Avrupa’da Resesyon Kapıda; Türkiye Nasıl Etkilenecek?

Avrupa’da enerji krizi büyürken resesyon endişeleri artıyor. Rusya’nın cuma günü onarım yapma gereğini öne sürerek Kuzey Akım 1 boru hattı üzerinden Avrupa’ya gaz sevkiyatını durdurduğunu açıklaması krizi daha da tırmandırdı.

Ukrayna’yı işgal ettiğinden beri Bulgaristan, Danimarka, Finlandiya, Hollanda ve Polonya’ya gaz arzını tamamen kesen ve diğer boru hatlarından gaz akışını azaltan Rusya’nın son adımı, Avrupa’nın enerji kaynaklarının güvenilirliği konusundaki tedirginliği daha da artırdı.

Kuzey Akım 1 boru hattının kapatılması, Rus doğal gaz sevkiyatını daha da azaltacak ve bu kış arz ve talebi dengelemeyi daha da zorlaştıracak. Bölge, gaz kıtlığı ve ciddi bir ekonomik durgunluğa bir adım daha yakın.

Avrupa’da üretim yavaşlayacak

Enerji kriziyle ilgili gelişmeleri DW Türkçe’ye değerlendiren Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan, “Bunun tabii Avrupa’da hem tüketici bakımından enerji faturalarında hane halklarını etkileyen hem de üretimde kullanılan enerji girdisinin maliyeti ve yokluğu bakımından sanayi kesimini, reel kesimi etkileyen sonuçları olacak. Yani bir üretim yavaşlaması söz konusu olacak” diyor.

Rus gazı geçen yıl Avrupa Birliği’nin (AB) yakıt ihtiyacının yaklaşık yüzde 40’ını karşılamıştı.

Avrupa’da üretimin yoğun şekilde boru hatlarıyla gelen doğal gaza bağımlı olduğuna işaret eden Erkan, bu nedenle enerji girdisi eksikliğinin üretimin her aşamasını etkileyeceğini vurguluyor.

Kriz enflasyonu tetikliyor

Enerji krizi Avrupa’da enflasyonu da tetikliyor. Avrupa İstatistik Ofisi’ne (Eurostat) göre Euro Bölgesi’nde, Temmuz’da yıllık enflasyon enerji fiyatlarındaki yükselişin etkisiyle yüzde 8,9’a çıkarak rekor seviyeyi gördü. AB’de de Haziran ayında yüzde 9,6 olan yıllık enflasyon, Temmuz’da yüzde 9,8 oldu.

Kısa vadede Avrupa açısından resesyon tehlikesinin hiç olmadığı kadar var olduğunu vurgulayan Erkan, “Enflasyon zaten hiç iyi bir konumda değil ve son yılların en yüksek seviyelerinden de yukarıya doğru gidebilecek görünüyor. Bu ortamda, Avrupa Merkez Bankası’nın enflasyonla başa çıkabilmek için faiz artırımına gitmesi de ek yavaşlama unsuru olarak gündemde” diyor.

Peki bu durum Türkiye’yi nasıl etkileyecek?

Türkiye’nin ihracatında ilk sırada

Avrupa Birliği, Türkiye’nin toplam ihracatında ilk sırada yer alıyor. Bölge, 2021’de 93 milyar dolar ile Türkiye ihracatından yüzde 41,3 oranında pay aldı.

Ticaret Bakanlığı’na göre Ağustos ayında Avrupa Birliği ülkelerine yapılan ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 51 artışla 7 milyar 772 milyon dolar oldu. Bu rakam toplam ihracatın yüzde 41,1’ini oluşturdu.

DW Türkçe’den Pelin Ünker’e konuşan Sagam Strateji Danışmanlık Kurucusu Murat Sağman, Avrupa’daki talep yavaşlamasının Türkiye için kötü haber olduğunu vurguluyor. Sağman’a göre tekstil ve otomotiv başta olmak üzere Türkiye’nin ihracat yaptığı önemli sektörler resesyondan olumsuz etkilenecek.

Enver Erkan ise “Resesyondan en çok etkilenmesi beklenen Avrupa, Türkiye’nin ihracatında da aslan payına sahip olan bölge. Dolayısıyla biz duruma şu an Euro Bölgesi’ndeki yok olmakta olan talepten başlamak durumundayız” diyor ve ekliyor:

“Talep olmadığı zaman zaten sizin ihracatçınızın da hareket alanı kısıtlandığından dolayı kur seviyelerinden, faiz seviyelerinden tamamen bağımsız olarak talep yokluğundan bir ihracat potansiyeli kısıtlaması yaşanır.”

Euronun değer kaybı da olumsuz

İhracatını euro, bu ihracat için gerekli olan ithalatı ise dolar üzerinden yapan Türkiye, talep daralmasının yanı sıra euro/dolar paritesindeki düşüşten de etkilenecek.

Avrupa’ya yapılan ihracatın Türkiye’nin toplam ihracatının neredeyse yarısını oluşturduğunu dile getiren Murat Sağman, buradan elde edilen gelirin euro bazlı olduğunu belirtiyor. Ancak bu ihracatı yapmak için gerekli olan üretimin yüzde 70 oranında hammadde ithalatıyla karşılandığını belirten Sağman, bu ithalatın da dolar üzerinden olduğunu ifade ediyor. Sağman, bu nedenle Türkiye ihracatının hem hacim olarak hem de kârlılık bakımından Avrupa’daki resesyondan etkileneceğini, hatta bu etkilerin görülmeye başladığını vurguluyor.

