GP Lideri Davutoğlu’ndan TÜİK’e Tepki

Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı enflasyon rakamlarına tepki gösterdi.

Haber Merkezi / Açıklamasında, “TÜİK bizimle dalga geçmeye devam ediyor.” diyen Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı;

“Çarşıda, pazarda fiyatlar sürekli artıyor, TÜİK bizimle dalga geçmeye devam ediyor. TÜİK’e göre aylık enflasyon yüzde 2,98 artmış, yıllık enflasyon ise yüzde 73,5. Siz kendinizi kandırmaya devam edin; az kaldı, sandık gelecek, bu aziz millet size gereken cevabı verecek.”

Enflasyon yüzde 73,50

Öte yandan Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Mayıs 2022 verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre, enflasyon mayısta yüzde 2,98 arttı, yıllık bazda ise yüzde 73,50 oldu.

Bağımsız akademisyen ve ekonomistlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göre, Mayıs 2022’de enflasyon yüzde 5,46 olurken yıllık enflasyon yüzde 160,76’ya yükseldi. ENAG nisan ayı enflasyon rakamlarının yıllık yüzde 156,86 oranında olduğunu duyurdu.

İstanbul’da ise perakende fiyatlar Mayıs ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 87,35 artış kaydedildi.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) verilerine göre bu artış 1998’den bu yana görülen en yüksek artış oldu. Aylık bazda artış ise yüzde 5,84 olarak kaydedildi. İTO verilerine göre Mayıs’ta toptan fiyatlarda yıllık yüzde 79,12; aylık olarak ise 5,76 artış oldu.

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Enflasyon Yüzde 73,50

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Mayıs 2022 verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre, enflasyon mayısta yüzde 2,98 arttı, yıllık bazda ise yüzde 73,50 oldu.

Haber Merkezi / Ana harcama grupları itibarıyla 2022 yılı mayıs ayında en az artış gösteren ana gruplar yüzde 0,41 ile eğitim, yüzde 1,49 ile haberleşme ve yüzde 1,61 ile sağlık oldu. Buna karşılık, 2022 yılı mayıs ayında artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 6,53 ile alkollü içkiler ve tütün, yüzde 6,15 ile eğlence ve kültür, yüzde 5,47 ile lokanta ve oteller oldu.

Yıllık bazda 8 grup düştü, 4 grup yükseldi

Yıllık en düşük artış yüzde 19,81 ile haberleşme ana grubunda gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın düşük olduğu diğer ana gruplar sırasıyla yüzde 27,48 ile eğitim, yüzde 29,80 ile giyim ve ayakkabı ve yüzde 37,74 ile sağlık oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, yüzde 107,62 ile ulaştırma, yüzde 91,63 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 82,08 ile ev eşyası oldu.

Bağımsız akademisyen ve ekonomistlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göre, Mayıs 2022’de enflasyon yüzde 5,46 olurken yıllık enflasyon yüzde 160,76’ya yükseldi. ENAG nisan ayı enflasyon rakamlarının yıllık yüzde 156,86 oranında olduğunu duyurmuştu.

Türk-İş ve İTO enflasyon verilerinde artış sürmüştü

Enflasyon açısından öncü göstergeler olarak kabul edilen Türk-İş Ankara gıda enflasyonu ve İTO İstanbul perakende fiyatlar endeksi Mayıs ayında enflasyonda yükselişin sürdüğüne işaret etti. Türk-İş gıda enflasyonu yıllık bazda Mayıs’ta yüzde 107 olarak kaydedildi.

Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre yüzde 13,04 oranında gerçekleşti. Beş aylık değişim oranı yüzde 46,85 oranında oldu.

İstanbul’da ise perakende fiyatlar Mayıs ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 87,35 artış kaydetti.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) verilerine göre bu artış 1998’den bu yana görülen en yüksek artış oldu. Aylık bazda artış ise yüzde 5,84 olarak kaydedildi. İTO verilerine göre Mayıs’ta toptan fiyatlarda yıllık yüzde 79,12; aylık olarak ise 5,76 artış oldu.

Beklentilerin altında geldi

Reuters’ın 14 katılımcıyla gerçekleştirdiği ankette, mayıs ayı için yıllık enflasyonun son 24 yılın zirvesi olan yüzde 76,55’e ulaşması bekleniyor.

Bloomberg HT Araştırma Birimi’nin düzenlediği enflasyon anketine göre ise, ankete katılan 21 kurumun medyan beklentisi mayıs ayında enflasyonun aylık yüzde 4,6; yıllık yüzde 76,2 seviyesinde gerçekleşeceği yönünde oldu.

TL’de değer kaybı endişesi

Merkez Bankası’nın faiz kararları, hükümet ve TCMB’den TL’deki değer kaybını durduracak bir açıklama gelmemesi, buna ek olarak TCMB’nin döviz piyasasına müdahalede bulunmak için geçtiğimiz yıllara göre çok daha düşük döviz rezervinin bulunması TL’nin daha da değer kaybının sürebileceği endişesini yaratıyor.

Paylaşın

ENAG’a Göre Enflasyon Yüzde 160,76

Bağımsız akademisyen ve ekonomistlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) göre, Mayıs 2022’de 12 aylık tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yüzde 160 arttı. Yine ENAG’a göre TÜFE aylık bazda ise yüzde 5,46 arttı.

Haber Merkezi / Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), her ay kendi hesapladığı enflasyon oranıyla kamuoyunun karşısına çıkıyor. ENAG’ın açıkladığı enflasyon oranı ile TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranı arasındaki büyük bir makas olması ise dikkat çekiyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Mayıs ayında geçen yılın aynı dönemine göre enflasyon yüzde 73,50 artarken, Mayıs ayında aylık enflasyon ise yüzde 2,98 arttı.

Veriler üretici fiyatlarındaki artış ivmesinin de devam ettiğini gösterdi. Buna göre Mayıs ayında üretici fiyat endeksi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 132,16 arttı ve rekor düzeye yükseldi. Aylık bazda üretici fiyat endeksindeki artış ise yüzde 8,76 olarak kaydedildi.

Türk-İş ve İTO enflasyon verilerinde artış sürmüştü

Enflasyon açısından öncü göstergeler olarak kabul edilen Türk-İş Ankara gıda enflasyonu ve İTO İstanbul perakende fiyatlar endeksi Mayıs ayında enflasyonda yükselişin sürdüğüne işaret etti.

