Türkiye, “İnternetin Özgür Olmadığı Ülkeler” Kategorisinde

Türkiye, bu yıl da “internetin özgür olmadığı ülkeler” kategorisinde yer aldı. Sosyal medya paylaşımları nedeniyle verilen hapis cezaları, çok sayıda erişim engeli ve içerik kaldırma kararları Türkiye’nin dijital karnesini kötü etkileyen en belirgin unsurlardan.

ABD merkezli sivil toplum kuruluşu Freedom House, bu yılki İnternette Özgürlük raporunu yayımladı. Raporda incelenen 72 ülkeden 27’sinde çevrimiçi güven koşulları kötüleşirken yalnızca 18 ülkede pozitif bir ilerleme kaydedildiği belirtildi.

Raporda, 2024 yılında internetin 19 ülkede “özgür”, 32 ülkede “kısmen özgür” ve 21 ülkede “özgür olmadığı” ifade edildi. Bu yıl da “internetin özgür olmadığı ülkeler” kategorisinde yer alan Türkiye, 72 ülke arasında 56’ncı sırada görüldü.

Freedom House raporuna göre Türkiye’de internet özgürlüğü tehdit altında. Rapora göre kötü gidişatın en önemli sebepleri ise baskı ve sansür uygulamaları. Gün geçtikçe internete erişim kolaylaşıyor ancak doğru orantıda baskı unsurları da kendisini hissettirmeye devam ediyor.

Sosyal medya paylaşımları nedeniyle verilen ağır hapis cezaları, çok sayıda erişim engeli ve içerik kaldırma kararları Türkiye’nin dijital karnesini kötü etkileyen en belirgin unsurlardan. Bunların dışında yanlış bilgilerin yayılması da internet özgürlüğüne ket vuruyor. Raporda, AKP hükümetinin uygulamaları için de “İktidardaki AKP sansür ve gözetimi artıran ve çevrimiçi söylemi suç hâline getiren çeşitli yasaları yürürlüğe koydu.

Çevrimiçi trol ağları hükümet yanlısı dezenformasyonu yaymaya devam ederken gazeteciler, aktivistler ve sosyal medya kullanıcıları çevrimiçi içerikleri nedeniyle hukuki suçlamalarla karşı karşıya kalmaya devam etmektedir” ifadesi kullanılıyor.

Raporda söz konusu ayrıntılara ilişkin örneklere de yer veriliyor: Yetkililer Temmuz 2023’te sosyal ağ operatörü X’e reklam yasağı getirmişti. Yasak, X’in Türkiye’de yerel bir ofis açması ve yerel bir temsilci atamasının ardından Mayıs 2024’te sona ermiştir.

Ocak 2024’te Anayasa Mahkemesi, “kişilik haklarının ihlali” nedeniyle engelleme ve içerik kaldırma kararları vermek için sıklıkla kullanılan bir kanun maddesini iptal etmiştir. Karar, mevcut rapor dönemi sona ermeden önce yürürlüğe girmedi ve yetkililer önemli erişim engelleri uygulamaya ve içerik kaldırmaya devam etti.

Aralık 2023’te 17 sanal özel ağ (VPN) hizmeti mahkeme kararı olmaksızın engellenerek çevrimiçi medya ortamı daha da daraltılmıştır.

Mayıs 2024’te, aralarında eski HDP eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da bulunduğu 20 Kürt siyasetçi, büyük ölçüde 2014 yılına kadar uzanan sosyal medya paylaşımları nedeniyle 9 ile 42 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılmıştır.

Freedom House Türkiye Raportörü Gürkan Özturan’a göre Türkiye, 2024’te geçtiğimiz yıl yaşanan 6 Şubat depremleri gibi bir süreç gerçekleşmediği için bir puanlık artış kaydetti. Ancak Özturan’a göre bu bir puanlık artış Türkiye’yi, “özgür değil” kategorisinden çıkarmak için yeterli değil.

Turan, “Türkiye’de hükümetin zorlayıcı yasalar uygulamaya devam ettiğini de belirtmek gerekir. Özellikle seçim dönemlerinde haber platformlarına erişimin engellenmesi ve 1998 yılına kadar uzanan haber içeriklerinin kısıtlanması, LGBTİ+ karakterlerin temsilleri nedeniyle yayın platformlarına verilen cezalar, 17 VPN hizmet sağlayıcısının mahkeme kararı olmaksızın engellenmesi, Kürt siyasetçilere sosyal medya paylaşımları nedeniyle on yıllarca hapis cezaları verilmesi bu dönemin önemli gelişmelerinden sadece bazılarıydı” diyor.

Dünya genelinde 72 ülkenin mercek altına alındığı raporda, 27 ülkede koşulların kötüleştiği, 18 ülkede de iyileşme kaydedildiği belirtildi. Buna göre en çok gerileme kaydedilen ülke Kırgızistan olurken en çok ilerleme yaşanan ülke Zambiya oldu.

Öte yandan Myanmar ve Çin, internet özgürlüğü açısından dünyanın en kötü ortamları olarak rapordaki yerlerini aldı. Son 10 yılda ilk kez bir ülkenin Çin kadar düşük bir puan aldığı belirtilen raporda, bunun nedeninin Myanmar’daki askeri darbe olduğu ifade edildi. Myanmar’da 2021’de yönetimi ele geçiren cunta, muhalefete karşı uyguladığı baskıyla adından söz ettiriyor.

2024, dünyanın seçim yılı olarak anılıyor. Çünkü, dünya nüfusunun dörtte biri 2024 yılı sona erdiğinde seçimler için sandık başına gitmiş olacak. Bu da yaklaşık 2 milyar kişiye tekabül ediyor. Dolayısıyla raporun yayımlandığı 16 Ekim’e kadar yapılan seçimler, dijital özgürlükler konusunda ülke karnelerini etkileyen temel unsur olarak öne çıktı.

Rapora göre çalışmanın kapsadığı dönemde ülke çapında seçim düzenleyen veya seçime hazırlanan 41 ülkenin en az 25’inde hükümetler siyasi, sosyal ve dini söylemlere yer veren web sitelerini engelledi. Aynı sebeplerle, sosyal medya platformlarına erişim kısıtlandı veya internet bağlantısı tamamen kesildi.

41 ülkenin en az 21’inde hükümet yanlısı yorumcular çevrimiçi bilgileri manipüle ederek demokratik sürecin kendisi hakkında yalan yanlış bilgiler yaydı. Bu arada, bağımsız doğruluk kontrolcülerini ve araştırmacıları gayrimeşrulaştırmaya yönelik partizan çabalar, bu kuruluş ve kişilerin hayati önem taşıyan çalışmalarını da sekteye uğrattı.

Raporda ayrıca iktidarların seçim dönemleri dışında da çevrimiçi söylemi susturmak için tutuklamalara, şiddete ve diğer baskı biçimlerine başvurduğu vurgulandı. Buna göre en az 56 ülkede internet kullanıcıları siyasi, sosyal veya dini ifadeleri nedeniyle tutuklandı.

