Dünya Bankası’ndan Resesyon Uyarısı: Küresel Durgunluk Kaçınılmaz Olabilir

ABD Ticaret Odası’nın düzenlediği bir etkinliğe katılan Dünya Bankası Başkanı David Malpass, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin gıda, enerji ve gübre fiyatlarını artırdığını, bu nedenle küresel durgunluğun kaçınılmaz olabileceği uyarısında bulundu.

Almanya ekonomisinin, enerji fiyatlarındaki artış nedeniyle belirgin şekilde yavaşladığını söyleyen Malpass, Almanya’nın dünyanın en büyük dördüncü ekonomisi olduğuna dikkat çekti.

Avrupa’nın hala büyük ölçüde Rus gazına ve petrolüne bağımlı olduğunu söyleyen Malpass, gelişmekte olan ekonomilerin gıda ve enerji fiyatları ve gübre sıkıntısından etkilendiğini vurguladı.

Malpass, “Küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH)’ya baktığımızda, resesyonun olmadığı bir tahminde bulunmak şu anda zor” ifadelerini kullandı ve ekledi: Enerji fiyatlarının ikiye katlanması fikri bile tek başına resesyonu tetiklemek için yeterli.

Çin kaygısı

Dünya Bankası geçen ay, bu yıl için küresel ekonomik büyüme tahminini neredeyse 1 puan indirerek yüzde 3,2’ye düşürmüştü.

Çin’deki kapanma önlemlerinin yavaşlama konusundaki endişeleri artırdığını belirten Dünya Bankası Başkanı David Malpass, “Çin’in gayrimenkul sektöründe halihazırda bir resesyon yaşıyordu, bu nedenle Rusya’nın işgalinden önce bile Çin’in 2022 için zaten agresif bir büyüme tahmini yoktu” ifadelerini kullandı.

Çin Başbakanı Li Keçiang, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, son karantinaların dünyanın en büyük ikinci ekonomisine pandeminin başlangıcında etkilediğinden daha fazla zarar verdiğini söylemişti: Bazı kentlerde, işletmelerin yalnızca yüzde 30’u yeniden açıldı. Bu oran kısa üre içinde yüzde 80’e çıkarılmalı.

Resesyon nedir?

Günümüzde, bir ülkenin ekonomisinin sürekli büyümesi normal olarak kabul ediliyor.

Ülkelerin ürettiği mal ve hizmetlerin değeri – Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) – arttıkça, vatandaşlarının ortalama olarak daha da zenginleştiği düşünülüyor.

Ancak GSYİH bazen artmaz ve bu, eğer arka arkaya iki çeyrek sürerse buna resesyon deniyor. Türkiye ekonomisi son olarak 2018’in ikinci yarısında resesyona girmişti.

GSYİH nedir?

GSYİH, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın kısaltması ve günümüzde ekonomik büymenin ölçüsü olarak kullanılıyor. Merkez bankaları ve ekonomistlerin yakından takip ettiği bu veri, ekonomilerin nasıl performans gösterdiğini anlamada ana ölçülerden biri olarak kullanılıyor.

İşletmelerin işe alım yapma ya da yatırımlarını kesme gibi kararlarında GSYİH belirleyici olabiliyor. Hükümetler GSYİH’ı vergi ve kamu harcamaları kararlarında rehber olarak kullanıyor. Merkez bankalarının faiz kararlarında enflasyonla birlikte GSYİH’ı da yönlendirici olabiliyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Fahiş Fiyatlar Ve Düşük Maaşlar İran’da Halkı Sokağa Döktü

İran’da 6 Mayıs’ta başlayan ve gittikçe yaygınlaşan protestolar, İran rejiminin temel gıda ürünlerinde sübvansiyon kesintisi yapacağını söylemesiyle patlak verdi. Rejim, enflasyonu kontrol altına alacağını belirtse de un, süt, yağ gibi temel gıdalarda en az yüzde 40 artış oldu. Zam oranları bazı gıda maddelerinde yüzde 300’ü gördü.

Pazar günü gerçekleşen eylemlerde, protestocular başkanlığının başından bu yana yoksulluk, işsizlik ve enflasyonu iyileştirmek adına sözler veren İbrahim Reisi’ye tepki gösterdi. Rejim, tepkilerden sonra bazı kentlerde halka ücretsiz olarak ekmek dağıtmaya başladı. Bu nedenle protestolar İranlı uzmanlar tarafından “Ekmek Protestoları” olarak da değerlendiriliyor.

