Hakkari: Kelat Sarayı

Kelat Sarayı; Hakkari’nin Şemdinli İlçesi sınırları içerisindedir. Şemdinli’den geçen çayın kenarına kurulmuştur. Kuzey güney doğrultusunda dikdörtgen planlı yapının sadece güney giriş cephesi kısmen ayakta kalmıştır. Geriye kalan kısımlar tamamen yıkılmış, bir taş yığını haline gelmiştir.

Planı ve rölövesinin yapılabilmesi için büyük bir temizlik çalışmasına ihtiyaç vardır. Tahmini olarak 30.00 m x 25.00 m ebatlarında bir alana oturmaktadır. Yapının üç katlı olduğu eski resimlerden anlaşılmaktadır. Tamamı düz- gün kesme taş işçiliği göstermektedir.

Güney cephedeki mevcut kalıntılardan ayakta kalan kısmın 14.50 m olduğu görülmüş- tür. Kapının bulunduğu orta kısım içe doğru girinti teşkil etmekte, ortada sivri kemer açıklıklı ve kademeli kapı ile iki yanında pencereler yapıyı anıtsal bir hüviyete büründürmektedir. İçerisinin ortada bir hol ve bunun iki yanındaki odalardan meydana geldiği görülebilmektedir.

Kapı ve pencereler kenarlardan kademeli silmelerle profillendirilmiştir. Yapıya ait düzgün kes- me taşlar etrafa dağılmış ve yer yer yakınındaki ahır yapılarında kullanılmıştır. Yıkılmış olmasına rağmen yörenin önemli sivil mimarlık örneklerindendir. Tescilli bir yapıdır.

Hakkari’nin Kısa Tarihi

Hakkari ismi aslında doğuda Elbak, kuzeyde Westan-Miks, güneyde Amediye ve batıda da Hezil Çayı’yla sınırlı olan bölgenin adıdır. Colemerg de bölge merkezinin adıdır. Tarihi geçmişi ve kültürel mirasıyla farklı bir çehreye sahip olan Hakkari – Colemerg bu zengin yapısıyla bölgenin en eski illerindendir. Bu köklü ve kadim kent aynı zamanda tarihin evrelerinden günümüze kadar birçok ulus ve halk topluluklarının ilk yerleşim yeri olmuştur.

Tarih boyunca kendi iradesini hiçe sayan güçlere karşı dimdik ayakta kalarak mücadele eden, Makendonyalı İskender gibi dünyaya hükmeden otoritelere geçit vermeyen Colemerg, aynı zamanda bir insanlık mücadelesinin yürütüldüğü merkezlerden biri olmuştur. 1960´lı yıllarda yapılan araştırmalarda M.Ö 100.000´li yıllardan M.Ö. 7000´li yıllara kadar devam eden insan yaşamına dair kalıntılara rastlanmıştır.

M.Ö. 7000´li yıllardan itibaren de neolitik yaşamın başladığı ve kesintisiz olmasa da geçmiş dönemlere dair birçok kalıntı hala varlığını sürdürmektedir. Tarihi mirasıyla beraber kültürel miras yönüyle de çok derin ve detaylı bir geçmişe sahiptir. Kendine özgü bir giyim-kuşam ve sözlü edebiyata sahip olan Hakkari yazılı kürtçe edebiyatına önemli isimler de kazandırmıştır. Klasik Kürtçe edebiyatının temel direkleri olan Eli Heriri, Ehmede Xani, Melaye Bateyi ve Pertew Bege Hekari gibi önemli şahsiyetleri bağrından çıkardığı gibi Modern Kürtçe Edebiyatı´na da yeni isimlerle güç vermeye devam etmektedir. Colemerg doğası ve yüksek dağlarıyla Türkiye coğrafyasının en ünlü yerlerinden bir tanesidir.

Hakkari, Türkiye coğrafyasının illerinden olup bugünkü sınırları itibariyle kuzeyde Van, güneyde Musul, doğuda Urmiye, batıda Şırnak ile komşudur. Tarihi geçmişi en eski olan illerden biridir. Hakkari yöresi tarihin ilk dönemlerinden bu yana birçok medeniyete ve millete yerleşim yeri olmuştur. Bölgede prehistorik dönemlerde bazı yerleşmeler olduğu il sınırları içinde değişik yerlerde bulunan kaya resimlerinden anlaşılmaktadır. Kaya resimleri M.Ö. 7000´li yıllara aittir. Bu resimlerin önemli bir kısmı 2600m yükseklikteki Geverok vadisinde yer almaktadır.

Bunların çoğu yöredeki bir tür dağ keçisini belirtmektedir. İlkel ve simgesel olan av tuzakları ile hayvanlara sopalarla saldıran insan resimleri de vardır. Bir başka kaya resimleri kümesi de Şiye Hendeveda tepesinin eteklerinde ortaya çıkarılmıştır. Kayalar üzerindeki çok sayıdaki resim kompozisyonu yöre halkının yerleşik hayata geçtiğini, avcılığın yanı sıra hayvancılık ve tarımla uğraştığını ortaya koymaktadır. İÖ.7000´den bu yana sürekli bir yerleşme yeri olan Hakkari yöresinin adına ilişkin ilk bilgilere, X.yy Arap tarih ve coğrafya kaynaklarında rastlanmaktadır.

Ünlü Arap tarihçisi İbni Havsal, Hakkari isminin Akar – Akariden geldiğini söylemiştir. Araştırmacı Yazar İhsan Colemergi ise Hakkari isminin Her – Kariyan Hakkari yani Her-kariyan (Güçlü, savaşçı, edebilen) anlamına gelen ve o coğrafyada yaşayan boyların adıdır. Hakkari’yi de içine lan Kürtlerin yüksek yaylalarında yaşayan insan topluluklarına ait ilk yazılı bilgiler M.Ö. 13 yüzyıldan başlayarak Asur yazıtlarından elde edilmiştir.

Hakkari yöresinde günümüze kadar pek çok krallık hüküm sürdüğü görülmektedir. Hakkâri ilinin asıl ismi Colemerg’tir. Ermeniler buna İlmar, Süryaniler Gülarmak, Memluklar ise Colemerg adını vermişlerdir. Yörede Urartular, Medler, Akadlar, Asurlular, Persler, Makedonyalı İskender, İskender´in komutanlarından Selevkos´un yönetimindeki Selökidler, Sasaniler, Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar, Safeviler belirli aralıklarla hüküm sürmüşlerdir.

Cumhuriyet tarihinde ilk başlarda il kategorisine bile alınmayan Hakkari, 1926´da il olur. Sonra 1932´de lağvedilir ve Van iline bağlanır. 1936´da bu karar değiştirilir ve Hakkari yine il olur. Başta Hakkari merkez olmak üzere hem şu anda Hakkari’ye bağlı olan ilçeler hem de Hakkari’ye bağlı olmayan ilçelerin Cumhuriyetin ilanı sonrasında isimleri değiştirilmiştir.

Paylaşın

Hakkari: Dervişoğlu Konağı

Dervişoğlu Konağı; Hakkari’nin Çukurca İlçesi’nde Kale Mahallesi’ndeki taş evlerin arasında kalmaktadır. Yaklaşık ortaya yakın bir yerde bulunmaktadır. Doğusundaki Piruzbeyoğlu konağına bitişik olarak yapılmıştır. 

Yapı kule tipli olarak çok katlı şekilde inşa edilmiştir. Günümüzde örtü ile ara katların bölüntüleri yıkılmış durumdadır. Konağın doğu batı doğrultusunda dikdörtgen planı, dıştan 8.5m x 6.5m ölçülerinde bir alana oturmaktadır. Zemin kat üzerinde üç kat daha bulunmaktadır. Zemin kata batı cephenin kuzeyine kaydırılmış bir kapı ile girilmektedir.

Kapı dıştan düz atkı taşlı, içten yuvarlak kemerli bir açıklık şeklindedir. Kapı dıştan 0.90 m içten 1.20 m genişliğinde açıklığa sahiptir. Aynı duvarın ortaya yakın bir yerine açılmış bir mazgal pencere bulunmaktadır. Bunun dışında diğer duvarlarda herhangi bir açıklık yoktur.

Birinci kat, zeminin üzerinde aynı ölçülere sahip tek mekândan ibarettir. Kuzey cephenin doğu köşesine yakın bir yerden kapı ile girilmektedir. Kapı içten yuvarlak kemerli bir girinti teşkil etmektedir. Bunun içerisindeki açıklık dıştan düz atkı taşlıdır. İçten 1.10 m, dıştan 0.80 m genişliğe sahiptir.

Bu katın doğu duvarı sağır olup, diğer duvarlarda kapı, pencere, ocak ve dolap nişleri yer almaktadır. Kuzey duvarında kapıdan başka, duvarın yüzeylerine dolap nişleri yerleştirilmiştir. Dikdörtgen biçiminde üç dolap nişi, yaklaşık aynı seviyede ve duvarın ortasına yakın bir kesiminde yer al- maktadır. Ortadaki diğerlerine göre daha büyük tutulmuştur.

Batı duvarının ortasına bir ocak nişi yerleştirilmiş, üç tane de mazgal pencere açılmıştır. Ocak- 0.60 m genişlik ve 0 50 m derinlik- te, yarım daire kavisli, dar ve uzun üçgen bir görünüme sahiptir. İki yandan dizilmiş üstte  birleşen taş sıraları ile belirginleştirilmiştir. Mazgal pencerelerden ikisi ocağın sağ ve solunda, üçüncüsü üst kesimde katın bitiş hizasına kadar devam etmektedir.

Güney duvarına ikisi normal. ikisi de mazgal açıklıklı dört pencere açılmıştır. Biri batı köşede, biri de ortada dıştan içe daralan iki mazgal pencere yer almaktadır. Pencereler ise dıştan düz dikdörtgen açıklıklı, içten sivri kemerli bir girinti oluşturmaktadır.

Katın bitiminde kuzey ve güney duvarlarda eşit aralıklı ahşap hatıl yerleri bulunmaktadır. Ayrıca bunların arasına bir mazgal pencere daha açılmıştır. Duvarları çamurla sıvanıp, badanalanmıştır.

İkinci kat, yine aynı ölçülerde, duvarlarının büyük bir kısmı sağlamdır. Taban ve tavanı çökmüştür. Tavandan iki ahşap hatıl kalmıştır Buraya kuzey cephenin doğu tarafına kaydırılmış, içten sivri kemerli bir girinti teşkil eden ve dıştan dikdörtgen düz atkılı bir kapı ile girilmektedir.

Aynı duvara içten yerleştirilmiş dört dolap nişi bulunmaktadır. Dikdörtgen biçimdeki nişlerden ikisi altta, biri bunların üst ortasında ve diğeri kapının sol üst yanında yer almaktadır.

Batı duvarında, güneye kaydırılmış olan normal açıklıklı, kuzeyde kalanı mazgal şeklinde iki pencere bulunmaktadır. Normal pencere, içten sivri kemerli bir girinti teşkil etmektedir.

Bunun ortasında dikdörtgen açıklık yer almaktadır. Diğer mazgal pencere ise, içten dikdörtgen girinti oluşturmaktadır. Aynı duvara bir de kare biçimde dolap nişi yerleştirilmiştir.

Güney duvarın doğu tarafı yıkılmıştır. Bu duvar yüzeyine bir ocak nişi ile biri normal, ikisi mazgal şeklinde üç pencere açılmıştır. Ocak batı tarafa kaydırılmış, dışa taşıntısı olayan üstten yuvarlak kemerli şekilde sonlanan dikine dikdörtgen görünüşlüdür.

Duvarın daha batısında köşede kalan bir mazgal pencere açıklığı yer almaktadır. Ocağın doğusundaki normal pencere içten sivri kemerli bir girinti teşkil etmekte; bunun ortasındaki açıklık ise dikdörtgen biçimdedir. Diğer mazgal pencere duvarın yıkılan kısmında bulunmaktadır.

Üçüncü katın taban seviyesinden itibaren duvarları yıkılmıştır. Ancak batı ve kuzey duvarında bazı kısımları kalmıştır. Kalan duvarlardan kuzey duvarın ortasında bir ocak nişi bulunmaktadır. Bunun doğusunda kapı ile batısında bir dolap nişinin olduğu, kalan izlerden anlaşılmaktadır.

Duvarları harçla tutturulmuş, düzgün sıralı moloz taşlarla örülmüştür. Dış cephelerde taşlar daha düzgün tutulmuştur. Tavan ve tabanlarda ahşap hatıllar kullanılmıştır. Dıştan pencere açıklıkları cepheleri hareketlendirmektedir. İçten normal ve mazgal pencereler ile dolap ve ocak nişleri dikkat çekmektedir.

