Ekrem İmamoğlu Ve Mansur Yavaş’tan ‘Kılıçdaroğlu’ Paylaşımı

Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı ilan edilmesinin ardından sosyal medya hesaplarından birbirlerini etiketleyerek paylaşımlar yaptı.

Haber Merkezi / Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

“Birlikte rahmet vardır, bereket vardır. Sayın Genel Başkanlarımıza teveccühleri için teşekkür ederiz. Türkiye’nin ikinci yüzyılına hep birlikte umutla ve mutlulukla yürüyoruz. @ekrem_imamoglu”

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da şunları yazdı:

“İnanıyoruz ki Genel Başkanımız @kilicdarogluk öncülüğünde Millet İttifakı olarak ülkemizin her bir ferdinin çoktan beri hak ettiği aydınlık yarınlara en kısa sürede ulaşacağız. @mansuryavas06”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ev sahipliğinde bir araya geldi.

Saat 16.00’da başlayan liderler toplantısı yaklaşık 4,5 saat sürdü. Liderler Saadet Partisi Genel Merkezi’nden kalabalığın önüne çıktı.

SP Lideri Karamollaaoğlu, “Elbette içinde bulunduğumuz günler acılı günler. Vefat eden bütün kardeşlerimize cenab-ı haktan rahmet diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Birçok şehirde neredeyse bina ayakta kalmadı. Allah vefat edenlere rahmet eylesin. Bugün burada bir araya gelmemizin sebebini biliyorsunuz. Hava biraz soğuk. Ben bu toplantılarımız neticesinde aldığımız kararı duyurmayı bir görev addediyorum. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu bizim cumhurbaşkanımızdır. Bu görevin hayırlı olmasını diliyorum. Bu görevin hayırlı olmasını diliyorum” diyerek Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıkladı.

Paylaşın

Mansur Yavaş Ve Ekrem İmamoğlu’ndan Kemal Kılıçdaroğlu’na Destek Mesajı

İYİ Parti Lideri Akşener’in adaylık konusunda çağrı yaptığı CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, sosyal medyadan açıklama yaparak, partinin genel başkanı Kemal Kılıçdaorğlu’na destek verdiler.

Haber Merkezi / ABB Başkanı Yavaş, “Bugüne kadar yaptığımız açıklamalarda Genel Başkanımız Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’nun iradesi dışında hareket etmeyeceğimizi belirtmiştik. Aynı çizgideyiz. Temennimiz, Millet İttifakı’nın tüm paydaşlarıyla yoluna devam etmesidir.” dedi.

İBB Başkanı İmamoğlu, “Millet İttifakı halkımızın içinden geçtiği zor bir dönemde ağır bir sorumluluk alarak devleti etkin ve demokratik, toplumu huzurlu ve zengin kılma iradesiyle kurulmuş bir siyasi birliktir. Milletimize çaresiz, umutsuz ve yalnız olmadıklarını göstereceklerine inanıyorum. CHP’nin öz evladı ve Millet İttifakı’nın Belediye Başkanı olarak milletimizin arzu ettiği birlik içinde, ittifak masasında irademizi temsil eden Sayın Kılıçdaroğlu’nun ve Millet İttifakı’nın, eksilmeden çoğalarak büyüyeceğinden şüphem yoktur” ifadelerini kullandı.

“Millet İttifakı olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz”

Öte yandan Millet İttifakı’nın bileşenlerinden Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, “Ülkemizde her bir vatandaşımız için huzuru, refahı, adalet ve demokrasiyi üretme kararlılığı ve başarmak inancı ile Millet İttifakı olarak çalışmalarımıza devam edeceğimizi bir kez daha Aziz Türk Milletimize beyan ve taahhüt ediyoruz. Hep birlikte başaracağız! Yeter! Söz Milletindir” açıklaması yaptı.

Karamollaoğlu’ndan ‘yola devam’ mesajı

Millet İttifakı’nın bileşenlerinden Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “6 Mart Pazartesi günü Saadet Partimizin ev sahipliğinde bir araya geleceğiz. Halkımız müsterih olsun! Bizler, milletimize verdiğimiz sözün arkasındayız! Aynı inanç, azim ve kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz” açıklaması yaptı.

“Var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz”

Millet İttifakı’nın bileşenlerinden DEVA Partisi, İYİ Parti lideri Meral Akşener’in açıklamalarına yönelik, “Biz, milletimizin hak ettiği tam demokratik bir yönetim anlayışını hâkim kılmak için ortaya koyduğumuz çalışmaların arkasındayız. Bu tarihi süreçte, hepimize büyük bir sorumluluk düşmektedir. Türkiye’yi içine düştüğü bu karanlık tablodan çıkartmak ve otoriter anlayıştan kurtarmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

Davutoğlu: Dayatma değil istişare var

İYİ Parti Lideri Akşener’in Millet İttifakı’na yönelik açıklamalarının ardından yazılı açıklama yapan GP Lideri Davutoğlu, “Bütün partilerin fedakâr katkıları ve emekleriyle ortaya koyduğumuz tarihi nitelikteki ortak mutabakat metinleri siyasi yöntem olarak tek aklın değil ortak aklın, dayatmanın değil istişarenin, rekabeti değil uzlaşmanın eseri olmuştur” dedi.

Paylaşın

“İstanbul’da Yıkılma Tehdidiyle Karşı Karşıya Olan 90 Bin Yapı Var”

İBB Başkanı İmamoğlu, İstanbul için harekete geçilmesi gerektiğini vurgulayarak, “İki şey önemli, bir tanesi İstanbul’un yapı envanteri. Biz görevi devraldığımızda İBB’nin bizden önceki döneminin bitirdiği envanterde 40 bin ila 50 bin riskli yapıdan bahsediyordu” dedi ve ekledi:

“Bizim yaptığımız çalışmada şu an itibariyle ağır ya da çok hasarlı yani yıkılma tehdidiyle karşı karşıya olan 90 bin yapı olduğunu düşünüyoruz. İş yeri olan da var konut olan da var. Çok hızlı hareket etmemiz gerektiğinin farkındayız. İBB ya da hükümet 1999’dan sonra birçok şey yapmış İstanbul’da ama hepsini topladığımızda 80 sene daha çalışmamız gerekiyor ki yapı stoğunu güçlü hale getirelim. Böyle olmaz.”

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB Afet Koordinasyon Merkezi’nden (AKOM) FOX TV’deki İlker Karagöz ile Çalar Saat programına bağlanarak gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Gazete Duvar‘ın aktardığına göre İstanbul’daki deprem tehlikesine de dikkat çeken İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Haiti’de deprem oluyor, 200 bin kişi ölüyor 7,8 büyüklüğünde bir depremde. Ama Şili’de 8 ve üzeri depremlerle boğuşan bir ülkede, 8,8 şiddetinde deprem oluyor 2010’da. 3 dakika 30 saniye sürüyor. Ölümlerin büyük çoğunluğu tsunamiden, betondan değil. Asrın felaketi diye bir tarif yapar, süreci başka bir yere koyarsak buradan bir çözüm çıkmaz.

Böyle bir şey kabul edilemez artık, 21. yüzyıldayız. Biz yöneticilerin sorumluluk duygusu başka bir boyutta olmalı. Bu işin tarafı yok, hükümeti muhalefeti, belediyesi AFAD’ı yok, bürokratı seçilmişi yok. Hepimiz aynı masadayız, ne demek el sıkmamak, selam vermemek. Asrın felaketini değil, asrın ihmallerini yapmış mıyız onu konuşmalıyız.

İki şey önemli, bir tanesi İstanbul’un yapı envanteri. Biz görevi devraldığımızda İBB’nin bizden önceki döneminin bitirdiği envanterde 40 bin ila 50 bin riskli yapıdan bahsediyordu. Bizim yaptığımız çalışmada şu an itibariyle ağır ya da çok hasarlı yani yıkılma tehdidiyle karşı karşıya olan 90 bin yapı olduğunu düşünüyoruz.

