Galatasaray’dan Müthiş Geri Dönüş!

Kadınlar Basketbol Ligi 23. hafta mücadelesinde Hatay Büyükşehir Belediye karşısında 23 sayı geriye düşen Galatasaray, karşılaşmada müthiş bir geri dönüşe imza atarak sahadan 67-65 galip ayrıldı.

Karşılaşmadaki ilk sayılarını Farhiya Abdi’nin turnike basketiyle bulan Galatasaray, mücadelenin ilk iki dakikası geride kalırken Victoria Macaulay’ın basketiyle skoru 4-4’e getirdi. İlerleyen dakikalarda rakibini durdurmakta zorlanan Galatasaray, Hatay Büyükşehir Belediye’nin yakaladığı 2-11’luk seriye engel olamadı ve mücadelenin ilk beş dakikası 6-15’lik skor ile geçildi.

Victoria Macaulay’ın basketiyle çeyreğin bitmesine 04:41 kala gidilen hakem molasına Hatay Büyükşehir Belediye 7 sayılık avantaj ile girdi. (8-15) Mola dönüşü Hatay Büyükşehir Belediye 0-5’lik bir seri yakaladı ve farkı çift hanelere çıkardı. Galatasaray Farhiya Abdi ve Moraih Jefferson ile skor üretse de bu farkı kapatmak için yeterli olmadı. İkinci çeyreğe Hatay Büyükşehir Belediye’nin 11-26’lık üstünlüğüyle girildi.

İkinci çeyreğe daha iyi başlayan taraf Hatay Büyükşehir Belediye oldu. Galatasaray İrem Naz Topuz ve Eda Şahin’in sayılarıyla farkı kapatmaya çalışsa da bu yeterli olmadı. Çeyreğin ilk iki dakikası biterken Hatay Büyükşehir Belediye farkı 23 sayıya kadar çıkarınca Başantrenör Efe Güven molasına başvurdu. Mola dönüşü Galatasaray Sude Yılmaz ve Victoria Macaulay ile 6-2’lik bir seri yakalayınca Hatay Büyükşehir Belediye molası geldi. (21-39)

Mola dönüşü Galatasaray Sinem Ataş’ın üç sayılık isabeti ve Victoria Macaulay’ın basketiyle beraber devrenin son iki dakikasına 26-41’lik skorla girildi. Devrenin son dakikalarını da iyi oynayan Galatasaray, Monika Grigalauskyte ve Victoria Macaulay’ın basketleriyle farkı tek hanelere indirdi. Taraflar soyunma odasına Hatay Büyükşehir Belediye’nin 32-41’lik üstünlüğüyle girdi.

İkinci yarıya Sinem Ataş’ın turnike isabetiyle başlayan Galatasaray, Victoria Macaulay’ın faul çizgisinden kaydettiği isabetten sonra Sinem Ataş’ın elinden gelen üç sayılık basket ile farkı 5 sayıya kadar indirdi. (38-43) Mücadele iki takımın karşılıklı sayılarıyla devam ederken Victoria Macaulay ve Monika Grigalauskyte Galatasaray adına skor üreten isimler oldu. Çeyreğin bitimine 04:53 kala gidilen hakem molasına 42-47’lik skor ile girildi.

Mola dönüşü Hatay Büyükşehir Belediye’nin sayılarına Galatasaray Moriah Jefferson ile cevap verdi. Galatasaray Farhiya Abdi’nin üçlüğüyle çeyreğin son üç dakikasına girilirken skoru 47-50’ye getirdi. Fark üçe indikten sonra Hatay Büyükşehir Belediye’den 0-5’lik bir seri gelince Başantrenör Efe Güven molasına başvurdu. Mola dönüşü Işıl Alben’in üçlüğüyle Galatasaray durumu 50-55’e getirdi ve final periyoduna bu skorla girildi.

Son çeyreğe Moriah Jefferson’ın üçlüğü ile başlayan Galatasaray, savunmadaki sertlik seviyesini arttırarak Hatay Büyükşehir Belediye’ye sayı şansı vermedi. Farhiya Abdi’nin iki sayılık basketiyle Galatasaray 23 sayı geriye düştüğü karşılaşmada skora dengeyi getirdi. (55-55)

Victoria Macaulay’ın basketiyle öne geçen Galatasaray mücadelenin son beş dakikasına 57-55 önde girdi. Hatay Büyükşehir Belediye’nin sayılarına Sinem Ataş’ın faul çizgisinden bulduğu isabetlerle cevap veren Galatasaray, rakibinin bulduğu üç sayılık baskete engel olamadı ve mücadelenin bitmesine 03:23 kala Başantrenör Efe Güven molasına başvurdu. (59-60) Mola dönüşü Galatasaray Farhiya Abdi’nin üç sayılık basketiyle tekrar öne geçti.

Victoria Macaulay’ın turnikesiyle farkı 4 sayıya kadar çıkaran Galatasaray karşılaşmanın son 01:54’lük kısmına 64-62 önde girdi. Mücadelenin son anlarında Victoria Macaulay ile pota altından skor üretmeye devam eden Galatasaray, mücadelenin son 30 saniyesine 66-62 önde girdi. Kalan sürede iyi savunma yaparak Hatay Büyükşehir Belediye’nin geriye dönmesine izin vermeyen Galatasaray sahadan 67-65 galip ayrıldı.

İlk çeyrek sonucu: 11-26

İkinci çeyrek sonucu: 32-41 (21-15)

Üçüncü çeyrek sonucu: 50-55 (18-14)

Dördüncü çeyrek sonucu: 67-65 (17-10)

Paylaşın

Galatasaray, Ligdeki 12. Galibiyetini Aldı

Basketbol Süper Ligi 23. hafta mücadelesinde Beşiktaş Sompo Japan’ı ağırlayan Galatasaray Doğa Sigorta, karşılaşmayı 93-87 kazandı. Galatasaray Doğa Sigorta böylece ligdeki 12. galibiyetini aldı.

Galatasaray mücadeleye Caner Erdeniz basketleriyle başladı ve karşılaşmanın ilk iki dakikası 4-4’lül eşitlikle geçildi. Tai Webster’ın arka arkaya bulduğu üç sayılık isabetlerle skoru 10-4’e getiren Galatasaray, ilerleyen dakikalarda skor üretmekte zorlandı ve çeyreğin bitimine 04:53 kala Beşiktaş skorda eşitliği sağladı. Zach Auguste’un basketiyle periyodun bitimine 04:28 kala gidilen hakem molasına 12-10’luk Galatasaray, üstünlüğüyle gidildi.

