Kaklık Mağarası Ve Keloğlan (Dodurgala) Mağarası

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor… Mağaralar, ülkemizde 1970’lerden sonra başta turizm olmak üzere çeşitli ekonomik amaçlarla kullanılmaya başlanmıştır.

Denizli ili sınırları içerisinde yer alan Kaklık Mağarası ve Keloğlan (Dodurgala) Mağarası’da turizm açısından ülkemizin önemli değerlerindendir.

Denizli’ye yolu düşen herkesin mutlaka görmesi gereken birer doğa harikası olan bu mağaraları gelin biraz tanıyalım:

Kaklık Mağarası

Denizli Ankara karayolunda Denizli il merkezine 30 km. mesafede Honaz ilçesi Kaklık Kasabasındadır. Mağaralar insanların ilk doğal barınaklarına oluştururlar. Bu nedenle uzun yıllardan beri araştırmacıların dikkatlerini üzerlerine çekmiş ve ayrıntılı araştırmalara konu olmuştur.

Ancak bu özelliklerinin yanında mağaralar içlerinde sakladıkları gizli güzelliklerin keşif ve seyrinin insanlara verdiği mutluluk,mağaracılığın son yıllarda bir bilim dalı olarak karşımıza çıkarmaktadır.

Bunun yanında bir spor dalı olarakda karşımıza çıkmaktadır. Kaklık Mağarası damlataşı, sarkıtları ve dikitleriyle süslü olup, Pamukkalede bulunan travertenlere benzer ,traverten basamaklarıyla eşine rastlanmaz güzellikte olup, Küçük Pamukkale veya Mağara Pamukkale olarak adlandırılmaktadır.

Mağara içerisinde bol miktarda termal su bulunmaktadır. Berrak, renksiz ve kükürt kokulu olan bu su varlığı bazı cilt hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir.

Ayrıca mağaranın yakınında ziyaretçilerin istifadesine sunulmak üzere yapılan yüzme havuzu, küçük amfi tiyatro, seyir alanları, kafeterya ve kameriyeler mayıs 2002 tarihinden itibaren turizmin hizmetine sunulmuştur.

Düden-kaynak, çöküntü obruğu konumlu aktif bir magara olan “Kaklık Mağarası”nın çevresi; Mesozoik kireçtaşları, Eeosen marn, kil, kumtaşı ve konglomeraları, miyosen-pliyosen yaşlı kil, kum, Marn ve kalkerler ile kuveternere ait traverten ve alüvyonlardan meydana gelmiştir.

Kaklık Mağarasının doğrudan gün alan ve sürekli damlayan veya akan duvarlarında, sık bir yosun ve küçük yapraklı sarmaşık türü bitkiler gelişmiştir. Aydınlanmaya bağlı olarak gün içinde yeşilin değişik tonlarını alan bu bitkiler, mağaraya ayrı bir güzellik katmıştır.

Keloğlan (Dodurgala) Mağarası

Dodurgalar Keloğlan İni Mağarası Denizliye 60 km mesafedeki Acıpayam İlçesinin 18 km doğusundaki Dodurgalar Kasabasının 3 km batısındaki Mallı Dağın Doğu yamacında yer alır.

Batı Anadolu ve Ege Bölgelerini Akdenize bağlayan Denizli-Antalya Karayolu bu mağaranın hemen yakınından geçmektedir. Toplam uzunluğu 145 m olup, yatay olarak gelişmiş geçit konumlu fosil bir mağaradır.

Mağaranın içindeki bol miktardaki sarkıt, dikit, sütün, makarna sarkıtı ve örtü damlataşları bu mağarayı adeta damlataş ormanına döndürmüştür.

Bu nedenle Turizm amaçlı kullanıma çok uygun bir yerdir. 2003 yılında turizme kazandırılmış olup sosyal imkanlar mevcuttur.

Denizli’de gezilecek yerler

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor. Başlangıcı Kalkolitik Çağa kadar uzanan Denizli, bereketli bir bölge olarak, Luvia, Frig, Pers, Yunan ve Roma gibi medeniyetlerin merkezi olmuştur.

Eski kent, modern şehrin 6 kilometre kuzeyindedir ve Antiokos tarafından inşa edilmiş ve eşi Laodikea’nın adını almıştır. Şehirden, Hristiyanların Vahiy Kitabında yedi kiliseden biri olarak bahsedilmektedir. Yakındaki Triopolis şehri ise, piskoposların merkezi olarak biliniyordu.

Denizli’deki tarihi kalıntılardan en önemlisi, diğerlerinden daha iyi korunmuş olan Roma ve Bizans kalıntılarıdır. Daha sonra Selçuklular ve Osmanlılar, İslam mimarisinin güzelliklerini Denizli’ye eklemiştir.

Denizli’ye nasıl gidilir?

Denizli’ye trenle ve karayolu ile kolaylıkla ulaşılabiliyor. Çardak ilçesinde bulunan havaalanına İstanbul’dan uçuşlar bulunuyor.

Paylaşın

Denizli’nin Tarihi Pazar Yeri: Kaleiçi Çarşısı

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor… Kaleiçi adı verilen bir iç kale olan alışveriş yeri; Denizli’nin ilk kurulduğu yer olarak tarih sahnesinde karşımıza çıkmaktadır.

Elimizde en eski belge olarak bulunan ve 1926-30’lu yıllarda bir Fransız topograf tarafından 1/200 ölçeğinde çizilen kale, yaklaşık 280m uzunluğunda ve 160m genişliğindeki bir alanı kaplamaktadır.

Bu plana göre; Kaleiçi Kalesi’nde güney kısım hariç, dükkânların kale duvarına bitişik tek sıra halinde yapıldığı görülür. Güney tarafta; Bayramyeri Kapısı ve buna bağlı olarak yapılan en yoğun alışveriş alanının bulunduğu Tuhafiyeciler Caddesi, Başbanbaşı Sokak, Hasırcılar Sokağı ve Yemişçiler Sokağı yer alır.