İş yeri olan da var konut olan da var. Çok hızlı hareket etmemiz gerektiğinin farkındayız. İBB ya da hükümet 1999’dan sonra birçok şey yapmış İstanbul’da ama hepsini topladığımızda 80 sene daha çalışmamız gerekiyor ki yapı stoğunu güçlü hale getirelim. Böyle olmaz.

Bu mesele İstanbul’un can meselesi. Merkezi bir mekanizmayla yönetilmeli. Bu teklifi getirirken hükümete, bakanlığa ‘Tabii ki bu işin başında siz olacaksınız’ dedim. Ama tek başınıza yapamazsınız. Bunun için bir kurul oluşmalı. Bu ısrarımızı devam ettiriyoruz. Bakanlığın, valiliğin, büyükşehirin, ilçe belediyesinin, inşaat sektörünün, yapı sektörünün, finans sektörünün, sigorta sektörünün, mahalle temsilcilerinin içinde olduğu bir mekanizmadan bahsediyorum.

Taslağımızı da sunduk. Bu acil bir meseledir, akşamı sabahı bile yok. Bu sistemin İstanbul için elzem olduğunu defalarca niteledik. Sadece kurul boyutu da yok. İnsanlarımız… Ben öyle binalar biliyorum ki bina çürük. Çok yakınlarım var, taşınmış oradan, binayı boşaltması 3 yıl sürdü. Bina çürükse orayı boşaltmak zorunda.

“Keşke İstanbullulara ‘Huzurla evinizde yatın, uyuyun’ diyebilsem”

İstanbul’da imar barışı uygulamalarında yapı kayıt belgesi verilen yapı adedi 317 bin. Reklam filmini gösterdiler tekrar hatırladık. Birisi kaçak bir yapı yaptığını anlatıyor, ne zaman yaptığını bile bilmiyor, nasıl yaptığını hatırlamıyor. Ona da belge alacağını söylüyorlar, seviniyor vatandaş.

Devlet bunu yapmamalıydı. Bina sakat, yanlış yerde, başına çökecek. Böyle bir anlayışla İstanbul’da hareket edilemez. İstanbul odaklı, bu ayın sonunda kurumlardan, kurullardan, bakanlıktan beklentilerimizi ve çağrılarımızı yapacak bir toplantıyı da hazırlıyoruz. Keşke İstanbullulara ‘Huzurla evinizde yatın, uyuyun’ diyebilsem.

Paylaşın

İmamoğlu Hakkında “İhaleye Fesat Karıştırma” Davası: 7 Yıl Hapis İstemi

İBB Başkanı Ekrem hakkında yeni dava açıldı. Savcılığın davaya ilişkin hazırladığı iddianamede İmamoğlu dahil yedi kişi hakkında “ihaleye fesat karıştırmak” iddiasıyla 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası istendi.

İmamoğlu, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Her ne hikmetse iki yıldır savcılıkta bekleyen dosya, bir anda davaya dönüşmüş. Bu kötülüklerin nerelerde planlandığını artık 86 milyon çok iyi biliyor” dedi. İmamoğlu’nun avukatı Kemal Polat, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, İmamoğlu’nun söz konusu ihale sürecinin hiçbir aşamasına dahil olmadığı ve talimat veya yönlendirme yapmadığını söyledi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında, Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu dönemde yapılan bir ihaleye ilişkin, “ihaleye fesat karıştırma” iddiasıyla 7 yıla kadar hapis istemiyle yeni bir dava açıldı. Davanın ilk duruşması 15 Haziran 2023 tarihinde Büyükçekmece Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılacak.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) başkan ve üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak kararı verilen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında yeni bir dava daha açıldı. Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde, 29 Aralık 2015 tarihinde yapılan, “Kültür Merkezleri’nde Personel Çalıştırılması ve Kültür Sanat Organizasyonları Hizmet Alım İşi” ihalesini kaybeden firmanın şikâyeti üzerine, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği’nin başlattığı incelemenin sonucunda, İmamoğlu hakkında hazırlanan rapor doğrultusunda, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmıştı.

Dönemin Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediyesi eski Kültür İşleri Müdürü Fidan Gül, Spor İşleri Müdürlüğü Personeli Cem Ülker, eski İşletme İştirakler Müdürlüğü Personeli Hasan Çetin, eski Kültür İşleri Müdürlüğü Personeli Hilal Çuhadar, eski Mali Hizmetler Müdürlüğü Personeli Mehmet Hepgül ve eski İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü Personeli Türkan Demiren Dişisağlam hakkındaki soruşturmasını tamamlayan Başsavcılık iddianamesini de hazırladı.

İddianamede, Beylikdüzü Belediyesi tarafından açılan söz konusu ihalede iddia edildiği gibi bir kamu zararının meydana gelip gelmediğinin anlaşılması için bir bilirkişi raporu alındığı, bu rapora göre söz konusu ihalede, “Görevlilerin ihaleye fesat karıştırdıkları ve kamu zararına neden oldukları kanaatine varıldığı” ileri sürüldü.

250 bin liralık kamu zararı iddiası

Hazırlanan iddianamede; ihalede İmamoğlu, Gül, Ülker, Çetin, Çuhadar, Hepgül ve Demiren Dişisağlam’ın fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek, ihale alıcısı E. şirketi lehine kamu zararına neden olacak şekilde, ihaleye katılma yeterliliğine veya koşullarına sahip olmayan kişilerin ihaleye katılmasını sağlayarak, 250 bin TL fazladan para ödemesine ve neticede 250 bin TL tutarında kamu zararına neden oldukları iddia edilerek; Ekrem İmamoğlu dahil yedi kişinin, “ihaleye fesat karıştırdığı” ifade ediliyor.

Savcılığın hazırladığı iddianamede İBB Başkanı İmamoğlu dahil yedi kişi hakkında “ihaleye fesat karıştırmak” iddiasıyla 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası istendi. Büyükçekmece Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilen iddianame kabul edildi. İmamoğlu ve diğer altı ismin “ihaleye fesat karıştırma” suçundan yargılanacakları dava, 15 Haziran 2023 tarihinde Büyükçekmece Adliyesi’nde yapılacak.

İmamoğlu: Bu kötülüklerin nerelerde planlandığını artık 86 milyon çok iyi biliyor

Hakkında açılan yeni dava ile ilgili olarak Twitter hesabindan açıklamalarda bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “İhale işlemlerinde imzam dahi mevcut değil. Ayrıca gerek İçişleri Bakanlığı gerek Danıştay 1. Dairesi kararında hakkımda herhangi bir tespit, suçlama ya da değerlendirme yapılmadı. Buna rağmen, zorlama bir suç yaratılmaya çalışılmakta. Her ne hikmetse iki yıldır savcılıkta bekleyen dosya, bir anda davaya dönüşmüş. Bu kötülüklerin nerelerde planlandığını artık 86 milyon çok iyi biliyor” dedi.

İmamoğlu’nun avukatı: İmamoğlu ihalenin hiçbir sürecine dahil olmadı

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Kemal Polat, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, İmamoğlu’nun söz konusu ihale sürecinin hiçbir aşamasına dahil olmadığı ve talimat veya yönlendirme yapmadığını söyledi. Polat, İmamoğlu’nun belediye başkanı olarak 5393 sayılı Belediye Kanunu, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine göre “harcama yetkilisi” ve “ihale yetkilisi” olmadığı gibi üst yönetici olarak ihale iş ve işlemlerini onaylama yetkisinin bulunmadığını belirtti. Danıştay’ın da bu tespiti yaptığını dile getiren Polat, ancak savcılığın bir ayrım yapmaksızın bu davayı açtığını söyledi.

Paylaşın

İBB Başkanı İmamoğlu: Soylu Hakkında Suç Duyurusunda Bulunacağız

İçişleri Bakanlığı’nın İBB’ye yönelik başlattığı ‘terör’ soruşturmasına ilişkin açıklamalarda bulunan İBB Başkanı İmamoğlu, Bakan Soylu’nun iddialarına belgelerle yanıt verdi. Ekrem İmamoğlu, Soylu hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun İBB’de “terörle iltisaklı” kişilerin çalıştığı iddialarına bugün Saraçhane’de düzenlediği basın toplantısı ile yanıt verdi.

