Vatandaşların Tasarruf Tercihinde İlk Sırada Sürpriz

ING Türkiye, kentsel yerleşim bölgelerinde yaşayan yetişkin bireylerin tasarruf eğilimlerini izlemek amacıyla 2011 yılından bu yana IPSOS iş birliğiyle gerçekleştirdiği Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması’nın (TTEA) 2022 yılı ikinci çeyrek sonuçlarını açıkladı.

Dünya gazetesinin aktardığına göre, tasarruf sahipliği oranı yüzde 19’a çıkarak 2021’in üçüncü çeyreğinden bu yana yükseliş trendini sürdürdü.

Ayrıca, tasarruf sahibi olmayan, ancak yakın gelecekte tasarruf yapmayı planlayanların arasında ise önümüzdeki 3 ay içerisinde tasarruf edeceğini belirtenlerin oranı 4 puanlık artış ile yüzde 20’ye yükseldi. Tasarruf sahipleri içinde düzenli tasarruf yapanların oranında dikkat çekici bir artış yaşandı ve ikinci çeyrekte 7 puan yükselerek yüzde 67’ye ulaştı.

Tasarruf yapanların, tasarruf yapma gerekçeleri arasında “geleceğe yatırım” unsuru yüzde 54 ile ilk sırada yer alırken, ikinci sırada yer alan “çocuklarım için” gerekçesi ise bu çeyrekte yüzde 27’ye yükseldi.

Tasarrufu olanların tasarruf araçları tercihlerine bakıldığında 2022 ikinci çeyrekte Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) 8 puanlık artışla yüzde 24’e ulaşarak ilk sırayı aldı. BES’i yüzde 22 ile yastık altı altın ve nakit, yüzde 13 ile sistem içi altın ve yüzde 11 ile TL Vadeli Hesap takip etti. Kripto para ise bir önceki döneme göre 4 puanlık düşüş ile yüzde 6 seviyesine geriledi.

Kripto parayı büyük çoğunluk biliyor

Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması’nın 2022 yılı ikinci çeyreğinde katılımcılara, internet kullanımı, kripto para, NFT, Fintech ve Metaverse gibi teknolojilerin bilinirliği soruldu. Araştırmaya göre, katılımcılarda evde ya da mobil telefonda internet kullanımı yüzde 92 oranında oldu.

Sonuçlara göre, kripto para toplumun yüzde 86’sı tarafından ismen bilinirken, bu teknoloji hakkında kısmen ya da oldukça bilgili olanların oranı ise yüzde 34 oldu. Kripto para hariç diğer yeni teknolojilerin bilinirliği ise daha düşük. Araştırma sonuçlarına göre, NFT yüzde 29, Metaverse yüzde 37, Fintech ise yüzde 35 oranında ismen biliniyor. Bu teknolojileri iyi ve kısmen bilenlerin oranı ise yüzde 15’in altında gerçekleşti.

Metaverse’te yatırım hevesi öne çıkıyor

Metaverse konusunda çok iyi ve kısmen bilgili olanların yarısı Metaverse’ü kullanma eğilimi taşımıyor. Bu teknolojiyi bugüne kadar en az bir defa kullanmış ve kullanmaya da devam edecek olan bireylerin oranı yüzde 11 olurken, bu grubun yüzde 5’i daha önce kullandığını, ama kullanmaya devam etmeyeceğini belirtiyor. yüzde 32’lik bir kesim ise henüz kullanmamış ama gelecekte kullanma niyetinde.

Metaverse’ün kullanım nedenleri arasında ise en çok öne çıkan başlık “yatırım yapmak”. Metaverse kullanan ya da kullanma niyetinde olan her iki kişiden biri Metaverse üzerinden yatırım yapma niyeti taşırken, ardından yüzde 23 ile alışveriş, yüzde 22 ile sosyalleşmek, yüzde 19 ile oyun geliyor. NFT konusunda bilgisi olan bireylerin ise yüzde 7’si bugüne kadar NFT yatırımı yapmış durumda. NFT konusunda bilgisi olanların yüzde 10’u ise şu anda sahip olmasa da NFT yatırımı yapma niyetinde olduğunu belirtti.

Paylaşın

Vatandaşların Bankalara Borcu 1,2 Trilyon Liraya Ulaştı

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre yurttaşların bankalara olan kredi ve kredi kartı borcu; temmuz ayının son haftasındaki 14.1 milyar liralık artışla 1,2 trilyon liraya ulaştı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önceki gün yaptığı video paylaşımda, bankaların borçlarını komisyon karşılığı devralıp tahsilat için yurttaşın peşine düşen Varlık Yönetim Şirketleri’ni (VYŞ) gündeme getirerek “borçları ödemeyin” çağrısı yaptı.

