Gazze’de İsrail Saldırılarında Can Kaybı 44 Bini Aştı

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı 71 artarak 44 bin 056’ya yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise 176 artarak 104 bin 268’e çıktı.

Haber Merkezi / Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Öte yandan Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, eski Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Hamas yetkilisi İbrahim el Masri hakkında tutuklama emri çıkarttı.

UCM’den yapılan açıklamada, Netanyahu ve Gallant hakkında “en az 8 Ekim 2023’ten, Başsavcılığın tutuklama emri başvurusunda bulunduğu 20 Mayıs 2024’e kadar olan dönemde işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle yakalama emri çıkarıldığı” bildirildi.

Açıklamada “iki ismin de Gazze’deki sivil halkı hayatta kalabilmeleri için elzem olan gıda, su, ilaç, tıbbi malzeme, yakıt ve elektrik gibi imkanlardan kasıtlı ve bilinçli olarak mahrum bıraktıklarına inanmak için makul nedenler bulunduğu” belirtildi.

UCM, 7 Ekim 2023’te İsrail topraklarına düzenlenen ve bin 200’e yakın kişinin öldüğü saldırılardan dolayı Hamas’ın askerî kanadı İzzeddin el Kassam Tugayları’nın lideri hakkında da yakalama kararı çıkarıldığını bildirdi. Muhammed Dayf (Deif) ismiyle de bilinen İbrahim el Masri’nin hayatta olup olmadığı kesin olarak bilinmiyor. İsrail Ağustos ayında Dayf’ın öldürüldüğünü bildirmiş, ancak Hamas bu açıklamayı yalanlamıştı.

Netanyahu ve Gallant hakkındaki yakalama kararlarının UCM’ye taraf olmadığı için İsrail açısından bağlayıcılığı bulunmuyor. Ancak tutuklama emrinin İsrail Başbakanı Netanyahu’yu uluslararası alanda daha fazla izole etmesi ve Gazze savaşında ateşkes müzakerelerini daha da zorlaştırması bekleniyor.

Benyamin Netanyahu yakalanabilir mi?

UCM’nin, hakkında yakalama kararı bulunan kişileri yakalayıp mahkemeye teslim edecek kendi polis gücü bulunmuyor. Ama Netanyahu’nun UCM’ye taraf bir ülkeye yapacağı bir ziyarette yakalanması teorik olarak söz konusu olabilir. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Ukrayna’daki savaşla bağlantılı olarak hakkında çıkarılan yakalama emri nedeniyle yurtdışı gezilerini dost olarak gördüğü ülkelerle sınırlı tutuyor.

İsrail, hakkında soykırım davasının da devam ettiği UCM’nin Başsavcısı Kerim Han’ı antisemitizmle suçlamış ve UCM’nin yargı yetkisi bulunmadığını açıklamıştı. UCM’den yakalama emirleriyle ilgili yapılan açıklamada İsrail’in Mahkeme’nin yargı yetkisini tanımasının gerekli olmadığı kaydedildi.

Paylaşın

Gazze’de İsrail Saldırılarında Ölenlerin Yüzde 70’i Kadın Ve Çocuk

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu bildirildi. Gazze’de İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı 78 artarak 43 bin 469’a yükseldiği açıklandı.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) tarafından hazırlanan raporda Gazzeli sivillerin maruz kaldığı “korkunç gerçek” ayrıntılı şekilde ele alındı.

DW Türkçe‘nin aktardığı Raporda, uluslararası hukukun çok kez ihlal edildiği, bunların savaş suçu, insanlığa karşı suç ve muhtemelen “soykırım” olarak değerlendirilebileceği kaydedildi. Raporda, Hamas’a bağlı Gazze Sağlık Bakanlığının bildirdiği can kayıpları içinde sivil oranına dair öngörülere de yer verildi.

Bölgeye erişimi kısıtlı olan OHCHR, savaşın ilk altı ayında bildirilen 34 bin 500 ölümün henüz 8 bin 119’unu doğrulamayı başardı. Kurbanların yüzde 70’inin çocuk ve kadın olduğu belirlendi. Raporda, kurbanlar içinde kadın ve çocuk oranının yüksekliği “temel insan hakları prensiplerinin sistematik ihlaline işaret ediyor” denildi.

OHCHR’nin 32 sayfalık raporunda teyitli ölümlerin yüzde 80’inin sivil konutlarda yaşandığı belirtildi. En küçük kurbanın sadece bir günlük bir bebek olduğu, en yaşlının ise 97’sinde bir kadın olduğu kaydedildi. Gazze’deki Sağlık Bakanlığı savaşta ölenlerin sayısının 43 bini geçtiğini belirtiyor. OHCHR sözcüsü Ravina Shamdasani bu sayı içinde de kadın ve çocuk oranının kendi çalışmalarına benzer olduğunu düşündüklerini belirtti.

İsrail Hamas’ın yanıltıcı sayılar paylaştığını savunsa da BM bu verinin güvenilir olduğunu söylüyor. ABD makamları da şu ana dek bu sayıları yalanlayan veya bununla çelişen bir açıklama yapmadı.

Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM) tarafından hazırlanan raporda yer alan tahminlere göre, olası bir ateşkes sonrası Gazze’nin ekonomik verilerini 2022 yılı değerlerine ulaştırması 350 yıl sürebilir.

Tahminler yapılırken Gazze ekonomisinin 2007 – 2022 arasındaki ekonomik büyüme hızı baz alındı.

Tahminlerin yapıldığı rapor BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından hazırlandı. Rapor Gazze’nin yeniden inşaası için gerekli sektörler de dahil temel hizmetlerin yaşadığı yıkımı da ortaya koydu.

Buna göre;

İnşaat kapasitesi yüzde 96,
Tarım üretimi yüzde 93,
İmalat sektörü yüzde 92,
Servis sektörü yüzde 76 azaldı.