“Sofralarımız boş”

Protestocular İran’daki Sosyal Güvenlik Kurumu’nun halka hizmet etmediğini söyleyerek şöyle diyor: “Verilen sözler iyiydi ama hiçbiri tutulmadı.”

İktidarın 2021 Mart’ında emekli maaşlarını yükseltmesi ve önceki yıldan kalan emekli maaşları ödemesi de bekleniyordu. Talepler yerine getirilmediği gibi iktidarın yayın organında Sosyal Güvenli Kurumu’nun geçen yıla göre kâr oranının arttığı belirtildi. Halk, kârın kendi emekli aylıklarına yansımadığını belirtirken pazar günkü protestolarda “Boş sözleriniz artık yetti, bizim sofralarımız boş,” dendi.

Silaha ayrılan bütçe

Protestolarda rejimin Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve rejimin dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’e atıfta bulunulan “Diktatörlere ölüm” gibi sloganlar atılıyor ve iki liderin fotoğrafları yakılıyor.

Emekliler, öğretmenler ve işçiler gibi pek çok grup temel ihtiyaçlara erişimde zorlanırken rejimin askeri aygıtlarına ve Devrim Muhafızları’na milyarlarca dolar kaynak ayırdığı belirtiliyor.

İran’da Savunma ve Silahlı Kuvvetler Lojistik Bakanlığı’na ayrılan bütçe yılda 1,53 milyar dolar. İranlılar buna istinaden rejimin nükleer silah programı, balistik füze geliştirme gibi çeşitli girişimlerinin kendi ceplerinden çıktığını söylüyor.

Baskı artıyor

Protestolarda farklı yöntemleri de deneyen İranlılar, rejimLE bağlantılı internet sitelerini hack‘liyor ve Devrim Muhafızları’ndan oluşan paramiliter Basij (Besic) güçlerinin merkezlerine baskınlar düzenliyor.

Rejim, Kasım 2019’daki yüzde 300’lük benzin zammından sonraki ayaklanma nedeniyle protestoların büyümesinden endişeleniyor. Tam da bu nedenle maddi güçlük çekenlere nakdi destek sözü veriyor.

Hamaney ve Devrim Muhafızları, başka bir ayaklanmanın önüne geçmek için önlemlerini genişletiyor. Bu kapsamda protestolarda en az 30 kişinin tutuklandığı söyleniyor.

İran genelinde cezaevlerindeki infazlarda da artış var. Yalnızca Sistan ve Belucistan vilayetlerinde 17-18 Mayıs’ta dört mahkûm idam edilirken, sekiz mahkûm da bir hafta içinde idam edildi.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Gıda Fiyatlarındaki Yıllık Artış Yüzde 160’a Dayandı

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonun Ar-Ge birimi KAMUAR’ın, fiyatlarını Ankara’daki marketlerden düzenli olarak derlediği ve halkın en fazla tükettiği 64 gıda maddesinden oluşan bir sepeti esas alarak hazırladığı gıda fiyatları endeksinin Mayıs 2022 sonuçları açıklandı.

Haber Merkezi / Buna göre, Mayısta, gıda fiyatlarındaki artışta sebze dışındaki bütün harcama gruplarında yaşanan yüksek oranlı zamlar belirleyici oldu.

Ekmek, pirinç, un, bulgur fiyatları, mayısta bir önceki aya göre yüzde 1,6 oranında artış kaydetti. Halka ucuz et yedirme sözü daha unutulmamışken et ve balık grubu fiyatlarında yüzde 15,1 oranında aylık artış oldu. Mayısta süt ve süt ürünleri ile yumurta grubu fiyatları ise yüzde 7,1 oranında yükseldi. Yağ fiyatlarında ise yüzde 1,3 oranında yükselme oldu.

Meyve fiyatlarının yüzde 19,2 oranında arttığı mayıs ayında sebze fiyatlarında, bir önceki aya göre ortalama yüzde 9,2 oranında düşüş  yaşandı. Bakliyat fiyatlarının yüzde 2  oranında arttığı mayısta, salça, zeytin, bal, çay, tuz ve benzeri gıda maddelerinden oluşan diğer işlenmiş gıda fiyatlarında ise  özellikle şeker ve çay fiyatlarına yapılan zamlar nedeniyle yüzde 33,4 oranında artış kaydedildi.

Böylece, vatandaşlar mevcut gıda tüketim alışkanlıklarına göre seçilen 64 gıda maddesinden oluşturulan gıda sepetini satın alabilmek için nisanda, bir önceki aya göre yüzde 9,2 oranında daha fazla para ödedi.

Türkiye’nin üç haneli enflasyonlara doğru hızla gittiği bu yılın ilk beş aylık döneminde gıda fiyatlarında yüzde 65,5 oranında artış yaşandı.

