Millet İttifakı Adayını Açıklamak İçin Neden Seçim Kararını Bekleniyor?

Altı muhalefet partisinin oluşturduğu Millet İttifakı içinde cumhurbaşkanı adayının “seçim kararı alındıktan sonra açıklanması” konusunda görüş birliği var. Buna neden olarak da, muhalefetin sadece aday değil, yönetim kadrosunu, anlayışını da ilan ederek, seçime gidilecek olması gösteriliyor.

Yeni seçim yasasına karşın, muhalefetin parlamento seçimini kazanmasında bir sorun olmadığı ancak cumhurbaşkanlığı için çok ince bir strateji yürütülmesi gerektiği vurgulanıyor: Sadece aday ismiyle yola çıkılması doğru olmaz. Yönetim tarzı, mekanizması ve cumhurbaşkanının birlikte çalışacağı takım arkadaşları da açıklanmalı.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, CHP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı adayı olması yönündeki açıklaması, muhalefetin adayının kim olacağı tartışmasını bir kez daha gündemin ön sıralarına taşıdı.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre; İktidar kanadından gelen “Adayını açıkla” baskılarına karşın muhalefet, adayını seçim kararı alınana kadar açıklamamakta kararlı. Ancak ortak adayın CHP’den bir isim olacağı neredeyse kesin.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “en güçlü aday” olarak görülse de; adaylık konusunun gündemlerinde olmadığı açıklamalarına karşın, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, adaylık denkleminden çıkmış değil.

Muhalefetin cumhurbaşkanı adayına ilişkin tartışmalar sürerken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dün partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda, muhalefete “Bizim adayımız bellidir. Sizin çürük adayınız ne zaman ortaya çıkacaktır? İlan edin adayınızı da boyunuzun ölçüsünü görelim” çıkışı yaptı.

Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı konusunda birden fazla isim konuşulurken, son olarak gazeteci Nihat Genç, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın muhalefetin ortak adayı olacağını iddia etti.

Muhalefet kulislerinde aday tartışmaları ve aday belirme sürecinde izlenecek stratejiye ilişkin şu değerlendirmeler yapılıyor:

‘Haşim Kılıç aklımızın ucundan geçmez, aday CHP’li olmalı’

CHP ve İYİ Parti kaynakları, Haşim Kılıç’ın adaylığı iddialarına “Zerre gündemimizde değil, aklımızın ucundan geçmez” sözleriyle tepki gösteriyor.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde, “dışarıdan” bir adayın başarı şansının zaten mümkün olmayacağı belirtilirken, CHP’li bir parti yöneticisi, adaylık kriterlerini şöyle açıklıyor:

“Aday CHP’li olmalı. İkincisi siyasetçi olmalı. Elbette belediye başkanları da siyasetçi kriteri içindedir. Ama bize göre kuvvetle muhtemel, genel başkan aday olacaktır. Dışarıdan bir adayla seçimi kazanmaya sistem müsait değil. Kaldı ki kazansak bile, ülkeyi yönetemeyiz. Çünkü 6’lı masayla bu seçime gidiyoruz. Bu seçimden çıkacak kişi sadece ittifakları değil, iktidarı ülkeyi yönetecek birisi olmalı.”

Seçim sürecinin bir anlamda, gerek iktidar kanadı, gerekse muhalefet açısından “sinir harbi” niteliğine dönüşebileceği savunularak, “Muhalefetin adayına yönelik kıştırtıcılık yapılacak, sinir uçlarına dokunulacak. Bu süreçte dayanıklılık testini kim geçerse, süreci kim iyi yönetirse o kazanacak. O nedenle bizim adayımız, seçim takvimi ile birlikte açıklanır” yorumu yapılıyor.

İYİ Parti kurmayları da “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi”nin yürürlükte olduğuna ve adayın da partili olacağına işaret ediyor.

Adaylık için Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimlerinin konuşulduğuna dikkat çeken İYİ Parti kaynakları, “Evet, hiç tanınmayan bir isim olursa adayı açıklamakta gecikmiş olunur. Ama konuşulan isimler aday olursa geç kalınmış olmaz, zaten kamuoyu bu isimler üzerinden aday tartışıyor. Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde de zaten partisiz aday olmaz” görüşünü dile getiriyor.

Yavaş ve İmamoğlu, adaylık denkleminden çıktı mı?

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, adaylık için “göreve çağırdığı” Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın, “Ben kamu görevlisiyim ve kendimi siyasetin içinde görmüyorum” açıklaması, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da “Adayımız Kemal Kılıçdaroğlu” şeklindeki sözleri CHP’de memnuniyet yarattı.

Ancak gerek CHP, gerekse İYİ Parti’de bu açıklamalara karşın, iki büyükşehir belediye başkanı, adaylık denklemi dışına çıkmış değil.

Adaylık konusunda en güçlü isim olarak görülen Kılıçdaroğlu’nun ise hesabını “seçimi farklı kazanma” üzerine yaptığı, “kazanamayacağını görmemesi halinde aday olmayacağı”, iki belediye başkanının adaylığının gündeme gelebileceği ifade ediliyor.

Muhalefetin, birden çok aday seçeneği olması ise “handikap değil, zenginlik” olarak görülüyor.

‘Kriz yok, ilgi var’

CHP kulislerinde, muhalefetin adayının kim olacağının bu kadar tartışılmasının nedenleri olarak şunlar dile getiriliyor: “Bu seçim, Millet İttifakı’nın seçimi olacak. İktidar kanadı, bunu görüyor ve ittifakı bölmeye dönük arayış içinde. Bunu da en rahat yapabileceği zemin olarak aday tartışması görülüyor.

İkinci bir neden aday tartışmasının alıcısı, izleyicisi çok. Kaldı ki adayı erken açıklasak da bu tartışma bitmeyecek, ‘Şu neden olmadı, daha çok oy alabilirdi’ denilecek. Elbette belediye başkanlarımız da aday olmak isteyebilir. Ama bu tartışmanın tarafı değiller. Toplumsal karşılıkları olması bizim avantajımız.

Oysa Cumhur İttifakı’nın Erdoğan dışında bir alternatifi yok. Sürece yönetme konusunda bizim açımızdan bir risk yok. O nedenle Millet İttifakı’nda da bir adaylık krizi yok, ilgi var.”

Aday açıklamak için neden seçim takvimi bekleniyor?

Muhalefet partileri içinde cumhurbaşkanı adayının “seçim kararı alındıktan sonra açıklanması” konusunda görüş birliği var. Buna neden olarak da, muhalefetin sadece aday değil, yönetim kadrosunu, anlayışını da ilan ederek, seçime gidilecek olması gösteriliyor.

Yeni seçim yasasına karşın, muhalefetin parlamento seçimimini kazanmasında bir sorun olmadığı ancak cumhurbaşkanlığı için çok ince bir strateji yürütülmesi gerektiği vurgulanıyor: Sadece aday ismiyle yola çıkılması doğru olmaz. Yönetim tarzı, mekanizması ve cumhurbaşkanının birlikte çalışacağı takım arkadaşları da açıklanmalı.

‘Akşener, yükü üstleneceğini gösterdi’

Yeni seçim yasası değişikliğine göre ittifakta yer alacak siyasi partilerin milletvekili sayısı, seçim çevrelerinden aldıkları oy oranına göre hesaplanacak. Bu durum, küçük partilerin milletvekili çıkarma olasılığını zayıflattığı için muhalefet partileri, parlamento seçimlerinde en fazla milletvekili çıkarmaya dönük simülasyonlar üzerinde çalışıyor.

Seçeneklerden birisi de barajı aşamayacak partilerin CHP ve İYİ Parti listelerinden seçime girmesi. Bu durumda, her iki parti içinde de “liste krizi” yaşanması olası.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Başkanlık Divanı’nda yaptığı değişiklik, kısa süre önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bülent Tezcan’ı Merkez Yönetim Kurulu’na (MYK) alarak parti yönetimini güçlendirmesi, olası krizlere yönelik bir önlem ve “yükü paylaşma” olarak görülüyor.

CHP kulislerinde, İYİ Parti’de yapılan değişiklik, Akşener’in önümüzdeki süreçle ilgili “yükü üstlenmeye hazır olduğu” mesajı olarak yorumlanıyor.

Kılıçdaroğlu’nun da seçime giderken, parti yönetiminde dar kapsamlı değişikliğe gidebileceği, bu kapsamda bir veya yeni iki ismi MYK’ya taşıyabileceği konuşuluyor. MYK’ya yeni girecek isimler arasında Elazığ Milletvekili Gürsel Erol’un adı geçiyor.

HDP, muhalefet masasında nasıl yer alacak?

Cumhurbaşkanlığı seçiminde, 6’lı masada yer almayan HDP’nin tutumu da belirleyici olacak. İYİ Parti’nin mesafeli tutumu nedeniyle, HDP’nin parlamenter sistem masasında yer alması beklenmiyor. Ancak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olması halinde, HDP’nin desteğinin alınabileceği düşünülüyor.

CHP kulislerinde, “Kılıçdaroğlu’nun adaylığı hem İYİ Parti, hem de HDP’yi rahatlatır. Genel Başkan, bir araya gelemeyenlerin ortak destekleyeceği bir isim olur. HDP bu süreçle ilgili sorunlu değil, sorumlu bir siyaset yürütüyor” yorumu yapılıyor.

Paylaşın

Millet İttifakı’nda Adaylık Bilmecesi

Seçim yaklaştıkça muhalefetin Cumhurbaşkanı adayının kim olacağına yönelik tartışmalar da alevlendi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı adaylarının Recep Tayyip Erdoğan olduğunu her fırsatta vurgularken, gözler Millet İttifakı’nın adayının kim olacağına çevrilmiş durumda.

Birgün’de yer alan analiz habere göre; Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çalışmaları için aynı masada buluşan CHP, İYİ Parti, Demokrat Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Gelecek Parti aday ismiyle ilgili bugüne kadar renk vermedi. Liderler, her fırsatta adayın belirlenmediğini, henüz isim telaffuz etmeyeceklerini, sandık yaklaştığında ortak adayı açıklayacaklarını ifade ediyor.

Millet İttifakı’nın adayının CHP’li bir isim olacağı ise neredeyse kesin. İYİ Parti Lideri Meral Akşener, daha önce aday olmayacağını, hedefinin parlamenter sisteme dönüldükten sonra başbakanlık koltuğuna oturmak olduğunu açıkladı. Adaylık konusunda üç isim ön plana çıkıyor: CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş.