Rapora göre Gazze’de İsrail’in Hamas ile savaşı öncesi de zayıf olan ekonomik hayat neredeyse tamamen durdu. Rapor, “Askeri harekat benzeri görülmemiş bir insani, çevresel ve sosyal felakete yol açtı ve geri kalmış durumdaki Gazze’yi tam bir yıkıma sürükledi” diyor.

Yapılan tahmine göre, olası bir ateşkes sonrası Gazze’nin ekonomik verilerini 2022 yılı değerlerine ulaştırması 350 yıl sürebilir. Bu hesap yapılırken Gazze ekonomisinin 2007–2022 arasındaki ekonomik büyüme hızı baz alındı.

Raporda, İsrail’in 12 ayı aşan askeri harekatının Gazzeliler üzerinde yarattığı gelir kaybını “sarsıcı” olarak tanımlıyor. Raporda, 2024 Temmuz ayı sonuna kadar okul binalarının yüzde 88’inin hasar gördüğü, 36 hastaneden 21’inin hizmet dışı kaldığı ve 105 birincil sağlık tesisinden 45’inin faaliyet gösteremediği belirtildi.

BM’ye göre, Gazze ekonomisi, 7 Ekim öncesine kadar, 2023’ün ilk üç çeyreğinde yıllık yaklaşık %3 oranında daralıyordu. Savaşın başlaması sonrası 2023’ün tamamında %22,6 oranında daraldı ve bu düşüşün %90’ı dördüncü çeyrekte gerçekleşti.

UNCTAD raporuna göre, konut olarak kullanılan binaların yüzde 62’den fazlası hasar gördü veya yıkıldı. Su, arıtma ve hijyen sektörü altyapısının yüzde 59’undan fazlası ağır hasar gördü. BM’nin Eylül ayında uydu görüntülerine dayanan raporuna göre, Gazze’deki mevcut bina stoğunun yaklaşık dörtte biri yıkıldı veya ciddi şekilde hasar gördü. Binaların yüzde 66’lık bir kısmında da en azından bir miktar hasar var.

Shelter Cluster isimli Norveç merkezli sivil toplum kuruluşu, 2014 savaşı sonrası yeniden inşa süreci göz önüne alındığında, Gazze’nin 7 Ekim sonrası yıkımda yeniden inşaası 40 yıl sürebilir.

BM’ye göre yüzde 10’luk bir büyüme hızı yakalanması halinde dahi Gazze’nin ekonomik olarak toparlanması onlarca yıl alabilir. Ayrıca Filistin ekonomisi savaşla geçen bir yılda yüzde 35 küçüldü. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) verilerine göre Gazze İsrail saldırıları sonucu 70 yıllık birikimini kaybetti.

Savaşın etkilerine dair UNDP çalışmasının sonuçlarını paylaşan Filistin Özel Temsilci Yardımcısı Chitose Noguchi, “Filistin devleti görülmemiş seviyede geriye gitti. Gazze gelişmişlik bakımından 70 yıl önceye, 1955’ler seviyesine geri döndü” dedi.

UNDP Başkanı Achim Steiner, “Savaş sadece fiziksel yıkım getirmedi, ayrıca yoksulluk artışı ve geçim kaynaklarının kaybı çok büyük oldu” dedi. Steiner dış yardımlara rağmen Filistin ekonomisinin onlarca yıl savaş öncesine dönemeyeceğini söyledi.

Çalışma kapsamında ayrıca İsrail bombardımanı sonucu Gazze’de 42 milyon ton enkaz yığını oluştuğu da hesapladı. Açığa çıkan ağır metaller ve diğer kimyasalların yıllar sürecek kirliliğe yol açabileceği belirtiliyor.

Paylaşın

BM’den “Gazze’nin Yeniden İnşası 350 Yıl Sürebilir” Uyarısı

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından hazırlanan raporda yer alan tahminlere göre, olası bir ateşkes sonrası Gazze’nin ekonomik verilerini 2022 yılı değerlerine ulaştırması 350 yıl sürebilir.

Tahminler yapılırken Gazze ekonomisinin 2007 – 2022 arasındaki ekonomik büyüme hızı baz alındı.

Tahminlerin yapıldığı rapor BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) tarafından hazırlandı. Rapor Gazze’nin yeniden inşaası için gerekli sektörler de dahil temel hizmetlerin yaşadığı yıkımı da ortaya koydu.

Buna göre;

İnşaat kapasitesi yüzde 96,
Tarım üretimi yüzde 93,
İmalat sektörü yüzde 92,
Servis sektörü yüzde 76 azaldı.

Rapora göre Gazze’de İsrail’in Hamas ile savaşı öncesi de zayıf olan ekonomik hayat neredeyse tamamen durdu.

Rapor, “Askeri harekat benzeri görülmemiş bir insani, çevresel ve sosyal felakete yol açtı ve geri kalmış durumdaki Gazze’yi tam bir yıkıma sürükledi” diyor.

Yapılan tahmine göre, olası bir ateşkes sonrası Gazze’nin ekonomik verilerini 2022 yılı değerlerine ulaştırması 350 yıl sürebilir. Bu hesap yapılırken Gazze ekonomisinin 2007–2022 arasındaki ekonomik büyüme hızı baz alındı.

Raporda, İsrail’in 12 ayı aşan askeri harekatının Gazzeliler üzerinde yarattığı gelir kaybını “sarsıcı” olarak tanımlıyor.

Raporda, 2024 Temmuz ayı sonuna kadar okul binalarının yüzde 88’inin hasar gördüğü, 36 hastaneden 21’inin hizmet dışı kaldığı ve 105 birincil sağlık tesisinden 45’inin faaliyet gösteremediği belirtildi.

BM’ye göre, Gazze ekonomisi, 7 Ekim öncesine kadar, 2023’ün ilk üç çeyreğinde yıllık yaklaşık %3 oranında daralıyordu. Savaşın başlaması sonrası 2023’ün tamamında %22,6 oranında daraldı ve bu düşüşün %90’ı dördüncü çeyrekte gerçekleşti.

