Dünya Genelinde Her Üç Çocuktan Biri “Miyop”

Yeni yayınlanan bir araştırmaya göre, dünya genelinde her üç çocuk veya gençten birinin miyop olduğunu ortaya koydu. Miyop tedavi edilemiyor, ancak gözlük veya lenslerle düzeltilebiliyor.

Dünya genelinde yapılan bir analiz, çocukların görme yetisinin giderek kötüleştiğini ve her üç çocuktan birinin artık miyop olduğunu, yani uzaktaki nesneleri net göremediğini ortaya koyuyor.

Araştırmacılar, çocukların ekran başında daha fazla, açık havada ise daha az zaman geçirmelerine neden olduğu için Covid karantinalarının görme yetisi üzerinde olumsuz bir etki yarattığını söylüyor.

Çalışma, miyopluğun giderek büyüyen küresel bir sağlık sorunu olduğu ve 2050 yılına kadar milyonlarca çocuğu daha etkileyeceği uyarısında bulunuyor.

Çocuklar arasında miyop en fazla Asya’da yaygın. Japonya’daki çocukların yüzde 85’i, Güney Kore’deki çocukların yüzde 73’ü, Çin ve Rusya’da ise yüzde 40’tan fazlası miyop.

Paraguay ve Uganda yaklaşık yüzde 1 ile en düşük miyopluk seviyelerine sahipken, İngiltere ve ABD’de bu oran yüzde 15 civarında.

British Journal of Ophthalmology dergisinde yayınlanan çalışma, altı kıtada 50 ülkeden beş milyondan fazla çocuk ve genci kapsayan araştırmayı inceledi.

Veriler, 1990 ile 2023 yılları arasında miyopluğun üç kat artarak yüzde 36’ya yükseldiğini ortaya koyuyor.

Araştırmacılar, Covid pandemisinden sonraki artışın “özellikle dikkat çektiğini” söylüyor.

Miyopluk genellikle ilkokul yıllarında başlıyor ve yaklaşık 20 yaşında gözün büyümesi durana kadar kötüleşme eğilimi devam ediyor.

Bu aynı zamanda genetiğe de bağlı. Ancak Singapur ve Hong Kong gibi yerlerde çocukların eğitime özellikle küçük yaşta (2 yaşında) başlaması gibi başka faktörler de var.

Araştırmalara göre, çocukların ilk yıllarında kitaplara ve ekranlara odaklanmış halde daha fazla zaman geçirmeleri göz kaslarını zorlayarak miyopluğa yol açabiliyor.

Türkiye’den uzmanlar benzer durumun Türkiye için de geçerli olduğunu söylüyor.

Okullaşmanın 6 – 8 yaşlarında başladığı Afrika’da miyopluk Asya’ya kıyasla çok daha az yaygın.

Dünya genelinde milyonlarca insanın Covid kısıtlamaları sırasında uzun süre kapalı ortamlarda kalması nedeniyle de çocukların ve gençlerin görme yetisi zarar gördü.

Araştırmacılara göre, “Ortaya çıkan kanıtlar, pandemi ile genç yetişkinler arasında görme bozukluğunun hızlanması arasında potansiyel bir bağlantı olduğunu gösteriyor”.

Araştırma, 2050 yılına kadar miyopun dünya genelindeki gençlerin yarısından fazlasını etkileyebileceğini öngörüyor. Çalışmaya göre, kız çocukları büyüdükçe okulda ve evde açık hava etkinlikleri için daha az zaman harcama eğiliminde oldukları için, erkeklere göre daha yüksek oranlara sahip olabilirler.

Ergenlik de dahil olmak üzere kız çocuklarının büyüme ve gelişmesi daha erken başlıyor, bu da daha erken yaşta miyop olmaları anlamına geliyor.

Araştırmacılar, 2050 yılına kadar Asya’nın yaklaşık yüzde 69 miyop oranıyla diğer tüm kıtalara kıyasla en yüksek seviyelere ulaşması bekleniyor; gelişmekte olan ülkelerin de yüzde 40’a ulaşabileceği belirtiliyor.

Göz uzmanları, çocukların miyop olma ihtimallerini azaltmak için şu tavsiyelerde bulunuyor: Özellikle 7-9 yaş arasında her gün en az iki saat dışarıda vakit geçirmeliler. Bu konuda fark yaratan şeyin güneş ışığı mı, açık havada yapılan egzersiz mi ya da çocukların gözlerinin daha uzaktaki nesnelere odaklanması mı olduğu net değil.

