TÜİK Enflasyon Rakamlarını Açıkladı; Ekonomistler Verileri Nasıl Yorumladı?

TÜİK, ocak ayında enflasyonunu yıllık bazda yüzde 57,68, aylık bazda ise yüzde 6,65 olduğunu açıkladı. Ekonomi uzmanları, açıklanan enflasyonla yıl sonu hedefi arasındaki çelişkiye dikkat çekti.

Ekonomistler TÜİK’in açıkladığı rakamlara ilişkin dikkat çeken yorumlara imza attılar. İşte o yorumlardan bazıları:

Ekonomi yazarı Uğur Gürses ise Bakan Nebati’ye “2010-2020 arası 10 yılda Ocak ayı TÜFE artış oranı ortalama yüzde 1.39, 2023 Ocak ayı yüzde 6.65. Dalga mı geçiyorsunuz?” diye yanıt verdi.

İktisatçı Hakan Kara, “Bugünkü enflasyon verisi beklentiler bozulduğunda döviz kurunu sabitlemenin de işe yaramadığını net bir şekilde gösterdi” dedi.

Ekonomi uzmanları, açıklanan enflasyonla yıl sonu hedefi arasındaki çelişkiye dikkat çekti.

Trive Yatırım’dan Serdar Pazı, yıl sonu yüzde 22’lik enflasyon hedefinin tutması için yılın kalan 11 ayında enflasyonun aylık ortalama yüzde 1,2 olması gerektiğini söyledi ve “Daha ilk ayda şaşan yıllık enflasyon tahmini olur mu?” diye sordu.

Gazeteci İrfan Donat da gıdada “fiyat sabitleme ve indirim çağrılarının pek işe yaramadığını” belirtti.

Fortuna Capital’dan Altuğ Özaslan, yıl sonu enflasyon beklentisinin yüzde 60 olduğunu söyledi:

“ÜFE’den TÜFE’ye geçişkenlik bariz bir şekilde başladı ve önümüzdeki aylarda bunu azalarak da olsa görmeye devam edeceğiz.”

Gazeteci Ali Ekber Yıldırım ise Ocak’ta sağlıkta yüzde 18,35, gıdada ise yüzde 6,62 artış olmasının halk sağlığına da zarar verebileceğini belirtti.

Uğur Gürses, Ocak ayında 8.500 TL’ye yükseltilen asgari ücretin resmi enflasyona göre alım gücünün Şubat itibarıyla 7 bin 972 TL’ye gerilediğine dikkat çekti, “Kötü bir deney yaşıyoruz” dedi.

Doç. Dr. Baki Demirel ise “Enflasyon düşerken emekçilerin gelir erozyonu devam ediyor. Yoksullaşma makro ekonomik istikrarın düşmanı” paylaşımında bulundu.

Ekonomist Atilla Yeşilada “Erdoğan TÜİK uzmanlarını kovmasına rağmen enflasyonu düşüremedi” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, enflasyonda en zorlu dönemin geride kaldığını söyledi, “Mevcut veriler önümüzdeki ayların çok daha iyi olacağını işaret etmektedir” dedi.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Yıllık Enflasyon Yüzde 57,68

TÜİK’e göre ocak ayında enflasyon yıllık bazda yüzde 57,68 oldu. Aylık artış oranı ise yüzde 6,65 olarak gerçekleşti. ENAG ise, ocak ayı enflasyonu yıllık bazda yüzde 121,62, aylık bazda ise yüzde 9,26 olarak açıklamıştı.

Haber Merkezi / TÜİK verilerine göre Ekim 2022’de yüzde 85,51 ile zirveye ulaşan enflasyon, Aralık 2022’de yüzde 64’e gerilemişti.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ocak ayı Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) verilerini açıkladı. Buna göre, TÜFE ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 6,65, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 6,65, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 57,68 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 72,45 olarak gerçekleşti.

Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 24,24 ile giyim ve ayakkabı oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 77,22 ile sağlık oldu.

Ana harcama grupları itibarıyla ocak ayında bir önceki aya göre en az artış gösteren ana grup yüzde -1,53 ile giyim ve ayakkabı oldu. Buna karşılık, ocak ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 18,35 ile sağlık oldu.

Ocak ayında, endekste kapsanan 143 temel başlıktan, 12 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 2 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 129 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’deki değişim, ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 7,07, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 7,07, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 57,05 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 63,81 olarak gerçekleşti.

ENAG: Enflasyon Yüzde 121,62

Akademisyenlerin ve ekonomistlerin bağımsız biçimde oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), ocak ayına ilişkin enflasyon verilerini açıkladı.

ENAG verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE), yıllık bazda yüzde 121,62 olarak gerçekleşti. E-TÜFE, ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 9,26 yükseldi.

Fiyatlardaki artışın sürmesine karşın enflasyondaki düşüş, baz etkisi nedeniyle gerçekleşti.

Paylaşın

ENAG Açıkladı: Enflasyon Yüzde 121,62

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verilerine göre, ocak ayında enflasyon bir önceki aya göre yüzde 9,26 yükseldi. Yıllık enflasyon ise yüzde 121,62 oldu.

Haber Merkezi / Akademisyenlerin ve ekonomistlerin bağımsız biçimde oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), ocak ayına ilişkin enflasyon verilerini açıkladı.

ENAG verilerine göre, Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE), yıllık bazda yüzde 121,62 olarak gerçekleşti. E-TÜFE, ocak ayında bir önceki aya göre yüzde 9,26 yükseldi.

Fiyatlardaki artışın sürmesine karşın enflasyondaki düşüş, baz etkisi nedeniyle gerçekleşti.

Paylaşın

İstanbul’un Enflasyonu 92,97’den Yüzde 79,68’e Geriledi

İstanbul’un enflasyonu ocak ayında yüzde 92,97’den yüzde 79,68’e geriledi. Ocak ayında İstanbul’da; perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi bir önceki aya göre yüzde 5,94, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları İndeksi ise yüzde 5,52 oranında arttı.

Haber Merkezi / İstanbul Ticaret Odası (İTO), ocak ayının İstanbul’un enflasyonu (Ücretliler Geçinme İndeksi) oranını açıkladı. İTO tarafından yapılan açıklama şöyle:

“Ocak 2023’de Perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; Ulaştırma ve Haberleşme Harcamalarında yüzde 23,94, Sağlık ve Kişisel Bakım Harcamalarında yüzde 15,92, Diğer Harcamalar grubunda yüzde 14,66, Gıda Harcamalarında yüzde 6,07, Kültür Eğitim ve Eğlence Harcamalarında yüzde 4,17, Ev Eşyası Harcamalarında yüzde 3,62 ve Konut Harcamalarında yüzde 2,30 artış, Giyim Harcamalarında ise yüzde -0,83 azalış izlenmiştir.

Ocak 2023’ de Toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; İşlenmemiş Maddeler Grubunda yüzde 19,48, İnşaat Malzemeleri Grubunda yüzde 11,91, Madenler Grubunda yüzde 7,40, Kimyevi Maddeler Grubunda yüzde 2,70, Yakacak ve Enerji Maddeleri Grubunda yüzde 1,81, Gıda Maddeleri Grubunda yüzde 0,96, Mensucat Grubunda yüzde 0,40 artış izlenmiştir.”

İSO: Ocak ayı imalat göstergesi 10 ay sonra eşik değerin üzerine çıktı

Öte yandan İstanbul Sanayi Odası (İSO) Ocak ayına ilişkin imalat satınalma yöneticileri endeksini (PMI) açıkladı. Aralık ayında 48,1 olan manşet PMI, Ocak’ta yeniden eşik değerin üzerine çıktı ve 50,1’e yükseldi. PMI, böylece 10 aylık daralma döneminin sona erdiği sinyalini verdi.

Endekste 50’nin üstündeki seviyeler büyümeye, altındaki seviyeler ise daralmaya işaret ediyor. Endeks 2022 Şubat ayında eşik değeri aşmış, sonrasında endekste eşik altı seviyeler kaydedilmişti.