UNCTAD raporuna göre, konut olarak kullanılan binaların yüzde 62’den fazlası hasar gördü veya yıkıldı. Su, arıtma ve hijyen sektörü altyapısının yüzde 59’undan fazlası ağır hasar gördü.

BM’nin Eylül ayında uydu görüntülerine dayanan raporuna göre, Gazze’deki mevcut bina stoğunun yaklaşık dörtte biri yıkıldı veya ciddi şekilde hasar gördü. Binaların yüzde 66’lık bir kısmında da en azından bir miktar hasar var.

Shelter Cluster isimli Norveç merkezli sivil toplum kuruluşu, 2014 savaşı sonrası yeniden inşa süreci göz önüne alındığında, Gazze’nin 7 Ekim sonrası yıkımda yeniden inşaası 40 yıl sürebilir.

BM’ye göre yüzde 10’luk bir büyüme hızı yakalanması halinde dahi Gazze’nin ekonomik olarak toparlanması onlarca yıl alabilir.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

İsrail Saldırıları Gazze’yi 70 Yıl Geriye Götürdü

UNDP Filistin Özel Temsilci Yardımcısı Chitose Noguchi, “Filistin devleti görülmemiş seviyede geriye gitti. Gazze gelişmişlik bakımından 70 yıl önceye, 1955’ler seviyesine geri döndü” dedi.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı 117 artarak 42 bin 718’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise 478 artarak 100 bin 282’ye çıktı.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Filistin ekonomisi savaşla geçen bir yılda yüzde 35 küçüldü. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) verilerine göre Gazze İsrail saldırıları sonucu 70 yıllık birikimini kaybetti.

Savaşın etkilerine dair UNDP çalışmasının sonuçlarını paylaşan Filistin Özel Temsilci Yardımcısı Chitose Noguchi, “Filistin devleti görülmemiş seviyede geriye gitti. Gazze gelişmişlik bakımından 70 yıl önceye, 1955’ler seviyesine geri döndü” dedi.

UNDP Başkanı Achim Steiner, “Savaş sadece fiziksel yıkım getirmedi, ayrıca yoksulluk artışı ve geçim kaynaklarının kaybı çok büyük oldu” dedi. Steiner dış yardımlara rağmen Filistin ekonomisinin onlarca yıl savaş öncesine dönemeyeceğini söyledi.

Çalışma kapsamında ayrıca İsrail bombardımanı sonucu Gazze’de 42 milyon ton enkaz yığını oluştuğu da hesapladı. Açığa çıkan ağır metaller ve diğer kimyasalların yıllar sürecek kirliliğe yol açabileceği belirtiliyor.

BM’den dikkat çeken Gazze raporu

Ayrıca, Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Bağımsız Soruşturma Komisyonu, İsrail’in Gazze’deki sağlık tesislerine yönelik saldırılarıyla ilgili rapor yayınladı. Komisyon, İsrail’in bu saldırılar ile ‘savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar’ işlediğini kaydetti.

Raporda Filistinli silahlı gruplar da Gazze’deki rehinelere kötü muameleyle suçlanıyor. 10 Ekim’de kamuoyu ile paylaşılan raporda, İsrail’in “Gazze’ye yönelik geniş çaplı saldırısının parçası olarak Gazze’deki sağlık sistemini yok etmek için planlı bir politika uyguladığı” savunuldu.

Rapora dair yapılan yazılı basın açıklamasında, hem İsrail hem de Hamas işkence ve şiddetten sorumlu tutuldu. Hamas, rehinelere, İsrail ise Filistinli mahkumlara “işkence, cinsel ve cinsiyet temelli şiddet” ile suçlandı.

BM’nin işgal altındaki Filistin toprakları, Doğu Kudüs ve İsrail’deki hak ihlallerini araştırmakla görevlendirdiği komisyonun Başkanı Navi Pillay, “İsrail derhal Gazze’deki sağlık sistemlerine yönelik benzeri görülmemiş kontrolsüz tahribatı durdurmalı” dedi.

Pillay ayrıca, “İsrail sağlık tesislerini hedef alarak direkt olarak sağlığa erişim hakkını hedef alıyor, sivil nüfus üzerinde ciddi uzun vadeli olumsuz etkilere yol açıyor. Özellikle sağlık sisteminin çöküşü dolayısıyla direkt ya da dolaylı yoldan ıstırap çeken çocuklar bu saldırıların yükünü çekiyor” diye konuştu.

BM raporuna göre İsrail güvenlik güçleri “Sağlık personelini bilerek öldürdü, tutukladı ve işkence etti. Gazze’ye yönelik ablukayı artırırken ve bölgeden tıbbi tedavi için çıkılmasını sağlayan izinleri kısıtlarken, sağlık araçlarını hedef aldı”.

Raporda bu gibi eylemlerin “koruma altındaki sivil mülke zarar verme, yok etme ve sivilleri bilerek öldürme” gibi savaş suçlarına karşılık geldiği savunuluyor. BM raporunda, Gazze’de özellikle çocuk ve yeni doğan hastaneleri olmak üzere sağlık tesislerine yönelik saldırıların yeni doğan ünitelerinde ve çocuk yaştaki hastalarda büyük eziyete yol açtığı ifade edildi.

İsrail’in bu saldırılarla çocukların yaşama ve temel sağlık bakımına erişim haklarını ihlal ettiği ve “Bilerek nesillerce Filistinli çocuğun ve potansiyel olarak Filistin halkının yok oluşuna yol açacak yaşam şartları yarattığı” vurgulandı.

BM Uluslararası Bağımsız Soruşturma Komisyonu’nun raporunda İsrail güçlerinin 29 Ocak’ta çatışmadan kaçmaya çalışan Filistinli sivillerin olduğu bir araç ve araca yardıma gelen bir ambulansa yönelik saldırısı da yer aldı. Rapora göre iki yetişkin ve aralarında 15 ve 5 yaşlarındaki Leyan Hamada ve Hind Rajab olmak üzere beş çocuktan oluşan aile, aracıyla bölgeden kaçarken saldırıya uğradı.

