Çalışma ekonomisi uzmanı Özgür Müftüoğlu, iktidarın gündeminde yeni emeklilik sistemine ilişkin çalışmalar var. Orta Vadeli Program’a göre Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) fon türleri yeniden tasarlanacak, “Otomatik Katılım Sistemi’nin işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) kurulacak. TES’in yılın son çeyreğinde devreye girmesi bekleniyor.
Özgür Müftüoğlu TES’in mevcut emeklilik sistemini ve bir hak olan yaşlılık sigortasını işlevsiz hale getireceği görüşünde.
Söz konusu uygulamayla çalışanlara “emeklilik sisteminden umudunuzu kesin” dendiğini ifade eden Müftüoğlu, “Emekliliği tamamen piyasaya devretmeye çabalayan bir süreç var. Bu süreç daha da derinleşecek. Çünkü muhalefetin de buna karşı ürettiği bir alternatif yok. Bu da iktidarın elini güçlendiriyor. Dolayısıyla bir taraftan yoksulluğun derinleştiği bir taraftan da yaşlılık sigortası hakkının yavaş yavaş tasfiye edildiği bir süreci önümüzdeki dönem göreceğiz” diyor.
Emeklilerin durumu 31 Mart yerel seçim sonuçlarının en önemli belirleyicilerinden biri oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ocak ayında “Bu yılı emekli yılı ilan ediyoruz” diyerek açıkladığı emekli aylıklarına ilişkin zam oranı emeklinin “en az asgari ücret” talebinin oldukça altında kaldı.
Emeklilere seçim öncesi verilen müjde de bayram ikramiyesinin 2 bin liradan 3 bin liraya çıkarılmasıyla sınırlı kalırken buna banka promosyon ödemelerinin 8 ila 12 bin lira arasına yükseltilmesi de eklendi. Promosyon ödemeleri zaten rutin olarak gerçekleşirken emekli en az bir maaş kadar ikramiye talep ediyordu.
Erdoğan’ın seçim öncesi Aksaray’da düzenlediği mitingde emeklilerin taleplerine ilişkin “yüksek enflasyon ortamında ne verirsek verelim dipsiz kuyu misali kaybolup gidiyor” sözleri ise oldukça tepki çekti.
Emekliler hem seçim öncesi hem de seçim sonrası hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısının oy tercihlerinde etkili olduğuna işaret ederken en az asgari ücret kadar emekli aylığı taleplerini yineledi. Seslerini yetkililere duyuramadıklarını, yerel seçim sonuçlarının iktidara bir uyarı niteliğinde olduğunu vurgulayan emekliler hayat şartlarının düzeltilmesini talep ediyor. Peki bundan sonra ne olacak?
“Açlık sınırının altında”
Türkiye’de 15,8 milyon emekli bulunuyor. Sene başında en düşük emekli maaşı 10 bin liraya tamamlandı. Ancak kök maaşlar değişmedi. Kök maaşı 10 bin liranın altında olanlar bir sonraki zammı 10 bin liranın üzerinden değil kök maaşları üzerinden alacak. Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre emeklilerin yarıdan fazlasının kök maaşı 10 bin liranın altında bulunuyor.
Buna göre devlete yıllarca prim ve vergi ödeyip emekli olan milyonlarca vatandaş şu anda açlık sınırının altında bir yaşam sürüyor. Türk-İş’in Açlık ve Yoksulluk araştırması Mart ayı itibarıyla açlık sınırının 16 bin 792 TL’ye yükseldiğini gösterirken asgari ücret 17 bin 2 TL ile açlık sınırının çok az üzerinde bulunuyor.
Emeklilerle Dayanışma Sendikası Başkanı Mahinur Şahbaz, Türkiye’de genellikle emeklilerin, ücretlilerin, üreticilerin ya da kısaca halkın sadece seçim dönemlerinde hatırlandığını ve bir vatandaş ya da bir seçmen olarak görüldüğünü vurgulayarak “Ancak bu seçimlerde bu bile terk edildi. Bugün bundan bile vazgeçildi” diyor.
