2018’de Dünyanın En Çok Kazanan Mankenleri!

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) iki haftada bir yayınlanan iş dergisi Forbes, 2018 yılında dünyanın en çok kazanan mankenler listesini açıkladı.

ABD’li Kendall Jenner’ın 22.5 milyon dolarlık geliriyle en çok kazanan model olduğu Forbes’in yayınladığı sıralamaya girmeyi başaran modeller şöyle:

8 milyon dolar ile Doutzen Kroes, 10. sırasında yer aldı. Joan Smalls 8,5 milyon dolarlık geliriyle sıralamanın 9’uncusu oldu. Hadid kardeşlerden biri olan Filistin asıllı Bella Hadid, 8,5 milyon dolarla listenin 8. sırasına yerleşti.

Gigi Hadid ise kardeşini geride bırakarak 2018 yılında kazandığı 9.5 milyon dolarla listenin 7. sırasında yer aldı. Cara Delevingne 2018’de elde ettiği 10 milyar dolarla sıralamanın 6’ıncısı oldu.

38 yaşındaki Gisele Bundchen, bu yıl 10 milyon dolar kazanarak sıralamanın 5’incisi oldu. Rosie Huntington-Whiteley, 2018’de 11.5 milyon dolar kazanıp listenin 4. sırasında yer aldı.

32 yaşındaki ABD’li Chrissy Teigen ise 11.5 milyon dolar ile üçüncülüğü elde etti. Karlie Kloss, 13 milyon dolar ile listedeki mankenler arasında ikinci oldu.

Kendall Jenner, 22.5 milyon dolarlık geliriyle bu yıl da Forbes’un dünyanın en çok kazanan mankenler listesinde zirveye yerleşti.

Paylaşın

Pervin Buldan’dan İktidara ‘Mahmur’ Tepkisi

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Hakkari’de yaptığı konuşmada, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’ın kuzeyine yer alan Mahmur kampı çevresine yönelik operasyonuna tepki gösterdi.

“Zulmünüzden kaçıp Mahmur’a gidenler orada da hedef alındı” diyen Buldan, konuya ilişkin yaptığı açıklamada özetle şunları söyledi:

“Bugün Kürt halkının yaşadığı her yerde Kürt halkını inkar edenler bir kez daha seçim dönemi yaklaşırken çatışmalı yola girmiştir. Bugün Mahmur’u, Şengal’i bombalayanlar, geçmişte Afrin’i bombalayanlar şunu bilmeli; Kürt halkının kazanımları kendi iradeleriyle elde edilmiştir. Mahmur Kampı Birleşmiş Milletler’e ait bir kamptır. BM buna izin vermemeli. Bu kamp Şırnak, Hakkari ve birçok yerden göç edenlerin toplandığı yerdir. Faili meçhul cinayetlerden kaçan insanların yaşadığı kamptır. Bu halk sizin zulmünüzden kaçıp oraya gitti. Ancak orada da sivil insanlar bir kez daha hedef alındı. ”

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Irak’ın kuzeyinde 1998 yılında Birleşmiş Milletler tarafından oluşturulan Mahmur kampının bulunduğu bölgeye hava operasyonu düzenlemişti.

Milli Savunma Bakanlığı, yaptığı açıklamada, “Birlemiş Milletler Antlaşması’nın 51’inci maddesi çerçevesinde uluslararası hukuktan doğan meşru müdafaa hakları doğrultusunda hava harekatı yapıldığı” savunuldu.

TSK’nın Mahmur kampı çevresine yönelik hava operasyonunun ardından konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dün akşam operasyonlarımızı yaptık. Gerisi gelecektir” dedi.

Erdoğan ayrıca Fırat’ın doğusuna müdahale konusunda ‘yeteri kadar zaman kaybedildiğini, tek bir günlük gecikmeye dahi tahammül olmadığını’ kaydetti.

(Haber Kaos)

Paylaşın

Hayal İle Gerçeğin İç İçe Geçtiği Bir Film: Don Kişot’u Öldüren Adam

Sinema salonlarında bu hafta, “Don Kişot’u Öldüren Adam, Kafalar Karışık, Paranın Kokusu, Son Çıkış, Şampiyon, Şeytan Geçidi Enhara, Ölümcül Makineler, Sihirbazın Balonları” olmak üzere 5’i yerli, 8 film vizyona girecek.

İşte, sinemada bu hafta vizyona girecek filmlerin isimleri, oyuncu kadroları ve konuları…

Don Kişot’u Öldüren Adam

Alaycı bir reklam yönetmeni olan Toby, kendisinin Don Kişot olduğuna inanan yaşlı bir İspanyol ayakkabıcının hezeyanlarına kapılır. Ayakkabıcı, Toby’i sadık hizmetkar Sancho Panza olarak görerek kelimenin tam anlamıyla Toby’e musallat olur.

Komik ve gittikçe daha gerçeküstü bir hal alan maceraların içine giren Toby, idealist gençliğinde çekmeyi planladığı bir filmin trajik yankılarıyla da yüzleşmek zorunda kalır. Bu film, küçük bir İspanyol köyünün umutlarını ve hayallerini sonsuza dek değiştiren bir film olacaktır.