Türk-İş gıda enflasyonu yıllık bazda Mayıs’ta yüzde 107 olarak kaydedildi.

Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre yüzde 13,04 oranında gerçekleşti. Beş aylık değişim oranı yüzde 46,85 oranında oldu.

İstanbul’da ise perakende fiyatlar Mayıs ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 87,35 artış kaydetti.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) verilerine göre bu artış 1998’den bu yana görülen en yüksek artış oldu. Aylık bazda artış ise yüzde 5,84 olarak kaydedildi.

İTO verilerine göre Mayıs’ta toptan fiyatlarda yıllık yüzde 79,12; aylık olarak ise 5,76 artış oldu.

Paylaşın

OECD Enflasyonu: Türkiye Ve Estonya Zirvede

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) bugün (2 Haziran) paylaştığı Nisan 2022 tüketici fiyat endeksine göre, OECD bölgesindeki yıllık enflasyon gıda ve hizmetler sektöründeki fiyat artışlarının da etkisiyle yüzde 9,2 olarak ölçüldü. Bu oran, Mart ayında yüzde 8,8’ti.

OECD bölgesinde, gıda ve enerji fiyatları hariç tutulduğunda Nisan ayı yıllık enflasyonu yüzde 6,3’tü. Mart’ta bu oran yüzde 5,9 olarak ölçülmüştü.

Rusya-Ukrayna savaşının ikinci ayına ilişkin OECD tüketici fiyat endeksi, Mart ayında yüzde 10 olan gıda enflasyonunun Nisan’da yüzde 11,5’e yükseldiğini ortaya koydu. Aynı veriler, Mart’ta yüzde 3,9 artan hizmetler sektöründeki tüketici fiyatlarının Nisan’da yüzde 4,4 arttığını gösterdi.

“Fiyat gelişmelerinin ülkeler arasında değiştiğini” ifade eden OECD, bölgedeki 33 ülkeden dokuzunun tüketici enflasyonunun Nisan’da çift haneleri gördüğünü kaydetti. Buna göre, en yüksek oranlar Türkiye ve Estonya’da görüldü. Açıklanan resmi rakamlara göre, Estonya’nın Nisan enflasyonu yüzde 18,9 iken Türkiye’nin resmi enflasyonu yüzde 70’ti.

Öte yandan, aralarında İtalya, İspanya ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) de aralarında olduğu beş ülkede enflasyon düştü.

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, dün (1 Haziran) CNN’e verdiği röportajda, ülkedeki enflasyonun seyrine ilişkin geçen yıl yaptığı yorumlarda yanıldığını ifade etmişti.

Enerji ile gıda fiyatlarını artıran beklenmedik ve büyük şoklar olduğunu, ekonomiyi kötü etkileyen arz dar boğazlarının yaşandığını anlatan Yellen, ayrıca enflasyonun çok yüksek olduğunu ve düşürülmesi gerektiğini berlirtmiş, çekirdek enflasyonun düştüğünü ancak petrol fiyatlarının yüksek seyretmeye devam ettiğini kaydetmişti.

Euro bölgesi, G7 ve G20 ülkeleri

OECD’nin Nisan 2022 verilerine göre, G7 ülkelerinin yıllık tüketici enflasyonu yüzde 7,1’de sabit kaldı. Enerji fiyatları Fransa, Almanya ve İtalya’da enflasyonun temel sebebi olarak kalırken gıda ve enerji dışındaki enflasyon Kanada, ABD ve İngiltere’de fiyatları yükseltmeye devam etti.

Euro bölgesine bakıldığında, Uyumlaştırılmış Tüketici Fiyatları Endeksi (HICP) tarafından ölçülen genel enflasyon oranının Nisan’da yüzde 7,4’te sabit kaldığı görüldü. G20 bölgesindeki enflasyon ise Çin ve Hindistan’daki artışlar ile birlikte yüzde 7,9’dan yüzde 8,5’e yükseldi.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Enflasyon Ve Kur Artışı Kart Harcamalarında Rekor Getirdi

Yüksek enflasyonun yarattığı alım gücü kaybı yurttaşların kredi kartı harcamalarını patlattı. Merkez Bankası verilerine göre 20 Mayıs haftası itibariyle kredi kartı harcamaları 64 milyar 59 milyon 742 bin lirayla yeni bir rekor kırarken geçen yıla göre değişim yüzde 119,2 oldu. Artış enflasyondan arındırıldığında ise bir yılda yüzde 29,25’lik yükseliş görüldü.

Reel olarak en fazla artış ise küresel emtia fiyatları ile vergi ayarlamalarına en çok maruz kalan harcama kalemlerinde yaşandı. Üst üste zam gören benzin, alkol ve bununla bağlantılı sektörlerde bir yılda reel olarak harcamalardaki artış iki katını aştı. Merkez Bankası da Finansal İstikrar Raporu’nda hanehalklarının yükümlülüklerdeki büyümede bireysel kredi kartı kullanımı öne çıktığını belirtirken 6 aylık yıllıklandırılmış kredi kartı yükümlülüklerinin yüzde 54,3 yükseldiğini ortaya koydu.

Nisan ayı itibariyle yüzde 70’e dayanan enflasyonda mayıs verisi yarın açıklanacak. Beklentiler mayısta aylık yüzde 4,8 yükseliş ile yıllık enflasyonun yüzde 76,55 seviyesine ulaşması yönünde şekilleniyor. Öte yandan İstanbul’da İTO tarafından açıklanan mayıs ayı perakende fiyat endeksi mayısta aylık yüzde 5,84 artarak yıllıkta yüzde 87,35’e yükseldi ki bu 1998 yılından bu yana görülen en yüksek seviyeye işaret ediyor. 24 yılın zirvesine çıkan enflasyonda eğlence, konut ve ev harcamalarında aylık çift haneli yükselişler dikkat çekti.