Erkan: İhracat daha düşük performans gösterecek

Değerini kaybeden TL’ye ve düşük tutulan faizlere rağmen Türkiye’nin yüksek maliyetler nedeniyle fiyat indiremez duruma geldiğini ve rekabet avantajını da yitirdiğini vurgulayan Enver Erkan da ihracatın zaten yavaşladığına dikkat çekiyor.

Avrupa’nın yeni bir ekonomik faza girdiği düşünülürse euro/dolar paritesindeki değer kaybının süreceğini bunun da Türkiye ihracatının aleyhine olacağını vurgulayan Erkan, “İhracat daha düşük performans gösterecek, zaten düşük performans gösteriyordu. Yüzde 10-15’ler bandında ihracat artıyordu ama yavaş artıyordu, ithalat yüzde 40’larda artıyor” diyor. Erkan, “Bu durum tabii Türkiye açısından dış ticaret açığı, cari açık, bunların daha fazla genişlemesi demek ve daha fazla tabii ki döviz finansman ihtiyacı demek” diye konuşuyor.

Euro/dolar paritesi Ağustos ayı içerisinde 1’in altına kadar geriledi. Türkiye İhracatçılar Meclisi’ne göre paritede yaşanan düşüşün ihracata etkisi bu ay negatif yönlü 1,4 milyar dolar oldu. Bu etki, yılın sekiz ayında ise 8 milyar doları aştı.

Düşen talep büyümeyi etkileyecek

Avrupa’daki gelişmelerin ihracat üzerinden Türkiye’de büyümeyi de olumsuz etkilemesi bekleniyor.

Türkiye yılın ikinci çeyreğinde yüzde 7,6 büyürken, ihracat büyümeye 3,87 puan katkı sağlamıştı.

Türkiye İhracatçılar Meclisi’ne göre ise yılın sekiz ayında Avrupa Birliği ülkelerine 12,6 milyar dolarlık otomotiv, 9,3 milyar dolarlık kimyevi maddeler ve mamulleri, 8,8 milyar dolarlık hazır giyim ve konfeksiyon, 5,5 milyar dolarlık demir ve demir dışı metaller, 5,4 milyar dolarlık çelik, 4,3 milyar dolar elektrik ve elektronik, 2,9 milyar dolarlık tekstil ve hammaddeleri, 2,2 milyar dolarlık makine ve aksamları ihracatı yapıldı.

Yılın sekiz ayında en fazla ihracat 12,6 milyar dolarla Almanya’ya gerçekleşti.

Sagam Strateji Danışmanlık Kurucusu Murat Sağman, Avrupa’daki resesyondan dolayı üçüncü çeyrekte büyümenin yüzde 3-4’e gerileyeceğini öngörürken dördünce çeyrekte ise daha fazla risk olduğunu belirtiyor.

Türkiye’nin yılın ilk çeyreğinde yüzde 7,5, ikinci çeyrekte ise yüzde 7,6 büyüdüğünü hatırlatan Sağman, son çeyrekte sıfır büyüme olsa dahi Türkiye’nin yıl sonunda 4-5’lik büyümeyi yakalayabileceğine işaret ediyor.

“Amerika-Çin gerilimi fırsat yaratabilir”

Avrupa Türk İşadamları ve Sanayicileri Derneği (ATİAD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Müfit Tarhan ise Almanya ile Türkiye’nin sıkı ticari iş birlikleri olduğuna dikkat çekiyor.

İki ülke arasında özellikle gıda, tekstil, otomotiv, yapı kimyasalları konularında çok yakın iş birlikleri olduğunu ifade eden Tarhan, “Hatta bunların içerisinde sadece Almanya’ya yönelik üretim yapan Türk şirketleri mevcut. Bunlar tabii bu resesyondan kaçınılmaz bir şekilde etkilenecekler” diye devam ediyor.

Ancak Tarhan’a göre Türkiye’nin bir şansı daha var. Tarhan, “Amerika ile Çin arasındaki siyasi-ekonomik gerilim Türkiye’ye yeni bir şans yaratabilir. Yakınlığı, lojistik konumu itibariyle. Buradan belki o krizi bizim bir fırsata çevirme şansımız olabilir diye düşünüyorum” yorumunda bulunuyor.

Paylaşın

Yüksek Enflasyonlu Büyüme Sürdürülebilir Mi? Ekonomistler Yanıtladı

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Aralık 2021’de Meclis Grup Toplantısı’nda “Yatırım, üretim, istihdam ve ihracat odaklı büyüme stratejisiyle yolumuza devam edeceğiz” ifadelerini kullanmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bir gün önce ise katıldığı bir televizyon programında Türkiye’nin “yeni ekonomi modeline” geçtiğini ilan etmişti.

Yeni model ile düşük maliyete dayalı üretim ve ihracat odaklı büyüme esas alınıyordu. “Nas” vurgusuyla indirilen faiz oranları ve uygulanan yeni program ile ekonomideki denge alt üst oldu.

Enflasyon son 24 yılın zirvesinde

Enflasyon günden güne yükselirken, hayat pahalılığından şikayet edenlerin sayısı arttı. Aralıksız yükselişini sürdüren enflasyon son 24 yılın zirvesini gördü.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre enflasyon yıllık bazda yüzde 80,21’e ulaştı. Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göre yüzde 181. İki kurum arasındaki fark 100’ü geçti.