Peki Toby kendini değiştirip insanlığını yeniden kazanabilir mi? Hikaye ilerledikçe hayal ve gerçek iç içe geçer ve Toby kendini Don Kişot’a dönüşürken bulur.

Filmin başrolünde Adam Driver ve Jonathan Pryce yer alırken, yönetmen koltuğunda Terry Gilliam’ın oturuyor.

Sihirbazın Balonları

Andres Couturier’in yönetmen koltuğunda oturduğu animasyon türündeki filmin senaryosunu Jim Hecht kaleme alıyor.

Sihirbazın Balonları, Terry adlı bir gencin çocukluğunun renkli ve masalsı kahramanlarını kurtarmaya çalışmasını konu alıyor. Terry, büyükannesinin anlattığı masalları hâlâ dün gibi hatırlamaktadır. Ancak bir gün, anlatılan masalların hiç de hayal ürünü olmadığını öğrenir.

Kendini masal dünyasında bulur ama çok geçmeden buranın pek de mutlu bir yer olmadığını fark eder. Grumpy adındaki huysuz bir büyücü, bu dünyaya büyü yapmış ve tüm güzel şeyleri yok etmiştir. Terry’nin mutluluğu geri getirmek için Prenses’le birlikte bir maceraya atılması gerekir.

Ölümcül Makineler

Christian Rivers’in yönetmen koltuğunda oturduğu bilim kurgu türündeki filmde; Hera Hilmar, Hugo Weaving, Stephen Lang, Robert Sheehan ve Güney Koreli Şarkıcı Jihae gibi isimler rol aldı.

Dünyayı yok olma noktasına getirmiş büyük savaşların ardından yeryüzünde yeni bir yaşam şekli gelişmiştir. Hareketli büyük şehirler, kendilerinden küçük şehirleri yutarak onların kaynaklarını yağmalamaktadır. Londra’nın fakir kesimlerinden gelen Tom Natsworthy (Robert Sheehan) ile kaçak Hester Shaw’un (Hera Hilmar) karşılaşması, genç adamın hayatı için mücadele edeceği zamanların başladığı anlamına gelecektir.

Şeytan Geçidi Enhara

Onur Aldoğan’ın yönetmen koltuğunda oturduğu korku, gerilim türündeki filmin oyuncu kadrosunda Hakan Yusufoğulları, Yasemin Yıldız Gürler, Ali Burak Küçük, Tayfun Turhan, Irmak Karakoç, Melike Değirmenci gibi isimler yer alıyor. Uras Zafer Özdemir’in senaryosunu kaleme aldığı filmin yapımı HM Productions’a ait.

Birbirini tanımayan sekiz kişi terk edilmiş bir binanın farklı odalarında tek başlarına uyanır. Buraya nasıl geldiklerini bilmeyen bu insanlar, binada tek başlarına olduklarını düşünür ve ne olduğunu anlamak için binanın içini dolaşmaya başlarlar. Birbirleriyle karşılaşıp ve tanıştıkça, olan biteni anlamak ve onları buraya kimin getirdiğini bulmak için hep beraber harekete geçmeye karar verirler. Fakat bulundukları yerde yalnız olmadıklarından haberdar değillerdir. Bir varlık, hepsinin peşindedir ve her saniye daha da yaklaşmaktadır.

Şampiyon

Ahmet Katıksız’ın yönettiği filmin başrollerinde, Ekin Koç, Farah Zeynep Abdullah, Fikret Kuşkan, Erdem Akakçe, Ali Seçkiner Alıcı, Merve Altınkaya ve Serkan Ercan gibi isimler yer alıyor. Filmin müzikleri ise Toygar Işıklı’ya ait.

Film, Türkiye atçılığının en önemli figürlerinden biri olan jokey Halis Karataş’ın gerçek hayat hikayesinden ilham alıyor ve ünlü jokeyin çıkış yaptığı yarış atı olan ve at yarışına ilgi duymayan insanların bile adını bildiği Bold Pilot’la kazandığı başarıları anlatıyor. Türkiye Jokey Kulübü eski başkanı Özdemir Atman’ın (Fikret Kuşkan) atı olan Bold Pilot’un daimi jokeyi, daha sonraları Türkiye’nin en başarılı jokeyi haline gelecek olan Halis Karataş’tır (Ekin Koç) ve atıyla birlikte kırılması güç rekorlara imza atmıştır. Koştuğu dönemde umudun simgesi haline dönüşen Bold Pilot, at yarışlarıyla hiç ilgilenmeyenlerin bile sevgilisi olmayı başarır. Film Bold Pilot’un başarı hikayesinin yanı sıra, Karataş ve Begüm Atman’ın (Farah Zeynep Abdullah) destansı aşkını da konu alıyor.

Son Çıkış

Tahsin, çalışma saatleri 9-6 olan bir ofiste çalışmaktadır. Hayatından bezmiş ve sabrının sonuna gelmiş olan Tahsin, her şeyi geride bırakıp Akdeniz sahillerine yerleşmeye karar verir.