Benzin harcamalında yüksek artış

Dünya’dan Şebnem Turhan’ın haberine göre; bu yüksek enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki bozulma da kartlı harcamaların hızla artması sonucunu doğuruyor. Merkez Bankası’nın 20 Mayıs haftası itibariyle verilerine göre benzin ve akaryakıt istasyonlarında kartlı harcamalar 5 milyar 444 milyon liraya çıktı. Geçen yılın aynı haftasına göre değişim yüzde 229,23 seviyesinde. Enflasyondan arındırıldığında ise benzin ve yakıt istasyonları için yapılan harcamalarda bir yıllık artış yüzde 93,7 ile neredeyse ikiye katlamış durumda. Hem küresel olarak petrol fiyatlarındaki yükseliş, Rusya-Ukrayna savaşının etkileri hem de artan vergiler benzin fiyatlarına sık sık zam gelmesine neden oluyor. Önümüzdeki dönemde de petrol fiyatlarındaki artışın ışığında vatandaşın bu kalemdeki kartlı harcamalarında yeni rekorlara imza atması bekleniyor.

İçkili yerlerde reel artış yüzde 950

Yine enflasyondan arındırıldığında bir yılda oldukça yüksek artış yaşanan bir diğer kalem ise içkili yerlerdeki harcamalar. 20 Mayıs itibariyle harcama tutarı 91 milyon 53 bin lira seviyesinde. Geçen yılın aynı haftasına göre değişim yüzde 1683 olurken enflasyondan arındırıldığında yüzde 948,95 harcamalarda reel bir artış olduğu görülüyor. Bu kalem hükümetin sık sık yaptığı vergi ayarlamaları neticesinde sürekli zamlarla karşı karşıya kalıyor. Mayıs ortasında yine vergisi artırılan alkollü içkilerde temmuzda ise ÖTV ayarlaması ile yeni bir zam da bekleniyor. Vatandaşın harcamalarındaki yeni rekorlar da yolda sayılır.

Havayollarına yapılan harcamalar da hem pandemi sonrası artan talep hem de maliyet artışlarının fiyatlara yansımasının etkisiyle oldukça yüksek seyrediyor. 20 Mayıs haftasında havayollarına 2 milyar 977 milyon 293 bin lira harcandı. Bunun geçen yılın aynı haftasına göre değişimi yüzde 361,8 oldu. Enflasyondan arındırıldığında havayolu harcamalarındaki reel artış yüzde 171,7 seviyesinde.

Yine yaz tatilleri ve petrol fiyatlarındaki artışın getirdiği yüksek maliyet havayolları kalemindeki harcamalarda da yükselişin süreceğini ortaya koyuyor.

Konaklama ve dışarda yemek

Konaklama harcamaları da pandemi dönemindeki kayıplar ve yüksek maliyetlerin fiyatlara yansımasıyla enflasyonun üzerinde artış yaşanan harcama kalemleri arasında yer aldı.

Merkez Bankası verilerine göre 20 Mayıs haftasında konaklama için 1 milyar 43 milyon 772 bin lira harcanırken geçen yıla göre değişim yüzde 339,4 oldu. Reel olarak harcamalardaki artış ise yüzde 158,51’e ulaşarak iki katını aştı.

Tatil sezonunun başlamasıyla da kartlı harcamalarda bu kalemde yükselişlerin devamını takip edeceğiz.

Gıda enflasyonu ve kur etkisi ile maliyetlerin yükseldiği yemek sektöründe de kartlı harcamalar geçen yıla göre yüzde 338,83 artarken enflasyondan arındırıldığında yüzde 158,2 yükseliş yaşandığı ortaya çıkıyor.

Gıda ve market alışverişinde reel artış enflasyonun altında

Vatandaşın kartlı harcamalarında çeşitli gıda ile market alışverişleri her ne kadar yeni rekorlara imza atsa enflasyondan arındırıldığında harcamalardaki yükseliş nisan ayı enflasyonunun altında kaldı. Merkez Bankası verilerine göre çeşitli gıdaya yapılan kartlı harcama yüzde 110,6 değişim gösterirken reel olarak yükseliş yüzde 23,93 oldu. Yine market alışverişlerindeki harcamalardaki değişim yüzde 106,37 oldu, reel olarak artış yüzde 21,41 olarak hesaplandı.

Elektronik eşya ve bilgisayara kartlı yapılan harcamalarda ise geçen yıla göre reel olarak azalma yaşandı. Elektronik eşya ve bilgisayara yapılan harcamalar geçen yıla göre yüzde 65,5 yükselirken reel olarak yüzde 2,65 azaldı. Giyim ve aksesuarda harcamalardaki reel artış yüzde 14,8, mobilya ve dekorasyonda yüzde 3,95, telekomünikasyon sektöründe ise yüzde 12,95 oldu.

Kredi kartı limit kullanımı 2021 sonunda yüzde 49’dan Martta yüzde 48,1’e geldi

Merkez Bankası Finansal İstikrar Raporu’nda da bireysek kredi kartı borcundaki artışın öne çıktığı belirtilirken tüketici mal ve hizmet fiyatlarında yaşanan artışların bireysel kredi kartı borç gelişiminde etkili olduğu değerlendirildi. Raporda pandemi ile birlikte nakit kullanımı azaldığı kartlı alışverişlerin arttığı ve aktif kart kullanıcılarının yükseldiği dile getirilerek şöyle denildi:

“Aynı dönemde gelir artışına dayalı yapılan kart limiti güncellemelerine bağlı olarak müşteri başına limit tutarı yukarı yönlü bir gelişim göstermiştir. 2021 Haziran ayı sonrasında daha belirgin olmak üzere kişi başı kredi kartı borç bakiyesi artmaktadır. Aşılanmanın hız kazanması ve açılma sonrası hızla artan tüketici talebi, enflasyondaki artış ve bireylerin harcama alışkanlıklarındaki değişimlerin kredi kartı bakiye gelişiminde etkili olduğu değerlendirilmektedir. Öte yandan, limit kullanım oranı 2020 yılı ikinci çeyreğinde tam kapanma etkisiyle yüzde 40,8’e gerilerken, 2021 Eylül ayında yüzde 47,5’e yükselmiştir. 2022 yılında ücretlerde yapılan güncellemelere bağlı olarak kart limitlerinde yüksek artışlar gözlenmiştir. Buna bağlı olarak limit kullanım oranı 2021 yılsonunda yüzde 49 seviyesini gördükten sonra mart ayında yüzde 48,1’e gelmiştir.”