Kılıçdaroğlu’nun çağrısından kısa süre sonra ise Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati ise “Dar Gelirliye Destek Paketi” açıkladı.

Emeğiyle yaşayan yurttaşlar ise iktidar ve muhalefetten gelen karşılıklı açıklamalar arasında yüksek enflasyon ve hayat pahalığına karşı ihtiyaçlarını gidermek üzere bankalara yönelirken, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) yayımladığı veriler de ekonomik krizinin boyutunu bir kez daha ortaya koydu.

Borç, bir haftada 14,1 milyar lira arttı

BDDK’nin verilerine göre; yurttaşların bankalara olan kredi ve kartı borçları, temmuz ayının son haftasında 14,1 milyar lira daha arttı.

Cumhuriyet’ten Kader Çukay’ın haberine göre, yalnızca bir haftalık sürede yaşanan bu artışla birlikte yurttaşların toplam borcu ise 1,2 trilyon liraya yükseldi.

“Dar Gelirliye Destek Paketi” nasıl olacak?

Buna göre, paket kapsamında ilk olarak 5 milyona yakın hanenin 2 bin TL’ye  kadar olan borcu icra kapsamından çıkarılacak. Bu amaçla hanelerin abone bedellerini borçlu oldukları şirketler, icraya verdikleri alacaklarını muhasebe kayıtlarında gider olarak gösterecek ve vergiden düşecekler. Kamu bu borcu vergi gelirlerinin bir bölümünden feragat ederek karşılamış olacak.

İkinci olarak, icra takibi varlık yönetim şirketleri eliyle sürdürülen 2 bin 500 TL’ye kadar borçların varlık yönetim şirketlerine ödenmesini kamu üstlenecek.

Nebati, düzenlemenin bir kararnameyle değil, TBMM’den geçirilecek bir yasayla yapılacağını söyledi.

Herkes borçlu

Bankalararası Kart Merkezi’nin verilerine göre ocakta kredi kartı sayısı bir önceki yıla göre yüzde 13 oranında arttı. Kullanımda olan kredi kartı sayısı ocak itibarıyla 86 milyon 209 bine ulaştı.

Son bir yılda bireysel kredi kullanan kişi sayısı 1,3 milyon kişi artarak 35,6 milyon kişi olurken, ortalama kredi borcu 30 bin TL düzeyinde gerçekleşti. Son 10 yılda yurttaşın bankalara olan borcu yüzde 361 oranında artmış durumda.

Paylaşın

Enflasyon Hangi Sektörlerin Ve Şirketlerin İşine Geliyor?

Mal ve hizmetlere dair fiyat düzeyinin yükselmesi sebebi ile paranın satın alma gücünde meydana gelen düşüşü ifade eden enflasyondan Çoğu kişi şikayet etse de bu sayede daha fazla para kazananlar da var.

Bazı sektörler enflasyonun yüksek seyrettiği son dönemde kârını büyük oranda artırdı. İşte, karlarının artıran sektörler ve şirketler;

Enerji devleri

Fosil yakıt çıkaran ve onları rafine eden şirketlerin kârlarının nasıl rekor kırdığı son aylarda sık sık manşetlere taşındı.

Uluslararası piyasalarda toptan gaz fiyatları rekor kırdı, petrol fiyatları ise varil başına 100 doları aştı.

Bunda Covid sonrası artan talebin yanı sıra Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin etkisi de vardık.

BP’nin kârı 6,9 milyar sterline, Shell’inki ise 9 milyar sterline çıktı.

British Gas’ın sahibi Centrica’nın kârı da önceki yılın aynı döneminin beş katına çıktı.

İngiltere hükümeti bu şirketlere, ülkedeki çıkardıkları petrol ve gazdan ettikleri kâr için yüzde 25 vergi uygulayacak.

Bu kaynağın, hanelere yardım olarak kullanılması hedefleniyor.

Maden şirketleri

Çok sayıda ülke Rus gazına alternatif aramaya girişince kömür beklenmedik bir şekilde tekrar rağbet görmeye başladı.

Bu, en kirletici fosil yakıt olan kömürün çıkarılması alanında uzmanlaşan şirketler için büyük bir fırsat yarattı.

Örneğin Glencore şirketi 2022’nin ilk yarısında 15 milyar sterlin kâr açıkladı.

Almanya’daki Uniper şirketi de bu hafta, Rusya’nın gaz akışını kesmesi nedeniyle Heyden 4 Termik Kömür Santrali’nde tekrar üretime başlayacakların duyurdu.

