Zonguldak: Crispos Anıt Mezarı

Crispos Anıt Mezarı; Zonguldak’ın Ereğli İlçesi, Orhanlar Mahallesi, Yalı Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Ereğli’de gösteriler yapan ve orada ölen eski Mısırlı pandomim sanatçısı Krispos’un anısına yapılmıştır. Kaidesi ile birlikte 2.10 m yükseklikte bulunan anıtın önünde 19 satırdan oluşan ve kazılarak yazılmış bir şiir bulunmaktadır.

Anıt, yüksek bir kaide üzerinde oturtulmuş iki korint başlıklı sütun, sütunların arasında içinde başsız bir büstün bulunduğu oyuk ve üçgen çatı olarak tasarlanmış taç kısmından oluşmaktadır. Dönemin ünlü Pandomim sanatçısı Krispos adına yapılmış bu mezar anıtı üzerindeki kitabede şunlar yazılıdır:

“Mezarlar insanların en son evleri ve en son duvarlarıdır. onlar bedenlere evlerden daha sadıktırlar. Onlardan kalan akıtılan gözyaşları ve ölülerin sonsuza dek kalacak fani olmayan miraslarıdır. Ölüm uykusundan sonra artık vücudun güzelliği geri alınamaz. Burası bir sukun şehridir. Çıplak olarak taşınıp içine gömülünen sağlam ebedi istirahatgah. Ebedi evdir. Bu nasıl bir mezardır ve burada yatan kimdir? Hayatta kazanılan zaferlerin nefrete layık abidesidir. Taş ve toprak olanın işaretleri. Ölülerin mezar taşları suskun harflerinizle öleni dile getiriniz. Vücudunuzu yitirip telef ettikten sonra hangi insan buraya ismini verdi? Ölü insan Krispos. Fariz Ülkesinin (Mısır) ve başak taşıyan Nil Nehri’nin vatandaşı, bu anıtın altında yatmaktadır.”

Paylaşın

Zonguldak: Orhangazi Cami (Ayasofya Kilisesi)

Orhangazi Cami (Ayasofya Kilisesi); Zonguldak’ın Ereğli İlçesi, Orhanlar (Sultan Orhan) Mahallesi, Orhan Gazi Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Surlarla kaplı kent alanının içinde Bizanslılar tarafından inşa edilen Hagia Sophia (Kutsal Akıl) kilisesi, camiye çevrildikten sonra Orhan Gazi ya da Orta Cami olarak anılmaktadır.

Yapı,  Osmanlı İmparatorluğu döneminden önce Ereğli’de yaşamış olan Romalılar tarafından kilise olarak yapılmış olup, adı da Hagia Sophia’dır (İlahi Akıl-Aya Sofya).

Osmanlı Padişahı Orhan Gazi döneminde Ereğli’nin alınmasından sonra; Sultan Orhan Camii-Orhan Bey Camii ve Orhan Gazi Camii adları ile kayıtlardaki yerini almıştır. Kilise ve Cami olarak, fiziksel yapısında hep değişiklikler olagelmiştir. Cami, 1903’te 1954’te ve en son 2013’te restorasyona tabi tutulmuştur.

İlk önce Kilise olarak (Ayasofya) ibadete sunulan yapıda, halen Hıristiyanlık döneminden kalma izler kendini göstermektedir. Mesela giriş kapısında bulunan bir taş bu duruma örnektir. Yine, yapının duvarlarında Hz İsa ve Havarilerini konu alan fresklerin de olduğu (önceki yıllarda) görülmüştür.

Bu fresklerin, günümüze kadar varlıklarını sürdüremediği ve uzun yıllar sıva-boya vb sonrasındaki yıpranma nedeniyle yok olduğu düşünülmektedir. Yapının içinde çok önceleri bir kitabe olduğu ve bunun da bir şekilde yok olduğu bilinmektedir.

 

Paylaşın

Zonguldak: Bozhane Hamamı

Bozhane Hamamı; Zonguldak’ın Ereğli İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yapı 19. yüzyıl klasik Türk hamamı tipindedir. Hamam bölümü taştan, soyunma bölümleri ahşaptır. Ahşap bölümlerin üst örtü sistemi alaturka kiremit çatıyla sağlamlaştırılmıştır.

Hamamın girişinde yer alan soyunma kısmından iki kubbeli ılıklık bölümüne geçilmektedir. Merkezi yıkanma salonu büyük bir kubbe ile örtülüdür.

Giriş cephesi iki katlıdır. Alt alta kapının sağında ve solunda birer pencere yer alır. Yapının kuzeyindeki sekizgen kubbeli ahşap bölüm, arkada da simetrik olarak yer almaktadır.

