İBB Başkanı İmamoğlu: Kılıçdaroğlu Adaydır

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarına yanıt veren İBB Başkanı İmamoğlu, “Tek başına bir oyun izlemeye alıştığınız için takım oyunundan uzaklaştınız. Hiç anlamıyorsunuz. Ben takım oyuncusuyum diyorum, beni daha evden sahaya giderken yolda sakatlamaya çalışıyorlar diyorum. Her CHP’linin ailesinin lideri olan Genel Başkanı olan Sayın Kılıçdaroğlu adayıdır” dedi.

Haber Merkezi / Ekrem İmamoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanı, bizim büyük muhalefet cephesinden insan eksiltmeye çalışmasın. Elindeki devlet gücünü kullanarak insanları sindirme kavramından uzaklaşsınlar. Bu işin yanlış olduğunu, istinaftan dönmesinin şart olduğunu çıkıp açıklamasını bekliyorum. Bunu yaparsa kendisine yakışanı yapmış olur. Bıraksın bizim baba-oğul ilişkimizi. Kıskandığının farkındayım, devam etsin. Biz daha çok sarılacağız birbirimize” ifadelerini kullandı.

Demirtaş’ın muhalefete çağrısını da değerlendiren İmamoğlu, “Kendilerine (Selahattin Demirtaş’a) geçmiş olsun diyorum. İnşallah bu süreç onu da çoluğuna çocuğuna, ailesine kavuşturacak. Hukuksuz yargılanıp içeride yatan benim kardeşim Tayfun’u da Can’ı da evlerine ailelerine kavuşturacak. Bu seçim mücadelesi kişisel mücadele alanı değil. Bu seçimi milletimiz için, 85 milyon için kazanacağız. Bana o hukuksuz kararı veren hakimin, savcının çocuklarının mağdur olmamaları için kazanacağız. Çok güzel söylemiş Sayın Demirtaş. Diline sağlık” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, AK Parti grup toplantısında kendisine yönelik konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarına yanıt verdi. İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Sayın Kılıçdaroğlu bizim ailemizin lideri. Ona bir laf edildiyse bizim de cevap verme hakkımız vardır. Kendi ailesi içinde birliği ve bütünlüğü kaybetmiş ki o alanda bile bizi kıskanıyor. Kıskançlığı o kadar büyümüş ki Sayın Cumhurbaşkanı’nın, gözü hiçbir şey görmüyor diyebilirim. Biz çok sıkı bağlara sahibiz. Hem CHP Ailesi olarak, Genel Başkan’ın aramızdaki ilişkiyi baba-oğul ilişkisi olarak tariflemesi muhteşem bir duygu.

Bunu bir tek babam kıskanır diye düşündüm. Am kıskanmaz, babam da gurur duyar. Fakar görüyorum ki kıskançlık duygusu Sayın Cumhurbaşkanımda yüksek. Buradan çağrıda bulunmak istiyorum; İstanbul’u devraldık kıskançlığınız tavan yaptı. Her hamlemizde kıskançlığınız büyüyor. Saldırılarınız hukuk eliyle derece yükseltti. Bunların hiçbiri bizi korkutmaz.

Kendilerine şunu tavsiye ediyorum, ben neredeyim şu anda? Kasımpaşa’dayım. Tersanemizin 567’nci yılını kutladık. Kasımpaşa yiğit delikanlıların olduğu bir semttir. Mertçe mücadele için hayatını ortaya koyan insanlar vardır, böyle bir namı vardır. Ben buradan hem bir Kasımpaşalı olarak hem de hemşeri sayılırız, mertçe mücadeleye davet ediyorum Sayın Cumhurbaşkanını.

Bizim büyük muhalefet cephesinden insan eksiltmeye çalışmasın. Elindeki devlet gücünü kullanarak insanları sindirme kavramından uzaklaşsınlar. Bu işin yanlış olduğunu, istinaftan dönmesinin şart olduğunu çıkıp açıklamasını bekliyorum. Bunu yaparsa kendisine yakışanı yapmış olur. Bıraksın bizim baba-oğul ilişkimizi. Kıskandığının farkındayım, devam etsin. Biz daha çok sarılacağız birbirimize.

Düşünsenize, tekil şahıs kipini kullanıyor; ‘Alırım.” ‘Görevden alırım’, ‘Yaparım, ederim…’ Yahu gidip çay içecek kahvehane bulamayacak İçişleri Bakanı. Ne Gaziosmanpaşa’da bulabilecek ne de Of’ta bulabilecek. Bu kibirli, bu hani haddini aşan, makamı… Bakın biz makama geldik değil mi? Ben, makama bir şeyler katmaya gayret ediyorum. İstanbullulara hizmet etmeye gayret ediyorum. Onlar ise, makamdan güç alan şahsiyetler. YSK Başkanı, İçişleri Bakanı… Türkiye Cumhuriyeti tarihine bakın, en az konuşan makamlardır. Çünkü bunlar gerçekten kutsaldır. Çok önemlidir.

İçişleri Bakanı’nın yönetimi hattına bakın; güvenliğiniz, 7/24 yaşam koşullarınızın emanet edildiği alanlardır. Saygı, minnet duyuyorum, jandarmamızın önünde, polisimizin önünde, şehitlerimizin huzurunda saygıyla eğiliyorum. Ama bu dil, o alana yakışmayan bir dil. Yani benim peşimden MOBESE’leri izleyen bir göz, başka ne der işte? ‘Alırım’ der, ‘Yaparım’ der, ‘Ederim’ der. Böyle bir akıl. Ben MOBESE işini bıraktım zannetmezsin. Ben, MOBESE meselesini hayatta var olduğum sürece takip edeceğim. Çünkü, bugün yaptıkları da aslında bir nevi MOBESE sürecinin basına aktarılması gibi bir süreç.

YSK Başkanı; işine bak. Başka konularda ‘Cevaba lüzum yoktur’ demecini veriyorsun, ama bu mesele olunca… Bu arada gazeteciyi tebrik ediyorum, güzel bir habercilik örneği göstermiş ve sorumsuz bir dilin ortaya çıkmasını sağlamış. Görevini yap. Sürecine odaklan. Geçmiş seçimde ne oldu? YSK’ya siyasi baskı uygulandı. Siyasi baskı, siyasi erk, ‘Bu seçimi iptal dilmelidir’ dedi. ‘Hırsızlar var’ dendi. Yani ne güzel ikili, bak sıraladınız. İçişleri Bakanı, ‘700’e yakın terörist tespit ettik’ dedi sandıklarda.

Ne oldu üç senenin sonrasında? Davalar açıldı. Yargılanan 40 küsur kişi oldu. Bir tane suçlu yok, beraat. Bu karar, bu insanlara zulüm. Bu insanlara ikinci bir seçim yaptırmak, bu ayıbı işletmek, milyonlarca, on milyonlarca, yüz milyonlarca liranın harcanmasına sebep olmak… Yani hiç oturup düşünmüyorlar mı? Kafasını ellerinin arasına alıp, hiç mi vicdan muhasebesi yapmıyorsunuz? Hala çıkıp yön vermeye, dizayn etmeye çalışıyorsunuz, talimatla. Bugünün anahtar kelimesi iki tane. Bana baksınlar, İstiklal Marşı’nın o ilk kelimesini, ‘Korkma’yı unutmasınlar. Bir de Ankara’ya baksınlar, beklentimi ifade ediyorum; mertlik. Bu kadar.

Kendilerine (Selahattin Demirtaş’a) geçmiş olsun diyorum. İnşallah bu süreç onu da çoluğuna çocuğuna, ailesine kavuşturacak. Hukuksuz yargılanıp içeride yatan benim kardeşim Tayfun’u da Can’ı da evlerine ailelerine kavuşturacak. Bu seçim mücadelesi kişisel mücadele alanı değil. Bu seçimi milletimiz için, 85 milyon için kazanacağız. Bana o hukuksuz kararı veren hakimin, savcının çocuklarının mağdur olmamaları için kazanacağız. Çok güzel söylemiş Sayın Demirtaş. Diline sağlık.

Tek başına bir oyun izlemeye alıştığınız için takım oyunundan uzaklaştınız. Hiç anlamıyorsunuz. Ben takım oyuncusuyum diyorum, beni daha evden sahaya giderken yolda sakatlamaya çalışıyorlar diyorum. Her CHP’linin ailesinin lideri olan Genel Başkanı olan Sayın Kılıçdaroğlu adayıdır.

Erdoğan ne demişti?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin grup toplantısında yaptığı konuşmada, “CHP’nin başındaki zat, birbirilerinin neredeyse gözünü oyma noktasına geldiği şahısla ilgili dün çıkmış ne diyor, ‘biz baba-oğul gibiyiz’. Bunları duyunca biz de içimizden ‘Bay Kemal oğluna sahip çık. O kendisine başka ebeveynler arama peşinde’ demekten duramadık” ifadelerini kullanmıştı.

Paylaşın

İBB Başkanı İmamoğlu: Muhalefet Kazanacak Adayı Belirlemeli

2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası alan ve kesinleşmesi halinde siyasi yasaklı olacak olan İBB Başkanı İmamoğlu, “Muhalefetten korkuyorlar. Ben eminim ki, bu kararı aldırmadan önce uzun uzun türlü senaryo üzerine çalışmış, CHP’nin ve 6’lı masanın bu karardan sonra hangi hamleleri yapabileceğine ilişkin farklı senaryolar üzerine kafa yormuşlardır. Her birine yönelik de karşı hamle planlamışlardır. Kesin eminim” dedi ve ekledi:

“Ben ise şunu görüyorum. Muhalefetin adayı kim olursa olsun iktidarı korkutuyor. Kaybetme korkusu yaşıyorlar. Ben muhalefetin kazanacak adayı belirlemesini istiyorum. Kim olur ona liderler karar verecek ama kazanacak biri olmalı. Bizim tarafın belirlediği adayın kazanmasını benden fazla kimse isteyemez. Çünkü bugün iktidara rağmen İstanbul’da iyi işler yapıyoruz.

Yarın iktidar biz olursak, ben de İstanbul’da tarih yazarım. İstanbul’un efsane belediye başkanı olurum. Bakın iddialı konuşuyorum, İstanbul’un değil, dünyanın en başarılı belediye başkanı olurum. İstanbul’da tarih yazmak için benim şahsi olarak en istediğim şey bizim İstanbul’u kazanmamız. Kazanacak adayı bulup çıkarmamız. Mevcut görevim dolayısı ile bunu benden fazla kimse isteyemez…”

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Saraçhane çağrısını sosyal medyadan öğrendiğini söylemesi hakkında,”Kendisini o an arayıp böyle bir miting düzenleyeceğimizi söylemedik ama mahkumiyet kararı çıkması halinde Saraçhane’de toplanacağımız çok önceden belliydi” dedi.

Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı’ya konuşan İmamoğlu, “Ben şunu merak ediyorum. İktidar, daha doğrusu Sayın Cumhurbaşkanı bu kararla ilgili ne düşünüyor, bunu net biçimde söylesin. Bu kararı doğru mu buluyor yanlış mı! Bu karara katılıyor mu, yoksa bu kararın karşısında mı! Bilmek hakkımız. Yargı kararları hakkında konuşmuyorum diyemez çünkü en üst yargı kararları ile ilgili olarak dahi fikirlerini hiç sakınmadan söyledi. Yine söylesin” dedi ve “Çünkü bunu ben değil, toplum merak ediyor” diye de ekledi.