Ocak-mayıs döneminde ekmek, pirinç, un, bulgur, makarna fiyatları yüzde 51,5 oranında arttı, et ve balık fiyatları yüzde 58,3, süt, süt ürünleri ve yumurta fiyatları yüzde 24,9, yağ fiyatları yüzde 26,6 oranında, meyve fiyatları yüzde 165,5, sebze fiyatları yüzde 115,8, bakliyat fiyatları yüzde 20,8, diğer gıda maddelerinin fiyatları da yüzde 64,5 oranında arttı.

Gıda fiyatlarında yıllık olarak ise (Mayıs 2021’e göre) yüzde 159,6 oranında artış gözlendi. Diğer bir ifadeyle vatandaşlar Mayıs 2021’de 100 liraya dolan bir sepet için bu yıl aynı ay 259,6 lira ödemek zorunda kaldılar.

Bu yıl mayısta geçen yılın mayıs ayına göre ekmek, un, bulgur, makarna fiyatlarında yüzde 139,4, et-balık fiyatlarında 115,6, süt ve süt ürünleri ile yumurta fiyatlarında yüzde 93,8 oranında artış oldu. Bir yıl öncesine göre yağ fiyatları yüzde 101,9 oranında arttı. Meyve fiyatları yüzde 243, sebze fiyatları ise yüzde 422,4 oranında artış gösterdi. Bakliyat fiyatları son bir yılda yüzde 101,9, diğer gıda fiyatları ise yüzde 114,7 oranında zamlandı.

Tarımsal girdi maliyetleri ve tarım ürünü üretici fiyatlarındaki artışlar gıda fiyatlarındaki yıllık artışın önümüzdeki aylarda da üç haneli oranlarda kalmaya devam edeceği gözleniyor.

AÇLIK RİSKİ ARTIYOR

Raporla birlikte yayınlanan değerlendirme de ise şu ifadeler yer aldı; Yanlış ekonomik ve tarımsal politikaların gıda fiyatlarında yol açtığı artış, gelir artışı bırakın gıda fiyatlarını genel enflasyon oranının da oldukça altında kalan Türkiye’de açlık riskini giderek büyütüyor. Gıdaya erişimi zorlaştıran fiyat artışları vatandaşları yetersiz ve sağlıksız beslenmeye zorluyor. Uzmanlar bu durumu, özellikle genç nesil açısından gelecekte önemli sağlık sorunlarına yol açma riski taşıdığını belirtiyor.

Paylaşın

Ekonomide Bir Darbe De Yayıncılık Sektörüne

Döviz kurlarındaki artışla birlikte rekor kıran kağıt fiyatları basın sektöründe derin bir krize neden olurken, hurda kağıt fiyatlarının baskı altına alınması da yayıncıların gelir kaybına uğramasına neden oluyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, 2021 yılında fiyatı en çok artan ürün yüzde 168 ile kağıt olurken, bu durum yayıncıları büyük bir baskı altına aldı. Artan hurda kağıt ithalatı yurt içinde basın sektörünün önemli gelir kalemleri arasında yer alan hurda kağıt fiyatlarının gerilemesine neden oldu.

İthal hurda kağıtla piyasada fiyatların düşürülmesi, maliyet baskısı altında faaliyetlerine devam etmekte zorlanan küçükten büyüğe çok sayıda işletmeyi zora soktu.

Hurda kağıtların önemli bir gelir kalemi olduğu yayınevleri ve gazeteler pahalıya aldıkları kağıdı, ucuza satmak zorunda kalıyorlar. Böylece kur baskısı, enerji başta olmak üzere maliyet artışlarıyla zor bir dönemden geçen sektör, önemli bir gelirini de kaybetmiş oldu. Satılmayan gazete, dergi, kitap gibi birçok yayın daha sonra geri dönüşüme gönderiliyor.

“Bu durum sürdürülemez”

Sözcü’den Taylan Büyükşahin’e konuşan sektör temsilcileri, durumun sürdürülemez olduğunu ve hurda kağıt ithalatına sınırlama getirilmesi gerektiğini söyledi. Hurda kağıt piyasasını belirleyen büyük oyuncuların ithalatı bilerek artırdığına dikkat çeken sektör temsilcileri, bunların fiyatları aşağı çekerek yayıncılık sektörüne büyük zarar verdiğini belirtti.

TÜİK verilerine bakıldığında hurda kağıt ithalatının hızla arttığı görüldü. Bu yıl ilk 3 ayında toplam 404,1 milyon dolarlık ithalat yapılırken, geçen yılın aynı döneminde bu rakam 237,3 milyon dolar oldu.

