Vodafone Park’ta Gol Düellosu: 3 – 3

Süper Lig’in 23. haftasında Vodafone Park’ta karşılaşan Beşiktaş ve Fenerbahçe gol düellosuna sahne olan karşılaşmadan 3 – 3 berabere ayrıldılar. Beşiktaş, bu beraberlikten sonra puanını 40’a çıkardı. Fenerbahçe ise bu beraberlikten sonra puanını 25’e yükselti.

Beşiktaş’ın gollerini, 10. dakikada Gökhan Gönül, 18. ve 45+1. dakikalarda (penaltı) Burak Yılmaz kaydederken, Fenerbahçe’nin golleri; 55. dakikada Miha Zajc, 61. dakikada Sadık Çiftpınar ve 66. dakikada Hasan Ali Kaldırım’dan geldi.

Beşiktaş, 40 puanla Süper Lig’de 3. sırada yer alırken, Fenerbahçe ise 25 puanla Süper Lig’de 14. sırada yer alıyor.

Karşılaşmanın ilk yarısı Beşiktaş fırtınası esti: Siyah-Beyazlılar 10. dakikada Gökhan’ın golüyle 1 – 0 öne geçti. 18. dakikada Burak Yılmaz, penaltıdan farkı 2’ye çıkardı. Beşiktaş, 45+1. dakikada Burak Yılmaz ile 3 – 0 öne geçti.

Fenerbahçe, karşılaşmanın 2. yarı geri döndü: 55. dakikada Dirar’la farkı 2’ye indirdi. Sarı-Lacıvertli ekip 61. dakikada Sadık Çıftpınar ile farkı 1’e indirdi. Fenerbahçe, 67. dakikada Hasan Ali Kaldırım ile beraberliği sağladı.

Stat: Vodafone Park

Hakemler: Bülent Yıldırım, Mustafa Emre Eyisoy, Asım Yusuf Öz

Beşiktaş: Karius, Gökhan, Vida, Mirin, Adriano, Atiba, Dorukhan, Lens (Quaresma dk. 74), Güven (Caner dk. 64), Kagawa (Mustafa Pektemek dk. 85 ?), Burak

Teknik Direktör: Şenol Güneş

Fenerbahçe: Volkan, Isla (Ayew dk. 46), Sadık, Skrtel, Hasan Ali, Mehmet Topal, Tolgay, Dirar, Moses (Valbuena dk. 46), Zajc (Eljif Elmas dk. 84 ?), Soldado

Teknik Direktör: Ersun Yanal

Goller: Gökhan Gönül (dk. 10), Burak Yılmaz (dk. 18 pen. ve 45+1) (Beşiktaş), Zajc (dk. 55), Sadık (dk. 61), Hasan Ali (dk. 67) (Fenerbahçe)

Paylaşın

Hititlerin Başkenti ‘Hattuşa’

Mısır, Babil ve Mitanni gibi Eski Doğu’nun büyük güçlerinden biri olan Hititler, yaklaşık M.Ö. 1200 yıllarına kadar Anadolu’nun büyük bir kısmına ve zaman zaman da Kuzey Suriye’ye hükmetmişlerdir. Bu İmparatorluğun başkenti Hattuşa, Çorum’un 80 kilometre güneybatısında, Boğazkale ilçesindedir. Bölge 1988 yılında Tarihi Milli Parklar statüsüne alınmıştır. 

Hattuşa 1834 yılında Fransız mimar Charles Texier tarafından keşfedilmiştir. Bu sadece Hattuşa’nın keşfi değil, tamamen unutulmuş olan Hititlerin keşfi olarak da algılanabilir. 1893-94’te Ernest Chantre’nin birkaç sondaj yapmasına ve ilk çivi yazılı tabletleri yayınlamasına kadar ki dönemde pek çok bilim adamı ve gezgin Hattuşa’yı ziyaret etmiştir.

Müze-i Hümayun Müdürü Osman Hamdi Bey’in desteğini alan aynı müzenin konservatörü Theodor Makridi Bey, 1906 yılında ilk büyük çaplı kazıyı başlatır, zamanın çiviyazısı uzmanı Assiriyolog Hugo Winckler’i de kazı heyetine alarak, burasının Hitit başkenti Hattuşa olduğunu tespit ederler. 1931-39 yılları arasında ve II. Dünya Savaşı nedeniyle verilen aradan sonra 1952’de yeniden başlatılan kazılar, kesintisiz olarak Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından sürdürülmektedir.

İlk yerleşim izleri, Kalkolitik (Taş) Çağ’a kadar (M.Ö. 5000) inmektedir. Kesintisiz yerleşmeye başlanılması ise, Eski Tunç Çağı’nın sonlarına (M.Ö. 3000) doğru olmuştur. Bölgenin yerli halkı olan Hattiler, burada bir kent kurup, Hattuş adını vermişlerdir.

