlantısını kuran bir yerden bu yürüyüşümüz gerçekleşecek. DEM Parti olarak bizler de bu yürüyüşte yerimizi alacağız. Ama sadece DEM Parti olarak değil, aydınlar, yazarlar, bu ülkede demokrasi isteyen güçlerin temsilcileri de bizlere eşlik edecekler” diye kaydetti.

PKK Liderine yönelik tecride tepki gösteren Hatimoğulları, tecridin “insanlık suçu” olduğunu ifade etti. Hatimoğulları, şöyle devam etti: “Bizler DEM Parti olarak diyalog ve müzakere partisi olarak çağrımızı buradan yineliyoruz. Türkiye’de 84 milyon yurttaşımız bu savaş ve çatışma ortamından etkilenmektedir. Kürt halkına diz çöktürmek için çöktürme planını devreye koydular. Dört parça Kürdistan’da, Rojava’da, Türkiye’de bu plan işlemedi. Kürt halkı değil diz çökmek dört parça Kürdistan’da sesini bütün dünyaya duyuracak kadar güçlü bir örgütlenmenin içine girmiş durumdadır. Bu direnişi bu şekilde kıramazsınız.

Rusya Ukrayna savaşı, İsrail Filistin, Suriye, Rojava, Irak, Federe Kürdistan, İran, Pakistan karmakarışık. Kızıldeniz’de konumlanmış olan gemilerin namluları adeta halkların üzerine dönmüş durumda. Burada altını çizdiğim şeye hep berabere çok dikkat edelim. Savaş bir genişleme eğilimi içerisindedir. Bütün bölgemizi ciddi bir şekilde savaşla karşı karşıyadır. Türkiye bu denklemden asla azade değildir. İşte bizler o yüzden diyoruz ki Kürt sorununu çözelim ki dışarıya karşı da bu savaş atmosferine karşı de bir toplumsal bütünlük içerisinde hep birlikte Türkiye halkları olarak dayanışma içinde karşı koyabilmeyi başarabilelim. Bakın birlikte var olmazsak, küresel saldırıların karşısında birlikte yeniliriz. Bu cümleye hep birlikte dikkat edelim.

Özellikle iktidar partisine sesleniyorum. Dediğimizi iyi anlamalarını iyi idrak etmelerini istiyorum. Bu cümleyi tekrar ediyorum. Birlikte var olmazsak küresel saldırılar karşısında birlikte yeniliriz. Cezaevlerinden, adalet nöbetinden, büyük özgürlük yürüyüşünden demokrasinin sesi yükselecek. Barış talebi yükselecek. Gelin bu taleplere Türkler, Araplar, Ermeniler, Lazlar, Çerkezler, Popmaklar ve burada sayamadığım bütün halklar ve inançlar olarak bu sese hep beraber kulak verelim.

Savaş çığırtkanlığı yapan erkek akla karşı biz kadınlar barışı inşa etme cesaretini hep birlikte büyütmek durumundayız. Türkiye’nin batısındaki değerli kadınlara sesleniyorum; ülkedeki çatışma süreci devam ettikçe, ülkede baskı düzeni artıyor, ülkenin siyasi iklimi gittikçe sertleşiyor. Demokrasi, kadın hakları, insan hakları, doğa hakları bütün bunlar hepsi toprağa gömülüyor. Adeta biz bunlardan artık bahsedemez ve bu konudaki haklarımızı talep edemez bir duruma getiriliyoruz.

Daha çok kadın şiddete uğruyor, daha fazla kadın cinayeti işleniyor böylesi atmosferlerde. Yaşadığımız yoksulluk da bütün bunların cabası. Asgari ücrete zam yapıldığı ayda sadece bir ay içerisinde 700 ürüne zam geldi. Bazı ürünlere 2 kez bazı ürünlere 3 kez zam geldi. Bizler çok derin bir yoksullukla karşı karşıyayız. Hak talep etmeye kalkışınca açız açıktayız, evsiziz kira ödeyemiyoruz, fatura ödeyemiyoruz dediğimizde ise ‘oturun yerinize siz ‘teröristsiniz’ yaftalamasını yapıyorlar bizlere.”

Buradan Türk kadınlarına seslenmek istiyorum; Kürt anaları sizlere barış elini uzatıyor. ‘Gelin Kürt sorununu hep beraber el ele vererek çözelim’ diyorlar. ‘Yaşanan acıları biz Kürt ve Türk kadınları olarak hep birlikte çözebiliriz’ diyorlar. Bizler kadınlar olarak el ele verirsek, bize zorla ezberletilmiş bu Kürt düşmanlığını bir kenara bırakmayı başarabilir. Türk kadınları, Kürt kadınları, Arap kadınları bu ülkede bulunan bütün farklı halklardan kadınlarla el ele tutuşarak, barışı hep beraber kurabiliriz. Gelin kadınlar olarak barış konusunda daha kararlı olalım, daha iradeli olalım. Hep birlikte silahları toprağa gömelim. Anadolu ve Mezopotamya topraklarında barış ağacı yükselsin. Hep birlikte barış diyelim.”