Çocuklar daha erken yaşta göz kontrolüne götürülmüş olsa bile, özellikle 7-10 yaşlarında göz testine götürülmeli.
Ebeveynler de çocuklarını dikkatli gözetlemeli: Miyopluk aileden geçer; siz miyopsanız, çocuklarınızın da miyop olma ihtimali diğerlerine göre üç kat daha fazladır.

Tedavisi var mı?

Miyopi tedavi edilemiyor, ancak gözlük veya lenslerle düzeltilebiliyor.

Takılan özel lensler, gözün farklı şekilde büyümesini teşvik ederek, küçük çocuklarda miyopluk gelişimini yavaşlatabilir, ancak bunlar pahalı.

Bu özel lenslerin çok popüler olduğu Asya’da ayrıca açık havada ders havası yaratmak üzere, boydan boya camla kaplı sınıfların sayısı da artıyor.

Yüksek miyopluk oranlarının ileri yaşlarda birçok olağandışı göz rahatsızlığına yol açabileceğinden endişe ediliyor.

Miyop belirtileri neler?

Okulda tahtayı görmede ve kelimeleri uzaktan okumakta zorluklar,
Televizyona veya bilgisayara yakın oturmak ya da cep telefonunu veya tableti yüze yakın tutmak,
Baş ağrısı çekmek,
Gözleri sık sık ovuşturmak.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

’15 Yaşın Altındakiler İçin Sosyal Medya Yasaklanmalı’ Uyarısı

Fransız uzmanlar, sosyal medya kullanımının 15 yaşın altındakiler için yasaklanması ve bu yaşın üstündekilerin sadece Bluesky gibi etik platformlara erişebilmesi gerektiğini önerdi.

Uzmanlar, ayrıca 11 yaşın altındaki çocuklara cep telefonu verilmemesi ve 13 yaşın altındaki hiç kimsenin internet erişimi olan bir telefona sahip olmaması gerektiğini söyledi.

Uzmanlar, sosyal medyanın depresyon ve anksiyete için bir “risk faktörü” olabileceğini ve çocukların pornografik ve şiddet içeren içeriklere “endişe verici” düzeyde maruz kaldıklarını tespit ettiklerini kaydetti.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından görevlendirilen bir uzman heyetine göre, üç yaşından küçük çocuklar ekran başında hiç vakit geçirmemeli ve altı yaşına kadar bu süre “güçlü bir şekilde sınırlandırılmalı.”

Euronews Türkçe’nin aktardığına göre; Heyet, ayrıca 11 yaşın altındaki çocuklara cep telefonu verilmemesi ve 13 yaşın altındaki hiç kimsenin internet erişimi olan bir telefona sahip olmaması gerektiğini söyledi.

Ayrıca sosyal medya kullanımının 15 yaşın altındakiler için yasaklanması ve bu yaşın üstündekilerin sadece Bluesky gibi etik platformlara erişebilmesi gerektiği bildirildi.

Dünya Sağlık Örgütü de ekran süresinin iki yaşına kadar tavsiye edilmediğini; iki yaş ve üstü için bir saatten fazla olmaması gerektiğini belirtiyor.

Fransa Cumhurbaşkanı geçtiğimiz hafta Sorbonne Üniversitesi’nde yaptığı açıklamada internette asgari yaşın 15 olmasından yana olduğunu söylemişti.

Raporda ayrıca teknoloji şirketlerinin “sonsuz kaydırma ve otomatik video başlatma” gibi uygulamaları da eleştirildi.

Uzmanlar, sosyal medyanın depresyon ve anksiyete için bir “risk faktörü” olabileceğini ve çocukların pornografik ve şiddet içeren içeriklere “endişe verici” düzeyde maruz kaldıklarını tespit ettiklerini kaydetti.

Raporda ayrıca “ekranların hem dolaylı hem de doğrudan olumsuz etkileri konusunda çok net bir fikir birliği” olduğu belirtildi.

Araştırmada, ekran başında geçirilen zamanın “çocukların sağlığı, gelişimi, toplumun geleceği açısından sonuçlar doğurduğu” ifade edildi.

Macron’un Rönesans partisi üyeleri geçen yıl çocuklarla çalışan kişilerin ekran başında geçirdikleri süre konusunda daha fazla eğitim almalarını ve kreş ve ilkokullarda ekran kullanımının daha fazla düzenlenmesini öngören bir yasa tasarısı sunmuştu.