En az 43 ülkede insanlar, çevrimiçi faaliyetlerine misilleme olarak fiziksel saldırıya uğradı veya öldürüldü. En ciddi ihlallerden bazıları silahlı çatışmalar bağlamında gerçekleşti. Bu tür çatışmalar sırasında internetin tamamen kapatılması, sivilleri bilgi boşluğuna sürükledi, gazetecilerin şiddet hakkında haber yapmasını engelledi ve hayati yardımların ulaştırılmasını olumsuz etkiledi.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Suriye İç Savaşı Türkiye Demokrasisini Nasıl Bozdu?

Türkiye – Suriye ilişkililerinin normalleşmesine ilişkin önemli mesajların verildiği bir dönemde, ABD merkezli düşünce kuruluşu Freedom House’ın (Özgürlük Evi) önemli isimlerinden Nate Schenkkan, “Suriye, Türkiye’yi nasıl bozdu?” başlığıyla bir yazı yayımladı.

Suriye iç savaşın Türkiye demokrasisine ve Washington-Ankara ilişkilerine verdiği zarar vurgulayan Schenkkan, yazısına Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la görüşmeye sıcak baktığı mesajı verdiğini anımsatarak başlıyor: Bu an, Türk tarihindeki olağanüstü çalkantılı dönemin sonu anlamına geliyor.

2010’lu yıllarda Türkiye’nin Arap Baharı ve özellikle Suriye’deki yansımalarının girdabına kapılarak zor zamanlar geçirdiğini savunan Nate Schenkkan, “Bu kritik dönemde Türkiye bölgeyi etkisine alan kaosun hem mağduru hem de aktörü oldu” diyor.

Schenkkan, Erdoğan ve yakın çevresinin, ezilen Müslümanların özgürlüğünü savunan bir ideoloji ve devrimler aracılığıyla Ortadoğu’yu değiştiremese de özellikle 2013-2017’de Türkiye’de görülen şiddet dalgası ve siyasi kargaşayla birlikte otoriter bir sistem kurabildiğini öne sürüyor.

Bu dönemdeki Gezi Parkı olayları, Kürt sorununa çözüm sürecinin çöküşü, terör saldırıları ve darbe girişimi hatırlatılıyor.

Schenkkan, ABD’nin YPG güçleriyle IŞİD’e karşı yaptığı ittifak ve HDP’nin başkanlık karşıtı propagandasının Erdoğan’ın güvenlik kurumlarındaki şahin kanatlarla yürümesinde etkili olduğunu söyleyerek ekliyor:

O dönem yaygın olan ‘Türkiye, İslam Devleti’ni destekledi’ suçlaması hep abartılıydı. 2014-2015’te IŞİD, Türkiye’deki Kürt hareketine saldırırken Ankara için en iyi söylenebilecek şey, müdahale etmekle pek ilgilenmediği olur; en kötü şeyse bu konuda suç ortağı olduğudur.

MHP’yle ittifaka giden Erdoğan’ın iddiasının aksine başkanlık sisteminin Türkiye’ye istikrar getirmediği de savunulan tezler arasında: Nihayetinde Kürt hareketini bastırmak, Türkiye’nin sınırlarını korumak ve iktidarda kalmak gibi dar çıkarlar kazandı. Ezilen Müslümanların hakları için savaşmaya dair kuru gürültüye rağmen Erdoğan’ın dış politikası artık kendini korumaya dair daha küçük hedeflere yöneliyor.

Yazar, ABD’nin Ortadoğu politikasınıysa şöyle suçluyor: Suriye iç savaşının Türkiye demokrasisine ve ABD-Türkiye ittifakına yönelik zarara bakıldığında, Amerika’nın bu dönemdeki Ortadoğu politikasının temel günahı ortaya çıkıyor. Basitçe söylemek gerekirse, Washington çok fazla müdahil olmadan dahil olmaya çalıştı.

Yazar, sorunlara yol açan asıl sebebin, ABD’nin Ortadoğu’ya müdahil olmama rüyası olduğunu iddia ediyor. Gönülsüzce icra edilen ve birbiriyle çelişen politikaların yarattığı sorunların Türkiye demokrasisinde ve Ankara-Washington ilişkilerinde çok iyi bir şekilde görülebileceğini öne sürüyor:

İslam Devleti’ne karşı YPG’yle çalışmak, ABD’nin Türkiye cumhuriyetini parçalamaya ve ülkedeki iç çatışmaları derinleştirmeye azmettiği yönündeki popüler komplo teorisini büyüttü.

Schenkkan, Barack Obama döneminde Arap Baharı’na verilen desteğin ortaya çıkan belirsizliklerle azaldığını, ABD’nin bir yandan IŞİD’le mücadeleyi YPG’yle yürütürken diğer yandan Türkiye’nin bu örgüt ve uzantılarına düzenlediği operasyonlara ses çıkarmadığını ve bu olayların Ankara-Washington ilişkilerinde kırılma yarattığını sıralıyor.

Türkiye’de son iki yılda yapılan seçimlerin değişim arzusunu gösterdiğini savunan yazar, Washington’ın artık yeni döneme yatırım yapması gerektiğini de iddia ediyor:

Bir ormanın yangından sonra yeniden büyümesi gibi, Türkiye’de de afetten sonra farklı sosyal ve siyasi oluşumlar meydana geliyor. Bunlar nihayetinde ülkenin hukukun üstünlüğünün yeniden sağlanması, yurttaşlık haklarının korunması ve ülkedeki çoğulculuğun yeniden tesisi için faydalı olabilir.

Schenkkan, Türkiye’nin daha kapsayıcı bir yönetime sahip olması için ABD’nin burslar ve araştırma destekleri gibi çeşitli programlar uygulayabileceğini ve Washington’ın koyacağı küçük hedeflerle Türkiye’nin daha iyi bir geleceğe kavuşabileceğini savunarak yazısını bitiriyor.

Freedom House bağımsız bir düşünce kuruluşu olduğu iddiasını taşısa da ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından fonlanıyor. CIA’in yönettiği öne sürülen Freedom House’ın eski başkanı Michael Abramowitz, artık yine benzer suçlamaların hedefi olan yayın kuruluşu Amerika’nın Sesi’nin (Voice of America/VOA) başında.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Türkiye, Yine “Özgür Olmayan Ülke” Kategorisinde

Freedom House, 2023 yılı raporunda Türkiye’yi “özgür olmayan ülke” kategorisinde değerlendirdi. Freedom House, Türkiye’yi 2018’den bu yana “özgür olmayan ülke” kategorisinde değerlendiriyor.

