İsviçre, “Ezidi Soykırımı”nı Resmen Tanıdı

İsviçre Parlamentosu, Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) 2014 yılında Ezidi azınlığa karşı gerçekleştirdiği soykırımı resmen tanıdı. 105 milletvekilinin lehte, 61’inin aleyhte oy kullandığı oylamaya 27 milletvekili ise katılmadı.

Kürtçe konuşan bir azınlık olan Ezidiler, IŞİD’in 2014 yılından itibaren Suriye ve Irak’ta geniş toprakları ele geçirmesinin ardından örgütün soykırımına maruz kalmıştı. İstatistiklere göre yaklaşık 5 bin Ezidi öldürüldü.

Ezidilere yönelik IŞİD’in işlediği katliamların soykırım olarak tanınması için İsviçre Sosyalist Parti Federal Parlamento Milletvekili Fabian Molina ve Yeşiller Milletvekili Sibel Arslan tarafından daha önce parlamentoya sunulan yasa tasarısına ilişkin İsviçre Federal Parlamentosu’nda özel bir oturum gerçekleştirildi. Tasarının oylanması için düzenlenen özel oturuma, IŞİD katliamının mağdurları ve Ezidi toplumunun önde gelen isimleri de katıldı.

Özel oturumda söz alan Sosyalist Parti Federal Parlamento Milletvekili Fabian Molina, IŞİD’in 2014 yılında Ezidilere yönelik yaptığı katliamları hatırlatarak, şunları kaydetti: “DAİŞ’in işlediği dehşet verici suçlar, BM soruşturma ekibi UNITAD ve diğer soruşturma makamları tarafından iyi bir şekilde belgelenmiş ve kanıtlanmıştır. Uluslararası toplum, işlenen suçların Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi anlamında soykırım teşkil ettiğini siyasi ve hukuki olarak geniş ölçüde kabul etmiştir.”

IŞİD’in saldırılarının temel amacının Ezidi halkını bir bütün olarak yok etme niyeti taşıdığına vurgu yapan Molina, 2014 yılından itibaren IŞİD’in , Ezidi kültürünü ve yaşamını yok etmek amacıyla Irak’taki Ezidi azınlığın yerleşim yerlerine sistematik olarak saldırdığını belirtti. Molina, “Bunu yaparken, başta kadınlar olmak üzere on binlerce Ezidi’i öldürdü ve köleleştirdi. Kaçırılan Ezidi kadın, erkek ve çocuklar esaret altında zorla çalıştırıldı, cinsel şiddete ve diğer zulümlere maruz bırakıldı. Anlatılanlar o kadar dehşet vericidir ki, insan idrakının ötesindedir. Örneğin bazı kurbanlar insan eti yemeye zorlanmıştır. Tüm bu suçlar, UNITAD’ın raporunun da gösterdiği gibi, Ezidi halkını yok etme niyetiyle işlenmiştir” diye ekledi.

IŞİD’in katliamlarından kurtulan bazı Ezidilerin parlamentoda bulunduğunu hatırlatan Molina, “Komisyon olarak, İsviçre’nin en ağır suçlar için cezasızlıkla mücadele konusunda uzun süredir devam eden uluslararası taahhüdünü desteklemekteyiz. Cezasızlıkla mücadele, hukuk devletine ve en ağır suçların önlenmesine önemli bir katkı sağlamaktadır. Suriye’de DAİŞ’in güçlenme tehdidi karşısında, bu somut durumda bu tasarı daha da önemli görünmektedir. Sunulan yasa tasarısı, İsviçre’nin tarafsızlık politikası ile de tutarlıdır. Bu bağlamda, komisyon, DAİŞ’in BM tarafından bir terör örgütü olarak yaptırıma tabi tutulduğunu ve kendi iddialarının aksine bir devlet olmadığını hatırlatmaktadır. Bu ruhla, parlamentonun mevcut yasa tasarısını onaylamasını talep ediyorum” diye konuştu.

Molina’nın ardından söz alan Yeşiller Partisi Milletvekili Sibel Arslan ise IŞİD’in Ezidilere yönelik gerçekleştirdiği katliamın boyutuna dikkat çekerek, “BM bu suçları soykırım olarak tanımladı. Çeşitli devletler BM’nin bu çağrısına yanıt verdi. Artık bu vahşetin cezasız kalmamasını sağlamaya yardımcı olmalıyız” dedi.

Konuşmaların ardından parlamentonun oyuna sunulan tasarı, 62 karşı ve 27 çekimser oya karşılık 105 lehte kullanılan oyla kabul edildi.

Kabul edilen tasarıya göre İsviçre; “Ezidilere karşı soykırım amacıyla işlenen zorla yerinden etme, tecavüz, sistematik cinayetlerin yanı sıra Ezidilerin ibadet yerlerinin tahrip edilmesini en güçlü ifadelerle kınar; DAİŞ’in 3 Ağustos 2014 tarihinden itibaren Irak’taki Ezidi dini azınlığına yönelik saldırılarını bir soykırım olarak tanır; Bu tasarının İsviçre Dışişleri Bakanlığı tarafından diplomatik ağı aracılığıyla uluslararası topluma iletilmesini talep eder; Federal Konsey’den, işlenen suçların telafisi için uluslararası düzeyde taahhütte bulunmasını ister.”

(Kaynak: Mezopotamya Ajansı)

Paylaşın

Suriye’yi Bundan Sonra Kim Kontrol Edecek?

