Babacan’dan TÜİK’e ‘Enflasyon’ Tepkisi: Yine Maşallah Çok Hassas Tartmışlar

TÜİK’in açıkladığı haziran ayı enflasyon rakamlarına tepki gösteren DEVA Lideri Babacan, “Enflasyon %78,62 imiş. Bizler markete, pazara, çarşıya çıkıp alışveriş yapıyoruz. Ve neredeyse %200’e varan gerçek enflasyonu çoook çok iyi biliyoruz.” dedi.

Haber Merkezi / DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, sosyal medya hesabından TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına tepki gösterdi. Babacan, açıklamasında şu ifadeleri kullandı;

“Yine maşallah çok hassas tartmışlar. Enflasyon %78,62 imiş. Bizler markete, pazara, çarşıya çıkıp alışveriş yapıyoruz. Ve neredeyse %200’e varan gerçek enflasyonu çoook çok iyi biliyoruz.”

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Haziran’a ilişkin enflasyon verilerini yayımladı. Buna göre Haziran’da enflasyon bir önceki aya göre (aylık enflasyon) yüzde 4,95 arttı.

Bir önceki yılın aynı ayına göre (yıllık enflasyon) yüzde 78,62’e yükseldi. Aralık ayına göre de yüzde 42,35 olarak ölçüldü. TÜİK, Mayıs enflasyonuyla birlikte yayınlamayı durdurduğu ürün madde sepetini bu ayda da yayınlamadı.

ENAG’a göre enflasyon yüzde 175,55

Enflasyon Araştırma Grubu ise Haziran ayı enflasyonunu yıllık yüzde 175,55 olarak duyurdu. ENAG’a göre aylık bazda ise enflasyon yüzde 8,3 olarak gerçekleşti.

Enflasyon Araştırma Grubu, TÜİK alt grupları gösterge olarak alındığında en düşük aylık artışın yüzde 0,8, aylık en fazla yükselişin ise yüzde 16,51 ile konut kaleminde gerçekleştiğini belirtti.

Citigroup tarafından yapılan bir analize göre enflasyon Kasım ayına kadar yıllık yüzde 80 seviyelerinde takip edecek. Yıl sonunda baz etkisiyle yüzde 65’lere gerileyecek.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Mayıs ayı enflasyon rakamlarının açıklanmasının ardından Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Enflasyon düşüş eğilimine girmiştir” demişti. Mayıs ayında enflasyon oranı yüzde 73,5 olarak açıklanmıştı.

20 ekonomide en yüksek enflasyon Türkiye’de

Bloomberg HT’nin haberine göre Türkiye dünyanın en büyük 20 ekonomisinde açık ara en yüksek enflasyona sahip ülke. Türkiye’nin ardından ikinci sırada yüzde 51,27 ile uzun süre ekonomik kriz ile mücadele eden Arjantin geliyor.

Paylaşın

Enflasyon, Son 24 Yılın Zirvesinde: Yüzde 78,62

Haziran ayında enflasyon bir önceki aya göre (aylık enflasyon) yüzde 4,95 arttı. Bir önceki yılın aynı ayına göre (yıllık enflasyon) yüzde 78,62’e yükseldi. Aralık ayına göre de yüzde 42,35 olarak ölçüldü.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Haziran’a ilişkin enflasyon verilerini yayımladı. Buna göre Haziran’da enflasyon bir önceki aya göre (aylık enflasyon) yüzde 4,95 arttı.

Bir önceki yılın aynı ayına göre (yıllık enflasyon) yüzde 78,62’e yükseldi. Aralık ayına göre de yüzde 42,35 olarak ölçüldü. TÜİK, Mayıs enflasyonuyla birlikte yayınlamayı durdurduğu ürün madde sepetini bu ayda da yayınlamadı.

Hem yıllık hem de aylık bazda en fazla artış ulaştırmada

Yıllık bazda artışın en yüksek olduğu ana gruplar sırasıyla, yüzde 123,37 ile ulaştırma, yüzde 93,93 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 81,14 ile ev eşyası şeklinde sıralandı.