Her şeyini toplayıp umut dolu bir yolculuğa çıkar. Fakat hiçbir şey olanladığı gibi gitmez ve bu macera saçma ve komik bir kabusa döner. İstanbul’dan ayrılmak için her yolu deneyen Tahsin bir türlü amacına ulaşamaz.

Ramin Matin’in yönetmenlik koltuğuna oturduğu filmin başrollerini Deniz Celiloğlu ve Ezgi Çelik paylaşıyor.

Paranın Kokusu

Ahmet Boyacıoğlu’nun yazıp yönettiği dram ve komedi karışımı filmde Murat Kılıç, Şevval Sam, Emrah Kolukısa, Rıza Sönmez, Erkan Can, Ercan Kesal ve Muzaffer Özdemir rol aldı.

Paranın Kokusu, Ankara’nın bir kenar mahallesinde yaşayan insanların hikayesini konu alır. Taksi şoförü Mehmet, kahve işletmecisi Metin ve işsiz gazeteci Adnan ve 11 – 12 yaşlarındaki çocuklardan oluşan “Küçük Arkadaşlar”… Mehmet aracına binen insanların karıştığı kanun dışı işleri kayıt altına almak için taksisine kamera koyunca, çapkınlık için şehre gelen zengin bir iş adamına ait kayıt, şantaj ile para kazanmalarını sağlar. İlk defa ellerine bu kadar büyük miktar para geçtiği için çevrelerinde paraya ihtiyacı olanlara yardım ederler. Fakat daha sonra bir örgüte ait bir dosyayı tesadüfen ele geçince hikaye karmaşık bir hal almaya başlar.

Kafalar Karışık

Kafalar Karışık filminin başrollerinde sosyal medyada çektikleri videolarla adını duyuran Atakan Özyurt, Bilal Hancı ve Fatih Yasin yer alıyor. Yönetmen koltuğunda Yücel Yolcu’nun oturduğu filmin kadrosunda Metin Akpınar, Cihan Ünal, Erkan Can, Güven Kıraç, Nilgün Kasapbaşoğlu, Zuhal Yalçın, Ruhi Sarı, Erhan Yazıcıoğlu, Selahattin Taşdöğen ve Burak Tamdoğan gibi Türk sinema ve tiyatrosunun usta oyuncuları, Türk Pop Müziğinin dev isimleri Yıldız Tilbe ve Funda Arar, sosyal medya üzerinden yayınladığı müzik videoları ile dikkat çeken oyuncu ve şarkıcı Feride Hilal Akın ve sosyal medyanın ünlü YouTuberları da yer alıyor. Filmin görüntü yönetmenliğini ise “Mustang” filmi ile Oscar ödülüne aday gösterilen Ersin Gök üstleniyor.

Kafalar Karışık, kız arkadaşıyla evlenebilmek için onun kayıp babasını bulmaya çalışan genç bir adam ile arkadaşlarının hikayesini konu alıyor. Atakan’ın sevgilisi Buse zengin bir kadındır, bu nedenle ailesi de evleneceği erkek konusunda çok seçicidir. Buse’nin dedesi bu evliliğe izin vermeyince; Atakan’ın, Buse’nin yıllardır kayıp olan babasının bulup ondan izin istemekten başka çaresi kalmaz. Macera dolu bir yolculuğa atılan genç adama bu serüvende en yakın arkadaşları Fatih ve Bilal eşlik eder. Kendilerini bir anda Antalya’da bulurlar ve işler iyice karışır.

Paylaşın

Galatasaray, Yoluna Avrupa Ligi’nde Devam Edecek

Galatasaray, Şampiyonlar Ligi’nde evinde karşılaştığı Porto’ya 3-2 mağlup oldu. Grupta 4 puan toplayan Galatasaray, 3. sırada yer alarak Avrupa Ligi’ne kaldı. Galatasaray, UEFA Şampiyonlar Ligi’nde 4 maç aradan sonra gol atmayı başardı.

Galatasaray’ın son 32 turunda dahil olacağı UEFA Avrupa Ligi’nde kuralar 17 Aralık Pazartesi günü çekilecek.

Galatasaray, UEFA Şampiyonlar Ligi’nde 4 maç aradan sonra gol atmayı başardı.

Grubundaki ilk maçta sahasında Lokomotiv Moskova’yı 3-0 yenen sarı-kırmızılı takım, sonraki 4 karşılaşmada gol bulamamıştı.

Galatasaray bu maçlarda sahasında Schalke 04 ile golsüz berabere kalırken, deplasmanda Porto’ya 1-0, Schalke 04 ve Lokomotiv Moskova’ya 2-0’lık skorlarla yenildi.

Gol Dakikaları

Porto, 17. dakikada Galatasaray ceza sahasının sol bölümünden duran top kazandı. Serbest vuruşu kullanan Telles’in ortasına yükselerek kafa vuran Felipe, takımını 1-0 öne geçirdi.

40. dakikada ceza alanı içinde düşürülen Hernani takımına penaltı kazandırdı. Marega, penaltıyı gole çevirdi.

İlk yarının uzatma dakikalarında Rodrigues, Felipe’nin müdahalesiyle ceza alanında yerde kaldı. Hakem maçta ikinci kez penaltı noktasını gösterdi. Topun başına gelen Feghouli farkı bire indirdi.

