Portekiz Sinagogu; İzmir’in Konak İlçesi, Güzelyurt Mahallesi, 920. Sokak üzerinde yer alır. 1976 yılında yanmıştır ve bugün ön duvarı dışında tamamen harap durumdadır. İsmi ile İzmir’de kurucularının hangi ülkeden göç ettiklerini belirten tek sinagog Portekiz Sinagogu’dur.
Bu sinagogun 1569 yılında Kuzey Afrika ve Venedik’ten göç etmiş Portekiz asıllı Yahudiler tarafından kurulduğu tahmin edilir. Hahambaşı Yosef Eskapa döneminde, yani 1620 yıllarında var olduğu bilinen altı adet sinagogdan biridir ve adı İzmir’de o dönemin en büyük sinagogu olarak geçer.
1665 yılında Sabetay Sevi’nin İzmir’e dönüşü ile yaşanan olaylarda Portekiz Sinagogu önemli bir yer tutmuştur. Sabetay karşıtlarının kalesi sayılan bu sinagog, Sabetaycı hareketin genişlemesi ile kapılarını Sabetay Sevi’ye kapatır. Buna karşı, Sabetay ve taraftarları sinagoga kapıyı kırarak girerler ve karşıtlarının önderleri olan hahamları kovarlar. Bunların arasında Algazi sinagogunun kurucularından Salomon Algazi de vardır.
Sabetay Sevi bu baskında kendini Yahudilerin Mesihi ve kurtuluş gününü 18 Haziran 1666 olarak ilan eder. Portekiz sinagogu bundan sonra Sabetaycı hareketin merkezi olur ve İzmir Yahudilerinin geniş kısımları bu harekete katılır.
Dünyanın değişik yerlerinden insanların İzmir’e gelip Sabetaycı harekete katılması ile genişleyen durum saraya bildirilir ve Sabetay’ın saraya çağırılması ile İzmir’deki isyan havası yatıştırılır.
İzmir
Türkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir; çağdaş ve gelişmiş bir kent olmasının yanı sıra önemli bir kültür, sanat, turizm ve ticaret merkezidir. Ege Denizi, lacivertten turkuaza mavinin tüm renklerine hakim koyları ve plajlarıyla bir dantel zarafetinde ilin batı kıyısı boyunca uzanır.
“Güzel İzmir” olarak da adlandırılan İzmir; 8500 yıllık tarihi ile Anadolu yarımadasının batısında uzun ve dar bir körfezin başlangıcında yer alır. Antik Dönem’in ünlü tarihçisi Herodot, tipik Akdeniz ikliminin yaşandığı kenti binlerce yıl öncesinde; “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular…” ifadesiyle tanımlamıştır.
Şehrin güneyinde yer alan Efes ve kuzeyinde yer alan Bergama, Antik Çağ’ın en büyük ve en ünlü kentleri arasında yer almaktaydı. Tüm İyon kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran bu kentler yoğun sanatsal, kültürel, ticari ve dini etkinliklerle de adını duyuruyordu. Günümüzde de dünyaca bilinen Efes ve Bergama Antik Kentleri tarih meraklıları için büyüleyici birer çekim merkezidir. Şairlerin ustası Homeros’un doğduğu yer olan İzmir, Anadolu’nun hızla değişen tarihi ile Ege’nin renkli tarihinin bir harmanıdır. Kent, modern Türkiye’nin batıya açılan çağdaş yüzü olarak kültür, sanat, turizm, ticaret ve sanayi alanlarındaki gelişimini hızla sürdürmektedir.
İzmir; Tepekule(Bayraklı), Symrna, Efes, Pergamon(Bergama), Teos (Sığacık), Lebedos (Ürkmez), Kyme (Aliağa), Allianoi (Yortanlı), Thyrea (Tire), Phokaia (Foça), Kolophon (Değirmendere), Erythrai (Çeşme), Klazomenai (Urla), Metropolis (Torbalı), Claros (Ahmetbeyli) ve Myrina (Aliağa) gibi tarihte hüküm sürmüş olan uygarlıkların yaşadığı topraklara ve hâlâ gün yüzüne çıkmamış pek çok uygarlık merkezinin miraslarına sahip binlerce yıllık yerleşim yeridir.
İzmir tarihin her döneminde insan sağlığına hizmet etmiş dünyaca bilinen Agamemnon, Asklepion, Allianoi, Karakoç ve Çeşme-Şifne, Ilıca vb. şifa merkezleri ile günümüzde de özellikle İskandinav ülkelerinden ve dünyanın her yerinden gelen ziyaretçilerine sağlıklı yaşam alternatiflerini sunan ve potansiyeli çok yüksek olan sağlık ve termal turizm merkezidir.