Vatandaşların Bankalara Borcu 4,2 Trilyon Lirayı Aştı

Son açıklanan verilere göre, vatandaşların bankalara olan toplam borcu geçtiğimiz hafta içerisinde 48 milyar lira artarak 4 trilyon 231 milyar liraya yükseldi.

CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından yaşanan siyasi gelişmelerin ekonomik istikrarsızlığı daha da derinleştirdiğini belirtti.

Türkiye’de ekonomik daralma her geçen gün daha fazla vatandaşı borç sarmalına sürüklüyor. Son açıklanan verilere göre, bireylerin bankalara olan toplam borcu yalnızca geçtiğimiz hafta içerisinde 48 milyar TL artarak 4 trilyon 231 milyar TL’ye yükseldi. Tüketici kredileri ve kredi kartı borçlarındaki tırmanış, krizin hane halkı üzerindeki etkisini çarpıcı şekilde ortaya koydu.

BirGün’ün haberine göre, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, ekonomik verilerdeki bozulmaya dikkat çekerek, artan döviz kuru ve altın fiyatlarının üretim maliyetlerini artırdığını, bu durumun da doğrudan tüketici fiyatlarına yansıdığını belirtti. Gürer, “Vatandaşın alım gücü düşüyor, yoksulluk artıyor” ifadelerini kullandı.

Merkez Bankası verilerine göre, tüketici kredisi borçları 2 trilyon 230 milyar TL’ye, kredi kartı borçları ise 1 trilyon 981 milyar TL’ye ulaştı. Gürer, gelir artışının borçlanma hızının gerisinde kaldığını vurgulayarak, borçlu sayısındaki artışın toplumsal refahı tehdit eden boyutlara ulaştığını söyledi.

2025’in ilk aylarında borcunu ödeyemediği için yasal takibe düşen vatandaş sayısı 238 bine yükselirken, icra dairelerine gelen dosya sayısı yılbaşından bu yana 2 milyon 401 bin 514’e ulaştı. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine kıyasla 72 bin 240 dosya artışı anlamına geliyor.

CHP’li Gürer, Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından yaşanan siyasi gelişmelerin ekonomik istikrarsızlığı daha da derinleştirdiğini belirtti. “Yargı eliyle yürütülen siyasi operasyonlar, yatırımcı güvenini zedeliyor, piyasada dalgalanmalara neden oluyor,” diyen Gürer, iktidarın demokratik süreçlere zarar vermesinin ekonomik sonuçlarının da ağır olacağını dile getirdi.

Paylaşın

Borsa’da Kayıplar Durdurulamıyor; Türkiye’nin Risk Primi Yılın Zirvesinde

Borsa İstanbul’da kayıpların yüzde 7’i aşması üzerine ikinci devre kesici çalıştı. Türkiye’nin beş yıllık CDS’leri (Credit Default Swap) 328 baz puanla bir yılın en yüksek seviyesine yükseldi.

Haber Merkezi / İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve aralarında iki CHP’li ilçe belediye başkanında olduğu 106 kişiye yönelik düzenlenen gözaltı operasyonu Türkiye’nin gündemine bomba gibi düşerken, finans piyasalarında da deprem etkisi yarattı.

Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksinde yaşanan sert düşüş sonrası devre kesici sistemi devreye girdi. Endekste kayıpların yüzde 7’yi aşmasıyla birlikte pay piyasalarında işlemler geçici olarak durduruldu.

Konuya ilişkin Kamuyu Aydınlatma Platformu’na (KAP) yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Saat 10:52:12 itibarıyla Endekse Bağlı Devre Kesici Sistemi devreye girmiştir. Borsamız Pay Piyasası’ndaki tüm sıralarda, Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası’nda işlem gören pay ve pay endekslerine dayalı sözleşmelerde ve Borçlanma Araçları Piyasası Pay Repo Pazarı’nda işlemler geçici olarak durdurulmuştur.”

Borsa İstanbul (BİST) operasyonun başladığı 19 Mart tarihinde iki kez devre keserken, günü yüzde 8’i aşan bir düşüşle kapatmıştı.