M. Ö 20. yüzyıl’da Orta Dicle Bölgesi’nden gelen Assurlu tüccarlar, Hatti yerleşmesinin hemen dışında, bir Karum, (bir ticaret kolonisi) kurmuşlardır. Bu yıllarda Kaniş/Neşa’nın (Kayseri yanındaki günümüz Kültepe’si) denetimi altındaki, Assur Ticaret Kolonileri, Güneydoğu ve Orta Anadolu’ya yayılmıştır. Adının Hattuş olduğu bilinen bu yerleşimi M. Ö 1700’lerde ilk Hitit Büyük Kral’ı Kuşşara’lı Kral Anitta yıkmıştır.

Hitit yazılı kaynaklarından anlaşıldığına göre, I. Hattuşili’nin iktidara gelmesiyle (M.Ö. 1665-1640) Hattuşa, Hititlerin başkenti olmuştur. Hitit İmparatorluk döneminde, yani M. Ö 14 ve 13. yüzyıllarda, şehir yaklaşık olarak altı kilometre uzunluğunda bir surla çevrilmiştir. Daha geç bir imar evresinde bu surların önüne ikinci bir duvar daha örülerek, kent daha sıkı bir savunmaya alınmıştır. Bu yeni sur üzerinde bulunan, anıtsal şehir kapılarının çoğu günümüze kadar oldukça sağlam durumda gelmiştir.

Güney batıda, dış yüzünde aslan yontuları bulunan Aslanlı Kapı’yla, iç yüzünde, silahlı tanrının bulunduğu Kral Kapı, bunların en önemlileridir. Kentin güney ucundaki Yer Kapı’nın özel bir rolü olmalıydı. Burada 30 m. yüksekliğinde, 250 m. uzunluğunda ve 80 m. genişliğinde bir toprak set oluşturulmuştur. Bu set üzerinden geçen kent surunun ortalarında Sfenksli Kapı yer alır. Bu kapının tam altında, Hatuşa’nın bugün içinden geçilebilen tek potern (tünel) vardır. 71 m. uzunluğunda ve 3 m. yüksekliğindeki poternden geçilerek sur dışına çıkılmaktadır.

Şehirde ayakta kalmış, izlenebilen yapıların büyük bölümü, surlar gibi, M.Ö 13. yy.’dan kalmadır. Kraliyet yapılarının yer aldığı Büyükkale’de, direkli galerilerle çevrili avlular, konutlar, depo binaları ve büyük bir kabul salonuyla, büyük bir saraya ait kalıntılar ortaya çıkartılmıştır.

Hitit metinlerinde sık sık “Hattuşa Ülkesinin Bin Tanrısından” söz edilmektedir. Kuşkusuz bu tanrıların çoğu İmparatorluk başkenti Hattuşa’da kendilerine bir tapınım yeri edinebilmişlerdir. Başkent Hattuşa’da bugüne kadar 31 yapı, tapınak olarak tanımlanmıştır. Hattuşa’nın en büyük dini yapısı olan Büyük Tapınak, aşağı şehirdeki konutların ortasında tek tapınak olarak yükselir. İki kült odası olduğu için tapınak, imparatorluğun tanrılarının en büyükleri olan fırtına tanrısı ile Arinna’nın güneş tanrıçasına adanmış olmalıdır.

Yukarı Şehir’de tapınaklar yanında, kraliyet saraylarının bulunduğu Büyükkale’nin önünde, resmi işlere ayrılmış, bazı anıtsal yapılar açığa çıkartılmıştır. Şehrin bu bölümünde, son Hitit Büyük Kralı II.Şuppiluliuma’ nın Luvi hiyeroglifleriyle, taş üzerine kazınmış, kendisi ve babası IV. Tuthaliya’nın yaptığı işleri anlatan iki büyük yazıt bulunmaktadır.

Hattuşa’da son yıllarda yapılan kazıların ağırlık noktasını şehrin, hatta Hitit devletinin ekonomisine ışık tutan kazılar oluşturmuştur. İmparatorluk döneminde, M.Ö. 13.yy.’a tarihlenen şehrin Büyükkaya sırtında, büyük boyutlarda, sayıları 11’ i bulan yeraltı siloları bulunmuştur.

Hitit İmparatorluğu’nun M. Ö 1200 yıllarından hemen sonra yıkılmasıyla, Anadolu Tunç Çağları da sona erer. Bununla beraber, Hattuşa şehrinin arazisinin yerleşim tarihi devam eder. M. Ö 12. yüzyılın başlarında, Erken Demir Çağı’na tarihlenen yeni yerleşme, Frig etkilerini yansıtan bir taşra kasabasına dönüşüp büyümeye başlaması ancak, M.Ö 8. yy.’ da gerçekleşir. Yerleşim, Pers döneminde de devam etmiştir. Hellenistik, Galat, Roma ve Bizans’a ait yerleşme ve tahkimat izleri de görülmektedir.

