GP Lideri Davutoğlu’ndan ‘Erken Seçim’ Çağrısı

Partisinin Kürt sorununun çözümü için hazırladığı 10 maddelik planı açıklamak ve sivil toplum örgütleriyle tartışmak üzere Diyarbakır’da bulunan Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, ekonomik kriz daha da derinleşmeden erken seçime gidilmesi çağrısı yaptı.

VOA Türkçe’den Mahmut Bozarslan’ın haberine göre, GP Lideri Davutoğlu, krizin sosyal gerginliklere neden olabileceğini savunarak, iktidarın bu nedenle olağanüstü hal ilan edebileceğini de söyledi.

“Kürt Meselesi Yeni Bir Demokratikleşme Sürecinin Temel Unsurları” başlıklı 10 maddelik planı Diyarbakır’da sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, akademisyenler, gazeteci ve yazarlarla tartışan Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, daha sonra bir basın toplantısı düzenledi. Davutoğlu’nun gündeminde Kürt sorunu, Suriye’ye olası bir operasyon ve seçimler vardı.

Davutoğlu, bir soru üzerine seçim sürecine ilişkin uyarılar yaptı. Vatandaşlara protesto amacıyla sokağa çıkmamaları uyarısı yapan Davutoğlu, AKP, MHP ve Vatan Partisi’ni eleştirdi. Yaşanan ekonomik krizin gerekçe gösterilerek, olağanüstü hal ilan edilebileceğini savunan Davutoğlu, seçimin bir an önce yapılması çağrısı yaptı.

Ekonomik krizin gittikçe derinleştiğine dikkat çeken Davutoğlu, “Burada milletimize seslenmek istiyorum, iktidardaki bu üçlü ortağın provokasyonlarına, tahriklerine kapılmadan, vakarla ülkeyi seçime götürmemiz lazım. Bu üçlü ortaklığın kullanıldığı dil, yöntem demokrasiye aykırıdır, tehlikeli bir dildir. Kadınlara karşı küfür dili, kendisi gibi düşünmeyenlere karşı ihanet dili, bu dil Türkiye’yi yanlış yerlere götürür. Ama benim esas çekindiğim, risk olarak gördüğüm husus, Türkiye’de üstü örtülmeye çalışan ekonomik krizin derinleşmesi ve ciddi sosyal gerilimlere yol açacak şekilde halkın isyan haline gelmesi ve kontrol edilemez hale gelmesi, bunun istismar edilerek bir olağanüstü durum hali varmış bir tavır oluşmasıdır. Bunun için Türkiye’nin en erken dönemde seçime gitmesi gerçek bir çözüm olacaktır” dedi.

“Üç ayaklı yeni vizyon”

Davutoğlu, Kürt sorunun çözümü için üç ayaklı yeni bir vizyona ihtiyaç olduğunu savunarak, Türkiye demokratikleşmeden Kürt sorununun çözülemeyeceğini ifade etti. Yeni bir Anayasa ve güçlü bir ifade özgürlüğüne dikkat çeken Davutoğlu, Kürtçe üzerindeki baskılara son verilmesi gerektiğini söyledi.

Bölgede her türlü vesayete karşı olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da Kürtçe üzerindeki yasakların, kısıtlamaların, her türlü engelleyici tutumun kaldırılması şart. Ana dilde eğitim, ana dilde sosyal hayatta faaliyette göstermek, ana dilin kamu hizmetlerinde kullanılması doğal haklardandır. Kimse başkasının ana dilini yasaklayamaz. Maalesef bölge halkı son 20-30 yıldır bir taraftan seçim yapıyor ama şu parti seçimi kazanırsa KCK komiserleri geliyor, onlar yönetiyorlar. Onlar engellendiği zaman da kayyum geliyor. Bizim açık ilkemiz şudur; hiçbir vesayetin olmadığı, bölge halkının diğer bölgeleri gibi seçtikleri belediye başkanını hizmet vermedikleri zaman siyaseten cezalandırıldıkları tekrar seçmedikleri bir düzenin bölgede kurulması lazım. Sınır ötesindeki Kürtlerle ilgili ortaya çıkan gelişmeler, onlara bakış açımız Irak’taki, Suriye’deki, İran’daki Kürtleri bir tehdit unsuru değil Türkiye’nin doğal kültürel uzantıları ve kendi ülkelerinde onurla, insan haklarına sahip bir şekilde yaşamalarını hakkına sahip olan kaderdaşlarımız olarak görüyoruz” diye konuştu.