Saldırının ardından iki sağlıkçının yer aldığı Filistin Kızılayına ait bir ambulans bölgeye gönderildi. Ambulansın izleyeceği rota, önden İsrail güvenlik güçleri ile koordineli olarak belirlendi.

BM raporuna göre ambulans buna rağmen ailenin vurulan aracına ulaşmasına 50 metre kala bir tank tarafından vuruldu. İsrail güvenlik güçleri daha sonra bölgeye erişimi engelledi. Saldırıda yedi kişilik ailenin tamamı ve iki sağlık çalışanı öldürüldü. BM, bunun savaş suçu teşkil ettiğini söyledi.

Raporda cinsel sağlık ve üreme alanlarında hizmet veren sağlık altyapısının bilerek hedef alınması ve sağlık hizmetine erişimin kısıtlanmasının Gazze’deki kadın ve çocukların “üreme, yaşama, sağlık, insan haysiyeti ve ayrımcılığa uğramama haklarını” ihlal ettiği ve insanlığa karşı suç ve insanlık dışı muameleye girdiği ifade edildi.

BM raporuna göre 15 Temmuz itibarıyla Gazze’deki 36 hastaneden 20’si tamamen devre dışı kalmışken, 16’sı kısmen çalışır durumdaydı. Bunlardan 11’inin aşırı yoğunluk yaşadığı ve toplam yatak kapasitesinin yalnızca 1490 olduğu tespit edildi.

BM raporuna göre İsrail’e ait askeri kamp ve hapishanelerde tutulan binlerce çocuk ve yetişkin Filistinli mahkûm, “yaygın ve sistematik istismar, fiziksel ve psikolojik şiddet, cinsel ve cinsiyet temelli şiddete” maruz bırakıldı.

Raporda bu muamelenin işkence, tecavüz ve diğer cinsel şiddet türlerini kapsayan savaş suçları ve insanlığa karşı suçlara girdiği belirtildi. İsrail makamları tarafından serbest bırakılan çocukların Gazze’ye ağır tramvatize şekilde, refakatçi olmadan geri gönderildiği ve bu kişilerin ailelerini bulup iletişime geçmekte zorlandığı kaydedildi.

BM raporunda, Filistinli tutsaklara yönelik “kurumsallaşmış kötü muamelenin” İsrail’in Filistin Topraklarını işgalinin uzun süredir bilinen bir özelliği olduğu vurgulandı ve bunun İsrail hapishane sisteminden sorumlu Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in direkt emri ile yapıldığı öne sürüldü.

Komisyon başkanı Pillay, “Filistinli tutsaklara yönelik korkunç istismar eylemleri için hesap sorulmalı ve kurbanlar tazmin edilmeli” dedi.

Raporda Hamas ve diğer Filistinli silahlı gruplar tarafından 7 Ekim 2023’te kaçırılan ve Gazze’de tutulan İsrailli ve yabancı esirlere yönelik muameleye dair bulgular da yer aldı. BM, Filistinli silahlı grupların esirlere karşı “fiziksel şiddet, taciz, cinsel şiddet, zorunlu tecrit, hijyen tesisleri, su ve gıdaya erişimi kısıtlama, tehdit ve küçük düşürme” gibi suçlar işlediğini duyurdu.

Hamas ve diğer silahlı grupların esir ailelerine psikolojik işkence etmek ve siyasi amaçlarına ulaşmak için esirleri video çekmeye zorladığı belirtildi. Hamas ve diğer Filistinli silahlı grupların Gazze’de tutulan bazı esirleri infaz ettiği ve “işkence, insanlık dışı muamele ve zorla kaçırma” gibi insanlığa karşı suçlar işlediği vurgulandı.

BM komisyonu, raporunda Filistinli gruplara Gazze’deki tüm esirlerin derhal salınması, salınana kadar da uluslararası insan hakları hukukuna uygun biçimde tutulmaları için çağrı da yaptı.

İsrail’e ise sağlık tesisi ve çalışanlarını hedef almayı derhal bırakması, Uluslararası Adalet Divanı’nın işgal altındaki Filistin Topraklarından çekilmesi yönündeki danışma görüşü ve soykırımı önlenmeye yönelik alınmasını hükmettiği ihtiyati tedbirleri uygulaması için çağrıda bulunuldu.

Paylaşın

Erdoğan’ın Gazze Tepkisine İsrail’den Saddam Hüseyin Benzetmeli Yanıt

İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Erdoğan’ın “Biz nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl Libya’ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız” sözlerine Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin benzetmesiyle yanıt verdi.

Haber Merkezi / İsrail Dışişleri Bakanı Katz, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Erdoğan, Saddam Hüseyin’in yolundan gidiyor ve İsrail’e saldırı düzenleme tehdidinde bulunuyor. (Erdoğan) orada (Irak’ta) ne olduğunu ve bunun nasıl bittiğini hatırlamalı” dedi. Israel Katz, mesajında Erdoğan ve Saddam Hüseyin’in yan yana fotoğraflarını da paylaştı.

AK Parti Rize İl Teşkilatı’nın bir otelde düzenlenen etkinliğinde konuşan Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayisinde geldiği noktaya dikkati çekip “çok güçlü olunması” durumunda İsrail’in Filistin’e yaptıklarını yapamayacağını söylerken “Biz nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl Libya’ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok. Sadece biz güçlü olmalıyız ki bu adımları da ne yapalım? Atalım” dedi.

Erdoğan, konuşmasında Filistin Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas’a da tepki gösterdi. Erdoğan, Türkiye’ye davet ettikleri Abbas’ın kendilerine olumlu bir cevap vermediğini söyledi. “Davet ettiğimiz halde gelmeyen Sayın Abbas, kusura bakmasın. Önce bizden ayrıca özür dilemesi lazım” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: Biz de bundan sonraki süreci ona göre işleteceğiz.

İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Erdoğan’ın sözlerine Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin benzetmesiyle yanıt verdi.