Ocak-mart dönemi ithalat artış oranı yüzde 70’i buldu. 2021’in tamamında 1,2 milyar dolarlık hurda kağıt ithalatı yapılırken, bu rakam tüm yılların rekoru oldu. 2021 yılındaki ithalat artışı yılın ortasından başladı. Şimdiki artış hızına da bakıldığında bu yılın sonunda en az 1,6-1,7 milyar dolarlık ithalat yapılması söz konusu.

Paylaşın

Enflasyon 3 Ayda Asgari Ücretlinin 325 Ekmeğini Yedi

Asgari ücret 1 Ocak 2022’de tarihi bir artışla 2 bin 826 liradan 4 bin 253 TL’ye yükseldi. Bu, yüzde 51 zam demekti. Ancak resmi enflasyonun giderek artması üzerine asgari ücretin alım gücü hızla düştü; düşmeye de devam ediyor. Sene ortasında zam beklentisi doğdu. Resmi veriler asgari ücretin nasıl eridiğini gösteriyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Ocak 2022’de 1 aylık asgari ücretle 307 litre motorin alınırken bu miktar Nisan 2022’de 198 litreye düştü. Bu da yüzde 36 erime demek. Peki, gıda ve enerji fiyatları karşısında asgari ücretin alım gücü nasıl düştü?

TÜİK’in güvenilirlik karnesi tartışmalı iken resmi veriler de asgari ücretin alım gücünün enflasyon karşısında nasıl hızla eridiğini ortaya koyuyor. Türkiye’de en temel gıda maddesi ekmekten başlayalım: 1 kg ekmeğin ortalama fiyatı Ocak 2021’de 7,1 TL iken bu fiyat Ocak 2022’de 11,3 liraya; Nisan 2022’de 13,7 TL’ye çıktı. Aylık net asgari ücret 2021’de 2 bin 826 TL iken 2022’de 4 bin 253 liraya yükseldi.

Asgari ücretle alınan ekmek sayısı 3 ayda 325 azaldı

Buna göre Ocak 2021’de 1 aylık asgari ücret ile 397 kg ekmek satın alınırken bu miktar Ocak 2022’de 375 kg’ye; Nisan 2022’de ise 310 kg’ye kadar düştü. Ocak-Nisan 2022 arasını kapsayan son 3 ayda asgari ücretlinin satın alabileceği ekmek miktarı 65 kg azaldı.

Standart ekmek 200 gram olarak hesaplandığında Ocak 2022’de aylık asgari ücretle bin 875 ekmek alınırken bu sayı Nisan 2022’de bin 550 adete düştü. Enflasyonla birlikte 3 ayda asgari ücretli satın alabileceği ekmek miktarı 325 adet azaldı. Bu da 3 ayda yüzde 17 düşüş demek.

Enflasyon 3 ayda 43 kg ayçiçek yağını götürdü

Mutfağın temel ihtiyaçların ayçiçek yağında da benzer bir durum yaşanıyor. Ocak 2021’de 1 kg ayçiçek yağının fiyatı 16,5 TL iken bu fiyat Nisan 2022’de 34,7 TL’ye yükseldi. Ocak 2021’de asgari ücretle 171 kg yağ alınırken bu miktar Nisan 2022’de 123 kg’ye kadar geriledi. Ocak-Nisan arasını kapsayan son 3 ayda ise 1 aylık asgari ücretle alınabilecek ayçiçek yağı miktarı 43 kg azaldı. 3 aydaki bu azalma yüzde 26’ya karşılık geliyor.

Süt ne kadar azaldı?

TÜİK verilerine göre Ekim 2021-Nisan 2022 arasını kapsayan son 6 ayda sütün fiyatı yüzde 50 artış gösterdi. Bu durum asgari ücretle satın alınabilecek süt miktarını da etkiledi. Ocak 2021’de 477 litre süt alınırken bu miktar Aralık 2021’de 315 litreye kadar düştü. Asgari ücrete gelen yüzde 51 zamma rağmen Ocak 2022’de 1 aylık asgari ücretle alınan süt miktarı 437 litre oldu. Asgari ücretteki tarihi artışa rağmen Ocak 2022’de alınan süt miktarı Ocak 2021’den 40 litre eksik oldu. Nisan 2022’de ise asgari ücretle 408 litre süt alınabiliyor. Son 3 ayda düşüş oranı yüzde 7.