“Suriye’ye operasyon yapılmadan Amerika ile görüşülmeli”

Davutoğlu’nun gündemindeki konulardan biri de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son günlerde sıkça dile getirdiği Suriye’ye yapılması planlanan bir operasyondu. Türkiye’nin operasyon yapmadan önce bölgeyi kontrol eden Amerika ile diplomatik görüşmeler yapmasını öneren Davutoğlu şöyle devam etti:

“Suriye’de bugün o bölgedeki YPG- PYD ve Amerikan himayesinde ortaya çıkarılan statüko eğer Türkiye için bir tehdit ise önce bunun için Amerika nezdinde en kararlı bir şekilde diplomatik mücadele sürdürülmesi lazım. Orada olan her hareketin birinci dereceden sorumlusu Amerika’dır Çünkü fiilen askeri olarak kontrol eden odur. Bu konuda Amerika ile bunları net olarak masaya yatırıp, kendi diplomatik tavrını göstermeden sadece operasyonla buraya düzene sokacağını düşünmek doğru değil. Türkiye’nin kendi sınır güvenliği koruyabilmek için ötesinde operasyon yapma, eğer o ülkenin güçleri bunu yapamıyorsa bir haktır. Ancak bu hakkın kullanılmasının içeride iç politikada istismar aracı olarak kullanılmasına kesinlikle karşı çıkarız. Oradaki halkın bu konuda bir olumsuz bir psikolojiye yönelmesine karşı çıkarız. Demografik değişiminde Suriye için doğru değil. Türkiye’nin Suriye’deki en önemli karı demografinin korunmasıdır.”

“Şu anda aklını yitirmiş bir devlet var”

Son günlerde Kürtçe tiyatro ve konserlerin yasaklanmasına da değinen Davutoğlu, “Şu anda aklını yitirmiş bir devlet var” dedi. Türkiye’de devlet aklının kalmadığını savunan Davutoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Maliye Bakanı’nı görüyorsunuz, ‘Gözümün içine bakın’ diyor beyninin içine bakmamız lazım, gözünün içine değil. Başka birisi Kürt vatandaşlarımıza dönüp akıl almaz şeyler söyleyebiliyor, gelip buralarda ahkam kesiyor. Kürtçe’nin yasaklandığı konserler söz konusu oluyor. İşte bunlar devlet aklı değil, biz bunları devlet aklı olarak görmüyoruz. Bunlar devlete çöreklenmiş, kendi menfaatlerini düşünen bir grubun aklı.”

Çözüm için 10 madde

Davutoğlu’nun açıkladığı çözüm planı 10 başlıkta toplandı.

  • Yeni Bir Zihniyet
  • Ortak ve Yerli Bir Yaklaşım
  • Sivil, Özgürlükçü ve Kapsayıcı Anayasa
  • Düşünce ve İfade Özgürlüğü
  • İmtiyaza ve Ayrımcılığa Dayanmayan Eşit Vatandaşlık
  • Kapsayıcı Muhataplık
  • Anadilin Eğitimde ve Sosyal Hayatta Kullanımı
  • Demokratik Yerel Yönetimler
  • Sınır Ötesindeki Kürtler
  • Yeni Bir Sosyo-Ekonomik Kalkınma Stratejisi
Paylaşın

Davutoğlu’ndan Erdoğan’a ‘Dini İnançlar’ Eleştirisi

Partisinin İstanbul il Başkanlığı kamp programında açıklamalarda bulunan GP Lideri Davutoğlu, ‘Türkiye’de her şey güllük gülistanlık’ diyen Erdoğan’a sesleniyorum ne yaşıyoruz ne oluyor? Eğer kul hakkı kavramını unutursanız ve her gün dini ve manevi değerleri istismar ederseniz insanların geleceğe dair güveni kalmaz. Hatta yüreğim yanarak söylüyorum dini inançlara güvenleri azalır. Bu inançları siz sarstınız sayın Erdoğan” dedi.

Haber Merkezi / Davutoğlu, konuşmasını “Uyarılarımızı, tavsiyelerimizi dinlemediniz. Etrafınızı bir grup çete ile donatarak Türkiye’nin bütün imkanlarını şahsi mülkünüz gibi gördünüz. Sayın Erdoğan’ın en büyük vebali dört hatanın normalleşmesine neden olmasıdır. Bunlar eskiden de vardı. Ama münferit olaylardı ve bunları yapanlar utanırdı. Eskiden birisi ağzından şehven kötü bir söz kaçsa özür dilerdi.” ifadeleriyle sürdürdü.

GP Lideri Davutoğlu, konuşmasının devamında “Yapmayacaksınız Sayın Erdoğan bu sözleri söylemeyeceksiniz. Ben o açıklamaları duyduğumda Erdoğan’ın o sözü öfke ile söylediğini düşündüm. Erdoğan dün ‘bu sözü bilerek kasten söyledim. Milletimizin diliyle konuştum’ dedi. Sayın Erdoğan bu senin ahlakın. Milletimizin ahlakında kadınlara hakaret etmek yoktur ve olamaz. Kimse kadınlara böyle bir ifade kullanamaz. Nasıl böyle konuşursunuz? ve bunu nasıl izah edersiniz?” dedi ve ekledi;

“İnsan alemin cüzüdür. Alemin en güzel yaratığıdır. Toplum önündeki insanlar güzel örnek olmalı. Yolda sokakta insanlar birbirine bu şekilde bağırsa… Sayın Cumhurbaşkanı nasıl bir fitili ateşlediğini görmüyor mu? Daha üzücü olanı ise muhtemelen görüyor ve tahrik etmek istiyor. Bu tahriklere hiçbir kadınımızın kapılmamasını ve bu üslubu reddetmesini rica ediyorum.”

Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin İstanbul il Başkanlığı kamp programında açıklamalarda bulundu. Davutoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

“Nice baskılar, nice baskılar gördük. Ama Türkiye’de olduğu gibi İstanbul’da da çok sağlam bir teşkilat kurduk. İstanbul’un her bir ilçesini ilmik ilmik dokuyoruz. Bu inançla bugün bir araya geldik.