İsrail Dışişleri Bakanı Katz, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Erdoğan, Saddam Hüseyin’in yolundan gidiyor ve İsrail’e saldırı düzenleme tehdidinde bulunuyor. (Erdoğan) orada (Irak’ta) ne olduğunu ve bunun nasıl bittiğini hatırlamalı” dedi. Israel Katz, mesajında Erdoğan ve Saddam Hüseyin’in yan yana fotoğraflarını da paylaştı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise İsrailli mevkidaşı Katz’ın Erdoğan’a verdiği yanıta tepki gösterdi. Fidan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Cumhurbaşkanımız insanlık vicdanının sesi olmuştur. Bu haklı sesi bastırmak isteyen, başta İsrail olmak üzere uluslararası siyonist çevreler büyük bir telaş içindeler. Tarih bütün soykırımcılar ve destekçileri için aynı şekilde sonuçlanmıştır” dedi.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı da “Soykırımcı Hitler’in sonu nasıl olduysa, soykırımcı Netanyahu’nun sonu da öyle olacak. Soykırımcı Naziler nasıl hesap verdiyse, Filistinlileri yok etmeye çalışanlar da öyle hesap verecek. İnsanlık, Filistinlilerin yanında duracak. Filistinlileri yok edemeyeceksiniz” açıklamasında bulundu.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 66 artarak 39 39 bin 324’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 241 artarak 90 bin 830’a yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Erdoğan daha önce de iki kez İsrail’e yönelik askeri nitelik taşıyan açıklamalarda bulunmuştu. 10 Kasım’da İsrail’e “Bizim sabrımızı zorlamasın” mesajını veren Erdoğan, 6 Aralık’ta ise Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrası düzenlediği basında toplantısında, “İsrail gerçek bir ordu ile karşılaşırsa akıbeti berbat olur. Çok geçmeden bu akıbet ile karşılaşmak istemiyor ise aklını başına alması gerekiyor” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler: Gazze’de Altyapının Yüzde 67’si Yıkıldı

Hamas’ın başlattığı İsrail – Filistin savaşının 158. günü geride kalırken, Gazze Şeridi’ndeki su ve temizlik tesisleri ile altyapının yaklaşık yüzde 67’si İsrail saldırılarında yıkıldı.

Haber Merkezi / Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), sosyal medya hesabından, Gazze’deki duruma ilişkin açıklama yaptı.

Açıklamada, İsrail’in 7 Ekim 2023’te başlattığı ve yaklaşık 9 aydır süren saldırıları altında Gazze Şeridi’ndeki su ve temizlik tesisleri ile altyapının yaklaşık yüzde 67’sinin yıkıldığı veya hasar gördüğü belirtildi.

Bulaşıcı hastalıkların yayılmaya devam ettiği ve sıcaklıkların yükseldiği vurgulanan açıklamada, hijyen eksikliği ve susuzluğun Gazze’deki insanların sağlığını tehdit ettiğine dikkat çekildi.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 24 artarak 37 bin 396’ya yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 71 artarak 85 bin 523’e yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Öte yandan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Dairesi (OHCHR), İsrail güçlerinin Gazze’deki savaş sırasında savaş hukukunun temel ilkelerini defalarca ihlal etmiş ve Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonlarında siviller ile savaşçılar arasında ayrım yapmamış olabileceğini kaydetti.

OHCHR, İsrail’in yüksek sayıda can kaybına ve sivil altyapının tahrip edilmesine neden olan altı saldırısını değerlendirdiği raporunda, İsrail güçlerinin “ayrım, orantılılık ve saldırıda tedbir ilkelerini sistematik olarak ihlal etmiş olabileceğini” belirtti.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, “Sivillerin zarar görmesini önleyecek ya da en azından, en aza indirecek savaş araç ve yöntemlerinin seçilmesi gerekliliği, İsrail’in bombalama kampanyasında sürekli olarak ihlal edilmiş gibi görünüyor” dedi.

İsrail’in Cenevre’deki Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği, olası savaş hukuku ihlallerine ilişkin raporu, “olgusal, yasal ve metodolojik açıdan kusurlu” olarak nitelendirdi. İsrail diplomatik misyonu, “OHCHR en iyi ihtimalle kısmi bir olgusal tabloya sahip olduğundan, yasal sonuçlara ulaşmaya yönelik her türlü girişim, doğası gereği kusurludur” dedi.

Raporda, 7 Ekim ve 2 Aralık tarihleri arasında düzenlenen ve BM İnsan Hakları Dairesi’nin bu saldırılarda kullanılan silah türlerini, araçları ve yöntemleri değerlendirebildiği altı operasyonun ayrıntıları yer alıyor.

Paylaşın

Gazze’de Acil Ateşkes Öngören Plan Kabul Edildi

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), ABD Başkanı Joe Biden’ın açıkladığı ve 3 aşamada Gazze’de çatışmaların kalıcı olarak bitirilmesini öngören planı kabul etti.

Haber Merkezi / Planda uluslararası hukuka ve ilgili Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına uygun olarak, “iki demokratik devlet olan İsrail ve Filistin’in güvenli ve tanınmış sınırlar içinde yan yana barış içinde yaşadığı iki devletli bir çözüm vizyonuna ulaşma yönündeki sarsılmaz kararlılığı” vurgulanıyor. Gazze Şeridi’nin Batı Şeria ile Filistin Yönetimi altında birleştirilmesinin önemi vurgulanıyor.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 40 artarak 37 bin 124’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 218 artarak 84 bin 712’ye yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Gazze’de kademeli ateşkes öngören karar tasarısını kabul etti. ABD’nin sunduğu plana BMGK’nın 14 üyesi “evet” derken, Rusya “çekimser” kaldı. Oylama, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın İsrail’de temaslarını sürdürdüğü sırada yapıldı.