Paylaşın

Aşılama Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Aşılama, erkeğin sperm hücrelerinin alınarak kadının rahminin içine bırakılmasıdır. Aşılama işlemi esnasında, erkekten alınan spermler özel laboratuvar koşullarında hazırlanır ve gelişmiş bir plastik kanul yardımı ile rahim içine bırakılır.

Doğal yollarla hamile kalamayan kadınlar için geliştirilmiş bir yöntemdir. Tıp literatüründe artifisiyel inseminasyon olarak adlandırılan aşılama yöntemi, yumurtlama öncesinde erkeğin spermleri doğrudan rahmin içine enjekte edilmesidir. 1990 yılından bu yana modern anlamda uygulanmaya devam eden aşılama yöntemi en çok tercih edilen tedavi yöntemlerinden biridir.

%30-40 oranında olumlu sonuç veren aşılama yöntemi 1-2 yıl arasında doğal yollarla denenmesi ve herhangi bir sonuç alınamaması durumunda uygulanır. Aşılama tedavisi oldukça kısa bir sürede uygulanabileceği gibi ağrısız ve acısız bir tedavidir. Ancak aşılama yöntemi herkeste aynı oranda başarıyla tamamlanmamaktadır. 2-3 kez aşılama yönteminin denenmesine rağmen olumlu sonuç alınamamışsa tüp bebek tedavisi uygulanabilir.

Aşılama tedavisinde öncelikle gerekli hormon takviyeleri yapıldıktan sonra takip altında tutularak gebelik oluşturabilecek yumurtanın gelişmesini sağlanır. Daha sonra ise erkeğin spermlerinin alınıp yumurtanın döllenmesini kolaylaştıracak işlemlerden geçirildikten sonra kadının rahim ağzından içeri verilmesi ile işlem tamamlanır. ”Tüp bebek nedir, nasıl yapılır?” içeriği için bağlantıya tıklayınız…

Aşılama tedavisinde erkeğin spermleri alınırken hızlı hareket eden sağlıklı spermler seçilir. Alınan spermler yumurtaya yakın bir yere bırakılarak tüplere daha rahat ulaşmaları sağlanır. Ancak tüm bu işlemler öncesinde alınan spermler laboratuvar ortamında bazı işlemlerde geçirilir. Yapılan bu işlemler ile spermlerin hareketlilik ve kalite kazanması sağlanırken rahime enjekte edilmesi durumunda anne adayı herhangi bir acı veya sızı hissetmez.

Aşılama yöntemi nasıl yapılır?

Aşılama tedavisi iki yöntem ile uygulanmaktadır. Birinci yöntem İntraservikal (ICI) olarak adlandırılırken ikinci yöntem ise İntrauterin (IUI) olarak adlandırılmaktadır. Her iki yöntemin ortak noktası erkekten alınan spermlerin anne adayının rahmine yerleştirilmesidir. Ancak bu uygulamanın öncesinde ve sonrasında gerçekleştirilen farklı işlemler ile bu iki uygulama birbirinden ayrılmaktadır.

Birinci uygulama olan İntraservikal (ICI) tekniğinde erkekten alınan spermler anne adayının rahmine uygun açı ve tekniklerle yerleştirilir. Enjektör veya özel kanül yardımıyla ejekulat adı verilen madde anne adayının rahmine veya vajinal bölgeye yerleştirilir.

İkinci uygulama olan intrauterin (IUI) tekniğinde ise erkekten alınan sperm hücreleri anne adayının rahimine yerleştirilmeden önce yıkama işleminden geçirilir. Kimyasal maddeler ile yıkanan spermler böylelikle hareketlilik ve kalite kazanmaktadır.

Aşılama belirtileri nedir?

Aşılama, ancak kadın ve erkek üreme hücrelerini üretebiliyorsa gerçekleştirilebilecek bir işlemdir. Aşılama işlemi birkaç dakikalık bir sürede gerçekleşir. Kadın jinekolojik muayene pozisyonundayken, içinde birtakım işlemlerden geçirilmiş sperm bulunduran bir mikroenjeksiyon ile vajinadan içeri girilir. Bu spermler rahimde uygun bir ortama bırakılır ve yumurta ile birleşmesi sağlanır.

Aşılama nedenleri nedir?

Aşılama işlemi, birtakım sorunlardan dolayı doğal yollarla çocuk sahibi olamayan çiftlere çocuk sahibi olma imkanı tanır. Bu sorunlardan bazıları;
Kısırlık
Rahim ağzı şekil bozuklukları
Salgılama sistemindeki sıkıntılar
Spermin şekil, sayı veya işlev bakımından yetersiz olması
Yumurtlamanın uygun şartlarda gerçekleşmemesi
Cinsel ilişki problemleri
Kadının sperme karşı savunma sisteminin güçlü olması

Aşılama risk faktörleri nedir?