‘Türkiye’de her şey güllük gülistanlık’ diyen Erdoğan’a sesleniyorum ne yaşıyoruz ne oluyor? Eğer kul hakkı kavramını unutursanız ve her gün dini ve manevi değerleri istismar ederseniz insanların geleceğe dair güveni kalmaz. Hatta yüreğim yanarak söylüyorum dini inançlara güvenleri azalır. Bu inançları siz sarstınız sayın Erdoğan.

Uyarılarımızı, tavsiyelerimizi dinlemediniz. Etrafınızı bir grup çete ile donatarak Türkiye’nin bütün imkanlarını şahsi mülkünüz gibi gördünüz. Sayın Erdoğan’ın en büyük vebali dört hatanın normalleşmesine neden olmasıdır. Bunlar eskiden de vardı. Ama münferit olaylardı ve bunları yapanlar utanırdı. Eskiden birisi ağzından şehven kötü bir söz kaçsa özür dilerdi.

Yapmayacaksınız Sayın Erdoğan bu sözleri söylemeyeceksiniz. Ben o açıklamaları duyduğumda Erdoğan’ın o sözü öfke ile söylediğini düşündüm. Erdoğan dün ‘bu sözü bilerek kasten söyledim. Milletimizin diliyle konuştum’ dedi. Sayın Erdoğan bu senin ahlakın. Milletimizin ahlakında kadınlara hakaret etmek yoktur ve olamaz. Kimse kadınlara böyle bir ifade kullanamaz. Nasıl böyle konuşursunuz? ve bunu nasıl izah edersiniz?

İnsan alemin cüzüdür. Alemin en güzel yaratığıdır. Toplum önündeki insanlar güzel örnek olmalı. Yolda sokakta insanlar birbirine bu şekilde bağırsa… Sayın Cumhurbaşkanı nasıl bir fitili ateşlediğini görmüyor mu? Daha üzücü olanı ise muhtemelen görüyor ve tahrik etmek istiyor. Bu tahriklere hiçbir kadınımızın kapılmamasını ve bu üslubu reddetmesini rica ediyorum.

Kadınlar Erdoğan’ın o açıklamalarını alkışladı. Nasıl alkışlarsınız? Bir milletin başına felaket, sadece yanlış yapanlar yüzünden değil, susanlar yüzünden de gelir. Bugün artık küfür etmek, hakaret etmek normalleşti. Hiçbir zaman yolsuzluklar bu kadar normalleşmemişti. Biz eskiden hesap sorardık. Biz bir dalgakırandık. Yolsuzlukları kırmaya çalıştık.

“Biz sizi uyarmıştık”

Yolsuzlukları normalleştirdiniz. Kişilerin yalan söylemesi büyük suçtur. Ancak kurumların yalan söylemesi hukuksuzluktur. TUİK yalan söylüyor. TÜİK ya kendi sorumluluğuyla kamuoyunu yanılttı ya da talimat aldı. TÜİK bugün açık bir suç işlemiştir. Kamuoyunu yanıltarak yanlış bilgi vermiştir.

Erdoğan diyor ki ‘ABD Yunanistan’da üs kuruyor’ doğru. Biz sizi uyarmıştık. Türkiye’yi tehdit eden kim olursa olsun her türlü mücadeleyi verir, mücadele verene de destek oluruz.

Bizim yönetimde olduğumuz zamanlarda ABD neden Yunanistan’da üs kurma cesareti gösteremedi? Sayın Erdoğan’ın beklediği randevu ABD’den gelmiyor. Neden? Hiçbir ülke diğer ülkenin kalıcı dostu veya düşmanı değildir. Bir ABD başkanı Erdoğan’a ‘aptal olma’ dedi. Erdoğan sineye çekti. İşte böyle kapılarda bekletirler. Eğer yolsuzluklar üzerinden bir algı oluşmuş ve bütün uyarılarımıza rağmen Rıza Zarrab denilen sahtekarı hayırsever gibi görüp New York mahkemelerinde yargılatmasaydınız size saygı gösterilirdi.

Erdoğan yıllarca Mavi Marmara şehitlerini istismar etti. Bu sene tek bir açıklamasını gördünüz mü? Göremezsiniz. Mavi Marmara unutulur. Çünkü Erdoğan’ın yanında eskiden karşı çıktığı 90’lı yılların aktörleri var. Burada mesele istismar meselesi. Dışarıdaki görünümünüz bu olacak içeride halkı kandıracaksınız.

Bu yaz son yaz. Eğer bu yazı iyi değerlendirirsek seçmenlerimizle beraber hasadı iyi alırsak her mevsim yaz olacak. Ama bu yaz iyi çalışmazsak bundan sonra hep kara kış olacak. Korkarak bir sefer daha iktidarı uyarıyorum; Bu halk bu ekonomiyi kaldırmaz. Ne zaman gelirse gelsin Gelecek Partisi kadroları seçime hazır.

Kaba söz ve kötü üsluba karşı nezaket dilini benimsiyoruz. Sayın Erdoğan’ın her yerde başvurduğu yalan ve kurumsal yalanlara karşı ilkemiz elif gibi dimdik durmaktır. Allah doğruların, kul hakkınızı göz edenlerin yardımcısı olsun. Adaletin sözcüsü olmayı bizlere nasip etsin. 100 günlük seferberlik ilan ediyoruz.”