ABD Başkanı Joe Biden’ın 31 Mayıs’ta “İsrail kabul etti” diyerek sürpriz şekilde açıkladığı ancak şu ana kadar İsrail’den net bir yanıt gelmeyen plan, 3 aşamada Gazze’de çatışmaların kalıcı olarak bitirilmesini hedefliyor.

Buna göre ilk aşamada altı hafta süreyle derhal ve tam bir ateşkes ilan edilecek. Bu sürede İsrail ordusu nüfus bulunan yerlerden çekilirken; Hamas elindeki kadın, yaşlı ve yaralı esirleri serbest bırakacak. Karşılığında İsrail’de tutuklu Filistinliler salıverilecek. Ayrıca çatışmaların durmasıyla bölgeye daha fazla insani yardım da taşınabilecek.

Plan ikinci adımda, Hamas’ın elindeki esirlerin tamamını serbest bırakmasını ve İsrail askerinin Gazze’nin tamamından çekilmesini talep ediyor. Son olarak ise Gazze’nin yeniden inşası gündeme gelecek.

“Çatışmalar bugün durabilir”

ABD, Hamas’ın BM Güvenlik Konseyi’nin de onayladığı ateşkesi sürecini kabul etmesi halinde çatışmaların bugün sona erebileceğini vurguladı. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield, Güvenlik Konseyi’nde kabul edilen karar tasarısının ardından konsey üyelerine hitaben yaptığı teşekkür konuşmasında, “Bugün barışa oy verdik” dedi.

Güvenlik Konseyi’nin tasarıyı kabul ederek Hamas’a açık bir mesaj gönderdiğini belirten Thomas-Greenfield, “İsrail zaten bu anlaşmayı kabul etti. Eğer Hamas da aynısını yaparsa çatışmalar bugün durabilir. . Hamas artık uluslararası toplumun birlik içinde olduğunu görebiliyor” dedi.

Thomas-Greenfield, uluslararası toplumun, Gazze’nin yeniden yapılanmasına, Filistinli sivillerin durumlarının iyileşmesine ve 8 aydır esaret altında olan rehinelerin ailelerine kavuşmalarına yardımcı olacak bir anlaşmanın arkasında birleştiğini belirterek, “Ateşkes anlaşması düşmanlıkların kalıcı olarak sona ermesine, herkes için daha iyi bir geleceğe giden yolu açacak. Artık farklı bir rota çizme fırsatı var. Hamas’ın bunu anlaması gerekiyor” diye konuştu.

ABD’nin, Hamas’ın anlaşmayı kabul etmesi durumunda İsrail’in yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlamaya da yardımcı olacağını taahhüt ettiğini kaydeden Thomas-Greenfield, “Bugün, İsrailli ve Filistinliler’in uluslararası hukukla ilgili BM kararlarına uygun, güvenli ve tanınmış sınırlar içinde, yan yana barış içinde yaşadığı, yeniden canlandırılmış bir barış ortamının sağlandığı iki devlet vizyonuna olan bağlılığımızı da yeniden teyit etmiş olduk” ifadesini kullandı.

Oylamada tek “çekimser” kalan ülke olan Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia ise yaptığı açıklamada, İsrail’in spesifik olarak neyi kabul ettiğini sorguladı ve Güvenlik Konseyi’nin “belirsiz parametrelere” sahip anlaşmalara imza atmaması gerektiğini söyledi. Nebenzia, “Tasarısı bloke etmek istemedik çünkü anladığımız kadarıyla Arap dünyası tarafından destekleniyor” dedi.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de, karardan duyduğu memnuniyeti belirtti ve kararın derhal uygulanması için çağrıda bulundu. Açıklamasında Borrell, AB’nin iki devletli çözüme dayanan kalıcı ve sürdürülebilir bir barışa yönelik siyasi sürecin yeniden canlandırılmasına katkıda bulunmaya hazır olduğunu vurguladı. Borrell ayrıca, Gazze’nin yeniden inşasıyla ilgili uluslararası çabalara AB olarak tam destek mesajı verdi.

BMGK’nın Gazze sınavı

ABD’nin teklifiyle BMGK’dan geçen karar, sekiz ay önce savaş başladığından beri yapılan 11’inci Gazze konulu oylama oldu. Bu tekliflerden sadece 4’ü kabul edildi. İnsani yardıma odaklanan ilk iki metinden sonra “ateşkes” talep eden ilk metin ancak Mart sonunda, ramazan süresince uygulanmak üzere kabul edilebildi, bu oylamada ABD veto yetkisini kullanmayarak çekimser kaldı. Uzun süre içinde “ateşkes” ifadesi geçen planları veto eden ABD, bunun yerine çatışmalara “insani ara” verilmesini öneriyordu.

Uluslararası hukuk karşısında bağlayıcılığı olsa da BMGK kararlarının hiçbirinin sahadaki gerçekliğe görünür bir etkisi olmadı. ABD ve Avrupa Birliği’nin terör örgütleri listesinde yer alan Hamas’ın, 7 Ekim’deki kanlı baskınıyla başlayan savaşta 37 binden fazla Filistinli yaşamını yitirdi.

Paylaşın

ABD’nin “Gazze” İçin Hazırladığı Taslak Metin İfşa Oldu

ABD Başkanı Joe Biden’ın, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Mısır, Ürdün ve Filistin Ulusal Yönetimi’ne savaş sonrası Gazze için “daha dar kapsamlı bir çerçeve önerdiği” öne sürüldü.

“Arap Altılısı” olarak da anılan grup, nisan ayında savaş sonrası Gazze’nin yönetimine dair bir plan taslağı hazırlamıştı. Buna göre Arap devletleri, uluslararası alanda tanınan bir Filistin devletinin kurulmasını, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te bir barış gücü kurulmasını, İsrail ve Filistin Ulusal Yönetimi arasında iki yılda tamamlanacak bir barış görüşmesi başlatılmasını öngörüyordu.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 77 artarak 36 bin 731’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 221 artarak 83 bin 530’a yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

İsrail’in tanınmış haber sitelerinden Times of Israel (ToI), Washington’ın diplomatik manevra alanını koruyabilmek ve esnek davranabilmek için Arap ülkelerinden iki devletli çözüme dair belirli bir zaman sınırı koymamalarını istediğini yazdı.