Galatasaray mola dönüşü Aaron Harrison’ın basketiyle farkı 4 sayıya kadar çıkarsa da Beşiktaş’ın bulduğu 0-8’lik seriye engel olamadı ve çeyreğin son iki dakikasına 14-18’lik skor ile girildi. Çeyreğin son anlarında Aaron Harrison’ın bulduğu sayılarla Galatasaray farkı kapatmaya çalışsa da Beşiktaş buna izin vermedi ve ikinci çeyreğe konuk ekibin 20-22 üstünlüğüyle girildi.

İkinci çeyreğe Nigel Hayes’in faul çizgisinden bulduğu isabetle başlayan Galatasaray, Ege Arar’ın smacıyla beraber 23-22 öne geçti. Nigel Hayes’in 2+1’i ve Zach Auguste’un smacıyla farkı tekrar 4 sayıya çıkaran Galatasaray, Erol Can Çinko’nun üç sayılık basketi ve Tai Webster’ın faul çizgisinden bulduğu isabetlerle ikinci çeyreğin ilk beş dakikasını 33-28’lik üstünlükle geride bıraktı.

İlerleyen anlarda etkili oyunlarına devam eden Erol Can Çinko ve Zach Auguste’un sayılarıyla farkı 10 sayıya kadar çıkaran Galatasaray, devrenin son iki dakikasına 41-31 önde girdi. Devrenin son dakikalarında Beşiktaş farkı 6 sayıya kadar indirse de Galatasaray Ege Arar’ın kaydettiği samaçlar ile soyunma odasına 47-37’lik üstünlükle girdi.

İkinci devreye 0-6’lık seri yakalayarak başlayan Beşiktaş farkı 4 sayıya kadar indirdi. (47-43) Emir Gökalp’in basketiyle beraber çeyreğin ilk iki buçuk dakikası 49-45 Galatasaray’ın üstünlüğüyle geçildi. Nigel Hayes ve Aaron Harison’ın üç sayılık basketleriyle farkı tekrar 10’a çıkaran Galatasaray, Aaron Harrison’ın arka arkaya bulduğu 5 sayıyla beraber skoru 60-47’ye getirdi.

Zach Auguste’un farkı 15 sayıya çıkaran turnikesinden sonra Beşiktaş molası geldi. Mola dönüşü rakibinin yakaladığı 0-4’lük seriye Emir Gökalp’in üç sayılık basketiyle cevap veren Galatasaray, çeyreğin son üç dakikasına 65-54’lük üstünlükle girdi. İlerleyen anlarda ‘ın üç sayılık basketine Emir Gökalp’in üç sayılık isabetiyle cevap veren Galatasaray, Tai Webster’ın kaydettiği sayılarla çeyreğin son bir dakikasına 70-59 önde girdi. Çeyreğin son anlarında Beşiktaş’ın bulduğu sayılara engel olamayan Galatasaray, son çeyreğe 70-62’lik avantajla girdi.

Son çeyreğin başında Beşiktaş’ın faul çizgisinden bulduğu sayılara Tai Webster’ın üçlük basketiyle cevap veren Galatasaray, Zach Auguste’un smacıyla beraber çeyreğin ilk dakikası geride kalırken skoru 75-66’ya getirdi. İlerleyen dakikalarda Beşiktaş’ın bulduğu sayılara yine Zach Auguste’un pota altından bulduğu basketle cevap veren Galatasaray mücadelenin bitimine 06:21 kala gidilen molaya 77-68 önde girdi.

Beşiktaş’ın mola dönüşü bulduğu üç sayılık baskete Tai Webster’ın turnikesiyle cevap veren Galatasaray, Zach Auguste’un smacıyla beraber mücadelenin son dört buçuk dakikasına girilirken farkı tekrar çift hanelere çıkardı. (81-71)

Mücadelenin son üç dakikasına girilirken Beşiktaş yakaladığı 0-5’lik seriyle farkı 3 sayıya kadar indirdi ve Başantrenör Ertuğrul Erdoğan molasına başvurdu. Mola dönüşü Zach Auguste ve Aaron Harrison’ın sayılarıyla skoru 86-80’e getiren Galatasaray, mücadelenin son bir dakikasına 4 sayılık avantaj ile girdi. (86-82) Mola dönüşü Zach Auguste’un sayılarıyla avantajını koruyan Galatasaray mücadeleden 93-87 galip ayrıldı.

İlk çeyrek sonucu: 20-22

İkinci çeyrek sonucu: 47-37 (27-15)

Üçüncü çeyrek sonucu: 70-62 (23-25)

Dördüncü çeyrek sonucu: 93-87 (23-25)

Paylaşın

Fenerbahçe Opet, Finale Adını Yazdırdı!

AXA Sigorta Kupa Voley yarı final mücadelesinde VakıfBank’ı 3-2 yenen Fenerbahçe Opet Kadın Voleybol Takımı,  adını finale yazdırdı. Fenerbahçe Opet finalde Eczacıbaşı VitrA ile karşılaşacak.

İzmir’in ev sahipliğinde TVF Atatürk Voleybol Salonu Vestel Venus Spor Kompleksi’nde oynanan yarı final mücadelenin setleri 25-17, 21-25, 21-25, 31-29 ve 13-15 sonuçlandı.

Maça iyi başlayan taraf VakıfBank oldu ve ilk seti 25-17 önde tamamladı. İkinci setten itibaren maça ağırlığını koyan Fenerbahçe Opet, ikinci set ve üçüncü seti 25-21´lik skorlarla kazanarak, maçta 2-1 üstünlüğü yakaladı.

Büyük çekişmeye sahne olan dördüncü sette Fenerbahçe Opet, Vargas’ın kullandığı set turunda 20-16 geriden geldi ve öne geçti. 40 dakika süren set, 31-29 VakıfBank üstünlüğüyle bitince tie-break setine geçildi. Heyecanın bir an bile azalmadığı tie-break setini 15-13 önde tamamlayan Fenerbahçe Opet, maçı 3-2 kazanıp finale adını yazdırdı.

2018 – 2019 Voleybol Sezonu Axa Sigorta Kupa Voley kadınlar kategorisini şampiyon olarak tamamlayacak takım, ülkemizi 2020 CEV Kupası’nda temsil etme hakkı kazanacak.