Yapının tarihlendirilmesine ilişkin kitabe veya herhangi bir belge mevcut değildir. Halktan dinlediğimiz bazı görüşlere göre. 17 yy. sonlarından veya 18 yy başlarından kalmış olabilir.

Hakkari’nin Kısa Tarihi

Hakkari ismi aslında doğuda Elbak, kuzeyde Westan-Miks, güneyde Amediye ve batıda da Hezil Çayı’yla sınırlı olan bölgenin adıdır. Colemerg de bölge merkezinin adıdır. Tarihi geçmişi ve kültürel mirasıyla farklı bir çehreye sahip olan Hakkari – Colemerg bu zengin yapısıyla bölgenin en eski illerindendir. Bu köklü ve kadim kent aynı zamanda tarihin evrelerinden günümüze kadar birçok ulus ve halk topluluklarının ilk yerleşim yeri olmuştur.

Tarih boyunca kendi iradesini hiçe sayan güçlere karşı dimdik ayakta kalarak mücadele eden, Makendonyalı İskender gibi dünyaya hükmeden otoritelere geçit vermeyen Colemerg, aynı zamanda bir insanlık mücadelesinin yürütüldüğü merkezlerden biri olmuştur. 1960´lı yıllarda yapılan araştırmalarda M.Ö 100.000´li yıllardan M.Ö. 7000´li yıllara kadar devam eden insan yaşamına dair kalıntılara rastlanmıştır.

M.Ö. 7000´li yıllardan itibaren de neolitik yaşamın başladığı ve kesintisiz olmasa da geçmiş dönemlere dair birçok kalıntı hala varlığını sürdürmektedir. Tarihi mirasıyla beraber kültürel miras yönüyle de çok derin ve detaylı bir geçmişe sahiptir. Kendine özgü bir giyim-kuşam ve sözlü edebiyata sahip olan Hakkari yazılı kürtçe edebiyatına önemli isimler de kazandırmıştır. Klasik Kürtçe edebiyatının temel direkleri olan Eli Heriri, Ehmede Xani, Melaye Bateyi ve Pertew Bege Hekari gibi önemli şahsiyetleri bağrından çıkardığı gibi Modern Kürtçe Edebiyatı´na da yeni isimlerle güç vermeye devam etmektedir. Colemerg doğası ve yüksek dağlarıyla Türkiye coğrafyasının en ünlü yerlerinden bir tanesidir.

Hakkari, Türkiye coğrafyasının illerinden olup bugünkü sınırları itibariyle kuzeyde Van, güneyde Musul, doğuda Urmiye, batıda Şırnak ile komşudur. Tarihi geçmişi en eski olan illerden biridir. Hakkari yöresi tarihin ilk dönemlerinden bu yana birçok medeniyete ve millete yerleşim yeri olmuştur. Bölgede prehistorik dönemlerde bazı yerleşmeler olduğu il sınırları içinde değişik yerlerde bulunan kaya resimlerinden anlaşılmaktadır. Kaya resimleri M.Ö. 7000´li yıllara aittir. Bu resimlerin önemli bir kısmı 2600m yükseklikteki Geverok vadisinde yer almaktadır.

Bunların çoğu yöredeki bir tür dağ keçisini belirtmektedir. İlkel ve simgesel olan av tuzakları ile hayvanlara sopalarla saldıran insan resimleri de vardır. Bir başka kaya resimleri kümesi de Şiye Hendeveda tepesinin eteklerinde ortaya çıkarılmıştır. Kayalar üzerindeki çok sayıdaki resim kompozisyonu yöre halkının yerleşik hayata geçtiğini, avcılığın yanı sıra hayvancılık ve tarımla uğraştığını ortaya koymaktadır. İÖ.7000´den bu yana sürekli bir yerleşme yeri olan Hakkari yöresinin adına ilişkin ilk bilgilere, X.yy Arap tarih ve coğrafya kaynaklarında rastlanmaktadır.

Ünlü Arap tarihçisi İbni Havsal, Hakkari isminin Akar – Akariden geldiğini söylemiştir. Araştırmacı Yazar İhsan Colemergi ise Hakkari isminin Her – Kariyan Hakkari yani Her-kariyan (Güçlü, savaşçı, edebilen) anlamına gelen ve o coğrafyada yaşayan boyların adıdır. Hakkari’yi de içine lan Kürtlerin yüksek yaylalarında yaşayan insan topluluklarına ait ilk yazılı bilgiler M.Ö. 13 yüzyıldan başlayarak Asur yazıtlarından elde edilmiştir.

Hakkari yöresinde günümüze kadar pek çok krallık hüküm sürdüğü görülmektedir. Hakkâri ilinin asıl ismi Colemerg’tir. Ermeniler buna İlmar, Süryaniler Gülarmak, Memluklar ise Colemerg adını vermişlerdir. Yörede Urartular, Medler, Akadlar, Asurlular, Persler, Makedonyalı İskender, İskender´in komutanlarından Selevkos´un yönetimindeki Selökidler, Sasaniler, Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar, Safeviler belirli aralıklarla hüküm sürmüşlerdir.

Cumhuriyet tarihinde ilk başlarda il kategorisine bile alınmayan Hakkari, 1926´da il olur. Sonra 1932´de lağvedilir ve Van iline bağlanır. 1936´da bu karar değiştirilir ve Hakkari yine il olur. Başta Hakkari merkez olmak üzere hem şu anda Hakkari’ye bağlı olan ilçeler hem de Hakkari’ye bağlı olmayan ilçelerin Cumhuriyetin ilanı sonrasında isimleri değiştirilmiştir.

Paylaşın

Hakkari: Mehmet Turan Evi

Mehmet Turan Evi; Hakkari’nin Çukurca İlçesi’nin Kalenin Kale Mahallesi’nde, batı uçta yer almaktadır. Basamaklı dar bir yoldan eve ulaşılmaktadır. Günümüzde evde oturan bulunmamaktadır.

Kayalık yamaca uydurulmuş, doğu batı doğrultusunda, iki katlı olarak düzenlenmiştir. Kuzeyden ana kayaya yaslanmaktadır. Doğu cephe, 10.30 m uzunluğunda olup, kuzey tarafından sivri kemerli bir açıklıkla iç avluya girilmektedir.

Burası iki kademeli kayalık bir zeminden ibarettir. 15.30 m uzunluğunda ve yaklaşık 3.80 m genişliğinde, doğu ve batıdan duvarlarla sınırlandırılmıştır. Kuzeyi kayalık, güneyinde odalar sıralanmaktadır. Üzeri odalarla aynı seviyede ahşap hatılı düz toprak dam örtülüdür. Burada kayaya oyulmuş bir dibek dikkat çekmektedir.

Doğu cephedeki açıklık, dıştan ve içten iki kademeli sivri kemerli şeklindedir. Dış ve iç, 1.80 m genişliğinde arası 1.40 m ’dır. Düzgün kesme taşlarla yapılmıştır.

Altta üç bodrum ve üzerindeki üç oda- dan müteşekkildir. Odalara iç avludan düz atkı taşlı kapılarla girilmektedir. Doğudaki birinci oda, 4.70 m x 4.50 m ölçülerinde kareye yakın bir plan göstermektedir. Girişten sonra. 1.30 m ’lik bir ön bölüm yer almaktadır.

Burası ince dalların yatay sepet örgüsü şeklinde örülüp sıvanmasıyla oluşturulmuş, perde duvarla ayrılmıştır. Bu kısmın doğusunda 3 basamaklı bodruma inen merdivenler mevcuttur.

İkinci bir kapıyla asıl oda güneyindeki 1.30 m açıklıklı pencere ile aydınlatılmaktadır. Doğu duvarına yarım daire bir ocak nişi ile bunun iki yanında birer dolap nişi açılmıştır. Ayrıca güney duvarının batı köşesinde bir diğer dolap nişi yer almaktadır.

Ortadaki ikinci odaya da bir ön bölüntüden geçilmektedir. Aynı örgüyle bölünmüş, doğusunda bodruma inen merdivenler, kuzey duvarının batı tarafında iki dolap nişi yer al- maktadır. Ön bölümle birlikte 4.70 m x 3.50 m ölçülerinde dikdörtgen planlıdır.

Doğu duvarının ortasında yarım daire bir ocak ve iki yanında dolap nişleri yer almaktadır. Güney duvarının ortasında, 1.90 m genişliğinde büyükçe bir açıklık mevcuttur. Batı duvarının güney köşesine 0.80 m genişliğinde ve 0.50 m derinliğinde bir abdestlik açılmıştır. Ayrıca batı duvarına iki, güney duvarına da bir dolap nişi yerleştirilmiştir.

Batıdaki üçüncü odaya kapıdan itibaren boylamasına bir ön bölüntüden geçilmektedir. Bunun güney tarafı bölünerek banyoya dönüştürülmüştür. Yine aynı şekilde perde duvarla oluşturulmuştur.

Güneyden 6.00 m uzunluğunda, kuzeyden daralarak 5.50 m’ye düşen oda, 3.50 m derinliğinde tutulmuştur. Bu odanın dış cephesi diğerlerinden 1.70 m içeriye çekilmiştir. Odanın güney duvarına mazgal şeklinde iki pencere açılmıştır. Kuzey duvarının doğu tarafında büyükçe bir dolap nişi mevcuttur.

Bodrum kattaki odalardan doğudaki 4.60 m x 4.50 m ölçülerinde kare planlıdır. Üstten yedi basamaklı taş merdivenle inilmektedir. Kuzeyden duvar kayaya yaslanmıştır. Güney duvarına üç mazgal pencere açılmıştır. Ortadaki bodrum katına girilememiştir.

Batıdaki ise, dikdörtgene yakın planlı ve güneyden 5.90 m, kuzeyden 5.40 m genişliğinde, boylamasına 3.50 m ölçülerindendir. Güney duvarının ortasına bir ocak nişi iki yanında birer mazgal pencere, batı duvarına ise iki mazgal pencere açılmıştır.

Gerek bodrumun ve gerekse üst katın örtüleri düz ahşap hatılı ve toprak dam şeklindedir. Yapının güney duvarında düzgün kesme taş, diğer kısımlarında moloz taş kullanılmıştır. Herhangi bir süsleyici unsur bulunmamaktadır Tarihi ile ilgili bir bilgi mevcut olmayıp, ancak 18-19. yüzyıllardan kalma olabileceği tahmin edilmektedir.

Hakkari’nin Kısa Tarihi

Hakkari ismi aslında doğuda Elbak, kuzeyde Westan-Miks, güneyde Amediye ve batıda da Hezil Çayı’yla sınırlı olan bölgenin adıdır. Colemerg de bölge merkezinin adıdır. Tarihi geçmişi ve kültürel mirasıyla farklı bir çehreye sahip olan Hakkari – Colemerg bu zengin yapısıyla bölgenin en eski illerindendir. Bu köklü ve kadim kent aynı zamanda tarihin evrelerinden günümüze kadar birçok ulus ve halk topluluklarının ilk yerleşim yeri olmuştur.

Tarih boyunca kendi iradesini hiçe sayan güçlere karşı dimdik ayakta kalarak mücadele eden, Makendonyalı İskender gibi dünyaya hükmeden otoritelere geçit vermeyen Colemerg, aynı zamanda bir insanlık mücadelesinin yürütüldüğü merkezlerden biri olmuştur. 1960´lı yıllarda yapılan araştırmalarda M.Ö 100.000´li yıllardan M.Ö. 7000´li yıllara kadar devam eden insan yaşamına dair kalıntılara rastlanmıştır.

M.Ö. 7000´li yıllardan itibaren de neolitik yaşamın başladığı ve kesintisiz olmasa da geçmiş dönemlere dair birçok kalıntı hala varlığını sürdürmektedir. Tarihi mirasıyla beraber kültürel miras yönüyle de çok derin ve detaylı bir geçmişe sahiptir. Kendine özgü bir giyim-kuşam ve sözlü edebiyata sahip olan Hakkari yazılı kürtçe edebiyatına önemli isimler de kazandırmıştır. Klasik Kürtçe edebiyatının temel direkleri olan Eli Heriri, Ehmede Xani, Melaye Bateyi ve Pertew Bege Hekari gibi önemli şahsiyetleri bağrından çıkardığı gibi Modern Kürtçe Edebiyatı´na da yeni isimlerle güç vermeye devam etmektedir. Colemerg doğası ve yüksek dağlarıyla Türkiye coğrafyasının en ünlü yerlerinden bir tanesidir.

Hakkari, Türkiye coğrafyasının illerinden olup bugünkü sınırları itibariyle kuzeyde Van, güneyde Musul, doğuda Urmiye, batıda Şırnak ile komşudur. Tarihi geçmişi en eski olan illerden biridir. Hakkari yöresi tarihin ilk dönemlerinden bu yana birçok medeniyete ve millete yerleşim yeri olmuştur. Bölgede prehistorik dönemlerde bazı yerleşmeler olduğu il sınırları içinde değişik yerlerde bulunan kaya resimlerinden anlaşılmaktadır. Kaya resimleri M.Ö. 7000´li yıllara aittir. Bu resimlerin önemli bir kısmı 2600m yükseklikteki Geverok vadisinde yer almaktadır.