Sur dışında Merkez Efendi Sokağı ve Sarayköy Caddesi takip edildiğinde, Dörtçeşme Kapısı ve buna bağlı olarak solda Kadın Pazarı, karşısında Keten Pazarı ve Bostanpazar Sokağı bulunur. Dörtçeşme Cami geçilince batı tarafta tek sıra dükkânların yer aldığı Başbanbaşı Sokağı’nın devamı yer alır.

Kuzey tarafta Hal Kapısı ve bu kapıdan girildiğinde kuzeydoğu yöne ilerlenirse Çilingirciler Sokağı’nın yer aldığı dükkân sıraları bulunur. Doğu tarafta Demirciler Kapısı ve buna bağlı Zahire Pazarı Sokağı, güney tarafta ise
Çilingirciler Sokağı’nın devamı yer alır.

Sur dışından Belediye Caddesi güneye doğru takip edildiğinde Küçük Kapı ve Çuhacılar Meydanı’na ulaşılır. Bu planda kalenin iç kısımlarında herhangi bir yapı çizilmemiştir.

Günümüzde Dört Çeşme tarafında, Eski Marangoz atölyelerinin bulunduğu kısımdan katlı hal-pazar binasına kadar olan 50m’lik bir alanın önü açılmış ve buradaki sur duvarları açığa çıkarılmıştır . Buradaki sur duvarları yer yer 3-4m ayaktadır.

Duvarlar traverten taşlardan kireç harçlı örülmüş her iri taş sırasının aralarına daha küçük taşlar ve tuğla parçaları yerleştirilmiştir. Taş sıralarının yüksekliği 25-30cm arasında değişmektedir. Bu duvarlarda yer yer mermer mimari bloklar ve lahit kapağı parçası gibi devşirme malzemeler kullanılmıştır.

Özellikle buradaki surlarda iri traverten blokların kırılarak daha küçük parçalara ayrılıp ikinci kez kullanıldığı  görülmektedir. Sur duvarlarında kullanılan travertenlerin tipi ve gözenekleri tamamen Laodikeia’daki mimari yapılarda kullanılanlara benzemektedir.

Sur duvarları yer yer planda da görüldüğü gibi üçgen çıkıntılı istinat ayaklarla sağlamlaştırılmıştır.Burada zaman zaman yapılan çalışmalarda Bizans Dönemi sırlı seramik parçaları da çıkmaktadır.

Diğer taraftan Saraylar Mahallesi’nde Selçuklu sikkelerinin çıktığı parselde yapılan hafriyat çalışmalarında Kaleiçi’ne, Başpınar’dan su sağlayan pişmiş toprak künkler ile Bizans pithos ve seramik parçaları da ele geçmiştir.

Yine Kaleiçi’nde bulunan ve olasılıkla pencere lentosu olabilecek kabartmalı mermer parça, buradaki Bizans yerleşimlerinin diğer mimari kalıntısıdır.

Bu mermer pencere lentosunun ön yüzünde yer alan bitkisel bezemelerin yaprak uçlarının kıvrımlı volüt şeklinde döndürülerek verilmesi, üç basamaklı kaide  üzerinde yer alan ve uçları ikişerli yuvarlak gözlü sona eren görünüm M.S.10. ve 11 y.y.larda çok kullanılan bir süsleme biçimidir.

Denizli’de gezilecek yerler

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor. Başlangıcı Kalkolitik Çağa kadar uzanan Denizli, bereketli bir bölge olarak, Luvia, Frig, Pers, Yunan ve Roma gibi medeniyetlerin merkezi olmuştur.

Eski kent, modern şehrin 6 kilometre kuzeyindedir ve Antiokos tarafından inşa edilmiş ve eşi Laodikea’nın adını almıştır. Şehirden, Hristiyanların Vahiy Kitabında yedi kiliseden biri olarak bahsedilmektedir. Yakındaki Triopolis şehri ise, piskoposların merkezi olarak biliniyordu.

Denizli’deki tarihi kalıntılardan en önemlisi, diğerlerinden daha iyi korunmuş olan Roma ve Bizans kalıntılarıdır. Daha sonra Selçuklular ve Osmanlılar, İslam mimarisinin güzelliklerini Denizli’ye eklemiştir.

Denizli’ye nasıl gidilir?

Denizli’ye trenle ve karayolu ile kolaylıkla ulaşılabiliyor. Çardak ilçesinde bulunan havaalanına İstanbul’dan uçuşlar bulunuyor.

Paylaşın

İpekyolu: Akhan Ve Çardakhan Kervansarayı

İpek Yolu, bugün de olağanüstü bir tarihsel ve kültürel zenginlik sunmaktadır. Bu yol, Orta Asya’yı Avrupa’ya bağlayan bir ticaret yolu olmasının ötesinde, 2000 yıldır bölgede yaşayan kültürlerin, dinlerin, ırkların da izlerini taşımaktadır. 

“İpek Yolu–Han ve Kervansarayların Turizme Kazandırılması” projesi kapsamında; Kültürel mirasın en önemli unsurlarından ve çoğu doğaya, çevresel etkenlere yenik düşmüş olan han ve kervansarayların korunması, bir koruma kullanma dengesi içerisinde yaşatılarak “Tarihi İpek Yolu”nun canlandırılması planlanmıştır.

Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin de bağımsızlıklarını kazanmalarından sonra, İpek Yolu’nun hem bir ticaret yolu, hem de tarihsel ve kültürel değer olarak yeniden canlandırılması gündeme gelmiştir.