Salon: Atatürk Voleybol Kompleksi
Hakemler: Yavuz Akdemir, Cihat Küçükboyacı
Vakıfbank: Cansu, Zhu, Kübra, Robinson, Sloetjes, Zehra, Gizem, Buket, Ebrar, Rasic, Tuğba
Fenerbahçe Opet: Antonijevic, Polen, Dicle Nur, Bricio, Eda, Rabadzhieva, Melis, Merve, Vargas, Sıla
Setler: 25-17, 21-25, 21-25, 31-29, 13-15
Süre: 142 dakika (23, 28, 31, 40, 20)

 

Paylaşın

Her Devrin Kenti Diyarbakır’ın ‘Kiliseleri’

Diyarbakır, gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çekiyor… Anadolu ile Mezopotamya, Avrupa ile Asya arasında doğal bir geçiş yolu, bir köprü görevi yapan Diyarbakır, her devirde önemini korumuştur.

Tarih öncesi dönemlerden günümüze kadar birçok uygarlığa evsahipliği yapmış olan Diyarbakır, tarihi yapılarıyla dikkat çekmektedir. Diyarbakır ili sınırları içerisinde yer alan Kiliseler, kültürel mirasın önemli unsurlardandır.

Diyarbakır’ın önemli kiliseleri arasında Mart Thoma, Meryem Ana, Kırklar Kilisesi ve Mart Pityon Kilisesi sayılabilir. Meryem Ana Kilisesi, şehirde kalan az sayıdaki Süryani cemaati tarafından halen kullanılmaktadır.

Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi

Ali Paşa Mahallesi’nde yer almaktadır. Bugün faal durumda olan tek kilisedir. Yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir.

Geç Roma dönemine tarihlenen bir kapısı ve mihrap üzerinde kalıntıları görülebilen mimari bezekler bulunmaktadır. Geçirdiği bir çok onarım sonucu planında değişiklikler olmuştur. En son 18. yüzyılda onarım görmüştür.

Saint Georgi (Kara Papaz) Kilisesi

İç kalenin kuzeydoğu köşesinde yer alır. Yapım tarihi kesin olarak bilinememektedir. Ancak inşa tarzı ve yapıda kullanılan malzemeden dolayı M.S. 2. yüzyıla ait olduğu düşünülen kilise Artuklular döneminde sarayın hamamı olarak kullanılmıştır.

Bazı kaynaklarda Artuklu hükümdarlarının bu hamamda ve sarayda Cizreli bilgin El Ceziri’nin imal ettiği mekanik sistemleri kullandıkları yazılmaktadır.

Diyarbakır kısa tarihi

Güneydoğu Anadolu Bölgesinin orta bölümünde yer alan Diyarbakır, tarih boyunca jeopolitik önemi açısından; İlk çağlardan bu yana Akdeniz’i Basra körfezine, Karadeniz’i Mezopotamya’ya bağlayan bir konuma sahiptir.

Diyarbakır’ın, doğal bir geçiş yolu olması her dönemde çekiciliğini arttırmış ve medeniyetlerin iz bıraktığı bir şehir olmuştur. Tarihin derinliklerinden gelen sayısız kültürün kucaklaştığı bir kenttir.

Tarih boyunca Amida, Amidi, Amid, Kara-Amid Diyar-Bekr, Diyarbekir ve Diyarbakır adlarını alan kent Güneydoğu Anadolu bölgesinin orta bölümünde El-Cezire denilen bölgede Bereketli hilalin kalbinde yer almaktadır.

Diyarbakır’ın köklü tarihi 12.000 yıl önceye uzanıyor. Son yıllarda kentin Bismil ilçesinde yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda, M.Ö. 10.400-9250 yıllarında “KörtikTepe”de yerleşik hayata geçildiği ortaya çıkmıştır.

Anadolu’nun en eski tarımcı köy topluluklarının en güzel örneğini veren Ergani yakınlarındaki Çayönü Tepesi, günümüzden 10.000 yıl öncesine dayanan tarihiyle sadece bölge tarihimize değil dünya uygarlık tarihine de ışık tutmaktadır.

Paleolitik ve Mezolitik devirde de Diyarbakır ve çevresindeki mağaralarda yaşamın bulunduğu ortaya çıkmıştır. Silvan yakınlarındaki Hassuni Mağaraları, Ergani yakınlarında Hilar Mağaralarında bu çağdan kalma kalıntılar tespit edilmiştir.

M.Ö. 3000’li yıllarda şehrin merkezinde izlerine rastlanan Hurrilerin, bölgeye hâkim olmasıyla Diyarbakır’ı yurt edinme çabaları başlamış, ardından Mitaniler, Abbasiler, Mervaniler, Büyük Selçuklular, İnaloğulları, Nisanoğulları, Artuklular, Eyyubiler, Anadolu Selçukluları, Akkoyunlular ve Osmanlı gibi birçok medeniyete yurt olmuştur. Diyarbakır, medeniyetlerin mekânsal ve mimari özellikleriyle az bulunur kültür ve tarih mirası taşımaktadır.

UNESCO Dünya Kültür Mirası Diyarbakır Surları, kentin sayısız eserlerinin başında gelmektedir. Kuşbakışı kalkan balığını andıran biçimiyle kenti baştanbaşa kuşatmış ve İç Kale ve Dış Kaleolmak üzere iki bölümden oluşmuştur.

Diyarbakır Surları, eskilik ve yükseklik bakımından dünyadaki kaleler arasında birinci sırada yer alır. Tamamına yakın kısmı günümüze ulaşan ve birçok medeniyetin izlerini taşıyan Diyarbakır Kalesi, zamana meydan okuyarak yaklaşık beş bin yıldır ayakta durmaktadır.

3-5 metre kalınlığı ve 11-12 metre yüksekliği ile görülmeye değer bir heybete sahiptir. 5.500 metre uzunluğundaki Diyarbakır Surları, 82 burçla taçlandırılmış ve şehrin boynuna adeta bir gerdanlık gibi sarılmıştır. Milad öncesi ve milad sonrası izleri, 63 ayrı kitabede ve sayısız figürlerinde saklamış, bir yazıtlar ve kabartmalar müzesi niteliğine sahiptir.

Kültürel kimliğiyle; yalnız Türkiye’nin değil, tüm dünyanın da en önemli kentlerinden biri sayılır. Kent tarihsel potansiyeliyle adeta bir Açık Hava Müzesi niteliğindedir. Birçok medeniyete beşiklik eden kent döneminin tanığı olmuş ve gelen her medeniyetin izlerini barındırmaktadır.

Paylaşın

Diyarbakır’ın Süsü Tarihi ‘Köprüler’

Dicle Nehri’nin yanında yükselen bazalt platonun doğu kıyısındaki geniş düzlükler üzerinde kurulmuş olan Diyarbakır, tarihi yapılarıyla da ön plana çıkan önemli bir kentimizdir.

Birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Diyarbakır’a yolu düşen hemen herkesin gezip görmesi gereken yapılar arasında tarihi köprülerde önemli bir yer tutmaktadır.

