Tuncer Bakırhan: Kürt Sorununu Çözmeyen Çözüldü

Seçim sonuçlarına ilişkin açıklamalarda bulunan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Biz kazandık, iktidar kaybetti. Bu halk iradesini teslim etmedi. Kürt sorununu çözmeyen çözülür, çözüldü. Kürtlere kaybettirmeye çalışanlar ülkeyi kaybetti” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Kayyım siyaseti iktidara kaybettirdi. Kürt halkı demokratik çözümden yana olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu irade, yerel demokrasi konusunda kararlıdır. Bunu bir kez daha seçimlerde vurguladı. Büyük Kürt düşmanlığı, Kürt nefreti batıda ve Kürdistan’da iktidara büyük kaybettirdi. Halkımız yenilmez olduğunu gösterdi. Bu iradeye herkes saygı duymak zorunda. Kent uzlaşısı politikamız sonuç verdi. Kayyım, sahte seçmen ve irade gaspı DEM Parti’nin iradesine yenildi.”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, seçim sonuçlarına ilişkin DEM Parti Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Bakırhan şunları söyledi:

“Türkiye siyasi tarihinin en önemli yerel seçimlerinden birini geride bıraktık. Ön seçimlerle başladığımız seçim çalışmalarımızda, doğrudan yerel demokrasinin en güçlü örneğini vererek bugüne geldik. Ön seçim sürecinden bu yana hiçbir çıkarı olmadan, her türlü iktidar ve devlet baskısını göze alarak seçim çalışmalarında güçlü şekilde yer alan başta gençler ve kadınlar olmak üzere tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.

Her bir arkadaşımız bu ülkenin umudu, demokratik geleceğinin garantisidir. Seçim süreci boyunca gece gündüz demeden çalışan MYK ve PM üyelerimize, milletvekillerimize, adaylarımıza, parti çalışanlarımıza ve bugün uykusuz kalarak her türlü usulsüzlük ve ihlale karşı sandıkları koruyan sandık görevlilerimize en güçlü şekilde teşekkürlerimizi iletiyoruz.

Bu seçim sonuçları göstermiştir ki biz kazandık, iktidar kaybetti. Bu halk iradesini teslim etmedi. Kürt sorununu çözmeyen çözülür, çözüldü. Kürtlere kaybettirmeye çalışanlar ülkeyi kaybetti. Kayyım siyaseti iktidara kaybettirdi. Kürt halkı demokratik çözümden yana olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu irade, yerel demokrasi konusunda kararlıdır. Bunu bir kez daha seçimlerde vurguladı. Büyük Kürt düşmanlığı, Kürt nefreti batıda ve Kürdistan’da iktidara büyük kaybettirdi. Halkımız yenilmez olduğunu gösterdi. Bu iradeye herkes saygı duymak zorunda. Kent uzlaşısı politikamız sonuç verdi.

Kayyım, sahte seçmen ve irade gaspı DEM Parti’nin iradesine yenildi. Kayyımlar atadılar, başaramadılar. Sahte seçmenler atadılar, yine başaramadılar. Şu anda süreç devam ediyor. Şırnak Merkez’de haram seçmenle halkın iradesine el konulmak isteniyor. Şırnak’a 6541 kaçak seçmen taşınmış. Bu seçmenlerin sayısını düştüğümüzde Şırnak’ı büyük bir farkla kazanıyoruz. Ayrıca Bitlis ve Kars’ta ıslak imzalı sonuçlara göre kazanmış durumdayız. Fakat hileyle bu kentlerde de halk iradesini gasp etmek istiyorlar. Buna asla izin vermeyeceğiz.

Karslı, Bitlisli, Şırnaklı arkadaşlarımızı, partililerimizi sandık seçim sonuçlarına sahip çıkmaya çağırıyoruz. Haram seçmen hilesi bu illerin yanında onlarca ilçede yaşanıyor. Tüm sandıklara itiraz edeceğiz, asla halkımızın oyunu çalanlara izin vermeyeceğiz. Hile ile kazanmak istedikleri tek bir belediye bile meşru değildir. Aynı zamanda devlet gücünü arkasına alanlara ve sistematik saldırılarına karşı da mücadele ettik. Her zaman olduğu gibi DEM Parti’ye büyük bir baskı uygulandı. Kürt kentlerindeki seçimlerde devletin ordusu, medyası, yargısı topyekün şekilde DEM Parti’ye karşı çalıştı.

Çok net şekilde taşımalı sömürgecilik uygulaması devreye konulmuştur. Seçim meydanlarında defalarca söyledik; bunların alınları seccadede, akılları ve fikirleri hilededir. Bu iktidar gerçeğine rağmen muhalefet Kürdistan’daki seçim hilelerine karşı malesef sessiz kalmıştır. Seçim süreci boyunca çalışmalarımızı engellediler, yargı ve emniyet ortaklığıyla partimize baskı uyguladılar. Seçim günü milletvekillerimiz, adaylarımız, sandık görevlilerimiz ve müşahitlerimiz darp edildi, katledildi. Otobüs otobüs kaçak seçmenle, asker ve polisle halk iradesi gasp edilmeye çalışıldı. Tek bir oyu bile kaptırmayacağız. Haksızlık, hukuksuzluk, mazbata gaspı yapan bir yönetim meşru değildir.

“Seçimin kazananı Kürt halkıdır, DEM Parti’dir”

Bu seçimin kazananı; Kürt halkıdır, halklarımızdır, DEM Parti’dir, Türkiye’nin emekçileridir, kadınlardır, halklar ve inançlardır. Şu ana kadar ortaya çıkan manzara her türlü zorluğa ve baskıya rağmen büyük bir başarıya işaret ediyor. Kazanan yerel demokrasi talebi olmuştur. Merkeziyetçi, tekçi mantık halkımız tarafından bir kez daha sandıkta mağlup edilmiştir. DEM Parti’nin seçim stratejisi başarıya ulaşmıştır. Kayyımlar gönderilmiş, bölge kentlerindeki belediyeler AKP’nin zulmü ve sömürüsünden kurtarılmıştır.

Batıda birçok merkezde ezilenler, emekçiler, kadınlar, gençler, halklar ve inançlar kent yönetimlerinde söz ve irade sahibi olmuştur. DEM Parti’nin ve seçmenlerinin siyaseti etkileme ve belirleme gücü bir kez daha kanıtlanmıştır. Mecalleri kalmadı diyenlerin iddiası halkımız tarafından boşa çıkarılmıştır. Halkımızın iradesi dimdik ayaktadır. Bu iradeye doğru şekilde yaklaşmayan kaybeder. DEM Parti’nin olmadığı bir denklem kurulamaz. 1 Nisan itibariyle Türkiye siyasetinde denklem kurmak isteyen herkes DEM Parti’yi hesaba katmadan bir yol bulamaz, bir yol açamaz.

Türkiye halkları bugün sandıkta ortak akıl ve uzlaşıyla demokrasiyi, barışı, özgürlükleri, eşitliği esas alarak sorunları çözme mesajı vermiştir. Bu ülkenin demokratik geleceği, barışın inşası ve refaha ulaşılması için herkesi sorunları demokratik siyasetle çözmeye çağırıyoruz. Şu ana kadar yaşanan sonuçlar bizlere beş hakikati göstermiştir:

1- Kürt halkının ve ezilenlerin temsilcisinin DEM Parti olduğu şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlanmıştır.

2- Seçim sonuçlarıyla birlikte Türkiye halkları 3. Yolu büyütme ödevini önümüze koymuştur. Yarın itibariyle “örgütsüz özgürlük olmaz” diyerek her yerde 3. Yol çizgisini büyüteceğiz.

3- Bizler açısından başta ekonomik kriz olmak üzere her türlü soruna karşı önümüzdeki dönemin parolası toplumu savunmaktır. Açlığa, yoksulluğa, yok saymaya karşı hem belediyelerimiz hem de partimiz olarak büyük bir mücadele vereceğiz. Ortak mücadele hatlarını artıracak, mücadelemizi hep birlikte büyüteceğiz. Halklarla, inançlarla, kadınlarla, emekçilerle omuz omuza vererek toplumu koruyacağız ve demokratik toplumu inşa edeceğiz.

4- İktidar ve devlet aklını Kürtlere karşı hazırlandığı savaşı büyütme ve Türkiye toplumuna yayma politikasından vazgeçmeye çağırıyoruz. İktidar ve muhalefet bilmelidir ki çözüm barıştadır; kurtuluş, demokratik uzlaşı ve evrensel ilkelerdedir.

5- Türkiye halkları, iktidara halkları ayrıştırmaya ve kutuplaştırmaya son vermesi mesajını sandıkta net bir şekilde vermiştir. İktidar bu mesajı net bir şekilde almalıdır.

Seçim sonuçları ülkenin en acil ihtiyacı olan barış yolunun açılmasını net bir şekilde ortaya koymuştur. İşimiz bitmedi 1 Nisan’dan itibaren yeni başlıyor. Bu ülkeye barışı getirmek ve yoksulluğa son vermek için özgürlük, barış, demokrasi ve eşitlik mücadelemizi sürdüreceğiz.”

“Bu kazanım elbette ki hepimizindir”

DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar ise şunları söyledi: “Kürt olmak Kürdistan’da yaşamak başlı başına bir mücadele. Tüm arkadaşlarımızla aylardır binbir emekle ve tüm eşitsizliklere rağmen güçlü bir seçim çalışması yürüttük. Bugün de karşımıza çıkan tablo bu seçim çalışmasının hak ettiği değerle buluştuğunu gösteriyor.

Bu seçimlerin kendisi halk iradesini gasp ederek Kürdistan’da varlık göstermeye çalışan AKP iktidarına, gaspçı kayyım rejimine en güçlü cevaplardan biri olmuştur. Yine Kürdistan’ı yeniden dizayn etmek için kurmuş oldukları kirli ittifaklara en güçlü cevabı Kürt halkı bu seçimde vermiştir. Kayyım yerine ikame etmek istedikleri taşımalı, gayri meşru, anayasal hiçbir dayanağı olmayan seçmenler karşısında Kürt halkı en güçlü demokratik tavrını göstermiştir.

Kürt sorunu karşısında bu iktidarın çözümsüzlükte yarattığı ısrar ve İmralı’da yürütmüş olduğu 25 yıllık tecride karşı Kürt halkı bu seçimde de birliğiyle, mücadelesiyle, direnişiyle en güçlü cevabı vermiştir. 25 yıldır İmralı Cezaevinde büyük bir direniş gösteren ve barış adına tek söz sahibi olan Sayın Abdullah Öcalan’ı da onun çözüm iradesini de çözüm gücünü de sahiplendiğini göstermiştir.

Yürüttüğü savaş politikaları, yürüttüğü cinsiyetçi politikalar, yürüttüğü yolsuzluk ve talan nedeniyle ortaya çıkan ekonomik kriz, başta Kürt halkı olmak üzere bu iktidar karşısında yıllardır direnen halkın iradesine, halkın mücadelesine çarpmış ve paramparça olmuştur. Seçim sonuçlarında özellikle Kürdistan’da başarı elde etmek isteyen, kendisini yeniden var etmek isteyen AKP iktidarı, Kürtler ve demokratik mücadele karşısında çok büyük bir yenilgi almıştır. Bu kazanım elbette ki hepimizindir. Çok güçlü bir motivasyon, güçlü bir dinamik olmaya devam edecektir.

Seçimler devam etmektedir. Özellikle Bitlis ve Şırnak’ta oy sayımlarının engellenmesi, Hilvan’da sandıkların yakılması ve halkımızın kutlamalarına devletin saldırısıyla karşı karşıyız. Gözaltına alınan arkadaşlarımız var. Açık ifade edelim; Kürdistan’dan çekilin, kaybettiniz. Halkımız dün olduğu gibi bugün de mücadelesine, iradesine, sandıklarına sahip çıkmaya devam edecektir. Emeği geçen tüm arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyoruz. Büyük kazandık, büyük kazanmaya devam edeceğiz.”

Paylaşın

DEM Parti’den “Taşıma Seçmen” Tepkisi

Seçimlere ilişkin parti genel merkezinde açıklamalarda bulunan DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, taşımalı seçmenlere dikkat çekerek, taşımalı seçmenin irade gaspı ve sandık darbesi olduğunu kaydetti.

Haber Merkezi / Doğan, ayrıca bu meselenin sadece DEM Parti’nin meselesi olmadığına da dikkat çekerek, “Bu yalnızca DEM Parti’nin mevzusu ve meselesi olmamalı, Türkiye’nin bir bölümünde, bir coğrafyada bir halkın oy kullanma hakkı, iradesine sahip çıkma hakkına darbe yapılarak, engellenmeye çalışılıyor” dedi.

Ayşegül Doğan, seçmen kaydırılan merkezleri ve kaydırılan seçmen verilerini paylaşacaklarını belirterek şunları söyledi: “Ağrı Merkez 4 bin 168, Ağrı Taşlıçay 204, Batman Hasankeyf 280, Batman Gercüş 274, Bingöl Adaklı 99, Bitlis Merkez 51, Bitlis Tatvan 726, Dersim Mazgirt, Akpazar 127, Diyarbakır Eğil 1129, Diyarbakır Hazro 797, Diyarbakır Kulp 1929, Elazığ Karakoçan 519, Erzurum Karaçoban 312, Hakkari Çukurca 3 bin 235,

Hakkari Derecik bin 979, Hakkari Yüksekova, Esendere 953, Hakkari Şemdinli 1886, Iğdır Merkez 4 bin 382, Kars Merkez 3 bin 842, Mardin Dargeçit 570, Mardin Savur 978, Mersin Akdeniz 460, Muş Malazgirt 609, Siirt Eruh bin 71, Siirt Kurtalan 688, Siirt Pervari 33, Siirt Merkez 6 bin 328, Şırnak Beytüşşebap 828, Şırnak Güçlükonak 494, Şırnak Merkez 6 bin 541, Şırnak Uludere bin 409. 31 merkezde tespit edebildiğimiz taşımalı seçmen 46 bin 901. ”

“Yalnızca DEM Parti’nin sesi çıkıyor?”

Doğan, kaydıralan seçmenlere tepkisini ise şu sözlerle gösterdi: “Şimdi buna darbe, irade gaspı değil de ne diyelim? Bu ülkenin bir başka coğrafyası gibi, bu ülkeye ait değilmiş gibi davranılan ve böyle muamele edilen bir ayrımcılık yapılıyor demeyelim de ne diyelim? Buna karşı mücadelede ortaklaşamayacaksak ne zaman, nasıl ortaklaşılacak? Buna karşı neden yalnızca DEM Parti’nin sesi çıkıyor?”

Bakın 46 bin 901 kaydırılan toplam seçmen sayısı ve yalnızca 31 merkezde. Ve bu şu ana kadar tespit edilebilen rakam. Şunun bilinmesini isteriz; biz bunun takipçisi olacağız, takipçisiyiz. Bu hukuksuzluklara izin vermeyeceğiz. Hileler DEM Partililerden daha büyük değil, bunu tekrar ediyorum. Başaracağız, kazanacağız, Dolayısıyla oylarınıza sahip çıkın. ”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) oy verme işlemleri sırasında karşılaşılan usulsüzlere ilişkin yazılı açıklama yaptı. Sosyal medya hesabından açıklama yapan DEM Parti şunları kaydetti:

“Müşahitlerimiz, okul ve sandık görevlilerimiz, milletvekillerimiz ve yöneticilerimizle beraber sandıkların başındayız. Daha önce iktidarın merkezi bir şekilde planladığı sahte seçmen oyununu tespit etmiş ve kamuoyu ile paylaşmıştık. Bugün de sandık başındaki arkadaşlarımız ve oy kullanmaya giden halkımız bu sahte seçmenleri suçüstü yakalamış ve belgelemiştir.