Paylaşın

Zonguldak: Ereğli Kalesi

Ereğli Kalesi; Zonguldak’ın Ereğli İlçesi sınırları içerisinde askeri yasak bölgede yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Tepenin üzerinde deniz seviyesinden 150-160 m. yükseklikte bulunmaktadır.Bu kale W.Hoebfner tarafından incelenmiş ve bir de plânı çıkarılmıştır.Denize dik yamaçlar üzerindeki bu tepede antik çağlarda M.Ö. IV. yüzyılda Klearchos tarafından kurulan,Herakleia Pontike şehrinin akropolü vardı.

Kale XIII. yüzyılın başlarında Bizans döneminde yapılmıştır. W.Hoepfner’e göre bu kalenin,Cenevizliler tarafından yapıldığı ileri sürülmüşse de bu iddia kesinlik kazanamamıştır.  Kale plân olarak düzensiz bir plân göstermekte olup,moloz taş ve tuğladan yapılmıştır.Yapımında tuğla ve harç dolgu ile birlikte gri tüf taşlarına da yer verilmiştir.Bunların arasında açık kırmızı tuğlalar,avlu kapısında da koyu kırmızı renkli tuğlalar kullanılmıştır.

Kale iç avluyu çevreleyen duvarlar ve onu takviye eden kulelerden meydana gelmiştir.Ön avlunun solunda bir kulenin kalıntıları görülmektedir.Sağ tarafta ise yine başka bir kule kalıntısı dikkati çekmektedir.Kalenin dış avlusunda mühimmat depolarına yer verilmiştir.Dış avludan,iç avluya kemerli bir kapı ile geçilmektedir.İç avlunun büyük bir bölümünde de su sarnıcı bulunmaktadır.

Kalenin üst katında iki oda kalıntısı dikkati çekmektedir. Tuğladan yapılan bu odaların üst örtüsü ile duvarların büyük bir bölümü yıkılmıştır.Ancak bunların üzerinin tonozlarla örtülü olduğu günümüze gelebilen izlerinden anlaşılmaktadır. Bu odalara,avlu yönündeki bir merdivenle çıkılmaktadır…

Paylaşın

Zonguldak: Ereğli Müzesi

Ereğli Müzesi; Zonguldak’ın Ereğli İlçesi, Orhanlar Mahallesi, Yalı Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Ereğli Müzesi, Halil Paşa Konağı olarak bilinen zemin + 3 katlı, orta sofalı plan tipinde ve kagir olan bir yapı içinde hizmet vermektedir. Halil Paşa Konağı 19. yüzyıl sonlarında (tahminen 1870’li yıllar) Padişah 2. Abdülhamit döneminde sancak beyi (mirimiran) olan Halil Paşa Karamahmutoğlu tarafından yaptırılmıştır. Bozhane Yalı caddesi üzerinde, eski bir kilisenin temeli üzerine inşa edilen konakta, Roma dönemine ait binalardan toplanan antik spoli malzemeler şapolyen (devşirme) olarak özellikle cephe süslemesinde kullanılmıştır.

Bir dönem ortaokul ve kız meslek lisesi olarak kullanılan, uzunca bir süre ise sahipsiz kalan ve büyük ölçüde tahribata uğrayan bina restore edilmek üzere 1989 yılında Kültür Bakanlığına tahsis edilmiştir. Yaklaşık 10 yıllık bir restorasyon çalışmasından sonra müze 01.08.1998 tarihinde hizmete açılmıştır. Müzenin zemin katında Ereğli ve çevresinden toplanan Hellen, Roma, Bizans dönemlerine ait mermer mezar atelleri, figürlü mermer sütun başlıkları, cam kaplar, takılar, çeşitli madeni eserler, kandiller ve figürlerden oluşan arkeolojik eserler sergilenmektedir.

Birinci katında pişmiş toprak amforalar, Lidya, Grek, Roma, Bizans, Abbasi, Emevi, Sasani, Artuklu, Selçuklu ve Osmanlı sikkeleri koleksiyonlarından oluşan eserler teşhir edilmektedir. İkinci katta çeşitli erkek ve kadın giysileri ile yöreye özgü bir dokuma olan “elpek” kumaşı ve ipliği, dokuma aletleri, mendil, bohça, örtü gibi dokuma türleri, silahlar,mühürler, tütünle ilgili eşyalar, tespih, saat, mutfak eşyaları, ölçü ve tartı aletleri ve yazma eserlerden oluşan yöresel etnografik eserler sergilenmektedir.