Haber Kaos ekibi olarak Diyarbakır ili sınırları içinde bulunan tarihi köprüleri sizler için derledik.

Malabadi (Batmansu) Köprüsü

Diyarbakır İli, Silvan İlçesi sınırları içindedir. Evliya Çelebiye göre bu köprü, Abbasiler dönemine ait bir mimari şaheserdir.

Abbasi hanedanına mensup zengin bir tüccar, hayrat için köprüyü yaptırdığı seyahatnamede anlatılır. Ancak, Artuk Oğulları Beyliği dönemine ait olduğu ve Artuk’un torunlarından İlgazi oğlu Timurtaş tarafından 1147 yılında yaptırıldığı da söylenmektedir.

Mostar köprüsünün ikizi olarak kabul edilir. Tek kemerli olan bu köprünün içine iki yoldan girilir. İçinde insanların dinlenmesi, yatması ve dış tehlikelerden korunması için odalar yapılmıştır.

Ulaşımı sağlamakla birlikte birçok fonksiyonu olan bu sanat harikası köprünün, Diyarbakır’daki diğer eserler gibi meraklılar tarafından mutlaka görülmesi gerekir.

Dicle Köprüsü (On Gözlü Köprü)

Şehrin güneyinde, Mardin Kapısı dışında ve şehre 3 km. mesafededir. Köprünün bugün ayakta görülebilen kısımlarının 1065 tarihinde Mervaniler döneminde Übeyd oğlu Yusuf isimli bir mimar tarafından inşa edildiği üzerindeki kitabeden anlaşılmaktadır. Kesme bazalt taştan 10 gözlü olarak inşa edilmiştir.

Haburman Köprüsü

Çermik ilçesinin Haburman köyü civarındadır. Sinek Çayı üzerinde kurulmuş olan bu köprü ortadaki büyük ve sivri, yandakiler daha küçük ve yuvarlak olmak üzere üç gözlüdür. Üzerindeki kitabesinde 1179 tarihinde yaptırıldığı anlaşılmaktadır.

Diyarbakır kısa tarihi

Güneydoğu Anadolu Bölgesinin orta bölümünde yer alan Diyarbakır, tarih boyunca jeopolitik önemi açısından; İlk çağlardan bu yana Akdeniz’i Basra körfezine, Karadeniz’i Mezopotamya’ya bağlayan bir konuma sahiptir.

Diyarbakır’ın, doğal bir geçiş yolu olması her dönemde çekiciliğini arttırmış ve medeniyetlerin iz bıraktığı bir şehir olmuştur. Tarihin derinliklerinden gelen sayısız kültürün kucaklaştığı bir kenttir.

Tarih boyunca Amida, Amidi, Amid, Kara-Amid Diyar-Bekr, Diyarbekir ve Diyarbakır adlarını alan kent Güneydoğu Anadolu bölgesinin orta bölümünde El-Cezire denilen bölgede Bereketli hilalin kalbinde yer almaktadır.

Diyarbakır’ın köklü tarihi 12.000 yıl önceye uzanıyor. Son yıllarda kentin Bismil ilçesinde yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda, M.Ö. 10.400-9250 yıllarında “KörtikTepe”de yerleşik hayata geçildiği ortaya çıkmıştır.

Anadolu’nun en eski tarımcı köy topluluklarının en güzel örneğini veren Ergani yakınlarındaki Çayönü Tepesi, günümüzden 10.000 yıl öncesine dayanan tarihiyle sadece bölge tarihimize değil dünya uygarlık tarihine de ışık tutmaktadır.

Paleolitik ve Mezolitik devirde de Diyarbakır ve çevresindeki mağaralarda yaşamın bulunduğu ortaya çıkmıştır. Silvan yakınlarındaki Hassuni Mağaraları, Ergani yakınlarında Hilar Mağaralarında bu çağdan kalma kalıntılar tespit edilmiştir.

M.Ö. 3000’li yıllarda şehrin merkezinde izlerine rastlanan Hurrilerin, bölgeye hâkim olmasıyla Diyarbakır’ı yurt edinme çabaları başlamış, ardından Mitaniler, Abbasiler, Mervaniler, Büyük Selçuklular, İnaloğulları, Nisanoğulları, Artuklular, Eyyubiler, Anadolu Selçukluları, Akkoyunlular ve Osmanlı gibi birçok medeniyete yurt olmuştur. Diyarbakır, medeniyetlerin mekânsal ve mimari özellikleriyle az bulunur kültür ve tarih mirası taşımaktadır.

UNESCO Dünya Kültür Mirası Diyarbakır Surları, kentin sayısız eserlerinin başında gelmektedir. Kuşbakışı kalkan balığını andıran biçimiyle kenti baştanbaşa kuşatmış ve İç Kale ve Dış Kaleolmak üzere iki bölümden oluşmuştur.

Diyarbakır Surları, eskilik ve yükseklik bakımından dünyadaki kaleler arasında birinci sırada yer alır. Tamamına yakın kısmı günümüze ulaşan ve birçok medeniyetin izlerini taşıyan Diyarbakır Kalesi, zamana meydan okuyarak yaklaşık beş bin yıldır ayakta durmaktadır.

3-5 metre kalınlığı ve 11-12 metre yüksekliği ile görülmeye değer bir heybete sahiptir. 5.500 metre uzunluğundaki Diyarbakır Surları, 82 burçla taçlandırılmış ve şehrin boynuna adeta bir gerdanlık gibi sarılmıştır. Milad öncesi ve milad sonrası izleri, 63 ayrı kitabede ve sayısız figürlerinde saklamış, bir yazıtlar ve kabartmalar müzesi niteliğine sahiptir.

Kültürel kimliğiyle; yalnız Türkiye’nin değil, tüm dünyanın da en önemli kentlerinden biri sayılır. Kent tarihsel potansiyeliyle adeta bir Açık Hava Müzesi niteliğindedir. Birçok medeniyete beşiklik eden kent döneminin tanığı olmuş ve gelen her medeniyetin izlerini barındırmaktadır.

Paylaşın

Galatasaray, Kupa Mesaisine Başladı!

Galatasaray, Ziraat Türkiye Kupası yarı finalinde Yeni Malatyaspor ile oynayacağı ilk maçın hazırlıklarına yaptığı antrenmanla başladı. Florya Metin Oktay Tesisleri’ndeki antrenmanın ilk bölümünde dayanıklılık çalışmaları ve interval koşular yapıldı.

Ana bölümde ise topla oyunsal formda dayanıklılık çalışmaları gerçekleştirildi. Antrenman, yenilenme koşusu ve soğuma hareketlerinin ardından tamamlandı.