Paylaşın

Ahmet Davutoğlu’nun Teklifi, Ali Babacan’ın Tavrı

Karar gazetesi yazarı Hakan Albayrak, Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’a “uzattığı elin ısrarla havada bırakıldığı” görüşünü dile getirdi.

Albayrak, bugünkü köşe yazısında “AK Parti’deki yozlaşmayı hazmedemeyen ve AK Parti’nin kuruluş ilkelerini ihya edecek yeni bir siyasi hareketin başlatılması umutla bekleyen geniş bir kitlenin, Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan’ın iki ayrı parti kuracağını anlayınca hayal kırıklığına uğradığını” söyledi.

Bu kişilerin o gün bugündür bu ayrışma yüzünden seçim barajına takılabilecekleri ve onlara verilen oyların boşa gidebileceği endişesiyle “Bari partileriniz mevcut ittifaklardan ayrı bir ittifak kursun” dediğini söyleyen Albayrak özetle şunları yazdı:

Madem altılı masaya oturduktan sonra DEVA Partisi artık tek başına DEVA Partisi değil ve DEVA Partisi’nin organları buna tek başına karar veremez, öyleyse seçimlerde nasıl bir yöntemin izleneceğine dair o masada henüz mutabakata varılmamışken ‘Demokrasi ve Atılım Partisi önümüzdeki seçimlere kendi adıyla, kendi şanıyla, kendi logosuyla girme kararını almıştır’ demek de olacak şey değildi; nasıl oldu bu?

Ve DEVA Partisi’nde ‘toplumun çok değişik kesimlerinden isimler varsa’ Gelecek Partisi’nde de var; buna ‘yepyeni bir siyasi kültür’ denecekse o kültür Gelecek Partisi’nin de kültürü değil mi?

Ve altılı masada güçlendirilmiş parlamenter sistem yahut siyasi şeffaflık yasası gibi konularda varılan mutabakat, ‘üçüncü ittifak’ın kurulmasına niye mâni teşkil etsin ki?

Millet İttifakı’nde yer alan ve belki de oradaki halinden memnun olup bu halin ötesine geçmeye heves etmeyen Saadet Partisi bir yana; Millet İttifakı’nda -henüz- yer almayan ve yer alacaklarına söz vermiş de olmayan Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’nin oy potansiyelleri siyasette ve belki devlet yönetiminde yeni bir çığır açmaya yetebilecekken, Davutoğlu’nun uzattığı elin Babacan ve arkadaşları tarafından -altılı masanın hatırına ve o büyük oy potansiyellerinin hebası pahasına- ısrarla havada bırakılması anlaşılır şey değil.

Paylaşın

GP Lideri Davutoğlu’ndan ‘Üçüncü İttifak’ Açıklaması

Üçüncü ittifakla ilgili görüşlerini dile getiren GP Lideri Davutoğlu, “Üç partinin (Gelecek, DEVA, Saadet) AK Parti’ye oy verenlere güven verecek ortak tutum içine gelmesi çok faydalı olur” ifadelerini kullandı.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın, seçimlere partilerinin logosuyla gireceğini açıklamasının ardından, altılı masadaki partilerin planları tartışılmaya başlandı.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, daha çok milletvekili çıkarmak için altılı masadaki partilerin farklı ittifaklar kurmasını önerdi. Davutoğlu, aynı siyasi gelenekten olan Gelecek, DEVA ve Saadet partilerinin ayrı bir ittifak kurmasını, mümkünse ortak listeyle seçime girmesi düşüncesini savundu.

“Cumhurbaşkanlığında ortak aday belirlemede mutabıkız”

Halk TV’den İsmail Saymaz’a konuşan Davutoğlu şunları kaydetti:

“Bunun işbirliği masası olarak sürmesi liderlerce kabul gören bir görüş oldu. İşbirliği ittifakın önünü kapatmıyor. İki seçim var. Bir: Cumhurbaşkanlığı. İki: Milletvekili seçimi. Cumhurbaşkanlığında ortak aday belirlemede mutabıkız. Ancak son düzenleme ile milletvekili seçiminde ittifakın getirisi yok. Artık oylar ittifak içinde dağıtılmadığı için partiler logolarıyla girdiği anda da aynı mantık işleyecek.

Tek başına cumhurbaşkanlığını kazanmak yetmez. Önemli olan, mecliste çoğunluğa sahip olmak. Yapıyı ancak öyle değiştirebilirsiniz. Onun için partilerin tekil hesaplardan daha çok muhalefetin en fazla nasıl milletvekili çıkaracağının hesabını yapması lazım.”

“Altılı işbirliği içinde her opsiyona masayı açık tutmak lazım” diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İki yolu var. Ya farklı kitlelere hitap eden partiler bir araya gelerek, oyları maksimize edebilir. Ya da aynı kitleye hitap ettikleri için o kitleye güven vererek maksimize edebilir. Önyargı olmaksızın, opsiyonları azaltmaksızın, tekil çıkarlar içinde düşünmeksizin bunun planlanması lazım.

