Millet İttifakı ‘Ortak Mutabakat Metni’ni Açıkladı: Ekonomi Vaatleri Gerçekçi Mi?

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Gelecek Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Saadet Partisi, Demokrat Parti ve İYİ Parti’den oluşan Millet İttifakı, Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni Ankara Congresium Kongre Salonu’nda gerçekleşen toplantıda 9 ana başlıkta 2 bin 300’ün üzerinde vaat kamuoyuna duyuruldu. 

240 sayfalık Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nin 100 sayfasını ekonomiye ilişkin yol haritası oluşturdu. Metnin ekonomi başlığı altında kaleme alınan hedef ve vaatler içerisinde öne çıkanlar şöyle:

Enflasyon iki yıl içinde kalıcı biçimde tek haneye indirilecek, TL’ye yeniden itibar ve istikrar kazandırılacak, ortalama büyüme hızı yüzde 5’in üzerine çıkarılacak, 5 yılın sonunda dolar cinsinden kişi başına milli gelir en az iki katına çıkarılacak, 5 yılda en az 5 milyon ilave istihdam yaratılacak ve işsizlik tek haneye indirilecek. Yine beş yılın sonunda yıllık ihracat 600 milyar dolar seviyesine, ihracatın kilogram değeri ise 2 doların üzerine çıkarılacak.

Ekonomi hedefleri ve vaatleri gerçekçi mi? 

DW Türkçe’den Aram Ekin Duran’a konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İşletme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öner Günçavdı bu soruya, “Yeterli değil ama kesinlikle iyi bir başlangıç” sözleri ile yanıt verdi.

Millet İttifakı tarafından hazırlanan mutabakat metninde ekonomik önlemlerin metnin ana gövdesini oluşturduğuna işaret eden Prof. Günçavdı, “Bu mutabakat metni ve eylem planı, bir normalleşme planı aslında. 2001 krizi sonrasında inşa ettiğimiz ekonominin temel prensipleri tekrar gündeme getiriliyor. Dolayısıyla anormal bir ekonomi yönetiminden yeniden normal bir yönetime geçiş öngörülüyor” diye konuştu.

Türkiye’nin AKP iktidarındaki son 20 yılın önemli bölümündeki pek çok imkanı tükettiğini öne süren Günçavdı, “Ekonomideki uygulamalar toplumda refah yaratmaktan çok rejim inşasının ihtiyaç duyduğu birtakım düzenlemeleri ön plana koymuştu” dedi.

Millet İttifakı’nın Ortak Mutabakat Metni’nin ise tüm kapsayıcı vaatlerine rağmen bazı açılardan yetersiz olduğunu dile getiren Öner Günçavdı, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Normalleştikten sonra 21’inci yüzyılda nasıl bir ekonomi oluşturmamız gerektiği konusunda, örneğin bir sanayi politikası konusunda yeterli değil. Ağırlığı daha çok makro istikrara vermiş bir program bu. Elbette makro istikrar Türkiye ekonomisi için çok önemli. Elbette enflasyonun bu boyutlara gelmesinde rolü olan yanlış uygulamaların giderilmesi çok önemli. Ama bunlar kadar önemli olan da, 21. yüzyıla uygun bir ekonomi oluşturabilmek. Bunun izleri metinde var ama yeterli değil.”

“Türkiye Varlık Fonu kapatılacak”

Ortak Mutabakat Metni’nde ekonomi yönetimi ve stratejik politikaların belirlenmesi konusunda da önemli değişiklikler yapılması öngörülüyor. Başlangıçta cumhurbaşkanına, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçildiğinde ise başbakana doğrudan bağlı Strateji ve Planlama Teşkilatı kurulacağı belirtilirken Hazine’yi Maliye Bakanlığı’ndan ayırarak ayrı bir bakanlık şeklinde yeniden yapılandırılacağı vadediliyor. Metinde Türkiye Varlık Fonu’nun kapatılması, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yasasının yeniden düzenlenmesi ve TOKİ’nin Sayıştay denetimine tabi tutulması gibi maddeler de yer alıyor.

Bu noktada ekonomiyi yöneten ve bağımsız olması gereken kurumların bağımsızlıklarının yasal güvence altına alınmasının önemine vurgu yapan Prof. Günçavdı, kamuoyunda çokça tartışılan Kamu-Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinin mercek altına alınmasının da şeffaflık açısından hayati önemde olacağının altını çizdi.

Ekonomi başlığı altında ortaya konan hedef ve vaatlerin hayata geçirilmesi için ciddi bir siyasi iradeye ihtiyaç duyulacağını kaydeden Günçavdı, “Altılı Masa dediğimiz o kurumsal yapının seçim sonrasında çok daha önem kazanacağını düşünüyorum. Çünkü bu tip uygulamaların yaratabileceği maliyetlere göğüs germek siyasi bir bütünlük ve kararlı bir duruşu beraberinde getirecek” değerlendirmesinde bulundu.

Merkez Bankası için “liyakat” düzenlemesi

Millet İttifakı’nın ekonomi vaatleri içerisinde Merkez Bankası bağımsızlığının sağlanması ve liyakata göre atama yapılması önemli bir yer tutuyor. Metinde “Merkez Bankası kanununda temel görevleri, araç bağımsızlığını ve üst düzey atamaları ilgilendiren değişikliklerin TBMM’de nitelikli çoğunlukla yapılabilmesini sağlayacak mevzuat düzenlemesini gerçekleştireceğiz. Başkan ve üst düzey yönetimin atanma süreçlerini ehliyet, liyakat, şeffaflık ve hesap verebilirliği esas alan bir zeminde yeniden tasarlayacağız” deniyor.

Ayrıca AKP tarafından İstanbul Finans Merkezi (İFM) projesi kapsamında İstanbul’a taşınması öngörülen Merkez Bankası’nın İstanbul’daki birimlerinin tekrar Ankara’ya taşınma sürecinin mümkün olan en kısa sürede sağlanacağı vurgulanıyor. Merkez Bankası’na enflasyonla mücadele yani ‘fiyat ve finansal istikrarı sağlama’ dışında sorumluluklar yüklenmeyeceği sözü verilen metinde, dalgalı kur sistemine aykırı uygulamalara da son verileceği vaat ediliyor.

Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Yılmaz’a göre, Merkez Bankası örneğinde olduğu gibi bağımsız olması gereken kurumları eski haline döndürme kararlılığı metindeki en önemli vurgulardan biri.

Metne göre Merkez Bankası’nın doğrudan enflasyonu düşürmek için para politikasını uygulama hedefi dışında başka işlerle ilgilenmeyeceğine işaret eden Prof. Yılmaz, şöyle konuştu:

“Bu para politikasının normal seyrine gireceği anlamına geliyor. 2001 krizi sonrası başladığımız, adına ister Derviş politikaları ister IMF politikaları deyin, Merkez Bankası yasasını yeniden yazmıştık ve 2002-2007 arasında yüzde 7 ortalama büyüme hızına ulaşmıştık. Mutabakat metni o dönem reformlarla hayata geçirilen kurumsal ortamı yeniden yaratacağım diyor.”

“AB ile ilgili ayrı bölüm olmalıydı”

Kamil Yılmaz, ekonomiye ilişkin yol haritasını hazırlayan 6 partinin ekonomi kurmaylarının devlet tecrübesine sahip, akademik olarak donanımlı isimler olduğuna da dikkat çekiyor. Bu nedenle verilen sözlerin hayata geçirilmesinde zorlanılmayacağını düşündüğünü söyleyen Yılmaz, özellikle vergi reformu konusunda atılacak adımların dikkatle takip edilmesi gerektiği görüşünde. Yılmaz, metinde Avrupa Birliği ile ilişkilere ayrı bir bölüm ayrılmamasını ise eksiklik olarak nitelendiriliyor.

Metinde Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği Anlaşması’nı güncelleme müzakerelerinin hızlandırılacağı, Gümrük Birliği Anlaşmasına paralel olarak düzenlenen Serbest Ticaret Anlaşmalarının da gözden geçirileceği kaydediliyor.

Prof. Kamil Yılmaz, “Metinde AB üyeliği konusu var. Ama bana göre ayrı bir başlık olmalıydı. Çünkü AB üyeliği Türkiye’nin 40 yıldır uygulayamadığı yapısal reformları yapmasının yolu” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Millet İttifakı’nın Hükümet Programının Önemli Maddeleri Neler? Tüm Detaylar

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Demokrat Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nden oluşan Millet İttifakı, iktidara gelmeleri halinde uygulanacak hükümet programının detaylarını açıkladı.

Haber Merkezi / Dokuz ana başlık altındaki 2 bin 300’ün üstündeki vaat, eylem ve projelerde altı parti tam olarak uzlaştı. Ankara’da kalabalık bir katılımcının yer aldığı toplantıda altı partiyi oluşturan partilerin genel başkanları ile birlikte açıklanan hükümet programı toplam 240 sayfadan oluşuyor.

Ortak politikalar metni hukuk, adalet ve yargı, kamu yönetimi, yolsuzlukla mücadele, şeffaflık ve denetim, ekonomi, finans ve istihdam, bilim, AR-GE, yenilikçilik, girişimcilik ve dijital dönüşüm, sektörel politikalar, eğitim ve öğretim, sosyal politikalar ve dış politika, savunma, güvenlik ve güç olmak üzere çok sayıda somut hedef, politika ve projeleri kapsıyor.

Hukuk, adalet ve yargı

  • Etkin ve katılımcı bir yasama, istikrarlı, şeffaf ve hesap verebilir bir yürütme, bağımsız ve tarafsız bir yargı ile kuvvetler ayrılığının tesis edildiği güçlü, özgürlükçü, demokratik, adil bir sistem için Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçeceğiz.
  • Bir yasama yılında en az 20 gün, gündemi muhalefet tarafından belirlenen genel görüşme açılabilmesini sağlayacağız.
  • Devlet sırrı ve ticari sır kavramlarını, Meclis’in bilgi edinme ve denetim yetkilerini engellemeyecek şekilde yeniden tanımlayacağız.
  • Milletlerarası sözleşmelerden geri çekilme yetkisinin Meclis’e ait olduğunu anayasal güvence altına alacağız.
  • Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde başkanı ana muhalefet milletvekilleri arasından seçilen Kesin Hesap Komisyonu kuracağız.
  • Kanunlar üzerinde tanınan veto yetkisini kaldırarak Cumhurbaşkanına sadece “geri gönderme yetkisi” tanıyacağız.
  • Cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisine son vereceğiz.
  • Cumhurbaşkanının 7 yıl süreyle bir dönem seçilebilmesine, seçildikten sonra partisi ile ilişiğinin kesilmesine ve görev sonrasında aktif siyasete dönememesine ilişkin düzenleme yapacağız.
  • Başbakan veya Bakanlar Kurulu’nun tamamı aleyhine verilecek güvensizlik önergelerinde

yeni Başbakanın isminin yer almasını ve önergenin TBMM üye tam sayısının salt çoğunluğu tarafından imzalanmasını güvence altına alacağız.

  • Olağanüstü hal kararnamelerine son verecek, OHAL süresini altı aydan iki aya düşüreceğiz.
  • Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu şeklinde iki farklı kurul oluşturacağız.
  • Çoklu baro sistemine son vereceğiz.
  • Sayıştay’ı Anayasa’da bir yüksek mahkeme olarak düzenleyecek, Sayıştay denetiminin kapsamını, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını içerecek şekilde genişleteceğiz.
  • Tutuklamanın istisna olması ilkesinin titizlikle uygulanması için gerekli tedbirleri alacağız.
  • Düşünce, kanaat ve ifade hürriyetlerini güçlendireceğiz.
  • Basın özgürlüğünü güçlendirecek, TRT ve Anadolu Ajansı’nı bağımsızlık ve tarafsızlık esaslarına göre yeniden yapılandıracağız.
  • Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının belirsiz ve keyfi şekilde sınırlanmasına

son vereceğiz.

  • Sivil toplum kuruluşlarının kamu yararı statüsü ve vergi muafiyeti gibi desteklerden yararlanmasında eşit, adil ve şeffaf bir yöntem uygulanmasını sağlayacağız.
  • Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamelerinden kaynaklanan mağduriyetlere son vereceğiz.
  • Seçim barajını yüzde 3’e düşüreceğiz.
  • Yurt dışındaki vatandaşlarımızın en fazla 15 milletvekili ile doğrudan Meclis’te temsili için

yurt dışı seçim çevresi oluşturacağız.

  • En son yapılan milletvekili genel seçiminde en az yüzde 1 oy alan siyasi partilerin hazine yardımından faydalanmasını sağlayacağız.
  • Siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin davaların açılmasında TBMM’nin iznini zorunlu hale

getireceğiz.

  • Siyasi partilere ve adaylara yapılan belirli miktarın üzerindeki bağışların ve seçim dönemlerinde yapılan tüm harcamaların kamuoyuna açıklanmasını zorunlu tutacağız.