Suriye’de Beşar Esad’ın bu ay Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) öncülük ettiği silahlı gruplar tarafından devrilmesi üzerine, ülkede boşluğu kimin dolduracağı ve bundan sonra ne olacağı merak konusu.

Peki Suriye’nin geleceğini belirlemesi muhtemel kilit oyuncular ve gruplar kimler?

Heyet Tahrir Şam (HTŞ)

Heyet Tahrir Şam (HTŞ) şu anda Suriye’nin batısının büyük bölümünü kontrol eden en güçlü grup. Ebu Muhammed El Colani takma adını kullanan Ahmed El Şara liderliğindeki grubun kökeni, başlangıçta El Kaide ve IŞİD terör örgütleriyle ittifak halinde olan El Nusra Cephesi’ne dayanıyor.

Şara’nın küresel cihat yerine yerel Suriye yönetimine odaklanması, 2017’de her iki gruptan da ayrılmasına ve HTŞ’yi kurmak için başka İslamcı gruplarla birleşmesine yol açtı. Grup, katı şeriat yasalarını uygulamayan ve azınlık haklarını koruma sözü veren daha ılımlı ve pragmatik bir örgüt olarak kendini yeniden yaratma arayışına girdi.

Ancak HTŞ, aralarında Türkiye ve ABD’nin de bulunduğu çok sayıda ülke tarafından hâlâ terörist grup olarak tanımlanıyor ve insan hakları ihlalleriyle suçlanmaya devam ediyor. HTŞ, şu anda ülkenin fiili geçiş hükümeti haline gelen Başbakan Muhammed El Beşir liderliğindeki İdlib merkezli Suriye Kurtuluş Hükümeti’ni destekledi.

Güney Operasyonları Odası

Güneyde ise kendisine Güney Operasyonları Odası adını veren ve hem seküler hem de İslamcı grupların yanısıra Dürzi milisleri de içeren bir koalisyon bulunuyor. Bunlardan bazıları daha önce El Nusra gibi aşırılık yanlısı isyancı gruplara karşı savaşmış ve 2018’de birçoğu Suriye hükümetiyle uzlaşmış, hatta bazıları Suriye silahlı kuvvetlerine entegre olmuştu.

Ancak HTŞ’nin kuzeydeki son saldırısı ivme kazanınca güneyli isyancılar Esat’a karşı mücadeleye yeniden katıldı ve Şam’a ilk girenler arasında oldu.

Suriye Milli Ordusu (SMO)

Suriye Milli Ordusu, ülkenin kuzeybatısındaki toprak hakimiyetini koruyor. İç savaşın başlarında Özgür Suriye Ordusu olarak bilinen isyancı grupların gevşek bir koalisyonundan doğan SMO, Türkiye tarafından doğrudan desteklenen ve Azez kasabasında bulunan sözde Suriye Geçici Hükümeti’ni destekleyen hem İslamcı hem de seküler grupları temsil ediyor.

Zaman zaman HTŞ’nin hem müttefiki hem de rakibi olan SMO, Kürtler’in liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) karşı sürekli olarak savaşmıştı.

Suriye Demokratik Güçleri (DSG)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Fırat Nehri’nin doğusundaki bölgeyi kontrol eden Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin askeri gücü. Kürt Halk Savunma Birlikleri (YPG) tarafından yönetilen SDG’de Arap milislerin yanısıra Süryani ve Ermeniler gibi azınlıklar da yer alıyor.

Grubun laik demokratik ideolojisi ve kadınlara eşit muamele etmesi uluslararası destek kazanırken, diğer isyancı gruplar tarafından Esat rejimi ile işbirliği yapmakla suçlanıyor ve Türkiye tarafından birçok hükümet tarafından terörist grup olarak tanımlanan ayrılıkçı PKK’nın bir kolu olarak görülüyor. Ancak ABD, IŞİD’e karşı mücadelede kilit bir müttefik olarak SDG’yi doğrudan destekliyor.

IŞİD kalıntıları ve yabancı güçler

Eski gücünün büyük kısmını kaybeden IŞİD, sadece güneydeki çöllerde küçük toprak parçalarını elinde tutuyor. Ancak örgüt, ülke genelinde terör saldırıları düzenlemeye devam ediyor. 2024’ün ilk yarısında 150’den fazla terör saldırısı meydana geldi. Ayrıca yabancı güçler de Suriye’nin bazı bölgelerinde bulunuyor.

Türkiye, SDG’ye karşı saldırılar düzenlemek için kullanırken bölgeyi ‘güvenli bölge’ olarak iddia ederek kendi ordusunu sınırına yakın bir yerde konuşlandırdı. ABD, Suriye ile Ürdün ve Irak sınırı yakınlarındaki El Tanf’ta bir askeri üs ve çevresinde bir çatışmasızlık bölgesi bulunduruyor.

Rusya şu ana kadar Tartus’taki deniz limanını ve Lazkiye yakınlarındaki hava üssünü kontrol altında tutsa da bu üslerin geleceği hakkında soru işaretleri var. Cuma günkü uydu görüntülerinde Rus güçlerinin önemli üslerdeki askeri teçhizatı toplayıp söktüğü görülüyordu; ki bu da Rusya’nın çekilmeye hazırlanıyor olabileceğini akıllara getiriyor.

Esat’ın devrilmesinin ardından İsrail, yeni hükümetle bir anlaşmaya varılana kadar sınır boyunca güvenliğin arttırılması gerektiğini gerekçe göstererek Suriye’de halihazırda işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri yakınlarındaki askerden arındırılmış tampon bölgenin kontrolünü ele geçirdi.