Üç partinin (Gelecek, DEVA, Saadet) AK Parti’ye oy verenlere güven verecek ortak tutum içine gelmesi çok faydalı olur. Geçen sene temmuz ayında Temel Karamollaoğlu ve Ali Babacan’a şu teklifte bulundum: Erdoğan, muhafazakarları 28 Şubat’la tehdit ediyor. Gelin, üçümüz açıklama yapalım. “28 Şubat senaryolarını kim getirmek isterse istesin mücadele edeceğimizi, ama 28 Şubat tehdidiyle yolsuzluklarına meşruiyet kazandırmak isteyen iktidara karşı da ortak mücadele edeceğimizi beyan edelim” dedim. Maalesef mutabakat sağlanamadı. Sağlansa ileri ve doğru bir adım olurdu. Bunu o zaman Kılıçdaroğlu ve Akşener’e de açtım. “Doğru olur, altılı işbirliğimizi bozmaz” dediler.

“Önemli olan, muhalefetin en fazla milletvekilini meclise sokması”

Millet İttifakı önemli işler yaptı ama seçimden sonra devam etmedi. Yapıların gözden geçirilmesi lazım. Şu an ne var elimizde? Altılı işbirliği. İşbirliğinin temel ilkelerinden sapmadan alternatif modellerin düşünülmesi ve denenmesinde yanlışlık yok. Önemli olan, muhalefetin en fazla milletvekilini meclise sokması.”

Paylaşın

GP Lideri Davutoğlu Meydan Okudu: Ben De Dahil…

Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, birinci ve ikinci derece akrabaları, ben dahil bütün eski başbakanların ve cumhurbaşkanların mal varlıklarının incelenmesi gerektiğini söyledi. 

GP Lideri Davutoğlu, sosyal medya hesabından ‘Meydan okuyorum’ notuyla video paylaştı. Davutoğlu, şunları söyledi:

“Büyük bir yangın var. Büyük bir deprem var. Milletin hukukunu gözetmeyenlere karşı hakkın, adaletin ve milletin hukukunun sesini yükseltmek vefasızlık değildir. Buradan meydan okuyorum. Birinci ve ikinci derece akrabaları, ben dahil bütün eski başbakanların ve cumhurbaşkanların mal varlıkları incelenmeli.

Vicdan sahibi bütün milletvekillerine, bütün teşkilat mensuplarına sesleniyorum. Milletin ızdırabını, çilesini görün ve milletten aldığını destekle geldiğiniz yerlerde milletin hukukunu koruyun.”

Paylaşın

Davutoğlu’ndan Sert Çıkış: Hayat Pahalılığı Ateş Gibi Yakıyor!

TÜİK’in yüzde 61,14 olarak açıkladığı yıllık enflasyon ve yüzde 5,46 olarak açıkladığı aylık enflasyon oranlarına tepki gösteren Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu, “Hayat pahalılığı ateş gibi yakıyor!” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla tepki gösterdi.

Davutoğlu, ”Hayat pahalılığı ateş gibi yakıyor! Sn. Erdoğan, inandırıcılığı kalmayan TÜİK’e göre bile yıllık enflasyon TÜFE’de %61,14 ÜFE’de ise %114,97. Biz bıraktığımızda tek haneli olan rakamları TÜFE’de iki, ÜFE’de üç haneye çıkarmayı nasıl başardınız?” dedi.

Davutoğlu, hayat pahalılığı üzerine yaptığı bir konuşmayı da sosyal medya hesabından paylaşarak iktidara eleştirilerde bulundu.

Konuşmasında tek tek ürünlerde geçen seneye göre fiyat değişimini sıralayan Davutoğlu, tüm bunlar yaşanırken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘manda yoğurtlu, Medine hurmalı, kestane ballı ve yulaf ezmeli’ tarif vermesini eleştirdi.

“Bir iktidarı, iktidardan edecek olan şey milletin ruhundan kopmuş olmalarıdır” diyen Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Milletin yakasından düşün”

“Bir tarafta lüks, şatafat ve kibir içindeki iktidar sahipleri; diğer tarafta iftar sofrası kuramayan halk! İşte biz milletin derdinden kopanlara, milletin yakasından düşün demek için Gelecek Partisi’ni kurduk.”

Paylaşın

Davutoğlu’ndan İktidara Çok Sert Ekonomi Tepkisi

‘Sokak Ekonomisi Sorunları ve Çözüm Yolları’ Çalıştayı’nda konuşan Davutoğlu, ekonomi üzerinden iktidara yüklenerek, “Geçim sıkıntısıyla halkımızın büyük bir bunalıma sürüklendiği bir kara kışı az gördük. Kış sert geçti ama mutfaklardaki kara kış çok daha sert geçti.” dedi.

Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesi’nde partisinin düzenlediği “Sokak Ekonomisi Sorunları ve Çözüm Yolları” çalıştayında konuştu.

Ahmet Davutoğlu, “Zorlu bir Ramazan’a giriyoruz. Halkımız ilk kez bu kadar derin bir şekilde iftar sofrası, sahur sofrası hazırlama telaşı içinde. Çok zor günler yaşandı, geçmişte ülkemizde. Ama bu kadar yoğun ve geçim sıkıntısıyla halkımızın büyük bir bunalıma sürüklendiği bir kara kışı az gördük. Kış sert geçti ama mutfaklardaki kara kış çok daha sert geçti” dedi.