Kamu yönetimi

  • Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki kurulları ve ofisleri lağvederek görev ve yetkilerini ilgili bakanlık ve kurumlara devredeceğiz.
  • Türkiye Varlık Fonu’nu kapatacağız.
  • Bakanlıkları yeşil ve dijital dönüşüm ve kapsayıcılık hedefimiz doğrultusunda yeniden yapılandıracağız.
  • Strateji ve Planlama Teşkilatı Kuracağız.
  • Bakan yardımcılıklarını kaldırıp, müsteşarlık sistemini kuracağız.
  • Yerel yönetimlerde seçme ve seçilme hakkını yok sayan kayyum uygulamalarına son vereceğiz.
  • Belediyelerin genel bütçe vergi gelirlerinden aldığı payları artıracak, payların belirlenmesinde illerin üretim ve ihracata olan katkısını ve yaz-kış ile gece-gündüz nüfus farkı ile düzensiz göçü dikkate alacağız.
  • Muhtarlık Temel Kanunu’nu çıkaracağız.
  • Devlet Personel Başkanlığı kuracağız.
  • Mülakat uygulamalarına son verecek, yazılı sınavda en yüksek puan alandan başlamak üzere personel alımı yapılmasını sağlayacağız.
  • KPSS sınavlarının sayısını artıracak ve sınavlardan ücret almayacağız.

Yolsuzlukla mücadele, şeffaflık ve denetim

  • TBMM’de “Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu” kuracağız.
  • Yolsuzluktan elde edilen ve yurtdışına kaçırılan gelirleri ülkemize geri getirecek, bu çerçevede “Malvarlıklarının Geri Alınması Ofisi”ni kuracağız.
  • Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı’nın mali kaynakları ile personel ve bilişim alt yapısını  güçlendirecek, çalışmalarında idari özerkliğe sahip olmasını sağlayacağız.
  • Mali Eylem Görev Gücü (FATF) standartlarına tam uyum sağlayacak ve ülkemizi “gri liste”den çıkaracağız.
  • Vergi cennetleri listesini ve kara paranın aklanması bakımından riskli ülkeler listesini acilen yayımlayacağız.
  • Vergi affı ve varlık barışlarının kara para aklanması aracı olarak kullanılmasını engelleyeceğiz.
  • 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’nu Avrupa Birliği normlarına uygun olarak yeniden düzenleyeceğiz.
  • Bilgi edinme hakkını ihlal eden kamu görevlilerinin disiplin, ceza ve tazminat sorumluluğunu artıracağız.
  • Kamu Özel İşbirliği projelerinden kaynaklanan garanti ve diğer koşullu yükümlülükleri şeffaf bir biçimde yayınlayacağız.
  • TÜİK istatistiklerinin akademisyen ve uzmanlardan oluşan komisyonlar tarafından düzenli biçimde kalite ve güvenilirlik kontrolüne tabi tutulmasını zorunlu hale getireceğiz.
  • Siyasi Etik Kanunu’nu çıkaracak, Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde Siyasi Etik Komisyonu kuracak, grubu bulunan siyasi partiler bünyesinde siyasi etik kurulları oluşturulmasını düzenleyeceğiz.

Ekonomi, finans ve istihdam

  • Enflasyonu iki yıl içinde düşük tek haneye kalıcı bir biçimde indireceğiz.
  • Türk lirasına yeniden itibar ve istikrar kazandıracağız.
  • Ortalama büyüme hızının yüzde 5’in üzerinde gerçekleşmesini sağlayacağız.
  • Beş yılın sonunda dolar cinsinden kişi başına milli gelirimizi en az iki katına çıkaracağız.
  • Beş yılda en az 5 milyon ilave, nitelikli ve insan onuruna yaraşır gelir sağlayan iş imkanı oluşturacak, işsizliği tek haneye indireceğiz.
  • 2018 sonrasında yeniden gündeme gelen aşırı yoksulluğu sıfırlayacağız.
  • Beş yılın sonunda yıllık ihracatı 600 milyar dolar seviyesine, ihracatın kilogram değerini 2 doların üzerine, yüksek teknoloji ürünleri ihracatının payını ise iki katına çıkartacağız.
  • Merkez Bankası’na fiyat ve finansal istikrarı sağlama dışında sorumluluklar yüklemeyeceğiz.
  • Merkez Bankası kanununda temel görevleri, araç bağımsızlığını ve üst düzey atamaları ilgilendiren değişikliklerin TBMM’de nitelikli çoğunlukla yapılabilmesini sağlayacak mevzuat düzenlemesini gerçekleştireceğiz.
  • Merkez Bankası bağımsızlığına müdahaleye ve yetki-sorumluluk çatışmasına yol açan, hiçbir işlevselliği bulunmayan Fiyat İstikrarı Komitesi’ni kaldıracağız.
  • Merkez Bankası rezervlerinin şeffaf olmayan bir biçimde ve dolambaçlı yollarla satışına ilişkin işlemleri idari ve hukuki denetime tabi tutacak, tespit edilen hata, usulsüzlük, yolsuzluk ve kamu zararının sonuna kadar takipçisi olacağız.
  • İtibar gerekçesine sığınılarak gerçekleştirilen tüm gereksiz harcamalara son vereceğiz.
  • Cumhurbaşkanlığı’nın kullanımındaki uçak sayısını azaltacağız.
  • Kaynakları “Kanal İstanbul” gibi rant projeleri için değil Güney Doğu Anadolu Projesi (GAP), Doğu Anadolu Projesi (DAP), Konya Ovası Projesi (KOP) ve Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) kapsamındakiler başta olmak üzere tarımsal sulama projelerinde kullanacağız.
  • Vergi denetimini iş dünyası üzerinde siyasi baskı kurmanın bir aracı olmaktan çıkaracağız.

Bilim, ar-ge, yenilikçilik, girişimcilik ve dijital dönüşüm

  • Bilim politikamızı, insan, özgürlük, demokratik eğitim, bilimsel düşünme, girişimcilik ve teknoloji üretimi odaklı bir anlayışla yürüteceğiz.
  • Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunu tekrar çalışır hale getireceğiz.
  • Türkiye’yi giderek dışlandığı uluslararası araştırma ve yenilik ağlarına dahil edeceğiz.
  • Çok boyutlu bir Beyin Göçüyle Mücadele Eylem Planı hazırlayacak ve uygulayacağız.
  • Yetişmiş insan gücümüz için uygun ekonomik ve sosyal koşulları yaratacak, akademisyenlerin özlük haklarında ve gelirlerinde iyileştirmeler yapacağız.
  • TÜBİTAK’ı sadece Araştırma Enstitüleri ile kritik alanlarda ileri araştırmalar yapan bir kurum haline getireceğiz.
  • Yeni Girişim Şirketleri (Start-Up) Kanunu’nu çıkartarak girişimciliğe ilişkin hukuki tanımları, statüleri, mali yükümlülükler ve teşvikleri net bir çerçeveye kavuşturacağız.
  • Silikon Vadisi gibi küresel ölçekte başarılı girişimcilik ekosistemlerinin bulunduğu yerlere Özel Temsilci/Büyükelçi atayacağız.
  • Girişimcilerimizin tüm ihtiyaçlarını tek duraktan karşılamak amacıyla Girişimcilik Merkezi kuracağız
  • Bilişim ve Yenilikçilik Bakanlığı kuracağız.

Sektörel politikalar

  • Tarım ve Orman Bakanlığı’nı “Tarım ve Gıda Güvenliği Bakanlığı” olarak yeniden yapılandıracağız.
  • Tarımda kullanılan mazotta ÖTV yükünü kaldıracak, gübre ve tohum maliyetinin yüzde 50’sini destek olarak geri vereceğiz.
  • Temel tarım ürünlerinde taban fiyatlarını maliyet, kur, enflasyon ve çiftçilerimize insan onuruna yaraşır gelir sağlamayı dikkate alarak belirleyeceğiz.
  • Çiftçimizin Tarım BAĞ-KUR prim ödemelerini hasat sonrası faizsiz ödenecek şekilde planlayacak ve sağlık güvencesinden faydalanmasını sağlayacağız.
  • Sanayi sektörünü üretime ve verimliliğe dayalı ekonominin önemli bir unsuru haline getirecek, imalat sanayinin milli gelir içerisindeki payını artıracağız.
  • Yerli ürün temininde uygulanan yüzde 15 fiyat avantajının, hizmet alımı yoluyla kiralama ihalelerinde de uygulanmasını sağlayacağız.
  • Yeşil Dönüşüm’den olumsuz etkilenmesi muhtemel sanayi tesislerinin bu dönüşüme uyum sağlayabilmesi için ‘Yeşil Dönüşüm Ar-Ge Destek Paketi’ hazırlayacağız.
  • Savunma sanayimizi çok daha ileri bir noktaya taşıyarak, ülkemizin savunma alanındaki dışa bağımlılığını azaltacak, ileri endüstriyel teknolojilerin gelişimine öncülük yapacak bir ekosistem oluşturacak, silahlı kuvvetlerimizin gücünü ve caydırıcılığını artıracak ve yüksek katma değerli ihracatı geliştireceğiz.
  • Savunma Sanayiinde özel sektörün önünü açacak ve sektörde adil rekabeti sağlayacağız.
  • Altay Tankı’nda motor tedarik sürecini tamamlayacak, bununla paralel olarak yerli motor çalışmalarını başlatacak, yüzde 100 yerli tank çalışmalarını büyük bir seferberlikle sürdürecek ve başarıya ulaştıracağız.
  • Konsolidasyon, stratejik satın almalar, birleşmeler, girişim sermayesi yatırımı ve etkin bir planlama ile özel sektörün de aktif desteğiyle Askerî Elektronik Sanayi A.Ş (ASELSAN), TUSAŞ Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş (TAI), Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKE), Roket Sanayii ve Ticaret A.Ş (Roketsan), TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş (TEI) ve Hava Elektronik Sanayii A.Ş (HAVELSAN)’ı global şirketlere dönüştüreceğiz.
  • Milli menfaat ve milli güvenlik ilkeleri çerçevesinde, kritik özellikteki yetenekleri ve hizmetleri zaafa uğratacak askeri fabrika özelleştirilmesine gitmeyeceğiz.
  • Sakarya Tank Palet Fabrikasının tahsis işlemlerini hukuki mevzuat çerçevesinde iptal edeceğiz.
  • Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın (ETKB) görev ve sorumluluklarını gözden geçirecek, Enerji Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (EPDK) yetki alanına müdahalesine son vereceğiz.
  • Kalıcı yaz saati uygulamasına son vereceğiz.
  • Doğalgaz ithalatında belli ülkelere/şirketlere bağımlılık riskini azaltmak ve doğalgaz ithalat maliyetini düşürmek için yeni kaynak ülkelerle anlaşmalar yapacak, yüksek fiyatlı mevcut doğalgaz anlaşmalarını yeniden müzakere edeceğiz.
  • Yeni nesil nükleer teknolojilere dayalı Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi kurarak ‘Türkiye Nükleer Ekosistemi’ geliştireceğiz.
  • Akkuyu Nükleer Santral Projesi’nin mevcut durumunu ve sözleşme detaylarını, anlaşma dışında verilmiş olan hakları veya üstlenilen yükümlülükleri gözden geçireceğiz.
  • Türkiye’yi Doğu Avrupa–Kafkasya–Ortadoğu–Kuzey Afrika havzasının en büyük Enerji Ticaret Merkezi’ne dönüştüreceğiz.
  • Doğu Akdeniz’de haklarımızı koruyarak münhasır ekonomik bölgelerle ilgili uluslararası antlaşmaları tamamlayacak ve arama faaliyetlerini yoğunlaştıracağız.
  • Türkiye’nin sahip olduğu maden kaynaklarının tespitine hız verecek, sektörün milli gelirdeki payını arttıracağız.
  • Sivil havacılık alanında tek yetkili ve bağımsız Sivil Havacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu oluşturacağız.
  • Atatürk Havalimanını yeniden uçuşa uygun hale getirecek, Esenboğa Havalimanı’nın Anadolu şehirlerinin yurtdışına alternatif çıkış kapısı haline getirilmesini sağlayacağız.
  • Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz limanları arasında yurtiçi yük taşımacılığı için deniz otobanları oluşturacağız.
  • İhracatçıların döviz gelirlerinin yüzde 40’nı TCMB’ye satma zorunluluğunu kaldıracağız.
  • Eximbank’ın sermayesini güçlendirecek, uzun vadeli ve uygun koşullu fon imkanlarından daha fazla yararlanmasını sağlayacağız.
  • DEİK’i yeniden bağımsız bir yapıya kavuşturacağız.
  • Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği Anlaşması’nı güncelleme müzakerelerini hızlandıracağız.
  • Dahilde işleme uygulamalarını gözden geçirerek yerli üretimin önünde haksız rekabet oluşturmasını engelleyeceğiz.
  • Ticaret Bakanlığını Esnaf ve Ticaret Bakanlığı şeklinde yeniden yapılandıracağız.
  • Küçük esnafımızı zincir marketler, büyük marketler, AVM’ler karşısında korumak ve haksız rekabeti önlemek amacıyla gerekli düzenlemeleri hızla hayata geçireceğiz.
  • Turizm bölgelerinde imar rantı ve istismarının önüne geçeceğiz.
  • Turizm tahsislerini yeniden inceleyerek uygun olmayanlarla ilgili gerekli adımları atacağız.
  • Kıyılardan herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına engel olan uygulamaları sıkı denetim altına alacağız.
  • “Akıllı Turizm”, “Akıllı Destinasyon”, “Akıllı Şehir”, “Akıllı Oteller” gibi uygulamalarla turizmde dijital dönüşüme destek vereceğiz.
  • Sanatçının telif haklarını koruyacak; ihlalden ve korsandan korunması için her türlü tedbiri alacağız.
  • Yurtdışına kaçırılmış tarihi eserlerimizin iadesi hususunda etkin bir mücadele yürüteceğiz.
  • Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nı “İklim, Çevre ve Orman Bakanlığı” şeklinde yeniden yapılandıracağız.
  • İklim Kanunu çıkartacak, ilgili düzenlemeleri bu kanunla uyumlu hale getireceğiz.
  • İklim Özel Elçisi atayacağız.
  • Paris İklim Anlaşması’nın hedefini ve gerekliliklerini yerine getirecek, anlaşma prensipleri doğrultusunda 2050 yılı Net Sıfır Karbon Emisyonu hedefi koyacağız.
  • Yeşil dönüşümü destekleyecek müstakil ve uzmanlaşmış bir finansman kuruluşu olarak İklim Bankası kuracağız.
  • 2050 yılında “net sıfır” emisyona hedeflerini tutturmak için belli bir program dahilinde en kısa sürede kömürden çıkacağız.
  • Cumhurbaşkanı’na ormanlık alanın vasfını değiştirme yetkisi veren Orman Kanunu’nun Ek 16. maddesini yürürlükten kaldıracağız.
  • Cumhurbaşkanlığı envanterindeki uçakları satarak elde edilen gelirle alınacak yangın söndürme uçaklarını orman yangınlarını söndürme filosuna dahil edeceğiz.
  • Tüm Türkiye’de musluk suyunu içilebilir hale getireceğiz.
  • Şehircilik ve Afet Yönetimi Bakanlığı kuracağız.
  • İstanbul depremine karşı, risk azaltmayı hedefleyen Hayat İstanbul Projesini başlatacağız.