Asgari ücretin alacağı et 3 ayda yüzde 28 azaldı

Et fiyatlarındaki artış dikkat çekici. 1 aylık asgari ücret ile Ocak 2021’de 54 kg dana eti alınırken bu miktar Ocak 2022’de 53 kg oldu. Nisan 2022’de ise bu miktar 38 kg’ye kadar geriledi. Aralık 2021’de asgari ücretle alınabilen dana eti miktarı 36 idi. Bu şunu gösteriyor: Asgari ücrete gelen yüzde 51 zamma rağmen 3 ay sonra neredeyse aynı miktarda dana eti satın alınabiliyor.

Domates almak zorlaştı

Akaryakıt, gübre ve ilaca gelen zamlardan dolayı tarımda üretim maliyetlerinin artması sebze fiyatlarında keskin artışa yol açtı. Bunlardan birisi de domates. 1 aylık asgari ücretle Ocak 2021’de 522 kg domates alınırken bu oran Ocak 2022’de 452 kg’ye; Nisan 2022’de ise 230 kg’ye kadar geriledi. Asgari ücretin alabileceği domates miktarı son üç ayda yüzde 49 düştü. Sebze fiyatları mevsime göre değişiyor. Ancak önceki yılın aynı dönemi ile kıyaslandığında da düşüş ortada. Üstelik 2022 başında asgari ücrette zam yüzde 50’yi aşmıştı. Nisan 2021’de 392 kg domates alınabiliyordu. Bu da 1 sene içinde yüzde 41 düşüş demek.

Asgari ücretle alınabilecek motorin miktarı 3 ayda yüzde 35 azaldı

Asgari ücretin değerinin düşmesi akaryakıtta daha keskin ortaya çıkıyor. Ocak 2022’de 1 aylık asgari ücret ile 310 LT benzin veya 483 LT LPG veya 307 LT motorin alınırken Nisan 2022’de bu miktarlar 221 LT benzin, 371 LT LPG veya 198 LT motorine düştü. Yani aylık maaş ile satın alınabilecek benzin 88 LT; LPG 112 LT ve motorin ise 109 litre azaldı.

Oran olarak bakıldığında ise 1 aylık asgari ücretle satın alınabilecek benzin miktarı son 3 ayda yüzde 28, LPG yüzde 23 ve motorin yüzde 36 azaldı. Hesaplamalar 1 aylık maaş ile sadece bir akaryakıt türünün satın alınmasına dayanıyor.

Asgari ücret karşısında gıda ve enerji fiyatları nasıl seyretti?

Asgari ücretin satın alma gücünün nasıl düştüğünü endeks yöntemi ile de görmek mümkün. Buna göre asgari ücret ve diğer ürünlerinin fiyatı belirli bir tarihte 100’e eşitleniyor. Yine TÜİK verileri üzerinden asgari ücretin yanı sıra gıda ve alkolsüz içecek endeksini, ekmek, ayçiçek yağı, dana eti, doğal gaz, benzin, LPG ve motorin fiyatlarını Ocak 2022’de 100’e eşitliyoruz.

Asgari ücrete zam gelmediği için asgari ücret endeksi Ocak-Nisan arasında hep 100’de kalıyor. Nisan 2022’de gıda fiyat endeksi 129’a yükseldi. Bu şu demek: Ocak 2022’de 100 TL’ye alınan gıda sepeti Nisan 2022’de 129 TL’ye satın alınabilir. Oysa aynı dönemde asgari ücret hala 100 TL.

Nisan 2022’de ekmek fiyat endeksi 121’e, ayçiçek yağı fiyat endeksi 135’e, doğal gaz endeksi 135’e, benzin fiyat endeksi 140’a, LPG endeksi 130’a ve motorin fiyat endeksi 155’e yükseldi. Asgari ücret endeksi ise değişmeyerek 100’de kaldı.

Grafik asgari ücretin Ocak-Nisan 2022 arasında 100 puanda sabit kalırken diğer ürünlerin fiyatlarının nasıl arttığını gösteriyor. Tüm bu hesaplamalar TÜİK’in açıkladığı resmi verilere dayanıyor.

Uzun vadede gıda fiyatları

Alım gücünün değişimine uzun vadede bakmak da mümkün. Aylık asgari ücret ile gıda ve alkolsüz içecekler endeksini bu kez Ocak 2018’de 100’e eşitliyoruz. Nisan 2022’de asgari ücret 264 puana yükselirken gıda fiyat endeksi 338 puana çıkıyor. Bunun anlamı ise şu: Ocak 2018’de 100 lira olan asgari ücret Nisan 2022’de 264 liraya çıkıyor. Ancak Ocak 2018’de 100 liraya alınan gıda sepeti Nisan 2022’de 338 liraya alınabiliyor. Yani, asgari ücret ile aynı miktarda gıda almak mümkün değil.