Antrenmana ülkelerinin milli takım kamplarında yer alan Fernando Muslera (Uruguay), Younes Belhanda (Fas), Martin Linnes (Norveç), Badou Ndiaye (Senegal), Henry Onyekuru (Nijerya), Konstantinos Mitroglou (Yunanistan), Christian Luyindama (Kongo DC), Emre Taşdemir (Türkiye), Yunus Akgün (Türkiye U19), Sofiane Feghouli (Cezayir) ve Mbaye Diagne (Senegal) katılmadı.

Paylaşın

Fenerbahçe, Ankaragücü’ne Bileniyor!

Fenerbahçe, Süper Lig’in 27. haftasında deplasmanda karşılaşacağı MKE Ankaragücü maçının hazırlıklarını milli oyunculardan yoksun yaptığı antrenmanla sürdürdü.

Teknik Direktör Ersun Yanal yönetiminde Can Bartu Tesisleri’nde gerçekleştirilen idman, saat 11.30’da başladı.

Fenerbahçe U21 Takımı’nın da katılımıyla gerçekleştirilen idman; koşu, ısınma ve koordinasyon hareketleriyle başladı. Pas çalışması ve çift kale maçla devam eden antrenman, bireysel çalışmalarla noktalandı.

Fenerbahçe, MKE Ankaragücü maçı hazırlıklarını yarın yapacağı çalışmalarla sürdürecek.

Bu karşılaşma öncesi Fenerbahçe, Süper Lig’de topladığı 31 puanla 13. sırada yer alırken, MKE Ankaragücü’de aynı puanla 14. sırada yer alıyor.

Paylaşın

Binyılların İzlerini Taşıyan Yapı ‘Diyarbakır Kalesi’

Mezopotamya’nın bereketli toprakları pek çok kavmin gelip geçtiği ve uygarlık ürettiği bir coğrafyadır. M.Ö.3. binli yıllarda bölgenin egemeni Asurlulardır. Diyarbakır’ın bilinen ilk adı Asur metinlerinde karşımıza çıkar: “Amidi”

Binyıllar içinde;Hurri-Mitanniler, Urartular, Persler, Romalılar, Selevkoslar, Partlar, Büyük Tigranlar, Araplar, Emeviler, Abbasiler, Şeyhoğulları, Mervaniler, İnaloğulları, Nisanoğulları, Selçuklular, Artuklular, Eyyübiler, İlhanlılar, Diyarbakır tarihine izler bırakırlar.

Diyarbakır Kalesi’de, kente can veren Dicle Nehri’nin yanında yükselen bazalt platonun doğu kıyısındaki geniş düzlük üzerinde yer alıyor. Kale, kentin ilk kurulduğu İçkale ve onu tamamlayan dış kaleden oluşuyor.

İçkale, ilk yerleşim yeri olarak kentin çekirdeğini oluşturdu. Burada bulunan küçük çaplı kale, M.Ö. 3700-3500 yılları arasında Hurri-Mitanniler tarafından inşa edildi. Diyarbakır küçük krallıklarla birlikte tarihin değişik zamanlarında 20’den fazla medeniyeti temsil eden kavim, devlet ve kültüre ev sahipliği yaptı.

Egemen olan her medeniyet kendi güvenlik ihtiyaçları doğrultusunda surları genişletti. Surlar M.S. 349 yılında Roma İmparatoru II. Constantius zamanında yeni baştan  onarıldı. 362 yılında Sasaniler ile Romalılar arasında yapılan anlaşmayla, Roma’nın önemli kalelerinden biri olan Nusaybin (Nisibis) Kalesi, Sasanilerin eline geçti, burada bulunan Hıristiyan halk dinsel nedenlerle Diyarbakır’a göç ederek, kalenin batı kısmındaki düzlükte iskan edildi.

Bu göçten sonra 367-375 yılları arasında kentin batı surları yıktırılarak Nusaybin (Nisibis) halkı sur içine aldı, böylece Diyarbakır Kalesi yeni biçimini almış oldu.Yeni surlarla şehir genişleyince, yönetim merkezi olan ilk kale, İçkale durumuna geldi.

İçkale’nin ikinci kez genişletilmesi (16 burç ve 2 kapı eklenerek) 1524-1526 yılları arasında Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman tarafından yapıldı. Daha sonra yapılan eklenti ve onarımlarla günümüzdeki son halini aldı.

Ayrıca İçkale’de bulunan ve ilk  yerleşim noktası olarak bilinen Amida Höyük’te (Virantepe) 1961-1962 yılları arasında yapılan arkeolojik kazı çalışmalarında, 1200-1222 yıllarından kalma Artukoğulları devrine ait saray kalıntıları ortaya çıkarıldı. İnce ve Arap adıyla da bilinen ve Mervani hükümdarı Nasruddevle Mansur ile Eşi Sittünas‘ın mezarı da İçkale’de bulunuyor.

Diyarbakır kısa tarihi

Güneydoğu Anadolu Bölgesinin orta bölümünde yer alan Diyarbakır, tarih boyunca jeopolitik önemi açısından; İlk çağlardan bu yana Akdeniz’i Basra körfezine, Karadeniz’i Mezopotamya’ya bağlayan bir konuma sahiptir.

Diyarbakır’ın, doğal bir geçiş yolu olması her dönemde çekiciliğini arttırmış ve medeniyetlerin iz bıraktığı bir şehir olmuştur. Tarihin derinliklerinden gelen sayısız kültürün kucaklaştığı bir kenttir.

Tarih boyunca Amida, Amidi, Amid, Kara-Amid Diyar-Bekr, Diyarbekir ve Diyarbakır adlarını alan kent Güneydoğu Anadolu bölgesinin orta bölümünde El-Cezire denilen bölgede Bereketli hilalin kalbinde yer almaktadır.

Diyarbakır’ın köklü tarihi 12.000 yıl önceye uzanıyor. Son yıllarda kentin Bismil ilçesinde yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda, M.Ö. 10.400-9250 yıllarında “KörtikTepe”de yerleşik hayata geçildiği ortaya çıkmıştır.

Anadolu’nun en eski tarımcı köy topluluklarının en güzel örneğini veren Ergani yakınlarındaki Çayönü Tepesi, günümüzden 10.000 yıl öncesine dayanan tarihiyle sadece bölge tarihimize değil dünya uygarlık tarihine de ışık tutmaktadır.

Paleolitik ve Mezolitik devirde de Diyarbakır ve çevresindeki mağaralarda yaşamın bulunduğu ortaya çıkmıştır. Silvan yakınlarındaki Hassuni Mağaraları, Ergani yakınlarında Hilar Mağaralarında bu çağdan kalma kalıntılar tespit edilmiştir.