Eğitim ve öğretim

  • Eğitim kurum ve süreçlerini cinsiyet, etnik köken, din, dil, yerleşim yeri, sağlık durumu, sosyo-ekonomik koşulları ayırt etmeden, fırsat eşitliği ve adaletini ve herkesin nitelikli eğitim hakkını garanti altına alan kapsayıcı bir anlayışla düzenleyeceğiz.
  • Devlet okullarındaki öğrencilere ücretsiz süt, su ve öğle yemeği vereceğiz.
  • Okulöncesi, ilköğretim ve orta öğretimdeki tüm öğrencilere yardımcı kitaba ihtiyaç duymayacak şekilde ders kitaplarını yerel esnafa ve ekonomiye katkıda bulunacak şekilde ücretsiz temin edeceğiz.
  • “Eğitim Destek Kartı” ile anaokulundan üniversiteye kadar devlet okullarındaki ihtiyaç sahibi öğrencilerin kırtasiye, çanta, kıyafet ihtiyaçlarını ve internete erişimlerini ücretsiz karşılayacağız.
  • Sınav güvenliğini kamu vicdanında hiçbir tereddüt oluşturmayacak şekilde sağlayacağız.
  • Ortaöğretime geçişlerde sınav odaklı değil süreç odaklı bir sistem geliştireceğiz.
  • Liselere Giriş Sınavlarında yıldan yıla değişen uygulamalara son verecek, LGS sınavını süreç içinde kaldıracağız.
  • Üniversiteye girişte yılda bir defa yapılan sınav yerine çoklu sınav imkânı sunacağız.
  • Zorunlu eğitimi 1 yılı okul öncesi eğitim, 5 yılı ilkokul, 4 yılı ortaokul, 3 yılı ise lise olmak üzere 1+5+4+3 şeklinde uygulayacağız.
  • Altyapıları oluşturarak okul öncesi eğitimi 1 yıl zorunlu tutarak ücretsiz sağlayacak ve isteğe bağlı olarak 3 yaş ve üzerine erken çocukluk eğitimi imkânı sunacağız.
  • Çocuklarımıza üç yaşından itibaren; dil, zeka ve beceri gelişimlerini, doğayı tanımalarını, değerler eğitimini, kişisel, fiziksel ve eğitsel gelişmelerini bütüncül bir yaklaşım ile sağlayacağız.
  • 5 yıllık ilkokulun 5. sınıfını bir üst öğrenime akademik hazırlık programı şeklinde, 4 yıllık ortaokulun ilk yılını ise yabancı dil ve kodlama hazırlık sınıfı şeklinde düzenleyeceğiz.
  • Dijital içerik ve ortamlar kullanılarak öğrencilerin en az bir yabancı dil öğrenmesini ve yazılım ile kodlama becerisi kazanmasını sağlayacağız.
  • YÖK’ü kaldıracak, yüksek öğretim kurumlarının akademik, idari ve mali özerkliğine müdahale etmeksizin yüksek öğretimin planlanması ve yükseköğretim kurumları arasında koordinasyonun sağlanması şeklinde sınırlı görevleri bulunan bir kurul kuracağız.
  • Yükseköğretim kurumlarının yönetim ve denetiminin kendi öğretim üyeleri arasından seçimle oluşturdukları organlar eliyle gerçekleştirilmesini sağlayacağız.
  • Öğretmen başına öğrenci sayısında OECD ortalamasına ulaşmayı hedefleyeceğiz.
  • Öğretmenlik Meslek Yasasını değiştirecek, öğretmenlerin özlük haklarını iyileştirecek, öğretmenleri öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen şeklinde gruplayan uygulamaya

son vereceğiz.

  • Öğretmen atamalarında mülakatı kaldıracak, ataması yapılmayan öğretmen havuzunu eriteceğiz.

Sosyal politikalar

  • Geliri belirli düzeyin altındaki ailelere gelirlerini insan onuruna yaraşır bir yaşam sağlayacak seviyeye yükseltmek amacıyla Devlet tarafından aile bazında, hak temelli, arz odaklı ve kurumsallaşmış bir yapıda “Gelir Desteği” sağlayacağız.
  • Yoksul ailelerde yenidoğan bebeklere 1 yıl boyunca başta; süt ve bebek maması olmak üzere gıda desteği vereceğiz.
  • Yoksul ailelerimize kış aylarında ısınma yardımı yapacağız.
  • Emeklilerin sağlık hizmetlerinde ödedikleri katılım payını almayacağız.
  • Dul ve Yetim Aylıklarını arttıracağız.
  • İşsizlik ödeneğinden daha fazla işsizin daha uzun süre ve daha fazla yardım almasını sağlayacağız.
  • Kıdem tazminatı sistemini sosyal taraflarla diyalog çerçevesinde gözden geçireceğiz.
  • İş sağlığı ve güvenliğini ILO standartlarına getireceğiz.
  • Sendikal alanı düzenleyen mevzuatı ILO ve AB standartlarına uygun hale getireceğiz.
  • Sağlık personeli sayısında OECD ortalamalarına ulaşmayı hedefleyeceğiz.
  • Şehir Hastaneleri gerekçesiyle kapatılan devlet hastanelerini ihtiyaç analizi çerçevesinde yeniden açacağız.
  • GATA ve diğer askeri hastaneleri yeniden açacağız.
  • Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını “Kadın, Aile ve Çocuk Bakanlığı” şeklinde yeniden yapılandıracağız.
  • Cinsiyet eşitliğini esas alarak parlamento, yerel yönetimler, siyasi partiler ve kamu kurumlarında kadınların karar ve yönetim süreçlerine katılımını destekleyecek, kadın temsilini artıracak, kadın haklarının korunmasını öncelikli tutan bir politika izleyeceğiz.
  • Evlilik yardımı ve desteklerini güçlendirerek yaygınlaştıracağız.
  • Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin (Lanzorete Sözleşmesi) yükümlülüklerine uyacağız.
  • Bağımsız ‘Çocuk Hakları İzleme Kurulu’ kuracağız.
  • Sokakta yaşamak zorunda bırakılan, çalıştırılan ve dilendirilen tüm çocukları kurumsal koruma altına alacağız.
  • Çocuk işçiliği ile veri temelli ve ilgili paydaşların katılımıyla planlı bir şekilde mücadele edeceğiz.
  • Çocukların erken yaşta ve zorla evlendirilmelerinin önüne geçeceğiz.
  • Uyuşturucu ile Mücadele Acil Eylem Planı hazırlayacak, illerde uyuşturucuyla ilgili sosyal risk haritaları çıkaracağız.
  • Uyuşturucu baronlarının, organize suç örgütü üyelerinin ülkemizde faaliyet yürütmelerinin önüne geçeceğiz.
  • Sınırlarımızı güvenlik altına alacak ve kaçak göçmenlerle beraber uyuşturucu girişini engelleyeceğiz.
  • Bağımlılık yapan maddelerin hoş gösterilmesi, tavsiyesi, üretimi, bulundurulması, taşınması, ticareti ve kullanılmasını yasaklayacağız.

Dış politika, savunma, güvenlik ve göç politikaları

  • Dış politikamızın mihenk taşı olan “Yurtta Barış Dünyada Barış” şiarını yeniden temel dış politika ilkemiz olarak benimseyeceğiz.
  • Dış politikada iç siyasi hesaplara ve ideolojik yaklaşımlara dayalı uygulamalara son vereceğiz.
  • Dışişleri Bakanlığı’na dış politika yapım, karar ve uygulamalarındaki rol ve görevini yeniden kazandıracağız.
  • Dışişleri Bakanlığı’na personel alımlarında objektif, güvenilir, siyasi tercihlerden uzak, ehliyete ve liyakate dayalı kapsamlı bir sınav sistemi getireceğiz.
  • Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın ve onların oluşturdukları STK’ların Türkiye’nin yumuşak gücü ve kamu diplomasisinin etkin bir aracı olması için gayret göstereceğiz.
  • Dışişleri Bakanlığı bünyesinde Diplomasi Akademisi kuracağız.
  • Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefimiz doğrultusunda bu alandaki sürecin diyalog, adalet ve eşitlik çerçevesinde tamamlanması için çalışacağız.
  • Türkiye ile AB’nin sığınmacılar sorununa ortak sorumluluk ve külfet paylaşımı üstlenerek yaklaşmalarını sağlayacak, 2014 Geri Kabul Anlaşması ile 18 Mart 2016 Mutabakatı’nı gözden geçireceğiz.
  • Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi olmamız ve Anayasamızın gereği olarak, AİHS’ne ve Konsey’in diğer hukuki belgelerine uyum sağlayacak, AİHM kararlarını uygulayacağız.
  • NATO bünyesindeki katkılarımızı rasyonel bir zeminde ve ulusal çıkarlarımızı gözeterek sürdüreceğiz.
  • Türk Devletleri Teşkilatı’nı güçlendireceğiz.
  • Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü, İslam İşbirliği Teşkilatı, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, D8 gibi örgütlerdeki konumumuzu ve bu örgütlerin uluslararası ilişkilerdeki rolünü geliştireceğiz.
  • Ortadoğu Bölgesindeki ülkelerinin bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüklerine saygı duyacak, iç işlerine karışmayacak, aralarındaki sorunlarda “taraf tutan” değil “çözümleri kolaylaştıran” olacağız.
  • İsrail-Filistin sorununa BM kararları çerçevesinde ve iki devlet esasına göre kalıcı bir çözüm bulunması için bütün ilgili taraflarla görüşecek, Filistin konusunda Türkiye’nin güvenilir bir kolaylaştırıcı olarak masadaki yerini almasını sağlayacağız.
  • Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yalnızlaştırılmasının önüne geçecek, deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasında, hidrokarbon kaynaklarının hakça paylaşımında çoklu müzakere süreçleriyle sonuç alınmasına öncelik vereceğiz.
  • Milli davamız olan Kıbrıs sorununa adil ve kalıcı bir çözüm bulunması amacıyla KKTC’nin ve Kıbrıslı Türklerin kazanılmış haklarını koruma ve iki toplumun egemen siyasi eşitliğini sağlama hedeflerini gözeteceğiz.
  • Ege denizi barış, işbirliği ve iyi komşuluk alanı olarak görülmelidir. Bu amacı gerçekleştirmek için çalışacak, Ege denizindeki egemenlik alanlarımıza zarar verebilecek hiç bir gelişmeye müsaade etmeyeceğiz.
  • ABD ile ilişkileri eşitler arası bir anlayışla kurumsal temele oturtacak, müttefiklik ilişkisini karşılıklı güvene dayanacak şekilde ilerleteceğiz.
  • Türkiye’nin yeniden F-35 projesine dönmesi için girişimlerde bulunacağız.
  • Rusya Federasyonu ile ilişkileri eşitler arası bir anlayışla, kurumsal düzeyde dengeli ve yapıcı diyalog ile güçlendirilerek sürdüreceğiz.
  • Afrika ile ilişkileri kıtayı sadece temsilcilik açtığımız bir alan olarak görmenin ötesinde çok yönlü olarak nitelikli şekilde geliştirecek, Türkiye-Afrika Zirvelerini düzenli ve işlevsel bir sürece dönüştüreceğiz.
  • “Asya vizyonumuz”u bölgedeki ülkelerle ilişkilerimizi bir yandan ikili düzeyde güçlendirmek, bir yandan da bu ikili ilişkileri çoklu işbirliği mekanizmalarıyla çeşitlendirerek zenginleştirmek üzerine kurgulayacağız.
  • Şangay İşbirliği Örgütü, ASEAN gibi örgütlerle ilişkilerimizi gerçekçi ve sürdürülebilir bir zeminde değerlendireceğiz.
  • Millî Savunma Bakanlığı teşkilat yapısını gözden geçirecek, Kuvvet Komutanlıklarını tekrar Genel Kurmay Başkanlığı’na bağlayacağız.
  • Askeri liseler, Harp Akademileri, kurmay subay, subay ve astsubay yetiştiren tüm okullar ile ilga edilen etkin sistemleri tekrar açacağız.
  • Her yıl güvenlik kurumlarının temsilcileri, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve ilgili tüm tarafların katılımıyla kapsamlı bir Güvenlik Şurası düzenleyeceğiz.
  • Tüm terör örgütleri ve terörizmle mücadeleyi tüm güç unsurlarımızı kullanarak kesintisiz sürdüreceğiz.
  • Yurtdışına kaçan teröristlerin iade edilmesi çalışmalarını etkinleştireceğiz.
  • Organize suç örgütlerinin sınır aşan faaliyetleri konusunda bölgesel ve uluslararası iş birliğini güçlendireceğiz.
  • TBMM’de güvenlik teşkilatı üzerinde hem halk adına hem de güvenlik personeli adına “kamusal denetçilik” yetkisiyle donatılmış, partilerin eşit temsil edildiği Güvenlik Komisyonu kuracağız.
  • Ulusal Siber Güvenlik Strateji Belgesi’ni ilgili tüm kesimlerin katılımıyla yenileyecek ve kamu ile özel kesime yönelik eylem planları hazırlayacağız.
  • Siber savunma gücümüzü kuvvetlendirmek amacıyla düzenli Siber Güvenlik Koalisyon tatbikatlarıyla siber güvenlik seviyemizi sürekli kontrol edeceğiz.
  • Düzensiz göçün kaynağı olan ülkelerle Geri Kabul Anlaşmaları yapacağız.
  • Türkiye’ye bir “tampon ülke” muamelesi yapılmasına izin vermeyeceğiz.
  • Sınırlarımızı elektro optik kuleler, aydınlatma sistemleri, gece görüşlü kameralar, insansız hava araçları, entegre güvenlik sistemleri ve gerekli hallerde duvarlarla tahkim edecek, kaçak geçişlere kesinlikle müsaade etmeyeceğiz.
  • Geri gönderme merkezlerinin sayılarını ve kapasitelerini artıracağız.
  • Gayrimenkul, devlet borçlanma senedi, yatırım fonu satın alınması ya da döviz cinsi mevduat ya da bireysel emeklilik hesabı açılması karşılığında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmesi uygulamasına son vereceğiz.
  • Sığınmacıların mahalle, ilçe ve il bazında kontrolsüz yoğunlaşmalara erişmesine veya gettolaşmaya izin vermeyeceğiz.
  • Geçici Koruma Altındaki Suriyeli’lerin güvenli ve iç hukukumuz ile uluslararası hukuka uygun biçimde mümkün olan en kısa sürede ülkelerine geri dönmelerini sağlayacağız.
Paylaşın