Paylaşın

İstanbul’un Enflasyonu Son 24 Yılın Zirvesinde

İstanbul’da perakende fiyatları mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 87,35 arttı. Bu artış 1998’den bu yana görülen en yüksek artış olarak kayıtlara geçti. Alt gruplar incelendiğinde en yüksek artış tekstil sektöründe oldu.

Haber Merkezi / İstanbul Ticaret Odası (İTO), Türkiye enflasyonu için öncü gösterge olarak nitelendirilen mayıs ayı fiyat endekslerini yayımladı. Mayıs ayında perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi bir önceki aya göre yüzde 5,84, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları İndeksi ise yüzde 5,76 oranında arttı.

İstanbul’da perakende fiyatlarsa mayıs ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 87,35 arttı. İTO verilerine göre bu artış 1998’den bu yana görülen en yüksek artış oldu. Toptan Eşya Fiyatları İndeksi’ndeki artışsa yüzde 79,12 olarak gerçekleşti.

Aylık bazda perakende fiyat değişimleri

Mayıs 2022’de perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; kültür eğitim ve eğlence harcamalarında yüzde 12,15, konut harcamalarında yüzde 7,22, giyim harcamalarında yüzde 6,92, ev eşyası harcamalarında yüzde 6,84, gıda harcamalarında yüzde 4,97, ulaştırma ve haberleşme harcamalarında yüzde 3,79, sağlık ve kişisel bakım harcamalarında yüzde 3,15 artış görüldü.

Toptan eşya fiyat hareketleri

Mayıs 2022’de toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; mensucat grubunda yüzde 18,03, gıda maddeleri grubunda yüzde 7,42, yakacak ve enerji maddeleri grubunda yüzde 6,73, inşaat malzemeleri grubunda yüzde 3,34, madenler grubunda yüzde 0,89, işlenmemiş maddeler grubunda yüzde 0,24, kimyevi maddeler grubunda yüzde 0,19 artış görüldü.

Paylaşın

Euro Bölgesi’nde Rekor Enflasyon

Euro para birimini kullanan 19 ülkeden oluşan Euro Bölgesi’nde artan enerji fiyatlarının etkisiyle enflasyon rekor kırdı. Avrupa Birliği (AB) İstatistik Ofisi‘nin (Eurostat) tahminlerine göre, Mayıs ayında enflasyon yüzde 8,1 oldu.

Euro Bölgesi’nde enflasyon Nisan ayında yüzde 7,5 ile bu alanda istatistik çalışmasına başlanılan 1997 yılından bu yana en yüksek seviyeye çıkmıştı.

Eurostat’a göre enerji fiyatları Ukrayna Savaşı nedeniyle Mayıs ayında yüzde 39,2 zamlandı. Nisan ayında ise bu artış yüzde 37,5’ti. İşlenmemiş gıda fiyatları da yüzde 9,1 artış gösterdi.

Reuters’in konuştuğu ekonomistler Mayıs ayında enflasyonu yüzde 7,7 olarak tahmin ediyordu. Böylece enflasyon Avrupa Merkez Bankası’nın ekonomi için ideal seviye olarak nitelendirdiği yüzde 2’nin neredeyse dört katına çıkmış oldu.

Amerikan Merkez Bankası (Fed) piyasalarda oluşan beklentilere paralel olarak Mayıs başında politika faizini 50 baz puan artırma kararı almıştı.

Fiyatların artması nedeniyle hem ekonomi hem de tüketiciler üzerindeki baskıya yol açtığı için Avrupa Merkez Bankası’na bir süredir önlem alma çağrıları yapılıyor. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde kısa bir süre önce yaptığı açıklamada, bankanın muhtemelen Eylül ayı sonuna kadar negatif faiz politikasının bitebileceğini söylemişti.

Uzmanlar Avrupa Merkez Bankası’nın 9 Haziran’daki faiz toplantısında devlet tahvil alımlarını sonlandırmaya karar vermesini ve ardından Temmuz ayında da ilk kez faiz oranlarını artırmasını bekliyor. Eğer bu adım atılırsa, 2011’den bu yana ilk faiz artırma kararı alınmış olacak.

Fransa’da enflasyon yeni bir rekor kırdı

Fransa’da, Avrupa Birliği standartlarına uyumlandırılmış öncül verilere göre tüketici fiyatları mayıs ayında yüzde 0,7 oranında yükseldi ve 12 aylık enflasyon yüzde 5,8’e çıktı.

Ulusal istatistik kurumu INSEE’in açıkladığı veri AB metodolojisinin kullanılmaya başlandığı 1990’lardan beri en yüksek seviyesini gördü.

Fransa özellikle elektrik ve gaz fiyatlarındaki artışı kontrol etmek için aldığı önlemlerle şu ana kadar sadece Malta’nın gerisinde kalarak AB genelindeki en düşük enflasyona sahip olmuştu. Fakat bu son artışlar tekrar seçildikten sonra enflasyonla mücadele sözü veren Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron üzerindeki baskıyı artıracak gibi görünüyor.

Fransa’nın kendi ulusal metoduyla yaptığı enflasyon hesaplaması da yüzde 5,2’ye çıkarak 1985’ten bu yana en yüksek seviyesini gördü.

Almanya’da enflasyon 50 yılın zirvesinde

Almanya’da da ulusal hesaplamasına göre nisanda yüzde 7,4 olan yıllık enflasyon, Rusya-Ukrayna savaşı sonucu artan petrol ve gaz fiyatlarındaki son yükselişle mayısta yüzde 7,9’a çıkarak 1974’ten bu yana görülen en yüksek seviyeye ulaştı.

İspanya’da enflasyon yüzde 8,7

İspanya’da Ulusal İstatistik Enstitüsü (INE), mayıs ayında yıllık enflasyonun yüzde 8,7 olduğunu bildirdi. INE açıkladığı ön raporda, bir önceki ay yüzde 8,3’olan yıllık enflasyonun mayısta yüzde 8,7’ye çıkmasını yakıt ve gıda fiyatlarındaki artışa bağladı.

Paylaşın

Gıda Fiyatlarındaki Yıllık Artış Yüzde 160’a Dayandı

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonun Ar-Ge birimi KAMUAR’ın, fiyatlarını Ankara’daki marketlerden düzenli olarak derlediği ve halkın en fazla tükettiği 64 gıda maddesinden oluşan bir sepeti esas alarak hazırladığı gıda fiyatları endeksinin Mayıs 2022 sonuçları açıklandı.