İmamoğlu “Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp fikrini açıkça paylaşsın. ‘Evet bu karar doğrudur’ da diyebilir, ‘Bu karar yanlıştır ve istinaftan dönmelidir’ de diyebilir. Ama net olsun. Top çevirmesin” ifadelerini kullandı ve “mertçe bir mücadele istediğini, cumhurbaşkanı da mertçe mücadele istiyorsa bunu söylemesi çağnısı yaptı.

‘Takımın sahaya çıkartabileceği bir oyuncuyum’

İmamoğlu, Altaylı’nın “Yani mertçe bir mücadele derken kendinizi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısında rakip olarak mı görüyorsunuz?” sorusuna ise şu yanıtı verdi;

“Fatih Bey, ben tek başıma kendimi rakip olarak görmüyorum elbette. Ama Erdoğan’ın karşısındaki rakip takımın bir oyuncusuyum. Teknik direktör beni oyunu sokar veya sokmaz. Ona ben karar vermeyeceğim. Ama oyuna girme ihtimali olan bir oyuncuyum. Ve işin güzeli bugün bizim takımda oyuna girmeye ve sonucu değiştirmeye aday, o kapasitede pek çok oyuncu var artık. Dün sayamazdınız bu oyuncuları bugün ise pek çok oyuncumuz var rakibe gol atabilecek. Bu zenginlik artık muhalefet tarafında var. Tek seçeneğe mahkum olan iktidar tarafı artık, muhalefet değil. Benim söylemek istediğim ise şu. Rakibin oyuna girme ve skoru değiştirme gücüne sahip oyuncularından biri maç öncesi yolda, maça gelirken ve üstelik oyuna girip girmeyeceği bile belli değilken sakatlamasınlar. Yolda otomobille çarpıp oyun dışı bırakmayı içlerine sindiriyorlar mı, sindiremiyorlar mı bunu söylesinler! Rakibin bir oyuncusunu, saha dışında sakatlayıp oyun dışı bırakmayı doğru buluyorlar mı, bulmuyorlar mı bunu açıkça halka anlatsınlar. Mertçe bir mücadele istiyorlar mı, istemiyorlar mı ben bunu merak ediyorum. Tam fikirlerini duymak istiyorum… Yoksa tabii ki, kendimi aday görmek gibi bir hadsizlik içinde değilim. Ama takımın sahaya çıkarabileceği bir oyuncusuyum. Bu net.”

Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Saraçhane mitingini sosyal medyadan duyduğu yönündeki sözleri sorulduğunda ise “Kendisini o an arayıp böyle bir miting düzenleyeceğimizi söylemedik ama mahkeme kararının açıklanacağı gün Saraçhane’de toplanacağımız çok önceden belliydi” yanıtını verdi.

İmamoğlu “Nereden belliydi?” sorusuna da “dava sürecinde, son 7 aydır partinin bu konu ile ilgili görevlendirdiği parti yöneticisi arkadaşlarla beraber çalıştıklarını, her detayı aylardır ele aldıklarını ve tüm seçenekleri değerlendirdiklerini” vurguladı.

İmamoğlu şöyle devam etti;

“Açıkçası biz iktidarın tavrından ve son hakim değişikliğinden anlamıştık ki, niyet kötü ve siyasi sonuçları olan bir ceza gelecek. Beni oyun dışına çıkarmak, İstanbullunun iradesini elinden almak isteyecekler. Bu seçeneği değerlendirirken de, eğer böyle bir ihtimal ortaya çıkarsa Saraçhane’de toplanmayı, millete böyle bir adres göstermeyi, tepkimizi Saraçhane Meydanı’nda ortaya koymayı çok önceden konuşmuştuk. Bu yüzden de karar günü, özellikle de hukukçularımız mahkeme heyetinin uzun bir görüşme için çekilmesinden sonra bu ihtimali güçlü görmeye başladılar ve bunu da bana söylediler. Ben de bunun üzerine daha önceden konuşulup, üzerinde mutabık kaldığımız Saraçhane’de toplanma fikrini sosyal medya üzerinden duyurdum. Zaten CHP’liler de bir yerde tepkilerini göstermek istiyorlardı. Mahkeme önüne mi gidelim, nereye gidelim diye soruyorlardı. Onlara bir adres göstermek lazımdı ve ben de daha önceden üzerinde mutabık kalınmış bir adresi gösterdim. Doğru, Sayın Genel Başkanı arayıp yeniden bilgilendirmedik. Çünkü bir mahkumiyet kararı çıkması halinde burada toplanma kararı çok önceden zaten alınmıştı.”

Ekrem İmamoğlu kararla birlikte cumhurbaşkanı adaylığının daha ön plana çıkıp çıkmadığı, kararı kendi lehine bir fırsat olarak görüp görmediği konusunda da “Bu kararı benim adaylığımı güçlendiren bir karar olarak değil, iktidarın korkusunun ne kadar büyük olduğunu gösteren bir karar olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.

‘Muhalefet kazanacak adayı belirlemeli’

İmamoğlu, Altaylı “Sizden korkusunu mu?” diye sorunca da şu yanıtı verdi;

“Yo kendimi kast etmiyorum. Muhalefetten korkuyorlar. Ben eminim ki, bu kararı aldırmadan önce uzun uzun türlü senaryo üzerine çalışmış, CHP’nin ve 6’lı masanın bu karardan sonra hangi hamleleri yapabileceğine ilişkin farklı senaryolar üzerine kafa yormuşlardır. Her birine yönelik de karşı hamle planlamışlardır. Kesin eminim. Ben ise şunu görüyorum. Muhalefetin adayı kim olursa olsun iktidarı korkutuyor. Kaybetme korkusu yaşıyorlar. Ben muhalefetin kazanacak adayı belirlemesini istiyorum. Kim olur ona liderler karar verecek ama kazanacak biri olmalı. Bizim tarafın belirlediği adayın kazanmasını benden fazla kimse isteyemez. Çünkü bugün iktidara rağmen İstanbul’da iyi işler yapıyoruz. Yarın iktidar biz olursak, ben de İstanbul’da tarih yazarım. İstanbul’un efsane belediye başkanı olurum. Bakın iddialı konuşuyorum, İstanbul’un değil, dünyanın en başarılı belediye başkanı olurum. İstanbul’da tarih yazmak için benim şahsi olarak en istediğim şey bizim İstanbul’u kazanmamız. Kazanacak adayı bulup çıkarmamız. Mevcut görevim dolayısı ile bunu benden fazla kimse isteyemez…”

‘Duygusal bir ortam oldu’

Ekrem İmamoğlu, İYİ Parti lideri Meral Akşener ile kucaklaşma görüntüsünü de şu sözlerle açıkladı;

“Mahkeme kararını bekliyorduk odada. Meral Hanım, eşim, ben, birkaç arkadaşımız daha. Bir ara eşim duygusallaştı. Gözleri doldu. Ben de ‘Yapma. Bunların hepsine hazırlıklı olarak bu işteyiz’ dedim. O da ben görmeyeyim diye arkama geçti duvara yaslandı. Tabii Meral Hanım görüyor. O sırada karar geldi ve bana yazılı olarak ilettiler. Okudum. Duygusal bir ortam oldu. Meral Hanım bizi teselli eder gibi, gelip sarıldı. Siyaseten bir büyüğümüz, bir ablamız, tecrübeli bir lider olarak bizi kucakladı. Ben de azami saygı ile onun bu sıcak davranışına, özellikle eşime vermek istediği ‘Yalnız değilsiniz” mesajına karşılık verdim. Bundan bile anlam çıkardılar. Gülüyormuşum. Tebessüm ediyordum doğru. Ne yapacaktım. Bize karşı verilen bu karardan ötürü oturup ağlamamamı bekliyorlardı…”

‘Burası CHP, biat yok, fikir tartışması var’

İmamoğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile aralarındaki tartışma iddialarını da doğruladı;

“Elbette sorun var. Burası CHP. Biat yok. Fikir tartışması var. Burada farklı düşüncelerin tartışılması ve bir sonuca ulaşılması geleneği var. Canan Kaftancıoğlu ile bazı konularda farklı düşünüyoruz ve bunu da birbirimize söylüyoruz. Bu medeni bir tavırdır. Canan Hanım da çok net bir insandır. Fikir ayrılıklarımız olduğu bir gerçektir ama bunun detayı parti içi konudur. Ancak söylendiği, iddia edildiği gibi durum yoktur, olamaz da. Daha fazlasını konuşmaya da gerek yoktur. Canan hanım, Saraçhane’de durduğu yerle gereken mesajı zaten vermiştir. Fikir ayrılıklarımızın olması hedefimizin aynı olduğu gerçeğini değiştirmez.”

Paylaşın

Önümüzdeki 10 Yılın En Önemli Figürleri: Demirtaş Ve İmamoğlu

İmamoğlu’na verilen hapis ve siyasi yasak cezalarına gelen tepkiyi değerlendiren Bekir Ağırdır, Bu karar temel olarak şunu üretti bir kere, ama kabul edelim ki artık Türkiye’de hukuki adaletsizliğin ya da siyasi adaletsizliğin ya da yargının siyasileşmesinin cisimleşmiş temsili insanı Ekrem İmamoğlu’dur. İmamoğlu bu karar da dahil ülkenin önümüzdeki 10 yılında önemli bir figür olacaktır. Görevi hangi makamda olursa olsun. Sadece Ekrem Bey de değil Selahattin Demirtaş da.” dedi.

“Çok mağdurluk meselesi değil aslında, işin öznesinden bakınca öyle görünüyor ama asıl hikâye, Türkiye insanının adaletsizliğe bir tepkisi var” diyen Ağırdır, “gerçekleştirdikleri bir ankette vatandaşın hayal ettiği Türkiye’yi tanımlarken tercih ettiği ilk kavramın adalet olduğunu” anlattı. Ağırdır, “Türkiye insanının adalet talebi o kadar güçlü ki dolayısıyla o adaletsizliğin cisimleştirdiği kişi kim ise ona sempati besliyor ama hikâye mağdur olduğu için yanında olalım değil. Kendi hayatından adalet talebi” diye konuştu.

Halk TV’de İsmail Küçükkaya’nın sunduğu “Yeni bir sabah” programına konuk olan araştırmacı yazar Bekir Ağırdır’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:

“Bizim bir ezberimiz var ‘Türkiye insanı mağduru seviyor’ diye. Çok mağdurluk meselesi değil aslında, işin öznesinden bakınca öyle görünüyor ama asıl hikâye, Türkiye insanının adaletsizliğe bir tepkisi var. Türkiye insanının 20 sene önce de 10 yıl öne de şu anda da en büyük talebi adaletti. Somut bir araştırma sonucu söyleyeyim size, hayal ettiğiniz Türkiye’yi tanımlayacak 10 tanım seçin demişiz, 100 maddelik bir liste var, AKP’ye CHP’ye oy veren, üniversite mezunu ilkokul mezunu, Türk veya Kürt, kadın veya erkek, genç veya yaşlı, herkesin birinci sıraya koyduğu şey adalet. Türkiye insanının adalet talebi o kadar güçlü ki dolayısıyla o adaletsizliğin cisimleştirdiği kişi kim ise ona sempati besliyor ama hikâye mağdur olduğu için yanında olalım değil. Kendi hayatından adalet talebi.

