Ayhan Bilgen: HDP Kimsenin Şamar Oğlanı Değil

HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, partisinin tüm önergelere “çekimser” kaldığı yönündeki paylaşımlara tepki göstererek, “HDP, kimsenin şamar oğlanı değil” dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Partisinin tüm önergelere “çekimser” kaldığı yönündeki paylaşımlara tepki gösteren Bilgen, “Biz ilke olarak muhalefet partilerinin birbirleri üzerinden polemik yapmasını siyaseten şık görmüyoruz” dedi.

“Ülkede iktidarın uygulamalarıyla ilgili eleştirilecek, konuşulacak birçok şey varken muhalefet partilerinin sadece birbirleriyle polemik yapmasını, muhalefetin bir alternatif inşa etmesi bakımından, siyasetçiye güven açısından ciddi bir sorun olarak görüyoruz” diyen, Bilgen, konuya ilişkin açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:

“Ama dün akşamdan beri sosyal medyada paylaşılan bir liste var. Bu liste üzerinden hangi partinin Meclis’te hangi gündemde nasıl davrandığına dair, baştan sona yalan ve uydurma beyanlar paylaşılıyor. Bunu herhangi bir trol yapsa dersiniz ki “profesyonel olarak bu işten geçinenler var, bunu yapıyorlar”. Ama partilerinde önemli konumda olan isimler, milletvekilleri siyasi partilerin performansıyla ilgili bu kadar gerçeklikten uzak bilgiler paylaşıyorsa siyasetçilerin önce kendi tarzıyla, kendi performanslarıyla yüzleşmeleri gerekiyor.

HDP kimsenin şamar oğlanı değil

Kendi paylaştıkları ifadeleriyle “Gazi Meclis’te görüşülen ve kabul edilmeyen konular” diye bir liste. Meclis’te ne görüşülür; kanun teklifleri, araştırma önergeleri görüşülür, denetim faaliyetleri vardır. Bunun bile ayrımını yapmamışlar. Hangi parti hangi önerge üzerinde ne konuşmuş; böyle bir veri de yok. Sadece adeta şans oyunu gibi, skor tahmini yapar gibi şunu görüyorsunuz; İyi Parti bütün önergelere “evet” demiş, CHP bütün önergelere “evet” demiş, iktidar ve MHP ile ilgili yaklaşım gündem değil. HDP de kimsenin şamar oğlanı değil. HDP’nin hanelerinin tamamına “çekimser” ifadesi yazılmış. Sadece zahmet edip tutanaklarına baksalar bu paylaştıkları şeyin hiçbir ciddiyeti olmadığını görürler.

HDP üzerinden tartışma yürüterek koltuk kapmaya çalışmak yanlış hesap 

Bazı İyi Partililer için işler iyi gitmiyor olabilir ya da bazı milletvekilleri adaylık hesapları yapıyor olabilir. Ama bunu başka zeminlerde yapsınlar. Bunu parti içinde çözsünler. HDP üzerinden bir tartışma yürüterek, kendilerine alan açmayı, koltuk kapmayı, pozisyonlarını korumayı hesap ediyorlarsa bu hesap yanlış bir hesap. HDP’nin ne kadar ağır bedeller ödediğini herkes görüyor. Seçilmiş milletvekilleri cezaevinde. Seçilmiş yöneticiler, belediye başkanları her gün tutuklanıyorlar. Kendileri Meclis’e bile gelmeden yalan yanlış evraklar paylaşacaklar, HDP’yi de etkin ve ciddi muhalefet yapmamakla itham edecekler!

Bu resmen sahte evrak ittifakı  

Birileri ittifaktan sahte evrak ittifakını anlıyorsa bizim söyleyecek sözümüz yok. Bu resmen sahte evrak ittifakı. Muhalefetten beklenen bu değildi. Muhalefet ciddi, etkili, umut oluşturacak bir siyaset yapma becerisi gösterseydi 16 yıllık iktidar bu kadar keyfi davranmazdı.

Burada 19 tane önergeyle ilgili hangi partinin ne oy verdiğine dair, hiçbir gerçekliği olmayan şeyler paylaşılmış. Oysa bu Meclis’te sadece 2 haftada 18-19 önerge görüşülür. 3 gün çalışsa 1 haftada en az 9 önerge görüşülür. Biz son iki haftanın çizelgesini paylaşacağız. Bakalım, göreceğiz kim hangi önergeye nasıl yaklaşmış. Bizim açımızdan önergeyi kimin verdiği değil önergenin ne dediği, kimin yararına olduğu önemlidir.