Paylaşın

Anayasa Mahkemesi’nden 24 Yıl Sonra “Yaşam Hakkı İhlali” Kararı

Anayasa Mahkemesi (AYM), 24 yıl önce “terörist” denilerek öldürülen iki gencin dosyasında “yaşam hakkı ihlali” kararı verdi.  Mahkeme, ayrıca zaman aşımı nedeniyle düşürülen davada başvurucuların ailelerinden her birine 390 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

Kararda, soruşturmada yapılan eksikliklere de dikkat çekildi. Savcılığın ölenlerin üzerinde bulunduğu belirtilen silahlarda parmak izi incelemesi yapmadığı, atış artığının tespit edilmesi için ölenlerden ve polislerden el svapları almadığına dikkat çekilen kararda, ölenlerin otopsisinin ve giysileri üzerinde de inceleme yapılmadığı belirtildi.

Cesetlerin karakol bahçesine getirildikten sonra savcıya haber verildiği anlatılan kararda, yine delillerin olaya karışan görevlilerin katılımı olmadan toplanmamasının soruşturmada çok ciddi eksikliklerin ortaya çıkmasına neden olduğu kaydedildi.

DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın haberine göre; Anayasa Mahkemesi (AYM), Bingöl’ün Genç ilçesinde 1999 yılında “çatışma” adı altında “terörist” denilerek 19 yaşındaki Mehmet Eliveren ile 17 yaşındaki lise öğrencisi yeğeni Yılmaz Eliveren’in öldürülmesine ilişkin olayda “yaşam hakkının ihlal edildiğine” hükmetti. Mahkeme, ayrıca zaman aşımı nedeniyle düşürülen davada başvurucuların ailelerinden her birine 390 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

Kararında savcılık soruşturmasına eleştiriler yönelten AYM, “olayın tüm yönleriyle aydınlatılması bakımından gerekli ve yeterli düzeyde, makul sürat ve özende yürütüldüğünden söz edilemeyeceği” görüşüne yer verdi. AYM, yerel mahkemenin olayı “kasten öldürme” değil, “taksirle öldürme” suçu olarak görmesi ve dosyayı zaman aşımı nedeniyle düşürmesine ilişkin ise bir değerlendirme yapmadı.

AYM’ye taşınan olay neydi?

AYM’nin kararında yer alan bilgilere göre, 17 Nisan 1999 tarihinde saat 21:00 sıralarında devriye görevi yapan Bingöl Emniyet Müdürlüğü Özel Harekât Şube Müdürlüğü ekipleri, Genç ilçesinde “teröristlerin sızdığı” ihbarını aldı. İlçe girişinde korucuların uzun namlulu tüfekle ateş etmesi üzerine polisler, kendilerine yaklaşan ve ellerinde noktalayıcı lazer ışıkları olduğu öne sürülen amca Mehmet Eliveren ve ile yeğeni Yılmaz Eliveren’e ateş ederek iki gencin ölümüne sebep oldu.

Dragon model zırhlı araçtan açılan ateş sonucu Mehmet Eliveren’in bacağı diz altından koptu. Savcıların olay yerinde yaptığı keşif sırasında olay yerinde kalaşnikof tüfeklere ait boş kovan, el bombası pimi, kaleşnikof tüfek ve iki el bombası ele geçirildi.

Polislerin hazırladığı olay yeri inceleme tutanağında ise ihbar üzerine bölgeye hareket edildiği, arama tarama yapılırken mezarlığın yüksek kesimlerinden önce iki adet el bombası atıldığı, ardından uzun namlulu silahlarla ateş edildiği öne sürüldü. Bu sırada bir polisin bacağından hafifçe yaralandığı anlatılan tutanakta, 20 dakika süren çatışmada “iki örgüt mensubunun ölü olarak ele geçirildiği”, yanlarında ise birer adet Rus tipi el bombası bulunduğu kaydedildi.

“Olay yerine polisler silah bıraktı”

2010 yılında Taraf Gazetesi’nde yer alan bir haber üzerine yeniden soruşturma başlatan başsavcılık, olayla ilgili tanıkları dinlendi. Tanık olarak dinlenen G.K. adlı kişi, ölenleri köylüleri olmaları nedeniyle tanığını, Mehmet Eliveren’in asker malzemesi satan bir dükkân işlettiğini, ilçe emniyet amiri A.K. ile Eliveren’in aralarının çok iyi olduğunu anlattı. Ancak olaydan iki gün önce ikili arasında iş yerinde tartışma yaşandığını belirten tanık, tutanaklara göre sanık A.K.’nin Mehmet Eliveren’e olan 8 bin dolarlık borcunu ödemediğini söyledi.