İmamoğlu, “Bu toplantıyı İçişleri Bakanı’nı utandırmak için düzenlemedim, bakan beyi ciddiye alma zamanı çoktan geçmiştir. Bir de sayın bakanın yarattığı kirlilikte gizlenen ve en az onun kadar karanlık olarak bir süreci yöneten bir bakan daha vardır, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ. Sözlerimizin adresi ne İçişleri Bakanı ne de Adalet Bakanı’dır. Onlar buzdağının sadece görünen yüzüdür. Asıl kötülüğün bu buzdağının altında saklandığını hepimiz bilelim.” dedi.

İmamoğlu ayrıca İçişleri Bakanı’nın hakkında ‘terör’ soruşturması olan AKP’li belediyelerde işten çıkarma yapmayarak ve böyle bir yetkiye sahip olmadığını söyleyerek “görev suçu işlediğini” öne sürdü.

İşten çıkartma işlemlerinin İçişleri Bakanı onayıyla yapıldığını söyleyen İmamoğlu, “Bu belediyelerde çalışan personeller kamudan men edildiyse, bunun nedeniyle ilgili bilgilendirme açıklamasını derhal milletimize yapar mısınız? Bu AKP’li başkanlar için de bana uyguladığınız hukuku uyguladınız mı?” dedi.

“Sayın Bakan, ‘terörist sayısı’ verdi ancak sekiz ay boyunca bu kişileri, yetkisi olmasına rağmen işten çıkarmadı. Bakan Soylu, bu kişileri işten çıkarmayarak net bir şekilde görev suçu işlemiştir.”

İçişleri Bakanı’nın “asla adil olmadığını” söyleyen İmamoğlu, “Haksız, hukuksuz soruşturmaların imal edildiği, hakimlerin, müfettişlerin bir çırpıda değiştirildiği, mahkeme kararının yüzümüze okunmadan ele alındığı bir merkez vardır, o merkez bellidir. Orası ruhsatsızdır, kaçak bir merkezdir” dedi.

İmamoğlu, Soylu’nun terör bağlantılı olduğunu iddia ettiği belediye çalışanları arasından adli sicili temiz olanların isimlerini de saydı; “Sabıka kaydını kamu seçeneğinden almış bu insanları işe almışız. Belediyeler güvenlik ve istihbarat kuruluşları değildir. Ben sicillerini adli sicilden görebilirim, başka bir seçeneğim yok. Biz ne istihbarat notlarını bulabiliriz ne KYK’yı bilebiliriz. Bir hata varsa bu hatanın sebebi ben miyim, yoksa belgelerle görev ihmalini yaptığını kanıtladığımız Sayın Bakan mı?”

Ayrıca Valilik’ten gelen arşiv bilgilerinde tutarsızlıklar olduğunu da ekleyen İmamoğlu; “Arşiv araştırması konusunda çok enteresan şeyler yaşadık. T.A. isimli iştirak şirketi çalışanımızın Mart 2020’de terör iltisaklısı olduğu belirtiliyordu. İşten çıkardık. Valiliğe bu kişi için arşiv araştırması sorduk. Kasım 2020’de ‘Herhangi bir suç örgütüyle ilişiği bulunmamaktır’ yazdı. 8 ay önce terörist dediğiniz için işten çıkardık, terörist çıkmadı. Tekrar işe almadık” diye konuştu.

İmamoğlu Anayasa Mahkemesi’nin 28 Kasım 2019’dan 18 Nisan 2021’e kadar 17 ay boyunca arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasını yasakladığını da hatırlattı. İmamoğlu, kendisine yönelik verilen “ahmak” cezasıyla” ilgili açıklamalarda da bulundu.

İmamoğlu, “Yargılandığım davanın hakimin sürülmesi ve bana ceza vermesi için tehdit edildiği iddiasına HSK’nın sessizliği; siyasi yasak ve hapis cezası aldığım dava öncesi ceza alacağımı bilerek yapılan skandal siyasi buluşmalar; biri cumhurbaşkanı da olan iki siyasi parti liderinin pasta yerken 16 milyon İstanbullunun iradesiyle ilgili tasarruf planları yapılması; devletin iki çok önemli bakanlığı olan Adalet ve İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturanların skandal icraatları. Bunlar öyle sıradan, alışılacak olaylar değil. Az sonra tanık olacağınız yalan beyanlar buz dağının görünen yüzü olduğunu ifade edeyim” dedi.

Paylaşın

“İmamoğlu’na Siyasi Yasak İsteyen Savcıya Yeni Görev Verildi” İddiası

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na hapis cezası ve siyasi yasak isteyen savcı Furkan Okudan’nın yeni bir göreve getirildiği iddia edildi.

Gazeteci Barış Pehlivan, Halk TV’de İpek Özbey’in sunduğu Sansürsüz programında, “İmamoğlu’na siyasi yasak isteyen, İmamoğlu’nun cezalandırılmasını isteyen savcı Furkan Okudan’a İstanbul Anadolu Adliyesi’nde İdari İşler’den sorumluluk görevi verildi ya. Görevlerinden birisini size okuyorum” dedi.

Pehlivan’ın duruşma savcısıyla ilgili iddiasını şöyle açıkladı:

“İmamoğlu’nun duruşma savcısına bugünden itibaren verilen görevlerden birisi şu; İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’mızın resmi e-posta adresine ihbar niteliğinde veya ilgili birime gönderilmek üzere iletilen e-postalarla ilgili gereğinin yapılması.

Yani siz bir vatandaş olarak İstanbul Anadolu Başsavcılığı gibi Avrupa’nın en büyüğü diye övündüğünüz o adalet sarayına bir suçla ilgili, bir suç şüphesiyle ilgili ihbarda bulunursanız o maile ilk bakacak, o maile soruşturma savcılarını gönderip göndermemeye karar verecek ya da sümenaltı edecek yani kapatacak ‘ya bu gereksiz’ diyecek kişi İmamoğlu’nun duruşma savcısı oldu.

İmamoğlu’na siyasi yasak isteyen savcı oldu yani AKP’li belediye başkanının yeğeni oldu. Yani AKP’li büyükşehir belediye başkanının nikahını kıydığı isim. Yani TÜGVA koordinatörleriyle birlikte fotoğraf çeken isim İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen ihbarlarla ilgili karar verme merciine oturtuldu.”

Paylaşın

İmamoğlu’ndan İBB’ye Açılan ‘Terör’ Soruşturmasına Tepki: Biz Kuzu Değiliz

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB’ye yönelik yürütülen terör soruşturması için, Bakan Soylu’ya seslenerek, “Biz kuzu değiliz. Bu ülkede adaletin yerini bulacağına inanan ve bunun mücadelesini kararlılıkla veren insanlarız” dedi.

Haber Merkezi / 2019’da göreve gelmeden önce, AKP’li yönetim döneminde alınan bazı kişilerin silahlı terör örgütü üyeliği, bombalı terör eylemi gibi suçlarının olduğunu öne süren İmamoğlu, “2018 yılı Kasım ve Aralık ayında işe alınan 3 terör örgütü İBDA-C üyesi sabıkalı personelin iş akitlerini de biz feshettik” dedi.

Soruşturma kapsamında hazırlanan raporda yalnızca kendisi ve kendi yönetimindeki 100’den fazla kişinin yer aldığını ifade eden İmamoğlu, eski İBB Başkanı Mevlüt Uysal ve İstanbul Valisi Ali Yerlikaya dönemlerini de işaret ederek bu iki isim hakkında da işlem talep edilmediğini sordu ve şöyle devam etti: Bakın bugünün Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu da, o dönemin genel sekreter yardımcısıdır. yani sorumlulardan biridir. unutmayın…

İmamoğlu, raporda sadece kendilerinin yer almasını tekrar eleştirdi ve şunları söyledi: O raporda sadece Ekrem İmamoğlu ve onun yöneticileri suçlanıyorsa, gök kubbeyi başınıza yıkarız. Herkese eşit muamele yapılmışsa tamam aksi takdirde AK Parti milletveki adayı müfettiş, bu eksikliği yapmışsa bilerek ve isteyerek görevi ihmal suçu işlemiştir. Hesabını çatır çatır bakanıyla beraber öder.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakanlığı’nın İBB’ye başlattığı “terör” soruşturmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

Kamuoyunun tanık olduğu üzere bir yıldan fazladır Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı devlet adamı kavramı ile bağdaşmayacak iddialar üzerinden İBB’ye 86 bin çalışanımıza ve hatta ailelerine, bana terör ile ilişkili suçlamalarda bulunmaktadır. İlk olarak 9 Aralık 2021 günü TBMM’de İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken hezeyana kapılan bakan sayı ve örgüt listesi vererek, ‘557 teröristin çalıştığını’ iddia etmiştir.