Hernani, 57. dakikada sağ kanattan çizgiye inerek içeri çevirdi. Boş pozisyondaki Oliveira, topu filelere gönderdi.

İkinci yarının 66. dakikasında Rodrigues sağ kanattan getirdiği topu yerden sert bir şekilde ortaladı. Arka direkte kayarak topa vuran Eren, skoru 3-2’ye getirdi.

Stat: Ali Sami Yen

Hakemler: Aleksei Kulbakov, Dmitri Zhuk, Oleg Maslyanko, Yury Komchenko, Denis Scherbakov, Dzmitry Dzmitryieu

Galatasaray: Muslera, Mariano, Maicon, Ozan, Nagatomo, Donk (Onyekuru 46’), Fernando, Ndiaye, Feghouli (Muğdat 89’), Rodrigues, Eren

Porto: Casillas, Pereira, Felipe, Diogo, Telles, Oliveira (Awaziem 83’), Herrera, Danilo, Adrian (Pereira 72’), Hernani (Marco 73’), Marega

Goller: Felipe (17’), Marega (42’), Feghouli (45+’), Oliveira (57’), Eren (66’)

 

Paylaşın

‘Miss Universe 2018’in Adayları Geleneksel Kıyafetlerini Sergiledi

Miss World, Miss Earth ve Miss International ile birlikte dünyanın en büyük dört güzellik yarışmasından birisi olarak kabul edilen Miss Universe (Kainat Güzellik Yarışması) 17 Aralık’ta Tayland’da düzenlenecek.

Miss Universe Organisation tarafından her yıl düzenlenen güzellik yarışması Miss Universe’de yarışacak adaylar, geleneksel kıyafetlerini sergiledi.

Kosta Rika güzeli Natalia Carvajal

Fransız güzel Eva Colas

Kazakistan’ın adayı Sabina Azimbayeva

Almanya temsilcisi Celine Willers

İsviçre’nin adayı Jastina Doreen Riederer

Filipinler’i temsil eden Catriona Gray

Uruguay güzeli Sofia Marrero

İzlanda temsilcisi Katrнn Lea Elenudуttir

Polonya temsilcisi Magdalena Swat

İspanya’yı temsil eden Angela Ponce

Namibya güzeli Selma Kamanya

ABD temsilcisi Sarah Rose Summers

Şili güzeli Andrea Dhaz

Çekya’yı temsil eden Lea Steflickova

Rusya’nın adayı Yuliya Polyaçihina

Yunanistan’ın adayı Ioanna Bella

Japonya’nın adayı Yuumi Kato

El Salvador temsilcisi Marisela de Montecristo

Güney Kore’nin adayı Baek Ji-hyun

Peru güzeli Romina Lozano

Güney Afrika’nın adayı Tamaryn Green

Brezilya’yı temsil eden Mayra Dias

Zambiya’nın adayı Melba Shakabozha

Vietnam temsilcisi H’Hen Nie

Myanmar’ı temsil eden Hnin Thway Yu Aung

Porto Riko’yu temsil eden Kiara Ortega

Kenya güzeli Wabaiya Kariuki

Çin’in adayı Meisu Qin

Mısırlı güzel Nariman Khaled

Tayland güzeli Sophida Kanchanarin

Türkiye’yi temsil edecek olan Tara Madelein De Vries

 

 

Paylaşın

Time Dergisi, Üç Gazeteci Ve Bir Gazeteyi ‘Yılın Kişisi’ Seçti

Dünyanın en saygın haber ve politika dergilerinden Time, Cemal Kaşıkçı’nın da aralarında bulunduğu üç gazeteci ve bir gazeteyi ‘Yılın Kişisi’ seçti. Time ilk kez hayatta olmayan birini ‘Yılın Kişisi’ seçti.

ABD merkezli Time dergisi’nin her yıl seçtiği ‘Yılın Kişisi’ne bu sene ‘muhafızlar ve hakikat savaşı’ layık görüldü.

3 gazeteci ve 1 gazeteden oluşan ‘muhafızlar’ şunlar:

İstanbul’un Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı, ABD’nin Maryland eyaletininin Annapolis kentinde yerel bir gazete olan ve saldırı sonucu 5 gazetecisini kaybeden The Capital Gazette, Filipinler’de Devlet Başkanı Rodrigo Duterte liderliğindeki hükümete yönelik eleştirel yayınlarıyla bilinen internet haber sitesi Rappler’in bağlı olduğu şirketin Yönetim Kurulu Başkanı gazeteci Maria Ressa ve Myanmar’da gözaltına alınan Reuters gazeteciler Wa Lone ile Kyaw Soe Oo.

Böylece Time ilk kez hayatta olmayan birini ‘Yılın Kişisi’ seçmiş oldu.

Paylaşın

İşte… Dünyanın En Tehlikeli Seri Katilleri!

Hayatları pek çok film ve diziye ilham olan seri katiller kimileri için yalnızca bir şehir efsanesi olarak hafızalarının bir köşesinde yer edinir… Ancak gerçek tam tersidir… Kan dondurucu cinayetlere imza atan, dünyanın en tehlikeli seri katillerini sizler için sıraladık…

Mihail Popkov

İşlediği sabit 22 cinayet nedeniyle tutukluluğu devam eden eski polis memuru Mihail Popkov, 60 kişiyi öldürdüğü itirafından bulundu.