Türkiye’nin beş yıllık CDS oranı 29 baz puan artarak 328 baz puana çıktı. Böylelikle risk primi, Mart 2024’teki yerel seçimler döneminden bu yana en yüksek seviyeye yükselmiş oldu. 5 yıllık CDS bu hafta yaklaşık 66 baz puan artış kaydetti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 20 milyar liralık 2 aylık TL depo alım ihalesi açtığını duyurdu. Banka ayrıca 20 milyar liralık 1 haftalık ve 1 aylık, 480 milyar liralık 24 Mart vadeli lira depo alım ihalesi açtı.

Merkez Bankası (TCMB), dün Türk lirasını desteklemek için bir dizi adım açıkladı. Türk lirası uzlaşmalı vadeli döviz satım işlemlerine başlayan Merkez Bankası (TCMB), değişik vadelerde TL depo alım ihaleleri düzenledi.

Sürpriz bir şekilde ara toplantı düzenleyen Merkez Bankası (TCMB), lirayı desteklemek ve para birimindeki ani düşüşün enflasyon üzerindeki etkisini azaltmak amacıyla, gecelik borç verme faiz oranını 2 puan artırarak yüzde 46’ya yükseltti.

Merkez Bankası (TCMB) ayrı bir açıklama ile finansal piyasalarda yaşanan gelişmeleri dikkate alarak, 1 hafta vadeli repo ihalelerine bir süreliğine ara verdiğini duyurdu.

Aralık 2024’ten bu yana 3 kez faiz indirimi yaparak yüzde 50 olan politika faizini yüzde 42,5’e çeken Merkez Bankası’nın son gelişmelerden sonra faiz politikasında bir değişikliğe gidip gitmeyeceği de merak ediliyor.

Operasyonlar sonrası piyasalarda oluşan panik havası karşısında, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından kısa bir açıklama yapmıştı. Şimşek, “Piyasaların sağlıklı işleyişi için gereken her şey yapılıyor. Uygulamakta olduğumuz ekonomi programı kararlılıkla devam ediyor” demişti.

Paylaşın

Türkiye’de Her 6 Kişiden 1’i Sosyal Yardımlara Muhtaç

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre; 3 milyon 690 bin aile sosyal yardımlarla geçiniyor. Ülkede her 6 kişiden 1’i sosyal yardımlara muhtaç, yardım alanların sayısı 14 milyonu aşıyor.

Haber Merkezi / Ülkede 10 milyon kişi 25 bin liranın altında, açlık sınırı civarında bir ücretle, 65 yaş üstü nüfusun yüzde 13’ü geçinebilmek için, inşaat gibi ağır işler de dahil çalışıyor.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, sosyal medya hesabından, iktidarın ekonomi politikalarını eleştirerek, ekonomiye dair veriler paylaştı:

“Bu yılın ilk iki aylık döneminde işinden çıkarıldığı için işsizlik ödeneği almak umuduyla İşsizlik Sigortası Fonuna başvuranların sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 39 bin 385 kişi artarak 321 bin 881 kişiye çıktı.

Özellikle bireysel krediler ve kredi kartı borçlarının takibe düşme eğiliminin son aylarda hızla artan bankaların vadesinde tahsil edemediği için icra takibine aldığı batık krediler bir haftada 5,4 milyar lira daha artarak 7 Mart itibariyle 339,1 milyar liraya yükseldi.

İcra dairelerine 1 Ocak – 14 Mart günleri arasında gelen yeni dosya sayısı 2024 yılının aynı dönemine göre yüzde 2,8 oranında artarak 2 milyon 162 bin oldu. İcra dairelerine bu dönemde 2 milyon 104 bin yeni dosya geldi.

Türkiye’de kişi başını düşen kırmızı et tüketimi 16,6 kilo. Ancak Savaştaki Ukrayna’da ise bu rakam 17,4 kilo.

Ülkede 10 milyon kişi 25 bin liranın altında, açlık sınırı civarında bir ücretle çalışıyor. 65 yaş üstü nüfusun yüzde 13’ü geçinebilmek için, inşaat gibi ağır işler de dahil çalışıyor.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre 3 milyon 690 bin aile sosyal yardımla geçiniyor. Ülkede her 6 kişiden 1’i sosyal yardıma muhtaç, yardım alanlar 14 milyonu aşıyor.