Yıllık en düşük artış ise yüzde 23,74 ile haberleşme ana grubunda gerçekleşti. Onu sırasıyla yüzde 26,99 ile giyim ve ayakkabı, yüzde 27,76 ile eğitim ve yüzde 39,34 ile sağlık izledi.

Aylık bazda ise artışın yüksek olduğu ana gruplar yüzde 10,59 ile ulaştırma, yüzde 8,34 ile konut, yüzde 5,42 ile lokanta ve oteller oldu.

Haziran ayında en az artış gösteren ana gruplar da yüzde 0,18 ile giyim ve ayakkabı, yüzde 1,97 ile sağlık ve yüzde 2,02 ile eğlence ve kültür oldu.

Haziran 2022’de, endekste kapsanan 144 temel başlıktan, 12 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 3 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 129 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.

ENAG’a göre enflasyon yüzde 175,55

Enflasyon Araştırma Grubu ise Haziran ayı enflasyonunu yıllık yüzde 175,55 olarak duyurdu. ENAG’a göre aylık bazda ise enflasyon yüzde 8,3 olarak gerçekleşti.

Enflasyon Araştırma Grubu, TÜİK alt grupları gösterge olarak alındığında en düşük aylık artışın yüzde 0,8, aylık en fazla yükselişin ise yüzde 16,51 ile konut kaleminde gerçekleştiğini belirtti.

Citigroup tarafından yapılan bir analize göre enflasyon Kasım ayına kadar yıllık yüzde 80 seviyelerinde takip edecek. Yıl sonunda baz etkisiyle yüzde 65’lere gerileyecek.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Mayıs ayı enflasyon rakamlarının açıklanmasının ardından Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Enflasyon düşüş eğilimine girmiştir” demişti. Mayıs ayında enflasyon oranı yüzde 73,5 olarak açıklanmıştı.

20 ekonomide en yüksek enflasyon Türkiye’de

Bloomberg HT’nin haberine göre Türkiye dünyanın en büyük 20 ekonomisinde açık ara en yüksek enflasyona sahip ülke. Türkiye’nin ardından ikinci sırada yüzde 51,27 ile uzun süre ekonomik kriz ile mücadele eden Arjantin geliyor.

Paylaşın

ENAG: Haziran Ayında Enflasyon Yüzde 175,5

Bağımsız akademisyen ve ekonomistlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) göre, Haziran ayı enflasyonunu yıllık yüzde 175,55 olarak açıkladı. Aylık bazda ise enflasyon yüzde 8,3 olarak gerçekleşti.

Haber Merkezi / ENAG’a göre TÜİK alt grupları gösterge olarak alındığında en düşük aylık artış yüzde 0,8 ile sağlık en fazla yükseliş ise yüzde 16,51 ile konut kaleminde gerçekleşti.

TÜİK’e göre ay bazında Haziran ayı enflasyonu ise yüzde 4,95 olarak gerçekleşti. Kurumun açıkladığı verilerde yıllık TÜFE’ye göre sekiz ana grubun daha düşük, dört ana grubun daha yüksek değişim gösterdiği görülüyor.

Buna göre, yıllık en düşük artış yüzde 23,74 ile haberleşme ana grubunda gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre artışın düşük olduğu diğer ana gruplar sırasıyla yüzde 26,99 ile giyim ve ayakkabı, yüzde 27,76 ile eğitim ve yüzde 39,34 ile sağlık oldu.

Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla yüzde 123,37 ile ulaştırma, yüzde 93,93 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 81,14 ile ev eşyası oldu.

Bloomberg HT’nin haberine göre Türkiye dünyanın en büyük 20 ekonomisinde açık ara en yüksek enflasyona sahip ülke. Türkiye’nin ardından ikinci sırada yüzde 51,27 ile uzun süre ekonomik kriz ile mücadele eden Arjantin geliyor.