Millet İttifakı, ‘Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni Açıkladı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Demokrat Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nden oluşan Millet İttifakı, Ankara’da Congresium Kongre ve Sergi Merkezinde Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni açıkladı.

Haber Merkezi / Ortak Politikalar Mutabakat Metni’nin tanıtılacağı toplantıda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak yer aldı.

Metinde yer alan 9 ana madde şöyle:

  • Hukuk, adalet ve yargı
  • Kamu yönetimi
  • Yolsuzlukla mücadele, şefaflık ve denetim
  • Ekonomi, finans ve istihdam
  • Bilim, ar-ge, yenilikçilik, girişimcilik ve dijital dönüşüm
  • Sektörel politikalar
  • Eğitim ve öğretim
  • Sosyal politikalar
  • Dış politika, savunma, güvenlik ve göç politikaları

Politika metninde İstanbul Sözleşmesi ve LGBTİ+ hakları üzerine herhangi bir ifade geçmemesi dikkat çekti. Öte yandan hayvan hakları, engelliler, 65 yaş üstü hakları, tarım ve çiftçiye destek gibi konular metinde yer aldı.

Millet İttifakı’nın toplantısında adaletten yargıya, kamu yönetiminden bakanlıklara kadar atılacak birçok yeni adıma dair sinevizyon gösterimi yapıldı. Salondan vaatlerin açıklandığı video gösterimi sırasında en çok reaksiyon liyakate dair atılacak adımlar ve kayyım uygulamasına son verilmesi adımlarına verildi, salondakiler alkışlarla vaatleri dinledi.

Programda Temel Politikalar Ortak Çalışma Komisyonu’nda yer alan Millet İttifakı liderlerinin genel başkan yardımcıları Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni anlattı.

“Bu yönetim devletimiz için artık bir beka sorunu oldu”

İlk sözü alan CHP Sözcüsü Faik Öztrak, şunları kaydetti:

Altı siyasi partinin mutfaklarında hazırlanan, devlet yönetiminde yaşanan kriz ortamından bizi çekip çıkaracak projeleri içeren Ortak Politikalar Mutabakat Metni’ni bugün milletimizle paylaşıyoruz. Kontrolsüz güç, güç değildir; felakettir. Milletimiz bunu adına Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denen keyfi, kural tanımaz yönetim altında yaşayarak gördü. Bu yönetim devletimiz için artık bir beka sorunu oldu.

Yargı reformuyla, bağımsız ve tarafsız bir yargı için HSK’yı kaldıracağız. Yerine Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu şeklinde iki kurul kuracağız. Adalet Bakanı ve müsteşarı Hakimler Kurulu’nda yer almayacak.

Görevini kötüye kullanarak AİHM’in hak ihlaline yol açan savcılara neden oldukları zararın rücu edilmesini sağlayacağız.

Tutuklamanın istisna olması ilkesinin titizlikle uygulanması için gerekli tedbirleri alacağız. Savunma mesleğini anayasal güvenceye kavuşturacağız.

Anayasa Mahkemesi üyeliklerine hülle yoluyla atama yapılmasını önleyeceğiz.

Basın özgürlüğünü sağlayacağız.

Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki kurulları, ofisleri lağvedeceğiz, bunların görev ve yetkilerini ilgili bakanlıklara devredeceğiz.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nı Kadın, Aile ve Çocuk Bakanlığı olarak; Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nı İklim, Çevre ve Orman Bakanlığı olarak, Ticaret Bakanlığı’nı Esnaf ve Ticaret Bakanlığı olarak yapılandıracağız. Hazine’yi Maliye Bakanlığı’ndan ayıracağız.

Merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki vesayetine son vereceğiz. Seçimle gelenin seçimle gitmesini güvence altına alacağız.

Muhtarlık Temel Kanunu’nu çıkaracağız.

Kamuya personel alımında mülakat uygulamasına son vereceğiz. Liyakat ve eşitlik ilkelerini hakim kılacağız. Üst düzey görevlerdeki kadın yöneticilerin sayısını artıracağız.

Rüşvet ve yolsuzluk suçlarında yargılama süreçlerini hızlandıracağız. Zaman aşımını kaldıracağız, bu suçları asla af kapsamına almayacağız. Yolsuzluktan elde edilen ve yurt dışına kaçırılan varlıkları ülkemize geri getirmek için Mal Varlıklarının Geri Alınması Ofisi’ni kuracağız. Pazarlık usulüyle yapılmış tüm ihaleleri geriye doğru tahkik edeceğiz.

Ülkemizi gri liste ayıbından kurtaracağız.

Vergi affı ve varlık barışlarının kara para aklanma aracı olarak kullanılmasını engelleyeceğiz.

“Aşırı yoksulluğu sıfırlayacağız”

Söz alan ikinci isim DEVA Partisi Ekonomi ve Finans Politikaları Başkanı İbrahim Çanakcı, şunları söyledi:

Altı parti olarak tam bir mutabakatla hazırladığımız Ortak Politikalar metnimizde kapsayıcılığı merkezine alan yeni nesil bir kalkınma stratejisi ortaya koyuyoruz.

Temel ekonomik hedeflerimiz kapsamında enflasyonu iki yıl içinde kalıcı olarak tek haneye indireceğiz, hayat pahalılığını sonlandıracağız. Enflasyonla mücadeleyi tavizsiz bir biçimde sürdürürken ortalama büyüme hızını yüzde 5’in üzerine çıkaracak, dolar cinsinden kişi başına milli gelirimi 5 yılın sonunda en az 2 katına yükselteceğiz. 5 yılda en az 5 milyon yeni iş yaratacağız. Ucube sistem sonrasında yeniden gündeme gelen aşırı yoksulluğu sıfırlayacağız.

Merkez Bankası’na fiyat ve finansal istikrarı sağlama dışında sorumluluklar yüklemeyeceğiz. Banka üst yönetiminin kendi kanunu dışında görevden alınmasını önleyeceğiz. Bankanın İstanbul’daki birimlerini en kısa sürede başkentimiz Ankara’ya geri taşıyacağız.

Kamuoyunda 128 milyar dolar olarak bilinen arka kapı döviz satışlarındaki hukuksuzlukların takipçisi olacak, yeni dönemde rezerv yönetimini tam bir şeffaflık içinde yürüteceğiz. Kur korumalı mevduatta yeni hesap açmayacak, mevcut hesapları vadelerinin sonunda kapatacağız.

Hükümet bir yandan ülkemizin kaynaklarını şatafat ve gösteriş için israf ederken, diğer yandan oluşan kamu açıklarını ve hasarları halının altına süpürerek gizlemeye çalışmaktadır. Bu nedenle iktidara gelir gelmez, cumhurbaşkanına bağlı deneyimli denetim uzmanlarından oluşan durum ve hasar tespit komitesi oluşturacağız.

İtibar gerekçesine sığınılarak yapılan tüm gereksiz harcamalara son vereceğiz. Cumhurbaşkanlığını Çankaya Köşkü’ne taşıyacağız.

Cumhurbaşkanlığı envanterindeki uçakları satıp yerine orman yangını söndürme uçakları alacağız.

Kamu görevlilerinin birden fazla yerden maaş almasına son vereceğiz. Ülkemizin kaynaklarını Kanal İstanbul gibi rant projeleri yerine tarımsal sulama projeleri için kullanacağız.

İşyeri kira ödemelerinde stopaj oranını sıfırlayacağız.

“Eğitim sistemimizi özgürlükçü ve yenilikçi müfredatla donatacağız”

İbrahim Çanakcı’nın ardından söz alan üçüncü isim Demokrat Parti Ekonomik İşler Başkanı Bülent Şahinalp, şunları kaydetti:

Beyin göçünü engellemek ve tersine beyin göçünü gerçekleştirmek için eğitim sistemimizi özgürlükçü ve yenilikçi müfredatla donatacak, gerekli özgür düşünce ve çalışma ortamını oluşturacağız.

Yetişmiş insan gücümüz için uygun ekonomik ve sosyal koşulları yaratacak, akademisyenlerin özlük haklarında ve gelirlerinde iyileştirmeler yapacak, yetişmiş insan gücümüzü şiddetin mağduru olmaktan çıkaracağız. Üniversitelerin araştırma şartlarını ve imkanlarını iyileştireceğiz.

Yüksek lisans ve doktora programlarına devam eden öğrencilerin araştırma desteği ve burs imkanlarını artırarak, istihdam problemi yaşamadan eğitim hayatlarına devam etmelerini sağlayacağız.

Kalkınma hamlemizin merkezine yenilikçi, yeşil ve dijital dönüşümü benimsemiş girişimlerimizi yerleştireceğiz.

Kadın ve genç girişimciliğe yönelik özel teşvik paketleri hazırlayacağız.

Bilişim ve Yenilikçilik Bakanlığı’nı kuracağız. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun bağımsızlığını sağlayacağız. Yeni teknolojilerin en hızlı yayılmasını sağlamak için operatörlere 5G lisanslarını en kısa sürede vereceğiz.

Fikri, irfanı ve vicdanı hür nesiller yetiştireceğiz.

Devlet okullarındaki öğrencilerimize ücretsiz süt ve öğlen yemeği vereceğiz.

Anaokulundan üniversiteye kadar devlet okullarındaki ihtiyaç sahibi öğrencilerin kırtasiye, çanta, kıyafet ihtiyaçlarını ve internete erişimlerini ücretsiz olarak karşılayacağız.

Orta öğrenime geçişlerde sınav odaklı değil süreç odaklı bir sistemi geliştireceğiz. Liselere giriş sınavlarında yıldan yıla değişen uygulamalara son verecek, LGS sınavını süreç içinde tamamen kaldıracağız.

Üniversiteye geçişte yılda bir defa yapılan sınav yerine çoklu sınav imkanı sunacağız.

Zorunlu eğitimi 1 yıl okul öncesi eğitim, 5 yıl ilkokul, 4 yıl orta okul, 3 yıl ise lise olmak üzere uygulayacağız.

Yatılı teknoloji liseleri açacağız.

Yüksek Öğrenim Kurumları YÖK’ü kaldıracak, yüksek öğrenim kurumlarının akademik, idari ve mali özerkliğine müdahale etmeksizin, yüksek öğrenimin planlanması ve yüksek öğrenim kurumları arasında koordinasyonun sağlanması şeklinde sınırlı görevleri bulunan bir kurul kuracağız.

Yüksek öğrenime bütçeden daha fazla kaynak tahsis edeceğiz. Üniversite arazilerini ranta kurban ettirmeyeceğiz.

Yeni yurt binaları yaparak ve üniversite kampüsü etrafındaki binaları kiralama yöntemiyle genişletilmiş kampüs uygulamasını başlatarak üniversitelerin yurt sorununu tamamen çözeceğiz.

KYK burslarını yeni bir anlayışla ele alacağız, dağıtım süreçlerini şeffaf hale getireceğiz.

Erken çocukluk eğitiminden liseye kadar olan tüm eğitim kademelerinde okulun öğrenci sayısına göre ihtiyacı karşılayacak nitelikle rehberlik ve psikolojik danışmanlık kadrosu oluşturacağız.