Tasarruf paketinin açıklandığı 13 Mayıs 2024’ten bu yana kamudaki harcamaları işte böyle arttı.

Sadece taşıt kiralama ve onarım giderleri yüzde 136 arttı. Taşıt giderleri, 2024 yılının ilk çeyreğinde 2,1 milyar TL iken, yılın son çeyreğinde yaklaşık 4 kat artarak 10,3 milyar TL’ye ulaştı. Yılın başında taşıt onarımı için 855 milyon TL ayrılırken yıl sonu 2,3 milyar TL’ye ulaştı.

Haberleşme giderleri yüzde 100 artarak 8,1 milyar TL’ye ulaştı. Lojman ve sosyal tesis giderleri 6 katına çıktı, 4,1 milyar liraya ulaştı.

Sadece kırtasiye ve baskı giderleri 27,6 milyar TL’yi buldu, 4 kat arttı. Temsil ve tanıtma giderlerine başlangıçta 1,9 milyar ayrılmışken 2,4 milyar ödendi.

İktidar hatalı ekonomi politikaları, dar gelirlileri zeytine muhtaç hale getirdi. Ekmeğin 1.25 lira olduğu pandemi yılı 2020’de zeytinin kilosu 28 liraydı. 2021’de 58 lira, 2022’de 88 lira, 2023’te 178, 2024’te 350 lira ve bu yıl da 390 lira oldu. Yani zeytin 6 yılda 14 kat zamlandı. Zeytinin tanesi 2 lira oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Piyasayı dengelemek’ amacıyla görevler yüklediği kamu kuruluşlarından olan Tarım Kredi Marketçilik A.Ş. 2024’te rekor zarara imza attı.

2023’te 1,9 milyar TL kâr açıklayan şirket, 2024’te 2,2 milyar TL zarar etti.

“8 yılda çılgın projelere giden para 53,5 kat arttı”

‘Milletin cebinden tek kuruş çıkmayacak’ denilerek yapılan projelere milyarlarca lira akmaya devam ediyor. 2017’de 1,1 milyar lira olan garantili geçiş, yolcu, hasta ödemeli projelere yapılan ödemeler geçen yıl 60 milyar lirayı aştı. 8 yılda çılgın projelere giden para 53,5 kat arttı.

Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı 2024 yılı faaliyet raporuna göre Türkiye’de geçen yıl 3 milyon 797 bin 864 vergi mükellefinin yalnızca yüzde 2.06’sı (78 bin 187 mükellef) incelendi. 2022 yılındaki yüzde 2.26’lık oranın bile gerisinde kaldı.

65 milyon liranın üzerindeki geliri kapsayan en zenginler grubunda ise 7 bin 645 mükellefin yalnızca 1.494’ü incelendi. Yüzde 19.54’lük inceleme oranıyla her 5 zengin mükellefin 4’ünün incelenmediği ortaya çıktı.”

Paylaşın

Türkiye’de Öğrencilerin Sadece Yüzde 32’si Düzenli Beslenebiliyor

Derin ekonomik kriz öğrencilerin beslenmelerini de vurdu. Türkiye’de öğrencilerin sadece yüzde 32’sinin düzenli beslenme çantası hazırlanabildiği ortaya çıktı.

Her yıl mart ayının ikinci haftası Dünya Okul Yemekleri Günü olarak kutlanıyor. Derin Yoksulluk Ağı’nın paylaştığı Global Child Nutrition Foundation (Küresel Çocuk Beslenmesi Vakfı) verilerine göre Güney Afrika Cumhuriyeti’nde 9 milyon 332 bin 860 çocuk ücret beslenmeye ulaşıyor, bu toplam öğrenci sayısının yüzde 72’si ediyor.

Filipinler’de 3 milyon 491 bin 28 öğrenci beslenmeye ulaşırken bu toplam öğrenci sayısının yüzde 13’ü ediyor. Nijerya’da 9 milyon 990 bin 862 öğrenci ücretsiz gıdaya ulaşıyor. Derin Yoksulluk Ağı’nın verilerinde, Türkiye’de yalnızca taşımalı eğitim kapsamındaki 614 bin 680 öğrencinin ücretsiz beslenmeye ulaşabildiği bilgisi yer aldı.