Aradan geçen zamanda terörist olduğunu iddia ettiği kişilere karşı herhangi bir yasal girişimde de bulunmamıştır. Oysa biz görevimizin gereği söylenen bu sözü kıymetli bularak girişimde bulunmak istedik. ‘Bu 557 teröristin isimlerini bize verin işlem başlatalım’ dedik. Aldığımız yanıt ‘Siz bizim muhatabımız değilsiniz’ oldu.

“Bu kişi adil ve tarafsız bir müfettiş değildir”

Bir amaca matuf yapıldığı çok belli olan soruşturmanın önemli bir ayrıntısı daha var. Mülkiye müfettişleri İBB’ye geldiklerinde 8 kişilik ekibin başında bir başka baş müfettiş vardı. Heyet bir süre incelemeyi bu baş müfettiş başkanlığında yaptı. Her nedense, siz nedenlerini iyi biliyorsunuz yaza doğru bu müfettiş heyet başkanlığından alındı. Ankara’ya çekildi. Sağlık sebepleri bu konuda sık kullanılan bir gerekçedir. Görevden alınan baş müfettiş yerine kim getirildi? Bir dönem AK Parti’den milletvekili adayı olan bir kişi. Ben İBB Başkanı adayı olduktan sonra Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemimle ilgili 28 ayrı özel soruşturmayı aşan bir kişi. Seçim zamanında.

Arif Yıldırım adında militan AK Partili bir zatı muhterem heyet başkanı oldu. Bu zatın sicili belgelidir. Bu kişi 20 Mayıs 2019’da Beylikdüzü Belediyesi’ne bir işlemle ilgili yine bir soruşturma açıyor. Belediye Başkanı olarak beni suçlayarak ifademi almak istedi. Oysaki o işlemin tarihi 31 Mart 2019 tarihinden sonra, yani Beylikdüzü Belediyesi yeni başkanını seçmiş, ben ise mazbatası iptal edilmiş İBB Başkanıyken gözü bu kadar kör, İmamoğlu konusunda bu kadar gönül gözü dönmüş bir insan. Aslında aklında hep olan benim. Bu kişi adil ve tarafsız bir müfettiş değildir.

Ahmak davasında ‘Bu davadan ceza çıkmaz’ diyen hakim başka bir kente sürülüyor. Terör soruşturmasında da müfettiş grubunun lideri merkeze çekiliyor yerine malum zihniyette biri getiriliyor. Bize dönük saldırıların belirli bir takvim ve disiplin içinde yürüdüğünü net olarak söylüyorum. Bunlar sıradan olaylar değil. Bu süreçlere karşı çıkanlar da ister hakim ister baş müfettiş olsun bu insanlarda ortadan yok ediliyor.

“Bu bakan kendisini çok akıllı herkesi aptal sanıyor”

26 Kasım 2022 günü bakan bey yine medyanın karşısına çıktı ve aralarında İBB’nin de olduğu bazı belediyelerle ilgili müfettiş raporundan bir kısım iddiaları gerçekmiş gibi kamuoyuna sundu. Bu bakan kendisini çok akıllı herkesi aptal sanıyor. ‘CHP’li belediyelerle ilgili 1107 soruşturma açtık ama AK Partili belediyelerine de 885 soruşturma başlattık’ diyerek ne kadar da adaletli olduğunu anlatmaya çalışıyor. Sen terör örgütü üyeliği suçlamalarıyla sadece CHP’li belediyelere soruşturma açtın.

Yasal olarak belediyelerin hiçbir güvenlik soruşturması yapamayacağı bir döneme ilişkin soruşturma açıyorsun. Eğer adil bir bakansan 19 AK Partili ve kayyumun yönettiği büyükşehir belediyelerine de İBB’ye yaptığın personel soruşturmasını yap. Eğer adaletli olduğunu iddia ediyorsan CHP’li belediyelere gösterdiğin sertliği, yüzlerce AKP’li ve MHP’li ilçe belediyesine de göster. Bir de çıkmış yüzdeler vererek, grafikler göstererek ‘Ben adil birisiyim’ demeye çalışıyor. Ne adalet, ne hukuk, ne ahlak, ne vicdan senin ruhunda yer bulmuyor.

“Bakanlık bize hiçbir bilgi vermediği gibi, bakanlık verileri arasında ciddi farklar olduğunu da görüyoruz”

Gördük ki bakan geçen yıl 557 adet dediği terörist sayısını, ülkedeki enflasyon oranını da artırmış ve sayıyı alelacele 1668’e çıkartmıştı. İBB olarak terörle mücadelenin neresinde olacaksak, orada olduğumuz için yine dosyalarda göreceğiniz üzere bakanlığımıza bilgi sorduk ama şaşırmayın ki cevap alamadık. Bir yıldır İBB’de var olduğu iddia edilen teröristlere ulaşmak ve yasal işlemleri yapmak için mücadele ediyoruz ama bakan beyin engeline takılıyoruz.

İBB’de olduğu iddia edilen teröristleri birisi saklıyor ve işlem yapmıyor ama iddiaları ortaya atan birisi, Ekrem İmamoğlu ya da İBB değil. Bakanlık bize hiçbir bilgi vermediği gibi, bakanlık verileri arasında ciddi farklar olduğunu da görüyoruz. Soruşturma tarihlerinde 1 Ocak 2019-27 Haziran 2019 tarihleri arasında biz görevde değildik. Öncesinde eski başkan Mevlüt Uysal ve kayyum döneminde de İstanbul Valimiz Sayın Ali Yerlikaya görevdeydi. İçişleri Bakanı olan kişi yaptığı basın toplantısında iddia ettiği 1668 teröristi isim isim, reklamını da yaparak 8 terör örgütüne böldü. 51 kişiyi diğer terör örgütleri klasmanına soktu.

İçişleri Bakanı’nın yaptığı açıklamaya göre 9 Aralık 2022’de Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilmiş durumda. Şimdi savcılık raporu inceleyecek ve karar verecek. Gelinen süreçte madde madde elimizdeki veriler ve bakanın iddiaları odaklı bir sunum gerçekleştireceğim. İçişleri Bakanı 23 Aralık Cuma günü attığı son tweeti inceleyin. Bu tweet ile belediye ve terör arasındaki iltisakı sözüm ona tekrar iddia etti. Konu yargıya taşınmışken yargıyı tehdit etmeye yönelik faaliyetlerini sürdürdü.

Bu iddialara sessiz kalmamız beklenemezdi. Bakan ‘Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapmadan belediyeye personel aldılar’ diyorlar. Biz 27 Haziran 2019 günü mazbatamızı aldık. Bakan Bey’in bilerek istismar ettiği şu: Anayasa Mahkemesi biz göreve geldikten 5 ay sonra 28 Kasım 2019 tarihinde bir karar aldı. Buna göre kamu kurumlarında işe alınacak personel için güvenlik soruşturması, arşiv araştırması talebini yasal bulmadı ve kaldırdı. Yeni yasa çıkana kadar işe alınan personel için bu evrakı talep etmek en yüksek yargı makamınca yasaklanmıştır. Bu yasak kararı 81 il valiliğine bizzat İçişleri Bakanı Soylu tarafından resmi yazıyla ve imzasıyla iletilmiştir. Biz İBB olarak İstanbul Valiliği’ne Kasım 2019’da bünyemize alacağımız bir memurumuz için arşiv araştırması talep etmişiz.