“Projeleri halk oylamasına sunacağız”

Daha sonra söz alan Gelecek Partisi Politika İzleme Kurulu Başkanı Feridun Bilgin, şu ifadeleri kullandı:

Tarım ve Orman Bakanlığı’nı Tarım ve Gıda Güvenliği Bakanlığı olarak yeniden yapılandıracağız. Tarım kanununda bugüne kadar öngörülmesine rağmen hiçbir şekilde uygulanmayan tarımsal destekleri gayrisafi millî hasılanın yüzde 1’inden az olmayacak şekilde vereceğiz.

Ziraat Bankası’nı tekrar çiftçinin bankası yapacağız. Üreticiden tüketiciye kadar pazarlama zincirini kısaltacağız.

Küçük esnafımızı zincir marketler, büyük marketler, AVM’ler karşısında korumak ve haksız rekabeti önlemek amacıyla gerekli düzenlemeleri hızla hayata geçireceğiz.

Elektrik piyasası, doğalgaz piyasası, petrol piyasası gibi temel kanunlardaki rekabete aykırı imtiyazları yeniden düzenleyeceğiz.

Kanal İstanbul projesini göreve başladığımız gün iptal edeceğiz.

Atatürk Havalimanı’nı yeniden uçuşa uygun hale getireceğiz.

TCK’daki çevre suçlarının kapsamını genişletip cezalarını artıracağız. Tek kullanımlık plastikleri kademeli olarak hayatımızdan çıkaracağız.

Yeni termik santral yapmayacağız.

Cumhurbaşkanına ormanlık alanın vasfını değiştirme yetkisi veren orman kanunundaki maddeyi yürürlükten kaldıracağız.

Su havzalarını, sulak alanları ve su varlığımızı koruyacak, herkesin ücretsiz, güvenilir suya erişim hakkını yasal güvenceye kavuşturacak bir su kanunu çıkaracağız.

Şehircilik ve Afet Yönetimi Bakanlığı’nı kuracağız. Hem merkezi yönetimin hem de yerel yönetimlerin imar planı çalışmalarında ilgili tüm paydaşlara danışılması zorunluluğunu getireceğiz. İmar planları değişikliklerini parsel bazlı olmaktan çıkaracak, bölge bazlı hale getirecek; bölgede yaşayanların büyük kısmını etkileyecek projeleri halk oylamasına sunacağız.

Kentsel dönüşüm yasası çıkaracak, deprem ve sel açısından en riskli bölgelerden başlamak üzere bir kentsel dönüşüm programını derhal uygulamaya koyacağız.

“Kalkınmacı ve kapsayıcı bir anlayışla ülkemizi hak ettiği yere taşıyacağız”

Bilgin’in ardından kürsüye çıkan İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Ümit Özlale’nin açıklamaları şöyle:

Bugün firavunlara bile taş çıkartan bir tek adam rejiminde, giderek derinleşen bir yoksulluğu hayatın her alanında görüyoruz. Bugün ülkemizde milyonlarca aç ve yoksul vatandaşımız var. Çocuklarımıza iyi eğitim aldıramıyoruz. Karınlarını doyuramıyoruz. Başımızı sokacak bir ev bulamıyoruz. İktidarın ise sanki gözleri var görmüyor, kulakları var işitmiyor. Bırakın bu derinleşen yoksulluğu görmeyi, bizimle dalga geçiyor.

Yoksulluğu, fırsat eşitsizliğini, açlığı bu ülkenin hafızasından sileceğiz. Kalkınmacı ve kapsayıcı bir anlayışla ülkemizi hak ettiği yere taşıyacağız.

Önce çocuklar, onlar bizim her şeyimiz. 7 milyon yoksul çocuğumuz var. Bu çocuklar hayal kurmaları, oyun oynamaları gereken yaşta karınlarını doyurma kaygısı taşıyorlar. İşte biz bu çocuklarımıza çocukluklarını yaşamayı vadediyoruz.

İlk projemiz, devlet okullarında okuyan bütün çocuklarımıza bedava kahvaltı ve öğle yemeği vereceğiz. İktidarımızda hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek, hiçbir anne ve baba çocuğunun cebine harçlık koyma kaygısı taşımayacak.

Yoksul ailelerde bebeklere başta süt ve bebek maması olmak üzere gıda ve hijyen desteği vereceğiz.

Ulusal ebeveynlik programını hayata geçireceğiz. Nasıl çocuk yetiştirileceğini bütün vatandaşlarımıza anlatacağız.

Sokakta yaşamak zorunda bırakılan, dilendirilen bütün yavrularımızı koruma altına alacağız.

Geliri belirli bir düzeyin altındaki ailelere insan onuruna yakışır bir gelir desteği vereceğiz, bu desteği de hanedeki kadının hesabına yatıracağız. Vatandaşın ihtiyacı olduğunu ispatlamak zorunda kalmayacağı, hak temelli bir sistem kuracağız.

Bugün Türkiye artık kayıtdışı cenneti. Düzensiz göçle, bilerek hendek ülke haline getirdikleri ülkemizde çalışma hayatı oldukça kuralsız. Bugün nüfusumuzun sadece 3’te 1’i çalışıyor. Her 4 çalışandan biri güvencesiz. Kayıtlı çalışanların yarısı asgari ücret alıyor. Biz bu düzeni değiştireceğiz.

Artık ülkemizde kaçak yabancı işçi çalışmayacak. Türkiye’yi yol geçen hanına dönüştüren rejimi yeniden düzelteceğiz. Çocuk işçi çalıştırılmasına kesinlikle müsaade etmeyeceğiz.

İşsizlik Sigorta Fonu’nun amaç dışı kullanılmasının önüne geçeceğiz.

Sayın Erdoğan’ın beton sevdasına rağmen vatandaş ne ev alabiliyor ne kirasını ödeyebiliyor. Biz ülkemizin konut sorununu da çözeceğiz. TOKİ asıl görevine geri dönüp sadece sosyal konut üretecek. Bu sosyal konutlarda dar gelirli aileler, peşin para vermeden kira öder gibi konut sahibi olacak.

Üniversite öğrencilerimizin barınma sorununu çözeceğiz. Öğrencilerimizi ne olduğu belirsiz vakıfların, derneklerin yurtlarında kalmaya mecbur bırakmayacağız.

Bu ülkenin vatandaşlığı çok kıymetlidir, çok değerlidir. Yabancıların gayrimenkul alarak vatandaş olmalarının önüne geçeceğiz.

Yurda dönüş projesi başlatarak ülkemizin sağlık personeli ihtiyacını mutlaka gidereceğiz. Sağlık personeli sayısını ve çeşitliliğini artırarak Aile Sağlık Merkezleri’nin hizmet kapasitesini güçlendireceğiz. Türkiye’de artık bir ilaç krizi yaşanmayacak, ilaç krizine son vereceğiz.

“Yurtta barış cihanda barış”

Özlale’nin ardından söz alan Saadet Partisi Ekonomik ve Sosyal İşler Başkanı Sabri Tekir, şunları söyledi:

Dış politikamızın geleneksel bir şiarı vardır, geleneksel bir prensibi vardır. Bu prensip adeta dış politikamızda mihenk taşı oluşturmuştur; ‘yurtta barış cihanda barış’.

Her açıdan milli olan dış politikada asla iç siyasi hesaplara ve ideolojik yaklaşımlara dayalı uygulamalara meydan vermeyeceğiz.

Dışişleri Bakanlığı eleman alımını, objektif, güvenilir, siyasi tercihlerden uzak, liyakate dayalı, kapsamlı bir sınav sistemiyle yapacağız.

Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız ve onların oluşturdukları sivil toplum kuruluşları, esasen Türkiye’nin yumuşak gücünü oluşturmaktadır. Onların kamu diplomasisinin bir unsuru haline getireceğiz.

Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefimiz doğrultusunda bu anlamdaki sürecin ilgili ülkelerle ve ilgili kurumlarla diyalog, adalet ve eşitlik çerçevesinde tamamlanması için çalışacağız. 2014 geri kabul anlaşması ile 18 Mart 2016 mutabakatını gözden geçireceğiz. Türkiye ile Avrupa Birliği’nin sığınmacılar konusunda ortak sorumluluk ve külfet paylaşımını sağlamaya çalışacağız.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve konseyin diğer hukuki belgelerine uyum sağlayacak, AİHM kararlarını uygulayacağız.

NATO bünyesindeki katkılarımızı rasyonel bir zeminde ve ulusal çıkarlarımızı gözetecek şekilde sürdüreceğiz.

Paylaşın

Millet İttifakı, “Ortak Politikalar Mutabakat Metni”nde Dokuz Ana Başlık Belirledi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Demokrat Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nden oluşan Millet İttifakı, iktidara gelmeleri halinde uygulanacak hükümet programının detaylarını açıklayacak.

İYİ Parti’nin ev sahipliğinde yapılan son toplantıda altılı masa, ittifak olarak yola devam etme kararı veren altı lider, “Ortak Politikalar Mutabakat Metni”ni üzerinde de anlaşma sağladı. Metin Ankara’da açıklanacak. İktidara gelmeleri halinde hükümet programı olarak uygulanacak olan programda yaklaşık 2 bin 500 eylem sıralanacak.

Altılı masa, bir yandan aday belirleme bir yandan parlamenter sisteme geçiş süreci yol haritasını ele alırken, liderlerin önemli gündem başlıklarından biri de iktidara gelmeleri halinde uygulanacak hükümet programı. Her ne kadar her partinin ayrı seçim beyannamesi çalışması sürse de “Millet İttifakı” ortaklaştığı vaatleri Ankara’da gerçekleştireceği toplantı ile kamuoyuna duyuracak.

9 ana başlık, 73 alt başlık

“Ortak Politikalar Mutabakat Metni”nde 9 ana, 73 alt başlıktan oluşan 2 bin 500’e yakın maddede eylemler ve vaatler sıralanacağı kaydedildi. Metnin yaklaşık 200 sayfa olacağı belirtildi.

Metnin, “hukuk, adalet ve yargı”, “kamu yönetimi”, “yolsuzlukla mücadele, şeffaflık ve denetim”, “ekonomi, finans ve istihdam”, “bilim, Ar-Ge, yenilikçilik, girişimcilik ve dijital dönüşüm”, “sektörel politikalar”, “eğitim ve öğretim”, “sosyal politikalar” ile “dış politika, savunma, güvenlik ve göç” olmak üzere 9 ana başlıktan oluşacağı ifade edildi.

75 alt başlık ise “işsizliğin önüne geçilmesi”, “enflasyonla mücadele”, “yoksulluğun önlenmesi”, “siber güvenlik”, “israfla mücadele”, “beyin göçüyle mücadele ve tersine beyin göçü”, “savunma sanayi”, “barınma krizi çözümü”, “uyuşturucu ile mücadele”, “sınır ve güvenlik” gibi başlıklardan oluşacak.

DW Türkçe’den Kıvanç El’in edindiği bilgiye göre, ekonomi, basın özgürlüğü, insan hakları ile kadın hakları programın ana çerçevesini oluşturacak ve bu yönde mesajlar verilecek. İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzalanacağı da belirtilecek. İstihdamın artırılması, işsizlikle mücadeleye dair vaatler sıralanacak.

İşsizliğin ilk etapta tek haneli rakamlara düşürülmesi ardından da yüzde 5 seviyesinin altına çekilmesi hedefi vurgulanacak. Bu noktada, “İşsizlerin yeni yetenekler kazandırılarak istihdama geçmelerini sağlamayı amaçlayan ‘İkinci Şans Okulları’ kurulacağı” kamuoyuna duyurulacak.

“İşsizlik Sigortası Fonu”nun işsizlikle mücadele için kullanılacağı belirtilecek. İktidara gelinmesi halinde söz konusu fonda toplanan ve toplanacak paranın yarısının “Yarına Hazırlık Fonu” adı altında kurulacak fona aktarılacak. Bu fon işsiz kalma riski olan çalışanların eğitimi ve KOBİ’lerin çalışanlarına beceri geliştirme yatırımlarına finansman sağlayacak. Part-time yani yarı zamanlı çalışma için yasal alt yapı çalışmaları yapılacağı duyurulacak.

Ekonomi başlığında, enflasyon ile mücadele edileceği ve 2 yıl içinde tek hanelere indirileceği vaadi yer alacak. Özellikle kamuda israfla mücadele kapsamında araç politikasından kiralama politikasına kadar birçok başlıkta vaatler kamuoyuna duyurulacak ve israfın önüne geçileceği vurgulanacak.

Bu noktada STK’ların desteği ile yolsuzlukla mücadele strateji ve eylem planı hazırlanacağı ve Meclis’te de “TBMM’de Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu” kurulacağı açıklanacak. Kişi başı milli gelirin de 5 yıllık iktidarın son yılında 20 bin dolar seviyesini aşacağına dair öngörüde metinde yer alacak.

Başkanlığını cumhurbaşkanının yaptığı Türkiye Varlık Fonu’nun da lağvedilmesine yönelik mesaj verilecek. Kredi ve faiz politikasına dair de mesajların metinde olması bekleniyor.

Yürütülen projelerin sürdürüleceği mesajının verilecek metinde, “Milli Muharip Uçak”, “Altay tankı”, “5G alt yapısı”, “yeni iletişim uydularının” hayata geçirilmesi ve sistemlerin tamamen yerlileştirilmesi için çalışmaların süreceği mesajı verilecek.