Dış ticaret açığında rekor

Ticaret Bakanlığı verilerine göre ağustosta ihracat rekoru kırılsa da dış ticaret açığı çok yükseldi. Dış ticaret açığında rekor kırıldı. Ağustosta yüzde 162 artan dış ticaret açığı 11 milyar doları aştı.

Bu yılın ağustos ayında geçen senenin aynı ayına göre; ihracat yüzde 13,2 oranında artışla 21 milyar 341 milyon dolar olurken, ithalat ise yüzde 40,8 artışla 32 milyar 618 milyon dolar buldu.

Öte yandan Türkiye ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde bir önceki yıla göre yüzde 7,6 büyüme kaydetti.

“Ekonomi büyüyorsa yanlış ve hataların görmezden gelineceğine inanılır”

“Kendime Yazılar” başlıklı internet sitesinde makaleler kaleme alan ekonomist Mahfi Eğilmez, “Yüksek enflasyonlu büyüme sürdürülebilir mi?” sorusuyla konuyu tartışmaya açtı.

Büyümenin enflasyonla mücadeleye tercih edilmesi yaklaşımının Türk siyasetinin uzun yıllardır ekonomide uyguladığı temel yaklaşımlardan biri olduğuna dikkati çeken Eğilmez, şu ifadelere yer verdi:

Ekonomi büyüyorsa iktidar partisinin başka alanlarda yaptığı yanlışlar ve hataların görmezden gelineceğine inanılır. Ki bu, geçmiş seçimlerdeki sonuçlarla büyük ölçüde doğrulanmıştır. Ne var ki enflasyonun bu kadar yükseldiği ve yükselmeye devam ettiği, hayat pahalılığının öne çıktığı bir ortamda, büyümenin bir kez daha yanlışları ve hataları sileceği yaklaşımı geçerli olmayabilir.

Bir yandan ekonomi büyürken diğer yandan da enflasyon aylardır aralıksız yükselişini sürdürüyor.

Peki yüksek enflasyonlu büyüme sürdürülebilir mi?

Ekonomistler, konuyu Independent Türkçe’den Abdulhakim Günaydın’a değerlendirdi.

“Yüksek risk primiyle büyüme sürdürülemez”

Eski Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Fatih Özatay, Türkiye’nin şu anki risk priminin çok yüksek olduğunu hatırlattı.

Yüksek risk priminin büyümenin sürdürülebilir olmadığını gösterdiğine işaret ettiğini belirten Özatay, “Potansiyeliniz civarında yüzde 5 gibi bir büyüme olabilir ama bunun çok üzerine çıkıyorsa bu enflasyonun yükselmesi gibi sorunları beraberinde getirir” dedi.

Mevcut durumun sürdürülebilir olmadığını ifade eden Özatay, konunun biraz da koşullara bağlı olduğunu vurguladı.

“Bu şekilde bir süre böyle devam eder” diyen Özata, “Ne kadar devam edeceğini kestiremeyiz ama bunun sürdürülmesi cari işlemler açığı, yüksek enflasyon, bütçe açığı gibi başka dengesizlikleri beraberinde getiriyor. Bir anlamda bunun ne kadar devam edeceği veya sürdürüleceği biraz da iç ve dış gibi koşullara bağlı” diye konuştu.

“Orta ve uzun vadede büyüme sürdürülemez”

Piri Reis Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu da hem tarihsel hem de teorik örneklere bakıldığında kısa dönemde olabileceğini ancak uzun vadede enflasyonlu büyümenin yalnız şekilde sürdürülemeyeceğini söyledi.

Yüksek enflasyonun yatırım iştahını azalttığını ve verimliliği düşürdüğünü dile getiren Aslanoğlu, “Bir anlamda ekonomik faaliyeti azaltıyor ve eninde sonunda yüksek faize yol açıyor. Bu yüzden büyümenin sürdürülmesi pek mümkün olmuyor. Dediğim gibi kısa vadede olabilir ama orta ve uzun vadede olmaz diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

“Muhtemelen seçime kadar böyle devam edecek”

Ekonomist Doç. Dr. Atılım Murat da desteklerle mevcut durumun bir süre sürdürülebileceği görüşünde.

Hazirandaki ek bütçeyle beraber Orta Vadeli Program’da da bütçe açığı beklentisinin tekrar artırıldığına dikkati çeken Doç. Dr. Murat, “Görünen o ki kamu maliyesi üzerinden yani bütçe açığı yoluyla ekonomiye destek verilecek. Enflasyon yüksek kalmaya devam edecek ama görünürde rakamsal olarak büyüme oranlarının yüksek olduğunu göreceğiz” şeklinde konuştu.

Doç. Atılım Murat, şunları kaydetti: “Yüksek bütçe açığı üzerinden gelecek büyümeyle beraber enflasyon da yüksek kalmaya devam edecek. Muhtemelen seçime kadar bu böyle devam edecek. Yüksek bütçe açığı, hissedilen değil rakamsal olarak büyümenin güçlü kalması ve yüksek enflasyon ortamı seçime kadar devam edecektir. Seçimden sonra ne olur ne biter, bir politika değişikliği olur mu bilinmez ama seçime kadar süreç bu şekilde devam edecektir.”

Paylaşın

Avrupa Ekonomisi Resesyona Mı Giriyor?

Euro Bölgesi durgunluk dönemine girerken, son anketler giderek artan hayat pahalılığı ve tüketicilerin harcama konusundaki temkinli tutumu yüzünden ekonomi üzerindeki kara bulutların her geçen gün artığını ortaya koyuyor.