Citigroup tarafından yapılan bir analize göre enflasyon Kasım ayına kadar yıllık yüzde 80 seviyelerinde takip edecek. Yıl sonunda baz etkisiyle yüzde 65’lere gerileyecek.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Mayıs ayı enflasyon rakamlarının açıklanmasının ardından Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Enflasyon düşüş eğilimine girmiştir” demişti. Mayıs ayında enflasyon oranı yüzde 73,5 olarak açıklanmıştı.

Paylaşın

İstanbul’un Enflasyonu Son 24 Yılın En Yüksek Seviyesini Gördü

İTO verilerine göre, Haziran ayında İstanbul’da perakende fiyatlar yüzde 94,19, toptan fiyatlar yüzde 87,98 arttı. Verilere göre, İstanbul’da enflasyon son 24 yılın en yüksek seviyesini gördü!

Haber Merkezi / İstanbul Ticaret Odası (İTO) haziran ayına ilişkin fiyat endekslerini yayımladı. İTO tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi:

“2021 Haziran ayına göre 2022 Haziran ayında yaşanan fiyat değişimlerini gösteren bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksinde yüzde 94,19, Toptan Eşya Fiyatları İndeksinde ise yüzde 87,98 olarak gerçekleşmiştir.

Haziran 2022’de Perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; Ulaştırma ve Haberleşme Harcamalarında yüzde 5,16, Konut Harcamalarında yüzde 5,06, Kültür Eğitim ve Eğlence Harcamalarında yüzde 4,55, Gıda Harcamalarında yüzde 3,79, Sağlık ve Kişisel Bakım Harcamalarında yüzde 3,72, Ev Eşyası Harcamalarında yüzde 3,57, Giyim harcamalarında yüzde 2,12 ve Diğer Harcamalar grubunda yüzde 0,52 artış izlenmiştir.

Haziran 2022’de Toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; Yakacak ve Enerji Maddeleri Grubunda yüzde 15,11, Gıda Maddeleri grubunda yüzde 10,34, Kimyevi Maddeler Grubunda yüzde 8,06, Mensucat Grubunda yüzde 6,75, İşlenmemiş Maddeler Grubunda yüzde 5,33, İnşaat Malzemeleri Grubunda yüzde 3,52 artış, Madenler Grubunda yüzde -1,00, azalış görülmüştür.”

Paylaşın

Dikkat Çeken Enflasyon Tahmini: Yüzde 80’i Aşacak

Fransa merkezli banka Societe Generale, Türkiye ekonomisine ilişkin yeni tahminler yayımladı. Banka, enflasyonunun yüzde 80’in üzerine çıkmasının olası olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB), 2023’ün ikinci çeyereğine kadar politika faizini yüzde 14’te tutacağını tahmin ettiğini açıkladı.

Societe Generale, TL’nin değer kaybetmeye devam etmesini ve enflasyon ve yüksek enerji fiyatları nedeniyle TL üzerindeki satış baskısının artmasını beklediğini de açıkladı.

Öte yandan 12 ekonomistle bir anket yapan Reuters, Haziran ayındaki yıllık TÜFE beklentisi ortalamasının yüzde 78 olduğunu paylaştı. Yıl sonu beklentisi ise yüzde 69,5 oldu. Ekonomistlerin yıl sonu tahminleri yüzde 60,3’ten yüzde 120’ye varan bir yelpazede farklılık gösterdi.

Reuters’a göre Haziran’daki yıllık TÜFE, Eylül 1998’deki yüzde 80,4’lük orandan bu yana en yüksek enflasyon olacak. Mayıs ayındaki ankette yıl sonu beklentisi yüzde 60,3 olmuştu. Bu, beklentilerde bir ayda yüzde 9,2’lik bir artış anlamına geliyor.

Merkez Bankası, Nisan ayında bir güncelleme yaparak 2022 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 23,2’ten yüzde 42,8’e çıkarmıştı.

Enflasyonun Mayıs’tan sonra inmeye başlayacağını söyleyen Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, “Halkımız bize güvensin, kalıcı fiyat istikrarını en kısa sürede sağlayacağız” açıklamasını yaptı.