İSO’dan paylaşılan bültene göre hem üretim hem de yeni siparişlerde yavaşlama Aralık ayına kıyasla hız keserken bazı firmalar talepte iyileşme belirtileri olduğuna dikkat çekti. Üretimde düşüş son 14 ayın en ılımlı düzeyinde kaydedildi. Yeni siparişlerdeki azalma ise Ekim 2021’de başlayan yavaşlama döneminin en düşük oranında ölçüldü.

Paylaşın

Ekonomistlerin Türkiye İçin Yıl Sonu Enflasyon Beklentisi Yüzde 41

Reuters anketine katılan 10 ekonomistin yıl sonu enflasyon tahminlerinin medyanı yüzde 41 olurken, tahminler yüzde 30 ile yüzde 48 arasında değişti. Merkez Bankası ise enflasyonun yıl sonuna kadar yüzde 22,3’e kadar düşeceğini öngörmüştü.

Türkiye İstatistik Kurumu ise ocak ayı enflasyon verilerini 3 Şubat Cuma günü açıklayacak.

Türkiye’de enflasyon, 2021 yılı sonunda yaşanan döviz krizi nedeniyle yükselmiş olsa da, ekim ayında son 24 yılın zirvesi olan yüzde 85,51’e ulaştı. Enflasyonda aralık ayında da baz etkisi nedeniyle keskin bir düşüş yaşanmış ve ocak ayı içinde benzer bir düşüş beklenmeye başlanmıştı.

Ancak ekonomistler, enflasyonun 2023’te Merkez Bankası’nın tahmin ettiği yüzde 22,3’lük oranın neredeyse iki katına çıkacağını ve bu yıl mayıs ayında yeniden seçime gidilmesi nedeniyle hayat pahalılığının artabileceğini bekliyor.

Ocak ayı enflasyon tahmini yüzde 51-54

Gazete DuvaR’da yer alan habere göre; Reuters anketine katılan 13 ekonomistin ocak ayı için yıllık enflasyon tahminlerinin medyanı yüzde 53,5 olurken, tahminler yüzde 51,2 ile yüzde 56,65 arasında değişti.

Aylık bazda medyan tahmini ise yüzde 2,30 ile yüzde 5,95 aralığında olurken, ortalama beklenti %3,8 artış gerçekleşmesi oldu. Aylık bazda beklenen keskin artış ise toplu taşıma, tütün ürünleri, hizmetler ve artan gıda fiyatlarını da içeren bir dizi yeni yıl zammından kaynaklandı.

Yükselen fiyatlara rağmen Merkez Bankası ise 2021 sonundan bu yana politika faizini %19’dan %9’a düşürerek alışılmışın dışında bir adım atmıştı. Banka bu hamlesiyle geçen yılın sonlarında yaptığı en son indirim serisinin ekonomik yavaşlamayı ele almayı amaçladığını söylemişti. Perşembe günü ise Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, Türkiye’de keskin fiyat artışlarının devam etmesi için hiçbir temel nedenin kalmadığını söyleyerek, enflasyonun yıl sonuna kadar %22,3’e düşeceği yönündeki tahminini korumuştu.

Ancak Reuters anketine katılan 10 ekonomistin yıl sonu enflasyon tahminlerinin medyanı %41 olurken, tahminler yüzde 30 ile yüzde 48 arasında değişti. Türkiye İstatistik Kurumu ise ocak ayı enflasyon verilerini 3 Şubat Cuma günü açıklayacak.

Paylaşın

BM’den Türkiye İçin Yıl Sonu Enflasyon Tahmini: Yüzde 42,4

Dünya Ekonomik Durumu ve Beklentiler 2023 raporunu açıklayan Birleşmiş Milletler (BM), Türkiye için yıl sonu enflasyonu tahminini de yüzde 42,4 olarak açıkladı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) da, yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 22,3 ile sabit tutmuştu.

İleri Haber’in aktardığı rapora göre, dünya ekonomisi 2022’de Kovid 19 salgınının devam eden etkileri ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nın tetiklediği enerji ve gıda krizi gibi bir dizi şokla karşı karşıya kaldı.

Yükselen faiz oranları ve azalan satın alma gücü, tüketici güvenini ve yatırımcı duyarlılığını zayıflatarak dünya ekonomisi için yakın vadeli büyüme beklentilerini daha da belirsiz hale getirdi.

Tüketim mallarına olan talebin azalması, Ukrayna’da uzayan savaş ve devam eden tedarik zinciri sorunları nedeniyle küresel ticaret yumuşadı.

Son yılların en düşük tahmini

Rapora göre, bu kapsamda, BM’nin 2022’de yüzde 3 olan küresel ekonomik büyüme tahmini, 2023 için yüzde 1,9 olarak belirlendi. Bu oran, son yılların en düşük büyüme tahmini olarak kayıtlara geçti.

Raporda, bazı makroekonomik olumsuzluklar azalmaya başlarsa, küresel ekonomik büyümenin 2024’te yüzde 2,7’ye yükseleceği öngörüldü.

Rapora göre, mevcut küresel ekonomik yavaşlama, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeleri etkiliyor ve birçoğu 2023’te resesyon riskiyle karşı karşıya. ABD, Avrupa Birliği (AB) ve diğer gelişmiş ekonomilerde büyüme ivmesi zayıflayarak dünya ekonomisinin geri kalanını olumsuz etkiliyor.

BM raporunda Türkiye ekonomisinin geçen yıl yüzde 5,4 genişledikten sonra, bu yıl yüzde 3,7 ve 2024‘teyse yüzde 3,5 büyüyeceği tahmininde bulunuldu. Ayrıca Türkiye’de enflasyon oranının bu yıl sonunda ortalama yüzde 42,4’e ineceği ve gelecek yıldaysa düşüşünü hızlandırarak yüzde 13,5’e gerileyeceği tahmin edildi.

Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre enflasyon aralıkta yıllık yüzde 64,27 artmıştı. Enflasyonun baz etkisiyle düşmesi bekleniyordu. Uzmanlar, seçimlere yaklaştıkça enflasyonda baz etkisiyle oluşacak düşüşün, iktidar tarafından sanki fiyatlar gerilemiş gibi lanse edileceğini düşünüyor.

Merkez Bankası enflasyon tahminini sabit tuttu

Öte yandan 2023 yılının ilk enflasyon raporuyla yıl sonu enflasyon tahminlerini açıklayan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 22,3 ile sabit tuttu. Merkez Bankası, 2024 yılı yıl sonu enflasyon tahminin de yüzde 8,8 olarak açıkladı.

Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı’nda konuşan Merkez Bankası Şahap Kavcıoğlu, “Küresel talebe ilişkin beklentilerle birlikte gerileyen emtia fiyatlarına karşın jeopolitik risklere bağlı olarak petrol fiyatlarını, 2023 yıl sonu için sınırlı bir miktar yukarı yönlü güncelledik. Bununla birlikte, ortalama petrol fiyatı varsayımlarımızda 2023 yılında bir önceki yıla göre düşüş öngörmeye devam ediyoruz” dedi.

Konuşmasının devamında, “İthalat fiyatlarında küresel talep görünümü ile uyumlu olarak 2023 yılı için aşağı yönlü beklentimiz devam etmektedir. 2024 yılında ise küresel iktisadi faaliyetle uyumlu olarak sınırlı bir oranda artış bekliyoruz.” ifadelerini kullanan Kavcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gıda fiyatlarının, 2023 yılında, önceki tahminimizle uyumlu olarak yüzde 22, 2024 yılında ise yüzde 11,5 oranında artacağını varsaydık. Ayrıca, tahminler üretilirken, makroekonomik politikaların orta vadeli bir perspektifle, enflasyonu düşürmeye odaklı ve liralaşma adımları kapsamında koordineli bir şekilde belirlendiği bir görünümü esas aldık.”