Haberde, ABD Başkanı Joe Biden’ın, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Mısır, Ürdün ve Filistin Ulusal Yönetimi’ne savaş sonrası Gazze için “daha dar kapsamlı bir çerçeve önerdiği” ifade edildi.

“Arap Altılısı” olarak da anılan grup, nisan ayında savaş sonrası Gazze’nin yönetimine dair bir plan taslağı hazırlamıştı. Buna göre Arap devletleri, uluslararası alanda tanınan bir Filistin devletinin kurulmasını, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te bir barış gücü kurulmasını, İsrail ve Filistin Ulusal Yönetimi arasında iki yılda tamamlanacak bir barış görüşmesi başlatılmasını öngörüyordu.

Ancak İsrail ve Batı medyasında, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın taslak metni gerçekçi bulmadığı için reddettiği yazılmıştı. Kimliğinin paylaşılmamasını isteyen bir Arap diplomat, ToI’ye bunu doğrulayarak, ABD’nin Arap devletlerinin geliştirmeye çalıştığı geniş kapsamlı iki devletli çözümü desteklediğini fakat taslaktaki önerileri “tamamen gerçekdışı bulduğunu” söyledi.

Ancak Arap yetkili, Washington’ın bu taslağı bir alternatif sunmadan reddedemeyeceğinin farkında olduğunu, bunun yerine yeni bir metin hazırladığını belirtti. Adının açıklanmasını istemeyen bir Amerikalı diplomat, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan “İsrailliler ve Filistinliler için barışı destekleyecek ilkelere dair ortak açıklama” adlı metnin Washington’dan onay aldığını söyledi.

Yetkili, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın 10-12 Haziran’da Mısır, İsrail, Ürdün ve Katar’a yapacağı ziyaretlerde bu metinden hareketle müzakere edeceğini aktardı.

Metinde, Gazze ve Batı Şeria’nın Filistin Ulusal Yönetimi kontrolünde yeniden birleşmesinin sağlanması planlanıyor. Filistin Ulusal Yönetimi’ne bu geçiş döneminde uluslararası ortaklardan yardım aktarılması öngörülüyor. Ayrıca İsrail’in Gazze’den tamamen çekilmesi ve Filistinlilerin savaşta kaçtıkları yerleşim bölgelerine dönmelerine izin verilmesi isteniyor.

Taslakta en dikkat çeken maddelerden biri de Arap Barış Girişimi çerçevesinde 1967 sınırları temel alınarak bağımsız bir Filistin devletinin kurulması talebi. Bununla ilgili madde şu şekilde:

Filistinliler kendilerine ait bağımsız, bütünlüğe sahip ve sürdürülebilir bir devlette onurlu ve güvenli şekilde yaşamayı hak ediyor. İsrailliler de 4 Haziran 1967 sınırları temelinde müzakere edilen iki devletli bir çözüm kapsamında, karşılıklı anlaşma sağlanan takaslarla ve Arap Barış Girişimi’nde öngörüldüğü üzere Filistinli mülteciler için adil ve mutabık kalınan bir çözümle güvenlik içinde yaşama, kabul görme, tanınma ve bölgeye entegre edilme hakkına sahip.

Haberde, Biden’ın daha önce 1967 sınırlarına sıcak baktığını ifade ettiği fakat ABD’nin ilk kez Arap Barış Girişimi’ne de destek verdiğinin görüldüğü değerlendirmesi paylaşıldı. Metinde ayrıca Suudi Arabistan ve İsrail arasında normalleşme ihtimalinin bölgede barış için önemli olduğuna dikkat çekilerek şu ifadelere yer verildi:

İsrail-Filistin çatışmasının sona erdirilmesi için koordineli bir bölgesel çaba gerekli. Suudi Arabistan ve diğer Arap devletleriyle İsrail arasında normalleşme ve iki devletli bir çözüme doğru somut ilerleme kaydedilmesi ihtimali, herkesin yararına olacak barış, güvenlik ve bölgesel entegrasyonun sağlanması için umut verici bir yoldur.

ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan ToI’ye yapılan açıklamada, söz konusu taslak metne dair “Bu, son aylarda Arap ortaklarımızla yürüttüğümüz daha büyük bir beyin fırtınası çalışmasının bir parçası” dendi.

Diğer yandan Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ), ABD’nin ateşkes teklifini kabul etmesi için Hamas’a baskı uygulama çabalarının ters teptiğini yazdı. Kimliğinin paylaşılmasını istemeyen yetkililere dayandırılan haberde, Biden’ın Katar ve Mısır üzerinden Hamas’ı “tehdit ettiği” savunuldu.

İddialara göre Katar ve Mısır, İsrail’le ateşkesi kabul etmemesi durumunda Hamas’a malvarlıklarının dondurulacağını, yaptırım uygulanacağını ve örgütün liderlerinin Doha’dan çıkarılacağını söyledi.

Bu mesajların Biden’ın talebiyle iletildiği ancak istenen sonuca ulaşılamadığı belirtildi.  Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye’nin, tehditlerin ardından perşembe günü yaptığı açıklamada taleplerinin karşılanmadığı bir ateşkesi kabul etmeyeceklerini söylediğine dikkat çekildi.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Gazze’de İsrail Saldırılarında Ölü Sayısı 36 Bine Dayandı

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 81 artarak 35 bin 984’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 223 artarak 80 bin 643’e yükseldi.

Haber Merkezi / Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Öte yandan İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nin Mısır sınırındaki Refah kentinden İsrail topraklarına en az sekiz füze fırlatıldığını bildirdi. Orduya bağlı hava savunma biriminden yapılan açıklamada da, söz konusu füzelerden bazılarının havada imha edildiği bildirildi.