Parti görevlilerimiz iktidar partisinin lehine birden fazla sandıkta oy kullanmaya çalışan devlet görevlilerini tespit etmiş, bu durumu tutanak altına almış ve haklarında suç duyurusunda bulunmuştur. Hiçbir hileye izin vermeyeceğiz. İktidar ne yaparsa yapsın başaramayacak. Halkımızın iradesi ve kararlılığı her türlü hileyi boşa çıkaracaktır. 7’den 70’e herkesi sandıklara gitmeye, iradesine sahip çıkmaya ve sandıkları korumaya çağırıyoruz.”

Paylaşın

Tuncer Bakırhan: Bizi Tehdit Edenlere Pabuç Bırakmayacağız

Van’da halka seslenen DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Aklımızla alay ediyorlar, yine birkaç gün önce şahlanış dönemini başlattıklarını söylediler. Allah aşkına, Türkiye’de faizin dışında ne şahlandı? Enflasyonun dışında şahlanan bir şey var mı? Yoksulluğun dışında şahlanan bir şey var mı? Baskınız şahlandı, zulmünüz şahlandı” dedi ve ekledi:

Cezaevleri yaparak şahlandınız. Erdoğan ve AKP- MHP iktidarı, emin olun sizden sonra bu halk şahlanacak, demokrasi şahlanacak. Kürt düşmanlığında şahlandılar, Kürt’ü cezaevine atmakta şahlandılar ama bizim için iyi olan, kıymetli olan hiçbir şeyde şahlanmadılar.

“Newroz’daki milyonları gördü, Kürt halkının taleplerini ve iradesini gördü, belki gelir orada biz özeleştiri verir diye düşündük. Özür diler, önümüzdeki dönem için Kürt halkının selamını alır dedik. Diyarbakır’a gelmiş hala bize hakaret, hala tehdit, şantaj. Sen kimi tehdit ediyorsun? Biz Şeyh Saidlerden, Seyid Rızalardan gelen bir partiyiz. Biz Ape Musaların torunlarıyız, Orhan Doğanların yoldaşıyız, Sakinelerin yoldaşlarıyız. Bizim kentimizde, Kürdistan’da bizi tehdit edenlere pabuç bırakır mıyız?”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, yerel seçimler kapsamında partisinin Van’da konuştu. Bakırhan, konuşmasında şunları söyledi:

“Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum, hoş geldiniz. Emin olun her zaman söylüyorum; Kürdistan’ın kalbi Van’dır, Van! Van 31 Mart’ta 14 belediyenin 14’ünü de alarak büyük bir müjde verecek. Değerli Vanlılar; bu dostu sevindiren düşmanı çıldırtan mahşeri kalabalık karşısında iki çok değerli arkadaşımıza selamlarımızı göndermek istiyoruz. Sizin seçtiğiniz, 8 yıldır cezaevinde tutulan Bekir Kaya’ya selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz.

Yine sizin evladınız, arkadaşınız, yoldaşınız, 30 yıldır birlikte mücadele ettiğimiz kıymetli vekiliniz Nazmi Gür’e de bugün Van’dan binlerce selam ve sevgi gönderiyoruz. Nazmi Gür ve Bekir Kaya şahsında da Selahattin Demirtaşlara, Gültan Kışanaklara, Leyla Güvenlere, Sebahat Tuncellere, cezaevindeki binlerce yoldaşımıza binlerce selam gönderiyoruz. Şimdi Van’a soruyorum: Selahattinlere, Gültanlara, cezaevindeki binlere 31 Mart’ta 14 belediyenin 14’ünü alarak büyük bir müjde göndermeye var mısın?

Değerli halkımız, bu son seçim mitingimiz. Son miting nerede yapılır? Her parti son mitingini en güçlü olduğu kentte yapar. Biz de Van halkını ne kadar sevdiğimizi, Van halkının ne kadar büyük, coşkulu, onurlu, güçlü bir halk olduğunu göstermek için özellikle Van’da yapıyoruz. Sizler yıllardır bize güç ve destek verdiniz. Bütün baskılara rağmen davanızdan, mücadelenizden vazgeçmediniz. Van halkıyla ne kadar övünsek azdır. Dolayısıyla Dersim adına, Amed adına, Serhat adına, bütün Kürdistan coğrafyası adına Van halkının mücadelesini bir kez daha selamlıyorum. Serkeftin!

Emin olun bütün yanlış hesaplar Kürt halkının toplandığı bu meydanlardan döner. 40 yıldır önce baskıyla ve faili meçhul cinayetlerle sindirmeye çalıştılar. Yetmedi; köylerimizi boşalttılar, köylerimizi yaktılar, yaylalarımızı yasakladılar. Kürt halkının kendi coğrafyasında, köyünde yaşamasına izin vermediler. Ama Van halkı vazgeçti mi? Hayır. Bu sefer de insanlarımızı cezaevlerine doldurdular. Zindanlarla da başaramadılar. Çünkü siz Van halkının, onurlu Kürt halkının mücadelesi bir hakikat mücadelesidir ve haklı bir mücadeledir.

Bu mücadeleyi ne zindanlar ne faili meçhul cinayetler ne zor ne faşizm engelleyemeyecektir. İşte bir kez daha Kürt’ü tanımayanlara, diline “bilinmeyen dil” diyenlere, iradesini zindanlara tıkayanlara diyoruz ki yanlış hesabınız Van’dan döner, bu meydandan döner. Yanlış hesabınız Van Kalesine çarpar paramparça olur. Kürt’ü, Kürt sorununu baskıyla ve zorla bitirmeye çalışan politikanız iflas etmiştir. Çünkü baskılar karşılık bulmuş olsaydı işte bugün bu meydanı on binler doldurmazdı.

Newroz alanında Van 400 bin insanla onurlu davasına ve bayramına sahip çıkmazdı. Bir an önce inkarcı politikalarınızdan vazgeçin! Kürt halkı her zaman barış elini uzatmaya açık bir halktır. Her zaman müzakereye ve diyaloga açık bir halktır. Bu ülkenin ekonomisini, bu ülkenin geleceğini Kürt anadilini konuşmasın diye batırdınız, bitirdiniz. Yazıktır. Türkiye’de insanlar geçinemiyor. Kürt’ü kardeş saysaydınız ve savaşa harcadığınız milyar dolarları emekliler, yoksullar, işsizler için yatırıma dönüştürseydiniz, Türkiye Ortadoğu’nun en gelişmiş ülkesi olurdu.

Ama bunların aklı Kürt düşmanlığındadır. Ve Kürt düşmanlığı var olduğu müddetçe ne yoksulu ne emekliyi ne de emekçiyi düşünüyorlar. İşte bugün Van bir kez daha barışı haykırıyor. Van bir kez daha Kürt meselesinin demokratik yollarla, diyalogla çözülmesini istiyor. Van, dilini ve kültürünü özgürce yaşamak istiyor. Van, iradesinin serbest kalmasını istiyor. Van bu hırsız kayyım düzeninin son bulmasını istiyor.

Sayın Erdoğan sabah akşam DEM Parti’yi konuşacağına bir gün de Saray’dan başını çıkar, bir gün de Saray medyasının dışında bir medyayı izle. Van Valisine, Van’daki bürokratlara da buradan sesleniyorum; bu meydandaki yüz binlerin taleplerini, bu meydanın resmini, bu mitingin görüntüsünü Cumhurbaşkanına gönderin, baksın Kürtler nerede, baksın Kürtlerin iradesi kim, baksın Kürtler ne istiyor. Ama onlar gözlerini kapamış, kulaklarını tıkamış. Varsa DEM Parti yoksa DEM Parti diye bize düşmanlık yapıyor. Başınıza DEM Parti kadar taş düşsün!

“Van, seçimi rekor bir oyla almaya var mı?”

Şimdi kayyımları sizlere anlatmayacağım. Kayyım hırsızlıktır, yolsuzluktur. Kürtlerin diline, kültürüne düşmanlıktır. Kadınlara, gençlere düşmanlıktır. Var mısınız 31 Mart’ta Kürdistan’daki bütün kayyımları Saray’a göndermeye? Kayyımlar çalıp çırptılar, belediyeleri borçlandırdılar. O da yetmedi şimdi belediyenin elindeki mülkiyetleri yandaşlarına peşkeş çekiyorlar. En son sizlere çok ilginç bir şey söyleyeceğim.

Daha dün Batman kayyımı 53 milyon TL’ye gıda kolileri hazırlatmış. Gıda kolilerinin üzerine Batman AKP Belediye Başkan Adayının fotoğrafını yapıştırmış, insanlara dağıtıyor. Allah aşkına, bir belediyenin olanaklarını bir partiye kullandırdığını nerede gördünüz, hangi inançta gördünüz, hangi dinde gördünüz? Kayyım, belediye başkanı değil, o makamı zaten gasp ettiğini çok iyi biliyor. Batman halkının, Van halkının bütçesini AKP’li adaylar için harcıyor. Peki, bunlara gerekli cevabı 31 Mart’ta verecek miyiz?

Halkçı, toplumcu, Kürt’ün ve emekçinin yanında olan belediyecilik anlayışını Van ve bütün ilçelerinde yönetime taşıyacak mıyız? Kayyım Efendi, son 3 günün. İnşallah 1 Nisan’da Van halkı, kadınlar, gençler, melelerimiz, seydalarımız tekrar kendi iradelerine, yönetimlerine kavuşacak. Van, son 3 gün kaldı. Seçimi rekor bir oyla almaya var mısın? Hakkarililer, Şırnaklılar Van’dan daha yüksek oy alacaklarını söylüyorlardı. Eminim ki onlar da rekor oy alacaklar ama Van’ın rekoruna hiçbir kentimiz ulaşamayacaktır.

Recep Tayyip Erdoğan dün demiş ki “Kürtler bizim sayemizde mutluluk ve özgürlük gördü”. Allah aşkına, elinizi vicdanınıza koyun, 22 yıldır tek bir gün rahat uyuyabildik mi? Tek bir gün özgür olabildik mi? Kemal Kurkut’u unuttuk mu? Peki Osman Şiban’ı ve Servet Turgut’u unuttuk mu? Taybet Anayı unuttuk mu? 10 yıldır Kürt halkının iradesine atanan kayyımları unuttuk mu?

Cezaevinde 75 yaşında Hatice Yıldız, benim de akrabam olur, kızına ve arkadaşlarına para gönderdiği için hasta yatağında sedyeyle cezaevine gönderildi. Bu mudur mutluluk? Bu mudur özgürlük? Kürt halkı, Türkiye halkları 22 yıldır sizinle birlikte ne mutludur ne de özgürdür. İnşallah bu halk, Türkiye halkları 31 Mart’ta oylarıyla bu zalim düzene, bu faşizan anlayışa, bu kayyımcı anlayışa kırmızı kart göstererek bir nebze de olsa mutluluk ve özgürlüğü tadacaktır.

“Siz gittiğinizde mutlu ve özgür olacağız”

Sanki uzayda yaşıyor. İnsanlar yoksul, insanlar geçinemiyor. Emekli maaşı 10 bin lira. İnsanlar kirasını ödeyemiyor. Çocuğuna süt alamayan, bez alamayan, mama alamayan bir ülkenin insanları nasıl mutlu olabilir Sayın Erdoğan? Biz mutlu değiliz. Kürtler mutlu değil. Kadınlar hiç mutlu değil. Gençlerin geleceğini çaldınız, umudunu çaldınız. Utanmadan bir de diyorsunuz ki bizimle birlikte Kürtler mutlu ve özgür oldu. Hayır, inşallah siz gittiğinizde Kürtler mutlu ve özgür olacaklardır.

Aklımızla alay ediyorlar, yine birkaç gün önce şahlanış dönemini başlattıklarını söylediler. Allah aşkına, Türkiye’de faizin dışında ne şahlandı? Enflasyonun dışında şahlanan bir şey var mı? Yoksulluğun dışında şahlanan bir şey var mı? Baskınız şahlandı, zulmünüz şahlandı. Cezaevleri yaparak şahlandınız. Erdoğan ve AKP- MHP iktidarı, emin olun sizden sonra bu halk şahlanacak, demokrasi şahlanacak. Kürt düşmanlığında şahlandılar, Kürt’ü cezaevine atmakta şahlandılar ama bizim için iyi olan, kıymetli olan hiçbir şeyde şahlanmadılar.

Newroz’daki milyonları gördü, Kürt halkının taleplerini ve iradesini gördü, belki gelir orada biz özeleştiri verir diye düşündük. Özür diler, önümüzdeki dönem için Kürt halkının selamını alır dedik. Diyarbakır’a gelmiş hala bize hakaret, hala tehdit, şantaj. Sen kimi tehdit ediyorsun? Biz Şeyh Saidlerden, Seyid Rızalardan gelen bir partiyiz. Biz Ape Musaların torunlarıyız, Orhan Doğanların yoldaşıyız, Sakinelerin yoldaşlarıyız. Bizim kentimizde, Kürdistan’da bizi tehdit edenlere pabuç bırakır mıyız?

Kürt sorunu ciddiyet ister, samimiyet ister. Kürtler onurlu bir halktır. Böyle samimiyetsiz, ciddiyetsiz olanlara; Kürdistan coğrafyasında DEM Parti’yi, bizi tehdit eden edenlere ne yapacağız? 31 Mart’ta büyük bir cevap verecek miyiz? Beyefendi şimdi sabah akşam çıkıyor operasyon diyor, teröristan diyor, terörist diyor. Ancak sizler öyle onurlu bir halksınız ki onların savaşçı ve baskıcı politikalarına Newroz’da öyle bir cevap verdiniz ki Ankara’da, Saray’da yapılan hesabın Newrozlarda boşa çıktığını, Newrozlarda bir karşılığı olmadığını ortaya koydunuz.

İnşallah bu birliğimiz, bu heyecanımız, bu moralimiz, bu rengimiz; kadınıyla, genciyle, melesiyle, seydasıyla bugün burada ortaya koyduğumuz bu irade var olduğu sürece emin olun sırtımız yere gelmez. Emin olun bir gün Türkiye’de Kürtler eşit haklara sahip olacaktır. Bir gün Türkiye’de anadilimizi başta parlamento olmak üzere özgürce konuşacağız. Bir gün istediğimiz iradeyi özgürce seçeceğiz. İnsanca, kardeşçe bir arada yaşayacağız.

Değerli halkımız, Van’dan son miting olduğu için bir kez daha seslenmek istiyorum. Sayın Erdoğan; Kürt meselesini çözmeyen çok cumhurbaşkanı gördük, çok başbakan gördük. Ne oldular? Çözüldüler, bittiler, battılar. Kürt meselesini çözmeyen hiçbir parti asla ve kat’a başarıya ulaşmaz. Sizler de Kürt meselesine böyle yaklaştığınız müddetçe en önce 31 Mart’taki yerel seçimlerde sonrasında da yapılacak ilk seçimlerde inşallah dibi göreceksiniz, batacaksınız, biteceksiniz.