Soruşturma kapsamında 2012 yılında dinlenen güvenlik görevlisi gizli tanık M. ise dikkat çekici bir ifade verdi. İfadesinde 1998 yılı Mayıs-Haziran aylarında Genç ilçesine bağlı Yerlikaya köyünde PKK üyelerine yapılan operasyonda 5 örgüt mensubunun “ölü ele geçirildiğini” kaydeden gizli tanık, burada bir samanlıkta çok sayıda kaleşnikof marka tüfek ve Rus yapımı el bombası bulunduğunu söyledi.

Bunlardan bir kısmının Bingöl Jandarma Alay Komutanlığı’na teslim edildiğini belirten tanık, davanın sanıklarından komiser A.K.Ç’nin talimatıyla bir adet biksi, altı kaleşnikof tüfek, iki adet dürbün, 20’ye yakın Rus yapımı el bombasının “yanlışlıklarda kullanılmak üzere” şube mühimmat deposuna konulduğunu öne sürdü. Gizli tanık M. iki gencin öldürüldüğü operasyonda olay yerinde bulunan bir kaleşnikof tüfek ve iki el bombasının da olaydan sonra depodan alınarak olay mahalline bırakıldığını kaydetti.

Olay sırasında ilk ateşi ellerinde kaleşnikof olan korucuların başlattığını anlatan tanık, bu sırada özel harekât polislerinin karşılarında “terörist unsur varmış gibi” olaya müdahale ettiğini, iki gencin türbeye benzer yerde yanlışlıkla öldürüldüğünü anlattı. Tanık, gençlerden birinin üzerinde hâlâ okul kravatı olduğunu, olay yerine gelen savcının kasıtla “bari şu kravatı alın” dediği söyledi.

Savcılık, Özel Harekât Şube Müdürlüğü’ne yazı yazarak kayıt dışı mühimmat olup olmadığını sordu. Emniyet ise kayıt dışı mühimmat bulunmadığını öne sürdü. Bu arada savcılık, ölen iki gencin örgüt üyesi olduğuna ilişkin bir delil olmadığına karar verdi.

Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı ise 2013 yılında soruşturmayı tamamlayarak özel harekat polisleri A.K. A.K.Ç. M.Y., B.G. ve M.A hakkında tasarlayarak öldürme, tehdit, resmi evrakta sahtecilik suçlarından iddianame düzenleyerek dava açtı.

İddianamede, özel harekât polislerinin devriye görevi yaptığı sırada ilçe girişinde pusu görevi yapan korucuların kaleşnikof tüfekle ateş ettikleri anlatıldı. Bunun üzerine polislerin teyakkuza geçtikleri ifade edilen iddianamede, “maktulleri ellerinde noktalayıcı lazer ışıkla yaklaşmaları üzerine ateş ederek öldürdükleri, bu kişilerin terörist olmadıklarını anlayınca da sorumluluktan kurtulmak için cesetleri yakında bulunan mezarlığa götürdükleri” vurgulandı.

Şüphelilerden K.Ç.’nin daha önce ele geçirilen ancak kayıtlara geçirilmeyen bir kaleşnikof tüfek ve iki adet el bombasını getirerek tüfek ile ateş ettiği, bu tüfek ve el bombalarını maktullerin yanına koydukları, gerçeğe aykırı tutanak hazırladıkları vurgulandı. Olay sırasında sağ kasığından şarapnel parçası nedeniyle yaralandığı öne sürülen polisin hastaneden aldığı raporun da sahte olduğu belirtildi.

2016’da davayı sonlandıran mahkeme, sanıkların suçunu kasten öldürme değil, taksirle öldürme suçu olarak değerlendirdi. Sanıkların gerekli özen ve dikkati göstermeden terörist sanılarak maktulleri öldürdüklerini savunan mahkeme, taksirle öldürme suçundan ise zaman aşımı süresinin dolması nedeniyledavanın düşmesine karar verdi. Yargıtay da bu kararı onadı. Bingöl Emniyet Müdürlüğü Disiplin Kurulu, zamanaşımı nedeniyle polisler hakkındaki dosyası işlemden kaldırdı.

Bunun üzerine 2019 yılında dosya AYM’ye taşındı. Yüksek Mahkeme, yaşam hakkının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğine karar vererek 12 başvurucuya 390 biner TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Kararda, sanıklar hakkında zamanaşımı nedeniyle davanın düşürülmesi kararının vahim sonuçlar doğuran eylemlerinin kamu makamlarınca hiçbir koşulda hoş görülmeyeceğini göstermediği, cezasızlık açısından yeterli olmadığı vurgulandı.