“Herkes adalet diyor”

Şunu da söylemekte yarar var, adalet denilince sadece yargıdaki adalet kastetmiyor insanımız. Diyelim kadınlar bu hayatta ben de varım kararımı verebilirim diyor eşitlik istiyor; gençler bu hayatta ben de varım diyor; Kürtler bu ülkede biz de varız diyor. Yani herkes kendi varlığının tanınması, kendine dair kararlara dahil olmak… onun için adalet kavramı çok geniş. Yoksulluğa gidiyorsunuz gelir adaletinden bahsediyor ama herkes adalet diyor.

Kamuoyunda zaman zaman bu altılı masanın eksik çalıştığı performansının yeterli olmadığı gibi bir sürü şey konuşulabilir ama en önemli unsur bu altı liderin birbirlerine olan kişisel güvenleri. O nedenle de hükûmetin veya olayların hangi basıncı üretirse üretsin bu altı liderin arasındaki kişisel güven bozulmayacak. Birbirleri hakkında eleştirileri, zaman zaman endişeleri olabilir ama o güven bozulmayacak. Buradaki en büyük sermaye bu. İkincisi, bu altı lideri bir araya getirmenin mimarı olarak Kemal Bey ve Meral Hanım, ikisinin de bagajında şu başarı var; yerel seçimlerde o ittifak denendi ve sonuç ortada.

Tamam AK Parti çok büyük gerilemedi, toplamda meclis oylarında 51 ama, siyasi sonuçları çok büyük olan başkanlık seçimlerindeki minik oy değişiklikleri bile bugün ne kadar hayatımızı etkiliyor.  Onun için Kemal Beyin yansıra Meral Hanım. Bu gidişata karşı olmak konusunda çok samimi ve kararlı bir duruşları var. Önemli olan altı bu kişinin bir arada olmasıydı. Ve bir de şu oldu bence ve bunan sonrası olacak; belki de bu altı kişinin örgütlerinden henüz alamadıkları o büyük enerji şimdi ahaliden o meydanlardaki inşalardan geliyor. Bundan sonra çok daha farklı bir ivme gözlemek mümkün.

(Küçükkaya: Önümüzde altı  ay tahmin bile edilemeyecek birtakım siyasi gelişmeler yaşanabilir.) Aynen öyle. Çünkü çok açık oyun planı belli iktidarın. İktidarın oyun planı uzun süredir belli; siyasi alanı daraltmak. Sansür yasası da bu amaçla hazırlandı. Vatandaşın kanaatini belirleyecek olan habere, bilgiye sadece erişim yasağı değil, o bilginin üretimine de engel olmak. Dolayısıyla hep hani seçim güvenliği, evet Türkiye’nin gündeminde bu mesele de var, deyince biz hep sandığa giren oyu korumak diye anlıyoruz. Evet bu işin çok önemli bir parçası. Ama asıl hikâye seçmenin kanaatinin oluştuğu ve o mührü bastığı ana kadar geçer süre. Tayyip Bey ve AK Parti bunu bildiği için de bu süreci manipüle etmeye çalışıyor. Hikâye sadece seçim gününün oylarını çaldık çalmadık değil. Bu süreci manipüle etmeye çalışıyor. Onun için de siyasi alanı daraltmak; örneğin HDP’nin her türlü konuşmasını, insanlarını tutuklamak dahil. Hükûmetin oyun planı, siyasi alanı olabildiğinde daraltmak. Bundan sonra da daha sert. HDP’yi kapatma ihtimali de, bu kararda (İmamoğlu kararı) ve benzeri başka kararlarda.

“Görevden alma operasyonu da yapılabilir”

Bütün kamuoyu istinafta bozulur mu, bu iş Yargıtay’da onanır mı falan konuşuyor ya, ya iş  oraya bile kalmazsa? Yani İçişleri Bakanlığı bugün bu kararı mesnet alıp, geçenlerde İçişleri Bakanı’nın bir açıklaması vardı biliyorsun, hala ispatlanamadığı halde ‘1400 küsur terörle iltisaklı insan var belediye’ falan gibi, bu kararı da gerekçe gösterip yarın görevden alma operasyonu da yapabilir. Kayyum da atayabilir. Bunu da göze aldıklarını sanıyorum.

(İsmail Küçükkaya: HDP’nin kapatılması söz konusu olabilir. Başka belediye başkanları için de konuşuluyor.) Konuşuluyor tabii, Mansur yavaş, Tunç Soyer’le ilgili konuşuluyor uzun süredir. Dolayısıyla hükûmetin alanı daraltma çabasının sınırının olmadığını söylemek mümkün. Son derece cüretkârca bunu yapacak. Altılı Masa’nın buna ne tepki vereceği, hikâye orada.

Benim şöyle bir cümlem var, hükümet alanı daraltmaya çalışıyor, seçmen doğru bilgiye yolsuzlukla ilgili keyfiliklerle ilgili bilgiyi alamasın ve kanaati hükümet hakkında olumsuz olmasın. Çabası bu. Muhalefetin çabası şu, bu karanlık alanda karanlık siyaset mi yapacak? O da böyle kural dışı, sadece diyelim mesneti olmayan birtakım şeylerle mi iş yapacak, ya da karanlıkta siyaset yapmanın yeni yol ve yöntemlerini bulacak mı? Yani medyada konuşamıyorsa 25 milyon evin kapasını çalabilecek mi? Burada mesele, hükûmet hep belden aşağı vuruyor diye belden aşağı siyaset üretmek, ya da geleneksel tabiriyle trollere yasalanmak yerine 25 milyon kapıyı çalacaksınız. 65 milyon seçmene ulaşacaksınız. Bunun yolunu yordamını bulacaksınız. Her gün uçaklarla broşür atacaksınız, her ne ise. Ama karanlıkta siyaseti yapmanın yolunu bulacaklar.

Burada kritik meselemiz şurada Türkiye insanının ve özellikle gencinin siyasete ve siyaset marifetiyle bu işleri çözebileceğimize olan inancı yükseltmemiz gerekiyor. Asıl altı liderin yapması gereken şey o. Bunun da araçları var. Nedir o? Zaten toplumda çeşitli mağduriyetler var, bunların örgütleri var, sivil toplum örgütleri var, başka türden platformlar var. Dolayısıyla var olan yapılanmaların ya da sorunların nüne ortak ufku koymak ve siyaset marifeti ile kaos ve karmaşa olmadan biz bu işin başaracağız duygusunu vermek. Bunu verdikten sonra zaten partilerin üyelerinden daha çok partilere üye olmayan diğer insanlar gayrete gelecek. Burada altı liderin sorunu bence sivil toplumla, aydınlarla, diğer örgütlenmelerle karşılıklı güven ilişkisinde eksiklik olması. Herkeste tedirginlik yapan şey bu. Bugün altı partinin yeniden sokakta sıfırdan temel açıyorum, kazıyorum bina yapıyorum demesine gerek yok. Sokakta bir enerji var zaten. Sadece onların ortak bir ufka  ve bu ortak ufka varmak için de  siyasete güveni inşa etmeleri lazım ve bunu göstermeleri lazım.

“Şaşırtıcı bir karar değil”

(Küçükkaya: İmamoğlu kararını bekliyor muydunuz?) Evet. Bekleniyordu çünkü hele hele zaman sabah 11’den itibaren İmamoğlu ekibinin yazışmalarından ben ‘alındı istihbarat’ diye düşündüm. Bunun bu kadarının da gizlemek mümkün değil o talimatı. Hem İmamoğlu ekibinin tepkilerinden hem İstanbul İl örgütünün Canan hanımın örgütünün tepkilerinden 11’den itibaren kararın gelişimi belliydi. Nitekim ben Ankara’daydım TÜSİAD’ın toplantısı için. 11’den itibaren kulağımız İstanbul’a dönmüştü. 10 gün öncesinde beklenir miydi? Belki bu karar celsede değil ama böyle bir karar çıkacağı açıktı ama. Biraz sonra konuşacağız, bu kararın aktörlerinden ya da taraflarından birisi Erdoğan ve Erdoğan’ın siyaset yapma tarzına baktığınız zaman çok da şaşırtıcı bir karar değil.

(Küçükkaya: İmamoğlu’na şimdi bu takvimsellik içinde siyasi yasak getirilmesi, İstinaf ve Yargıtay sürecini düşünerek de olsa, esas amacı nedir?) Birkaç neden bir arada. Bu karar temel olarak şunu üretti bir kere, ama kabul edelim ki artık Türkiye’de hukuki adaletsizliğin ya da siyasi adaletsizliğin ya da yargının siyasileşmesinin cisimleşmiş temsili insanı Ekrem İmamoğlu’dur. İmamoğlu bu karar da dahil ülkenin önümüzdeki 10 yılında önemli bir figür olacaktır. Görevi hangi makamda olursa olsun. Sadece Ekrem Bey de değil Selahattin Demirtaş da.”

Paylaşın

Ekrem İmamoğlu Kararı ‘Altılı Masa’nın Seçim Planlarını Nasıl Etkiler?

“CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçmiş değil” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Tanju Tosun, “‘Öncelikle aday konusu Altılı Masa’ya bağlı, ısrarla buradan çıkacağının altını çiziyorlar. Kemal Beyin adaylık konusunda istekli olduğunu ve son açıklamalarıyla da sürecin olağan akışında devam edeceğini anlıyoruz” dedi ve ekledi:

“Muhtemel ocak sonuna doğru aday açıklanacak. Benim anladığım kadarıyla Kemal Bey aday olma konusunda aynı noktada. Ama Meral Hanımın tavrı çok önemli, eğer Ekrem Bey yönünde bir ısrarı olursa Kemal bey bu noktada geri adım atar. Böyle bir senaryo Altılı Masa’nın elini güçlendirir, ve AKP’nin de başından beri kurduğu oyunda elini zayıflatır.”

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) başkanı ve üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak kararıyla birlikte Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağı bir kez daha gündemin en sıcak başlığı oldu.

Bir yandan İmamoğlu’na verilen cezanın hukuki ve siyasi yansımaları tartışılırken bir yandan da muhalefetin İmamoğlu’nda karar kılarak, yakalanan bu ivmenin sürdürülmesi gerektiğine dair yorumlar yapılıyor. Farklı düşünenler de var…

Optimar Araştırma’nın sahibi Hilmi Daşdemir’e göre tüm bu olup bitene bakarak Altılı Masa’nın adayı İmamoğlu’dur denilemez.

Fakat düne göre elinin daha da güçlendiği ve yargılamanın İmamoğlu lehine bir katkısı olduğu kanaatinde Daşdemir.