Değerli halkımız, şimdi Kürt sorunu anlatmayacağım. Newroz meydanlardaki milyonlar tek yürek, tek ses olarak ne dedi? Kürt meselesi çözülsün dedi. Kürt meselesinin çözümü için İmralı’yı adres gösterdi, Sayın Öcalan Kürt meselesinin muhatabıdır dedi. Yine biz de buradan diyoruz ki; Kürt halkının Newroz alanlarında milyonlarla ortaya koymuş olduğu bu irade doğrudur. Yanındayız, aynı şeyi düşünüyoruz. Savaş yerine, operasyon yerine, top tüfek yerine bir an önce bu ülkenin kaynaklarını çarçur etmemek için İmralı Adası orada, Sayın Öcalan orada. Bu işin muhatabıyla birlikte bir an önce Kürt meselesini diyalogla ve müzakereyle çözelim çağrısını yapıyoruz.

Eminim ki bunlar İstanbul’daki 1 milyonluk Newroz’u gördükten sonra, Batman’ı, Siirt’i ve Van’ı gördükten sonra nasıl büyük hata yaptıklarını gördüler. Bu haklı davayı, bu onurlu davayı kim bitireceğini düşünüyorsa yanılır, bu meydandaki bu halka çarpar. Van Gölü’ne çarpar, Süphan’a çarpar, Ağrı’ya çarpar, Van Kalesi’ne çarpar.

Değerli halkımız, AKP’li ya da diğer başka partilerden aday olup “Ben de Kürt’üm” diyenlere deyin ki Kürt’ün tek bir evi var o da Dem Parti’dir. Kürt’ün tek bir kapısı var deyin. “Ben de Kürt’üm” diyeceksin, Ankara’da JİTEM ittifakıyla, kurt ittifakıyla Kürtlerin karşısında yapılan bu sinsi oyunlara, planlara alet olacaksın. Kürt’ün aşireti de Kürdün kardeşi de ailesi de biziz.

İnşallah 31 Mart’ta belediyeyi tekrar alarak belediyenin olanaklarını halkımıza harcayacağız. Emin olun çocuğuna süt götüremeyen tek bir ailemiz kalmayacak. Susuz, ulaşımsız, altyapısız, yoksul, aç ve açıkta tek bir insanımız kalmayacak. Çünkü bizler belediyenin olanaklarını çalmıyoruz, çarçur etmiyoruz. Sizlere söz veriyoruz; daha huzurlu, daha mutlu, daha gelişmiş, daha refah içerisinde bir Van’ı hep birlikte yaratacağız.

İlk projelerimiz kadın arkadaşlar için olacak. Gençleri uyuşturucu batağından çıkaracağız. Uyuşturucuyu Kürdistan coğrafyasında yaygınlaştıranlara diyoruz ki bu yaptığınız günahı belediyeleri alarak Kürt illerinde ortadan kaldıracağız. İnsanımız barış içerisinde, doğduğu bu topraklardan doyarak yaşayacaktır. Gençlerimiz göç etmeyecektir. Emeklilerimiz size söz veriyoruz; sizi açlığa ve yoksulluğa mahkum eden bu sistem karşısında belediyelerimizin olanakları emeklilerle paylaşılacaktır, yoksullarla paylaşılacaktır. Öğrenciler yurt bulacak, yemek yiyecek. Sizin paranız, sizin kentinize size hizmet olarak harcanacaktır. Biz bunların sözünü veriyoruz, siz de 14’te 14 yapmaya var mısınız?

Emekli yüzyılı dediler, emekliye 1000 TL zam yaptılar. Bir de çıkmışlar diyorlar ki emekliye kaynak yok. Savaşa, topa, tüfeğe kaynak var. Kürdistan coğrafyasının neredeyse yarısı kolluk kuvvetlerinden oluşuyor ama uzman doktora, öğretmene, ataması yapılmayan öğretmen arkadaşlarımıza, emekçiye kaynak yok. İnşallah 31 Mart’ta emekliler, asgari ücretliler, iş arayıp da bulamayan gençler bunlara kaynağın nerede olduğunu gösterecek. Emekçi düşmanı, tarım düşmanı, çiftçi düşmanı bu zihniyeti sandığa gömmeye var mısınız?

Bir tane ırkçı faşist milletvekili çıkmış diyor ki emekliler devletten bir şey beklemesin. Simit satsın, su satsın diyor. İnsan biraz utanır! Bunu söyleyen vatandaş son 1 yılda devletten 11 tane büyük ihale almış. 11 ihale alıyorsun, milyon dolarları cebine indiriyorsun ama 75 yaşındaki emeklilerimize su satmalarını söylüyorsun. İşte bunlar bu kadar kendilerine, kendi servetlerine düşkün insanlardır. Bunlar inançlı değil. Bunlar Müslüman değil. Bunlar bizi düşünmüyor. Bunların başı secdede, elleri semada, akıları hilede hurdada.

“AKP’ye verdiğiniz her oy 3 hilale gidiyor”

AKP’ye verdiğiniz her oy kime gidiyor? Emekliler su simit satsın diyen bu ırkçılara, bu faşistlere, 3 hilale gidiyor. Biraz vicdanı olan hiçbir Kürt oyunu ırkçılığa, faşizme, Kürt’ü yoksa sayan, Şeyh Said’e hakaret eden faşist anlayışa oy vermez. Onun için buradan bir kez daha diğer siyasi partilerde siyaset yapan insanlarımıza çağrı yapıyoruz. Geliyê Zîlan’ı, Roboskî’yi, Taybet Ana’yı, Apê Mûsa’yı hatırlayın ve elinizi vicdanınıza koyun; Kürt’ü katleden, yok sayan, kültürüne, diline düşman bir anlayışa mı yoksa Kürt için mücadele eden, bedel ödeyen Selahattinlere, Gültanlara, Leylalara, Figenlere mi oy vereceksiniz?

Ramazan ayındayız, bu vesileyle hepinizin Ramazan ayını da kutluyorum. İnşallah Ramazan ayındaki bu seçim hırsızlardan ve yalancılardan hesap sorulan, hakkın, hakkaniyetin ve dürüstlüğün kazandığı bir seçim olur. Seçime 3 gün kaldı, ne yapacağız bu 3 günde? Kadın arkadaşlar, lütfen iftardan önce belki olabilir yorgun olabilirsiniz ama iftarınızı açtıktan sonra lütfen ev ev gezin. Çalmadığınız kapı kalmasın, görüşmediğiniz insan kalmasın. Siz haklı bir mücadelenin, hakkaniyetli bir mücadelenin bayrağını yürütüyorsunuz, o yüzden lütfen Van’dan rekor bir oy almak için kadın arkadaşlar seferber olsun.

Gençler, öyle boş oturmak yok. Partimizin bildirilerini, adaylarımızın projelerini alarak kahve kahve, dükkan dükkan, sokak sokak gezmeye var mısınız? Melelerimiz, Seydalarımız, Van’ın inançlı kanaat önderleri, sizlere de büyük işler düşüyor. Bunlar camiyi cumayı bile siyaset aracı haline getirdiler. Lütfen inançlı insanlarımıza ulaşın, kimin haklı kimin haksız olduğunu en iyi siz biliyorsunuz. Allah’ın yarattığı bir kavmi, verdiği bir dili yok sayan bir anlayışa Müslüman diyebilir miyiz? Onun için en çok size iş düşüyor. Sizler bunu her inançlı insanımıza anlatmak zorundasınız.

Kaçak seçmen taşıyorlar Kürdistan’a. Van’da, ilçelerinde oyu olan arkadaşlarımızı sandığa çağırıyoruz. Herkes eline telefonunu alacak. Oyu Van’da olan ama şu an çeşitli sebeplerden dolayı Van’da bulunmayan kardeşlerimizi oy kullanmaya çağırıyorsunuz. Olur da oy kullanmak için gelecek arkadaşların ekonomik durumu iyi olmayabilir. O zaman ne yapsınlar? Hangi ilçede, hangi ilde bulunuyorlarsa il-ilçe örgütlerimize gitsinler. İftardan sonra güzel sıcak kaçak bir DEM’li çaylarını içsinler, otobüs biletlerini alsınlar, oy kullanmaya gelsinler.

Söz veriyor musunuz? Sandığa da sahip çıkın. Bu hırsızlar, bu talancılar oylarımızı da çalıyorlar. Oylara sahip çıkmak için başta kadınlar ve gençler olmak üzere her sandık başında en az 3 kişiyle bulunacak mıyız? Bir söz daha istiyorum. 14’te 14 yapacağız. Sizden rica ediyorum. Sanki 3 ilçemizde biraz böyle öndeyiz ama daha güçlü bir fark atmamız gerekiyor. Son 3 günde daha güçlü yüklenerek Bahçesaray’ı almaya var mısınız? O güzel Gevaş’ı artık alalım, var mısınız?

Muradiye, kahramanların diyarı, mücadelenin diyarı, bizlere dilimizi öğreten Muradiye’yi rekor oyla almaya var mısınız? Eğer sözünüzde durursanız vallahi 14’te 14 yaparsınız. Bahçesaray, Gevaş ve Muradiye’yi diğer 11 belediyemize katacağınıza söz verdiniz. Şimdi değerli halkımız Neslihan Şendal Başkanı çağırıyorum. Abdullah Zeydan’ı zaten biliyorsunuz. Onların şahsında 14 yerleşim yerimizdeki belediye eş başkanlarına sahip çıkacak mısınız? Adaylarımız Ape Musa’nın size emanetidir. Taybet Ana’nın, Selahattinlerin, Şeyh Saidlerin, Seyid Rızaların emanetine sahip çıkacak mısın Van?”

Paylaşın

Tuncer Bakırhan: 31 Mart’ta Büyük Bir Ders Vereceğiz

Kars Cumhuriyet Meydanı’nda halka seslenen DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Kars’ta doktor yok, uzman yok. Ama onlar varlığını milliyetçilik, savaş, çatışma üzerinden oluşturdukları için bizim kaynakları çarçur ediyorlar” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Bir belediye başkanının sadece bir kentte 600 tane dairesi olur mu? Bu sadece bir kentte. 600 dairesi olan bir belediye başkanı ve mensubu olduğu bir parti bizim halimizi anlar mı? Anlamaz. Yoksulluk bilmiyorlar. Saraydan başlarını uzatıp Kars halkının ne yaşadığını bilmiyorlar. Bizi tanımayan, yok sayan, yoksullaştıran; gençlerimizin işsiz ve aşsız kalmasını sağlayanlara 31 Mart’ta büyük bir ders vereceğiz. Kars’ın Azeresini, Terekemesini, emekçisini Türkiye’nin neresinde olursa olsun üçüncü yol ağacının altında birleşmeye, mücadele etmeye ve oyunu vermeye çağırıyorum.”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Kars  Cumhuriyet Meydanı’nda 31 Mart yerel seçimlerine dört gün kala miting düzenledi. Mitinge, Kars Eş Başkan adayları Arzu Savaş Derman, Kenan Karahancı, Kars Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ve DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan katıldı. Burada konuşan Bakırhan, şunları söyledi:

“Değerli hemşerilerim; Azeriler, Terekemeler, Türkmenler, Aleviler, Sünniler, Kürtler, Malakanlar, Ermeniler; Türkiye’nin en renkli ve en mozaik kentinin yurttaşları hepinizi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. Kars denilince devrimci mücadele akla gelir. Kars denilince demokrasi akla gelir, kardeşlik gelir, barış gelir. Sistemin bütün ayrıştırıcı politikalarına rağmen birlikte kardeşçe yaşam akla gelir. Siz var olun, hûn her hebin Qers. Yıllardır halkları karşı karşıya getirmeye çalışan bu ceberut sistem karşısında “Kürt’üz, Türk’üz, Alevi’yiz, Sünni’yiz, kardeşiz bir arada yaşıyoruz ve yaşayacağız” dediniz.

Türkiye’nin birçok yerinde halklar arasında çelişkiler yaşanmasına rağmen Kars’ın Azerisi, Terekemesi, yerlisi, Kürt’ü birlikte kardeşçe yaşayarak, ülkeyi yöneten faşizan zihniyete birlikte nasıl yaşanacağını gösterdi. Kars’ın ismi ne zaman geçse gururlanıyorum, onur duyuyorum. Siz var olun, çok yaşayın.

Şimdi 31 Mart seçimlerinde de birileri Terekemecilik, birileri yerlicilik, birileri Azericilik yapıyor. Ama biz Kürtçülük yapmayacağız; çünkü biz halkların partisiyiz, bütün inançların partisiyiz. Bir Kürt’ün DEM Parti’de ne kadar yeri, karşılığı varsa Kars’ta yaşayan diğer halkların da inançların da o kadar karşılığı var. Kars, DEM Parti demektir. DEM Parti, fikriyatını Kars’tan aldı. DEM Parti Kars gibidir, renklidir. Türkiye’de hiçbir siyasi parti bizim kadar renkli, bizim kadar kapsayıcı, bizim kadar herkesi kucaklayan, bizim kadar birlikte mücadele eden bir durumda değil.

Onun için DEM Parti denildiğinde Kars’taki bu mozaik, bu kardeşlik, bu birliktelik aklıma geliyor. Ben de sizin kardeşinizim, arkadaşınızım; bu sokaklarda birlikte oynadık, bu okullarda hep beraber okuduk. Komşuyuz, beraber iş yaptık. Beraber bu kentte ömrümüzü tükettik. Kardeşliğin, birlikte yaşamın ne olduğunu kimse benim kadar bilmez. Çünkü benim dostlarım Azerilerdir, Terekemelerdir, yerlilerdir, Kürtlerdir. Buradaki bütün renklerdir.

31 Mart’ta inşallah sizlerin de desteği ve katkısıyla birlikte belediyeyi aldığımız zaman, Kars’ta yaşayan 86 bin insanın tamamına belediyemizin kapısı açık olacaktır. Bu kentte barışı birlikte öreceğiz. Bizler Türkiye’de barışı kurmaya çalışıyoruz, bunun için mücadele ediyoruz. İnşallah en başta Kars’ı bir barış toplumu, bir barış kenti haline hep birlikte getireceğiz. Kars birlikteliğiyle Türkiye’de model olacak, örnek olacak. Türkiye’de herkesin gıptayla bakacağı, insanca ve kardeşçe bir arada yaşanacak bir kenti beraber kuracağız. Var mısınız Kars’ı barış kenti yapmaya?

2019 yılında Kars’ta yaşayan bütün haklar ve inançlar partimizi yönetime getirmişti. Bunun için sizlere teşekkür ediyorum. İnşallah Kars’ın ve sizin partiniz olan DEM Parti’yi yeniden seçeceksiniz. Öyle mi? Bakın siz oy verdiniz, biz kazandık. Ne yaptılar, kayyım atadılar. Kayyım, belediyenin önünde namaz kıldı. Biz inançlı bir toplumuz. Biz namazı niyazı, Ramazan’ı, orucu AKP ile öğrenmedik. Peki, belediye önünde namaz kılan, belediye gasp edilirken namazla belediyeyi teslim alan bir kayyım hırsızlık yapar mı? Namaz kılacaksın ama Kars Belediyesinin bütçesini çarçur edeceksin. Belediyeyi çetelere, mafyaya, sermayeye peşkeş çekeceksin. Hizmet yok, altyapı yok, yol yok, su yok ama Kars bir konuda büyükşehir belediyeleriyle yarışıyor. Hangi konuda biliyor musunuz? Borcuyla yarışıyor.

