ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere’den Rusya’ya: Birliklerini Geri Çek

ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere, Rusya’ya Ukrayna’dan derhal birliklerini çekme çağrısını yineledi. ABD Başkanı Joe Biden, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson bugün video konferans aracılığıyla yaptıkları görüşmede Ukrayna konusunu ele aldı.

Alman hükümet sözcüsü Steffen Hebestreit görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, liderlerin “sivil halkın korunmasının öncelikli olması, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik uluslararası hukuka aykırı saldırılarına hemen son vermesi ve birliklerini tamamen geri çekmesi gerektiği” konularında aynı görüşü paylaştığını söyledi. Liderlerin Ukrayna’ya yönelik insani yardımların sürdürülmesi imkanlarını ele aldığını ifade eden Hebestreit, krizin aşılması için diplomatik çabaların desteklenmesi gerektiğini konusunda da görüş birliği olduğunu belirtti.

Ukrayna-Rusya arasındaki müzakereler sona erdi

Öte yandan Rusya ve Ukrayna heyetleri arasında yapılan müzakerelerin üçüncü turu da sonuçsuz kaldı. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin danışmanı Mıkhailo Podolyak, sivillerin tahliyesi için gereken lojistik konusunda “olumlu küçük gelişmeler” sağlandığını belirtti. Ancak genel durumun belirgin olarak iyileşmesini sağlayacak şekilde görüş birliğine varılmadığını söyleyen Podolyak, ancak geçici ateşkes için görüşmelerin süreceğini sözlerine ekledi.

Rus heyetin başkanı Vladimir Medinski ise sivillerin tahliyesi için Salı günü yeniden insani koridor oluşturulacağını söyledi. Genel olarak görüşmeden hayal kırıklığına uğradığını ifade eden Medinski, “Beklentilerimiz karşılanmadı” dedi. Rus tarafının müzakerelere daha önce hazırlanan belgelerle geldiğini belirten Medinski, ancak Ukrayna tarafının hiçbir belgeyi imzalamadığını, belgeleri öncelikle incelemek istediklerini kaydetti. Medinski, varılan uzlaşmanın yazılı olarak kaydedilebileceği bir görüşme daha planlandığını da söyledi.

Rusya, Ukrayna’ya silah sevkiyatı konusunda Batı’yı uyardı

Rusya Dışişleri Bakanlığı, Batı ülkelerinden Ukrayna’ya silah sevkiyatını eleştirerek, NATO için sonuçları olabileceği konusunda uyarıda bulundu. Rus haber ajansı Tass’ın aktardığına göre, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova, Ukrayna’ya silah veya uçak ya da paralı savaşçı gönderilmesinin ülkedeki insani durumu düzeltmeyeceğini söyledi.

Zakharova, tam tersine bunun sadece Ukrayna’da değil, NATO ülkelerinde de durumun “felakete” dönüşmesine yol açabilecek gelişmeleri provoke edeceğini ifade etti. Zakharova, Batı tarafından gönderilen silahların savaşanların eline geçmesi durumunda “küresel çöküş” yaşanacağı uyarısında bulundu.

Putin’den AB’ye: Kiev’e insan haklarına saygı için baskı yap

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel ile bir telefon görüşmesi yaptı. Kremlin’den yapılan açıklamada, görüşmede Putin’in insan hakları hukukuna saygı göstermesi için Kiev’e baskı yapması konusunda AB’ye çağrıda bulunduğu belirtildi. Açıklamada, görüşmede Ukrayna’daki durumun insani boyutlarının ele alındığı, ayrıca Putin’in Michel’e Rusya’nın Ukrayna ile yaptığı müzakerelere ilişkin bilgi verdiği kaydedildi.

ABD’den Baltık ülkelerine güvenlik garantisi

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Litvanya’ya gerçekleştirdiği ziyarette NATO’nun 5’inci maddesine vurgu yaparak, ABD için müttefiklerin savunmasının kutsal bir öneme sahip olduğunu söyledi. Üç Baltık ülkesi Litvanya, Letonya ve Estonya’yı kapsayan temaslarına başlayan Blinken, “Saldırıya uğraması durumunda NATO’nun her karış toprağını savunmaya hazırlıklıyız. Hiç kimse kararlılığımızı sınamaya kalkmasın” diye konuştu. NATO üyesi üç Baltık ülkesi, Rusya’nın askeri harekatını Baltık ülkelerine genişletmesinden endişe duyuyor.