Üçüncü kat ise Osmanlı dönemine uygun döşenmiş olup, müze-ev düzenlemesine uygun olan bu katta sırasıyla oturma odası, misafir odası, günlük oda ve yatak odası bulunmaktadır. Müze bahçesinde ise, Grek, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait sütun başlıkları, sütun gövde ve kaideleri, çeşitli mimari parçalar, lahitler ile pandomim sanatçısı Krispos’un anıt mezarı vardır.

Paylaşın

Zonguldak: Gazi Alemdar Gemisi Müzesi

Gazi Alemdar Gemisi Müzesi; Zonguldak’ın Ereğli İlçesi, Müftü Mahallesi, Atatürk Bulvarı üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

1914 yılında I. Dünya savaşının başlaması ile birlikte kömür ocaklarının işletim hakkı Almanlar’a verilir. Buna kızan Ruslar, 2 yıl süreyle Karadeniz Ereğli kıyılarını sık aralıklarla bombardımana tutarlar. Dünya savaşının ardından Anadolu’nun, Avrupalı devletler tarafından işgal edilip paylaşılmasıyla Fransızlar Karadeniz Ereğli’ye gelirler ancak işgal etmeyi başaramazlar.

Kurtuluş Savaşı sırasında işgal altındaki İstanbul’dan vatanseverler tarafından kaçırılan Alemdar isimli küçük bir savaş gemisi, Zonguldak’a ve Karadeniz’e hakim olan Fransızlar tarafından ele geçirilmek istenmiştir. 9 Şubat 1920 günü Alemdar’ı Karadeniz Ereğli limanına getiren vatanseverler gemiyi karaya oturtmuşlar ve Fransızlara teslim etmemişlerdir. Vatanseverlerin Karadeniz Ereğli’ye sığınmalarına kızan Fransızlar, kenti işgal etmek istemişler ancak Karadeniz Ereğli halkının mücadelesi sonucu başarılı olamamışlardır.

Şehrin hastanesi dahil kıyıya yakın bölgelerini denizden bombalayan Fransızlar, Alemdar gemisinin gizlice yüzdürülmesi sonucunda karşı saldırıya maruz kalmıştır. 18 Haziran 1921 tarihinde Karadeniz Ereğli halkı tarafından esir alınan bazı Fransız komutan ve askerler, henüz kurulmamış olan Türkiye Cumhuriyeti ile anlaşma imzalamak zorunda kalmışlardır. Bu anlaşma, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’ndaki ilk uluslararası anlaşması olmuştur ve Milli Kurtuluş Hükümeti’nin kabul edildiğinin bir göstergesidir.

Kurtuluş Savaşı sırasında Karadeniz Ereğli halkının mücadelesi sonucu elde edilen bu başarı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kazandığı zaferlerin temelini oluşturmuştur. Bu şekilde, Kurtuluş Savaşı’nın ilk ve tek deniz savaşı Karadeniz Ereğli’de gerçekleşmiştir. Tarihi önemi olan bu olayı yaşatmak için Gazi Alemdar Gemisi’nin bire bir örneği yapılarak 08.08.2008 tarihinde müze olarak hizmete açılmıştır.

Paylaşın

Zonguldak: Cehennemağzı Mağaraları

Cehennemağzı Mağaraları; Zonguldak’ın Ereğli İlçesi, İnönü Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Ereğli Müzesi’ne bağlı ören yeri olarak faaliyet gösteren Cehennemağzı Mağaraları yan yana sıralanmış üç mağaradan oluşmaktadır. Birinci mağara, iki bölüm halinde düzenlenmiştir. Birinci bölümde, zemin orijinal bitki ve geometrik motifli mozaik ile döşelidir. İkinci bölümün doğu duvarında küçük bir apsis açılmıştır ve önünde kademeli basamaklar bulunmaktadır. Çok eski bir Hıristiyan kilisesi olan bu mağara, Hıristiyanlığın yayıldığı ilk yıllarda gizli ibadet yeri olarak kullanılmıştır.

İkinci mağara, yol kenarındaki 10-12 metre yükseklikteki yamaç üzerinde bulunmakta ve yöre halkınca Koca Yusuf Mağarası olarak adlandırılmaktadır. Yamaç üzerinde yer alan dar bir girişten geçilerek 3 basamaklı dikey bir merdiven yardımıyla inilen mağara, 1,5 kilometre dağın içine doğru devam etmektedir. 1960’larda tavandan düşen bir kaya yolu kapattığından, ancak 350 metre kadar derinliğe gidilebilmektedir.