Siyaseti partiler arası polemik zeminine indirirseniz bütün ülke kaybeder 

Siyaseti sadece partiler arası polemik zeminine indirirseniz bütün ülke kaybeder. Bu konuda siyasi partileri grup yönetimlerini milletvekilleri kamuoyuyla bir şey paylaştıklarında daha ciddi davranmaya davet etmelerini bekliyoruz. Biz bu konuyu yarın da Genel Kurul’da gündeme getireceğiz. Açık bir biçimde soracağız. Bunu sosyal medyada paylaşan ve sonra silen milletvekilleri de zahmet edip Genel Kurul’a gelirse bir açıklama yaparlar.

Türkiye’de siyaset can yakıcı sorunlarla karşı karşıya. Böyle basit polemiklerle siyaset meşgul olmazsa daha can yakıcı, sahici sorunlarla ilgili etkin siyaset yapmayı, topluma karşı görevimizi yerine getirmeyi başarırız”

 

Paylaşın

Selahattin Demirtaş’a Tahliye Yolu Göründü!

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a tahliye yolu göründü. Demirtaş ise, “Yargılandığım davalar ve isnatlar tümden çökmüştür” dedi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bugün açıkladığı kararında 4 Kasım 2016’dan beri tutuklu bulunan Demirtaş’ın derhal serbest bırakılmasını talep etti.

Demirtaş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hakkındaki kararıyla ilgili, “Mahkemelerin çok ağır ihlaller yaptığı, AİHM kararıyla kesinleşmiştir” yorumunu yaptı. Demirtaş, “Yargılandığım davalar ve isnatlar tümden çökmüştür” dedi.

Hakkında 32 ayrı dava açılan Selahattin Demirtaş, şu anda hâlâ 20 ayrı davadan yargılanmaya devam ediyor. Son 2 yılını Edirne F Tipi Cezaevi’nde geçiren Demirtaş, Türkiye tarihinde hapisteyken Cumhurbaşkanı adayı olan ilk isim olarak da tarihe geçmiş durumda.

Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yaptığı başvuru reddedilen Demirtaş, tüm iç hukuk yollarının sonuçsuz kalması sonrasında 20 Şubat 2017’de AİHM’e bireysel başvuru yapmıştı.

AİHM’in ‘derhal serbest bırakılmalı’ kararının ardından Selahattin Demirtaş’ın avukatları tahliye talebiyle Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurdu.

Erdoğan: Bizi bağlamaz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Demirtaş’ın serbest bırakılmasını talep eden AİHM’nin kararı için “Bizi bağlamaz. Biz karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz” yorumunda bulundu.

Abdulhamit Gül: Nihai kararı Türk yargısı verir

AİHM’in ‘Demirtaş serbest bırakılsın’ kararına tepki gösteren Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, “Nihai kararı Türk yargısı verir. Kararı bir görelim” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AİHM’in Demirtaş’ın serbest bırakılmasına yönelik verdiği karara “Bizi bağlamaz” demesi tartışma konusu oldu.

Avrupa Birliği’nin organlarından biri olan Avrupa Konseyi’nin genel sekreterlik sözcüsü Daniel Holtgen, mahkemenin Demirtaş ile ilgili aldığı kararın Türkiye’yi bağlayacağını belirtti.

Pervin Buldan : Derhal serbest bırakılmalı

Demirtaş kararına ilişkin değerlendirmelerde bulunan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Mahkemeler derhal bu karara uygun davranmalı ve Demirtaş sebest bırakılmalı” dedi.