Tüketici fiyatları mayıs ayında yüzde 2,98 ile yüzde 4,8 olan beklentilerin oldukça altında bir artış göstermişti. Yıllık enflasyon böylece yüzde 73,5’e yükselerek 24 yılın zirvesine çıkmıştı. Merkez Bankası’nın politika faizi ise ocak ayından bu yana yüzde 14 seviyesinde bulunuyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), haziran ayı enflasyon verilerini 4 Temmuz 2022 Pazartesi günü saat 10:00’da açıklayacak. TCMB’nin haziran ayına ilişkin piyasa katılımcıları anketinde de yıl sonu tüketici enflasyonu beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 57,92 iken, yüzde 64,59 olarak güncellenmişti.

Paylaşın

Memur Eksi 55 Emekli Eksi 62 Zam Alacak

Enflasyon patladığı için devletin halktan bu yıl toplayacağı vergiler yüzde 137.4 artacak. Zam yüzde 40’ta kalırsa emeklinin reel kaybı yüzde 62’yi bulacak. Sene başında yüzde 50.5 zam alan asgari ücretli de yüzde 40 zam verilmesi halinde yüzde eksi 26.65 reel kayıp yaşayacak.

Hükümetin devasa ek bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, memur ve emekliye enflasyon farkı dahil temmuzda yüzde 40 civarında bir zam vereceklerini açıklarken, CHP Milletvekili Ünal Demirtaş, “Zam yüzde 40’ta kalırsa memur emekliye eksi yüzde 60 zam vermiş olursunuz. Yani dar gelirli vatandaşları enflasyona ezdirirsiniz” dedi.

Nebati’ye iletildi

Demirtaş, komisyonda Bakan Nebati’ye ilettiği ‘eksi zam’ hesabının ayrıntılarını Sözcü’den Erdoğan Süzer’e açıkladı.

İktidarın yılın başında yasalaşan bütçe ile halktan 1 trilyon 430 milyar lira vergi toplayacağını ilan ettiğini belirten Demirtaş, ancak enflasyonun aşırı yükselmesiyle 1 trilyon 83 milyar lira ilave vergi toplanacağını, böylece 2022 yılında halkın cebinden çıkacak verginin 2 trilyon 514 milyar liraya ulaşacağını söyledi.

Demirtaş, 2022’de yıllık vergi tahsilatının 2021 yılı bütçe kanunundaki gelir tahminine göre yüzde 137.4 artacağını belirtirken, “Bu yüzde 137.4’lük artış halkın bir yıllık dönemde yaşayacağı gerçek enflasyonu gösteriyor” dedi.

Hükümetin vergi hesabının gerçek enflasyonu gösterdiğini belirten Demirtaş, temmuzda yüzde 40 zam verilmesi halinde memur ve memur emeklilerinin reel kaybının yüzde 55.4, işçi emeklilerinin yüzde 61.7 ve asgari ücretlinin de yüzde 26.6 olacağını söyledi.

İşte eksi zam hesabı

Yılın başında memur ve memur emeklilerine yüzde 29.97 zam verilmişti. Temmuzda enflasyon farkı dahil yüzde 40 zam verilirse kümülatif yıllık zam yüzde 81.96 olacak. Yüzde 137.4 artan vergi dikkate alındığında bu kesim eksi 55.44 puanlık net kayıp yaşayacak.

İşçi, esnaf ve çiftçi emeklileri yılın başında yüzde 25.47 zam almıştı. Temmuzda yüzde 40 zam olursa kümülatif zam yüzde 75.66’da kalacak, eksi zam yüzde 61.74’e ulaşacak. Sene başında yüzde 50.5 zam alan asgari ücretli de yüzde 40 zam verilmesi halinde yüzde eksi 26.65 reel kayıp yaşayacak.

Paylaşın

Merkez Bankaları Neden Faiz Oranlarını Yükseltiyor?