”Her ne kadar İmamoğlu genel başkanı için zaman zaman destek açıklamaları yapsa da ben hiç bir zaman da oyunun dışında kaldığını düşünmedim. Yargılama süreci hukuki bir süreç, ‘ahmak’ sözünün hakaret olduğunu söyleyenler ve söylemeyenler var ama ben daha çok toplumsal boyutu ile ilgili konuşabilirim. Buradan bakınca siyasi anlamda bir rantı var bu durumun. Dolayısıyla bu yargılamanın İmamoğlu lehine bir katkısı oldu elbette.”

Hilmi Daşdemir halihazırda yargılama süreci devam ederken, İmamoğlu hakkında verilen cezanın onanmış olarak kabul edilmesinin hükümete dair oluşturulan algı ile alakalı olduğu düşüncesinde.

”Hükümet müdahale etmiş olarak algılanıyor… Fakat siyasi olarak bir mağduriyet üzerinden bu durumun İmamoğlu’na bir faydası olur mu bilinmez. Çünkü her zaman da bu mağduriyet hikayeleri tutmaz. Toplumun nasıl algıladığına çok bağlıdır bu… Fakat Sayın Erdoğan ve Sayın İmamoğlu hakkındaki kararların benzer olduğuna dair yorumlar var, buna da katılmıyorum. Erdoğan bir şiir okuyarak fikirlerini ifade etmeye çalıştığı için ceza aldı, İmamoğlu ise bir hakaret davasına maruz kalarak ceza aldı ki bu ceza daha onanmadı. Karara göre bir değerlendirme yapılmalı ancak iki konu birbirinden bağımsız.”

İmamoğlu’nun olası adaylığı karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nasıl bir siyaset izleyeceği de merak konusu.

Hilmi Daşdemir’e göre Erdoğan, İmamoğlu’nun şimdiye kadar belediye başkanlığı döneminde yapmış olduğu hizmetlere bakacak. Bununla birlikte, Erdoğan ‘dış politika, Cumhuriyet ve AK Parti döneminde yapılan yatırımların mukayesesi ve de İmamoğlu’nun yetersizliği’ tezi üzerinden bir siyaset izleyecek…

”Olur da İmamoğlu Altılı Masa’nın adayı olursa, Sayın Erdoğan İmamoğlu’nun belediye hizmetlerine bakacaktır. Başkanlığı döneminden beri yaptığı yatırımlar ve toplu taşıma hizmetlerinde ciddi aksama var, kamuoyunun da gündeminde bu durum. Bir yıl öncesine yaptığımız kamuoyu araştırmalarında İmamoğlu’na verilen destek on puan kadar düşmüş durumdaydı. Bence bu faaliyetler ve hizmetler denetlenecek, gözardı edilmeyecek.”

Ayrıca İmamoğlu’nın 23 Haziran sonrasında Cumhurbaşkanı gibi hareket etmesi ve bunun üzerinden bir kurgu yapılması ciddi anlamda ayağını yerden kesti ve iletişim kazalarına neden oldu. Bu iletişim kazalarına yenileri de eklenebilir… Böyle bakıldığında Sayın Erdoğan belediye faaliyetleri, dış politika, Cumhuriyet ve AK Parti döneminde yapılan yatırımların mukayesi üzerinden bir değerlendirme yapacak… Ve İmamoğlu’nun yetersizliği üzerinden bir siyaset izleyecek.”

”Kemal Kılıçdaroğlu aday olmak istiyor fakat Meral Akşener’in tavrı çok önemli”

Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tanju Tosun’a göre, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçmiş değil.

Fakat bu noktada da İYİ Parti lideri Meral Akşener’in tutumunun belirleyici olacağını söylüyor.

”Öncelikle aday konusu Altılı Masa’ya bağlı, ısrarla buradan çıkacağının altını çiziyorlar. Kemal Beyin adaylık konusunda istekli olduğunu ve son açıklamalarıyla da sürecin olağan akışında devam edeceğini anlıyoruz. Muhtemel ocak sonuna doğru aday açıklanacak. Benim anladığım kadarıyla Kemal Bey aday olma konusunda aynı noktada. Ama Meral Hanımın tavrı çok önemli, eğer Ekrem Bey yönünde bir ısrarı olursa Kemal bey bu noktada geri adım atar. Böyle bir senaryo Altılı Masa’nın elini güçlendirir, ve AKP’nin de başından beri kurduğu oyunda elini zayıflatır.”

Prof. Dr. Tanju Tosun Yargıtay’ın, İmamoğlu hakkındaki kararı onaması halinde oluşan mağduriyetin Altılı Masa’nın elini güçlendireceği kanısında.

Prof. Dr. Tosun, Ekrem İmamoğlu’nun yasaklı hale gelmesi durumunda ise Meral Akşener’in aday belirleme sürecinde etkin rolü olacağını ifade ediyor.

”Belki Yargıtay kararı onarsa Ekrem Bey siyasetin dışında kalır, aday yapılmaz. Ama özellikle buradaki mağduriyet Altılı Masa’nın adayının seçmen nezdinde milli irade adına__meşruiyetinin__artmasına katkı yapar. Eğer İmamoğlu yasaklı hale gelirse bu kez Sayın Kemal Kılıçdaroğlu mu yoksa Sayın Mansur Yavaş üzerinde mi durulur. Burada Meral Hanımın özellikle belirleyeci rol oynayacağı kanaatindeyim. Mansur Yavaş, hala bu denklemin içinde, edindiğimiz izlenim ve kamuoyu araştırması bunu gösteriyor. İYİ Parti teşkilatında Mnasur Beyin adaylığı öne çıkıyor.”

Ekrem İmamoğlu verilen cezanın hukuki sürecinin hızlandırılacağını da düşünmüyor Prof. Dr. Tanju Tosun. Çünkü aksi durumun bumerang etkisi yaratacağını söylüyor.

”Aday gösterildiği takdirde sürecin hızlandırılacağını düşünmüyorum, bu bumerang etkisi yaratır. Milli irade üzerinden meşruiyet arayan bir hareketin, bizahiti bu iradenin meşruiyeti konusunda atacağı adımlar, Altılı Masa’nın seçmen nezdinde daha fazla itibar kazanmasına yol açar. Seçmen ne yapılmak istendiğini görür, eski siyasilere yasak getirildiğinde iktidara gelen isimler var. Halk asla bu müdahalalere olumlu bakmıyor.”

”Erdoğan’ın karşısında bu haliyle yarışacak olan İmamoğlu, ceza almamış bir İmamoğlu’ndan çok daha güçlü”

Siyaset Bilimci ve istanpolinst Genel Direktörü Seren Selvi Korkmaz’a göre ise İmamoğlu Saraçhane’ye bu çağrıyı yaparak ve de yanına Akşener’i alarak altı lideri etrafında topladı.

Korkmaz, İmamoğlu’nun kendisine dair soru işaretleri olanları bile tarafına çekmeyi başardığına dikkat çekiyor.

”İmamoğlu Saraçhane’ye bu çağrıyı yaparak, yanına da Akşener’i alarak altı lideri etrafında topladı. Bu da oyun değiştirici olduğunu ve toplumun desteğini aldığını gösterdi. İmamoğlu’na dair soru işaretleri olanlar bile bugün çok farklı düşünüyor. Öte yandan daha önceleri yaptığımız araştırmalarda iktidar seçmeni yerel seçimlerdeki adaletsizliğe vurgu yapmıştı. O yüzden baktığınızda Erdoğan’ın karşısında bu haliyle yarışacak olan İmamoğlu, ceza almamış bir İmamoğlu’ndan çok daha güçlü.”

Bu tablodan sonra İmamoğlu’nun adaylığının güçlendiğini fakat yine de Cumhurbaşkanı adayının kim olacağına dair son kararın Kemal Kılıçdaroğlu’na ait olduğunun altını çiziyor Siyaset Bilimci Korkmaz.

Siyaset Bilimci ve istanpolinst Genel Direktörü Seren Selvi Korkmaz her ne kadar daha önce Altılı Masa liderlerinde Kılıçdaroğlu’nun adaylığında bir uzlaşı olsa da İmamoğlu etrafında oluşan havanın masadaki liderleri de etkileyebileceği görüşünde.

”Bu saatten sonra İmamoğlu’nun adaylığı Kılıçdaroğlu’na bağlı. Ama özellikle bu süreçte İmamoğlu’nun açıkçası adaylığının daha da kuvvetleneceğini düşünüyorum. Altılı Masa’daki liderlerde de fikir değişikliği olmuş olabilir. Çünkü daha önce Kılıçdaroğlu’nda bir konsodilasyon vardı ama İYİ Parti’nin fikir değişikliğini gözlemleyebiliyorduk. Ama bu atmosferin diğer liderlerini etkileyeceğini düşünüyorum.”

Paylaşın

Ekrem İmamoğlu Kararı: İktidar Ne Yapmaya Çalışıyor?

Muhalefet partileri İmamoğlu’na verilen cezayı iktidarın ve hatta Cumhur İttifakı ortağı MHP’nin Altılı Masa’ya kurduğu yeni bir tuzak olarak görmekte. Bir muhalefet partisinin üst düzey yetkilisine göre iktidar İstinaf ve Yargıtay süreçlerini son ana kadar “Demokles’in kılıcı” gibi bekletmeye devam edebilir.

Bununla da amaçlananın Altılı Masa’nın ortak aday belirleme sürecini etkilemeye çalışmak ve araya “fitne sokmak” olduğu düşünülüyor.

Buna karşı koymak için “egoların geri çekilmesi ve Altılı Masa’nın kenetlenmesinin” gerektiğini söyleyen aynı yetkili, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin AK Parti için kamuoyunda bilinenden çok daha büyük bir rant kapısı olduğunu belirterek, seçim öncesinde bu gelir kaynağını geri almanın onlar için büyük kazanç olacağına işaret ediyor.

“Her şey limbo”

Dışişleri Bakanlığı eski Müsteşarlarından, tecrübeli diplomat Büyükelçi Uğur Ziyal’in Bakanlık önünde saatlerce bekleyen diplomasi muhabirlerine ABD ile 2003’teki tezkere görüşmelerine ilişkin sarf ettiği bu sözler bugünlerde iç siyasetteki durumu da yansıtıyor.

“Her şey limbo” sözü belirsiz ve kesinliğe kavuşmamış durumlar için kullanılıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun aldığı hapis cezasının ardından siyaset kulislerinde sayısız senaryo konuşulur ve soru işaretlerine yanıt aranırken, Altılı Masa’nın ortak adayının kim olacağı konusunun da bu sözün yansıttığı gibi bir süre daha belirsiz kalmaya devam etmesi bekleniyor.

İktidar ne yapmaya çalışıyor?

Muhalefet partileri İmamoğlu’na verilen cezayı iktidarın ve hatta Cumhur İttifakı ortağı MHP’nin Altılı Masa’ya kurduğu yeni bir tuzak olarak görmekte.

DW Türkçe’den Gülsen Solaker’in aktardığına göre, bir muhalefet partisinin üst düzey yetkilisine göre iktidar İstinaf ve Yargıtay süreçlerini son ana kadar “Demokles’in kılıcı” gibi bekletmeye devam edebilir. Bununla da amaçlananın Altılı Masa’nın ortak aday belirleme sürecini etkilemeye çalışmak ve araya “fitne sokmak” olduğu düşünülüyor.

