Erdoğan’ın Gazze Tepkisine İsrail’den Saddam Hüseyin Benzetmeli Yanıt

İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Erdoğan’ın “Biz nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl Libya’ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız” sözlerine Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin benzetmesiyle yanıt verdi.

Haber Merkezi / İsrail Dışişleri Bakanı Katz, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Erdoğan, Saddam Hüseyin’in yolundan gidiyor ve İsrail’e saldırı düzenleme tehdidinde bulunuyor. (Erdoğan) orada (Irak’ta) ne olduğunu ve bunun nasıl bittiğini hatırlamalı” dedi. Israel Katz, mesajında Erdoğan ve Saddam Hüseyin’in yan yana fotoğraflarını da paylaştı.

AK Parti Rize İl Teşkilatı’nın bir otelde düzenlenen etkinliğinde konuşan Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayisinde geldiği noktaya dikkati çekip “çok güçlü olunması” durumunda İsrail’in Filistin’e yaptıklarını yapamayacağını söylerken “Biz nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl Libya’ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok. Sadece biz güçlü olmalıyız ki bu adımları da ne yapalım? Atalım” dedi.

Erdoğan, konuşmasında Filistin Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas’a da tepki gösterdi. Erdoğan, Türkiye’ye davet ettikleri Abbas’ın kendilerine olumlu bir cevap vermediğini söyledi. “Davet ettiğimiz halde gelmeyen Sayın Abbas, kusura bakmasın. Önce bizden ayrıca özür dilemesi lazım” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: Biz de bundan sonraki süreci ona göre işleteceğiz.

İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Erdoğan’ın sözlerine Irak’ın devrik lideri Saddam Hüseyin benzetmesiyle yanıt verdi.

İsrail Dışişleri Bakanı Katz, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Erdoğan, Saddam Hüseyin’in yolundan gidiyor ve İsrail’e saldırı düzenleme tehdidinde bulunuyor. (Erdoğan) orada (Irak’ta) ne olduğunu ve bunun nasıl bittiğini hatırlamalı” dedi. Israel Katz, mesajında Erdoğan ve Saddam Hüseyin’in yan yana fotoğraflarını da paylaştı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise İsrailli mevkidaşı Katz’ın Erdoğan’a verdiği yanıta tepki gösterdi. Fidan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Cumhurbaşkanımız insanlık vicdanının sesi olmuştur. Bu haklı sesi bastırmak isteyen, başta İsrail olmak üzere uluslararası siyonist çevreler büyük bir telaş içindeler. Tarih bütün soykırımcılar ve destekçileri için aynı şekilde sonuçlanmıştır” dedi.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı da “Soykırımcı Hitler’in sonu nasıl olduysa, soykırımcı Netanyahu’nun sonu da öyle olacak. Soykırımcı Naziler nasıl hesap verdiyse, Filistinlileri yok etmeye çalışanlar da öyle hesap verecek. İnsanlık, Filistinlilerin yanında duracak. Filistinlileri yok edemeyeceksiniz” açıklamasında bulundu.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 66 artarak 39 39 bin 324’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 241 artarak 90 bin 830’a yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Erdoğan daha önce de iki kez İsrail’e yönelik askeri nitelik taşıyan açıklamalarda bulunmuştu. 10 Kasım’da İsrail’e “Bizim sabrımızı zorlamasın” mesajını veren Erdoğan, 6 Aralık’ta ise Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrası düzenlediği basında toplantısında, “İsrail gerçek bir ordu ile karşılaşırsa akıbeti berbat olur. Çok geçmeden bu akıbet ile karşılaşmak istemiyor ise aklını başına alması gerekiyor” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Paylaşın

Gazze Şeridi’nde Her 10 Kişiden 9’u “Zorla Yerinden Edildi”

Birleşmiş Milletler Filistinli Mülteciler Ajansı (UNRWA), yaklaşık 2.3 milyon nüfusa sahip Gazze Şeridi’ndeki her on kişiden dokuzunun “zorla yerinden edildiğini” açıkladı.

Haber Merkezi / UNRWA, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Aileler sığınabilecekleri yerleri arıyor: aşırı kalabalık okullar, yıkılmış binalar, kumda geçici çadırlar veya çöp yığınlarının ortasında. Bu yerlerin hiçbiri güvenli değil. İnsanların gidecek hiçbir yeri kalmadı” ifadelerini kullandı.

Öte yandan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Tedros Adhanom Ghebreyesus, Gazze’de kanalizasyon hatlarından alınan örneklerde virüs tespit edilmesinin ardından çocukların enfekte olmasını önlemek için önümüzdeki haftalarda aşı uygulanacağını söyledi.

Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ile ortaklaşa, bölgedeki kanalizasyonlardan aldıkları örnekler üzerinde yaptıkları çalışmada, çocuk felci hastalığı olarak da bilinen, vücutta bazı sakatlıklara ve felce yol açan polio virüse rastladı.

Geçtiğimiz çarşamba kamuoyuna duyurulan çalışma, çadır kamplarında yaşayan yerinden edilmiş on binlerce insanın yeni bir tehditle yüzleştiğini kanıtlıyor.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve İsrail Sağlık Bakanlığı’nın araştırmalarında da, Gazze’deki kanalizasyonlardan elde edinilen örneklerde polio virüsün Tip-2 türüne tespit edildiği duyuruldu. Gazze’deki Sağlık Bakanlığı, farklı otoritelerin kabul ettiği gerçekliğin yeni bir yıkıma yol açabileceği uyarısında bulundu.

Bakanlığın açıklamasında, “Altyapının tahribatı nedeniyle yerinden edilmiş kişilerin hayata tutunmaya çalıştığı çadır kamplarda ve diğer yerleşim alanlarında akan atık suyun içeriğinde polio virüsün tespit edilmesi, ufuktaki sağlık felaketine işaret ediyor,” denildi.

Kamplardaki kalabalığa, kıt imkanlara, etraftaki çöplerden ötürü kirlenen su kaynaklarına atıfta bulunan Bakanlık, “Gazze’ye hijyen malzemelerinin girişine izin verilmemesinden” ötürü farklı hastalıkların görülmesinde İsrail’in “oldukça uygun bir ortam yarattığını” iddia ediyor.

Bakanlık son olarak, “Gazze’ye temiz suyun getirilebilmesi için uluslararası kamuoyundan İsrail saldırılarının bir an önce durdurulmasını” istedi.

Can kaybı 39 bin 175’e yükseldi

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 30 artarak 39 bin 175’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 146 artarak 90 bin 403’e yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Paylaşın

BM’den Gazze İçin Ateşkes Çağrısı: Çocuklar Açlıktan Ölüyor

İsrail’in Gazze Şeridi’nde yönelik saldırılarında 278. gün geride kalırken Birleşmiş Milletler, uluslararası topluma insani yardımın karadan ulaştırılmasına öncelik verilmesi, İsrail kuşatmasının sona erdirilmesi ve ateşkes sağlanması çağrısında bulundu.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise 38 bin 243’e, yaralananların sayısı ise 88 bin 33’e yükseldi. Ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarıldı.

Birleşmiş Milletler (BM) uzmanlarından oluşan bir heyet, Cenevre’de yaptığı açıklamada, kıtlığın Gazze Şeridi’ne yayıldığını söyledi. Uzmanlar son günlerde, yetersiz beslenmeden altı aylık, dokuz yaşında ve 13 yaşında üç çocuğun öldüğüne dikkat çekti.

Panelin açıklamasında, “Her üç çocuk da yetersiz beslenme ve yeterli sağlık hizmetine erişememe nedeniyle öldü. Bu çocukların Gazze’nin merkezinde tedavi görmesine rağmen açlıktan ölmesi, kıtlığın Gazze’nin kuzeyinden orta ve güney Gazze’ye yayıldığına şüphe bırakmıyor” denildi.

Birleşmiş Milletler (BM) heyeti açıklamasında, uluslararası topluma insani yardımın karadan ulaştırılmasına öncelik verilmesi, İsrail kuşatmasının sona erdirilmesi ve ateşkes sağlanması çağrısında bulundu.

Öte yandan Hamas’ın ABD’nin ateşkes önerisinin önemli bir bölümünü kabul etmesinin ardından Gazzeliler arasında çatışmaların duracağına dair umutlar yeniden canlanmıştı. Ancak Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Sözcüsü John Kirby yaptığı açıklamada, iki taraf arasında hala derin anlaşmazlıklar olduğunu söyledi.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, anlaşmanın İsrail’in Hamas’ı bir tehdit unsuru olarak ortadan kaldırmak başta olmak üzere hedeflerine ulaşana kadar savaşa devam etmesini engellememesi gerektiğinde ısrar ediyor.

Arabuluculuk çabalarına yakın bir Filistinli yetkili ise bir sonraki hamleyi İsrail’in yapması gerektiğini söyledi. Yetkili yaptığı açıklamada, “Artık her şey Netanyahu’ya bağlı. Hamas pozisyonunu netleştirdi ve bir anlaşmayı mümkün kılacak kadar esneklik gösterdi, ancak İsrailliler bile her şeyin Netanyahu’ya ve onun bir anlaşma isteyip istemediğine bağlı olduğunu söylüyorlar” şeklinde konuştu.

Mısır Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi ve ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Başkanı William Burns’un Gazze savaşında ateşkes sağlanması çabalarını görüştüğünü açıkladı. Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Cumhurbaşkanı, Mısır’ın Gazze Şeridi’nde askeri operasyonların devam etmesini reddeden tutumunu yineledi” denildi.

ABD’li üst düzey yetkililer Hamas’ın geçen hafta verdiği tavizlerin ardından ateşkes için bölgede bulunuyordu. Ancak Hamas, İsrail’in Gazze’ye düzenlediği yeni saldırının ateşkes görüşmelerini kritik bir anda tehdit ettiğini söyledi ve arabuluculara İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’yu dizginlemeleri çağrısında bulundu.

Mısır devletine bağlı El Kahire News’in üst düzey bir kaynağa dayandırdığı haberine göre Mısırlı bir güvenlik heyeti Doha’ya giderek “mümkün olan en kısa sürede bir ateşkes anlaşmasına varmak amacıyla Hamas ve İsrail arasındaki bakış açılarını yakınlaştırmayı hedefleyecek.”