Uzmanlara ve yine anketlere göre Euro Bölgesi enerji krizi yüzünden beklenenden önce durgunluk dönemine girdi.

Avrupa Merkezi Bankası’nın, Euro Bölgesi için enflasyon kriterini yüzde 2 olarak belirlemesine rağmen, üye ülkelerde bu oran geçen ay 4 misli daha fazla artarak ortalama yüzde 9,1’e çıktı.

Avrupa Merkez Bankası’na faiz artırımı baskısı sürüyor

Euro Bölgesi ekonomik durgunluğa girerken, Avrupa Merkez Bankası faiz oranını agresif bir şekilde artırma baskısıyla karşı karşıya.

Borçlanma maliyetlerindeki artışın, borçlu tüketicilerin sıkıntılarını artırması beklenirken, Reuters’in düzenlediği ankete katılan ekonomi uzmanlarının yaklaşık yarısı Avrupa Merkez Bankası’nın faiz oranlarını bu hafta 75 puan artıracağı tahmininde bulundu.

Ankete katılanların önemli bir kısmı da bu artışın 50 puan civarında olacağı görüşünde.

Bu arada Avrupa Merkez Bankası’nın bu hafta yapacağı toplantıda 75 baz puan faiz artırmasına kesin gözüyle bakılsa da bölgede güçlenen enerji arz sıkıntıları euro/dolar paritesini baskılamayı sürdürüyor.

Bugün 0,9878’le Aralık 2002’den bu yana en düşük seviyeyi gören parite, T.S ile akşam saatlerinde 0,9910’da dengelendi.

Cuma günü, G7 Maliye Bakanlarının, Rus petrolüne tavan fiyatı uygulama planlarını onayladıklarını bildirdi.

Söz konusu gelişmenin ardından Rus enerji şirketi Gazprom, Kuzey Akım boru hattından doğal gaz sevkiyatının belirsiz bir süreliğine durdurulduğunu açıkladı. Bu gelişmelerin, euro/dolar paritesindeki baskılamada önemli rol oynadığı tahmin ediliyor.

Doğal gazda rekor artış sürüyor

Bu arada Avrupa’da ekim vadeli doğal gazın megavat saat fiyatı pazartesi günü en az yüzde 26 artış gösterdi.

Fiyat artışında, Rus enerji şirketi Gazprom’un Kuzey Akım 1 boru hattından Avrupa’ya doğal gaz sevkiyatının durdurulduğunu açıklaması etkili oldu.

Gazprom, Kuzey Akım boru hattındaki gaz akışını 31 Ağustos-2 Eylül’de bakım nedeniyle durduracağını açıklamıştı. Cuma günü şirketten yapılan yeni açıklamada ise hat üzerindeki çalışma nedeniyle gaz akışının belirsiz süreyle kesileceği belirtilmişti.

Ekonomik refahın göstergesi PMI endeksi düşmeye devam ediyor

S&P Global şirketinin yaptığı ve genelde ekonomik refahın ölçüsü olarak değerlendirilen Euro Bölgesi Nihai Bileşik Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) son 18 ayın en düşük seviyesine inerek ağustos ayında temmuz ayına oranla 49.9 puandan 48.9 puana düştü.

Şirketlerle gerçekleştirilen ankete dayanan PMI verisi, Euro Bölgesi ekonomisinin durumuna ve büyümesine ilişkin önemli bir gösterge olarak kabul edilirken, endekste 50 puanın altı ekonomik daralma olarak görülüyor.

“Durgunluk beklenenden önce geldi”

Kanada’daki Royal Bank yöneticisi Peter Schaffrik, Reuters’e yaptığı açıklamada, “PMI endeksi, Euro Bölgesi’nin AB’nin en güçlü ekonomisi Almanya’nın liderliğinde bizim öngördüğümüzden daha önce durgunluğa girdiğini ortaya koyuyor.” diyerek karamsar bir tablo çizdi.

Schaffrik, giderek artan enerji fiyatlarındaki artışa dikkat çekerken, bunun hane halkı harcamaları üzerindeki etkisinin şimdiye kadarki beklentilerden daha fazla olmasının durgunlukla ilgili beklentilerin de öne çekilmesine katkı sağladığı yorumunu yaptı.

Yatırımcı morali derinden sarsıldı

Euro Bölgesi’ndeki bu durgunluk beklentisi, yatırımcı moralini da derinden sarsarken, eylül ayında mayıs 2020’den bu yana en düşük seviyesine geriledi.

AB’nin en büyük ekonomisi Almanya’da hizmet ve imalat sektörü endeksinin son iki aydır daralması, Euro Bölgesi için alarm zillerini çalmasına bir işaret olarak gösteriliyor. Reuters’in araştırmasına göre, yarın açıklanacak ağustos ayı verilerine göre bu daralmanın sürmesi bekleniyor.

Euro Bölgesi’nin ikinci büyük ekonomisi Fransa’da ağustos ayında hizmet sektörü kan kaybetmeye devam etti. Bununla birlikte ülkenin gayri safi yurt içi hasılası 2022’nin ikinci çeyreğinde, bir önceki çeyreğe kıyasla yüzde 0,5 oranında büyüyerek beklentilere paralel geldi. Fransa ekonomisi yılın ilk çeyreğinde yüzde 0,2 oranında daralmıştı.