Kavcıoğlu önümüzdeki dönemde Liralaşma stratejisine öncelik vermeye devam edeceklerini söyledi:

“Önümüzdeki dönemde, büyümenin sürdürülebilir bileşenleri olan yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı desteklemek amacıyla hedefli kredi uygulamalarımızı geliştirmeye devam edeceğiz. Bu kapsamda, kredi gelişmelerinin finansal istikrarı gözeten bir yapıda, dengeli ve istikrarlı olmasını sağlarken, kredilerin büyüme hızı ve kompozisyonunun fiyat istikrarını destekleyici yönde ve öngörülen enflasyon patikasıyla uyumlu olmasını temin edeceğiz. Likidite ve teminat politikalarımızı da bu hedeflerimiz doğrultusunda kararlılıkla kullanacağız.

Liralaşma Stratejimiz çerçevesinde uygulayacağımız politikaları, bankacılık sisteminde Türk lirasının ağırlığının kalıcı olarak artırılması amacıyla güçlendirmeye devam edeceğiz. Liralaşma odaklı olarak fonlamanın kompozisyonunu para takasının ağırlığının azalacağı bir çerçevede geliştireceğiz.”

Paylaşın

Merkez Bankası, Yıl Sonu Enflasyon Tahminini Yüzde 22,3’te Sabit Tuttu

2023 yılının ilk enflasyon raporuyla yıl sonu enflasyon tahminlerini açıklayan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 22,3 ile sabit tuttu. Merkez Bankası, 2024 yılı yıl sonu enflasyon tahminin de yüzde 8,8 olarak açıkladı.

Haber Merkezi / Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı’nda konuşan Merkez Bankası Şahap Kavcıoğlu, “Küresel talebe ilişkin beklentilerle birlikte gerileyen emtia fiyatlarına karşın jeopolitik risklere bağlı olarak petrol fiyatlarını, 2023 yıl sonu için sınırlı bir miktar yukarı yönlü güncelledik. Bununla birlikte, ortalama petrol fiyatı varsayımlarımızda 2023 yılında bir önceki yıla göre düşüş öngörmeye devam ediyoruz” dedi.

Konuşmasının devamında, “İthalat fiyatlarında küresel talep görünümü ile uyumlu olarak 2023 yılı için aşağı yönlü beklentimiz devam etmektedir. 2024 yılında ise küresel iktisadi faaliyetle uyumlu olarak sınırlı bir oranda artış bekliyoruz.” ifadelerini kullanan Kavcıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gıda fiyatlarının, 2023 yılında, önceki tahminimizle uyumlu olarak yüzde 22, 2024 yılında ise yüzde 11,5 oranında artacağını varsaydık. Ayrıca, tahminler üretilirken, makroekonomik politikaların orta vadeli bir perspektifle, enflasyonu düşürmeye odaklı ve liralaşma adımları kapsamında koordineli bir şekilde belirlendiği bir görünümü esas aldık.”

Kavcıoğlu önümüzdeki dönemde Liralaşma stratejisine öncelik vermeye devam edeceklerini söyledi:

“Önümüzdeki dönemde, büyümenin sürdürülebilir bileşenleri olan yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı desteklemek amacıyla hedefli kredi uygulamalarımızı geliştirmeye devam edeceğiz. Bu kapsamda, kredi gelişmelerinin finansal istikrarı gözeten bir yapıda, dengeli ve istikrarlı olmasını sağlarken, kredilerin büyüme hızı ve kompozisyonunun fiyat istikrarını destekleyici yönde ve öngörülen enflasyon patikasıyla uyumlu olmasını temin edeceğiz. Likidite ve teminat politikalarımızı da bu hedeflerimiz doğrultusunda kararlılıkla kullanacağız.

Liralaşma Stratejimiz çerçevesinde uygulayacağımız politikaları, bankacılık sisteminde Türk lirasının ağırlığının kalıcı olarak artırılması amacıyla güçlendirmeye devam edeceğiz. Liralaşma odaklı olarak fonlamanın kompozisyonunu para takasının ağırlığının azalacağı bir çerçevede geliştireceğiz.”

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun konuşmasının tam metni şöyle:

Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını büyük bir gururla kutlayacağımız 2023 yılının ilk Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı’na hoş geldiniz. Toplantıyı, gerek bu salondan gerek ekranları başından takip eden tüm katılımcıları saygılarımla selamlıyorum. Merkez Bankası adına 2023 yılının ve toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Konuşmamda, geçtiğimiz üç ay içerisinde açıklanan veriler ışığında, küresel ve yurt içi makroekonomik gelişmelere dair analizlerimizi ve para politikası uygulamalarımızı sizlerle paylaşacağım. Bunu takiben, orta vadeli enflasyon tahminlerimizi açıklayarak, önümüzdeki döneme ilişkin genel bir değerlendirmede bulunacağım.

2022 yılında yaşadığımız Rusya-Ukrayna Savaşı’yla birlikte, enerji ve emtia fiyatları olağanüstü yüksek düzeylere ulaşmıştır. Bunun sonucunda, OECD üyesi ülkelerde enerji harcamalarının milli gelire olan oranı, tarihi ortalama olan yüzde 11,5 seviyesinden, OPEC krizinden bu yana kaydedilen en yüksek seviye olan yüzde 18’e çıkmıştır. Enerji fiyatlarındaki bu olumsuz gelişmenin yansımaları, en büyük ticari ortağımız olan Avrupa Birliği’nde enerji ve dış ticaret dengesinde gerçekleşen rekor düzeydeki açıktan da izlenmiştir.

Enerji fiyatları üzerindeki bu büyük şok, 2022 yılında, başta enflasyon olmak üzere, tüm ekonomik göstergeleri etkileyen bir boyut kazanmıştır.

Bununla birlikte, son dönemde başta Avrupa doğal gaz fiyatları olmak üzere enerji fiyatlarında önemli gerilemelerle birlikte normalleşme eğilimi görülmeye başlanmıştır.

2022 yılında, küresel enflasyon enerji maliyetlerindeki büyük artış kaynaklı olarak yükselmiş olmakla birlikte, son dönemde, enerji ve emtia fiyatlarında gerçekleşen azalış, Çin’in pandemi politikasındaki değişiklikle birlikte, tedarik süresinde gözlenen iyileşmeler ve enerji fiyatlarında uygulanan destekler, tüketici fiyatları enflasyonunu olumlu yönde etkilemiştir. Enflasyonun yükselişinde önemli rol oynayan unsurların hafiflemesi sonucunda, 2023 yılına ilişkin enflasyon beklentileri, ülkemizde de olduğu gibi, birçok ülkede aşağı yönlü güncellenmeye başlanmıştır.

Küresel ekonomik görünümde, ikinci çeyrekte başlayan yavaşlama eğilimi, yılın son çeyreğinde daha da belirginleşmiştir. Öte yandan, büyüme oranları öncü göstergelere göre toparlanma eğilimi göstermektedir. 2022 yılında iktisadi faaliyete ilişkin açıklanan veriler, öngörülenden daha olumlu yönde gerçekleşmektedir. Küresel finansal koşullar ve jeopolitik risklerin etkisiyle 2023 yılına ilişkin büyüme tahminleri, önceki Rapor dönemine göre küresel ölçekte bir miktar aşağı yönlü güncellenmekle birlikte, kasım ayından bu yana bir çok ülkede yukarı yönlü güncellenmektedir. Bu görünüm çerçevesinde, derin bir resesyon ihtimalinin oldukça azaldığı değerlendirilmektedir.

Küresel görünüme ilişkin değerlendirmelerimizin ardından, Türkiye ekonomisine ilişkin gelişmelerden bahsedeceğim.

Küresel arz şoklarına ve Rusya-Ukrayna Savaşı’na rağmen, Türkiye ekonomisi sürdürülebilir düzeyde ve kesintisiz olarak büyümeye devam etmiştir. Türkiye ekonomisi, 2019 yılının son çeyreğinden bu yana gösterdiği büyüme performansıyla G20 ülkeleri arasında birinci, OECD ülkeleri arasında ise ikinci sırada yer almıştır.