M.Ö. 3000’li yıllarda şehrin merkezinde izlerine rastlanan Hurrilerin, bölgeye hâkim olmasıyla Diyarbakır’ı yurt edinme çabaları başlamış, ardından Mitaniler, Abbasiler, Mervaniler, Büyük Selçuklular, İnaloğulları, Nisanoğulları, Artuklular, Eyyubiler, Anadolu Selçukluları, Akkoyunlular ve Osmanlı gibi birçok medeniyete yurt olmuştur. Diyarbakır, medeniyetlerin mekânsal ve mimari özellikleriyle az bulunur kültür ve tarih mirası taşımaktadır.

UNESCO Dünya Kültür Mirası Diyarbakır Surları, kentin sayısız eserlerinin başında gelmektedir. Kuşbakışı kalkan balığını andıran biçimiyle kenti baştanbaşa kuşatmış ve İç Kale ve Dış Kaleolmak üzere iki bölümden oluşmuştur.

Diyarbakır Surları, eskilik ve yükseklik bakımından dünyadaki kaleler arasında birinci sırada yer alır. Tamamına yakın kısmı günümüze ulaşan ve birçok medeniyetin izlerini taşıyan Diyarbakır Kalesi, zamana meydan okuyarak yaklaşık beş bin yıldır ayakta durmaktadır.

3-5 metre kalınlığı ve 11-12 metre yüksekliği ile görülmeye değer bir heybete sahiptir. 5.500 metre uzunluğundaki Diyarbakır Surları, 82 burçla taçlandırılmış ve şehrin boynuna adeta bir gerdanlık gibi sarılmıştır. Milad öncesi ve milad sonrası izleri, 63 ayrı kitabede ve sayısız figürlerinde saklamış, bir yazıtlar ve kabartmalar müzesi niteliğine sahiptir.

Kültürel kimliğiyle; yalnız Türkiye’nin değil, tüm dünyanın da en önemli kentlerinden biri sayılır. Kent tarihsel potansiyeliyle adeta bir Açık Hava Müzesi niteliğindedir. Birçok medeniyete beşiklik eden kent döneminin tanığı olmuş ve gelen her medeniyetin izlerini barındırmaktadır.

Paylaşın

Doğunun İncisi Diyarbakır’ın Tarihi ‘Çarşıları’

Gezilecek yerler ve tarihiyle dikkat çeken Diyarbakır, uzun yıllar doğunun ticaret ve endüstri merkezlerinden biri olmuştur. Bu özelliğini ünlü dokumaları ve büyük bir sanat ürünü olan maden işlerine borçludur.

Bunların dışında daha bir çok ilginç malların yapılıp satıldığı bir kent olması, canlı bir ticaret hayatının doğmasına sebep olmuştur. Haber Kaos ekibi olarak Diyarakır’ın tarihi çarşılarını sizler için derledik.

Buğdaycılar Çarşısı

Gazi Caddesi’nde bulunan Hasan Paşa Hanı’na bitişiktir. Günümüzde de çarşı işlevini sürdürmektedir. Yapım tarihi bilinmemekle birlikte, 16. Yüzyıldan önce yapıldığını tahmin edilmektedir. Çarşının ortasında etrafı revaklarla (sundurma) çevrili geniş bir avlusu vardır. Revakların arkasında depo olarak kullanılan mekanlar bulunmaktadır. Bedestenin üzeri kubbelerle örtülmüştür.

Sipahi Pazarı

Balıkçılarbaşı ile Mizgefta Mezin arasında bulunan çarşı, Diyarbakırlıların uğrak yerlerinden biridir. Çarşıda; yöresel elbiseler, antika eşya, baharat, el yapımı bakır eşya, geleneksel düğünler için kına ve aksesuarlar, tütün, pûşî vb. eşyaları bulmak mümkündür. Farklı zamanlarda çok sayıda yangının meydana geldiği çarşı, halk arasında “Çarşiya Şewitî” diye adlandırılmıştır. Yapım tarihi hakkında kesin bir bilgi yoktur. Günümüzde işlev değiştiren çarşı, eskiden Buğday Pazarı olarak kullanılmıştır.

Peynirciler Çarşısı

Balıkçılarbaşı ile Mardin kapı arasında Deva Hamamı’nın bitişiğinde yer alır. Yakın zamanda yapılan çarşıda, farklı lezzetlerde peynirler ve diğer süt ürünleri satılmaktadır. Kalitesi ve lezzetiyle tüm ülkede beğenilen Diyarbakır örgülü peyniri bu çarşıda satılmaktadır. Çarşı bu yüzden yerli tüketicilerin yanında, başta çevre il ve ilçeler olmak üzere kenti ziyaret eden herkesin uğrak yerlerinden biridir.

Demirciler Çarşısı

Gazi Caddesi üzerinde bulunan Çarşı, ünlü Aktar Kör Yusuf’un arkasında bulunur. Bu çarşıda demir işçiliğinin en güzel örneği olan, geleneksel tarım aletleri yapılır ve satılır. Geçmişten günümüze kadar Diyarbakır’ın balkon ve pencerelerini süsleyen parmaklıklar da bu çarşıda yapılmaktadır.

Kuyumcular Çarşısı

Eskiden demircilerin kullandığı çarşı, Gazi Caddesi üzerinde, Ulu Cami’nin tam karşısında yer almaktadır. Demircilerin yerine, görselliğin ön plana çıktığı yeni bir çarşı kurulmuş ve kuyumcular da bu çarşıya yerleştirilmiştir. Çarşı, el işi her türlü ziynet eşyasının alınıp satıldığı, ticaret hacmi açısından kentin önemli merkezlerinden biri durumuna gelmiştir.

Diyarbakır kısa tarihi

Güneydoğu Anadolu Bölgesinin orta bölümünde yer alan Diyarbakır, tarih boyunca jeopolitik önemi açısından; İlk çağlardan bu yana Akdeniz’i Basra körfezine, Karadeniz’i Mezopotamya’ya bağlayan bir konuma sahiptir.

Diyarbakır’ın, doğal bir geçiş yolu olması her dönemde çekiciliğini arttırmış ve medeniyetlerin iz bıraktığı bir şehir olmuştur. Tarihin derinliklerinden gelen sayısız kültürün kucaklaştığı bir kenttir.

Tarih boyunca Amida, Amidi, Amid, Kara-Amid Diyar-Bekr, Diyarbekir ve Diyarbakır adlarını alan kent Güneydoğu Anadolu bölgesinin orta bölümünde El-Cezire denilen bölgede Bereketli hilalin kalbinde yer almaktadır.