Bu nedenle, ilk etapta ana tur güzergahları ile çakışan ıpek Yolu üzerinde değerlendirilmesi düşünülen, han ve kervansaraylara ilişkin ön etüdler yapılmış ve 11 adet kervansaray belirlenmiştir. Belirlenen bu kervansaraylardan 2 tanesi Denizli’de yer almaktadır.

Akhan Kervansarayı

Denizli–Afyon karayolunun 7. Km.sinde bulunan han, aynı adı taşıyan köyün hemen girişinde yer alır. Anadolu Selçuklularının batıdaki son kervansaraylarından olan ve iki kitabesi bulunan Ak Han sultan hanları şemasına uymakla beraber, oldukça küçük bir handır.

Han’ın iki kitabesi bulunmaktadır. Kapalı olan kısmı 1253 (H.651) yılında, avlu 1254 (H.652) de tamamlanmıştır. Yaptıran Vali Seyfettin Karasungur bin Abdullah’tır. Kitabede II. ızzettin Keykavus’un adı geçmektedir. Simetrik bir plan göstermeyen kervansaray açık ve kapalı bölümlerden oluşmaktadır.

Toplam 1100m2’lik bir alan üzerine oturmakta olup, kare bir avlu ve derinlemesine dikdörtgen bir holden oluşmaktadır. Kapalı mekan derinlemesine iki sıra paye ile üç sahına ayrılmıştır. Ortada bulunan sahın yan sahınlardan daha geniş ve yüksek tutulmuştur.

Üst kısım tonoz ile örtülmüştür. Sivri kemerli niş biçiminde portali, basık kemerli giriş kapısı ile yarım metre dışa taşmıştır. Üzerinde bulunan kitabesi ile oldukça sade bir görünüşe sahiptir. Kapalı mekanın simetrik düzenlemesine karşın avluda asimetrik bir plan karşımıza çıkmaktadır.

Avlu girişinin sağ tarafındaki bölümde, iki katlı mekanlar, bir eyvan ve iki kapalı birim yer almasına rağmen, diğer tarafta revaklar ve kapalı mekana bitişik tonozlu iki mekan yer almaktadır.

Han’ın avlu portali geometrik ve plastik süslemeleri ile oldukça görkemlidir. Portalde görülen en önemli özellik ise, Konya-Karatay Han ile rekabet edecek derecede figürlü süslemelere sahip olmasıdır.

Geyik, sfenks, kuş, kartal, aslan, ejder vb. hayvan figürleri, gamalı hac motiflerinin aralarına yerleştirilmiş, oldukça grift bir süsleme oluşturulmuştur.

Mimari bakımdan önemli bir şaheser olan Ak Han’ın bazı bölümlerinde ince işçilik istemeyen kesme taş kullanılırken, avlunun güney ve batı cephesi orijinal düzgün mermer kaplamadır. Yapının içinde ve dışta devşirme taş malzeme yoğun olarak göze çarpmaktadır.

Çardakhan Kervansarayı

Denizli–Afyon karayolunun solunda ve Çardak ilçe merkezinin içinde bulunan bu han, portali üzerindeki yedi satır kitabesine göre, Alaeddin Keykubat zamanında, onun azadlı kölesi ve emirlerinden Esededdin Ayaz bin Abdullah el şahabi tarafından yaptırılmıştır.

1230 (H.627) yılı Ramazan ayında bitirilmiş ve kitabesine göre “Ribat” olarak yapılmıştır. Doğu-batı doğrultusunda inşa edilen han, oldukça geniş kare avlusu ve altı bölümlü, beş sahından oluşan holü ile sultan hanlarının sadeleşmiş bir benzerini oluşturmaktadır.

Kapalı mekan doğu-batı ekseninde dikdörtgen planlıdır. Derinlemesine dört sıra halinde ve her bir sırada beşer paye kullanılması ile beş sahın oluşturulmuştur. Han Dinar ilçesine bağlı olduğu dönemlerde “Hanabat” ismiyle anılmakta ve Kurtuluş Savaşı sırasında da zahire ambarı olarak kullanıldığını kaynaklardan öğreniyoruz.

Denizli’de gezilecek yerler

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor. Başlangıcı Kalkolitik Çağa kadar uzanan Denizli, bereketli bir bölge olarak, Luvia, Frig, Pers, Yunan ve Roma gibi medeniyetlerin merkezi olmuştur.

Eski kent, modern şehrin 6 kilometre kuzeyindedir ve Antiokos tarafından inşa edilmiş ve eşi Laodikea’nın adını almıştır. Şehirden, Hristiyanların Vahiy Kitabında yedi kiliseden biri olarak bahsedilmektedir. Yakındaki Triopolis şehri ise, piskoposların merkezi olarak biliniyordu.

Denizli’deki tarihi kalıntılardan en önemlisi, diğerlerinden daha iyi korunmuş olan Roma ve Bizans kalıntılarıdır. Daha sonra Selçuklular ve Osmanlılar, İslam mimarisinin güzelliklerini Denizli’ye eklemiştir.

Denizli’ye nasıl gidilir?

Denizli’ye trenle ve karayolu ile kolaylıkla ulaşılabiliyor. Çardak ilçesinde bulunan havaalanına İstanbul’dan uçuşlar bulunuyor.

Paylaşın

Yüzlerce Kuş Türünün Uğrak Noktası ‘Denizli’

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor… Kuşlar, tarihöncesi dönemlerden beri insanların büyük ilgisini çekmiştir. Kuşları inceleyen bilim dalına Ornitoloji (Kuşbilimi) denir.

Denizli ili sınırları içinde bulunan Işıklı Gölü, Süleymanlı Gölü ve Acıgöl-Çaltı (Beylerli) Gölü’de Ornitoloji bilimiyle ilgilenen bilim insanlarının uğrak noktalarındandır.