Asgari ücret bu dönemde bin 613 liradan 4 bin 253 liraya çıkmasına rağmen aynı daha az gıda satın alabiliyor. Ocak 2018-Nisan 2022 arasında asgari ücret yüzde 164 artarken aynı dönemde gıda fiyatları yüzde 238 yükseldi.

Asgari ücretle çalışan oranı en yüksek Türkiye’de

Öte yandan, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine göre Türkiye’de 2020 yılında kayıtlı işçilerin yüzde 42’si asgari ücretle çalışıyor. SGK verilerine göre 2020 yılında Türkiye’de çalışan kayıtlı işçi sayısı 15 milyon 203 bin. Bunların 6 milyon 390 bini ise asgari ücretle çalıştı. Buna göre kayıtlı işçilerin yüzde 42’si asgari ücret alıyor. Asgari ücretin biraz üstünde kazananlar da eklendiğinde işçilerin büyük bir kısmı asgari ücret veya asgari ücrete yakın bir aylık alıyor.

AB Türkiye’nin alım gücünü yenide hesaplayacak

Bu arada, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) Türk lirasının hızla değer kaybetmesi üzerine asgari ücretin satın alma gücüne dair daha önce açıkladığı 2021 yılı Türkiye verilerini sistemden kaldırarak yeniden hesaplama yapmaya karar verdi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Hazine’nin Borçlanma Maliyeti 3 Ayda Yüzde 65’e Yükseldi

Enflasyonun çift haneye çıktığı 2017 yılından bu yana devletin ‘enflasyon arttıkça artan’ faizlerle yaptığı borçlanma 3 kat birden yükseldi. Borçlanmanın vadesi kısalırken, maliyeti arttı.

Türkiye döviz ve enflasyondan etkilenmemek için faizle TL cinsinden borçlanma politikasından vazgeçerek, döviz cinsi değişken faizle ve TÜFE’ye dayalı borçlanmayı artırdı. Borçlanmanın TÜFE’ye endekslenmesi yüksek seyreden enflasyonun etkisiyle Hazine’nin borçlanma maliyetlerini fırlattı.

Sözcü’den Erdoğan Süzer’in haberine bu yılın ilk 3 ayında Hazine’nin değişken faizli borçlanma oranı geçen yıla göre yüzde 53’ten yüzde 65’e çıktı. TÜFE arttıkça faizi de artan borçlanmanın payı yüzde 11.4’ten yüzde 28.8’e fırladı. Riske açık borçlanma yüzünden Hazine, enflasyon arttıkça rantiyeye daha çok para ödüyor.

Borçlanma vadesi kısaldı

Geleceğe yönelik güven azalınca borçlanmanın vadesi de kısaldı. Hazine 2017’de 71.2 ay, 2018’de 70.8 ay ortalama vade ile borçlanırken bu yılın ilk 3 aylık döneminde iç borçlanmanın ortalama vadesi 54.3 aya geriledi. Aynı şekilde 2017’nin mart ayında 77.6 ay vadeli borçlanan Hazine geçen martta 60.5 ay vadeyle borçlanabildi.

TÜFE, döviz ve altına endeksli borçlanmalar bir yana TL cinsi sabit faizli iç borçlanmanın maliyeti bile iki kattan fazla arttı. Yurt içinden aldığı TL borca Mart 2017’de yüzde 11.4, Mart 2021’de yüzde 15.4 faiz ödeyen Hazine, bu yılın aynı ayında yüzde 25.6 bileşik faiz ödemek zorunda kaldı.

Paylaşın

Türkiye’nin Kredi İflas Riski Son 14 Yılın En Yüksek Seviyesinde

Türkiye’nin kredi iflas riskini gösteren 5 yıllık CDS’leri dün 700 puanı aşarak 2008’den bu yana en yüksek seviyeye çıktı. Dolar kuru bandının ise önümüzdeki haftalarda daha net seçilebileceği belirtildi.

Türkiye’ye ait varlıkların taşıdığı risk hakkında gösterge olan CDS’teki belirgin yükseliş Hazine’nin dolar borçlanma maliyetlerini yükseltirken,  bankacılar maliyetlerin çift haneye yaklaştığına dikkat çektiler.

CDS’ler son bir haftada 72 baz puan ile keskin şekilde yükselerek dün gün içinde 7 Mart’ta gördüğü 700 baz puan seviyesini aştıktan sonra günü 697/705 baz puandan kapattı. Böylelikle 2008’den bu yana en yüksek seviye aşılmış oldu.