İnsan elinden çıktığı taşçı kalem izlerinden anlaşılan mağara, yaklaşık 400 metrekarelik bir alanı kaplamakta ve iki fil ayağı ile desteklenmektedir. Üçüncü mağara, yüzölçümü bakımından en geniş olanıdır. Zemini taban suyu ile kaplıdır. İnsan eli ile yapılan mağara birinci ve ikinci mağaralara su sarnıcı görevi görmüştür.

Paylaşın

Konya: İvriz Barajı

İvriz Barajı; Konya’nın Ereğli İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. İvriz Çayı üzerine yapılmıştır.

İvriz Barajı, sulama ve taşkın kontrolü amacıyla 1981-1984 yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır.

Toprak gövde dolgu tipi olan barajın gövde hacmi 5.915.000 m3, akarsu yatağından yüksekliği 65,00 metredir.

Baraj, normal su kotunda göl hacmi 80,00 hm3, normal su kotunda göl alanı 4,80 km2’dir. Baraj 43.400 hektarlık bir alana sulama hizmeti vermektedir.

Paylaşın

Konya: Ereğli Müzesi

Ereğli Müzesi; Konya’nın Ereğli İlçesi, Fetih Bulvar Caddesi üzerinde yer almaktadır. 1968 yılında kurulan Ereğli Müzesi’nde 8096 adet kültür varlığı sergilenmektedir.

Yıllık ortalama ziyaretçi sayısı 10900’dür. Müze; geniş bir açık teşhire sahip olmasına karşın bir salonda kapalı teşhir yapılmaktadır. Ereğli Müzesi; M.Ö. 7000 yılında başlayarak Neolitik Dönemden itibaren kesintisiz tüm medeniyetlerin sentezi durumundadır. Herakleia antik kenti ve çevrede bulunan kültür varlıkları Ereğli Müzesi’nde sergilenmektedir.

Neolitik Döneme ait Can Hasan’dan çıkan el baltaları, duvar freskleri, el değirmenleri, kazıcı aletler ve pişmiş toprak kaplar, Kalkolitik Döneme ait polikrom pişmiş toprak kaplar, ağırşaklar, Eski Tunç Çağına ait hayvan ve insan figürleri, ok uçları, damga mühürler, el baltaları, Asur Ticaret Koloni Çağına ait bulleli testiler, idoller, Hitit Çağına ait pişmiş toprak meyvelikler, pişmiş toprak tuzluklar, silindir ve damga mühürler, karabeuslar, hiyoroglif ve çivi yazılı heykel kaideleri, Frig Çağına ait fibulalar, gaga ağızlı testiler, phialeler, Hellenistik Döneme ait lekythos’lar Herakleia definesi diye adlandırılan gümüş Athena sikkeleri, altın varaklar, Roma Dönemine ait mimari parçalar, mezar stelleri, insan ve hayvan figürleri, Bizans Çağına ait mimari parçalar, altın kristogramlar, Selçuklu ve Karamanoğlu Dönemine ait sırlı kâseler, alçı süslemeler, Osmanlı Dönemine ait çavdar sapından yapılmış çeyiz sandığı, el yazması altın teshipli Kur’an-ı Kerim’ler, silahlar, el dokuması halı ve kilimler müzemizde bulunan en önemli taşınır kültür varlıklarıdır.

Ayrıca geç Hitit Dönemine ait İvriz Kaya Anıtı, Göztepe Tümülüsü’nde bulunan Hellenistik Döneme ait altın kaplamalı ahşap lahit parçaları ve altın Efes sikkesi dünyanın en nadide eserlerindendir.

Paylaşın

Kocaeli: Ereğli, Kumyalı Plajı

Kocaeli, gezilecek yerleri ve tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Kumyalı Plajı; Kocaeli’nin Karamürsel İlçesi, Ereğli Beldesi sınırları içerisinde yer almaktadır.

Kocaeli kent merkezine 35 km mesafede bulunan Kumyalı Plajı’na şehir merkezinden kalkan özel halk otobüsleri ile gitmek mümkündür. Doğu Marmara’nın 2. mavi bayrağı almaya aday plajıdır. Yaklaşık olarak 600 metre uzunluğa sahip, halka açık doğal bir plajdır.

Nezih bir ortamı olan, halkın huzur ve güven içinde aileleri ile zaman geçirebileceği Ereğli Kumyalı Plajı Karamürsel ilçesinde bulunmaktadır.

Kocaeli’nin kısa tarihi

Asya ile Avrupa kıtaları arasında önemli kara ve demiryolu güzergâhlarının kesiştiği bir yerde kurulan Kocaeli, bugün Marmara Bölgesi’nin ve yurdumuzun en önemli endüstri ve sanayi yerleşimlerinden biridir. Kocaeli’nin tarihi çok daha eski çağlara uzanır. İlk çağlarda, Bithynia adı verilen bölgede kurulan kentler, sırasıyla, Olbia, Astakos, Nicomedia, İznikmid, İzmid ve Kocaeli adlarını almıştır.