Acıgöl – Çaltı (Beylerli Gölü) 

Acıgöl, ızmir’den Afyon yönüne ilerleyen karayolu yakınında Denizli-Dinar arasında yer almaktadır. Göl 836 metre rakımda, alanı 16000 he. Civarındadır. Derinliği kışın 3-4 metre arasında değişmektedir.

Acıgöl’ün güneybatısında bulunan Çaltı (Beylerli) Gölünün suları tatlıdır. Suyu bir kanalla Acıgöl’e verilen gölde balıkçılık yapılmaktadır. Alanı 35 he. Civarındadır. Acıgöl-Çaltı Gölü Bölgesi’nde şimdiye kadar 203 kuş türü gözlenmiştir.

Bunlardan 22’si için kuluçka tespiti vardır. Bölgede en önemli kuluçka kuşları Toy ve Turna’ dır. Acıgöl’ü çevreleyen pınarlar çevresinde 10-11 çift’ lik bir Turna populasyonu kuluçkaya yatmaktadır.

Flamingo’nun bölgede düzenli olmayan aralıklarla kuluçkaya yatma olasılığı vardır.

Angıt, Suna, Leylek, Mısır Akbabası, Saz Delicisi, Uzunbacak, Kılıçgaga, Küçük Cılıbıt, Taş Bülbülü, bölgedeki diğer kuluçka kuşlarıdır. Puhu ve Yelpazekuyruk bölgede büyük olasılıkla kuluçkaya yatmaktadır.

Işıklı Gölü (Su Kuşları Koruma Alanı)

Işıklı Gölü Dinar’ın kuzeybatısında Çivril Ovasında yer alır. Taşıdığı potansiyel nedeni ile Denizli Milli Park Mühendisliği’nce “Su Kuşları Koruma Alanı” olarak tescili önerilmiştir.

Göl su kuşları için önemli bir yaşam ortamı oluşturmaktadır. Bölgede kuluçkaya yatan türlerden; Küçük Baladan, Alaca Balıkçıl, Küçük-Büyük Ak Balıkçıl, Erguvan Balıkçıl, Çeltikçi, Boz Kaz, Angıt, Pasbaş Dalağan, Deniz Kartalı, Saz Delicesi, Kızıl şahin, Uzunbacak, Gülen Sumru, Kır ıncikuşu önemli örneklerdir.

Kışın gölde gözlenen su kuşlarından; Küçük Karabatak,Büyük Ak Balıkçıl, Sakarca Kazı, Boz Kaz, Çamurcun, Kıl Ördek,  Kepçel, Batak Çulluğu örnek verilebilir.

Ayrıca Deniz Kartalı, Sakallı Akbaba, Gökçe Delice, Büyük Orman Kartalı, şah Kartal, Bıyıklı Doğan, Ulu Doğan bölgede kışlayan yırtıcılardır.

Denizli’de gezilecek yerler

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor. Başlangıcı Kalkolitik Çağa kadar uzanan Denizli, bereketli bir bölge olarak, Luvia, Frig, Pers, Yunan ve Roma gibi medeniyetlerin merkezi olmuştur.

Eski kent, modern şehrin 6 kilometre kuzeyindedir ve Antiokos tarafından inşa edilmiş ve eşi Laodikea’nın adını almıştır. Şehirden, Hristiyanların Vahiy Kitabında yedi kiliseden biri olarak bahsedilmektedir. Yakındaki Triopolis şehri ise, piskoposların merkezi olarak biliniyordu.

Denizli’deki tarihi kalıntılardan en önemlisi, diğerlerinden daha iyi korunmuş olan Roma ve Bizans kalıntılarıdır. Daha sonra Selçuklular ve Osmanlılar, İslam mimarisinin güzelliklerini Denizli’ye eklemiştir.

Denizli’ye nasıl gidilir?

Denizli’ye trenle ve karayolu ile kolaylıkla ulaşılabiliyor. Çardak ilçesinde bulunan havaalanına İstanbul’dan uçuşlar bulunuyor.

Paylaşın

Denizli’nin Değerlerinden ‘Honaz Dağı Milli Parkı’

Yıl boyunca yerli ve yabancı birçok turistin uğrak noktalarından Denizli, botanikçilerinin ilgisini çekmektedir. Denizli’nin “Honaz Dağı Milli Parkı, Kartal Gölü-Karaçam Ormanı Tabiatı Koruma Alanı” Botanik Turizmi’ne uygun yerlerdendir.

Honaz Dağı Milli Parkı önemli kaynak değerlerinden birisi bitki topluluğu’ (flora) dur. Bölge 150 yıldan beri  dünya botanikçilerinin ilgisini çekmektedir.

Florasının özelliğinden dolayı 1995 yılında Doğal Sit Alanı olarak ta ilan edilmiştir. Milli Park sınırları içinde tespiti yapılan 964 tür bitkiden 122’si Türkiye için endemiktir.

Yani dünyanın hiçbir yerinde yetişmeyip sadece Türkiye’de yetişmektedir. Bunlardan Ballıbaba, Sığır  Kuyruğu ve Safran Honaz Dağı için endemiktir. Güveyotu ve Çan Çiçeği ise dünyada sadece Honaz Dağı ve Babadağ’da doğal olarak yetişmektedir. Dünyanın hiçbir köşesinde bulunmayan 43 tür bitki sadece Honaz Dağında yetişmektedir.

Kartal Gölü ve anıt orman civarı bitki florası yönünden çok zengindir. Yörede karaçam dışında ardıç, kara hindibağ, üçgül, sarı çiçekli gazal boynuzu ve yonca türünden alpin bitkileri içeren flora bilimsel değer taşımaktadır. Bölge de 200’den fazla bitki türü  bulunmaktadır.