Çalıştaya, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkan Yardımcısı İsmail Yücel, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı İlyas Tonguç, DEVA Partisi Sivil Toplum ve Halka İlişkiler Başkanı Hamza Aydoğdu da katıldı.

Davutoğlu, özetle şunları söyledi:

Zorlu bir Ramazan’a giriyoruz. Halkımız ilk kez bu kadar derin bir şekilde iftar sofrası, sahur sofrası hazırlama telaşı içinde. Çok zor günler yaşandı, geçmişte ülkemizde. Ama bu kadar yoğun ve geçim sıkıntısıyla halkımızın büyük bir bunalıma sürüklendiği bir kara kışı az gördük. Kış sert geçti ama mutfaklardaki kara kış çok daha sert geçti.

Siyaset eğer halkın içinden ve halka birlikte yapılırsa anlamlı ve onurlu bir meşgaledir. Ama siyaset güç devşirme, güç biriktirme ve çıkar oluşturma çabası olarak yürütülürse işte o siyaset kirli bir siyaset haline dönüşür.

Biz Gelecek Partisi olarak emeğin her türlüsüne, helal rızkın her çeşidine saygı ile bakıyoruz… Onların emekleri bir onur mücadelesidir. Bir anormallikle karşı karşıya değiliz. Tasfiye edilmesi gereken bir grupla da karşı karşıya değiliz… Hayatımızın her yerinde olan her zaman beraber olduğumuz bazen bizim de içinde olduğumuz bir topluluk adına konuşuyoruz… Sokak emekçileri tasfiye edilmesi gereken değil saygı duyulması gereken ve bütün sosyal haklara kavuşması gereken bir topluluktur.

 

Öyle bir yoksulluk yaşanıyor ki bu ülkede iktidardakiler lüks alanlarında bunları fark etmeseler bile bu yoksulluk Türkiye için sadece bir ekonomik kriz değil bir sosyal gerilim potansiyeli taşıyor.”

(Kaynak: Milli Gazete)

Paylaşın

Davutoğlu, AK Partililere Seslendi: Saflarımıza Katılın

Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, sosyal medyadan “Şahit ol ya Rab” notuyla bir video paylaştı. Videoda AK Partililere seslenen Dvutoğlu, “Bu kötü gidişe destek vermeyin, korkmayın ve saflarımıza katılın” dedi.

Adana’da Furkan Vakfı üyelerine yapılan polis müdahalesi sırasındaki şiddet görüntülerini hatırlatan Davutoğlu, “Bu görüntüler karşısında sesiniz olmasa bile vicdanınızın isyan ettiğini güçlü dünya lideri olarak gördüğünüz Erdoğan’ın tam bir acziyet ile susmasını aklınızın almadığını biliyorum.

Siz eski sorosçuların, pelikancıların, 28 Şubatçıların, bizim hakkımızda işlettiği propagandanın teshiri dolayısıyla ne düşünürseniz düşünün, biz sizin vicdanınızdan ümidimizi kesmeyecek ve o vicdana hitap etmeye devam edeceğiz.” diyerek “Adana’daki tablo alarm edicidir. Değerli AK Partili kardeşlerim gün zihnimizi açma, vicdanımızı harekete geçirme günüdür” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Davutoğlu, Erdoğan’a Seslendi: Hodri Meydan

Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Adana’da 2 gün önce Furkan Vakfı üyelerinin yaptığı eyleme polisin orantısız şekilde müdahale etmesine sosyal medya hesabından yayınladığı videolu mesajıyla tepki gösterdi. Davutoğlu, iktidarı sert bir dille eleştirdi.

Haber Merkezi / GP Lideri Davutoğlu, “Sn. Bahçeli, demokratik hukuk devletinde yaptırım şerefli Türk Yargısı tarafından uygulanır. Ve gerçek din tacirliği, her gün başörtüsü savunusu yapmak ama coplanan başörtülü kadınlarla ilgili sessiz kalmaktır. Hodri meydan Sn. Erdoğan açıklamanızı bekliyorum.” notuyla paylaştığı videoda özetle şunları söyledi;

“Geçtiğimiz pazar günü Adana’dan ülkemizin her bir yanına yayılan görüntüler, kamu vicdanımızda derin yaralar açtı. Sokak ortasında coplanan çocuklar, kadınlar, yükselen feryatlar ve 21. yüzyıl Türkiye’sine yakışmayan bir tablo. Hatırlayacaksınız, hemen tepki vermiş, hem bu olayları şiddetle kınamış, hem de sorumlular hakkında derhal soruşturma açılması çağrısında bulunmuştuk.

Bizim açıklamamızdan sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da orantısız güç kullanıldığını kabul etti ve soruşturma başlayacağı vaadinde bulundu. Dün de Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik, bu olayları kınadı ve yine ‘gereken yapılacak, soruşturma açılacak’ dedi. Bugün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bütün toplumun gözünün içine baka baka hem bu olayları doğru ve meşru gördüğünü ifade etti, hem de şerefli Türk polisinin yaptırım uygulayarak doğru yaptığını ifade etti.