 

Paylaşın

HDP Eş Genel Başkanı Buldan: Her Yerde Kazanacağız

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Ankara İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “Yerel seçimlerde birbirimize kenetlenmek zorundayız. Bu anlayışla her yeri kazanacağız” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Ankara İl Kongresi’nde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu:

Konuşmasına, “Siyasi iktidarların görev ve sorumluluğu ülkenin temel sorunlarına çözüm üretmek, toplumsal talepleri karşılamaktır. Halk bu nedenle bir siyasi partiye oy verir ve onu iktidar yapar” ifadeleriyle başlayan Buldan, konuşmasının devamında özetle şu ifadeleri kullandı:

16 yıllık AKP iktidarının bu topluma verdiği nedir? Ülkeye maliyeti nedir? İçeride ve dışarıda sürekli kriz üretme, toplumu kamplaştırıp kutuplaştırma, hukuksuzluğu hukuk haline getirme, yolsuzluklarla, rantla ekonomiyi batırma, silaha, savaşa yatırım yapma AKP’nin temel görevleri arasında olmuştur. İşçinin, emekçinin, kadının ve gençlerin hakkını gasp etmek AKP’nin temel görevleri arasında olmuştur. Siyaseti tasfiye etmek, AKP’nin temel görevleri arasında olmuştur.

“Leyla Güven’in eylemini her yerde sahipleneceğiz”

Ülkenin yarı açık bir cezaevine dönüştüğü bir durumda Hakkari Milletvekilimiz Leyla Güven’in başlatmış olduğu açlık grevini selamladığımızı belirtmek isterim. Sevgili Leyla Güven onurlu ve kararlı bir direnişin sahibi olarak, bedenini açlık grevini yatırmıştır. Açlık grevi eylemi önemlidir. Leyla Güven’in bu eylemini her yerde sahipleneceğiz.

“Elinizi Kürtlerin yakasından çekin”

Kürt halkının kazanımlarını yok etmek, Türkiye açısından çok sıkıntılıdır. AKP iktidarına şunu söylemek isteriz. Elinizi Kürtlerin yakasından çekin, elinizi Türkiye halklarının yakasından çekin.

“AKP’ye kaybettirmek istiyorsak birlikte olmanın zamanıdır”

Ülkenin bütün toplumsal kesimlerine bir çağrı yapmak isterim. AKP’nin baskı ve zulüm politikasından kurtulmanın yolu demokrasiden, özgürlüklerden, bir arada yaşamdan geçmektedir. Bir arada yaşamdan yana olan tüm demokrasi güçlerinin ittifakından geçmektedir. Ankara ve İstanbul özellikle çok önemlidir. Eğer biz bu faşizan zihniyeti yenmek istiyorsak ve AKP’ye kaybettirmek istiyorsak birlikte olmanın, dayanışmanın, güç birliği oluşturmanın tam da zamanıdır.

Akşener’in “HDP ve AKP gizli görüşüyor” iddiası

Meral Akşener’in “HDP ve AKP gizli görüşüyor” iddiasına karşı şunu söylemek isterim. Ne gizli, ne de açık, hiçbir şekilde AKP ile görüşmemiz söz konusu değildir.

Demirtaş’ı, Yüksekdağ’ı, Baluken’i ve tüm milletvekillerimizi cezaevinde tutan bir anlayışla asla görüşmeyeceğimizi ilan etmek isteriz. Belediyelerimize kayyum atayan anlayışla, “Kürtleri yok edeceğiz” diyen anlayış ile asla görüşmeyiz.

Bizim ilkesel, asla taviz vermeyeceğimiz konuların başında bu gelmektedir. Herkesin bu konuda içi rahat olmalıdır.

“Her yeri kazanacağız”

Faşizmi hep birlikte yıkabiliriz. Kadınların geleceği, gençlerin özgür yarınları ve Türkiye halklarının kazanımları için buna ihtiyaç vardır. Yerel seçimlerde birbirimize kenetlenmek zorundayız. Bu anlayışla her yeri kazanacağız. Sadece kayyumların atandığı yerlerde değil Ankara’da da, İstanbul’da da Mersin’de de, Adana’da da AKP’yi bir tabela partisi haline getirmeyi kendimize görev biliyoruz.

Paylaşın

HDP’li Temelli: Bu Halk Ne Baş Eğecek Ne Diz Çökecek

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, HDP’li belediyelere atanan kayyumlar üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirerek, “Bu halk ne baş eğecek ne diz çökecek” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, haftalık Meclis grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Temelli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Kayyumları süpürüp atacağız

Bu kayyumları bu coğrafyadan süpürüp atacağız. Ama bununla kalmayacağını fark edenler birbirlerine düştüler. Önce yerel yönetimlerde, sonra merkezi yönetimlerde hepsini süpürüp atacağız. Bunları faşizmin çöplüğüne süpürüp atacağız.