Paylaşın

Fransa ve Almanya’dan Rusya’ya Ukrayna Uyarısı: Bedeli Çok Ağır Olur

Berlin’de bir araya gelen Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması hâlinde bunun bedelinin “çok ağır” olacağı uyarısında bulunurken Kiev’e desteklerini yineledi.

Olaf Scholz, selefi Angela Merkel’den görevi devraldıktan 24 saat sonra ilk yurtdışı ziyaretini Paris’e gerçekleştirmiş, Emmanuel Macron’u en kısa zamanda olmak üzere Berlin’e davet ettiğini söylemişti. Macron’un iade-i ziyaretinde Fransa’nın AB ve Almanya’nın G7 dönem başkanlıklarının ana madde olacağı açıklanmıştı. Ancak Ukrayna krizi, bugünkü görüşmenin ana gündem maddesi oldu.

“Tek çözüm yolu diyalog”

İki lider kapalı kapıların ardındaki görüşmeye girmeden önce basınla biraraya geldi. Başbakan Scholz, krizin giderek büyüdüğünü belirterek, gerilimi azaltabilmek için gerekli her türlü girişimi sürdürdüklerini ve diyaloğun devam etmesine şu an için alternatif olmadığını belirtti. Bununla birlikte, her fırsatta Moskova’ya askeri bir operasyonun çok ağır sonuçları olacağını hatırlattıklarını belirten Scholz, Ukrayna’ya saldırı durumunda Rusya’ya ağır yaptırımların uygulanacağını belirtti.

Almanya’nın Ukrayna’ya neden silah yardımında bulunmadığı şeklinde bir soru üzerine, Almanya’nın tarihsel nedenlerle başka yöntemlerle Ukrayna’ya yardım ettiğini söyleyen Scholz, “Ukrayna’nın, ülkedeki demokrasinin ve hukuk devletinin sürekliliği için Almanya yıllardır en büyük yardımı yapan ülkelerden biri. Ayrıca Ukrayna’nın bir gaz transit ülkesi olması konusunda Almanya’nın garantör olduğunu da hatırlatmak istiyorum” dedi. Scholz, Avrupa’daki barışın sadece ülkelerin bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ve egemenliğinin dokunulmazlığının tanınmasıyla korunabileceğini de belirtti.

“Almanya ile hemfikiriz”

Fransız Cumhurbaşkanı Macron, ülkesinin ve Almanya’nın Ukrayna’daki kriz ve Rusya’ya karşı tavır konusunda tümüyle hemfikir olduğunu ifade ederken, Rusya ve Ukrayna arasındaki sınırda yaşanan gelişmeleri son derece ciddiye aldıklarını ve yakından takip ettikleri açıkladı. Macron, Scholz gibi sorunun çözümü için diyalog çağrısı yaparken, tarafların biraraya gelebileceği ve arabuluculuk için ‘Normandiya Dörtlüsü’ gibi çok sayıda daimi format olduğunu hatırlattı.

Ülkesinin Ukrayna ile dayanışma içinde olduğunu söyleyen Macron, Rusya’nın olası saldırısının ağır bedeli olacağını açıkladı. Macron, Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile görüşeceğini de açıkladı. Görüşmenin Cuma sabahı telefonla yapılacağını söyleyen Macron, Putin’e konuyla ilgili gerilimin azaltılması için bir somut plan sunacağını, aynı zamanda Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik olası bir askeri operasyonun çok ciddi sonuçlar doğuracağını hatırlatacağını ifade etti.

Paylaşın

Fransa’dan Kritik ‘Uygur Soykırımı’ Kararı

Fransa’da Ulusal Meclis, Çin makamlarının Uygurlara yönelik muamelesini “soykırım” olarak nitelendiren karara imza attı. Çin yönetimi ise “soykırım” suçlamalarını reddediyor.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; Fransa’da Ulusal Meclis, Uygur azınlığa soykırım uygulandığına dair karar tasarısını kabul etti. Bire karşı 169 oyla kabul edilen tasarıda “Çin makamlarının Uygurlara karşı şiddet eylemleri, insanlığa karşı suç ve soykırım” olarak nitelendirilerek kınandı.