Haber Merkezi / Buna göre, Mayısta, gıda fiyatlarındaki artışta sebze dışındaki bütün harcama gruplarında yaşanan yüksek oranlı zamlar belirleyici oldu.

Ekmek, pirinç, un, bulgur fiyatları, mayısta bir önceki aya göre yüzde 1,6 oranında artış kaydetti. Halka ucuz et yedirme sözü daha unutulmamışken et ve balık grubu fiyatlarında yüzde 15,1 oranında aylık artış oldu. Mayısta süt ve süt ürünleri ile yumurta grubu fiyatları ise yüzde 7,1 oranında yükseldi. Yağ fiyatlarında ise yüzde 1,3 oranında yükselme oldu.

Meyve fiyatlarının yüzde 19,2 oranında arttığı mayıs ayında sebze fiyatlarında, bir önceki aya göre ortalama yüzde 9,2 oranında düşüş  yaşandı. Bakliyat fiyatlarının yüzde 2  oranında arttığı mayısta, salça, zeytin, bal, çay, tuz ve benzeri gıda maddelerinden oluşan diğer işlenmiş gıda fiyatlarında ise  özellikle şeker ve çay fiyatlarına yapılan zamlar nedeniyle yüzde 33,4 oranında artış kaydedildi.

Böylece, vatandaşlar mevcut gıda tüketim alışkanlıklarına göre seçilen 64 gıda maddesinden oluşturulan gıda sepetini satın alabilmek için nisanda, bir önceki aya göre yüzde 9,2 oranında daha fazla para ödedi.

Türkiye’nin üç haneli enflasyonlara doğru hızla gittiği bu yılın ilk beş aylık döneminde gıda fiyatlarında yüzde 65,5 oranında artış yaşandı.

Ocak-mayıs döneminde ekmek, pirinç, un, bulgur, makarna fiyatları yüzde 51,5 oranında arttı, et ve balık fiyatları yüzde 58,3, süt, süt ürünleri ve yumurta fiyatları yüzde 24,9, yağ fiyatları yüzde 26,6 oranında, meyve fiyatları yüzde 165,5, sebze fiyatları yüzde 115,8, bakliyat fiyatları yüzde 20,8, diğer gıda maddelerinin fiyatları da yüzde 64,5 oranında arttı.

Gıda fiyatlarında yıllık olarak ise (Mayıs 2021’e göre) yüzde 159,6 oranında artış gözlendi. Diğer bir ifadeyle vatandaşlar Mayıs 2021’de 100 liraya dolan bir sepet için bu yıl aynı ay 259,6 lira ödemek zorunda kaldılar.

Bu yıl mayısta geçen yılın mayıs ayına göre ekmek, un, bulgur, makarna fiyatlarında yüzde 139,4, et-balık fiyatlarında 115,6, süt ve süt ürünleri ile yumurta fiyatlarında yüzde 93,8 oranında artış oldu. Bir yıl öncesine göre yağ fiyatları yüzde 101,9 oranında arttı. Meyve fiyatları yüzde 243, sebze fiyatları ise yüzde 422,4 oranında artış gösterdi. Bakliyat fiyatları son bir yılda yüzde 101,9, diğer gıda fiyatları ise yüzde 114,7 oranında zamlandı.

Tarımsal girdi maliyetleri ve tarım ürünü üretici fiyatlarındaki artışlar gıda fiyatlarındaki yıllık artışın önümüzdeki aylarda da üç haneli oranlarda kalmaya devam edeceği gözleniyor.

AÇLIK RİSKİ ARTIYOR

Raporla birlikte yayınlanan değerlendirme de ise şu ifadeler yer aldı; Yanlış ekonomik ve tarımsal politikaların gıda fiyatlarında yol açtığı artış, gelir artışı bırakın gıda fiyatlarını genel enflasyon oranının da oldukça altında kalan Türkiye’de açlık riskini giderek büyütüyor. Gıdaya erişimi zorlaştıran fiyat artışları vatandaşları yetersiz ve sağlıksız beslenmeye zorluyor. Uzmanlar bu durumu, özellikle genç nesil açısından gelecekte önemli sağlık sorunlarına yol açma riski taşıdığını belirtiyor.

Paylaşın

Enflasyon 3 Ayda Asgari Ücretlinin 325 Ekmeğini Yedi

Asgari ücret 1 Ocak 2022’de tarihi bir artışla 2 bin 826 liradan 4 bin 253 TL’ye yükseldi. Bu, yüzde 51 zam demekti. Ancak resmi enflasyonun giderek artması üzerine asgari ücretin alım gücü hızla düştü; düşmeye de devam ediyor. Sene ortasında zam beklentisi doğdu. Resmi veriler asgari ücretin nasıl eridiğini gösteriyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Ocak 2022’de 1 aylık asgari ücretle 307 litre motorin alınırken bu miktar Nisan 2022’de 198 litreye düştü. Bu da yüzde 36 erime demek. Peki, gıda ve enerji fiyatları karşısında asgari ücretin alım gücü nasıl düştü?

TÜİK’in güvenilirlik karnesi tartışmalı iken resmi veriler de asgari ücretin alım gücünün enflasyon karşısında nasıl hızla eridiğini ortaya koyuyor. Türkiye’de en temel gıda maddesi ekmekten başlayalım: 1 kg ekmeğin ortalama fiyatı Ocak 2021’de 7,1 TL iken bu fiyat Ocak 2022’de 11,3 liraya; Nisan 2022’de 13,7 TL’ye çıktı. Aylık net asgari ücret 2021’de 2 bin 826 TL iken 2022’de 4 bin 253 liraya yükseldi.

Asgari ücretle alınan ekmek sayısı 3 ayda 325 azaldı

Buna göre Ocak 2021’de 1 aylık asgari ücret ile 397 kg ekmek satın alınırken bu miktar Ocak 2022’de 375 kg’ye; Nisan 2022’de ise 310 kg’ye kadar düştü. Ocak-Nisan 2022 arasını kapsayan son 3 ayda asgari ücretlinin satın alabileceği ekmek miktarı 65 kg azaldı.