Bunların çoğu yöredeki bir tür dağ keçisini belirtmektedir. İlkel ve simgesel olan av tuzakları ile hayvanlara sopalarla saldıran insan resimleri de vardır. Bir başka kaya resimleri kümesi de Şiye Hendeveda tepesinin eteklerinde ortaya çıkarılmıştır. Kayalar üzerindeki çok sayıdaki resim kompozisyonu yöre halkının yerleşik hayata geçtiğini, avcılığın yanı sıra hayvancılık ve tarımla uğraştığını ortaya koymaktadır. İÖ.7000´den bu yana sürekli bir yerleşme yeri olan Hakkari yöresinin adına ilişkin ilk bilgilere, X.yy Arap tarih ve coğrafya kaynaklarında rastlanmaktadır.

Ünlü Arap tarihçisi İbni Havsal, Hakkari isminin Akar – Akariden geldiğini söylemiştir. Araştırmacı Yazar İhsan Colemergi ise Hakkari isminin Her – Kariyan Hakkari yani Her-kariyan (Güçlü, savaşçı, edebilen) anlamına gelen ve o coğrafyada yaşayan boyların adıdır. Hakkari’yi de içine lan Kürtlerin yüksek yaylalarında yaşayan insan topluluklarına ait ilk yazılı bilgiler M.Ö. 13 yüzyıldan başlayarak Asur yazıtlarından elde edilmiştir.

Hakkari yöresinde günümüze kadar pek çok krallık hüküm sürdüğü görülmektedir. Hakkâri ilinin asıl ismi Colemerg’tir. Ermeniler buna İlmar, Süryaniler Gülarmak, Memluklar ise Colemerg adını vermişlerdir. Yörede Urartular, Medler, Akadlar, Asurlular, Persler, Makedonyalı İskender, İskender´in komutanlarından Selevkos´un yönetimindeki Selökidler, Sasaniler, Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar, Safeviler belirli aralıklarla hüküm sürmüşlerdir.

Cumhuriyet tarihinde ilk başlarda il kategorisine bile alınmayan Hakkari, 1926´da il olur. Sonra 1932´de lağvedilir ve Van iline bağlanır. 1936´da bu karar değiştirilir ve Hakkari yine il olur. Başta Hakkari merkez olmak üzere hem şu anda Hakkari’ye bağlı olan ilçeler hem de Hakkari’ye bağlı olmayan ilçelerin Cumhuriyetin ilanı sonrasında isimleri değiştirilmiştir.

Paylaşın

Hakkari: Nehri Taş Köprüsü

Bağlar (Nehri) Taş Köprü; Hakkari’nin Şemdinli İlçesi’nden geçen çay üzerinde yer almaktadır. İlçe merkezine 13 km uzaklıktadır. Köprünün Şeyh Seyyid Muhammed Sıddık tarafından yaptırıldığı kabul edilmektedir. Buna göre 20. yy başlarında inşa edilmiştir.

Yüksek dağlar arasında derin bir vadide kuzey- güney doğrultusunda uzanan köprü, tek gözlü yolunun eğimli olduğu köprüler grubuna girmektedir. Güney ve kuzey taraftan tempan duvarları ve yol bağlantısı yıkılmıştır.

Günümüzdeki durumuna göre ölçüleri, üstten yolu 17.90 m uzunluğunda, 3.10 m genişliğinde, ortadan suya olan yüksekliği 11.00 m’dir. Köprünün tamamında taş malzeme kullanılmıştır. Kemer ve korkuluklarda kesme taş, duvarlarda düzgün kaba yontu taşlar görülmektedir. Bağlantı duvarları yıkılmış olan köprüye güney taraftan dal ve tahtalarla yapılmış eğreti bir yoldan geçilmektedir.

Eski köprünün hemen batısına betonarme yeni bir köprü yapılmıştır. Tescilli olan köprünün bağlantı yolları bulunmamaktadır. Kemeri sağlam olarak duran güzel ve canlı bir görüntü yansıtan köprünün yöre için önemli bir eser olduğu yadsınamaz bir gerçektir.

Konumu itibariyle biraz uç noktada kalması göz ardı edilmesine neden olmuştur. Köprü 2002 yılında Kültür Bakanlığı tarafından restore edilmiştir.

Hakkari’nin Kısa Tarihi

Hakkari ismi aslında doğuda Elbak, kuzeyde Westan-Miks, güneyde Amediye ve batıda da Hezil Çayı’yla sınırlı olan bölgenin adıdır. Colemerg de bölge merkezinin adıdır. Tarihi geçmişi ve kültürel mirasıyla farklı bir çehreye sahip olan Hakkari – Colemerg bu zengin yapısıyla bölgenin en eski illerindendir. Bu köklü ve kadim kent aynı zamanda tarihin evrelerinden günümüze kadar birçok ulus ve halk topluluklarının ilk yerleşim yeri olmuştur.

Tarih boyunca kendi iradesini hiçe sayan güçlere karşı dimdik ayakta kalarak mücadele eden, Makendonyalı İskender gibi dünyaya hükmeden otoritelere geçit vermeyen Colemerg, aynı zamanda bir insanlık mücadelesinin yürütüldüğü merkezlerden biri olmuştur. 1960´lı yıllarda yapılan araştırmalarda M.Ö 100.000´li yıllardan M.Ö. 7000´li yıllara kadar devam eden insan yaşamına dair kalıntılara rastlanmıştır.

M.Ö. 7000´li yıllardan itibaren de neolitik yaşamın başladığı ve kesintisiz olmasa da geçmiş dönemlere dair birçok kalıntı hala varlığını sürdürmektedir. Tarihi mirasıyla beraber kültürel miras yönüyle de çok derin ve detaylı bir geçmişe sahiptir. Kendine özgü bir giyim-kuşam ve sözlü edebiyata sahip olan Hakkari yazılı kürtçe edebiyatına önemli isimler de kazandırmıştır. Klasik Kürtçe edebiyatının temel direkleri olan Eli Heriri, Ehmede Xani, Melaye Bateyi ve Pertew Bege Hekari gibi önemli şahsiyetleri bağrından çıkardığı gibi Modern Kürtçe Edebiyatı´na da yeni isimlerle güç vermeye devam etmektedir. Colemerg doğası ve yüksek dağlarıyla Türkiye coğrafyasının en ünlü yerlerinden bir tanesidir.

Hakkari, Türkiye coğrafyasının illerinden olup bugünkü sınırları itibariyle kuzeyde Van, güneyde Musul, doğuda Urmiye, batıda Şırnak ile komşudur. Tarihi geçmişi en eski olan illerden biridir. Hakkari yöresi tarihin ilk dönemlerinden bu yana birçok medeniyete ve millete yerleşim yeri olmuştur. Bölgede prehistorik dönemlerde bazı yerleşmeler olduğu il sınırları içinde değişik yerlerde bulunan kaya resimlerinden anlaşılmaktadır. Kaya resimleri M.Ö. 7000´li yıllara aittir. Bu resimlerin önemli bir kısmı 2600m yükseklikteki Geverok vadisinde yer almaktadır.

Bunların çoğu yöredeki bir tür dağ keçisini belirtmektedir. İlkel ve simgesel olan av tuzakları ile hayvanlara sopalarla saldıran insan resimleri de vardır. Bir başka kaya resimleri kümesi de Şiye Hendeveda tepesinin eteklerinde ortaya çıkarılmıştır. Kayalar üzerindeki çok sayıdaki resim kompozisyonu yöre halkının yerleşik hayata geçtiğini, avcılığın yanı sıra hayvancılık ve tarımla uğraştığını ortaya koymaktadır. İÖ.7000´den bu yana sürekli bir yerleşme yeri olan Hakkari yöresinin adına ilişkin ilk bilgilere, X.yy Arap tarih ve coğrafya kaynaklarında rastlanmaktadır.

Ünlü Arap tarihçisi İbni Havsal, Hakkari isminin Akar – Akariden geldiğini söylemiştir. Araştırmacı Yazar İhsan Colemergi ise Hakkari isminin Her – Kariyan Hakkari yani Her-kariyan (Güçlü, savaşçı, edebilen) anlamına gelen ve o coğrafyada yaşayan boyların adıdır. Hakkari’yi de içine lan Kürtlerin yüksek yaylalarında yaşayan insan topluluklarına ait ilk yazılı bilgiler M.Ö. 13 yüzyıldan başlayarak Asur yazıtlarından elde edilmiştir.

Hakkari yöresinde günümüze kadar pek çok krallık hüküm sürdüğü görülmektedir. Hakkâri ilinin asıl ismi Colemerg’tir. Ermeniler buna İlmar, Süryaniler Gülarmak, Memluklar ise Colemerg adını vermişlerdir. Yörede Urartular, Medler, Akadlar, Asurlular, Persler, Makedonyalı İskender, İskender´in komutanlarından Selevkos´un yönetimindeki Selökidler, Sasaniler, Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar, Safeviler belirli aralıklarla hüküm sürmüşlerdir.

Cumhuriyet tarihinde ilk başlarda il kategorisine bile alınmayan Hakkari, 1926´da il olur. Sonra 1932´de lağvedilir ve Van iline bağlanır. 1936´da bu karar değiştirilir ve Hakkari yine il olur. Başta Hakkari merkez olmak üzere hem şu anda Hakkari’ye bağlı olan ilçeler hem de Hakkari’ye bağlı olmayan ilçelerin Cumhuriyetin ilanı sonrasında isimleri değiştirilmiştir.

Paylaşın

Hakkari: Sidan Vadisi Su Kemeri

Sidan Vadisi Su Kemeri; Hakkari’nin Çukurca İlçesi merkez Bey Mahallesi’nde Sidan Vadisi’nde yer almaktadır.Çukurca merkezden su kemerine, stabilize araç yolu, geriye kalanı patika yürüme yoluyla 45 dakikada ulaşılmaktadır.

Haskel kayalıklarının alt kesiminde vadinin içinde meskûn bir alan dışında yapılmıştır. Sidan deresinin kuzey tarafındaki sırtta kayalıklara yaslanmış olarak inşa edilmiştir. Bey Mahallesi’ndeki dereden alınan suyu Narlı’daki bahçelere aktaran yaklaşık 5 km’lik bir kanalın üzerinde bulunmaktadır. Kanal yer yer izlenebilmekte, fakat günümüzde büyük ölçüde kaybolmuş vaziyettedir.

Su kemeri, kuzey sırtta dik bir şekilde yükselen kayalıklara yaslanmış vaziyette doğu-batı istikametinde uzanmaktadır. Dört kemer açıklığı ile bunun doğu ve batısında devam eden duvarlardan ibarettir. Su kemeri ve duvarlar, topoğrafik ve kayalıklara göre şekillenmiş bir yapıdır.

Duvarlarla birlikte 68 m uzunluğunda, 10 m yüksekliğinde olup, asıl su kemerlerinin bulunduğu kısım ise 22.68 m uzunluğunda tutulmuştur. Yanlarda duvarlara, ortada 1.60 m genişliğinde üç adet ayağa yaslanan kemerler düzgün olmayan sivri kemerli açıklıklar şeklindedir.

Ayaklar altla 2.00 m ’lik kaide oluşturan bir duvar üzerinde yükselmektedir. Kemer açıklıkları 3.40 m, yükseklikleri ise değişmektedir. Üstte 1.00 m’ye yaklaşan duvar üzerin- den kanal geçmektedir.

Su kemeri ve duvarlarda kaba yontu ve moloz taş kullanılmıştır. Taşlar, kireç harcıyla tutturu- larak düzgün sıvalı olarak örülmüştür. Hakkâri bölgesinde karşımıza çıkan bu su kemeri su yapısı olarak ilginç ve tek örnektir.

Sulama amaçlı olarak yapılmış kanalın üzerinde yer almaktadır. Bey Mahallesi Çukurca’ya en yakın Nasturi yerleşmelerinden biridir. Burada büyük bir kilise tespit edilmiştir. Bey Mahallesi’nde Nasturilerin oturması ve günümüzde halkında bu yapının Hristiyanlardan kalma olduğunu belirtmeleri, bu yapının Hristiyan- Nasturiler tarafından yaptırıldığını ortaya koymaktadır.

Ancak Ortaçağda inşa edilmiş olan bu yapının üzerinde tarihlendirmeye ışık tutacak kitabe veya süsleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kesin tarihi belli değildir. Günümüzde büyük ölçüde sağlam kalmış yapının kemer ve duvarlarında yer yer yıkılmalar mevcuttur.

Hakkari’nin Kısa Tarihi

Hakkari ismi aslında doğuda Elbak, kuzeyde Westan-Miks, güneyde Amediye ve batıda da Hezil Çayı’yla sınırlı olan bölgenin adıdır. Colemerg de bölge merkezinin adıdır. Tarihi geçmişi ve kültürel mirasıyla farklı bir çehreye sahip olan Hakkari – Colemerg bu zengin yapısıyla bölgenin en eski illerindendir. Bu köklü ve kadim kent aynı zamanda tarihin evrelerinden günümüze kadar birçok ulus ve halk topluluklarının ilk yerleşim yeri olmuştur.

Tarih boyunca kendi iradesini hiçe sayan güçlere karşı dimdik ayakta kalarak mücadele eden, Makendonyalı İskender gibi dünyaya hükmeden otoritelere geçit vermeyen Colemerg, aynı zamanda bir insanlık mücadelesinin yürütüldüğü merkezlerden biri olmuştur. 1960´lı yıllarda yapılan araştırmalarda M.Ö 100.000´li yıllardan M.Ö. 7000´li yıllara kadar devam eden insan yaşamına dair kalıntılara rastlanmıştır.

M.Ö. 7000´li yıllardan itibaren de neolitik yaşamın başladığı ve kesintisiz olmasa da geçmiş dönemlere dair birçok kalıntı hala varlığını sürdürmektedir. Tarihi mirasıyla beraber kültürel miras yönüyle de çok derin ve detaylı bir geçmişe sahiptir. Kendine özgü bir giyim-kuşam ve sözlü edebiyata sahip olan Hakkari yazılı kürtçe edebiyatına önemli isimler de kazandırmıştır. Klasik Kürtçe edebiyatının temel direkleri olan Eli Heriri, Ehmede Xani, Melaye Bateyi ve Pertew Bege Hekari gibi önemli şahsiyetleri bağrından çıkardığı gibi Modern Kürtçe Edebiyatı´na da yeni isimlerle güç vermeye devam etmektedir. Colemerg doğası ve yüksek dağlarıyla Türkiye coğrafyasının en ünlü yerlerinden bir tanesidir.

Hakkari, Türkiye coğrafyasının illerinden olup bugünkü sınırları itibariyle kuzeyde Van, güneyde Musul, doğuda Urmiye, batıda Şırnak ile komşudur. Tarihi geçmişi en eski olan illerden biridir. Hakkari yöresi tarihin ilk dönemlerinden bu yana birçok medeniyete ve millete yerleşim yeri olmuştur. Bölgede prehistorik dönemlerde bazı yerleşmeler olduğu il sınırları içinde değişik yerlerde bulunan kaya resimlerinden anlaşılmaktadır. Kaya resimleri M.Ö. 7000´li yıllara aittir. Bu resimlerin önemli bir kısmı 2600m yükseklikteki Geverok vadisinde yer almaktadır.

Bunların çoğu yöredeki bir tür dağ keçisini belirtmektedir. İlkel ve simgesel olan av tuzakları ile hayvanlara sopalarla saldıran insan resimleri de vardır. Bir başka kaya resimleri kümesi de Şiye Hendeveda tepesinin eteklerinde ortaya çıkarılmıştır. Kayalar üzerindeki çok sayıdaki resim kompozisyonu yöre halkının yerleşik hayata geçtiğini, avcılığın yanı sıra hayvancılık ve tarımla uğraştığını ortaya koymaktadır. İÖ.7000´den bu yana sürekli bir yerleşme yeri olan Hakkari yöresinin adına ilişkin ilk bilgilere, X.yy Arap tarih ve coğrafya kaynaklarında rastlanmaktadır.

Ünlü Arap tarihçisi İbni Havsal, Hakkari isminin Akar – Akariden geldiğini söylemiştir. Araştırmacı Yazar İhsan Colemergi ise Hakkari isminin Her – Kariyan Hakkari yani Her-kariyan (Güçlü, savaşçı, edebilen) anlamına gelen ve o coğrafyada yaşayan boyların adıdır. Hakkari’yi de içine lan Kürtlerin yüksek yaylalarında yaşayan insan topluluklarına ait ilk yazılı bilgiler M.Ö. 13 yüzyıldan başlayarak Asur yazıtlarından elde edilmiştir.

Hakkari yöresinde günümüze kadar pek çok krallık hüküm sürdüğü görülmektedir. Hakkâri ilinin asıl ismi Colemerg’tir. Ermeniler buna İlmar, Süryaniler Gülarmak, Memluklar ise Colemerg adını vermişlerdir. Yörede Urartular, Medler, Akadlar, Asurlular, Persler, Makedonyalı İskender, İskender´in komutanlarından Selevkos´un yönetimindeki Selökidler, Sasaniler, Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar, Safeviler belirli aralıklarla hüküm sürmüşlerdir.

Cumhuriyet tarihinde ilk başlarda il kategorisine bile alınmayan Hakkari, 1926´da il olur. Sonra 1932´de lağvedilir ve Van iline bağlanır. 1936´da bu karar değiştirilir ve Hakkari yine il olur. Başta Hakkari merkez olmak üzere hem şu anda Hakkari’ye bağlı olan ilçeler hem de Hakkari’ye bağlı olmayan ilçelerin Cumhuriyetin ilanı sonrasında isimleri değiştirilmiştir.

Paylaşın

Hakkari: Pirment Türbesi

Pirment Türbesi; Hakkari’nin Çukurca İlçesi’ne bağlı Cevizli (Güzareş) köyünün Piri (Güven) Mezrası’nda bulunmaktadır. Türbeye vadide Han Yaylası istikametinde devam eden bozuk bir araç yolu ile ulaşılmaktadır.

Türbenin bulunduğu Piri Mezrası, kara yolundan vadi boyunca 25 km’lik bir mesafededir. Cevizli Köyü’nden itibaren yapıya ulaşabilmek için 4 km daha gidilmektedir. Günümüzde meskûn değildir. Türbe Han Deresi’nin kuzey tarafında kuzeyden güneye eğimli bir arazi üzerinde kurulmuştur. Türbenin güney ve batısında değirmen ve ev kalıntıları mevcuttur. Yapının kuzey tarafı sarp kayalıklarla çevrilidir.

Üzerinde herhangi bir yazıt bulunmadığından kim tarafından ve hangi tarihte yapıldığı belli değildir. Yapıdan günümüze üzeri bezemeli ahşap kapı parçası ulaşmıştır. Türbe dıştan 6.80×5.45 m ölçülerindedir.

Kuzey-güney yönünde dikdörtgen planlı, tek katlı ve iki bölümden oluşmaktadır. Bunlardan güneydeki mescit, kuzeydeki türbedir. Yapının dıştan doğu ve batı cepheleri kısmen görülebilmekte, sağır duvar görünümündedir. Kuzey cephesi dam seviyesine kadar toprakla kapanmıştır.

Güney cephenin batı köşesine kaydırılmış düz lentolu, dikdörtgen biçiminde bir kapı açılmıştır. Kapının doğusunda dam seviyesine yakın bir mazgal pencere bırakılmıştır. Giriş zeminden yükselmiş ve sonradan yapılmış bir merdiven vardır. Güney cephe yapının tümüyle açık bir şekilde görülen yeri durumundadır. Cephelerde yer yer sıva kalıntıları vardır.

Yapıya güney cephenin batı köşesine kaydırılmış bir kapı ile girilmektedir. Giriş zeminden yükseltilmiştir. Sonradan taşların yığılması ile oluşturulmuş bir merdiven vardır. Kapı düz lentolu, düz açıklıklı 0,77 m genişliğinde tutulmuştur.

İç mekân güneydeki mescit bölümü 3.60×1.90 m ölçülerinde doğubatı doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Üzeri aynı yöndeki beşiktonoz ile örtülüdür. Güney duvarının ortasında sivri kemerli bir mihrap nişi açılmıştır. Nişin ortasında kabaca işlenmiş bir kandil motifi bulunmaktadır.

Kuzeydeki türbe kısmı içten 2.95×3.55 m ölçülerindedir. Mescit kısmına göre daha büyük olup, buradan 0.50 m yükseltilmiştir. Bu bölümde doğu-batı istikametinde dikdörtgen planlı ve beşik tonoz örtülüdür.

Toprak zemin şeklindedir. Ortada doğu-batı doğrultusunda bir mezar bulunmaktadır. Mezarın baş ve ayak şahideler basit taşlardan yapılmıştır. Batı duvarında 0.20 m derinliğinde bir dolap nişine yer verilmiştir. Her iki bölümde kireç harcı ile sıvanmış, yer yer dökülmüştür.

Yapıda tek süsleme unsuru olan kapı parçası ceviz ağacından yapılmıştır. Dikdörtgen biçimindeki kapının yarıya yakın kısmı kalmıştır. Yüzeyine oyma tekniğinde süslemeler yapılmıştır. Üst, orta kesiminde yer alan bir çarkıfelek motifi ile bunun üst, yan ve alt kesimindeki çeşitli geometrik süslemelerden oluşmaktadır.

Çarkıfelek motifi dairesel şekilde on üç koldan meydana gelmiştir. Bunun üst kesiminde ve alt kesiminde eşkenar dörtgenlerle oluşturulan altıgen ve altı köşeli yıldız süslemeler yapılmıştır. Yan kısımlarda ise çapraz motifleri iki sıra halinde düzenlenmiştir. Parçanın sağ yarısı kırılmış yer yer çatlamalar mevcuttur. Bu parça Van Müzesi’ne getirilerek koruma altına alınmıştır.

Yapının tamamı iri kesme taşlarla oluşturulmuştur. Alt kısımdaki taş sıraları daha iri ve düzgündür. Üst sıralarda ise taşlar küçülmüştür. Yapıda duvar kalınlıkları 0.70 m. ve 0.98 m. arasında değişmektedir.

Kesme taş gerek duvarlarda ve gerekse beşik tonoz örtülerde harçla tutturularak kullanılmıştır. Dıştan düz toprak dam örtülüdür. Kenarlarına sal taşların- dan bir saçak yapılmıştır. Bugün kullanılmayan türbe sağlam kalmış, büyük ölçüde özelliklerini muhafaza etmektedir.

Hakkari’nin Kısa Tarihi

Hakkari ismi aslında doğuda Elbak, kuzeyde Westan-Miks, güneyde Amediye ve batıda da Hezil Çayı’yla sınırlı olan bölgenin adıdır. Colemerg de bölge merkezinin adıdır. Tarihi geçmişi ve kültürel mirasıyla farklı bir çehreye sahip olan Hakkari – Colemerg bu zengin yapısıyla bölgenin en eski illerindendir. Bu köklü ve kadim kent aynı zamanda tarihin evrelerinden günümüze kadar birçok ulus ve halk topluluklarının ilk yerleşim yeri olmuştur.

Tarih boyunca kendi iradesini hiçe sayan güçlere karşı dimdik ayakta kalarak mücadele eden, Makendonyalı İskender gibi dünyaya hükmeden otoritelere geçit vermeyen Colemerg, aynı zamanda bir insanlık mücadelesinin yürütüldüğü merkezlerden biri olmuştur. 1960´lı yıllarda yapılan araştırmalarda M.Ö 100.000´li yıllardan M.Ö. 7000´li yıllara kadar devam eden insan yaşamına dair kalıntılara rastlanmıştır.

M.Ö. 7000´li yıllardan itibaren de neolitik yaşamın başladığı ve kesintisiz olmasa da geçmiş dönemlere dair birçok kalıntı hala varlığını sürdürmektedir. Tarihi mirasıyla beraber kültürel miras yönüyle de çok derin ve detaylı bir geçmişe sahiptir. Kendine özgü bir giyim-kuşam ve sözlü edebiyata sahip olan Hakkari yazılı kürtçe edebiyatına önemli isimler de kazandırmıştır. Klasik Kürtçe edebiyatının temel direkleri olan Eli Heriri, Ehmede Xani, Melaye Bateyi ve Pertew Bege Hekari gibi önemli şahsiyetleri bağrından çıkardığı gibi Modern Kürtçe Edebiyatı´na da yeni isimlerle güç vermeye devam etmektedir. Colemerg doğası ve yüksek dağlarıyla Türkiye coğrafyasının en ünlü yerlerinden bir tanesidir.

Hakkari, Türkiye coğrafyasının illerinden olup bugünkü sınırları itibariyle kuzeyde Van, güneyde Musul, doğuda Urmiye, batıda Şırnak ile komşudur. Tarihi geçmişi en eski olan illerden biridir. Hakkari yöresi tarihin ilk dönemlerinden bu yana birçok medeniyete ve millete yerleşim yeri olmuştur. Bölgede prehistorik dönemlerde bazı yerleşmeler olduğu il sınırları içinde değişik yerlerde bulunan kaya resimlerinden anlaşılmaktadır. Kaya resimleri M.Ö. 7000´li yıllara aittir. Bu resimlerin önemli bir kısmı 2600m yükseklikteki Geverok vadisinde yer almaktadır.

Bunların çoğu yöredeki bir tür dağ keçisini belirtmektedir. İlkel ve simgesel olan av tuzakları ile hayvanlara sopalarla saldıran insan resimleri de vardır. Bir başka kaya resimleri kümesi de Şiye Hendeveda tepesinin eteklerinde ortaya çıkarılmıştır. Kayalar üzerindeki çok sayıdaki resim kompozisyonu yöre halkının yerleşik hayata geçtiğini, avcılığın yanı sıra hayvancılık ve tarımla uğraştığını ortaya koymaktadır. İÖ.7000´den bu yana sürekli bir yerleşme yeri olan Hakkari yöresinin adına ilişkin ilk bilgilere, X.yy Arap tarih ve coğrafya kaynaklarında rastlanmaktadır.

Ünlü Arap tarihçisi İbni Havsal, Hakkari isminin Akar – Akariden geldiğini söylemiştir. Araştırmacı Yazar İhsan Colemergi ise Hakkari isminin Her – Kariyan Hakkari yani Her-kariyan (Güçlü, savaşçı, edebilen) anlamına gelen ve o coğrafyada yaşayan boyların adıdır. Hakkari’yi de içine lan Kürtlerin yüksek yaylalarında yaşayan insan topluluklarına ait ilk yazılı bilgiler M.Ö. 13 yüzyıldan başlayarak Asur yazıtlarından elde edilmiştir.

Hakkari yöresinde günümüze kadar pek çok krallık hüküm sürdüğü görülmektedir. Hakkâri ilinin asıl ismi Colemerg’tir. Ermeniler buna İlmar, Süryaniler Gülarmak, Memluklar ise Colemerg adını vermişlerdir. Yörede Urartular, Medler, Akadlar, Asurlular, Persler, Makedonyalı İskender, İskender´in komutanlarından Selevkos´un yönetimindeki Selökidler, Sasaniler, Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar, Safeviler belirli aralıklarla hüküm sürmüşlerdir.

Cumhuriyet tarihinde ilk başlarda il kategorisine bile alınmayan Hakkari, 1926´da il olur. Sonra 1932´de lağvedilir ve Van iline bağlanır. 1936´da bu karar değiştirilir ve Hakkari yine il olur. Başta Hakkari merkez olmak üzere hem şu anda Hakkari’ye bağlı olan ilçeler hem de Hakkari’ye bağlı olmayan ilçelerin Cumhuriyetin ilanı sonrasında isimleri değiştirilmiştir.

Paylaşın

Hakkari: Meydan Medresesi

Meydan Medresesi, Hakkâri’nin merkez Biçer Mahallesi sınırları içerisinde bulunmaktadır. Giriş kapısı üzerindeki kitabesine göre medrese, H. 1112 M. 1700-1701 tarihinde yaptırılmıştır.

Kapı üzerindeki iki satır halinde dört bölümden oluşan kitabenin büyük bir bölümünü Kur’an-ı Kerim’den ayetler oluşturmaktadır. Bu nedenle kitabeden medreseyi kimin yaptırdığı anlaşılamamıştır.

Ancak o yıllarda Hakkâri Hükümeti’nin mutasarrıfı olan İzzeddin oğlu İbrahim Bey tarafından yaptırılmış olabilir. Ayrıca medresenin 1472 tarihli bir Akkoyunlu eseri olduğuna dair görüşler mevcuttur. Yapım tarihi üzerindeki kitabeyle kesin olarak belirlenen medresenin bu tarihte yapılmış olması mümkün görülmemektedir.

Kitabe, iki parçadan oluşan mermer üzerine nesih bir hatla iki satır halinde yazılmıştır. 0.30 x 0.90 m ölçülerindeki kitabelerin metni şöyledir: Ve iz bevve’na li-İbrahime mekane’l-beyti en la tuşrik bî şey’en. (el-Hac-26). Fetevekkel alallah kâle İbrahimu veccehtu vechiye lillezi feterassemavati ve’l-ardı (el- En’am – 79). Zakiren bitarihihi fetevekkel alallah sene – 1112.

Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1984 yılında onarımı gerçekleştirilmiştir. 1959’da yapıdan bahseden O. Aslanapa, iki katlı yapının revaklı avlusunun yıkık olduğunu bildirmektedir. Bu da medresenin önceleri büyük ölçüde yıkılmış olduğunu ortaya koymaktadır.

Medrese, 18.25 x 23.40 m ebadında dış ölçülere sahip, enine dikdörtgen bir alana otur- maktadır. Avlulu, iki katlı ve iki kanatlı medreseler grubuna girmektedir. Yapıya güney cephenin ortasındaki bir kapı vasıtasıyla girilmektedir. 6.10 x 10.20m ölçülerindeki boylamasına dikdörtgen avluyu dört yandan, iki kat halinde revaklar çevrelemektedir.

Alt kat revakları değişik şekillerde başlık ve kaideleri olan silindirik gövdeli sütunlara, ikinci kat ise payelere oturmaktadır. Kuzey ve güneyde üçer, yanlarda dörder revak gözü yer almaktadır. Bunlar basık ve sivri kemerli şekillerde olup, her bir bölümün üzeri basık beşik tonozlarla örtülmüştür.

Yapının içerisine girildiğinde, ilk dikkati çeken hususun alt kat revaklarındaki sütun başlık ve altlıklarının olduğu görülmektedir. Her birisi değişik şekillerde düzenlenmiş başlıklar, mukarnaslı ve bilezikli olarak karşımıza çıkmaktadır.

Avlunun doğu ve batı tarafında iki kanat halinde sıralanan medrese odaları yer almakta- dır. Batı kanatta hem alt ve hem de üst kat, bir- birine yakın ölçülerde dörder odadan meydana gelmektedir. Odalar, 3.00 x 4.80 m ölçülerinde enine dikdörtgen planlı olup, üzerleri beşik tonozlarla örtülüdür.

Oda kapıları dikdörtgen biçimde, düz atkılı ve oldukça küçük tutulmuştur. Batı duvarlarının ortasındaki birer mazgal pencere odaları aydınlatmaktadır. Ayrıca odaların muhtelif yerlerine yerleştirilmiş dolap ve ocak nişleri yer almaktadır. Son yapılan onarımda harçla sıvanmış durumdaki odaların orijinal özellikleri kaybolmuştur.

Doğu kanatta ise, altta üç, üstte iki oda yer almaktadır. Her iki katın kuzey tarafında daha büyük tutulmuş iki oda mescit ve dershane olarak düzenlenmiştir. Üst kattaki 3.50 x 9.50 m ölçüsünde dikdörtgen planlı ve üzeri beşik tonoz örtülüdür.

Kuzeybatı köşeden bir kapıyla girilmektedir Doğu duvarında iki, batı ve kuzey duvarında birer pencereyle aydınlatılmaktadır. Güney duvarı ortasındaki mihrap, üstten üç dilimli kemerle taçlandırılmış yarım daire planlıdır. Bunun güney tarafındaki diğer oda, 3.50 x 5.50 m ölçüsünde beşik tonoz örtülü olup, güney duvarında bir mazgal pencere, diğer duvarlarında ocak ve dolap nişleri yer almaktadır.

Alt kattaki mescit, 3.40 x 3.30 m ölçüsünde dikdörtgen planlı olup, üst kattakine göre daha küçük tutulmuştur. Güney duvarı ortasındaki mihrap yarım daire planlı ve yarım kubbe kavsaralıdır. Kuzeybatı köşeden küçük, dikdörtgen bir kapıyla girilen mescitte, kuzey ve batı duvarındaki birer mazgal pencere aydınlatmaktadır.

Ayrıca muhtelif yerlerinde ocak ve dolap nişleri bulunmaktadır. Diğer iki odadan ortadaki oldukça küçük olup, beşik tonozla örtülüdür. Kuzey ve doğu duvarındaki birer dolap nişi ile batı duvarındaki köşeye kaydırılmış kapı ve bir mazgal pencere yer almaktadır.

Köşedeki oda, 3.40 x 4.90 m ölçülerinde dikdörtgen planlı ve beşik tonoz örtülüdür. Güney duvarındaki mazgal pencere ile diğer duvarlara açılmış ocak ve dolap nişleri bulunmaktadır. Buradaki mescit ve odaların tamamı harçla sıvanmış olup, içten ara duvarlara birbirinden geçilebilecek büyüklükte delikler açılarak tahribat yapılmıştır.

Düzgün kesme taşlarla gerçekleştirilmiş yapının güney cephesi taç kapıyla hareketlendirilmiştir. Diğer cephelerde dikdörtgen açıklık şeklindeki pencereler dışında, herhangi bir hareketlendirici unsur göze çarpmamaktadır.

Taçkapı güney cephenin ortasında yer almaktadır. Kapı köşeden helezonik yivli bir kaval silme ve bunu takip eden mukarnaslı bir bordürle oluşturulmuş sivri kemerli şekilde, fazla derin olmayan bir girinti teşkil etmektedir. Mukarnaslar, kahverengi taşlarla iki sıra halinde, yelpaze dilimli olarak gerçekleştirilmiştir.

Ortadaki asıl kapı açıklığı, oldukça küçük tutulmuş olup, üst ve yanlardan yekpare blok taşlarla sınırlandırılmıştır. Ayrıca kapı, ters “U” biçiminde üç yandan dolanan bir bordürle çerçevelenmiştir. Kahverengi taştan gerçekleştirilmiş bordürün üzeri kabartma, vazo ve çiçeklerle süslenmiştir. Kapının üst kesimine mermer kitabe yerleştirilmiştir. Bunun dışında iki yan kemer başlangıç hizasında, içleri geometrik yıldız desenli birer madalyon daha yer almaktadır.

Medrese, düzgün kesme taş işçiliği gösteren anıtsal yapısı, düzgün planı, iki katlı revaklı avlusu, mescit ve odaları ile kapısındaki süslemeler ve içerisindeki sütun başlıkları ile dikkat çekmektedir.

Ayrıca günümüze sağlam olarak ve büyük ölçüde orijinal yapısını muhafaza ederek gelmiş, Hakkâri’nin, tek anıt yapısıdır. Yapının 2006 yılında Vakıflar genel Müdürlüğü tarafından restorasyonu gerçekleştirilmiştir. Yapı ziyaretçilere açıktır.

Hakkari’nin Kısa Tarihi

Hakkari ismi aslında doğuda Elbak, kuzeyde Westan-Miks, güneyde Amediye ve batıda da Hezil Çayı’yla sınırlı olan bölgenin adıdır. Colemerg de bölge merkezinin adıdır. Tarihi geçmişi ve kültürel mirasıyla farklı bir çehreye sahip olan Hakkari – Colemerg bu zengin yapısıyla bölgenin en eski illerindendir. Bu köklü ve kadim kent aynı zamanda tarihin evrelerinden günümüze kadar birçok ulus ve halk topluluklarının ilk yerleşim yeri olmuştur.

Tarih boyunca kendi iradesini hiçe sayan güçlere karşı dimdik ayakta kalarak mücadele eden, Makendonyalı İskender gibi dünyaya hükmeden otoritelere geçit vermeyen Colemerg, aynı zamanda bir insanlık mücadelesinin yürütüldüğü merkezlerden biri olmuştur. 1960´lı yıllarda yapılan araştırmalarda M.Ö 100.000´li yıllardan M.Ö. 7000´li yıllara kadar devam eden insan yaşamına dair kalıntılara rastlanmıştır.

M.Ö. 7000´li yıllardan itibaren de neolitik yaşamın başladığı ve kesintisiz olmasa da geçmiş dönemlere dair birçok kalıntı hala varlığını sürdürmektedir. Tarihi mirasıyla beraber kültürel miras yönüyle de çok derin ve detaylı bir geçmişe sahiptir. Kendine özgü bir giyim-kuşam ve sözlü edebiyata sahip olan Hakkari yazılı kürtçe edebiyatına önemli isimler de kazandırmıştır. Klasik Kürtçe edebiyatının temel direkleri olan Eli Heriri, Ehmede Xani, Melaye Bateyi ve Pertew Bege Hekari gibi önemli şahsiyetleri bağrından çıkardığı gibi Modern Kürtçe Edebiyatı´na da yeni isimlerle güç vermeye devam etmektedir. Colemerg doğası ve yüksek dağlarıyla Türkiye coğrafyasının en ünlü yerlerinden bir tanesidir.

Hakkari, Türkiye coğrafyasının illerinden olup bugünkü sınırları itibariyle kuzeyde Van, güneyde Musul, doğuda Urmiye, batıda Şırnak ile komşudur. Tarihi geçmişi en eski olan illerden biridir. Hakkari yöresi tarihin ilk dönemlerinden bu yana birçok medeniyete ve millete yerleşim yeri olmuştur. Bölgede prehistorik dönemlerde bazı yerleşmeler olduğu il sınırları içinde değişik yerlerde bulunan kaya resimlerinden anlaşılmaktadır. Kaya resimleri M.Ö. 7000´li yıllara aittir. Bu resimlerin önemli bir kısmı 2600m yükseklikteki Geverok vadisinde yer almaktadır.

Bunların çoğu yöredeki bir tür dağ keçisini belirtmektedir. İlkel ve simgesel olan av tuzakları ile hayvanlara sopalarla saldıran insan resimleri de vardır. Bir başka kaya resimleri kümesi de Şiye Hendeveda tepesinin eteklerinde ortaya çıkarılmıştır. Kayalar üzerindeki çok sayıdaki resim kompozisyonu yöre halkının yerleşik hayata geçtiğini, avcılığın yanı sıra hayvancılık ve tarımla uğraştığını ortaya koymaktadır. İÖ.7000´den bu yana sürekli bir yerleşme yeri olan Hakkari yöresinin adına ilişkin ilk bilgilere, X.yy Arap tarih ve coğrafya kaynaklarında rastlanmaktadır.

Ünlü Arap tarihçisi İbni Havsal, Hakkari isminin Akar – Akariden geldiğini söylemiştir. Araştırmacı Yazar İhsan Colemergi ise Hakkari isminin Her – Kariyan Hakkari yani Her-kariyan (Güçlü, savaşçı, edebilen) anlamına gelen ve o coğrafyada yaşayan boyların adıdır. Hakkari’yi de içine lan Kürtlerin yüksek yaylalarında yaşayan insan topluluklarına ait ilk yazılı bilgiler M.Ö. 13 yüzyıldan başlayarak Asur yazıtlarından elde edilmiştir.

Hakkari yöresinde günümüze kadar pek çok krallık hüküm sürdüğü görülmektedir. Hakkâri ilinin asıl ismi Colemerg’tir. Ermeniler buna İlmar, Süryaniler Gülarmak, Memluklar ise Colemerg adını vermişlerdir. Yörede Urartular, Medler, Akadlar, Asurlular, Persler, Makedonyalı İskender, İskender´in komutanlarından Selevkos´un yönetimindeki Selökidler, Sasaniler, Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar, Safeviler belirli aralıklarla hüküm sürmüşlerdir.

Cumhuriyet tarihinde ilk başlarda il kategorisine bile alınmayan Hakkari, 1926´da il olur. Sonra 1932´de lağvedilir ve Van iline bağlanır. 1936´da bu karar değiştirilir ve Hakkari yine il olur. Başta Hakkari merkez olmak üzere hem şu anda Hakkari’ye bağlı olan ilçeler hem de Hakkari’ye bağlı olmayan ilçelerin Cumhuriyetin ilanı sonrasında isimleri değiştirilmiştir.

Paylaşın

Hakkari: Zeynel Bey Medresesi

Hakkari, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Zeynel Bey Medresesi; Hakkâri’nin merkez Biçer Mahallesinde bahçeler arasında ve dere kenarında yer almaktadır.

1998 yılında Hakkâri’de başlatılan yüzey araştırması sırasında tespit edilen medrese; kuzey-güney doğrultusunda dikdörtgen planlı ve 17.20×22.20 m dış ölçülerinde bir alana oturan yapı olarak tanımlanmıştır. Bu dönemde yapı büyük ölçüde yıkıldığından kazı ve temizlik yapmadan planını tam olarak ortaya koymak mümkün olmamıştır. Ancak ortada bir avlu ve bunun tarafından sıralanan medrese odaları an- laşılmaktadır. Odalar kare ve dikdörtgen planlı, üzerleri beşik tonoz örtülüdür. Medresenin tamamımda moloz taş ve kaba yontu taşlar kullanılmıştır.

Medresenin üzerinde inşasına ilişkin herbir kitabe bulunmamasına rağmen, tarihi kaynaklardan kim tarafından yaptırıldığı öğrenilebilmektedir. Şerefname’den Kanuni Sultan Süleyman ve II. Selim’in mazhariyetine nail olmuş, Hakkâri Beyi Zeynel Bey tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Zeynel Bey, 1560-1578 tarihleri arasında Hakkâri Sancağı’nda kalmış olup, büyük ihtimalle medreseyi bu tarihler arasında yaptırmış olmalıdır. Yine Şerefname’ye göre, İranlılarla 1585 yılında yapılan bir savaş sırasında Marend’de şehit edilen Zeynel Bey’in na’şı 1587’de Çölemerik’e nakledilerek kendi yaptırdığı medresenin avlusuna gömülmüştür.

Zeynel Bey Medresesi tespit edildikten ve mevcut duruma göre tanımlamaya çalışılmış ve Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 14.11.1998/2159 kararı ile tescillenerek koruma altına alınmıştır. Yapının tam olarak ortaya çıkartılması ve restorasyonunu gerçekleştirebilmek amacıyla 2005 ve 2006 yıllarında kazı ve temizlik çalışması yapılmıştır. Bu temizlik çalışmalarında, medresenin dış ve iç temizliği gerçekleştirilerek yapı tamamen ortaya çıkartılmıştır.

Medresenin doğu-batı doğrultusunda düzgün olmayan dikdörtgen planlı ve kuzeyden 15.93 m güneyden 17.16 m, batıdan 21.55 m doğudan 23.69 m ölçülerine olduğu görülmüştür. Elde edilen verilere göre yapının planı ortada avlu ve bunu güney, batı ve kuzeyden çevreleyen 8 oda ve bir eyvandan oluşmaktadır. Avlunun kuzey ve güney kanadında üçer, batı kanadında ise iki medrese odası bulunmaktadır.

Dış yapı özelliklerini belirlemek amacıyla yapılan temizlik sonucunda; kuzey cephenin boydan boya altı taş sırasından oluşan duvar örgüsü ortaya çıkartılmıştır. Taş sıraları düzgün ancak taşlar kaba yontudur. Yalnız üstten iki sırada taşların düştüğü görülmüştür. Duvarın doğu köşeye yakın kesiminde yıkılma oluşmuştur. Aynı cephede üç mazgal pencere açıklığı yer almaktadır. Bunlardan ikisi aynı seviyede, doğudaki ise, iki taş sırası daha aşağıdadır. Düz lento taşı yekparedir. Pencerelerin bazı taşlarında gevşemeler olmuş ve taşlar yerlerinden oynamıştır.

Doğu cephe, değişikliğe uğramış olup, düzgün değildir. Taş sıraları yer yer değişiklik göstermektedir. Genelde beş sıra taş örgüsü izlenebilmekte, güneye bu üç sıraya düşmektedir. Duvarda farklı devir izleri olduğu izlenimleri uyandıran değişmeler vardır. Aynı zamanda üzerinde medrese avlusuna giren kapı açıklığı üst kısmı yıkık vaziyette ortaya çıkmıştır. Güneye doğru duvarda kademelenme çatlamalar mevcuttur. Kaba yontu düzgün taş sıraları yanında daha gelişigüzel taş örgüsü olan kısımları vardır.

Güney cephe, doğu ve batı köşe arasında aynı seviyede ortaya çıkartılmıştır. Burada  sıra taş duvar örgüsü ortaya çıkartılmıştır. Duvarın tam ortasında dikdörtgen kesitli bir payanda yer almaktadır. Payandanın en üst sırasında batıya bakan yüzde palmet motiflerinin yer aldığı süslemeli taş ele geçmiştir. Aslında bu taş sırası bütün payandayı dolanmaktadır. Bu da medresede ele geçen tek süsleme unsurudur.

Batı cephe ise, güney köşeden itibaren 5.87 m’de dışa bir kademelenme yaparak kuzey köşeye kadar devam etmektedir. Üst sıra taşları yer yer düşmekle beraber bu cephede dört sıra taş duvar örgüsü görülmektedir. Bu tarafta duvara yakın mezarlar ortaya çıkmıştır.

Avlu yaklaşık 10.00 x 10.44 m ölçülerinde kare planlı olup, ortasında birbirine eşit aralıklı dört paye çıkmıştır. Avlu doğu taraftan bir duvarla sınırlandırılmıştır. Duvarın ortasına açılmış bir kapı ile avluya girilmektedir. Avluda 1.00 m yüksekliğindeki payeler 5–6 sıra taş dizileri ile oluşturulmuştur. Kalan izlerden kuzey güney istikametinde sivri kemerlerle birbirine bağlandığı anlaşılmıştır.

Payelerin ortasında kalan kısma sonradan mezarlar yapılmıştır. Bu mezarlara ait mezar taşları kırık vaziyette bulunmuştur. Burası zeminden bir duvarla yükseltilmiştir. Ayrıca batı tarafta avlu zemininin de taş döşeli tabanı ortaya çıkarılmıştır. Avlunun dışında medresenin kuzey kanadı ortaya çıkarılmıştır. Burası üç oda ve bir eyvandan oluşmaktadır. Bu odalardan ikisi sağlam ele geçmiştir. Üst örtüleri yıkık olan üçüncü oda ve eyvan kısmen temizlenebilmiştir.

Kuzey batıdaki birinci oda, 2.70×3.10 m ölçülerinde kuzey güney istikametinde dik- dörtgen planlıdır. Üzeri aynı yönde beşik tonoz örtülüdür. Odaya güney doğu köşesindeki bir kapı ile girilmektedir. 0.90 m genişliğindeki kapı dikdörtgen açıklıklıdır. Kapı doğrudan avluya açılmayıp, bu oda ile batı kanat arasında kalan doğu batı yönündeki ve 1.10 m genişliği olan koridora açılmaktadır. Odanın batı duvarı- na ortada ocak ve bunun iki yanında birer dolap nişi, kuzey duvarına ortada mazgal pencere ile bunun doğusunda bir dolap nişi, doğu duvarına ortaya yakın bir dolap nişi, güney duvarına da kapı dışında bir dolap nişi yerleştirilmiştir.

İkinci oda 2.80×3.30 m ölçülerinde dik- dörtgen planlı ve beşik tonoz örtülüdür. Odanın güney doğu köşesindeki kapıdan girilmektedir. Bu kapı doğrudan avluya açılmaktadır. Odanın batı duvarına ortada ocak ve bunun kuzey köşesine kaydırılmış bir dolap nişi, kuzey duvarına ortada mazgal pencere ile bunun batısında tam köşeye bir dolap nişi ve doğu duvarına ise kuzeye yakın bir dolap nişi yerleştirilmiştir. Duvarlarında yer yer sıva izleri mevcuttur.

Üçüncü oda 2.90×3.50 m ölçülerinde beşik tonoz üst örtüsü yıkılıp içerisine dolmuştur. Bu odanın yarısına yakın kısmı temizlenebilmiştir. Ortaya yakın bir yere alınmış odaya giriş kapısının üst kısmı yıkılmış vaziyettedir.

Doğu tarafta yer alan eyvan 3.10×4.50 m ölçülerinde doğrudan avluya açılmaktadır. Eyvanda zemine yakın koda kadar inilmiş olup, kuzey duvarının doğu kısmının yıkık olduğu görülmüştür. Üst örtüsü büyük ölçüde yıkık durumda olup, yalnız kuzey güney yönünde beşik tonoz olduğu kalan izlerden anlaşılmaktadır.

Hakkari’nin Kısa Tarihi

Hakkari ismi aslında doğuda Elbak, kuzeyde Westan-Miks, güneyde Amediye ve batıda da Hezil Çayı’yla sınırlı olan bölgenin adıdır. Colemerg de bölge merkezinin adıdır. Tarihi geçmişi ve kültürel mirasıyla farklı bir çehreye sahip olan Hakkari – Colemerg bu zengin yapısıyla bölgenin en eski illerindendir. Bu köklü ve kadim kent aynı zamanda tarihin evrelerinden günümüze kadar birçok ulus ve halk topluluklarının ilk yerleşim yeri olmuştur.

Tarih boyunca kendi iradesini hiçe sayan güçlere karşı dimdik ayakta kalarak mücadele eden, Makendonyalı İskender gibi dünyaya hükmeden otoritelere geçit vermeyen Colemerg, aynı zamanda bir insanlık mücadelesinin yürütüldüğü merkezlerden biri olmuştur. 1960´lı yıllarda yapılan araştırmalarda M.Ö 100.000´li yıllardan M.Ö. 7000´li yıllara kadar devam eden insan yaşamına dair kalıntılara rastlanmıştır.