Ortada bu kadar çok etken olması, Suriye’nin geleceği hakkında kesin sonuca varmayı imkansız hale getiriyor. Ülke halkı, başlıca gruplar arasında varılacak anlaşmaların yumuşak bir geçişi sağlayacağını ve kaosa son vereceğini umuyor.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

Ebegümeci Çayının Beş Önemli Faydası

Ebegümecinin sadece bir bahçe çiçeği olduğunu mu düşünüyorsunuz? Belki de tekrar düşünmenin zamanı geldi. Tropikal bir çiçek çalısı olan Ebegümeci Sabdariffa’nın da bazı faydaları olabilir.

Haber Merkezi / Ebegümecinin tohumları, yaprakları, taç yaprakları ve sapları uzun yıllardır geleneksel tıpta ve yemek hazırlamada kullanılmaktadır. Ebegümeci, çay için ideal olan tatlı, ekşi bir tada sahiptir.

İşte ebegümeci çayının sağlıklı bir yaşamı desteklemesinin birkaç yolu:

Kalbi güçlendirir: Araştırmalar, ebegümeci çayı ve ebegümeci takviyelerinin hem yüksek tansiyonlu hem de yüksek tansiyonu olmayan kişilerde kan basıncını düşürdüğünü ortaya koymuştur.

Kolesterolü düşürür: Günümüzde yüksek kolesterol, en büyük sağlık sorunlarından biridir. Eğer bu sizin de sorununuzsa, ebegümeci çayını tercih edebilirsiniz.

Genç kalmanızı sağlar: Serbest radikaller, özellikle ciltte yaşlanma sürecini hızlandırmada önemli bir rol oynar.

Antioksidanlar açısından zengin olan ebegümeci çayını düzenli olarak içmek, vücudunuza serbest radikallerle savaşmak ve oksidatif stresi ve hasarı azaltmak için ihtiyaç duyduğu mühimmatı sağlamaya yardımcı olabilir.

Diyabeti önler: Araştırmalar, ebegümeci çayının yüksek kan şekeri seviyesini önemli ölçüde düşürebileceğini göstermektedir. Bu nedenle, şekersiz ebegümeci çayı diyabet, prediyabet veya yüksek kan şekeri olan kişiler için harika bir içecektir.

Kilo kaybına yardımcı olur: Araştırmalar, ebegümeci çayının kilo vermeye ve obeziteyi önlemeye yardımcı olabileceğini ortaya koymuştur.

Paylaşın

Mansur Yavaş’tan “Haciz” Çıkışı: AK Partinin Borçlarını Da CHP’ye Yazıyorlar

ABB Başkanı Mansur Yavaş, Erdoğan’ın “silkeleyin” talimatının ardından başlayan ‘haciz kıskacına’ ilişkin, “Cumhur İttifakı’ndan CHP’ye geçen belediyelerin borcu 2 milyar lira. Bunları silkelememişler. Ama bu borçları da CHP’ye yazıyorlar” dedi ve ekledi:

“31 Mart seçimlerinde CHP birinci parti çıktı. Bunun sonu tek başına iktidardır. Böyle yaparlarsa CHP hemen hemen bütün belediyeleri alacak. Vatandaşla şaka yapılmaz, alay edilmez.”

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Halk TV’de programa katıldı. Mansur Yavaş, Erdoğan’ın “Silkeleyin” talimatının ardından başlayan ‘haciz kıskacı’ ile ilgili şu ifadeleri kullandı:

“Biz belediyeyi teslim aldığımızda 8 Nisan itibariyle 2 milyar 247 milyon dolar ABB’nin borcu vardı. Bu borca bankalar dahil. ABB’nin sigorta borcu yoktu ancak belediyenin borcu vardı. 1 milyar 749 milyon 461 bin dolar borcu ödedik. Bütçe gelirlerimiz de yarı yarıya düştü. Kredi istedik kredi vermediler. Bir kamu bankasında 2 milyar lira paramız var olduğu halde para alamadık. Hizmetlerimiz engellenmek istedi.

2016 yılında Ankapark için çekilen paranın borcu 2019 Nisan tarihiyle ödemeye başlanması için anlaşma yapılmış. Biz borçlarımızı ödedik yoksa bir de faiz ödeyecektik. Şirketlere sigortalar nedeniyle 80 milyon dolar borcumuz arttı. Bunu da belediye meclisinde şeffaflıkla açıkladık. Sadece Ankara’da Cumhur İttifakından CHP’ye geçen belediyelerin borcu 2 milyar lira. Bunları silkelememişler. Ama bu borçları da CHP’ye yazıyorlar.

Biz bu konu gündeme gelir gelmez 6 milyon dolar SGK’ya ödeme yaptık. Onların derdi üzüm yemek değil bağcıyı dövmek. Daha önce de yaptılar, ne oldu? 31 Mart seçimlerinde CHP birinci parti çıktı. Bunun sonu tek başına iktidardır.

Böyle yaparlarsa CHP hemen hemen bütün belediyeleri alacak. Vatandaşla şaka yapılmaz, alay edilmez. Hala anlayamadılar, biz gerçek belediyeciliği yaptık. Vatandaş bizim yaptıklarımızı anlamıyor mu? Vatandaş bunları cezalandıracak. Bir bankanın yaptığı zarar ile tüm belediyelerden alınacak para hemen hemen eşit. Tamamen bir algı operasyonu.”