Kayyım Efendi, Kars halkı çok iyi biliyor ki senin de mensubu olduğu parti gibi başın seccadede ellerin semada ama aklın hilede hurdada, hırsızlıkta. İnşallah Kars bu yalancılardan, bu tüyü bitmemiş çocukların hakkını çalanlardan 1 Nisan sabahı hesap soracaktır. Çaldım, peşkeş çektim, Kars’ın borcunu büyükşehir belediyeleriyle aynı seviyeye getirdim, hayatımı yaşarım demesinler. 1 Nisan’da Kars Belediyesini aldığımızda yapacağımız ilk iş, onların 3-4 yıldır yaptıkları yolsuzlukları ve hırsızlıkları kalem kalem siz halkımızla paylaşmak olacak.

“22 yıldır size hizmet getirmeyenler bu seçimde de getirmez”

Değerli halkımız, emin olun, bu kente sahip çıksalardı Kars Türkiye’nin parlayan yıldızı olurdu. Böylesine zengin tarihe ve kültüre sahip bir kentte bu yoksulluk, bu işsizlik neden diye sormak gerekir. 22 yıldır Türkiye’yi AKP yönetiyor. 22 yıldır Kars’ı görmeyenler, Karslının ne yaşayacağını umursamayanlar, şimdi çıkmış ırkçı ve faşistlerle birlikte Kars’a hizmet edeceklerini söylüyor. 22 yıldır hizmet üretmeyenler, size hizmet getirmeyenler, bu seçimde de hizmet getirmezler. Kars artık bu numaraları yemez. Kars’ın karnı bunlara tok. Kars kimin adaletli ve hakkaniyetli olduğunu çok iyi biliyor. 25 yıllık belediyecilik deneyimimiz var. Ben de Siirt’te belediye eş başkanlığı yaptım. Siirt halkının tek kuruşu çarçur edilmedi.

Borçla aldığımız belediyeyi borçsuz hale getirdik. Bize kayyım atadıklarında, Türkiye’de belki de kasasında milyon liralar olan tek belediye Siirt Belediyesiydi. Ne yaptık, nasıl yaptık? Siz devrimci demokratlardan, Kars’ın onurlu halkından öğrendiklerimi hayata geçirdim. Çalmadık, çırpmadık; Arap’ı, Kürt’ü, Türk’ü eşit gördük. Belediyenin kaynaklarını Siirtlilerin hizmetine sunduk. Onun için bizi sevdiler. Onun için Siirt’te Kars dendiği zaman herkes sevgiyle, saygıyla bakar. Bunun için ben de bunu sizlere borçluyum. Çünkü sizler bizlere hakikati öğrettiniz, dürüstlüğü ve eşitliği öğrettiniz. Onun için sizlerle ne kadar gurur duysam az. Her bijî Kars. Çok yaşa Kars.

AKP nedir? Kars’taki hakikattir. 22 yıldır devlete ait olan bütün işletmeler, bütün fabrikalar yandaşlara peşkeş çekildi. Kars’ta hayvancılık bitti, tarım bitti. Karslı genç üniversiteyi bitiriyor, diploması evde asılı ama iş bulamıyor. Beyefendi de “Türkiye’yi uçurduk” diyor. Nereye uçurdun? Karslı uçmadı, Karslı işsiz. Genç perişan, kadın arkadaşlarımız aile ekonomisine katkı sunamıyor, kültürel ve sosyal faaliyetlerden yararlanamıyor. Siz enflasyonu uçurdunuz, siz yolsuzluğu uçurdunuz. Siz Türkiye’yi uçurumun kenarına getirdiniz. Siz Kars’ı unuttunuz. Ama Kars’ın bugünden sonra sahibi var.

Kars’ın sahibi kadınlardır, gençlerdir, hepimiziz. Kars’ı yeniden rekor bir oyla aldığımız zaman, bu belediye bizim olacak. Çocuğuna süt götüremeyen ailelerin gideceği adres belediye olacak. İşsiz kadın arkadaşlar için kurslar, kooperatifler için belediyemiz bütün olanaklarını seferber edecek. Karslı gençler doğduğu yerde doyacak, göç etmeyecek. Kars’ın ezileni, zorda kaldığı zaman gidip kapısını çalacağı bir eve sahip olacaktır. Sizlere söz veriyorum. Her kuruşunuzun takipçisi olacağım. Her kuruş, Kars’taki Terekemelere, yerlilere, Kürtlere, Azerilere, kadınlara, gençlere adil bir şekilde harcanacak.

Bakın 25 yıldır belediyeleri yönetiyoruz. Tek bir DEM Partili belediye yolsuzluktan yargılandı mı? Çünkü Biz Şeyh Saidlerin, Seyid Rızaların torunlarıyız. Biz hırsızlık yapmayız. Bizler hırsızlık yapan babamız da olsa, kardeşimiz de olsa belediye eş başkanımız da olsa önce biz kolundan tutar belediyeden kovarız. Bizim partimizde kötü insanlar, art niyetli insanlar barınamaz. Bu parti devrimcilerin, emekçilerin, yoksulların, kadınların, ezilenlerin partisidir. Dolayısıyla bu partide hizmet üretmek için göreve gelen arkadaşlarımız da bu ilkelere harfiyen uymak zorundadır.

Kars’ta altyapı yok. Eve gittim dün, su akmıyor. Hemen yanı başında nehir geçiyor, her taraf kar, iki metre kazsan su çıkacak ama su yok. Olan su da içilmiyor. Doğru dürüst arıtılmıyor. Bayrampaşa, Karadağ, Atatürk ve Sukapı Mahallesinde çöpler toplanmıyor, kaldırım yok. Çocuklar çamurun içerisinde kış aylarında okula gitmeye çalışıyorlar. Yatırım yok. Kayyım Efendi peki bu borcu nereden yaptın? Çaldığın, usulsüzlük yaptığın paraları nereye harcadın? Bunu sormaz mı Kars halkı sana? 22 yıldır hizmet getirmeyenler, burada doğru düzgün sağlık hizmeti sunmayanlar seçime 3 gün kala bize hizmet edecekmiş. Buna inanacak mı Kars? Kars’ın sahipleri sizsiniz, biziz. Beraber olacağız. 80’lerden önce de beraberdik, yine beraber olacağız. Kars 80’lerdeki o duruşunu 2024’te de devam edecektir, örnek olacaktır.

Yaşanır, temiz, altyapısı olan, gençlerin ve kadınların aş ve iş buldukları bir Kars’ı birlikte yaratmaya var mısınız? Burayı turizmin başkenti yapacağız. Burada Doğu Ekspresi var. Bu yalancılar ne yaptı? Baktılar insanlar kaşar, bal satıyor, oteller dolup taşıyor, Kars’ın emekçileri Doğu Ekspresinden yararlanıyor; iki kişilik bir ailenin gidiş gelişini 25 bin liraya çıkardılar. Ne demek istiyorlar? Kars’a gelmeyin, burada tatil yapmayın. Kars’ın emekçisi, kaşar üreticisi, lokantacısı, otelcisi geçinmesin, işsiz kalsın istiyorlar. Kars’takiler göç etsin istiyorlar. İşte biz geldiğimizde turizmi ve tarih gezilerini tekrar canlandıracağımızın sözünü veriyoruz.

“600 dairesi olan bir belediye başkanı bizim halimizi anlar mı?”

Erdoğan diyor ki hakikati yüzümüze haykırın. Allah aşkına hangi hakikati söyleyelim? Emekliler AKP’nin hakikatidir. 10 bin lirayla geçinebiliyor musunuz? Peki, size 10 bin lirayı reva görenler, bir ay değil acaba bir gün 10 bin lirayla geçinmeye varlar mı? Yoklar. Kendilerine gelince yüksek maaşlar, ihaleler yetmiyor üstüne 3 maaş alıyorlar. Ama emekliye, asgari ücretliye gelince kaynak yok. Topa tüfeğe var, askere var. Kars’ta doktor yok, uzman yok, niye? Kaynak yok. Kaynağı savaşa, topa tanka değil emekçiye, emekliye, Kars’ın yoksullarına harcarsan kaynak yaratırsın.

Ama onlar varlığını milliyetçilik, savaş ve çatışma üzerinden oluşturdukları için kaynaklarımızı çarçur ediyorlar. Size soruyorum; bir belediye başkanının sadece bir kentte 600 tane dairesi olur mu? Bu sadece bir kentte. 600 dairesi olan bir belediye başkanı ve mensubu olduğu bir parti bizim halimizi anlar mı? Anlamaz. Yoksulluk bilmiyorlar. Saray’dan başlarını uzatıp Kars halkının ne yaşadığını bilmiyorlar. Biz onların derdi değiliz. Onların derdi iktidar, daha çok zenginleşmek. İşte bize de büyük bir sorumluluk düşüyor Kars. Bizi tanımayanlara, yok sayanlara, yoksullaştıranlara 31 Mart’ta kadınıyla, genciyle büyük bir ders verecek miyiz sandıkta?

Enflasyon almış başını gidiyor ama Beyefendi, “Türkiye’de ekonomiyi iki kat büyüteceğim” diyor. Allah aşkına yerinizde durun, bir zahmet iktidarı bırakın, ekonomiyi siz büyütmeyin. 22 yıl önce de ekonomiyi büyütüyorlardı. 22 yıl önce refah toplumu yaratacağız diyorlardı. Beyefendi 22 yıldır yapamadığını, şimdi yapma sözü veriyor. Kars, bu yalanlara inanacak mısın? Diyor ki Türkiye’de kişi başına 13 bin dolar düşüyor. Allah aşkına içinizde 13 bin dolar kazanan var mı? Sanırım etrafındaki yöneticilerine, AKP’nin yöneticilerine, il başkanlarına, yolsuz kayyımlara bakıyor. Bunun için Kars bunları tanı. Sanırsın ki dünyanın barışını Erdoğan getirecek. Kardeşim senin ülkende her gün Türk ve Kürt gençleri yaşamlarını yitiriyor, Türk ve Kürt gençlerinin cenazesi geliyor. Dünyada barış sever ama seçim kampanyasında Kürt’ün başına top mermi yağdıracağını söylüyor. Halkımız savaş çığırtkanlarına gerekli cevabı vererek kırmızı kartı gösterecektir.

DEM Parti, tekçiliğin ve zorbalığın panzehiridir. DEM Parti, demokratik Türkiye’den yana olan herkesin adresidir. DEM Parti’nin ağacının altına herkesi davet ediyoruz. Türkiye’de sizin yanınızda olacak, sizin için mücadele edecek olan bir parti varsa o da DEM Parti’dir. DEM Parti sadece bir seçim partisi değildir; mücadeledir, tarihtir. Onun için sizlere diyoruz ki emekçilerin ve yoksulların adresi DEM Parti’de buluşalım.

“Ağacı gördüğünüz yere mührü basabilirsiniz”

Kars’tan bir kez daha şu çağrıyı yapmak istiyorum: DEM Parti Türkiye’nin neresinde seçime gittiyse, sandığa gideceğiniz gün hiç tereddüt etmeden, nerede olursanız olun ağacı gördüğünüz yere mührünüzü rahatlıkla basabilirsiniz.

Çünkü biz 3. Yoluz; kadınların, emekçilerin, gençlerin, ezilenlerin partisiyiz. Hiç kimse ama hiç kimse bizi 3. Yoldan vazgeçiremez, bize ayar veremez. 3.Yol faşizmle, yolsuzlukla ve adaletsizlikle mücadele etmenin yoludur. Bunun adresi de DEM Parti’dir. Dolayısıyla Üçüncü Yol karşısında duran her anlayışın karşısında kararlılıkla duracağımızı belirtmek istiyorum. Bir yol varsa bizim yolumuzdur, 3. Yoldur. Kars’ın Azerisini, Terekemesini, emekçisini Türkiye’nin neresinde olursa olsun Üçüncü Yol ağacının altında birleşmeye, mücadele etmeye ve oyunu vermeye çağırıyorum.

Bunlar Kars’a kaçak seçmen getiriyorlar. Karslı olmayan, Kars’ta yaşamayan asker, polis, kolluk kuvvetlerini buraya getiriyorlar. Ne yapacaklar? Azeri’nin, Kürt’ün Terekeme’nin iradesini gasp etmeye çalışacaklar. Buna da seçim diyorlar, demokrasi diyorlar. Kars sen büyüksün, mücadele kentisin. Kürt, Türk, Azeri, Terekeme hep birlikte DEM Partiye oy vererek bu kaçak seçmen getirenlere sandıkta cevabını verecek misin? O zaman sizden rica ediyorum; telefonu elinize alın, oyu burada olan ama çeşitli sebeplerden dolayı il dışında olan kardeşlerimizi, yoldaşlarımızı Kars’ta oy kullanmaya çağırın. Var mısınız? Çünkü vereceğiniz oy demokrasiye, barışa, hizmete, adalete, barışa verilmiş olacak. Oy kullanmaya gelmek isteyen ama imkanı olmayanlar da DEM Parti il ve ilçe örgütlerine gitsinler ve biletlerini alıp oylarını kullanmaya gelsinler.

Sizlerden bir söz istiyorum. Kenan Karahancı ve Arzu Savaş Derman arkadaşlarımızı 31 Mart’ta rekor oyla belediye eş başkanları yapacak mısınız? Kenan Başkan Kars’ın öğretmeni. En zor günlerde çocuklarımıza ders vermiş, arkadaş olmuş, kardeş olmuş, babası Kürt, annesi Terekeme. Tam da DEM Parti gibi. Mozaik bir aileye sahip. Kenan Başkanın birikiminde, niteliğinde, kapasitesinde bir aday çıkarsınlar ben de oy vereceğim. Var mı onun kalitesinde başka bir aday?

Arzu Başkan yıllardır kadın mücadelesine emek veriyor. Onun gibi bir adayımızın olmasından gurur duyuyorum. Emin olun o belediye, kadınların belediyesi olacak. Kars Belediyesi kadınlar için ürettiği hizmetlerle Türkiye’de bütün belediyeler içerisinde örnek olacak. Arzu Başkan şair, yazar, sanatçı bir arkadaşımız. O da Kenan Hoca gibi hem Kars’a hem de Karslılara yakışır bir aday. Bütün arkadaşlarımız özel olarak seçildi hepsi çok kıymetli. Hepsine kefilim. Arkadaşlarımız Şeyh Saidlerin, Seyid Rızaların, Selahattinlerin, Gültanların, cezaevindeki binlerin, sürgündeki onbinlerin, Kars’taki devrimcilerin ve demokratların emanetidir. Emanetinize sahip çıkacak mısınız? 31 Mart’ta sadece Kars’ı almak yetmez, Sarıkamış’ı da alarak tarih yazacağız. Digor’u yine rekor bir oyla alacağız. Pazarcık’ı alacağız, Kağızman yine emin ellerde olacak. Dağpınar’da rekor oyla yine birinci parti olacağız. Hayırlı olsun.”