Gayri safi yurt içi hasıla 2. çeyrekte önceki çeyreğe kıyasla İspanya’da yüzde 1,1, İtalya’da yüzde 1 artış gösterdi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Türkiye, Enflasyonda G20 Ülkelerinin Zirvesinde

TÜİK’in ağustos ayı verilerine göre enflasyon, yıllık olarak yüzde 80.21 oldu. Türkiye böylece G20 ülkeleri listesinde zirveye çıktı; G20’de yılların lideri olan Arjantin ise yüzde 69.2 ile ikinci sırada kaldı.

Haber Merkezi / Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan da Türkiye enflasyon verilerini G20 ülkeleriyle kıyasladı.

Özcan, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda “Dünyanın büyük ekonomilerinin enflasyonu aşağıdaki tabloda Onlar yüzde 2.6 ile yzüde 15.1 arasında değişen enflasyonla ‘boğuşuyorken’ bu millet TÜİK’e göre bile yüzde 80’i yaşıyor. Size tavsiyem enflasyonla mücadele konusunda TÜİK’e aşıladığınız azim ve özgüveni biraz da TCMB’ye aşılayın” dedi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ağustos ayı TÜFE verilerini açıkladı. Buna göre enflasyon, yıllık olarak yüzde 80,21 olarak gerçekleşti.

TÜİK’e göre TÜFE Ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 1,46, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 47,85 arttı.

TÜİK verilerine göre bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup yüzde 117 ile ulaştırma oldu. Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup ise yüzde 27 ile haberleşme oldu.

Ağustos ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 7 artışla sağlık oldu; onu yüzde 6,5 ile sağlık izledi.

TÜİK tüketici fiyatları verileriyle birlikte üretici enflasyonunu yansıtan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) verilerini de yayımladı. Buna göre Ağustos ayında (Yİ-ÜFE) yıllık yüzde 143,75; aylık yüzde 2,41 arttı.

Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taşocakçılığında yüzde 153,28, imalatta yüzde 125,43, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 348,39 ve su temininde yüzde 90,01 artış olarak gerçekleşti.

TÜİK’e göre ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara malında yüzde 127,82, dayanıklı tüketim malında yüzde 99,54, dayanıksız tüketim malında yüzde 124,14, enerjide yüzde 303,48 ve sermaye malında yüzde 96,53 artış yaşandı.

ENAG: Enflasyon yıllık yüzde 181,37

Akademisyenlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise Ağustos ayı itibarıyla yıllık enflasyon oranını yüzde 181,37 olarak açıkladı.

ENAG’a göre Ağustos ayında Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yüzde 5,86 arttı. 2022’nin başından bu yana ise bu oran yüzde 91,62 oldu.

İngiliz haber ajansı Reuters tarafından yapılan ankete göre yıllık enflasyonun yüzde 81’i geçmesi bekleniyor. Ekonomistler enflasyonun yıl sonuna doğru yüzde 70’in altına gerilemesini bekliyor.

TÜİK’e göre Temmuz ayında TÜFE yüzde 2,37 artmış ve enflasyon yıllık bazda yüzde 79,6 olmuştu.

Paylaşın

TÜİK’e Göre Enflasyon Yıllık Yüzde 80,21

TÜİK verilerine göre yıllık enflasyon yüzde 80.21 oldu. Yıllık enflasyon Haziran ayında da yüzde 78 ile son 24 yılın en yükseği olarak kayıtlara geçmişti. Temmuz ayında yapılan açıklamayla bu rekor yeniden kırılmıştı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ağustos ayı TÜFE verilerini açıkladı. Buna göre enflasyon, yıllık olarak yüzde 80,21 olarak gerçekleşti.

TÜİK’e göre TÜFE Ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 1,46, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 47,85 arttı.

TÜİK verilerine göre bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup yüzde 117 ile ulaştırma oldu. Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup ise yüzde 27 ile haberleşme oldu.

Ağustos ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 7 artışla sağlık oldu; onu yüzde 6,5 ile sağlık izledi.

TÜİK tüketici fiyatları verileriyle birlikte üretici enflasyonunu yansıtan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) verilerini de yayımladı. Buna göre Ağustos ayında (Yİ-ÜFE) yıllık yüzde 143,75; aylık yüzde 2,41 arttı.

Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taşocakçılığında yüzde 153,28, imalatta yüzde 125,43, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 348,39 ve su temininde yüzde 90,01 artış olarak gerçekleşti.

TÜİK’e göre ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara malında yüzde 127,82, dayanıklı tüketim malında yüzde 99,54, dayanıksız tüketim malında yüzde 124,14, enerjide yüzde 303,48 ve sermaye malında yüzde 96,53 artış yaşandı.

ENAG: Enflasyon yıllık yüzde 181,37

Akademisyenlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise Ağustos ayı itibarıyla yıllık enflasyon oranını yüzde 181,37 olarak açıkladı.

ENAG’a göre Ağustos ayında Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yüzde 5,86 arttı. 2022’nin başından bu yana ise bu oran yüzde 91,62 oldu.

İngiliz haber ajansı Reuters tarafından yapılan ankete göre yıllık enflasyonun yüzde 81’i geçmesi bekleniyor. Ekonomistler enflasyonun yıl sonuna doğru yüzde 70’in altına gerilemesini bekliyor.

TÜİK’e göre Temmuz ayında TÜFE yüzde 2,37 artmış ve enflasyon yıllık bazda yüzde 79,6 olmuştu.

Paylaşın

ENAG Açıkladı: Enflasyon Yüzde 181

Akademisyenlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise Ağustos ayı itibarıyla yıllık enflasyon oranını yüzde 181,37 olarak açıkladı. Yıllık enflasyon Haziran ayında da yüzde 78 ile son 24 yılın en yükseği olarak kayıtlara geçmişti.