Cumhuriyet’ten Rengin Temoçin, konuya ilişkin Derin Yoksulluk Ağı Araştırma ve Savunu Koordinatörü Dr. Önder Uçar ve avukat Kardelen Ateşci ile konuştu.

Önder Uçar, “Genel seçimler öncesi tüm ilkokul öğrencilerine ücretsiz beslenme dağıtılması MEB’in programına eklenmiş olsa da seçimlerden sonra rafa kaldırıldı” dedi ve ekledi:

“Filipinler, Nijerya, Kolombiya, Güney Afrika Cumhuriyeti gibi gelişmişlik düzeyi ve kişi başına düşen geliri bizden çok daha az olan ülkeler. Ne yazık ki bu durum mevcut sosyal politika ve kamu sağlığı anlayışımızın ne kadar geride kaldığını; hatta daha acısı, ülkemizde yetersiz beslenen milyonlarca çocuğun nasıl gözden çıkarıldığını gösteriyor.

Sistemimizde kayıtlı haneler arasında Eylül 2024’te yaptığımız son araştırmamız, yoksulluk koşullarındaki öğrencilerin yüzde 47.3’ünün kantinden hiç alışveriş yapamadığını, yüzde 40.2’sinin ise haftada bir alışveriş yaptığını gösteriyor. Öğrencilerin sadece yüzde 32’sine düzenli beslenme çantası hazırlanabiliyor. Çocuklar okula aç gidiyor.”

Yetersiz beslenmeden çocuklarda büyüme geriliği, düşük kilo ve boy gelişimi gibi temel sağlık sorunları meydana geldiğini dile getiren Uçar, “Uzun vadede de kronik hastalıklara kapı açıyor. Bunun yanında bağışıklık sistemleri zayıflıyor; bu da enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı daha savunmasız hale gelmelerine, dolayısıyla salgınların artmasına yol açıyor. Düşük gelirli ve dezavantajlı grupların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde özel stratejiler geliştirilmeli” dedi.

Avukat Kardelen Ateşci, “Veriler Türkiye’de çocukların beslenme hakkına erişimde ciddi sorunlar yaşadığını gösteriyor. Oysa Türkiye’nin taraf olduğu çocuk haklarına ilişkin sözleşme, devletlerin çocuklara temiz içme suyu ve besleyici yiyecekler sağlamasını ve yetersiz beslenmeye karşı mücadele etmesini zorunlu kılıyor” dedi.

Kardelen Ateşci sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocuk yoksulluğunu önlemeye yönelik sosyal politikalar güçlendirilmeli, özellikle yoksulluk riski altındaki çocuklar için özel destek mekanizmaları oluşturulmalı. Devlet, çocukları sadece sosyal yardımlarla destekleyen bir anlayıştan çıkıp onların sağlıklı gelişimini esas alan, bilimsel ve insan hakları temelli politikalar üretmeli.”

Paylaşın

2025 Yılında Konkordato Başvurularında Rekor Artış

Ocak ayında konkordato başvurusunda bulunan şirket sayısı, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 172 artarak 869’a ulaştı. Şubat ayında ise verilen geçici mühlet sayısı yüzde 158,7 artarak 163’e çıktı.

Uzmanlar, bu ivmenin yıl boyunca devam etmesi halinde 2025’in yeni bir rekor yılı olabileceği uyarısında bulunuyor. Konkordato Takip verilerine göre, 2025’in ilk iki ayında konkordato başvurularında dramatik bir yükseliş yaşandı.

Ocak 2025’te konkordato başvurusunda bulunan şirket sayısı, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 172 artarak 869’a ulaştı. Şubat 2025’te verilen geçici mühlet sayısı yüzde 158,7 artarak 163’e çıktı.

İlk iki ayda toplam 394 şirkete geçici mühlet verildi, bu rakam geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 152,5’lik bir artışa işaret ediyor.

Nefes Gazetesi‘nin haberine göre bu veriler, şirketlerin mali açıdan büyük bir darboğaza girdiğini ve ödeme güçlüğü çeken firma sayısının hızla arttığını gösteriyor.

Şirketlerin konkordato başvurularındaki artışın yanı sıra mahkemeler tarafından verilen iflas kararlarında da ciddi bir yükseliş yaşandı. 2024’ün ilk iki ayında 13 şirket iflas ederken, 2025’in aynı döneminde bu sayı yüzde 92 artarak 25’e yükseldi.