Diyarbakır’ın köklü tarihi 12.000 yıl önceye uzanıyor. Son yıllarda kentin Bismil ilçesinde yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda, M.Ö. 10.400-9250 yıllarında “KörtikTepe”de yerleşik hayata geçildiği ortaya çıkmıştır.

Anadolu’nun en eski tarımcı köy topluluklarının en güzel örneğini veren Ergani yakınlarındaki Çayönü Tepesi, günümüzden 10.000 yıl öncesine dayanan tarihiyle sadece bölge tarihimize değil dünya uygarlık tarihine de ışık tutmaktadır.

Paleolitik ve Mezolitik devirde de Diyarbakır ve çevresindeki mağaralarda yaşamın bulunduğu ortaya çıkmıştır. Silvan yakınlarındaki Hassuni Mağaraları, Ergani yakınlarında Hilar Mağaralarında bu çağdan kalma kalıntılar tespit edilmiştir.

M.Ö. 3000’li yıllarda şehrin merkezinde izlerine rastlanan Hurrilerin, bölgeye hâkim olmasıyla Diyarbakır’ı yurt edinme çabaları başlamış, ardından Mitaniler, Abbasiler, Mervaniler, Büyük Selçuklular, İnaloğulları, Nisanoğulları, Artuklular, Eyyubiler, Anadolu Selçukluları, Akkoyunlular ve Osmanlı gibi birçok medeniyete yurt olmuştur. Diyarbakır, medeniyetlerin mekânsal ve mimari özellikleriyle az bulunur kültür ve tarih mirası taşımaktadır.

UNESCO Dünya Kültür Mirası Diyarbakır Surları, kentin sayısız eserlerinin başında gelmektedir. Kuşbakışı kalkan balığını andıran biçimiyle kenti baştanbaşa kuşatmış ve İç Kale ve Dış Kaleolmak üzere iki bölümden oluşmuştur.

Diyarbakır Surları, eskilik ve yükseklik bakımından dünyadaki kaleler arasında birinci sırada yer alır. Tamamına yakın kısmı günümüze ulaşan ve birçok medeniyetin izlerini taşıyan Diyarbakır Kalesi, zamana meydan okuyarak yaklaşık beş bin yıldır ayakta durmaktadır.

3-5 metre kalınlığı ve 11-12 metre yüksekliği ile görülmeye değer bir heybete sahiptir. 5.500 metre uzunluğundaki Diyarbakır Surları, 82 burçla taçlandırılmış ve şehrin boynuna adeta bir gerdanlık gibi sarılmıştır. Milad öncesi ve milad sonrası izleri, 63 ayrı kitabede ve sayısız figürlerinde saklamış, bir yazıtlar ve kabartmalar müzesi niteliğine sahiptir.

Kültürel kimliğiyle; yalnız Türkiye’nin değil, tüm dünyanın da en önemli kentlerinden biri sayılır. Kent tarihsel potansiyeliyle adeta bir Açık Hava Müzesi niteliğindedir. Birçok medeniyete beşiklik eden kent döneminin tanığı olmuş ve gelen her medeniyetin izlerini barındırmaktadır.

Paylaşın

Diyarbakır’ın Tarihi ‘Camiileri’

Tarih öncesi dönemlerden itibaren her devirde önemini koruyan Diyarbakır, Anadolu ile Mezopotamya, Avrupa ile Asya arasında doğal bir geçiş yolu, bir köprü görevi yapmıştır.

Çeşitli uygarlıkların kültürel mirasını günümüze kadar taşıyan Diyarbakır, kültür turizmi açısından önemli bir kentimizdir. ‘Camiiler’ kültürel mirasın önemli unsurları arasında ilk sıralarında yer almaktadır.

Hz. Süleyman Camii

İçkale’nin sur duvarlarına bitişik olarak inşa edilen cami, halk arasında Hz. Süleyman ve Nasiriye Cami olarak da bilinir. Diyarbakır’ın Müslümanlar tarafından alınması sırasında şehit düşen 27 sahabe burada defnedildi, daha sonra burası bir ziyaret ve ibadet yerine dönüştü.

Caminin üzerinde bulunan kitabeye göre, 1156-1179 yılları arasında Nisanoğulları döneminde Ebul Kasım Ali tarafından yaptırıldı. Caminin Mervani hükümdarı Nasruddevle tarafından yapıldığı ve bundan dolayı Nasıriye Cami adıyla anıldığı da rivayet edilmekte.

Bu türbede caminin içine ve avluya açılan iki tarihi kapı var. Caminin bitişiğindeki türbede yatan sahabelerin varlığı ve bu sahabelerle ilgili efsanelerden dolayı özellikle perşembe akşamları ve cuma günleri yoğun olarak ziyaret ediliyor.

Safa Camii

Kokulu anlamına gelen İpariye veya Parlı Camii olarak da bilinir. 15. yüzyıl Akkoyunlu eseridir. Önemini, planından, çinilerden ve zengin taş süslemelerinden alır.

Taş işlemeciliğinin ilginç örneklerinden olan minaresi, kaideden başlamak üzere külahına kadar kufi, nezih yazılar, değişik biçim ve desenlerden taş süslemeleri ile bezelidir. Minarenin kokulu bitkisel otlar karıştırılarak inşa edildiği söylenmektedir.

Nebi Camii

Gazi Caddesi üzerinde, Dörtyol kavşağında yer alır. Beyaz ve siyah kesme taşlardan yapılan caminin üzeri piramit şekilli büyük bir kubbe ile örtülü. Minaresinin üzerinde, Hz. Muhammed’den “Kaal-en Nebiy” diye bahseden kitabelerin çokluğundan dolayı Peygamber Camisi de deniyor. Akkoyunlular döneminde 16. yüzyılda yapılmıştır.

Minaredeki yazıttan 1530 yılında Diyarbakırlı Kasap Hacı Hüseyin tarafından hayrat olarak yaptırıldığı anlaşılıyor. Caminin etrafı siyah bazalt taşlarla ve yüksek olmayan bir duvarla örülmüş. Avlu geniş olup siyah bazalt taşlarla döşenmiş.

Minaresi 1960 yılında yerinden sökülüp aslına uygun bir şekilde tekrardan inşa edilerek bugünkü yerine taşınmış. Minare kare planlı, tek şerefeli olup şerefeye kadar almaşık örgülü, şerefeden sonra silindirik bir uzantıyla sona eriyor.