ENAG’ın yaptığı hesaplamaya göre, Tüketici Fiyat Fiyat Endeksi (E-TÜFE) ağustos ayında yüzde 5.86 arttı. E-TÜFE’nin son 12 aylık artışı yüzde 181.37, yılın başından itibaren ise yüzde 91.62 olarak gerçekleşti.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ağustos ayı TÜFE verilerini açıkladı. Buna göre enflasyon, yıllık olarak yüzde 80,21 olarak gerçekleşti.

TÜİK’e göre TÜFE Ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 1,46, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 47,85 arttı.

TÜİK verilerine göre bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup yüzde 117 ile ulaştırma oldu. Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup ise yüzde 27 ile haberleşme oldu.

Ağustos ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 7 artışla sağlık oldu; onu yüzde 6,5 ile sağlık izledi.

TÜİK tüketici fiyatları verileriyle birlikte üretici enflasyonunu yansıtan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) verilerini de yayımladı. Buna göre Ağustos ayında (Yİ-ÜFE) yıllık yüzde 143,75; aylık yüzde 2,41 arttı.

Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taşocakçılığında yüzde 153,28, imalatta yüzde 125,43, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 348,39 ve su temininde yüzde 90,01 artış olarak gerçekleşti.

TÜİK’e göre ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara malında yüzde 127,82, dayanıklı tüketim malında yüzde 99,54, dayanıksız tüketim malında yüzde 124,14, enerjide yüzde 303,48 ve sermaye malında yüzde 96,53 artış yaşandı.

İngiliz haber ajansı Reuters tarafından yapılan ankete göre yıllık enflasyonun yüzde 81’i geçmesi bekleniyor. Ekonomistler enflasyonun yıl sonuna doğru yüzde 70’in altına gerilemesini bekliyor.

TÜİK’e göre Temmuz ayında TÜFE yüzde 2,37 artmış ve enflasyon yıllık bazda yüzde 79,6 olmuştu. Yıllık enflasyon Haziran ayında da yüzde 78 ile son 24 yılın en yükseği olarak kayıtlara geçmişti. Temmuz ayında yapılan açıklamayla bu rekor yeniden kırılmıştı.

Paylaşın

‘Orta Vadeli Plan’da 2022 Enflasyon Tahmini Yüzde 65

‘Orta Vadeli Plan’da 2022 enflasyon hedefi yüzde 65 oldu. Enflasyon hedefi 2023’te yüzde 24,9, 2024’te yüzde 13.8, 2025’te yüzde 9,9 olarak öngörüldü. Enflasyonun 2025 sonunda tek haneye düşmesi hedeflendi.

Türkiye ekonomisinin 2023-2025 dönemine ilişkin yol haritası niteliği taşıyan yeni Orta Vadeli Program (OVP) Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı.

2023 büyüme hedefi yüzde 5, 2024 ve 2025 büyüme hedefi yüzde 5,5 olarak belirlendi. Kişi basına gelirin yıl sonunda 9 bin 485 dolar olması hedefleniyor. Bu rakamın 2023’te 10 bin 71 dolar, 2024’te 10 bin 931 dolar, 2025’te 12 bin 91 dolar olması hedeflendi.

2022 enflasyon hedefi yüzde 65 oldu. Enflasyon hedefi 2023’te yüzde 24,9, 2024’te yüzde 13.8, 2025’te yüzde 9,9 olarak öngörüldü. Enflasyonun 2025 sonunda tek haneye düşmesi hedeflendi.

İşsizlik için hedef 2022’de yüzde 10,8 olurken, 2023’te yüzde 10,4, 2024’de yüzde 9,9, 2025’te yüzde 9,6 olarak hedeflendi.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayımladığı verilere göre Temmuz’da enflasyon aylık bazda yüzde 2,37, yıllık olarak yüzde 79,60 artmıştı. TÜİK, bir önceki ayda Haziran enflasyonunun aylık yüzde 4,95, yıllık da yüzde 78,62 olduğunu duyurmuştu.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ağustos ayı, Piyasa Katılımcıları Anketi’nin sonuçlarını paylaşmıştı. Katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 69,94 iken, bu anket döneminde yüzde 70,60 olmuştu.

Enflasyon hangi sektörlerin ve şirketlerin işine geliyor?

Mal ve hizmetlere dair fiyat düzeyinin yükselmesi sebebi ile paranın satın alma gücünde meydana gelen düşüşü ifade eden enflasyondan Çoğu kişi şikayet etse de bu sayede daha fazla para kazananlar da var.

Bazı sektörler enflasyonun yüksek seyrettiği son dönemde kârını büyük oranda artırdı. İşte, karlarının artıran sektörler ve şirketler;

Enerji devleri

Fosil yakıt çıkaran ve onları rafine eden şirketlerin kârlarının nasıl rekor kırdığı son aylarda sık sık manşetlere taşındı.

Uluslararası piyasalarda toptan gaz fiyatları rekor kırdı, petrol fiyatları ise varil başına 100 doları aştı.

Bunda Covid sonrası artan talebin yanı sıra Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin etkisi de vardık.

BP’nin kârı 6,9 milyar sterline, Shell’inki ise 9 milyar sterline çıktı.

British Gas’ın sahibi Centrica’nın kârı da önceki yılın aynı döneminin beş katına çıktı.