Paylaşın

2024 Yılında Konut Satışları Yüzde 16,4 Arttı

Konut satışları 2024 yılının ilk 11 aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 16,4 oranında artarak 1 milyon 265 bin 388 oldu. Konut satışları kasım ayında ise bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 63,6 oranında artarak 153 bin 14 oldu.

Haber Merkezi /Kasım ayında konut satışlarının en fazla olduğu iller sırasıyla 26 bin 320 ile İstanbul, 14 bin 916 ile Ankara ve 8 bin 583 ile İzmir olurken, en az olduğu iller sırasıyla 89 ile Bayburt, 99 ile Tunceli ve 121 ile Hakkari oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Konut Satış İstatistikleri Kasım 2024 verilerini açıkladı. Buna göre; Türkiye genelinde konut satışları kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 63,6 oranında artarak 153 bin 14 oldu.

Konut satış sayısının en fazla olduğu iller sırasıyla 26 bin 320 ile İstanbul, 14 bin 916 ile Ankara ve 8 bin 583 ile İzmir olurken, en az olduğu iller sırasıyla 89 ile Bayburt, 99 ile Tunceli ve 121 ile Hakkari olarak gerçekleşti.

Konut satışları 2024 yılının ilk 11 aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 16,4 oranında artarak 1 milyon 265 bin 388 olarak gerçekleşti.

Türkiye genelinde ipotekli konut satışları kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 315,7 oranında artarak 21 bin 804 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 14,2 olarak gerçekleşti. 2024 yılının ilk 11 aylık döneminde gerçekleşen ipotekli konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21,3 oranında azalarak 135 bin 209 oldu.

Kasım ayında 5 bin 213; 2024 yılının ilk 11 aylık döneminde ise 32 bin 82 ipotekli konut satışı, ilk el olarak gerçekleşti.

Türkiye genelinde diğer konut satışları kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 48,6 oranında artarak 131 bin 210 oldu. Toplam konut satışları içinde diğer satışların payı yüzde 85,8 olarak gerçekleşti. 2024 yılının ilk 11 aylık döneminde gerçekleşen diğer konut satışları ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 23,4 oranında artarak 1 milyon 130 bin 179 oldu.

Türkiye genelinde ilk el konut satış sayısı kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 61,7 oranında artarak 49 bin 274 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk el konut satışının payı yüzde 32,2 oldu. İlk el konut satışları 2024 yılının ilk 11 aylık döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 24,2 oranında artarak 407 bin 832 olarak gerçekleşti.

Türkiye genelinde ikinci el konut satış sayısı kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 64,6 oranında artarak 103 bin 740 oldu. Toplam konut satışları içinde ikinci el konut satışının payı yüzde 67,8 oldu. İkinci el konut satışları 2024 yılının ilk 11 aylık döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 13,0 oranında artarak 857 bin 556 olarak gerçekleşti.

Yabancılara kasım ayında 2 bin 151 konut satışı gerçekleşti

Yabancılara yapılan konut satışları kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 8,2 oranında azalarak 2 bin 151 oldu. Kasım ayında toplam konut satışları içinde yabancılara yapılan konut satışının payı yüzde 1,4 olarak gerçekleşti. Yabancılara yapılan konut satış sayısının en fazla olduğu iller sırasıyla 780 ile İstanbul, 752 ile Antalya ve 191 ile Mersin oldu.

Yabancılara yapılan konut satışları 2024 yılının ilk 11 aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 35,1 oranında azalarak 21 bin 363 oldu. Kasım ayında ülke uyruklarına göre en fazla konut satışı sırasıyla 421 ile Rusya Federasyonu, 200 ile İran ve 160 ile Ukrayna vatandaşlarına yapıldı.

Paylaşın

Göz Altı Torbaları Kalıcı Olarak Nasıl Giderilir?

Birçok kişi için yorgun gözler ve göz altındaki şişkin torbalar sinir bozucu olabilir. Göz altı torbaları ister uykusuz gecelerin, ister stresin veya yaşlanmanın sonucu olsun, hem görünümü hem de özgüveni etkileyebilir.

Haber Merkezi / Göz altı torbalarından nasıl kurtulacağınızı, hatta göz altı torbalarını kalıcı olarak nasıl gidereceğinizi merak ediyorsanız, sorunun temel nedenlerini anlamak önemlidir.

Göz altı torbaları genellikle birden fazla faktörün birleşiminden kaynaklanır. İşte göz altı torbalarının birkaç nedeni:

Yaşlanma: Yaşlandıkça cildiniz doğal elastikiyetini ve kolajenini, yani cildi sıkı tutmaktan sorumlu proteinleri yavaş yavaş kaybeder. Bu süreç cildin incelmesine, sarkmaya ve göz altlarınızda torba oluşumuna daha yatkın hale gelmesine yol açar. Bir zamanlar destekleyici olan yağ, alt göz kapaklarında toplanmaya başlar ve şişkin bir görünüm oluşturur.

Genetik: Ebeveynlerinizde veya diğer aile üyelerinizde göz altı torbaları varsa, genetik olarak bunlara yatkınlığınız da olabilir. Genetik faktörler cildinizin nasıl yaşlandığını, vücudunuzun belirli bölgelerde ne kadar yağ depoladığını ve kan damarlarınızın strese ve iltihaplanmaya nasıl tepki verdiğini etkiler.

