Gültekin Uysal, Yeniden Demokrat Parti Başkanı Seçildi

Gültekin Uysal, Demokrat Parti’nin (DP) 15. Olağan Kongresi’nde, bin 208 delegeden oy kullanan 778 delegeden 765’inin oyunu alarak yeniden genel başkanlığa seçildi. 13 oy geçersiz sayıldı.

Demokrat Parti’nin 15’inci Olağan Kongresi, “Söz yeniden milletin” sloganıyla yapıldı. İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt ve İzmir Milletvekili Salih Uzun’un birkaç gün önce katılmayacaklarını açıkladığı kongrede, aday gerginliği yaşandı.

Divan Başkanı, Genel Başkan adaylığı için İlay Aksoy adına toplanan imzalardan bazılarının imza atan delegelerce geri çekildiğini, bazı imzaların ise geçersiz sayıldığını açıkladı. Bunun üzerine gerginlik çıktı.

Aksoy, Bugün bu partide darbe yapıldı, sizin AK Parti’den hiçbir farkınız yok” diyerek tepki gösterdi. Daha sonra sosyal medya hesabından açıklamada bulunan Aksoy, “Herkes duysun ve bilsin!!! Bugün Demokrat Parti kongresinde AÇIK AÇIK DARBE YAPILDI. DELEGELERİN İRADELERİNE İPOTEK KOYULDU. Kendilerine “demokrat” diyenler demokrasiden zerre miskal nasip almamışlar.” ifadelerini kullandı.

Yaşanan tartışmanın ardından yapılan seçimde, 1208 delegeden 778 delege oy kullandı. 765 oy alan Gültekin Uysal, yeniden genel başkanlığa seçildi. 13 delegenin oyu ise geçersiz sayıldı.

Seçilmesinin ardından teşekkür konuşması yapan Uysal, “Güzel bir günü hep birlikte yaşadık. İrademizi perçinledik, gönül birlikteliğimizi perçinledik, akıl birlikteliğimizi perçinledik. Bu büyük ülkenin yeniden tarihini değiştirmek, yeni bir tarih yazmak adına bir irade koydunuz. Hepinize müteşekkirim. ‘Söz yeniden milletin’ diye çıktığımız bu süreçte millet adına söz söyleyeceğiz” diye konuştu.

Paylaşın

“Gündüz Kuşağı Programları” RTÜK’ün Hedefinde: Gerekirse Toptan Yok Ederiz

Gündüz kuşağı programlarıyla ilgili 2021 yılından bu yana 26 bin 998 şikayet aldıklarını bildiren RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin,  “Ortadan kaldırma yönüne gitmemiz gerekiyor” dedi.

Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, televizyon kanallarında gündüz kuşağında yayınlanan programlar üzerine açıklama yaparak, “Ortadan kaldırma yönüne gitmemiz gerekiyor,” ifadesini kullandı.

Türkiye Gazetesi’nde yer alan habere göre, Şahin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yaptığı konuşmada sıklıkla tartışmalara konu olan programlarla ilgili 2021’den bu yana 26.998 şikayet aldıklarını bildirdi.

RTÜK Başkanı, “Bu, bizim toplam şikayet oranımızın yüzde 13,4’ü,” dedi. “Gündüz kuşağı programını ‘muhalif’ veya ‘muhalif olmayan’ bütün kanallar yapıyor. Gündüz kuşağı programları en çok reyting alan programlar, en çok para getiren programlar, en çok izlenen programlar, en çok da şikayet edilen programlar.”

Kanal yöneticileriyle toplantılar yaptıklarını vurgulayan Şahin, yöneticilerin uyarıları dikkate aldığını, ancak daha sonra reytinglerin düşmesi nedeniyle yeniden aynı tutumu benimsediklerini ifade etti.

“Bu demek değildir ki izlenilmek için her şeyi yapalım. Biz ilke kararlarını yayınladık. Bu ilke kararlarına güveniyoruz. Bu saatten sonra yapılacak olan bu tür ihlaller olayı farklı bir tarafa götürür,” diyen Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bundan sonraki süreç artık son noktadır. ‘Değişen bir şey olmuyor’ denirse, nihayetinde bir kanuni düzenlemeyle birlikte bunun tamamen kalkacağını arkadaşlarımız da biliyorlar ve bunun bilincindeler.”

RTÜK Başkanı, “İlke kararları hem sert tedbirler içerir hem de uygulanmaması mümkün olmayan kararlardır. En son eğer ki çaresiz kalır isek bunu kaldırma yönüne veyahut da bunu toptan yok etme, ortadan kaldırma yönüne gitmemiz gerekiyor diye düşünüyorum,” diye ekledi.

Paylaşın

“Kainat Güzeli” Belli Oldu: Victoria Kjær Theilvig

Miss Danimarka güzeli Kjaer, 2024 Kainat Güzellik Yarışması’nın (Miss Universe 2024) galibi oldu. Nijerya güzeli ikinci ve Meksika güzeli ise yarışmanın üçüncüsü seçildi.

Yeni güzel Nikaragua’dan bu unvanı kazanan ilk kadın olan Miss Universe 2023 güzeli Sheynnis Palacios tarafından taçlandırıldı. Bu zaferle birlikte Kainat Güzellik yarışmasını ilk kez bir Danimarkalı kazanmış oldu.