Buna karşı koymak için “egoların geri çekilmesi ve Altılı Masa’nın kenetlenmesinin” gerektiğini söyleyen aynı yetkili, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin AK Parti için kamuoyunda bilinenden çok daha büyük bir rant kapısı olduğunu belirterek, seçim öncesinde bu gelir kaynağını geri almanın onlar için büyük kazanç olacağına işaret ediyor.

Muhalefet partilerinden bir başka isim ise cezanın amacını “Altılı Masa’yı hamle yapamaz hale getirmek, kriz yaratmak ve adaylık tartışmalarıyla bağlamak” olarak gördüğünü söylüyor.

Bu arada AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Ömer Çelik, dün yaptığı açıklamada kendilerine yönelik suçlamaları reddederek, “Muhalefetin henüz kesinleşmemiş yargı sürecini tartışırken komplolar üretmesi ve bununla Cumhurbaşkanımızı ve AK Partimizi yan yana getirmeye çalışması tam bir istismar siyasetidir. Biz millet iradesinden başka siyasi güç tanımayanların partisiyiz” dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise ceza ile ilgili yargı sürecinin tamamlanmadığını ve herkesin yargı kararlarına saygı duyması gerektiğini belirterek, cezanın verildiği akşam Saraçhane’de yapılan mitingin aslında Kılıçdaroğlu’na yönelik düzenlenen bir kumpas olduğunu ileri sürdü.

Bu arada duruşmanın olduğu gün Kılıçdaroğlu’nun Almanya’ya gitmesi ise Ankara’da siyaset kulislerinde konuşulmaya devam ediliyor. İmamoğlu ile ilgili kararın açıklanacağının ve büyük ihtimalle ceza geleceğinin daha önceden tahmin edilen bir durum olduğunu söyleyen bir siyasetçi, buna rağmen Almanya ziyaretinin aynı güne denk getirilmesinin Kılıçdaroğlu’nun çevresini gözden geçirmesi gerektirdiğini gösterdiğini belirtiyor.

“İstanbul Erdoğan’ın aşkıydı”

Muhalefete göre bu son karar İstanbul’u yerel seçimde iktidarın elinden alan ekibin cezalandırılmaya devam edilmesinin yeni bir adımı oldu.

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile ilgili yargı sürecinin ardından İmamoğlu hakkında bu kararın çıkmasını iktidara İstanbul’u kaybettiren iki kişinin cezalandırılması olarak okuyan ve Erdoğan’ı iyi tanıyan muhalefetten bir siyasetçi, “İstanbul Erdoğan’ın hayatıydı, aşkıydı, her şeyiydi. Aklı hala 31 Mart’ta” yorumu yapıyor.

Erdoğan’ın ayrıca Cumhurbaşkanlığı seçimine giderken İstanbul gibi büyük bir metropolde CHP’li bir belediye başkanının bulunmaması gerektiğini düşünmüş olabileceğini savunan aynı siyasetçi, AK Partili bir belediye başkanı ile İBB’nin imkanlarının seçim için sonuna kadar kullanılmasının hedeflendiğini de belirtiyor.

İmamoğlu aday gösterilebilir mi?

İmamoğlu ile ilgili cezanın ardından en çok konuşulan konulardan birisi de ortak aday olup olamayacağı.

İstanbul Belediye Başkanı şimdiye kadar yapılan anketlerde güçlü bir aday profili olarak öne çıksa da yargı süreci makul bir süre içinde lehine tamamlanmadığı sürece aday olamayacağı hususu muhalefet partilerinde ağır basıyor. Altılı Masa’nın hukuk kurmaylarının buna ilişkin senaryoları çalıştığı belirtiliyor.

Altılı Masa’da İYİ Parti dışındaki partilerin genel eğilimi İmamoğlu’nun aday gösterilmesi ve seçim öncesinde cezasının kesinleşmesi durumunda masayla ilgili şimdiye kadar kat edilen yolun ve seçimin tehlikeye girebileceği yönünde. Parti liderlerinin İmamoğlu’nun adaylığının düşmesi durumunda ikinci bir isim olmayı ve bir çeşit “yedek aday” gibi algılanmayı istemeyecekleri de konuşuluyor.

Bu nedenle İmamoğlu’nun adaylığının artık hem hukuki hem de siyasi açılardan artık söz konusu olamayacağını söyleyenler var. Ancak bu konu liderler arasında henüz ele alınmış değil ve ortada net bir karar yok.

İYİ Parti’nin tutumu ne olacak?

İYİ Parti ise masanın diğer üyelerine kıyasla İmamoğlu’nun adaylığına eskiden beri en yakın duran partiydi ve bu İYİ Parti lideri Meral Akşener’in konuşmalarına ve ilk akşamdan itibaren verdiği desteğe de yansımış durumda.

Akşener’in dünkü miting sırasında boynundaki atkıyı İmamoğlu’nu vererek konuşması sırasında yanında durmasını istemesi dikkatleri çekmişti. Akşener, “Artık 16 milyon İstanbullunun dışında 85 milyon Türkiye’nin de senin yanında olduğunu burada Saraçhane’den görüyoruz” demişti.

Altılı Masa’da aday konusu ile ilgili kriz çıkması beklenmezken, İYİ Parti İmamoğlu ile ilgili kararın istinafta bozulması durumunda adaylığının yeniden devreye girebileceğini düşünüyor.

İmamoğlu ise dünkü Saraçhane mitinginde “Altılı masanın en çalışkan neferi olacağım. Altı genel başkana hepinizin huzurunda söz veriyorum” diye konuşmuştu.

Paylaşın

‘Altılı Masa’dan Saraçhane’de Gövde Gösterisi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti (DP), Gelecek Partisi ve Demokrasi Ve Atılım (DEVA) Partisi’nden oluşan Altılı Masa, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yargılandığı davada çıkan sürpriz hapis cezası kararının ardından Saraçhane’de gövde gösterisi yaptı. 

Haber Merkezi / CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Demokrat Parti Başkanı Gültekin Uysal’ın katıldığı mitingde Saadet Partisi’ni İstanbul İl Başkanı Ömer Faruk Yazıcı temsil etti.

“Millet, iradesine sahip çıkıyor” sloganı altında düzenlenen etkinlikte ilk olarak sahneye çıkan İmamoğlu, 2019 seçimlerinde İBB için kullanılan oyların geçersiz sayıldığını hatırlatarak “Tertemiz, helal oyunuzu iptal ettiler. Seçimi yenilediler. Onlar sizin seçtiğiniz belediye başkanını görevden alıp hapsetmek için mahkemeden karar çıkarttılar. Baktılar mahkemenin hâkimi istedikleri gibi karar vermeyecek onu sürüp başka bir hakimle karar çıkarttılar. Bu ülkeyi yönetenlerin sizinle ne dertleri, ne alıp veremedikleri var?” sorusunu yöneltti.

“Bunlar hasta, çok hasta. Bunlar milletin iradesine karşı alerjisi olan insanlar” diyen İmamoğlu, “Kim olursa olsun, hangi partiden olursa olsun halkın oylarıyla seçilmiş bir yöneticiyi haksız, hukuksuz biçimde görevden almak haddini bilmemektir” dedi.

Altılı masanın en çalışkan neferi olacağı sözü veren İmamoğlu, “Ben ortak aklın iradesine inanıyorum. Toplumun barış içinde, ortak bir geleceği inşa edeceğine inanıyorum. Onların dikte ettirdiği yok hükmündeki kararlardan asla korkmuyorum. Birlikte bu karanlık günleri aşacağız. Asla üzülmeyeceğiz. Asla öfkeye kapılmayacağız. Ama hep birlikte kararlı olacağız. Bu dava bana açılmış bir dava değil. Bu dava ülke davası. Bu dava adalet davası. Bu dava eşitlik davası!” diye konuştu.

İmamoğlu, konuşmasını “2023 çok güzel olacak. Yalnız benim ya da senin için değil. Hepimiz için çok güzel olacak. Bütün vatandaşlarımız için çok güzel olacak. Herkes kazanacak. Çocuklarımız kazanacak. Gençlerimiz kazanacak. Hepinizi çok seviyorum. Hep birlikte mücadelemize devam edeceğiz. Her şey çok güzel olacak!” diye tamamladı.

Kılıçdaroğlu: Maratonun sonuna geldik

İmamoğlu’nun ardından sahneye gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 16 milyon İstanbullunun iradesine bir yargıç aracılığıyla darbe vurulduğunu belirterek “Şunu herkes çok iyi bilsin. Ekrem Başkan hakkında verilen karar bize bir milim geri adım attırmayacaktır. Adalet ağacının içindeki kurtları tek tek temizleyeceğiz. Açık ve net ifade edeyim hiç kimse, hiçbir güç Ekrem İmamoğlu’nu İstanbul’a hizmet etmekten alıkoyamaz” dedi.

“Hiç kimse unutmasın ve umutsuzluğa kapılmasın. Bu bir maratondur. Maratonun sonuna geldik. 6 ay sonra maraton bitecek” şeklinde konuşan Kılıçdaroğlu, vatandaşlara “Asla başınızı öne eğmeyin, önümüzde altı ay kaldı. Siz de haykırın. İktidar, iktidar, iktidar. İktidar olmak için geliyoruz” diye seslendi.

Babacan: İmamoğlu kardeşime yapılan bu hukuksuzluğu reddediyorum

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Kılıçdaroğlu’nun ardından bir konuşma gerçekleştirdi. Babacan, üç dönem seçim kuralını hatırlatarak iktidarın artık bu kurala uymadığını belirtti, AKP’nin iktidara gelmeden önce verdiği sözlerden döndüğünü vurguladı.

“İmamoğlu kardeşime yapılan bu hukuksuzluğu reddediyorum. Canan Kaftancıoğlu’na ve Demirtaş’a yapılan bu hukuksuzluğu reddediyorum. İktidarın kaybettiği belediyelere kayyum atayarak rövanş almasını kabul etmiyorum. Nedir bu çektiğimiz? Devlet gücünü ele geçiren başlıyor altındakileri ezmeye, zulmetmeye…”

Uysal: Bu deli gömleğini her türlü yırtacağız

Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal, Saraçhane’deki mitingde yaptığı konuşmada “Türk milletinin tarihi yürüyüşünde önemli bir kilometre taşının bulunduğu noktadayız. Milletim için üzüntü içerisindeyim. Bu büyük devlet için üzüntü içerisindeyiz. Geleceği karartılan gençlerimiz adına üzüntü içerisindeyiz” dedi.

Uysal ayrıca, “Demokrasi ile hukuk ile bu iktidar sahiplerinin ufuklarını gömdük. Bakmayın isimlerine Adalet ve Kalkınma Partisi dediklerine. Adaletleri batanı çok oldu. Onların adaleti Deniz Feneri davalarında zaten batmıştı. Adınız ak olacağına alnınız ak olaydı” ifadelerini kulandı.

“Bu kararın milletin vicdanında nokta kadar bir karşılığı yoktur” diyen Uysal şöyle devam etti. “Bugün, bu büyük ülkenin her şeyini çalanlar; çaldıkları yetmedi, sandığı çalmaya kalktılar. Ama bilsinler ki; dünümüzü çalanlara yarınlarımızı çaldırtmayacağız. Bu deli gömleği her türlü yırtacağız.