Kararda Fransa hükümeti de Uygur azınlığa yönelik muamele nedeniyle Çin hükümetini kınamaya ve gerekli önlemleri almaya çağrıldı. Ulusal Meclis’ten geçen kararın hukuki bağlayıcılığı bulunmuyor.

Meclisteki tartışma oturumunda konuşan Dış Ticaret Bakanı Franck Riester, Uygurlara karşı “sistematik şiddet olayları” yaşandığını, ancak bunun soykırım olarak sınıflandırılmasının uluslararası platformlarda gerçekleşmesi gerektiğini kaydetti.

İnsan hakları kuruluşları, Uygurlar ve diğer Müslüman azınlıkların Sincan bölgesinde DNA testleri ve yüz tanıma yazılımları gibi çok sert araçlarla takibata maruz kaldığını, bir milyonu aşkın Müslümanın kamplarda din, kültür ve dillerini terk etmeye zorlandıklarını ve fiziksel kötü muameleye tabi tutulduklarını belirtiyor.

Çin yönetimi ise suçlamaları reddederek bu tesislerin eğitim kampı olduğunu, terörle mücadele kapsamında insanların topluma kazandırılması amacı taşıdığını savunuyor.

Paylaşın

2022’de Ziyaret Edilebilecek En Romantik Yerler

Muhteşem gün batımları sunan kumsallardan, güzel vadilere ve inanılmaz dağlara; dünyamız, gerçekten kaçırılmaması gereken muhteşem romantik deneyimlerin bir karışımıdır. Bu yerler kesinlikle aşk hayatınızı daha önce hiç olmadığı kadar canlandıracaktır.

Haber Merkezi / İşte bu yıl sevgilinizle unutulmaz zamanlar geçirmeyi garanti eden, dünyanın en romantik yerlerinden bazılarını keşfetme rehberiniz;

Prag, Çek Cumhuriyeti

Prag’ın eski dünya cazibesi, dünyanın her yerinden aşıkları ve romantikleri kendine çekiyor. Çek Cumhuriyeti’nin başkentinde ziyareti hak eden çok sayıda turistik yer var. Buradaki Charles Köprüsü, şehrin en çok ziyaret edilen ve fotoğraflanan manzaralarından biridir, Eski Şehir Meydanı ise Prag’ın özünü temsil eder!

Amalfi Sahili, İtalya

Uçsuz bucaksız mavi denizin güzel manzarasına sahip bir uçurumun kenarındaki bir villada uyandığınızı hayal edin! Bu kulağa mükemmel geliyorsa, o zaman Amalfi Sahili bir sonraki romantik kaçamağınızdır. Bu yer, büyüleyici doğal güzelliği, yemekleri ve resmedilmeye değer güzellikteki destinasyonları ile dünyanın dört bir yanından romantikleri kendine çekiyor.

Paris, Fransa

Paris, her çiftin hayalindeki yer! Mekanın ayrı bir çekiciliği var. Işıklar Şehri ve Fransa’nın başkenti Paris, her yerden çiftleri kendine çekiyor. Avrupa’nın en romantik şehirlerinden biri olan pastoral kafeler, mükemmel Arnavut kaldırımlı sokaklar ve taze pişmiş her şeyin aromasıyla büyüleneceksiniz!

Maui, Hawaii, ABD

Tüm ada güzel olsa da, Hawaii’deki Maui kelimelerin ötesinde büyülü. Lüks tatil köyleri arayan çiftler için mükemmel bir yer. Hawaii manzarası olağanüstü ve dünyadaki diğer adalardan farklı! Bir ömür boyu deneyim için, çiftler muhteşem Hana Otoyolu boyunca gidebilir ve güzel Haleakala Ulusal Parkı’nı keşfedebilir.

Maldivler

Maldivler romantizmle eş anlamlıdır! Kusursuz sahil destinasyonu olan Maldivler, tropikal romantik bir destinasyon denilince akla gelen ilk destinasyondur. Hint Okyanusu’nun en iyi manzarasını sunan Maldivler’in dünyadaki en güzel adalardan biri olarak derecelendirilmesine şaşmamalı!