Türkiye’nin en yaşlı karaçam mesçeresi olduğu için Karaçam Ormanı (Çiçekli Karaçam’da denir.) biyolojik bakımdan farklı bir genetik yapıya sahip olmaları nedeni ile  bilimsel araştırmalara ışık tutmaktadır. Ortalama 250-700 yaşında ve 30 metre yüksekliğinde olan bu karaçamların en yaşlısı 1266 yıllıktır ve çapı 1.35 metre çap ile 4.25 metre çevreye sahiptir.

Denizli’de gezilecek yerler

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor. Başlangıcı Kalkolitik Çağa kadar uzanan Denizli, bereketli bir bölge olarak, Luvia, Frig, Pers, Yunan ve Roma gibi medeniyetlerin merkezi olmuştur.

Eski kent, modern şehrin 6 kilometre kuzeyindedir ve Antiokos tarafından inşa edilmiş ve eşi Laodikea’nın adını almıştır. Şehirden, Hristiyanların Vahiy Kitabında yedi kiliseden biri olarak bahsedilmektedir. Yakındaki Triopolis şehri ise, piskoposların merkezi olarak biliniyordu.

Denizli’deki tarihi kalıntılardan en önemlisi, diğerlerinden daha iyi korunmuş olan Roma ve Bizans kalıntılarıdır. Daha sonra Selçuklular ve Osmanlılar, İslam mimarisinin güzelliklerini Denizli’ye eklemiştir.

Denizli’ye nasıl gidilir?

Denizli’ye trenle ve karayolu ile kolaylıkla ulaşılabiliyor. Çardak ilçesinde bulunan havaalanına İstanbul’dan uçuşlar bulunuyor.

Paylaşın

Denizli’nin Zümrüt Yeşili ‘Şelaleleri’

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor. Denizli’nin ‘Güney Şelalesi, Sakızcılar Asmaaltı Şelalesi, Homa (Gümüşsu) Şelalesi’ doğal güzellikleri ile gezilip görülmesi gereken yerler arasındadır.

Haber Kaos ekibi olarak Denizli il sınırları içinde bulunan Güney Şelalesi, Sakızcılar Asmaaltı Şelalesi, Homa (Gümüşsu) Şelalesi’ni sizler için araştırdık

Güney Şelalesi

Güney Şelalesi, Denizli ili, Güney ilçesi, Cinlere Koyu sınırları içinde yer almaktadır.   Güney ilçesinin yaklaşık 4 km. güneyinden gecen Menderes Nehri’nin kenarındadır.

Şelale doğal güzelliği bakımından görülmeye değer yerlerdendir. Denizli’ye 70 km uzaklıktaki gizli cennet, birinci derecede SİT alanıdır. Güney ilçe merkezinin 3 km uzağında Cindere dağı yamaçlarından çıkan sularla oluşuyor.

B. Menederes nehrine yaklaşık 20 m yüksekten nazlı nazlı dökülen şelale suyu kireçli, bunun sonucu olarak ta şelale yatağında kalker basamaklar ve çeşitli oluşumlar meydana getiriyor.

Gün doğumundan akşama dek izlenmesi gereken Güney Şelalesi gelin duvağı tül perde, yelpaze biçiminde zümrüt yeşili kadife görünümlü yosunlar üzerinde süzülen su damlaları yıllarca süren akışıyla sarkıt dikitleri olan Damlataş Mağarası oluşturmuş, şelale akış seti içinde oluşan mağara içinde yüzülebilen derinlikte bir de göl saklıyor.

Sakızcılar Asmaaltı Şelalesi

Çal ilçesine bağlı Sakızcılar Köyü’nde yer alan şelale eşsiz bir tabii güzellik sergilemektedir. Ağlayan Kaya olarak bilinen şelale, 30 metre yükseklikten dökülmektedir.

Yeşille suyun birleştiği şelalenin dibinde alabalık yetiştirilmektedir. “Hocanın Yeri” olarak bilinen yer ilçe halkı tarafından çok sevilen bir piknik yeridir.

Homa (Gümüşsu) Şelalesi

Çivril’in Doğu kesiminde, Çivril-Dinar yolu üzerinde ilçeye 30 Km. mesafedeki kasabaya buradaki suyun iyi niteliği nedeni ile Gümüşsu adı verilmiştir.

Gümüşsu Kasabasına 10 Km. uzağında bulunan Düzbey Köyünde II. Haçlı seferinin savaş alanı Miryakefalon adındaki tarihi alanı vardır.

Yaklaşık 30 metre yükseklikten şut yapan bir şelale bulunmaktadır. Suyu çok soğuk ve tatlıdır.

Denizli’de gezilecek yerler

Denizli gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor. Başlangıcı Kalkolitik Çağa kadar uzanan Denizli, bereketli bir bölge olarak, Luvia, Frig, Pers, Yunan ve Roma gibi medeniyetlerin merkezi olmuştur.

Eski kent, modern şehrin 6 kilometre kuzeyindedir ve Antiokos tarafından inşa edilmiş ve eşi Laodikea’nın adını almıştır. Şehirden, Hristiyanların Vahiy Kitabında yedi kiliseden biri olarak bahsedilmektedir. Yakındaki Triopolis şehri ise, piskoposların merkezi olarak biliniyordu.

Denizli’deki tarihi kalıntılardan en önemlisi, diğerlerinden daha iyi korunmuş olan Roma ve Bizans kalıntılarıdır. Daha sonra Selçuklular ve Osmanlılar, İslam mimarisinin güzelliklerini Denizli’ye eklemiştir.

Denizli’ye nasıl gidilir?

Denizli’ye trenle ve karayolu ile kolaylıkla ulaşılabiliyor. Çardak ilçesinde bulunan havaalanına İstanbul’dan uçuşlar bulunuyor.