Bazı kişilerin genetik yapıları nedeniyle doğal olarak daha ince bir cildi veya göz altlarında daha belirgin yağ birikintileri olabilir ve bu da onları daha genç yaşta bile fark edilir göz altı torbaları geliştirmeye daha yatkın hale getirir.

Yaşam tarzı faktörleri: Günlük alışkanlıklardan birkaçı göz altı torbalarının görünümünü hızlandırabilir veya kötüleştirebilir. Kalitesiz uyku en büyük nedenlerden biridir, çünkü sıvı tutulmasına ve şişkinliğe yol açar. Stres, cildi inceltebilen ve sıvı tutulmasını teşvik edebilen kortizolün aşırı üretilmesine katkıda bulunur.

Susuz kalma, cildin donuk ve daha az dolgun görünmesine neden olur, gözlerinizin altındaki çukurları ve gölgeleri vurgular. Bu arada, aşırı alkol tüketimi susuz kalmaya ve genişlemiş kan damarlarına yol açabilir, bu da göz altı bölgesinde sıvı birikmesine neden olarak şişkinliğe ve koyu halkalara yol açabilir.

Alerjiler: Alerjiler gözlerinizin etrafındaki hassas ciltte önemli iltihaplanma ve tahrişe neden olabilir. Polen, evcil hayvan tüyü veya toz gibi alerjenlere maruz kaldığınızda, vücudunuzun bağışıklık sistemi şişlik, kızarıklık ve kaşıntıya neden olabilen histaminler salgılayarak tepki verir.

Sonuç olarak, göz altı bölgesinde sıvı birikerek göz torbaları daha belirgin hale gelebilir. Tahriş nedeniyle ovuşturma veya kaşıma bu durumu daha da kötüleştirerek koyulaşmaya veya daha fazla şişkinliğe yol açar.

Tıbbi durumlar: Bazı altta yatan sağlık sorunları gözlerin altında sıvı tutulmasına ve şişkinliğe neden olabilir. Örneğin tiroid bozuklukları vücudun metabolizmayı ve sıvı dengesini düzenleme yeteneğini etkileyerek göz çevresinde şişkinliğe yol açabilir.

Böbrek hastalığı da özellikle göz çevresinde su tutulmasına neden olabilir çünkü böbrekler vücuttaki sıvı dengesini korumaktan sorumludur. Sinüs enfeksiyonları veya dolaşımla ilgili sorunlar gibi diğer tıbbi durumlar da göz altı şişmesine katkıda bulunabilir.

Peki göz altı torbaları kalıcı olarak nasıl giderilir?

Göz altı torbalarını tamamen ortadan kaldırmanın kesin bir yolu olmasa da, birkaç yöntem bunların görünümünü azaltmaya ve gözlerinizin genel görünümünü iyileştirmeye yardımcı olabilir. İşte göz altındaki torbaları azaltmanın bazı yolları:

Yeterli uyku: Şişkinliği ve koyu halkaları azaltmak için her gece 7 – 9 saat kaliteli uykuyu hedefleyin.

Bol su: Cildinizin nemli ve sağlıklı kalması için gün boyunca bol su için.

Tuz: Aşırı tuz tüketimi sıvı tutulumuna neden olarak göz altı torbalarının daha belirgin görünmesine yol açabilir.

Soğuk kompres: Gözünüze birkaç dakika soğuk kompres uygulamak şişlik ve iltihabı azaltmaya yardımcı olabilir.

Göz kremleri: Kaliteli bir göz kremi kullanmak, cildin elastikiyetini artırmaya ve ince çizgilerin ve kırışıklıkların görünümünü azaltmaya yardımcı olabilir.

Yaşam tarzı değişiklikleri: Stres, alerji veya tıbbi durumlar gibi altta yatan nedenleri ele almak için yaşam tarzınızda değişiklikler yapmayı düşünün.

Tıbbi tedaviler: Göz altı torbalarının daha şiddetli vakalarında lazer tedavisi, dermal dolgular veya blefaroplasti (göz kapağı ameliyatı) gibi tıbbi tedaviler önerilebilir.

Özellikle dermal dolgular , göz altı torbalarının görünümünü önemli ölçüde azaltarak ve daha pürüzsüz ve daha tazelenmiş bir görünüm kazandırarak etkili bir çözüm sunar.

Sıkça sorulan sorular:

Göz altlarımda neden çizgiler var?

Göz altı çizgileri yaşlandıkça yaygın bir endişe kaynağıdır. Yaşlanma, uyku eksikliği, susuzluk, genetik ve güneş hasarı gibi faktörlerin birleşiminden kaynaklanabilirler. Cilt elastikiyetini kaybedip incelirken kırışıklıklar oluşabilir.

Yetersiz uyku cilt sarkmasına katkıda bulunabilirken, susuzluk çizgilerin görünümünü kötüleştirebilir. Genetik yatkınlık ve güneşe maruz kalma da bunların gelişiminde rol oynayabilir.

Göz şişkinliğine ne sebep olur?

Şiş gözler genellikle sıvı tutulumu, alerjiler, uyku eksikliği, yüksek tuz alımı, altta yatan sağlık sorunları ve yaşlanma gibi faktörlerin bir kombinasyonundan kaynaklanır. Aşırı sıvı gözlerin altında birikebilirken, alerjik reaksiyonlar iltihaplanmayı tetikleyebilir.

Yetersiz uyku ve yüksek sodyumlu beslenme, sıvı tutulumuna katkıda bulunabilir. Ek olarak, böbrek veya tiroid sorunları gibi altta yatan sağlık sorunları bazen şişkinliğe neden olabilir. Yaşlandıkça cildimizin elastikiyeti azalır ve bu da şiş gözlerin görünümüne katkıda bulunabilir.

Göz altı torbalarını tedavi etmek için genellikle kaç seans dermal dolgu uygulaması gerekir?

Göz altı torbalarını tedavi etmek için gereken dermal dolgu seansı sayısı sorunun ciddiyetine bağlıdır. Genellikle hafif vakalar için bir seans yeterli olurken, daha şiddetli vakalar için iki veya üç seans gerekebilir.

Göz altı torbalarının tedavisinde dermal dolgu maliyeti ne kadardır?

Göz altı torbaları için dermal dolguların maliyeti, kullanılan dolgu markasına ve gereken dolgu miktarına bağlı olarak değişir.

Paylaşın

Mantar Aknesi Nedir? Nedenleri, Belirtileri Ve Tedavisi

Mantar aknesi, kıl köklerinin malassezia mayası adı verilen bir mantarla enfekte olmasıyla oluşan yaygın bir cilt rahatsızlığıdır. Bu rahatsızlığa malassezia foliküliti veya pityrosporum foliküliti de denir.

Haber Merkezi / Mantar aknesi, cildinizde küçük, kaşıntılı, kırmızı şişliklerin (papüller) kümelenmesine neden olur. Bazen şişlikler biraz daha büyür ve beyaz noktalara, küçük beyaz veya sarı irin ceplerine (püstüller) dönüşür.

Mantar aknesinin nasıl tedavi edileceğini öğrenerek temiz, parlak ve genç bir cilde kavuşabilirsiniz.

Mantar aknesi ile normal akne arasındaki fark nedir?

Mantar ve normal akne, küçük, kırmızı, kaşıntılı şişlikleriyle benzer görünse de, farklı nedenleri ve belirtileri vardır.

Nedenleri: Normal akne, öncelikle aşırı sebum üretimi, tıkalı gözenekler ve bakterilerden kaynaklanır. Buna karşılık, mantar aknesi, genellikle nem, ter ve bazı ilaçlarla daha da kötüleşen cildin doğal florasındaki dengesizlikten kaynaklanır.

Görünüş: Mantar kaynaklı akne, genellikle akneye benzeyen, ancak normal aknede görülen siyah noktalar veya beyaz noktalardan yoksun, tek tip, kaşıntılı püstüller şeklinde görünür.

Tedavi: Mantar kaynaklı akne, antifungal ilaçlarla tedavi edilirken, normal akne genellikle topikal retinoidler, benzoil peroksit veya antibiyotiklerle tedavi edilir.

Mantar aknesinin nedenleri: Mantar aknesi birçok nedenden dolayı oluşur. Bunlardan bazıları:

Nem ve ter: Sıcak ve nemli ortamlar maya oluşumunu teşvik ederek aşırı terleyen kişileri daha duyarlı hale getirir.

Antibiyotikler: Ciltteki bakteri dengesini ve mayaları etkileyerek aşırı üremelerine neden olurlar.

Yağlı cilt ürünleri: Ağır kremler ve yağlar mantar oluşumuna elverişli ortam yaratabilir.

Mantar aknesi belirtileri: Mantar aknesinin çeşitli görünür belirtileri vardır, bunlar:

Kaşıntılı kırmızı kabarcıklar: Küçük, kırmızı, kaşıntılı püstüller genellikle göğüste, sırtta, omuzlarda ve bazen de yüzde görülür.

Aknelerin homojenliği: Bakteriyel aknede görülen boyut çeşitliliğinin aksine, şişlikler genellikle boyut ve şekil olarak benzer olma eğilimindedir.

Püstüller: Sivilceye benzeyebilirler ancak genellikle tipik komedonları içermezler.

Mantar aknesi nasıl tedavi edilir?

Mantar aknesi, oral ve topikal ilaçlar dahil olmak üzere profesyonel konsültasyon ve özel tedaviler gerektirir. Dermatologlar, komedojenik olmayan ve antifungal seçeneklere odaklanarak bireysel ihtiyaçlara göre uyarlanmış belirli cilt bakım ürünleri önerebilirler.

Mantar aknesi hakkında sık sorulan sorular:

Mantar aknesi kimlerde görülür?

Aşırı terleyen, bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde mantar aknesi görülme olasılığı daha yüksektir, hatta nemli iklimlerde yaşayanlarda bile mantar aknesi görülebilir, ancak sadece bununla sınırlı değildir, herkeste görülebilir.

Mantar aknesi nasıl önlenir?

Mantar aknesini önlemek için kişisel hijyene dikkat edilmeli ve şu koruyucu önlemler alınmalıdır:

Cilt hijyenini sağlayın: Özellikle terleme sonrasında cildinizi düzenli olarak temizleyin.

Doğru ürünleri seçmek: Komedojenik olmayan ve yağsız cilt bakım ürünlerini tercih edin.

Nefes alabilen kumaşlar giyinmek: Ter birikimini azaltmak için nefes alabilen malzemelerden yapılmış, bol giysiler seçin.

Mantar aknesinde nelere dikkat edilmelidir?

Mantar aknesi riskini en aza indirmek için yüksek yağ içerikli ağır kremler kullanmaktan kaçının. Nem ve ısının hapsolmamasını sağlamak için dar giysilerden kaçınılmalıdır.

Paylaşın

Yüzdeki Çiller: Türleri, Nedenleri Ve Tedavisi

Çiller, artan melanin üretimi nedeniyle yüzde görülen kahverengi, küçük, düz lekelerdir. Çiller, benler gibi değildirler, benler büyüyüp koyulaşabilirken, çiller genellikle düz ve aynı boyutadırlar.

Haber Merkezi / Güneşli günlerde daha belirgin olan ve kışın solmuş gibi görünen çillerin, tamamen yok olması mümkündür, ancak sürekli bakım gerektirir.

Çillerin nedenleri:

Genetik: Genetik, çillerin oluşumunda önemli bir rol oynar. Ebeveynleriniz veya büyükanne ve büyükbabanızda çil varsa, sizin de çil geliştirme olasılığınız daha yüksektir. MC1R geninin bir varyantına sahip kişiler çillere karşı daha hassastırlar.

Güneş maruziyeti: Çillerin başlıca nedeni güneşin ultraviyole (UV) ışınlarına maruz kalmaktır. Cildiniz güneş ışığına maruz kaldığında, kendini UV hasarından korumak için daha fazla melanin üretir ve çil oluşturur. UV ışınlarına düzenli ve korumasız maruz kalma, çillerin koyulaşmasına ve daha belirgin hale gelmesine neden olabilir.

Cilt tipi: Ciltlerinde daha az melanin bulunduran açık tenli kişiler, çillere daha yatkındırlar. Ancak, daha koyu tenli kişilerde de çiller oluşabilir, ancak bunlar daha az fark edilebilir olabilir.

Hormonal değişiklikler: Hamilelik, ergenlik dönemi ve doğum kontrol hapı kullanımı gibi hormonal dalgalanmalar, melanin üretimini artırarak çil oluşumunu tetikler.

Çil türleri: Çillerin iki ana türü vardır:

Ephelitler: Güneşe maruz kalma nedeniyle ortaya çıkan küçük, klasik, açık kahverengi düz çillere ephelides denir. Yazın daha belirgindirler ve kışın kaybolurlar.

Lentijinler: Yaşlılık lekeleri veya karaciğer lekeleri olarak da bilinen lentigolar daha büyük ve koyu renklidir ve uzun süre güneşe maruz kalan bölgelerde yaşla birlikte ortaya çıkar.

Çiller nasıl giderilir?

Daha eşit bir cilt tonu tercih ediyorsanız, çilleri azaltmak veya yok etmek için çeşitli tedavi seçenekleri mevcuttur:

Kimyasal peeling: Kimyasal peelingler, cilde bir solüsyon uygulanmasını içerir ve üst tabakanın soyulmasını ve yeni derinin ortaya çıkmasını sağlar. Yüzeysel peelingler çilleri açmak için uygundur, orta ve derin peelingler ise kalıcı çiller veya lentigolar için daha iyi sonuçlar sağlar.

Q Switch Lazer: Q Switch Lazer, çilleri yok etmek için kullanılan popüler bir yöntemdir. Çillerdeki fazla melanini hedef alıp parçalamak için yoğunlaştırılmış ışık demetleri kullanılır ve çillerin kademeli olarak kaybolması sağlanır.

Yüzdeki çiller hakkında sık sorulan sorular:

Çiller kalıcı olarak yok edilebilir mi?

Çilleri kalıcı olarak yok edemeyebilirsiniz. Çiller güneşe maruz kalmayla geri dönebilir, bu nedenle sürekli güneş koruması ve bakım tedavileri gerekebilir.

Yüzünüzdeki çilleri nasıl önlersiniz?

Çilleri önlemek, güçlü güneş koruması gerektirir. Yüksek SPF’li geniş spektrumlu bir güneş kremi kullanın ve aşırı güneşe maruz kalmaktan kaçının. Bu, çil oluşumunu önlemenize yardımcı olacaktır.

Çil aldırma işlemi acıtır mı?

Çil aldırma ile ilişkili rahatsızlık, tedaviye göre değişir. Topikal tedaviler hafif tahrişe neden olabilirken, lazer tedavisi, IPL veya kriyoterapi gibi işlemler biraz rahatsızlık verebilir ancak genellikle uyuşturucu maddelerle yönetilebilir.

Paylaşın

BM’den Suriyeliler “Geri Dönüşe” Zorlanmamalı Çağrısı

Birleşmiş Milletler (BM) Jamous Imseis, milyonlarca Suriyeliye ev sahipliği yapan ülkelere, sığınmacıları alelacele geri göndermekten kaçınmaları çağrısında bulundu.

Jamous Imseis, “Hiç kimse Suriye’ye zorla gönderilmemelidir ve Suriyelilerin iltica süreçlerine erişim hakkı korunmalıdır” dedi.

Birleşmiş Milletler (BM), Beşar Esad rejiminin devrilmesi sonrasında 2025’in ilk yarısında, iç savaş nedeniyle ülkesini terk eden yaklaşık bir milyon Suriyelinin ülkesine dönmesini bekliyor.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Direktörü Rema Jamous Imseis, “Suriye’deki son gelişmeler, Dünya gezegeninde gördüğümüz en büyük yerinden edilme krizinin nihayet çözüme kavuşması yönünde muazzam bir umut yarattı. Önümüzdeki yıl Ocak ayı ile Haziran arasında yaklaşık bir milyon Suriyelinin geri dönebileceğini tahmin ediyoruz” dedi.