Kemal Kılıçdaroğlu

Kılıçdaroğlu’nun uzun süredir ortak aday olmak için çalışma yürüttüğü söylenebilir. Dolar kurunun kontrolden çıkmasının ardından Merkez Bankası’na giden Kılıçdaroğlu, kapı siyasetini devam ettirdi. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı, TÜİK ile Et ve Süt Kurumu’na alınmadı. “Milletin Sesi” mitinglerine de başlayan Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından zaman zaman video paylaşarak bürokratlara sesleniyor. Kılıçdaroğlu’nun seçime yönelik vaatleri de afişler aracılığıyla birçok ilde yankı buldu. Kılıçdaroğlu, geçen aralık ayında katıldığı bir programda adaylıkla ilgili ise “İttifak kabul ederse sorun yok” dedi. Ortak aday olmak için stratejisini yürüten CHP Lideri için 6’lı masadan net bir onay çıkmış değil.

Mansur Yavaş

Mansur Yavaş, adaylıkla ilgili son günlerin konuşulan ismi. İYİ Parti’den ayrılarak Zafer Partisi’ni kuran Ümit Özdağ da Yavaş’ın aday olmasını istediklerini ifade etti. Yavaş ise dün önce İYİ Parti Lideri Akşener’i, ardından da CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etti. Adaylıkla ilgili tartışmalara dair ise “Bu tür şeylere yorum yapmıyorum. Bir belediye başkanı seçildiği andan itibaren sadece işini yapmalı” yanıtını verdi. Adaylıkla ilgili tartışmalara kapıyı tamamen kapatmadığı görülen Yavaş’ın bu gündemden kendisini uzak tutmaya çalıştığı dikkat çekiyor. Yavaş’ın doğru zamanda, kamuoyunun da baskısıyla adaylığa yönelik hamle yapma olasılığı yüksek.

Ekrem İmamoğlu

Cumhurbaşkanlığı adaylığı için konuşulan İmamoğlu, Yavaş’ın aksine siyasi polemiklere girmekten çekinmiyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yla sık sık tartışmalara giren İmamoğlu, yeri geldiğinde Erdoğan’ı da hedef alıyor. Ancak İmamoğlu’nun kriz döneminde ulaşıma zam yapması eksi puan olarak görüldü. İBB Başkanı, “Aday olmayı düşünüyor musunuz?” sorusuna son olarak, “Benim adayım Kılıçdaroğlu’dur” yanıtını verdi. Kamuoyu anketlerine göre İmamoğlu’nun kazanma ihtimali yüksek. Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu’ya yönelik ziyaretlerde bulunan, miting benzeri toplantılar düzenleyen İmamoğlu’nun adaylık için tüm şartları zorladığı kulislerde konuşuluyor.

Abdullah Gül

Bu isimler dışında çeşitli alternatifler de kamuoyunun gündeminde sıkça tartışılıyor. Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül o isimlerden birisi. Gül’ün adaylığı 2018’deki seçimlerde de gündeme geldi. Akşener’in ortak aday önerisine sıcak bakmaması üzerine bu teklif rafa kaldırıldı. Son dönemlerde Gül’e yakın isimlerin yeniden nabız yokladığı dikkat çekiyor. Örneğin gazeteci Fehmi Koru, 28 Mart’taki “Altı liderin buluştukları masada bir eksiklik vardı…” başlıklı yazısında, “Muhafet cephesinin buluşmaları ardından yayınlanan açıklamaların hedef kitleyi etkilemesi için bir arada bulundukları masanın takviye edilmesi gerekiyor” diye yazdı. Koru’nun bu yazısı, Gül’ün de bir şekilde 6’lı masaya dahil olma isteği olarak yorumlandı.

Paylaşın

Altı Muhalefet Partisi Yol Haritası İçin Komisyon Kurdu

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi, genel başkanlarının güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş hedefine yönelik çalışmayı yapacak komisyon kurulması kararının ardından 6 parti yetkililerinin yer aldığı çalışma grubu oluşturuldu.

Euronews’in edindiği bilgilere göre, sürecin yol haritasını belirleyecek komisyonda, CHP adına Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, İYİ Parti adına Seçim İşleri Başkanı Şenol Sunat, Saadet Partisi adına Seçim İşleri Başkanı Bülent Kaya, Demokrat Parti adına Genel Sekreter Serhan Yücel, DEVA Partisi adına Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu ve Gelecek Partisi adına İnsan Hakları Başkanı Serap Yazıcı yer alıyor.

Komisyonun çalışması

Çalışma kapsamında öncelikle her parti Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş sürecine ilişkin kendi yol haritasını belirleyecek. Daha sonra 6 parti yetkilisinden oluşan komisyon bir araya gelerek geçiş sürecinin hangi dönemi ihtiva edeceğini istişare edecek, parlamenter sisteme geçiş sürecinde yapılması gerekli anayasal ve yasal düzenlemeleri masaya yatıracak.

Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri ile kabineyle çalışma şeklini de ele alacak komisyon, Meclis İçtüzüğü, Siyasi Partiler ve Siyasi Etik kanunlarını çalışacak.

24 Nisan’da bir araya gelecekler

Altı muhalefet partisi lideri Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın ev sahipliğinde 24 Nisan’da yeniden bir araya gelecek. Altı muhalefet partisi lideri, son olarak DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ev sahipliğinde bir araya gelmişlerdi. Son toplantı sonrası yapılan açıklamada, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme vurgu yapılmış ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş sürecinin yol haritası kapsamında bir çalışma grubu oluşturdukları bilgisi verilmişti.

Paylaşın

Muhalefette ‘Cumhurbaşkanı Adayının Açıklanması Gerektiği’ Konuşuluyor

‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ için birlikte ilerleyen altı muhalefet partisinde bugünlerde, seçime yaklaşık bir yıl kaldığına dikkat çekilerek, “cumhurbaşkanı adayının açıklanması gerektiği” değerlendirmeleri yapılıyor.

Cumhuriyet’ten Selda Güneysu’nun haberine göre; iktidar kanadı, muhalefet blokuna “Henüz adayınız bile yok” eleştirilerini getirirken muhalefette de “2023’te cumhurbaşkanı adayının kim olacağına yönelik görüşmelerin hızlandığı” belirtiliyor. AKP ve MHP’nin hazırladığı ve Meclis’te kabul edilen Seçim Yasası’nı “tuzak” olarak değerlendiren muhalefet kanadında, “İktidarın her türlü hamlesine karşı elimiz güçlenmeli. Artık cumhurbaşkanı adayı kamuoyuna açıklanmalı, Erdoğan karşısında sahada olmalı ve halka projelerini anlatmalı” değerlendirmeleri yapılıyor.

Özellikle muhalefetin üzerinde çalıştığı “güçlendirilmiş parlamenter sistem ile neyin amaçlandığı, neden cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşı çıkıldığı, tarafsız cumhurbaşkanlığının önemi” gibi konuların muhalefet açısından “kritik olduğu” belirtiliyor. Bu konuların artık bizzat cumhurbaşkanı adayınca anlatılması gerektiğine de işaret ediliyor. Seçime yaklaşık bir yıl kaldığına dikkat çekilerek, “Cumhurbaşkanı adayı ile ilgili süreç hızlanmalı. Çünkü muhalefet partilerinin bir araya gelmesi, üzerinde uzlaşılan bir adayın belirlenmesi zaten başlı başına bir süreç olacak. Adayın en kısa sürede sahaya inebilmesi için görüşmelerin bir an önce başlaması gerekiyor” yorumları yapılıyor.

Altı lider ’24 Nisan’da tekrar bir araya geliyor!

Öte yandan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın ev sahipliğinde 24 Nisan’da yeniden bir araya gelecek.

Altı muhalefet partisi lideri, son olarak DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ev sahipliğinde bir araya gelmişlerdi. Son toplantı sonrası yapılan açıklamada, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme vurgu yapılmış ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş sürecinin yol haritası kapsamında bir çalışma grubu oluşturdukları bilgisi verilmişti. Ayrıca, “Birlikteliğimizi bozmayı amaçlayan seçim kanunu teklifi üzerinde görüş alışverişinde bulunduk” denilmişti. Toplantıda derinleşen ekonomik kriz de ele alınmıştı.

Paylaşın

Altı Lider ’24 Nisan’da Tekrar Bir Araya Geliyor!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın ev sahipliğinde 24 Nisan’da yeniden bir araya gelecek.

Haber Merkezi / Altı muhalefet partisi lideri, son olarak DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ev sahipliğinde bir araya gelmişlerdi. Son toplantı sonrası yapılan açıklamada, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme vurgu yapılmış ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş sürecinin yol haritası kapsamında bir çalışma grubu oluşturdukları bilgisi verilmişti.

Ayrıca, “Birlikteliğimizi bozmayı amaçlayan seçim kanunu teklifi üzerinde görüş alışverişinde bulunduk” denildi. Toplantıda derinleşen ekonomik kriz de ele alınmıştı. Babacan’ın ev sahipliğinde yapılan toplantı sonrası yapılan ortak açıklamanın tam metni şöyle:

“Toplumu en geniş yelpazede temsil eden altı siyasi parti olarak bizler, Türkiye siyasi tarihinde benzeri olmayan bir iş birliği bilinciyle, kutuplaşma yerine istişare ve uzlaşmayı esas alarak “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Geçiş” konusunda tam bir mutabakata varmış ve ortak mutabakat metnimizi 28 Şubat’ta milletimizle paylaşmıştık.

‘Yarının Türkiyesi’ni inşa etmek üzere 12 Şubat tarihindeki toplantımızda kararlaştırdığımız iş birliği alanlarını değerlendirmek ve ilerletmek amacıyla bugün tekrar bir araya geldik.

Öncelikle Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş sürecinin yol haritası kapsamında bir çalışma grubu oluşturduk.

Geçtiğimiz ay içinde yaşanan siyasi gelişmeleri değerlendirdik ve bu bağlamda birlikteliğimizi bozmayı amaçlayan seçim kanunu teklifi üzerinde görüş alışverişinde bulunduk.

Milletimizin bilmesini isteriz ki, demokratik ilkelere dayanan birlikteliğimiz bu gibi siyasi mühendislik çabalarından etkilenmeyecektir. İş birliğimizi uyum içinde sürdürmeye kararlıyız.

Öte yandan hangi şartlarda olursa olsun, milli iradeyi parlamentoya tam olarak yansıtmak üzere seçim güvenliğini sağlamak amacıyla bir çalışma daha grubu oluşturduk.

Bugün ülkemizin içinde bulunduğu derin ekonomik krizi de değerlendirdik.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle beraber uygulamaya konulan akıldan, bilimden, gerçeklikten ve istişare kültüründen kopuk keyfi politikalar ağır bir hayat pahalılığına, işsizliğe ve yoksulluğa yol açmış, ekonomik kırılganlıklar ciddi biçimde artmıştır.

Bu konularla birlikte derin bir uluslararası krize yol açan Rusya-Ukrayna savaşını da ele aldık. Rusya Federasyonu’nun uluslararası hukuku ihlal ederek Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saldırması ile bölgemizde istikrar ve barış tehdit altına girmiştir. Bu kriz bize akılcı, tutarlı ve ülkemizin orta ve uzun vadeli stratejik menfaatlerini dikkate alan bir dış politikanın önemini bir kere daha göstermiştir.

Buradan tüm vatandaşlarımıza seslenmek istiyoruz; bizler Türkiye’yi karanlık günlerden çıkartma kararlılığı içerisindeyiz. Umutlarımız ve geleceğe olan inancımız, Türkiye’nin sorunlarından çok daha büyüktür.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem mutabakat metnimiz ve sürdürdüğümüz iş birliği, milletimizin geleceğe dair umudunu ve inancını artırmıştır.

Hedefimiz istişare ile derin sorunlarımıza son vermek ve her bir vatandaşımızı insan onuruna yaraşır bir yaşam ve refah standardına kavuşturmaktır.

İktidarın ayrıştırma ve kutuplaştırma politikalarının tam tersine, birlik ve uzlaşı ile çalışmalarımıza devam edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.”

Paylaşın

Altı Liderin Buluşmasında Neler Konuşuldu, Hangi Kararlar Alındı?

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ev sahipliğinde, ikinci kez akşam yemeğinde buluşan 6 muhalefet partisi liderinin 5 saat süren toplantısında, iktidarın Meclis gündemine getirdiği “Seçim Yasası” eleştiri konusu olurken, parlamenter sisteme geçişin yol haritası ve seçim güvenliğinin sağlanması konularında iki komisyon kurulması kararlaştırıldı.

Toplantı sonrasında yapılan açıklamada olduğu gibi liderler, iktidarın Seçim Yasası değişikliğini “siyasi mühendislik ve birliklerini bozmaya yönelik” bir girişim olarak nitelendirirken, parti yöneticileri görüşmeyi, “Liderler çok keyifli ayrıldılar. Bu teklif, safların daha da sıkılaşmasına yol açtı” sözleriyle değerlendirildi.

Seçim Yasası’na karşı ‘birliktelik’ vurgusu

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, dün akşam Ali Babacan’ın ev sahipliğinde DEVA Partisi Genel Merkezi’nde akşam yemeğinde bir araya geldi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın, hafta içinde liderlere yaptığı ziyaret doğrultusunda toplantı gündemi, parlamenter sisteme geçişin ilke ve yol haritası, olası seçim ittifakının ilkeleri ve seçimin kazanılması halinde izlenecek politikalar olarak belirlenmişti.

Ancak AKP ve MHP’nin hazırladığı ve bu hafta TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi planlanan “Seçim Yasası” değişikliği, masanın önemli gündem konularından birisi oldu. Kulislere yansıyan bilgilere göre, sandık kurulu başkan ve üyelerinin oluşumda değişikliğe gidilmesi, ittifak partilerinin milletvekillerinin hesaplanmasındaki yöntem değişikliği gibi maddeler “6’lı masayı dağıtmaya dönük hamle” olduğu yorumu yapıldı.

Bu girişimler karşısında demokrasiyi savunan siyasi partilerin daha “güçlü” bir şekilde birlikte hareket etme konusunda “kararlılık” sergilemesi gerektiği ifade edildi. Bu tutum, toplantıdan sonra yapılan yazılı açıklamaya, “Demokratik ilkelere dayanan birlikteliğimiz bu gibi siyasi mühendislik çabalarından etkilenmeyecektir. İş birliğimizi uyum içinde sürdürmeye kararlıyız” ifadeleriyle yansıdı.

‘Safları daha da sıkılaştırdı’

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre görüşmeye ilişkin değerlendirmede bulunan bir parti yöneticisi, iktidarın, iktidarın 6’lı masayı dağıtma amacıyla bu teklifi getirdiğini, ancak tam tersi bir sonuç doğuracağına işaret etti:

“Liderler görüşmeden son derece keyifli ayrıldı, samimi bir havada görüşme yapıldı ve en önemlisi iktidara, “ne yaparsanız yapın, bu masayı dağıtamayacaksınız, mesajı verildi. Bu girişimler karşısında muhalefet, bu olayı satranç gibi değerlendirip, adımlarını ona göre atacaktır. Bu teklif, safların daha da sıkılaşmasına yol açtı.”

Kulislere yansıyan bilgilere göre liderler, Seçim Yasası henüz Meclis’ten geçmediği ve nasıl geçeceği bilinmediği için, iktidarın bu hamlesine karşı atılabilecek adımların, yasanın çıkmasından sonraki toplantılarda ele alınabileceği değerlendirmesi yaptı. Erken seçim olasılığının göz ardı edilmemesi gerektiği, bu nedenle de Seçim Yasası değişikliğinin hiç uygulanmayabileceği de güçlü olasılık olarak değerlendirildi.

Seçim güvenliği için ortak komisyon

Seçim Yasası ile özellikle sandık kurullarının oluşumunda değişikliğe gidilmesi nedeniyle liderler, “seçim güvenliğini” öncelikli konular arasına aldı ve seçim güvenliği konusunda ortak çalışma yapılması için 6 parti temsilcisinden oluşan bir komisyon kurulması benimsendi.

Bu kapsamda, siyasi partilerin, teşkilat, seçim ve bilişimden sorumlu genel başkan yardımcılarının bu komisyonda görev alması kararlaştırıldı. Seçim güvenliğine dönük teknik çalışmayı yürütecek olan komisyon, sandık kurullarında eksiksiz görev alınması, avukatların ortak havuzda toplanarak, seçime yönelik kuşkulu işlemlere müdahale etmesi, seçimlere yönelik dijital altyapının güçlendirilmesi konularında çalışma yapacak.

Geçiş süreci tanımlanacak, takvim belirlenecek

Toplantıda en önemli gündem maddesi ise parlamenter sisteme geçiş sürecinin ilke ve yol haritasının belirlenmesi başlığı oldu. Bu konuda da yine 6 partinin temsilcilerinden oluşan bir komisyon kurulması ve hafta içinde de üyelerinin belirlenmesi kararlaştırıldı.

Edinilen bilgiye göre komisyon, geçiş sürecini tanımlayacak, seçimden sonra parlamenter sisteme geçiş takviminin yanı sıra, yasa ve anayasalarda yapılması gereken değişiklikler üzerinde çalışacak.

Cumhurbaşkanının seçildikten sonra, parlamenter sisteme geçene kadar yetkilerini nasıl kullanacağı, bakanlar kurulunun yetkilerinin nasıl düzenleneceği konularını da çalışarak, hazırladıkları taslakları liderlere sunacak. Geçiş sürecinde uzlaşılması halinde, liderlerin “ittifak” için masaya oturmaları bekleniyor.

İttifak ve adaylık konuşulmadı

Kulislere yansıyan bilgilere göre “olası ittifakın ilkelerinin görüşülmesi” gündemde olmasına karşın, toplantıda bu konu ele alınmadı.

12 Şubat’ta yapılan toplantıda Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun önerisi doğrultusunda ittifak konusunun gündeme alındığına işaret eden kaynaklar, ancak hem Seçim Yasası’nın Meclis’ten geçmemesi, hem de önceliğin “geçiş süreci”ne verilmesi nedeniyle bu konuya değinilmediğini ifade ettiler. Cumhurbaşkanı adaylığı konusunun ise seçim süreci yaklaştığında ele alınabileceği ifade ediliyor.

Üçüncü buluşma Nisan’ın son haftasında

Toplantıda kesin bir tarih belirlenmemekle birlikte 6 muhalefet partisinin Nisan ayının son haftasında, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın ev sahipliğinde buluşması kararlaştırıldı. Liderler daha sonra sırasıyla Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi liderlerinin ev sahipliğinde buluşacak.

Paylaşın

Altı Muhalefet Partisi Anlaştı: Tek Aday, İlk Tur

Muhalefetin cumhurbaşkanı adaylığı konusunda önemli gelişmeler yaşanıyor. 2023’te gerçekleşmesi beklenen seçimler için ‘güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş’ konusunda mutabakat metni imzalayan 6 muhalefet partisi, yol haritasını belirledi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ev sahipliğinde, altı muhalefet lideri dün ikinci kez bir araya geldi. Ana gündemin ‘güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş’ olarak belirlendiği toplantıda, cumhurbaşkanlığı da seçimi de ele alındı.

Halk TV yazarı Fikret Bila, ‘Tek aday ilk tur’ başlıklı bugünkü yazısında , altı muhalefet liderinin hedefinin hem cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak hem de Meclis’te anayasayı en azından referanduma götürerek değiştirebilecek sandalye çoğunluğuna ulaşmak olduğuna işaret ederek, son gelişmelere ilişkin şunları aktardı:

“Bu amaçla altı lider, cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak için ‘tek aday, ilk tur’ formülünde uzlaşmış durumda. Millet İttifakı içinde yer alan ve alması muhtemel altı parti ortak bir aday çıkaracak ve cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda kazanılması için birlikte çaba gösterecek. HDP de ortak tek aday ve ilk tur formülünü destekliyor. Tek koşulu ilkeler üzerinde Millet İttifakı’yla uzlaşma sağlanması.”

Sağda 3. ittifak gündemde

Hükümetin hazırladığı seçim kanunu teklifinin amacının, Millet İttifakı ile birlikte hareket eden sağ partilerin üçüncü bir ittifak kurmalarını teşvik etmek olduğunu vurgulayan Bila, “Ancak iktidarın evde yaptığı bu hesabın çarşıya uyması çok zor” değerlendirmesini yaptı.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Altı Partiden Açıklama: İş Birliğimizi Sürdürmeye Kararlıyız

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın daveti üzerine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın DEVA Partisi Genel Merkezinde dün buluştu.