Sayın Bahçeli, size hatırlatmak isterim, demokratik hukuk devletinde yaptırım, şerefli Türk yargısı tarafından uygulanır. Şerefli Türk polisi, ortada bir suç varsa dahi suçluyu alır ve yargıya teslim eder. Bu en temel demokratik hukuk ilkesidir. Eğer milli ve manevi değerler açısından diyorsanız, biz savaş esnasında bile kadınlara ve çocuklara dokunmayın diyen bir peygamberin ümmetiyiz. Yani ortaya çıkan tablo, muhataplarının görüşleri ne olursa olsun, hem demokratik hukuk devletine, hem toplumumuzun derin tarihi arka plana dayanan manevi değerlerine aykırıdır.

Furkan Vakfı yetkilileri vaktinde bizim aleyhimize de ağır eleştirilerde bulundular. Bugün onların hukukunu savunurken, sadece onların değil, ilerde baskı altına alınması muhtemel insanların da hukukunu koruyoruz.

Orada coplanan her kadın, orada feryadı duyulan her çocuk, bizim kadınımız, bizim çocuğumuz ve şerefli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Eğer şerefli Türk polisinin hukukunu koruyacak iseniz, her şeyden önce İçişleri Bakanlığının yayımladığı yönetmelikle polislerimizin, emniyet görevlilerimizin 2-3 tayin yerine  4-5 tayinle 3-4 yılda bir yer değiştirmesini ön gören yönetmeliğe karşı çıkardınız.

Evet Türk polisi demokratik hukuk kurallarına uyan şerefli emniyet görevlileridir. Bu tablodan onları tenzih ederiz. Aynı gün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Hakkari’de 52 kilo 500 gram patlayıcının bir polis memurunun aracında bulunduğunu da açıkladı. Kim olursa olsun, hangi görevde bulunursa bulunsun, bulunduğu makam ve görevin yetkileri dışında yetki kullanamaz. Bizim devlet anlayışımız da budur, demokratik hukuk devleti anlayışımız da budur.

Ayrıca, öve öve yere göğe sığdıramadığınız İçişleri Bakanı, hukuka, devlete sadık ise ve devlet ahlakının gereğini yapacak biriyse önce bildiğini söylediği mafyadan, suç örgütlerinden maaş alan milletvekillerinin adını açıklamalıdır.

Bugün İçişleri Bakanı da bir sınavdadır, Sayın Erdoğan da bir sınavdadır. Acaba İçişleri Bakanı kabul ettiği orantısız güç kullanımının gereğini yapıp, soruşturma mı açacak, yoksa ‘arkama Bahçeli’yi aldım’ diyerek pervasızca, hukuk dış eylemleri teşvik etmeye devam mı edecek?

Sayın Erdoğan ise daha büyük bir sınavdadır. Her gün başörtüsü istismarı yaparak, her gün geniş kitleleri 28 Şubat üzerinden tehditler savurarak iktidarını koruma çabası artık son noktasına gelmiştir. Sayın Bahçeli’ye son bir sözüm de şudur; din tacirlerinden bahsetmişsiniz. Gerçek din tacirliği, her gün başörtüsü savunusu yapmak ama coplanan başörtülü kadınlar karşısında sessiz kalmaktır.

İki gün daha bekleyeceğim. Ve sayın Erdoğan iki gündür sessiz. Eğer bu coplanan başörtülü kadınlar, çocuklar başka bir ülkede yaşanmış olsaydı, ya da muhalefetten bir belediye başkanı olduğu bir yerde bir zabıta memuru, herhangi bir başörtülüye her hangi bir söz söylemiş olsaydı, herhalde yeri göğü inletirdi.

Sayın Erdoğan sizden, sayın Bahçeli’yle aynı minvalde düşünmediğiniz konusunda net açıklama bekliyoruz. Bu tablo doğru mudur? Bu tablo meşru mudur? Bu tablo sizin içinize sindi mi? Yarın ki grup toplantısını sadece bu perspektifle dinleyeceğim ve ona göre perşembe günü kamuoyumuza önemli açıklamalarda, çağrılarda bulunacağım.”

Paylaşın

Davutoğlu, Bahçeli’ye ’28 Şubat’ Geçmişini Hatırlattı

“Benim 28 Şubat 1997’de Başbakan Yardımcısı olduğumu ispat etmezsen namerdin en önde gidenisin” diyen MHP Lideri Bahçeli’ye yanıt veren GP Lideri Davutoğlu, ”Cümle alem bilir ki 28 Şubat 1997’de alınan kararlar daha sonraki 2 hükümet döneminde de uygulandı. Özellikle sizin Başbakan Yardımcısı olduğunuz dönemde Batı Çalışma Grubu çalışmaya devam etti” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Şubat’ta partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Gelecek Partisi (GP) Lideri Ahmet Davutoğlu’nu hedef alarak şu sözleri sarf etmişti:

“HDP’lilerin periyodik olarak dile getirdiği tehditvari beyanları, zilletin diğer ortaklarını uyarmış, masanın altındaki bölücü köstebeğin sisli yüz hattının netleşmesini sağlamıştır. 12 Şubat yuvarlak masa toplantısı hususunda en sivri çıkışı, Serok Ahmet yapmıştır. Serok’un akıl sağlığı ile ilgili ciddi endişeler taşıdığını, karantina altına alınması gerektiğini düşünüyorum. Yazık olacak Serok’a, bu gidişle sefil düşecek. Tedavilere cevap vermeye acıklı hallere düşecek. Burası Türk ve Türkmen diyarıdır ancak Serok Ahmet’in bu diyarla bağı kopalı çok olmuştur.