Imseis, diğer yandan rejim değişikliğinin insanî krizin hemen sona erdiği anlamına gelmediğine de vurgu yaptı. Suriye’nin çok büyük zorluklarla karşı karşıya olduğuna işaret eden BM yetkilisi, milyonlarca Suriyeliye ev sahipliği yapan ülkelere, sığınmacıları alelacele geri göndermekten kaçınmaları çağrısında bulundu. Imseis, “Hiç kimse Suriye’ye zorla gönderilmemelidir ve Suriyelilerin iltica süreçlerine erişim hakkı korunmalıdır” dedi.

Esad’ın 8 Aralık’ta devrilmesinin hemen ardından aralarında Almanya ve Avusturya’nın da bulunduğu bazı AB ülkeleri, Suriyelilerin iltica başvurusu değerlendirme süreçlerinin askıya alındığını açıklamış, aşırı sağcı partiler, Suriyelilerin sınır dışı edilmesi için hükümetlere baskı yapmaya başlamıştı.

Jamous Imseis, iltica süreçlerini askıya alan ülkelere seslenerek “Lütfen ülke topraklarına giriş ve iltica başvuru hakkına saygı duymayı sürdürün. Yerinden edilmiş insanlar 14 yıl sonra öyle kolayca bir gecede bavullarını toplayıp savaştan harap olmuş bir ülkeye geri dönemez. Suriye’nin geri dönecek kadar güvenli olup olmadığını değerlendirmek için Suriyelilere ve bize zaman tanıyın. Şu an bunun için çok erken” ifadelerini kullandı.

Esad rejiminin devrilmesi sonrasında pek çok kişi Suriye’ye geri dönerken ülkede son üç haftada, çoğu kadın ve çocuk bir milyonu aşkın kişinin evini terk etmek zorunda kaldığına dikkat çeken Imseis, “8 Aralık öncesinde var olan risk grupları, artık aynı derecede korumaya ihtiyaç duymasa da ya da haklarına yönelik ihlaller konusunda aynı tehdit ya da korkuya sahip olmasa da rejim değişikliği sonrasındaki süreçte başka kırılgan gruplar ortaya çıkmıştır” dedi.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Gençler, Ekonomik Nedenlerle Okulu Bırakıyor!

Türkiye’de lise düzeyindeki gençlerin yüzde 31’i ailelerinin maddi durumunun kötü olması veya çalışma ihtiyacı nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldıkları ortaya çıktı.

Haber Merkezi / 15 – 24 yaş grubundaki gençlerin yüzde 20’si ise ne eğitimde ne istihdamda ne de öğretimde.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ve Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü (HÜNEE) iş birliğinde, İsveç Hükümeti’nin finansal desteğiyle yürütülen 2023 Türkiye Gençlik Araştırması (TGA) tamamlandı.

Araştırmada gençlerin yaşam koşullarına ilişkin öne çıkan veriler şöyle: “Üniversite öğrencisi veya mezunu olan gençlerin oranı, Türkiye Gençlik Araştırması 2023 ile Türkiye Gençlik Araştırması 2007 karşılaştırıldığında, genç erkekler için yüzde 2’den yüzde 22’ye ve genç kadınlar için yüzde 4’ten yüzde 24’e yükselerek önemli ölçüde arttı.

Lise düzeyinde, gençlerin yüzde 39’u eğitimlerine devam etmek istemedikleri için okulu bıraktı. Bu aşamada okulu bırakan gençlerin yüzde 31’i ailelerinin maddi durumunun kötü olması veya çalışma ihtiyacı nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldıklarını belirtti.

Gençlerin yüzde 42’si anketin yapıldığı dönemde çalıştıklarını bildirdi. Çalışan gençlerin neredeyse tamamı ( yüzde 98) ücretli bir işte çalışıyor olsa da sadece yüzde 46’sının sosyal güvencesi bulunmakta. TGA-2023 sonuçları, 15-24 yaş grubundaki gençlerin yüzde 20’sinin ne eğitimde ne istihdamda ne de öğretimde (NEİY) olduğunu gösterdi. NEİY oranı genç kadınlar arasında yüzde 29, genç erkekler arasında ise yüzde 10. Yani genç kadınlar için bu oran 3 kat daha fazla.

Ayrıca, gençlerin yüzde 23’ü (E:34, K:11) hem eğitimde hem de istihdamda yer almakta. Gençlerin yüzde 70’i yoğun kentsel alanlarda, yüzde 15’i kırsal alanlarda, yüzde 17’si en düşük refah düzeyine sahip hanelerde, yüzde 43’ü ise yüksek ve en yüksel refah düzeyindeki hanelerde yaşamakta.

Gençlerin yüzde 92’si sosyal medya kullanmakta. Gençler arasında en popüler sosyal medya platformu yüzde 88 (E:95, K:79) ile Instagram, ikinci en çok kullanılan platform 15-19 yaş grubu için TikTok ve 20-24 yaş grubu için Twitter oldu. Genç erkeklerin sadece yüzde 2’si herhangi bir sosyal medya kullanmazken, bu oran genç kadınlarda yüzde 14.

Genç erkeklerin yüzde 25’i kendi sağlık durumlarını ‘çok iyi’, yüzde 50’si ise ‘iyi’ olarak tanımlamakta. Bu sonuçlar kadınlar için sırasıyla yüzde 13 ve yüzde 50. Gençlerin yüzde 44’ünün (E:42, K:45) evde kendilerine ait bir odası bulunmamakta.”

Araştırmanın tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın