İktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu “Çok yaygın kullanılan ‘Piyasalar beklentileri satın alır, gerçekleri satar’ diye bir ifade var. Bu çerçevede düşünürsek zaten Mehmet Şimşek’in göreve gelişinden beri önde gelen gündem maddelerinden biri Türkiye’nin gri listeden çıkartılmasıydı” dedi ve ekledi:
“Bu da bu beklentide satın alındı. Yani zaten böyle bekleniyor. Tersi olsa, Türkiye gri listeden çıkarılmazsa bir olumsuz hava eser. Gri listeden çıkarılınca ciddi bir olumlu havanın doğacağını zannetmiyorum.”
Gri liste kararının ekonomik etkilerinden çok, iç siyasi yansımalarının önemli olacağı görüşünü dile getiren Kozanoğlu, “Bunu daha çok iç piyasada ben iç kamuoyuna yönelik olarak ‘Bakın Mehmet Şimşek geldi, gri listeden de çıktık’ propagandası yapılacağını düşünüyorum. Ama yani gri listeye girildiği zaman da başkanlık sisteminin olduğunu, Cumhurbaşkanı’nın Recep Tayyip Erdoğan olduğunu, işte Cumhur İttifakı tarafından ülkenin yönetildiğini hatırlamak gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye, kara para ile mücadelede yetersiz kaldığı gerekçesiyle Ekim 2021’de eklendiği gri listeden çıktı. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) bünyesinde faaliyet yürüten Mali Eylem Görev Gücü (FATF) Singapur’da yaptığı değerlendirme toplantısında Türkiye ile beraber Jamaika’nın da adını listeden çıkarma kararı verdi. Örgüt, her iki ülkeyi de kaydettikleri “önemli ilerleme” nedeniyle tebrik ettiklerini açıkladı. Peki bu gelişme ne anlama geliyor?
Kara para aklama, terörizmin finansmanı ve diğer mali suçlarla mücadeleyi amaçlayan uluslararası bir örgüt olan “Financial Action Task Force” (Finansal Eylem Görev Gücü – FATF) yılda üç kez yaptığı değerlendirme toplantılarında suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanıyla mücadelede yetersiz kalan ülkeleri açıklıyor.
FATF’nin kendi sitesindeki tanıma göre, gri liste kapsadığı ülkelerin artırılmış bir izlemeye tabi olmasını öngörüyor. Eksiklikleri olduğu tespit edilen ve bunları gidereceğini taahhüt eden ülkeler “gri liste” olarak adlandırılan “Yüksek Risk Altında Ülkeler” listesine alınıyor. Ülkeler, FATF taahhütleri kapsamında gerekli adımları atarak bu listeden çıkabiliyor.
Türkiye aslında ilk olarak 2011 yılında gri listeye girmişti. Yapılan düzenlemelerin ardından yine dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek zamanında 2014 yılında listeden çıkarılmıştı. Ekim 2021’de ise kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanını engellemede eksikleri olduğu gerekçesiyle yeniden gri listeye alındı.
Türkiye’de kara para aklama ve terörizmin finansmanı konusunda gri alanların oluşmasında birbirini ardına yapılan varlık barışı düzenlemeleri ve emlak sektöründe yabancıya satışların etkili olduğu düşünülüyor.
Dönemin FATF Başkanı Marcus Pleyer, Türkiye’nin gri listeye alındığını duyururken; bankacılık, altın ve değerli taşlar ile emlak sektörü gibi yüksek riskli sektörlerde düzenlemeler yapılması gerektiğini bildirmişti. Pleyer, konuşmasında, “Türkiye; kara para aklama vakalarını, El Kaide ve IŞİD gibi BM tarafından terörist olarak tanınan gruplarla bağlantılı para transferlerini takibe almalı. Türkiye’nin; kara para aklamayı önlemede, terörün finansmanını engellemede, suç şebekeleri ve yolsuzluklarla mücadelede adımlar attığını göstermesi önemli” ifadelerini kullanmıştı.