Merkez bankaları, dünyanın dört bir yanında senkronize bir şekilde aylık rekorlar kırarak yükselen enflasyonu dizginlemek ve kontrol altına almak için temel faiz oranlarını yükseltiyor. 

Her şeyin fiyatı yükseliyor: Elektrik, mazot, sebze, internet, oteller, uçuşlar ve şimdi de faiz oranları.

Ukrayna’daki savaş, Çin’de zaman zaman uygulanan sokağa çıkma kısıtlamaları, süregelen elektrik sıkıntısı ve kesintiye uğrayan üretim zincirleri, mal ve hizmetleri sert bir şekilde vurarak arz ve talep arasındaki hassas dengeyi bozdu ve fiyatları rekor seviyelere taşıdı.

Hatta bankalar, faiz oranlarını yükseltmek için adeta birbiriyle yarışıyor.

Avrupa Merkez Bankası (ECB), para politikasını değiştiren kurumlardan biri oldu ve AB’nin kamu borç krizinin en kötü yıllarına kadar uzanan uzun bir negatif faiz dönemini kapattı.

ECB’nin Birleşik Krallık, İsveç, Norveç, Kanada, Güney Kore ve Avustralya’daki muadilleri de son aylarda göz korkutucu enflasyon rakamlarına tepki göstererek benzer adımlar attı.

Keza ABD Merkez Bankası (FED) da tek bir duyuru ile faiz oranlarını 0,75 puan artırarak 1994’ten bu yana en büyük artışını gerçekleştirdi.

Peki bu hamlenin ardındaki mantık tam olarak ne?

Merkez bankaları benzersiz nitelikte kamu kurumlarıdır. Bir ülkenin veya ECB örneğinde olduğu gibi bir grup ülkenin para birimini yönetmekle görevli bağımsız, ticari olmayan kuruluşlardır.

Banknot ve madeni para basma, yabancı rezervleri kontrol etme, acil durum kreditörleri olarak hareket etme ve mali sistemin sağlıklı olmasını garanti etme konusunda münhasır yetkilere sahiptirler.

Merkez Bankası, bankalara ihtiyaçları olduğunda borç verir veya bankalar nakit fazlalarını Merkez Bankasına yatırabilir.

Merkez Bankası bu işlemler için bir faiz oranı belirler. Bu oranı değiştirerek para politikasını oluşturur. Banka tarafından belirlenen bu faize politika faizi denir.

Bir merkez bankasının asıl görevi fiyat istikrarını sağlamaktır. Bu, fiyatlar yükseldiğinde enflasyonu, fiyatlar düştüğünde ise deflasyonu kontrol etmeleri gerektiği anlamına gelir.

Deflasyon ekonomiyi baskılar ve işsizliği körükler, bu nedenle her merkez bankası, kademeli, istikrarlı büyümeyi teşvik etmek için ılımlı, pozitif bir enflasyon hedefi (genellikle yüzde 2 civarında) belirler.

Ancak enflasyon hızla yükselmeye başladığında merkez bankasının başı büyük belaya girer.

Aşırı enflasyon, önceki refah yıllarında elde edilen karları hızla yok edebilir, özel tasarrufların değerini aşındırabilir ve özel şirketlerin karlarını tüketebilir.

Faturalar herkes için daha pahalı hale gelir: tüketiciler, işletmeler ve hükümetler ay sonunu getirmek için mücadele etmek zorunda kalır.

ECB Başkanı Christine Lagarde, bu durumu anlatmak için “Yüksek enflasyon hepimiz için büyük bir zorluktur” değerlendirmesinde bulunuyor.

İşte para politikasının devreye girdiği an budur.

Yüksek faizler borçlanmayı daha pahalı hale getirirken, bu tüketici talebi ve şirketlerin işlerini genişletmelerini baskı altına alarak ekonomik büyüme ve istihdamı yavaşlatır.

Bu kombinasyon, çalışanlar için daha zayıf ücret artışı ve şirketler için daha az fiyatlandırma gücüne dönüşerek sonunda enflasyonu aşağı çekebilir.