Meksika’nın başkenti Mexico City’de cumartesi günü 73’üncüsü düzenlenen 2024 Kainat Güzellik Yarışması’nın (Miss Universe 2024) sonunda Miss Danimarka güzeli Kjaer Theilvig, Nijerya güzeliyle finale kalarak birinciliği elde etti ve tacını giydi. Meksika güzeli ise yarışmanın üçüncüsü seçildi.

Yeni güzel Nikaragua’dan bu unvanı kazanan ilk kadın olan Miss Universe 2023 güzeli Sheynnis Palacios tarafından taçlandırıldı. Bu zaferle birlikte Kainat Güzellik yarışmasını ilk kez bir Danimarkalı kazanmış oldu.

Yarışma, 20 bin kişilik kapasiteye sahip kapalı bir mekan olan Mexico City Arena’da düzenlendi. 120’den fazla aday kainatın en güzeli unvanı için rekabet ederken birçok ülke de Miss Universe’e ilk kez katıldı.

Bu yıl, 73’üncüsü düzenlenen güzellik yarışmasının finalinde ünlü şarkıcı Robin Thicke sahne aldı. Yarışmanın sunuculuğunu ise ünlü oyuncu Mario Lopez ve eski Kainat Güzeli Olivia Culpo üstlendi.

Final turunda ilk beşe giren yarışmacıların hepsine aynı soru soruldu: “Miss Universe nesiller boyu kadınlara ilham verdi. Şu anda sizi izleyen kadınlara mesajınız nedir?”

Theilvig yanıtında, “Nereden gelirseniz gelin, geçmişiniz ne olursa olsun, bunu her zaman güçlü yönlerinize dönüştürmeyi seçebilirsiniz” dedi. “Bunlar kim olduğunuzu asla tanımlamayacak. Sadece savaşmaya devam etmelisiniz.”

Victoria Kjær Theilvig cevabına “Bugün burada duruyorum çünkü değişmek istiyorum, tarih yazmak istiyorum ve bu gece bunu yapıyorum” sözleriyle devam etti ve kapanışı da “Bu yüzden asla pes etmeyin, kendinize ve hayallerinize her zaman inanın ve yapacağınız şey de tam olarak bu” diyerek yaptı.

Theilvig, düzenli olarak ruh sağlığı desteği ve hayvan hakları savunuculuğu yapan bir dansçı ve güzellik konusunda içerik üreten bir girişimci. Barbie’ye benzetilen Theilvig avukat olmayı hedefliyor.

21 yaşındaki genç kadın, 2004 yılında Danimarka’nın Başkent Bölgesi’ndeki Søborg, Gribskov’da doğdu ve Kopenhag’ın sakin banliyösünde büyüdü. İşletme ve pazarlama alanında lisans derecesiyle mezun olan Kjær Theilvig, profesyonel bir dansçı olarak birçok ödül kazandı.

Paylaşın

UEFA Uluslar Ligi: Türkiye, Liderliği Son Maça Bıraktı

UEFA Uluslar B Ligi 4. Grup 5. maçında A Milli Erkek Futbol Takımı ile Galler, Kayseri Stadyumu’nda karşı karşıya geldi. Hakem Juan Martinez Munuera’nın yönettiği karşılaşma 0 – 0 sona erdi.

Haber Merkezi / A Milli Erkek Futbol Takımı, bu sonuçla birlikte grupta 11 puana yükselirken, Galler 9 puanda kaldı. Grubun son hafta maçında A Milli Erkek Futbol Takımı deplasmanda Karadağ’a konuk olurken, Galler evinde İzlanda’ya konuk olacak.

A Milli Erkek Futbol Takımı, grubun son maçında Karadağ ile berabere kalması durumunda Galler’in liderlik için İzlanda’yı 3 farkla mağlup etmesi gerekecek. A Milli Erkek Futbol Takımı, Karadağ’ı mağlup etmesi durumunda ise diğer maçın skoruna bakmadan grubu lider olarak tamamlayacak ve Uluslar Ligi’nde A Ligi’ne yükselecek.

A Milli Erkek Futbol Takımı Teknik Direktörü Vincenzo Montella, maçtan sonra düzenlenen basın toplantısında, maçın başından sonuna kadar muazzam bir performans gösterdiklerini söyledi.

Rakip kaleye 25 şutları olduğunu ifade eden Montella, “Rakibe 4 şut fırsatı verdik. Başından sonuna kadar domine ettiğimiz bir maçta böyle bir performans göstermek beni daha da çok duygulandırıyor. Çünkü beraber kalmamıza rağmen soyunma odasında herkesi üzüntülü gördüğümüzde, yüreğimizi sahaya koyduğumuzu gördüğümüzde gerçekten gururlanıyorum. O yüzden ileride de elimizden geldiğince bu şekilde devam etmeye gayret edeceğiz” diye konuştu.

Galler Teknik Direktörü Craig Bellamy ise, oyuncalarının fiziksel açıdan iyi bir maç çıkardığını belirterek, “Hepsi de gerçekten büyük yetenekler. Çok zor bir maç geçirdik ama topla alakalı kontrolümüz, topa bakış açımız onları geliştirmeliyiz” dedi.

Topa sahip olma konusunda zorlandıklarını anlatan Bellamy, “İlk dakikalarda skora direkt gidebilirdik. Topa sahipliği geliştirmek asıl amacımız. Oyuncularımın tempoyu biraz daha artırması gerekiyor. Son dakikadaki top kontrolü önceki maçlara göre kötüydü” ifadelerini kullandı.

Stat: Kayseri

Hakemler: Juan Martinez Munuera, Raul Cabanero, Alejandro Muniz Ruiz

Türkiye: Mert Günok, Mert Müldür, Merih Demiral, Abdülkerim Bardakcı, Eren Elmalı (Zeki Çelik dk. 75), Orkun Körkçü, Hakan Çalhanoğlu (İsmail Yüksek dk. 46), Yunus Akgün, Arda Güler (Kaan Ayhan dk. 86), Kerem Aktürkoğlu, Barış Alper Yılmaz (Enes Ünal dk. 65)

Galler: Darlow, Roberts, Rodon, Davies, Williams, Sheehan, James (Brooks dk. 72), Johnson (Koumas dk. 90), Wilson, Thomas (Cullen dk. 72), Harris (James dk. 46)

Paylaşın

“Asgari Ücret” 10 Ayda 5 Bin 261 Lira Eridi

17 bin 2 lira olan asgari ücretin alım gücü yıl sonunda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na (TCMB) göre 11 bin 741, İstanbul Planlama Ajansı ( İPA) Yaşam Maliyeti verilerine göre 10 bin 788 liraya denk olacak.

Haber Merkezi / Ocak – Ekim döneminde erime Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre 5 bin 261, İPA’ya göre 6 bin 214 lira.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökce, yılbaşında 17 bin 2 lira olan asgari ücretin alım gücüne ilişkin paylaşımda bulundu. Gökçek, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

“Asgari ücret ne kadar eridi? Yılbaşında 17.002 lira olan asgari ücretin alım gücü yıl sonunda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na (TCMB) göre 11.741, İstanbul Planlama Ajansı ( İPA) Yaşam Maliyeti verilerine göre 10.788 liraya denk olacak. Ocak – Ekim döneminde erime Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre 5.261, İPA’ya göre 6.214 lira.

Ocak ayındaki 17.002 liranın alım gücünü enflasyona karşı korumak için asgari ücretin TCMB verilerine göre 24.621, İPA verilerine göre 26.795 TL olması gerekiyor. Yani asgari ücret bu düzeye ulaşsa bile alım gücü bakımından ancak 2024 Ocak seviyesine ulaşacak. Bu yüzden bu oranı aşan, gelecek senenin enflasyon erimesini de öngören bir artış gerekiyor.”

Paylaşın

Cumhur İttifakı’nda Çatlak İddiası: AK Parti’den Yalanlama

Cumhur İttifakı’nda çatlak olduğu iddialarına ilişkin konuşan AK Parti Sözcü Ömer Çelik, “Cumhur İttifakı oluşturan ilkelere sadakatle, hedeflere doğru kararlı şekilde yürüyerek Türkiye Yüzyılı hedeflerine yürüyecek şekilde çalışmalarını yürütüyor” dedi ve ekledi:

“O sebeple Cumhur İttifakı sadece genel düzeyde sadece üst kurumsal düzeyde işleyen bir ittifak değil; sosyolojik olarak ilçe, belde, köylerde bu iradesini vatandaşımızı buluşturmuş bir ittifaktır. Önümüzdeki günlerde Cumhur İttifakı’nın daha da güçlenerek yola devam edeceği kararlılığımız kesin.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) sona erdi. AK Parti Sözcü Ömer Çelik, MYK sonrası açıklamalarda bulundu. Çelik’in açıklamalarından satır başları şöyle:

“Geçtiğimiz haftalarda muhalefet tarafından yoğun şekilde Cumhur İttifakı içerisinde çatlaklar, ayrılıklar vs. üzerine çok sayıda açıklama yapıldı. Bunlar bizim gündemimizi teşkil etmiyor. Bizim siyasi ajandamızda böyle bir gündemin yeri yok. Esas olarak muhalefet partisi içinde hiziplerin çatışmasını yoğun bir şekilde görüyoruz. Cumhur İttifakı oluşturan ilkelere sadakatle, hedeflere doğru kararlı şekilde yürüyerek Türkiye Yüzyılı hedeflerine yürüyecek şekilde çalışmalarını yürütüyor.

O sebeple Cumhur İttifakı sadece genel düzeyde sadece üst kurumsal düzeyde işleyen bir ittifak değil; sosyolojik olarak ilçe, belde, köylerde bu iradesini vatandaşımızı buluşturmuş bir ittifaktır. Önümüzdeki günlerde Cumhur İttifakı’nın daha da güçlenerek yola devam edeceği kararlılığımız kesin.

CHP Genel Başkanı sayın Özel yerel seçimlerden sonra yaptığı hatayı ısrarla sürdürmeye çalışıyor. Kendisini bu konuda uyarmıştık. Şöyle bir cümle kullanıyorlardı, merkezi iktidar, yerel iktidar. Türkiye’de çift iktidar var, Türkiye’deki kamu düzeni iki parçaya ayrılmış ya da kamu düzeni paralel oluşumlarla yönetiliyor gibisinden yaklaşım sergiliyordu.

Genel seçim iktidarı belirliyor, yerel seçim de belediye hizmetlerini belirliyor. Hepimizin sicil amiri vatandaşımızdır. Bizim ortaya koyduğumuz argümanların geçerliliği vatandaşımızın yetki ve yasalar çerçevesinde söz konusudur. Türkiye’de yasaya tabi olmayan, kamu düzeninin, kamu idaresinin parçası bir mekanizma düşünülemez.

Bu denetimler konusunda eleştiriler getirilip, hatta maalesef burada namussuzca bir siyasi talimat diyor sayın Özel. Hiç yakışık almayan sözdür. Bu siyasi namus meselesini önceki genel başkanları da çok sık kullanırdı. Biz de bunu çok sık kullanılmaması gerektiğini ve birtakım sonuçlar doğuracağını söylemiştik. Yine namus kelimesi kullanarak bütün belediyelere kefil olduğunu ifade etmesi gibi.

Bu kelimeler değerli kelimeler, gündelik polemikler içerisinde bir siyasi alfabe yetersizliği, siyasi gramer bilgisizliği ile alalade kullanmamak lazım. Siyasi namus kavramı yüksek nitelikli kavramlardır. Burada sürekli siyasi talimattan bahsediliyor. Denetleme mekanızmaları niye çalıştırıldı diye noktaya getiriliyor. İstediğiniz şeyi denetleyin diyorlar ve denetlemenin niteliğini düşürmek için suçlama getiriyorlar. Bu kelimeleri kendilerine aynen iade ediyoruz.

İkinci nokta şu anda görebildiğimiz kadarıyla 3-4 parça halinde CHP yönetiliyor. 6’lı masanın parti içinde içselleştirilmiş gibi bir hal var. CHP’nin görüşünü anlamak için minimum 4 yere bakmanız gerekiyor. Maalesef CHP yönetimi siyasi cari açığı kapatmak için AK Parti’ye ve Cumhur İttifakı’na karşı hakaretamiz duruma giriyorlar, hakimleri, savcıları, müfettişleri tehdit ediyorlar.

Belediye başkanlarından bile ‘denetime açığız’ gibi sözler gelirken bunu CHP Genel Başkanın başka bir siyasi kavganın parçası haline getirmesi siyasi yetersizliktir. Siyaset üretimindeki cari açık, siyaset üslupsuzluğu ile kapatılamaz. Biz bu hakaretlerin hepsine cevap verecek imkana, kabiliyetine sahibiz. Buradan siyasi kavga çıkarmak istiyorlarsa, hukuk içerisinde temiz bir dille ve vatandaşımızın hukukunu savunmak için her türlü mücadeleye gireriz.

Siz genel iktidarsınız biz yerel iktidarız, bizi denetleyemezsiniz diye bir şey yok. Türkiye’de bir tane yasal düzen var. Kendi kendilerine böyle bir psikolojinin içine soktukları için siyaseten son derece sakıncalı, siyasi bilinçsizlikle malül savunmanın içine giriyorlar. Denetim için AK Parti, Cumhur İttifakı belediyeleri ve onlar için de geçerlidir.

Kendisi iktidar olmadığı halde muhalefet partisinin lideri olduğu halde hergün talimat veriyorum diye onlarca cümle kuruyor. Hepimizin sicil amiri vatandaştır. Gündem olan herşey denetlenir, vatandaşın önüne konulur. Yasaların ne yapacağı net bir şekilde açıktır. Vatandaşa dönük hizmetin kendisini tartışmıyoruz. Hangi partiye ait olursa olsun yolsuzluk, israf söz konusu ise bunlarla ilgili meseleleri tartışıyoruz.

SGK’ya borçlar katlanarak artıyor. Bunu ödememe gibisinden bir tutum siyaset değil. Böyle bir hak kamu düzenimizde yok. Nihayetinde bunun ödenmesi de SGK’dan faydalanan vatandaşlarımızın hakkı. SGK’nın da hizmet yaptığı vatandaşlarımız var. Bunlar son derece basit, temel ilkeler.

Kamu düzeninin işlemesinden kimsenin rahatsız olmaması gerekir. Siyasi mücadeleyi yaparız, siyasi idrak ve bilinç problemi net şekilde gösteren çirkinliğe karşı bu mücadeleyi vermesini çok iyi bilen bir siyasi kadroyuz. Burada durduğumuz yer herşeyin açıklıkla ortaya çıkmasıdır. Belediyenin ürettiği hizmet de SGK’nın yaptığı hizmet de vatandaşın hakkıdır. Kamu düzeni işleyecek herkes de buna saygı duyacaktır.

“Trump tanımadığımız birisi değil”

ABD’de net bir tablo ortaya çıktı. Senato, kongre, seçim sonuçları, alınan oy, delege bütün bunlarda net bir şekilde Trump’ın, Cumhuriyetçilerin zaferi söz konusu oldu. Yakından takip ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın kabinede bir talimat söz konusudur. Bütün kabine üyelerimiz kendi alanlarıyla ilgili olarak Trump yönetiminin işbaşına başlamasıyla birlikte Türkiye’nin hangi dosya alanında ne şekilde ilerleyeceğini çıkaracaklardır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı böyledir. Biz hangi yönetim gelirse onunla çalışmaya dönük olarak eylem planlarımız, simülasyonlarımız hazır demiştik. Sayın Cumhurbaşkanımızın yol haritasıyla da güvenlikten dış ticarete, askeri konulardan dış politikalara konuları, Rusya-Ukrayna savaşı Gazze’ye kadar ilgili bakanlıklar yol haritalarını hazırlıyorlar.

Bahsettiğiniz atamalarla ilgili olarak bazı şahısların Türkiye’nin dış politikaları, sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili birtakım olumsuz beyanlarının olduğunu biliyoruz. Birtakım analizler çerçevesinde bahsettiğim temel alanlarda olumsuz tutum izleyeceği ifade ediiyor. Tabii ki bunları dikkatle izliyoruz. Şöyle bir tecrübemiz de var. Bu tip seçimlerden sonra ortaya çıkacak kabineleri, tek tek kişilerin sözleri üzerinden değerlendirmek her zaman doğru olmayabiliyor.

Doğru olduğu zamanlar var doğru olmadığı zamanlar var. Karşınızdaki kabine bütünlüklü olarak çalışıyor. Geçmiş hayatında olumlu sözler söyleyip de göreve gelince olumsuz yollar alabildiğimiz kimseler de oldu. Atacak adımlarını görmemiz lazım. Örneğin savaşın bitirilmesinden bahsediliyordu.

Umarımız ki burada hakkaniyetli bir tutum sergilenerek bu meselelerin çözümü konusunda adım atılır. Başkan Trump tanımadığımız birisi değil. Cumhurbaşkanımızın geçmişteki dönemde pek çok safhada hukuku oldu. Yeni dönemde hangi noktalardaki tıkanıkların nasıl giderileceği konusunda eylem planımız hazırdır.

Terör örgütlerinin hareketlilikleri ya da birtakım odaklar tarafından hareketli haline getirmelerine dair birtakım gelişmeleri yakından takip ettiğimizi söyleyebilirim. Yıllar evvel bir karar harekatına karar veriliyor, planlaması yapılıyordu. Şimdi böyle bir durumda değiliz. Bölgemizde gelişmeler son derece dinamiktir. TSK Cumhurbaşkanımız tarafından verilen talimat verildiği andan itibaren harekete geçecek şekilde tetiktedir, sürekli güncellenmektedir.

Bölgede terör örgütlerinin hareketliliğinin farkındayız. Talimat verildiği zaman eş zamanlı olarak TSK bu kara harekatına başlayacak konumdadır. En önemli hassasiyetimiz 30 kilometre derinliğin korunmasıdır. Türk sınırlarından 30 km. derinliğe kadar Suriye ve Irak içinde herhangi bir yapılanma gördüğümüz andan itibaren birinci dereceden tehdit sayarız, gereken harekat gerçekleşir.

Daha öncesinde bu şerit ihlal edildiğinde, ileri gidilerek birtakım teröristanlar kurulmaya çalışılıyordu. CHP adına dış politika ile ilgili konuşanlar mavi vatanı ve bu kara harekatlarını eleştirdiler. Bu harekatlar olmasaydı burnumuzun dibinde DAEŞ ve PKK’ya ait yapılanmalar fiili devletçik olarak var olacaktı. TSK bunları darmadağın etmiştir. O yüzden bu hareketliliği çok yakından takip ettiğimizi söylemek isterim.”

Paylaşın

AB’den Dikkat Çeken Türkiye Raporu: Enflasyonda Tek Haneli Rakamlar Uzak

AB’nin “2024 Sonbahar” raporunda, Türkiye için 2025 yılı enflasyon tahmini yüzde 31,5’ten yüzde 30,8’e indirildi. Raporda, 2026 yılı için ise enflasyonun yüzde 17,8 olacağı öngörüldü.

Avrupa Birliği Komisyonu, Avrupa Birliği üyesi ve aday ülkeler için hazırladığı “Avrupa Ekonomik Tahminleri, Sonbahar 2024” raporunda Türkiye’nin 2024 yılı ekonomik beklentilerini revize etti.

Karar Gazetesi’nin aktardığına göre; Raporda, Türkiye’nin büyüme tahmini yüzde 3,0 olarak belirlenirken, enflasyonun yıl sonunda ortalama yüzde 59,8 seviyesinde olacağı öngörülüyor.

AB Komisyonu’nun 2024 bahar raporunda Türkiye ekonomisi için daha iyimser bir tablo çizilmiş, büyümenin yüzde 3,5, enflasyonun ise yüzde 57,4 olacağı öngörülmüştü. Ancak ikinci çeyrekte ekonomik faaliyetlerde yaşanan yavaşlama ve sıkı para politikalarının iç talep üzerindeki etkisi, bu beklentilerin revize edilmesine neden oldu.

Raporda, Türkiye ekonomisi için uzun vadeli enflasyon tahminleri de dikkat çekiyor. 2025 yılı enflasyon tahmini yüzde 31,5’ten yüzde 30,8’e indirildi. 2026 yılı için ise enflasyonun yüzde 17,8 olacağı öngörülüyor.

AB Komisyonu, Türkiye’nin 2025 yılı büyüme tahminini yüzde 3,8’den yüzde 3,2’ye düşürdü. 2026 yılında ise büyümenin yüzde 4,0 ile yeniden hızlanması bekleniyor. Ancak sıkı mali politikalar ve iç talepteki zayıflamanın büyüme üzerindeki baskıyı devam ettireceği vurgulanıyor.

Komisyonun Türkiye ekonomisine yönelik değerlendirmesi, “yumuşak iniş” senaryosu üzerine kurulu. Raporda, sıkı mali duruşun gelecek yıl da iç talebi sınırlayacağı belirtilirken, şu görüşlere yer verildi:

İç Talep Üzerindeki Baskı: Yüksek faiz oranlarının ve asgari ücret artışındaki sınırlamaların, hanehalkı tüketimini baskılayacağı tahmin ediliyor. Ayrıca, istihdam artışında beklenen yavaşlama tüketim üzerinde olumsuz etki yaratabilir.

Sabit Yatırımlar: Devam eden deprem yeniden inşa çalışmalarına rağmen, sabit yatırımların yüksek faiz ortamında yavaşlayacağı, ancak 2025 yılı sonunda makroekonomik istikrarın güçlenmesiyle toparlanacağı öngörülüyor.

Kamu Tüketimi: Enflasyonu düşürmeye yönelik sıkı mali politikaların kamu tüketimini de sınırlayacağı ifade ediliyor.

Dış Ticaret Dengesi: İç talepteki zayıflamanın ithalat büyümesini baskılayacağı, ihracatın ise ithalat büyümesinin altında kalacağı tahmin ediliyor.

Komisyon, deprem sonrası yeniden inşa çalışmalarının ekonomik büyüme için bir ivme yaratabileceğini belirtmekle birlikte, bu etkilerin kısa vadede sınırlı kalacağını ifade ediyor. Uzun vadede ise makroekonomik istikrarın güçlenmesiyle sabit yatırımların artabileceği öngörülüyor.

AB Komisyonu’nun “Sonbahar 2024” raporu, Türkiye ekonomisi için ılımlı bir büyüme senaryosu çiziyor. Ancak, sıkı mali duruş, yüksek faiz oranları ve enflasyonist baskılar, ekonomiyi zorlamaya devam edecek gibi görünüyor. İç talepteki zayıflama ve dış ticaret dengesinde beklenen baskılar, ekonominin toparlanmasını geciktirebilir.

Raporda, Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir büyüme ve enflasyon kontrolü için yapısal reformlara ihtiyaç duyduğu ima ediliyor. Özellikle para politikalarının disiplinli bir şekilde devam etmesi ve mali politikalardaki sıkılığın korunması gerektiği vurgulanıyor. Ancak bu süreçte büyümenin sınırlı kalacağı ve iç talebin baskı altında olacağı belirtiliyor.

Paylaşın

Ekonomi Yönetimine Destek Yüzde 25.5

Yüksek enflasyon nedeniyle alım gücünün her geçen gün biraz daha gerilediği Türkiye’de ekonomi yönetiminden memnun olmayanların oranı 43.9 olurken, olanların oranı ise yüzde 25.5 oldu.

MAK Araştırma Şirketi, 3 – 12 Kasım tarihleri arasında 44 ilde 3 bin 200 katılımcıyla gerçekleştirdiği araştırmanın sonucunu açıkladı.

Yüz yüze anket yöntemiyle yapılan araştırma ile Türkiye genelindeki ekonomik ve sosyo-kültürel durumu yansıtmak hedefledi.

Araştırmaya katılanlar “Ülkemizin şartlarını dikkate alarak baktığınızda ekonomi yönetiminden memnun musunuz?” sorusuna karşılık yüzde 43.9’u memnun olmadığını söyledi. Memnun olanların oranı ise yüzde 25.5 oldu.

Araştırmada yöneltilen “Ekonomik olarak en çok hangi durum sizi zorlamaktadır?” sorusuna ise yüzde 41’lik bir kesim “Gıda ve temel ihtiyaçlara erişim”, yüzde 20’i “Barınma” yüzde 14’ü ise “Eğitim” diye yanıtladı.

“Mevcut şartlara baktığınızda Türkiye’de yaşamaktan memnun musunuz?” sorusuna da yanıt veren katılımcıların yüzde 35’i “Memnunum” derken, yüzde 34’ü “Memnun değilim” dedi. Yüzde 5’lik bir oran da bu soruya yanıt vermedi.

(Kaynak: Mezopotamya Ajansı)

Paylaşın

Türkiye’de Yoksulluk İçinde Yaşayan Çocuk Sayısı 9,5 Milyonu Aştı

Kişi başına gelir dikkate alındığında, Türkiye’de yoksul çocuk sayısı 9 milyon 590 bin kişiye ulaştığı tespit edildi. Ayrıca 2 milyon çocuğun “derin yoksulluk” içinde yaşadığı belirlendi.

Ekrem Cünedioğlu, “Sorunun yalnızca maddi yoksunluklarla sınırlı kalmadığını, aynı zamanda çocukların temel güvenlik, sağlık ve eğitim gibi temel hizmetlerden mahrum kaldığını da belirtmiştik” dedi.

Ekonomim’den Mehmet Kaya‘nın haberine göre; çocuk yoksulluğuna yönelik TEPAV (Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı) bünyesinde yayımlanan Ekrem Cünedioğlu ve Yağmur Uzunırmak çalışmasında, TÜİK, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 60’ı yoksulluk tanımı kullanıldı. Buna göre, 2022 verilerinden 2023’te yayımlanan istatistiklere göre, 0-17 yaş grubunda 7,03 milyon çocuk yoksulluk içinde yaşıyor. Yoksul çocuk oranı yüzde 31,3 olarak ölçüldü.

Çalışmada, 2017’ye kıyasla artış eğilimi gözlenmekle birlikte, yaş gruplarına bakıldığında bazı gruplardaki artışın yüksekliği dikkat çekti. Yoksulluk hesabında eşdeğer hane fert geliri (hanelerde yaşayan kişi sayısının eşitlenerek fert geliri oluşturulması) yerine bir başka istatistiki tanım olan kişi başına gelir dikkate alındığında, medyan gelirin yüzde 60’ının altında yaşayan çocukların yoksulluk oranı yüzde 42,2 olarak hesaplanıyor. Yoksul çocuk sayısı ise 9 milyon 590 bin kişiye ulaşıyor.

Kişi başına gelir hesabına göre yaş kırılımına bakıldığında ise bebek ve çocuklarda yoksulluk oranı daha yüksek seviyelere ulaşıyor. 2022 verilerine göre bebeklerde (0-2 yaş) yüzde 41,4, çocuklarda (3-14 yaş) yüzde 43,8, gençlerde (15-24 yaş) yüzde 29,9, 25+ yaş nüfusta ise yüzde 18,2 yoksulluk oranına ulaşılıyor. Türkiye’de bebeklerin çok büyük bir kısmı yoksul koşullarda yaşıyor.

“2 milyon çocuk derin yoksulluk içinde yaşıyor”

Yine TEPAV bünyesinde yayımlanan Hakan Yılmaz çalışmasında ise EUROSTAT metodolojisiyle ve Hakan Yılmazın kendi hesaplamalarına göre çocuklarda yoksulluk oranı 2023’te yüzde 34,4 olarak belirlendi. 2020’ye kadar yüzde 33-34 aralığındaki oran, 2021’den itibaren yüzde 34’ü geçti. Çalışmada, 2 milyon çocuğun “derin yoksulluk” içinde yaşadığı belirlendi. Çalışmada, çocuklara yönelik vergi vb. ailelerin teşvikinde geriye giden düzenlemelere işaret edilirken, koruma amaçlı olarak politikalarda ise AB ortalamasının gerisinde bulunulduğu vurgulandı.

Hakan Yılmaz çalışmasında, “Kamu harcama programlarında ise çocuğa yönelik koruma harcamalarının (aile dahil) toplamı GSYH’ye oran olarak binde 5,5’ler seviyesindedir (TÜİK 2022 ve EUROSTAT 2022). Dolayısı ile doğrudan çocuğu korumaya yönelik kamusal programlar zaman içinde değişmekle birlikte düşük seviyededir (bu oranın AB 20 ortalamasının yüzde 1,7 olduğu dikkate alındığında). Ülkemizde çocuk yoksulluğunun AB ülkelerine göre ortalamada yüzde 80 daha yüksek olduğu bir durumda bütçe kaynaklarının beklenenin aksine daha düşük oranda çocuğa yönelik sosyal programlara ayrılması meselesi bir öncelik sorunu olarak görülmelidir” denildi.

Çalışmayla ilgili değerlendirmede bulunan Ekrem Cünedioğlu, “İzmir’deki üzücü olay, Türkiye’de çocuk yoksulluğunun dramatik boyutlarını ve bu sorunun toplumun tüm kesimlerine düşen bir sorumluluk olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. TEPAV’da Türkiye’de çocuk yoksulluğu üzerine yaptığımız çalışmada, sorunun yalnızca maddi yoksunluklarla sınırlı kalmadığını, aynı zamanda çocukların temel güvenlik, sağlık ve eğitim gibi temel hizmetlerden mahrum kaldığını da belirtmiştik” dedi.

Türkiye’de yaklaşık 7 milyon yoksul çocuğun büyük kısmının güvensiz, sağlıksız ve temel güvenlik önlemlerinden yoksun yaşam alanlarında büyüdüğünü ve İzmir’deki olayın bu gerçeğin somut örneği olduğunu belirten Cünedioğlu, şunları söyledi:

Yoksulluk içinde yaşamak zorunda bırakılan ailelerin çocukları, bu tür risklere daha açık hale gelmekte, çocuk yoksulluğunun ne kadar derin ve yakıcı olduğunu hepimize hatırlatmaktadır. Bu acı olayın ardından, çocuklarımızın güvenliği ve refahı için kapsamlı ve sürdürülebilir politikalara ne kadar acil ihtiyacımız olduğu ortadadır.

Çocuk yoksulluğu, sadece maddi yetersizlikleri değil, aynı zamanda bu çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimlerini olumsuz etkileyen sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlere erişimdeki engelleri de beraberinde getirmektedir. Yoksulluk döngüsünün kırılması, çocukların eğitimle kazandıkları fırsat eşitliğinin sağlanması ve böylece bir daha benzeri faciaların yaşanmaması için politikalarımızı güçlendirmeliyiz.

Paylaşın

Vincenzo Montella: Hedefimiz Uluslar A Ligi’ne Çıkmak

Galler maçı öncesi açıklamalarda bulunan A Milli Erkek Futbol Takımı Teknik Direktörü Vincenzo Montella, “Yarın önemli bir maç olacağını hepimiz biliyoruz. Uluslar Ligi’nde ilk hedefimiz A Ligi’ne çıkabilmek” dedi ve ekledi:

“Zorlu bir maç olacağını biliyoruz, biz kendi futbolumuza konsantre olarak, istediğimiz futbolu oynayarak sonucu istediğimiz gibi alacağız. Elimizden ne geliyorsa üst lige çıkmak için yapacağız. Yarınki maçla alakalı hedefimiz A Ligi’ne çıkmak. Yarın seyircimizin karşısında gruptan birinci olarak çıkabilirsek mutlu olacağız. Son maça da bırakırsak hedefimiz doğrultusunda yolumuza devam edeceğiz.”

A Milli Erkek Futbol Takımı Teknik Direktörü Vincenzo Montella, UEFA Uluslar B Ligi 4. Grup’ta yarın Galler ile Kayseri’de oynanacak maç öncesi Yunus Akgün ile birlikte basın toplantısı düzenledi.

Zorlu bir müsabakaya çıkacaklarını belirten Vincenzo Montella, “Yarın önemli bir maç olacağını hepimiz biliyoruz. Uluslar Ligi’nde ilk hedefimiz A Ligi’ne çıkabilmek. Zorlu bir maç olacağını biliyoruz, biz kendi futbolumuza konsantre olarak, istediğimiz futbolu oynayarak sonucu istediğimiz gibi alacağız. Elimizden ne geliyorsa üst lige çıkmak için yapacağız. Yarınki maçla alakalı hedefimiz A Ligi’ne çıkmak. Yarın seyircimizin karşısında gruptan birinci olarak çıkabilirsek mutlu olacağız. Son maça da bırakırsak hedefimiz doğrultusunda yolumuza devam edeceğiz” diye konuştu.

Roma’dan teklif aldığı iddialarına ilişkin soruları da yanıtlayan Montella, “Bunları duymak bana keyif veriyor. Futbolcularımız büyük iş başarıyor ki hoca bile artık spekülasyonlara dahil edilebiliyor. Bir ay önce Premier Lig’den bahsediliyordu, bir ara farklı bir ligden bahsediliyordu. Biz bir aileyiz. Herkes Millî Takım zamanını dört gözle bekliyor. Bu anları yaşamak çok keyifli. Şunun da altını çizmek lazım, böyle bir şey olduğunda ilk görüşeceğim insanlar Başkanımız ve Futbol Sorumlumuz olur. O yüzden bu konularla kendimi yormam hiçbir şekilde.” ifadelerini kullandı.

Geldiği günden itibaren çok özel sonuçlar aldıklarını da aktaran Vincenzo Montella, “Futbolcular olmasaydı bunu yapamazdık.” dedi. En büyük gururun da son İzlanda maçındaki ortamları olduğunu vurgulayan Montella, “İzlanda maçında kazanmamak için çok fazla bahanemiz vardı ama elimizden gelen her şeyi yaparak kazandık. Benim için gurur verici olmuştu. Bizim takım olarak kimliğimiz var. Her şartta beraberiz. Gelişebilecek bir Millî takımımız var. Futbolda hem yükselirsiniz hem aşağı çekebilirler. Bizim hedefimiz her zaman en iyisini yapmak. Umarım yaklaşımımız son İzlanda maçındaki gibi olur. Son maçta gururlandıran tablo vardı. 89. dakikada baskı yapan oyuncumuz vardı ve bu golü getirdi. Aynı kazanma gayretiyle bunu devam ettirmek istiyoruz. Bu da bizim için gurur verici bir tablo” diye konuştu.

Sakatlığı bulunan oyunculara da değinen Montella, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sakatlıklar hepimizi üzdü. Çağlar da son anda sakatlandı, İrfan da yetişemedi. Ahmed Kutucu’yu da yetiştiremedik. Bunlar üzücü. Deniz’in sakatlığı da bizi çok üzdü. İlk defa bizimle Millî Takıma katıldı ve güzel işlere imza atacağını düşünüyorum. Ferdi’nin gidişi de bizi üzdü. Bunlar bizi üzüyor ama planlarda bir değişiklik olmayacak.”

“Taraftarımızın desteğiyle kazanacağımızı umuyorum”

Yunus Akgün ise Galler maçına çok iyi hazırlandıklarını, taraftarın da desteğiyle karşılaşmadan galip ayrılacaklarına inandıklarını söyledi. Yunus Akgün, Galler’in zor bir rakip olduğunu ve bunun farkında olarak sahaya çıkacaklarını belirterek, “Yarın bizim için çok önemli bir maç. Çünkü kazandığımız takdirde gruptan lider olarak çıkacağız.” diye konuştu.

Dünya Kupası’na katılmanın her futbolcunun hayali olduğunu aktaran Yunus Akgün, şunları kaydetti: “İyi çalıştık, maça iyi hazırlandık. Galler zor bir rakip bunu biliyoruz, farkındayız. Taraftarlarımızın desteğiyle kazanacağımızı umuyorum. Dünya Kupası her futbolcunun hayalidir, katılmayı çok istiyoruz. Oraya katıldıktan sonra neler yapabileceğimizin farkındayız. Çok kaliteli bir takımız. Çok güzel bir ekip oluşturduk. Oynadığımız futboldan çok keyif alıyoruz. Herkes çok istekli. Dünya Kupası’na katılmak çok önemli, bunun için elimizden ne geliyorsa yapacağız.”

(Kaynak: TFF)

Paylaşın