Paylaşın

Bakırhan: Türkiye’de 46 Milyon İnsan Açlık Sınırı Altında Yaşıyor

Iğdır’da halka seslenen DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “AKP, ’22 yılda Türkiye’yi uçurduk’ diyor. Allah aşkına bu külliyen yalan değil mi? Emekçiler, yoksullar, Türkiye’de 46 milyon insan açlık sınırı altında yaşıyor, elektrik parasını ödeyemiyor. İnsanlar çocuğuna süt alamıyor; ekmek kuyruğunda, et kuyruğunda saatlerce bekliyor” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Türkiye’de uçan biz değiliz; Azeriler değil, Kürtler değil, emekçiler ve emekliler değil. Onların çocuklarının serveti uçtu. Mal varlıkları uçtu. Halk yoksul, halk perişan, halk geçim derdinde. Ama bu yalancılar saraylarından başlarını çıkarıp Iğdır halkının, emekçisinin ne yaşadığını görmüyor. Bu yalancılar bizi uçurmadılar, batırdılar, bitirdiler. Halklarımız gece gündüz nasıl geçineceklerinin derdinde. Peki, bu savaş baronları neyin derdinde? Onların derdi siz değilsiniz; onların derdi daha fazla zenginleşmektir, iktidar koltuklarını korumaktır. Bunun için de halkı karşı karşıya getirerek, ırkçılık ve milliyetçilik üzerinden ve vatan-millet-bayrak örtüsüyle yolsuzluklarına, zalimliklerine devam ediyorlar.”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, yerel seçimler kapsamında partisinin Iğdır’da gerçekleştirdiği seçim mitinginde konuştu. Tuncer Bakırhan, şunları söyledi: “Iğdır’ın kadim halkları, emekçileri, Kürtler, Azeriler, Terekemeler, Caferiler, Sünniler; her inanç ve milletten değerli Iğdır halkı, hepinizi tek tek partim adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Önceki seçimlerde belediye eş başkanı seçtiğiniz Yaşar Akkuş’a ve Halfeli Belediye Eş Başkanı Hasan Sefa’ya Iğdır’dan kucak dolusu selam ve sevgilerimizi yolluyoruz.

Yaşar ve Hasan Başkan şahsında Selahattin Demirtaşların, Gültan Kışanakların, Figen Yüksekdağların, Leyla Güvenlerin, Sebahat Tuncellerin bayramını kutluyor, Iğdır’dan onlara kucak dolusu selam ve sevgilerimizi yolluyoruz. Aynı zamanda çok değerli Kürt aydını Medet Serhat’ı da saygı ve rahmetle anıyorum. Artık aramızda olmayan emektar yol arkadaşlarımızı saygıyla anıyorum. Bir gün mutlaka barış ve demokrasiyi sağlayarak onlardan devraldığımız bayrağı sonuca ulaştıracağımızı da belirtmek istiyorum.

Değerli halkımız sizlere İstanbul Newrozu’ndaki milyonlarca insanın selamını getirdim. Amed Newrozu’ndaki milyonların selamını getirdim. Batman’dan, Şırnak’tan, Siirt’ten Iğdır halkına selam ve sevgiler getirdim. Iğdır 31 Mart’ta inşallah belediyeyi tekrar kazanarak büyük bir müjde verecek diyorlardı. 31 Mart’ta belediyeleri alarak Türkiye’deki halklara, cezaevlerine, sürgündeki arkadaşlarımıza büyük bir müjde vermeye hazır mıdır Iğdır?

Newroz mitinglerimiz iktidarın şirazesini bozdu, dengesini bozdu. “Bunlar bittiler, tükendiler” diyorlardı. Ancak İstanbul, Amed ve diğer Newroz alanlarında bir kez daha gördüler ki biz varız, vardık, var olmaya devam edeceğiz. Hiçbir baskı politikası, kayyımcı anlayış, cezaevi, baskı ve zulüm önümüzü kesemez. Bizler haklı bir davanın, mücadelenin sahipleriyiz.

Onların dengesini ve şirazesini bozmaya devam edeceğiz. AKP, “22 yılda Türkiye’yi uçurduk” diyor. Allah aşkına bu külliyen yalan değil mi? Emekçiler, yoksullar, Türkiye’de 46 milyon insan açlık sınırı altında yaşıyor, elektrik parasını ödeyemiyor. İnsanlar çocuğuna süt alamıyor; ekmek kuyruğunda, et kuyruğunda saatlerce bekliyor.

Türkiye’de uçan biz değiliz; Azeriler değil, Kürtler değil, emekçiler ve emekliler değil. Onların çocuklarının serveti uçtu. Mal varlıkları uçtu. Halk yoksul, halk perişan, halk geçim derdinde. Ama bu yalancılar saraylarından başlarını çıkarıp Iğdır halkının, emekçisinin ne yaşadığını görmüyor. Bu yalancılar bizi uçurmadılar, batırdılar, bitirdiler. Halklarımız gece gündüz nasıl geçineceklerinin derdinde. Peki, bu savaş baronları neyin derdinde? Onların derdi siz değilsiniz; onların derdi daha fazla zenginleşmektir, iktidar koltuklarını korumaktır. Bunun için de halkı karşı karşıya getirerek, ırkçılık ve milliyetçilik üzerinden ve vatan-millet-bayrak örtüsüyle yolsuzluklarına, zalimliklerine devam ediyorlar.

Ne yapacağız? 31 Mart’ta bizi yoksullaştıranlara, irademizi cezaevlerine tıkanlara, 10 bin yıldır kullandığımız anadilimize “bilinmeyen dil” diyenlere, Iğdır sandıkta rekor oy alarak cevabını verecektir. Utanmadan bir de ne diyorlar? Gerçek belediyeciliği yaparsa AKP yaparmış! AKP ne yaptı bugüne kadar? 22 yıl önce iktidara geldiklerinde faiz yüzde 47’ydi. Peki 22 yıl sonra ne oldu? Yüzde 50’nin üzerine çıkarttılar. Dün “faiz haramdır” diyenler, “Nas’ı faize yedirmeyeceğiz” diyenler; bugün sizin bütçenizi, Türkiye’nin bütçesini faiz lobilerine peşkeş çekiyor. Bunlar yalancı, iki yüzlü. Bunların başı seccadede, elleri semada, akılları fikirleri haramda hilede. Bu haramzadelere 31 Mart’ta cevap verecek misiniz?

En büyük çiftçi düşmanı, en büyük tarım düşmanı AKP-MHP iktidarıdır. Hayvancılığı bitirdiler, tarımı bitirdiler, çiftçiyi bitirdiler. Tek dertleri zenginleşmek, rant elde etmek, iktidarlarını devam ettirmek. 31 Mart’ta siz karanlığı yırtanlar, siz karanlığı aydınlatanlar, siz direnenler, siz barış isteyenler bu haramzadelere gerekli cevabı sandıkta vereceksiniz.

Dünyanın her yerinde gıda fiyatları düşüyor ama Türkiye’de artıyor. Gıda fiyatları neden artıyor, tarım niye bitti, hayvancılık neden bitti? Tarım Bakanı bunun cevabını vereceğine, “DEM Parti terörist” diyor. Allah senin başına DEM Parti kadar taş düşürsün! Erdoğan, “Türkiye’de kişi başına 13 bin dolar para düşüyor” diyor. Değerli Iğdır halkı, aranızda 13 bin dolar kazanan var mı? Peki, bu 13 bin dolar Iğdırlıya, Karslıya, Kürt’e, Azeri’ye, Terekeme’ye, emekçiye gitmemişse nereye gitmiş? Rantçılara, sermaye dostu AKP ve çevresine gitmiş. İnşallah 31 Mart’ta Türkiye’nin ezilenleri ve emekçileri bunlara öyle cevap verecektir ki bu hırsızlık düzenini geriye çevirerek halkların kardeşçe ve barış içerisinde, adil bir düzende yaşamasını sağlayacaktır.

Emekliye kaynak yok, asgari ücretliye, çalışana kaynak yok ama askere, polise, korucuya, tanka topa var. Türkiye’nin en büyük krizini bu ülkeye yaşatan kim? Recep Tayyip Erdoğan. Erdoğan şimdi de 94’teki ekonomik krizin sebebi olan Tansu Çiller’i yanına almış, 2001’deki ekonomik krizin mimarı olan Bahçeli’yi almış. Peki, halkı yoksullaştıran, Türkiye’yi ekonomik krizlerle boğuşturan bu üç kişi ne yapacakmış? Türkiye’yi uçuracakmış. Haydi oradan! Iğdır halkı yemez bunu.

“İrade Newroz alanlarındaki milyonlarca insandır” 

Recep Tayyip Erdoğan, “DEM Parti muhatap alınmak istiyorsa kendini kanıtlasın” demiş. Erdoğan, Türkiye’de neler olduğunun farkında değil. Newroz meydanlarını dolduran milyonları görmüyor, duymuyor, bilmiyor. Sabah akşam Saray medyası izliyor. İzlemiş olduğu kanallarda da Türkiye güllük gülistanlık gösteriliyor. Biz diyoruz ki Sayın Erdoğan irade Newroz alanlarında, muhatap Newroz alanlarında. Kuvvet, kudret Newroz alanlarındaki Kürt, Türk, Arap milyonlarca insanımızdır. Saraydaki o uykundan uyan, Saray medyasının dışındaki medyaya bak. Muhatabı da görürsün, iradeyi de görürsün. Ama ısrarla bir muhatap görmek istiyorsan sana söyleyelim:

1. Savaş hazırlıklarını terk et.
2. Bütçeyi emekliye, yoksula ve emekçiye ver, savaşa değil.
3. Toplumu kutuplaştırmaktan vazgeç.
4. Kürt’ün diline “bilinmeyen dil”, Kürt’ün coğrafyasına “teröristan” deme. Kürdistan’dır orası, Kürtçedir dili. Kürdün dilini, kimliğini, iradesini tanı. Eğer yerini öğrenmek istiyorsan da Newroz alanlarındaki milyonlardır.
5. ve en önemlisi: Türkiye’de barış olmasını istiyorsan, kardeşlik olmasını istiyorsan İmralı’daki mutlak tecridi kaldır, hukuku işlet.

6. Kürt halkının iradesine kayyım atadın, yetmedi cezaevine koydun, yetmedi şimdi 31 Kürt yerleşim yerine kaçak seçmen taşıyarak Kürt halkının iradesini gasp etmeye çalışıyorsun. O zaman bu kaçak seçmenlerin gidip halkın iradesiyle oynamayacağının sözünü ver. O zaman muhatabı da görürsün, iradeyi de görürsün, halkı da görürsün. Sonra da iktidar, muhalefet ve toplumsal kesimlerle birlikte bir masanın etrafında bir araya gelelim, Türkiye’yi demokrasisizlikten, özgürlüksüzlükten, bu ekonomik krizden nasıl çıkaracağımızı hep beraber tartışarak bir yol bulalım. Al sana muhatap, al sana Newroz alanındaki halklarımızın talepleri.

Değerli halkımız, kayyımı artık siz biliyorsunuz. Kayyım ranttır, yolsuzluktur, hırsızlıktır. Siz de bunu yaşadınız, siz de bunu gördünüz. İrademize kayyım atayanların cadde ve kaldırılmalarına bakın tek bir hizmet yok. Yollar tümsek, çukur. Türkiye’nin en kirli havasını soluyan kent Iğdır’dır. Türkiye’de işsizlik ve yoksulluğun en yüksek olduğu kent neresidir? Iğdır. Türkiye’nin en bereketli topraklarında gençler iş ve aş bulmak için okyansuları ve denizleri geçiyorsa demek ki siz bu kenti iyi yönetmiyorsunuz.

Demek ki bu kentin kaynaklarını çarçur ediyorsunuz, cebinize indiriyorsunuz. Sizlere söz veriyoruz; Kürtler, Azeriler, Terekemeler, Caferiler olarak inşallah 1 Nisan’da Iğdır Belediyesini tekrar aldığımızda bunların yapmış olduğu tüm yolsuzlukları kalem kalem Iğdır halkıyla paylaşacak ve hesabını soracağız. Sizlere söz veriyoruz; bizim belediyecilik pratiğimizde insanlar doğduğu yerde doyacak, iş aş için göç etmek zorunda kalmayacak. Kadın arkadaşlarımız kooperatiflerde, belediyemizin açmış olduğu işyerlerinde çalışacaklar, üretecekler, katkı sunacaklar. Gençler kahve köşelerinden çıkacak ve üretime katılacak.

Uyuşturucu belasını Allah’ın izniyle belediyemizin katkılarıyla birlikte Iğdır’dan sileceğiz. Yine tarım, hayvancılık ve meyvecilikle uğraşan halkımızı belediye destekleyecek. Belediye tohum verecek, mazot verecek, ürünün kendi fiyatıyla doğru yerde satılması için aracı olacak, pazarlar oluşturacak. Mehmet Nuri ve Necla arkadaşlarımız sizlere layık olacak. Çalmayacak çırpmayacak. Azeri demeyecek, Terekeme demeyecek, Caferi demeyecek, Kürt demeyecek Iğdır’da yaşayan herkesi eşit görecek ve herkese adil bir hizmet üretecek. Siz de o zaman bize bir söz verin; Iğdır’da halkçı, toplumcu, şeffaf belediyeciliğin kazanması için 31 Mart’ta Azeri’si, Terekeme’si, Caferi’si ve Kürt’üyle var mısınız?

“Bu anlayış Kürt’ün yaşayanına, ölüsüne, mezar taşına düşman”

Bunların başı seccadede, akılları haramda dedim ya, Iğdır’a da kaçak seçmen taşımışlar. Iğdır’ın yerini bilmeyen, haritada önüne koysan yarım saatte Aralık’ın, Tuzluca’nın nerede olduğunu bulamayan insanlar gelecek burada Azeri’nin, Kürt’ün, Terekeme’nin iradesini çalacak. Bu demokrasi midir, insanlık mıdır, adalet midir? İnançlı insan olduğunu söyleyenler kaçak seçmenle, haram seçmenle kentlerin iradesini gasp eder mi? Bu dinimize göre haram değil midir? Peki, Ramazan ayında bu haramzadelere oy verecek miyiz? Günah değil mi? Bunlar hırsızlık yapan, günah işleyen bir JİTEM ittifakıdır.

İnşallah bu JİTEM ittifakını hep birlikte engelleyeceğiz. Başka ne yaptılar? Mehmet Nuri Güneş’in aday olmasını engellemeye çalıştılar. Her bijî îdîr mala we ava be. Hun xwedî li Mehmet Nuri Güneş derketin. Siz Mehmet Nuri Güneş’e sahip çıktığınız için de geri adım attılar. Halk örgütlüyse, halk haksızlığa karşı duruyorsa, halk haksızlığa itiraz ediyorsa Mehmet Nuri Güneş örneğinde olduğu gibi bunlar geri adım atarlar. O yüzden lütfen birlik olun, beraber olun. Iğdır’ı halkların, hizmetin, barışın ve kardeşliğin Türkiye’deki modern kenti haline getirelim.