Soruşturmada eksik yapılan işlemler

Kararda, soruşturmada yapılan eksikliklere dikkat çekildi. Savcılığın ölenlerin üzerinde bulunduğu belirtilen silahlarda parmak izi incelemesi yapmadığı, atış artığının tespit edilmesi için ölenlerden ve polislerden el svapları almadığına dikkat çekilen kararda, ölenlerin otopsisinin ve giysileri üzerinde de inceleme yapılmadığı belirtildi.

Cesetlerin karakol bahçesine getirildikten sonra savcıya haber verildiği anlatılan kararda, yine delillerin olaya karışan görevlilerin katılımı olmadan toplanmamasının soruşturmada çok ciddi eksikliklerin ortaya çıkmasına neden olduğu kaydedildi.

Mahkeme, soruşturma ve kovuşturmanın 20 yıl 5 ay 22 günde tamamlanmasını da makul bulmadı. Kararda, “Tüm bu değerlendirmeler sonucunda soruşturmanın olaya karışmış olabilecek kişilerden bağımsız şekilde maddi gerçeğin açığa çıkarılması, ölümle sonuçlanan olayın tüm yönleriyle aydınlatılması bakımından gerekli ve yeterli düzeyde, makul sürat ve özende yürütüldüğünden söz edilmeyecektir” denildi.

Paylaşın

Çocuklar Ve Gençler İçin En İyi 10 Kısa Saç Modeli

Denemek için farklı ve yeni saç modelleri arıyorsanız, size yardımcı olmak için buradayız. Sadece hayatın içinde olmakla kalmayan, aynı zamanda sizi daha havalı ve atılgan gösteren saç modellerini deneyin.

Haber Merkezi / Önümüzdeki dönem deneyebileceğiniz en iyi ve yeni kısa saç modellerinden ilk 10 seçeneğimize bir göz atalım.

1. Eski ama güzel bu moda saç kesimini bir kez daha hatırlayalım. Herhangi bir saç dokusuna ve yüz özelliğine sahip erkek çocuklar bu stili sorunsuz bir şekilde deneyebilir.

2. Bu saç kesimi modeli, en sevilen ve çekici saç kesimi fikirlerinden biri. Bu klasik trend, on yaşın altındaki erkek çocuklar için en iyi saç kesimleri arasındadır. Herhangi bir saç dokusuna ve yüz özelliğine sahip erkek çocuklar bu stili sorunsuz bir şekilde deneyebilir.

3. Stil, havalı ve çağdaş modayı takip eden erkek çocuklar için ideal bir saç kesimi. Bu saç kesimi modeli rahat olduğu kadar  bakımı da kolaydır. Herhangi bir saç dokusuna ve yüz özelliğine sahip erkek çocuklar bu stili sorunsuz bir şekilde deneyebilir.

4. Klasik stillerin modası asla geçmez. Klasik ama havalı ve çarpıcı başka bir saç kesimine göz atalım. Sarı veya ince bir saç dokusuna sahip olanlar bu stili sorunsuz bir şekilde deneyebilir.

5. Saç modeli genel görünümü yeniden tanımlamanın önemli bir unsurdur. Yandan taranmış saç kesimi, farklı durumlara uygun bir seçimdir ve görünüme yepyeni bir tanım verir. Dalgalı veya ince saç dokusuna sahip erkekler için idealdir.

6. Bu saç modelli, basit bir kısa saç kesiminin dağınık bir saç dokusuyla yeniden yorumlanmasını içerir. Herhangi bir saç dokusuna ve yüz özelliğine sahip erkek çocuklar bu stili sorunsuz bir şekilde deneyebilir.

7. Çocuklar için harika bir saç model. Erkekler için bu yarı kısa örgülü saç modeli benzersiz ve şık. Kısa kıvırcık veya dalgalı saç yapısına sahip erkekler, bu stili sorunsuz bir şekilde deneyebilir. Şu anda trend olan ve en iyi saç modelleri arasında.

8. Bu basit saç stili, tamamen yan taramaya uygun bir kesime sahip. Kişisel gelişimi sorunsuz bir şekilde gösteriyor.  Herhangi bir saç dokusuna ve yüz özelliğine sahip erkek çocuklar bu stili sorunsuz bir şekilde deneyebilir.

9. Bu kolay ve mükemmel kısa saç kesimini deneyebilirsiniz. İçiniz rahat olsun, saç saç modeli size çarpıcı ve gösterişli bir tarz verecektir.