Valilik de 30 Aralık 2019 tarihinde AYM kararına göre ‘bu evrakı istemeyezsiniz’ demiş. Yazıyı bize iade etmiş. Arkadaşlar size bunun gibi birkaç yazışmayı daha kitlerinize koyduk. AYM, 28 Kasım 2019’dan, yani yasa çıkan 18 Nisan 2021’e kadar Bakan’ın “Yapmamışlar” dediği araştırmanın yapılmasını zaten yasaklamıştı. AYM’nin yasak kararı olan 17 ayda, İBB’nin iştirak şirketlerine 11 bin kişi işe alındı. İBB, İSKİ ve İETT’de alınanları da sayarsınız 13 bin civarında çalışanın işe girdiğini görüyorsunuz. Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yasaktı. Ocak 2021 tarihli sizin elinizde. Bizzat kendisi, bu evrakları istemeyin diye resmi yazı yazmıştı.

Buradan Bakan’a söylüyorum. Biz kuzu değiliz. Bu ülkede adaletin yerini bulacağına inanan ve bunun mücadelesini kararlılıkla veren insanlarız. Peki yeni yasa çıkınca İBB, arşiv ve güvenlik araştırmaları konusunda üzerine düşeni yapmış mıdır? Evet yapmıştır. Yasak kararı öncesi beş aylık ve yeni yasa sonrası 8 aylık, toplam 13 ayda işe giren 7 bin 500 kişi için arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması talep ettik. Eski İBB yönetiminde işe alınan 4 bin 116 çalışandan eksik olduğunu gördüklerimizi de arşiv ve güvenlik soruşturmalarını talep ettik. Bu talebimizin 9 bin 617’sine cevap aldık. 660 kişinin arşiv araştırması içinse bir yıldır cevap bekliyoruz. 30 günde cevaplaması gereken 660 kişi için, müfettiş 25 bin 365 kişinin sorgusuna 5-6 ayda ulaşabiliyor. Demek ki isteyince olabiliyormuş.

Eski başkan Mevlüt Uysal ve Sayın Vali Ali Yerlikaya’nın sorumluğu olduğu dönemde. 4 bin 116 kişiden 1800’ü için güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması istenmemiş. Hem de o dönemde AYM’nin yasak kararı yokken. Mevlüt Uysal ve İstanbul Valisi de bizim gibi hileci mi oluyor? ‘İşe alınacak personelin adli sicil kaydı…’ Yani bildiğimiz adıyla sabıka kaydı ‘e-devletten alınırken kamu seçeneği seçilmeliydi. Bakan böyle söylüyor.

Ama çoğu özel sektör olarak kayıt aldı, hülle yöntemini kullandılar’. Bakan Bey yine saçmalamaya devam ediyor. Bizim hülle yöntemi kullandığımızı, işe alımla ilgili kamuyu seçmediğimizi, özel sektör seçeniğinden işe alım yaptığımızı iddia ediyor. Eğer dediği gibi hülle yöntemi kullanılmışsa, bizden önceki altı ayda, yani Mevlüt Uysal ve Ali Yerlikaya döneminde işe alınan 1400 kişinin de adli sicil kaydının özel sektör seçeneğinden alınmış olmasını nasıl yorumluyorsunuz? Yani siz partinizin eski belediye başkanına da mı hülleci diyorsunuz?”

“Aslında pandoranın kutusu açılmıştır”

Belediyemiz İSKİ ve İETT’de değerlendirme komisyonları başından beri görevlerini yapmaktadır. Bakan beyin geçen günkü hezeyanlarının ardından iştirak şirketlerimizde de değerlendirme komisyonlarını kurduk. Arşiv araştırmaları da bu komisyonlarda değerlendirilerek işlem yapıldı. Bu zamana kadar çeşitli kayıtlardan 1105 dosya ele alındı. 974 dosyaya işlem yapılma gereği görülmedi. 46 terör ilişiği ve iltisakı içeren kişi işten çıkarıldı. 53 kişi de farklı suç ilgileri ve arşiv araştırmalarıyla nedeniyle iş akdi feshedildi.

Bakan Bey, siz değil arşiv araştırması, adli sicil kaydında silahlı terör örgütü üyeliği, bombalı terör eylemi gibi suçları olanları istihdam etmişsiniz. 2017’de işe aldığınız A.T., Temmuz 2018’de işe aldığınız R.A. bunlardan birkaçı. 2018 kasım ve aralık ayında işe alınan IBDA-C üyesi çalışanların iş akitlerini de biz feshettik. Bize yaptığı suçlamaların bir mantısı var ise, aynı suçu eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal ve İstanbul Valisi Ali Yerlikaya da işlemiştir. Aslında pandoranın kutusu açılmıştır.

Uysal döneminde işe alınan Y.Y. ve ikinci kez işe aldığınız O.Ç. nasıl oldu da hassas gözlerinizden kaçtı? Bakın arşiv araştırması demiyorum, sabıka kaydı diyorum. Ne yazıyor? Silahlı terör örgütüne üyelik, silahlı terör örgütü yöneticiliği yazıyor sabıka kaydında. Bu iki kişinin de işten çıkarılışı bizim dönemimizde yapılmıştır. 6 Mayıs ve 29 Mayıs 2019’da işe alınan ve biz işe başlayınca fark ettiğimiz 6 çalışanın FETÖ iltisaklı çıkmasını nasıl değerlendireceklerdir? Medyaya yansıyan 500 küsur sayfalık rapor henüz bizde yok.

Duyumlarımıza göre bu raporda hakkında işlem yapılması istenen kişiler sadece ve sadece ben ve benim dönemimde eski / yeni yönetici arkadaşlarım. Eğer savcılığa sunulan raporda eski başkan Mevlüt Uysal, İstanbul Valisi ve onların yöneticileri hakkında da işlem talep edilmişse bir lafım yok. Unutmayın, altını tekrar çiziyorum. O raporda sadece İmamoğlu ve onun yöneticileri suçlanırsa gök kubbeyi başınıza yıkarız. Bakan Bey, kendi arkadaşlarını da yaktın haberin olsun.

Sayın Bakan, emniyet ve istihbarat gibi hayati önemdeki güvenlik konularını bağladığınız bakan yardımcınızın kardeşi FETÖ terör örgütü üyesi ve yurtdışında kaçak bir firari. Altı yıldır yaz tatilinde bile gelemez olduğunu biliyoruz Türkiye’ye. Sayın Bakan, kardeşi yani birinci dereceden yakını FETÖ firarisi olan bakan yardımcısını atayınca bir terör örgütü iltisaklısına jest mi yapmış oluyorsunuz?

Devletin güvenliğinin emanet edildiği kişi daha burnunun ucundakini görmüyorsa devletimizin güvenlik zafiyeti var mıdır? Daha önce bu bakanın bir milli güvenlik sorunu olduğunu söylemiştim. Şimdi ortaya çıkan tablo devletimizin kıymetli valileri ve AK Parti siyasileri için ciddi bir tehlike olduğunu net olarak ortaya koymuştur. Bu kişiyi göreve getiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Görev ihmalleri zincirinin de sorumlusu da doğal olarak odur. Sayın Cumhurbaşkanı ya ortaya koyduğumuz bu fotoğrafı yaratacağı kaosa razı geleceksiniz ya da İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan yüzünü kızartmayacak birini göreve atayacaksın. Artık aleni bir şekilde ortaya çıkmıştır ki Sayın Soylu olmamıştır. Olamamıştır. Olmamış bu adam net. İçişleri Bakanlığı kapasitesi yok. Onlarca kez AK Parti’yi hem de iktidarı rezil etmiştir. Üstelik bizim bildiklerimizin sizin bildiklerinizin yanında da esamesi okunmaz.