Bu durum, şirketlerin borç yapılandırma taleplerine rağmen finansal yükleri kaldıramadığını ve iflas eden firma sayısının yıl boyunca artmaya devam edebileceğini ortaya koyuyor.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) verileri, ekonomik zorlukların yeni girişimleri de olumsuz etkilediğini gösteriyor.

Ocak 2025’te kurulan şirket sayısı bir önceki aya göre yüzde 12,8 azalarak 11 bin 35’e geriledi. Aynı dönemde 1.955 şirket kapandı. Gerçek kişi ticari işletme olarak faaliyet gösteren 2.254 işletme kepenk kapattı.

Bu veriler, iş dünyasında yalnızca büyük ölçekli firmaların değil, küçük ve orta ölçekli işletmelerin de ekonomik baskılar karşısında zorlandığını gösteriyor.

Türkiye’nin 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişinden bu yana şirketlerin konkordato ve iflas başvurularında rekor seviyelere ulaşıldı. 2018’de toplam başvuru sayısı 1.551 iken, 2019’da bu rakam iki katından fazla artarak 3.691’e yükseldi.

Son altı yılda toplam konkordato ve iflas başvurusu 16 bin 732’ye ulaştı. 2024’te 3.497 başvuru ile 2019’daki rekor seviyeye yaklaşıldı. Ekonomik göstergeler, 2025’in iflas ve konkordato başvurularında yeni bir rekor yılı olabileceğine işaret ediyor.

Kepenk kapatmaları artıyor

Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu (TESK) verileri, küçük esnafın da büyük sıkıntılar içinde olduğunu gösteriyor.

2024’te sicil kaydını sildiren esnaf sayısı 94 bin 609 oldu. Mesleği bırakan küçük esnaf sayısı ise 25 bin 396’ya ulaştı. Toplamda 120 bin 5 esnaf kepenk kapattı.

2025’in ilk iki ayında da bu eğilim devam etti: 17 bin 208 esnaf sicilini sildirdi. 4.560 esnaf mesleğini bıraktı. Yalnızca iki ayda toplam 21 bin 768 esnaf iş yerini kapattı.

Bu veriler, artan maliyetler, yüksek enflasyon ve daralan piyasa koşulları nedeniyle esnafın giderek daha fazla zorlandığını gösteriyor.

2025’in ilk iki ayına ilişkin veriler, şirketlerin ve esnafın mali sıkıntılarının giderek derinleştiğini ve iflasların artarak devam edebileceğini gösteriyor.

Konkordato başvurularındaki yüzde 172’lik artış, iflas kararlarındaki yüzde 92’lik yükseliş, kapanan şirket ve esnaf sayısındaki hızlı yükseliş.

Paylaşın

Şubat Ayında, Vatandaşın Borç Yükü Katlanarak Arttı

Şubat ayında tüketici kredileri 2 trilyon 92 milyar liraya ulaştı. Tüketici kredilerinde en büyük pay 1 trilyon 492 milyar lira ile ihtiyaç kredilerinde olurken, konut kredisi ise 531 milyar lira ile ikinci sırada yer aldı.

Bankaların tahsil edemediği ve takipteki alacaklara düşen tüketici kredileri 69 milyar TL’yi aşarken, bireysel kredi kartlarında bu miktar 68 milyar 902 milyon TL oldu.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre, tüketici kredileri bireysel kredi kartlarında vatandaşın borç yükü şubat ayında da katlanarak arttı. Tüketici kredilerinde 2024 şubat ayından 2025 yılının şubat ayına kadar olan dönemde 530 milyar 828 milyon TL artış oldu. Yıl başından bu yana iki ayda yasal takibe düşen kredi miktarı da 328 milyar 754 milyon TL’ye ulaştı.

BDDK’nın 21 Şubat 2025 haftalık verilerine göre, tüketici kredileri 2 trilyon 92 milyara TL’ye ulaşırken bireysel kredi kartlarında borç 1 trilyon 875 milyar TL olarak gerçekleşti. Tüketici kredileri geçtiğimiz yıl 23 Şubat haftasında toplam 1 trilyon 562 milyar TL iken 2025 yılının 21 Şubat haftalı aynı dönemine kadar vatandaşın kredi yükünde bir yılda 530 milyar 828 milyon TL artış yaşandı.