Türkiye’nin küresel ekonomi içerisindeki payı, satın alma gücü paritesine göre hesaplanan milli gelir bazında, yıllar itibarıyla ikiye katlanarak yüzde 2’ye ulaşmıştır. Buna ek olarak, söz konusu artış, 2000 yılında dünya sıralamasında on sekizinci sırada bulunan ülkemizin, 2022 yılı itibarıyla on birinci sıraya çıkmasını sağlamıştır. Aynı dönemde, ihracat payımızın da yüzde 0,43’ten yüzde 1,02’ye çıkarak, iki katından fazla artmış olması, büyümenin sağlam temeller üzerinde gerçekleştiğini göstermektedir.

Pandemi sonrasında hızla normalleşen Türkiye ekonomisi, 2022 yılının birinci ve ikinci çeyreğinde sırasıyla, yüzde 7,5 ve 7,7 oranında büyüyerek güçlü bir performans sergilemiştir. Yılın üçüncü çeyreğinde zayıflayan dış talep görünümünün etkisiyle, sınırlı olarak ivme kaybetmiş olmakla birlikte, Türkiye ekonomisi, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre, yüzde 6,2 oranında büyümüştür.

2022 yılı boyunca büyüme sürdürülebilirlik açısından sağlıklı bir yapı sergilemiştir. Ekonomimizin üretim kapasitesi, ihracat öncülüğünde artarken, yatırımlar, tüm küresel olumsuz koşullara rağmen, kesintisiz olarak devam etmiştir. Bu çerçevede, net ihracat yıllık büyümeye, son yedi çeyrek boyunca aralıksız katkı sağlamış ve makine-teçhizat yatırımları ise üçüncü çeyrekte yıllık bazda, yüzde 14,3 oranında yükselerek yıllık büyümeye olan katkısını on ikinci çeyreğe taşımıştır. Yılın ilk üç çeyreğinde, net ihracat ve makine-teçhizat yatırımlarındaki artışın katkıları, ortalama yıllık büyüme oranının üçte ikisini oluşturmuştur.

Küresel ölçekte borçlanma maliyetlerinin arttığı, finansal koşulların sıkılaştığı ve risk iştahının azaldığı bir ortamda, söz konusu yatırımların gerçekleşmesinde, yurt içi finansal koşullar kritik bir rol oynamıştır. Konuşmamın ilerleyen kısımlarında da değineceğim gibi ticari kredilerin üretim ve yatırımlara yönelik olarak kullandırılması desteklenmiştir.

Yılın ilk yarısındaki artıştan sonra üçüncü çeyrekte, sanayi üretiminde dış talepteki yavaşlamanın etkileri, sınırlı oranda da olsa hissedilmiştir. Öte yandan, dördüncü çeyrekte sanayi üretimi toparlanma kaydetmiş ve özellikle ihracat yoğunluğu yüksek sektörlerde rekor düzeylere çıkmıştır.

2022 yılında, sanayi üretiminin yapısında, teknolojik üretim kapasitesi açısından da önemli bir gelişme yaşanmıştır. Yüksek teknoloji yoğunluklu sanayi üretimi, kasım ayı itibarıyla yıllık bazda yüzde 49,7 oranında artmıştır.

Teknoloji yoğun sektörlerdeki bu eğilimin, hedefli kredi ve sanayi politikalarımız ile devam edeceğini öngörüyoruz. Verimlilik artışlarına hız kazandıracak bu gelişmeler, cari fazla kapasitemizi iki kanaldan güçlendirecektir. Birincisi, teknoloji sektörlerindeki ivmelenme ihracat birim değerini artırarak, cari fazla kapasitesini doğrudan büyütecektir. İkincisi, ihracatımızın küresel talep döngülerinden daha az etkilenmesini ve dolayısıyla dış satış performansının sürekliliğini sağlayacaktır.

Küresel talepteki yavaşlamanın etkileri, imalat sanayi kapasite kullanım oranlarında da gözlenmiştir. Bazı firmalar için kapasite kullanımının yüksekliği, yatırım iştahının da yüksek seviyelerde kalmasına katkıda bulunmaktadır.

İktisadi faaliyette dış talep kaynaklı ivme kaybına rağmen öngörülü şekilde aldığımız tedbirlerin de etkisiyle, işgücü piyasası sağlıklı gelişimini sürdürmektedir. Kasım ayında mevsimsel etkilerden arındırılmış olarak, işgücü 35,2 milyon kişiye ulaşırken, işsizlik oranı yüzde 10,2 seviyesinde gerçekleşmiştir.

Kasım ayı itibarıyla istihdam bir önceki Rapor dönemine göre yaklaşık 500 bin, 2022 yılının ilk 11 ayında ise 1,6 milyon kişi artarak 31,6 milyon kişi olmuştur. Aynı dönemde, işgücüne katılım oranı da yükselmiş ve yüzde 54,1’e ulaşarak, pandemi öncesi dönemde gözlenen tarihi yüksek seviyeleri aşmıştır. Sektörler itibarıyla incelendiğinde, 2022 yılının üçüncü çeyreğinde istihdam edilen kişi sayısı, pandemi dönemine kıyasla hizmetler sektöründe, yüzde 21,4 oranında büyümeyle, 3,1 milyon ve sanayi sektöründe yüzde 25 oranında büyümeyle 1,3 milyon olmak üzere toplamda 4,9 milyon kişi artmıştır. Türkiye, OECD ülkeleri arasında pandemi öncesinden bu yana istihdamını, hem kişi sayısı hem de büyüme oranı açısından, en fazla artıran ülkelerden biri olmuştur.

2022 yılında hizmet sektörü büyümesi ve istihdamını güçlü şekilde destekleyen turizm sektörü cari dengeye de güçlü bir katkı sağlamıştır. Yıl boyunca yukarı yönlü eğilim izleyen seyahat gelirleri, özellikle yaz aylarına doğru hızlanarak, pandemi öncesine göre yüzde 22 artışla kasım ayı itibarıyla 39,9 milyar dolara ulaşmıştır. Ziyaretçi başına harcama tutarlarında gözlenen artış ve turizm faaliyetlerinin yıl geneline yayılması turizm katma değerinin gelişimi için önemli bir eşiğin aşılmakta olduğuna işaret etmektedir.

2022 yılında büyümenin temel sürükleyicilerinden olan ihracatımız, yılın ilk yarısında savaş ve ikinci yarısında ise küresel iktisadi faaliyetteki yavaşlamaya ve euro-dolar paritesinin olumsuz etkisine rağmen sağlam ekonomik temeller üzerindeki güçlü seyrine devam etmiştir. 2021 yılında 225 milyar dolar seviyesine çıkan ihracatımız, 2022 yılının ilk 11 ayında 231 milyar doları aşarken, geçici verilere göre yıl genelinde 254,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Böylece, ihracatımız geçtiğimiz yıl gösterilen başarılı performansın ardından, bu yıl daha da büyük bir ivmeyle, tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmıştır.

2022 yılında, küresel enerji ve emtia fiyatlarındaki olağanüstü yükselişle birlikte enerji ithalatımızın milli gelir içerisindeki payı yüzde 3,8’den, tarihi rekor niteliğindeki, yüzde 11 düzeyine çıkmıştır. Yılın ikinci yarısında altın ithalatı da önemli oranda artmış ve altın dış ticareti 2022 yılı cari dengesine, kasım ayı itibarıyla 16,8 milyar dolar negatif katkı yapmıştır. Bu gelişmelerle 2022 yılında cari açığımız yükselmiştir. Öte yandan, son dönemde enerji fiyatları ve paritedeki gelişmelerin cari açığı olumlu yönde etkilemesi beklenmektedir.