Aklını ve kalbini günaha teslim etmiş, hırsı ve öfkesi tarafından kontrol edilen ve bu tümüyle yüzü davranışlarına yansımış bu bakan Türkiye Cumhuriyeti’nin çok kıymetli kurumlarını istismar etmektedir. Umarım bir bakanın yarattığı dezenformasyon ve doğmasına sebep olduğu bu kaotik durum devletimizin akli selim, sorumluluk sahibi yetkilileri tarafından bir an evvel ele alınır. Çünkü bu devlet bu hepimizin, milletimizindir. Türkiye’nin bu aklı selimliğe acilen ihtiyacı vardır. Bir bakanın karanlıklar içerisindeki ruh hali ne İBB’nin ne valilerimizi ne de seçilmiş ya da atanmış yöneticilerimizi de bu yoluna feda etmeyelim.

“Kimsenin hakkını yemedik, hakkımızı da yedirmeyiz”

Devletimizin terörle mücadelesinde nefer olmaya devam edeceğiz. Tıpkı hak, hukuk ve adaletin yanında durmaya devam edeceğiz. Bu bir hukuk davası değil, siyasi davadır. Bu bir kişisel dava değil, ulusal davadır. Bu bir mağduriyet davası değil, haysiyet davasıdır. Kimse bizden susmamızı bekleyemez. Kimse teslim olmamızı beklemesin. Bizler kolay kolay hakkını yedirecek insanlar değiliz. Kimsenin hakkını yemedik, hakkımızı da yedirmeyiz. Mücadeleden vazgeçmemiz mümkün değildir. Hepinize geldiğiniz için teşekkür ediyorum.

Paylaşın

Kaftancıoğlu Ve İmamoğlu’ndan ‘Terör’ Soruşturmasına İlişkin Ortak Açıklama

Saraçhane’de ortak açıklama yapan Kaftancıoğlu ve İmamoğlu, İçişleri Bakanlığı’nın İBB ile ilgili savcılığa dosya vermesiyle ilgili de değerlendirme yaptı. Kaftancıoğlu, Ekrem İmamoğlu’nun yanında olduklarını belirterek, “Geçmiş olsun demiyorum, çünkü iktidardaki kötülüğün yaptıklarının sınırı yok. Görünen o ki yapacaklarının da sınırı yok. Biz biliyoruz ki hep beraber, omuz omuza 85 milyonun başından bu kötülüğü defetmek için çalışacağız. Dün gece olanlar, bize bir kez daha bu kötülüğün sonunun olmadığını gösterdi. Sadece İstanbul’a değil, Türkiye’ye nefes aldıracağız.” dedi.

Haber Merkezi / İmamoğlu da savcılığa gönderildiği belirtilen dosyaya değinerek, Dün itibarıyla uydurma bir terör soruşturmasının savcılığa başvurma hali var. Birkaç gün önce malum bakan çıkıp ‘şöyle olursa görevden almam ama şu hallerde alırım’ dedi. Bu ne kibir, bu ne aymazlık? Ben milletimin vicdanını biliyorsam, o adalet yoksunu akıldan çıkan bu sözlerden sonra gelecek ile ilgili tarifim net. Bu tür işlere başvurması nafile, ok yaydan çıkmıştır. Bu memlekette değişim olacaktır. Zamanı şimdi” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, partisinin il-ilçe yöneticileri ve ilçe belediye başkanları ile birlikte İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na dayanışma ziyaretinde bulundu. İmamoğlu ve Kaftancıoğlu, ziyaret sonrası Saraçhane’de ortak basın açıklaması düzenlerken, İçişleri Bakanlığı tarafından İBB’ye ilişkin “terör” soruşturması raporunun başsavcılığa iletilmesine de değindi.

‘İktidardakilerin sınırı yok’

İlk sözü alan Kaftancıoğlu, “2 kez İstanbul’u kazanan, 3 yıl boyunca İstanbul halkına; engellemelere rağmen her türlü hizmeti sunan İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’na tüm İstanbul’u temsilen, dayanışmak ve yanında olduğumuzu göstermek üzere geldik. ‘Geçmiş olsun demiyorum’ dedim çünkü iktidardakilerin yaptıklarının sınırı yok ve görünen o ki bundan sonra da yapacaklarının sınırı yok. Dün gece olanlar (terör soruşturması) bize bir kez daha bu kötülüğün sonunun olmadığını gösterdi” ifadelerini kullandı.

Ardından söz alan İmamoğlu da “terör” soruşturmasına değinerek İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelik eleştirilerde bulundu. İmamoğlu hakkındaki yargı kararı sonrası “görevden alabileceğini” söyleyen Soylu’ya, “Bu ne kibir, bu ne aymazlık?” diyerek seslenen İmamoğlu, “Bu tür işlere başvurması nafile, ok yaydan çıkmıştır. Bu memlekette değişim olacaktır” ifadelerini kullandı.

İmamoğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle: “Hukuktaki tarafının vahameti açısından bu altı çizilmesi gereken bir olay. Bu zaman dilimine dahil olduğunuzda hiçbirimiz herhalde bunun çok kolay, pamuklar içinde, çok renkli, çok romantik bir diyalogla geçeceğini tahmin ediyorum hayal etmemiştir. Bunun yüksek dozda mücadeleci, yüksek dozda kavgalı geçeceğini düşünmüştür.

İsim vermeyeceğim. Sonradan bakan olmuş, milletvekili olduğunda, eskiden de tanıştığım birisiyle, 2015 Haziran-Kasım arasında yaşananlar… Haziran ayında seçim olmuştu. Yeni milletvekilleri seçilmişti. O sırada tesadüf oldu. Beylikdüzü Belediye Başkanı’ydım. Ankara’dan dönüyordum. Uçakta yanıma o şahıs oturdu. Tebrik ettim. Aynen şunu söyledim. Türkiye’nin önüne fırsat doğdu. Böylesi yüksek oranlı koalisyon muazzam bir restorasyon dönemi, hukukun iyileştirilmesi dönemini yaşatabilir.

Ülkemizin farklı noktalarda da nasıl tutum aldıklarını da görüyoruz. Bu nerede? Demokraside, hukukta, devletin farklı kademelerinde, atanmış bakanlarında. Bu yargı kararına imza atan hakim-savcıların çocukları için de çalışacağız. Biz onların çocukları hukuksuzluklarla muhatap olmasın diye de kazanmak zorundayız. Bu siyasi kararın karşısında sadece bizim ilişkilerimizi konuşmaya, konuşturmaya çalışan akıl, karar hakkında konuşmuyor.

‘Ok yaydan çıkmıştır’

Dün itibarıyla uydurma bir terör soruşturmasının savcılığa başvurma hali var. Birkaç gün önce malum bakan çıkıp ‘Şöyle olursa görevden almam ama şu hallerde alırım’ dedi. Bu ne kibir, bu ne aymazlık? Bu dil ve bu akıl Gaziosmanpaşa’da gidip çay içecek kahvehane bulamayacak. Selam verecek adam bulamayacak. Ben milletimin vicdanını biliyorsam, o adalet yoksunu akıldan çıkan bu sözlerden sonra gelecek ile ilgili tarifim net. Ama ben hangi köye gitsem misafir olabileceğimi biliyorum. Bu tür işlere başvurması nafile, ok yaydan çıkmıştır.

Bu memlekette değişim olacaktır. Zamanı şimdi. Önünde hiçbir engel tanımayan milyonlarca insan var. Aldığını bu karara otomatik olarak yanlıştır diyen vicdanı yüksek bir millete sahibiz. Yüzde 10-12 seviyesinde hırsı aklının önünde insanlar olabilir. Ama biz milletimizin yüce duygularına inanıyoruz. Milletin adaletinde karşılık bulmayan karar bizim vicdanımızda da yok hükmündedir. Biz dünden fersah fersah daha güçlü, kararlıyız. Biz buraya geldiğimiz gün ceketimizi alıp çıkacak gibi görev yapıyoruz. Birileri gibi doldurup çıkacak gibi görev yapmıyoruz. Koltuktan güç alan insanlar değiliz, o koltuğa güç katmaya gelen insanlarız.