İngiltere hükümeti bu şirketlere, ülkedeki çıkardıkları petrol ve gazdan ettikleri kâr için yüzde 25 vergi uygulayacak.

Bu kaynağın, hanelere yardım olarak kullanılması hedefleniyor.

Maden şirketleri

Çok sayıda ülke Rus gazına alternatif aramaya girişince kömür beklenmedik bir şekilde tekrar rağbet görmeye başladı.

Bu, en kirletici fosil yakıt olan kömürün çıkarılması alanında uzmanlaşan şirketler için büyük bir fırsat yarattı.

Örneğin Glencore şirketi 2022’nin ilk yarısında 15 milyar sterlin kâr açıkladı.

Almanya’daki Uniper şirketi de bu hafta, Rusya’nın gaz akışını kesmesi nedeniyle Heyden 4 Termik Kömür Santrali’nde tekrar üretime başlayacakların duyurdu.

Gıda toptancıları

Archer Daniels Midland (ADM), Bunge, Cargill ve Louis Dreyfus evlerin mutfaklarında göreceğiniz markalar değillerdir.

Fakat o mutfağa giren çoğu ürün, bu şirketlerin elinden geçmiştir.

ABCD olarak kısaltılan bu gıda devleri, gıda toptancılığının en büyük oyuncuları.

Özellikle küresel çalkantıların gerçekleştiği dönemlerde bu aracılar, gıdaları ihtiyaç duyan ülkelere göndermekte kilit bir rol oynuyor.

Örneğin bugüne kadar ürünlerini Rusya ve Ukrayna’dan alan ülkelerin farklı kaynaklara erişmesine aracılık ediyor.

Fakat fiyatlar geçen yıla göre yüzde 25 ve üzerine artmış durumda.

ADM’in son açıkladığı çeyreklik kâr miktarı geçen yılın aynı dönemindekinin yüzde 60 üzerinde.

Cargill’in cirosu ise yüzde 23 artışla tüm zamanların rekoru olan 165 milyar dolara çıktı.

Şirket bunun binde birini insani yardım olarak bağışladığını duyurdu.

Deniz taşımacılığı

Pandemi ekonomileri ve tedarik zincirlerini sarsarken deniz taşımacılığına talebi ise artırdı.

Dahası Covid-19 kısıtlamaları limanlarda büyük tıkanmalara ve gecikmelere yol açtı.

Sokağa çıkma kısıtlamaları döneminde artan tüketici ürünleri talebiyle birlikte yükselen deniz taşımacılığı talebi hâlâ yüksek seviyelerde.

Bu sektördeki en büyük ikinci şirket olan AP Møller-Maersk bu yılki kâr beklentisini üçüncü kere artırdı, limanlardaki sorunların fiyatları artırdığını ve bu yıl sonuna kadar bir normalleşme beklenmediğini belirtti.

Lüks saat ve şarap üreticileri

Elinde savuracak parası olanlar için yüksek enflasyon, düşük faiz ve düşük ekonomik büyüme beklentisi, parayı geleneksel yatırım araçlarındansa farklı yerlere harcamak için bir motivasyon sağlıyor.

Knight Frank danışmanlık şirketi, geçen yıl kaliteli şarap ve lüks saatlerin fiyatlarının yüzde 16 yükseldiğini sanat eserlerinin yüzde 13, viskiler ve sikkelerin de yüzde 19’luk bir artış yaşadığını paylaştı.

Yatırımcılar bu nesnelerin fiyatlarının enflasyon döneminde arzuladıkları kârı sağlayacak oranda artacağı görüşünde.

Dünyanın en büyük kaliteli şarap tüccarı olan Bordeaux Index, Haziran ayında yıllık satışlarının yüzde 37 oranında arttığını duyurdu.

Elinde savuracak parası olmayan bizler için ise enflasyonun etkileri çok daha tatsız.

Paylaşın

Milyonlarca Çalışanı İlgilendiren ‘Promosyon’ Kararı

Son 1 yılda emekli ve memur maaşlarında yüzde 80’i aşan maaş zammı ve enflasyonun etkisiyle bankalar promosyon rakamlarını güncellemeye başlamıştı. Emekli için ödenen tutar 10 bin liraya kadar çıkarken, bazı üniversite ve belediyelerde bu rakam 40 bin lirayı aşıyordu.

Ancak her kurum farklı bankayla kendi maaş anlaşmasını yaptığından tüm memurları kapsayan bir artış söz konusu değil. Bu yüzden kurumlar ayrı ayrı bankalarla masaya oturup pazarlık yapıyor.

Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) da  bankaların verdiği maaş promosyonlarında enflasyon düzenlemesi yapılmasına ilişkin çalışma başlattı. KDK, gelen başvurular üzerine gerekli incelemeleri yaparak ilgili kurumlarla görüşmeler yapacak.

Sabah’ın haberine göre; KDK, bir çalışanın yaptığı başvuru üzerine harekete geçti. Çalışanın yaptığı başvuruda, 2021’de Sosyal Güvenlik Kurumu ve birçok kurum ile bir banka arasında 3 yıllığına imzalanan ve süresi de devam eden maaş promosyon sözleşmelerinin, enflasyon ve ekonomik gelişmeler nedeniyle yenilenmesi üzerine talep yer aldı.

Başvuruya göre, bankayla yapılan promosyon protokolünde 111 lira aylık bedel olarak belirlendi. Bunun 3 yıllık karşılığı olan yaklaşık 4 bin lira da çalışanlara peşin ödendi.