Bunlar 75-80 yaşında 5 ruspî kanaat önderini aldılar, müebbet hapis cezası verdiler. Yahu bu insanlar camide cumada, oruç tutan, dua eden yaşı kemale ermiş insanlardır. Dilimize düşman olanlar, gencimizi uyuşturucu belasına bulaştıranlar, kadın arkadaşlarımızın işsiz, aşsız kalmasını sağlayanlar bununla yetinmiyor; yaşlı dedelerimizi, babalarımızı halklar arasındaki sorunları çözmek için katıldıkları barış davalarını gerekçe göstererek cezaevine koydular. Bu haksızlığa dur diyecek miyiz? Kürt’ün yaşayanına düşman, ölüsüne düşman, mezar taşına düşman, diline düşman, doğasına düşman bu anlayışı inşallah bu Ramazan ayında el birliğiyle def edeceğiz.

Bizde ayrımcılık yok. Azeri yurttaşlarımıza sesleniyorum. Bizi yıllardır kamplara ayırdılar, Azeri-Kürt dediler. Iğdır’daki belediyecilik pratiğimizde belediyenin kapısı hiçbir zaman kapalı değildi. Iğdır Belediye Eş Başkanlarımız Kürt’e nasıl yaklaştıysa, nasıl hizmet götürdüyse, size de aynısını getirdi. Gün Azeri, Terekeme, Kürt ayırt etme günü değil; gün iyi olanı, adaletli olanı seçme günüdür. Gün, insan olanı seçme günüdür. Gün, Iğdır’da barış içerisinde kardeşleşme günüdür. Sizler elinize teraziyi alın, Mehmet Nuri ve Necla arkadaşlarımız ile diğer partilerin adaylarını bir kefeye koyun. Eğer diğerleri iyiyse yolunuz açık olsun.

Ama eğer bizim hakkaniyetli, adil, halkı için hizmet verecek adaylarımız iyiyse lütfen oyunuzu hakka, adalete ve eşitliğe verin. Bebeğinin bezi olmayan, çocuğuna süt götüremeyen ailelerimiz belediyeye gelecek. Gençler iş bulamıyorsa, belediyemize gelecek. Çiftçi toprağını ekemiyorsa, gübre ve mazot desteği için belediyeye gelecek. Kadın arkadaşlarımız sosyal ve ekonomik yaşama katılmak istiyorsa, belediyenin olanakları sonuna kadar onlara açık olacak. Kürt, Türk, Azeri, Terekeme’nin kapısı ve evi Iğdır Belediyesi olacak. Dolayısıyla sizleri 31 Mart’ta Iğdır’da halkların belediyesini tekrar almak için göreve ve sorumluluğa davet ediyorum.

Bir ricam daha var; bugünden tezi yok telefon rehberinize bakıyorsunuz ve Iğdır’da seçmen olup çeşitli gerekçelerle il dışında olan seçmen kardeşlerimizi oy kullanmaya davet ediyorsunuz. Camide cumada, sokakta, kahvede, apartmanda kimi görüyorsanız oy kullanmaları için sandığa davet edin. Olur da yol parası olmayan arkadaşlarımız olursa en yakın DEM il-ilçe binamıza gitsinler ve otobüs biletlerini alıp oy kullanmaya gelsinler.

Yine sandıklara sahip çıkacağız. Bunlar hırsız. Cebimizdekini çalan, üzerimizdekini çalan bu hırsızların sandıklarda Kürtlerin, Azerilerin, Caferilerin oyunu gasp etmemeleri için sandığa sahip çıkacağız. Gençler bu görev sizin. Kadın arkadaşlar gitmediğiniz ev, çalmadığınız kapı kalmasın. Mellelerimiz, seydalarımız dualarınızı bizden eksik etmeyin. Sizleri saygıyla selamlıyorum. Adaylarımız size emanet. Onlar size Şeyh Said’in, Seyid Rıza’nın, Ehmedê Xanî’nin , Medet Serhatların, Selahattinlerin, Gültanların, zindanlardaki binlerin size emanetidir. Her bijî îdîr.”

Paylaşın

Hatimoğulları: AKP Savaş Hazırlığı Yapıyor, Kürtlere Barış Hayali Satıyor

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinden yükselen barış süreci talebini “Kürt halkının olmasını istediği bir şey” olarak değerlendirdi. Hatimoğulları, ancak “barış ve çözüm koşulları”nın varlığını kuşkuyla karşıladı.

“Savaş ittifakının kurulduğu bir yerde bunu sağlamak bugünden yarına mümkün müdür? Bunu bilemeyiz,” diyen Tülay Hatimoğulları, “Bildiğimiz ibir şey var” dedi: “AKP, Kürt halkına 1 Nisan sonrası için bir hayal satıyor. Bunu bir seçim propagandası olarak uyguluyor. ‘1 Nisan’dan sonra çözüm süreci başlayabilir’, ‘1 Nisan’dan sonra bir şeyler olabilir’ mesajını üstü örtük bir biçimde veriyor.”

Hatimoğulları AKP’nin tutumunu “Bölgede çözüm umudu yaratarak bölgedeki rakibi olan DEM Parti’nin tabanına hitap etmeye çalışmak” olarak gördüğünü açıkladı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, seçim çalışmaları sürerken gerçekleştirilen Newroz kutlamalarında gözlenen olağanüstü canlanma ve partinin 1 Nisan sonrasına yönelik beklentilerine ilişkin olarak Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın sorularını yanıtladı.

Hatimoğulları, “[…] İstanbul, Van ve Diyarbakır’ın yanı sıra yerel ölçekteki Newroz mitingleri[nin] de çok kalabalık” geçtiğine dikkat çekti. Hatimoğulları, “Son birkaç yılın en kalabalık mitingleri” olarak nitelediği İstanbul ve Diyarbakır mitinglerindeki katılımın olağanüstü yüksekliğinde başka nedenlerin yanı sıra “AKP iktidarının seçim döneminde kurduğu ‘savaş ittifakı’nın ve yaptığı savaş zirvelerinin de büyük payı olduğunu” söyledi.

Hatimoğulları “Dışişleri Bakanı ve birçok hükümet sözcüsü gerek ABD ile, gerekse Irak’la […] görüşmelerde sınır ötesi operasyonları artırma, Rojava’ya müdahaleleri artırma, Irak’ta müdahaleleri artırma, hatta KYB bölgesine tehdit mesajları verdiler. Bu da Kürt halkında büyük bir tepkiye neden oldu.” dedi ve ekledi:

“Çünkü halk hakikaten barış umuduyla yaşıyor. Bu savaş zirveleri ve savaşla ilgili mesajlar Kürt halkının Newroz’u daha çok sahiplenmesinde etkili oldu.”

Tülay Hatimoğulları, DEM Parti’den yükselen barış süreci talebini “Kürt halkının olmasını istediği bir şey” olarak değerlendirdi. Ancak “barış ve çözüm koşulları”nın varlığını kuşkuyla karşıladı. “Savaş ittifakının kurulduğu bir yerde bunu sağlamak bugünden yarına mümkün müdür? Bunu bilemeyiz,” diyen DEM Parti Eş Genel Başkanı, “Bildiğimiz ibir şey var” dedi: “AKP, Kürt halkına 1 Nisan sonrası için bir hayal satıyor. Bunu bir seçim propagandası olarak uyguluyor. ‘1 Nisan’dan sonra çözüm süreci başlayabilir’, ‘1 Nisan’dan sonra bir şeyler olabilir’ mesajını üstü örtük bir biçimde veriyor.”

Hatimoğulları, AKP’nin tutumunu “Bölgede çözüm umudu yaratarak bölgedeki rakibi olan DEM Parti’nin tabanına hitap etmeye çalışmak” olarak gördüğünü açıkladı. Erdoğan’a yönelik olarak zaman zaman telaffuz edilen “o çözer” göndermelerine yönelik soruya karşılık olarak da Tülay Hatimoğulları “Evet ama icra makamında olduğu için ona çağrı yapıyoruz.” dedi.

“‘Erdoğan çözer’, ‘Muhatap Erdoğan’dır’ yaklaşımından öte muhatap icra makamıdır. Şu anda icra makamında Erdoğan olduğu için muhatap Erdoğan’dır” diyen Hatimoğulları, Erdoğan gittikten sonra bu sorun çözülmemişse ortaya çıkacak yeni aktörler[in] muhatap olaca[ğını]” söyledi ve yineledi: “Kürt sorununun çözümündeki muhatap devlettir, icra makamıdır, hükümettir. Ve aynı zamanda muhalefetin, siyasal ve toplumsal dinamiklerin oluşması gerekiyor. Bunun için çağrımız aynı zamanda bu kesimlerin tamamınadır.”

“İstanbul’da en doğru kararı halklar verecek”

Hatimoğulları İstanbul’da DEM Parti’den CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu’na oy kayışı olabileceğine dönük yorumlar ve anketlerle ilgili soruya yanıt verirken de “inaılmaz hayat pahalılığı ve yoksullaşmaya” dikkat çekti.

Hatimoğulları öte yandan Erdoğan’ın İstanbul’u “bir rant kapısı” ve “Montrö Sözleşmesi”nin etrafından dolaşmak için de fırsat olarak gördüğü Kanal İstanbul için istediğini, bunun için de “rantçı bir ismi aday yaptığını”, “Anladığı tek iş şantiye ve rantiye olan bir aday”ı yakın tehlike olan “depremden sorumlu bir konuma getirmeye çalıştığını” hatırlattı: “Tablo böyleyken ben İstanbul halklarının en doğru kararı vereceğine inanıyorum.” dedi.

Söyleşinin tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

DEM Partili Tülay Hatimoğulları: AKP Çalmadan Duramıyor

Tatvan’da düzenlenen Newroz kutlamasında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanımız Tülay Hatimoğulları, “Seçimlere sayılı günler kaldı… O gün sandıkları sıkı sıkı koruyacağız. Çünkü biliyorsunuz AKP çalmadan çırpmadan duramıyor. Bunlar eğitimlerini Saray’dan aldı ya, öyle rahat duramıyorlar çalmadan ” dedi.

Haber Merkezi / Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Tatvan’da düzenlenen Newroz kutlamasında konuştu. Tülay Hatimoğulları, konuşmasında şunları söyledi:

“Silav Tetwan, gelê me, silav dayikên birûmet, ciwanên egîd, hûn bi xêr hatin li ser seran li ser çavan hatin. Merhaba Newroz ateşi için bedenini feda edenlere, bedeniyle Newroz ateşini harlayanlara; merhaba Mazlumların, Rahşanların, Demirci Kawaların yoldaşlarına. Kürt halkına, Tatvan halkına, bütün halklara binlerce kez selam olsun. Baskılara rağmen baş eğmeyen, 8 Mart’ın ruhunu Newroz’la buluşturan kadınlara binlerce kez selam olsun.

Umudu ve geleceği yeşerten, halkların meşalesi olan gençlere selam olsun. Ömrünü halkının mücadelesi için veren ve aynı zamanda Bitlis halkının avukatlığını da yapmış olan, mücadelemizin önemli neferlerinden Şevket Epözdemir’i de saygıyla anıyorum. Ve Kürtçenin rusipîsi Feqî Huseyîn Sağnıç’ı huzurlarınızda saygıyla anıyorum. Selam olsun onlara, selam olsun bıraktıkları eserlere, selam olsun verdikleri mücadeleye.

Bizler Ortadoğu, Kürdistan ve Türkiye’nin dört bir yanında Newroz ateşini yaka yaka 21 Mart günü yapılacak Büyük Amed Newrozu’na hazırlanıyoruz. Burada, Bitlis’te meydanları dolduran sizler bu mücadelenin asıl neferlerisiniz. Sizler bu mücadelenin asıl omuzlayıcısı, asıl emektarlarısınız. Eli öpülesi Barış Anneleri, beyaz tülbentleriyle barış demekten asla vazgeçmeyen annelerimiz burada. Bitlis’teki, Garzan Mezarlığındaki cenazeleri plastik kutularla İstanbul Kilyos’a kaldırımın altına taşıyanların, ölümüze saygı duymayanların, mezarlarımızı tahrip edenlerin, bu vicdanını kaybetmiş iktidarın Kürdistan’daki küçük ortakları utanmadan gelmiş bir de oy istiyor. Onları 31 Mart’ta hep beraber sandığa gömecek miyiz?

“Erdoğan aynaya bak, asıl ayrımcı sensin!”

Erdoğan dün Ankara Mamak’ta yaptığı mitingde, “Hangi kökene, meşrebe, fikre, siyasi görüşe mensup olursa olsun her vatandaşımız başımızın tacıdır. Her kim bölgecilik yapıyorsa, insanları etnik kökenine göre ayırıyorsa bu milletin huzurunu istemiyor demektir” demiş. Erdoğan aynaya bakıp kendini anlatmış, kendi ayrımcılığını anlatmış. Bu toplumu Kürt, Türk, Arap, Alevi, Sünni diye ayıran bu iktidarın ta kendisidir. Ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, ötekileştirici siyaset yapan bizzat Saray’ın kendisidir, iktidarın ta kendisidir.

Buradan diyoruz ki aynaya bak, kendini konuşuyorsun ve o aynada gördüğün sensin, ayrımcı sensin. Onlarınki Kürt’ün iradesini yerel yönetimlerde tanımayan siyasettir, Kürt’ün iradesini kayyımlarla gasp eden siyasettir. “Ya benimsin ya kayyımın” dercesine Kürt’ün iradesini yok sayan, gasp eden, seçme ve seçilme hakkımızı elimizden alan bu iktidar ayrıştırıcı, ötekileştirici değil de nedir?

Kürdistan’da kayyım atanmış belediyelerde zaten hiçbir hizmet yapmamışlar. Kaldırım yok, içme suyu yok, asfalt yok. Her yer çamur deryası. Kürdistan’ın tamamına baktığımızda ise seçimle kazanmış oldukları belediyelerde de bu hizmetsizlik var, bu ayrımcılık var. Bugün Kürt gençleri geçimlerini sağlamak için İstanbul’a, batıya ya da yurt dışına gitmek zorunda. Ayrımcılık yok diyorlar ama bir tane bile fabrika kurmadılar, bir tane bile istihdam alanı yaratmadılar. Ve bunlar ayrımcı değilmiş. Hadi oradan ayrımcılar, hadi oradan toplum düşmanları!

Bunlar, toplumu cebren ve hile ile yönetmeye kalkışanlardır. Bunlara asla ve asla geçit vermeyeceğiz. Bunlar, toplumun huzurunu bozanlardır. DEM Parti olarak bunlara asla geçit vermedik, vermeyeceğiz. DEM Parti Kürt’tür, Türk’tür, Arap’tır, Laz’dır, Çerkes’tir, Alevi’dir, Ermeni’dir, Süryani’dir, Sünni’dir. Ezcümle bu toplumda ve bu coğrafyada yaşayan 72 milletten insana aynı nazarda bakan bir siyasi partiyiz biz.

DEM’in ağacının kökleri binlerce yıllık mücadele tarihine dayanıyor. Anadolu ve Mezopotamya topraklarından beslenen ağacımızın dallarını budamaya çalışıyorlar. Gözaltı ve tutuklamalarla bunu başaracaklarını zannediyorlar. Fakat köklerimiz o kadar derin ki, DEM Parti ağacının kökleri o kadar derinlerde ki onlar DEM’in kökünü söküp alamazlar. DEM halktır, halk buradadır.