Bir araya gelen altı muhalefet partisi toplantılarının ardından ortak yazılı açıklama yaptı. Ortak açıklamada, yine Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme vurgu yapıldı ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş sürecinin yol haritası kapsamında bir çalışma grubu oluşturdukları bilgisi verildi.

Ayrıca, “Birlikteliğimizi bozmayı amaçlayan seçim kanunu teklifi üzerinde görüş alışverişinde bulunduk” denildi. Toplantıda derinleşen ekonomik kriz de ele alındı.

Ortak açıklamanın tam metni şöyle:

“Toplumu en geniş yelpazede temsil eden altı siyasi parti olarak bizler, Türkiye siyasi tarihinde benzeri olmayan bir iş birliği bilinciyle, kutuplaşma yerine istişare ve uzlaşmayı esas alarak “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Geçiş” konusunda tam bir mutabakata varmış ve ortak mutabakat metnimizi 28 Şubat’ta milletimizle paylaşmıştık.

‘Yarının Türkiyesi’ni inşa etmek üzere 12 Şubat tarihindeki toplantımızda kararlaştırdığımız iş birliği alanlarını değerlendirmek ve ilerletmek amacıyla bugün tekrar bir araya geldik.

Öncelikle Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş sürecinin yol haritası kapsamında bir çalışma grubu oluşturduk.

Geçtiğimiz ay içinde yaşanan siyasi gelişmeleri değerlendirdik ve bu bağlamda birlikteliğimizi bozmayı amaçlayan seçim kanunu teklifi üzerinde görüş alışverişinde bulunduk.

Milletimizin bilmesini isteriz ki, demokratik ilkelere dayanan birlikteliğimiz bu gibi siyasi mühendislik çabalarından etkilenmeyecektir. İş birliğimizi uyum içinde sürdürmeye kararlıyız.

Öte yandan hangi şartlarda olursa olsun, milli iradeyi parlamentoya tam olarak yansıtmak üzere seçim güvenliğini sağlamak amacıyla bir çalışma daha grubu oluşturduk.

Bugün ülkemizin içinde bulunduğu derin ekonomik krizi de değerlendirdik.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle beraber uygulamaya konulan akıldan, bilimden, gerçeklikten ve istişare kültüründen kopuk keyfi politikalar ağır bir hayat pahalılığına, işsizliğe ve yoksulluğa yol açmış, ekonomik kırılganlıklar ciddi biçimde artmıştır.

Bu konularla birlikte derin bir uluslararası krize yol açan Rusya-Ukrayna savaşını da ele aldık. Rusya Federasyonu’nun uluslararası hukuku ihlal ederek Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saldırması ile bölgemizde istikrar ve barış tehdit altına girmiştir. Bu kriz bize akılcı, tutarlı ve ülkemizin orta ve uzun vadeli stratejik menfaatlerini dikkate alan bir dış politikanın önemini bir kere daha göstermiştir.

Buradan tüm vatandaşlarımıza seslenmek istiyoruz; bizler Türkiye’yi karanlık günlerden çıkartma kararlılığı içerisindeyiz. Umutlarımız ve geleceğe olan inancımız, Türkiye’nin sorunlarından çok daha büyüktür.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem mutabakat metnimiz ve sürdürdüğümüz iş birliği, milletimizin geleceğe dair umudunu ve inancını artırmıştır.

Hedefimiz istişare ile derin sorunlarımıza son vermek ve her bir vatandaşımızı insan onuruna yaraşır bir yaşam ve refah standardına kavuşturmaktır.

İktidarın ayrıştırma ve kutuplaştırma politikalarının tam tersine, birlik ve uzlaşı ile çalışmalarımıza devam edeceğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.”

Paylaşın

Altı Genel Başkanın Gündemi: Ekonomik Söylemde Birliktelik

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çalışmasını tamamlayan ve ortak metne imza atan 6 muhalefet partisinin lideri, bir aylık aranın yeniden bir araya geliyor. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ev sahipliğinde Pazar akşamı düzenlenecek çalışma yemeğinde konuşulacak konular merak konusu olurken, gözler bir yandan da buluşma sonrasında yapılacak açıklamaya çevrildi.

DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün haberine göre; Toplantıda AKP ve MHP’nin Seçim Yasası teklifinin gündeme geleceğine dair yorumlar yapılsa da, muhalefet partilerinin yetkilileri bu konunun kapsamlı bir şekilde gündeme gelmeyeceğini belirtiyor. Yetkililerin bu konudaki gerekçesi ise, teklifin henüz TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilip yasalaşmamış olması.

“İttifak, en fazla iki partiden oluşabilir diyebilirler”

DEVA Partisi Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin, yasanın görüşmeleri sırasında TBMM Genel Kurulu’nda değişiklikler olabileceğini bu nedenle de toplantıda bu konunun kapsamlı bir şekilde gündeme gelmesinin beklenmediğini söyledi. Seçim Yasası teklifinin 6’lı masayı etkileyecek bir yanı olmadığını ifade eden Şahin, “Resmi Gazete’de yayınlanmadan onun değerlendirmesi liderler tarafından yapılmaz” dedi. Teklifin bir buçuk senedir görüşmelerinin sürdüğünü hatırlatan Şahin, “Örneğin komisyonda değişikliklere uğradı. Bir buçuk senedir bunu öngörmemişler miydi? Mayınlı bir iki konu var. Onlarda da değişiklik olabilir. Mesela, ‘İttifak en fazla iki partiden oluşabilir’ diyebilirler” ifadesini kullandı.

Söylem birlikteliği için iş birliği

Toplantının gündem maddeleri arasında ittifakın ilke ve esasları ile seçim süreci ve sandık güvenliği bulunuyor. Bununla birlikte vatandaşı doğrudan ilgilendiren konularda da yürütülecek iş birlikleri de toplantının gündem maddeleri arasında bulunuyor. Partilerin ekonomik programları ve vaatlerini vatandaşa anlatırken, temel konularda söylem birlikteliği yakalanması adına kurulacak iş birliği için bir yol haritası oluşturması da bekleniyor.

“Öncelikli gündemimiz, yangın yerine dönen ekonomi”

DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin, toplantıda gündem maddelerine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Şahin, “En başta ekonomide yaşananlar, kur korumalı mevduat uygulamasının ülkeye kaybettirdikleri, Ramazan sofralarındaki pahalılık, Rusya-Ukrayna krizi, NATO görüşmeleri mutlaka değerlendirilir” dedi. Olası bir ittifak halinde ilkeler ve değerlerin ne olacağı konusunu gündemlerine aldıklarını belirten Şahin, her partinin öncelikleri olacağını ama ağırlıklı olarak Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’le ilgili geçiş sürecinin yol haritasını konuşacaklarını söyledi.

Şahin, “Bizim için öncelik, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş sürecinde yol haritası, bununla ilgili hangi adımlar atılacak, yürütmede Cumhurbaşkanının yetkileri nasıl kullanılacak gibi konular ve bununla birlikte, yangın yerine dönen ekonomi” ifadesini kullandı. Toplantı sonrasında bir ortak metin de paylaşılacağını kaydeden Şahin, ortak metinde bundan sonraki süreç içerisinde seçim ve seçim güvenliğine yapılabilecek iş birliği esaslarının yer almasının beklendiğini kaydetti.

Enginyurt: Vaatlerimizi masaya yatıracağız

Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Cemal Enginyurt’un verdiği bilgiye göre de liderler, Pazar günü vatandaşa yönelik seçim vaatlerini masaya yatıracak. Enginyurt, “Bu toplantılar artık Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem toplantısı olmaktan çıkacak. Topluma ne anlatacağımızın konuşulacağı toplantılar olacak” ifadesini kullandı. İşsizlik ve yoksulluğun giderek arttığını belirten Enginyurt, “Biz kendi adımıza millete olan vaatlerimizi masaya yatıracağız ve bunları nasıl anlatacağımızı planlayacağız” dedi.

Pazar günü bu iş birliğinin yol haritasının çizilmesini beklediklerini ifade eden Enginyurt, Millet İttifakı ile ilgili de dikkat çekici ifadeler kullandı. CHP’nin ittifakın ana merkezi olduğunu belirten Enginyurt, “6 partinin kurmuş olduğu bu ittifak Türk milletine umut olmuştur. CHP, bu birlikteliğin ana vagon görevini görmektedir” dedi. İttifakın bozulmaması gerektiğini kaydeden Enginyurt, “Bu ittifakı bozacak olan bedelini çok ağır öder. Bu ittifakı bozmaya, millete zulmetmeye kimsenin hakkı yoktur” diye konuştu.

Yamalı: Geçiş sürecidir, ilkelerle ilgili konudur

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nedim Yamalı da Millet İttifakı’nın yerel seçimlerdeki başarısına dikkat çekerek, ittifakı başarılı bulduklarını ve iş birliği yollarının araştırılmasını istediklerini söyledi. 28 Şubat’ta yapılan toplantının öncesinde açıklanan sonuç bildirgesini hatırlatan Yamalı, iş birliği içinde bulunan partilerin sağlıklı bir ittifak oluşturabilme çabası göstermesi konusunda karar aldığını vurguladı. Bu kapsamda her ay toplantı yapılmasının kararlaştırıldığını da hatırlatan Yamalı, “Bu bir geçiş sürecidir, ilkelerle ilgili konudur” dedi.

“Ekonominin yol haritası gündeme gelebilir”

Toplantıda “popüler siyasi konuların” gündeme geleceğini kaydeden Yamalı, ittifak ile ilgili “Genel seçimler için de daha da genişletilmesi, içinin daha da doldurulması ve her kesimi kuşatır hale gelmesini ve sadece bir seçim ittifakı ile sınırlı kalmamasını istiyoruz” ifadesini kullandı. Yamalı, seçim sonucunu da yönetecek bir süreç için programların şimdiden çalışılmasını istediklerini kaydetti. Gündem maddeleri ile ilgili “Ekonominin yol haritası, anayasa değişiklikleri için yol haritası, adalet ve yargı konuları ile ilgili çalışmalar gündeme gelebilir” diyen Yamalı, toplantıda çalışma gruplarının da oluşturulabileceğine dikkat çekti.

Paylaşın

Altı Muhalefet Partisinin Liderleri Ortak Mutabakatı İmzaladı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), DEVA Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin “Yarının Türkiyesi için Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” sunumu ve imza töreni Ankara Bilkent Otel’deki Sakarya Salonu’nda yapıldı.

Törene; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu katıldı.

Salonda, sadece Türk bayrakları ile Cumhuriyetin Kurucu Önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün posterleri yer aldı. Sahnedeki ekranda; “Yarının Türkiye’si için… Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” yazılarının altında TBMM silueti yansıtıldı.

Altı siyasi partinin genel başkanı, önde gelen sivil toplum örgütleri. sendikalar, dernekler, hukuk alanındaki akademisyenler ve çok sayıda gazetecinin katıldığı toplantının sunuculuğunu Tuluhan Tekelioğlu üstlendi. Tuluhan Tekelioğlu’nun açılışı yapmasının ardından sırasıyla Kılıçdaroğlu, Babacan, Uysal, Davutoğlu, Akşener ve Karamollaoğlu’nun isimlerini anons etti.

Altı parti lideri, anonsla eş zamanlı salona giriş yaptı ve ön sıradaki yerlerine oturdu. Açılışın ardından salondaki ekrana altı liderin güçlendirilmiş parlamenter sistem hakkında daha önce yaptıkları açıklamalardan görüntülere yer verildi. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının anısına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı, İstiklal Marşı okundu.

“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni” sunumunu; CHP Hukuk Politikalarından Sorumlu Genel Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Demokrat Parti Hukuk ve Adaletten Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp, Gelecek Partisi Seçim ve Hukuk İşleri Başkanı Ayhan Sefer Üstün, İYİ Parti Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Bahadır Erdem, Saadet Partisi Seçim İşleri Başkanı Bülent Kaya yaptı. Sunum, altı partinin isim sıralamasına göre yapıldı.

CHP

Giriş, yasama, yürütme, yargı ve demokratik sistem olmak üzere beş ana başlıktan oluşan ve altı partinin isim sıralamasına göre altı Genel Başkan Yardımcısı tarafından yapılan sunumda ilk sözü alan Cumhuriyet Halk Partisi Hukuk Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek şöyle konuştu:

Sayın Genel Başkanlarımız, çok değerli konuklar, ekranları başında Yarının Türkiye’sine doğru atılan bu büyük adıma tanıklık eden saygıdeğer yurttaşlarımız; sizleri saygıyla selamlıyorum, bu tarihî toplantıya hoş geldiniz.

Toplumu en geniş yelpazede temsil eden altı siyasi parti olarak bizler, Türkiye’nin yıllardır görmeyi umut ettiği tarihî bir çalışma için bir araya geldik.

Yarının Türkiye’sini inşa etmek için hazırladığımız Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni üzerinde, demokrasinin temel ilkeleri olan istişareyi ve uzlaşmayı esas alan yoğun bir çalışma gerçekleştirdik.

Bilindiği üzere Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine 16 Nisan 2017 referandumu ile geçilmiştir. Türkiye siyasi tarihinin en önemli anayasa değişikliklerinden biri olmasına rağmen referandum süreci, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hal şartlarında gerçekleşmiştir.

Bu dönemde demokrasinin asli gereği olan çoğulculuk ve uzlaşma ilkeleri yok sayılmış, anayasa değişikliği geniş toplum kesimleriyle, siyasi partilerle, sivil toplum kuruluşlarıyla, üniversitelerin anayasa kürsüleriyle ve barolarla müzakere edilmemiştir.

İki partinin genel başkanının belirlediği dar bir komisyon tarafından hazırlanan bu anayasa değişikliği, demokratik bir biçimde müzakere edilmeden, komisyonda ve Genel Kurul’da 41 gün gibi kısa bir sürede kabul edilmiştir.

Devletin tüm imkanları “Evet” kampanyası için seferber edilmiş, muhalefet partileri ile sivil toplum örgütlerinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakları bile kısıtlanmıştır.

Değerli Konuklar,

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Neden Yanlıştır?

Bu sistem, yönetimde kişiselliğe ve keyfiliğe yol açmış; Cumhurbaşkanı’na yasama, yürütme ve yargıyı güdümü altına almasını sağlayan çok geniş ve denetimsiz yetkiler tanıyarak otoriter bir yönetim yaratmıştır.

Bizler, anayasal devlet anlayışına aykırı, demokratik hukuk devletini temelinden zedeleyen ve egemenliği şahsileştiren bu sisteme karşı çıkıyoruz.

Çünkü bu sistemde, Anayasa’daki tarafsızlık yeminine rağmen, parti genel başkanlığı ile devlet ve hükümet başkanlığı tek kişinin şahsında birleşmiş; partili Cumhurbaşkanı, ülkenin sorunlarını daha da derinleştirmiştir.

Meclis’in yasama yetkisi yürütme ile paylaşılırken, denetim yetkisi ise işlevsiz hale getirilmiştir. Yüce Meclis’in millet adına kullandığı devredilemez bütçe hakkı dahi ortadan kaldırılmıştır.

Hakimler ve Savcılar Kurulu, Cumhurbaşkanı’na tanınan doğrudan ve dolaylı atama yetkileriyle, yürütmenin vesayeti altına girmiş, partili Cumhurbaşkanı bağımsız ve tarafsız yargıyı yok etmiştir.

Anayasa Mahkemesi’nin iktidarın baskı ve tehdidi altında olması ve üyelerinin neredeyse tamamının Cumhurbaşkanı tarafından atanması, Yüksek Mahkeme’nin bağımsızlığını ve tarafsızlığını zedelemiştir.

Değerli Konuklar,

Bu noktada özenle altını çizmek istediğimiz husus şudur ki bizler, geçmişin dar kalıplarını da reddediyoruz. Geçmişin tecrübelerinden istifade ederek, geçmiş uygulamaların ortaya çıkardığı demokrasi sorunlarına ve vesayetçi uygulamalara bir daha imkan vermeyecek yeni bir sistemi inşa etme kararlılığındayız.

Bu, yeni bir başlangıçtır.

İşte bu inançla, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerimizle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini sona erdirirken geçmişe dönmüyor, Türkiye Cumhuriyeti’nin köklü devlet ve Cumhuriyet tecrübesini demokrasi ile taçlandırmayı hedefliyoruz.

Değerli Konuklar,

Ülkemizin neden Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme ihtiyacı var?

Çünkü ülkemiz, Cumhuriyet tarihinin en derin siyasi ve ekonomik krizlerinden birini yaşamaktadır.

Bu krizin en önemli sebebi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altındaki keyfî ve kural tanımaz sistemsizlik ve yozlaşmış iktidardır.

Bizler, altı siyasi parti olarak, dünyanın ve ülkemizin demokrasi tecrübeleri ışığında, adaleti tesis etmek, farklılıklarımızı zenginlik kabul ederek bir arada özgürce yaşamak, toplumsal huzuru ve barışı sağlamak, tüm vatandaşların insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesini güvence altına almak, çoğulcu ve demokratik bir Türkiye’yi inşa etmek ve gelecek nesillere de bu değerleri miras bırakmak için bir araya geldik.

Söz veriyoruz: Hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı esasına dayanan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde, temel hak ve özgürlüklerin tamamını ve kurumsal kültürün hakimiyetini güvence altına alacağız.

Değerli Konuklar,

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; düşüncelerin özgürce ifade edildiği, din ve vicdan özgürlüğünün, basın özgürlüğünün, kadın haklarının, çocuk haklarının, çevre haklarının tam anlamıyla korunduğu özgürlükçü bir sistemdir.

Bu sistem, devletin tüm kurumlarının hiçbir ayrım yapmaksızın tüm vatandaşlarına eşit mesafede olduğu çoğulcu bir sistemdir.

Bu sistem, kamu yönetiminde eşitlik, tarafsızlık ve liyakat ilkelerinin esas alındığı, yolsuzlukla etkin mücadele edildiği, düzenleyici ve denetleyici kurumların bağımsızlıklarının sağlandığı, üniversitelerin özgürleştiği bir sistemdir.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, şeffaf ve hesap verebilir bir sistemdir. Bu sistemde siyasi makamların millete hizmetten başka hiçbir amacı olmayacaktır. Bunun güvencesi de hazırlayacağımız Siyasi Etik Kanunu’dur.

Değerli Konuklar, saygıdeğer yurttaşlarımız; sonuç olarak bizler, ortak idealimiz olan Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi, milletimize ve gelecek nesillere barış ve huzur getirmesi inancıyla hayata geçirmeyi taahhüt ediyoruz.

Saygılarımla arz ederim.

DEVA Partisi

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni Sunumunda ikinci olarak söz alan Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu şöyle konuştu:

Sayın Genel Başkanlarımız, çok Kıymetli konuklar, yarının Türkiye’si için gerçekleştirdiğimiz bu tarihî anın coşkusunu bizlerle paylaşan aziz milletimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile katılımcı, özgürlükçü ve çoğulcu demokrasinin gereklerine uygun, kuvvetler ayrılığı ilkesi ile etkin denge ve denetleme mekanizmalarına dayanan bir hükümet sistemi modeli amaçlıyoruz.

Hükümet sistemimizde, temsilde adalet ile yönetimde istikrar ilkelerini eşit şekilde esas almaktayız.

Meclis’i güçlendirirken hükümeti zayıflatmama, hükümeti güçlendirirken Meclis’i zayıflatmama kararlılığı içerisindeyiz.

Bu amaçla; öncelikle “etkili ve katılımcı bir yasama” organı öngörüyoruz.

Bu kapsamda Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemin kalbi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin temsil yeteneği arttırılacak, kanun yapma ve yürütmeyi denetleme işlevleri etkili kılınacaktır.

Böylece yasama organının daha demokratik ve daha etkili olması sağlanacaktır.

Ayrıca Meclis İçtüzüğü’nde katılımcılık ön plana çıkarılacak, siyasi partiler kanununda yapılacak değişiklikle parti içi demokrasi ilkeleri tesis edilecektir.

Seçim kanunlarında yapılacak düzenlemelerle siyasette şeffaflık ve dürüstlük güvence altına alınacaktır.

Değerli Konuklar,

Bu kapsamda ilk olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Giden Yolları Demokratikleştireceğiz.

Temsil gücünü arttırmak, temsilde adaleti ve çoğulcu demokrasiyi sağlamak amacıyla seçim barajını %3’e düşüreceğiz.