Standart ekmek 200 gram olarak hesaplandığında Ocak 2022’de aylık asgari ücretle bin 875 ekmek alınırken bu sayı Nisan 2022’de bin 550 adete düştü. Enflasyonla birlikte 3 ayda asgari ücretli satın alabileceği ekmek miktarı 325 adet azaldı. Bu da 3 ayda yüzde 17 düşüş demek.

Enflasyon 3 ayda 43 kg ayçiçek yağını götürdü

Mutfağın temel ihtiyaçların ayçiçek yağında da benzer bir durum yaşanıyor. Ocak 2021’de 1 kg ayçiçek yağının fiyatı 16,5 TL iken bu fiyat Nisan 2022’de 34,7 TL’ye yükseldi. Ocak 2021’de asgari ücretle 171 kg yağ alınırken bu miktar Nisan 2022’de 123 kg’ye kadar geriledi. Ocak-Nisan arasını kapsayan son 3 ayda ise 1 aylık asgari ücretle alınabilecek ayçiçek yağı miktarı 43 kg azaldı. 3 aydaki bu azalma yüzde 26’ya karşılık geliyor.

Süt ne kadar azaldı?

TÜİK verilerine göre Ekim 2021-Nisan 2022 arasını kapsayan son 6 ayda sütün fiyatı yüzde 50 artış gösterdi. Bu durum asgari ücretle satın alınabilecek süt miktarını da etkiledi. Ocak 2021’de 477 litre süt alınırken bu miktar Aralık 2021’de 315 litreye kadar düştü. Asgari ücrete gelen yüzde 51 zamma rağmen Ocak 2022’de 1 aylık asgari ücretle alınan süt miktarı 437 litre oldu. Asgari ücretteki tarihi artışa rağmen Ocak 2022’de alınan süt miktarı Ocak 2021’den 40 litre eksik oldu. Nisan 2022’de ise asgari ücretle 408 litre süt alınabiliyor. Son 3 ayda düşüş oranı yüzde 7.

Asgari ücretin alacağı et 3 ayda yüzde 28 azaldı

Et fiyatlarındaki artış dikkat çekici. 1 aylık asgari ücret ile Ocak 2021’de 54 kg dana eti alınırken bu miktar Ocak 2022’de 53 kg oldu. Nisan 2022’de ise bu miktar 38 kg’ye kadar geriledi. Aralık 2021’de asgari ücretle alınabilen dana eti miktarı 36 idi. Bu şunu gösteriyor: Asgari ücrete gelen yüzde 51 zamma rağmen 3 ay sonra neredeyse aynı miktarda dana eti satın alınabiliyor.

Domates almak zorlaştı

Akaryakıt, gübre ve ilaca gelen zamlardan dolayı tarımda üretim maliyetlerinin artması sebze fiyatlarında keskin artışa yol açtı. Bunlardan birisi de domates. 1 aylık asgari ücretle Ocak 2021’de 522 kg domates alınırken bu oran Ocak 2022’de 452 kg’ye; Nisan 2022’de ise 230 kg’ye kadar geriledi. Asgari ücretin alabileceği domates miktarı son üç ayda yüzde 49 düştü. Sebze fiyatları mevsime göre değişiyor. Ancak önceki yılın aynı dönemi ile kıyaslandığında da düşüş ortada. Üstelik 2022 başında asgari ücrette zam yüzde 50’yi aşmıştı. Nisan 2021’de 392 kg domates alınabiliyordu. Bu da 1 sene içinde yüzde 41 düşüş demek.

Asgari ücretle alınabilecek motorin miktarı 3 ayda yüzde 35 azaldı

Asgari ücretin değerinin düşmesi akaryakıtta daha keskin ortaya çıkıyor. Ocak 2022’de 1 aylık asgari ücret ile 310 LT benzin veya 483 LT LPG veya 307 LT motorin alınırken Nisan 2022’de bu miktarlar 221 LT benzin, 371 LT LPG veya 198 LT motorine düştü. Yani aylık maaş ile satın alınabilecek benzin 88 LT; LPG 112 LT ve motorin ise 109 litre azaldı.

Oran olarak bakıldığında ise 1 aylık asgari ücretle satın alınabilecek benzin miktarı son 3 ayda yüzde 28, LPG yüzde 23 ve motorin yüzde 36 azaldı. Hesaplamalar 1 aylık maaş ile sadece bir akaryakıt türünün satın alınmasına dayanıyor.

Asgari ücret karşısında gıda ve enerji fiyatları nasıl seyretti?

Asgari ücretin satın alma gücünün nasıl düştüğünü endeks yöntemi ile de görmek mümkün. Buna göre asgari ücret ve diğer ürünlerinin fiyatı belirli bir tarihte 100’e eşitleniyor. Yine TÜİK verileri üzerinden asgari ücretin yanı sıra gıda ve alkolsüz içecek endeksini, ekmek, ayçiçek yağı, dana eti, doğal gaz, benzin, LPG ve motorin fiyatlarını Ocak 2022’de 100’e eşitliyoruz.

Asgari ücrete zam gelmediği için asgari ücret endeksi Ocak-Nisan arasında hep 100’de kalıyor. Nisan 2022’de gıda fiyat endeksi 129’a yükseldi. Bu şu demek: Ocak 2022’de 100 TL’ye alınan gıda sepeti Nisan 2022’de 129 TL’ye satın alınabilir. Oysa aynı dönemde asgari ücret hala 100 TL.

Nisan 2022’de ekmek fiyat endeksi 121’e, ayçiçek yağı fiyat endeksi 135’e, doğal gaz endeksi 135’e, benzin fiyat endeksi 140’a, LPG endeksi 130’a ve motorin fiyat endeksi 155’e yükseldi. Asgari ücret endeksi ise değişmeyerek 100’de kaldı.

Grafik asgari ücretin Ocak-Nisan 2022 arasında 100 puanda sabit kalırken diğer ürünlerin fiyatlarının nasıl arttığını gösteriyor. Tüm bu hesaplamalar TÜİK’in açıkladığı resmi verilere dayanıyor.