En büyük borç ihtiyaç kredilerinde

Vatandaşların borçlanması her geçen gün artarken tüketici kredilerinde yılın ilk ayından bu yana toplamda 73 milyar TL artış oldu. Tüketici kredilerinde en büyük pay 1 trilyon 492 milyar TL ile ihtiyaç kredilerinde olurken, konut kredisi ise 531 milyar TL ile ikinci sırada yer aldı.

BDDK’nın 21 Şubat tarihli verisine göre, takipteki alacaklara düşen kredi miktarında da artış yaşandı. Batık kredi miktarı 328 milyar 754 milyon TL’ye ulaştı. Bankaların tahsil edemediği ve takipteki alacaklara düşen tüketici kredileri 69 milyar TL’yi aşarken, bireysel kredi kartlarında bu miktar 68 milyar 902 milyon TL oldu.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Türkiye, Enflasyonun En Yüksek Olduğu Beşinci Ülke

Dünya genelinde enflasyonun en yüksek olduğu 5’inci ülke Türkiye. TÜİK’in açıkladığı yüzde 42,1’lik enflasyon rakamı kabul edilirse ,Türkiye’yi 36,5 ile Burundi, 34,8 ile Nijerya ve 34,5 ile İran takip ediyor.

Haber Merkezi / TÜİK’e göre 2003’ten bu yana ortalama fiyatlar 24 kat, gıda fiyatlarıysa 35 kat arttı!

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökce, “Bu Ramazan mutfakta yangın var: İslam ülkelerinde gıda fiyatları en fazla Türkiye’de arttı!” başlıklı sosyal medya paylaşımı ile Türkiye’deki yüksek enflasyon ve gıda fiyatlarındaki artışa dikkat çekti.

Buğra Gökce, paylaşımında şu bilgilere yer verdi: “Dünyada enflasyonun en yüksek olduğu 5’inci ülke Türkiye. TÜİK’in açıkladığı yüzde 42,1’lik enflasyon rakamı kabul edilirse Türkiye’yi 36,5 ile Burundi, 34,8 ile Nijerya ve 34,5 ile İran takip ediyor. Savaş halindeki Rusya’da enflasyon yüzde 9,2 iken Ukrayna’da sadece yüzde 12.

Türkiye’deki gıda enflasyonu ise ağır saldırı altındaki Filistin’den bile daha yüksek. İsrail’in başlattığı saldırılar nedeniyle Filistin’de gıda enflasyonu 2024 yılı Kasım ayında yıllık bazda yüzde 121’e çıkarken, 2025 yılı Ocak ayında yıllık gıda enflasyon yüzde 21,86’ya düştü. Aynı dönemde Türkiye’de gıda enflasyonu yıllık bazda yüzde 41,76 olarak gerçekleşti.

İran’da yıllık gıda enflasyonu yüzde 27,3 olurken, Mısır’da yüzde 20,8, Suudi Arabistan’da ise sadece yüzde 0,8 olarak gerçekleşti. Yani bu Ramazan gıda fiyatları açısından en çok yoksullaşanlar bizim halkımız oldu.

TÜİK’e göre 2003’ten bu yana ortalama fiyatlar 24 kat, gıda fiyatlarıysa 35 kat arttı!

Gıda fiyatlarındaki artış dar gelirlileri ve çalışanları daha fazla etkiliyor. En düşük yüzde 20’lik gelir grubu toplam gelirin yüzde 6,3’ünü alırken, bu grubun harcamaları içinde gıdanın payı yüzde 36,6. En yüksek yüzde 20’lik gelir grubu toplam gelirin yüzde 48,1’ini elde ederken harcamaları içindeki gıdanın payı sadece yüzde 14,5’.

Yani emekliler, çalışanlar, dar gelirliler gıda harcaması yaptıktan sonra başka harcama kalemlerine daha az oranda para ayırabiliyor, varsıl olanlarınsa bütçesinde gıda harcamaları önemli bir yer tutmuyor.

Yüksek enflasyon ve gıda fiyatlarındaki artış nedeniyle bu Ramazan’da vatandaşın mutfağında yangın var. İftar sofraları geçen yıllara göre küçülüyor, halkımız Ramazan ayını bile endişe içerisinde yaşıyor.”