Raporda yer alan, son 10 yılda özgürlüklerdeki gerileme grafiğinde Türkiye beşinci sırada bulunuyor. Türkiye’nin önünde sırasıyla Nikaragua, Dağlık Karabağ, Libya ve Tanzanya yer alıyor. Raporda Türkiye, çoğunlukla 2023’teki Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler çerçevesinde değerlendiriliyor.

Washington merkezli düşünce kuruluşu Freedom House, dünyadaki siyasi haklar ve sivil özgürlüklerin durumu üzerine hazırladığı yıllık raporunu bugün yayınladı.

VOA Türkçe’den Ezel Şahinkaya’nın aktardığına göre; “Sorunlu Seçimlerin ve Silahlı Çatışmaların Artan Zararları” başlıklı raporda Freedom House, 2023 yılını değerlendirirken son 18 senedir siyasi haklar ve sivil özgürlüklerde dünya genelinde kesintisiz düşüş olduğunu kaydetti.

Kuruluş raporda, dünyanın beşte birini oluşturan 52 ülkede siyasi hak ve özgürlüklerin kötüleştiğini belirtirken, 21 ülkede ise ilerlemelerin gözlemlendiğini açıkladı. Rapora göre, özgürlüklerdeki küresel düşüşün temel etkenleri arasında seçim manipülasyonu, savaşlar ve çoğulculuğa yönelik saldırılar yer alıyor.

Rapor, 2023 yılı boyunca 195 ülke ve 15 bölgedeki özgürlüklerin durumunu değerlendiriyor. Kuruluş, raporda yer alan ülkeleri 25 gösterge üzerinden 0 ve 4 arası puanlandırıyor. Toplam 100 puan olan göstergelerin yüzde 40’ı siyasi haklar üzerineyken, kalan yüzde 60’ı sivil özgürlükler başlığı altında yer alıyor. Toplam puan üzerinden ülkeler, “özgür”, “kısmen özgür” ve “özgür olmayan” ülke kategorilerinde sınıflandırılıyor.

Bu metodolojiye göre, 2023’te dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 38’i “özgür olmayan” ülkelerde yaşarken, yüzde 42’si “kısmen özgür” ülkelerde yaşıyor. Dünya nüfusunun yalnızca yüzde 20’si “özgür” ülkelerde yaşıyor.

Raporda Türkiye nasıl değerlendiriliyor?

Freedom House, Türkiye’yi 2018’den bu yana “özgür olmayan ülke” kategorisinde değerlendiriyor. Bu seneki raporda yer alan, son 10 yılda özgürlüklerdeki gerileme grafiğinde Türkiye beşinci sırada bulunuyor. Türkiye’nin önünde sırasıyla Nikaragua, Dağlık Karabağ, Libya ve Tanzanya yer alıyor.

Raporda Türkiye, çoğunlukla 2023’teki Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler çerçevesinde değerlendiriliyor. Raporun ana bulgularından biri olarak dünya genelinde “seçimlerde şiddet ve manipülasyon gibi yaygın sorunların, hak ve özgürlüklerde bozulmaya yol açtığı” belirtilirken Türkiye örneği veriliyor.

Kuruluş, “Kamboçya, Guatemala, Polonya, Türkiye ve Zimbabwe’de görevdeki yöneticiler seçim rekabetini kontrol etmeye, siyasi rakiplerini engellemeye veya seçim gününden sonra iktidara gelmelerini engellemeye çalıştı” değerlendirmesinde bulunuyor.

Rapora göre, geçen sene Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bu beş ülkede iktidarlar, muhalefetin eşit şartlarda rekabet etmesini engellemek için adımlar attı.

Rapor ayrıca, uzun süredir var olan ve seçimlerde muhalefet için eşitsiz bir rekabet alanı yaratan manipülasyon biçimlerinin, Kamboçya, Polonya ve Türkiye’de seçim sonuçlarını etkilediğini kayda geçiyor. Rapor, bu durumun demokrasiye yönelik ciddi bir tehdit olmaya devam ettiğini vurguluyor.

Freedom House, özgür ve adil seçimleri hedef alan antidemokratik taktiklerin gerçek seçim rekabetini ortadan kaldırma konusunda her zaman başarılı olmadığı vurgusunu yapıyor.

Öte yandan kuruluş, raporda Türkiye örneğini vererek, “Özellikle devlet kaynaklarını ve medyayı kullanarak oyun alanını büyük ölçüde çarpıtan uzun vadeli manipülasyon, muhalefetin kayıplarının giderek otoriterleşen bir iktidarın hakimiyet algısını güçlendirdiği bir duruma yol açabilir” ifadesini kullanıyor.

2023 seçimleri için Freedom House, “Türkiye’deki seçimler, uzun zamandır muhalefet liderleri ve gazetecilere yönelik taciz, tutuklama ve cezai kovuşturmaların yanısıra iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) medya hakimiyetine ve devlet kaynaklarını kötüye kullanmasına sahne oldu” değerlendirmesini yapıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ikinci turda az bir farkla seçimi kazandığını hatırlatan Freedom House, seçim kampanyaları döneminde ve seçim sonrasında dikkatlerin, ülkedeki demokratik yetersizlikler yerine muhalefetin eksikliklerine odaklandığını belirtiyor.

Kuruluş, “Sonunda muhalefet güçlerinin adil olmayan bir yarışmayı kazanamaması, ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar ve hükümet tarafından yaygın şekilde uygulanan siyasi muhaliflere yönelik cezai soruşturmalar gibi büyük sistemik ihlalleri gölgede bıraktı” yorumunda bulunuyor.

Ayrıca raporda, dünya genelinde LGBT+ bireylerin haklarının kısıtlayıcı yasalarla hedef alındığı belirtilirken, Türkiye’de Erdoğan’ın “aile kurumunun” aşınmasından LGBT+ topluluklarını sorumlu tuttuğu hatırlatılıyor. Ayrıca, AK Parti’nin Anayasa’daki aile tanımını “Aile, kadın ve erkekten oluşur” diye değiştirme önerisi not ediliyor.

Freedom House’un raporunda KKTC hakkında da kısa bir değerlendirme yer alıyor. Kuruluşa göre tartışmalı bölgelerde yaşayanlar, seçimlere katılabildiği, kendi siyasi kaderini tayin edebildiği ve liderleri sivil özgürlüklerin korunması konusunda sorumlu tutabildiği zaman, bulundukları yerlerde özgürlük olasılıkları daha da artıyor.

Raporda yer alan 15 bölge içerisinde KKTC, kuruluşun “Özgür” değerlendirmesinde bulunduğu tek yer. Aralarında düzenli çok partili seçimlerin de yer aldığı siyasi hakların KKTC’de nispeten iyi korunduğu notunu düşen Freedom House, “Türk hükümetinin artan siyasi müdahalesi bir tehdit olmaya devam ederken, son otuz yıldır bölgede sivil özgürlükler büyük ölçüde korunuyor” yorumunda bulundu.