Mahkeme, toplamda 56 cinayete dair kanıt bulurken, cinayet kurbanlarının 55’inin kadın ve diğer bir kurbanının da Rusya’nın İrkutsk kenti yakınlarında bir polis memuru olduğunu ortaya çıkardı.

Arabasında yapılan aramalarda, DNA testinin pozitif çıkması sonrası 2012 yılında tutuklanan Popkov 22 ayrı cinayetten ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı.

Öldürdüğü polis memuru haricinde tüm kurbanları 16 ila 40 yaşlarındaki kadınlardan oluşan Popkov, vahşice katlettiği kadınları geç saatlerde gidecekleri yere bırakmayı teklif ederek kandırdığını itirafında bulunmuştu.

Popkov, öldürdüğü 56 kişi ile birlikte son zamanların en çok cinayet işleyen seri katillerinden biri olarak tarih sahnesinde yerini aldı.

Aleksander Piçuşkin

Rusya’nın başkenti Moskova’da, 2002 ile 2006 yılları arasında 48 kişiyi öldürmesi sonrasında tutuklanarak ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Aleksander Piçuşkin, 64 kareli bir satranç tahtasının her bir karesi için bir kişi öldürmek istediğini ve her cinayet sonrasında tahtaya bir çizik attığını söylemişti.

Piçuşkin’in kurbanları genellikle Moskova’nın dışındaki bir parkta tanıştığı alkolik ve yaşlı erkeklerden oluşmaktaydı.

Andrey Çikatilo

Andrey Çikatilo, 1978 ile 1990 yılları arasında aralarında çocukların, gençlerin ve cinsel dürtülerini tatmin amacıyla öldürdüğü kadınların da olduğu 52 kişi katletmişti.

Rostov Kasabı olarak ta bilinen ve eski bir öğretmen olan Çikatilo, 1994 yılında idam edilmişi.

Samuel Little

Tutuklu bulunduğu ABD’nin Teksas eyaletinde yargılanmasına devam edilen Samuel Little, yaptığı itirafla tüm ABD’yi şoka uğratmıştı. Little, bu yılın kasım ayında görülen duruşmasında, 90 kişiyi öldürdüğünü itiraf etmişti.

ABD’nin Federal Soruşturma Bürosu’nun (FBI) raporunda, Little’ın, onlarca yıl boyunca işlediği cinayetlerde genellikle uyuşturucu bağımlıları ve seks işçilerini kurban seçtiği belirtiliyor.

Öte yandan Little, 90 kişiyi öldürdüğünün kanıtlanması durumunda ABD tarihinin en çok cinayet işleyen seri katili olma unvanını elde edecek.

Niels Hoegel

Daha önce 6 kişiyi öldürdüğü kesinleşen ve yargılanmasına devam edilen Niels Hoegel, Ekim ayında görülen duruşmasında, 100 hastasını öldürdüğünü itiraf etmişti.

Eski bir hemşire olan Hoegel, son anda hastlarını yeniden canlandırmaya çalışmaktan duyduğu heyecan nedeniyle onlara aşırı dozda ilaç verdiğini açıklamıştı.

Soruşturmayı yürütenler, Hoegel’in kurbanlarının toplam sayısının 200’e çıkabileceğini görüşünde.

Gary Ridgway

ABD’li bir kaportacı olan Gary Ridgway, 2003 yılında 48 seks işçisi kadını öldürdüğünü itiraf etse de 1982 ile 1984 yılları arasında toplamda 90 kadar cinayetin zanlısı olduğundan şüphelenilmektedir.

İlk kurbanı ABD’nin Seattle kentinde bir su yolunda bulunması üzerine ‘Yeşil Nehir katili’ lakabını alan Ridgway, halen hapiste bulunmakta.

Harold Shipman

Aile doktoru Harold Shipman 2000 yılında,15 yaşlı hastasına ölümcül dozda morfin vererek ölümlerine neden olduğunu itiraf etmesi sonrasında ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı.

‘Doktor ölüm’ lakabıyla da bilinen Shipman hakkında yürütülen soruşturmada, 1971 ile 1998 yılları arasında yaklaşık 250 hastasını öldürdüğü ortaya çıkmıştı.

İngiltere’nin en kötü seri katili olarak bilinen Shipman, 2004 yılında hapiste olduğu sırada kendisi asarak intihar etmişti.

Luis Alfredo Garavito

Seyyar satış görevlisi olan Luis Alfredo Garavito, 1991’den 1996 yılına kadar olan süre içerisinde, 189 erkek çocuğunu öldürmekten 2000 yılında 835 yıllık bir hapis cezasına çarptırılmıştı.

‘Genova Canavarı’ olarak ta bilinen ve Kolombiya doğumlu olan Garavito, kurbanlarıyla hayırsever, satıcı, rahip veya engelli birimiymiş gibi yaparak tanıştığı biliniyor.