Doğal yöntemlerle çocuk sahibi olamamanın sebebinin kadın veya erkekte olması ihtimali eşittir. Üreme sistemindeki herhangi bir işlev bozukluğu, çocuk sahibi olma konusunda büyük bir engel olabilir. Bu engel, aşılama tedavisi ile aşılabilir.

Aşılama komplikasyonları nedir?

Aşılamanın olası komplikasyonu aşının tutmamasıdır. Yani, aşılama uygun şartlarda gerçekleşse bile tutma ihtimali %20 civarında olduğundan ilk aşıda çocuk sahibi olma şansı düşüktür. Bunun dışında, aşılama sebebiyle, 3’ten fazla yumurta aynı anda döllenebilir -ki bu sağlıklı olmadığı için istenmeyen bir durumdur- veya yumurtalar çok fazla gelişebilir. Ayrıca, enfeksiyon riskini en aza indirgemek için hijyen konusunda titiz davranılmalıdır.

Doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Çocuk sahibi olmak isteyen çiftler, ortalama bir sene boyunca, özellikle yumurtlama dönemlerinde cinsel birlikteliklerini sıklaştırmalıdır. Tüm bu çabalara rağmen istenilen sonuç alınamıyorsa, gerekli tedavi için bir alanında uzman kimseye görünülmelidir.

Aşılama tetkik yöntemleri nelerdir?

Aşılama işlemi için, kadın ve erkekten farklı tetkikler istenir.
Erkekten istenen bazı tetkikler: sperm analizi, fiziksel muayene, morfolojik değerlendirme, MAR testi, hormon ve serolojik testler.
Kadından istenen bazı tetkikler: fiziksel muayene, regl sürecinin belirli evrelerinde yapılacak olan hormon analizleri, genel hormon profili.

Aşılama tedavi yöntemleri nelerdir?

Aşılama işleminin kendisi bir tedavidir. Bazı nedenlerden ötürü, uzun süre çocuk sahibi olamayan erkek ve kadınlara yönelik bebek yapma tedavisidir. Genelde ilk aşının tutma ihtimali düşüktür. Gerekli şartlar sağlandığında, ikinci ve daha sonrasında uygulanacak aşılar da söz konusu olabilir.

Aşılama yaşam stili önerileri

Aşılama sürecinin tümünde, çiftlerin kendini her duruma hazırlamaları ciddi derecede önem arz etmektedir. Bu yüzden, uzman kişilerden her türlü bilgiyi edinmeli ve psikolojik olarak her duruma hazırlanmalıdır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Asit Reflüsü Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Mide içeriğinin (asidinin) patolojik şekilde mideden yemek borusuna (özefagusa) doğru geri kaçışı gastroözefageal reflü’dür. Hastalar göğüs kafesinin arkasında yanma (heartburn) şikayeti ile başvurabilirler.

Reflü bazen yemek borusunun arkasındaki yanmanın yanı sıra ağza gıdaların ve acı suyun gelmesidir. Reflü, sıklıkla yemeklerden sonra olur. Gastroözefageal reflü hastalığı tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sıkça rastlanan bir hastalıktır. Ülkemizde yapılan bir çalışmada toplumun %20’sinde reflü hastalığı bulunmuştur.

Asit Reflüsü belirtileri nedir?

Reflü belirtileri deyince ilk akla gelenler baharatlı, yağlı gıdalar, çikolata, alkol veya taze sıkılmış meyve suları tüketildiğinde artan şikayetlerdir. Mideden boğaza doğru yayılan ve daha ziyade yemekten sonra oluşan yanma, en sık görülen reflü belirtisidir.

Mide içeriğinin ağza gelmesi, yutma güçlüğü, görülen diğer önemli reflü belirtileri sayılır. Ağrılı yutkunma, geğirti, hıçkırık, bulantı ve kusma ise daha ender ortaya çıkar. Reflü; yemek borusu, mide ve bağırsak sistemi dışındaki sistemlerde de belirtilere yol açabilir.  Reflü öksürüğe, ses kısıklığına, diş çürüklerine ve boğaz arısına neden olabilir.

Asit Reflüsü nedenleri nedir?

Alt yemek borusu kası mideden yemek borusuna kadar yiyeceklerin ve asitlerin geri gelmesini engellemektedir. Üst yemek borusu kasıysa yiyeceklerin ve asitlerin gırtlağa akmasını engeller. Alt yemek borusu kası zayıf olduğunda ve sıkı kapanmadığı taktirde asit reflüye neden olmaktadır.