10. Kıvırcık saçlı gençler, bu kısa saç modeli mükemmel bir seçim olacaktır. Sade ama çarpıcı ve modern bir tarz.

Paylaşın

OECD Ülkeleri Arasında En Fazla Çalışmayan Ve Okumayan Genç Türkiye’de

Yapılan araştırmalara göre ne çalışan ne okuyan gençlerin OECD ortalaması yüzde 12,8 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 25 civarında. OECD verilerine göre; Türkiye’de yükseköğretim mezunlarının 75’inin istihdama katılma süresi 4-5 yıl sürüyor. 

Yurttaşlar ekonomik krizle cebelleşirken, işsizlik de en büyük sorunlardan birisi olmaya devam ediyor. AKP iktidarları döneminde Cumhuriyet tarihinin rekor seviyesine ulaşan genç işsizlik, hemen her yıl Türkiye’nin en yakıcı sorunları arasında yer aldı.

Birgün’den Mustafa Bildircin’in haberine göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İsteyen herkese iş var” dese de, gerçekler bambaşka. Krizle birlikte istihdamın dışına itilen ve seçeneksiz bırakılan gençler çareyi Mesleki Eğitim Kursları’nda aramak zorunda kaldı. İŞKUR’un 2021 yılına yönelik verileri de olumsuz tabloyu ortaya koydu.

2021 yılında İŞKUR’da, 5 bin 27 mesleki eğitim kursu düzenlendi. Kurslara, yüzde 72’si kadın olmak üzere toplam 101 bin 501 kişi katıldı. 2021 yılında kursiyerler en fazla, “İstihdam Garantili” kurslardan yararlandı. İstihdam garantili mesleki eğitim kurslarına katılanların oranı toplam kursiyerlerin yüzde 56’sını oluşturdu.

2021 yılında en çok mesleki eğitim kursiyeri olan meslekler de belli oldu. Toplam 14 bin 927 kursiyer ile “Dokuma Konfeksiyon Makineci” mesleği ilk sırada yer alırken “Kadın Giyim Modelist Yardımcısı” mesleğinin 5 bin 271 kursiyerle ikinci, “Düz Dikiş Makineci” mesleğinin de 2 bin 771 kursiyer ile üçüncü sırada yer aldığı belirtildi. Müşteri hizmetlisi görevlisi olmak için İŞKUR’a başvuranların sayısının ise 2 bin 447 olduğu bildirildi.

Mesleki eğitim kurslarından yararlananların öğrenim durumları da paylaşıldı. Erdoğan’ın, “Her üniversite bitiren iş bulacak diye bir şey yok” sözlerini anımsatan verilere göre, İŞKUR’un mesleki eğitim merkezlerine 2021 yılında 17 bin 61 üniversite mezunu başvurdu.

OECD ülkeleri arasında en fazla çalışmayan ve okumayan genç sayısı Türkiye’de

Türkiye’de yaklaşık 3 milyon civarında ne çalışan ne de okuyan genç olduğu tahmin ediliyor. OECD ülkeleri arasında en fazla çalışmayan ve okumayan genç sayısı Türkiye’de. Yaşları 15-24 arasında değişen ve gelecek kaygısı yaşayan gençler, koronavirüsün patlak vermesiyle istihdamdan daha derin bir şekilde etkilendi.

Yapılan araştırmalara göre ne çalışan ne okuyan gençlerin OECD ortalaması yüzde 12,8 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 25 civarında. OECD verilerine göre; Türkiye’de yükseköğretim mezunlarının 75’inin istihdama katılma süresi 4-5 yıl sürüyor. Bu da gençlerin iş bulmaktan ümidini kesmesine ya da yurt dışına giderek, yeni bir hayat kurmaya çalışmasına neden oluyor.

Paylaşın

Obez Çocuklar Ve Gençler İçin Diyet

Çocuklarda ve ergenlerde obezite yeni ve ortaya çıkan bir halk sağlığı sorunudur. Son birkaç on yılda aşırı kilolu veya obez çocukların sayısı iki katına çıktı. Çocuklarda ve ergenlerde obezite ve fazla kiloyu önlemeye yönelik adımlardan bazıları diyet değişikliklerini içerir.

Haber Merkezi / Sağlıklı beslenme alışkanlıklarının benimsenmesine tüm ailenin dahil edilmesi. Sağlıklı alışkanlıklar evde başlar. Bütün aile sağlıklı bir diyet planı yapmayı seçerse, çocukluk çağı obezitesini frenlemek ve tedavi etmek daha kolaydır. 

Ve tüm aile dahil olduğunda, aşırı kilolu veya obez çocuğun kalıcı değişiklikler yapması çok daha kolay olacaktır. Buna örnek olarak liderlik de denir. Ebeveynlerinin daha fazla meyve ve sebze yediğini, aktif olduğunu ve TV zamanını kısıtladığını gören bir çocuk da aynı şeyi yapma eğilimindedir.