Emeklilerin ekonomik güvenceden yoksun olduğunu ve artık yaşam hakkını tehdit eder bir durumla karşı karşıya olduğunu söyleyen Şahbaz, “Emeklilerin şimdiye kadar yatırdığı ve devletin güvencesinde olması gereken primler nerede” diye soruyor.
Emeklilerin sorunlarının çözümünü isteyen siyasi çevrelerin bile bundan bahsetmediğini, emeklilerin bu konuda çok kırgın ve öfkeli olduğunu dile getiren Şahbaz’a göre sorunun hak hukuk temelinde çözülmesi mümkün.
Yapılan yanlışların telafi edilmesi gerektiğini, çünkü bu meselenin sadece emeklilerin değil toplumun meselesi olduğunu belirten Şahbaz, AKP iktidarı süresince haklarının yok edildiği sosyal güvenlik reformlarının yeniden gözden geçirilebileceği görüşünde:
“Siz bu yaşamın organizasyonunu yapan bir mekanizmasınız devlet olarak. Bunu yapacaksınız. Çalışma yaşamını buna göre organize edeceksiniz, insanların çalıştıktan sonraki yaşlılık dönemini buna göre organize edeceksiniz.”
“Eğer reform adı altında bu adımlar atılmamış olsaydı bugün en düşük emekli aylığı 30 bin lira olacaktı” diyen Şahbaz, “Türkiye’de para yok deniyor. Hayır. Bu ülke yoksul değil. Çok üzgünüm, bunu söylerken acı duyuyorum. Her gün soyulan bir ülkeye yoksul demek soyanları inkar etmek demektir” ifadelerini kullanıyor.
DW Türkçe’den Pelin Ünker‘e konuşan Birleşik Emekliler Sendikası Başkanı Mahmut Şengül, emeklilerin seçim öncesinde iktidardan bir beklenti içinde olduğunu anlatıyor.
Bu beklentinin de bir “bayram harçlığı” değil emekli aylıklarında geçimlerini sağlayacak bir artış olduğunu söyleyen Şengül, “İktidar da bütçede kaynak yok diyerek, hatta daha ötesine de giderek dipsiz kuyu, ne versek fayda etmiyor diyerek emeklilerin beklentisine olumsuz bir dönüş yaptı” diyor.
Bayram ikramiyesindeki bin TL’lik artışın emeklilerin yarasına merhem olmadığını, iktidarın seçim öncesinde ayrıca devletin kasasından ödeniyormuş gibi banka promosyonlarını emeklilere müjde olarak sunduğunu ifade eden Şengül, “Emekliler seçimlere bu doğrultuda girdi ve 22 yıldan sonra ilk defa ‘Bize verdiğiniz boş vaatlere karnımız doydu’ dediler. Sandıkta da bunun cevabını çok net bir şekilde verdiler” diye konuşuyor.
Seçimde sandığa gitmeyen kitlenin ağırlıklı olarak emeklilerden oluştuğunu, bununla beraber sandığa gidip oy tercihini değiştirmek zorunda olan ciddi bir emekli kitlesinin olduğunu dile getiren Şengül, seçim öncesi seslerini duymayan iktidarın seçim sonrasında mevcut politikasına devam ettiği görüşünde.
“Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in açıklamalarıyla aynı noktada olduklarını görüyoruz”diyen Şengül, ekliyor:
“Kaynak olmadığını, emeklilere herhangi bir iyileşme yapılamayacağını, bütçenin bunu kaldıramayacağını söylüyorlar. Oysa ki bazı holdinglere, şirketlere getirilen aflar bile emekliye yansıtılmış olsaydı bugün emekli bir nebze daha olsun rahat nefes alacaktı.”