Napa Vadisi, Kaliforniya, ABD

Napa Vadisi her gezginin hayalidir! Yeryüzündeki bu romantik cennet, bir çok doğal cazibeyle doludur. Yer, dünyanın önde gelen şarap imalathanelerinden biridir. Üzüm bağlarının muhteşem manzarasını sunan bu yer, romantik olmayan bir kalbi bile bir sevgiliye dönüştürebilir!

Krabi, Tayland

Kilometrelerce uzanan nefes kesici sahil şeridi, el değmemiş kumsalları ve yüzden fazla adaya sahip olan Krabi, Tayland ve dünyanın en popüler romantik destinasyonlarından biridir. Yer, bazı şaşırtıcı doğa harikalarıyla kutsanmıştır. İster parti yapmak ister sadece romantik bir plaj tatiline çıkmak isteyin, Krabi herkes için bir şeyler sunar.

Serengeti, Tanzanya

Sevgilinizle ormanda bir gece geçirmekten daha romantik ve maceralı bir şey olabilir mi? Tanzanya’daki Serengeti Ulusal Parkı tam size ve sevgilinize göre. Serengeti, Afrika’daki en eski ve en bilinen vahşi yaşam koruma alanlarından biridir! Heyecan verici, değil mi?

Paylaşın

Fransa’da Senato, Spor Müsabakalarında Başörtüsü Yasağını Oyladı

Fransa’da Senato, spor müsabakalarında başörtüsü takılmasının yasaklanması yönünde karara imza attı. Ülkenin üst meclisinde, spor federasyonları tarafından düzenlenen etkinliklere ve yarışmalara katılmak için “göze çarpan dini semboller takmanın yasak olduğunu” belirten yasal değişiklik lehinde oy kullanıldı.

Eurnews’ta yer alan habere göre; Merkez sağ Cumhuriyetçiler Partisi (LR) üyelerince önerilen ve Fransız hükümetinin karşı çıktığı değişiklik, 143’e karşı 160 oyla kabul edildi.

Başörtüsünün “sporcuların güvenliğini riske atabileceği” ifade edilen metinde, açıkça “müsabakalarda başörtüsü takılmasının yasaklamak” istendiği belirtildi.

Teklif, Senato ve Ulusal Meclis üyelerinden oluşan bir komisyon tarafından incelenecek. Bu da yasadaki değişiklik önerisinin iptal edilebileceği anlamına geliyor.

“Vatandaşlar dinlerini yaşamakta özgür”

“Tüm vatandaşların dinlerini yaşamakta özgür olduğu” belirtilen metinde, “Dini sembollerin giyilmesi konusunda yasal bir belirsizlik var. Devletin kuralları net bir şekilde tanımlaması gerekiyor. Başörtüsü takmak açıkça yasak olmazsa, belirli dini sembolleri destekleyen kulüpleri görebiliriz” denildi.

Yasağın 2024 Paris Olimpiyat Oyunları için uygulanıp uygulanmayacağı ise belirsizliğini koruyor. Olimpiyat organizasyon komitesi, AFP’nin yorum talebine cevap vermedi.

Fransa Ulusal Meclisi geçtiğimiz yıl Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un “dönüm noktası projelerinden” biri olarak nitelendirilen “Fransız değerlerine saygıyı teşvik etmek amacıyla camilerin, okulların ve spor kulüplerinin denetimini güçlendirecek bir yasa tasarısını” onaylamıştı.

Fransa’da halihazırda resmi maçlarda ve Futbol Federasyonu’nun düzenlediği müsabakalarda başörtüsü takmak yasak.

Paylaşın

Fransa’da Kapatılan Cami Sayısı 22’ye Yükseldi

Fransa’nın Beauvais kentindeki Bilal Camisi için “radikal vaazlar” verildiği gerekçesiyle 6 aylığına kapatma kararı alındı. Son dönemde sıkılaştırılan denetimler sonucu kapatılan cami sayısı 22’ye yükseldi.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; Fransa’nın kuzeyindeki Beauvais kentinde faaliyet gösteren Bilal Camisi “radikal içerikli vaazlar verildiği” gerekçesiyle altı ay süreyle kapatılacak.

Kentin bağlı bulunduğu Oise bölgesi yetkilileri, vaazlarda “nefret ve şiddetin teşvik edildiğinin, cihatın savunulduğunun” tespit edildiğini açıkladı.

Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin 14 Aralık’ta yaptığı açıklamada, vaazlarda “Hristiyanların, eşcinsellerin ve Yahudilerin” hedef alındığı gerekçesiyle caminin kapatılması için yasal süreç başlatıldığını açıklamıştı. Bakan, bunun “kabul edilemez” olduğunu söylemişti.

Yetkililer, 400 kişilik cemaati bulunan caminin kapatılması hakkındaki kararın iki gün içinde yürürlüğe konulacağını açıkladı. Fransız yerel basınında, radikal içerikli vaaz vermekle suçlanan imamın kısa bir süre önce Müslümanlığa geçtiği öne sürüldü.

Yürütmenin durdurulması için başvuru

Öte yandan caminin avukatlığını yapan Samim Bolaky AFP’ye açıklamasında yürütmenin durdurulması için başvuruda bulunduklarını ve 48 saat içinde karar verilmesini beklediklerini söyledi.

Fransız hükümeti bu senenin başında radikal İslamcı propaganda yapıldığından şüphe edilen yerler ve dernekler üzerindeki kontrollerin sıkılaştırılacağını açıklamıştı. Fransa İçişleri Bakanı’nın bu ay başında verdiği bilgiye göre, “ayrılıkçı ideolojiyi” yaydıkları gerekçesiyle 99 camide yapılan denetimler sonucunda 21’i kapatıldı, 6’sı hakkında da kapatılması için süreç başlatıldı. Fransa’da toplam 2 bin 620 cami bulunuyor.

Fransa’da meydana gelen saldırılar sonrasında hükümet radikal İslamcılıkla mücadeleyi sertleştirme kararı almış ve bunun akabinde Temmuz ayında camilerde sıkılaştırılmış denetimleri de içeren “Cumhuriyet Değerlerine Saygıyı Güçlendiren Prensipler” yasası yürürlüğe girmişti.

Paylaşın

G7’den Rusya Ve İran’a Uyarı

Dünyanın en zengin ülkelerinden olan ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Japonya, İtalya ve Kanada’nın dışişleri bakanlarının Liverpool’daki toplantısından Rusya ve İran’a uyarı çıktı.

İngiltere’nin Liverpool kentinde iki gün süren G7 toplantılarının ardından yayımlanan bildiride, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması hâlinde bunun “ciddi sonuçları” olacağı ifade edildi. G7 ülkeleri ayrıca “Ukrayna’nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne bağlılığını” yinelediğini duyurdu.

Rusya’nın Ukrayna sınırında askeri yığınak yapmasını kınayan G7 ülkelerinin delegeleri, Moskova’ya tansiyonu düşürmesi için çağrıda bulundu. ABD istihbaratı, Rusya’nın önümüzdeki aylarda Ukrayna’ya 175 bin askerin katıldığı çok cepheli bir saldırı düzenleme hazırlığında olabileceği değerlendirmesinde bulunuyor. Kremlin ise Ukrayna’yı işgal etmeye yönelik planları olduğuna dair iddiaları yalanlıyor.

İran’a “son şans” uyarısı

G7 toplantılarına ev sahipliği yapan İngiltere, İran’ı ise Viyana’da yeniden başlayan nükleer görüşmelerle ilgili olarak uyardı. Avusturya’daki görüşmelerin Tahran’ın “ciddi bir çözümle müzakere masasına gelmek için son şansı” olduğunu belirten İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss, “İran’ın gelip bu anlaşmayı kabul etmesi için hâlen zaman var” dedi. Truss, İran’ın nükleer bomba yapmasına izin verilmeyeceğini sözlerine ekledi.

Dünyanın önde gelen ülkeleriyle İran arasında 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması için yürütülen Viyana görüşmeleri, geçen Perşembe günü tekrar başlamıştı.

Viyana’daki görüşmeler, ABD’nin yeniden anlaşmaya dâhil olmasını ve İran’ın da bu mutabakat doğrultusundaki taahhütlerine bağlılığını yinelemesini amaçlıyor. ABD, Tahran’ın nükleer programında kısıtlamaya gitmesine karşılık İran’a yönelik yaptırımların hafifletilmesini öngören anlaşmadan 2018’de Trump yönetiminin kararıyla tek taraflı olarak çekilmişti.

ABD Başkanı Joe Biden, anlaşmaya geri dönmeye hazır olduklarını duyurmuştu. İranlı yetkililer de bir çözüm sağlanabileceğine dair ciddi inançla görüşmelere yeniden başladıklarını belirtiyor. Ancak Batılı ülkeler, Tahran’ı görüşmelerde sağlanan ilerlemenin kaybedilmesine neden olmakla ve zamana oynamakla suçluyor.

Truss’ın açıklamaları, 2015’teki anlaşmaya taraf ülkelerden birinin nükleer görüşmelerle ilgili verdiği ilk ültimatom olması açısından önem taşıyor. Almanya’nın G7 toplantılarına katılan yeni dışişleri bakanı Annalena Baerbock da İran’ı müzakereleri geciktirmek ve sürece olan güveni kaybettirmekle suçladı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Manş Denizi’nde Göçmen Faciası: En Az 31 Ölü

Fransa’dan İngiltere’ye Manş Denizi üzerinden geçmeye çalışan göçmen botunun batması sonucu en az 31 göçmen hayatını kaybetti. Olayın şimdiye kadar Manş Denizi’nde meydana gelen en kötü kaza olduğu açıklandı. Manş Denizi’nde halen cesetlerin yüzdüğü bildirilirken ölü sayısının artmasından endişe ediliyor.

Haber Merkezi / Fransız ve İngiliz yetkililer, Manş Denizi’nde havada ve denizde arama kurtarma operasyonunu birlikte yürütüyor. Yetkililer, en az üç tekne ve üç helikopterin arama kurtarma çalışmalarına katıldığını açıkladı.

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, göçmenlerin ölüm haberi üzerine yaptığı açıklamada, ilgili bakanların acil olarak toplanmasını istedi ve “Fransa, Manş Denizi’nin mezarlığa dönüşmesine izin vermeyecek.” dedi. Manş Denizi’nde yaşanan insani dramın sorumlularının derhal bulunacağı sözünü veren Macron, AB Sınır Koruma Ajansı’nın (Frontex) Manş Denizi’nde sınır güvenliğinin korunması konusunda imkanlarının artırılmasını istedi.

İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın olay üzerine hükümet kriz komitesi COBRA’yı topladığı bildirildi. Johnson daha sonra basına yaptığı açıklamada, “Bazı ortaklarımızı, özellikle de Fransızları son gelişmelerle ilgili duruma ayak uydurmaya ikna etmekte zorlandık, ancak bu konuda tüm ülkelerin karşı karşıya olduğu zorlukları anlıyorum.” dedi.

Manş Denizi’ni küçük teknelerle geçmeye çalışan göçmenlerin sayısının sonbaharla birlikte başlayan kötü hava şartlarına rağmen bu yıl arttığı bildiriliyor. Bu yıl söz konusu güzergahı kullanarak Fransa’dan İngiltere’ye geçmeye çalışanların sayısının 25 bin 700’den fazla olduğu kaydedildi. Bu rakam geçen yılın üç katına tekabül ediyor.

Paylaşın

10 Ülkeden Osman Kavala’yı Serbest Bırakın Çağrısı

Aralarında Almanya, ABD, Danimarka, Finlandiya gibi ülkelerinde bulunduğu 10 ülkenin büyükelçiliği, Türkiye’ye Osman Kavala’yı serbest bırakın çağrısında bulundu. Çağrı metninde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Kavala kararı hatırlatıldı.

Haber Merkezi / Almanya, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda Büyükelçilikleri 4 yıldır tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını istedi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Osman Kavala hakkındaki kararın hatırlatıldığı çağrı metninde şu ifadelere yer verildi;

“Osman Kavala’nın tutuklanmasının üzerinden dört yıl geçti. Davanın, farklı dosyaların birleştirilmesi ve beraat kararından sonra yeni davaların yaratılması yoluyla sürekli geciktirilmesi, Türk yargı sisteminde demokrasiye saygıyı, hukuk devleti ve şeffaflık ilkelerini gölgelemektedir.

“Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılması…”

Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda Büyükelçilikleri olarak Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleriyle ve milli kanunlarıyla uyumlu şekilde, bu davanın adil ve hızlı biçimde sonuçlandırılması gerektiği kanısındayız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu husustaki kararları doğrultusunda Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılmasının sağlanması için Türkiye’ye çağrıda bulunuyoruz.”

Paylaşın

Fransa Katolik Kilisesi’nin Utanç Verici Sırrı: 330 Bin Çocuğa Cinsel İstismar

Yeni yayınlanan bir rapor, Fransa’da Katolik Kilisesi içinde son 70 yılda yaklaşık 330.000 çocuğun cinsel istismar kurbanı olduğunu tespit etti. Rapor da, cinsel istismara uğrayanların yüzde 80’inin erkek kurbanlar olduğu ifade edildi.

Haber Merkezi / Raporu yayınlayan komisyonun başkanı Jean-Marc Sauvé, cinsel istismarların, rahipler ve diğer din adamlarının yanı sıra kiliseye dahil olan olmayan kişiler tarafından işlendiğini söyledi.

Sauvé, sonuçların çok ciddi olduğunu da belirtti ve “cinsel istismara uğrayan kadın ve erkeklerin yaklaşık yüzde 60’ı duygusal veya cinsel yaşamlarında büyük sorunlarla karşılaşıyor” dedi.

“Yaklaşık 3000 çocuk istismarcısı”

Bağımsız bir komisyon tarafından hazırlanan 2500 sayfalık rapor, diğer ülkelerde olduğu gibi Fransa’da da Katolik Kilisesi’nin uzun süredir örtbas ettiği utanç verici sırlarla yüzleşmek istemesiyle ortaya çıkıyor. Rapora göre, bu dönemde kilisede yaklaşık 3000 çocuk istismarcısı (üçte ikisi rahip) çalışıyor.

Raporu hazırlayan komisyon, iki buçuk yıl boyunca mağdur ve tanıkları dinleyerek, kilise, mahkeme, polis ve basın arşivlerini (1950’den günümüze kadar) inceleyerek çalıştı.

Soruşturmanın başında başlatılan bir yardım hattı, iddia edilen mağdurlardan veya bir mağduru tanıdığını söyleyen kişilerden 6500 çağrı aldı.

Komisyon Başkanı Sauvé, halen takip edilebilecek 22 suçun savcılara iletildiğini söyledi. Kovuşturulamayacak kadar eski olan ancak faili olduğu iddia edilen ve halen hayatta olan 40’tan fazla dava ise kilise yetkililerine iletildi.

Rapor, görevden alınan rahip Bernard Preynat’ında içinde yer aldığı bir skandalın ardından geldi. Rahip Preynat, geçen yıl, reşit olmayanlara cinsel istismarda bulunmaktan hüküm giydi ve beş yıl hapis cezasına çarptırıldı. Preynat, 75’ten fazla çocuğu taciz ettiğini kabul etti.

“Bu raporla, Fransız kilisesi ilk kez bu sistemsel sorunun köküne iniyor”

Preynat’ın kurbanlarından biri ve kurbanlar grubu La Parole Libérée (Kurtulmuş Söz) başkanı Francois Devaux, Associated Press’e yaptığı açıklamada, “Bu raporla, Fransız kilisesi ilk kez bu sistemsel sorunun köküne iniyor” dedi. Devaux, açıklamasının devamında, sapkın kurumun kendisini reforme etmesi gerektiğini söyledi.

Açıklmasın da, bazı mağdurların konuşmaya veya komisyona güvenmeye cesaret edemediğini belirten Devaux, kilise sadece olayları kabul etmekle kalmamalı, aynı zamanda mağdurları da tazmin etmesi gerektiğini ifade etti.

Papa Francis, Mayıs 2019’da, tüm Kilise çalışanlarını kapsayan, cinsel istismarı ve cinsel istismarı örtbas etmeye çalışanları yetkililere bildirilmesi için bir kilise yasası yayınladı.

Paylaşın