Şeyh Mutahhar ( Dört Ayaklı Minare ) Camii

Balıkçılarbaşı semtinde yer alır. Akkoyunlu Sultanı Kasım tarafından 1500 yılında yaptırılmıştır. Siyah ve beyaz sıralı kesme taşlarla inşa edilmiştir. Camiden ayrı dört sütün üzerinde yükselen kare planlı minaresi Anadolu’da tek örnektir.

Ulu Camii

Gazi Caddesi’nde Hasan Paşa Hanı’nın karşısında yer alır. Anadolu’nun ilk camisi, İslam âleminin beşinci Harem-i Şerif’i olarak kabul ediliyor. İlkin Pagan dönemine ait bir tapınak iken, daha sonra Mar Toma adıyla kilise olarak kullanıldı, kentin 639 yılından sonra Müslümanların egemenliğine geçmesiyle birlikte Cami-i Kebir adıyla camiye dönüştürüldü.

Ulu Cami, tarihin bütün dönemlerinde önemini korudu, bugün de Diyarbakır’ın en önemli camisi ve ziyaretgâhı durumunda. Cami, yangınlar sonucu meydana gelen tahribat ve yıkımlardan dolayı birçok kez onarımdan geçirildi, en kapsamlı onarım ise 1091 yılında Selçuklular döneminde yapıldı.

Daha sonra Anadolu Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Keyhüsrev, Artuklular döneminde Melik Salih, Akkoyunlu Sultanı Uzun Hasan, Osmanlı Padişahı IV. Mehmed tarafından ve son olarak 1975-1977 tarihlerinde kapsamlı bir onarımdan geçirildi. Cami külliyesi, bütün bu dönemlerin izlerini taşıyor.

Caminin dört ayrı cephesi İslam’ın dört ana mezhebine ayrılmış. Günümüzde de Hanefi ve Şafiiler iki ayrı mekânda ibadetlerini sürdürüyor. Caminin şu an Hanefiler bölümü olarak kullanılan bölümü, kiliseden camiye dönüştürülen esas bölümü.

Mimari açıdan Şam’da bulunan Emeviye Camisi’nin Anadolu’ya yansıması olarak yorumlanıyor. Caminin avlusunda demir parmaklıklar içerisinde bulunan bir güneş saati bulunuyor. Bu saat bazı kaynaklara El Cezerî tarafindan yapılmış. Bazı kaynaklarda ise Roma döneminden kaldığı öne sürülüyor.

Behram Paşa Camii

Vali Behram Paşa tarafından 1564-1572 tarihinde yaptırılmıştır. Mimar Sinan’ın eseri olarak kabul edilmektedir. Tamamen kesme taştan yapılmış olup, tek kubbelidir. İkili son cemaat yerine sahiptir.

Diyarbakır kısa tarihi

Güneydoğu Anadolu Bölgesinin orta bölümünde yer alan Diyarbakır, tarih boyunca jeopolitik önemi açısından; İlk çağlardan bu yana Akdeniz’i Basra körfezine, Karadeniz’i Mezopotamya’ya bağlayan bir konuma sahiptir.

Diyarbakır’ın, doğal bir geçiş yolu olması her dönemde çekiciliğini arttırmış ve medeniyetlerin iz bıraktığı bir şehir olmuştur. Tarihin derinliklerinden gelen sayısız kültürün kucaklaştığı bir kenttir.

Tarih boyunca Amida, Amidi, Amid, Kara-Amid Diyar-Bekr, Diyarbekir ve Diyarbakır adlarını alan kent Güneydoğu Anadolu bölgesinin orta bölümünde El-Cezire denilen bölgede Bereketli hilalin kalbinde yer almaktadır.

Diyarbakır’ın köklü tarihi 12.000 yıl önceye uzanıyor. Son yıllarda kentin Bismil ilçesinde yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda, M.Ö. 10.400-9250 yıllarında “KörtikTepe”de yerleşik hayata geçildiği ortaya çıkmıştır.

Anadolu’nun en eski tarımcı köy topluluklarının en güzel örneğini veren Ergani yakınlarındaki Çayönü Tepesi, günümüzden 10.000 yıl öncesine dayanan tarihiyle sadece bölge tarihimize değil dünya uygarlık tarihine de ışık tutmaktadır.

Paleolitik ve Mezolitik devirde de Diyarbakır ve çevresindeki mağaralarda yaşamın bulunduğu ortaya çıkmıştır. Silvan yakınlarındaki Hassuni Mağaraları, Ergani yakınlarında Hilar Mağaralarında bu çağdan kalma kalıntılar tespit edilmiştir.

M.Ö. 3000’li yıllarda şehrin merkezinde izlerine rastlanan Hurrilerin, bölgeye hâkim olmasıyla Diyarbakır’ı yurt edinme çabaları başlamış, ardından Mitaniler, Abbasiler, Mervaniler, Büyük Selçuklular, İnaloğulları, Nisanoğulları, Artuklular, Eyyubiler, Anadolu Selçukluları, Akkoyunlular ve Osmanlı gibi birçok medeniyete yurt olmuştur. Diyarbakır, medeniyetlerin mekânsal ve mimari özellikleriyle az bulunur kültür ve tarih mirası taşımaktadır.

UNESCO Dünya Kültür Mirası Diyarbakır Surları, kentin sayısız eserlerinin başında gelmektedir. Kuşbakışı kalkan balığını andıran biçimiyle kenti baştanbaşa kuşatmış ve İç Kale ve Dış Kaleolmak üzere iki bölümden oluşmuştur.

Diyarbakır Surları, eskilik ve yükseklik bakımından dünyadaki kaleler arasında birinci sırada yer alır. Tamamına yakın kısmı günümüze ulaşan ve birçok medeniyetin izlerini taşıyan Diyarbakır Kalesi, zamana meydan okuyarak yaklaşık beş bin yıldır ayakta durmaktadır.

3-5 metre kalınlığı ve 11-12 metre yüksekliği ile görülmeye değer bir heybete sahiptir. 5.500 metre uzunluğundaki Diyarbakır Surları, 82 burçla taçlandırılmış ve şehrin boynuna adeta bir gerdanlık gibi sarılmıştır. Milad öncesi ve milad sonrası izleri, 63 ayrı kitabede ve sayısız figürlerinde saklamış, bir yazıtlar ve kabartmalar müzesi niteliğine sahiptir.

Kültürel kimliğiyle; yalnız Türkiye’nin değil, tüm dünyanın da en önemli kentlerinden biri sayılır. Kent tarihsel potansiyeliyle adeta bir Açık Hava Müzesi niteliğindedir. Birçok medeniyete beşiklik eden kent döneminin tanığı olmuş ve gelen her medeniyetin izlerini barındırmaktadır.

Paylaşın