Yurt dışında mukim 6 milyondan fazla vatandaşımızın Meclis’te temsilinin sağlanabilmesi için yurt dışı seçim çevresi oluşturacağız.

Siyasi partiler ve seçim mevzuatını, Anayasamızda halihazırda yer alan “Siyasi partilerin faaliyetleri, parti içi düzenlemeleri ve çalışmaları demokrasi ilkelerine uygun olur.” kuralına uygun biçimde ve özellikle parti içi demokrasinin güçlendirilmesi amacıyla yeniden düzenleyeceğiz.

Ayrıca, siyasi partiler hakkındaki yasal mevzuat ve yaptırım hükümlerini Avrupa Konseyi standartları ışığında, çoğulcu demokrasinin güvencesini oluşturacak biçimde değiştireceğiz.

Siyasetin finansmanını şeffaflık, denetlenebilirlik ve seçim harcamalarının saydamlığı ilkeleri çerçevesinde ayrıntılı biçimde düzenleyeceğiz.

Siyasi partilere ve adaylara yapılan belirli miktarın üzerindeki bağışların ve seçim dönemlerinde yapılan tüm harcamaların kamuoyuna açıklanmasını zorunlu tutacağız.

Siyasi partiler arasında adil rekabet koşullarının sağlanması ve demokratik siyasi hayatın güçlendirilmesi amacıyla, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde en az %1 oy alan siyasi partiler hazine yardımından faydalanmaya hak kazanacaktır.

Saygıdeğer Konuklar,

Yasama organının etkinleştirilmesi amacıyla ikinci olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Katılımcılığı Arttıracağız.

Yeni bir İçtüzük hazırlayarak yasama çalışmalarının katılımcı ve şeffaf şekilde yürütülmesini sağlayacağız.

Komisyonların işleyişini, denetim mekanizmalarının etkinliğini ve muhalefetin söz hakkını demokrasinin gereklerine uygun şekilde ele alacağız.

Ayrıca yasama bağışıklığına ilişkin olarak önemli iyileştirmeler yapacağız. Bu doğrultuda yasama sorumsuzluğunun kapsamını genişletip, yasama dokunulmazlığının istisnalarını açıkça düzenleyerek, belirsizliğe ve keyfiliğe son vereceğiz.

Üçüncü olarak, Kanun Yapım Süreçlerini Demokratikleştireceğiz.

Demokrasinin özüyle bağdaşmayan torba kanun uygulamasına son vereceğiz.

Bakanlar Kurulu’nun kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini, yetki kanununa dayanması, Meclis tarafından konusu, sınırları ve süresi açıkça belirtilmesi şartıyla kabul ediyoruz.

Ancak temel hak ve özgürlüklerin ise kararnamelerle düzenlenmesine izin vermeyeceğiz.

Cumhurbaşkanı’nın, Meclis’in yasama işlevini zayıflatan veto yetkisine son vereceğiz.

Cumhurbaşkanı’nın kanun yapım süreçlerindeki yetkisini, yalnızca bir uyarı niteliği taşıyan geri gönderme yetkisi ile sınırlı tutacağız.

Yasama komisyonlarının çalışma yöntemlerini işlevsel hale getirecek tedbirler alacağız.

Kanunların müzakeresinde ve metinlerin olgunlaşmasında komisyon aşamasına ağırlık verilmesini esas alacağız.

Kanun yapım sürecinin daha nitelikli işletilmesi için ilgili sivil toplum ve meslek kuruluşlarının görüşlerine başvurulmasını sağlayacağız.

Dördüncü olarak, Meclis’in Denetim Yetkisini Güçlendireceğiz.

Şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim için hükümete hesap sorulabilmesini sağlayacak araçları arttırıp var olan araçları da daha etkili kılacağız.

Sözlü soru mekanizmasını güçlendirecek, muhataplarına cevap vermeleri için süre zorunluluğu getireceğiz.

Yazılı soru önergelerine süresi içerisinde cevap verilmemesi halinde ilgili bakana yaptırım uygulanmasını sağlayacağız.

Meclisin denetim yetkisini etkin şekilde yerine getirebilmesi amacıyla meclis soruşturması için gereken yeter sayıları düşüreceğiz.

Hükümet, Başbakan ve Bakanlar hakkında gensoru verme yetkisini tanıyacağız.

Bu hususta Hükümet ile Başbakan hakkındaki gensoruları, yapıcı/kurucu güvensizlik oyu şartına bağlayarak yürütmenin istikrarını güvence altına alacağız.

Değerli Konuklar,

Son olarak, parlamentoların tarihsel bir kazanımı olan bütçe hakkının devredilmezliği ilkesini tesis edeceğiz.

Vatandaşlarımızdan toplanan vergilerin nasıl harcandığının etkili şekilde denetlenebilmesi için Meclis’in bütçe hakkını, Meclis’in devredilemez bir yetkisi ve denetim aracı olarak düzenleyeceğiz.

Meclis bünyesinde Kesin Hesap Komisyonu kuracağız. Komisyonu’nun Başkanı ana muhalefet partisinden olacak.

Sayıştay raporlarının tamamının Kesin Hesap Komisyonu’na sunulmasını sağlayacağız.

Aziz milletimizi ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Demokrat Parti

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni Sunumunda üçüncü olarak söz alan Demokrat Parti Hukuk ve Adaletten Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp şöyle konuştu:

Sayın Genel Başkanlar, çok değerli konuklar, Yarının Türkiye’si için gerçekleştirdiğimiz bu önemli güne bizlerle birlikte tanıklık eden kıymetli vatandaşlarımız; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Yarının Türkiye’si için hazırladığımız Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde kuvvetler ayrılığı ilkesine ve etkin denge ve denetleme mekanizmalarına dayanan bir hükümet sistemi amaçlıyoruz.

Öngördüğümüz bu sistemde, millet iradesinin üstünlüğünü esas alan etkili ve katılımcı bir yasama organının yanında istikrarlı ve hesap verebilir bir yürütme organı oluşturacağız.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde yürütme organı, devletin ve milletin birliğini temsil eden, tarafsız, siyasi sorumluluğu olmayan Cumhurbaşkanı ile, yürütmenin asıl yetkili ve sorumlu kanadı olan, yasama organının içinden çıkan ve Meclis’e karşı siyasi sorumluluğu bulunan Bakanlar Kurulu’ndan müteşekkil olacaktır.

Bu sayede Cumhurbaşkanı; kendisinden beklenen uzlaştırıcı hakem rolünü üstlenebilecek, Cumhurbaşkanlığı devletin ve milletin birliğini temsil etmesi amacıyla tarafsız ve partiler üstü bir yapıya kavuşturulacaktır.

Yarının Türkiye’sinde güçsüz ve istikrarsız hükümetlere yol açma tehlikesiyle karşı karşıya kalmamak adına Başbakan, Bakanlar ve Bakanlar Kurulu güçlendirilecek, hükümet istikrarını sağlayıcı tedbirler arttırılacaktır.

Değerli Konuklar,

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de Cumhurbaşkanlığı makamının niteliğini, süresini, görev ve yetkilerini şu şekilde düzenledik:

Cumhurbaşkanı ile Meclis’in görev sürelerinin ayrıştırılması amacıyla Cumhurbaşkanı’nın görev süresini 7 yıl olarak belirleyeceğiz.

Bizler, Cumhurbaşkanı’nın hem toplumun farklı kesimleri hem de Meclis’teki partiler karşısındaki tarafsızlığını tam anlamıyla sağlayabilmesini amaçlıyoruz. Bu nedenle Cumhurbaşkanı’nın yalnızca bir dönem için seçilmesi kuralını getireceğiz.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde Cumhurbaşkanlığı makamını, milletin ve devletin birliğini temsil eden, tarafsız bir makam olarak düzenleyeceğiz. Bu noktada altını çizmek istediğim husus şudur ki Cumhurbaşkanı seçilen kişinin varsa partisi ile ilişiği kesilecek ve görevi sona eren Cumhurbaşkanı aktif siyasette bir daha görev alamayacaktır.

Devletin başı sıfatını taşıyan Cumhurbaşkanlığı temsilî görev ve yetkilere sahip bir makam olarak düzenlenecektir.

Yürütmeye dair icrai yetkiler, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne karşı siyasi sorumluluğu olan Başbakan ve Bakanlardan oluşan Bakanlar Kurulu tarafından kullanılacaktır.

Cumhurbaşkanı’nın istisnai nitelikte tek başına yapabileceği işlemler ise Anayasa’da ayrıntılı olarak düzenlenecektir.

Cumhurbaşkanı’nın icrai bir yetkiye sahip olmamasına uygun olarak görevi ile ilgili siyasi sorumsuzluğu esas alınacaktır. Bununla birlikte, Cumhurbaşkanı’nın hukuki ve cezai sorumluluğuna ilişkin esaslar, Anayasa’da düzenlenerek yargılama makamı ve usulü açıkça belirtilecektir.

Değerli Konuklar,

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de öngördüğümüz Bakanlar Kurulu’nun yapısını ise şu şekilde düzenledik:

Başbakan, parlamenter sistem gelenek ve ilkelerine uygun olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından belirlenecektir. Başbakan’ın belirlenmesi bakımından, Cumhurbaşkanı Meclis’te en çok milletvekiline sahip siyasi partiye hükümeti kurma görevini verecektir. Hükümetin Anayasa’da öngörülen sürede kurulamaması halinde bu görev, milletvekili sayısıyla doğru orantılı olarak diğer siyasi partilere sırasıyla verilecektir.

Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya ihtiyaç duyulduğu takdirde- milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olan kişiler arasından, Başbakan tarafından atanacaktır. Bakanlar Kurulu, Başbakanın başkanlığında toplanacaktır.

Yetkide ve sorumlulukta paralellik ilkesi gereğince Başbakan ve Bakanlar Kurulu Meclis’e karşı sorumlu olacaktır. Buna göre Başbakan ve Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne karşı bireysel ve kolektif olarak sorumlu tutulacaktır.

Hükümetin kurulmasını kolaylaştırmak amacıyla hükümetin kurulmasında basit çoğunluk, düşürülmesinde ise Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğu esas alınacaktır.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde Hükümete istikrar kazandırmak amacıyla gensoru ile yapıcı güvensizlik oyu birleştirilecektir. Hükümetin düşürülmesi; yeni hükümetin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üye tam sayısının salt çoğunluğuyla seçilmesi şartına bağlı olacaktır.

Böylece bir yandan hükümetin düşürülmesi zorlaştırılırken diğer yandan olası hükümet krizleri de önlenecektir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde yeni hükümetin kurulması güvence altına alınmadan mevcut hükümet düşürülemeyecektir.

Değerli Konuklar,

Yürütme başlığı altında ele aldığımız diğer bir konu ise Olağanüstü Hal Yönetimi’dir. Buna göre;

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de Cumhurbaşkanı’nın ya da Bakanlar Kurulu’nun tek başına OHAL ilan etme yetkisi olmayacaktır. Olağanüstü hal ilan etme yetkisi, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu’na ait olacaktır. Bu yetki, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayına tabi tutulacaktır.

Olağanüstü hal rejiminin istisnai niteliğinin bir gereği olarak OHAL için öngörülen süreler kısaltılacaktır.

Olağanüstü hal rejiminin keyfi bir yönetime dönüşmesine engel olmak amacıyla olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerine hukuk sistemimizde yer verilmeyecektir.

Bu kapsamda, olağanüstü halin hukuk devletinin güvenceleri çerçevesinde sürdürülmesini sağlamak üzere, Olağanüstü Hal Kanunu’nda gerekli düzenlemeler yapılacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gelecek Partisi

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni Sunumunda dördüncü olarak söz alan Gelecek Partisi Seçim ve Hukuk İşleri Başkanı Ayhan Sefer Üstün şöyle konuştu:

Sayın Genel Başkanlarımız, saygıdeğer misafirler, değerli basın mensupları, ekranları karşısında bizleri izleyen aziz milletimiz; sunumuma başlamadan önce hepinizi saygı, sevgi ve muhabbetle selamlıyorum.

Yarının Türkiye’sini inşa etmek için hazırladığımız Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in en önemli başlıklarından birisi de şüphesiz bağımsız ve tarafsız yargıdır.

Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkesi, adaletin tesisinin asgari şartı, demokratik hukuk devletinin güvencesi, hak ve özgürlüklerin teminatıdır.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde öncelikle yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlayacağız.

Yüksek yargı kurulları ile yüksek yargı organlarının bağımsızlıkları ve demokratik meşruiyetlerini güçlendireceğiz.

Bu kurullara ve organlara yürütmenin müdahalesini engelleyecek tedbirleri alacağız.

Bizler, bağımsız ve tarafsız yargı amacıyla, hazırladığımız çalışmamızı altı ana başlık etrafında topladık.

Birincisi, Yargı Sistemi ile Hakimlik ve Savcılık Mesleğine yönelik olarak;

Hakimlik teminatını güçlendirecek ve hakimlere coğrafi teminat güvencesi sağlayacağız.

Hâkimlik ile savcılık mesleklerini, tam bağımsızlık için birbirinden ayıracağız.

Hâkimlerin idari görevleri yönünden Adalet Bakanlığı’na bağlı olduğuna ilişkin Anayasa hükmünü kaldıracağız.

Hâkim ve savcıların mesleğe kabullerinde ve yükselmelerinde objektif kriterleri esas alacağız.

Sulh Ceza Hakimlikleri’nin görev, yetki ve işleyişlerini hukuk devletinin gereklerine göre yeniden düzenleyeceğiz.

Tutuklamanın istisna olması ilkesinin titizlikle uygulanması için gerekli tedbirleri alacağız.

Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ile uyumlu kararlar alınmasını ve bu mahkemeler tarafından verilen kararların derhal uygulanmasını sağlayacak düzenlemeler yapacağız.

Hâkimlerin terfilerinde, verdikleri kararların Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla uyumunu temel ölçütlerden biri olarak kabul edeceğiz.

Görevini kötüye kullanmak suretiyle Anayasa Mahkemesi veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği hak ihlali kararına sebep olup devleti tazminata mahkûm ettiren ve zarara uğratan hâkimlere ve savcılara bu tazminat ve zararın rücu ettirilmesini sağlayacağız.

İkinci olarak;

(Adeta yargının kalbi olan) Hakimler ve Savcılar Kurulunda değişikliklere gideceğiz.

Bu doğrultuda, hâkimlik mesleği ile savcılık mesleğini birbirinden ayıracağız.

Hakimler ve Savcılar Kurulunu kaldıracak, Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu şeklinde iki farklı kurul oluşturacağız.

Çoğulculuğun, hesap verebilirliğin ve demokratik meşruiyetin sağlanması için Yüksek Yargı Kurulları’nda üyelerin yarısının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından üçte iki nitelikli çoğunlukla seçilmesini sağlayacağız.

Üyelerin diğer yarısı ise Yargıtay, Danıştay, Türkiye Barolar Birliği, adli ve idari yargı birinci sınıf hakim ve savcılar tarafından, kendi mensupları arasından doğrudan seçilecektir.

Bağımsızlık ilkesinin güçlendirilmesi için Adalet Bakanı ve Müsteşarı, Hakimler Kurulu’nda yer almayacaktır.

Yüksek Yargı Kurulları’nın disiplin kararları da yargı denetimine açık hale getirilecektir.

Değerli Misafirler,

Üçüncü olarak yapacağımız değişiklikler;

Barolar ve Türkiye Barolar Birliği’ni kapsıyor:

Avukatlık mesleğinin bağımsız ve özgür bir şekilde icra edilmesi için gerekli tedbirleri alacağız.

Yargının kurucu unsuru olan savunmayı anayasal güvenceye kavuşturacağız.

Çoklu baro uygulamasına son vereceğiz.

Baro ve Türkiye Barolar Birliği seçimlerinde temsilde adalet ilkesini esas alacağız.

Dördüncü olarak;

Anayasal düzenin, temel hak ve özgürlüklerin güvencesi olan Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkileri genişletilerek güçlü ve etkili denetim için Mahkeme’yi yeniden yapılandıracağız.

Temel hak ve özgürlüklerin daha güçlü şekilde korunabilmesi için bireysel başvurunun kapsamını, konu ve başvurulabilecek haklar bakımından genişleteceğiz.

Yine Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açabileceklerin kapsamını da genişleteceğiz.

Anayasa Mahkemesi’nin üyelerinin en az dörtte üçünün hukukçu olmasını zorunlu tutacağız.

Mahkeme üyelerinin Meclis tarafından, Danıştay, Yargıtay, Sayıştay, Türkiye Barolar Birliği ve Üniversiteler arası Kurul tarafından belirlenen üç katı aday içerisinden üçte iki nitelikli çoğunlukla seçilmesini sağlayacağız.

Üç üye ise, farklı kaynaklardan gelecek şekilde Cumhurbaşkanı tarafından seçilecektir.

Değerli Misafirler,

Beşinci olarak;

Yüksek Seçim Kurulu’nu Anayasa’da yargı bölümü içerisinde bir yüksek mahkeme olarak düzenleyecek ve kurulun niteliğini açıklığa kavuşturacağız.

Yüksek Seçim Kurulu, idari ve yargısal görevleri bakımından iki daireye ayrılacaktır:

Yargısal görevi olan kurul bir yüksek yargı organı olarak çalışacak, idari görevi olan kurulun aldığı kararları itiraz halinde denetleyecektir.

Altıncı ve son olarak;

Sayıştay’ı Anayasa’da bir yüksek mahkeme olarak düzenleyeceğiz.

Sayıştay’ın kuruluş ve işleyişine ilişkin esasları, anayasal güvenceye kavuşturacağız.

Hesap verebilir ve şeffaf bir yönetim anlayışıyla Sayıştay denetiminin kapsamını, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını kapsayacak şekilde genişleteceğiz.

Böylece güçlü, bağımsız ve tarafsız bir yargının oluşumunu hep birlikte sağlayacağız.

Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

Tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İYİ Parti

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni Sunumunda beşinci olarak söz alan İYİ Parti Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Prof. Dr. Bahadır Erdem şöyle konuştu:

Sayın Genel Başkanlarımız, sayın misafirler, saygıdeğer vatandaşlarımız; sizleri saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

Yarının Türkiye’si için hazırladığımız Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile devletin temel organlarının yanında demokratik hukuk devletinin güçlendirilmesini de esas alıyoruz.

Hükümet sistemimizle; uluslararası sözleşmeler ve evrensel değerler çerçevesinde başta, ifade ve basın özgürlüğü olmak üzere tüm özgürlüklerin garanti altına alındığı; bireylerin ve sivil toplumun güçlendirildiği, çevre haklarının ve sürdürülebilirliğin sağlandığı, kadın-erkek eşitliğinin tesis edildiği, özgür ve demokratik bir Türkiye’yi inşa etme kararlığındayız.

Bu amaçla, temel hak ve özgürlükler; dil, din, mezhep, ırk, cinsiyet, siyasi ve sosyal aidiyet farkı gözetmeksizin tüm insanlar için güvenceye kavuşturulacak ve iç hukukumuz uluslararası standartlarla uyumlu kılınacaktır. Ötekileştirme hissi doğuran tüm uygulamalar ortadan kaldırılacaktır.

Bu kapsamda ilk olarak Düşünce ve İfade, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü ile Örgütlenme Özgürlüklerinin kullanımını engelleyen ya da ölçüsüz şekilde sınırlandıran mevzuatı yeniden düzenleyeceğiz. Demokratik toplumun gereklerine uygun olarak bu özgürlüklerin üzerindeki her türlü baskıya son vereceğiz.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de ifade özgürlüğü; Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatları gereğince şiddete teşvik, nefret söylemi ya da kişilik haklarına saldırı durumları dışında sınırlandırılmayacaktır.

İnternet mevzuatını, uluslararası standartlara uygun olarak, ifade özgürlüğünü kısıtlamayacak ve kişilik haklarını ihlal etmeyecek şekilde yeniden düzenleyeceğiz.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına ilişkin mevzuatı, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ışığında yeniden düzenleyerek bu hakla ilgili bildirim uygulamasının idare tarafından keyfi şekilde kullanılmasını engelleyeceğiz.

Din ve Vicdan Özgürlüğü’nü güvence altına alan, demokratik laik hukuk devletinin, çoğulcu toplum düzeninin temeli olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle bizler, herkesin inancına, kanaatine ve yaşam tarzına saygı duyulduğu, kişilerin din, inanç ve yaşam tarzı fark etmeksizin özgürce yaşadığı, herkesin kendi kimliğiyle ve kendisi olarak eşit şekilde toplumsal, kamusal ve siyasal yaşama katıldığı bir sistemi hep birlikte inşa edeceğiz.