Paylaşın

Zatürre Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Bakteriler başta olmak üzere çeşitli mikroorganizmalara bağlı olarak meydana gelen Zatürre (Pnömoni), kısaca akciğer dokusunun iltihaplanmasıdır. Bazı Zatürre türlerinde hasta kişiden sağlam kişilere doğrudan bulaşma riski vardır.

Ama hastalık çoğunlukla, hastanın kendi ağız, boğaz veya sindirim kanalında bulunan mikropların akciğere ulaşmasıyla meydana gelmektedir. Normal durumda hastalığa neden olmayan bu mikroplar, vücut savunması zayıf düşmüş kişilerde Zatürre oluşturur.

Zatürrenin belirtileri nelerdir?

Zatürre çoğu zaman belirtileri nedeniyle grip ile karıştırılmaktadır. Üşüme, titreme, solunum zorlukları, yorgunluk, sırt ağrıları, öksürük, yüksek ateş, baş dönmesi ve şiddetli baş ağrısı zatürrenin belirtileri arasında gelmektedir.

39-40 dereceye kadar çıkan yüksek ateş, titreme nöbetleri, balgam, nefes alırken göğüste hissedilen ağrı zatürrenin tipik belirtileri arasında gelmektedir. İştahsızlık, halsizlik, kuru öksürük, baş ağrısı, bulantı ve kusma gibi sinsi gelen belirtiler ise atipik belirtiler arasında sayılmaktadır.

Zatürrenin nedenleri nelerdir?

Zatürreye neden olan 30’dan fazla bakteri yer almaktadır. Bakteri ve virüslerin yanında toz, yabancı cisimler, zararlı ışınlar ve kimyasal etkenler de zatürreye neden olamaktadır. Ancak çoğunlukla bakteri, virüs ve mantarların akciğerde hava kesecikleri veya bronşları istila etmesi ile meydana gelmektedir.

Zatürrenin risk faktörleri nelerdir?

İleri yaş, sigara kullanımı, alkol kullanımı, kronik akciğer rahatsızlıkları, şeker hastalığı, kanser ve kemoterapi tedavisi ve bazı ilaçlar zatürreye yakalanma konusunda risk oluşturmaktadır. Bunun yanında kalp ve damar hastalığı olanlar, bebekler ve çocuklar risk grupları arasında gelmektedir.

Zatürrenin komplikasyonları nelerdir?

Zatürreye neden olan bakteri ve mikroplar yayılarak menenjit, peritonit, artrit gibi diğer enfeksiyonel hastalıklara neden olmaktadır. Yatan hastalarda bacak toplardamarında hasarlar meydana gelmekte ve hastanın hayatını tehlikeye sokmaktadır. Dikkat edilmediğinde ölüm durumlarıyla sıklıkla karşılaşılmaktadır.

Zatürre için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Zatürre belirtileri ağır grip belirtileriyle karıştırıldığı için yanlış tedaviler uygulanabilmektedir. Bu yüzden her belirtinin ve şikayetin detaylı olarak belirlenmesi ve doktora doğru şekilde aktarılması gerekmektedir.

Zatürrenin tetkik yöntemleri nelerdir?

Zatürrede doktorun yaptığı fizik muayene, akciğerin dinlenmesi, akciğer filmi ve kan testleriyle tanı konulmaktadır. Tanı koymada ortaya çıkan balgam, öksürük, nefes alırken göğüste hissedilen ağrı, üşüme ve titreme nöbetleri gibi belirtiler tanıyı desteklemektedir.

Zatürrenin tedavi yöntemleri nelerdir?

Zatürrede tedavi kişiden kişiye göre değişmektedir. Genellikle evde bakımı ve tedavisi yapılan hastaların yanında ileri yaşta olan, belirtilerin ağır olduğu ve yoğun bakım desteği gereken hastalar hastane ortamında tedavi edilmektedir.

Hastanede yatan hastalarda damardan antibiyotik tedavisi uygulanmaktadır. Antibiyotiklerin yanında serumla birlikte ağrı kesici, ateş düşürücü, balgam söktürücü ilaçlar da verilmektedir. Evde bakımda ise ağızdan alınan antibiyotik, ağrı kesici ve balgam söktürücülerle ilaç tedavisi uygulanmaktadır. Bunun yanında istirahat tedavide önem taşımaktadır.

Zatürre hastaları için yaşam stili önerileri

Zatürre hastalarında istirahat, beslenme ve ilaçlarının düzenli kullanılmasına dikkat edilmesi gerekmektedir. İlaçlar doktorun uygun gördüğü tarihlerde bırakılmalı ve bağışıklık sistemini güçlendirecek gıdalar tüketilmelidir. Bakterilerin yayılmasını engellemek için hastanın odası düzenli olarak havalandırılmalı ve nevresimleri düzenli olarak değiştirilmelidir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Verem Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Mycobacterium Tuberculosis isimli mikrobun bulaşması ile oluşan Verem (Tüberküloz), kolayca bulaşan tedavi edilmediğinde ölümcül olabilen bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığıdır.

Verem aşısının (BCG) yaygın olarak kullanılması ve etkili ilaçların keşfedilmesi ile birlikte son elli yılda önemli ölüm nedenleri arasından çıkmıştır.

Veremin belirtileri nelerdir?

Verem; öksürük, uzun süre geçmeyen balgam, öksürükle beraber gelen kanlı balgam, göğüs ve sırt ağrısı, nefes darlığı, ses kısıklığı, halsizlik, çabuk yorulma, kilo kaybı, ateş, gece terlemeleri gibi belirtiler göstermektedir. Ayrıt edici belirtileri dışında diğer hastalık belirtileri ile karıştırılabilir. Bu yüzden detaylı şekilde tetkiklerin yapılması gerekmektedir.

Veremin nedenleri nelerdir?

Verem hastalığının asıl sebebi “Tbc Basilinin” mikrobudur. Bulaşıcı bir hastalık olan veremde oldukça dikkatli hareket edilmelidir.