Çocuklara sağlıklı ve sağlıksız yiyecekleri erken çocukluk döneminde öğretmek. Çocuğun önünde ve çocuk için sağlıklı yemek pişirmek. Çocuğa yiyeceklerin sağlıklı hazırlanmasında yaşına uygun bir iş verilmesi, sağlıklı beslenme alışkanlıklarının aşılanmasına da yardımcı olur.

Sağlıklı gıda seçenekleri arasında gökkuşağı yemek yer alır. Bu, çok çeşitli meyve ve sebzeleri içerir. Bu şunları içermelidir:

  • Kırmızı (pancar, domates)
  • Turuncu (havuç, kabak)
  • Sarı (patates, muz)
  • Yeşil (marul, brokoli)

Sağlıklı ve zorunlu bir kahvaltı sağlamak. Kahvaltı yapan çocukların, günün ilk öğününü atlayanlara göre fazla kilolu veya obez olma olasılığı daha düşüktür. Sağlıklı bir kahvaltı yulaf ezmesi, taze meyve ve az yağlı süt içeren tam tahıllı mısır gevreği olabilir.

Öğünlerde atıştırmayı ve fazla yemeyi önlemek için düzenli ve zamanında yemeklerin sağlanması.

Diyetteki yağların azaltılması. Balık, kuruyemiş ve bitkisel yağlardan elde edilmeyen yağlar tamamen elimine edilmelidir. Bu kaynaklardan gelenlerin de optimum miktarlarda düzenlenmesi gerekir.

Dışarıda yemek yemeyi azaltmak ve dışarıda yemek yerken abur cuburdan kaçınmak.

Tatlıların ve atıştırmalıkların diyetten tamamen yasaklanması gerekmez. Hiçbir tatlı ya da yiyecek yasağı olmaması, çocuğun daha fazla istek duymasına ve fırsat verildiğinde aşırı yemeye meyletmesine neden olur. Bunun yerine kurabiye, şekerleme ve unlu mamullerin miktarı sınırlandırılabilir. Alternatif olarak meyve bazlı tatlılar ve atıştırmalıklar sunulabilir. Diğer atıştırmalıklar 100 ila 150 kaloriyi geçmemelidir. Bir yemeğe tecavüz etmemelidirler.

Gazlı içeceklerden tamamen kaçınılmalıdır. Bunun yerine bir çocuğa limon suyu veya meyve suyu serpilmiş köpüklü su sunulabilir.

Meyveler bütün olarak, dondurulmuş meyve suyu çubukları, meyve smoothieleri, yoğurda eklenmiş veya tatlılarda püre haline getirilmiş olarak sunulabilir.

Porsiyon boyutları kontrol edilmelidir. Her şeyin fazlası kilo alımına neden olabilir. Porsiyonları kontrol etmek için daha küçük tabaklar kullanılmalıdır. İkinci yardımlardan kaçınmak için, yemekler mutfaklarda tabaklara ve kaselere dökülebilir. Dışarıda yemek yerken daha küçük siparişler de porsiyon boyutlarının küçülmesine yardımcı olur.

Gıda etiketleri dikkatle okunmalıdır. Bunlar kaloriler, malzemeler ve porsiyon boyutları hakkında da ipuçları verebilir.

Düzenli egzersizler çocukla birlikte yapılarak eğlenceli hale getirilebilir. Yapılandırılmış egzersiz olmak zorunda değildir. Bu, çocukla birlikte parkta bir yürüyüş ya da hızlı bir yürüyüş ya da çocukla oyun oynama ya da dans etme olabilir. Bilgisayar ve video oyunlarından önceki TV zamanı ve zamanı, oyun süresini ve aktivite süresini artırmak için kısıtlanmalıdır. Uzmanlar, çocukların günde 2 saatten fazla ekran sürelerine sahip olmamalarını tavsiye ediyor. Televizyondan önce yemek yemekten de kaçınılmalıdır.

Ağırlık hedefleri, şok diyetler ve çocuğu kilo konusunda alay etmek, çocuğun kilo vermesine yardımcı olmaz. Bunlardan her ne pahasına olursa olsun kaçınılmalıdır.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.

Paylaşın

Kovid 19 Aşısının Çocuklarda Ve Gençlerde Yan Etkisi Az

İsrail Sağlık Bakanlığı, koronavirüs aşısı olan çocuklar ve gençlerde ağır yan etkilerin çok nadir görüldüğünü bildirdi. Bakanlık tarafından açıklanan ilgili rapora göre, aşı yapılan 12-15 yaş arası yaklaşık 900 bin çocuktan sadece 15’inde kalp kası iltihaplanması olarak da bilinen miyokardit tespit edildi.