Hamas’ın en üst düzey siyasi lideri İsmail Haniye, İsrail’in Gazze’deki saldırılarına devam etmesi halinde arabulucuları “feci sonuçlara” karşı uyararak, görüşmelerin çökmesinin “tüm sorumluluğunu” Netanyahu ve ordunun taşıyacağını söyledi.

Paylaşın

Hamas’tan “Ateşkes” Açıklaması: Görüşmelerde İlerleme Yok

Beyrut’ta basın toplantısı düzenleyen Hamas’ın üst düzey yetkililerinden Usame Hamdan, İsrail’le yürütülen ateşkes görüşmelerinde şu ana kadar herhangi bir ilerleme kaydedilmediğini söyledi.

Haber Merkezi / Hamdan, kendilerinin ateşkes sağlayacak pozitif bir anlaşma konusunda hazır olduklarını dile getirdi. Hamdan açıklamasında ABD yönetimini de Hamas üzerinde İsrail’in şartlarını kabul ettirmek için baskı yapmakla suçladı.

İsrail hapishanelerindeki Filistinlilere karşılık Gazze’de tutulan rehinelerin takas edilmesi ihtimaline atıfta bulunan Hamdan, “Hamas bir kez daha, kalıcı bir ateşkes, Gazze Şeridi’nden kapsamlı bir çekilme ve ciddi bir takas anlaşmasını güvence altına alacak her türlü teklife olumlu yaklaşmaya hazırdır” dedi.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 69 artarak 37 bin 834’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 429 artarak 86 bin 858’e yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Öte yandan Avrupa Birliği (AB) terör örgütü olarak tanımladığı Hamas ve Filistin İslami Cihat’la (PIJ) mücadelede kapsamında üç şirket ve altı kişiye daha yaptırım kararı aldı.

Hamas’a İran’dan para transferi sağladığı tespit edilen ve kara para aklamakla suçlanan Zuheir Shamlakh, Hamas’ın “Batı Şeria’daki ajanlarını yönlendirmekten sorumlu” üst düzey siyasi ajanı Maher Rebhi Obeid ve PIJ’lilere ve PIJ’li mahkum ailelerine maddi destek sağlayan Muhjat AlQuds Vakfı’nın lideri PIJ üyesi Jamil Yusuf Ahmad Aliyan, Avrupa Konseyi’nin yaptırım kararı aldığı simlerden bazıları.

Ayrıca Zawaya, Larrycom ve Al Zavaya şirketleri de AB’nin yaptırım uyguladığı şirketler listesine alındı.

AB Konseyi, Hamas ve PIJ’yi finanse ettikleri ve şiddet eylemlerine destek oldukları gerekçesiyle yaptırım kararı aldığı kişi ve kurumların AB’deki mal varlıklarını donduracak, söz konusu kişilere AB’ye seyahat yasağı getirecek. Ayrıca üçüncü kişilerin yaptırım listesinde yer alan şirket ve kişilere doğrudan veya dolaylı yoldan ekonomik kaynak sağlaması yasaklanacak.

Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği saldırının ardından Hamas’ı veya PIJ’yi destekleyen kişi ve kurumları cezalandırmak için Ocak 2024’te oluşturulan AB listesi kapsamında toplamda 12 kişi ve üç kuruluşa yaptırım uygulanıyor.

Ayrıca ABD’li yetkililer, ABD ordusunun Gazze’ye yardım götürmek için inşa ettiği iskelenin hava koşulları nedeniyle kaldırıldığını ve ABD’nin yardımlar yeniden Gazze’de halka aktarılmaya başlamadıkça iskeleyi yeniden kurmayı düşünmediklerini söyledi.

Ordu, gıda yardımının iskele aracılığıyla ulaştırılmasına yardımcı olsa da, gıdanın büyük çoğunluğu hala iskelenin yakınındaki depoda duruyor. Deponun neredeyse dolu olduğu kaydediliyor. Yardım kuruluşları, insani yardım konvoylarının saldırıya uğraması nedeniyle gıda yardımlarını Gazze’nin en çok ihtiyaç duyulan iç bölgelerine taşımakta güçlük çekiyor.

Askeri hareketlilikle ilgili olarak adlarının açıklanmaması kaydıyla konuşan bazı ABD’li yetkililer, ordunun önümüzdeki günlerde kötü hava koşulları geçtiğinde iskeleyi yeniden kurabileceğini, ancak iskelenin yeniden kurulup kurulmayacağına ilişkin nihai kararın henüz verilmediğini belirtti.

Yaklaşık dokuz aydır süren İsrail-Hamas savaşındaki çatışmalar, İsrail’in deniz yolundan çok daha elverişli olan sınır geçişlerine getirdiği kısıtlamalar ve yardım konvoylarına yapılan saldırılar gıda, ilaç ve diğer malzemelerin akışını ciddi şekilde sınırlıyor. Bu durum, Filistinliler’in yaygın bir açlıkla karşı karşıya kalmasına yol açıyor.

Paylaşın

Gazze’de Yüz Binlerce Çocuk Eğitim Haklarından Mahrum

İsrail saldırılarında harabeye dönen Gazze Şeridi’nde insani durumun giderek kötüleşirken, Birleşmiş Milletler, yarım milyonu aşkın çocuğun 8 aydır eğitim hakkından mahrum olduğunu açıkladı.