Veremin risk faktörleri nelerdir?

Hasta ile aynı ortamda olan kişiler veya uzun süre temasta olanlar, hastalığın yaygın olduğu ülkelere seyahat yapanlar, bağışıklık sistemini yavaşlatan kanser ve AIDS gibi hastalığa sahip olanlar, madde ve alkol bağımlıları, verem hastalığı bakımından risk grupları arasında gelmektedir. Yurtlar, okullar, cezaevi, toplu taşıma araçları gibi kalabalık ortamlar ve kötü yaşam koşulları da verem açısından risk oluşturmaktadır.

Veremin komplikasyonları nelerdir?

Tüberkülozda tedaviye başlanmadığı durumlarda veya geç kalındığı durumlarda akciğer kaybı gibi büyük komplikasyonlar meydana gelmektedir. Akciğerde kavern olarak bilinen boşlukların oluşmasına, damarların parçalanmasıyla kanlı öksürüğe ve zatürreye de neden olmaktadır.

Verem için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Hasta yakınlarının doktor randevusu öncesinde hastayı iyi gözlemlemesi gerekmektedir. Belirtiler diğer enfeksiyon hastalıklarıyla karıştırılabileceği için ayırt edici özelliklere dikkat edilmeli ve bulaşma ihtimaline karşı önlem alınarak doktora başvurulmalıdır.

Veremin tetkik yöntemleri nelerdir?

Verem tanısı koymada oldukça fazla test yapılmaktadır. Balgam, idrar, mide sıvısı, BOS, pleura periton sıvısı testleriyle tanı konulmaya çalışılır. Bunun yanında iki haftadan fazla süren balgam ve kanlı öksürük, göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi bulgular tanı koymayı kolaylaştırmaktadır.

Veremin tedavi yöntemleri nelerdir?

Tanı konulduktan sonra en az 6 ay süreyle çeşitli antibiyotik tedavisi uygulanmaktadır. Tedavi süresi hastanın durumuna göre uzatılmaktadır. İlaçların düzenli kullanılması en dikkat edilmesi gereken konular arasında gelmektedir.

Aksi halde ilaçlara karşı dirençli tüberküloz ortaya çıkmaktadır. İlaç kullanımının öneminden dolayı verem hastalığında hastanede gözetim eşliğinde tedavi uygulanmaktadır. İlaç tedavisinin dışında beslenme ve hava değişimi tedavide dikkat edilen diğer hususlar arasında gelmektedir.

Verem hastaları için yaşam stili önerileri

Her hastalıkta olduğu gibi verem hastalığında moral çok önemlidir. Bunun için hasta yakınlarının moral verici bir tavır sergilemesi gerekmektedir. İlaç kullanımına ayrıca dikkat edilmeli, hava sirkülasyonu sağlanmalı ve doktorların verdiği tavsiye doğrultusunda beslenme programı oluşturulmalıdır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Tifo Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Salmonella Typhi adlı bakterinin sebep olduğu Tifo, kontamine yiyecek ve içeceklerle bulaşan, ateş ve ishalle kendini gösteren, ortalama üç hafta süren, bulaşıcı ve tehlikeli bir bağırsak hastalığıdır.

Tifo ülkemizde eskiden sık görülmesine karşılık günümüzde çok nadir görülmektedir. Ancak yurtdışı seyahatlerinden hastalığa yakalanan olgular görülmektedir.

Tifonun belirtileri nelerdir?

Başlangıçta halsizlik, kırıklık, kabızlık ya da ishal, kas ağrısı, yüksek ateş, baş ağrısı ve iştahsızlık gibi genel belirtilerle başlar. Bu hastalarda ateş devamlı yüksek seyreder ve hiç tedavi edilmezse bu durum yaklaşık 3-4 hafta sürer.

Bu şikayetlerin başladığı ilk haftadan sonra tifoda sık görülen paslı dil, dalak ve karaciğer büyümesi, karında şişlik, karın ve göğüs alt bölgesinde döküntüler, yüksek ateşe rağmen nabzın artmaması, şuurun hafif bulanık olması ve bağırsak kanaması gibi belirtiler ortaya çıkar.

Hastalık tedavi edilmezse oldukça ağır ve sıkıntılı bir seyir gösterir ve ortalama dört hafta sonra ateş düşer. Tedaviye başladıktan sonra da ateş hemen düşmez. Yaklaşık 4-5 gün daha devam eder.

Tifonun nedenleri nelerdir?

Tifonun etkeni Salmonella Typhi denilen bir bakteridir. Bakteriler, hastalığı geçirmekte olan ve taşıyıcılar (geçirmiş ve iyileşmiş olan bazı kişiler) tarafından dışkı ile atılmaktadırlar.

Özellikle kanalizasyon ile sulanan gıdalar ve atıklarla kirlenmiş sular hastalığın bulaştırılmasında en önemli aracılardır. İyi yıkanmadan yenilen sebzeler bulaşmada hayati rol oynar. Dışarda yemek yeme ve başka ülkelere seyahat önemli bir risk faktörüdür. Tifo taşıyıcısı kişilerin gıda işinde çalışması çok büyük risk oluşturmaktadır.

Tifonun risk faktörleri nelerdir?

Tifo için en önemli risk faktörleri kontamine gıda tüketilmesidir. Bu da en sık dışarıda (sokak satıcısı, restoran vs.) sebze tüketilmesidir. Ayrıca yurtdışı seyahatlerde özellikle tifonun yaygın olduğu Güneydoğu Asya ve Afrika’ya gitme en önemli risk olarak görülmektedir.

Tifo komplikasyonları nelerdir?