Onların sofrası Halil İbrahim Sofrası, bizim soframız da kurtlar sofrasıymış. Hüsran ve zillet masası olduğunu milletimiz görüyor. Bizim soframızın kurtlar sofrası olduğuna gelince. Kurtların olduğu yerde kurtlar sofrası kurulur. Kurdun gözünü kan bürüdü mü Kobani’ye kaçmakla bile kurtulamaz Serok Ahmet. (Davutoğlu’nun Bahçeli’ye yönelik, “28 Şubat’tan bahsetmesi gereken son kişidir” sözlerine yanıt olarak) 28 Şubat iddianı belgelendiremezsen müfteriliği, müflisliğin en ileri, en zirve ismi olarak anılacaksın”

Ahmet Davutoğlu ise Bahçeli’nin sözlerine karşılık olarak kişisel Twitter hesabından paylaşım yaparak burada buluşalım dedi. Davutoğlu paylaşımında, “Sn. Bahçeli öyle anlaşılıyor ki, sizinle yan yana gelmeden her hafta buradan sohbet edeceğiz. Benim için sorun yok; saat 18:30’da yine burada buluşalım!” ifadelerine yer verdi.

Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu, sosyal medya hesabından yayınladığı video ile Devlet Bahçeli’nin 28 Şubat arşivini açtı. Davutoğlu’nun konuşmalarından öne çıkanlar şu şekilde:

Sayın Bahçeli anlaşılan her hafta sizinle kısa da olsa hasbihal etmemiz gerekecek. Çünkü buna ihtiyacınız var. Dün yine grup toplantınızda bize ağır hakaretlerde bulundunuz. Türk siyasetinde ilk defa bir şey gerçekleşti. Bir siyasi parti lideri diğer bir siyasi parti liderini kamuoyu önünde tehdit etti. Sayın Bahçeli, grup konuşmalarınızdan önce biraz sakinleşin. Biraz Mevlana’dan okuyun, Yunus Emre’den Hacı Bektaş-ı Veli’den okuyun. Biraz Kemal Tahir, biraz Seyyid Ahmed Arvasi, biraz Erol Güngör okuyun. Sizi zihnen sakinleştireceklerdir. Seyyid Ahmed Arvasi der ki ‘Sayılarda anlaşmak kolaydır da kelimelerde ve kavramlarda anlaşmak zordur.’ Seyyid Ahmed Arvasi sizi tanımadan bunu söylemiş herhalde.

Çünkü sizinle sayılarda anlaşmak da çok zor gerçekten. Altıyı çevirip dokuz yaparsınız, birtakım işler içine girersiniz. Ama kelimeler ve kavramlara geldiğinde Sayın Bahçeli işte burada işimiz gerçekten zor. Çünkü siz bizim kurtlar sofrasından neyi kastettiğimizi anlamıyorsunuz. Bilmiyorsunuz herhalde. Onun için de biraz Kemal Tahir okuyun, tavsiye ederim. Kemal Tahir yakın dönem Türk siyasetini çok iyi anlatır. Bu arada kurtlar sofrası sizin anladığını gibi anlatılmaz. Kurtlar sofrasında kurtlar birbirini yer, kurtlar başkalarına saldırmaz.

“Biraz sükunet lütfen”

Birbirini yiyen kurtların olduğu yerde de huzur olmaz. Sayın Bahçeli öfke ile konuşuyorsunuz, biraz sakinleşin. Geçen sefer söyledim, yaşınız artık kemale erdi. Biraz sükunet lütfen. Bu millet öfke dilinden sert sözlerden yoruldu. Sizin her öfke dolu konuşmanızı dinlediğimde Sayın Bahçeli’nin dilini terbiye etmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Ama sonra Hz. Mevlana’nın sözü aklıma geliyor. Der ki Hz. Mevlana, ‘Dilini terbiye etmeden önce yüreğini terbiye et çünkü söz yürekten gelir dilden çıkar.’

Bahçeli gelelim 28 Şubat’ta Başbakan yardımcılığı sorunuza. Cümle alem bilir ki 28 Şubat 1997’de alınan kararlar daha sonraki 2 hükümet tarafından da uygulandı. Özellikle de sizin Başbakan Yardımcısı olduğunuz dönemde Batı Çalışma Grubu çalışmaya devam etti. Ve Sayın Bahçeli bunlar da o günün gazete manşetleri. Bahçeli şaşırtmadı. O zaman o gün yaşayanları şaşırtmadığınız gibi bugün bizi de şaşırtmıyorsunuz. Dün hakaret ettiğiniz, tehdit ettiğiniz idam urganı fırlattığınız Erdoğan’la da dostsunuz, yarın ne olacağınız belli değil. Yine bu genelge de bir yüz karası genelgenin sizin imzanız ile yayınlanmış hali. 28 Şubat zihinlerdeki sancısını sürdürdükçe siz de 28 Şubat ile birlikte anılmaya devam edeceksiniz.”

Paylaşın