Paylaşın

Türkiye’de Halkın Yüzde 57’si Borçlu

ING Türkiye’nin araştırmasına göre, Türkiye’de borcu olanların oranı yüzde 57’ye yükseldi. Kadınlarda bu oran yüzde 58’e çıkarken, erkeklerde yüzde 56 olarak belirlendi.

ING Türkiye’nin Temmuz-Eylül 2024 dönemine ilişkin “Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması” çarpıcı veriler ortaya koydu.

Karar’ın aktardığı araştırmaya göre, Türkiye’de borcu olanların oranı yüzde 57’ye yükseldi. Kadınlarda bu oran yüzde 58’e çıkarken, erkeklerde yüzde 56 olarak belirlendi. Tasarruf sahibi olanların yüzde 53’ü, tasarruf yapamayanların ise yüzde 62’si borçlu durumda.

Borçlanma araçları incelendiğinde, kredi kartları yüzde 43 ile ilk sırada yer alırken, bunu yüzde 14 ile banka kredileri, yüzde 10 ile eş-dost borçları takip ediyor. Borç sahiplerinin yüzde 79’u, gelirinin yüzde 30’undan azını borç ödemeye ayırdığını belirtiyor.

Türkiye’de her iki kişiden biri tasarruf yaptığını ifade ederken, tasarruf sahiplerinin yüzde 72’si düzenli birikim yaptığını belirtiyor. Ancak tasarruf edemeyenlerin yüzde 59’u gelir yetersizliği nedeniyle birikim yapamadığını söylüyor.

En çok tercih edilen yatırım araçları:

Altın, değerli taşlar ve metal hesapları (yüzde 52)
Türk Lirası (TL) vadeli hesap (yüzde 24)
Yastık altı döviz ve nakit TL (yüzde 20)

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın verilerine göre, merkezi yönetim borç stoku Ocak 2025 itibarıyla 9.6 trilyon TL’ye yükseldi.

İç borç stoku: Aylık yüzde 5.2, yıllık yüzde 54.9 artarak 5.2 trilyon TL oldu.
Dış borç stoku: Aylık yüzde 1.5, yıllık yüzde 20.7 artışla 4.4 trilyon TL’ye ulaştı.

Kartlı harcamalar yüzde 66 arttı

Bankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) Ocak 2025 verilerine göre, Türkiye’de kredi kartı sayısı 130.2 milyon, banka kartı sayısı 195.6 milyon, ön ödemeli kart sayısı ise 113.1 milyon adede ulaştı.

Bu kartlarla yapılan harcamalar geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 66 artarak 1.6 trilyon TL’ye yükseldi.

Kredi kartı harcamaları 1 trilyon 366 milyar TL (+%69)
Banka kartı harcamaları 207.8 milyar TL (+%47)
Ön ödemeli kart harcamaları 32.4 milyar TL (+%78)

Ocak ayında 1.58 milyar adet kartlı ödeme işlemi gerçekleşti. Bu işlemlerin 913.2 milyonu kredi kartı, 538.1 milyonu banka kartı, 125.9 milyonu ise ön ödemeli kartlarla yapıldı.

Türkiye’de vatandaşların borçluluk oranı yükselirken, tasarruf yapabilenlerin sayısı sınırlı kalıyor. Kartlı harcamalardaki artış ve borç stokundaki yükseliş, ekonomik dengelerin kırılganlığını gözler önüne seriyor.

Paylaşın

Sosyal Yardıma Bağımlı Hane Sayısı 3,5 Milyonu Aştı

Türkiye’de 2014 yılında 2 milyon 274 bin 182 olan düzenli sosyal yardımlardan yararlanan hane sayısı, 2024 yılında yüzde 55 artarak 3 milyon 537 bin 185’e yükseldi.

Sosyal yardımlara bağımlı hane sayısının her yıl artması, ekonomik daralmanın ve gelir adaletsizliğinin yoksulluk üzerindeki etkilerini gözler önüne seriyor.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yayımlanan rapora göre, 2024 yılı itibarıyla 3,5 milyondan fazla hane, toplamda 14 milyondan fazla yurttaş sosyal yardımlarla geçimini sağlamak zorunda kaldı.