Uzun vadede gıda fiyatları

Alım gücünün değişimine uzun vadede bakmak da mümkün. Aylık asgari ücret ile gıda ve alkolsüz içecekler endeksini bu kez Ocak 2018’de 100’e eşitliyoruz. Nisan 2022’de asgari ücret 264 puana yükselirken gıda fiyat endeksi 338 puana çıkıyor. Bunun anlamı ise şu: Ocak 2018’de 100 lira olan asgari ücret Nisan 2022’de 264 liraya çıkıyor. Ancak Ocak 2018’de 100 liraya alınan gıda sepeti Nisan 2022’de 338 liraya alınabiliyor. Yani, asgari ücret ile aynı miktarda gıda almak mümkün değil.

Asgari ücret bu dönemde bin 613 liradan 4 bin 253 liraya çıkmasına rağmen aynı daha az gıda satın alabiliyor. Ocak 2018-Nisan 2022 arasında asgari ücret yüzde 164 artarken aynı dönemde gıda fiyatları yüzde 238 yükseldi.

Asgari ücretle çalışan oranı en yüksek Türkiye’de

Öte yandan, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre Türkiye’de 2020 yılında kayıtlı işçilerin yüzde 42’si asgari ücretle çalışıyor. SGK verilerine göre 2020 yılında Türkiye’de çalışan kayıtlı işçi sayısı 15 milyon 203 bin. Bunların 6 milyon 390 bini ise asgari ücretle çalıştı. Buna göre kayıtlı işçilerin yüzde 42’si asgari ücret alıyor. Asgari ücretin biraz üstünde kazananlar da eklendiğinde işçilerin büyük bir kısmı asgari ücret veya asgari ücrete yakın bir aylık alıyor.

AB Türkiye’nin alım gücünü yenide hesaplayacak

Bu arada, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) Türk lirasının hızla değer kaybetmesi üzerine asgari ücretin satın alma gücüne dair daha önce açıkladığı 2021 yılı Türkiye verilerini sistemden kaldırarak yeniden hesaplama yapmaya karar verdi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Dünya Ekonomisi Resesyona Mı Sürükleniyor?

Dünya ekonomisinde, 2021’in son aylarından bu yana özellikle, ABD ve euro bölgesinde, büyüme hız kesiyor, enflasyon (fiyat artışı) hızlanıyor, 1970’lerden bu yana ilk kez bir stagflasyon (enflasyon + durgunluk) gündeme geliyor. Ekonomide bir resesyon (daralma), mali piyasalarda kriz ve toplumda siyasi istikrarsızlık olasılıkları güçleniyor.

Stagflasyon kavramı, birbirine ters ekonomik önlemler gerektiren iki olgunun eş zamanlı olarak gelişmesini betimler.

Enflasyonu dizginlemek için faizleri arttırmak, para arzını, tüketici talebini daraltmak, ücret artışlarını baskılamak gerekiyor. Bu önlemler ekonomik durgunluğu hızla daralma (resesyona) içine itme riskini getiriyor. Bütün gözler, bu önlemleri gündeme getirecek olan Merkez Bankaları üzerine odaklanıyor. MB yöneticilerinin her açıklaması anında piyasa hareketlerine yansıyor, kısacası “volatilite” kaynağı oluyor.

Durgunluk eğilimine karşı ekonomik büyümeyi teşvik edici, düşük faiz, parasal genişleme, yüksek ücret politikaları, hükümetlerin sermaye üzerindeki vergileri azaltarak ekonomik faaliyeti canlandırma çabaları, bu kez enflasyonu dayanılmaz noktalara doğru itmeye başlıyor.

Birincisinde, ekonomi daralırken işsizlik, yoksulluk, piyasalarda volatilite (ve “kaza” çıkma olasılığı) artıyor. İkincisinde enflasyon ücretleri hızla aşındırıyor, geçim sıkıntısını arttırıyor. Her iki durumda da “toplumsal barış”, siyasi istikrar hızla bozulmaya başlıyor.

Resesyon riski artarken piyasalar sarsıldı

ABD ve Avrupa’da Merkez Bankaları enflasyonla mücadeleye öncelik vermeyi seçti. Geçen hafta faiz artışı ve para arzını daraltmaya yönelik uygulamalar hızlandı. ABD Merkez Bankası (FED) politika faizini yarım puan, İngiltere Merkez Bankası çeyrek puan arttırdı. İngiltere Merkez Bankası Başkanı bir sonraki aşamada, faizleri yarım puan arttırma eğiliminde olduğunu ima etti.

FED ve Avrupa Merkez bankası (AMB) bilançolarını (mali piyasaları destekleme harcamalarını) daraltmaya başladılar. AMB’nin haziran ayında faizleri artırma olasılığı iyice güçlendi.

Bu ortamda, yıl başından bu yana genel bir gerileme eğilimi sergileyen borsalardaki volatilite giderek sertleşmeye başladı.

ABD’de Standard & Poor, Dow Jones ve Nasdaq indeksleri yıl başından geçen hafta sonuna kadar sırasıyla yüzde olarak, 13, 10, 23 değer kaybettiler. FT 100, yıl başından Mart ortasına kadar % 9.4 geriledikten sonra toparlandı ve söz konusu dönemi toplam %2.5 gerileme ile kapadı. Aynı dönemde Eurofirst 300 indeksi %12, Şangay Bileşik indeksi %17, Tokyo Nikkei %8 geriledi.

Bu genel gerileme eğilimi içinde en sert dalgalanmaların Ukrayna savaşının başladığı Şubat ortası günlerinden sonra geçen hafta, salt ekonomik nedenlerden tekrarlandığı görülüyordu: Geçen hafta, FED faizleri arttırdıktan sonra Dow Jones ve S&P haftayı % 3 ve %3.6 kayıplarla kapattılar, Nasdaq %5 geriledi, FT 100 son 3 günde % 2 değer kaybetti. Gelişmiş ülkelerde en dinamik şirketleri izleyen MSCI indeksi, Kasım 2021’den bu yana %50’den fazla gerilemiş.

Faizlerin artamaya başlaması, borsalardaki dalgalanmalar, tahvil piyasalarını da etkisi altına alma ve sert yön değiştirme, bir krizi tetikleme riskini güçlendiriyor.