İnsanın kendi siyasi ailesi en büyük güç aldığı kaynağıdır. Sayın genel başkanımızın Ankara’da gösterdiği derin sıcaklığa teşekkür ediyorum. Saraçhane’de liderlerin katkı sunması beni çok mutlu etmiştir. Büyük bir mutabakatla, muhalefetin güçlü duruşuyla bu aklı tarihin derinliklerinde bırakıp güçlü bir geleceğe bakacağız. Dünden daha kabul gördüğümüzü unutmayın. Sahaya daha güçlü çıkın. Toplumun bir kısmı ne olduğunu bilmiyor olabilir. Siyasetin önüne engel koyup engellemek istedikleri kişiler, gruplar var. 7/24 çalışmanın zamanı.”

Paylaşın

İBB Başkanı İmamoğlu: Bu Saatten Sonra Erdoğan’ın Kabusuyum

İBB Başkanı İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için kâbusa dönüştüğünü söyledi. İmamoğlu, YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla verilen ceza ve iktidarın açıklamalarına ilişkin ise, “‘Mertçe mücadele edeceğiz’ deniyorsa, istinaf bunu bozsun” dedi.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla aldığı hapis ve siyasi yasak cezası verilen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, konuya ilişkin yeni açıklamalarda bulundu.

Cumhuriyet’ten İklim Öngel’in haberine göre dün gazeteyi ziyaret eden İmamoğlu, gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı. Mahkeme kararı sonrası iktidardan gelen açıklamaları değerlendiren İmamoğlu, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a da mesaj gönderdi.

“‘Mertçe mücadele edeceğiz’ deniyorsa, istinaf bunu bozsun” diyen İmamoğlu, “Mahkeme olayı, kurdukları kumpas sürecine aldanmayan 6’lı masa, Kılıçdaroğlu ve Akşener, gösterilen uyumlu bakış onları iyice alabora etti. Her akşam beni rüyasında gördüğünü düşünüyordum ama bu saatten sonra onun için kabusa döndü” ifadelerini kullandı.

İmamoğlu, HDP eski Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın “İçinde bulunduğumuz kritik döneme yetki veya koltuk paylaşımı olarak bakmak, tarihi fırsatı heba etmektir” sözleri ile muhalefete uyarıda bulunduğu açıklamasını da değerlendirdi.

“Diline, yüreğine sağlık. Sürecin sekteye uğratılması, yapılan bu müdahale Türkiye’nin önünü tıkıyor, umutları kırıyor. Ama Türkiye’ye yapılan bir müdahale” diyen İmamoğlu, “Bu kararın altına imza atan hakimin, savcının ve onun gibilerin eşleri çocukları için de kazanmak zorundayız. İleride onların da bir hukuksuzlukla karşı karşıya kalmamaları için, bu ülkenin tüm çocukları için kazanmak zorundayız” diye konuştu.

“Size verilen cezanın ardından Erdoğan ‘Bizansvari taht oyunları’, MHP lideri Devlet Bahçeli ise ‘Saraçhane kumpası’ ifadelerini kullandı. Yorumunuz nedir?

Şantaj, kumpas, tuzak denilen şeyler mahkeme sürecinin içinde dolu dolu var. Atanan hâkimin adil davranma gayreti üzerine sürülmesi, yeni heyetin getirilmesi. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) başkanının siyasi bir yol haritası çizmesi, bir bakanın “Şöyle alırım, böyle almam” demesine kadar içinde kumpas, tuzak, şantaj hepsi var. Böyle sıfatlar masanın gündeminde yalnızca ‘bunları bertaraf etme düşüncesi’ olarak var.

Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na sizinle ilgili ‘başka ebeveynler arıyor’ ifadelerine ne dersiniz?

Herkesin ebeveyni belli. Bunu da hakeret kabul edebilirim ama gündemime dahi almıyorum. Genel başkanımızın baba oğul ilişkisi ifadelerinden gurur ve onur duyuyorum. Yarın da abla kardeş ilişkisine takılabilir. Çünkü muhalefetteki bu dayanışma, işbirliği en zor anda bile ayakta kalabilmesi onların akıllarını karıştırdı. Böyle sataşmalara devam edecekler.

Kılıçdaroğlu ve Akşener’in grup toplantıları eleştirileri boşa çıkarmadı mı? 

Erdoğan, ‘Ben burayı neden karıştıramadım’ şaşkınlığı yaşıyor. Bugünkü konuşmasından o anlaşılıyor. Tam amacıma vardım derken biri, ‘Baba, oğul’ dedi. Biri, ‘Abla kardeş’ ilişkisini ortaya koydu. Erdoğan şimdi vahlanıyordur.

Size verilen cezayla ilgili birçok senaryo çiziliyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

Mülk edinme duygusuna sahip iktidar mensupları var. Benzerini ülke için yaşatıyorlar. İstanbul için “Kazansanız da vermeyiz” duygusunu yaşattılar. Ne oldu millet farkı 806 bin oya çıkarttı. Bunu mülk edindiklerini düşündükleri için kabul edemiyorlar. Gelinen noktada “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” diyen anlayış bu korkuyu kapısında hissediyor. Bu korku yüzünden ana aktör gördüğü insanları da kumpas, şantaj duygularıyla bertaraf etmeye çalışıyor. Onları şaşırtacak derecede cesur ve onlardan birkaç kat daha yetenekli bir Karadenizli olduğumu unutuyor. Bu saatten sonra cumhurbaşkanına tek tavsiyem şudur; sahayı mertlikle dizayn etsinler.

Seçim sırasında da namertlik olabilir mi?

Her şey olabilir. Ben değil, YSK başkanı söylüyor. ‘Mertçe mücadele edeceğiz’ deniyorsa, istinaf bunu bozsun. Namertlik düşünceleri için de tedbir aldık, bunu da bilsin. Nasıl İstanbul seçimlerinde tedbir aldıysak Türkiye seçiminde de daha güçlü bir anlayışla tedbirimizi alacağız. Mahkeme olayı, kurdukları kumpas sürecine aldanmayan Altılı Masa, Kılıçdaroğlu ve Akşener, gösterilen uyumlu bakış onları iyice alabora etti. Her akşam beni rüyasında gördüğünü düşünüyordum ama bu saatten sonra onun için kabusa döndü.

Karar İmamaoğlu’nun mu Türkiye’nin mi önünü tıkıyor?

Demokrasiye yapılan her müdahale Türkiye’nin önünü tıkar. Bunu başarısız kılmamız gerek. Öyle yaparsak Türkiye’nin önü açılır. Hukuksuz biçimde verilen tüm kararlar için geçerli bu. Arkadaşlarımız içeride, Demirtaş içeride şu an. Aileleri kötü durumda.

Peki kimle kazanır Altılı Masa?

Her CHP’linin doğal adayı kendi genel başkanıdır. Benim de genel başkanım var. Kemal Kılıçdaroğlu. Özü budur. Mesele şu; gösterilen işbirliği ve birliktelik. O zaman her şeyin çok güzel gideceğini hissediyorum.

Demirtaş’ın açıklamasını nasıl buluyorsunuz?

Diline, yüreğine sağlık. Sürecin sekteye uğratılması, yapılan bu müdahale Türkiye’nin önünü tıkıyor, umutları kırıyor. Ama Türkiye’ye yapılan bir müdahale. Bu kararın altına imza atan hakimin, savcının ve onun gibilerin eşleri çocukları için de kazanmak zorundayız. İleride onların da bir hukuksuzlukla karşı karşıya kalmamaları için, bu ülkenin tüm çocukları için kazanmak zorundayız.

Paylaşın

İBB Başkanı İmamoğlu: Kılıçdaroğlu Adaydır

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarına yanıt veren İBB Başkanı İmamoğlu, “Tek başına bir oyun izlemeye alıştığınız için takım oyunundan uzaklaştınız. Hiç anlamıyorsunuz. Ben takım oyuncusuyum diyorum, beni daha evden sahaya giderken yolda sakatlamaya çalışıyorlar diyorum. Her CHP’linin ailesinin lideri olan Genel Başkanı olan Sayın Kılıçdaroğlu adayıdır” dedi.

Haber Merkezi / Ekrem İmamoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanı, bizim büyük muhalefet cephesinden insan eksiltmeye çalışmasın. Elindeki devlet gücünü kullanarak insanları sindirme kavramından uzaklaşsınlar. Bu işin yanlış olduğunu, istinaftan dönmesinin şart olduğunu çıkıp açıklamasını bekliyorum. Bunu yaparsa kendisine yakışanı yapmış olur. Bıraksın bizim baba-oğul ilişkimizi. Kıskandığının farkındayım, devam etsin. Biz daha çok sarılacağız birbirimize” ifadelerini kullandı.