Enerji ithalatı fiyatlarında 2021’e kıyasla, yüzde 100’ün üzerinde bir artış gerçekleşirken, ithalat miktarı doğal gaz kaynaklı olarak gerilemiştir. Dolayısıyla, enerji ithalatımızda 50 milyar dolara yaklaşan artışın tamamı uluslararası fiyatlardan kaynaklanmakta ve bu etki cari açığımızdan daha yüksek bir rakama işaret etmektedir. Başka bir deyişle, enerji fiyat gelişmeleri dışlandığında ekonomimiz 2022 yılında cari fazla vermiştir.

Bu doğrultuda, uluslararası fiyatlardaki çevrimsel etkiler dışlanarak hesaplanan yapısal cari fazlada, yıl genelinde artış gözlenmiştir. Bu durum, ihracatın cari fazla kapasitesine kalıcı katkı vermekte olduğuna işaret etmektedir. Yapısal cari denge kazanımlarının sürdürülebilirliği, sıkça vurguladığımız gibi, kalıcı fiyat istikrarı için kritik önem taşımaktadır.

İktisadi faaliyete ilişkin bu değerlendirmelerimizin ardından, konuşmamın bu bölümünde enflasyon görünümüne değinmek istiyorum.

2022 yılının ilk yarısında, jeopolitik gelişmelere bağlı olarak yükselen tüketici fiyatları enflasyonu, takip eden aylarda küresel arz şoklarının etkilerini büyük ölçüde yitirmesiyle yavaşlamış ve kasım-aralık döneminde belirgin olarak ivme kaybetmiştir. Yılın son çeyreğinde, yıllık enflasyon 19,2 puan azalarak aralık ayında yüzde 64,3’e gerilemiş ve Ekim ayı Enflasyon Raporu’nda öngördüğümüz patikada seyrederek, tahminimizin orta noktasının yaklaşık bir puan altında gerçekleşmiştir.

Enflasyondaki yavaşlama, çekirdek enflasyon göstergeleriyle de desteklenmektedir. B ve C endeksi enflasyon oranları da manşet enflasyonla uyumlu olarak son aylarda önemli ölçüde gerilemiştir.

Enflasyonun ana eğilimine yönelik göstergelerimiz enflasyondaki belirgin yavaşlamayı teyit etmektedir. Fiyatı artan kalemlerin fiyatı azalan kalemlere oranına ilişkin bilgi sunan yayılım endeksi, özellikle üçüncü çeyrekten itibaren enflasyonda gerçekleşen hız kaybını doğrulamaktadır. Aylık enflasyon oranları da öngörülerimizle uyumlu olarak kademeli bir şekilde tarihsel ortalamalarına yakınsamaktadır.

Enflasyondaki yavaşlama beklentilere de yansımıştır. 12 ve 24 ay sonrası enflasyon beklentileri eylül ayından bu yana gerileyerek sırasıyla 11,6 ve 7,2 puan azalmıştır.

2021 yılının son çeyreğinden itibaren yükselen ve jeopolitik gelişmelerle ivmelenen Türk lirası cinsinden ithalat birim değer endeksi, 2022 yılının son çeyreğinde gerilemiştir. Bu gelişmede uluslararası fiyatlarda süregelen normalleşme eğilimi ve politikalarımızın etkinliğiyle döviz kurlarının istikrar kazanması önemli rol oynamıştır.

Yıl boyunca toparlanma eğiliminde olan yurt içi tedarik süresi eylül ayından itibaren belirgin olarak iyileşmiştir. Özellikle ekim ayından itibaren tarihsel açıdan iyi olarak kabul edilebilecek bir düzeye ulaşmıştır.

Üretici fiyat artışları 2022 yılı boyunca kademeli olarak azalmıştır. Bu olumlu görünüm yıllık bazdaki artış oranlarına da yansımış ve ekim ayından itibaren üretici fiyatları yıllık artış oranı sert bir düşüş göstermiştir. Aralık ayında ise üretici fiyatları genel seviyesinde 37 aydan sonra ilk defa azalış gerçekleşmiştir. Buna ek olarak, 12 aylık üretici fiyatları enflasyonu beklentisi de Ocak ayında 14,2 puanlık düşüş kaydetmiştir.

Dış şokların etkilerini yitirdiği, maliyet şoklarının tamamen yansıtıldığı, döviz kurlarında tüm dünyada oynaklık artarken öngörülebilirliğin arttığı, şirketlerimizin finansman maliyeti açısından da desteklendiği bir ortamda yüksek fiyat artışlarının devamı için bir zemin kalmamıştır. Önümüzdeki dönemde, enflasyondaki düşüş ile birlikte fiyatlama davranışlarının da ekonomik temellerle uyumlu hale geldiğini göreceğiz. 2023 yılında enflasyonun tahminlerimizle uyumlu seviyelerde gerçekleşmesi için tüm politikalarımızı kararlılıkla uygulayacağız.

Para Politikası

Enflasyona ilişkin değerlendirmelerimizin ardından para politikası uygulamalarımızdan ve yansımalarından bahsedeceğim.

Geçtiğimiz aylarda, küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin arttığı ve jeopolitik risklerin sürekli tırmandığı bir dönemde sanayi üretiminde yakaladığımız ivmenin ve istihdamdaki artışın sürdürülmesi için finansal koşulların destekleyici olması gerektiğini değerlendirdik. Politika çerçevemizde, özellikle finansman maliyeti kanalıyla, ticari kredi faizlerinin arz ve cari fazla kapasitesini güçlendirici rolü önemlidir. Bu nedenle, ağustos-kasım döneminde politika faizini toplamda 500 baz puan indirerek yüzde 9 seviyesine getirdik.

Parasal aktarımın güçlenmesi için bütüncül bir anlayışla uyguladığımız politikalarımız etkili olmaya devam etmektedir. TL ticari kredi faizleri temmuz ayından itibaren politika faizimizle uyumlu olarak 18,5 puan civarında gerilemiştir. Türk lirası cinsi menkul kıymet faizleri de haziran ayından bu yana tüm vadelerde politika faizine yakınsayarak yaklaşık 16 puan azalmıştır.

2022 yılında TL ticari kredi kullanımı güçlü bir gelişim göstermiş ve 2021 yılı kullanım tutarının yaklaşık 5,5 katı düzeyinde gerçekleşmiştir. Ayrıca, 2022 yılında ticari kredilerde, önceki yılların aksine, KOBİ’lerin ağırlığı artmış ve KOBİ’lere 2021 yılı tutarının 7 katına yakın miktarda kredi kullanımı sağlanmıştır.

Kalıcı cari fazla verebilmemiz için uluslararası fiyatlarda normalleşmenin sürmesi ve gerileyen dış talebe rağmen ihracat kapasitemizi geliştirmemiz gerekiyor. Ülkemiz, dış dengesini sürekli bir fazlayla sağladıktan sonra döviz piyasalarındaki arz-talep dengesi kalıcı bir istikrara kavuşacaktır. Bunu fiyat istikrarının sağlanması için bir ön koşul olarak görüyoruz.

Bu kritik dönüşüm sürecinde, bir taraftan finansman maliyeti kanalıyla, Bankamızın hedefli kredi politikalarıyla ve finansal sektörün tüm unsurlarıyla yatırım ortamını desteklemeye devam ediyoruz. Diğer taraftan da uygulamalarımız sağlanan kaynakların aşırı ithalat ve doğrudan döviz talebine dönüşmemesini hedeflemektedir.

Kalıcı fiyat istikrarı açısından kredilerin arz ve talep arasındaki dengeye katkı sunması gerekmektedir. Finansal koşullar destekleyici olmazsa üretim kapasitemizi kalıcı cari fazlaya ulaştırmamız, mevcut küresel koşullarda mümkün değildir. Öte yandan, kaynakların verimli dağılımı enflasyondaki düşüş sürecinin ve öngörülebilirliğin desteklenmesi açısından önemlidir. Dolayısıyla, hedefli ve selektif kredi anlayışını titizlikle takip etmemiz, uyguladığımız politikaların sürdürülebilirliği için elzemdir.