“Ya istifa edin ya da erken seçim olsun”
Şengül, bayram ikramiyelerinin de emeklinin hiçbir ihtiyacını karşılayamayacak düzeyde olduğunu ifade ediyor. “Geldiğimiz noktada artık emekliler şunu söylüyor, madem ki yönetemiyorsunuz, ya istifa edin ya da erken seçim olsun. Yönetememenin faturasını biz 16 milyon emekli ödemek istemiyoruz, diyorlar. Ağırlıklı kesimin düşüncesi bu” diyen Şengül, ekliyor:
“Bu saatten sonra bizlerin de Birleşik Emekliler Sendikası olarak özellikle yapacağımız çalışmalar bu doğrultuda olacaktır. Biz biliyoruz ki mağduriyetimizin altında yatan etken bugünkü siyasal iktidarın yönetememesinin getirdiği sonuçlardan kaynaklı. Emekliler mağdur. O nedenle artık yönetemiyorsanız bırakın, bunun faturasını biz emekliler ödemek istemiyoruz, diyoruz.”
Çalışma ekonomisi uzmanı Özgür Müftüoğlu, seçim sonuçlarının 10 ay öncesine göre değişmiş olmasının en önemli nedeninin ekonomi olduğu görüşünde.
Mehmet Şimşek’in ekonomi programının yükün toplumun geniş kesimlerinde yaygınlaşacağını daha da netleştirdiğini vurgulayan Müftüoğlu, Orta Vadeli Program’ın da Kalkınma Planı’nın da bunu net gösterdiğini, emeklilerin ise EYT düzenlemesiyle de birlikte yüksek bir sayıya ulaştığını ve seçim sonuçlarında oldukça belirleyici olduğunu belirtiyor.
“Seçim sonrasında emekliyi neyin beklediğini emekliler aslında farkındalar. Seçimde de bunu büyük ölçüde gösterdiler” diyen Müftüoğlu, ancak bunun yerel bir seçim olduğunu ve bu anlamda ekonomik programda bir değişiklik beklenmediğini anlatıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim sonrasında yaptığı açıklamada da Orta Vadeli Program’ı uygulayacakları mesajını verdiğini hatırlatan Müftüoğlu, “Sermaye çevrelerine, uluslararası kurumlara dayanan bir iktidar var. Dolayısıyla Erdoğan mesajını topluma değil gerekli kurumlara verdi” diyor.
Orta Vadeli Program’ın zaten kemer sıkma ve kamudan emekliye daha az kaynak ayırma anlamına geldiğini vurgulayan Müftüoğlu, dolayısıyla önümüzdeki süreçte emekliye bir müjde verileceğini düşünmüyor.
Haziranda emekli aylıklarında bir miktar artış olsa da yüksek enflasyon nedeniyle yoksulluk sınırının çok çok altında olan rakamlarda anlamlı bir artış olmayacağını ifade eden Müftüoğlu, “Bu tablo önümüzdeki süreçte de değişmeyecek. Emekli yoksulluğu derinleşecek” diyor.
Öte yandan iktidarın gündeminde yeni emeklilik sistemine ilişkin çalışmalar da var. Orta Vadeli Program’a göre Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) fon türleri yeniden tasarlanacak, “Otomatik Katılım Sistemi’nin işverenlerin de katkısı ile ikinci basamak emeklilik sistemine dönüşeceği Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) kurulacak. TES’in yılın son çeyreğinde devreye girmesi bekleniyor.
Özgür Müftüoğlu TES’in mevcut emeklilik sistemini ve bir hak olan yaşlılık sigortasını işlevsiz hale getireceği görüşünde.
Söz konusu uygulamayla çalışanlara “emeklilik sisteminden umudunuzu kesin” dendiğini ifade eden Müftüoğlu, “Emekliliği tamamen piyasaya devretmeye çabalayan bir süreç var. Bu süreç daha da derinleşecek. Çünkü muhalefetin de buna karşı ürettiği bir alternatif yok. Bu da iktidarın elini güçlendiriyor. Dolayısıyla bir taraftan yoksulluğun derinleştiği bir taraftan da yaşlılık sigortası hakkının yavaş yavaş tasfiye edildiği bir süreci önümüzdeki dönem göreceğiz” diyor.