Karar’ın aktardığı bakanlık verilerine göre; Türkiye’de 2014 yılında 2 milyon 274 bin 182 olan düzenli sosyal yardımlardan yararlanan hane sayısı, 2024 yılında yüzde 55 artarak 3 milyon 537 bin 185’e yükseldi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri ise sosyal yardımlardan yararlanan birey sayısının 14 milyon 148 bin 740’a ulaştığını ortaya koydu.

Aile Destek Programı, 2024 yılının Aralık ayında 2 milyon 990 bin 408 hane tarafından kullanıldı. Sosyal ve Ekonomik Destek (SED) programı kapsamında ise yıl sonu itibarıyla 170 bin 317 çocuk destek aldı.

Sosyal yardımlar kapsamında farklı destek programlarından yararlanan hane sayıları şöyle sıralandı:

Yakacak yardımı: 1 milyon 587 bin 728 hane
Doğalgaz tüketim desteği: 521 bin 408 hane
Elektrik tüketim desteği: 3 milyon 428 bin 491 hane

Ayrıca, Aralık 2024’te 7 milyon 926 bin 871 kişinin Genel Sağlık Sigortası (GSS) prim borcu devlet tarafından karşılandı.

Bakanlık raporunda, 2024 yılında 21 bin 380 hanenin “oturulamayacak derecede bakımsız” olduğu tespit edildi. Bu durum, dar gelirli vatandaşların barınma krizini derinleştirdiğini ortaya koyuyor.

Paylaşın

“Nas” Politikasının Faturası Belli Oldu: 856.6 Milyar Lira Faize Gitti

Yurttaşlar 2024 yılında bankalara 515.6 milyar lirası bireysel krediler, 341 milyar lirası da kredi kartı borçları için olmak üzere toplam 856.6 milyar lira faiz ödedi.

2024 yılında bireysel krediler için ödenen faiz bir önceki yıla göre yüzde 86.5, kredi kartları için ödenen faiz ise yüzde 235 oranında arttı.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim” söyleminin ardından uygulanan politikaların faturası yurttaşa çıktı. Yurttaşın, faiz indirimlerinin başladığı 2021 yılından sonra bankalara ödediği faiz 7 kat arttı.

Cumhuriyet’ten Mustafa Çakır‘ın aktardığı CHP TBMM Grubu’nun haftalık ekonomi raporuna göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2021 yılında, “Neymiş efendim faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu” sözleriyle birlikte Merkez Bankası da faiz indirimlerini sürdürmüştü. Faiz indirimlerinin başladığı 2021 yılından sonra vatandaşların bankalara ödediği faiz 7 kat arttı.

Rapora göre, yurttaşların Merkez Bankası’nın politika faizinin, yılın büyük bölümünde yüzde 19 olduğu 2021 yılında bankalara bireysel kredi ve kredi kartı borçları nedeniyle ödediği faiz 118.5 milyar lira olarak gerçekleşti. Bu yük, faizin yüzde 14’ten başlanarak yüzde 9’a kadar düşürüldüğü 2022 yılında 186.4 milyar liraya, faizin önce yüzde 8.5’e düşürüldüğü daha sonra da artırılmaya başlandığı 2023 yılında 378 milyar liraya yükseldi. Yurttaşlar 2024 yılında ise bankalara 515.6 milyar lirası bireysel krediler, 341 milyar lirası da kredi kartı borçları için olmak üzere toplam 856.6 milyar lira faiz ödedi.

Rapora göre, yüzde 19’luk politika faizinin indirildiği dönemde de, bu politikanın “akıl dışı” ilan edilerek faizlerin artırıldığı dönemde de faiz yükü yine yurttaşa kaldı. 2021 yılından sonra vatandaşların bireysel krediler için ödediği faiz 5 kat, kredi kartı borçları için ödediği faiz de 15 kat arttı. Sadece 2024 yılında yurttaşın faiz yükü 2023 yılına göre yüzde 126.4 oranında artış gösterdi. 2024 yılında bireysel krediler için ödenen faiz bir önceki yıla göre yüzde 86.5, kredi kartları için ödenen faiz ise yüzde 235 oranında arttı.

Paylaşın