Trakya’dan gelen Megaralılar M.Ö. 712’de İzmit Körfezi’nin güneyindeki Başiskele yöresine yerleşerek Astakos adı verilen bir kent kurdular. Astakos halkı M.Ö. 262 yılında, bugünkü İzmit’in bulunduğu alanda kurulan bölgeye yerleşmiştir. Bitinya Krallığı’nın yıkılıncaya kadar başkenti kalacak bu kente, kurucusundan dolayı Nicomedia adı verilir.

Roma İmparatoru Diocletian, 284 yılında Nicomedia’yı işgal ederek Roma İmparatorluğu’nun başkenti yaptı. Bu dönemde şehir, Roma, Antakya ve İskenderiye’den sonra dünyanın dördüncü büyük kenti haline geldi. Fakat Büyük Konstantin tarafından İstanbul’un imparatorluğun merkezi yapılması ve İmparator Jüstinyen’in de Kadıköy-İzmit arasındaki yolu askeri nedenlerle kapatarak ulaşımı İznik üzerinden sağlamasıyla Nicomedia, eski önemini kaybetti.

Kocaeli Türk egemenliğine ilk olarak 11. yüzyılın sonlarında Selçuklular zamanında (1078) geçti. İznik’in Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti olmasıyla birlikte kentin önemi iyice arttı. Ancak Haçlı Seferleri sırasında kısa bir süre Haçlı Ordusu komutanı Aleksios Komnenos tarafından işgal edilen kentin, Türk egemenliğine kesin olarak geçişi ise Orhan Bey döneminde oldu.Selçuklu döneminden günümüze Haçlı Seferleri’nde yağmalanması nedeniyle kalan eser sayısı oldukça azdır.

Kocaeli, Osman Bey ve oğlu Orhan Bey’in uç beylerinden Akçakoca tarafından 1337 yılında Osmanlı topraklarına katıldı. Nikomedya Osmanlı egemenliğine geçtikten sonra, önce İznikmid, daha sonra İzmid (İzmit) adını almıştır. Şehir en parlak dönemine Kanuni Sultan Süleyman zamanında ulaştı.

19. yüzyılda İstanbul-İzmit arasında işleyen ve 1873 yılından itibaren de Haydarpaşa-Ankara güzergâhında faaliyet gösteren demiryolunun kente ulaşmasından sonra Kocaeli’nin ticari ve sosyal yaşamı canlanmaya başladı. Kent, 1888 yılında bağımsız sancak oldu ve ismi İzmit olarak değiştirildi. Daha sonra bölgeye fatihi Akçakoca’dan dolayı Akçakoca’nın yurdu manâsına gelen ‘Kocaeli’ adı verildi.

I. Dünya Savaşı’nın getirdiği yıkımlar sonucu önemini bir süre yitiren ve sırasıyla önce İngilizler (6 Temmuz 1920) ardından Yunanlılar (28 Nisan 1921) tarafından işgal edilen Kocaeli, 28 Haziran 1921 de Türk Orduları tarafından işgalden kurtarıldı.

Kocaeli’nin Başiskele, Darıca, Dilovası, Çayırova, İzmit, Derince, Gebze, Gölcük, Karamürsel, Kandıra, Kartepe ve Körfez olmak üzere toplam on iki ilçesi bulunmaktadır. Kocaeli, Cumhuriyetle birlikte özellikle sanayileşme alanında en hızlı gelişen illerimizden birisi olmuştur. Bunun başlıca nedeni İstanbul’a yakınlığı ve ulaşım imkânlarının çeşitliliğidir. 1934 yılında İzmit’te ilk kağıt üretim tesisi olan İzmit Kağıt Fabrikası açılırken, bunu 1944’te ikinci selüloz ve Kağıt Fabrikası takip etmiş, SEKA tesisleri 1954, 1957 ve 1959’da genişletilmiştir.

Böylece günümüze kadar devam eden hızlı bir sanayileşme ile Kocaeli, Türkiye’nin ileri düzeyde sanayi bölgesi durumuna gelmiştir. Ayrıca Kocaeli ile ilgili önemli bir bilgi de, 30 derece meridyeni Köseköy’deki otoyol kavşağı köprüsünün bulunduğu yerde olduğundan tüm Türkiye saatlerini Kocaeli’ne göre ayarlamaktadır.

Paylaşın