2022 yılında bankacılık sektörünün mevduat yapısındaki liralaşma alınan önlemlerle güçlenerek devam etmektedir. Türk lirası mevduat oranı yükselerek ocak ayındaki yüzde 35,6 seviyesinden, 2022 yıl sonu itibarıyla yüzde 55,1 seviyesine ulaşmıştır. Para Politikası ve Liralaşma Stratejisi metninde de belirttiğimiz gibi, 2023 yılı için mevduatta liralaşma hedefimiz yılın ilk yarısı için yüzde 60’tır.

Rezerv kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve güçlendirilmesine yönelik etkin politikalarımızla 2022 yılında önemli kazanımlar sağlanmıştır. Uluslararası rezervlerimiz 2021 yılı sonuna göre 17,7 milyar dolar artarak, 2022 yıl sonu itibarıyla 128,8 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Öte yandan, 2022 yılında merkez bankalarının uluslararası rezervleri, küresel ölçekte yüzde 6 oranında azalmış, aralarında gelişmiş ülkelerin de bulunduğu pek çok ülkede, yüzde 10’u geçen oranlarda rezerv kaybı yaşanmıştır. Uluslararası rezervlerimiz ise aynı dönemde yüzde 16 oranında artmıştır.

Orta Vadeli Tahminler

Para politikamızın yansımalarına ilişkin değerlendirmemizin ardından şimdi sizlerle orta vadeli tahminlerimizi paylaşacağım.

Orta vadeli tahminlerimizi üretirken, başlangıç noktası olarak şimdiye kadar özetlediğim iktisadi görünümü esas aldık. İthalat fiyatları, gıda fiyatları ve küresel büyüme gibi dışsal unsurlar için varsayımlarımızı gözden geçirdik.

Küresel ekonomiye yönelik açıklanan veriler son dönemde iyileşme gösterse de küresel büyüme tahminleri, bir önceki Rapor dönemine göre aşağı yönlü güncellenmiştir.

Küresel talebe ilişkin beklentilerle birlikte gerileyen emtia fiyatlarına karşın jeopolitik risklere bağlı olarak petrol fiyatlarını, 2023 yıl sonu için sınırlı bir miktar yukarı yönlü güncelledik. Bununla birlikte, ortalama petrol fiyatı varsayımlarımızda 2023 yılında bir önceki yıla göre düşüş öngörmeye devam ediyoruz.

İthalat fiyatlarında küresel talep görünümü ile uyumlu olarak 2023 yılı için aşağı yönlü beklentimiz devam etmektedir. 2024 yılında ise küresel iktisadi faaliyetle uyumlu olarak sınırlı bir oranda artış bekliyoruz.

Gıda fiyatlarının, 2023 yılında, önceki tahminimizle uyumlu olarak yüzde 22, 2024 yılında ise yüzde 11,5 oranında artacağını varsaydık.

Ayrıca, tahminler üretilirken, makroekonomik politikaların orta vadeli bir perspektifle, enflasyonu düşürmeye odaklı ve liralaşma adımları kapsamında koordineli bir şekilde belirlendiği bir görünümü esas aldık.

Şimdi, sizlerle, anlattığım bu çerçeve dâhilinde ürettiğimiz enflasyon tahminlerimizi paylaşacağım. Enflasyon tahmin aralığımızın orta noktaları, önceki Rapor’da açıkladığımız tahminlerimizle uyumlu olarak 2023 yılı sonunda yüzde 22,3; 2024 yılı sonunda, yüzde 8,8 seviyelerine tekabül etmektedir.

Gerek enflasyon gerekse tahminlerimize ilişkin varsayımlarımız bir önceki Rapor’da sunulan öngörülerimizle uyumlu olarak gerçekleşmiştir. Enflasyon, bir önceki tahmin orta noktasının yaklaşık bir puan altında gerçekleşirken, dışsal değişkenlere yönelik tahminlerimizde de çok önemli bir farklılaşma olmamıştır. Dolayısıyla, tahminlerimizde herhangi bir değişikliğe gitmeyerek 2023 yıl sonu tahminimizi yüzde 22,3; 2024 yıl sonu tahminimizi de yüzde 8,8’de sabit tuttuk.

2023 Yılı Para Politikası ve Liralaşma Stratejisi metninde ifade ettiğimiz gibi, enflasyon tahminlerimizi bir ara hedef olarak değerlendiriyoruz. Liralaşma Stratejimizin tüm araçlarını tahminlerimizle uyumlu bir enflasyon patikasını desteklemek için kullanmaya devam edeceğiz. Fiyatlama davranışlarında ve enflasyon beklentilerinde gözlenen iyileşmenin, politikalarımız çerçevesinde aldığımız kararların belirginleşen katkısıyla birlikte, önceki enflasyon tahminlerimizle uyumlu olarak önümüzdeki dönemde de devam edeceğini öngörüyoruz.

Enflasyonun ana eğilimi ile beklentilerde gözlenen ve devam edeceği öngörülen iyileşmenin 2023 yılı tahminleri üzerinde 1,4 puan aşağı yönlü etkisi oldu.

Türk lirası cinsinden ithalat fiyatları ve birim iş gücü maliyetleri varsayımlarındaki güncellemeler, 2023 yılı enflasyon tahminlerini sırasıyla 0,1 puan ve 1,5 puan yükseltti.

Yönetilen-yönlendirilen fiyatlardaki doğalgaz ve elektrik fiyatları kaynaklı güncellemeler, 2023 yıl sonu enflasyon tahminini 0,2 puan kadar aşağı çekti.

Konuşmamın sonuna gelirken, sizlere para politikası uygulamalarımız çerçevesinde 2023 yılına ilişkin genel değerlendirmemizi sunmak istiyorum.

Ülkemiz sürdürülebilir büyümenin devamı için yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı bir gelişimi öngören Türkiye Ekonomi Modelini uygulamaktadır. 2022 yılı içerisinde tüm politika araçlarımızı gözden geçirerek ülkemizin ihtiyaç ve koşullarına en uygun para politikası çerçevesini, kademeli olarak oluşturduk. Bu doğrultuda geliştirdiğimiz, Liralaşma Stratejisi kapsamında, politika faizimizle birlikte, likidite, teminat, zorunlu karşılık ve uluslararası rezervlerin yönetimine ilişkin araçlarımızı, bütüncül bir anlayışla en etkin şekilde kullandık.

Enflasyonu düşürmek ve fiyat istikrarını kalıcı olarak tesis etmek amacıyla, üretimi ve yatırımları destekleyici, cari fazla kapasitemizi artırıcı politikalar uygulamaktayız. Buna ek olarak, para politikası uygulamalarımızı liralaşma odaklı bir şekilde tasarlayarak, fiyat istikrarını bozan ve ekonomiyi dışsal şoklara açık hale getiren yapısal unsurlarla da mücadele ediyoruz. Kalıcı fiyat istikrarını hedefleyen Liralaşma Stratejimizin başarıya ulaşması için, güçlü ve kararlı adımlar atıyoruz.

Uygulamakta olduğumuz para politikamızın önemli bir ayağını oluşturan hedefli kredi anlayışı, finansman maliyetlerinin kalıcı olarak azaltılması ve kredilerin ekonominin üretim potansiyelini en verimli yönde artıracak şekilde kullanılmasını esas almaktadır. Bu kapsamda, TL kredilerde, firma ve özellikle KOBİ’ler lehine giderek artan bir kredi hacmi oluşmasını sağladık.

Liralaşma Stratejimiz çerçevesinde hanehalkı, firma ve bankacılık kesiminin varlık ve yükümlülüklerinde Türk lirası cinsinden kalemlerin payının kademeli bir şekilde artırılmasını ve finansal sistemin Türk lirası ağırlıklı bir yapıya kavuşmasını destekliyoruz. Uyguladığımız politikaların etkinliği sayesinde kısa sürede önemli bir eşiği aşarak TL varlıklara ve Türk lirasına olan talebi artırdık.