Pedro Lopez Monselve

Ekvador’da genç bir kadını kaçırmaya çalıştığı sırada bir markette yakalanarak 1980 yılında tutuklanan Pedro Lopez Monselve,  Ekvador’un ceza kanunundaki üst sınır olan 16 yıllık hapis cezasına çarptırılan ‘And Dağları Canavarı’ daha sonra Kolombiya’ya iade edilerek, bir akıl hastanesine gönderilmişti.

Gönderildiği akıl hastanesinden kaçtığına inanılan Monselve’nin şu an 70 yaşında olduğu tahmin ediliyor.

Paylaşın

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan AK Partililere ‘Kibir’ Uyarısı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genel merkezinde 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü kapsamında düzenlenen ‘İnsanlığın Medeniyeti’ programında konuştu.

Erdoğan, konuşmasında yerel seçimlerin önemine değinerek, “Kibir ve büyüklenme bataklığına düşenin AK Parti çatısı altında yeri yok” dedi.

Fransa’daki eylemler üzerinden Batı’yı eleştiren Cumhurbaşkanı  Erdoğan, “Gezi eylemlerinde insan hakları savunuculuğuna soyunanlar Paris’te yaşananlar karşısında kör, sağır, dilsiz hale dönüştüler” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

“Türkiye’ye milyonlarca sığınmacı akın ederken, bizi sınırlarımızı açmaya davet edenler, kendi topraklarına yönelen aynı insanları dikenli teller ve duvarlar başta olmak üzere en sert tedbirlerle karşıladılar. Kim insan hakları savunucusu? Biz mi, onlar mı?

Artık hiç kimse ülkemize demokrasi, insan hakları, özgürlükler dersi vermeye kalkamaz.

Sadece darbe girişimi karşısında gösterilen duruş ile şehirlerimizde misafir ettiğimiz milyonlarca sığınmacıya gösterdiğimiz kardeşlik, bizi insan hakları ve demokrasi konusunda ibra etmeye yeter. Bundan sonra demokrasi ve insan hakları denilince sorun aranacak yer asla Türkiye değildir.

‘Partimize 15. zaferimizi yaşatmakta kararlıyız’

Türkiye insan hakları uygulamalarında modern çağa uygun adımları AK Parti döneminde attı. Ülkemizde hiç kimsenin kökeninden, inancından, kıyafetinden, insani tercihlerinden ötürü horlanmadığı, ötekileştirilmediği bir anlayışı hakim kıldık. Cebinde ay yıldızlı kimlik taşıyan herkesin ülkenin her yanında birinci sınıf muamele görebilmesini sağladık.

Gece gündüz çalışarak, 31 Mart 2019 akşamı partimize 15. zaferimizi yaşatmakta kararlıyız.

Hiçbir fiyakalı söz, hiçbir parıltılı söylem, hiçbir şaşaalı hayat biçimi, Batı’nın insan hakları ve özgürlükler konusundaki ikiyüzlülüğünü gizleyemez. Biz başından beri neysek bugün de oyuz.

Kibir ve büyüklenme bataklığına düşen, gözü şahsi çıkarından başka hiçbir şey görmeyenin, AK Parti çatısı altında yeri yoktur. AK Parti milletin partisidir. Milletin partisini milletten uzaklaştırmaya kalkan karşısında şahsımı bulur.”

Paylaşın

CHP’li Aykut Erdoğdu: Büyümedik Resmen Çakıldık

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, TÜİK’in üçüncü çeyreğe dair büyüme istatistiklerini yayınladığını belirterek, “Verileri bir cümleyle ifade etmek gerekirse çakılmanın resmi verisi geldi. Büyümedik resmen çakıldık. İnşaat ve betona dayalı AKP’nin ekonomi modeli inşaat ile çöktü” dedi.

Erdoğdu, TÜİK’in açıkladığı 1,6’lık bir büyümenin durgunlaşma demek olduğunu kaydederek, önümüzdeki dönemlerde daha fazla daralmanın beklendiğini söyledi.

Erdoğdu şöyle devam etti:

“Sırasıyla 7,3, 7,2 ve 5,3 büyüme oranlarından sonra yüzde 1,6 büyüme iddiası dengelenme sürecinin değil çakılmanın başladığına işaret. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış veriye bakarsak yüzde 1,1 daralma göreceğiz. Büyümenin bileşenlerine bakarsak, tarım sektörü yaz döneminin de etkisiyle yüzde 1 büyüyebilmiş. Ancak bu istikrarlı bir gidişatın işareti değil, zira Ağustos ayına ait istihdam rakamlarına göre son bir yılda tarımdaki ücretsiz aile işçilerinin ve ücretli çalışanların sayısı 250 bin kişi azaldı. Sanayi ise adeta yerinde saymış, sadece 0,3 oranında büyümüş. İmalat sanayi kapasite kullanım oranındaki tarihi gerilemeden de daralmanın düzeyini tahmin etmek mümkün.  Buradaki katkının ağırlıkla imalat sanayindeki binde 6 büyümeden geldiği söylenebilir. İmalat sanayi istihdamındaki yaklaşık 253 bin kişilik artış ile sadece binde 6 büyüme elde edilebilmiş. Makine teçhizat alanında gayri safi sabit sermaye oluşumunun yüzde 8,5 ile rekor düzeyde küçülmesi de bunda etkili. Yatırımlarda bu denli bir küçülme varken imalat sanayindeki istihdam artışının tek bir açıklaması sefalet ücreti ve kölelik koşullarından hallice çalışma ortamı olabilir.”