Biliyorsunuz, AKP Kürt illerinde seçim kampanyasını valilerle, savcılarla, kaymakamlarla, güvenlik güçleriyle yürütüyor. AKP’nin kampanyası böyle sürüyor. Bu zihniyetle halka yaklaştığı için de cevabını yerel seçimlerde alacak.

Ya abluka ya kayyum

Amed’de bir akşam sokaklara çıkanlar baktılar kent abluka altında. Ne oluyor, yarın Cumhurbaşkanı geliyor. Böyle geleceksen gelme, bu kadar korkuyorsan gelme. Nasıl prompterdan okuyorsun oraya da sinevizyonla git. Sen korkuyorsun diye neden bu şehir abluka altına alınıyor. Ama bunlar kayyumcu olduğu kadar ablukacı da. Lice’ye gidiyorsunuz, Bitlis’e gidiyorsunuz abluka var. Nereye gitseniz ya abluka ya kayyum var.

Bu halk bunu hak etmediği için de yanıtı çok güçlü oluyor. 40 yıldır bu yanıtı vermeye devam ediyor, 40 yıl da geçse devam edecek. Ne baş eğecek ne diz çökecek. Barış ve demokrasi mücadelesinde ayağımız zerre kadar sürtmeyecek.

Adaletsizlikte sınır tanımıyorlar

Bunlar adaletsizlikte sınır tanımıyorlar. Devam ediyorlar, kaybettiklerini, yenildiklerini anladıkça devam ediyorlar. Geçen hafta 259 muhtar görevinden alındı. Hangi muhtarlar alındı, tesadüfe bakın ki gene kayyum coğrafyasında Kürt muhtarlar görevden alındı.

İbadetimizi de eğitimimizi de, anadilimizde yapacağız

O denli ayrımcılık var ki müftülere diyor ki “Doğu’yu ve Güneydoğu’yu boş bırakmayın”. Zihniyete bak, orada imam yok mu, orada dindarlar yok mu? Var. Ama onlara bile yaklaşırken bu ayrımcılık ile yaklaşıyor. Yani onlar anadilinde ibadet etmesin. “Onların kimliklerini yok sayalım”, yani “asimilasyona devam” diyor. İşte buna karşı biz de diyoruz ki ibadetimizi de eğitimimizi de anadilimizde yapacağız, kimliklerimizle yapacağız.

Öğrenciler ant içmesin süt içsin süt!

Şimdi hiç anlamı yokken, öğrenci andı meselesi yeniden gündeme geldi. 5 yıl önce bitmiş gitmiş, kimsenin sorduğu yok, kimsenin aklına gelecek bir mesele değil. Bu toplumda Türk çocuklarımız and okumuyor diye Türk olmalarında bir zaafiyet mi oluştu. Hayır. Aslında anttan çok daha beter ırkçı söylemleri o çocukların kafasına sokmak için ders kitaplarına işlediniz. Cinsiyet ayrımcılığı, etnik ayrımcılık, inanç ayrımcılığı, her şeyi kitaplara işliyorsunuz. Fakat bu ant meselesi niye ortaya çıktı. Nedir bu mesele, tıpkı her zaman yapıldığı gibi bu ülkede milliyetçilik üzerinden siyaset yapma anlayışının bir tezahürüdür.

Yine döndü dolaştı karşımıza geldi. Öğrenciler ant içmesin süt içsin süt! Çünkü bu ülkede çocuk yoksulluğu var. Çocuklarımızın fiziksel ve mental gelişimi sorunlu. Çünkü bu ülkede uluslararası sağlık örgütünün verilerine göre çocuk gelişiminde sıkıntılar var. Bunlara kafa yoracaklarına yaptıkları bu.

Cumhur İttifakı’nın kavgası kayıkçı kavgasıdır

İktidarın harcadığı mesaiye bakın; yerel seçim pazarlıkları, Cumhur İttifakı birbiriyle pazarlığa tutuşmuş, af konusu, EYT konusu, and konusu. Bunlar üzerinden yürüyen hikaye pazarlıktır, bu kayıkçı kavgasıdır. Bu kavgaya son vermenin yolu halkın iradesine sahip çıkmak, halkın önderliğini kabul etmektir.