Haber Merkezi / Gazze’deki Filistin hükümeti ise, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaş nedeniyle, 7 Ekim’den bu yana 800 bin öğrencinin eğitim haklarından mahrum bırakıldığını duyurdu.

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Planlama Direktörü Sam Rose’un, Al Jazeera English’e yaptığı açıklama, Ajansın sosyal medya hesabından yayımlandı.

Rose, “Gazze genelinde 39 bin lise öğrencisinin üniversite sınavlarına girememesi hüznümüzü bir kat daha artırdı. Gazze’de yarım milyonu aşkın çocuk da 8 aydır eğitim hakkından mahrum. Bu çocukların, her şey bir yana eğitim imkanı bulamaması korkunç” dedi.

Gazze’deki Filistin hükümetinden önceki gün yapılan açıklamada, “İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaş nedeniyle, 7 Ekim’den bu yana 800 bin öğrencinin eğitim haklarından mahrum bırakıldığı” kaydedildi. Açıklamada ayrıca Gazze’de yaklaşık 40 bin lise öğrencisinin de üniversite sınavlarına giremediği belirtildi.

Öte yandan Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Avrupa Kriz Yönetimi Komiseri Janez Lenarčič ile Pazar günü akşam saatlerinde yayınladığı ortak açıklamada, Gazze’deki insani durumun giderek kötüleştiğini vurguladı ve bölgeye yardımların ulaştırılmasının “imkansız hale” geldiğini açıkladı.

“Gazze’deki kriz bir kırılma noktasına daha ulaştı. Gazze’ye anlamlı bir insani yardımın ulaştırılması neredeyse imkansız hale geldi ve sivil toplumun yapısı çözülüyor,” diyen Borrell, sivillerin açlıktan ölmek üzere olduğunu ve bölgeye gelen “sınırlı yardıma” da ulaşamadıklarını belirtti.

İsrail’in Gazze’de devam eden askeri operasyonlarına ve “kanun ve düzenin çökmesine” de değinen Borrell, yardım kuruluşlarında çalışanların “kabul edilemeyecek derecede güvensiz bir ortamda faaliyet göstermek zorunda kaldığını” da belirtti.

“Taktiksel ateşkeslerin” Gazze’deki hayatta hiçbir iyileşmeye yol açmadığını vurgulayan Borrell, ayrıca insani yardım kuruluşlarından gelen raporların da “ciddi şekilde endişe verici olduğunu” belirtti ve yardım faaliyetlerinin “herhangi bir adım atılmadığı takdirde çökme riskinde olduğunu” sözlerine ekledi.

“Bir kez daha, çatışmaya dahil olan tüm taraflara uluslararası yasal sorumluluklarını yerine getirmeleri çağrısında bulunuyoruz: sivilleri korumak, temel hizmetlere erişimlerini sağlamak, insani operasyonlar için güvenli bir ortam sağlamak ve insani yardımlara engelsiz erişim sağlamak,” diyen Borrell, rehinelerin “derhal ve koşulsuz serbest bırakılması” çağrısında da bulundu.

“AB tarafından finanse edilen önemli yardımlar da dahil olmak üzere, Mısır ve Ürdün sınırlarında insani yardım birikiyor,” diyen Borrell, bekleyen gıda maddelerinin bozulma riskine de dikkat çekti.

“Geçtiğimiz Ekim ayından bu yana Gazze’ye 56 insani hava köprüsü uçuşu düzenledik ve en sonuncusu geçen hafta tamamlandı. Yardım ulaştırmak için mümkün olan her yolu kullandık,” ifadelerini de kullanan Borrell, “Gazze’ye ve Gazze’nin iç bölgelerine erişimimiz olmadan, Gazze‘ye yardım göndermek boşunadır,” diye ekledi.

“Tüm tarafları derhal ateşkes ilan etmeye, rehineleri koşulsuz olarak serbest bırakmaya, insani yardım çalışanları dahil sivilleri korumaya ve Gazze halkına hayat kurtaran yardımların ulaştırılmasını kolaylaştırmak için ortak eylemde bulunmaya çağırıyoruz.”

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 47 artarak 37 bin 598’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 121 artarak 86 bin 32’e yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

İsrail, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun (BMGK) derhal ateşkes ilan edilmesini öngören kararına rağmen Gazze’ye yönelik saldırılarını ve sivil katliamlarını sürdürürken, uluslararası kınamalarla karşı karşıya kaldı. Harabeye dönüşen Gazze’nin pek çok bölgesinde gıdaya, temiz suya ve ilaca ulaşmak hala çok zor.

Güney Afrika’nın açtığı bir dava kapsamında İsrail, Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırımla suçlanıyor. Mahkeme, Başbakan Binyamin Netanyahu yönetiminin, 6 Mayıs tarihinde işgal edilmeden önce bir milyondan fazla Filistinlinin sığındığı güneydeki Refah kentindeki faaliyetlerini derhal durdurmasına hükmetmişti.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi’ne saldırılarının başladığı 7 Ekim’den bu yana 311’i karadan işgal sürecinde olmak üzere 662 askerinin öldüğünü duyurdu. 24 Kasım 2023’te başlatılan 7 günlük insani arada 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te İsrail askerleriyle Filistin topraklarını gasp eden yerleşimcilerin saldırılarında 7 Ekim’den beri 553 Filistinli hayatını kaybetti.