Asit Reflüsü risk faktörleri nedir?

Uzmanlar asit reflünün stresin tetikleyici bir unsur olduğunu vurgulamaktadır. Sigara, alkol, ve asitli yiyecekler, bir defada çok fazla yemek yemek yani yanlış beslenme alışkanlıkları da asit reflü oluşumu riskini artırmaktadır.

Asit Reflüsü komplikasyonları nedir?

Asit reflü ile yutma borusunun altında tahriş ve yaralanma sürdükçe burada darlık oluşumu riski çoğalır. Bu durum çok uzun süre devam ederse bu bölgede kanser gelişimi riskine sebebiyet verir.

Doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Asit reflüsünde doktor randevusu öncesi kullanılan ilaçları, şikayetleri ve beslenme stili hakkında detaylı bilgilerin not edilip doktor ile paylaşmanız faydalı olacaktır.

Asit Reflüsü tetkik yöntemleri nelerdir?

Hasta hemen bir Gastroenteroloji uzmanına gitmelidir. Asit reflünün tanısı ancak endoskopi yoluyla konulur. Yutma borusunu, mideyi ve on iki parmak bağırsağı ayrıntılı şekilde incelenmektedir. Bunun yanında sıkıntının nerede olduğu endoskopi ile kolayca anlaşılmaktadır.

Asit Reflüsü tedavi yöntemleri nelerdir?

Asit reflüsü tanısı konmuş bir hastanın ilk tedavi seçeneği ilaç tedavisidir. Verilen ilaçlar ile midedeki asit üretimi azaltılarak şikayetleri ortadan kaldırmaya çalışılmaktadır. Bununla birlikte doktorunuzun size vereceği beslenme terapileri bu şikayetlerinizin kontrol altına alınmasına yardımcı olacaktır.

Asit Reflüsü yaşam stili önerileri

Asit reflüsünden kurtulmak için öncelikle öğünlerde çok fazla yemekten kaçınılmalıdır. Özellikle akşam yemeklerine dikkat edilmelidir. Çünkü yemekten hemen sonra uzanmak asidin mideden kaçmasını kolaylaştırmaktadır. Akşam yemeği yatmadan iki saat önce yenilmelidir.

Hastalar yatarken vücudun üst kısmı ile başlarının yüksekte olmasını sağlayacak yastıklar kullanmak zorundadır. Sigara, alkol ve asitli yiyeceklerden uzak durmalı, çok fazla yemek yerine sık öğünlerde az az besin alınmalıdır. Bol bol su tüketilmeli, karın bölgesini sıkan kıyafetlerden kaçınılmalıdır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Asherman Sendromu Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Ashermann Sendromu veya diğer tabiriyle “rahim içi yapışıklıklar”; rahim boşluğunun bir bölümünde veya tamamında meydana gelen ve bu boşluğun kapanması, tıkanması ile sonuçlanan yapışıklıklardır. Yapışıklıklar tıbbi literatürde “adezyon” veya “sineşi” olarak da geçer.

Rahim içi yapışıklıklar tıbbi literaturde “intrauterin sineşi” veya “intrauterin adezyon” olarak da geçmektedir.

Ashermann Sendromu nasıl oluşur?

Hasara uğramış rahim duvarlarının iz bırakarak iyileşmesi sonucu oluşur.

Asherman sendromu en sıklıkla küretaj (kürtaj), sonrasında gelişmektedir. Bunu, spiral kullanım sonrası ve endometrit (rahim içi dokusunun enfeksiyonu) gibi rahim içi bölgesindeki irritasyonlar izlemektedir. Çocuk doğurmamış olan kadınlarda kürtaj ve spiral uygulamasının önerilmemesinin nedeni de budur.

Yapışıklıklar çoğu kez gebeliği takiben plasental doku kalıntıları için yapılan küretaj sonrası meydana gelmektedir.

Diğer sebepler arasında ise doğum, sezaryen, myom çıkarımı ameliyatı (myomektomi), düşük (abort) yapma, rahim içi kanamalar veya tüberküloz enfeksiyonu sayılabilir. Bazen menopoz sonrası dönemdeki kadınlarda kendiliğinden de gelişebilir.

Asherman Sendromu belirtileri nedir?

Asherman Sendromu’nun en fazla görülen belirtisi kadının kürtaj işleminden sonra gördüğü adet dönemlerinde alıştığı adet kanamalarının miktarının azalması veya kürtaj sonrasında ilaç tedavisi verilmesine rağmen hiç adet görülmemesidir. Tekrarlayan düşükler ve gebe kalamama da Asherman Sendromu belirtisi olabilir.

Asherman Sendromu nedenleri nedir?