Çin’de olan Çin’de kalmıyor

Merkez banklarının enflasyonla mücadele pratikleri nadiren bir yumuşak inişle sonuçlanıyor. Buna karşılık merkez bankalarının, stagflasyon içinde enflasyonla mücadele ederken ekonomiyi resesyona (fiziki daralma) itme olasılığı çok yüksek. ABD ekonomisi bu yılın ilk dört aylık döneminde %1.4 gerilemiş görünüyor. Aynı dönemde sanayide prodüktivitenin yıllık bazda %7.5 (Bloomberg’e göre, 1947’den bu yana en hızlı düşüş) gerilemiş olması da resesyon riskine işaret ediyor.

Avrupa’ya gelince, euro bölgesinin en büyük ekonomisi Almanya’da büyüme hızının ilk dört aylık dönemde, Ukrayna savaşının, Haziranda başlayacak faiz artışlarının, Çin ekonomisindeki yavaşlamanın etkileri henüz tam olarak kendilerini göstermemiş olsa da, % 0,2 de kaldığı görülüyor. Alman hükümeti 2022 için büyüme hızı beklentisini % 3,6’dan % 2.2’ye çekti.

Euro bölgesi verileri, enflasyon hızlanırken, perakende piyasalarında satışların özellikle İspanya, Almanya ve Fransa ‘da hızla düşmekte olduğunu gösteriyor. Önümüzdeki aylarda, gelmesi beklenen bir faiz artışının bu eğilimi ve genelde resesyon riskini güçlendirmesi beklenebilir.

Asya’da ekonomik manzara ağırlıklı olarak Çin’in performansına bağlı. Çin ekonomisinin büyüme hızının negatif alana geçme olasılığı şimdilik, en azından resmi verilere göre yok. Ancak “Sıfır Covid” politikası nedeniyle rejim, sık sık ülkenin ekonomik olarak kritik bölgelerini karantinaya alınca, hem üretim, hem de tedarik zincirleri aksıyor. Çin ekonomisi söz konusu olunca genelde iyimser olan ekonomist Stephen Roach (Yale Üniversitesi, Morgan Stanley eski Asya büro şefi) bu kez resmen açıklanan %5.5 büyüme hızının yakalanabileceğine inanmıyor.

Gerçekten de son veriler tüketici harcamalarının zayıflığını, ekonomik hasılanın %40’ını oluşturan servis sektöründe satın alma müdürleri indeksinin Mart ayında 42’den Nisan ayında 39 düzeyinde (50’nin altı daralma anlamına geliyor) gerilediğini gösteriyor. Örneğin, Cep telefonu ve taşıt araçlarında satışlar Nisan ayında yıllık bazda sırasıyla %14 ve %39 oranında gerilemiş.

Wall Street Journal’ın aktardığı gibi, “Çin’de olan Çin’de kalmıyor”. Dünyanın ikinci büyük ekonomisinde bir yavaşlama bölge ülkelerinden başlayarak, dünya ekonomisini etkilemeye başlıyor. Güney Kore, Tayvan ve Japonya’nın Çin’e ihracatlarında Nisan ayında belirgin düşüşler görülüyor.

Merkezde enflasyonla mücadele, çevrede borç krizi…

Geçen yüz yılda, gelişmekte olan ülkelerin en büyük borç krizi, ABD merkez Bankası 1970’lerin sonunda, stagflasyona karşı enflasyonla mücadeleye öncelik verdiğinde, patlamıştı.

Bugün de benzer bir tehlike var. Institute of International Finance (IFF) hesaplamalarına göre, gelişmekte olan ülkelerin bu yıl sonuna kadar ödemesi gereken borçların ABD faizlerinden doğrudan etkilenecek olan kısmı bir trilyon dolara ulaşıyor.

Finansal krizden bu yana adeta ikiye katlanan gelişmekte olan ülkelerin borçları, bugüne kadar neredeyse “sıfır faizden” borçlanılabildiği için kolaylıkla servis edilebiliyordu.

Şimdi, Merkez Bankaları, özellikle ABD’de FED, enflasyonla mücadele bağlamında faizleri arttırarak, parasal sıkılaştırma politikalarına geçmeye başlayınca, borçlanma maliyetleri artıyor, dolar değerlenmeye başlıyor. Bu durumda dolarla borçlanan ve finansal dengeleri kırılgan ülkelerin hem borçlanarak hem de ülke içindeki gelirlerine dayanarak borçlarını servis etmesi hızla zorlaşıyor. Dahası merkez ülkelerin piyasalarındaki daralmalar, çevre ülkelerin ihracat gelirlerini de olumsuz yönde etkilemeye, borç ödemek için gereken dövizi yaratma kapasitelerini düşürmeye başlıyor. Tüm bu dinamikler, uluslararası yatırımcının gelişmekte olan ülkelere olan güvenini daha da zayıflatıyor. Eliot Fon yönetimi şirketinden Jay Newman’ın deyimiyle bu ülkeler, bugün “hangi fiyattan olursa olsun güvenilemez” konumdalar.

Bir borç krizi tehlikesi yalnızca gelişmekte olan ülkeler için değil, Avrupa periferisindeki ülkeler için de geçerli. Euro bölgesi ekonomilerinin borç durumlarını, on yıl öncesiyle karşılaştıran Deutsche Bank stratejisti Maximilian Uleer’e göre faizler artmaya devam ederse (ki edecek) İspanya ve İtalya’nın faiz maliyetinin milli gelire oranı 2011 düzeyini yakalayabilir. Uleer’in karşılaştırması, Yunanistan ve Portekiz’in de kritik bir noktada oluğunu gösteriyor.

Borç krizi beraberinde hemen derin bir resesyon getirdiğinden, bu açıdan bakınca da genelleşmiş, küresel bir resesyon riskinden söz etmek olanaklı.

1970’lerdeki stagflasyona karşı gelişmiş ülkelerin merkez bankaları, Başta FED olmak üzere faizleri hızla arttırarak mücadele ettiler. Ani faiz artışlarının resesyon yaratıcı etkileri, 1980’ler boyunca çevre ülkelerin ekonomileri açılarak, yeniden şekillendirilerek yaratılan yeni mal ve sermaye ihracatı olanaklarıyla, küreselleşmeyle, dengeleniyordu.

Bugün de benzer bir seçeneğin olabileceğini söylemek, küresel resesyonun ve yeni bir finansal kriz riskinin hangi karşıt eğilimlerle dengelenebileceğini bilmek hiç kolay değil.

(BBC Türkçe: Ergin Yıldızoğlu)

Paylaşın