Tifonun en önemli komplikasyonu bağırsak kanaması ve delinmesidir. İnce bağırsakta yerleşen bakteriler burada çoğalarak ülserlere ve kanamalara sebep olurlar. Bazı durumlarda bağırsak delinmesi de olabilmektedir. Daha az olarak hastaların şuur bozukluğu gibi başka komplikasyonlar da görülebilir.

Tifo İçin doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Tifo olduğu düşünülen bir hasta, hiç beklemeden hastaneye götürülmelidir. Bu hastaların en azından ateşi düşüp ağızdan beslenmeye başlayana kadar hastane şartlarında takip edilmeleri gereklidir.

Tifo tetkik yöntemleri nelerdir?

Tifo tanısı kandan yapılan hızlı tanı testleri vardır. Ancak bunlar kesin tanı koydurmaz. Kan ve dışkı kültürlerinden bakterinin üretilmesi kesin tanı koydurur.

Tifo tedavi yöntemleri nelerdir?

Tedavi edilmediğinde komplikasyonlar sonucunda ölüme kadar gidebilir. Etkili bir antibiyotik ve destek tedavisi esastır. İlk dönemde bağırsaklar ödemli olduğu için sert gıdalardan kaçınılmalıdır.

Tifo hastaları için yaşam stili önerileri

Hastalar için çok özel bir tavsiye yoktur ancak hastalıktan korunmada gıda ve su hijyenine uyulması esastır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Tartar Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Taş, diş eti iltihabı ve periodontit gibi diş eti hastalıklarının başlıca nedeni olan Tartar, tükürüğünüzdeki minerallerin ve plakların bir ürünüdür. Beyaz-sarımsı tonlardan başlayarak, kahverengi-siyaha kadar farklı tonlarda renk gösterebilir.

Tartarın belirtileri nelerdir?

Doğru şekilde ulaşılıp fırçalanamayan her bölgede tartar oluşabilirse de, özellikle alt ön kesici dişlerin iç kısmında ve üst büyük azı dişlerinin de yanağa bakan dış yüzeylerinde görülür. Tartar varlığında; dönemsel olarak artabilen veya azalabilen şiddette ağız kokusu, dişeti kanamaları, bazen diş eti çekilmeleri, bazen de diş eti büyümeleri olabilir. Tüm bunlar çürüğü olmayan bir dişi çekilecek duruma getirebilir.

Tartarın nedenleri nelerdir?

Tartar, ağız hijyeninin doğru şekilde sağlanamaması sonucu oluştuğundan, pek çok dişeti hastalığının da göstergesidir.

Tartarın komplikasyonları nelerdir?

Tartar temizlenmediğinde dişeti çekilmesi, dişeti iltihapları, diş iltihabı, diş çürüğü ve diş kaybı gibi komplikasyonlara neden olmaktadır.

Tartar için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Tartar için doktor randevusu öncesinde ağız temizliği yapılmalıdır. Şikayetler doğru şekilde belirlenmeli ve doktora aktarılmalıdır.

Tartar için risk faktörleri nelerdir?

Tükürük içeriği ve akışkanlığı da yapısal olarak, diş taşı oluşumunu bir nebze etkilemekle beraber, esas etken; fırçalamanın/ağız temizliğinin doğru yapılmadığı gerçeğidir. Yine sigara kullanımı, özellikle de yoğun tüketimi, diş eti hastalığını ciddi oranlarda şiddetlendireceğinden tartar oluşumunu arttıracaktır. Diyabet hastalarında daha ileri düzey diş eti rahatsızlıkları nedeniyle de tartar oluşumu gayet sıktır.

Tartarın tetkik yöntemleri nelerdir?

Tartar teşhisi kolay bir diş sorunudur. Gerek renk ve tabaka olarak yüzeyde varlığının görülmesi, gerekse de oluşan ağız kokusu, kolaylaşmış diş eti kanaması ve diş eti yüzey özelliklerinin bozulmuş olmasıyla doktor tarafından hemen tespit edilebilir.

Tartar için tedavi yöntemi nedir?

Tartar varsa, çeşitli el aletleri veya ultrasonik cihazlarla doktor tarafından temizlenir. Bu işlem sırasında kanama ve hassasiyet/sızlama olması gayet normaldir, acı oluşması işlemin zararlı olduğunu göstermez.

Yine bir şehir efsanesi gibi dillerde dolanan “Temizlettim ama daha kötü oldu, artık hep temizleme ihtiyacı oluşturdu.” gibi ifadeler, çok acıdır ki; bizim eğitim veya sağlık sistemimiz içinde bir türlü yer alamamış olan ağız hijyen eğitiminin eksikliğinden, yani tedavi yapılmış olmasına rağmen, “eski tas eski hamam” diyebileceğimiz tarzda, hastanın eski yetersiz fırçalamasını uygulamasından kaynaklanmaktadır.

Temizleme işleminden sonra hastaya verilecek ağız hijyen eğitimi ile doğru fırçalamanın sağlanması suretiyle diş eti kanamaları ve ağız kokusu hızlıca düzelecektir. İşlem sonrası bir hafta süreyle hastalarda özellikle yeme içme sırasında sıcak-soğuk hassasiyeti görülebilir. Bu yüzden tüketilen tüm gıdaların ılık olmasına dikkat edilmelidir.

Tartar hastaları için yaşam stili önerileri

Tekrar tartar oluşumunu önlemek adına, elbette alınan eğitimi alışkanlık haline getirip uygulamak yani yeterli şekilde ve doğru teknikle diş fırçalamak ve gece yatmadan evvel dişlerin ara yüzlerinin temizliği için de mutlaka diş arası fırçası veya diş ipi kullanmak gerekmektedir. 6 ayda bir diş hekimi kontrolü de, ağız sağlığı için vazgeçilmezdir. Böylece, çürük veya diş eti hastalığı, probleminiz maddi manevi büyümeden çözme şansı elde edersiniz.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın