Rusya, Ukrayna’nın Enerjisi Altyapısını Vurdu

Ukrayna Enerji Bakanı German Galushchenko, Rusya’nın ülkenin enerji altyapısına karşı “büyük bir saldırısı” başlattığını ve bir milyondan fazla insanın elektriksiz kaldığını söyledi.

Öte yandan ABD Başkanı Joe Biden, görevden çekilmeden önce Ukrayna için 725 milyon dolarlık bir yardım paketi daha hazırlıyor. İsmini açıklamayan ABD’li yetkililerin, Reuters’a verdiği bilgilere göre pakette kara mayınları, drone’lar, Stinger füzeleri ve Yüksek Hareket Yetenekli Topçu Roket Sistemi (HIMARS) mühimmatları yer alıyor.

Rusya Perşembe günü erken saatlerde Ukrayna’ya saldırdı ve ülke genelinde fırlattığı çok sayıda füze ve insansız hava aracıyla enerji şebekesini hedef alarak 1 milyon kadar Ukraynalıyı elektriksiz bıraktı. Dokuz buçuk saatten fazla süren saldırıda aralarında Kiev, Harkiv, Mykolayiv, Odesa, Lutsk ve Rivne’nin de bulunduğu çok sayıda şehirde patlamalar meydana geldiği bildirildi.

Ukrayna Hava Savunması 188 füze ve insansız hava aracından 176’sının önlendiğini bildirdi. Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy Moskova’nın özellikle Ukrayna’nın enerji altyapısını hedef aldığını vurguladı. Zelenskiy birkaç bölgenin misket bombalarıyla saldırıya uğradığını belirtti.

Zelenskiy, “Bu misket bombaları kurtarma ekiplerimizin ve enerji mühendislerimizin saldırının sonuçlarını ortadan kaldırmasını çok daha zor hale getiriyor. Bu Rus terörist taktiklerinin çok alçakça tırmanışıdır,” dedi.

Enerji Bakanı Herman Halushchenko Rusya’nın ülkenin elektrik şebekesine “büyük bir darbe” vurduğunu söyledi. Devlet şebeke operatörü Ukrenergo, enerji sistemini Rusya’nın saldırısından korumak amacıyla birçok bölgede acil kesinti ilan etti.

Rusya, Ukrayna’nın elektrik şebekesine yönelik saldırılarını yoğunlaştırırken, ülke tam ölçekli işgalin ortasında üçüncü kışına giriyor.

Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Ofisi Başkanı Andriy Yermak perşembe günü yaptığı açıklamada, Rusya’nın şehirlere ve altyapıya toplu saldırılar düzenlemek için Kuzey Kore’den gelen silahlar da dahil olmak üzere kasıtlı olarak silah stokladığını söyledi. Yermak, “Ukrayna altyapısına saldırılar için, soğukta, kış aylarında sivillere karşı savaşmak için füze stokladılar” dedi.

Bölge başkanı Oleksandr Koval, kuzeybatı Rivne bölgesinde 280.000’den fazla hanenin saldırı nedeniyle şu anda elektriksiz olduğunu belirtti. Etkilenen bölgelerde su kaynaklarında da kesintiler var. Rivne kentindeki bazı okullara perşembe günü uzaktan eğitim verilmesi talimatı verildi.

Yönetim başkanı Ivan Rudnytskyi’ye göre sınırdaki Volyn bölgesinde 215.000 haneye elektrik verilemiyor. Elektriği kesilen tüm kritik altyapı jeneratörlere bağlandı. Yerel yetkililer, insanların telefonlarını ve diğer cihazlarını şarj edebilecekleri ve elektrik kesintileri sırasında ısınabilecekleri sığınak tipi yerler olan “yenilmezlik noktalarının” açılmasını talep etti.

ABD Ukrayna’ya 725 milyon dolarlık yardım gönderecek

ABD Başkanı Joe Biden, görevden çekilmeden önce Ukrayna için 725 milyon dolarlık bir yardım paketi daha hazırlıyor. İsmini açıklamayan ABD’li yetkililerin, Reuters’a verdiği bilgilere göre pakette kara mayınları, drone’lar, Stinger füzeleri ve Yüksek Hareket Yetenekli Topçu Roket Sistemi (HIMARS) mühimmatları yer alıyor. Kaynaklar, Kongre’nin pazartesi günü paketle ilgili bilgilendirileceğini söylüyor.

ABD Başkanı, müttefiklere acil durumda yardım sağlamak için doğrudan Amerikan ordusunun cephaneliğinden silah gönderme yetkisine sahip. Reuters, bu yöntemle genellikle tek seferde 125 ila 250 milyon dolar değerinde yardım yapıldığına dikkat çekerek, son silah paketinin bu rakamların çok üstüne çıktığına işaret ediyor.

ABD’nin Ukrayna’ya antipersonel kara mayını gönderme kararı da tepki toplamıştı. ABD ve Rusya, bu mayınların kullanımını ve transferini yasaklayan Mayın Yasağı Anlaşması olarak da bilinen Ottawa Sözleşmesi’nin tarafları arasında yer almıyor. İnsan hakları örgütleri, kara mayınlarının sivil kayıplara yol açabileceğine dikkat çekerek Washington’a tepki göstermişti.

Diğer yandan Washington’ın, askere alma yaşını 25’ten 18’e düşürmesi için Kiev’e baskı yaptığı aktarılıyor. Biden yönetiminden adının açıklanmasını istemeyen bir yetkilinin AP’ye verdiği bilgiye göre, Ukrayna ordusunda savaşacak daha fazla asker bulunabilmesi için bu yönde bir baskı uygulanıyor.

Kiev güçlerinin Rus ordusuna karşı sayıca kötü bir durumda olduğuna işaret eden yetkili, Ukrayna’nın kayıplarını telafi etmek ve Rus birliklerin ilerleyişini önlemek için yeterli sayıda savaşçı seferber edemediğini belirtiyor.

Resmi rakamlara göre Ukrayna ordusunda yaklaşık 1 milyon kişi var. Ukraynalılar savaş alanındaki ihtiyaçları karşılayabilmek için 160 bin ek askere ihtiyaç olduğunu bildirmişti ancak Washington’a göre ihtiyaç bundan daha yüksek. Kiev, nisanda askere alma yaşını 27’den 25’e indirmişti.

Washington merkezli muhafazakar düşünce kuruluşu Demokrasileri Savunma Vakfı, Bradley Bowman, şu değerlendirmeleri paylaşıyor: Ukrayna’nın ciddi bir insan gücü açığı var ve bunu gidermenin kolay bir çözümü yok. Fakat askere alma yaşının düşürülmesi durumu rahatlatabilir. Rus işgali nedeniyle zaten çok şey yaşamış bir hükümet ve toplum için bunların zor kararlar olduğu açık.

(Kaynaklar: Euronews Türkçe ve Independent Türkçe)

Paylaşın

UEFA Avrupa Ligi: Galatasaray Bir Puana Razı Oldu

UEFA Avrupa Ligi 5. hafta maçında AZ Alkmaar ile Galatasaray, AFAS Stadyumu’nda karşı karşıya geldi. Hakem Horatiu Fesnic’in  yönettiği karşılaşma 1 – 1 sona erdi.

Haber Merkezi / Galatasaray’ın golünü 43. dakikada Peer Koopmeiners (KK), AZ Alkmaar’ın golünü ise 2. dakikada Sven Mijnans kaydetti.

Galatasaray, bu sonuçla puanını 11’e yükseltti. AZ Alkmaar ise puanını 7 yaptı.

Bu sezon UEFA Avrupa Ligi’nde kaybetmeyen Galatasaray, 3 galibiyet, 2 beraberlik aldı. Galatasay bu süreçte PAOK’u 3-1,  Elfsborg’u 4-3 ve Tottenham 3-2 yenerken, RFS ile ise 1-1 berabere kaldı.

2. dakikada sağ taraftan ceza sahasına giren Maikuma’nun şutunda top kaleci Muslera’dan döndü. Topu iyi takip edip vuruşunu yapan Mijnans ağları havalandırdı: 1-0

43. dakikada sol kanatta Mertens’in ortasında, arka direkte Osimhen kafa vuruşunu yaptı, Koopmeiners topu çizgiden çıkardı. Hakem Horatiu Fesnic, önce devam kararı verdi. Video yardımcı hakemden gelen uyarı üzerine topun çizgiyi geçtiği tespit edildi ve gol kararı verildi: 1-1

Paylaşın

Yeni Çözüm Süreci Tartışmaları: Bakırhan’dan “Önce İktidar Netleşsin” Yorumu

Yeni çözüm süreci tartışmalarına ilişkin konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Önce onlar netleşsin. Bu sorunu nasıl çözmek istiyorlar? Bunu merak ediyoruz. Türkiye kamuoyu da merak ediyor” dedi.

Tuncer Bakırhan, konuşmasının devamında “Gerçek demokrasiyi uygulayan, farklılıkların farklılığını kabul eden, hak ve hukuku hayata geçiren, demokratik, insanların iradesine kayyım atanmadığı, insanların kendini farklılıklarıyla birlikte eşit ve özgür bir şekilde yansıttığı bir zeminden bahsediyoruz” ifadelerini kullandı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Medyascope’da Ruşen Çakır’ın sorularını yanıtladı. “Partililerin İmralı’ya gitmesi olayını Bahçeli gündeme getirdi. Olabileceğini varsayıyoruz. Bunun bir diğer aşaması olarak aynı partilerin geçen sefer olduğu gibi İmralı’nın mesajını Kandil’e taşıması gibi bir seçenek yine gündeme gelebilir mi?” diye soran Çakır’a, Bakırhan şöyle yanıt verdi:

“Biz postacılık falan yapacak değiliz. Biz demokratik zeminde üzerimize düşen sorumluluk neyse yaparız. Bu meselenin toplumsallaşması, kamuoyuna, halklara, tabanımıza, Türkiye’ye anlatılması için kent kent dolaşırız. Bütün insanlara dokunuruz. Önemli bir sorumluluğumuz var. Bence bunu bana soracağınıza Filipinler Devleti ile Moro halkı arasında arabulucu olan Türkiye’ye deyin ki, Orada nasıl yaptıysanız burada da yapın’. Somali’de arabuluculuk yapan, şu anda milletvekili olan bir beyefendiyle biz görüştük. Mesela burada çok büyük önemli deneyimler anlattı. Şimdi bence onlar buna bir yol bulur. Koskoca Türkiye Devleti’dir.”

Bakırhan, Ömer Öcalan’ın hem DEM Partili milletvekili olması hem de Abdullah Öcalan’ın yeğeni olması nedeniyle bu geçiş sürecinde İmralı’ya gitmek için ideal bir isim olduğunu belirtti. Kamuoyuna kısa bir açıklama yapsa da Ömer Öcalan’ın, amcasıyla uzun süre görüştüğünü aktaran Bakırhan, bunların detaylarını paylaştı.

Bakırhan, Abdullah Öcalan’ın moral ve motivasyonunun yüksek olduğunu söyledi. Bakırhan, Öcalan için “Dinamik, morali yerinde ve umudunu hiç yitirmemiş” dedi. Bakırhan, “Marx yazdı ama son kitabını yazamadı. Bu konuda ciddi bir yoğunlaşmam var. Sanırım Marx’ın yazmak istediği son kitabı ben yazacağım” şeklinde bir mesaj ilettiğini açıkladı.

Bakırhan, Öcalan’ın “Türkiye’nin dinamikleriyle bu sorun çözülsün. Türkiye’de çözülsün. Demokratik cumhuriyet zemininde çözülsün” mesajını verdiğini, ayrılıkçı olmayan bir yaklaşımla Kürtlerin demokratik hak ve özgürlüklerinin tanınmasını önerdiğini belirtti.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, son dönemde yaşanan siyasi gelişmeleri değerlendirirken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamalarına dair de konuştu. “İktidarın söylemi ile pratiği arasında büyük bir makas açıklığı, büyük bir uçurum var” diyen Bakırhan, mevcut sürecin sadece Bahçeli’nin “kendi kendine icat ettiği” bir süreç olmadığını, temelinde “meseleye dönük iktidarın programları ve projeleri” olduğunu vurguladı.

İktidar ile MHP arasındaki ilişkiyi analiz eden DEM Parti Eş Genel Başkanı, “Bir rol paylaşımı olmuş olabilir. Ama içerik, nitelik ve nüansta farklılıklar olduğu kesin” değerlendirmesinde bulundu. Bu durumu örneklerle açıklayan DEM Parti Eş Genel Başkanı, “Bahçeli Ahmet Türk’e övgüler diziyor, bir hafta sonra farklı bir tutum sergiliyor. Ömer Öcalan İmralı’ya gidiyor. Yani Bahçeli ne diyorsa tersine bir pratik işliyor” ifadelerini kullandı.

“Bu sorunu nasıl çözmek istiyorlar? Merak ediyoruz”

İktidarı da eleştiren Bakırhan, “Önce onlar netleşsin. Bu sorunu nasıl çözmek istiyorlar? Bunu merak ediyoruz. Türkiye kamuoyu da merak ediyor” dedi. Bakırhan, “Gerçek demokrasiyi uygulayan, farklılıkların farklılığını kabul eden, hak ve hukuku hayata geçiren, demokratik, insanların iradesine kayyım atanmadığı, insanların kendini farklılıklarıyla birlikte eşit ve özgür bir şekilde yansıttığı bir zeminden bahsediyoruz” açıklamasında bulundu.

DEM Parti’nin Kandil ile herhangi bir diyalogunun olmadığını vurgulayan Bakırhan, şunları kaydetti: “Ben şuna inanıyorum: Şu anda Öcalan’ın sözü üzerine başka bir söz söyleyecek Kürt aktör yok. Sonuçta örgütü kuran kendisi. Örgütün kurucu lideri. Onların da ‘başmüzakereci’, ‘önderlik’ dediği bir insanı dinlemeyeceklerini sanmıyorum.

Mesela bazen, bazı yayın organlarında biz Öcalan’ı dinlemiyoruz diye tartışıyorlar. Bazen de Kandil dinlemiyor diye tartışıyorlar. Bazen bir Selahattin Demirtaş’ı dikkate almıyoruz deniliyor. Böyle bir dünya yok Kürt zemininde. DEM Parti’nin durduğu yer belli: Müzakereyle, diyalogla bu sorun çözülsün. Ben ilk defa KCK’nin bu konuda çok net somut bir açıklamasını okudum. KCK, Öcalan’ın işareti ederek, ‘Muhatap oradadır. Bizim için söylediği söz tartışılmazdır’ dedi.”

Paylaşın

UEFA Avrupa Ligi: Beşiktaş, Maccabi Tel Aviv’e Boyun Eğdi

UEFA Avrupa Ligi 5. hafta maçında Beşiktaş ile Maccabi Tel Aviv, Macaristan’ın Debrecen kentinde karşı karşıya geldi. Hakem Simone Sozza’nın yönettiği karşılaşmadan Beşiktaş, 3-1 mağlup ayrıldı.

Haber Merkezi / Maccabi Tel Aviv’nin gollerini 23. dakikada Gavriel Kanichowsky, 45+3. dakikada Dor Peretz ve 80. dakikada Wesllet Patati, Beşiktaş’ın tek golünü ise 37. dakikada Beşiktaş Rafa Silva kaydetti.

Maccabi Tel Aviv, bu sonuçla puanını 3’e çıkardı. Beşiktaş ise 6 puanda kaldı.

UEFA Avrupa Ligi ilk maçında deplasmanda Ajax’a 4-0 yenilen Beşiktaş, İnönü’de konuk ettiği Eintracht Frankfurt’a da 3-1 mağlup olmuştu. Beşiktaş ilk galibiyetini Fransa deplasmanında Olimpik Lyon’u 1-0 yenerek almıştı. Beşiktaş, dördüncü maçında İnönü’de ağırladığı Malmö’yü 2-1 mağlup etmişti.

23. dakikada sağ kanattan Davida’nın pasında kale önünde Kanichowsky topu ağlara gönderdi (0-1). 38. dakikada Semih’in pasında orta sahada topla buluşan Rafa Silva, hızla ceza sahası içine girip, kaleci Mishpati ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda meşin yuvarlağı filelerle buluşturdu (1-1).

45+3. dakikada sol kanattan Weslley’in kale önüne pasında Dor Peretz’in şutunda meşin yuvarlak ağlara gitti (1-2). 80. dakikada ceza sahası sol çaprazdan Turgeman’ın şutunda kaleci Mert’ten dönen topu Weslley Patati ağlara gönderdi (1-3).

Paylaşın

ABD’den Dikkat Çeken F-35 Açıklaması: Politikamız Değişmedi

ABD Dışişleri Bakanlığı, “Türkiye’ye F-35 tedariki için gerekli şartlar herkesçe biliniyor ve politikamız değişmedi. Türkiye’nin NATO ile birlikte çalışabilirliğini sürdürmesi ABD’nin kritik bir önceliği olmaya devam ediyor” açıklamasında bulundu.

Türkiye, kurucu ortaklarından olduğu F-35 programından, Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın almasının ardından çıkarılmış, Amerikalı yetkililer S-400’lerin beşinci nesil savaş uçağı olan F-35’ler için güvenlik riski oluşturduğunu belirtmişti.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in ABD’nin Türkiye’nin elindeki Rus yapımı S-400 füzelerine bir itirazı kalmadığı ve F-35 savaş uçaklarını verebileceklerine dair sözlerine Washington’dan yanıt geldi.

VOA Türkçe’nin konuya ilişkin yorum talebine yanıt veren ABD Dışişleri Bakanlığı, politikalarında bir değişiklik olmadığını kaydetti.

Yazılı açıklama yapan bakanlık, “Türkiye’ye F-35 tedariki için gerekli şartlar herkesçe biliniyor ve politikamız değişmedi. Türkiye’nin NATO ile birlikte çalışabilirliğini sürdürmesi ABD’nin kritik bir önceliği olmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı. Bakanlık Türkiye’nin F-35 alımı ya da F-35 programına dönüşü ile ilgili görüşmeler konusundaki soruları yanıtsız bıraktı.

Türkiye, kurucu ortaklarından olduğu F-35 programından, Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın almasının ardından çıkarılmış, Amerikalı yetkililer S-400’lerin beşinci nesil savaş uçağı olan F-35’ler için güvenlik riski oluşturduğunu belirtmişti.

2019 yılında Rusya’dan S-400 sistemi satın alan Türkiye, Rusya ile kapsamlı savunma işbirliği yapan ülkelere yaptırım öngören CAATSA kapsamında yaptırım uygulanan ilk NATO ülkesi olmuştu.

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, bakanlığın 2025 yılı bütçe görüşmelerinde “F-35’lerle ilgili 6 tane uçağımız var orada. Amerikalılar da bu F-35 konusunda biz Kaan uçağını yapabileceğimizi ve uçtuğunu da görünce biraz düşünceleri de değişti. Onlar kendileri de F-35’i de verebileceklerini ifade ediyorlar. Hem üretim payımızın tekrar bize verilmesinde ısrar ediyoruz, hem de 40 tane F-35 almak isteğimizi bildirdik. Bu konuda da daha henüz öyle bir gelişme olmadı, oldukça bildiririz” demişti.

Güler, “Şimdi, bu son Amerikalılar’la görüşmelerimizde S-400’le ilgili de işte ‘Şunu yapacaksınız, bunu yapacaksınız’ dediler hepsini reddettik. Şu anda hâlen, bizim kabul ettiğimiz merkezde olmak kaydıyla Amerikalılar’ın da herhangi bir itirazı kalmadı S-400’lerle ilgili” diye konuşmuştu.

Ancak ABD, Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400’lerin, NATO’nun ortak güvenlik mimarisini zafiyete uğratacağına sık sık dikkat çekiyordu.

ABD Dışişleri Bakanlığı geçen mart ayında yaptığı açıklamada, Rus S-400 sisteminin NATO teçhizatı ile uyumlu olmadığını ve bu sistemin NATO teknolojisinin güvenliğini tehdit ettiğini vurgulamıştı. Bakanlık sözcüsü, sistemin Türkiye’nin NATO müttefiki olarak taahhütleriyle uyumlu olmadığının altını çizerek, Türkiye’ye S-400 sistemini muhafaza etmemesi çağrısını yinelemişti.

Sözcü, S-400 konusu çözülürse ve çözüldüğünde, ABD’nin F-35 programı konusunda Türkiye ile yapılacak bir görüşmeyi memnuniyetle karşılayacağını belirtmişti.

Paylaşın

Suriye’deki Silahlı Gruplar Son Yılların En Büyük Saldırısını Başlattı

Heyet Tahrir Şam’a (HTŞ) bağlı silahlı grupların Batı Halep’teki rejim güçlerine karşı büyük bir saldırı düzenlediği bildirildi. Rejim güçleri ile HTŞ’ye bağlı gruplar arasında yoğun çatışmaların yaşandığı belirtildi.

Heyet Tahrir Şam, eski adıyla Nusra Cephesi, Suriye, Rusya ve diğer bazı ülkeler tarafından terör örgütü olarak kabul ediliyor.

Suriye’nin Halep vilayetinde silahlı gruplar Suriye ordusuna karşı geniş çaplı bir saldırı başlattı. Ordu ve silahlı gruplardan kaynaklara göre Heyet Tahrir Şam (HTŞ) liderliğindeki koalisyon, düzenledikleri saldırılar sonucunda yıllar sonra ilk kez toprak kazandı. Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a bağlı birliklerin kontrolündeki en az 10 bölge silahlı grupların eline geçti.

Halep kentinin dış mahallelerinden 10 kilometre ilerleyen silahlı gruplar, Lübnan Hizbullahı’nın güçlü varlığının bulunduğu Şii kasabaları Nubul ile Zehra’nın birkaç kilometre yakınına kadar yaklaştı. Silahlı gruplar, İran yanlısı milislere ait mevzilerin bulunduğu Halep’in doğusundaki El Nayrab havaalanına da saldırı düzenledi.

Suriyeli silahlı gruplar saldırının geçen haftalarda İdlib’in güneyinde Rus ve Suriye hava güçlerinin sivillere yönelik saldırılarına yanıt olduğunu ve cephe hattına yığınak yapan Suriye ordusunun düzenleyeceği saldırıları boşa çıkarmak için düzenlendiğini açıkladı.

Suriye ordusu kaynakları ordunun silahlı grupların kontrolündeki İdlib kenti yakınlarındaki bölgeleri, Eriha ve Sarmada şehirlerini vurduğunu belirtti. Çatışmalar Suriye resmi medyasında yer almadı ancak hükümet yanlısı web siteleri Suriye ordusunun Heyet Tahrir Şam’ın sığınaklarını vurduğunu ve onlarca milisi öldürdüğünü duyurdu. Görgü tanıklarına göre silahlı grupların kontrolündeki bölgelerden yüzlerce aile Türkiye sınırına doğru, daha güvenli bölgelere kaçtı.

Amerika Birleşik Devletleri’nin terör örgütleri listesinde yer alan Heyet Tahrir Şam Suriye hükümet güçleri ve Rusya’nın hedefinde. Türkiye destekli ana akım silahlı gruplarla rekabet halinde olan HTŞ, Suriye’nin kuzey batısında Türkiye sınırı boyunca geniş toprakları kontrol ediyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Neandertaller Ve Cro-Magnonlar Arasındaki Farklar Nelerdir?

Popüler kültürde, tarih öncesine ait bir insan, genellikle mağarada yaşayan kalın kaşlı, kıllı ve uzun kollu olarak tasvir edilir. Ancak insan soyu tasvir edilenden çok daha çeşitlidir.

Haber Merkezi / Antropologlar, modern insanın atası olan ve soyu tükenmiş yirmiden fazla hominin türü tanımlarlar. Bu soyu tükenmiş türlerden ikisi de, Cro-Magnonlar ve Neandertaller’dir. Cro – Magnonlar ve Neandertaller, evrimsel olarak modern insana oldukça yakın türlerdir, ancak aynı tür değillerdir.

Neandertaller: Modern insanın ilk atası olarak kabul edilen Neandertallere ait ilk fosiller 1856 yılında Almanya’nın Neander Vadisi’nde keşfedildi. Neandertaller, yaklaşık 400 bin yıl önce Güney Avrupa ve Batı Asya’da evrimleştiler.

Anatomik olarak Homo Sapiens’lerden daha kaslıydı ve kafatasları daha yassıydı, ayrıca geniş burunları ve belirgin kaş çıkıntıları vardı.

Neandertaller, mağaralarda yaşıyorlardı, ama popüler kültürde tasvir edildiği gibi basit “mağara adamları” değillerdi. Bilim insanları, Neandertallerin takı ve müzik aletleri yaptıklarını, ölülerini cenaze törenleriyle gömdüklerini, engelli üyelerine baktıklarını keşfetmişlerdir. Ateş ve alet kullanabilen Neandertaller, ayrıca konuşabiliyorlardı.

Modern insanın doğrudan atası olmayan Neandertaller, daha önceki ortak bir atanın uzantısıydılar ve daha zeki, daha gelişmiş kuzenlerine, yani Avrupa erken modern insanına, yani Cro – Magnonlara yenildiler.

Cro-Magnonlar: Modern insanın tarih öncesi bir versiyonu olan Cro – Magnonlar, Homo Sapiens’in bilinen en eski Avrupa türüdür ve 35 bin ile 10 bin yıl önce yaşamışlardır. Cro – Magnonlar, anatomik olarak modern insandan daha geniş yüzlüydü, ayrıca daha fazla kaslı ve daha büyük bir beyni vardı.

Bilim insanları, Cro – Magnonların, kıyafet, alet ve silah yaptıklarını, kulübe inşa ettiklerini ve mağara duvarlarına resim yaptıklarını keşfetmişlerdir.

1868 yılında Louis Lartet adlı paleontolog Fransa’daki Cro – Magnon kaya sığınağında keşfedilen insan iskeletlerini inceledi. İskeletlerin bilinen modern insanın en eski fosilleri olduğu ortaya çıktı. Ayrıca, Orta Doğu da dahil olmak üzere Avrupa dışında da erken modern insanlara ait fosiller bulundu.

Neandertaller ve Cro – Magnonlar Avrupa’da birkaç bin yıl boyunca birlikte yaşadılar. Bu birlikte yaşama dönemi, modern insanın genomuna Neandertal DNA’sının izlerini bıraktı.

Paylaşın

UEFA Konferans Ligi: Başakşehir Bir Puana Razı Oldu

UEFA Konferans Ligi 5. hafta maçında Başakşehir ile Petrocub, Başakşehir Fatih Terim Stadyumu’nda karşı karşıya geldi. Hakem Genc Nuza’nın yönettiği karşılaşma 1 – 1 sona erdi.

Haber Merkezi / Başakşehir’in golünü 42. dakikada penaltıdan Krzystof Piatek, Petrocub’ın golünü ise 90+6. dakikada Ion Borş kaydetti.

Başakşehir, bu beraberlik ile puanını 2’ye yükseltti. Petrocub ise bu beraberlik ile ilk puanını aldı.

İlk maçında Rapid Wien’e 2-1 mağlup olan Başakşehir, ikinci karşılaşmasında Celje’ye 5-1 yenilmişti. Başakşehir, üçüncü maçında Kopenhag ile 2-2 berabere kalmıştı.

İlk maçında Pasof’a 4-1 kaybeden Petrocub, ikinci karşılaşmasında Jagiellonia’ya 2-0 yenilmişti. Petrocub, üçüncü maçında ise Rapid Wien’e 3-0 mağlup olmuştu.

41. dakikada Piatek’in şutunda meşin yuvarlağın Douanla’nın eline çarpması sonrası hakem Genc Nuza penaltı noktasını gösterdi. 42. dakikada penaltıda topun başına geçen Piatek’in sağ tarafa vuruşunda meşin yuvarlak ağlara gitti. 1-0

Paylaşın

BM, Afganistan’da Afyon Ekiminin Yüzde 30 Arttığını Duyurdu

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi (UNODC), Afganistan’da Taliban’ın uyuşturucu yasağının ikinci yılında, eroinin hammaddesi olan afyon ekiminin yüzde 30 artığını duyurdu.

Haber Merkezi / UNODC, 27 Kasım’da yayınladığı raporda, Afganistan’ın 2024’teki afyon üretiminin değerinin bir önceki yıla göre yüzde 130 artışla 260 milyon dolar olarak tahmin edildiğini vurguladı.

Rapora göre, Taliban’ın ülke çapında uyuşturucu yasağı uygulamaya başladığı 2022 seviyelerine kıyasla afyon üretimi hala yüzde 93, değeri ise yüzde 80 daha düşük.

Raporda, coğrafi olarak afyon ekiminin güneybatı illerinden kuzeydoğu illerine kaydığı, 2024 yılında üretimin üçte ikisinin bu illerde yoğunlaştığı belirtildi.

Raporda, 2024 yılında çiftçilerin tahıl ve pamuk gibi daha çok alternatif ürün yetiştirdiği ancak afyondan elde edilen gelirin 60 kat fazla olması ve çiftçilerin yaşadığı ekonomik sıkıntıların, çiftçileri haşhaş ekimine geri dönmeye teşvik ettiği belirtiliyor. Afganistan, yaklaşık yirmi yıldır en büyük eroin üreticisi ve tedarikçisiydi.

Nisan 2022’de Taliban’ın lideri Haybatullah Ahundzada, eroin üretiminde kullanılan afyonun birincil kaynağı olan haşhaşın yetiştirilmesini kesin bir şekilde yasaklayan bir kararname yayınladı . Kararnamede, “Yasağı ihlal edenlerin tarlaları yok edilecek ve Şeriat yasalarına göre cezalandırılacak” ifadesi yer aldı.

Yasağın ardından UNODC, afyon üretiminde yüzde 95’lik gibi bir düşüş olduğunu, 2022’de 6 bin 200 ton olan miktarın 2023’te sadece 333 tona gerilediğini bildirdi.

Taliban ve Afganistan

Taliban Afganistan’da yönetimi elinde bulunduran Diyubendi İslamcı hareket ve askeri organizasyondur. Kendilerine Afganistan İslam Emirliği demekte olup ülke içinde bir savaş (veya cihat) sürdürmüştür.

İslam şeriatını yayma amacıyla Molla Muhammed Ömer tarafından 1994 yılında kurulan Taliban’ın 2016’dan beri lideri Mevlevi Hibetullah Ahundzade’dir.

Taliban, 1996’dan 2001’e kadar, Afganistan’ın kabaca dörtte üçüne hükmetmiş ve kendilerine göre yorumladıkları şeriatı uygulamıştır. 1994 yılında Afgan İç Savaşı’nın önde gelen gruplarından biri olarak ortaya çıkmıştı ve büyük ölçüde Afganistan’ın doğu ve güneyindeki Peştun bölgelerindeki geleneksel İslami okullarda (medreselerde) eğitim görmüş ve Sovyet-Afgan Savaşı’nda savaşmış öğrencilerden (talebe) oluşmaktaydı.

Muhammed Ömer’in önderliğindeki hareket, Mücahid liderlerinden aldığı güçle Afganistan’ın çoğu bölgesine yayıldı. 1996’da totaliter Afganistan İslam Emirliği kuruldu ve Afganistan’ın başkenti Kandahar’a transfer edildi. 11 Eylül saldırılarının ardından Aralık 2001’de Amerikan liderliğindeki Afganistan işgaliyle devrilene kadar ülkenin çoğunu kontrol etti.

En etkin dönemlerinde, Taliban hükûmeti diplomatik olarak yalnızca Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından tanındı. Grup daha sonra Afganistan Savaşı’nda Amerikan destekli Hamid Karzai yönetimine ve NATO liderliğindeki Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’ne karşı bir direniş hareketi olarak yeniden bir araya geldi.

Taliban, birçok Afgan’a uygulanan sert muameleyle sonuçlanan şeriat yorumu nedeniyle uluslararası alanda kınandı. 1996’dan 2001’e kadar olan iktidarları sırasında, Taliban ve müttefikleri Afgan sivillere karşı katliamlar gerçekleştirdi, açlıktan ölmek üzere olan 160.000 sivile Birleşmiş Milletler’in gıda tedarikini engelledi ve yakıp yıkma taktiği uyarınca geniş ve verimli toprakları yakarak on binlerce evi yok etti.

Taliban, Afganistan’ı kontrol ederken, insanları veya diğer canlıları tasvir eden resimler ve filmler ile def haricinde bir enstrümanın kullanıldığı müziği yasakladı, kadınların okula gitmesini engelledi, kadınların sağlık hizmetleri dışındaki işlerde çalışmasını yasakladı (erkek doktorların kadınları görmesi de yasaklandığı için) ve kadınların dışarıda bir erkek akraba ile dolaşmalarını ve burka giymelerini zorunlu kıldı.

Belirli kuralları çiğneyen kadınlar alenen kırbaçlandı veya idam edildi. Dini ve etnik azınlıklar, Taliban yönetimi altında ağır bir şekilde ayrımcılığa uğradı. Birleşmiş Milletler’e göre, 2010’da Afgan sivil ölümlerinin %76’sından, 2011 ve 2012’de ise %80’inden Taliban ve müttefikleri sorumluydu. Kültürel soykırıma da girişen Taliban, Bamyan’ın 1500 yıllık Buda heykelleri de dahil olmak üzere çok sayıda anıtı yok etmiştir.

Taliban’ın ideolojisi; Diyubendi köktendinciliği ve militan İslamcılığın, Peştunvali olarak bilinen Peştun sosyal ve kültürel normlarıyla birleştirilmesine dayanan “yeni” bir şeriat hukuku biçimi olarak tanımlanmıştır.

Uluslararası topluluklar ve Afgan hükûmeti; sıklıkla Pakistan’ın Servislerarası İstihbarat’ını ve ordusunu; kuruluşunda, iktidarda oldukları süre boyunca ve direniş süreci boyunca Taliban’a destek sağlamakla suçlamıştır. Pakistan ise 11 Eylül saldırılarından sonra gruba yönelik tüm desteğini kestiğini belirtmiştir. 2001 yılında, El Kaide lideri Usame bin Ladin komutasındaki 2.500 Arap’ın Taliban için savaştığı bildirilmiştir.

2020’nin Şubat ayında Trump yönetimi, 1 Mayıs 2021 itibarıyla tüm Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekileceğine dair Taliban ile anlaşma imzaladı. Karşılığında Taliban, El Kaide gibi terörist gruplarıyla bağlantısını kesecek, şiddeti azaltacak ve Amerika destekli Afgan hükûmetiyle müzakere edecekti. Her iki taraf da bu anlaşmanın şartlarını tam olarak yerine getirmese de, çekilme başladı.

15 Ağustos 2021’de Kabil’in düşmesiyle Taliban, Afganistan yönetimine tekrar sahip oldu.

Paylaşın

AİHM, Türkiye’den “Can Atalay” İçin Savunma Bekliyor

14 Mayıs 2023 tarihinde Türkiye İşçi Partisi’nden (TİP) Hatay’dan milletvekili seçildiği halde TBMM’ye gidemeyen ve Yargıtay kararıyla vekilliği düşürülen Can Atalay’ın avukatları ihlal sürecini AİHM’e taşıdı.

Avukat Özen, “AİHM’e yapılan bu başvuru Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmamış olması ve Can Atalay’ın politik nedenlerle yargı kararlarına rağmen tahliye edilmemiş olmasına kaynaklanan bir başvurudur. Bu dosyada da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Adalet Bakanlığı’ndan savunma istedi. Can Atalay’ın tahliye edilip edilmemesi Türkiye’nin hala bir hukuk devleti olup olmadığını göstergesi olacak” ifadelerini kullandı.

Gezi davasında 18 yıl hapis cezasına çarptırıldığı için 25 Nisan 2022’de tutuklanan Avukat Can Atalay, 14 Mayıs 2023’te yapılan genel seçimlerde Türkiye İşçi Partisi’nden Hatay milletvekili seçildiği halde tahliye edilmedi.

Anayasa Mahkemesi’nin verdiği iki karara önce yargılamayı yapan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin sonrasında da Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin direnmesi nedeniyle Atalay, 55 aydır cezaevinde.

Can Atalay’ın Avukat Arkadaşları adındaki grup dün Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda buluşarak Anayasa Mahkemesi kararları uyarınca Atalay’ın serbest bırakılmasını talep etti.

Basın açıklamasına katılan İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, Anayasa Mahkemesi’nin 27 Ekim 2023’te vermiş olduğu kararı uygulamayan Yargıtay 3. Ceza Dairesi ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ile TBMM’nin hukuka aykırı hareket ettiğini söyledi.

Prof. Kaboğlu, “Dünya anayasa yargısının kara sayfasını oluşturan bu süreç 27 Ekim günü başladı. 16 Ağustos 2024 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kadın vekillerin kanının akıtılmasına dek süren anayasa dışı, hukuk dışı, akıl dışı olaylarla devam etti. Bu itibarla 27 Ekim 2023’ten, 16 Ağustos 2024’e kadar devam eden anayasa dışı, hukuk dışı, demokrasi dışı olaylar zinciri hukuk tarihimizde bir kara sayfadır. Bu bakımdan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, Anayasa Mahkemesi kararını uygulamaya çağırıyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bu kararı uygulamaya çağırdıktan başka, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nu, Anayasa Mahkemesi kararını uygulamayan yargıçlara, yaptırım uygulamaya çağırıyoruz” dedi.

“AYM yeni başvuruları inceliyor”

Mevcut Anayasa Mahkemesi kararları dışında Can Atalay’ın bu mahkemeye yaptığı bireysel ihlal başvuruları ile Gezi davası hükümlüleri ile birlikte yaptığı bir başka başvuru daha var.

VOA Türkçe’den Hilmi Hacaloğlu‘nun sorularını yanıtlayan Atalay’ın avukatı Deniz Özer, “Anayasa Mahkemesi’ne yapılmış başvurulardan biri AYM kararına rağmen tahliye edilmemiş olması, milletvekilinden kaynaklı olan yaşama dokunulmazlığı kullanılmamış olması ile ilgili. Bu başvuru şu anda AYM bölümler önünde incelemede. Bir gün verilmesini ve başvurunun bir an önce artık incelenmesini bekliyoruz. Bir diğer başvuru şu anda cezaevinde olan ve Yargıtay’ca hüküm oynanmış olan bütün sanıklar açısından devam eden Gezi Parkı davasının esasına ilişkin başvuru. Bunun incelemesi de sürüyor” dedi.

Hatay’dan milletvekili seçildiği halde TBMM’ye gidemeyen ve Yargıtay kararıyla vekilliği düşürülen Can Atalay’ın avukatları ihlal sürecini Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) de taşıdı.

Avukat Özen, “AİHM’e yapılan bu başvuru Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmamış olması ve Can Atalay’ın politik nedenlerle yargı kararlarına rağmen tahliye edilmemiş olmasına kaynaklanan bir başvurudur. Bu dosyada da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Adalet Bakanlığı’ndan savunma istedi. Can Atalay’ın tahliye edilip edilmemesi Türkiye’nin hala bir hukuk devleti olup olmadığını göstergesi olacak” ifadelerini kullandı.

Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin avukatı olan Can Atalay, 2013 yılındaki Gezi Parkı olayları sırasında Gezi Parkı Dayanışması’nın üyelerinden biriydi.

İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen ve tüm sanıklar bakımından beraatle sonuçlan ilk Gezi Davası’nda avukat olarak görev yapan Atalay, Gezi Parkı olayları ile açılan ikinci ve üçüncü davalarda sanık oldu.

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ikinci yargılamada dosyası ayrılan sanıklar dışında kalan tüm sanıklar gibi beraat eden Atalay, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 25 Nisan 2022’de sonuçlanan yargılamada Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Yiğit Ali Ekmekçi, Tayfun Kahraman’la birlikte 18 yıl hapse mahkum edildi. Osman Kavala ise aynı mahkemede müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

Yargıtay 28 Eylül 2023’te Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi ve Ayşe Mücella Yapıcı hakkında verilen hapis cezalarını bozarken Atalay ile birlikte Kavala, Mater, Kahraman ve Özerden hakkında ilk derece mahkemenin kararını onadı.

14 Mayıs 2023’te yapılan seçimlerde Türkiye İşçi Partisi’nden Hatay milletvekili seçilen Gezi davası sanıklarından Can Atalay’ın ismi Meclis kütüğüne yazılmasına ve Anayasa Mahkemesi’nin kararına rağmen Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin bu karara itiraz eden kararı 30 Ocak 2024’te TBMM Genel Kurulu’nda okunarak milletvekilliği düşürüldü.

Paylaşın