Yüzde 100 yerli tank çalışmalarına hız verileceği ifade edilecek.

Terörle mücadelenin yurtiçi ve yurtdışında süreceği mesajının da yer alması beklenen metinde ayrıca sınır politikasına dair mesajlar da olacak.

“Millet İttifakı”nın politika belgesinde “liyakat” da ayrı bir başlık. Kamu atamalarında ve yapılacak her türlü görevlendirmede liyakatın esas alınarak yapılacağı deklare edilecek. Bu konuda yeni ve bağımsız bir denetim mekanizması kurulması vaadi de olacağı kaydedildi.

Programda, “beyin göçüyle mücadele eylem planı hazırlanarak tersine beyin göçünün başlatılması”, “çocuklara süt ve yemek dağıtılması”, “yabancı yatırımcıların çekilmesi”, “tarım ve sosyal politikalarda hayata geçecek projeler” de geniş yer alacak. Tarım ve gıda güvenliği alanında atılacak yeni adımlar da açıklanacak.

Metinde çıkarılacak bazı kanunlara dair mesajlar da yer alacak.  Meclis içtüzüğü, siyasi partiler kanunu, seçim kanunu üzerinde ilk çalışılacak kanunlar olarak sıralanacak. “Siyasi etik kanunu” ise atılacak adımlar arasında en başlarda yer alacak düzenlemelerden olacak.

Avrupa Birliği üyelik süreci için gerekli adımlar atılacağı mesajının verileceği metinde, Rusya ile kişisel temelli değil devletler arası iş birliği temelli ilişki süreci inşa edileceği ve dış politika mesajları da yer alacak.

Paylaşın

Millet İttifakı 13 Şubat’ta Adayını Belirleyecek; İbre Kılıçdaroğlu’ndan Yana

Demokrat Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nden oluşan Millet İttifakı (Altılı Masa), 13 Şubat’ta cumhurbaşkanı adayını belirleyecek.  

Atılı Masa 11. toplantısını İYİ Parti’nin ev sahipliğinde yapmış, toplantı sonrası yapılan açıklamada Millet İttifakı çatısı altında toplandıklarını deklare etmişlerdi.

Son toplantıya ev sahipliği yapacak olan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun aday belirleme trafiğini yürüteceği belirtilirken, bu toplantıya kadar yapılacak yoğun “ikili-üçlü görüşmeler” sonrasında büyük ölçüde üzerinde uzlaşılmış bir isim masaya getirilecek.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre, İYİ Parti dışındaki siyasi partilerde ise ağırlıklı görüş,  CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun masadan aday olarak çıkabileceği yönünde. Altılı Masa, geçen Perşembe günü yapılan toplantıda, yola “Millet İttifakı” olarak devam etme kararı aldı.

Partiler, cumhurbaşkanı adayının da 13 Şubat’taki ikinci turun son toplantısında netleştirilmesinde uzlaştı.

Adayın aynı gün açıklanıp açıklanmayacağı liderlerin takdirinde olacak. Ancak kulislere yansıyan bilgilere göre cumhurbaşkanı adayı için bir tanıtım toplantısı düzenlenecek ve aday geçiş sürecinde ülkeyi nasıl yöneteceği de kamuoyuna açıklanacak.

“Sürpriz isim olmaz”

Kulislerde uzun süredir adaylık için CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın ismi konuşuluyor.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da “Altılı masa beni aday olarak desteklerse hem seçilebilirim hem de en iyi şekilde yaparım” açıklaması ile adaylık yarışında olabileceği mesajını vermişti.

İYİ Parti tarafından gündeme getirilen adayın “kamuoyu anketi ile belirlenmesi, parti tabanlarına sorulması” yöntemi ise masadaki 5 parti tarafından hem zaman hem de yöntem olarak sağlıklı sonuç vermeyeceği düşünülerek kabul görmedi ve bu nedenle adayın ismi, masa iradesine bırakıldı.

Altılı Masa kulislerinde, liderlerin “ortak aday çıkarma” konusunda uzlaştığı ve “sürpriz” bir isim değil, kamuoyunun bildiği, tanıdığı ve konuştuğu isimlerden biri olacağı ifade ediliyor.

13 Şubat’a kadar siyasi partiler arasında yoğun bir görüşme trafiği yürütüleceği belirtilerek, “Herkes önce gönlünden geçen adayı söyler ama sonrasında üzerinde büyük ölçüde uzlaşılmış, bir veya iki isim masaya gelir ve aday o toplantıda netleşir” görüşü dile getiriliyor.

Siyasi parti liderlerinin “kapı arkası diplomasisi” olarak da nitelendirilen yöntemle kendi aralarına görüşmeler yapacağı, Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu’nun da partilerin eğilimlerinde öne çıkan isim veya isimleri müzakereye açacağı belirtiliyor.

Altılı Masa kulislerinde, “13 Şubat’a kadar bir hayli hareketli trafik olacak. Ama  13 Şubat’ta da adayın ismi netleşecek” görüşü dile getiriliyor.

İbre kimden yana?

İYİ Parti’nin karşı tutumuna rağmen, Altılı Masa’da yer alan siyasi partilerde ağırlıklı görüş, masadan Kılıçdaroğlu’nun aday olarak çıkacağı yönünde.

Mansur Yavaş’ın Kılıçdaroğlu’na yönelik “inşallah bu parkın açılışına cumhurbaşkanı olarak teşrif edersiniz” sözleriyle adaylık yarışından çekildiği ifade edilirken, İmamoğlu’nun da “siyasi yasak kararının kesinleşme olasılığı” nedeniyle aday olması riskli bulunuyor.

Akşener’in de “başbakan olacağım” diyerek kendisini bağladığı, Kılıçdaroğlu’na rağmen Yavaş veya İmamoğlu’nu bu saatten sonra masaya getirmesinin de zor olduğu yorumu yapılıyor.

CHP’de İYİ Parti kanadından son anda bir sürpriz gelmezse, 13 Şubat’ta Kılıçdaroğlu’nun masadan aday olarak çıkmasına kesin gözüyle bakılıyor.

CHP kurmayları, Yavaş ve İmamoğlu’nun Kemal Kılıçdaroğlu’na desteklerini ifade ettiğine dikkat çekerek, bu aşamadan sonra İYİ Parti’nin masaya bu iki ismi getirmesini beklemediklerini ifade ediyorlar.

Aday partisinden istifa edecek mi?

Güçlendirilmiş parlamenter sistemin yol haritası üzerinde büyük ölçüde uzlaşma sağlanmasına karşın, cumhurbaşkanın partisiyle bağını sürdürüp sürdürmeyeceği ve liderlerin ülke yönetiminde nasıl görev alacağı konusunun da son toplantıda karara bağlanması planlandı.

Güçlendirilmiş parlamenter sisteme ilişkin mutabakat metninde sistem değişikliği halinde cumhurbaşkanının, partisiyle bağının kesilmesi öngörülüyor.

Ancak, geçiş sürecinde cumhurbaşkanı mevcut anayasaya göre yürütmenin başındaki konumunda. O nedenle de masadaki bazı siyasi partiler, geçiş sürecinde adayın partisinin başında kalmasını gerektiğini savunurken, bazıları adaylıktan itibaren parti rozetini çıkarması gerektiğini savunuyor.

İYİ Parti ve CHP’de başlangıçta adayın parti ile bağının koparılması gerektiğini görüşü dile getiriliyordu. Ancak adayın masadan bir isim olması halinde, bunun “iki başlılığa” yol açacağı endişesini dile getirenler çoğunlukta.

“Amacımız kral gitsin, dinlenmiş kral gelsin değil”

DEVA Partisi’nden bir parti yöneticisine göre, geçiş sürecinde cumhurbaşkanın taahhütlerini yerine getirmesi için, partisinin başında olması daha yararlı:

“Cumhurbaşkanı partisinden ayrıldığı taktirde, yeni genel başkan, geçiş sürecinde verilen taahhütler için, ‘Ben ben bu taahhütleri kabul etmem’ diyebilir. Masaya bir yedinci gelmiş olur ve vaatlerin hayata geçmesi zorlaşır. Amacımız kral gitsin daha dinlenmiş bir kral gelsin değil. Varmak istediğimiz  yer sistem değişikliği. Bunun olması için de cumhurbaşkanın  bu değişim sürecinde partisine sözünü geçirmesi lazım.”

Geçiş sürecinde liderlerin ülke yönetiminde nasıl görev alacağı konusuna da son toplantıda nokta konulması bekleniyor.

CHP’de adayın Kılıçdaroğlu olması halinde, diğer liderlerin de başkan yardımcısı olarak görev alması gerektiği görüşü dile getiriliyor. Ancak İYİ Parti ve Saadet Partisi, liderlerin milletvekilliğini tercih etmesi halinde esnek bir model olmasını istiyor. Bu çerçevede, önemli kararlarda yine liderlerle istişare edilebilecek, ancak genel başkanlar dışındaki bir ismin de cumhurbaşkanı yardımcısı olarak görevlendirilmesine olanak tanınması öneriliyor.

“Türkiye’nin krizden çıkış reçetesi”

Altılı Masa “hükümet programı”, adayın “seçim bildirgesi” olarak da nitelendirilen “Ortak Politikalar Mutabakat Metni”ni pazartesi günü kamuoyuna açıklayacak. Yaklaşık 200 sayfadan oluşan ve “Türkiye’nin krizden çıkış reçetesi” olarak da nitelendirilen metinde ,  9 ana başlık ve  2 binin üzerinde hedef yer alıyor.

Yaklaşık 3 bin kişilik ATO Congresium’da yapılacak tanıtım toplantısında, siyasi partilerin görevlendirdiği komisyon üyesi olan genel başkan yardımcıları mutabakat metnini bölümler halinde okuyacak.

Siyasi partiler örgütlerini yanısıra sivil toplum ve medya temsilcilerinin davetli olduğu toplantıda,  Altılı Masa’nın hikayesini anlatan kısa bir videonun da aralarında olduğu video gösterimleri de yapılacak.

Paylaşın

Altılı Masa’da Gündem Cumhurbaşkanı Adayı; Düğümü Karamollaoğlu Çözecek

Altılı Masa’da (Millet İttifakı) aday ismi konusunda kesin uzlaşının nasıl sağlanacağı, ismin nasıl belirleneceği de netleşti. Buna göre 13 Şubat’ta Saadet Partisi ev sahipliğinde yapılacak son toplantı öncesinde Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, tüm partilerin liderleriyle görüşmeler gerçekleştirecek. Bu ziyaretlerde tüm liderlerin isim konusundaki görüşleri alınarak diğer liderlere iletilecek ve uzlaşı aranacak.

Bu uzlaşının sağlanabilmesi için ihtiyaç halinde Karamollaoğlu, liderlerle bir kez değil gerekirse 2-3 kez bir araya gelecek. Karamollaoğlu’nun temasları devam ederken Karamollaoğlu dışındaki liderlerin informal olarak ikili – üçlü görüşmeler gerçekleştirmesi de bekleniyor. Masadaki kurmayların ifadeleriyle; “Ankara 13 Şubat’a kadar bir hayli hareketli olacak. 13 Şubat’ta da adayın ismi netleşecek.”

Gazete Duvar’dan Ceren Bayar’ın haberine göre, Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi liderlerinin oluşturduğu Altılı Masa, 13 Şubat toplantısına hazırlanırken masada cevabını bulmayan çok az soru kaldı. Her biri kritik önemde olan bu sorulardan cevabı en çok merak edileni cumhurbaşkanı adayının kim olacağı. Bir diğer kritik soruysa Altılı Masa’nın iktidara gelmesi halinde ülkenin nasıl yönetileceği. Masada her iki konuda farklı görüşler var. 13 Şubat toplantısının ev sahibi Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, toplantıya giden süreçte yoğun bir görüşme trafiği gerçekleştirerek liderler arası uzlaşı sürecinde kolaylaştırıcı olacak.

Kılıçdaroğlu isminde uzlaşılmasına çok az kaldı

Edinilen bilgilere göre masadaki 4 parti; Demokrat Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve Saadet Partisi’nin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itirazı yok. İYİ Parti’ninse ‘kazanacak aday’ vurgusu devam ediyor. Ancak masadaki partilerin temsilcilerine göre Kılıçdaroğlu isminde uzlaşılmasına çok az kaldı.

CHP’li kaynaklar, ismi dillendirilen CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanları Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun denklemden çıktığını, bu iki ismin aday olmayacaklarını ve Kemal Kılıçdaroğlu’na desteklerini net bir şekilde açıkladıklarını ifade ediyor. Ekrem İmamoğlu hakkında devam eden yargı sürecinin aday olarak belirlenmesinin önünde önemli bir engel olduğu görüşünü bildirenler de var.

Aday isminin belirlenmesinde anket, kamuoyu araştırması gibi yöntemler de gündemden çıkmış durumda. İYİ Parti’nin bu önerisi; süre kısıtı, aday isminin belirlenmesi konusunda bu gibi yöntemlerin sağlıklı sonuçlar vermeyeceği ve adayı masanın iradesinin belirlemesi gerektiği gibi sebeplerle diğer partilerce tercih edilmedi.

Aday ismi konusunda kesin uzlaşının nasıl sağlanacağı, ismin nasıl belirleneceği de netleşti. Buna göre 13 Şubat’ta Saadet Partisi ev sahipliğinde yapılacak son toplantı öncesinde Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, tüm partilerin liderleriyle görüşmeler gerçekleştirecek. Bu ziyaretlerde tüm liderlerin isim konusundaki görüşleri alınarak diğer liderlere iletilecek ve uzlaşı aranacak. Bu uzlaşının sağlanabilmesi için ihtiyaç halinde Karamollaoğlu, liderlerle bir kez değil gerekirse 2-3 kez bir araya gelecek. Karamollaoğlu’nun temasları devam ederken Karamollaoğlu dışındaki liderlerin informal olarak ikili – üçlü görüşmeler gerçekleştirmesi de bekleniyor. Masadaki kurmayların ifadeleriyle; “Ankara 13 Şubat’a kadar bir hayli hareketli olacak. 13 Şubat’ta da adayın ismi netleşecek.”

Masada farklı görüşler var

Masada cevabı aranan bir diğer konu da Altılı Masa’nın iktidara gelmesi halinde ülkenin nasıl yönetileceği. Bu konuda henüz bir mutabakat sağlanmış değil. Masada farklı görüşler var. Masadaki temsilcilerin önemli bir kısmı, eski sistemdeki “Başbakan, başbakan yardımcıları, kabine üyeleri” benzeri bir modelin bugünkü sisteme uyarlanarak işletilmesinin sağlıklı olacağını düşünüyor. Kurmaylar, yürütmenin başındaki cumhurbaşkanının belirlediği sayıda cumhurbaşkanı yardımcısı görevlendirip, bu cumhurbaşkanı yardımcılarına belirlenen konularda yetki verilebileceğini söylüyor. Cumhurbaşkanının; yardımcıların sayısı, görev alanları gibi konularda çerçeveyi, içeriği belirleyebileceği ifade ediliyor. Mevcut Anayasa’ya göre bu kişilerin milletvekili ve bakan olamayacakları da belirtiliyor.

Yönetim şekli konusundaki bir başka öneri ise tek bir cumhurbaşkanı yardımcısı olması ve bu ismin geniş yetkilerle donatılması yönünde. Bu öneriye İYİ Parti’nin sıcak baktığı ifade edilirken, CHP dahil masadaki diğer partiler, liderlerin eşit yetkilere sahip cumhurbaşkanı yardımcıları olması gerektiğini düşünüyor. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, 13 Şubat’a kadar gerçekleştireceği görüşme trafiğinde bu konuda da uzlaşı arayacak.

“Cumhurbaşkanının partisinden istifa edip etmeyeceği” sorusu

Cevap arayan bir başka soru da cumhurbaşkanının partisinden istifa edip etmeyeceği. Masada sistem değişene ve parlamenter sisteme geçilene kadarki geçiş sürecinde cumhurbaşkanının partisinden istifa etmemesi gerektiği görüşünü dillendiren temsilciler var. Buna gerekçe olarak cumhurbaşkanının, istifa ettiği partisinin yeni genel başkanının imzalanan mutabakatlara sahip çıkmaması ve masanın taahhütlerini kabul etmemesi ihtimali gösteriliyor. Mutabakatların altında imzası olmayan yeni bir genel başkanın masaya katılmasındansa cumhurbaşkanının partisiyle bağının kopmamasının daha sağlıklı olacağı görüşü dillendiriliyor. Cumhurbaşkanının partisi ile ilişkisini geçiş süreci tamamladıktan sonra kesmesinin daha doğru olacağı belirtiliyor.

Masadaki temsilcilerin bir kısmı da partili cumhurbaşkanı sisteminin hukuksuzluğuna vurgu yaparak cumhurbaşkanının seçildiği gün partisinden istifa etmesi gerektiğini savunuyor. Örneğin CHP’li kurmaylar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olması ve seçilmesi halinde ‘partili cumhurbaşkanı’ olmayı tercih etmediğini, seçilirse istifa edeceğini söylüyor. Ancak masada bu konuda nihai karar verilmiş değil.

Altılı Masa, iktidara gelmeleri halinde atılacak adımların, vaatlerin açıklanacağı programa hazırlanıyor

Tüm bu sorulara cevap aranırken Altılı Masa, iktidara gelmeleri halinde atılacak adımların, vaatlerin açıklanacağı programa hazırlanıyor. 30 Ocak’ta Ankara Congresium Kongre Salonu’nda gerçekleşecek toplantıda Altılı Masa’nın genel başkan yardımcıları 9 ana başlıkta 2 bin 300’ün üzerinde vaat açıklayacak. Masa temsilcilerinin “Türkiye’nin krizden çıkış reçetesi” olarak tanımladıkları bu metin, yoksullukla mücadeleden kadın haklarına, siber güvenlikten siyasi etik yasasına, kamuda israfla mücadeleden tersine beyin göçüne, savunma sanayinden afet yönetimine, uyuşturucuyla mücadeleden barınmaya kadar birçok konuda çözüm üretme iddiası taşıyor.

Vaatlerin yer aldığı “Ortak Politikalar Metni” cuma günü matbaaya gönderildi. Metni kaleme alan ve 4 aydır metin üzerinde çalışan Altılı Masa kurmayları, 30 Ocak’taki buluşmanın bir şölen havasında geçeceğini ve düğüne hazırlanır gibi hazırlandıklarını söylüyor. 1 buçuk saat sürmesi planlanan toplantıya 3000’e yakın kişinin katılması bekleniyor. Sunumu yapacak genel başkan yardımcıları 29 Ocak Pazar günü Congresium’da bir prova yapacaklar. Siyasi partilerin il, ilçe teşkilatları, medya ve sivil toplum temsilcilerinin katılacağı toplantıda Altılı Masa’nın hikayesini anlatan kısa bir videonun da aralarında olduğu video gösterimleri de yapılacak.

Paylaşın

Millet İttifakı, Ortak Adayı 13 Şubat’ta Belirlemede Uzlaştı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Demokrat Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nden oluşan Millet İttifakı, ortak adayı 13 Şubat’ta belirleme hedefinde uzlaştı.

Atılı Masa 11. toplantısını İYİ Parti’nin ev sahipliğinde yapmış, toplantı sonrası yapılan açıklamada Millet İttifakı çatısı altında toplandıklarını deklare etmişlerdi.

Toplantı sonrası yapılan “Erdoğan aday olamaz” açıklaması ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığı tartışmaya açıldı. Bugüne kadar “Mağduriyet yaratılmaması için tartışmaya açmayalım” görüşünde olan liderler, 26 Ocak tarihli toplantıda farklı bir tutum belirledi.

Yapılan açıklamada, “TBMM yenileme kararı almadığı müddetçe, Sayın Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimlerde bir kez daha aday olması mümkün değildir.  Cumhurbaşkanının, Anayasa’ya aykırı olarak üçüncü kez adaylığını ilan etmesi demokrasi tarihimize eklediği bir diğer kara sayfadır. Anayasa’yı yok sayan bu başıboşluğu kabul etmediğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız” denildi.

DW Türkçe’den Kıvanç El’in edindiği bilgiye göre liderler toplantıda Erdoğan’ın resmen adaylık başvurusu yapması sonrası hazırlanacak bir hukuki görüşle birlikte YSK’ya başvuru yapacak ve kararı bekleyecek. YSK’dan “adaylığın Anayasaya aykırı olduğuna dair” bir kararın verilmesi de beklenmezken, bu konunun seçim sürecinde kamuoyuna anlatılması da bekleniyor.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, altılı masanın bugünkü toplantısının ardından yaptığı “Erdoğan’ın aday olması mümkün değildir” açıklamasına cevap olarak bir paylaşım yaptı.

Liderlerin Erdoğan’ın adaylığını tartışmaya açmasına AKP’den ilk tepki Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ’dan geldi. Dağ, sosyal medya hesabından, “Bugüne dek Cumhurbaşkanımızın adaylığını tartışmaya açmadınız. ‘Erdoğan’ı yeneceğiz’ dediniz. Seçim ve mağlubiyet yaklaştıkça korkmaya başladınız. Kendi aday çıkaramama beceriksizliğinizi perdelemeye çalışıyorsunuz. Anayasa ortada, yasa açık. Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığının önünde hiçbir engel yok. Korkunun ecele faydası yok. En güçlü adayınızla gelin. Yine kazanacağız” ifadelerini kullandı.

“İttifak” mesajı

“Altılı masa” olarak yoluna bir yıldır devam eden altı lider yaptıkları açıklamada “Millet İttifakı” mesajı da verdi. Böylece altı partinin ittifak içerisinde seçime gireceği de resmen açıklanmış oldu. Açıklamada, “Seçim ne zaman yapılırsa yapılsın üstünlerin hukuku anlayışıyla hareket eden Cumhur İttifakı değil, hukukun üstünlüğüne inanan Millet İttifakı kazanacaktır” ve “13’üncü Cumhurbaşkanı, “Yeter! Söz Milletindir” diyen Millet İttifakı’nın adayı olacaktır” ifadeleriyle ittifak da netleşmiş oldu. Altılı masa resmi seçim takvimi başladıktan sonra ittifak protokolünü de YSK’ya sunacak.

Eylemler açıklanacak, “Yol Haritası”na erteleme

Altılı masa 30 Ocak pazartesi günü yapacağı toplantıda hem hükümet programı olarak adlandırılan “Ortak Politikalar Metni”ni hem de parlamenter sisteme geçişte uygulanacak “Yol Haritası”nı kamuoyuna açıklayacaktı. Ancak “Yol Haritası”nın açıklanması da ortak adayın açıklanacağı tarihe ertelendi. 30 Ocak’ta sadece hükümetin kurulması halinde hayata geçecek eylemler açıklanacak. Söz konusu “Ortak Politikalar Metni”nde yer alan eylemlerin dokuz ana başlık 75 alt başlık olmak üzere 2500’e yakın madde olduğu da kaydedildi.

Altılı masa açıklamasında, “Tamamlama aşamasına geldiğimiz Geçiş Sürecinin Yol Haritasını, Cumhurbaşkanı adayını belirleme süreciyle beraber nihai değerlendirme sonrası kamuoyuyla paylaşacağız” denildi. Yol Haritasında cumhurbaşkanının yetkileri, cumhurbaşkanı yardımcılarının nasıl belirleneceği, kabinede hangi partiye nasıl bakanlık verileceği, partili cumhurbaşkanı olup olmayacağı, atamalarda nasıl yol izleneceği gibi süreçler yer alacak. Ancak bu yol haritası adayla birlikte açıklanacak. Yol Haritası”na ilişkin açıklamanın belirlenecek aday tarafından yapılacağı öğrenildi.

“Aday 13 Şubat’ta belirlenecek”

Edinilen bilgiye göre, altılı masa toplantısında liderler “ortak aday” konusunda da anlaştı. Çoklu aday tartışmalarını gündeminden çıkaran liderler, ortak aday fikrinde birleşirken toplantıda beklenenin aksine herhangi bir ismi konuşmadı. Ancak, “tabanda ve halkta karşılığı olan isimlerin belirlenerek değerlendirilmesi” konusunda görüş birliği sağladı.

Açıklamaya da liderler, “Cumhurbaşkanı adayını belirleme konusunda altı siyasi partinin istişare, uzlaşı ve halkın tercihlerini yansıtacak şekilde çalıştığını buradan duyurmak isteriz” ifadeleri koyarak, parti tabanını dinleme mesajı verildi. Söz konusu aday isimleri 13 Şubat’taki Saadet Partisi’nin ev sahipliğindeki toplantıya kadar liderler arası temaslarda ele alınacak. Bu görüşmelerde parti içinde yapılan istişareler, daha önce yapılan anketler, yeni anketler ile eğilim yoklamaları da değerlendirilecek.

Liderlerin parti kurullarından görüş ile birlikte yetki alması da bekleniyor. Tüm bu süreçlerin ardından 13 Şubat’taki toplantıda ortak aday netleştirilerek ya aynı gün ya da o gün açıklanacak bir tarihte kitlesel bir programla kamuoyuna duyurulacak. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendi adaylığını masaya taşımasına kesin gözüyle bakılırken, olası adı geçen diğer isimler Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ile ilgili de CHP masaya taşımadıkça gündeme getirmeme eğilimi bulunuyor.

HDP mesajı yok

Altılı masanın 5 Ocak’taki toplantısının olduğu gün Anayasa Mahkemesi, HDP’nin hazine yardımına tedbir konulması kararını açıklamıştı. O tarihteki toplantı sonrası yapılan açıklamada bu karara dair bir değerlendirme yapılmamış ve bu da HDP’li bazı yöneticilerin tepkisini çekmişti. 26 Ocak tarihli toplantı gününe de yine bir Anayasa Mahkemesi kararı denk geldi. AYM, HDP’nin “karar seçim sonrasına kalsın” başvurusunu reddedip kapatma davasında kritik bir mesaj verirken, altılı masa bildirisinde bu konuya yine değinilmedi. Altı liderin toplantıda kısa bir süre bu konuyu da değerlendirdikleri bildirildi.

Paylaşın

Dikkat Çeken Yazı: Kılıçdaroğlu Aday Olmak Zorunda

Altılı Masa’nın genel başkanları 11. toplantısını dün İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in ev sahipliğinde gerçekleştirdi. Toplantıda, Altılı Masa’nın Millet İttifakı’na dönüşmesine karar verildi.

Toplantıda ayrıca, Millet İttifakı’nın yürüteceği seçim kampanyası, iktidara geldiklerinde geçiş sürecinin yol haritası ve uygulanacak hükümet programına son şekli verildi.

Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının ise 13 Şubat’ta Saadet Partisi’nin ev sahipliğindeki toplantıda belirleneceği bekleniyor…

Halk TV yazarlarından Mehmet Tezkan’da konuya ilişkin “Kılıçdaroğlu aday olmak zorunda” başlıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Tezkan’ın yazısının ilgili kısmı şöyle:

“Bir yola girersiniz, o dönüşü olmayan yoldur. Sonu hayırlıdır, değildir önemli değil. Sonunda başarı vardır yoktur fark etmez. Dönüşü olmayan yola girdiğiniz an sona ulaşmak zorundasınız. Koşu tamamlanmalıdır.

Siyasetin değişmez kuralı budur. Gerçi hayat da böyledir ama siyaset biraz farklıdır. Hayatta ara cepler vardır. Soluklanma noktaları, U dönüş imkanları. Siyaset buna izin vermez.

Milletvekili adayı olursunuz, sıranızı beğenmeseniz de seçilemeyeceğinizi bilseniz de vazgeçemezsiniz… Dönüşü olmayan yoldur.

Dönüşü olmayan yola girip dönüş yapanlar yok mu?

Var tabii… Ama döndükleri yer siyaset çöplüğüdür, siyaset mezarlığıdır. Biraz direnseler de gidecekleri yer orasıdır.

Kılıçdaroğlu da böyle bir yola girdi. Kendi aday olduğunu ima etti, ekibi cumhurbaşkanı adayı olarak ilan etti. Bu durumda başka birinin olma şansı var mı?

Yok…

6 ‘lı Masa taş koysa bile aday olmak zorunda. Soruyorum: 6’lı Masa ‘Sen seçilemezsin başka birini gösterelim’ derse Kılıçdaroğlu kabul edebilir mi?

Bu saatten sonra asla…

Kendi kabul ederse partisi etmez. Bu sebeple aday olmamayı kabul ederse CHP’nin başında kalamaz. Kabul ettiği takdirde CHP Genel Başkanlığı’ndan da ayrılmak zorunda kalır.

Cumhurbaşkanı seçilemez denilen bir genel başkan partisinin başında seçim kazanmak için nasıl meydanlara çıkabilir ki!..

Bırakın siyasetin doğasına akla mantığa aykırı…

Bu arada 6’lı Masa’nın da başka alternatifi yok. Mansur Yavaş olmayacağını ilan etti. Ekrem İmamoğlu CHP’ye karşı aday olmayacağını söyledi. Geriye kim kaldı?

Akşener baştan çekildiğine göre…

Babacan mı aday olacak, Davutoğlu mu?

Karamollaoğlu mu, Uysal mı?

Kim?!…

Yoksa Ekmeleddin bey gibi dışardan, kaybedecek bir aday mı bulacaklar?

Bu da mümkün değil, eee Kılıçdaroğlu’na ‘Hayır’ derlerse alternatifleri kim? Şapkadan tavşan çıkarmaya gerek yok.

İşsizin/yoksulun/işçinin/memurun talebi belli…

Gençlerin hayattan bekledikleri belli…

İş dünyasının istekleri belli…

Sadece bu beklentileri hayata geçirecek kişi aranıyor…”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

“Millet İttifakı, Adayını 13 Şubat’ta Açıklayacak” İddiası

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Demokrat Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nden oluşan Atılı Masa’nın İYİ Parti ev sahipliğinde toplandı.

Toplantıda Altılı Masa’nın Millet İttifakı’na dönüşmesine karar verilirken, liderler 13 Şubat’ta Saadet Partisi’nin ev sahipliğindeki toplantıda adayın belirlenmesinde ve açıklanmasına anlaştı.

Halk TV yazarı İsmail Saymaz, muhalefet partilerinin oluşturduğu 6’lı Masa’nın cumhurbaşkanı adayını 13 Şubat’ta açıklayacağını söyledi.

Saymaz’ın yazısının ilgili kısmı şöyle:

Altılı Masa, dün İyi Parti’nin ev sahipliğinde toplandı. Toplantı başlarken, hiçbir liderin İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı’nın açıklamalarından haberi yoktu. Liderler bu demeci de Paçacı’nın istifasını da Akşener’den öğrendi.

Akşener, toplantıda “Bu açıklamalar benden habersiz yapıldı. Şimdi gördüm ve kendisinin istifasını aldım” dedi.

Toplantı dokuz saat sürdü.

Toplantıda Altılı Masa’nın Millet İttifakı’na dönüşmesine karar verildi. Herhangi bir cumhurbaşkanı adayının adı dile getirilmedi. Ne Kılıçdaroğlu kendi adını, ne de Akşener bir başka adayı masaya getirdi. İsim konuşulmadı.

Toplantıdan sonra yayınlanan bildiride cumhurbaşkanı adayını belirleme yöntemi olarak “Altı partinin istişare, uzlaşı ve halkın tercihini yansıtacak şekilde çalıştığını buradan duyurmak isteriz” cümlesine yer veriliyor. Bu ifade adayın kim olacağına anketlerin değil, liderlerin karar vereceğini gösteriyor. Çoklu aday ihtimalinin ortadan kalktığı söyleniyor.

Liderler 13 Şubat’ta Saadet Partisi’nin ev sahipliğindeki toplantıda adayın belirlenmesinde ve açıklanmasına anlaştı.

Öte yandan, altı lider Cumhur İttifakı’nın başörtüsü teklifinde istismarın önlendiğini düşünüyor. TBMM Genel Kurulu’nda muhalefet, kendi önergesine “Evet” diyecek, Cumhur İttifakı’nın teklifinde ise oylamaya katılmayacak.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Altılı Masa’dan “Erdoğan Aday Olamaz” Açıklaması

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan Atılı Masa’nın İYİ Parti ev sahipliğinde yapılan toplantı sonrası yapılan açıklamada, Erdoğan’ın seçimlerde TBMM yenileme kararı almadığı müddetçe aday olamayacağı belirtildi:

“Türkiye, hukuksuzluk, kanunsuzluk ve başıbozuklukla hareket eden bir hükümet tarafından yönetilmektedir. Bu çerçevede, Anayasa ve kanunda hiçbir tereddüde yer vermeyecek kadar açık bir şekilde düzenlenmiş olan hükümler uyarınca, TBMM yenileme kararı almadığı müddetçe, Sayın Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimlerde bir kez daha aday olması mümkün değildir.

Cumhurbaşkanının, Anayasa’ya aykırı olarak üçüncü kez adaylığını ilan etmesi demokrasi tarihimize eklediği bir diğer kara sayfadır. Anayasa’yı yok sayan bu başıboşluğu kabul etmediğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.

Bununla beraber, Cumhuriyetimizin 100. yılında milletimizin bu hukuksuz düzene “Yeter” cevabı vereceğinden emin olan bizler, Sayın Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta yapmayı planladığı seçime halkımızdan aldığımız destekle, kendimize olan inancımızla ve ülke sevdamızla hazır olduğumuzu belirtmek isteriz.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, saat 12.00’de İYİ Parti genel merkezinde bir araya geldi.

Basına kapalı gerçekleşen toplantının ardından, genel başkanların imzasıyla ortak bildiri yayımlandı. Bildiride şöyle denildi:

“Altı siyasi parti olarak ülkemizi aydınlığa çıkarmak için kararlılıkla sürdürdüğümüz işbirliği sürecinin on birinci toplantısını mübarek Regaip Kandili gününde İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’in ev sahipliğinde gerçekleştirdik.

Öncelikle milletimizin ve tüm İslam aleminin Regaip Kandili’ni kutlar, yüce Allah’tan nice kandillere huzurla erişmeyi niyaz ederiz.

Bugünkü toplantımızda öncelikle güncel gelişmeleri değerlendirdik.

İsveç’te ve Hollanda’da kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e yapılan çirkin saldırıları bir nefret suçu olarak görüyor ve bunlara göz yuman hükümetleri de şiddetle kınıyoruz. Halkımızın hür iradesiyle seçim sandığına gidip ülkemizin kaderini belirleyeceği bu dönemde dış dünyada nedense her seçim dönemine denk gelen provokasyonları da dikkatle izliyoruz.

“Erdoğan’ın seçimlerde bir kez daha aday olması mümkün değil”

Türkiye, hukuksuzluk, kanunsuzluk ve başıbozuklukla hareket eden bir hükümet tarafından yönetilmektedir. Bu çerçevede, Anayasa ve kanunda hiçbir tereddüde yer vermeyecek kadar açık bir şekilde düzenlenmiş olan hükümler uyarınca, TBMM yenileme kararı almadığı müddetçe, Sayın Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimlerde bir kez daha aday olması mümkün değildir. Cumhurbaşkanının, Anayasa’ya aykırı olarak üçüncü kez adaylığını ilan etmesi demokrasi tarihimize eklediği bir diğer kara sayfadır. Anayasa’yı yok sayan bu başıboşluğu kabul etmediğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.

Bununla beraber, Cumhuriyetimizin 100. yılında milletimizin bu hukuksuz düzene “Yeter” cevabı vereceğinden emin olan bizler, Sayın Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta yapmayı planladığı seçime halkımızdan aldığımız destekle, kendimize olan inancımızla ve ülke sevdamızla hazır olduğumuzu belirtmek isteriz.

Seçim ne zaman yapılırsa yapılsın üstünlerin hukuku anlayışıyla hareket eden Cumhur İttifakı değil, hukukun üstünlüğüne inanan Millet İttifakı kazanacaktır. İktidar kaybettiği halk desteğini her tür hukuksuzlukla kapatmaya çalışsa da biz bu oyunu milletimizden aldığımız destekle bozacağız ve Türkiye’yi özgürlükçü demokratik bir hukuk devleti yapacağız. Bu tek adam düzenini sandıkta milletimizin iradesi ile değiştirmek için hodri meydan diyoruz!

“Cumhur İttifakı’nın her zaman yaptığı gibi…”

Ayrıca, Cumhur İttifakı’nın TBMM’ye sunduğu başörtüsü ile ilgili anayasa değişikliği önerisi, başörtülü kadının ‘dini inancını’ sorgulayan şekilde kaleme alınmıştır. Başörtülü kadını korur gibi yapan bu madde aslında tam tersi sonuçlar doğuracak niteliktedir. Kadının kıyafet özgürlüğü ile başörtüsü kullanmasının amacını sorgulayan bu ifadeyi metinden çıkaran bir değişiklik önergesi verilmiştir. Son derece açık bir biçimde başını örten veya örtmeyen kadınlara tam bir anayasal güvence getirecek olan bu önerge Cumhur İttifakı tarafından reddedilmiştir. Bu, Cumhur İttifakı’nın her zaman yaptığı gibi samimiyetsiz bir şekilde kadınların başörtüsü hakkını siyasi istismar ve ranta dönüştürme amacını ortaya koymaktadır.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi devletimiz için bir beka sorunu haline gelmiştir. Bir kişinin iradesiyle millet iradesinin yok sayılması devletin bir şahısla özdeşleştirilmesinin açık bir göstergesidir. Bugünkü toplantımızda seçimi kazanmaya ve ülkemizi halkımızın büyük bir teveccüh gösterdiği güçlendirilmiş parlamenter sistemle yönetmeye dair çok somut adımlar attık. Tamamlama aşamasına geldiğimiz Geçiş Sürecinin Yol Haritasını, Cumhurbaşkanı adayını belirleme süreciyle beraber nihai değerlendirme sonrası kamuoyuyla paylaşacağız.

Bu toplantımızda 30 Ocak’ta kamuoyuyla paylaşacağımız Ortak Politikalar Mutabakat Metni konusunda da anlaşma sağladık. Yoksullukla mücadeleden kadın haklarına, siber güvenlikten siyasi etik yasasına, kamuda israfla mücadeleden tersine beyin göçüne, savunma sanayinden afet yönetimine, mesleki eğitimden konut ve barınma krizine, uyuşturucuyla mücadeleden esnafımızın sorunlarına, sınır politikamızdan tarıma kadar ülkemizin öncelikli konuları için hazırladığımız somut hedef, politika ve projeleri dokuz ana başlık ve yetmiş beş alt başlıkta topladık. Bu mutabakat metni, Türkiye’nin her alanda artan sorunlarını Millet İttifakı’nın çözeceğinin de ispatıdır.

“Türkiye’nin kader seçimi”

Toplantımızda son olarak Millet İttifakı’nın seçeceği Cumhurbaşkanı adayını nasıl belirleyeceğimizi de konuştuk.

Cumhurbaşkanı adayını belirleme konusunda altı siyasi partinin istişare, uzlaşı ve halkın tercihlerini yansıtacak şekilde çalıştığını buradan duyurmak isteriz. Halkımız, ülkemizin hak ettiği refaha ulaşma ve yeniden demokratikleşme ümidini altı partinin birliğinde görmektedir. Bu da bize tarihi bir görev yüklemektedir. Biliyoruz ki bu Türkiye’nin kader seçimidir. Halkımız canını, malını, geleceğini, medeni, hür ve refah içinde bir Türkiye’de nefes alma ümidini bize emanet etmiştir. Halkımız müsterih olsun, altı parti bu görevi layıkıyla tamamlayacaktır.

Bir kez daha ilan ediyoruz ki;

Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı parlamenter sisteme inanmış, temel hak ve özgürlüklerin yanında, demokrasi aşıklarının adayı olacaktır.

Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı, “Yeter! Söz Milletindir” diyen Millet İttifakı’nın adayı olacaktır.

Bir sonraki toplantımız Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Temel KARAMOLLAOĞLU’nun ev sahipliğinde, 13 Şubat 2023 Pazartesi günü yapılacaktır.”

Paylaşın