Gıda toptancıları

Archer Daniels Midland (ADM), Bunge, Cargill ve Louis Dreyfus evlerin mutfaklarında göreceğiniz markalar değillerdir.

Fakat o mutfağa giren çoğu ürün, bu şirketlerin elinden geçmiştir.

ABCD olarak kısaltılan bu gıda devleri, gıda toptancılığının en büyük oyuncuları.

Özellikle küresel çalkantıların gerçekleştiği dönemlerde bu aracılar, gıdaları ihtiyaç duyan ülkelere göndermekte kilit bir rol oynuyor.

Örneğin bugüne kadar ürünlerini Rusya ve Ukrayna’dan alan ülkelerin farklı kaynaklara erişmesine aracılık ediyor.

Fakat fiyatlar geçen yıla göre yüzde 25 ve üzerine artmış durumda.

ADM’in son açıkladığı çeyreklik kâr miktarı geçen yılın aynı dönemindekinin yüzde 60 üzerinde.

Cargill’in cirosu ise yüzde 23 artışla tüm zamanların rekoru olan 165 milyar dolara çıktı.

Şirket bunun binde birini insani yardım olarak bağışladığını duyurdu.

Deniz taşımacılığı

Pandemi ekonomileri ve tedarik zincirlerini sarsarken deniz taşımacılığına talebi ise artırdı.

Dahası Covid-19 kısıtlamaları limanlarda büyük tıkanmalara ve gecikmelere yol açtı.

Sokağa çıkma kısıtlamaları döneminde artan tüketici ürünleri talebiyle birlikte yükselen deniz taşımacılığı talebi hâlâ yüksek seviyelerde.

Bu sektördeki en büyük ikinci şirket olan AP Møller-Maersk bu yılki kâr beklentisini üçüncü kere artırdı, limanlardaki sorunların fiyatları artırdığını ve bu yıl sonuna kadar bir normalleşme beklenmediğini belirtti.

Lüks saat ve şarap üreticileri

Elinde savuracak parası olanlar için yüksek enflasyon, düşük faiz ve düşük ekonomik büyüme beklentisi, parayı geleneksel yatırım araçlarındansa farklı yerlere harcamak için bir motivasyon sağlıyor.

Knight Frank danışmanlık şirketi, geçen yıl kaliteli şarap ve lüks saatlerin fiyatlarının yüzde 16 yükseldiğini sanat eserlerinin yüzde 13, viskiler ve sikkelerin de yüzde 19’luk bir artış yaşadığını paylaştı.

Yatırımcılar bu nesnelerin fiyatlarının enflasyon döneminde arzuladıkları kârı sağlayacak oranda artacağı görüşünde.

Dünyanın en büyük kaliteli şarap tüccarı olan Bordeaux Index, Haziran ayında yıllık satışlarının yüzde 37 oranında arttığını duyurdu.

Elinde savuracak parası olmayan bizler için ise enflasyonun etkileri çok daha tatsız.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Hazine’nin İç Borç Faiz Yükü Tam 1.7 Trilyon Lira Arttı

Hazine’nin iç borç anapara yükü son bir yılda 524 milyar artarken, faiz yükü tam 1.7 trilyon lira arttı. Hazine ağustos başındaki duruma göre bundan sonra 100 lira anaparaya karşılık 143 lira faiz ödeyecek.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), faizi aylarca sabit tuttuktan sonra sürpriz bir kararla bir puan indirmişti.

Dünya gazetesi yazarı Alaattin Aktaş, “İktidar geçen yıl eylülde bir tercihte bulundu. Kendince getirisi olan ve seçim kazandıracağı umulan bir tercih. Bu doğrultuda temelde bir karar alındı ve Merkez Bankası faizi indirilerek piyasa canlı tutulmaya çalışıldı. Ama çok maliyetli bir tercihti bu. Öyle birlerinin ezbere söylediği gibi Merkez Bankası faizi indirilince diğer faizler inmedi; hele hele kredi faizleri hiç inmedi” dedi.

Aktaş, yazısında özetle şu bilgileri aktardı:

“Bir yıl öncesi, ağustos ayı… Hazine’nin iç borç anapara stoku 1.2 trilyon, bu borç için ödenecek toplam faiz de 699 milyar lira. Anapara-faiz dengesi makul…

Bu yıl ağustos ayı… Hazine’nin iç borç anapara stoku 1.7 trilyon, bu borç için ödenecek toplam faiz ise 2.4 trilyon lira…

Anapara-faiz dengesi geçen yıl makul ise bu yılkinin tanımı yok. Eğer bu yılki makul ise geçen yıl şahane bir durumdaymışız da fark edememişiz.

İç borcun anaparası bir yılda yüzde 45 oranında 524 milyar lira artarken, bu borcun faiz yükünde ortaya çıkan yüzde 243 oranındaki 1.7 trilyonluk artışı nasıl izah edeceğiz?

Ya da bu artışı izah edebilecek biri var mı? Artışın niye bu boyutlara vardığı tabii ki belli de önemli olan bunu mantık çerçevesinde izah edebilmek…

Hazine’nin iç borç yükü anlamında nereden nereye geldiği, daha doğrusu savrulduğu ortada. Veriler Hazine ve Maliye Bakanlığı’na ait. Hazinecilerin kendilerinin bile tahayyül edemeyecekleri bir duruma gelinmiş. Düşünsenize, hep borç harç idare etmek zorundasınız; son bir yılda borcunuz 500 lira civarında artmış ama bu borç için ödeyeceğiniz faiz 1.700 lira artış göstermiş. Hiç kendinizi sorgulamaz mısınız, benim borcum 500 lira artarken faiz yüküm niye 1.700 lira arttı, diye…

Paylaşın

İcra Dosyalarında Patlama: 25 Milyona Yaklaştı

2021 sonunda 22 milyon 571 bin olan icra dosyası sayısı, bu ay itibarıyla 24 milyon 77 bin 828’e yükselirken, 1 Ocak’tan bu yana icra dosyası sayısı 1.5 milyondan fazla arttı. Günlük icra dosyası sayısı ortalama 6 bin 700.

Ekonomik kriz, yüksek enflasyon ve işsizlik yurttaşı zora soktu. Ay sonunu güçlükle getiren yurttaş borç ödeme sıkıntısı da yaşamaya başladı. Yurttaşın artan borçları muhtarlıklara ulaşan icra bildirimlerine de yansıdı. Muhtarlıklar da icra evraklarıyla doldu taştı.

CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur’un açıkladığı verilere göre, 2021 sonunda 22 milyon 571 bin olan icra dosyası sayısı, bu ay itibarıyla 24 milyon 77 bin 828’e çıktı. 1 Ocak’tan bu yana geçen 225 günde icra dosyası sayısı 1.5 milyondan fazla arttı. Günlük icra dosyası sayısı ortalama 6 bin 700’e geliyor.

Görünen de fazla

İstanbul’daki muhtarlar icra dosyalarındaki artışa ilişkin Cumhuriyet’ten Cengiz Karagöz’e konuştu.

Küçükçekmece’ye bağlı Atakent Mahallesi Muhtarı Halime Toktanlı, sene başından beri icra evrakları sayısının giderek yükseldiğine dikkat çekti. Toktanlı şunları söyledi:

“Normal zamanda muhtarlığa gelen evrak sayısı ayda 200-400 arasında değişiyor. Aralarında trafik cezaları, ihtarnameler ve icra evrakları bulunuyor. Özellikle icra evraklarında ciddi bir artış söz konusu. Günde yaklaşık 30 icra evrakı geliyor. Bu sayı da postacıların adresinde bulamadığı kişilerin evrakı. Onları biz teslim alıyoruz, normal sayı daha fazla.”

Yardım başvurusu arttı

Beyoğlu’na bağlı Ömer Avni Mahallesi Muhtarı Ayşen Bingöl, “Üç dönemdir bu mahallede muhtarlık yapıyorum. Burası hem nüfusu az  hem de gelir düzeyi belli bir seviyenin üzerinde olan kişilerin yaşadığı bir mahalle. Buna karşın günde yaklaşık 10 icra evrakı geliyor” dedi.

Beykoz’a bağlı Göztepe Mahallesi Muhtarı Arzu Kuşdili ise sene başından beri 200’e yakın icra evrakı geldiğini belirtti. Kuşdili, “İcra evraklarında son aylarda ciddi bir artış söz konusu. Sosyal yardım almak için başvurular da arttı. İlk muhtar olduğum dönemde yaklaşık 35 kişi sosyal yardım talebinde bulunmuştu. Şimdi neredeyse 140 kişi sosyal yardım talebinde bulunmuş” diye konuştu.

Paylaşın

Türkiye’nin Risk Primi 800 Baz Puanın Üzerini Test Etti

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) kredi düzenlemesinin ardından Türkiye’nin risk primi ilk işlem gününde 800 baz puanın üzerini test etti. Bu rakam 29 Temmuz’dan bu yana görülen en yüksek seviye olarak kaydedildi.

TCMB, daha önce sinyalini verdiği gibi bazı ticari kredi faizlerini düşürmeyi aynı zamanda ise bu kredilerin büyümesini sınırlandıracak adımları cuma günü açıklamıştı.

Dünya gazetesinin aktardığına göre, geçen haftaki faiz indirimi kararının ardından 18.15’i test eden Dolar/TL, haftaya 18 üzerinde baskı altında kalarak başladı. Dolar/TL, bugün 18.12 civarında işlem görüyor. Euro/TL ise 18.13’ten alıcı buluyor.

Bu seviyeye göre TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı Nisan ayından bu yana yüzde 18, yıl başından bu yana yüzde 27 oldu. Geçen yıla göre ise kayıp yüzde 40’ı aştı.

Türkiye’nin kredi risk primi de Temmuz ortasında 900 baz puan ile en yüksek seviyesini kaydederken, 11 Ağustos’ta 650 baz puan ile dip yapmıştı.

Piyasalar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabine toplantısının ardından vereceği mesajları takip edecek.

Tahvil getirileri sert düşüş kaydetti

Karar sonrası ilk işlem gününde tahvil getirilerinde hızlı geri çekilme izlendi. 2 yıllık tahvil getirisi, Cuma günü son işlemdeki yüzde 17.62’den yüzde 14.02’ye kadar geriledi. Böylece 2 yıllık gösterge tahvil getirisi 360 baz puan düştü.

10 yıllık tahvil getirisi de yüzde 16.93’ten yüzde 14.19’a kadar geriledi. Böylece 10 yıllık gösterge tahvil getirisi 274 baz puan düştü.

Ticari kredi faizlerinin düşmesi bekleniyor

TCMB faiz indirimi ile birlikte sinyalini verdiği kredi aktarım mekanizmasına yönelik makroihtiyati tedbirleri Cuma günü piyasa kapanışı ardından açıkladı.

TCMB’nin kararı öncesi net ihracat gibi alanlardaki ticari kredi maliyeti tek haneye yakın, diğer ticari krediler yüzde 40’a yakın, bireysel krediler ise yüzde 50’ye yakın seyrediyordu. Kararın ardından yüzde 40 olan ticari kredi faizlerinin düşmesi bekleniyor.

Bankacıların hesaplamalarına göre tek haneye yakın kredilere yönelik politika faizi indirimi hariç herhangi bir adım gelmedi. Diğer ticari kredilerde ise yüzde 40 olan faiz oranı belirgin düşürecek, düşürülmemesi halinde ise bunun karşılığında tahvil tutma zorunluluğu geldi.

Ancak bu kredi büyümesi Temmuz sonundan yılsonuna kadar yüzde 10 ile sınırlanması da yüzde 80’e yaklaşan enflasyon ortamında “kolay aşılacağı” için aslında belirgin bir “sınırlama” da yapılmış oldu. Yüzde 50 civarında seyreden bireysel krediler için ise anlamlı bir adım görülmedi.

Reuters’a konuşan üst düzey bir bankacı, “Kredilerde hükümetin istediği alanlar dışındaki ticari kredi faizlerini düşürecek aynı zamanda bu kredilerin büyümesini de sınırlayacak adımlar geldi. Bankalar TCMB’nin istediği her şeyi yapsa bile, ki tamamını yapamazlar, yine de tahvil tutmak zorunda kalacaklar. TCMB, krediler ve tahvil piyasası üzerindeki kontrolünü daha da artırdı” dedi.

Paylaşın

Ekonomide Yeni Önlemler Yolda: Üç Farklı Adım Bekleniyor

Piyasalar, Tükiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB)’nin politika faizi ile kredi faizi makasının açıldığı ve bu konuda bir adım atılabileceği mesajının ardından, bazı kurumsal kredi faizleri başta olmak üzere kredilerin politika faizine doğru düşürmeyi amaçlayan adımların kısa sürede hayata geçmesini bekliyor.

TCMB iktisadi faaliyette yaşanan ivme kaybının telafisi, istihdam ve sanayi üretimini destekleme amacı ile dün politika faizini beklenmedik şekilde 100 baz puan indirerek %13’e düşürmüştü. Banka ayrıca kredi aktarım mekanizmasına yönelik yeni adım atabileceği sinyalini de dün PPK metninde vermişti.

Ne gibi adımlar atılabilir?

Reuters’a bilgi veren toplam üç bankacı da kredi faizlerinin aşağı çekilmesini amaçlayacak adımlar atılacağı konusunda hemfikir. Bu yapılırken selektif kredilere yönelik pozitif ayrışmanın korunması ya da güçlendirilmesi de beklentiler arasında. Reuters’ın görüşlerine başvurduğu bankacılar, TCMB’nin PPK metninde krediler konusunda mesajını net şekilde verdiğini düşünüyor.

Yeni uygulamalara için, kredi faizlerinin belirli bir oranın üzerinde kullandırılması halinde daha çok karşılık ayrılması gibi TCMB’nin hâlihazırda kullandığına benzer uygulamalar geleceğine yönelik beklentiler ön plana çıkıyor. TCMB hâlihazırda kredilere ZK, yabancı para mevduat karşılığında ise tahvil tutma zorunluluğu uyguluyor.

Bankacılar bu kez en çok kredilere yönelik tahvil karşılığı adımını ön plana çıkmasını bekliyorlar. Çünkü adım hem TCMB’nin geçmiş adımları ile uyumlu hem de kredi verilmeyen kaynakların yeniden Hazine’ye ulaşmasını sağlayabiliyor.

TCMB’nin daha önce açıkladığı teminatlandırmada TL’nin daha çok kullanımı, teminatta uzun vadeli sabit kuponlu tahvil kullanımı ve repo vadelerinin uzatılması gibi makroihtiyati tedbirleri ve çalışmaları da bulunuyor.

Üç farklı adım bekleniyor

Bir bankacı üç farklı adım beklediğini, bunlardan birinin kredi faizlerinde sınırlama amacı taşıyabileceğini belirterek, “Örneğin ticari kredi faizlerinde %22 gibi bir oranda limit getirilebilir. Örneğin bu sınırlama ile eğer %22 üzerinde kredi veriyorsa bankaya kredinin belirli bir oranı kadar uzun vadeli tahvil tutma zorunluluğu getirilmesi TCMB’nin söylediği amaca en uygun düzenleme olabilir” dedi.

TCMB, kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edildiğini belirtiyor.

TCMB’nin dünkü PPK metninin bir diğer bölümünde de benzer şekilde “Değerlendirme süreçleri tamamlanan kredi, teminat ve likidite politika adımları para politikası aktarım mekanizmasının etkinliğinin güçlendirilmesi için kullanılmaya devam edilecektir” ifadesi yer aldı. Piyasada faizlerin yeni düşürülen %13’e doğru yakınsatacak bir adım beklentisi de dün TCMB faiz kararı ile birlikte oluştu.

Hükümet enflasyondaki düşüşü cari fazla odaklı politika ile daha sonra sağlayacağını belirtiyor. Bu kapsamda net ihracat odaklı, döviz satışı öngören krediler politika faizine yakın fiyatlanırken; benzer kurumsal krediler %40’a yakın, bireysel krediler ise %50 civarında maliyette.

Bu kredi maliyeti genellemelerine bazı istisnalar olsa da mevcut politikada net ihracat odaklı krediler açık ara çok daha düşük maliyetle sağlanıyor. Süreçte iş dünyası ve Merkez Bankası temsilcileri birbirlerini oldukça sert eleştirmişti.

Paylaşın

81 İlin Borç Haritası Ortaya Çıktı

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) ikinci çeyrek Fintürk verileri banka borçlarının 81 ildeki hızlı artışını ortaya koyuyor. Verilere göre Haziran 2022 itibarıyla toplam kredi kartı harcamaları 284 milyar 801 milyon TL’ye ulaşırken, son bir yılda en hızlı artış gösteren il yüzde 107 ile Konya oldu.

Sözcü’de yer alan habere göre, hem pahalılık hem de alım gücünde azalma nedeniyle kullanımın artmasıyla 81 ilde kredi kartlarında ortalama artış hızı yüzde 85 oldu. Kartların hızlı artışı tüm illerde kendini gösterirken en düşük büyüme oranı yüzde 40.46 ile İstanbul’da gözlendi.

Faizi yüksek olmasına karşın kullanımı artan kredili mevduat hesapları ise toplamda 43 milyar 648 milyar TL’ye yükseldi, KMH’ta en fazla artış gösteren il ise yüzde 87.77 büyümeyle Kilis oldu. 81 ilin ortalama artış hızı yüzde 64’ü bulan KMH’da en düşük artış gösteren il yüzde 42.93 ile Nevşehir oldu. 81 ilin ihtiyaç kredisi toplamı da haziran sonu itibarıyla 499 milyar 284 milyon TL olurken, ihtiyaç kredisinde ise en yüksek artış yüzde 36.26 ile İstanbul’da görüldü.

9 kentte batık üç haneli büyüdü

Borçluluk hızla büyürken, ödenemediği için takibe düşen kredilerin tutarı da BDDK’nın takibe atma esnekliğine rağmen hızla arttı. Haziran 2021 – Haziran 2022 tarihlerini kapsayan bir yılda takipteki bireysel krediler yüzde 57.7 artış gösterdi ve 20 milyar 765 milyon liraya ulaştı. BDDK verilerine göre Hakkari’de takibe düşen alacak miktarı 2021 Haziran ayına göre yüzde 129.40 arttı, Şırnak’ta yüzde 122.49, Bingöl’de yüzde 113.57, Bayburt’ta yüzde 112.60, Van’da ise yüzde 110.45 artış yaşandı. Takipteki alacak artışında ise 7 ilde üç haneli büyüme yaşandı.

İhtiyaçta İstanbul öne çıktı, Hakkari geride kaldı

İhtiyaç kredilerinde 81 ilde görülen ortalama artış oranı yüzde 23 oldu. 500 milyar lirayı bulan ihtiyaç kredilerinin en çok arttığı il yüzde 36.27 ile İstanbul oldu. Onu yüzde 32.74 ile Kocaeli, yüzde 32.16 ile Ankara, yüzde 31.02 ile Tekirdağ, yüzde 30.86 ile Gaziantep izledi. En düşük artış yüzde 9.54 yükseliş ile Hakkari’de görüldü.

Paylaşın

Vatandaşların Bankalara Borcu 153 Milyar TL Arttı

Son 3 ayda vatandaşların bankalara olan borçlarında 153 milyar TL’lik artış yaşandı. Ödenen faiz de 6 ayda yüzde 47,4 oranında artarak 78,9 milyar TL’ye yükseldi. BDDK verilerine göre vatandaşların kredi kartı borcunda da son bir yılda 120 milyar 800 milyon TL’lik artış yaşandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Grubu’nun ekonomi raporunda da bankacılık sektöründeki gelişmeler incelendi.

Rapora göre, sektörün toplam aktiflerinin yüzde 74, özkaynaklarının ise yüzde 62,7 oranında arttığı bir dönemde net kârlarındaki artış ise yüzde 400,5’i buldu. Geçen yıl kârı 33,7 milyar TL olan bankalar bu yılın ilk 6 aylık döneminde net olarak 169,1 milyar TL kâr elde etti.

Cumhuriyet’ten Mustafa Çakır’ın haberine göre, bankacılık sektörünün net kârını artırmasında iktidarın ekonomi politikalarının önemli rolü olduğuna işaret edilen raporda, şu bilgiler yer aldı:

“Devlet, Kur Korumalı Mevduat’la (KKM) bankaların topladığı 1,1 trilyon TL’lik mevduatın faiz maliyetinin büyük bir kısmını üstlenirken bankalar yüzde 14-17 faiz oranıyla topladıkları bu parayı Hazine’ye, şirketlere ve vatandaşlara çok daha yüksek bir faiz oranıyla borç ve kredi olarak sattı.

Bu yılın ilk 6 aylık döneminde bankaların toplam faiz ödemeleri geçen yıla göre yüzde 43,9 oranında artarken toplam faiz gelirlerindeki artış ise yüzde 99,1 olarak gerçekleşti. Net faiz geliri yüzde 203 oranında artarak 285 milyar TL’yi buldu.

Bankalar kazanırken KOBİ’lerin bankacılık sektörüne olan kredi borçları haziranda 66,9 milyar lira daha artarak bir trilyon 573 milyar TL kadar yükseldi.

Tarım sektörünün borçları ise haziranda 16,8 milyar TL artarak 224,8 milyar TL’ye yükseldi.

Son 3 ayda yurttaşların bankalara olan borçlarında ise 153 milyar TL’lik artış yaşandı. Ödenen faiz de 6 ayda yüzde 47,4 oranında artarak 78,9 milyar TL’ye yükseldi.”

Kredi kartı borçları

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre yurttaşların kredi kartı borcunda da son bir yılda 120 milyar 800 milyon TL’lik artış yaşandı.

Paylaşın

Çalışanın Maaşı Cebine Girmeden Vergiye Gidiyor!

Türkiye’deki gelir vergisi adaletsizliği nedeniyle çalışanın maaşı daha eline geçmeden kaynağından kesiliyor. Temmuz ayındaki zamla birlikte gelir vergisi dilimleri güncellenmediği için bordroluların mağduriyeti daha da arttı. Aylıklarını brüt üzerinden alan çalışanlar, gelir vergisi dilimlerinde güncelleme yapılmadığı için ağustosta beklediklerinden daha düşük maaş aldı. 