Dolar kuru tahmini

Bu gelişmelerle birlikte dolar/TL bu sabah 20 Aralık’tan beri ilk kez 15.43’e yakın seviyelerden işlem görürken, bankacılar kurun 15.5’in altında denge bulabileceğini ifade ettiler.

Reuters’ın görüşlerine başvurduğu beş işlemciden dördü dolar/TL’deki yeni bandı 15-15.5 olarak tahmin ederken, bir bankacı ise 15.5-16 bandını öngördü. Bankacılar önümüzdeki haftalarda bandın daha net seçilebileceğini belirtti.

Paylaşın

İlk Çeyrekte 24 Milyar Dolar Müdahale Satışı Yapılmış!

Dolar/TL’de bu hafta itibariyle 4.5 aydır aşılamayan duvar 15 lira sınırı geçildi. En son Aralık 2021’de 18.3 lirayı aşan dolar/TL ardından devreye giren kur korumalı TL mevduat başta olmak üzere önlemlerle gerilemiş bu yıl ise 15 liranın altındaki seyrini sürdürmüştü.

Ancak dış etkiler, yüksek enflasyon, artan döviz ihtiyacıyla kur yönünü yeniden yukarıya çevirmiş görünüyor. Yıl boyunca talebin yüksek olduğu günlerde kamu bankaları ve Merkez Bankası’nın döviz satışı ile dengeleme çabasında olduğunu piyasa uzmanları sık sık tekrarlıyor ancak artık ne kadarlık bir satış yapıldığına dair resmi bir açıklama ise yapılmıyor.

Dünya’dan Şebnem Turhan’ın haberine göre, ekonomist Haluk Bürümcekçi tıpkı 2019 Mart ayında başlayan ve 128 milyar dolara kadar ulaşan rezerv erimesini takip ettiği gibi bu yıl yapılan değişimleri de verilerle ortaya koydu. Bürümcekçi’nin yaptığı hesaplamalara göre bu yılın ilk çeyreğinde yaklaşık 24 milyar dolar müdahale amaçlı satış yapıldı.

Bürümcekçi, rakamların son aylardaki döviz akımlarının önemli bir kısmı Merkez Bankası’na yönlendirilmesine rağmen bununla uyumlu bir toplam ve net rezerv birikimi sağlayamadığını yansıttığına işaret ederek rezervlerin sahiplik durumu açısından da bir iyileşme sağlanamadığını vurguladı.

IMF tanımlı net uluslararası rezerv için hesaplama yapan Bürümcekçi, reeskont kredileri, kur korumalı mevduatta döviz dönüşümü ve ihracat gelirinin belli yüzdesinin alınması başta olmak üzere rezervlere döviz girişi sağlandığını belirterek çıkışların ise KİT’lere satış, swaplar, Hazine işlemleri olduğunu belirtti. İhracat bedellerinin 18 Nisan’a kadar yüzde 25’inin Merkez Bankası’na satış zorunluluğu vardı. 18 Nisan’dan itibaren ise hem hizmet ihracatçıları sisteme dahil edildi hem de oran yüzde 40’a yükseltildi.

İhracat geliri hariç 17.1 milyar dolar artmalıydı

Bürümcekçi’nin hesabına göre reeskont kredilerinden ilk çeyrekte 4.9 milyar dolarlık bir katkı sağlandı rezervlere. KKM’de dövizden dönüşten gelen miktar ise yaklaşık 28.6 milyar dolar seviyesinde. KİT’lere 12.8 milyar dolar döviz satılırken swaplardan 2.4 milyar dolar düşüş, Hazine işlemlerinden ise 1.2 milyar dolarlık azalma var. İhracat bedellerinin yüzde 25’i hariç tutulduğunda uluslararası net rezervlerin 17.1 milyar dolar ilk çeyrekte artması gerekiyordu. Ancak resmi verilere göre artış 7.8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Yani 9.3 milyar dolar daha az artış oldu. Buna Bürümcekçi yaklaşık olarak her ay 5 milyar dolar seviyesinde ihracat bedeli eklendiğinde artışın yaklaşık 32.1 milyar dolar olması gerektiğini yani bunun da 24.3 milyar dolarlık fark yarattığını vurguladı.

Hesap bize yaklaşık olarak 24.3 milyar dolarlık rezervin kamu bankaları eliyle veya Merkez Bankası tarafından döviz piyasalarına müdahale için kullanıldığını gösteriyor. Bürümcekçi bir çok verinin şeffaf olarak açıklanmadığı için hesaplamalarda hata payı olabileceğine de işaret etti. Bürümcekçi, talebin fazla olduğu günlerde karşılamak için satışların yapıldığını dile getirerek bu yapılmasaydı dolar/ TL’deki seviyenin çok daha yüksek olacağını vurguladı.

