Esenyurt Belediyesi’ne kayyım atanmasının ardından DEM parti adına yapılan açıklamada karar protesto edildi. DEM Parti sözcüsü Ayşegül Doğan, “Kayyım bir yöntem olarak sürdürülemez. Bu rejimle bu ülke yönetilemez. Bir yerde hukuksuzluk, eşitsizlik varsa bu kartopu büyür ve hayatınızın her alanına sirayet eder” dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, güncel gelişmelere dair partinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Doğan, Esenyurt Belediyesi Başkanı Ahmet Özer’in gözaltına alınıp tutuklanması ve yerine kayyum atamasına tepki gösterdi.
Merkez Yürütme Kurulu (MYK) ve milletvekillerinin İstanbul’da toplanma ve belediye önünde halkla bir araya gelme kararı aldıklarını paylaşan Doğan, “Kayyıma hep birlikte hayır demezsek, güçlü bir ses çıkarmazsak bu hukuksuzluk, eşitsizlik ve adaletsizlik bir kar topu gibi büyür ve hepimizin hayatından çalar demiştik. Keşke bunu hatırlatmak durumunda kalmasaydık ama ne yazık ki bugün Hakkari’den Esunyurt’a 2016’dan bugüne yine aynı oyun ile karşı karşıyayız. Yine bir şafak vakti kapılar kırılarak yapılan bir operasyon. Ne oldu? Oysa çok başka bir şekilde yapılabilirdi eğer gerçekten Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer ile ilgili hukuka ve demokrasiye uygun bir soruşturma yürütülüyor olsaydı. Böyle olmadığını artık hepimiz biliyoruz” dedi.
Esenyurt’un Türkiye’nin en büyük ilçesi olduğuna dikkat çeken Doğan, “Hedef alınan kişi kent uzlaşısı ile seçilen bir belediye başkanı. O yüzden pek çok açıdan değerlendirmek gerekiyor. Hem kent uzlaşısına hem de İstanbul’a hem de güçlenme ihtimali olan demokratik muhalefete bir mesaj verilmek isteniyor” diye konuştu.
Doğan, masumiyet karinesinin tedavülden kaldırıldığını işaret ederek, şöyle devam etti: “Hiç yoktu, kırıntılarını da ortadan kaldırdılar. Hep söyledik yine söylüyoruz bu irade gaspı yıkımdır, talandır. Halk iradesini yok sayma demokrasiye olan zaten zedelenmiş güveni tamamen ortadan kaldırmak yok etmektir. Hep birlikte ses çıkarmalı, itiraz etmeli ve direnmeliyiz. Buna karşı mücadele etmeliyiz. Bütün demokratik haklarımızı kullanarak demokrasiye ve hukuka uygun bir şekilde davranmak durumunda bırakmalıyız.
Peki neden şimdi? Niye Esenyurt ve neden Ahmet Özer? Niye bu sorular soruluyor çünkü toplumsal uzlaşı ve barışa çok büyük bir ihtiyaç var bir yandan. 31 Mart sonrasında en çok konuşulan konu bu oldu ve bugüne kadar gündemin en sıcak başlıklarından biri toplumsal barışa uzlaşıya duyulan ihtiyaç. Çünkü tam da böyle bir zamanda tam da böyle bir anda demokratik muhalefetin güçlenmesinden korkuluyor ve bu korku ve panik ve telaşla bu tür siyasi operasyonlarla demokratik muhalefetin zayıflatılabileceği ve buradan Türkiye’nin kazanabileceği düşünülüyor. Ama Türkiye böyle kazanmıyor, kazanamıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerine de yanıt veren Doğan, şöyle devam etti: “Bir yandan kucaklaşma çağrıları yapacaksınız, bir yandan elimizde sıkılmış bir yumruk varmış gibi göstermeye çalışacaksınız. Bakın burada elimizde gizlenmiş bir yumruk yok, apaçık. Bir yandan da Türkiye’nin en büyük ilinin en büyük ilçesine kayyım atayacaksınız. O belediye başkanını Kürtlüğüyle suçlayıp tutuklayacaksınız. Bu kabul edilemez bir şey.