Merkez bankası ticari bankalara, ticari bankalar da bireylere ve işletmelere borç verir

Bir hesap açtırmak ya da kredi çekmek istediğimizde gittiğimiz ticari bankalar, en acil finansal ihtiyaçlarını karşılamak için doğrudan merkez bankasından borç para alır.

Ticari bankalar, bu parayı geri ödeyeceklerini garanti eden ve teminat olarak bilinen değerli bir varlık sunmak zorundadır. Hükümetler tarafından çıkarılan borç olan kamu tahvilleri, en sık kullanılan teminat biçimleri olarak bilinir.

Başka bir deyişle, bir merkez bankası ticari bankalara borç verirken, ticari bankalar hane halklarına ve işletmelere borç verir.

Merkez Bankası politika faizini artırdığında; bankalar kendi müşterilerine uyguladığı faizlerini artırır. Enflasyon ilemücadele algısı güçlenir. Döviz kurları düşer, ulusal para birimi değerlenir. Ayrıca kredi çekmenin maliyeti yükseldiği için de borçlanma ertelenir.

Ticari bir banka merkez bankasından aldığı ödünç parayı geri verdiğinde bir faiz oranı ödemek zorundadır. Merkez bankası kendi faiz oranlarını belirleme gücüne sahiptir, bu da paranın değerini etkili bir şekilde belirler.

Bunlar, merkez bankalarının şu anda enflasyonu kontrol altına almak için yükselttikleri gösterge faiz oranlarıdır.

Merkez bankası ticari bankalara daha yüksek faiz uygularsa, ticari bankalar da borçlanma ihtiyacı olan hanehalkı ve işletmelere sundukları faiz oranlarını artırır.

Sonuç olarak, kişisel borçlar, araba kredileri, kredi kartları ve ipotekler daha pahalı hale gelir ve vatandaşlar bunu talep etmekte daha isteksiz olur. Yani yatırım yapmak için düzenli olarak kredi talep eden şirketler, adım atmadan önce iki kez düşünmek sorunda kalır.

Daha sıkı finansal koşullar kaçınılmaz olarak çoğu veya tüm ekonomik sektörlerde tüketici harcamalarında düşüşe yol açar. Mal ve hizmetlere olan talep azaldığında, bunların fiyatları da düşme eğilimi gösterir.

Merkez bankalarının halihazırda yapmak istedikleri de tam olarak budur: enflasyonu düşürmek için harcamaları kısmak.

Ancak para politikasının etkilerinin ortaya çıkması iki yıla kadar sürebilir ve bu nedenle en acil sorunlara anında bir çözüm sunması pek mümkün değildir.

Bugün enerjinin enflasyonun arkasındaki ana itici güç olması ve ekonomiyle ilgisi olmayan bir faktör tarafından güçlü bir şekilde yönlendirilmesi işleri daha da karmaşık hale getiriyor: Rusya’nın Ukrayna’yı işgali gibi.

Benzin ve elektrik, maliyeti her ne olursa olsun herkesin kullandığı emtialar olduğundan, talebin hızlı bir şekilde düşerek fiyatları soğutması beklenemez.

Bu da Fed gibi merkez bankalarının ekonomiye zarar verecek olsa dahi neden bu kadar radikal adımlar attığını açıklıyor.

Agresif para politikası ip üstünde yürümek gibidir. Parayı daha pahalı hale getirmek büyümeyi yavaşlatabilir, maaşları zayıflatabilir ve işsizliği artırabilir.

Ekonomide bir gerilemenin mümkün olduğunu kabul eden ABD Merkez Bankası Başkanı Jerome Powell, “Resesyon yaratmaya çalışmıyoruz” diyor ve ekliyor “Bu konuda açık olalım.”

Powell’ın resesyona neden olmaya çalışmadıklarını belirtmesine karşın agresif faiz artışı ve tüketici harcamalarının zayıflamaya başladığına dair işaretler piyasalarda resesyon endişelerini körükledi.