Asherman Sendromu’nun en büyük nedeni usulsüzce yapılan kürtajlardır. Kürtajlarda rahim içi tabakasının yüzeysel ve kanama sorunu yaratan kısımları dışarı alınmaktadır ve rahim iç tabakası yenilenmesinden sorumlu derin tabaka yerinde bırakılarak işlem sürmektedir.

Usulsüz yapılan kürtaj işlemiyle rahimde olan derin tabaka zarar görmekte ve zarar gören bölgeler birbirine yapışarak işlev bozukluğu meydana gelmektedir. Usulsüz kürtajların yanı sıra miyom çıkarılma ameliyatları ve sezaryen sonrasında da çok az da olsa Asherman Sendromu oluşumu görülmektedir. Cerrahi girişim olmaksızın da görülen Asherman Sendromu özellikle şiddetli pelvik iltihabı hastalıklarının sonucunda da meydana gelmektedir.

Asherman Sendromu risk faktörleri nedir?

Kısa aralıklarla sık sık tekrarlanan kürtajlar, kürtaj uygulandığında rahimde enfeksiyon oluşumu Asherman Sendromu riskini artırmaktadır.

Asherman Sendromu komplikasyonları nedir?

Asherman Sendromu tekrarlayan düşükler, geride biriken kanın yaptığı ağrı ve riskli gebelik durumlarına yol açmakla birlikte hiç adet görememe, adet kanamasında azalma ve kısırlık gibi durumlara neden olur.

Doktor Randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Asherman Sendromu’nda doktor randevusu öncesi kürtaj girişimleri, kullandığınız tüm ilaçları, şikayetlerinizi detaylı biçimde not edip doktorunuz ile paylaşmanız faydalı olacaktır.

Asherman Sendromu tetkik yöntemleri nelerdir?

Asherman Sendromu muayenede kendini belli etmez. Ultrasonografide endometrium normale yakın görülür. Rahim içine sıvı verilerek yapılan ultrasonografide rahim boşluğundaki yapışıklıklar görülür. Kesin tanı için histerosalpingografi (HSG, rahim filmi) çekilmesi gerekmektedir.

Asherman Sendromu tedavi yöntemleri nelerdir?

Asherman Sendromu tedavileri cerrahidir ve yapışıklıkların kesilmesi yoluyla uygulanır. Bu işlem histeroskopi işlemidir. Normal muayene pozisyonunda histeroskop denilen alet kullanılarak rahim içi boşluğun görüntülenmesi girişimlerini sağlayan bir endoskopik işlem olan histeroskopi yöntemi ile rahim içindeki yapışıklıkları görerek daha etkili ve başarılı bir tedavi mümkündür.

Yapışıklıklar giderildikten sonra yeniden oluşumu engellemek amacı ile hastaya kısa süreli spiral ya da balon konulmaktadır. Bu işlemlerden sonra hastaya ilaç tedavisi başlanır. Verilen ilaç tedavisi ise endometrium tabakasının gelişmesi için östrojen hormonudur.

Asherman Sendromu yaşam stili önerileri

Asherman Sendromu’nun oluşmaması için hastanın sık sık ve usulsüz tekrarlanan kürtaj işlemlerinden kaçınması gerekmektedir. Kürtaj işlemlerinin çoğunluğu gebelik sonlandırılmasına dayanmaktadır. Bu yüzden hastanın gebelik önleyici teknikleri doktoruna danışarak öğrenmesi ve kullanması yararına olacaktır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

EuroLeague’de Türk Derbisinin Galibi Fenerbahçe

Fenerbahçe Beko, Turkish Airlines EuroLeague 23. hafta maçında Darüşşafaka Tekfen’i 97-75 mağlup etti. Fenerbahçe, böylece 23. maçında 20. galibiyetini aldı.

Karşılaşmada ilk hücum Fenerbahçe Beko’dan gelirken, Fenerbahçe, bu hücumdan Erick Green’in 2 sayılık basketiyle döndü(0-2). Darüşşafaka Tekfen ise Michael Eric ve Zanis Peiners’le yakaladığı 5-0’lık seriyle skoru 5-2’ye getirdi.

Ali Muhammed ve Luigi Datome’yle rakibine cevap veren Fenerbahçe Beko, maçın ilk 3 dakikasını 5-8 öne geçti. Ev sahibi takımın maçı dengede tutma gayretine karşın Fenerbahçe Beko, Datome ve Ahmet ikilisiyle 5 sayılık farkı yakaladı(10-15).

TV molasına da 10-15’lik üstünlükle giren Fenerbahçe Beko, mola dönüşünde Ali Muhammed, Marko Guduric ve Nicolo Melli’nin basketleriyle 10-24’lük üstünlüğü yakaladı. Darüşşafaka Tekfen, bu bölümde Mert Akay’ın faul çizgisinden bulduğu şutlarla nefes alırken; periyotu 12-26’lık skorla önde tamamlayan Fenerbahçe Beko oldu.