Paylaşın

Ermenistan Filistin’i Tanıdı; İsrail’den Tepki

Filistin’in uluslararası diplomasi sahnesindeki konumunu güçlendirecek kritik adımlar atılmaya devam ediyor. Ermenistan, Filistin devletini resmen tanıdığını açıkladı.

Haber Merkezi / Ermenistan’ın kararına tepki gösteren İsrail ise, Ermenistan’ın İsrail’deki büyükelçisi kınama amacıyla Dışişleri Bakanlığına çağrıldı.

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Komitesi Genel Sekreteri Hüseyin el-Şeyh, Ermenistan’ın kararını memnuniyetle karşıladı. El Şeyh, “Bu, hukuk, adalet, meşruiyet ve Filistin halkımızın kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesi için bir zaferdir” dedi.

Ermenistan, Filistin devletini resmen tanıdığını açıkladı. Ermenistan Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, acil ateşkes çağrısında bulunan Birleşmiş Milletler kararlarına katıldığını ve “Gazze’deki feci insani durumun ve devam eden çatışmanın” uluslararası gündemin en önemli konularından biri olduğunu bildirdi.

Açıklamada, “İsrail-Filistin çatışmasına yönelik ‘iki devletli’ çözümü destekliyoruz” denildi ve hem Filistinliler’in hem de İsrailliler’in meşru isteklerini yerine getirebilmelerini sağlamanın tek yolunun Filistin devletinin tanıması olduğu belirtildi.

Şimdiye kadar onlarca ülke Filistin devletini tanımış olsa da hiçbir büyük Batılı ülke henüz aynı adımı atmadı. Filistinliler, özellikle Gazze’deki insani krize yönelik uluslararası öfke ortamında atılan bu adımların, mücadelelerine uluslararası meşruiyet kazandırdığına inanıyor.

Geçtiğimiz ay İspanya, İrlanda ve Norveç, Filistin devletini tanımaya karar verdiklerini açıklamıştı ve o tarihten bu yana Slovenya ile Karayip ülkesi Antigua ve Barbuda da aynı adımı attı.

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Komitesi Genel Sekreteri Hüseyin el-Şeyh, Ermenistan’ın kararını memnuniyetle karşıladı. El Şeyh, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada “Bu, hukuk, adalet, meşruiyet ve Filistin halkımızın kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesi için bir zaferdir” dedi.

İsrail ise Ermenistan’ın kararına tepki gösterdi. İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün yaptığı açıklamaya göre, Ermenistan’ın İsrail’deki büyükelçisi kınama amacıyla Dışişleri Bakanlığına çağrıldı.

Ermenistan’ın Filistin devletini tanıması Türkiye tarafından ise memnuniyetle karşılandı. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

“İspanya, İrlanda, Norveç ve Slovenya gibi ülkelerin ardından Ermenistan’ın da Filistin Devleti’ni tanıma kararı almasından memnuniyet duyuyoruz. Daha önce de hep vurguladığımız gibi, Filistin’in tanınması, uluslararası hukukun, adaletin ve vicdanın gereğidir. Türkiye olarak, daha fazla ülkenin Filistin’i tanıması yönünde çaba harcamayı sürdüreceğiz.”

Filistin’i tanıyan ülkeler

15 Kasım 1988’de, birinci İntifada’nın ilk yıllarında, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Lideri Yaser Arafat, Filistin’i başkenti Kudüs olan bağımsız bir devlet olarak ilân etti. Bunu sürgünde olduğu Cezayir’de yaptı ve Cezayir, Filistin’i resmen tanıyan ilk ülke oldu. Türkiye de Filistin’i tanıyan ilk ülkelerden.

Mayıs 2024 itibarıyla Birleşmiş Milletler’in 194 üyesinden 145’i Filistin’i devlet olarak tanıyor. İspanya, Norveç ve İrlanda, mayıs ayında yaptıkları ortak açıklamayla Filistin devletini tanıyacaklarını duyurdu.

Orta Doğu, Afrika ve Asya’nın çoğu Filistin devletini tanıyor; ancak ABD, Kanada, Avustralya, Japonya, Güney Kore ve birçok Batı Avrupa ülkesi, Filistin’i tanımıyor.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler: Gazze’de Altyapının Yüzde 67’si Yıkıldı

Hamas’ın başlattığı İsrail – Filistin savaşının 158. günü geride kalırken, Gazze Şeridi’ndeki su ve temizlik tesisleri ile altyapının yaklaşık yüzde 67’si İsrail saldırılarında yıkıldı.

Haber Merkezi / Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), sosyal medya hesabından, Gazze’deki duruma ilişkin açıklama yaptı.

Açıklamada, İsrail’in 7 Ekim 2023’te başlattığı ve yaklaşık 9 aydır süren saldırıları altında Gazze Şeridi’ndeki su ve temizlik tesisleri ile altyapının yaklaşık yüzde 67’sinin yıkıldığı veya hasar gördüğü belirtildi.