Paylaşın

Hazine’nin Nakit Açığı 66,8 Milyar Liraya Yükseldi

2022 yılının ilk 4 ayında Hazine’nin nakit açığı 66,8 milyar liraya yükseldi. Nakit dengesi, geçen sene nisanda 13,3 milyar lira, ocak-nisan döneminde 2 milyar lira açık vermişti.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, 2022 yılı Nisan ayı “Hazine nakit gerçekleşmeleri” verilerini dün akşam açıkladı. Buna göre, nisanda Hazine nakit dengesi, 43,7 milyar TL açık verdi.

Yılın ilk 4 ayında Hazine’nin nakit açığı 66,8 milyar TL’ye yükseldi. Nakit dengesi, geçen sene nisanda 13,3 milyar TL, ocak-nisan döneminde 2 milyar TL açık vermişti.

Sözcü’nün aktardığına göre nisan ayında Hazine’nin gelirleri 182,1 milyar TL olurken, giderleri 226,4 milyar TL olarak kayıtlara geçti.

2022’de faiz gideri 93 milyar lira oldu

Hazine’nin faiz giderleri nisanda 15,3 milyar TL olurken, yılın ilk 4 ayında toplam faiz gideri 93 milyar TL’ye ulaştı. Faiz ödemeleri geçen sene nisanda 12,7 milyar TL, ocak-nisan döneminde 57,9 milyar TL olmuştu.

Nisanda faiz dışı nakit açığı 29 milyar TL oldu. Yılın ilk 4 ayında faiz dışı denge, 24,5 milyar TL fazla verdi. Net borçlanma ise nisanda 20,7 milyar TL, ocak-nisan döneminde 82,3 milyar TL oldu.

Paylaşın

Vatandaşın Borcu 1 Trilyon 154 Milyar Liraya Yükseldi

Ekonomik kriz her geçen gün daha da ağırlaşarak artıyor. Vatandaşın, bankalara, finansman ve varlık yönetim şirketlerine ve TOKİ’ye olan (tahsili gecikmiş borçlar da dahil) toplam borcunun 1 trilyon 154 milyar liraya ulaştığı belirtildi.

Geliri ve tasarrufları enflasyon karşısında eriyen vatandaş, geçinemediği için hızla borçlanıyor. CHP Meclis grubu ekonomi raporu hazırladı. Raporda, vatandaşların bu borcunun 854 milyar lirası bireysel (konut, otomobil, ihtiyaç) kredilerinden, 242 milyar lirası da kredi kartlarından kaynaklandığına dikkat çekildi. İcra dairelerinde derdest bulunan dosya sayısı son bir yılda 1 milyon 482 bin adet artarak 6 Mayıs itibarıyla 23 milyon 449 bine çıktı.

Raporda şu tespitlere yer verildi: “Son hafta tüketici kredilerinde 9.8 milyar liralık, kredi kartı borçlarında ise 3.3 milyon liralık artış yaşandı. Vatandaşların vadesinde ödeyemediği için bankalar tarafından icraya verilen takipteki borçları ise 28.3 milyar lira düzeyine çıktı. Bankaların takipteki bu borçlarını düşük bir bedel karşılığında varlık yönetim şirketlerine devrediyor olmaları bu rakamı olduğundan daha düşük gösteriyor.”

23.4 milyon dosya icrada bekliyor

Artı Gerçek’te yer alan habere göre, CHP’nin raporunda, vatandaşların varlık yönetim şirketlerine 30.7 milyar TL, TOKİ’ye ise 27 milyar lira borcu bulunduğu; bankalara, finansman şirketlerine, varlık yönetim şirketlerine ve TOKİ’ye olan (tahsili gecikmiş borçlar da dahil) toplam borcun ise 1 trilyon 154 milyar liraya ulaştığı belirtildi.

Ulusal Yargı Ağı (UYAP) verilerine göre bu yıl 1 Ocak–6 Mayıs günleri arasında icra ve iflas dairelerine toplam 3 milyon 400 bin yeni dosya geldi. 2 milyon 522 bin dosya ise sonuçlandırılırken yeni gelen dosya sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25.6 oranında arttı. İcra dairelerinde derdest bulunan dosya sayısı son bir yılda 1 milyon 482 bin adet artarak 6 Mayıs itibarıyla 23 milyon 449 bine çıktı.

Paylaşın