Kürt sorununu seçimden seçime hatırlayanlar, Ankara’da tek kelime Kürtçeye tahammül etmeyip Kürdistan’da seçim müziklerini Kürtçe yapanlar, başta AKP iktidar partisi olmak üzere ve onun Hizbulkontra ortakları Kürt halkının oylarına talip oluyor. Kürt halkı tabii ki şunun farkındadır; Kürt sorunu seçimden seçime hatırlanacak bir sorun değildir. Kırk yıldır bu halk bedel ödüyor.

Bugün bu alanda bulunan insanlarımızın neredeyse hepsinin ailesinde en az bir şehit, en az bir gözaltı, en az bir tutuklu, en az bir yargısız bir infaz var. Herkesin, her evin, her hanenin acısı büyük. Kırk yıldır devam eden bu savaş ve çatışma sürecini seçimden seçime hatırlayanlara bizler buradan bir kez daha diyoruz ki; Kürt sorunu demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülmelidir, Kürt sorunu müzakereyle çözülmelidir. Bunu seçimde hatırlayıp bir seçim malzemesi haline getirmek değildir.

Sayın Öcalan’ın 2013’teki Newroz mesajındaki bir cümleyi hatırlatmak isterim. “Bölge halkları yeni şafakların doğuşuna şahitlik ediyor. Savaşlardan, çatışmalardan, bölünmelerden yorgun düşen Ortadoğu halkları artık kökleri üzerinde yeniden doğmak, omuz omuza ayağa kalkmak istiyor.” Evet Sayın Öcalan’ın 2013’te yayınladığı Newroz mesajı hala geçerlidir. Mesajın gerekliliklerinin yerine gelmesi gerekiyor.

Bu ülkede yaşayan farklı halkların ve inançların bir arada eşit yurttaşlık hakkı temelinde yaşaması şarttır. Anadilinde eğitim bir toplumu bölmez, aksine güçlendirir. O yüzden Kürt halkı başta olmak üzere bütün halkların anadilinde eğitim hakkının sağlanması şarttır. Demokratik bir anayasa yapım sürecinin oluşmasının koşulları şarttır. Buradan bir kez daha diyoruz ki Sayın Öcalan üzerindeki tecrit derhal kaldırılsın, Sayın Öcalan için başlatılmış olan eylem zincirlerindeki halkın sesi duyulsun.

“AKP çalmadan duramıyor”

Seçimlere sayılı günler kaldı. Büyük bir zafere hazırlanıyoruz Tatvan ve Bitlis’te. Gece gündüz demeden hep beraber çalışarak, gitmediğimiz evlerin kapılarını çalarak, sıkmadığımız eli sıkarak, bugüne kadar bize hiç oy vermemiş olan ailelerimizi ziyaret ederek neden DEM Parti’ye oy vermeleri gerektiğini anlatmak üzere bu sayılı günleri ve saatleri hep beraber değerlendireceğimize inanıyorum. Ayrıca o gün sandıkları sıkı sıkı koruyacağız. Çünkü biliyorsunuz AKP çalmadan çırpmadan duramıyor. Bunlar eğitimlerini Saray’dan aldı ya, öyle rahat duramıyorlar çalmadan. O yüzden bizler sandıklarımızı gözümüz gibi koruyacağız. Bunun için gençler ve kadınlar hep beraber var mıyız?

Oyu burada olduğu halde kendisi burada olmayan akrabalarınızı, arkadaşlarınızı, kardeşlerinizi lütfen arayın ve deyin ki en yakın DEM Parti ilçe binasına gidip isimlerini yazdırsınlar. Onların Tatvan ve Bitlis’e gelmelerini biz sağlayacağız. Gelip burada oylarını kullansınlar. Bizi katledenlere, Rojava’daki kardeşlerimize İHA-SİHA’larla saldıranlara, burada Kürtçe konuşup Ankara’da sus pus olanlara, AKP’nin Kürt düşmanlığını bilerek gidip Ankara’da onunla ittifak eden Hizbulkontra güçlerine 31 Mart’ta en güçlü yanıtı vermek üzere hazır mıyız Tatvan?

Değerli arkadaşlar, lütfen pusulamızı bütün evlere tek tek giderek tanıtın. DEM ağacının önemini anlatın. Bütün kentlere DEM ağacını dikeceğimizi ve dil, din ayrımı olmadan herkesin o ağacın gölgesinde barış, huzur ve kardeşlik içinde yaşayabileceğini anlatalım. Bizler dallarımızı budamaya çalışanlara karşı DEM ağacının halk olduğunu, DEM Parti’nin halk, halkın DEM Parti olduğunu tek tek anlatalım. Sevgili gençler, lütfen her yerde, sosyal medyanızda paylaşın. “DEM ağacı çok güzel, çayımız da çok güzel. Haydi sen de gelsene” diyecek miyiz arkadaşlarımıza?

Değerli kadınlar, sevgili kadınlar; DEM Parti olarak eş başkanlık ve eşit temsiliyet çizgimize gerçekleştirilen saldırılara karşı asla boyun eğmedik, kadınlar bu partinin asli unsurudur dedik. Kadın temsiliyetini en öne alan bir siyasi partiyiz. Çünkü bizler Sêvêlerin ve Sakinelerin yoldaşları olarak, onların yol arkadaşları ve mücadele arkadaşları olarak “Jin Jiyan, Azadî” şiarıyla mücadele edenleriz.

Ve bizler Kobanî Kumpas Davasının tarafı olan, bölgede harıl harıl çalışan Hizbulkontra güçlerine bir kez daha diyoruz ki; cezaevindeki arkadaşlarımız Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Sabahat Tuncel, Ayla Akat, Selahattin Demirtaş onurumuzdur. Bizlere acıyı, kanı ve şiddeti reva görenlere, şimdi de Irak’ta ABD ve Irak arasında mekik dokuyarak savaş senaryosu yazanlara; AKP iktidarına ve onun Hizbulkontracı, Ergenekoncu ortaklarına buradan bir kez daha diyoruz ki halkımız, kadınlar ve gençler el ele vererek sizleri 31 Mart seçimlerinde sandıklara gömeceğiz. 31 Mart’ta bizler 8 Mart ve Newroz ruhuyla seçim zaferini hep beraber kutlayacağız. Yolumuz açık olsun. Serkeftin.”

Paylaşın

Hatimoğulları: Kürt Sorunu Bir Statü Sorunudur Ve Çözülmelidir

Van’daki Newroz kutlamalarında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Kürt sorunu bir statü sorunudur ve çözülmelidir, hem de derhal çözülmelidir. Kürt sorunu 4 parça Kürdistan’da statü sorunudur ve 4 parça Kürdistan’da çözülmelidir. Bu topraklardaki, Türkiye’deki tekçi ve ırkçı anlayış halkların zenginliklerini, farklılıklarını, kültürlerini, dillerini yok ediyor” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Halkların barış içinde kendi dilleri ve inançlarıyla barışçıl ve demokratik bir zeminde birlikte ve kardeşçe yaşayabilecekleri bir demokratik ortamın inşası derhal gerçekleştirilmelidir. Bütün bunlar anayasal güvence altına alınmalıdır. Bizler demokratik anayasa için çalışmaya hazırız. bunu dün de söyledik bugün de bu meydanda bir kez daha söylüyoruz. Anadilinde eğitimden korkmayın. Anadilinde eğitim bir ülkeyi bölmez, ülkeyi daha çok birbirine bağlar, halkları daha çok birbirine bağlar. Burada bu talebimizi tekrarlıyoruz. Anadilde eğitim haktır ve anayasal güvenceye alınmalıdır.”

Hatimoğulları, konuşmasının devamında, “Karadeniz’den Amed’e, Akdeniz ve Marmara’dan Serhad’a kadar hep birlikte dayanışarak barış ve kardeşlik içinde zaten yaşıyoruz. Bu faşist ve otoriter diktatörlere bir kez daha diyoruz ki gölge etmeyin başka ihsan istemez. Halklar barış içinde, kardeşlik içinde pekala yaşayabiliyor. Silahların susması, çatışmaların bitmesi ve diyaloğun başlaması barışın esasıdır.

Kürt sorunu için zaten çok geç kalınmış. Kırk yıldır savaşların ve çatışmaların çözemediği Kürt sorunu için önerimiz budur. Barış naif bir durum değildir. Barış emeksiz gelmez, mücadelesiz gelmez. İşte Kürt halkı ve onunla ittifak halinde olan halklar ve demokrasi güçleri olarak mücadelemizi onurlu bir barış için hep beraber yürütüyoruz. Barış demeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Van’da Newroz kutlamaları tarihi Van Kalesi eteklerinde gerçekleşti. Miting alanı sarı, kırmızı ve yeşil renklerden oluşan flamalarla süslendi. Polis, alana girişlerde arama noktaları kurdu. Sabah erken saatlerden itibaren miting alanına gelen yurttaşlar arama noktalarından geçtikten sonra alana alındı.

Koma Aryen’in konseri ile başlayan kutlamalarda, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır konuşma yaptı.

Bir kayyımcı oya karşı 2 oy”

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, konuşmasında şu ifadeleri kullandı: Merheba Wanê, silav jinên delal, ciwanên delal, dayikên delal hûn bi xêr hatin, li ser seran li ser çavan hatin. Ehlen ve sehlen. Newroz pîroz be. Selam olsun Newroz ateşini bedeniyle harlayanlara; selam olsun Newroz ateşini Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu’da bütün halklarla ezilenlerle, sömürülenlerin mücadelesiyle birleştirenlere. Selam olsun zalim Dehaklara karşı mücadele eden Demirci Kawalara; selam olsun bedeniyle mücadeleyi Newroz ateşiyle harlayan Mazlumlara. Binlerce selam olsun!

Biraz önce burada Sayın Öcalan’ın 2013’teki o çok önemli Newroz mesajı okundu. O mesajdaki iki cümleyi tekrardan hatırlatmak istiyorum. “Son iki yüzyılda fetih savaşları, batılı emperyalist müdahaleler, baskıcı ve inkarcı anlayışlar Arabi, Türki, Kurdî, Farisî toplulukları ulus devletçiklere, sanal sınırlara, suni problemlere gark etmeye çalışmıştır.” Bütün Türkiye halklarının kültürünü dile getirerek şöyle devam etmişti: “Halay, delilo, horon, zeybek hepsi hısım akraba”.

Türkiye’de, Kürdistan’da, Anadolu ve Mezopotamya topraklarında, Ortadoğu’da bütün farklılıklarımızla bir arada yaşamanın mesajıdır bu. Farklı dilleri konuşuyoruz, evet; farklı inançlara ve mezheplere sahibiz, evet. DEM Parti olarak, demokratik bir cumhuriyetin inşasına inananlar olarak, bu topraklarda yaşayan 72 millete aynı nazarla bakan insanlar olarak, tıpkı Sayın Öcalan’ın dediği gibi ortak ve eşit yaşamı kurana dek mücadelemizi sürdüreceğiz.

Değerli Van halkı; buradan o kadar güzel, o kadar görkemli görünüyorsunuz ki; sizler bu inançla bu alanları hınca hınç doldurduğunuz sürece, demokrasiye ve eşitliğe sahip çıktığınız sürece Ankara’dan, Saray’dan faşizm yaymaya çalışanlar Kürdistan’a “teröristan” diyemez! O Saray’daki şahıs Van’da yaptığı konuşmasında bizleri kastederek, Van halkını, Kürt halkını, DEM Parti’de mücadele eden halkları, DEM Parti’deki devrimci sosyalist insanları kast ederek “puşinizi kalpaklarla değiştirdiniz” diyor. Kocaman bir yalan! Gelsin Saray’daki de şu Newroz meydanını görsün. Her yörenin kıyafetinin ve Kürtçenin nasıl korunduğunu, Kürtlerin kültürlerini nasıl koruduğunu gelsin o zatı muhterem şu Newroz alanında görsün. Her bijî Wan, her bijî Wan!

Bakın biraz önce Sayın Öcalan’ın çok kıymetli 2013 mesajından bahsettik. O mesaj barış içeriyordu. O mesaj Türkiye halklarının ortak yaşamını savunuyordu. 2013’teki o mesajı 2024’te bütün sorumlular, bütün muhataplar duysun istiyoruz. Bir kez daha Van’dan bunu söylüyoruz. Türkiye’de bu mücadeleye destek veren bütün demokrasi güçleri duysun istiyoruz.

Ve elini Kürt sorununun demokratik çözümü için taşın altına koyması gereken iktidarıyla, muhalefetiyle, devlet organlarıyla herkes şu taleplerimizi bir kez daha duysun: Kürt sorunu bir statü sorunudur ve çözülmelidir, hem de derhal çözülmelidir. Kürt sorunu 4 parça Kürdistan’da statü sorunudur ve 4 parça Kürdistan’da çözülmelidir. Bu topraklardaki, Türkiye’deki tekçi ve ırkçı anlayış halkların zenginliklerini, farklılıklarını, kültürlerini, dillerini yok ediyor.

Halkların barış içinde kendi dilleri ve inançlarıyla barışçıl ve demokratik bir zeminde birlikte ve kardeşçe yaşayabilecekleri bir demokratik ortamın inşası derhal gerçekleştirilmelidir. Bütün bunlar anayasal güvence altına alınmalıdır. Bizler demokratik anayasa için çalışmaya hazırız. bunu dün de söyledik bugün de bu meydanda bir kez daha söylüyoruz. Anadilinde eğitimden korkmayın. Anadilinde eğitim bir ülkeyi bölmez, ülkeyi daha çok birbirine bağlar, halkları daha çok birbirine bağlar. Burada bu talebimizi tekrarlıyoruz. Anadilde eğitim haktır ve anayasal güvenceye alınmalıdır.

Karadeniz’den Amed’e, Akdeniz ve Marmara’dan Serhad’a kadar hep birlikte dayanışarak barış ve kardeşlik içinde zaten yaşıyoruz. Bu faşist ve otoriter diktatörlere bir kez daha diyoruz ki gölge etmeyin başka ihsan istemez. Halklar barış içinde, kardeşlik içinde pekala yaşayabiliyor. Silahların susması, çatışmaların bitmesi ve diyaloğun başlaması barışın esasıdır. Kürt sorunu için zaten çok geç kalınmış. Kırk yıldır savaşların ve çatışmaların çözemediği Kürt sorunu için önerimiz budur. Barış naif bir durum değildir. Barış emeksiz gelmez, mücadelesiz gelmez. İşte Kürt halkı ve onunla ittifak halinde olan halklar ve demokrasi güçleri olarak mücadelemizi onurlu bir barış için hep beraber yürütüyoruz. Barış demeye devam edeceğiz.

Bu mesajı sadece biz bu alandan vermeyelim. Siz değerli halkımız bu meydandan bütün dünyaya duyuracak şekilde, bu sorunların çözülmesi için bu ülke ve coğrafyada barışın inşa edilmesine var mıyız hep beraber? Evet, barışa her zamankinden daha çok ihtiyacımız olan bir dönemden geçiyoruz. Bir yandan 4 parça Kürdistan’da devam eden sorunlar ve Kürt halkına çektirilen acılar, Kürt halkını Rojava’da İHA-SİHA’larla vuranlar var; bir yandan Filistin’i işgal eden İsrail, Ukrayna’yı işgal eden Rusya, Ermenistan-Azerbaycan savaşı var.