Bulaşıcı hastalıkların yayılmaya devam ettiği ve sıcaklıkların yükseldiği vurgulanan açıklamada, hijyen eksikliği ve susuzluğun Gazze’deki insanların sağlığını tehdit ettiğine dikkat çekildi.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 24 artarak 37 bin 396’ya yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 71 artarak 85 bin 523’e yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Öte yandan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Dairesi (OHCHR), İsrail güçlerinin Gazze’deki savaş sırasında savaş hukukunun temel ilkelerini defalarca ihlal etmiş ve Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonlarında siviller ile savaşçılar arasında ayrım yapmamış olabileceğini kaydetti.

OHCHR, İsrail’in yüksek sayıda can kaybına ve sivil altyapının tahrip edilmesine neden olan altı saldırısını değerlendirdiği raporunda, İsrail güçlerinin “ayrım, orantılılık ve saldırıda tedbir ilkelerini sistematik olarak ihlal etmiş olabileceğini” belirtti.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, “Sivillerin zarar görmesini önleyecek ya da en azından, en aza indirecek savaş araç ve yöntemlerinin seçilmesi gerekliliği, İsrail’in bombalama kampanyasında sürekli olarak ihlal edilmiş gibi görünüyor” dedi.

İsrail’in Cenevre’deki Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği, olası savaş hukuku ihlallerine ilişkin raporu, “olgusal, yasal ve metodolojik açıdan kusurlu” olarak nitelendirdi. İsrail diplomatik misyonu, “OHCHR en iyi ihtimalle kısmi bir olgusal tabloya sahip olduğundan, yasal sonuçlara ulaşmaya yönelik her türlü girişim, doğası gereği kusurludur” dedi.

Raporda, 7 Ekim ve 2 Aralık tarihleri arasında düzenlenen ve BM İnsan Hakları Dairesi’nin bu saldırılarda kullanılan silah türlerini, araçları ve yöntemleri değerlendirebildiği altı operasyonun ayrıntıları yer alıyor.

Paylaşın

Refah’ta 3 Bin Çocuk Yetersiz Beslenme Nedeniyle Ölümle Karşı Karşıya

Gazze’nin güneyindeki Refah kentinde 3 bin çocuğun yetersiz beslenme nedeniyle ölüm riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulunuldu. Gazze Şeridi’nin her bölgesine yardım malzemelerinin girişi için İsrail’e baskı yapılması çağrısı geldi.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 38 artarak 37 bin 202’ye yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 100 artarak 84 bin 932’ye yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), İsrail’in Gazze’nin güneyindeki Refah kentine saldırıları nedeniyle yetersiz beslenen ve tedaviden mahrum bırakılan yaklaşık 3 bin çocuğun ailelerinin gözleri önünde ölüm riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulundu.

UNICEF’in, İsrail’in 7 Ekim’den bu yana insanlık felaketine yol açtığı Gazze’deki saldırılarının çocuk ölümleri üzerindeki etkisine ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, Gazze’nin orta ve güney kısımlarında yapılan yetersiz beslenme taramalarından elde edilen ilk sonuçlara göre orta ve şiddetli yetersiz beslenme vakalarının Mayıs’ın ikinci haftasından bu yana arttığı belirtildi.

İsrail’in Refah’taki saldırılarının yardım dağıtımı ve insani yardım erişimini önemli ölçüde engellediği vurgulanan açıklamada, Gazze’de daha fazla çocuğun yetersiz beslenmeye yakalanma riskinin de endişe verici olduğunun altı çizildi.

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), İsrail’in zorla aç ve susuz bırakarak yardımların girişini engellediği Gazze’de çocukların günde 8 saatini su ve yiyecek toplamak için harcadığını belirtti.

UNRWA’nın sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, “İsrail’in Gazze’deki saldırılarının doğrudan bir sonucu olarak, çocuklar günde 6-8 saatini su ve yemek toplamak için harcayabiliyor ve çoğu zaman ağır yükler taşıyarak uzun mesafeler yürüyor” dendi.

Çocukların İsrail’in saldırıları nedeniyle çocukluklarını kaybettiğine dikkat çekilen paylaşımda, “Bunun durması gerekiyor. Hemen ateşkes” çağrısı yapıldı.

Hamas’tan uluslararası toplum ve BM’ye çağrı

Hamas, Gazze’de insani yardımların yetersizliği ve İsrail’in sınır geçişlerini kapatmasına dair yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, “Gazze Şeridi’ndeki Filistin halkı, özellikle Gazze kenti ve Kuzey eyaletlerinde, acımasız aç bırakma savaşının tırmanması nedeniyle insani felaketin ağırlaşmasıyla ve kıtlığın belirtileriyle karşı karşıya” dendi.

Açlık ve kıtlık tehdidinin İsrail’in geçişleri kapatması ve yardımların yetersizliği nedeniyle yaşandığı belirtilen açıklamada, İsrail’in açlığı bir silah olarak kullanmasının bir savaş suçu olduğu ve Gazze Şeridi’nde Filistin halkına karşı soykırım suçunun devam ettiğinin teyidi olduğu vurgulandı.

Arap ve İslam ülkelerinden, Gazze’deki halka yardım sağlamak amacıyla geçişlerin açılması yönünde çaba ve baskı göstermeleri istenilen açıklamada, uluslararası toplum ve Birleşmiş Milletler’e derhal müdahale etmesii, masum sivillere yönelik İsrail saldırısını durdurmaya zorlaması ve Gazze Şeridi’nin her bölgesine yardım malzemelerinin girişi için baskı yapması çağrısında bulunuldu.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Uluslararası Kurumlar Gazze’deki Kültürel Mirası Neden Koruyamadı?

İsrail, Gazze Şeridi’ne yönelik sekiz aydan fazla bir süredir devam eden saldırılarında, bölgenin kültürel alanlarının ve anıtlarının yüzde 60’ından fazlasını yok etti.

Haber Merkezi / Çatışmaların yoğun olduğu bölgelerde kültürel yıkım kaçınılmaz olsa da Filistinli yetkililer ve sivil hakları savunan örgütler, İsrail’in Gazze’deki kültürel alanları ve anıtları kasıtlı olarak yok ettiğini belirtiyorlar.

Batı Şeria’da yaşayan arkeolog Salah Al- Houdalieh, konuya ilişkin yaptığı bir açıklamada, Filistin’de kültürel kayıpların benzersiz olduğunu, tarihi yapıların ve eserlerin ‘sistematik olarak yıkıldığını’ ifade ediyor.

Uluslararası anlaşmalar, çatışmaların yaşandığı bölgelerde kültürel mirasın yok edilmesini savaş suçu olarak kabul ediyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından 2017 yılında kabul edilen 2347 sayılı karar, kültürel mirasın yok edilmesini ve yağmalanmasını kınamakta.

Kültürel mirası korumaya yönelik uluslararası çabaların kökeni 1874 Brüksel Deklarasyonu’na kadar uzanmaktadır. 1954 Lahey Sözleşmesi ile UNESCO’nun Arkeolojik Kazılara Uygulanabilir Uluslararası İlkeler Hakkında 1956 Tavsiye Kararını içermektedir.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) tarafından 1967’de kabul edilen 242 sayılı karar ise, İsrail’in işgalci güç olarak Filistin’de yer alan kültürel mirası korumasını zorunlu kılıyor. Ancak Filistin Kültür Bakanlığı’nın raporları, Gazze’de en az 200 kültürel alanın ve tarihi öneme sahip binanın İsrail güçleri tarafından tahrip edildiğini ortaya koyuyor.

Örneğin, İsrail saldırılarında, tarihi 7. yüzyıla kadar uzanan Ömer Ulu Camii ağır hasar gördü, en eski kiliselerden biri olan St. Porphyrius Kilisesi kısmen yıkıldı, antik liman olan Blakhiyya kültürel alanı ciddi hasar gördü.

Çatışmaların yaşandığı bölgelerde kültürel mirasın korunması inkar edilemez derecede zor olsa da, UNESCO gibi uluslararası kuruluşlar bu tür yıkımların önüne geçecek araçlara sahip.

Örneğin, Aralık 2023’te, UNESCO Hükümetlerarası Silahlı Çatışma Durumunda Kültürel Varlıkların Korunması Komitesi (1954 Lahey Sözleşmesi), Gazze Vadisi’nin güney kıyısında bulunan Saint Hilarion manastır kompleksine “geçici koruma” verilmesine karar verdi.

St. Hilarion manastırına geçici koruma verildiğini ve izlendiğini belirten Al- Houdalieh, Dünya Arkeologlar Kongresi ile Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi’nin, kültürel alanların ve anıtların İsrail tarafından yok edilmesine ilişkin ‘zayıf açıklamalar’ yayınladığını belirterek, tepki gösteriyor.

Uluslararası sözleşmeler ve kararlar, çatışmaların yaşandığı bölgelerdeki kültürel mirasın korunmasına yönelik sağlam yasal temeller sağlamakta.

Ancak Gazze’deki kültürel alanların yok edilmesi, bu sözleşmelerin ya etkisiz olduğunu ya da tam anlamıyla uygulanmadığını gösteriyor. Gazze’deki kültürel mirasın korunması yalnızca bölgesel bir mesele değil, küresel bir sorumluluk.

Paylaşın

Gazze’de Acil Ateşkes Öngören Plan Kabul Edildi

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), ABD Başkanı Joe Biden’ın açıkladığı ve 3 aşamada Gazze’de çatışmaların kalıcı olarak bitirilmesini öngören planı kabul etti.

Haber Merkezi / Planda uluslararası hukuka ve ilgili Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına uygun olarak, “iki demokratik devlet olan İsrail ve Filistin’in güvenli ve tanınmış sınırlar içinde yan yana barış içinde yaşadığı iki devletli bir çözüm vizyonuna ulaşma yönündeki sarsılmaz kararlılığı” vurgulanıyor. Gazze Şeridi’nin Batı Şeria ile Filistin Yönetimi altında birleştirilmesinin önemi vurgulanıyor.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 40 artarak 37 bin 124’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 218 artarak 84 bin 712’ye yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Gazze’de kademeli ateşkes öngören karar tasarısını kabul etti. ABD’nin sunduğu plana BMGK’nın 14 üyesi “evet” derken, Rusya “çekimser” kaldı. Oylama, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın İsrail’de temaslarını sürdürdüğü sırada yapıldı.

ABD Başkanı Joe Biden’ın 31 Mayıs’ta “İsrail kabul etti” diyerek sürpriz şekilde açıkladığı ancak şu ana kadar İsrail’den net bir yanıt gelmeyen plan, 3 aşamada Gazze’de çatışmaların kalıcı olarak bitirilmesini hedefliyor.

Buna göre ilk aşamada altı hafta süreyle derhal ve tam bir ateşkes ilan edilecek. Bu sürede İsrail ordusu nüfus bulunan yerlerden çekilirken; Hamas elindeki kadın, yaşlı ve yaralı esirleri serbest bırakacak. Karşılığında İsrail’de tutuklu Filistinliler salıverilecek. Ayrıca çatışmaların durmasıyla bölgeye daha fazla insani yardım da taşınabilecek.

Plan ikinci adımda, Hamas’ın elindeki esirlerin tamamını serbest bırakmasını ve İsrail askerinin Gazze’nin tamamından çekilmesini talep ediyor. Son olarak ise Gazze’nin yeniden inşası gündeme gelecek.

“Çatışmalar bugün durabilir”

ABD, Hamas’ın BM Güvenlik Konseyi’nin de onayladığı ateşkesi sürecini kabul etmesi halinde çatışmaların bugün sona erebileceğini vurguladı. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield, Güvenlik Konseyi’nde kabul edilen karar tasarısının ardından konsey üyelerine hitaben yaptığı teşekkür konuşmasında, “Bugün barışa oy verdik” dedi.

Güvenlik Konseyi’nin tasarıyı kabul ederek Hamas’a açık bir mesaj gönderdiğini belirten Thomas-Greenfield, “İsrail zaten bu anlaşmayı kabul etti. Eğer Hamas da aynısını yaparsa çatışmalar bugün durabilir. . Hamas artık uluslararası toplumun birlik içinde olduğunu görebiliyor” dedi.

Thomas-Greenfield, uluslararası toplumun, Gazze’nin yeniden yapılanmasına, Filistinli sivillerin durumlarının iyileşmesine ve 8 aydır esaret altında olan rehinelerin ailelerine kavuşmalarına yardımcı olacak bir anlaşmanın arkasında birleştiğini belirterek, “Ateşkes anlaşması düşmanlıkların kalıcı olarak sona ermesine, herkes için daha iyi bir geleceğe giden yolu açacak. Artık farklı bir rota çizme fırsatı var. Hamas’ın bunu anlaması gerekiyor” diye konuştu.

ABD’nin, Hamas’ın anlaşmayı kabul etmesi durumunda İsrail’in yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlamaya da yardımcı olacağını taahhüt ettiğini kaydeden Thomas-Greenfield, “Bugün, İsrailli ve Filistinliler’in uluslararası hukukla ilgili BM kararlarına uygun, güvenli ve tanınmış sınırlar içinde, yan yana barış içinde yaşadığı, yeniden canlandırılmış bir barış ortamının sağlandığı iki devlet vizyonuna olan bağlılığımızı da yeniden teyit etmiş olduk” ifadesini kullandı.

Oylamada tek “çekimser” kalan ülke olan Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia ise yaptığı açıklamada, İsrail’in spesifik olarak neyi kabul ettiğini sorguladı ve Güvenlik Konseyi’nin “belirsiz parametrelere” sahip anlaşmalara imza atmaması gerektiğini söyledi. Nebenzia, “Tasarısı bloke etmek istemedik çünkü anladığımız kadarıyla Arap dünyası tarafından destekleniyor” dedi.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de, karardan duyduğu memnuniyeti belirtti ve kararın derhal uygulanması için çağrıda bulundu. Açıklamasında Borrell, AB’nin iki devletli çözüme dayanan kalıcı ve sürdürülebilir bir barışa yönelik siyasi sürecin yeniden canlandırılmasına katkıda bulunmaya hazır olduğunu vurguladı. Borrell ayrıca, Gazze’nin yeniden inşasıyla ilgili uluslararası çabalara AB olarak tam destek mesajı verdi.

BMGK’nın Gazze sınavı

ABD’nin teklifiyle BMGK’dan geçen karar, sekiz ay önce savaş başladığından beri yapılan 11’inci Gazze konulu oylama oldu. Bu tekliflerden sadece 4’ü kabul edildi. İnsani yardıma odaklanan ilk iki metinden sonra “ateşkes” talep eden ilk metin ancak Mart sonunda, ramazan süresince uygulanmak üzere kabul edilebildi, bu oylamada ABD veto yetkisini kullanmayarak çekimser kaldı. Uzun süre içinde “ateşkes” ifadesi geçen planları veto eden ABD, bunun yerine çatışmalara “insani ara” verilmesini öneriyordu.

Uluslararası hukuk karşısında bağlayıcılığı olsa da BMGK kararlarının hiçbirinin sahadaki gerçekliğe görünür bir etkisi olmadı. ABD ve Avrupa Birliği’nin terör örgütleri listesinde yer alan Hamas’ın, 7 Ekim’deki kanlı baskınıyla başlayan savaşta 37 binden fazla Filistinli yaşamını yitirdi.

Paylaşın