Hatimoğulları, kadınlara dönük baskılara da işaret ederek, şunları söyledi: “Bakın geçen hafta İstanbul Yedikule hastanesinde görevli doktorun bir hemşireye gerçekleştirdiği cinsel saldırı tüm delileri ve failin kabulüne rağmen faili aklama çalışmaları devam etti. Yine bir kaç gün Ankara’da Ayşegül katledildi. Daha kaç kadının öldürülmesini bekliyoruz. Daha kaç kadının ölümünü erkek yargı izleyecek.

İşte çalıştaylara konu olması gereken konular bunlar ama onlar nafaka kadını alırız konuşuyorlar. Sevgili kadınlar bizler yaşamak için doğduk. Erkekler tarafından katledilmek için doğmadık. Yaşam hakkı en önemli haktır. Yaşama hakkı olmadıktan sonra geri kalan hiçbir hakkın anlamı yoktur. Biz kadınlar yaşamak için birbirimize tutunarak birbirimizden güç almaya devam edeceğiz. Örgütleneceğiz. Hep beraber kazanacağız.

Yerel seçimin arifesindeyiz. Elbette şu anda yerel seçenimler Türkiye’nin gündeminde. Yerel seçimler aynı zamanda DEM Parti olarak bizlerin de en önemli gündemi. Biliyorsunuz bizler çok güçlü bir halk oylaması gerçekleştirdik. Kürdistan illerinde belediye eş başkan adaylar, belediye meclis üyelerinin, çok önemli bir çoğunluğunu halkımız seçti. Dün Amed’de aday tanıtımı programı vardı.

Oradan büyük bir coşkuyla ve enerjiyle geldim. O salonda halkın iradesini gördük. O salonda demokrasinin asıl tecelli edebileceğini, Türkiye ve dünya halklarına, DEM Parti olarak nasıl öğrettiğimizi gördük. Salon cap canlıydı, dip diriydi. Salon umut doluydu. Umut o salondan doldu taştı. Kürdistan ve Türkiye’nin dört bir yanına yayıldı.

Aday tanıtımı yaparken elbette bizim geleneğimiz olan bizim açımızdan olmazsa olmaz çalışanlarımızkadın meclisinin özgün çalışmalarıdır. Kadın çalışmalarımızın özgünlüğüdür. Kadınlar rengarenk giyinmişti. Her biri kendi geleneğini yansıtıyordu. İşte DEM Parti bu demektir. DEM parti o fotoğrafa bakıldığında görülecektir ki Anadolu’dur, Mezopotamya’dır, Türkiye’dir. DEM Parti, siyaset sahnesinde toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayan tek parti. DEM Parti, bu halkın, bu ülkenin ve en çok da kadınların gözbebeğidir.

Başta kadınlar olmak üzere halkın güçlü sahiplenmesiyle kayyımları göndereceğiz. Bu arada şunu söyleyeyim; AKP genel başkanı dünkü konuşmasında şöyle bir söz sarf etmiş: ‘İktidarımızda belediyeleri siyasi rengine göre ayırmadık…’ Bizi siyasi rengimize göre ayırmamış. Ben AKP Genel Başkanına sesleniyorum; kayyımları uzaylılar mı atadı? Belediyelerimize kayyım atayan onlar değilmiş gibi konuşuyorlar. Halkın siyasi tercihlerine saygı duymayan onlar. Yalan söyledikleri zaman yüzleri de kızarmıyor. Çünkü bu onları gerçek yüzü.

Merak etmeyin. Sandıktan çıkan HDP’nin rengine tahammülü olmayanlara karşı 31 Mart’ta kazanacağımız büyük zafer ile onlara yanıt olacağız. Onların yalanları 31 Mart’ta sandıklardan geri dönecek. Yaptıkları bütün siyasi ayrımcılığın, gaspın kayyım yolsuzluklarının hepsini bizler sandıklardan geri çevireceğiz.

Buradan DEM Parti’yi yeterince tanımayan kadınlara seslenmek istiyorum; Lütfen DEM Parti’nin çalışmalarını tek tek takip edin. DEM Parti kadınların lehine sosyal çalışmaların içinde bulunan neredeyse tek partidir. Kadınlar böylesi bir partiyi daha çok sahiplenmeli. Kendi sorunlarını dile getiren, yerel yönetim anlayışında kadınları merkezine alan bir anlayışa kadınlar daha fazla izleme ve sahip çıkmalıdır. DEM gelir, devran döner. DEM gelir, devran döner. İşte bu bizim kampanyamızın yeni sloganı. Dem gelecek ve devran dönecek. Bizler geleceğiz, kadınlar gelecek, gençler gelecek, işçiler gelecek, emekçiler gelecek barış anaları gelecek.”

Paylaşın