Singapur’daki toplantılarda Türkiye ve Jamaika’nın çıkarıldığı listede hâlihazırda; Bulgaristan, Burkina Faso, Kamerun, Hırvatistan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Haiti, Kenya, Mali, Mozambik, Namibya, Nijerya, Filipinler, Senegal, Güney Afrika ,Güney Sudan, Suriye, Tanzanya, Vietnam ve Yemen bulunuyor.
FATF tavsiyelerine uymayıp kara para aklama ve terör finansmanı konusunda iş birliği yapmayan İran, Kuzey Kore ve Myanmar ise örgütün ‘kara liste’sinde bulunuyor.
Gri listeden çıkmak neden önemli?
Gri listede olmak yabancı bankalar ve yatırımcılarla ilişkileri olumsuz etkiliyor. Gri listeye alınan ülkeler, dış yatırım çekme sürecinde uluslararası otoriteler, kredi kuruluşları ve yatırımcılar nezdinde itibar kaybına uğrarken bu durum bankacılık işlemlerini de olumsuz etkiliyor.
Yurt içinde ise dış ticaret ağı yüksek olan şirketlerin ekstra denetimler ve yükümlülüklerle karşılaşmasına neden oluyor. Bu bağlamda gri listede yer almak, yüksek dış finansman ihtiyacı olan Türkiye ekonomisine yabancı yatırım ilgisini azaltırken, dış ticareti ve pazar paylarını olumsuz etkiliyor.
“Gri liste demek, şaibeli ekonomi demektir. Kara paracı ekonomi demektir. Terörün finansmanı ve kara parayla mücadelede yetersiz ve etkisiz ülke demektir” diyen eski Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Ufuk Söylemez, bunun büyük bir güvensizlik yarattığına dikkat çekti:
“Bizim bu listeye girme sebeplerimizin başlı başına en başlıca tabii Türkiye’nin bir kayıt dışı ekonomi cenneti olması… İkincisi Türkiye mali aflarla ve vergi barışlarıyla; kaynağı ve sahibi meçhul milyarlarca doların bir ay içinde girip çıkmasıyla, tam anlamıyla Avrupa standartlarına baktığımız zaman, demokrasilerine tam bir şaibeli ülke durumuna sokuldu, maalesef.”
Gri liste yabancı yatırımcıların Türkiye’ye bakışını olumsuz etkiliyor. Ancak iktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’na göre bu listeden çıkmanın etkisi sınırlı olacak. Kozanoğlu şöyle açıklıyor:
“Çok yaygın kullanılan ‘Piyasalar beklentileri satın alır, gerçekleri satar’ diye bir ifade var. Bu çerçevede düşünürsek zaten Mehmet Şimşek’in göreve gelişinden beri önde gelen gündem maddelerinden biri Türkiye’nin gri listeden çıkartılmasıydı. Bu da bu beklentide satın alındı. Yani zaten böyle bekleniyor. Tersi olsa, Türkiye gri listeden çıkarılmazsa bir olumsuz hava eser. Gri listeden çıkarılınca ciddi bir olumlu havanın doğacağını zannetmiyorum.”
Gri liste kararının ekonomik etkilerinden çok, iç siyasi yansımalarının önemli olacağı görüşünü dile getiren Kozanoğlu, “Bunu daha çok iç piyasada ben iç kamuoyuna yönelik olarak ‘Bakın Mehmet Şimşek geldi, gri listeden de çıktık’ propagandası yapılacağını düşünüyorum. Ama yani gri listeye girildiği zaman da başkanlık sisteminin olduğunu, Cumhurbaşkanı’nın Recep Tayyip Erdoğan olduğunu, işte Cumhur İttifakı tarafından ülkenin yönetildiğini hatırlamak gerekiyor” dedi.
(Kaynak: DW Türkçe)