Dünya genelinde özgürlükler

Rapora göre, 2023’te silahlı çatışmalar ve otoriter yönetimlerin saldırganlık tehditleri dünyayı daha az güvenli ve daha az demokratik hale getirdi. Freedom House bu duruma, tartışmalı Dağlık Karabağ bölgesini ve Rusya’nın Ukrayna’daki 2022’den beri süren işgalini, İsrail-Hamas çatışmasını, Myanmar’daki iç savaşı ve Sudan’da asker ve paramiliter gruplar arası çatışmaları örnek gösterdi.

Dağlık Karabağ, bu seneki raporda özgürlüklerde en fazla gerilemenin yaşandığı yer olarak değerlendirildi. Bölge, “Kısmen Özgür” kategorisinden “Özgür Olmayan” kategorisine geriledi. Freedom House, bölgede yaşananları “Azerbaycan rejiminin ablukası ve askeri saldırısı, ayrılıkçı hükümetin teslim olmasına ve etnik Ermeni nüfusun fiilen sınır dışı edilmesine yol açtı” ifadeleriyle özetledi.

Kuruluş ayrıca, tartışmalı bölgelerde siyasi hakların ve sivil özgürlüklerin sağlanmamasının, aralarında demokratik ülkelerin de bulunduğu bazı ülkelerde özgürlüklerin azalmasına neden olduğunu belirtti. Bu duruma örnek olarak kuruluş, Çin’in Hong Kong ve Tibet politikalarını ve Rusya’nın Kırım’daki nüfusa baskısını gösterdi. Ayrıca, demokratik olarak seçilmiş Hindistan hükümetinin Keşmir’de ve İsrail hükümetinin Batı Şeria ile Gazze’de temel hakların ihlalinde rol oynadığını not düştü.

Rapora göre ayrıca, dünya genelinde çoğulculuk tehdit altında olmasına rağmen, toplumlar için güç kaynağı olmaya devam ediyor.

Politika önerileri

Freedom House, 2024 yılında özgürlüklerin korunması için politika önerilerini şöyle sıraladı:

“Tiranlığa karşı mücadelenin ön saflarında yer alan kişilere istikrarlı destek ve esnek finansman sağlayın,
Tartışmalı bölgelerde yaşayan insanların haklarını koruyun,
2024’te özgür ve adil seçimleri koruyun,
Seçilmiş hükümetleri devirmeye yönelik girişimlere tutarlı bir şekilde yanıt verin,

Otokratları insan hakları ihlalleri ve yolsuzluklardan sorumlu tutun. Hukukun üstünlüğünden kaçma ve demokratik kurumları baltalama yeteneklerini sınırlayın,
Sürgündeki insan hakları aktivistlerini koruyun ve çalışmalarını kolaylaştırın,
Siyasi tutukluların özgürlüğünü ve dirençliliğini destekleyin.”

Paylaşın

Freedom House: Türkiye’de İnternet Özgürlüğü Giderek Azalıyor

Freedom House’un “2023 İnternette Özgürlük” raporunda, Türkiye, “Erişim Önündeki Engeller” başlığında 25 üzerinden 12 puan, “İçerik Sınırlamaları” başlığında 35 üzerinden 10 puan ve “Kullanıcı Hakları İhlalleri”nde 40 üzerinden 8 puan alarak, 100 üzerinden 30 puanla “özgür değil” kategorisinde yer aldı.

Rapora göre, Türkiye’de internetin kalitesi ve hızı genel olarak güvenilir ancak altyapı arızaları pek çok yerde erişime engel. 2023 başı itibarıyla, Türkiye’de halkın yüzde 83,4’ünün internet kullandığı ifade edilen raporda, internet erişimi olan hanelerin yüzde 94,1’e çıktığı belirtiliyor. Ayrıca ülkede “devam eden ekonomik kriz ve artan enflasyonun” ise internet hizmetlerinin maliyetini, birçok kişi için karşılanamaz seviyeye çıkardığı vurgulanıyor.

Kırsal bölgelerde internete erişimin kentlere göre daha zayıf olduğu belirtilirken, cinsiyetler arasında internete erişim açısından fark olduğu, erkeklerin erişiminin, az bir farkla da olsa kadınlara göre daha fazla olduğu raporda yer alıyor.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) merkezli insan hakları kuruluşu Freedom House tarafından yayınlanan, “2023 İnternette Özgürlük” raporuna göre Türkiye’de internet özgürlüğü son on yılda “giderek azaldı”.

Geçen yıl Ekim ayında yürürlüğe giren Dezenformasyon Yasası’na değinilen raporda, bu yasanın muhalif siyasetçiler ile gazetecilerin susturulması için kullanıldığı, sansürün yaygın olduğu ve çok sayıda makale ile sosyal medya paylaşımının engellendiği vurgulandı.

Raporda, internet kullanımı “Erişim Önündeki Engeller”, “İçerik Sınırlamaları” ve “Kullanıcı Hakları İhlalleri” başlıkları altında incelendi. Türkiye, “Erişim Önündeki Engeller” başlığında 25 üzerinden 12 puan, “İçerik Sınırlamaları” başlığında 35 üzerinden 10 puan ve “Kullanıcı Hakları İhlalleri”nde 40 üzerinden 8 puan alarak, 100 üzerinden 30 puanla “özgür değil” kategorisinde yer aldı.

Değerlendirmede, toplamda 70-100 arası puan “özgür”, 40-69 arası “kısmen özgür”, 0-39 arası “özgür değil” olarak nitelendiriliyor.

Rapora göre, Türkiye’de internetin kalitesi ve hızı genel olarak güvenilir ancak altyapı arızaları pek çok yerde erişime engel. 2023 başı itibarıyla, Türkiye’de halkın yüzde 83,4’ünün internet kullandığı ifade edilen raporda, internet erişimi olan hanelerin yüzde 94,1’e çıktığı belirtiliyor. Ayrıca ülkede “devam eden ekonomik kriz ve artan enflasyonun” ise internet hizmetlerinin maliyetini, birçok kişi için karşılanamaz seviyeye çıkardığı vurgulanıyor.

Kırsal bölgelerde internete erişimin kentlere göre daha zayıf olduğu belirtilirken, cinsiyetler arasında internete erişim açısından fark olduğu, erkeklerin erişiminin, az bir farkla da olsa kadınlara göre daha fazla olduğu raporda yer alıyor.

Freedom House Raporu’nda Türkiye’de yetkililerin internete erişimi nadiren de olsa kısıtlayabildiği, bunun örneklerinden birinin geçen yıl Kasım ayında, İstiklal Caddesi’nde düzenlenen bombalı saldırının ardından, diğerinin de 6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri’nde görüldüğü aktarıldı.

Türkiye’de telekomünikasyon alanını düzenlemek ve denetlemekle sorumlu kurum olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) çalışmalarına da değinilen raporda, bu kurumun özel bir bütçeye sahip olduğu, üyelerinin hükümet tarafından atandığı ve karar alma sürecinin şeffaf olmadığı ifade edildi.