Temmuz ayında memur maaşlarına yapılan zam oranında yani en az yüzde 40 gelir vergisi dilimlerinin artırılması gerekiyordu. Ancak hükümet bunu yapmadı ve gelir vergisi dilimleri aynı bırakıldı. Böyle olunca da normal zamandan çok daha önce, ağustos ayında bir üst dilime giren bordrolu çalışanlar daha fazla vergi ödemeye başladı. İşçinin ve memurun maaşından yapılan gelir vergisi kesintisi büyüdü.

Örneklemek gerekirse, temmuz ayında brüt maaşınıza yüzde 40 zam yapıldığını varsayalım. Gelir vergisi dilimi aynı oranda artırılmadığı için brüt ücret yüzde 40 artarken, ele geçen net maaş bu oranın aşağısında kaldı. Oysa temmuz ayında asgari ücrete, memura, emekliye yapılan enflasyon zammı vergi dilimlerine de artış olarak yansıtılsaydı gelir vergisi azalacağı için hesaba yatan maaş daha fazla olacaktı.

Vergi uzmanları, çalışanın kaybının önüne geçmek için vergi dilimlerinde düzenleme ve güncellemenin şart olduğunu söylüyor.

En düşük işsizlik maaşından bile vergi kesiliyor

Gazete Duvar’dan Sinan Saygılı’nın haberine göre vergi uzmanı Ozan Bingöl, emek gelirlerinin de sermaye gelirleri kadar vergisel olarak korunması gerektiğine işaret ediyor. Kur korumalı mevduatta şirketlere yönelik vergi istisnasının süresinin uzatıldığını hatırlatan Bingöl “Onlara istisna tanınırken bugün en düşük işsizlik maaşı alanlar bile vergi (19 lira) ödüyor” diyor.

Ozan Bingöl’ün yaptığı hesaplamaya göre, brüt maaşı 15 bin lira olan bir çalışanın yıl başında istisnayı düştüğünüz zaman eline geçen net tutar 11 bin 400 lira iken ağustos ayında bu tutar 10 bin 300 liraya düştü. Toplam vergisi kesintisi ise 5 bin liraya dayandı.

İlk vergi dilimi 81 bin lira olmalıydı

Çalışanın aldığı maaş daha eline geçmeden kaynağından vergilerin kesildiğini vurgulayan Bingöl, şu bilgileri aktarıyor: “Yetmiyor iğneden ipliğe kadar her şeye dolaylı vergi ödeniyor, ÖTV ve KDV her yerde. 2002 yılından bugüne kadar gelir vergisi dilimlerini yeniden değerlenme oranından kuruşu kuruşuna artırsaydık bugün ilk vergi dilimi 32 bin lira değil 81 bin 688 lira olacaktı. Temmuz ayındaki maaş zammıyla birlikte gelir vergisi dilimleri güncellenmediği için bordrolular bu vergileme rejiminden dolayı daha çok mağdur oldu.”

Gelir vergisi nasıl hesaplanır?

Gelir vergisi, hükümetin yıl boyunca gerçek kişiler tarafından kazanılan gelirlerden topladığı vergidir. Vergi olarak ne kadar ödeyeceğiniz, yıllık kazancınıza bağlıdır. Maaş yükseldikçe gelir vergisi de artar.

Örnek

  • Çalışanın brüt aldığı maaş 10.000 TL olsun.
  • SGK işçi payı: 10.000 x Yüzde 14 = 1400 TL
  • İşsizlik sigortası işçi payı: 10.000 x Yüzde 1 = 100 TL
  • Bu iki kesinti brüt ücretten düşüldükten sonra kalan miktar gelir vergisi matrahıdır.
  • Gelir vergisi matrahı: 10.000 – 1400 – 100 = 8.500 TL
  • 2022 yılı tarifesine göre 8.500 TL, 32.000 TL’den daha düşük bir meblağ olduğundan işçi ya da gelir sahibi mükellef 1. vergi dilimine girer ve gelir vergisi yüzde 15 oranından hesaplanır.
  • Özetle, mükellefin vergi dilimi kesintisi: 8.500 x yüzde 15 = 1.275 TL yapar.

Örnek

  • Verginin matrahı yani verginin işlem göreceği miktar 34.000 TL olsun.
  • Bu matrahın 32.000 TL’si ilk dilimde kaldığı için yüzde 15’lik orandan işlem görür.
  • Yani 32.000 x yüzde 15 = 4800 TL.
  • Matrahın geri kalan kısmı ise ikinci dilime dahil olduğu için yüzde 20’lik orandan işlem görür.
  • Yani 2000 x yüzde 20 =400 TL. Toplam ödenmesi gereken miktar ise 4800 + 400 = 5.200 TL dir.
Paylaşın