Sözleşmenin imzalanmasından sonra artan enflasyonun, promosyon tutarına da aynı oranda yansıması ve enflasyondaki artışa göre artış yapılması talep edildi. Yapılacak değişiklikle çıkacak farkın ise protokolün bitiş tarihine kadar tek seferde çalışanlara yatırılması istendi.

Yapılan başvuruda ayrıca, banka maaş promosyon tutarlarında sürekli artış sağlanması amacıyla yaptığı başvurunun daha önce SGK tarafından reddedildiği ancak promosyon sözleşmelerinin bankalarca revize edilmemesi halinde tek taraflı olarak sözleşmenin feshedilmesinin kurumlara herhangi bir mali külfet getirmeyeceği savunuldu. KDK, başvuruya ilişkin gerekli incelemeleri yaparak ilgili kurumlarla görüşmeler gerçekleştirecek.

Kamu ve özel sektör ile emeklilerin maaşları için bankaların ödediği promosyon tutarları rekor kırarak devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanlığı çalışanlarına 25 bin, Anadolu Üniversitesi çalışanlarına ise 41,5 bin TL’lik promosyon ödemesinde anlaşıldığı açıklanmıştı.

Paylaşın

Maaş Promosyonunda ‘Enflasyon Düzenlemesi’ Talebi

Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), banka maaş promosyon tutarlarında enflasyondaki artışa göre artış yapılması, çıkacak farkın tek seferde çalışanlara yatırılması istemiyle yapılan başvuruyu görüşecek.

KDK, çalışanlara bankalar tarafından verilen maaş promosyonlarında enflasyon düzenlemesi yapılmasına ilişkin başvuruları incelemeye aldı.

Kurum, gerekli incelemeleri yapacak ve ilgili kurumlarla görüşmelerde bulunacak. KDK’den yapılan açıklamaya göre, bir çalışan, 2021’de Sosyal Güvenlik Kurumu ve birçok kurum ile bir banka arasında 3 yıllığına imzalanan ve süresi devam eden maaş promosyon sözleşmelerinin, enflasyon ve ekonomik gelişmeler nedeniyle yenilenmesi için KDK’ye başvurdu.

Başvuruda, banka ile yapılan promosyon protokolünde, 111 liranın aylık bedel olarak belirlendiği, bunun 3 yıllık karşılığı olan yaklaşık 4 bin liranın da çalışanlara peşin ödendiği belirtildi.

İlgili kurumlarla görüşülecek

Sözleşmenin imzalanmasının ardından dünyada yaşanan ekonomik gelişmeler sonucu enflasyon oranlarında artış yaşandığı ifade edilen başvuruda, banka promosyon tutarında da enflasyondaki artışa göre artış yapılması, çıkacak farkın protokolün bitiş tarihine kadar olan dönem için yapılacak hesaplamaya göre tek seferde çalışanlara yatırılması istendi.

Ayrıca banka maaş promosyon tutarlarında sürekli artış sağlanması amacıyla yaptığı başvurunun daha önce Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından uygun bulunmadığı belirtilen başvuruda, promosyon sözleşmelerinin bankalarca revize edilmemesi halinde tek taraflı olarak sözleşmenin feshedilmesinin kurumlara herhangi bir mali külfet getirmeyeceği savunuldu.

KDK, başvuruya ilişkin gerekli incelemeleri yapacak ve ilgili kurumlarla görüşmeler gerçekleştirecek.

Paylaşın

Doğalgaz Ve Elektrik Zammı Enflasyonu Nasıl Etkileyecek?

Türkiye Eylül ayına zamlarla başlarken, elektrik ve doğalgazda yapılan fiyat artışlarının enflasyonu etkileyip etkilemeyeceği merak ediliyor. Tüketici fiyatları sepetinde elektrik fiyatlarının yüzde 2.32, doğalgaz fiyatının ise yüzde 1.55 ağırlığı bulunuyor.

Reuters tarafından yapılan hesaplamaya göre 1 Eylül’den itibaren geçerli elektrik ve gaz artışının tüketici enflasyonuna doğrudan yaklaşık 0.8 puan artırıcı etki yapması bekleniyor.

Ekonomistler sanayiye yapılan zammın doğrudan olmayan yansımaları da dahil edildiğinde enflasyonu yükseltici etkinin 2 puanı bulabileceğini belirttiler.

Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan yayımladığı raporda, “Sanayi maliyetlerinin etkisi fiyat geçişkenliği, kur geçişkenliği, nihai ürün fiyatı üzerindeki markup etkisi, tüketici davranışları gibi etmenlerle yayılım etkisini gösterecektir. Bu nedenle toplamdaki etki 2–2.5 puan civarlarında olabilir… enflasyon beklentileri üzerinde de revizyonlar oluşturabilir” dedi.

Gaziantep Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Unverdi de zamların enflasyona etkileri hakkında endişe belirterek, “Sanayicimizin dış pazarlarda rekabet gücünü zorlayan, üretim ve tedarikte sıkıntılara neden olan bu zamların gözden geçirilmesini talep ediyoruz” dedi.

Yıl başından bu yana konutlar için doğalgaz fiyatları yüzde 174, küçük sanayi için yüzde 277, büyük ölçekli sanayi için yüzde 379 arttı.

Elektrik fiyatları ise sene başından bu yana konutlar için yüzde 109 ile yüzde 212 arasında, ticarethaneler için yüzde 177 ile yüzde 269 arasında, sanayi için yüzde 408 oranında arttı.

Paylaşın