Demirtaş’ın muhalefete çağrısını da değerlendiren İmamoğlu, “Kendilerine (Selahattin Demirtaş’a) geçmiş olsun diyorum. İnşallah bu süreç onu da çoluğuna çocuğuna, ailesine kavuşturacak. Hukuksuz yargılanıp içeride yatan benim kardeşim Tayfun’u da Can’ı da evlerine ailelerine kavuşturacak. Bu seçim mücadelesi kişisel mücadele alanı değil. Bu seçimi milletimiz için, 85 milyon için kazanacağız. Bana o hukuksuz kararı veren hakimin, savcının çocuklarının mağdur olmamaları için kazanacağız. Çok güzel söylemiş Sayın Demirtaş. Diline sağlık” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, AK Parti grup toplantısında kendisine yönelik konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarına yanıt verdi. İmamoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Sayın Kılıçdaroğlu bizim ailemizin lideri. Ona bir laf edildiyse bizim de cevap verme hakkımız vardır. Kendi ailesi içinde birliği ve bütünlüğü kaybetmiş ki o alanda bile bizi kıskanıyor. Kıskançlığı o kadar büyümüş ki Sayın Cumhurbaşkanı’nın, gözü hiçbir şey görmüyor diyebilirim. Biz çok sıkı bağlara sahibiz. Hem CHP Ailesi olarak, Genel Başkan’ın aramızdaki ilişkiyi baba-oğul ilişkisi olarak tariflemesi muhteşem bir duygu.

Bunu bir tek babam kıskanır diye düşündüm. Am kıskanmaz, babam da gurur duyar. Fakar görüyorum ki kıskançlık duygusu Sayın Cumhurbaşkanımda yüksek. Buradan çağrıda bulunmak istiyorum; İstanbul’u devraldık kıskançlığınız tavan yaptı. Her hamlemizde kıskançlığınız büyüyor. Saldırılarınız hukuk eliyle derece yükseltti. Bunların hiçbiri bizi korkutmaz.

Kendilerine şunu tavsiye ediyorum, ben neredeyim şu anda? Kasımpaşa’dayım. Tersanemizin 567’nci yılını kutladık. Kasımpaşa yiğit delikanlıların olduğu bir semttir. Mertçe mücadele için hayatını ortaya koyan insanlar vardır, böyle bir namı vardır. Ben buradan hem bir Kasımpaşalı olarak hem de hemşeri sayılırız, mertçe mücadeleye davet ediyorum Sayın Cumhurbaşkanını.

Bizim büyük muhalefet cephesinden insan eksiltmeye çalışmasın. Elindeki devlet gücünü kullanarak insanları sindirme kavramından uzaklaşsınlar. Bu işin yanlış olduğunu, istinaftan dönmesinin şart olduğunu çıkıp açıklamasını bekliyorum. Bunu yaparsa kendisine yakışanı yapmış olur. Bıraksın bizim baba-oğul ilişkimizi. Kıskandığının farkındayım, devam etsin. Biz daha çok sarılacağız birbirimize.

Düşünsenize, tekil şahıs kipini kullanıyor; ‘Alırım.” ‘Görevden alırım’, ‘Yaparım, ederim…’ Yahu gidip çay içecek kahvehane bulamayacak İçişleri Bakanı. Ne Gaziosmanpaşa’da bulabilecek ne de Of’ta bulabilecek. Bu kibirli, bu hani haddini aşan, makamı… Bakın biz makama geldik değil mi? Ben, makama bir şeyler katmaya gayret ediyorum. İstanbullulara hizmet etmeye gayret ediyorum. Onlar ise, makamdan güç alan şahsiyetler. YSK Başkanı, İçişleri Bakanı… Türkiye Cumhuriyeti tarihine bakın, en az konuşan makamlardır. Çünkü bunlar gerçekten kutsaldır. Çok önemlidir.

İçişleri Bakanı’nın yönetimi hattına bakın; güvenliğiniz, 7/24 yaşam koşullarınızın emanet edildiği alanlardır. Saygı, minnet duyuyorum, jandarmamızın önünde, polisimizin önünde, şehitlerimizin huzurunda saygıyla eğiliyorum. Ama bu dil, o alana yakışmayan bir dil. Yani benim peşimden MOBESE’leri izleyen bir göz, başka ne der işte? ‘Alırım’ der, ‘Yaparım’ der, ‘Ederim’ der. Böyle bir akıl. Ben MOBESE işini bıraktım zannetmezsin. Ben, MOBESE meselesini hayatta var olduğum sürece takip edeceğim. Çünkü, bugün yaptıkları da aslında bir nevi MOBESE sürecinin basına aktarılması gibi bir süreç.

YSK Başkanı; işine bak. Başka konularda ‘Cevaba lüzum yoktur’ demecini veriyorsun, ama bu mesele olunca… Bu arada gazeteciyi tebrik ediyorum, güzel bir habercilik örneği göstermiş ve sorumsuz bir dilin ortaya çıkmasını sağlamış. Görevini yap. Sürecine odaklan. Geçmiş seçimde ne oldu? YSK’ya siyasi baskı uygulandı. Siyasi baskı, siyasi erk, ‘Bu seçimi iptal dilmelidir’ dedi. ‘Hırsızlar var’ dendi. Yani ne güzel ikili, bak sıraladınız. İçişleri Bakanı, ‘700’e yakın terörist tespit ettik’ dedi sandıklarda.

Ne oldu üç senenin sonrasında? Davalar açıldı. Yargılanan 40 küsur kişi oldu. Bir tane suçlu yok, beraat. Bu karar, bu insanlara zulüm. Bu insanlara ikinci bir seçim yaptırmak, bu ayıbı işletmek, milyonlarca, on milyonlarca, yüz milyonlarca liranın harcanmasına sebep olmak… Yani hiç oturup düşünmüyorlar mı? Kafasını ellerinin arasına alıp, hiç mi vicdan muhasebesi yapmıyorsunuz? Hala çıkıp yön vermeye, dizayn etmeye çalışıyorsunuz, talimatla. Bugünün anahtar kelimesi iki tane. Bana baksınlar, İstiklal Marşı’nın o ilk kelimesini, ‘Korkma’yı unutmasınlar. Bir de Ankara’ya baksınlar, beklentimi ifade ediyorum; mertlik. Bu kadar.

Kendilerine (Selahattin Demirtaş’a) geçmiş olsun diyorum. İnşallah bu süreç onu da çoluğuna çocuğuna, ailesine kavuşturacak. Hukuksuz yargılanıp içeride yatan benim kardeşim Tayfun’u da Can’ı da evlerine ailelerine kavuşturacak. Bu seçim mücadelesi kişisel mücadele alanı değil. Bu seçimi milletimiz için, 85 milyon için kazanacağız. Bana o hukuksuz kararı veren hakimin, savcının çocuklarının mağdur olmamaları için kazanacağız. Çok güzel söylemiş Sayın Demirtaş. Diline sağlık.

Tek başına bir oyun izlemeye alıştığınız için takım oyunundan uzaklaştınız. Hiç anlamıyorsunuz. Ben takım oyuncusuyum diyorum, beni daha evden sahaya giderken yolda sakatlamaya çalışıyorlar diyorum. Her CHP’linin ailesinin lideri olan Genel Başkanı olan Sayın Kılıçdaroğlu adayıdır.

Erdoğan ne demişti?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin grup toplantısında yaptığı konuşmada, “CHP’nin başındaki zat, birbirilerinin neredeyse gözünü oyma noktasına geldiği şahısla ilgili dün çıkmış ne diyor, ‘biz baba-oğul gibiyiz’. Bunları duyunca biz de içimizden ‘Bay Kemal oğluna sahip çık. O kendisine başka ebeveynler arama peşinde’ demekten duramadık” ifadelerini kullanmıştı.

Paylaşın