M.Ö. 7000´li yıllardan itibaren de neolitik yaşamın başladığı ve kesintisiz olmasa da geçmiş dönemlere dair birçok kalıntı hala varlığını sürdürmektedir. Tarihi mirasıyla beraber kültürel miras yönüyle de çok derin ve detaylı bir geçmişe sahiptir. Kendine özgü bir giyim-kuşam ve sözlü edebiyata sahip olan Hakkari yazılı kürtçe edebiyatına önemli isimler de kazandırmıştır. Klasik Kürtçe edebiyatının temel direkleri olan Eli Heriri, Ehmede Xani, Melaye Bateyi ve Pertew Bege Hekari gibi önemli şahsiyetleri bağrından çıkardığı gibi Modern Kürtçe Edebiyatı´na da yeni isimlerle güç vermeye devam etmektedir. Colemerg doğası ve yüksek dağlarıyla Türkiye coğrafyasının en ünlü yerlerinden bir tanesidir.

Hakkari, Türkiye coğrafyasının illerinden olup bugünkü sınırları itibariyle kuzeyde Van, güneyde Musul, doğuda Urmiye, batıda Şırnak ile komşudur. Tarihi geçmişi en eski olan illerden biridir. Hakkari yöresi tarihin ilk dönemlerinden bu yana birçok medeniyete ve millete yerleşim yeri olmuştur. Bölgede prehistorik dönemlerde bazı yerleşmeler olduğu il sınırları içinde değişik yerlerde bulunan kaya resimlerinden anlaşılmaktadır. Kaya resimleri M.Ö. 7000´li yıllara aittir. Bu resimlerin önemli bir kısmı 2600m yükseklikteki Geverok vadisinde yer almaktadır.

Bunların çoğu yöredeki bir tür dağ keçisini belirtmektedir. İlkel ve simgesel olan av tuzakları ile hayvanlara sopalarla saldıran insan resimleri de vardır. Bir başka kaya resimleri kümesi de Şiye Hendeveda tepesinin eteklerinde ortaya çıkarılmıştır. Kayalar üzerindeki çok sayıdaki resim kompozisyonu yöre halkının yerleşik hayata geçtiğini, avcılığın yanı sıra hayvancılık ve tarımla uğraştığını ortaya koymaktadır. İÖ.7000´den bu yana sürekli bir yerleşme yeri olan Hakkari yöresinin adına ilişkin ilk bilgilere, X.yy Arap tarih ve coğrafya kaynaklarında rastlanmaktadır.

Ünlü Arap tarihçisi İbni Havsal, Hakkari isminin Akar – Akariden geldiğini söylemiştir. Araştırmacı Yazar İhsan Colemergi ise Hakkari isminin Her – Kariyan Hakkari yani Her-kariyan (Güçlü, savaşçı, edebilen) anlamına gelen ve o coğrafyada yaşayan boyların adıdır. Hakkari’yi de içine lan Kürtlerin yüksek yaylalarında yaşayan insan topluluklarına ait ilk yazılı bilgiler M.Ö. 13 yüzyıldan başlayarak Asur yazıtlarından elde edilmiştir.

Hakkari yöresinde günümüze kadar pek çok krallık hüküm sürdüğü görülmektedir. Hakkâri ilinin asıl ismi Colemerg’tir. Ermeniler buna İlmar, Süryaniler Gülarmak, Memluklar ise Colemerg adını vermişlerdir. Yörede Urartular, Medler, Akadlar, Asurlular, Persler, Makedonyalı İskender, İskender´in komutanlarından Selevkos´un yönetimindeki Selökidler, Sasaniler, Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar, Safeviler belirli aralıklarla hüküm sürmüşlerdir.

Cumhuriyet tarihinde ilk başlarda il kategorisine bile alınmayan Hakkari, 1926´da il olur. Sonra 1932´de lağvedilir ve Van iline bağlanır. 1936´da bu karar değiştirilir ve Hakkari yine il olur. Başta Hakkari merkez olmak üzere hem şu anda Hakkari’ye bağlı olan ilçeler hem de Hakkari’ye bağlı olmayan ilçelerin Cumhuriyetin ilanı sonrasında isimleri değiştirilmiştir.

Paylaşın

Hakkari: Emir Şaban Camii

Hakkari, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Emir Şaban Camii; Hakkari’nin Çukurca İlçe merkezindedir. 2011 yılında yapılan tadilat ve onarımlardan sonraki şekliyle günümüze intikal etmiştir.

Cami, medrese üniteleri ile birlikte bir kompleks yapı oluşturmaktadır. 22.70 m x 19.50 m dış ölçülere sahip, kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Enine uzanan dön sahhından meydana gelen yapının kuzey doğusuna bir gasil hane yerleştirilmiş- tir. Ayrıca kuzeyden birinci sahnın batı tarafı iki katlı düzenlenerek alt kat odunluk olarak kullanılmaktadır.

Kuzeyden birinci sahhın ortaya yakın bir yerden ikiye bölünmüştür. Doğu tarafı, l0.30 m x 3. 50 m ölçülerinde enine dikdörtgen planlıdır. Üzeri aynı yönde beşik tonozla örtülmüştür. Kuzey duvarındaki eşit aralıklı dört adet sivri kemerli açıklıkla giriş sağlanmaktadır. Bunun batı tarafı iki katlıdır. Üst kat 4 basamaklı ahşap merdivenle çıkılmakta; kuzeye kaldırılmış dikdörtgen açıklıklı bir kapı ile içerisine girilmektedir. İçerisi 6.40 m x 3. 50 m ölçülerinde dikdörtgen planlı ve beşik tonoz örtülüdür. Güney duvarı ortasına yarım daire planlı bir mihrap nişi ile batı duvarına dikdörtgen iki pencere açılmıştır. Alt kat batı taraftan dışa açılan bir kapıyla girilmekte, aynı büyüklükte olup, günümüzde odunluktur. Bunun üzeri ahşap hatıllarla kapatılmıştır.

Bu sahnın birinci bölümünden güney batı köşedeki sivri kemerli açıklıkla ikinci sahhına geçilmektedir. Burası da ikiye bölünmüş; iki bölüm birbirine I.60 m genişliğinde sivri kemerli bir açıklıkla bağlanmıştır. Doğusu 6.70 m x 4.80 m ölçülerinde, üzeri beşik tonoz örtülü dikdörtgen bir mekândır. Kuzey duvarına iki dolap nişi açılmıştır. Doğu duvarında güneye kaydırılmış bir mazgal pencere yer almaktadır. Batı tarafı sonradan yükseltilmiş, arada bir hol gibi geçit bırakılarak ahşap doğramayla kapatılmıştır. Boylu boyunca 9.60 m x 4.90 m ölçülerindedir. Üzeri doğu batı doğrultusunda beşik tonozla örtülüdür. Batı duvarına sivri kemerli iki pencere açılmıştır.

Buradan yine ikiye bölünmüş üçüncü sahhına sivri kemerli bir açıklıkla geçilmektedir. Bunun birinci bölümü 11.00 m x 4.40 m ölçülerinde, enlemesine beşik tonozla örtülüdür. Duvarları belirli bir yüksekliğe kadar Kü- tahya çinileri ile kaplanmıştır. Geriye kalan kısımlar sıvalı ve boyalıdır. Doğusundaki ikinci mekân.5.30 m x 4.00 m ölçülerinde dikdörtgen planlıdır. Aslında buraya sivri kemerli bir açıklıkla geçilmekte iken, sonradan bu açıklık genişletilerek dikdörtgen hale dönüştürülmüştür. Yanlarda 0.30 m, doğuda 2.10 m genişliğinde ve 1.00 m yüksekliğinde bir seki vardır. Güney duvarının doğu köşesine bir dolap nişi yerleştirilmiştir. Üzeri beşik tonoz örtülüdür.

Sivri kemerli ve I.20 m genişliğinde bir açıklıkla geçilen dördüncü sahhın enlemesine boydan boya uzanmaktadır. 17.40 m uzunluğunda, batısı 4.30 m, doğusu ise, 4.40 m genişliğindedir. Doğu tarafı sivri kemerli açıklığın hemen yanından kademelenme ile genişlemektedir. Üzeri, beşik tonoz örtülüdür. Duvarları ve mihrabı Kütahya çinileri ile kaplanmıştır. Asıl mihrap yerine, çini kaplı kütlesel bir mihrap yerleştirilmiştir. Batı duvarındaki pencere sonradan genişletilmiş ve dikdörtgen açıklıklı hale getirilmiştir. Kıble duvarına da mihrabın iki yanında sivri kemerli birer pencere açılmıştır.

Caminin dış beden duvarları doğu cephe duvarı hariç tamamıyla sıvanmıştır. Günümüz- de bu sıvalar maviye boyanmıştır. Üzeri sonra- dan saçla kaplı bir çatıyla örtülmüştür. Orijinal hali moloz taş örgülü duvarlar ve düz toprak dam şeklinde iken iki üç yıl önce yanındaki yeni caminin ihtiyacı karşılamaması üzerine elden geçirilip bugünkü duruma getirilmiştir.

Camide tarihlendirmeye yarayacak herhangi bir yazıt ve belgeye rastlanmamıştır. Bu nedenle kesin tarihi belli değildir. Büyük ihtimalle 18. Yy.’dan sonra yapılmış olmalıdır. Camiye adını veren Emir Şaban kimliği de bilinmemektedir. Doğu taraftaki mezarlığa yakın tarihte adına bir türbe yapılmıştır.

Hakkari’nin Kısa Tarihi

Hakkari ismi aslında doğuda Elbak, kuzeyde Westan-Miks, güneyde Amediye ve batıda da Hezil Çayı’yla sınırlı olan bölgenin adıdır. Colemerg de bölge merkezinin adıdır. Tarihi geçmişi ve kültürel mirasıyla farklı bir çehreye sahip olan Hakkari – Colemerg bu zengin yapısıyla bölgenin en eski illerindendir. Bu köklü ve kadim kent aynı zamanda tarihin evrelerinden günümüze kadar birçok ulus ve halk topluluklarının ilk yerleşim yeri olmuştur.

Tarih boyunca kendi iradesini hiçe sayan güçlere karşı dimdik ayakta kalarak mücadele eden, Makendonyalı İskender gibi dünyaya hükmeden otoritelere geçit vermeyen Colemerg, aynı zamanda bir insanlık mücadelesinin yürütüldüğü merkezlerden biri olmuştur. 1960´lı yıllarda yapılan araştırmalarda M.Ö 100.000´li yıllardan M.Ö. 7000´li yıllara kadar devam eden insan yaşamına dair kalıntılara rastlanmıştır.

M.Ö. 7000´li yıllardan itibaren de neolitik yaşamın başladığı ve kesintisiz olmasa da geçmiş dönemlere dair birçok kalıntı hala varlığını sürdürmektedir. Tarihi mirasıyla beraber kültürel miras yönüyle de çok derin ve detaylı bir geçmişe sahiptir. Kendine özgü bir giyim-kuşam ve sözlü edebiyata sahip olan Hakkari yazılı kürtçe edebiyatına önemli isimler de kazandırmıştır. Klasik Kürtçe edebiyatının temel direkleri olan Eli Heriri, Ehmede Xani, Melaye Bateyi ve Pertew Bege Hekari gibi önemli şahsiyetleri bağrından çıkardığı gibi Modern Kürtçe Edebiyatı´na da yeni isimlerle güç vermeye devam etmektedir. Colemerg doğası ve yüksek dağlarıyla Türkiye coğrafyasının en ünlü yerlerinden bir tanesidir.

Hakkari, Türkiye coğrafyasının illerinden olup bugünkü sınırları itibariyle kuzeyde Van, güneyde Musul, doğuda Urmiye, batıda Şırnak ile komşudur. Tarihi geçmişi en eski olan illerden biridir. Hakkari yöresi tarihin ilk dönemlerinden bu yana birçok medeniyete ve millete yerleşim yeri olmuştur. Bölgede prehistorik dönemlerde bazı yerleşmeler olduğu il sınırları içinde değişik yerlerde bulunan kaya resimlerinden anlaşılmaktadır. Kaya resimleri M.Ö. 7000´li yıllara aittir. Bu resimlerin önemli bir kısmı 2600m yükseklikteki Geverok vadisinde yer almaktadır.

Bunların çoğu yöredeki bir tür dağ keçisini belirtmektedir. İlkel ve simgesel olan av tuzakları ile hayvanlara sopalarla saldıran insan resimleri de vardır. Bir başka kaya resimleri kümesi de Şiye Hendeveda tepesinin eteklerinde ortaya çıkarılmıştır. Kayalar üzerindeki çok sayıdaki resim kompozisyonu yöre halkının yerleşik hayata geçtiğini, avcılığın yanı sıra hayvancılık ve tarımla uğraştığını ortaya koymaktadır. İÖ.7000´den bu yana sürekli bir yerleşme yeri olan Hakkari yöresinin adına ilişkin ilk bilgilere, X.yy Arap tarih ve coğrafya kaynaklarında rastlanmaktadır.

Ünlü Arap tarihçisi İbni Havsal, Hakkari isminin Akar – Akariden geldiğini söylemiştir. Araştırmacı Yazar İhsan Colemergi ise Hakkari isminin Her – Kariyan Hakkari yani Her-kariyan (Güçlü, savaşçı, edebilen) anlamına gelen ve o coğrafyada yaşayan boyların adıdır. Hakkari’yi de içine lan Kürtlerin yüksek yaylalarında yaşayan insan topluluklarına ait ilk yazılı bilgiler M.Ö. 13 yüzyıldan başlayarak Asur yazıtlarından elde edilmiştir.

Hakkari yöresinde günümüze kadar pek çok krallık hüküm sürdüğü görülmektedir. Hakkâri ilinin asıl ismi Colemerg’tir. Ermeniler buna İlmar, Süryaniler Gülarmak, Memluklar ise Colemerg adını vermişlerdir. Yörede Urartular, Medler, Akadlar, Asurlular, Persler, Makedonyalı İskender, İskender´in komutanlarından Selevkos´un yönetimindeki Selökidler, Sasaniler, Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar, Safeviler belirli aralıklarla hüküm sürmüşlerdir.

Cumhuriyet tarihinde ilk başlarda il kategorisine bile alınmayan Hakkari, 1926´da il olur. Sonra 1932´de lağvedilir ve Van iline bağlanır. 1936´da bu karar değiştirilir ve Hakkari yine il olur. Başta Hakkari merkez olmak üzere hem şu anda Hakkari’ye bağlı olan ilçeler hem de Hakkari’ye bağlı olmayan ilçelerin Cumhuriyetin ilanı sonrasında isimleri değiştirilmiştir.

Paylaşın

Hakkari: Şeyh Ali Camii

Hakkari, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Şeyh Ali Camii; Hakkâri merkeze 25 km. uzaklıktaki Üzümcü Köyü’nün sınırları içerisinde yer almaktadır.

Cami batıdan doğuya doğru eğim yapan bir araziye kurulmuştur. Aslında yapının üç katlı olduğu ve bu üç katın değişik fonksiyonları içerdiği anlaşılmıştır. Bu durumda zemin kat zaviye, orta birinci kat medrese, üst ikinci kat ise cami olarak düzenlenmiştir. Ancak son yapılan onarımlarda caminin dış beden duvarlarına dokunmadan ve kısmen planını koruyarak iki kata düşürülmüş içten tamamen betonarme hale dönüştürülmüştür. Dıştan da örtü saç çatı ile kaplanmıştır. Zemin kat ziyaretgâh, birinci kat ise cami olarak kullanılmaktadır.

Yapının mevcut mimarisi ve planı göz önünde bulundurularak aslı gibi üç kat halinde planı çıkarılmıştır. Özellikle sonradan ilave edilen beton direk ve kirişler bu planda gösterilmemiştir.

Zemin kat, doğu batı yönünde düzgün olmayan bir dikdörtgene oturmaktadır. Dış kenar uzunlukları birbirinden farklı; buna güney kenarı 16.10 m, kuzey kenarı 15.24 m, doğu kenarı 10.70 m, batı kenarı ise, 11.91 m’dir. Burası üç bölüm halinde düzenlenmiş olup, birincisi giriş kısmıdır. Buraya güney duvarına açılmış  kapıdan girilmektedir. Kapının önüne yine sonradan üzeri beton kenarları demir kaplı bir dış giriş yapılmıştır.

Duvar bu kısımda dıştan bir kademelenme yapmaktadır. Bu kısım, 3.00 x 9.00 m ölçülerinde kuzey güney yönünde dikdörtgen planlıdır. Doğu duvarında iki küçük pencere açılmıştır. İkinci bölüm yapının kuzey tarafında, doğu batı ekseninde dikdörtgendir. Birinci kısım batı duvarına açılmış bir kapıdan buraya geçilmektedir. Batı ucu kayalıktır.

Ziyaretgâh bu bölümde olup, bir vitrinde muhtelif tarikat eşyaları sergilenmektedir. Bunun güneyinde ise asıl toplanma mekânı yer almaktadır. Burası doğudan batıya genişleyen ve düzgün olmayan bir dikdörtgene oturmak- tadır. İkinci bölümden buraya geçilmekte kuzey duvarının ortasında bir kapı bulunmaktadır. Güney duvarında üç niş yerleştirilmiş, ortaya yakın bir yerine ise, pencere-mihrap açılmıştır. İçten sivri kemerli dikdörtgen bir girinti şeklindedir. Buradaki her üç bölümde beton direk, kireç ve tabliye kısımları yeşil, üst kısımlar sarıya boyanmıştır.

Birinci kat, zemin katın üzerinde devam etmekte ve iki bölümden oluşmaktadır. Doğudaki birinci bölüm, kuzey-güney yönünde dikdörtgen planlı 3.20 x 8.97 m ölçülerindedir. Kuzeyden merdivenlerle çıkılan giriş kapısı buraya açılmaktadır. Doğu duvarında sivri kemer açıklıklı üç pencere yer almaktadır. Pencereler büyükçe ve birbirine eşdeğerdir. Batıdaki ikinci kısma buradan sivri kemerli iki açıklıkla geçilmektedir. Bu açıklıklardan güneydeki 2.60 m diğeri 2.30 m genişlikte tutulmuştur.

Düzgün olmayan dörtgene oturan bu kısmın güney duvarına üç pencere açılmıştır. Kuzey tarafına sonradan bir mahfil eklenmiştir. Burası da tamamen betonarme hale dönüştürülmüş ve güney duvarı ortasına basit mihrap yapılmıştır. Dikdörtgen girintili, girintisi fazla derin olmayan sivri kemerli bir yapıdan. Yine sıvalı, zemin kısmı yeşil, üst kısımlar sarı boyalıdır.

Günümüzde batı duvarının kuzey köşe- sindeki kapı dışında mimari olarak pek belirtisi kalmamış, köylülerin anlatımı ile de doğrula- nan ikinci kat tek mekândan ibarettir. Güney duvarına açılmış mihrap ve iki pencere dışında herhangi bir açıklık söz konu su değildir.

Planını üç katlı olarak tahmin ettiğimiz ve günümüzde iki katlı hale dönüştürülmüş yapının, dış beden duvarları ve cepheleri asli halini büyük ölçüde muhafaza etmektedir. Harçla tutturulmuş, düzgün sıralı moloz taş örgülü duvarları görülmektedir. Doğu ve güney duvarındaki sivri kemerli üçlü pencereler cepheleri hareketlendirmektedir.

Hem cami, hem medrese, hem de tarikat yapısı özelliği ile üç fonksiyonlu bir yapıdır. Özellikle yörede caminin az bulunması nedeniyle, bir Müslüman yerleşmesini işaret eden ve 1700’lerde yapıldığı tahmin edilen ve halen ziyaret edilen bir yapı olması önemini artırmak- tadır. Ayrıca 6 parça halinde bazı tarikat eşyaları camide bulunmaktadır.

Bunlar camideki bir vitrin içerisinde korunmakta ve sergilenmektedir. Bu malzemeler oldukça iri taneli ağaçtan 80 cm uzunluğundaki bir tespih, metalden 80 cm uzunluğunda bir maşa, iki tane biri kulplu kandil, bir adet keçeden fes ile pirinçten yapılmış 23 cm uzunluğunda bir yazı hokkasından oluşmaktadır.

Hakkari’nin Kısa Tarihi

Hakkari ismi aslında doğuda Elbak, kuzeyde Westan-Miks, güneyde Amediye ve batıda da Hezil Çayı’yla sınırlı olan bölgenin adıdır. Colemerg de bölge merkezinin adıdır. Tarihi geçmişi ve kültürel mirasıyla farklı bir çehreye sahip olan Hakkari – Colemerg bu zengin yapısıyla bölgenin en eski illerindendir. Bu köklü ve kadim kent aynı zamanda tarihin evrelerinden günümüze kadar birçok ulus ve halk topluluklarının ilk yerleşim yeri olmuştur.

Tarih boyunca kendi iradesini hiçe sayan güçlere karşı dimdik ayakta kalarak mücadele eden, Makendonyalı İskender gibi dünyaya hükmeden otoritelere geçit vermeyen Colemerg, aynı zamanda bir insanlık mücadelesinin yürütüldüğü merkezlerden biri olmuştur. 1960´lı yıllarda yapılan araştırmalarda M.Ö 100.000´li yıllardan M.Ö. 7000´li yıllara kadar devam eden insan yaşamına dair kalıntılara rastlanmıştır.

M.Ö. 7000´li yıllardan itibaren de neolitik yaşamın başladığı ve kesintisiz olmasa da geçmiş dönemlere dair birçok kalıntı hala varlığını sürdürmektedir. Tarihi mirasıyla beraber kültürel miras yönüyle de çok derin ve detaylı bir geçmişe sahiptir. Kendine özgü bir giyim-kuşam ve sözlü edebiyata sahip olan Hakkari yazılı kürtçe edebiyatına önemli isimler de kazandırmıştır. Klasik Kürtçe edebiyatının temel direkleri olan Eli Heriri, Ehmede Xani, Melaye Bateyi ve Pertew Bege Hekari gibi önemli şahsiyetleri bağrından çıkardığı gibi Modern Kürtçe Edebiyatı´na da yeni isimlerle güç vermeye devam etmektedir. Colemerg doğası ve yüksek dağlarıyla Türkiye coğrafyasının en ünlü yerlerinden bir tanesidir.

Hakkari, Türkiye coğrafyasının illerinden olup bugünkü sınırları itibariyle kuzeyde Van, güneyde Musul, doğuda Urmiye, batıda Şırnak ile komşudur. Tarihi geçmişi en eski olan illerden biridir. Hakkari yöresi tarihin ilk dönemlerinden bu yana birçok medeniyete ve millete yerleşim yeri olmuştur. Bölgede prehistorik dönemlerde bazı yerleşmeler olduğu il sınırları içinde değişik yerlerde bulunan kaya resimlerinden anlaşılmaktadır. Kaya resimleri M.Ö. 7000´li yıllara aittir. Bu resimlerin önemli bir kısmı 2600m yükseklikteki Geverok vadisinde yer almaktadır.

Bunların çoğu yöredeki bir tür dağ keçisini belirtmektedir. İlkel ve simgesel olan av tuzakları ile hayvanlara sopalarla saldıran insan resimleri de vardır. Bir başka kaya resimleri kümesi de Şiye Hendeveda tepesinin eteklerinde ortaya çıkarılmıştır. Kayalar üzerindeki çok sayıdaki resim kompozisyonu yöre halkının yerleşik hayata geçtiğini, avcılığın yanı sıra hayvancılık ve tarımla uğraştığını ortaya koymaktadır. İÖ.7000´den bu yana sürekli bir yerleşme yeri olan Hakkari yöresinin adına ilişkin ilk bilgilere, X.yy Arap tarih ve coğrafya kaynaklarında rastlanmaktadır.

Ünlü Arap tarihçisi İbni Havsal, Hakkari isminin Akar – Akariden geldiğini söylemiştir. Araştırmacı Yazar İhsan Colemergi ise Hakkari isminin Her – Kariyan Hakkari yani Her-kariyan (Güçlü, savaşçı, edebilen) anlamına gelen ve o coğrafyada yaşayan boyların adıdır. Hakkari’yi de içine lan Kürtlerin yüksek yaylalarında yaşayan insan topluluklarına ait ilk yazılı bilgiler M.Ö. 13 yüzyıldan başlayarak Asur yazıtlarından elde edilmiştir.

Hakkari yöresinde günümüze kadar pek çok krallık hüküm sürdüğü görülmektedir. Hakkâri ilinin asıl ismi Colemerg’tir. Ermeniler buna İlmar, Süryaniler Gülarmak, Memluklar ise Colemerg adını vermişlerdir. Yörede Urartular, Medler, Akadlar, Asurlular, Persler, Makedonyalı İskender, İskender´in komutanlarından Selevkos´un yönetimindeki Selökidler, Sasaniler, Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar, Safeviler belirli aralıklarla hüküm sürmüşlerdir.

Cumhuriyet tarihinde ilk başlarda il kategorisine bile alınmayan Hakkari, 1926´da il olur. Sonra 1932´de lağvedilir ve Van iline bağlanır. 1936´da bu karar değiştirilir ve Hakkari yine il olur. Başta Hakkari merkez olmak üzere hem şu anda Hakkari’ye bağlı olan ilçeler hem de Hakkari’ye bağlı olmayan ilçelerin Cumhuriyetin ilanı sonrasında isimleri değiştirilmiştir.

Paylaşın