Kent uzlaşısı iki partinin ittifakı değil. Bir yerleşim yerindeki tüm farklılıkların adayı olarak seçildi Ahmet Özer. Ama kamuoyunda gündeme gelen iddialar şöyle; suçu Kürt olmak, Vanlı olmak, Remzi Kartal ile aynı aileye mensup olmak, Kürt bir sanatçıya konser düzenlemekmiş. Ahmet Özer, ‘Kaymakam ile birlikte açtık biz o konseri’ diyor. Bu yalnızca DEM Parti’yi, yalnızca CHP’yi de ilgilendirmiyor. Bu ülkede gerçek bir kucaklaşmaya toplumsal uzlaşı ve barışa ihtiyaç duyan herkes bu uygulamadan geri dönülmesini talep ediyor. Toplumun bütün katmanlarının oyuyla seçilecek bir belediye başkanını hedef almak kent uzlaşısının ruhunu hedef almaktır. Hedef alınan şey birlikte yaşama ve yönetme modelidir.
Biz DEM Parti olarak kurulan bu oyunu görüyoruz. Bu kumpasları en iyi tanıyan siyasi partiyiz. Yıllardır aynı kötülükle bizleri yıldırmaya çalışıyorlar, taviz vermeye vazgeçirmeye çalışanlara sesleniyoruz. Bu tür oyunlar, kumpaslar, hileler, küçük hesaplar ne yazık ki Türkiye’ye kaybettiriyor. Kimseye kazandırmıyor. Buradan siyasi çıkar umanlar her şeye rağmen tüm tuzak, baskı ve zorluklara rağmen kayyımlardan tek tek geri aldığımız belediyeleri hatırlasınlar.
“Kürtlere hangi hukuku işletiyorsunuz?”
Haziran’da Hakkari ile ilgili kayyımdan bahsettiğimizde Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Yargı kanunu değil, hukuku konuşturdu’ demişti. Üzerinden aylar geçti, son gelişmelerle birlikte eğer aynı hukuku işletiyorsanız ve işletecekseniz, o günkü sorumuzu yine soruyoruz; siz muhalefete, DEM Parti’ye, Kürtlere hangi hukuku işletiyorsunuz?
Cumhurbaşkanı dün dedi ki, ‘hukuksuzluğun olduğu yerde adalet olmaz.’ Daha başka bir hukuksuzluk nasıl olabilir. Kayyım atanacağını haberlerini, operasyonun detaylarını medyadan öğreniyoruz. Cumhuriyet belli bir şahsın, belli bir zümrenin, belli bir kitlenin, belli bir mezhebin, meşrebin etnik kökenin cumhuriyeti değildir. Bu cumhuriyet Türk’ün de olduğu kadar elbette Kürt’ün de cumhuriyetidir deniyor. Ama saatler geçmiyor bu cumhuriyetin belli bir zümrenin, kitlenin, mezhebin, meşrebin ve etnik kökenin Cumhuriyeti olduğu bizlere hissettirilmeye çalışılıyor.
İnkar, yok sayma, asimilasyon, aynı güvenlikçi politikalarla devam. Böyle yeni bir yol açmak Türkiye’de her zaman imkansız oldu. Toplumsal barış kucaklaşma, uzlaşı, diyalog böyle sağlanamaz. Samimiyet bizatihi kendilerinin söylemi. Böyle mi gösterilir, bu mu samimiyet? Kayyım atayarak, kayyım rejimi ile ülkeyi yöneterek mi siz toplumsal kucaklaşmayı sağlayacaksınız?
Kayyım bir yöntem olarak sürdürülemez. Bu rejimle bu ülke yönetilemez. Bir yerde hukuksuzluk, eşitsizlik varsa bu kartopu büyür ve hayatınızın her alanına sirayet eder. Esenyurt halkının iradesi olan Ahmet Özer’i serbest bırakın. Kayyım uygulamasından geri dönün. Yasa bunun tersine el verirken aksi bir uygulamayı tercih etmek farklı bir siyasi tercihi içerir. İstanbul’da saat 12.00’de Esenyurt Belediyesi önünde toplanacağız. MYK’miz de burada toplanacak. Saat 16.00’da da Esenyurt Belediyesi önünde olacağız.”
Doğan, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Erdoğan’ın Bahçeli’nin Öcalan çağrısı hakkındaki açıklamaları Doğan şöyle değerlendirdi: “Konunun muhatabı Öcalan. Erdoğan da Bahçeli için ‘Cesur çıkışıyla istikamet çizdi’ dedi. Ancak biz istikameti şu anda göremiyoruz. Yalnızca endişeler artırılıyor. Salt açıklama ile sınırlı kalmamak gerekiyor. Adım atılırsa biz de istikameti görürüz.”
“Demirtaş’ı nasıl bir aktör olarak görüyorsunuz” sorusuna da Doğan şu yanıtı verdi: “Kürt meselesinin barışçıl yollarla çözümü için tüm aktörlerin yapabilecekleri var. Demirtaş da attığı tweette Öcalan’ın muhataplığına işaret ediyor.”