Zira enerji ve gıda fiyatlarındaki artışlar dikkate alındığında enflasyonun yükseliş eğilimini koruması Fed’i, faiz oranları aracılığıyla hızla talebi zayıflatmaya zorladı.

Öte yandan finansal koşullardaki sıkılaşmanın arz ile talebin dengelenmesine yardımcı olması gerektiğini savunan Powell, temmuz ayı toplantısında da 50 veya 75 baz puanlık faiz artışının olası göründüğünü de kaydetti.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Yıl Sonu Enflasyon Beklentisi Yüzde 64,59

Merkez Bankası, TÜFE’de artış beklentisini 12 ay sonrası için yüzde 33,28’ten 37,91’e, 24 ay sonrası için de yüzde 19,54’ten 22,04’e yükseltti. Yıl sonu dolar kuru beklentisi de 18,89 TL oldu.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) yaptığı Piyasa Katılımcıları Anketi’ne göre, yıl sonu Tüketici Fiyat Endeksi’ndeki (TÜFE) artış beklentisi yüzde 64,59 oldu.

Merkez Bankası, reel ve finansal sektör temsilcileri ile profesyonellerden oluşan 50 katılımcıyla gerçekleştirdiği haziran ayına ilişkin “Piyasa Katılımcıları Anketi”ni yayımladı.

Geçen ay yüzde 2,97 olan haziran ayı TÜFE artışı beklentisi, bu anket döneminde yüzde 3,77’ye yükseldi. Cari yıl sonu TÜFE’deki artış beklentisi ise yüzde 57,92’den yüzde 64,59’a çıktı.

TÜFE’de artış beklentileri 12 ay sonrası için yüzde 33,28’ten 37,91’e, 24 ay sonrası için de yüzde 19,54’ten 22,04’e yükseldi.

Yıl sonu dolar kuru 18,89 TL

Katılımcıların yıl sonu dolar/TL beklentisi 18,89 olurken, 12 ay sonrası dolar/TL beklentisi ise 18,47’den 20,70’e çıktı.

Bir önceki anket döneminde 34,4 milyar dolar olan yıl sonu cari işlemler açığı beklentisi, bu dönemde 37 milyar dolara yükselirken, gelecek yıl cari işlemler açığı beklentisi 23,1 milyar dolar oldu.

– Bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay beklentisi yüzde 14,00

Gayrisafi Yurt içi Hasıla (GSYH) cari yıl büyüme beklentisi yüzde 3,3’ten yüzde 3,5’e yükselirken, gelecek yıl büyüme beklentisi yüzde 4’ten yüzde 3,8’e geriledi.

TCMB’nin bir hafta vadeli repo ihale faiz oranına ilişkin cari ay sonu ve 3 ay sonrasına ilişkin beklentiler ise yüzde 14,00’te sabit kaldı.

Paylaşın

Almanya’da Yaklaşık 50 Yılın En Yüksek Enflasyonu: 7,9

Almanya’da yaklaşık 50 yılın en yüksek enflasyon oranına ulaşıldı. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Mayıs ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7,9 oranında arttı.

Almanya’da yıllık enflasyon en son ilk petrol krizinin yaşandığı 1973/1974 kış mevsiminde bu kadar yüksek ölçülmüştü. Benzin ve gıda fiyatlarındaki artışın enflasyonda rol oynadığı belirtiliyor. Almanya’da Nisan ayında yıllık enflasyon yüzde 7,4 olarak kayıtlara geçmişti.

Federal İstatistik Dairesi Başkanı Georg Thiel “Yüksek enflasyonun başlıca sebebi hep olduğu gibi enerji ürünlerindeki fiyat artışları. Ancak birçok diğer üründe de fiyat artışı gözlemliyoruz, özellikle de gıda ürünlerinde” açıklamasını yaptı.