Temel hak ve özgürlükler kapsamında ele aldığımız son derece önemli bir diğer husus ise kadın haklarıdır.

Kadınlar; eğitim, çalışma hayatı ve karar alma mekanizmalarına katılma gibi büyük sorunlarla ve eşitsizliklerle karşı karşıyadır. Toplumun ve yaşamın her alanında, tüm karar alma mekanizmalarında kadın-erkek eşitliğini sağlamayı ve korumayı öncelikli bir devlet politikası haline getireceğiz. Bu konuda yasal ve yapısal tüm gereklilikleri sağlayacağız.

Yarının Türkiye’sinde kadına yönelik şiddetle etkin şekilde mücadele edilecek, şiddetin önlenmesi adına uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuat hükümleri etkili şekilde uygulanacaktır. Kadına karşı işlenen suçlarla ilgili Türk Ceza Kanunu’nda gerekli düzenlemeler derhal yapılacaktır. Failler için caydırıcı cezalar öngörülecek, uygulanan indirim sebepleri yeniden düzenlenecektir.

Yine bu kapsamda eğitim müfredatına ilkokul birinci sınıftan itibaren insan hakları ve kadın-erkek eşitliği dersleri konulacaktır.

Kız çocuklarının eğitim hakkı güvence altına alınacak ve bu hakka erişimin önündeki tüm engeller kaldırılacaktır.

Sayın Konuklar,

Diğer bir başlığımızsa Basın Özgürlüğüdür. Bu hakkı güvence altına alarak, basına görevini özgür bir şekilde yapacağı güvenli, çoğulcu ve elverişli bir ortam sağlayacağız.

Gazetecilere karşı ceza soruşturmasına gerekçe yapılan mevzuatı, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları çerçevesinde yeniden düzenleyeceğiz.

TRT’yi ve Anadolu Ajansı’nı, bağımsızlık ve tarafsızlık esaslarına göre yeniden yapılandıracağız. Keyfi akreditasyon kararlarına son verip, basın kartlarının verilmesinde meslek kuruluşlarına belirleyici bir rol vereceğiz.

Medya sahipliği ve finansmanını şeffaf hale getirecek, medyada tekelleşmeyi ve kartelleşmeyi önlemek amacıyla yasal ve yapısal tedbirler alacağız.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun görevini bağımsız ve tarafsız olarak yerine getirebilmesi için yasal ve yapısal değişiklikler yapacağız. Kurulun üyeleri, üye yapısında çoğulculuğu sağlamak üzere alanında uzman kişiler ve meslek kuruluşları temsilcileri arasından Meclis tarafından nitelikli çoğunlukla seçilecektir.

Basın İlan Kurumu’nun yapısı ve üye seçimi basın özgürlüğüne uygun şekilde yeniden düzenlenecektir.

Öte yandan demokratik toplumun asli bir unsuru olan Sivil Toplum kuruluşlarına yönelik ayrımcılığa ve baskıya da son vererek, bu kuruluşların faaliyetlerini keyfi bir biçimde engelleyen düzenlemeleri kaldıracağız. Bu kuruluşların özgürce çalışabileceği güvenli, çoğulcu ve elverişli bir ortam oluşturacağız.

Değerli Konuklar,

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile birlikte Sosyal Haklar da güvenceye kavuşacaktır.

Refahın adil bölüşümünü sağlayarak, sosyal hakları ve devlet yardımlarını insan onuruna yaraşır bir şekilde ve hak temelli bir yükümlülük olarak güçlendireceğiz.

Engelli vatandaşlarımızın çalışma hayatı dahil toplumsal hayatın tüm alanlarına tam katılımlarının önündeki engelleri kaldıracağız.

Son olarak ise Çevre haklarına ilişkin anayasal ve yasal düzenlemeleri uluslararası hukukla uyumlu hale getireceğiz. Doğal yaşam kaynakları ve çevrenin korunması konusundaki devletin yükümlülüklerini Anayasa’da açık şekilde düzenleyeceğiz.

Devleti, toplum sağlığının korunması ve refahının sağlanması amacıyla içme suyu kaynaklarını, tarım alanlarını, ormanları ve hayvanları korumakla; iklim krizine karşı mücadele etmekle ve düzenli kentleşmeyi sağlamakla yükümlü kılacağız.

Yargı sisteminde çevre konusunda uzmanlaşmış yargıçların görev yapacağı Çevre Mahkemeleri kuracağız.

Aziz milletimizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Saadet Partisi

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni Sunumunda altıncı ve son olarak söz alan Saadet Partisi Seçim İşleri Başkanı Bülent Kaya şöyle konuştu:

Saygıdeğer Genel Başkanlarımız, değerli misafirler, ekranları başında bizleri izleyen çok kıymetli vatandaşlarımız; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de Kamu Yönetimi ve Siyasi Etik Başlıklarını sizlere arz etmek üzere huzurlarınızdayım.

Öncelikli olarak kamu yönetimine eşitlik, tarafsızlık, liyakat, hukuka uygunluk ve şeffaflık ilkelerini hakim kılacağız.

Tüm kamu kurumlarının, fonksiyon ve etkinliklerini gözden geçirerek ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden yapılandıracağız. Bu bağlamda paralel bütün kurum ve kurulların faaliyetlerine son vereceğiz.

Kamu yönetiminde kadın yöneticilerin sayısını arttıracağız.

İkinci hedefimiz kamu görevine alınmada her kademede liyakat ve eşitlik ilkelerini hâkim kılmaktır.

Mülakat uygulamalarına son vererek yazılı sınav sonuçlarını esas alacağız. Sözlü mülakat yapılması zorunlu olan haller ise ancak kanunla düzenlenmek kaydı ile istisna olacaktır. Bu durumda da adaylara yöneltilecek sorular kura usulüyle belirlenecek, sözlü sınav ve mülakatlar kayda alınacaktır.

Üçüncü hedefimiz yolsuzlukla etkin bir şekilde mücadele etmektir. Yolsuzlukla ilgili mevzuatı, Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu’nun tavsiye kararlarıyla tam uyumlu hale getireceğiz.

Kamu İhale Kanunu’nu yenileyerek ihale mevzuatını tek kanunda düzenleyeceğiz. Kamu alımlarında ve ihalelerde rekabeti ortadan kaldıran, ihaleyi istisna keyfiliği kural haline getiren, yolsuzluğun kapısını açık tutan istisna ve muafiyet hükümlerini kaldıracağız.

Dördüncü olarak Yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarını artıracağız. Yerel Yönetimlerde demokratik katılım, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerini hâkim kılacağız. Merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerindeki idari denetiminin sınırlarını açıkça belirleyerek yerindelik denetimi anlamına gelen vesayet uygulamalarına son vereceğiz. Bu bağlamda yeni bir merkez-yerel dengesi kuracağız.

Yerel yönetimlere, genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan payı arttıracağız

Seçimle gelenin seçimle gitmesini güvence altına alacağız. Yerel yönetimlerde seçme ve seçilme hakkını yok sayan kayyum uygulamalarına son vereceğiz.

Değerli Konuklar,

Kamu yönetimi başlığı altında beşinci olarak mutabık kaldığımız nokta ise akademik özgürlük ve üniversitelerle ilgili düzenlemelerdir.

Yüksek öğretimde özgür ve çoğulcu bir sistem oluşturarak Üniversitelerin bilimsel özerkliklerinin yanında, idari ve mali özerkliklerini de anayasal güvence altına alacağız.

Yükseköğretim Kurulu’nu kaldırarak yerine yetkileri koordinasyon görevi ile sınırlandırılmış, üyelerinin ise demokratik meşruiyet esasına dayanılarak seçildiği üniversiteler arası bir kurul tesis edeceğiz.

Öğretim üyelerinin kendi üniversitelerinin rektörünü seçmesine imkân sağlayacağız. Dekan adaylarının uzmanlık alanlarının, ilgili fakültenin niteliğine uygun olması esasını temin edeceğiz

Kamu yönetiminin altıncı ve son başlığı olarak Düzenleyici ve Denetleyici Kurumları ele aldık. Bu kurumların oluşumunda ve çalışmasında liyakat, şeffaflık ve tarafsızlık ilkelerinden taviz vermeyeceğiz.

Düzenleyici ve Denetleyici Kurumların idari ve mali özerkliğe kavuşturulmasını sağlayarak bağımsızlıklarını tesis edecek ve yürütmenin müdahalelerine karşı korunmaları için yasal ve yapısal önlemler alacağız.

Kurumlara atanacak üyelerin yetkinliklerini nesnel olarak ortaya koyacak kriterler belirleyeceğiz. Merkez Bankası başta olmak üzere düzenleyici ve denetleyici kurumların bağımsızlığını zedeleyecek hiçbir uygulamaya ve düzenlemeye yer vermeyeceğiz.

Değerli konuklar,

Demokratik hukuk devleti önündeki en büyük engellerden bir tanesi de siyasi makam sahiplerinin yolsuzluklarını önleyecek mevzuatın yetersiz olması ve var olan hükümlerin uygulanamamasıdır.

Bu sebeple de şeffaflık sağlanamamakta, rüşvet ve yolsuzluklar engellenememektedir.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’de milletvekillerinin, bakanların, siyasi parti genel merkez yöneticilerinin ve belediye başkanlarının görevlerini yerine getirirken uymaları gereken siyasi etik ilkelerinin düzenlenmesi amacıyla Siyasi Etik Kanunu hazırlayacağız.

Kanun kapsamındaki kişilerin; görevlerini yerine getirirken, adalet, eşitlik, hesap verebilirlik, kişisel menfaat sağlamama, çıkar çatışması olacak hallerden kaçınma ve şeffaflık ilkelerine göre hareket etmesini sağlayacağız.

Siyasi etik ilkelerinin etkili olarak uygulanmasına ilişkin kurumsal yapılanmayı tesis edeceğiz.

Aziz milletimiz, değerli konuklar

Bizler, toplumu en geniş yelpazede temsil eden altı siyasi parti olarak; Yarının Türkiye’si için hazırlamış olduğumuz Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi, ülkemize, adalet, barış, refah ve huzur getirmesi inancıyla hayata geçirmeyi taahhüt ediyoruz.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemin, milletimize hayırlı ve uğurlu olması temennisi ile hepinizi saygı ile selamlıyorum.

Paylaşın