Başta haberler olmak üzere pek çok içeriğe engel getirildiği aktarılan raporda, Aralık 2022 itibarıyla 712 binden fazla alan adı ile 150 bin URL’nin engellendiği bilgisi yer aldı. 6 Şubat Depremleri’nden sonra, Twitter’in yaklaşık sekiz saat süreyle kapatılmasının acil kurtarma çalışmalarını engellediği ve yine Şubat ayında Ekşi Sözlük’e yasak getirilmesi de raporda konu edildi.

VOA Türkçe ve Deutsche Welle Türkçe’ye getirilen yasaklar

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK), 2022 yılının Şubat ayında uluslararası haber sitelerine ulusal yayın lisansı almaları için 72 saat süre tanıması ve Deutsche Welle (DW) ile Voice of America’nın (VOA) bunu reddetmesi üzerine söz konusu haber sitelerinin erişimine engel konmasına da yine raporda yer verildi.

Haber sitelerinin yanı sıra Uber, PayPal ve Booking.com gibi ticari siteler ile bir scooter kiralama uygulaması olan Martı’ya da erişim engeli getirildiği, Martı’ya yönelik engel kararının İstanbul Taksiciler Odası’nın şikayeti üzerine alındığı aktarıldı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Türkiye Yine “Özgür Olmayan Ülke” Kategorisinde

Washington merkezli düşünce kuruluşu Freedom House’ın yıllık raporunda ilk kez 2018’de statüsü “Kısmen Özgür Ülke” kategorisinden “Özgür Olmayan Ülke” kategorisine düşürülen Türkiye, o yıldan bu yana olduğu gibi yine “Özgür Olmayan Ülke” olarak sınıflandırıldı.

Bu yılın ilk yarısında Türkiye’nin önemli bir seçime hazırlandığını not düşen rapor, geçen yıl seçim kanununda yapılan değişiklikler ile hükümetin seçim sonuçlarına gelen itirazları değerlendirecek hakimlerin belirlenmesini kontrol edeceğine dikkat çekiyor.

Ayrıca raporda, geçen yıl yürürlüğe giren dezenformasyon yasasıyla muhalefetin kampanyalarının ve bağımsız medyanın daha fazla baskıya uğrayabileceği değerlendirmesi yapılıyor. 2022’deki bu gelişmeler nedeniyle Türkiye, raporun sonlarındaki 2023’te özellikle incelenmesi gereken ülkeler listesinde yer aldı.

Washington’daki düşünce kuruluşu Freedom House bugün dünya genelindeki siyasi haklar ve sivil özgürlükler üzerine yıllık raporunu yayınladı.

VOA Türkçe’den Ezel Şahinkaya’nın aktardığına göre, “Demokrasi Mücadelesinde 50. Yıl” başlıklı raporun kapağında geçen sene İranlı Kürt Mahsa Amini’nin gözaltında ölümünü İzmir’de protesto eden İranlı kadınlar yer aldı.

Rapor, 2022 yılı boyunca 195 ülke ve 15 bölgedeki özgürlükleri değerlendiriyor. Raporun metodolojisine göre her ülke, 25 gösterge üzerinden 0 ve 4 arası puanlandırılıyor. Toplam 100 puan olan göstergelerin yüzde 40’ı siyasi haklar üzerineyken, yüzde 60’ı sivil özgürlükler kategorisinde gruplandırılıyor. Toplam puan üzerinden ülkeler, “Özgür”, “Kısmen Özgür” ve “Özgür Olmayan” ülke kategorilerinde sınıflandırılıyor.

Raporun temel bulgularına göre, son 17 yıldır dünya genelinde özgürlükler düşüşte. Raporda 195 ülkenin 84’ü “Özgür” kategorisinde yer alırken, 54 ülke “Kısmen Özgür” ve 57 ülke “Özgür Olmayan” ülke kategorisinde.

Rapor, 2022’de siyasi haklar ve sivil özgürlüklerdeki düşüşte savaşların, darbelerin ve iktidarı ele geçirme girişimlerinin payı olduğu tespitinde bulunuyor. Rusya’nın 2022 Şubat ayında Ukrayna’da başlattığı savaşı örnek veren rapor, demokratik kurumlara saldırıların yabancı ülkelerin ordularından gelebileceğini kayda geçiriyor.

Darbelerin demokraside gerilemeye neden olduğunu belirten rapor, 2022’de Ocak ve Ekim aylarında iki askeri darbe deneyimlemiş Burkina Faso’da liderlerin demokrasiye dönüş konusunda belirsiz sözler verdiğini not düşüyor. Burkina Faso bu seneki raporda “Kısmen Özgür” kategorisinden “Özgür Olmayan” ülke kategorisine geriledi.

Rapor ayrıca başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişimlerinin de geçen yıl siyasi sisteme ve insan haklarına zarar verdiğini belirtiyor. Geçmişte otoriter rejim ile yönetilmiş ülkelerde darbe girişimlerinin demokrasiye zararının yüksek olduğunu dile getiren rapor, Peru’da eski cumhurbaşkanı Pedro Castillo’nun iktidarını kaybetmemek için geçen Aralık ayında Kongre’yi lağvetmesinden ve ülke geneli sokağa çıkma yasağı getirmesinden bahsediliyor. Her ne kadar Castillo görevinden alınsa ve tutuklansa da, raporda ülkede olağanüstü hal ilan edildiği ve çıkan protestolarda yirmiden fazla kişinin öldüğü belirtiliyor. Ülkedeki siyasi çalkantılar nedeniyle rapor Peru’nun statüsünü “Kısmen Özgür” kategorisine düşürdü.

Türkiye yine “Özgür Olmayan Ülke” kategorisinde

Türkiye’deki 2016 darbe girişimine de değinen rapor, bu olayın ülkedeki siyasi haklar ve sivil özgürlükleri uzunca bir süredir gölgelediğini söylüyor.

Raporda, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP olayı, kilit demokratik kontrol ve dengelerin kaldırılmasını ve siyasi rakiplerin tasfiye edilmesini haklı çıkarmak için kullandı” ifadeleri yer alıyor. Freedom House’ın yıllık raporunda ilk kez 2018’de statüsü “Kısmen Özgür Ülke” kategorisinden “Özgür Olmayan Ülke” kategorisine düşürülen Türkiye, o yıldan bu yana olduğu gibi yine “Özgür Olmayan Ülke” olarak sınıflandırıldı.

Bu yılın ilk yarısında Türkiye’nin önemli bir seçime hazırlandığını not düşen rapor, geçen yıl seçim kanununda yapılan değişiklikler ile hükümetin seçim sonuçlarına gelen itirazları değerlendirecek hakimlerin belirlenmesini kontrol edeceğine dikkat çekiyor. Ayrıca raporda, geçen yıl yürürlüğe giren dezenformasyon yasasıyla muhalefetin kampanyalarının ve bağımsız medyanın daha fazla baskıya uğrayabileceği değerlendirmesi yapılıyor. 2022’deki bu gelişmeler nedeniyle Türkiye, raporun sonlarındaki 2023’te özellikle incelenmesi gereken ülkeler listesinde yer aldı.

Rapor, geçmişte seçimle iktidara gelen bazı liderlerin 2022’de yerleşik demokratik süreçleri reddederek iktidarlarını sürdürebilmek için kuralları yeniden yazmayı denediklerini söylüyor. Brezilyalı lider Jair Bolsonaro’nun Ekim 2022’deki seçimi Lula Da Silva’ya kaybettiğini kabul etmemesi örneğini veren rapor, Ocak ayında Bolsonaro destekçilerinin Kongre’yi, Anayasa Mahkemesini ve cumhurbaşkanlığı sarayını bastığını hatırlatıyor.

Rapor ABD’de ise geçen yıl ara seçimlerin 6 Ocak 2021’deki Kongre Baskını gibi bir şiddet olayı gözlemlenmeden gerçekleştiğini belirtti.

Dönüm noktası

Her ne kadar son 17 senedir kesintisiz bir şekilde demokraside ve özgürlüklerde düşüş görülse de rapor, bu senenin küresel özgürlüklerde bir dönüm noktası olabileceği kanısında.

Dünya genelindeki 195 ülkeden 35’inde geçen sene düşüş yaşansa da 34 ülke demokrasi konusunda gelişme gösterdi. Rapora göre, son 17 yılda düşüş ve ilerleme gösteren ülkeler arasında ilk kez makas bu kadar daraldı.

2022’de iki ülkedeki seçimlerden sonra Lesotho ve Kolombiya, “Kısmen Özgür” kategorisinden “Özgür” ülke kategorisine yükseldi.

Rapora göre geçen sene otoriter güçler, şeffaflık ve hesap verilebilirlik mekanizmalarından kendilerini korumak için bölgesel ve uluslararası organizasyonları kullandı. Rapor, Çin’in Birleşmiş Milletler’in İnsan Hakları Konseyi’ne seçilerek kendi politikaları hakkında kararları engellediğini örnek verdi.

Öte yandan rapora göre, demokratik güçler de uluslararası organizasyonları insan hakları için bir araç olarak kullandı. Raporda, Nisan 2022’de Rusya’nın BM İnsan Hakları Konseyi üyeliğinden çıkarılması ve geçen Ekim ayında Venezuela’nın Konsey’e girmesinin engellenmesi örnekler arasında yer aldı.

Raporda otoriter liderlerin iktidarlarını sürdürebilmek için yolsuzluk ve güç kullanımının bir kombinasyonuna bel bağladıkları belirtilirken, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’daki savaşta hedeflerini yerine getirememesinin bir sebebi ülkesindeki yolsuzluk olarak tanımlanıyor. Aynı şekilde raporda, Ekim 2022’de üçüncü dönem liderliğini kazanan Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping’in de ülkede sıfır COVID politikasıyla halkı kontrol etmeye çalıştığı notu düşülüyor.

İfade özgürlüğü

Rapora göre, 2005 yılından beri basın ve ifade özgürlüğü kesintisiz bir şekilde tehdit altında. Her ne kadar iletişim teknolojisindeki gelişmeler çoğu devletin medya tekelleşmesini yıkmış olsa da rapor, çoğu ülkede sanal dünyadaki yeni ifade araçlarının sert cezalandırmalara maruz kaldığını vurguluyor.

Raporda basın özgürlüğü konusunda son 17 senede 195 ülke arasında sıfır çeken ülke sayısı 14’ten 33’e yükselmiş durumda. İfade özgürlüğünde de bu sayı 6’dan 15’e yükseldi.

Raporda, Rusya’nın geçen yıl yabancı gazetecileri ülkeye almamasına ve yabancı ajan, aşırıcılık ve benzeri suçlamalarla bağımsız gazetecilerin ve medya kuruluşlarının yaftalandığına değiniliyor. Ayrıca raporda, Rus yetkililerin BBC, VOA ve Meduza gibi bağımsız medya kuruluşlarına erişim engeli getirdiği not düşülüyor

Rapora göre 2022 yılında, 157 ülkede özgür ve bağımsız medya, gazetecilerin yargılanması, gazetecilere yönelik şiddet, medya bağımsızlığını sınırlayacak yasalar, eleştirel kuruluşlara sansür ve erişim engeli gibi tehditlere maruz kaldı. 109 ülkede ise yetkililer, vatandaşların ifade özgürlüğünü sınırlamaya yönelik adımlar attı.

Çıkarılan dersler

Freedom House 1973’te ilk raporunu yayınladığında 148 ülkeden sadece 44’ü “Özgür” olarak tanımlanmıştı. Bu seneki raporda ise 195 ülke içinden “Özgür” kategorisindeki ülke sayısı 84’e yükseldi.

Rapor “Özgür” kategorisindeki ülkelerin yıllarca yerlerini koruduklarını belirtirken, “Özgür Olmayan” ve “Kısmen Özgür” ülkelerin kategoriler arası sıkça değişkenlik gösterdiklerini söylüyor.

Son 50 yılın verilerine bakan Freedom House, raporda demokratik kurumları güçlendirmenin ve korumanın Soğuk Savaş döneminin sonlarındaki demokratikleşme dalgasından daha zor hale geldiğini not düşüyor.

Uluslararası dayanışma ve desteğin önemini vurgulayan rapor, demokratik ülkelerin otoriter rejimlere baskı kurmasının gerekliliğini söylüyor.

Freedom House, raporun sonunda demokratik ülkelere politika tavsiyelerini şöyle sıraladı:

  • Ukrayna’nın kazanmasına yardım edin.
  • Otoriterlere fırsat vermeyi bırakın.
  • Demokrasinin erdemleri konusunda açık olun ve bundan taviz vermeyin. Demokrasiyi koruma ve savunmak için gereken çabalarda yorulmayın.
  • Basın özgürlüğünü ve ifade özgürlüğünü koruyun.
  • İnsan hakları savunucularına, kritik noktalardaki ülkelere ve bölgelere desteği önemli ölçüde artırın.
Paylaşın

Türkiye, Bu Yılda ‘Özgür Olmayan Ülkeler’ Arasında

Merkezi ABD’nin New York şehrinde bulunan düşünce kuruluşu Freedom House’un internet üzerine yayınladığı raporunda, Türkiye bu sene de “özgür olmayan ülkeler” arasında yer alıyor. Raporda, Türkiye’de online içeriklere yönelik engellerde son yıllarda bir artış olduğu vurgulanıyor.

Raporda ayrıca, son yıllardaki yasal düzenlemelerle iktidarın dijital ortamda baskısını arttırdığı belirtilirken, 2019’daki düzenleme sonrası gelen dijital platformların RTÜK’ten lisans alma zorunluluğu ile birlikte bazı engellemelerin yaşandığına dikkat çekiliyor.