Gazze Şeridi’nde görev yapan bir AFP muhabiri de, İsrail ordusunun açıklamasını doğrulayarak, çok sayıda füzenin Refah’tan İsrail yönüne doğru havalandığını gördüğünü aktardı. Tel Aviv kentindeki AFP muhabirleri ise şehirde, insanlara güvenli bir yere gitmeleri için çalınan siren seslerinin duyulduğunu ve kent merkezinden en az üç ayrı patlama sesi geldiğini bildirdi. İsrail’de aylardan bu yana füze saldırısına karşı uyarı niteliğinde sirenler çalınmamıştı.

Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, Tel Aviv’e “büyük bir füze yağmuru” gerçekleştirdiklerini ve bunun, “Sivillere karşı yapılan siyonist katliama” bir reaksiyon olduğunu açıklayarak, söz konusu saldırının sorumluluğunu üstlendi.

Bu saldırının öncesinde, İsrail’in ay başında Filistin tarafını ele geçirdiği Mısır sınırındaki Refah geçişini baypas edecek yeni bir anlaşma kapsamında İsrail’in güneyinden bir grup yardım kamyonu Gazze’ye girdi. Ancak bölgede devam eden çatışmalar nedeniyle, insani yardım gruplarının yardımlara erişip erişemeyeceği net değil.

Mısır, Refah sınır kapısının Gazze tarafının kontrolü Filistinliler’e geri verilmeden, kapının Mısır tarafını yeniden açmayı reddediyor. Kahire, ABD Başkanı Joe Biden ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el Sissi arasındaki telefon görüşmesinin ardından yardım kamyonları trafiğini İsrail’in Kerem Şalom geçisine geçici olarak yönlendirmeyi kabul etti.

Bununla birlikte, Kerem Şalom geçişi, İsrail’in yakındaki Refah kentine operasyonlarıyla bağlantılı çatışmalar nedeniyle büyük oranda erişim sağlanamaz bir durumdaydı. İsrail, lüzlerce kamyona geçiş izni verdiğini belirtiyor ancak BM kurumları yardımları diğer tarafta almanın çok tehlikeli olduğuna dikkat çekiyor.

Paylaşın

Gazze’de İsrail Saldırılarında Ölü Sayısı 35 Bin 800’e Yükseldi

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 91 artarak 35 bin 800’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 210 artarak 80 bin 200’e yükseldi.

Haber Merkezi / Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Öte yandan Avrupa’da Filistin’in uluslararası diplomasi sahnesindeki konumunu güçlendirecek kritik adımlar atılıyor.

Norveç, İrlanda ve İspanya’dan Filistin devletini tanıma kararı geldi. Norveç Başbakanı Jonas Gahr Store, Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Norveç hükümeti, Norveç’in Filistin’i bir devlet olarak tanımasına karar verdi” dedi.

On binlerce kişinin öldüğü ve yaralandığı bir savaşın ortasında hem İsraillilere hem de Filistinlilere siyasi çözüm sunan tek alternatifi canlı tutmaları gerektiğini belirten Store, bunun, “yan yana, barış ve güvenlik içinde yaşayan iki devlet” olduğunun altını çizdi.

Hükümetten yapılan açıklamada, Norveç’in iki devletli çözümü desteklediği ve ilerletmeye çalıştığı vurgulanarak Filistin’in bir devlet olarak tanınmasının, Norveç’in, Orta Doğu’daki çatışmaya kalıcı bir çözümün sadece iki devletli bir çözüm yoluyla sağlanabileceği yönündeki uzun süredir devam eden tutumunu vurguladığı bildirildi.

Açıklamada, Filistin’in, Avrupa’daki benzer görüşe sahip ülkelerle eş zamanlı olarak, uluslararası hukuka ve ilgili BMGK kararlarına uygun şekilde 1967 sınırlarıyla 28 Mayıs’ta tanınacağı belirtildi. Avrupa Birliği üyesi olmayan Norveç, İsrail’in en büyük destekçisi ABD’nin çok yakın müttefiki.

İrlanda basını, benzer bir duyurunun İrlanda Dışişleri Bakanı’nın katıldığı bir basın açıklamasında yapılacağını aktardı. İspanya’da ise Başbakan Pedro Sanchez’in meclise hitap ederek resmi tanıma için bir tarih belirlenmesini istemesi bekleniyor.

Üç Avrupalı ülke, Filistin’in bağımsızlığını tanıma kararını, İsrail’in yoğun sivil nüfuslu Refah kentine karadan operasyon başlatması üzerine aldı. Uluslararası kamuoyu, Gazze’de yerinden olan yaklaşık 1,5 milyon Filistinlinin çadırlarda yaşam mücadelesi verdiği Mısır sınırındaki kente bir operasyon düzenlenmesine karşı çıkıyor.

İlerleyen süreçte Slovenya ve Malta’nın da benzer yönde adım atması beklenirken bölgede barışın ancak iki devletli çözümle mümkün olacağı görüşü Avrupa genelinde hakim.

Aralarında Rusya, Çin ve Hindistan’ın da bulunduğu, Birleşmiş Milletler’e üye 193 ülkeden 144’ü Filistin’in bağımsızlığını tanıyor. 2014 yılında İsveç, Filistin’i bir devlet olarak tanıyan ilk AB üyesi olmuştu. Bulgaristan, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Polonya ve Romanya Filistin’i tanıyan diğer birlik üyeleri.

İki devletli çözüm nedir?

İki devletli çözümün savunucuları, Gazze Şeridi ve Batı Şeria’nın İsrail’den geçen bir koridorla birbirine bağlandığı bir Filistin öngörüyor. Yirmi yıl önce bunun nasıl işleyebileceğine dair ayrıntılar, eski İsrailli ve Filistinli müzakereciler tarafından bir planda ortaya konmuştu.

Cenevre Anlaşması olarak bilinen bu planın ilkeleri arasında Kudüs’ün Yahudi mahallelerinin İsrail’in başkenti, Arap mahallelerinin de Filistin’in başkenti olarak tanınması ve askerden arındırılmış bir Filistin devleti yer alıyordu.

Paylaşın