Küresel gündemde önemli bir yer tutan iklim değişikliği konularını da ekonomi ve finansal sisteme olan yansımalarından dolayı yakından takip ediyoruz. Merkez Bankası olarak, ülkemizin “2053 Net Sıfır Emisyon” hedefi ve “Yeşil Kalkınma” vizyonuna kendi görev ve sorumluluklarımız çerçevesinde katkıda bulunmak amacıyla iklim değişikliğine yönelik ulusal ve uluslararası çalışmalara aktif olarak katılım sağlıyoruz.

Önümüzdeki dönemde de iklim değişikliğinin ekonomi ve finansal sisteme etkilerinin takibine ve bu konuda ulusal ve uluslararası paydaşlarla işbirliğine devam edeceğiz.

Geleceğin merkez bankacılığı ve ödeme sistemlerine yönelik olarak da önemli teknolojik yatırımlar yaptık. Bu çerçevede, yenilikçi adımlar atarak, Bankamız öncülüğünde ilgili kurumlarla gerçekleştirdiğimiz mutabakatla Dijital Türk Lirası İşbirliği Platformu’nu oluşturduk. Birinci faz pilot uygulama çalışmaları kapsamında tesis ettiğimiz Dijital Türk Lirası Ağı’nda ilk ödemelerimizi başarı ile gerçekleştirdik.

Ayrıca, Liralaşma Stratejimizde dijital ekonomi yol haritasının önemli bir bileşeni olan, ödemeler alanı açık bankacılık hizmetlerini kullanıma açarak, bankalarımızın GEÇİT altyapısı üzerinden hizmet vermelerine olanak tanıdık.

Fonların Anlık ve Sürekli Transferi uygulamamız FAST için önemli bir katman servis olan ve yasadışı kullanımların tespitini çok hızlı, bilgi ve belge aktarımı sağlayarak kolaylaştıran SİPER servisini geliştirerek hizmete sunduk.

Ödeme sistemleri ve finansal teknolojiler alanındaki yenilikçi girişimlerimizi ileriye taşıyacağız ve Dijital Türk Lirası İşbirliği Platformu’nu büyüterek, geniş katılımlı pilot testleri gerçekleştireceğimiz ileri safhalara geçeceğiz.

Liralaşma Stratejimizi inşa ettiğimiz ve para politikası uygulamalarımızın olumlu sonuçlarını almaya başladığımız 2022 yılını geride bıraktık. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını gururla kutlayacağımız 2023 yılında, temel amacımız olan fiyat istikrarını sağlama ve sürdürmeye yönelik olarak, sahip olduğumuz tüm araçları en etkin şekilde kullanmaya devam edeceğiz. Kalıcı fiyat istikrarını destekleyici bir unsur olarak finansal istikrarı gözetmeyi sürdüreceğiz. Bütünleşik politika çerçevemizin temelini oluşturan Liralaşma Stratejimizi daha da güçlendirerek kararlılıkla uygulayacağız.

Önümüzdeki dönemde, büyümenin sürdürülebilir bileşenleri olan yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı desteklemek amacıyla hedefli kredi uygulamalarımızı geliştirmeye devam edeceğiz. Bu kapsamda, kredi gelişmelerinin finansal istikrarı gözeten bir yapıda, dengeli ve istikrarlı olmasını sağlarken, kredilerin büyüme hızı ve kompozisyonunun fiyat istikrarını destekleyici yönde ve öngörülen enflasyon patikasıyla uyumlu olmasını temin edeceğiz. Likidite ve teminat politikalarımızı da bu hedeflerimiz doğrultusunda kararlılıkla kullanacağız.

Liralaşma Stratejimiz çerçevesinde uygulayacağımız politikaları, bankacılık sisteminde Türk lirasının ağırlığının kalıcı olarak artırılması amacıyla güçlendirmeye devam edeceğiz. Liralaşma odaklı olarak fonlamanın kompozisyonunu para takasının ağırlığının azalacağı bir çerçevede geliştireceğiz.

Rezerv yönetiminde oluşturduğumuz kaynak çeşitliliğini devam ettirerek, uluslararası rezervlerimizdeki artışı sürdüreceğiz ve Türk lirasının istikrarını destekleyeceğiz.

Kalıcı fiyat istikrarı için cari fazla verdiğimiz ve liralaşmayı sağladığımız bir dengeyi tesis etmemiz gerekiyor. Bunu, ancak, yatırım, istihdam, üretim ve ihracat ile gerçekleştirebiliriz. Finansal koşulların bu amaçlar için yeterince destekleyici olmasını önemli görüyoruz. Hedefli kredi ve likidite adımlarımız, liralaşma adımlarımız, çeşitlendirilmiş rezerv kaynağı yönetimi uygulamalarımız, ifade ettiğim bu hedefe giden yolda sürdürülebilirliği sağlıyor.

Tekrar vurgulamak isterim ki, küresel enerji fiyatlarının gerilediği, maliyet şoklarının tamamen yansıtıldığı, döviz kurlarında öngörülebilirliğin arttığı, şirketlerimizin karlılık performanslarının geliştiği ve finansman koşulları açısından da desteklendiği bir ortamda, yüksek fiyat artışlarının devamı için bir zemin kalmamıştır. Tüm ekonomi politikalarının ve paydaşlarımızın koordinasyonuyla enflasyondaki düşüşün, öngörülerimizle uyumlu şekilde devamını sağlayacağız.

Sürekli geliştirerek güçlü bir politika çerçevesi haline getirdiğimiz Liralaşma Stratejimizin uygulanması konusunda kararlıyız. Enflasyonun, tahminlerimiz doğrultusunda, 2023 yılı sonunda yüzde 20 seviyelerine ve 2024 yılı sonunda ise yüzde 10’un altına inmesiyle fiyat istikrarını kalıcı olarak tesis etme hedefimizi gerçekleştireceğiz.”

Paylaşın

Merkez Bankası’nın Yıl Sonu Enflasyon Ve Dolar Kuru Beklentisi Belli Oldu!

Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 32,46 olurken, döviz kuru beklentisi 23,12 lira oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 22,77 lira iken, bu anket döneminde 23,43 lira olarak gerçekleşti.

Haber Merkezi / Merkez Bankası’nın yıl sonu büyüme beklentisi bir önceki dönemde olduğu gibi bu dönemde de yüzde 4,1 olarak gerçekleşti. 2024 yılı büyüme beklentisi ise yüzde 4,3 olarak gerçekleşti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2023 yılı Ocak ayı piyasa katılımcıları anketini açıkladı.

Ocak ayı piyasa katılımcıları anketi, reel sektör ve finansal sektör temsilcileri ile profesyonellerden oluşan 41 katılımcı tarafından yanıtlanmış ve sonuçlar katılımcıların yanıtları toplulaştırılarak değerlendirildi.

Yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 32,46

Buna göre, katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bu anket döneminde yüzde 32,46 oldu. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 34,92 iken, bu anket döneminde yüzde 30,44 oldu. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 20,56 ve yüzde 17,18 olarak gerçekleşti.

12 ay sonra enflasyon beklentisi

2023 yılı Ocak ayı anket döneminde, katılımcıların 12 ay sonrasına ilişkin ihtimal tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 40,74 ihtimalle yüzde 20,00 – 29,99 aralığında, yüzde 30,72 ihtimalle yüzde 30,00 – 39,99 aralığında, yüzde 17,33 ihtimalle ise yüzde 40,00 – 40,99 aralığında artış göstereceği öngörüldü.

Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre ise, katılımcıların yüzde 40,54’ünün beklentilerinin yüzde 20,00 – 29,99 aralığında, yüzde 29,73’ünün beklentilerinin yüzde 30,00 – 39,99 aralığında, yüzde 16,22’sinin beklentilerinin yüzde 40,00 – 49,99 aralığında olduğu gözlendi.

24 ay sonra enflasyon beklentisi

2023 yılı Ocak ayı anket döneminde, katılımcıların 24 ay sonrasına ilişkin ihtimal tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE’nin ortalama olarak yüzde 22,26 ihtimalle yüzde 10,00 – 14,99 aralığında, yüzde 55,50 ihtimalle yüzde 15,00 – 19,99 aralığında, yüzde 13,12 ihtimalle ise yüzde 20,00 – 24,99 aralığında artış göstereceği öngörüldü.

Aynı anket döneminde nokta tahminler esas alınarak yapılan değerlendirmeye göre,24 ay sonrası TÜFE enflasyonu beklentileri değerlendirildiğinde, katılımcıların yüzde 18,75‘inin beklentilerinin yüzde 10,00 – 14,99 aralığında, yüzde 46,88‘inin beklentilerinin yüzde 15,00 – 19,99 aralığında, yüzde 21,88’inin beklentilerinin yüzde 20,00 – 24,99 aralığında olduğu gözlendi.

Dolar kuru beklentisi

Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bu anket döneminde 23,12 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 22,77 TL iken, bu anket döneminde 23,43 TL olarak gerçekleşti.

Faiz beklentileri

Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 9,18 iken, bu anket döneminde yüzde 9,08 oldu. TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de yüzde 9,00 olarak gerçekleşti.

Büyüme beklentileri

Katılımcıların GSYH 2023 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde olduğu gibi bu anket döneminde de yüzde 4,1 olarak gerçekleşti. GSYH 2024 yılı büyüme beklentisi ise bu anket döneminde yüzde 4,3 olarak gerçekleşti.

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Enflasyon Yüzde 64,27

TÜİK’e göre, 2022 yıl sonu enflasyonu yüzde 64,27 oldu. Aralık ayında aylık enflasyon ise yüzde yüzde 1,18 olarak gerçekleşti. Bu rakam son 9 ayın en düşük seviyesi olarak kayıtlara geçti. ENAG’a göre ise 12 aylık enflasyon yüzde 137,55.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Aralık 2022 verilerini açıkladı.

Buna göre, TÜFE aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 1,18, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 64,27, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 64,27 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 72,31 olarak gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 25,87 ile giyim ve ayakkabı oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 79,83 ile konut oldu.

Ana harcama grupları itibarıyla aralık ayında bir önceki aya göre en az artış gösteren ana grup yüzde -4,14 ile ulaştırma oldu. Buna karşılık, aralık ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 5,91 ile sağlık oldu.

Aralık ayında, endekste kapsanan 144 temel başlıktan 24 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 9 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 111 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti.

İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE’deki değişim, aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 1,94, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 57,68, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 57,68 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 62,93 olarak gerçekleşti.

Enflasyon yüzde 66.8 bekleniyordu

Reuters’ın yaptığı ankete göre enflasyonun yüzde 66,8 olarak gelmesi bekleniyordu. Bloomberg HT’nin haberine göre veriler enflasyon oranlarında baz etkisiyle düşüş olduğunu ortaya koydu.

Bloomberg HT Araştırma Birimi’nin yaptığı ankette yıllık enflasyon beklentisi yüzde 67, aylık enflasyon beklentisi ise yüzde 2,8 olarak kaydedilmişti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) son enflasyon raporunda yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 65,2 olmuştu.

Memur ve emeklinin alacağı zam belli oldu

TÜİK’in açıkladığı Aralık ayı enflasyon verileri ile birlikte memur maaşlarına ve emekli aylıklarına yapılacak enflasyon farkı zammı belli oldu.

SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıklarına Ocak ayında yüzde 15,4 oranında enflasyon farkı verilecek.

Memur maaşları ve Emekli Sandığı’ndan emeklilerin aylıkları ise yüzde 16,5 oranında artacak.

Ocak ayından itibaren geçerli olmak üzere memur ve emeklilerin maaşlarına enflasyon farkı ve toplu sözleşmeden alacakları zammın yanı sıra refah payı adı altında ilave bir destek sağlanması da bekleniyor.

ENAG: Enflasyon yüzde 137,5

Akademisyenlerin ve ekonomistlerin bağımsız biçimde oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), verilerine göre, aylık enflasyonun yüzde 5,18; yıllık enflasyonun ise yüzde 137,55 olarak hesaplandı.

ENAG’ın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “ENAGrup Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) Aralık ayında %5.18 arttı. E-TÜFE’nin 2022 yılındaki artışı %137.55 olarak gerçekleşti. Son 6 aylık enflasyon oranı ise %38.57 oldu” denildi.

ENAG’ın aktardığı verilere göre, bir önceki ay Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) aylık bazda yüzde 4,24, yıllık bazda ise yüzde 170 olarak açıklanmıştı. Yıllık enflasyon ekim ayında ise yüzde 185 seviyesinde gerçekleşmişti.

Paylaşın

ENAG Açıkladı: Enflasyon Yüzde 137,5

ENAG’a göre, aralık ayında aylık enflasyon yüzde 5,18, yıllık enflasyonu ise yüzde 137,55 oldu. ENAG, bir önceki ay aylık bazda enflasyonu yüzde 4,24, yıllık bazda ise yüzde 170 olarak açıklanmıştı. Yıllık enflasyon ekim ayında ise yüzde 185 seviyesinde gerçekleşmişti.

Haber Merkezi / Akademisyenlerin ve ekonomistlerin bağımsız biçimde oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), aralık ayına ilişkin enflasyon verilerini açıkladı.

ENAG verilerine göre, aylık enflasyonun yüzde 5,18; yıllık enflasyonun ise yüzde 137,55 olarak hesaplandı.

ENAG’ın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “ENAGrup Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) Aralık ayında %5.18 arttı. E-TÜFE’nin 2022 yılındaki artışı %137.55 olarak gerçekleşti. Son 6 aylık enflasyon oranı ise %38.57 oldu” denildi.

ENAG’ın aktardığı verilere göre, bir önceki ay Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) aylık bazda yüzde 4,24, yıllık bazda ise yüzde 170 olarak açıklanmıştı. Yıllık enflasyon ekim ayında ise yüzde 185 seviyesinde gerçekleşmişti.

Enflasyon yüzde 66.8 bekleniyordu

Reuters’ın yaptığı ankete göre enflasyonun yüzde 66,8 olarak gelmesi bekleniyordu. Bloomberg HT’nin haberine göre veriler enflasyon oranlarında baz etkisiyle düşüş olduğunu ortaya koydu.

Bloomberg HT Araştırma Birimi’nin yaptığı ankette yıllık enflasyon beklentisi yüzde 67, aylık enflasyon beklentisi ise yüzde 2,8 olarak kaydedilmişti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) son enflasyon raporunda yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 65,2 olmuştu.

TÜİK: Enflasyon yüzde 64,27

TÜİK’e göre, 2022 yıl sonu enflasyonu yüzde 64,27 oldu. Aralık ayında aylık enflasyon ise yüzde yüzde 1,18 olarak gerçekleşti. Bu rakam son 9 ayın en düşük seviyesi olarak kayıtlara geçti.

Memur ve emeklinin alacağı zam belli oldu

TÜİK’in açıkladığı Aralık ayı enflasyon verileri ile birlikte memur maaşlarına ve emekli aylıklarına yapılacak enflasyon farkı zammı belli oldu.

SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıklarına Ocak ayında yüzde 15,4 oranında enflasyon farkı verilecek.

Memur maaşları ve Emekli Sandığı’ndan emeklilerin aylıkları ise yüzde 16,5 oranında artacak.

Ocak ayından itibaren geçerli olmak üzere memur ve emeklilerin maaşlarına enflasyon farkı ve toplu sözleşmeden alacakları zammın yanı sıra refah payı adı altında ilave bir destek sağlanması da bekleniyor.

Paylaşın