Freedom House bugün, dünya genelinde internet özgürlüğünü değerlendirdiği “İnternette Özgürlük 2022” raporunu yayınladı. “İnternette Otoriter Revizyonla Mücadele” başlıklı raporda, iktidarların muhaliflerini sansürlemek ve internet kullanıcılarını izlemek için dijital bariyerler kurmasıyla birlikte küresel çapta internet özgürlüğünün son 12 yıldır düşüş gösterdiği belirtildi.

VOA Türkçe’nin aktardığına göre, rapor, Haziran 2021 ve Mayıs 2022 tarihleri arasında 70 ülkedeki internet özgürlüğünü inceliyor.

Dünyadaki internet kullanıcılarının yüzde 89’unu kapsayan rapor, standart bir yöntem kullanarak ülkelerin internet özgürlüklerini erişim engelleri, içerik sınırlamaları ve kullanıcı hakları gibi 21 ayrı göstergeye dayanarak 100 puanlık bir ölçekte değerlendiriyor.

Bu göstergelere göre Türkiye, 32 puan alarak bir önceki yıla göre iki puanlık bir düşüş gösterdi.

Rapor ayrıca, dünyadaki internet kullanıcılarının dörtte üçünden fazlasının, resmi yetkililerin vatandaşları dijital platformlarda ifade özgürlüğü haklarını kullandıkları için cezalandırdığı ülkelerde yaşadığını kaydetti.

Rapor, Rusya, Myanmar, Sudan ve Libya’da internet kullanıcılarının özgürlüklerinin keskin bir şekilde düşüşe uğradığını belgelerken, 26 ülkede internet özgürlüklerinin olumlu bir şekilde geliştiğini belirtiyor.

Çin’in son 8 yıldır dünyanın en kötü internet özgürlüğüne sahip olduğunu kaydeden rapor, Türkiye’de internet özgürlüğüne dair yaşananları yedi başlıkta özetledi:

  • Raporun gelişmeleri incelediği süre boyunca bazı şehirlerde altyapı hasarları ve çalıntı kablolar nedeniyle internet hasarları yaşandı.
  • Voice of America ve Deutsche Welle’nin Türkçe servislerinin websiteleri RTÜK’ten lisans almadıkları için engellendi.
  • Bağımsız haber kuruluşlarını büyük ölçüde etkileyen Sosyal Medya Yasası 2020’de yürürlüğe girdi. Haber kuruluşları ve sosyal medya platformları içerik kaldırma kararlarıyla hedef alındı.
  • Hükümet yanlısı medya kuruluşları büyümeye devam ederken, bağımsız haber kuruluşlarının websiteleri engellendi. Bu engellemeler Türkiye’de internet kullanıcılarının kullanımına sunulan çevrimiçi içeriğin çeşitliliğinde azalmaya yol açtı.
  • Meclis’e yeni bir “dezenformasyon” yasa tasarısı getirildi. Tasarı, kasıtlı olarak yanlış bilgi yayınlayan internet kullanıcılarına hapis cezası içeriyor. Ayrıca tasarı, dijital ortamda anonimlik açısından olumsuz etkilere sahip. Raporun inceleme süresi Mayıs ayında sona erdiğinden, geçen hafta bu tasarının Meclis’ten geçerek yasalaştığı raporda yer almıyor.
  • Rapor Türkiye’de bir sosyal medya kullanıcısının paylaşımı nedeniyle ömür boyu hapis cezasına çarptırıldığını kaydederken, Kürt meselelerini haberleştiren bir gazetecinin ömür boyu hapis cezasına çarptırılırken, Facebook paylaşımının da gerekçeler arasında yer aldığını söylüyor. Rapor, CHP İstanbul Genel Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun Twitter hesabından yaptığı paylaşım nedeniyle 4 yıl 11 ay hapis cezasına çarptırıldığını gelişmeler arasında listeliyor.
  • Rapora güre, dijital mecralardan haber yapan gazeteciler, haberlerinin cezası olarak fiziksel saldırılar da dahil olmak üzere artan tacizle karşı karşıya kaldılar.

Raporda dünya genelinde hükümetlerin dijital ortamda baskılarını arttırabilmek için internet özgürlüğünü sınırladıkları belirtiliyor.

Rapora göre, dünya genelinde rekor sayıda hükümetler, şiddet içermeyen siyasi, sosyal ve dini içerikli websitelerini engelleyerek, internet kullanıcılarının özgür ifade ve bilgiye erişim haklarının önüne geçti.

Rapor, yeni yasalarla, teknik altyapıyı merkezileştirerek sosyal medya platformlarına ve kullanıcı verilerinin güvenliğine tehdit oluşturabilecek düzenlemeler uygulayarak hükümetlerin, serbest bilgi akışı önünde engel yarattıklarını ifade ediyor.

Öte yandan raporun incelediği 70 ülke arasından 26 ülkede internet özgürlüğü alanında olumlu gelişmeler yaşanırken, Gambiya ve Zimbabve bu gelişmelerin en büyük oranda yaşandığı ülkeler.

Rapor, birçok ülkede sivil toplum kuruluşlarının internet özgürlüğüne dair mevzuatı iyileştirmek, basın özgürlüğünü güçlendirmek ve teknoloji şirketlerinin hesap verilebilirliğini sağlamak için yoğun çaba gösterdiğini kayda geçti.

Rapor ayrıca otoriter devletlerin dijital dünyada baskılarını arttıran modellerini dünya çapında yaymak için yarıştıklarını söylerken, demokratik hükümetlerin ise özgür ve açık bir internet vizyonu belirleyerek online platformlarda insan haklarının önemini vurguladıklarını belirtti. Ancak rapor, bu ülkelerde de sorunlu internet özgürlüğü uygulamalarının bulunduğunu not düştü.

Raporun Türkiye ayağında teknik olarak internete erişim kategorisinde ülkede internet kalitesinin ve hızının güvenilir olduğu belirtilirken, bazı dönemlerde altyapı hasarından dolayı internet erişiminde zorluklar yaşandığı ifade ediliyor. Ayrıca raporda, pandemi döneminde birçok insanın evden çalışmasıyla altyapının artan talepleri karşılayamadığı belirtiliyor.

Raporda, yüksek maliyetlere sebep olan geniş bant hizmetlerinde pazar yoğunlaşması nedeniyle Türkiye’de internet fiyatlarının yüksek kalmaya devam ettiği kaydediliyor.

Rapor, Türkiye’de internetin fiyat uygunluğu açısından yüksek ücretlendirme nedeniyle Avrupa’da en düşük sırada olduğunu söylerken, internet erişiminde cinsiyet farkı yaşandığını kayda geçiyor. Buna göre, Türkiye’de erkekler, kadınlara kıyasla yüzde 22 daha fazla internete erişirken, cep telefonuna erişimde cinsiyetler arasında görünür bir fark yok.

Rapor ayrıca internete erişimde ülkedeki artan enflasyon oranına ve elektrik fiyatlarına not düşüyor. Artan fiyatların Türkiye’de insanları, hayati ihtiyaçlar ve internet erişimi gibi ikincil hizmetler arasında seçim yapmaya zorladığı vurgulanıyor.

İçerik sınırlamaları

Raporda, Türkiye’de online içeriklere yönelik engellerde son yıllarda bir artış olduğu vurgulanıyor.

Rapora göre, haber siteleri ve vatandaş gazetecilik mecralarının websiteleri Türkiye’nin askeri operasyonları, Kürtler ve iktidar karşıtlığı hakkında içerik yayınladıklarında engellerle karşılaşabiliyor.

Ayrıca raporda, son yıllardaki yasal düzenlemelerle iktidarın dijital ortamda baskısını arttırdığı belirtilirken, 2019’daki düzenleme sonrası gelen dijital platformların RTÜK’ten lisans alma zorunluluğu ile birlikte bazı engellemelerin yaşandığına dikkat çekiliyor.

Freedom House İnternet Özgürlükleri Raporu Türkiye Raportörü Gürkan Özturan bu yılki rapor için, “Haklar ve hürriyetler alanında tümden bir gerilemenin deneyimlendiği Türkiye’de, üst üste yıllardır daralan bir internet özgürlükleri alanının bu yıl da yeniden daha fazla baskılandığını görüyoruz. Bilgiye erişim hakkı, basın özgürlüğü, ifade hürriyetinin internet ortamında şimdiye kadar olmadığı kadar artan bir baskı ile tehdit altında olduğunu ortaya koyuyor İnternet Özgürlükleri 2022 Raporu” ifadelerini kullandı.

Özturan, “Elbette, bu durum yalnız Türkiye’ye özgü değil; 28 ülkede bir gerilemeden bahsetmek mümkün, ve maalesef Türkiye, Rusya, Myanmar, Sudan ve Libya ile özgürlükler alanındaki daralmadan nasibini alıyor. Toplumun refahını doğrudan ilgilendiren haklar ve özgürlükler alanında yapılacak düzenlemelerde, yurttaşlara karşı devlet aygıtını koruyan düzenlemelerdense, önümüzdeki yıllarda yurttaşları güvence altına alacak bir İnternet Özgürlükleri Kanunu üzerine bir çalışma yapılacağını ümit ediyorum” diye ekledi.

Paylaşın

Uluslararası İnsan Hakları Örgütleri Afganistan İçin Bir Arada

Uluslararası insan hakları örgütleri, Afganistan’da insan haklarının vahim durumunu izlemek ve insan haklarının korunması, ihlaller ve suistimaller için hesap verebilirliğin sağlanması konusunda savunuculuk yapmak için bir araya gelerek bir birlik kurdu.

Birlik içerisinde şu örgütler yer aldı: Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Front Line Defenders, Freedom House, Freedom Now, MADRE, İşkenceye Karşı Dünya Örgütü (OMCT), Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FİDH), Barış ve Özgürlük İçin Uluslararası Kadın Birliği (WILPF).

Savunuculuk, araştırma, farkındalık

Birlik, kolektif savunuculuk yaparak Taliban hükümeti üzerinde insan haklarına saygı göstermesi, uluslararası toplum üzerinde de Taliban’dan hesap sormaya ve Afganistan halkını kaderine terk etmemeye yönelik vaatlerini yerine getirmesi için baskı oluşturmayı amaçlıyor.

Bu birlik aracılığıyla üye örgütler Afganistan’daki insan hakları ihlalleri ve suistimalleri konusunda ortak savunuculuk, araştırma, farkındalık yaratma ve harekete geçmenin yanı sıra belgeleme ve raporlama çalışmalarında da işbirliği yapacak.

Aynı zamanda BM İnsan Hakları Konseyi ve BM Güvenlik Konseyi gibi uluslararası kurumlarla, Afganistan’da insan haklarının durumuna ilişkin Özel Raportör gibi BM uzmanlarıyla ve diğer aktörlerle iletişim halinde kalarak, insan haklarının durumunu sistematik ve kesintisiz bir biçimde izlemelerini, insan hakları ihlalleri ve suistimallerinin faillerinden hesap sormalarını ve cezasızlığa son vermelerini talep edecekler.

Taliban iktidarıyla daha da kötüleşti

Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan Af Örgütü, Afganistan’da insan haklarının durumunun, Afgan hükümetinin çökmesi ve 15 Ağustos 2021’de Taliban’ın yeniden iktidara gelmesinin ardından hızla kötüye gittiğini ifade etti:

“Taliban, yargısız infazlar, zorla kaybetme, işkence, keyfi gözaltı, kadınların ve kız çocukların haklarında korkunç bir geriye gidiş, basına yönelik sansür ve saldırılar ve kadın hakları aktivistlerini de kapsayan insan hakları savunucuları, üst mevkilerde görev üstlenen kadınlar, gazeteciler, dini azınlıklar, LGBTİ+ ve önceki hükümetin üyeleri ve destekçilerine yönelik misillemeler dahil olmak üzere yaygın bir şekilde insan hakları ihlalleri işledi ve işlemeye de devam ediyor.”

“İnsani bir felaket”

Uluslararası Af Örgütü Bölgesel Kampanyacısı Samira Hamidi konu hakkındaki açıklamasında, “Bugüne kadar dünyanın dört bir yanındaki insan hakları örgütlerinin Afganistan halkı için hesap verebilirlik ve adalet talep etmek üzere bir araya gelmesinden daha büyük bir ihtiyaç olmamıştı. Afganistan halkı Taliban’ın suistimalleri ile insani bir felaket arasında sıkışmış durumda. Uluslararası toplum onları korumak için daha fazlasını yapabilir ve yapmalıdır” dedi.

“Kadınlar ve kız çocuklar haklardan yoksun”

FİDH Batı ve Güney Asya Program Sorumlusu Juliette Rousselot, “Dünyanın dikkati hızla bir krizden diğerine doğru kayarken Afganistan’daki insani felaket devam ediyor. Afganistan halkı, özellikle de kadınlar ve kız çocuklar bir kez daha temel insan haklarından yoksun bırakılıyor. Tüm dünyayı Afganistan’da her gün işlenen ihlallerden kesintisiz şekilde haberdar etmek ve uluslararası toplumdan son 20 yılda Afganistan’a verdikleri sözlerin akıbeti konusunda hesap sormak son derece acil ve önemli” açıklamasını yaptı.

OMCT Genel Sekreteri Gerald Staberock da açıklamasında, “Taliban’a ve uluslararası topluma, durumu yakından izleyeceğimizi ve tüm Afganlar için şiddetsiz bir Afganistan’ı savunma çabalarımızı sürdüreceğimizi bildirmek isteriz” ifadelerini kullandı.

Paylaşın