Yandaş müteahhiti besleme sona erdi

İnşaat sektörünün eksi 5,3 ile çakıldığını, buna karşılık gayrimenkul faaliyetleri alanında yüzde 2,3 oranında büyüme olduğuna işaret eden Erdoğdu şöyle konuştu:

“İnşaat ve betona dayalı AKP ekonomi modeli inşaat ile çöktü. Son 1 yıl içinde 200 binden daha fazla inşaat işçisi işini kaybetti. Kamu ihaleleri ile yandaş müteahhit besleme modelinin sonuna gelindi. Taksitli ticari kredilerde Ağustos- Ekim arasında yüzde 7,4 daralma varken takibe düşen ticari kredilerde ise yüzde 20 artış oldu. Varlığa Dayalı Menkul Kıymet (VDMK) ihraçları gibi çeşitli yöntemlerle müteahhitlerin zararını toplumsallaştırma hamleleri önümüzdeki süreçte daha da önemli hale gelecek.”

Yüzde 1,6 büyümeye önemli bir katkının genel olarak hizmet sektöründen geldiğine dikkat çeken Erdoğdu, “Hizmet sektörü bütün olarak yüzde 4,5 büyürken, bankacılık sektörünün de içinde olduğu finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 7,4 büyüdü. Daralan bir ekonomide finans sektöründe bu denli yüksek bir büyüme oranı izahat gerektiriyor” diye konuştu.

Buna ek olarak seçim ekonomisinin bir parçası olan kamu harcamalarının da etkisiyle kamu yönetimi, insan sağlığı ve sosyal hizmet alanında yüzde 10,2 gibi bir büyüme oranı görüldüğünün altını çizen Erdoğdu, büyümenin harcama yönünden bileşenlerine bakıldığında en dikkat çekici olanın kur şokunun etkisiyle daralan ithalat ve artan ihracattan kaynaklı katkı ve kamunun nihai tüketim harcamalarındaki yüzde 7,5 oranındaki artış olduğunu bildirdi.

Hane halkı hayatta kalma savaşı veriyor

Hane halkı tüketim harcamalarını ise yüksek enflasyon nedeniyle büyüme oranından bile daha az arttığını, hane halkının sadece yüzde 1,1 harcama ile kendisini ancak hayatta tutabildiğini ifade Erdoğdu şu görüşleri dile getirdi:

“Bunu daralan kredilerden de görmek mümkün. Tüketici kredileri Ağustos –Ekim arasında yüzde 2,6 oranında daraldı. Vatandaşların kullandığı konut kredisi hacmi yüzde 2,4 azalırken takibe düşen konut kredisi yüzde 4,7 oranında arttı. İmalat sanayiinde işgücü ödemelerine bakıldığında işçi başına yapılan ödemelerin son 1 yılda yüzde 12 oranında gerilediği görülüyor. Düzeltilmiş ücret payı ise son 3 yılın en düşük seviyesinde. Ücretli çalışan yurttaşlarımız son 1 yıl içinde ürettiği gelirin sadece yüzde 35,8’ini alabildi. Krizin ilk faturasını, krizde en küçük bir günahı bulunmayan ücretliler ödedi.”

Devletin nihai tüketim harcamalarında mevcut temposu olmasa çöküşün daha belirgin olacağını bildiren Erdoğdu açıklamasını şöyle tamamladı:

“Gayrisafi sabit sermaye oluşumu büyük darbe yemiş. İktisadi faaliyet kollarına göre sınıflandırmada mesleki hizmetler ve inşaat en yüksek gerilemeyi gösteren alanlar. Bu alanlar aynı zamanda milyonların istihdam edildiği alanlar. Eylül ve sonraki aylarda işsizlik katlanarak artacak. Ağustosta başlayan kredi çöküşü halen atlatılamadı. Elimizdeki veriler kredi piyasasının canlanması sağlanamazsa 2018’in son çeyreğinin de daralmayla biteceğini gösteriyor, çöküşün derinleşeceği anlaşılıyor.”

Paylaşın

CHP’li Öztrak: Krizin Faturası Emekçilere Ciro Ediliyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Sözcüsü Faik Öztrak, 2018 yılı üçüncü çeyrek rakamların ilişkin yaptığı açıklamada, “Ekonomide başlayan sert yavaşlama ve durgunluğun maliyeti ise emekçilere ciro ediliyor” dedi.

CHP’li Öztrak, yılın üçüncü çeyreğinde Türkiye ekonomisinin mevsim ve takvim etkilerinden arınmış rakamlarla yüzde 1.1 küçüldüğünü belirttiği açıklamasında, “Türkiye, ekonomik durgunluğa ilk adımını resmen attı” ifadelerini kullandı.

2018’in üçüncü üç ayında geçen yılın ayını dönemine göre makine ve teçhizat yatırımlarının yüzde 8,5, inşaat yatırımları ise yüzde 1,8 gerilediğini ifade eden Öztrak, “Aynı dönemde toplam yatırımlardaki gerileme ise yüzde 3,8 oldu. Böylece yatırım harcamaları 34 çeyrek sonra ilk kez düştü” dedi.

Faik Öztrak, 2018 yılı üçüncü çeyrek büyüme rakamlarıyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada şunları belirtti:

Ekonomik durgunluğa resmen ilk adım

2018’in üçüncü üç ayına ilişkin büyüme verileri, Türkiye ekonomisinin sert bir yavaşlama sürecine girdiğini ve ekonomide durgunluğun başladığını gösteriyor. Piyasalar 2018’in üçüncü üç ayında yüzde 2 büyüme beklerken, gerçekleşen büyüme yüzde 1,6 oldu. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış milli gelir rakamlarına göre ise yılın üçüncü üç ayında ekonomi, bir önceki üç aya göre, yüzde 1,1 daraldı. Böylece Türkiye ekonomisi ekonomik durgunluğa ilk adımını resmen attı.

Yatırım harcamaları 34 çeyrek sonra ilk kez geriledi

Özellikle yatırım harcamalarındaki sert daralma önümüzdeki günler için parlak bir tablo ortaya koymuyor. Yatırım harcamaları, 2009 krizinden bu yana ilk kez bu yılın üçüncü üç ayında daraldı. 2018’in üçüncü üç ayında, geçen yılın ayını dönemine göre makine ve teçhizat yatırımları yüzde 8,5, inşaat yatırımları ise yüzde 1,8 geriledi. Aynı dönemde toplam yatırımlardaki gerileme ise yüzde 3,8 oldu. Böylece yatırım harcamaları 34 çeyrek sonra ilk kez geriledi.

Sadece yatırım harcamalarında değil, hane halkı tüketim harcamalarında da sert bir yavaşlama olduğu dikkati çekiyor. Hane halkı tüketim harcamaları üçüncü üç ayda sadece yüzde 1,1 artarken, özellikle dayanıklı tüketim malı harcamalarında yüzde 23,9; yarı dayanıklı tüketim malı harcamalarında yüzde 4,5 daralma olması, tüketicinin zaruri harcamaları dışında harcamalarını kestiğini gösteriyor.

Sanayide çok sert fren; İnşaat sektörü resmen durdu

Gerek yatırım gerekse dayanıklı tüketim malları harcamalarında yaşanan sert yavaşlamanın üretim cephesinde, özellikle sanayi üretimini olumsuz etkilediği görülüyor. Nitekim, sanayi katma değeri yılın üçüncü üç ayında, geçen yılın aynı dönemine göre sadece yüzde 0,3 artış gösterdi, mevsim ve takvim etkilerinden arınmış sanayi katma değeri ise bir önceki üç aya göre yüzde 1,8 daraldı.

İnşaat sektöründe mevsim ve takvim etkisinden arınmış katma değer, ikinci üç aydaki yüzde 0,4’lük daralmanın ardından, üçüncü üç ayda da yüzde 0,9 daraldı. Böylece inşaat sektörü iki çeyrek üst üste gerilemeyle resmen resesyona (durgunluğa) girdi.

Krizin faturası emekçiye

Ekonomide başlayan sert yavaşlama ve durgunluğun maliyeti ise emekçilere ciro ediliyor. 2018’in üçüncü üç ayında işgücünün milli gelirden aldığı payın geçen yılın aynı dönemine göre neredeyse bir puan gerilediği ve yüzde 31,6’ya düştüğü dikkati çekiyor.

Milli gelir 2011 seviyelerine indi

Yaşanan kur şoku ve ekonomik durgunluk dolar cinsinden milli geliri de aşağıya çekiyor. 2018’in üçüncü üç ayında 12 aylık dolar cinsinden GSYH 833 milyar dolar ile 2011 seviyelerine kadar indi.

En kötüsü geçmedi, önümüzde duruyor

Açıklanan yılın üçüncü üç ayına ilişkin veriler Türkiye ekonomisinde durgunluğun resmen başladığını teyit ediyor. Ekonomide yaşanan kur şokunun esasen 2018’in son çeyreğinde etkisini göstereceği dikkate alındığında Türkiye ekonomisi için en kötünün geçmediği, tersine tam önünde durduğu anlaşılıyor.

Saray algı yönetimini bıraksın, işini yapsın

Saray idaresi ise durumun ciddiyetini görmezden gelerek, algı yönetimi ve ardı gelmeyen aspirin cinsinden tedbirlerle seçimlere kadar durumu idare etmeye çalışıyor. Yaşanan krizin ağır yükünü ise başta emekçiler olmak üzere 81 milyon beraberce ödüyoruz. Saray İdaresinin atladığı ve görmek istemediği gerçeği biz kendilerine hatırlatalım: Milletimiz sağlam ferasetiyle, faturayı millete kesenlere, acı reçeteyi 81 milyona bölüştürmek isteyenlere Mart seçimlerinde okkalı bir tokat atmaya hazırlanıyor.

Paylaşın