Emeklilikte yaşa takılmıyorsunuz, emeklilikte Saray’a takılıyorsunuz

Ekonomideki rakamlara baktığımızda işsizliğin yükseldiğini, hayat pahalılığının arttığını biliyoruz. Bu ülkede yaşayan insanlardan 80 milyonun 64 milyonu yoksulluk sınırının altında. Bir bütçe geldi, bırakın yoksulluğu azaltmayı aksine artıracak bir bütçe hazırlanmış. Emeklilikte Yaşa Takılanlar son günlerde en çok tartışılan konu. Ben buradan arkadaşlarıma sesleniyorum emeklilikte yaşa takılmıyorsunuz, emeklilikte Saray’a takılıyorsunuz. Çünkü bu bütçenin içine baktığımızda bütçesi 3 kat artmış Saray bütçesini görüyoruz. Doymuyor yetmiyor. Ahlat’ta saray, Akdeniz’de saray. Saraydan başka bir yerde yatamıyor Tüm sarayları kendisine bağlamış. Uçan sarayı da var. Bu sarayda yaşama alışkanlığının bedeli çok ağır. Bütçeye baktığınızda bunu EYT’de görmeniz, kamu emekçilerinin maaşlarında görmeniz mümkün.

Saray’a değil, savaşa değil, emekçiye bütçe

KESK çağrı yapıyor, ek zam verin diyor. Enflasyonla beraber ücretler eridi, çünkü iktidar bırakın zam vermeyi, Ocak ayı zamlarını budamak niyetinde. Buradan kamu emekçileri mücadelesinde her zaman lokomotif olmuş KESK’e selamlarımızı gönderiyoruz. Ek zammın hem emekçilere hem de emeklilere acilen yapılması gerekiyor. Enflasyon altında ezilmemeleri için, enflasyon farklarının acilen ödenmesi gerekiyor. İnsanca yaşam için gerekli ücret düzeylerine kavuşmaları gerekiyor. Saray’a değil, savaşa değil, emekçiye bütçe diyoruz. Saray ne yapıyor, bütçeden önemli bir kalemi Afrin’de ÖSO çetelerine maaş olarak gönderiyor. İdlib’deki çetelere yoluyor. Çünkü savaştan beslenen bir Saray ancak savaş bütçesi yapar.

Aday çalışmalarımız toplumsal ittifak zemininde sürecek

Bu mücadelenin önemli etaplarından biri de önümüzdeki yerel seçimler. Güçlü bir adım atacağız. Sonrasında bu rejimden, bu anlayıştan kurtulacağız. Yerel yönetim seçimlerine yönelik çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Önümüzdeki günlerde aday çalışmalarına da başlayacağız.

Tüm bu aday çalışmalarımız her zaman söylediğimiz anlayışımızla yürüyecek: Toplumsal ittifak zemini ile. Türkiye’nin her yerinde demokratik anlayışımızı iktidara taşıyacak adımlar atacağız. İttifak anlayışımız güç birliği anlayışıdır.

Dayatmayla değil dayanışmayla bu seçimlere gideceğiz

Adaylarımız haklarımızın ortak adayı olmalıdır. HDP adayları olacak ama önceliğimiz tabanın ve halkımızın yol göstericiliğinde olacaktır, aday çalışmalarımızı bu zeminde hep birlikte yapacağız. Dayatmayla değil, faşizme karşı omuz omuza, dayanışmayla bu seçimlere gideceğiz. Tıpkı bundan önceki seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de büyük bir başarıyı hayata geçireceğiz. Türkiye’nin demokrasi konusunda önünü açacak en güçlü adımı atmış olacağız.

Önümüzde yoğun bir gündem var. Ben tüm arkadaşlarımıza çalışmalarında hem yerelde hem de bu Meclis’teki çalışmalarımızda başarılar diliyorum.

Hep diyorlar ya “kırmızı çizgi, bizim kırmızı çizgilerimiz var” diye. Bizim de çizgilerimiz var. Bizim kırmızı çizgilerimiz, işçi sınıfının mücadele çizgisidir. Bizim mor çizgimiz, kadınların mücadele çizgisidir. Bizim beyaz çizgimiz halklarımızın barış çizgisidir. Bizim yeşil çizgimiz doğaya sahip çıkan çizgidir. Bizim sarı çizgimiz halklarımızın özgürlük mücadelesidir. Biz de bu çizgilere sahip çıkıyoruz, bu çizgilerimizle gökyüzüne umudun adını yazıyoruz.

Paylaşın