Mayıs ayında enerji fiyatı yıllık yüzde 38,3 oranında artarken akaryakıt yüzde 41, mazot yüzde 95 oranında pahalandı. Gıdadaki fiyat artışı da yüzde 11,1 olarak tespit edildi. Yemeklik yağın fiyatı yüzde 38,7, et ve et ürünlerinin fiyatı yüzde 16,5, süt ürünleri ve yumurtanın fiyatı yüzde 13,1, ekmek ve buğday ürünlerinin fiyatı yüzde 10,8 oranında arttı.

Avrupa’da yüksek enflasyon nedeniyle Christine Lagarde başkanlığındaki Avrupa Merkez Bankası 11 yıl sonra ilk kez faiz artırma kararı almıştı.

Paylaşın

Die Welt: Erdoğan, Türkiye’yi 19 Yıl Öncesine Döndürdü

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de mayıs ayında yıllık enflasyon son 24 yılın en yüksek seviyesine ulaşarak yüzde 73,5 oldu. Die Welt gazetesindeki analizde, Türkiye’de enflasyonun rekor derecede artış göstermesinden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘heterodoks ekonomi politikaları’ sorumlu tutuldu.

’19 yıl önce yükselişi getiren Erdoğan’ın şimdi de düşüşten sorumlu olduğunun’ belirtildiği analizde şu ifadeler dikkat çekti: “Türkiye yeniden Türklerin bir daha görmeyi istemediği bir noktada; 90’ların enflasyon kaosu geri döndü. O dönemde gelişmekte olan ekonomiler arasında yer alan Türkiye, ekonomik olarak istikrarlı olmayan ve her tür krize açık bir ülke olarak görülüyordu. Resmi verilere göre mayıs ayında enflasyon 1998 yılından bu yana en yüksek seviye olan yüzde 73,5’e ulaştı. Bunun Erdoğan’ı ilgilendirmemesi mümkün değil. Gelecek yıl yapılacak meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir terslikle karşılaşabilir. Muhalefet ise yirmi yılın ardından iktidarı otokratın elinden alma konusunda ellerine bir fırsat geçtiğine inanıyor. Erdoğan ise yeni heterodoks ekonomi politikasından geri adım atacağa benzemiyor. Geçen ay şöyle demişti: ‘Gösterge faiz enflasyon dayatmasını tek kurtuluş reçetesi gibi önümüze getirenlerin bir kısmı zır cahil, bir kısmı ise alenen vatan hainidir.'”

“Merkez Bankası enflasyonla kararlı şekilde mücadelede etmiyor”

Süddeutsche Zeitung gazetesinin internet sitesinde yer alan dpa kaynaklı haber-analizde ise Türkiye’deki yüksek enflasyonun birçok nedeni olduğu belirtildi: “Türkiye’deki yüksek enflasyonun nedenlerinden en önemlisi ülke parasının değer kaybetmiş olması. Bu durum, ithal ürünlerin ve hizmetlerin pahalanmasına ve enflasyonu körüklemesine neden oluyor. Korona pandemisi, Ukrayna savaşı ve Çin’in sıkı korona politikasının neden olduğu küresel ticaretteki gerginlikler de bunun üzerine geliyor. Birçok ekonomiste göre Merkez Bankası enflasyonla kararlı şekilde mücadelede etmiyor; uzmanlar bunun arkasında siyasi baskının olduğuna inanıyor.”

Tagesschau haber portalındaki haberde ise Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerindeki baskının arttığına işret edildi: “Türkiye’de hayat pahalılığı giderek artıyor. Enerji ve benzin fiyatları ay başına göre ciddi biçimde arttı; örneğin doğal gaza yüzde 30 zam geldi. Bunun nedenlerinden biri Türk Lirası’ndaki değer kaybı. Diğer yandan korona pandemisi ve Ukrayna Savaşı’nın da etkileri hissediliyor. Ekonomik sorunlar nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerindeki baskı giderek artıyor. Yeni yapılan bir ankete göre AKP’nin oy oranı yüzde 30’un altına düştü. Gelecek yıl yapılması planlanan meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin öne çekilebileceği konusundaki spekülasyonlar artıyor.”

Paylaşın