Bu miyokardit vakalarından 12’sinin ilk doz aşıdan sonra görüldüğü ve kalp kası iltihaplanan 15 çocuktan 14’ünün erkek olduğu aktarıldı. Rahatsızlığın oldukça hafif atlatıldığı vurgulanan raporda, tüm çocukların birkaç günlük hastane tedavisinin ardından taburcu edildiği bildirildi.

Sağlık Bakanlığı raporuna göre 5-11 yaş arası çocuklarda ise aşı sonrası hiç miyokardit vakası görülmedi. Kalp kası iltihaplanmasına yakalanma riski en yüksek grubun ise ikinci doz aşıdan sonra 16-24 yaş arası gençler olduğu ifade ediliyor. 16-19 yaş arası grupta miyokardit riski istatistiksel açıdan 6 bin 638’de bir, 20-24 yaş arası grupta ise 9 bin 574’te bir olarak saptandı.

En düşük riskli grup 30 yaş üstü kadınlar

Koronavirüs aşısı sonrası miyokardit riski en düşük grubun ise 30 yaş üstü kadınlar olduğu belirtiliyor. Rapor, bu grupta bir milyondan fazla aşılanan kişi içinde sadece bir kişide kalp kası rahatsızlığı görüldüğünü ortaya koyuyor. Diğer yandan aşı olmayıp koronavirüse yakalanan kişilerin kalp kasının iltihaplanması riskinin ise aşılılara göre çok daha yüksek olduğu vurgulanıyor.

Aşı kampanyasını çok büyük oranda BioNTech/Pfizer aşısı ile sürdüren İsrail’de geçen yıl Mayıs ayında 12-15 yaş grubunun, geçen Kasım ayında ise 5-11 yaş grubundaki çocukların aşılanmasına başlanmıştı. Ülkede gençlerin yüzde 60’ının, çocukların ise yüzde 20’sinin şu ana dek aşılandığı bildiriliyor.

İsrail Sağlık Bakanlığı’nın özellikle tüm yaş gruplarındaki yan etkileri ele alan raporu, aşı kampanyasının başından 17 Ocak 2022 tarihine kadar olan süredeki aşılamalardan çıkarılan sonuçları kapsıyor.

Paylaşın

Bingöl: Genç ve Kuba Kümbetleri

Genç ve Kuba Kümbetleri; Bingöl’ün Genç İlçesi, Sürekli Köyü sınırları içerisinde yer almaktadırlar. İlçe merkezine 3 kilometre mesafededir.

Kümbetlerin olduğu bölgeye Sürekli Köyü dolmuşları ile ulaşım mümkündür.

Kuba Kümbeti, yolun sağındaki Ziyaret Tepe’de, Kral Kızı Kalesine giden yol üzerinde; Genç Kümbeti ise yolun solunda, tarlaların içindeki düz alanda yer almaktadır. Her iki kümbet de 15. yy’a Akkoyunlu Dönemine aittir.

Genç Kümbeti’nin giriş kısmı kesme düz taştan duvarları ise yığma moloz taştan inşaa edilmiştir. Kuma Kümbeti ise tamamen kesme düz taştan inşaa edilmiştir. Genç Kümbeti’nin durumu Kuba Kümbeti’ne oranla daha iyi durumdadır.

Paylaşın

Bingöl: Kral Kızı Kalesi

Kral Kızı Kalesi; Bingöl’ün Genç İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. İlçes merkezine yaklaşık 2-3 km mesafededir.

Kale, bir tepe üzerine kurulmuştur. Kaynaklarda “Dara Hini” vi, “Dare Hindir Kelie” v olarak geçmekte, yöre halkı ise buraya “Dara Hindir Kella” yani “Dara’nın Çeşmesi” olarak isimlendirmekte olup bu kaleyi Pers Hükümdarı Daranın M.Ö.7. yüzyılda kızı için yaptırdığı söylenmektedir.

Genç Kalesi de denilmekte olup Genç ilçesi de adını bu kaleden almıştır. Bir kaynakta da Akkoyunlu Uzun Hasan’ın Trabzon Rum İmparatoru’nun kızı Despina (ya da Theodora) ile evlendiğinde onun için yaptırdığı söylenmektedir. Dört tarafı çayla çevrili olup yalnızca doğuda bir geçit bulunmaktadır. Yüzeyde yapı olarak birkaç duvar kalıntısı ve moloz taş yığınları görülmektedir.

Paylaşın