Şimdi Kızıldeniz’in tamamında birçok ülkenin savaş gemisi namlularını Ortadoğu halklarına çevirmiş durumda. En büyük ihtiyacımız enternasyonalist bir barış hareketini hep beraber örmektir. Bizlere çizilmiş olan suni sınırları asla kabul etmeden, el ele tutuşarak mücadele eden, direnen enternasyonalist barış hareketini hep beraber kuracağız, barış demeye devam edeceğiz.

Seçimlere sayılı günler kaldı. Bizler seçimlerde 8 Mart’ın ruhuyla, Newroz’un ruhuyla büyük bir zafer elde etmek üzere yola koyulduk, çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kürt’e savaş açanlara, bölgeyi bir savaş ve ateş topuna çevirenlere, yurttaşa açlık dayatanlara, kadınlara ölümü ve erkek şiddetini dayatanlara bizler 31 Mart’ta çok büyük bir ders vereceğiz. Halklara ve inançlara düşmanlık besleyenlere, Ankara’da Kürtçeyi yasaklayıp gelip burada seçim propagandası için Kürtçe müzik çalanlara, Kürtçeyi araçsallaştıranlara en güzel yanıtı siz değerli halkımız 31 Mart’ta sandıkta vereceksiniz.

Kürdistan ve Türkiye’de birçok devrimcinin, sosyalistin, yurtseverin, aydının, yazarın, gazetecinin kanını döken, yargısız infazlara imza atan Hizbulkontra ve JİTEM ittifakı gelmiş Kürdistan’da sözüm ona siyaset yapmaya çalışıyor. Erdoğan şimdi JİTEM ittifakına, Hizbulkontra’ya sarılmış. Onlara 31 Mart’ta en büyük dersi hep beraber verecek miyiz? Bunun için hep birlikte seferberlik ruhuyla çalışalım.

Halkın iradesini çalan, Kürt’ün seçme ve seçilme hakkını elinden alan AKP kayyımcı zihniyeti şimdi başka taktikle aynı zihniyeti sürdürmeye çalışıyor. Bu kayyımcı zihniyetin şu an yapmaya çalıştığı seçmen kaydırma. Birçok yerden asker ve polisi seçmen olarak kaydırarak bizim belediyelerimizi sözüm ona seçimle elimizden almaya kalkışacaklar. Peki, bizler bir kayyımcı oya karşı 2 oy getirmeye var mıyız? İşte bu, bizim 31 Mart’taki zafer işaretimizin bir kez daha alanları ve meydanları doldurmasıdır.

Bir kayyımcı oya karşı 2 oy! Bunun için sizden özel bir ricamız var. Kaydırdıkları oyları boşa düşürmenin iki yolu var. Birincisi bugüne kadar bize hiç oy vermemiş ailelerimize gitmek ve neden DEM Parti’ye oy vermeleri gerektiğini anlatmak. İkincisi ise oyu Van’da olan kendisi başka kentte bulunan insanlarımız var. DEM Parti olarak, hangi kentte olursa olsunlar oy kullanmaları için seçmenleri taşıyacağız. Bunun için siz değerli halkımızdan ricamız eş dost akraba kim varsa arayıp onlara en yakın DEM Parti binasına gitmelerini söylemeniz.

Seçimlerde bizler bu kayyımcı anlayışı göndereceğiz. Sandıkları korumak ve biraz önce bahsettiğimiz çalışmalar dahil bir seferberlik ruhuyla seçim çalışmalarımızı yapmalıyız. İmralı tecridinin ortadan kalkması için, Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğüne kavuşması için, kendimizi ve kentimizi kayyımcı zihniyetten kurtarmak ve yeniden inşa etmek için yapmalıyız. Şu anda cezaevinde tutuklu bulunan Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Ayla Akat Ata, Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş için bizler bu çalışmaları yapacağız. Değerli halkımız, vermek istediğimiz mesajları siz bizden çok daha iyi veriyorsunuz bu meydanlardan. Sağ olun, var olun. Sözlerimi şairin dizeleriyle bitireceğim:

“Bütün mevsimler tutsak düşse de yangına, her bahar Dicle’yi emzirir dağlar. / Bahar Dicle’nin dağları kucakladığı yerde başlar. / Yangındır gayrı, bir uçtan bir uca sarılmış yeşile sarıya kırmızıya / Dağlar damar olmuş akar memleketimin yüreğine, bugün keskin bıçak ağzı olsa da gökyüzü bahar düşmüştür vatanıma. /Mavi arguvan dalları fışkırmıştır topraktan, can yürümüştür dağlara. / Ne durursun ana görmisen mi karedir her yandan / Ne durursun ana tilili çek, çek tilili.”

Finalimiz alkışlar zılgıtlar ve tilili eşliğinde barış için, zafer için, kardeşlik ve adalet için olsun. Sağ olun, var olun.”

Paylaşın

DEM Parti İstanbul Adayı Beştaş: Çekileceğim Bir Yarışa Girmem

Katıldığı bir televizyon programında yerel seçimlerle ilgili değerlendirmelerde bulunan DEM Parti İstanbul adayı Meral Danış Beştaş, çekilip çekilmeyeceğine ilişkin, “Çekilmeyeceğim. Çekileceğim bir yarışa girmem” dedi.

Meral Danış Beştaş, DEM Parti seçmeninin bir bölümünün Ekrem İmamoğlu’na oy vereceğine yönelik iddialara ilişkin; “Dördüncü hafta İstanbul’dayım. Sahadayız. Hakikaten herhangi bir kayışı gözlemlemedim” ifadelerini kullandı.

Beştaş, büyükşehirlerde aday çıkarma tartışmalarına ilişkin 2019’u işaret ederek, “O dönem için stratejik karar aldık. Bu döneme gelince sonuçta kararımız bu. Normale döndük” dedi. Beştaş, AKP seçmeninin memnuniyetsizliği gördüklerini belirterek, “Muhafazakâr seçmende iktidara büyük tepki var. Erzurum’da da, Diyarbakır’da da, Mardin’de de görüyorum” ifadelerini kullandı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı ve Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, HaberTürk canlı yayınında soruları yanıtladı. Meral Danış Beştaş’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

“Biz 2019’da bir defaya mahsus karar aldık. O her zaman ilelebet karar değil neticede. Demokrasinin önünü açmak için karar aldık. Kaybettirmek, kazandırmak üzerine bir stratejik yaklaşımdı. Dönemsel atmosferi, siyasal durumu, mevcut tıkanıklığı, kurullarımızın çok yoğun tartışmalarıyla böyle bir karar aldık. Bugün bir parti olarak seçime girme karar aldık. Aslolan partilerin yarışmasıdır. O bir istisnaydı. O dönem için stratejik karar aldık.

Çokça bizsiz biz tartışılıyor. Şimdi yasal kıskaçtan dolayı ismimiz değişti. DEM Parti her gün kesintisiz yaygın medya tarafından konuşuluyor. En fazla ‘DEM Parti kime kazandıracak, kime kaybettirecek, iktidarla mı anlaştı?’ gibi çokça büyük ve yaygın tartışma var. Politik olarak rahatsız edici yönü şu; seçim dönemlerinde partimiz daha çok konuşulur olur. DEM Parti tabii ki Türkiye’nin partisi en çok oyu Kürtlerden alıyor. Kürtler seçim döneminde tartışılıyor. En çok Kürtlerin oyu önemseniyor. Kime oy verecekler meselesi.

Eğer gerçekten birilerini kazandırmak isteseydik aday çıkarmazdık. Söz konusu olan Başak ya da Meral değil. Biz kazanmak için yola çıkıyoruz. Oy oranları belli, nasıl olsa kazanamayacaksınız, denilebilir. Bizim için siyaset illa İBB koltuğuna oturmak değil. Bizim için kazanmak şu anda sizinle konuşmak. Bugün Hacıahmet’e gittik, kucaklaştık. Bizim için kazanmak Türkiye’ye hakikati anlatmak. Bu nedenle bu adaylık oldu. Bu soruya en net yanıtı şöyle verebilirim. Sevgili Başak’la benim kıyaslanmam kötü bir şey.

“Kazanmak için yola çıktık”

Dördüncü hafta İstanbul’dayım. Sahadayız. Hakikaten herhangi bir kayışı gözlemlemedim. Seçmenlerimizle uzun uzun konuşabiliyoruz. Hakikaten Türkiye siyasetini izleyen, kimin ne amaçladığını bilen bir yerden bu sorular soruluyor. Çokça yayın yapan kanal var. Biz kazanmak için yola çıktık.

Anket çalışması yaptırmadık, ileriki günlerde düşünebiliriz. Bütün anket firmaları bize çalışıyor. Hiçbir zaman DEM seçmenin oyu tahmin edilemez. Çekilmeyeceğim. Bu konuşuluyor işin kötü tarafı zaman zaman halk arasından da soruluyor. Bir heyhuladır konuşuluyor. Çekilmeyeceğim. Çekileceğim bir yarışa girmem.”

Paylaşın

Bakırhan’dan Erdoğan’a Beş Maddelik Çağrı

Partisinin Bulanık halk buluşmasında konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Erdoğan’ın “Yüzümüze hakikatleri haykırın ki, kendimizi düzeltelim” sözlerini hatırlatarak, “Nereniz doğru ki? Hangi hakikati söylemeye başlayalım? Hakikatleri saymaya başlarsak bize burada iki gün yetmez” dedi ve ekledi:

“Eleştiriye tahammülü varmış gibi… Cumhurbaşkanına hakaretten çocuklar yargılanıyor. Binlerce dava açılmış. Neden? Eleştirdiler diye, tweet attılar diye, hakikati söylediler diye. Cumhurbaşkanı hakikatleri öğrenmek istiyorsa, Kop meydanında hakikatleri hep birlikte haykıralım;

Kürt ve Kürtçeye düşmanlığı bırak. 8 yıldır Kürt halkının iradesine atamış olduğu bu kayyımcı anlayıştan vazgeç. Kürdü asit kuyularına atan, cezasızlıkla ödüllendirilen JİTEM ittifakından ayrıl. Kürt halkının iradesini gasp etmek için bölgeye taşıdığın asker, polis gibi kaçak seçmenler oy kullanmasın, o kentin halkı oy kullansın, hangi partinin adayını seçiyorsa seçsin. Büyük bir kumpasla birlikte oluşturduğun Kobanî Kumpas davasıyla Selahattin Demirtaş’ları, Gültan Kışanak’ları, Sabahat Tuncel’leri, Leyla Güven’leri ve onlarca arkadaşımızı bırak.”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, seçim çalışmaları kapsamında önce Muş’un Korkut ve Bulanık (Kop) ilçelerini ziyaret etti.

Mezopotamya Ajansı’nın aktardığına göre ilçe belediyesine iki dönemdir kayyım atandığına dikkati çeken Bakırhan, belediyeyi kazandıktan sonra yapılan usulsüzlüklerin hesabını soracaklarını vurguladı. “Kop can çekişiyor” diyen Bakırhan, kayyımın halka hizmet etmek yerine taşınmazları sattığını söyledi. Bakırhan, “Türkiye bile bunları doyuramadı. Yoksulun, emekçinin, Kürdün alın teri bile bunları doyuramadı” diye kaydetti.

Bakırhan, “Değirmensuyu, Köprüyolu, Arpakonak köyü gibi Kop’un 21 yerinde yol yok yol. İnsanlar doğru düzgün yolları kullanamıyor. Hani kayyım hizmetti? Şehitlik, Zafer, İnönü mahallelerinde kanalizasyon yok. Ne yapıyor kayyım efendi? İşini yapacağına, hizmet üreteceğine, satıyor, çalıyor ve çırpıyor. Kürt diline, kültürüne düşmanlık yapıyor. Bilimize ‘Bilinmeyen dil’ diyenleri sandığa gömeceğiz. AKP’li belediye başkan adayı sanıyor ki, bürokrasinin, devletin olanaklarıyla Kop halkını satın alacak. Kop halkı satılık değildir. Kop halkı parayla, vaatle satın alacak insan daha doğmamıştır” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yüzümüze hakikatleri haykırın ki, kendimizi düzeltelim” sözleri hatırlatan Bakırhan, şunları söyledi: “Nereniz doğru ki? Hangi hakikati söylemeye başlayalım? Hakikatleri saymaya başlarsak bize burada iki gün yetmez. Eleştiriye tahammülü varmış gibi… Cumhurbaşkanına hakaretten çocuklar yargılanıyor. Binlerce dava açılmış. Neden? Eleştirdiler diye, tweet attılar diye, hakikati söylediler diye. Cumhurbaşkanı hakikatleri öğrenmek istiyorsa, Kop meydanında hakikatleri hep birlikte haykıralım:

Kürt ve Kürtçeye düşmanlığı bırak. 8 yıldır Kürt halkının iradesine atamış olduğu bu kayyımcı anlayıştan vazgeç. Kürdü asit kuyularına atan, cezasızlıkla ödüllendirilen JİTEM ittifakından ayrıl. Kürt halkının iradesini gasp etmek için bölgeye taşıdığın asker, polis gibi kaçak seçmenler oy kullanmasın, o kentin halkı oy kullansın, hangi partinin adayını seçiyorsa seçsin. Büyük bir kumpasla birlikte oluşturduğun Kobanî Kumpas davasıyla Selahattin Demirtaş’ları, Gültan Kışanak’ları, Sabahat Tuncel’leri, Leyla Güven’leri ve onlarca arkadaşımızı bırak.”

“Toprağımızı maden ocağı işleten sermayedarlara peşkeş çekmeyeceğiz”

Kop’ta “Doğduğum yerde doymak istiyorum” projesi başlatacaklarını aktaran Bakırhan, söz konusu projeyle gençlerin göç etmeyeceğini, dilinden ve kültüründen uzaklaşmayacağını vurguladı. Bakırhan, “Doğduğu yerde iş bulacak, doyacak, diline, kültürüne sahip çıkacak. Sizlere söz veriyoruz, durumu iyi olmayan ailelerimize her ay 15 metreküp suyu beraber vereceğiz. Ulaşımı herkesin binebileceği bir noktaya getireceğiz. Bu pahalı mazottan ve gübreden dolayı ekip biçilmeyen tarlaları ve arazileri ekebilmemiz için belediye tarafından çiftçilerimiz desteklenecektir. Dilimize, kültürümüze, toprağımıza sahip çıkacağız. Toprağımızı maden ocağı işleten sermayedarlara peşkeş çekmeyeceğiz” diye konuştu.

Bakırhan, şu çağrıyla konuşmasını tamamladı: “Sakın, ‘Zaten burayı kazanıyoruz’ demeyin. Tam tersine gitmediğiniz ev, çalmadığınız kapı kalmasın. Kop’ta rekor bir oy, kayyımcı anlayışa büyük bir cevap olsun. Bu vesileyle diğer siyasi partilerde siyaset yapan Kürtlere de çağrı yapıyorum. Aday olduğunuz parti, mecliste bize hakaret ediyor, sesimizi kısıyor. Şêx Seîd efendiye yapmadığı hakaret kalmadı. Aday olduğunuz AKP, Kürtlerin yaşadığı her yere ‘teröristan’ diyor. Hepinizi DEM Parti’ye davet ediyorum.”

Paylaşın