İkinci çeyreğin ilk basketi ev sahibi takımda Stanton Kidd’ten geldi(14-26). Fenerbahçe Beko, Melih Mahmutoğlu ve Jan Vesely’nin skor yüküne ortak olmasıyla farkı açmaya devam ederken(14-30), Darüşşafaka Tekfen, Peiners ve Michael Eric’le maça tutunmaya çalıştı(16-30). İlk 5 dakikalık bölümü 22-35 önde geçen Fenerbahçe Beko, çeyreğin geriye kalan bölümünde Datome ve Guduric’in basketleriyle skor üretmeye devam etti ve soyunma odasına 35-46’lık skorla önde girdi.

Üçüncü çeyreğin ilk 5 dakikalık bölümü karşılıklı basketlerle geçilirken Fenerbahçe Beko, farkı 24 sayıya kadar çıkardı(39-63). Çeyreğin devamında da üstün oyununu sürdüren Fenerbahçe Beko, skorer isimlerin elinden bulduğu basketlerle final periyotuna 48-73 önde girdi.

Darüşşafaka Tekfen final periyotuna 8-0’lık bir seriyle başlarken, bu seri Ahmet Düverioğlu’nun faul çizgisinden bulduğu isabetli şutla noktalandı(56-74). Devamında Toney Douglas ve Ali Muhammed’in karşılıklı basketleriyle geçen ilk 5 dakika sonunda Fenerbahçe Beko, farkı 22 sayıya çıkardı(61-83).  Çeyreğin devamındaysa Tarık Biberovic ve Egehan Arna gibi oyunculardan da katkı alan Fenerbahçe Beko, mücadeleden 97-75 galip ayrıldı.

Paylaşın

Fenerbahçe 3 – 1 İkbal Afyon Belediye Yüntaş

Fenerbahçe Erkek Voleybol Takımı, Efeler Ligi’nin 20. haftasında İkbal Afyon Belediye Yüntaş’ı konuk etti. Fenerbahçe, setlerini 25-13, 25-27, 25-7 ve 25-19 önde tamamladığı karşılaşmadan 3-1 galip ayrıldı.

Mücadeleye iyi bir başlangıç yapan Fenerbahçe, teknik molaya 12-6 önde girdi. İlk setin ikinci bölümünde de konuk ekibe fırsat vermeyen Fenerbahçe, seti 25-13 almayı başardı. Karşılıklı sayılara sahne olan ikinci sete Fenerbahçe, teknik molaya 12-10 önde girdi. Oldukça çekişmeli geçen setin sonunda konuk ekibin sayılar bulmasına engel olamayan Fenerbahçe, seti 25-27 kaybetti.

Üçüncü sette tam bir takım oyunu sergileyen Fenerbahçe, Klinkenberg’in sayısıyla başlayan ve Ter Maat ile sona eren 10-0’lık seriyle ve yaptığı etkili savunmayla skoru 18-3’e kadar getirdi. Son bölümde de etkili oyununu sürdüren Fenerbahçe, seti 18 sayı farkla 25-7 önde tamamlamayı başardı.

Dördüncü set, iki takımın da karşılıklı sayılarıyla başlarken; Fenerbahçe, teknik molaya 11-12 geride girdi. Oldukça çekişmeli geçen son bölümde Fenerbahçe, rakibine fırsat tanımadı ve seti 25-19, karşılaşmayı ise 3-1 kazanmayı başardı.

Paylaşın

Fenerbahçe Opet – Nilüfer Belediyespor: 3- 0

Fenerbahçe Opet Kadın Voleybol Takımı, Sultanlar Ligi 20. haftasında konuk olduğu Nilüfer Belediyespor’u oldukça çekişmeli geçen karşılaşma sonucu 3 – 0 mağlup etti.

Karşılıklı sayılarla başlayan ilk sette teknik molaya 11-12 önde giren Fenerbahçe, molanın ardından hem hücumda hem de savunmada etkili oynadı ve seti 16-25 kazanmayı başardı.

İkinci set ev sahibi ekibin sayısıyla başlarken, Fenerbahçe Bricio ile durumu 1-4 yaptı. Fenerbahçe, teknik molaya 11-12 önde girerken; molanın ardından ev sahibi ekip 3-0’lık bir seriyle 14-13 öne geçti. Fatma Yıldırım ve Bricio’nun sayılarıyla tekrar öne geçen Fenerbahçe, seti de 21-25 önde bitirmeyi başardı.

Üçüncü sete de iyi başlayan Fenerbahçe, teknik molaya 6-12 önde girdi. Molanın ardından Nilüfer Belediyespor üst üste sayılar buldu ve skoru 13-16’ya getirdi. Fenerbahçe, son bölümü oldukça çekişmeli geçen seti 20-25 önde tamamlarken, mücadeleyi ise 3-0 kazandı.