Davutoğlu: Sahip olduğunuz mutlak güç sizi aldatmasın

Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Saraçhane’de “Meselemiz sadece Sayın İmamoğlu’nun hak ettiği makamı korumak değildir. Meselemiz İstanbul seçmeninin iradesini korumak, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik değerlerini korumaktır” dedi.

Davutoğlu ayrıca “Güç sahipleri, sakın ha sahip olduğunuz mutlak güç sizi aldatmasın, geçmişte nice mutlak güç sahipleri aldandılar. Demokrasi aşığı 85 milyon adına söylüyorum korkmadık, korkmayacağız. Hangi siyasi görüşten olursa olsun, herkesin hakkını koruyacağız.” ifadelerini kullandı.

Akşener: Demokrasi, sandık ve bu irade bizimdir

Davutoğlu’nun ardından sözü alan İYİ Parti Merak Akşener, şu ifadeleri kullandı: “Yüz yıl önce olduğu gibi bugün de ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyenler burada. İstanbul’dan haykıranları duymadıkları anda biz Saraçhane’deyiz. Siz diyorsunuz ki ‘Saray sizinse Saraçhane bizimdir’ 16 milyon İstanbullunun iradesi burada.

Size bize terörist deseler de haksız yere Ekrem kardeşimi yargılasalar da bu irade, bu yürek, bu cesaret bu demokrasi aşkı bu sandıkta verilecek cezanın ortaya koyduğu irade gösteriyor ki artık 16 milyon İstanbullunun dışında 85 milyon Türkiyelinin de Ekrem İmamoğlu’nun yanında olduğunu görüyoruz. Hiçbir haksızlık sonsuza kadar sürmez. Geldikleri gibi giderler. Demokrasi, sandık ve bu irade bizimdir”

Sabri Tekir: Şüphesiz kaybedecekler

Akşener’in ardından sözü Saadet Partisi Genel Vekili Sabri Tekir ise, “Dünden bugüne, adalet mekanizmasına kişisel ve siyasi hesaplarla müdahale edenler mutlaka ve mutlaka kaybetmişlerdir, eğer böyle bir müdahale varsa, buna müdahil olanlar şüphesiz kaybedeceklerdir” dedi.

Altılı Masa’ya dahil olan Saadet Partisi’nin Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, önceden planlanmış bir hastane randevusu nedeniyle Saraçhane’deki programa katılamayacağını açıklamış, “Orada bulunan herkese canıgönülden selamlarımı iletiyorum. Hepimizin ortak talebi: Önce Adalet, Her daim adalet, Herkese Adalet!” paylaşımında bulunmuştu.

Ne olmuştu?

İmamoğlu’nun Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle yargılandığı davada Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi dün 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasına hükmetmiş ve TCK’nın 53’üncü maddesi uyarınca “siyasi yasak” hükmü uygulamıştı. Kararın kesinleşmesi için istinaf mahkemesi ve Yargıtay süreçlerinin de tamamlanması gerekiyor.

İmamoğlu, 30 Ekim 2019’da Fransa’nın Strasbourg kentinde düzenlenen kongrede 31 Mart seçimlerinin iptal edilmesini eleştirmiş, Soylu buna karşı yaptığı açıklamada, “Avrupa Parlamentosu’na gidip, Türkiye’yi şikayet eden ahmağa söylüyorum; bunun bedelini bu millet sana ödetecek” demişti. Gazetecilerin Soylu’nun bu sözlerini soruğu İmamoğlu da, “Ben lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye. Tam da 31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır, önce oraya bir odaklansın” yanıtı vermişti.

İmamoğlu bu sözleriyle, yanıt verdiği Soylu’yu kastettiğini savunuyor. Geçen duruşmada tanık olarak dinlenen FOX TV muhabiri Gülşah İnce de bu yönde beyanda bulunmuştu.

Paylaşın

İmamoğlu: Mertlerin Kazandığı, Namertlerin Kaybettiği…

Hakkında verilen hapis cezası kararının ardından İstanbul’daki bir temel atma töreninde konuşan İBB Başkanı İmamoğlu, “Dünyaya kafa tutmak, yargıcın gömleğini giyerek ya da elbisesini giyerek insanları alt etmeye çalışmakla olmaz. Dünyaya kafa tutmak akılla ve bilimle olur” dedi ve ekledi:

“Bu millet hakkını yedirmeyeceği gibi namertle, mertliğin ne olduğunu da önümüzdeki süreçte hep beraber tekrar ülkemizde, milletimize, genel başkanımız ve Altılı Masa’da bulunan diğer siyasi  liderlerle beraber hep birlikte tekrar ispatını göstereceğiz. Ve mertlerin kazandığı, namertlerin kaybettiği, 86 milyon insanımızın da kazandığı bir dönem yaşatacağız.”

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Temel Atma Töreni’nde konuştu. İmamoğlu burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Burada geleceğe dair İstanbul’un yaş almış büyüklerine güzel hizmetler sunacağımız bir merkezin temelini atıyoruz. Bu temel 200 milyon lirayı aşkın bir yatırımla önümüzdeki yıl bu zamanlara kadar hizmete açacağımız bir temel atma töreni. Şimdiden hayırlı olsun.

İstanbul’da 150 günde 150 proje kampanyamızın sonuna geliyoruz. 15 gün sonra bu kampanyamızı bitirmiş olacağız. Bu kampanyamız esnasında 168 noktada 199 projeye eriştiğimizi belirtmek isterim. Daha da sevindirici bir hususu paylaşmak isterim, önümüzdeki şubat-mart-nisan ayları içerisinde İstanbul’umuzda en az 150 projenin daha temel atmasını yapacağımızı paylaşmak istiyorum.

Bizi bu sürece yolculuğa çıktığımız andan itibaren motive eden en önemli şey bu dönemin ruhu gereği milletimize olan sorumluluğumuz ve onlarla olan ideallerde buluştuğumuz bağımız. İlk günden itibaren şehrimizin ihtiyaçlarını, taleplerini can kulağıyla dinledik.

Bir toplumu yönetirken onlarla birlikte karar almadan başarıya ulaşmak mümkün değil. Hem katılımcılığı hem şeffaflığı İBB çatısı altında hissettirdik. Kıymetli Genel Başkanım Kemal Kılıçdaroğlu’na teşekkür etmek isterim. Ben bu şehrin gelmiş geçmiş en demokrat belediye başkanı olmak isterim demiştim. Kendimize çizdiğimiz bu yolculuk hiçbir zaman şaşmadı.

Bizim ülkemizde bazen hiçbir başarı cezasız kalmaz. Böyle bir bakış açısı da var. Bana verilen bu anlamsız ve hukuksuz cezayı başarımın ödülü olarak görüyorum. İsraf düzenlerine son vermenin onları çok kızdırdığını biliyorum. Aynı zamanda İstanbul’un itibar görmemesi gereken tam aksine tedbirli olmanız gereken bazı kurumlarına itibarlı davranan dönemin bittiğine de çok üzüldüklerini biliyorum. O kurumlar bir haftadır konuştuğumuz ayıpları bize yaşatan kurumlar. Bir çocuğumuzun yaşadığı istismardan tutun da farklı edepsiz işlemlerin paydaşı olan bazı kurumları çevremizden uzak tuttuk. İyileri tenzih ediyorum. Sosyal yardım ve destekleri arttırmış olmamız, plansızlıktan, bir avuç insanı kayırma duygusundan böylesi bir döneme dönüşmek onları çok kızdırdı ve bizi cezalandırmak istiyorlar.

“Hiç kimsenin hakkını yemedim, hakkımı da yedirmeyeceğim”

Aslında o kötü akıllarını ve zihinlerini, kötülük dolu kalplerini ‘Binali Bey’e mi oy vereceksiniz? Sisi’ye mi oy vereceksiniz’ diye meydanlarda bağırdıklarında anlamak gerekiyordu. Ben bu memleketin bir evladıyım. Sisi ne, biz ne?

Karadeniz’in Trabzon ilinin Akçaabat ilçesinin eski adı Zanane yeni adı Cevizli köyünde doğmuş bir adama bunu diyen akıldan başka bir maharet bekleyemezsiniz. İlk gündeki gibi burada ifade edeyim ki; hiç kimsenin hakkını yemedim, hakkımı da yedirmeyeceğim.

Dünyaya kafa tutmak, yargıcın gömleğini giyerek ya da elbisesini giyerek insanları alt etmeye çalışmakla olmaz. Dünyaya kafa tutmak akılla ve bilimle olur. Bu millet hakkını yedirmeyeceği gibi namertle, mertliğin ne olduğunu da önümüzdeki süreçte hep beraber tekrar ülkemizde, milletimize, genel başkanımız ve Altılı Masa’da bulunan diğer siyasi  liderlerle beraber hep birlikte tekrar ispatını göstereceğiz. Ve mertlerin kazandığı, namertlerin kaybettiği, 86 milyon insanımızın da kazandığı bir dönem yaşatacağız. Allah kimseye itibar kaybı yaşatmasın…”

Kılıçdaroğlu: Aday belirleme sürecini etkilemez

Diğer yandan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu,İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik yargı kararının Altılı Masa’nın adaylık belirleme sürecini etkilemeyeceğini savundu. Kılıçdaroğu Halk TV’de katıldığı yayında “Dün meydana gelen gelişme adaylık belirme sürecini etkiler mi?” sorusuna yanıt verdi.

Kılıçdaroğlu, “Etkilemez. Biz öteden beri attığımız her adımı belli bir kararlılıkla ve bilgi birikimi şeklinde ilerlediğini biliyoruz. Altı liderin ortak iradesiyle bir metni çıkarmaya çalışıyoruz. Altı liderin altında güçlü kadrolar var” ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, “Bu olay bizim altı liderin daha sıkı sıkıya, kol kola, omuz omuza yürümeleri için ivme kazandırır” diye konuştu.

Kararın üst mahkemden döneceğine inandığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Hala bu ülkede hakkın, hukukun ne olduğunu bilen, namuslu ve yürekli yargıçlarımız var. Biz o yargıçlarımıza, hakimlerimize güveniyoruz. Neden İstinaf’tan dönmesin. Bu ülkede adalet varsa dönecektir. Ne demek dönmez? Eğer gerçekten ülkede adaletin zerreciği kaldıysa dönecektir” dedi. Kılıçdaroğlu, Yargıtay aşamasıyla ilgili de, “Kararın onanacağı şeklinde bir düşünceye sahip değilim. Bu ülkenin namuslu hakimleri, savcıları var. Bu adaletsizliğe ‘dur’ diyeceklerdir” diye konuştu.

“Beraat bekliyordum”

CHP lideri “Bu davanın böyle sonuçlanacağını tahmin ediyor muydunuz” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Emin olun hayır. Yargıcın tutanaklara geçen ‘Bu ifade Soylu’ya söylenmiştir’ ifadesi var. Bunun üzerine beraat beklersiniz. Karar açıklanırsa beraat ya da ertelenir diye bekliyordum. Ertelense bile beraat çıkacağını düşünüyordum.”

Kılıçdaroğlu duruşmanın olduğu gün Almanya’da bulunmasına yönelik eleştirilere şöyle yanıt verdi:

“Benim İngiltere’ye, ABD’ye, Almanya’ya gidişim Türkiye’nin hızla büyümesi, kalkınmasıdır. Bu gezileri yaparken telefon açıp ‘Ben geliyorum, hazır mısınız?’ değil. Uluslararası ilişkilerde belli bir zaman dilimi var. Belli bir zaman dilimi içinde randevular alınır. Biz de Almanya’ya bu çerçeve içinde gittik. Vizyon toplantısını yaptık üçüncü ayağı Almanya vardı. Gerçekten de Türkiye’nin önemli finans kaynaklarına ihtiyacı var. Bunun için bu programları yaptık. Normalde davaya bakıldığı zaman beraat edilmesi gereken bilir kişi raporu, tanık gazeteciler var, daha önceki duruşmada tutanağa geçen ifadeler var. Normalde beraat bekliyoruz. Arkadan beklemediğimiz bir olay”

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: İmamoğlu Kararı ‘Aday’ Belirleme Sürecini Etkilemez

“İmamoğlu kararı adaylık belirme sürecini etkiler mi?” sorusuna CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Etkilemez. Biz öteden beri attığımız her adımı belli bir kararlılıkla ve bilgi birikimi şeklinde ilerlediğini biliyoruz. Altı liderin ortak iradesiyle bir metni çıkarmaya çalışıyoruz. Altı liderin altında güçlü kadrolar var” şeklinde cevap verdi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Bu olay bizim altı liderin daha sıkı sıkıya, kol kola, omuz omuza yürümeleri için ivme kazandırır” diye konuştu.

İmamoğlu’nun duruşmaya çıkacağı gün neden Almanya’ya gittiğini de açıklayan Kılıçdaroğlu, bu gezilerin önceden ayarlanmış belli bir program çerçevesinde gerçekleştirildiğine vurgu yaptı:

“Hangi saatte kiminle görüşeceğiniz bellidir. Biz de Almanya’ya bu çerçevede gittik. İngiltere’den sonra vizyon toplantımızı yaptık. Onun bir üçüncü ayağı Almanya vardı. Çünkü Almanya hem bilgiyi hem teknolojiyi bir arada büyüten bir  devlet. Ve biz buraya gitmek zorundaydık. Artı gerçekten de Türkiye’nin temiz paraya ihtiyacı var. Biz bu kısır tartışmalardan bağımsız olarak tümüyle enerjimizi nasıl güzel bir Türkiye’yi inşa edebiliriz için bu programları yaptık ve oraya da gittim” açıklamasını yaptı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen hapis cezası ve siyasi yasağın ardından ilk kez açıklamalarda bulundu. Halk TV’de İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah programına katılan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Anadolu’da güzel bir söz vardır. Zalimin erken gitmesi için zulmün artsın derler. Saray iktidarının da yaptığı bu. Tek kişilik hükümet. Yasama, yargı kendisine bağlı, yürütme organının başında. İstediği yere hâkim atayıp, istediği hâkimden karar çıkartabiliyor. Kendisinin önüne çıkacak engellerin, İstanbul’un rantlarını devşirmek istiyor. İstanbul’u kaybetmesi onun için yara oldu. Çünkü ‘İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder’ demişti. İstanbul’u kaybetti, şimdi Türkiye’yi de kaybediyor.

“Milli iradeye darbedir”

Normalde olması gereken yargının bağımsız olmasıdır. Yargıç, hukukun üstünlüğü ve vicdanına göre değil saraydan gelen talimata göre karar veriyor. Bu milli iradeye darbedir. Bu tablo bizim alışkın olmadığımız, demokrasilerde yaşanmaması gereken bir tablo. Bu tablo maalesef Türkiye’de aşama aşama hayata geçiriliyor.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız benzer bir tablo ile karşılaşmıştı. Ona da 100 küsür yıl ceza isteniyordu. İstanbul İl Başkanımıza siyasi yasak getirildi. Sanıyorlar ki CHP, CHP lideri geri adım atar. Asla ve asla zalimin karşısında bir milim geri adım atmayacağız. Bu ülke sahipsiz değildir. Bu ülkenin halkı demokrasiye aşıktır.

Daha önceki duruşmada yargıç ‘YSK ile ilgisi yok bunun’ diyor. Gülşah İnce de tanık olarak dinleniyor, ‘Soylu ile ilgili soru sordum bu cevabı aldım’ diyor. Şimdi bunu başka bir olayla bağlantı kurup İstanbul Büyükşehir Belediye başkanını cezalandırmak istiyorlar. Sayın İmamoğlu’na ‘Sakın üzülme, senin sorumluluğun var 16 milyon seni dirençle, kararlılıkla görmek istiyor’ dedim.

Demokrasi adına, ülkem adına üzüldüm. Olay bir kişi olayı değil demokrasi, insan hakları, milli iradeye saygı olayıdır. Bunları düşündüğünüz zaman öteden beri gelen bir süreç var. Bu süreç kendi iktidarını pekiştirmek istiyor. Ben koltukta kalayım Türkiye yanabilir… Aramızda dağlar kadar fark var.

Siz CHP’nin elini kolunu bağlamak istiyorsunuz. Şimdi bunu aşama aşama hayata geçirmeye çalışıyorlar. Onlar hukuk dışı yola saparak, yargıçların gücünü arkalarına alarak bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Bizde halkın gücünü, iradesini kazanmak istiyoruz. Halkın iradesi değerlidir. Halkın iradesine darbe yapan bir anlayış demokraside yoktur. 16 milyon İstanbullunun hakkı gasp edilmiştir.

“Adaletin zerreciği kaldıysa istinaftan döner”

İstinaf ve Yargıtay yoluna gidilecek. Hâlâ bu ülkede hakkın, hukukun ne olduğunu bilen, namuslu ve yürekli yargıçlarımız var. Biz o yargıçlarımıza güveniyoruz. Adalet kurumuna en büyük zarar verenlerin iradelerini ipotek eden yargıçlar olduğunu dile getiriyorlar. Neden istinaftan dönmesin. Bu ülkede adalet varsa dönecektir. Ne demek dönmez? Eğer gerçekten ülkede adaletin zerreciği kaldıysa dönecektir. Kararın onanacağı şeklinde bir düşünceye sahip değilim.

Elini vicdanına koyan bir yargıç, bir belediye başkanını bir ifadesi dolayısıyla hem mahkûmiyet hem siyasi yasaklı konumuna getiriyorsunuz. Bunun kabul edilebilir bir yanı yok. Bunun sağı, solu yok. Bu iş insan hakları, demokrasi olayıdır. Bütün bunlara rağmen biz mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu mücadele aynı zamanda bir demokrasi mücadelesidir. İstanbul İl Başkanımız siyasi yasaklı hale getirildiğinde sahip çıktık, bugün de yarın da mücadeleyi vereceğiz.

“Osman Kavala, Selahattin Demirtaş neden içeride?”

Osman Kavala niye içeride AİHM kararına rağmen? Selahattin Demirtaş yargı kararına rağmen neden içeride? Avukatlar içeride. Askeri öğrenciler içeride, öğrenciler darbe mi yapar? Buna benzer haksızlıklar var. Türkiye’de bir değişim, dönüşüm yaşanıyor. Türkiye’de demokrasinin nasıl olduğunu göreceksiniz. Göstereceğiz.

Bir partili nasıl olur da hâkim koltuğuna oturabilir? Bunlar doğru değil. Kendi partilerinde üyelik, il başkanlığı, ilçe başkanlığı yapmış insanları hâkim, savcı koltuğuna oturttular. HSK’nın, bakanlığın ‘dur’ demesi lazım. Diyemediler. HSK’nın da bağımsız iradesi yok. Bugün Erdoğan ne dese onlar altına koşulsuz imza atarlar. Bütün bunlara rağmen kilit noktalarda bunlar ama onların altında erdem, ahlak sahibi adalet ordusu var.”

Paylaşın

İmamoğlu Kararı: Erdoğan’ın Olası Rakibine Siyaset Yasağı

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) başkanı ve üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak kararı verilen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, yabancı basında da geniş yer buldu.

Amerika Birleşik Devletleri’nden (ABD) İngiltere ve Fransa’ya, Almanya’dan İsrail ve Katar’a dünya medyasına yansıyan haberlerde, Türkiye’de Haziran 2023’te yapılması beklenen Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a rakip olma olasılığına atıf vardı.

Konuyla ilgili dünya basınına yansıyan haberlerden öne çıkanlar şöyle…

NYT: Erdoğan’ın olası rakibine siyaset yasağı

ABD’nin The New York Times gazetesi, Ekrem İmamoğlu’na hapis cezası ve siyasi yasak haberini, okurlarına “Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olası rakibini siyasetten men etti” başlığıyla duyurdu.

Haberde, mahkeme kararının kesinleşmesi durumunda İmamoğlu’nun hapise girmeyeceği, fakat belediye başkanlığı görevinden alınarak ceza süresi boyunca oy vermek veya seçimlerde aday olmak ya da seçilmek gibi siyasi faaliyetlerde bulunamayacağına dikkat çekildi.

Gazete, “Bu, esasen Erdoğan’ın iktidardaki AKP’si karşısında seçimleri kazanabildiğini kanıtlayan bir liderin kısa vadedeki şanslarını yok ediyor” yorumunu yaparak 2023’teki seçimlere işaret etti.

WSJ: Yükselen siyasi muhalefetin bir sembolü

ABD’nin The Wall Street Journal gazetesi ise konuyla ilgili haberinin başlığında İmamoğlu’nu “Erdoğan’ın rakibi” olarak tarif etti.

Gazete, başlığın hemen altında ise şu yoruma ver verdi:

“Ekrem İmamoğlu, ülkede gelecek yıl yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi kamu görevlilerine hakaretten mahkum edildi.”

Söz konusu mahkeme kararının “önümüzdeki yıl zor bir yeniden seçilme süreci ile karşı karşıya kalacak olan Erdoğan’ın popüler rakibine darbe vurduğu” değerlendirmesini yapan WSJ, Türkiye’de yapılan seçim anketlerinde Erdoğan ve İmamoğlu’nun “başa baş gittiğini” hatırlattı.

The Wall Street Journal, İmamoğlu’ndan “Türkiye’de yükselen siyasi muhalefetin bir sembolü” olarak bahsetti.

Politico: Erdoğan’ın rakibini bertaraf etme çabası

ABD’nin Politico haber sitesi, İmamoğlu’na verilen hapis cezası ve siyaset yasağı ile ilgili haberinde, “Eleştirenler, kararın gelecek seçimlerde Erdoğan’ın en büyük rakibini bertaraf etme çabası olarak görüyor” dedi.

İmamoğlu’nun karara itiraz etmesinin beklendiğini, fakat itirazın Haziran 2023’ten önce sonuçlanıp sonuçlanmayacağının net olmadığını hatırlatan Politico, haberinde, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel’in sözlerine de yerdi: “Bu adil olmayan ceza, insan haklarına saygı, temel özgürlüklere saygı ve hukukun üstünlüğü ile tutarlı değil.”

Guardian: Erdoğan’ın rakibini devre dışı bırakma çabası

İngiltere’nin The Guardian gazetesi, “İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘ahmaklar’ hakareti sebebiyle hapis cezasına çarptırıldı” başlıklı haberinde, “Belediye başkanının, Erdoğan’ın rakibini devre dışı bırakma çabası olarak görülen karara itiraz etmesi bekleniyor” dedi.

The Guardian gazetesi, ayrıca, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na verilen siyaset yasağını ve Anayasa Mahkemesi’nin Ocak 2023’te kararını açıklaması beklenen Halkların Demokratik Partisi (HDP) kapatma davasını hatırlattı.

The Guardian’ın haberinde de İmamoğlu’nun genel seçimlerde “Erdoğan’ın baş rakibi” olmasının beklendiği vurgusu vardı.

FT: Muhtemel rekabeti tehdit ediyor

İngiltere’nin The Financial Times gazetesi, konuyla ilgili haberinde, “İstanbul Belediye Başkanı’na ‘ahmaklar’ hakareti sebebiyle hapis cezası ve siyaset yasağı verildi” başlığını kullandı. Gazete, “Karar, Ekrem İmamoğlu’nun gelecek yılki seçimlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı rakip olma [şansını] tehdit ediyor” yorumunda bulundu.

Haberinde İmamoğlu’nun kararı “büyük bir adaletsizlik” olarak değerlendiren konuşmasına da yer veren gazete, Türkiye’de Haziran’da yapılması beklenen seçimler öncesi yapılan anketlerin, İmamoğlu’nu Erdoğan’ın karşısında önde gelen muhalefet adayı olarak gösterdiğine dikkat çekti.

The Financial Times, ayrıca Erdoğan’ın AKP’sinin “Türkiye’nin en büyük partisi olmayı sürdürse de uzun süredir devam eden ekonomik krizin partiye olan desteği azalttığı” değerlendirmesini paylaştı.

France 24: “Hak, hukuk, adalet”

Fransa’nın France 24 haber sitesi, mahkemenin İmamoğlu kararını “Türk mahkemesi İstanbul Belediye Başkanı ve Erdoğan’ın rakibi için hapis cezası ve siyaset yasağına hükmetti” başlığıyla duyurdu.

France 24, mahkeme kararını açıklamadan önce binlerce kişinin Saraçhane’deki İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde toplandığını ve “Hak, hukuk, adalet” sloganları attığını okurlarıyla paylaştı.

Haber sitesi, haberinde, duruşma sırasında mahkeme binasının dışında çevik kuvvet polislerinin beklediği detayına da yer verdi.

Taz: Erdoğan’ın baş rakibi olarak görülüyor

Almanya’nın Die Tageszeitung gazetesi, “İstanbul Belediye Başkanı aleyhine mahkeme kararı” başlıklı haberinde, İmamoğlu’nun “Türkiye’de Erdoğan’ın baş rakibi olarak görüldüğü” yorumunu yaptı: “Şimdi ise mahkum edildi; yani, pratikte, siyasi görev yapmaktan men edildi.”

Gazete, haberinde, ayrıca Ekrem İmamoğlu’nun avukatının karara itiraz edileceğine ilişkin açıklamasına da yer verdi.

Die Zeit: Bertaraf etme çabası olarak yorumlanıyor

Almanya’nın Die Zeit gazetesi, İmamoğlu’na verilen cezayı, “İstanbul Belediye Başkanına siyaset yasağı ve hapis cezası” başlığıyla duyurdu.

Gazete, haberinde, kararı eleştirenlerin “kararı, önümüzdeki yıl yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önemli bir rakibini bertaraf etme çabası” olarak gördüğünü yazdı.

Die Zeit, haberinde, Mart 2019’da yapılan İstanbul seçimlerinin yenilendiğini, fakat yenilenen seçimleri İmamoğlu’nun kazandığını da hatırlattı.

Haaretz: Seçimlerden altı ay önce…

İsrail’in Haaretz gazetesi, haberi, “Türkiye’deki seçimlerden altı ay önce, Erdoğan’ın rakibine hapis cezası” başlığıyla duyurdu.

Ekrem İmamoğlu’nun ana muhalefet partisinin “kilit bir üyesi” olduğu değerlendirmesini paylaşan gazete, cezanın “önde gelen kamu görevlilerine hakaret” suçlamasıyla verildiğini hatırlattı.

Greek Reporter: Erdoğan’a karşı en popüler rakip

Yunanistan’ın Greek Reporter gazetesi, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na hapis cezası haberini “İstanbul Belediye Başkanı ve Erdoğan’ın rakibi Türkiye’de hapis cezasına çarptırıldı” başlığıyla verdi:

“Eğer karar istinaf mahkemelerince onanırsa, bu, Haziran’dan yapılması planlanan seçimlerde Erdoğan’a rakip olabilecek en popüler siyasi isim olan İmamoğlu için siyaset yasağı anlamına gelecek.”

Balkan Insight: Erdoğan’ın rakibine siyasetten men

Balkan Insight haber sitesi, “İstanbul Belediye Başkanı ve Erdoğan’ın rakibine hapis cezası ve siyasetten men” başlıklı haberinde, şöyle dedi:

“Davada çıkan karar, olasılıkla Erdoğan’ın önümüzdeki yıl yapılacak seçimlerde iktidarda kalmasının önündeki önemli bir engeli ortadan kaldırıyor.”

Al Jazeera: Erdoğan’ın potansiyel rakibi

Son olarak, Katar merkezli Al Jazeera haber sitesi, “İstanbul Belediye Başkanı, kamu görevlilerine hakaret ettiği gerekçesiyle hapis cezasına çarptırıldı” başlıklı haberinde, mahkemenin Ekrem İmamoğlu’na siyaset yasağı koyma kararı da aldığını hatırlattı.

Al Jazeera’nin haberinde de “İmamoğlu’nun gelecek yılki seçimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın potansiyel bir rakibi olarak görüldüğü” vurgusu vardı.

Paylaşın

İBB Başkanı İmamoğlu İçin Hukuki Süreç Nasıl İşleyecek?

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) başkanı ve üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak kararı verildi.

Peki Ekrem İmamoğlu yasal olarak belediye başkanlığına devam edebilecek mi? Ya da İmamoğlu, cumhurbaşkanı adayı olabilecek mi ? Bundan sonraki yasal süreç nasıl işleyecek ?

Öncelikle İmamoğlu’nun avukatları bu karara itiraz ederek, kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinafa taşıyacak. Eğer Bölge Adliye Mahkemesi, İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararını yerinde bulursa sonrasında İmamoğlu kararı Yargıtay’a taşıyacak.

İmamoğlu’nun belediye başkanlığı da Yargıtay’dan çıkacak karara bağlı ancak bu tarihe kadar görevine devam edebilecek. Eğer olağanüstü koşullarla süreç hızlandırılmazsa kararın onanmasının seçimlerden sonraya kalacağı tahmin ediliyor ve bu da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olabileceği anlamına geliyor.

Euronews’den Dilek Gül’ün sorularını yanıtlayan Marmara Üniversitesi’den Anayasa Hukukçusu Doç.Dr. Tolga Şirin Anayasa’nın 101. ve 76. maddesini hatırlatıyor.

”Kararın kesinleşmesi durumunda Ekrem İmamoğlu aday olamaz”

Ve kararın kesinleşmesi halinde Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olamayacağını ifade ediyor.

”Anayasa’nın 101’nci maddesine göre Cumhurbaşkanı adaylarının “milletvekili seçilme yeterliliğine sahip” olması gerekir. Yine Anayasa’nın 76’ncı maddesine göre: “taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla hapis ile ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar” milletvekili seçilemezler. Bu hükümler ışığında denilebilir ki kararın kesinleşmesi durumunda Ekrem İmamoğlu aday olamaz.”

Anayasa Hukukçusu Doç.Dr. Tolga Şirin, İmamoğlu’nun cezasının kesinleşmesi durumunda belediyedeki görevine devam edemeyeceğini ve bu durumda da Belediye Meclisinin bir başkan seçmesi gerektiğini dile getiriyor.

Belediye Meclisinin bir başkan seçememesi halinde ise kanunen İçişleri Bakanının bir görevlendirme yapacağını belirtiyor.

”Bu bir yıldan fazla ceza hükmü bulunmaması koşulu, 2972 sayılı Kanun’un 9’ncu maddesi uyarınca belediye başkanlığı için de geçerli olduğu için, kararın kesinleşmesi hâlinde başkanlıkta da bir boşalma söz konusu olacaktır… Olayda bir terör suçu olmadığı için bildiğimiz “kayyım ataması” usulü uygulanmaz… Boşalma durumunda Belediye Kanunu devreye girer. Bu kanun (md. 45) uyarınca Belediye Meclisinin bir başkan seçmesi gerekecektir. Eğer Meclis bir seçim yapamazsa Kanun (md. 46) İçişleri Bakanının bir görevlendirme yapmasını öngörür.”

Marmara Üniversitesi’den Anayasa Hukukçusu Doç.Dr. Tolga Şirin’e göre tüm bu süreçte kararın ne zaman kesinleşeceği kritik önemde.

”Karar TCK md. 125/3’ten verildiği için CMK md. 286/3/(a) uyarınca önce istinaf yoluna sonra temyize tabidir. Öte yandan AYM’nin de bu sürece müdahale olasılığı vardır. Olağan hukuk uygulamasında bu kesinleşme aşamalarının seçime kadar tamamlanması mümkün değildir. “Olağan hukuk uygulaması” kavramının ise bu vakada geçerli olmadığı kanaatindeyim…”

Avukat Dr. Rezan Epözdemir, sürecin hızlı işletileceğine dair yapılan yorumlara tepki gösteriyor. Avukat Epözdemir, ‘’Hukuk devletinde kişiye özel uygulama yapılamaz’’ diyor.

‘’Diğer dosyalar ne ise bu dosya da olağan zamanda işlenecektir, olağandışı hassasiyet gösterip bu dosyayı öne almak çok doğru olmaz. Kamu önünde yargının saygınlığı tartışılır hale gelir. Kamu vicdanını da rahatsız eder. İki yılda gelir bu karar ve iki yılın altındaki her süre bana göre bu dosyaya olağandışı müdahaleyi gösterir.’’

Avukat Dr. Rezan Epözdemir, işlemesi gereken hukuki süreci de şu sözlerle anlatıyor:

‘’ Bu kararla önce istinaf incelemesi söz konusu olacaktır. Sanık müdafileri istinaf sürecine başvuracaktır. Normalde beş yılın altında bir mahkumiyet hükmü var. Burada fikir ve ifade kapsamında işlenen bir suç olduğundan Yargıtay’da da temyiz yolu açıldı. Ve bu durumda Yargıtay incelemesi de söz konucu olacak. İstinaf Mahkemesi karara hukuken uygundur diyip red kararı verirse Yargıtay’da temyiz incelemesinde bu karar hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz değildir, hukuka uygundur der ve karar şeklen kesinleşirse bu durumda İmamoğlu için siyasi yasak söz konusu olur. Onun dışında Sayın İmamoğlu açısından herhangi bir siyasi yasak bulunmuyor. Cezanın infazı da söz konusu değildir, yerleşik yargı uygulamalarına bakarsak bu süreç yaklaşık iki yılı bulacaktır. Yani iki yıldan önce bu karar gelmez. ‘’

Paylaşın