Paylaşın

Fenerbahçe, Beşiktaş Maçına Hazır!

Fenerbahçe, Süper Lig’in 23. haftasında deplasmanda karşılaşacağı Beşiktaş maçı hazırlıklarını Can Bartu Tesisleri’nde yaptığı antrenmanla tamamladı. Fenerbahçe, Beşiktaş ile Pazartesi günü saat karşılaşacak.

Teknik Direktör Ersun Yanal yönetimindeki antrenman, saat 18.00’de başladı.

Üst sahada ısınma ve koordinasyon hareketleriyle başlayan antrenmanda 3 gruba ayrılan oyuncular, 5’e 2 top kapma ve pas çalışması yaptı.

Dar alanda gerçekleştirilen çift kale maçlarla devam eden idman, taktiksel ve bireysel çalışmalarla noktalandı.

Fenerbahçe, Vodafone Park’ta 25 Şubat Pazartesi günü saat 21.00’de karşılaşacağı Beşiktaş maçı hazırlıklarını tamamlayarak Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri’nde kampa girdi.

Paylaşın

Arteriovenöz Malformasyon Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Arteriovenöz Malformasyon, beyindeki atar damar ve toplar damarlar arasında, normalde olmaması gereken bir takım bağlantıların olması durumuna denir. Doğuştan olan bir bozukluk olan Arteriovenöz Malformasyon’ların nedeni bilinmemektedir.

Arteriovenöz Malformasyon belirtileri nedir?

Başağrısı (ani başlayan, tek bir yerde veya her yerde, bazen migren ağrısına benzeyen), başağrısıyla birlikte olan kusma, görme bozuklukları (görmede azalma, çift görme, bulanık görme), havale geçirme, vücudun herhangi bir yerinde kas güçsüzlüğü, bilinç değişiklikleri (uykuya eğilim, kafa karışıklığı, yer-kişi-zaman isimlerini karıştırma, sinirlilik), ense sertliği. Bunların yanı sıra şu bulgular da ortaya çıkabilir: konuşma bozukluğu, koku almada bozukluk, bayılma, hareket bozukluğu, yüz felci, ani göz kapağı düşmesi, baş dönmesi.

Arteriovenöz Malformasyon nedenleri nedir?

Arteriovenöz malformasyonların nedenleri bilinmemekle birlikte genetik yatkınlık arteriovenöz malformasyon oluşumuna neden olmaktadır.

Arteriovenöz Malformasyon risk faktörleri nedir?

Ailede bir başkasında da arteriovenöz malformasyon hastalığı var ise oluşma olasılığı çok yüksektir. Arteriovenöz malformasyonlar erkeklerde kadınlara oranla daha fazla görülmektedir.

Arteriovenöz Malformasyon komplikasyonları nedir?

Arteriovenöz malformasyonlar beyin kanamalarına, beyin dokusunda düşük oksijene, ince yada zayıf kan damarlarında anevrizmalara, beyin içinde sıvı birikimine yani hidrosefaliye neden olmaktadır.

Doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Arteriovenöz malformasyonda doktor randevusu öncesi şiddetli ağrı, güçsüzlük, uyuşma, görme kaybı gibi şikayetlerinizi ve şikayetlerinizin ne zaman başladığı hakkında detaylı bilgileri not edip doktorunuz ile paylaşmanız faydalı olacaktır.

Arteriovenöz Malformasyon tetkik yöntemleri nelerdir?

Arteriovenöz malformasyonların tanısını serebral anjiografi, bilgisayarlı tomografi, beyin omurilik sıvısı testi ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ile tetkik etmek mümkündür.

Arteriovenöz Malformasyon tedavi yöntemleri nelerdir?

Arteriovenöz malformasyonların birkaç tane tedavi seçeneği mevcuttur ve tedavi anormal damarların büyüklüğü ile konumuyla bağlantılıdır. Klinikte sadece baş ağrısı veya nöbetler gibi şikayetler varsa tedavide sadece ilaçlar kullanılabilir. Arteriovenöz malformasyonlar için bir diğer yöntem cerrahi olarak çıkarılmasıdır (rezeksiyon).

Endovasküler embolizasyon yönteminde kasık damarından ince bir kateter ile arteriovenöz malformasyon alanına ulaşılır ve arteriovenöz malformasyonu besleyen damar özel maddelerle tıkanılır. Stereotaktik radyocerrahi (Gamma Knife) ile Arteriovenöz malformasyonları yok etmek için tam odaklanmış radyasyon kullanılmaktadır.

Arteriovenöz Malformasyon yaşam stili önerileri

Arteriovenöz malformasyonlar için sık sık doktor kontrollerinde bulunulması, tedavilerini zamanında yaptırması hastanın yararına olacaktır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın